Etiket: SICAKHAVALAR

  • Kış lastikleri kaza riskini arttırıyor

    Kış lastikleri kaza riskini arttırıyor

    Kış lastiği kullanma zorunluluğu, 1 Nisan 2024 tarihinde sona eriyor. Hava sıcaklıklarının artmaya başladığı şu günlerde dahi zaman zaman araç sürücülerine zor anlar yaşatabilen kış lastikleri, yaz aylarında kazalara neden olabiliyor. Hava ve asfalt sıcaklığının artması ile yol tutuş performansında azalma olan kışlık lastiklerin 1 Nisan’da mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirten oto bakım ustası Ali Curu, “Yaz aylarında kullanılan kış lastiği hem yakıt artışına neden olur hem de kaza riski oluşturur” dedi.

    “Kış lastiğinin yaz aylarında frenleme mesafesi daha uzun olacağı için kaza riski taşır”

    Hava sıcaklıkları artınca kış lastiklerinin fren performansının düştüğünü ve yakıt tüketimini çoğalttığını belirten Eskişehirli oto bakım ustası Ali Curu, şu ifadeleri kullandı:
    “Kış lastiği uygulaması 1 Nisan itibariyle baharın gelmesiyle beraber sona eriyor. Kış lastiği yaz aylarında kullanılırsa ne olur sorusu belki herkesin kafasına takılmıştır. Kış lastiği, daha doğrusu kar lastiği kış mevsimlerine uyarlanmış kauçukta bir lastik. Yazın asfalt ve hava sıcaklığı arttıkça kış lastiğindeki kauçuğun yumuşamasıyla beraber kış lastiği erime yapar. Yani değiştirilmesi daha uygun olur. Kış lastiğinin yaz aylarında frenleme mesafesi daha uzun olacağı için kaza riski taşır. O yüzden yaz lastiği kullanılmasını öneriyoruz. Kış lastiği yaz aylarında kullanılmaya devam edilirse birinci dezavantajı yakıt artışına neden olacaktır. En büyük ve en riskli dezavantajı da kaza riskine mahal verecektir. Yaz lastiklerindeki frenleme mesafesi kış lastiğine göre daha uygun olduğu için 1 Nisan’dan itibaren yaz lastiğinin kullanılmasını daha uygun buluyoruz.”

  • Kovana bir kap su

    Kovana bir kap su

    BUÜ Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (AGAM), arıcılık alanında uzmanlaşan akademisyenlerin, arıcıların üretimini ve arı ürünlerinin kalitesini artıracak, insan sağlığı üzerindeki etkilerini belirleyecek, hastalıklar ve parazitlerle etkili mücadele yöntemleri kullanmasını sağlayacak yeni ürün, yöntem ve teknolojiler geliştirerek arıcılığı ileriye taşımak amacıyla uygulamalı çalışmalar yürütülüyor.

    AGAM Müdürü Prof. Dr. İbrahim Çakmak, AA muhabirine, Türkiye’de bu yıl bal verimliliğinin geçen senelere göre oldukça düşük seyrettiğini söyledi.

    Ağustos ayının bal tutma dönemi olduğunu belirten Çakmak, bu yıl hasat zamanında değişimler gözlemlediklerini aktardı.

    Kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle verimin çok düşük olduğunu dile getiren Çakmak, “Bu yıl iklim değişikliği nedeniyle mevsimde önemli bir kayma var. Yağmurlar geç geldi. Geçen yıl iki kez bal süzümü yapmıştık. Bu sene daha bir kez bile yapamadık. Ağustos ayındayız, bazıları hala olgunlaşmamış durumda. Yine geriden geliyoruz ve üstelik verim miktarı da geçen yıla göre oldukça düşük.” diye konuştu.

    Çakmak, iklim değişikliğinin Türkiye’nin her bölgesini etkilemeye başladığını vurguladı.

    Anadolu ırkı yerli arıların iklim değişiklikleri ve kuraklığa daha dayanıklı olduğunu bildiren Çakmak, şöyle devam etti:

    “Biz burada Anadolu ırkı ana arıyı hem çoğaltıyoruz hem de bal üretiminde kullanıyoruz. Bölgedeki arıcılarla karşılaştırma yaptığımızda bizim verimimiz onlardan yüksek çıkacaktır. Bu durum, yerli Anadolu arısı kullanmamızdan kaynaklanıyor. Anadolu ırkı bu bölgeye adapte olduğu için olabilecek uç sıcaklıklara karşı da diğer arılara göre daha tedbirli davranıyor. Daha iyi taktikler kullanabiliyoruz. O yüzden biz arıcılarımıza da yerli ırkı öneriyoruz.”

    “Yerli ırkı kullanmakta fayda var”

    Prof. Dr. Çakmak, bu yıl yağmurların nektar akımı dönemine denk geldiğini, özellikle kestane, ıhlamur, karaçalı gibi bitkilerin özünden beslenen arılardaki bal veriminin düşük olduğunu belirtti.

    Kuraklık ve iklim değişikliğiyle mücadele için öncelikle yerli ırk arıların tercih edilmesini öneren Çakmak, “Yabancı ırk arılar çok sıcak havalarda çalışmıyor. Mesela Kafkas arısını bu bölgeye getirirseniz sıcaklarda çalışmaz. Mutlaka o yörenin arılarının kullanılması gerekiyor. Dolayısıyla üretimde bariz bir fark olduğuna göre o zaman demek ki yerli ırkı kullanmakta fayda var.” dedi.

    AGAM bünyesinde yaptıkları çalışmalarda kuraklıkla mücadelenin yollarını da araştırdıklarını kaydeden Çakmak, arıcılara şu tavsiyelerde bulundu:

    “Havanın çok sıcak ve kurak olduğu zamanlarda arı yemliklerine su koyarak çözüm üretiyoruz. 1-1,5 litre su koyduğunuz zaman o kovan içinde serinlik sağlıyor. Arı, su ihtiyacını da karşılıyor. Yani kuraklığa karşı da en iyi tedbirlerden biri bütün kovanların içine 1,5 litre civarında su koymak. Biz bunu koyduk ve bunu da çok başarılı olduğunu gördük. Yani bizim o en sıcak zamanlarda bile çok ciddi bir sorun yaşamadık.”