Etiket: Sıcak hava

  • Sıcak havalar onları da etkiledi

    Sıcak havalar onları da etkiledi

    Türkiye’nin en büyük leylek kolonilerinden birisinin bulunduğu Beyşehir’in Yeşildağ Mahallesindeki Leylekler Vadisi’nde bulunan leylekler yaz döneminin sonuna gelinirken daha sıcak ülkelere doğru gitmek için büyük göçe hazırlanıyor. Mart ayında vadiye gelen leylekler üreme döneminin geride kalmasıyla birlikte dünyaya gözlerini açan yavru bireylerini büyüttü ve yetiştirdi. Uçmayı da öğrenen yavrular, ebeveynleri ile birlikte gün boyu arazide yiyecek avı gerçekleştiriyor. Yetişkinler ile birlikte yavru bireyleri bugünlerde aşırı sıcaklıklar da olumsuz etkiliyor. Hava sıcaklığının 38 dereceleri gördüğü ilçede bir yandan yiyecek arayışını sürdüren leylekler, bir yandan da sulak alanlardan hiç ayrılmıyor. Küçük göletler ve gölcüklerin yanından akşam saatlerine kadar hiç ayrılmadığı gözlenen leylekler, toplu halde hem yiyecek arıyor hem de susuzluğunu gidererek serinlemeye çalışıyor. Yaşanan bu manzara sebebiyle gün içerisinde Leylekler Vadisi’ndeki yuvaların da boş olması dikkat çekiyor. Zaman zaman yuvalarına gelen leylekler, yuvalarında fazla durmadan tekrar sulak alanlara dönüş yapıyor.

    Sıcaklardan yaban hayatı gibi leyleklerde olumsuz etkileniyor

    Beyşehir Kültür, Turizm ve Doğa Derneği Başkanı Mustafa Büyükkafalı, ilkbahar döneminde baharı müjdeleyerek Beyşehir ilçesindeki yuvalarına gelen leyleklerin burada üremesini tamamladığını belirterek, yavru bireylerin de zaman içerisinde yaptığı uçuş talimleriyle uçmayı öğrenerek bu ay içerisinde olması gereken büyük göçe hazır hale geldiğini söyledi. Beyşehir’de Ağustos ayının ortalarına gelinmesine rağmen toplu leylek göçünün henüz başlamadığını anlatan Büyükkafalı, leyleklerin yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle sürüler halinde toplu olarak sulak alanların kenarında görülmeye başladığını söyledi. Hava sıcaklık değerlerinin zaman zaman 40 dereceye kadar ulaştığı ilçede bu durumdan yaban hayatı gibi leyleklerin de olumsuz etkilendiğini vurgulayan Büyükkafalı, “Sıcaklarla birlikte leylekler de sıkıntıya girdi. Özellikle yeni doğan ve uçmayı öğrenen leylekler de beslenmeye gidiyor ve şu anda büyük bir sıkıntı yaşıyorlar. Sıcak havaların etkisiyle çok uzaklardaki tarlalara gidiyorlar, tarlaların sürüldüğü yerlerde besin arıyorlar. Onun dışında uzaklardaki göl ve göletlere hem serinlemek hem susuzluğunu gidermek ve besin ihtiyacını gidermek amacıyla gidiyorlar, besin arıyorlar. Tabi popülasyonları iyice arttı. Her yuvada tahminen 3 yavru var. Biraz sıkıntıda olduklarını gözledik bugünlerde. Hem sıcak havaların etkisiyle hem de sulak alanların bölgede günden güne azalması ile ilgili olarak yaban hayatını ve onları da bu durum olumsuz etkiliyor” dedi.

    “Leyleklerin göçü için hava şartları çok uygun değil”

    Bölgede ilk defa böyle bir sıcaklık olduğunu gördüklerini anlatan Büyükkafalı, “Neredeyse 40 dereceye yaklaştı, 37-38 civarında gidiyor hava sıcaklıkları ve bir hafta daha böyle sürecek bu. Şu anda büyük göçe hazırlanan leylekler sıcak hava rüzgarları ile göç ediyor. Öyle düşünüyorum ki, zamanı da kaçıracaklar. Ağustos ayının ortalarında ve sonlarında giderlerdi. Daha erken gidebilirler, çok daha geç gidebilirler. Çünkü hava şartları çok uygun değil, böyle devam ederse onları yanıltabilir diye düşünüyorum. Ama mutlaka gideceklerdir. Eylül ayını bulduğunu hiç görmedik gidişlerinin” şeklinde konuştu.
    Büyükkafalı, leyleklerin toplu göçe başladığı anlarda bölgeden ayrılırken gidiş şekillerinin de görsel bir şölen oluşturduğunu kaydederek, “Keşke hepimiz görebilsek. Ben bir kere şahit olabildim. Yukarıda bir tane liderleri dönerek hepsini topluyor. Saatlerce tur atarak hep birlikte gidiyorlar. Görsel bir şölen. İnşallah zamanında, en uygun zamanda ve havada giderler. Eylüle kalmadan gideceklerini düşünüyoruz” dedi.

  • Sıcak havalarda varise dikkat!

    Sıcak havalarda varise dikkat!

    Kronik bir hastalık olan varisin oluşumuna karşı gerekli önlemlerin alınması ve tedavisinin ertelenmemesi gerektiğini söyleyen Kahraman: “Varis; toplardamarlardan kanın kalbe geri gönderilmesinde işlevsel olan kapakçıkların bozulması sonucunda kanın yer çekimi etkisi ile özellikle bacaklarda birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Varisler gerek kozmetik gerekse ağrı ve uyuşma gibi problemler ile hastanın yaşam konforunu önemli derecede etkilemektedir. Kronik bir hastalık olan varisin oluşumuna karşı gerekli önlemlerin alınması ve tedavisinin ertelenmemesi gerekmektedir. Varis ilk zamanlarda kişide sadece kozmetik sorunlar açığa çıkarabilir. Ancak tedavi edilmediği takdirde bacaklarda ağrı ve uyuşma gibi semptomlara hatta varisli bölgede yaralara bile neden olabilmektedir.” dedi.

    Gebelik ve Menopoz Dönemlerine Dikkat

     Varis’in kadın ya da erkek ayırt etmeksizin herkeste görülebileceğini ifade eden Doç. Dr. Kahraman, “Yapılan araştırmalarda toplumun yarısının varis problemi yaşandığı bilinmektedir. Daha çok; kadınlarda, gebelik ve menopoz gibi hormonal dengenin değiştiği dönemlerde, aşırı kilolularda, ileri yaşta olan kişilerde, kronik öksürüğü bulunan kişilerde, kabızlık problemi yaşayanlarda, uzun süre oturarak ya da uzun süre ayakta sabit duran kişilerde, çok dar kıyafet ve yüksek topuklu ayakkabı tercih edilen kişilerde görülmektedir” diye konuştu.

    Belirtiler Günlük Yaşam Kalitesini Etkiliyor

     Varisin birçok belirtisinin olabileceğini aktaran Doç. Dr. Kahraman, ”Bacaklarda kramp ve ağrı, uyuşma hissi, kaşıntı, damarlarda belirginleşme, damarların deri üzerinden yeşil ve mor renklerde görülmesi… Varis belirtileri kişinin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan şikayetlerdir. Bu şikayetler kişiden kişiye, varis oluşumunun yeri ve derecesine göre değişkenlik gösterebilir. Ayrıca yaz aylarında damarlardaki gevşemeye bağlı olarak damar dışına sızan sıvıların neden olduğu ağrı, yanma, kramp gibi yakınmalarda artma olabilir.” şeklinde konuştu.

     Varis’te Bunlara Dikkat Edin

    Varisin tedavi yöntemlerine değinen Doç. Dr. Kahraman: ”Kilolu hastaların kilo vermesi, sigara içilmemesi, acı ve baharatlı gıdalardan uzak durulması, topuklu ayakkabı ve dar giysiler giyilmemesi bu hususta önemlidir. Bu hastalık sıcak ortamlarda daha da şiddetleneceği için, çok sıcak suyla duş alınmamalı, kaplıca, hamam ve sauna gibi ortamlara girilmemeli, güneşlenmek amacıyla bacaklar güneş altında uzun süre tutulmamalıdır. Uzun süre sabit bir şekilde ayakta ya da oturarak durulmamalı. Bu, kanın alt uzuvlarda birikici etkisini arttırır. Bacaklardaki kaslar çalıştıkça, pompa vazifesi görüp kanı kalbe doğru yönlendirir. Bundan dolayı varis hastalarının hareketli olması önerilir. Tedavide bu önerilere ek olarak ilaç, varis çorabı ve ameliyat seçeneği de vardır. Yıllardan beri güvenli ve etkili olarak tercih ettiğimiz açık varis ameliyatının yani sıra; Radyo frekans yöntemi ile varis tedavisi, lazerle varis tedavisii köpük tedavisi ( Skleroterapi), yapışkan ile varis tedavisi de vardır. Varis probleminin tedavisinde hangi yöntemin tercih edileceği ayrıntılı bir fizik muayene ile varisli damarların tespit edilmesine ek olarak damar patolojinin yerinin tespit edilmesi için yapılan görüntüleme testleri (Ultrasonografi, venografi,) sonucunda karar verilmektedir” ifadelerini kullandı.

     ‘Varis Çorabı Kaliteli Olmalı’

     Varis çorabı damarları bozulmamış olanlarda koruyucu, damarları bozulmuş olanlarda da varisli damarları baskılayarak toparlanmasına katkı sağlayabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Kahraman, “Ayrıca damar dışına sıvı kaçışını da azaltarak hastaların semptomlarında ciddi bir rahatlama sağlayabilir. Bu uygulama varis probleminin ilerlemesine karşı alınacak önlemlerden biridir. Öncelikle kaliteli bir varis çorabı kullanılmalı, çorap sabah giyilmeli ve gece çıkarılmalıdır. Özelliğini zamanla kaybedeceği için 6 ayda bir yenisiyle değiştirilmeli, çorap çamaşır makinasında değil, elde sabunla yıkanmalı ve kuruturken askıya asılmadan kurutulmalıdır” şeklinde konuştu.

    Varis tedavi edilmezse neler olabilir?

     Varisin tedavi edilmediği takdirde ortaya çıkaracağı sağlık problemlerine değinen Doç. Dr. Kahraman, son olarak şunları söyledi:

    ” Varis probleminde damarlar genişlemekte ve kıvrımlı bir hal almaktadır. Bunun sonucunda ise kan akışı yavaşlamakta ve kanın pıhtılaşma olasılığı artmaktadır. Damar içi pıhtı oluşumu da hastalarda belki de yıllarca tedavi gerektirecek tromboflebit, derin ven trombozu ya da pulmoner emboli gibi ciddi problemlere neden olabilir.  Aynı zamanda tedavi edilmeyen ve ilerleyen varis problemlerinde ciltte venöz ülser olarak tanımlanan yaralar oluşabilmektedir. Bu yaraların iyileşmesi ise oldukça zor ve uzun bir süreçtir.”

  • Sıcak havalar geri dönüyor

    Sıcak havalar geri dönüyor

  • Yaşlılara ‘sıcak hava’ uyarısı

    Yaşlılara ‘sıcak hava’ uyarısı

    Sıcak havanın yan etkisiyle oluşabilecek kalp krizi, tansiyon, ritim bozukluğu gibi hastalıklara dikkat edilmesi gerektiğini belirten Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Kardiyoloji Uzmanı Dr. Mutlu Çiçek, ‘yaşlılar ve hastalar için sıcak havalarda nelere dikkat etmeli, ne yapmalı, dışarı nasıl çıkmalı?’ sorularına cevap verdi.

    Bol sıvı tüketilmeli

    Sıcak havanın yaşlıların sağlığını tehdit ettiğini, yaşlılara serin ortamlar oluşturulmaz ve yeterli sıvı desteği sağlanamazsa ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabileceklerini ifade eden Uzm. Dr. Çiçek, “Yaşlı hastalar eğer yeteri kadar sıvı almazlar ise sıcaktan dolayı terleme, bol miktarda sıvı kaybından dolayı çarpıntı, nefes darlığı ve bilinç kaybına kadar gidebilmektedir” dedi.

    Düzenli sağlık kontrolü

    Uzm. Dr. Çiçek ayrıca, “Yaşlı hastalar dışarı çıkmak istediklerinde güneş ışınlarından korunmak için şapka takmalıdırlar. Terlemeye karşı çok hassas olduklarından yanlarında iki buçuk litreye kadar su bulundurmalı ve içmelidirler. Kalp yetmezliği ve tansiyon hastası olan hastaların bazı ilaçları idrar söktürücü özelliğiyle sıvı kaybını arttırabilmektedir. Yazın çok sıcak olduğu dönemlerde bu hastalar doktorlarına başvurmalı ve ilaç düzenlemesi yaptırmalıdır” diye konuştu.

  • Fırıncıların sıcak havalarda zorlu mesaisi

    Fırıncıların sıcak havalarda zorlu mesaisi

    Yurt genelinde olduğu gibi Afyonkarahisar’da da hava sıcaklıkları normalin üzerinde seyrediyor. Meteorolojinin yaptığı uyarıların ardından kentte hava sıcaklıkları 33 derecelerin üzerine çıkarken, sıcaklıktan en çok etkilenen fırıncılar oldu. Ateş başında çalışan fırıncılar yaklaşık 70-80 derece sıcaklıkla mücadelelerini sürdürüyor. Fırın önünde çalışan ustalar saatlerce ateşin karşısında sıcak ekmek ve pide yapmaya devam ediyor.

    Fırıncı esnafı gün içinde hava sıcaklığına ve fırın ateşine maruz kalarak kaybettiği sıvı kaybını litrelerce su tüketerek gidermeye çalışıyor. Diğer mesleklere göre kavurucu sıcaklara daha çok maruz kalan ancak geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda olan fırıncılar adeta sıcaklarla mücadele ediyor.

    Kentte yılardır fırıncılık yapan Ali İhsan Çıngırak vatandaşların mağdur olmamasını istediğini belirterek “Hava sıcaklığı 30 derece ama vatandaşlarımıza hizmet edebilmek için biz işimizin başındayız” dedi.

  • Hamile kadınlara sıcak hava uyarısı

    Hamile kadınlara sıcak hava uyarısı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuray Kuzukıran, “Hamile kadınlar sıcak havalarda daha fazla sıcaklık hissedebilir ve artan hormon seviyeleri, terleme üzerinde etkili olabilir. Sıcağa maruz kalmak, hamilelik döneminde daha yoğun etkiler göstermektedir” dedi.

    Hamilelik sırasında bazal vücut ısısının progesteron hormonunun etkisiyle genellikle arttığını söyleyen Op. Dr. Nuray Kuzukıran, “Hamilelik sırasında vücut ısısı artışı, genellikle hafif ve tolerans edilebilir düzeydedir.  Aşırı sıcak ortamlarda uzun süre kalmak, yüksek fiziksel aktivite düzeyleri, yeterli sıvı alımının olmaması ve yüksek nem, sıcak çarpması riskini kolaylıkla artırabilir” şeklinde konuştu.

    Hamile bir kadında güneş çarpması belirtilerinin yüksek ateş, baş ağrısı ve baş dönmesi, hızlı kalp atışı, nefes darlığı ve bilinç kaybı ile bayılma olarak ortaya çıkabildiğini ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuray Kuzukıran şunları söyledi;

    “Hamile kadınların bazı önlemler alarak sıcak çarpmasından korunması mümkündür. Sıcak günlerde dışarda uzun süre kalmamaya dikkat edilmelidir. Bol ve hafif giysiler giyilmelidir. Serin ve klimatize edilmiş mekanlarda vakit geçirilmelidir. Bol miktarda su içilmeli ve susuz kalmamaya özen gösterilmelidir. Vücut ısısını artırabilecek fiziksel aktiviteler serin saatlerde yapılmalı, elektrolit içeren içecekler tüketilmelidir.”

    Op. Dr. Nuray Kuzukıran açıklamasını, “Unutmamalıdır ki her gebelik farklıdır ve bazı gebeler diğerlerinden daha hassas olabilir. Bu nedenle, gebelerin kendisini dinlemesi ve eğer herhangi bir endişe olması durumunda doktoru ile iletişime geçmesi önerilir. Sağlıklı bir gebelik için düzenli kontroller ve dikkatli davranışlar oldukça önemlidir” diyerek tamamladı.

  • Çocuklar serinlemek için ilginç yöntemlere başvuruyor

    Çocuklar serinlemek için ilginç yöntemlere başvuruyor

    İnegöl Kent Parkı’nda çiçekleri sulayan ekiplerin hortumundan çıkan suyun altına giren çocukların serinlemeleri dikkat çekti. O sırada çocukları fark eden ekip, serinletmek ve çocukların eğlenmesi için üzerlerine su sıktı. Sıcaktan bunalan çocukların serinleme yöntemi saniye saniye kaydedildi.

  • Sıcak havalara karşı uyarı

    Sıcak havalara karşı uyarı

    DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi İş ve Meslek Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, “Özellikle inşaat, tarım, maden, sıcak işlemlerin yapıldığı endüstri çalışanları ve sporcular gibi birçok sektör çalışanı aşırı sıcaklık riskleriyle karşı karşıya kalıyor. Yeterli sıvı alımına, yemek düzenine ve cilt bakımına özen göstererek güneşin zararlı etkilerini en aza indirmeliyiz” dedi.

    Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, son dönemde küresel ısınma nedeniyle hava sıcaklıklarının tehlikeli seviyelere ulaştığını belirterek, toplumun önemli bir kısmının risk altında olduğunu söyledi. Beyan, gölgeli ve serin yerlerde bulunmaya çalışılmasını önererek, “Aşırı sıcaklığın neden olduğu sık görülen akut klinik durumlar; basit sıcaklık döküntüsü, sıcak krampları, sıcaklık yorgunluğu-bitkinliği ve sıcak çarpmasıdır. Yine dikkat eksikliği, uyku hali, becerilerde zayıflama gibi sonuçlar nedeniyle iş kazaları, sıvı elektrolit bozukluğu, kronik süreçte meslek hastalıkları da ortaya çıkabilmektedir. Riskli çalışan grupları arasında 65 yaş ve üstü, fazla kilolu, kronik kalp hastalığı veya yüksek tansiyonu, akciğer hastalığı olanlar, gebeler ve aşırı sıcaktan etkilenebilecek ilaçlar kullanan kişiler yer alır” diye konuştu.

    “Mola verin, bol su için”

    Aşırı sıcak hava ve güneş ışınlarına direkt ve uzun süre maruz kalma durumunda vücut sıcaklığının tehlikeli seviyelere yükselebileceğini kaydeden Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, sersemlik, bulantı, konsantrasyon eksikliği gibi gibi belirtilerin ortaya çıkması durumunda, hızlı şekilde sağlık kuruluşlarına gidilmesini istedi. Beyan, “Açık havada çalışan bireyler her 15-20 dakikada bir 225 milimetre olmak üzere saatte 1 litre su içilmesini öneriyoruz. Gün boyunca geleneksel kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği yerine birkaç küçük öğün yiyerek daha rahat hissedebilirsiniz. Sıcakta çalışırken dinlenme son derece önemlidir. Vücut ısınızı düşürmek için gölgede veya klimalı, kapalı bir alanda sık sık mola verin. Bu zamanı nemlendirmek ve atıştırmak için de kullanın. Dışarıdaki çalışmanıza bağlı olarak mümkünse hafif ve açık renkli giysiler giyin. Mümkünse ultraviyole koruma faktörlü giysiler ve güneş kremleri kullanın” ifadelerini kullandı.

    “Hava durumunu takip edin”

    DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hava durumunu takip edin ve tek başına çalışmayın. Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, mide bulantısı, kusma, bayılma ve nöbet belirtileri gösteriyorsa 112’yi arayarak acil yardım çağrısında bulunun. Sağlığınız için özellikle 11.00 / 16.00 saatleri arasında dışarı çıkmaktan kaçının. Çıkmak zorunda kalan bireyler şapka, güneş koruyucuyla korunarak açık renkli, bol kıyafetler tercih etmeliler.”

  • Sıvı kaybına dikkat

    Sıvı kaybına dikkat

    Vücudun günlük sıvı ihtiyacının mevsime ve hayat şartlarına göre değiştiğini, normal şartlarda vücuttan ter, solunum, sindirim, idrar yolu ile iki buçuk litre kadar sıvı atımı olduğunu, bu nedenle sağlıklı bir yetişkinin günde en az iki buçuk litre su tüketmesi gerektiğini hatırlattı.

    Öncelikli olarak su tercih edilmeli

    Vücudun sıvı kaybını önlemek için yapılması gerekenlere dikkat çeken Özel Hayat Hastanesi Diyetisyeni Fatma Hallaç “Sıvı ihtiyacını karşılamak için en iyi tercih öncelikli olarak su, sonrasında ise ayran ve maden suyudur. Ayran tüketerek hem sıvı hem mineral kaybı önlenebilir. Aynı zamanda yararlı bakteri içeriğinden dolayı bağırsak sağlığını da olumlu yönde etkiler. Özellikle terlediğimiz ve tansiyonumuzun düştüğü yakıcı sıcaklarda tuzlu bir ayran tüketimi güzel bir seçenek olacaktır. Maden suları ise içerdiği fazla miktarda mineral sayesinde vücudun mineral kaybını önler. Yaz aylarında fazla ter kaybı olduğundan özellikle sodyum oranı yüksek maden suları tercih edilebilir. Çay, kahve ve soğuk meşrubatlar gibi kafein içeriği yüksek içecekler her ne kadar harareti alıyor gibi gözükse de aslında idrar söktürücü özelliğinden dolayı vücuttaki sıvı kaybını arttırır. Vücudumuz her 1 fincan çayı ve kahveyi atabilmek için 1 su bardağı su harcar. Bu nedenle tüketmek istediğiniz takdirde, içtiğiniz her fincan çay ve kahve için ekstradan 1 su bardağı su içmek bu kaybı önleyecektir” dedi.

    Egzersiz kaynaklı sıvı kayıpları ihmal edilmemeli

    Özellikle yaz aylarında yapılan egzersizlerde su kaybına ekstra dikkat edilmesi gerektiğini de hatırlatan Diyetisyen Fatma Hallaç, “Egzersiz sırasında oluşan susuzluk sonucu kaslar oksijensiz kalır ve vücutta bu ihtiyacı karşılamak adına farklı reaksiyonlar gelişir. Gelişen reaksiyonlar sonucu kaslarda yorgunluk oluşur. Bu gibi problemleri önlemek adına egzersiz öncesi su tüketimi ve egzersiz sırasında da 15 dakika aralıklarla yarım bardak kadar su tüketmek çok önemlidir” şeklinde konuştu.

    Diyetisyen Fatma Hallaç açıklamasını şöyle tamamladı:

    “Kilo, diyabet gibi problemleri olmayan sağlıklı bireyler yaz mevsiminde hem vitamin hem mineral içeriği yüksek taze meyve ve sebze suları tüketebilirler. Özellikle potasyum, kalsiyum, fosfor minerallerinden ve c vitamininden zengin olması artan mineral kaybını güzel bir şekilde önleyebilir. Ev yapımı limonatalar buna güzel bir örnektir. Meyveleri taze meyve suyu olarak veya bu suları dondurup sonrasında blender yardımı ile sorbe yaparak da tüketmeniz sizi serinletecek bir seçenek olacaktır. Artan su ihtiyacını sadece içeceklerle değil, sıvı içeriği yüksek besinlerle de giderebilirsiniz. Bu besinlere en güzel örnekler; salatalık, kavun, karpuz, domates, marul gibi yeşil yapraklı sebzeler ve kabaktır. Bol sıvı tüketiminin yanında bu gibi sebze ve meyveler tüketmek, vücudun su ihtiyacını gidermede güzel bir alternatif olacaktır”

  • Uzmanlardan çocuklara sıcak hava uyarısı

    Uzmanlardan çocuklara sıcak hava uyarısı

    Son günlerde artan hava sıcaklıkları pek çok sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Epilepsi de sıcak havalarda dikkat edilmesi gereken hastalıklar arasında yer alıyor. Dış ortamda yoğun güneş ışınlarına maruz kalınması, epilepsi hastalarının nöbetlerini tetikleyebiliyor. Doç. Dr. Nezir Özgün, artan sıcaklarla birlikte epilepsi çocuk hastalarını uyardı. Özgün, “Yaz aylarında epilepsi hastalarının nöbet geçirme sıklığında artış oluyor, bunun temel sebebi de gözlemlerimize göre yaz aylarında suların ve besinlerin kontaminasyonu sonucu zehirlenmeleridir. Besin zehirlenmeleri ve ishallerin artması olarak görünüyor özellikle epilepsi hastalarının yazın daha dikkatli olması lazım bol bol sıvı alması, susuz kalmamaları lazım. Çok sıcak günlerde özellikle saat 11.00 ile 16.00 arasında çok zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalarını öneriyoruz. Açık renkli elbiseler giymelerini öneriyoruz. İlaçlarını düzgün almalarını, nöbet geçirme ihtimalleri daha da düşük olacaktır” şeklinde konuştu.

    Dirençli epilepsi dediğimiz bir epilepsi grubu olduğunu dile getiren Özgün, “Epilepsi hastalarının yüzde 30’u iyi yanıt vermeyen çoklu ilaç tedavisine rağmen sık nöbet geçiren dirençli epilepsi hastalarından oluşmaktadır. Özellikle bu hasta grubunda enfeksiyon var startus dediğimiz durmayan nöbetleri tetikleyebilir ve hayret edici boyutlara ulaşabilir. Yani epilepsi hastalarında ve nöbet geçiren tüm hastalarda önerdiğimiz şey öncelikle hastaya eşlik eden anne ve babanın hastaya herhangi bir şekilde ağzını açma, bir şey koklatma bir şey içirmeye çalışmamaları, dişini açmaya çalışmamalarını öneriyoruz. Hastanın eğer etrafında kesici delici bir alet varsa onlardan uzak tutmalarını ve yan yatırmalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu.
    5 dakikayı aşan nöbetlerde sağlık çalışanlarına haber verilmesini gerektiğini aktaran Özgün, “Nöbet 5 dakikayı aştığı zaman sağlık çalışanlarına haber vermelerini tavsiye ediyorum. Hastayı korumak, gözlemlemek, rahatlatmak gerekir. Kravat, gömlek gibi onları sıkan kıyafetleri gevşetmek ve nöbetin geçmesini beklemeleri gerekiyor. 5 dakikadan uzun süren nöbetlerde de sağlık çalışanlarına haber verilmelidir” dedi.