Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, yurdun genelinin parçalı yer yer çok bulutlu, Batı Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Hatay, Samsun, Rize ve Artvin çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.
Yağışların; genellikle yağmur ve sağanak, Rize, Artvin, Bitlis, Van ve Hakkari’nin yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde kuzey ve iç kesimlerde pus ve yer yer sis bekleniyor.
Hava sıcaklığının yurdun kuzey ve iç kesimlerinde mevsim normallerinin 2 ila 4 derece altında, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyretmesi bekleniyor.
Rüzgarın ise genellikle kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın güneybatısı, Kıyı Ege, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında kuvvetli olarak (40-60 km/saat) esmesi bekleniyor.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Parçalı ve az bulutlu 12
İstanbul: Parçalı bulutlu 16
İzmir: Parçalı ve az bulutlu 20
Adana: Parçalı ve az bulutlu 26
Antalya: Parçalı ve az bulutlu 26
Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, gece saatlerinde yağmur ve sağanak yağışlı 15
Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 14
Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu 10
Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu 19
Etiket: sıcaklık
-
Yurtta hava durumu
-
Yurtta hava durumu
Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, İstanbul, Sinop ve Artvin çevreleri, Kastamonu’nun kuzey ilçeleri, Çanakkale’nin doğusu, Kırklareli’nin kıyı kesimleri ile Balıkesir’in kuzey kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların Trabzon ve Rize çevreleri ile Artvin’in kıyı kesimlerinde yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde kuzey ve iç kesimlerde yer yer pus ve sis bekleniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı ülke genelinde 1-3 derece artacak. Rüzgar, kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta, Marmara’nın güneybatısı ile Kuzey Ege’de kuvvetli olarak (40-60 km/saat) esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Az bulutlu ve açık 19
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu, akşam saatlerinden sonra yağmur ve sağanak yağışlı 19
İzmir: Az bulutlu ve açık 25
Adana: Az bulutlu ve açık 28
Antalya: Az bulutlu ve açık 28
Samsun: Çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı 19
Trabzon: Çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı (Yağışların akşam saatlerinden sonra yerel kuvvetli olması bekleniyor) 17
Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 11
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 22 -
Sıcaklıklar mevsim normallerinin altına iniyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklıkları yurdun kuzey ve doğu kesimlerinde mevsim normalleri civarında, diğer yerlerde normallerin 2-4 derece üzerinde seyredecek. Rüzgarın genellikle kuzeyli; güney ve doğu kesimlerde güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Parçalı bulutlu 22
İstanbul: Parçalı bulutlu 22
Bursa: Parçalı bulutlu 23
İzmir: Parçalı ve az bulutlu 27
Adana: Parçalı ve az bulutlu, kuzey çevreleri öğle saatlerinden sonra yer yer çok bulutlu yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 31
Antalya: Parçalı ve az bulutlu 27
Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21
Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21
Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 19
Diyarbakır: Parçalı bulutlu 30
-
Sıcaklık artışı Akdeniz’de tür değişimini hızlandırıyor
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, özellikle Akdeniz baseninde görülen sıcak hava dalgalarının, doğal olarak deniz yüzey suyu sıcaklığını da artırdığını söyledi. Özellikle 0-25 metre derinliğe kadar olan yerlerde yüksek bir ısınma gözlendiğini dile getiren Ayas, “Tabii bunun özellikle biyolojik çeşitlilik üzerinde çok etkileri olduğunu değerlendiriyoruz. Özellikle Posidonia oceanica gibi deniz çayırları, makro algler, süngerler, mercanlar gibi habitat oluşturan canlı gruplarının ölmelerine neden olduğunu ya da popülasyonlarında ciddi daralmaların olduğunu gözlemliyoruz. Bu türler neden önemli? Çünkü diğer birçok tür için üreme, beslenme ve aslında kendini saklama ya da gizlenme alanları oluşturduğu için, habitat oluşturduğu için bu türler biyoçeşitlilik devamlılığı için çok önem arz ediyor” dedi.
“İndo-pasifik kökenli türler, Süveyş Kanalı aracılığıyla 100 yılı aşkın süredir Akdeniz’e giriyor”
Akdeniz tropikalleştiğini ve Akdeniz’in değiştiğine dikkat çeken Ayas, “İndo-pasifik kökenli türler, Kızıldeniz-Akdeniz bağlantı kanalı; Süveyş Kanalı aracılığıyla 100 yılı aşkın süredir Akdeniz’e giriyor. Sıcak hava akımların oluşturduğu deniz yüzeyi sıcaklıklarının artması, aslında bizi bu var olan tür göçünün hızlandırılması noktasında endişelendiriyor. Deniz suyu sıcaklıklarındaki her anormal artışlardan sonraki yıl biz yeni türleri görüyoruz. Yeni gelen egzotik türleri, yeni gelen tropik türleri daha fazla sayıda görmeye başlıyoruz. Aslında bunun bir mekanizma gibi olduğunu düşünüyoruz. Yaptığımız gözlemlerde; özellikle deniz suyu sıcaklıklarının yüksek olduğu yıllardan sonraki yaptığımız dalışlarda ve araştırmalarda daha fazla tropik türe rastladığımızı genel olarak değerlendirebiliriz. Tabii bunun bilimsel istatiksel bir çalışmasını ortaya çıkartamadık ama genel olarak yabancı tür çeşitliliğinde artışı böyle sıcak yıllardan sonra daha fazla görmeye başlıyoruz” diye konuştu.“Her dalışımızda makro alglerin sayısının ve deniz çayırlarının azaldığını görüyoruz”
Akdeniz’in değiştiğini ve değişmeye devam edeceğini vurgulayan Ayas, şöyle devam etti:
“Yani Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla birlikte özellikle Doğu Akdeniz dediğimiz ülkemizin kıyılarında bulunduğu bölge değişiyor. Çok hızlı bir şekilde değişiyor. Tabii bu sıcak hava akımları deniz suyunu ısıtmaya devam ettikçe her yıl bu değişimin hızlanacağını öngörüyoruz. Burada sadece yerli türler ya da yabancı tür kompozisyonu üzerinden değerlendirmemek lazım. İlk söylediğimiz nokta şu. Habitat oluşturan türlerin kaybı çok dramatik bir değişikliğe yol açar. Mesela mercanlar, süngerler, deniz çayırları ve makro algler dediğimiz bitkisel materyaller aslında 0-25 metre yani ışık zonu dediğimiz kıyı zonunda önemli türlerdir ve habitat oluştururlar. Biz her dalışımızda, bu alanların daraldığını, makro alglerin sayısının ve deniz çayırlarının azaldığını görüyoruz. Bu türlerin tamamı sıcaklıktan etkilenir. Deniz suyu sıcaklığı arttığında öldüklerini görüyoruz, popülasyonlarını daralttıklarını görüyoruz.”“Bunlar neden önemli? Çünkü diğer türler için bir ev”
Popülasyon daralmasına örnek veren Ayas, “Mesela Mersin de dahil tüm Akdeniz için endemik olan deniz çayırlarının, yerli deniz çayırlarının bugün Mersin’de küçük alanlarda varlığını devam ettirdiğini görüyoruz. Bunlar neden önemli? Çünkü diğer türler için bir ev. Habitat oluşturuyorlar; üreme, beslenme, birçok biyolojik aktivitesini bu türler üzerinden gerçekleştirdikleri için aslında en büyük dramatik değişiklik sıcaklık anlamında habitat oluşturan türlerin ortadan kalkması ya da daha popülasyonların daralmasıdır. Eğer bir ortamda tür kayıpları varsa, habitat oluşturan türler kayboluyorsa onun yerine yeni türler adapte oluyor. Mesela deniz çayırlarının eskiden var olduğu bölgelerde yani Akdeniz’in yerli deniz çayırlarının eskiden var olduğu yerlerde şimdi mesela tropik deniz çayırları yer alıyor. Biyoçeşitlilikteki değişimi de görüyoruz. Yani boşalan her alan tropik türlerle dolduruluyor. Bu değişim mekanizmasıyla ilgili sıcaklığın etkisinin tropik türlerin lehine olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi. -
Kışlık konserve hazırlayanlar dikkat
Ağustos ayının bitmesiyle birlikte vatandaşlar kışlık konserveler hazırlamaya başladı. Taze sebze ve meyveleri kış boyunca tüketmek için konserve ve turşular yapmaya başlayan vatandaşlara uyarılarda bulunan Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, gıdaların, uygun sürede ve sıcaklıkta pişirilmeden konservelenmesinin ölümle sonuçlanabileceğini belirtti. Dr. Sarıkaya, besinlerin türlerine göre, belirli sürede uygun ısıl işleme tabii tutulması gerektiğini söyledi. Paslı ya da paslanabilecek malzemelerden yapılmış kapaklarda mikrop üreme özelliğinin yüksek olduğunu kaydeden Dr. Sarıkaya, cam kavanozların 15-20 dakika kaynatılarak sterilize edilmesi gerektiğini ve kapakların her konserve yapımında yenilenmesi gerektiğini söyledi.
“Ölümle sonuçlanabilecek rahatsızlıklara yol açabilir”
Zehirlenmelerin önlenmesi için yapılması gereken hususlarla ilgili konuşan Dr. Sarıkaya, “Daha çok konserve besinlerle bulaşan ve ‘clostridium botulinum’ adlı bakterinin toksini ile oluşan, şiddetli gıda zehirlenmelerinin genellikle uygun sürede ve sıcaklıkta pişirilmeden kapatılan, evde hazırlanmış konservelerden kaynaklandığı bilinmektedir. Bu zehirlenme dünyada bilinen en güçlü zehirlenmelerden biridir ve ölümle sonuçlanabilecek rahatsızlıklara yol açabilir. Ev şartlarında yapılan konservelerde riskin yok edilebilmesi için besinler türlerine göre, belirli sürede uygun ısıl işleme tabii tutulmalıdır. Botulizm toksini 80 derecede 10-30 dakika, 100 derecede ise 10 dakika kaynatılarak tahrip edilebilmesine rağmen, uygun olmayan şartlarda saklanan besinlerde yeniden üreyebilir. Ev yapımı konserve yaparken yiyeceklerin iyice yıkanması, dengeli tuz oranı ve hijyenik şartların sağlanması, sağlığımızı korumamız açısından önem arz etmektedir” dedi.“Cam kavanozlar 15-20 dakika kaynatılarak sterilize edilmelidir”
Cam kavanozların sterilize edilerek kullanılması gerektiğini kaydeden Sarıkaya, “Paslı ya da paslanabilecek malzemelerden yapılmış kapaklarda mikrop üreme özelliği yüksektir. Bu nedenle konserve yapımında ısıya dayanıklı cam kaplar ve paslanmaz kapaklar kullanılmalıdır. Kullanılmadan önce mutlaka cam kavanozlar 15-20 dakika kaynatılarak sterilize edilmelidir. Kapaklar her konserve yapımında yenilenmelidir. Konservenin kapağına dikkat edilmesi gerekir. Kabarma, bombeleşme varsa bu clostridium botulinum adlı bakterinin ürediğini gösterir ve asla tüketilmemelidir. Kapak eğer sızdırmışsa, küflenme varsa kesinlikle bu konservenin de tadına bile bakılmamalıdır” diye konuştu.“Sağlıklı beslenelim derken sağlığımızdan olmamaya hijyen kurallarına uymaya azami özen gösterelim”
Zehirlenme belirtilerinin yaşanması üzerine sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini söyleyen Sarıkaya, “Konserve ürünlerin tüketiminden 12 saat sonra zehirlenme belirtileri görülmeye başlanır. Bulantı, kusma, çift görme, ishal, kabızlık, tansiyon düşüklüğü, vücutta şişme ve solunum problemi gibi belirtiler konserve zehirlenmelerinin başlıca semptomları içinde kendini gösterir. Bu belirtilerin ortaya çıkması sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmamız gerekiyor, bulantı ve kusma nedeni ile vücudun kaybettiği sıvı kaybının yerine konmasına hassasiyet göstermemiz önemli. Sağlıklı beslenelim derken sağlığımızdan olmamaya hijyen kurallarına uymaya azami özen gösterelim. Sağlıklı günler dilerim” şeklinde konuştu. -
Yüksek sıcaklık balık türlerini ve omurgasız canlıları yok ediyor
Deniz Bilimleri Enstitüsü (ICM), Akdeniz’de ortalama su sıcaklığının 28,9 dereceye çıktığını duyurdu. Dünya İklim Konseyi’nin (IPCC) öngörülerine göre küresel sıcaklık artışının sanayileşme dönemi öncesine oranla 1,5 dereceyi aşması hâlinde Doğu Akdeniz’de avlanılan balık türlerinin ve omurgasızların yüzde 20’si yok olabilir. Geçtiğimiz yıl Antalya’da ölçülen en yüksek su sıcaklığı, Temmuz 2023’te 28,7 derece ile kayıt altına alınmıştı. Bu yıl deniz suyu sıcaklığının 32 dereceye kadar yükselmesi, birçok balık türünün gözlenememesine ve deniz canlılarının yok olmasına neden oldu.
Akdeniz’de balıklar kıyıdan çekilmeye başladı, isparinin yerini gırtlık aldı
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, küresel ısınmanın etkisiyle Kızıldeniz’den çok sayıda yabancı istilacı balık türünün sıcak sulara göç ettiğini ifade ederek, Akdeniz’in tropikalleşmeye başladığını aktardı. İklim değişikliği nedeniyle sıcak geçirilen kış mevsiminin de yerli balık türleri üzerinde baskı oluşturduğunu vurgulan Prof. Dr. Gökoğlu, şu ifadelere yer verdi:
“Deniz suyu sıcaklığı, şu anda 31-32 derece arası seyrediyor. Akdeniz için bu sıcaklık yüksek. Sıcak bir kış geçirdik, deniz suyu sıcaklığının artışı yerli türler arasında baskı oluşturur. Yerli türlerin yaşam alanlarını değiştirmesine sebep olur. Çünkü, sıcaklık bazı kıyılarda balıkların tahammül edemeyeceği seviyeye çıktı. Bu nedenle bazı balıklar kıyılardan çekilebilir, ayrıca Akdeniz gittikçe tropikalleşiyor. Doğu Akdeniz ekosisteminde değişmeler başladı, yabancı istilacı türler gelmeye başladı. Bunlara en güzel örnek, kolyozumuzla sardalyamızın yerini Kızıldeniz Japon sardalyası dediğimiz tür almaya başladı. Kıyılarımızda barbunya balığının yerini forskali barbunu olarak adlandırılan bir tür almaya başladı. İsparimizin, mırmırımızın yerini gırtlık olarak isimlendirdiğimiz balık almaya başladı. Kuzeye serin sulara yerli balıklar çekilirken, onların boşluğunu yabancı türler dolduruyor.”“Vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım, nehirler denizlerin ısınmasını önler”
Prof. Dr. Gökoğlu, deniz suyu sıcaklığı artışının balık göçlerini ve balıkların üremesini etkilemesinin dışında olağanüstü durumlarda balıklarda hastalık görülebileceğine işaret etti. Gökoğlu, “Su sıcaklığının fazla olması nedeniyle kıyılardaki Posedonya çayırları (Posidonia oceanica) ölmeye başladı. Posedonya çayırları, Akdeniz’in Amazon ormanlarıydı, balık yavrularının girip saklandığı, beslendiği, balıkların ürediği ortamlardı. Siz buraları yok ederseniz, balıkları da yok etmiş olursunuz. İnsanoğlu telafisi mümkün olmayan şekilde doğa hükmediyor, her şeyin arkasında insan var. Akarsuları denize ulaştırmamız gerekiyor, vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım. Nehirler denizlerin ısınmasını önler. Oysa biz bütün nehirleri baraj yaptık, suları tutuyoruz, denizlere eskisi kadar su vermiyoruz. Bu nedenle küresel ısınmadan en çok etkilenen yer Doğu Akdeniz. Bizim bulunduğumuz bölge” dedi.“Mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum”
Kaleiçi Yat Limanı’nda uzun yıllardır balıkçılık yapan Ahmet Boyacı ise, mesleğinin 1968’den beri limanda balıkçık yapan babası Hakkı Boyacı’dan miras kaldığını söyleyerek, babasının aktardığı dönemden bu döneme 45 yıl içinde balık popülasyonunun çoğunun yok olduğunu kaydetti. Boyacı, “Babamın anlatacaklarına bakacak olursak onun anlattığı balık popülasyonunun neredeyse yok olduğunu görebiliriz. Kendi kullandığımız ağlarda da çıkan miktarları göz önünde bulundurursak yok denecek kadar azaldığını görebiliyoruz. Hava sıcaklığı, deniz suyu sıcaklığı, insan popülasyonu, bu popülasyondan kaynaklanan atıklar ve Kızıldeniz’den ülkemize girmiş olan yabancı istilacı balık türlerini başlıca sebepler arasında sayabiliriz. Suyun sıcaklığı ile birlikte var olan balık popülasyonu daha derinlere, daha uzaklara, daha serin sulara kaçıyor ve biz bu konuda büyük bir mağduriyet yaşıyoruz. Körfezin yüzeyinin çamur olması ve çöl kıvamında olması balığın saklanacak, yuva yapacak bir yerinin olmaması da popülasyonun yok olmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yaz ile karşılaştıracak olursak sahil boyunca gezdiğimiz zaman mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum. Yok denecek kadar az” ifadelerini kullandı.“Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor”
Antalya’da çok sayıda artan sup yapan kitlenin de deniz canlılarının yaşamını etkilediğini savunan Ahmet Boyacı, konu hakkında tedbirlerin artırılması gerektiğini söyledi. Boyacı, “Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor. Örnek verecek olursak, sup yapanlar var, sörf botlarının üzerinde kürekle gidiyorlar. Sabahları saat 5 sularında Konyaaltı Varyant’ın önüne gidildiği zaman bırakın tekneyle geçmeyi yüzülecek yer kalmıyor, çok kontrolsüz. Bu da bir etken” dedi.“Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz”
Konyaaltı Sahili’ne yüzmeye gelen Can Akar isimli vatandaş da deniz suyunun sıcaklığına dikkat çekerek, “Antalya’yı çok seviyorum. Deniz suyu sıcak, özellikle dipleri daha da sıcak. Serinlemek istiyoruz ama bazen serinliyoruz, bazen de tam tersi oluyor. Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz” diye konuştu. -
Asfalt işçileri 180 dereceyi aşan sıcaklıkta çalışıyor
Termometrelerin 37-40 dereceleri gösterdiği ve hissedilen sıcaklığın 43-45 derece olduğu Kilis’te, sıcak havalar nedeniyle bazı meslek çalışanları güneş altında çalışıyor. Asfalt yapımı işlerinde çalışan işçiler sıcaklığın iyice arttığı bugünlerde depremin izlerini silmek için TOKİ’nin yapmış olduğu kalıcı deprem konutlarına asfaltlama çalışması yapıyor. Hissedilen hava sıcaklığını yüksek olduğunu söyleyen işçiler, 180 derecelere çıkan asfaltın sıcağı da eklenince çok zorlandıklarını vurguluyor.
6 Şubat depremlerinde evlerini kaybeden depremzedelere TOKİ’nin yapmış olduğu kalıcı konutlara otoban kalitesinde asfalt yaptıklarını söyleyen saha sorumlusu Ömer Sever, ‘‘Türkiye’nin dört bir tarafından toplanan profesyonel ekip arkadaşlarımızla birlikte kavurucu sıcak altında asfalt çalışması yapıyoruz. 6 Şubat depremlerinde mağdur olan depremzede kardeşlerimize otoban kalitesinde yol yapmaya devam ediyoruz. Altımız 180 derece, üstümüz ise en düşük 37 derecede çalışarak çifte sıcaklıkta çalışarak adeta ateş üstünde yürüyoruz. Yapmış olduğumuz yolu çok kısa sürede bitirebiliriz ama biz yaptığımız işin en iyisini yapabilmek için çifte sıcaklığın altında zor şartlarda çalışarak hem yolu tamamlamaya çalışıyoruz hem de evimize ekmek götürebilmek için zorlu mesai yapıyoruz” diye konuştu.
-
Yaz hamilelerine uzmanından tavsiyeler
Hava sıcaklığının yüksek olduğu günlerde çok daha fazla sıvı kaybı yaşandığını vurgulayan Op. Dr. Öye, gebelerin bu yüzden sıvı tüketimini arttırması gerektiğinin altını çizdi. Günde yaklaşık 3 litre sıvı tüketilmesini önerdiklerini dile getiren Öye, “Bunun çoğunluğu su olmalıdır. Bunun yanında doğal meyve suları, ayran, limonata, soda, diğer içecekler de tüketilebilir. Gün içerisinde çok aktif olunduğunda ya da yoğun iş yükü harcandığında içilecek sıvı miktarı daha da arttırılmalıdır” dedi.
Gebelerin havuz yerine temiz denizleri tercih ederek tatilden faydalanabileceğini dile getiren Öye, “Havuzları çok önermiyoruz. Mecbur kalındıysa gebelerimizin hijyene çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle güneş ışınlarının dik açıyla geldiği 12 ila 15 saatleri arasında deniz ve havuz tercih edilmemelidir. Aynı zamanda bu saatlerde kesinlikle güneşlenmemelidirler. Günün diğer saatlerinde sabah ve akşam vakitlerinde gölgede kalarak, şapka takarak güneşlenebilir ve tatilden faydalanabilirler. Ayrıca güneşe çıkmadan 15 – 20 dakika önce güneş kremi kullanmaları gerekir. Güneş kremleri her 2-3 saatte bir de tazelenmelidirler” şeklinde konuştu.
Naylon Giysiler Tercih Edilmemeli
Denizden çıktıktan sonra değiştirilmeyen mayo ve bikinilerin enfeksiyonlara neden olacağına dikkat çeken Öye, “Asla ıslak mayo ve bikiniyle güneşlenmemelidirler. Çünkü ıslak mayo ve bikini özellikle vajinite neden olabilir. Uzun süre denizde kalmamalı, 15 – 20 dakikayı geçmemelidir. Gebelerimiz tek başına denize girmemeli, çok uzaklara da açılmamalı. Çünkü gebelikte kas krampları oluşabiliyor. Bu durumda anne ve bebek için sıkıntıya neden olabilir. Bunun dışında özellikle giysilerin ve iç çamaşırların pamuklu olması gerekir. Buna mutlaka özen göstermeliler. Naylon ve sentetik madde içeren çamaşırlar ve giysiler asla tercih edilmemelidir. Sıkı giysiler aynı şekilde giyilmemeli, giysilerin rengi açık olmalıdır ve bol giysiler daha rahat etmelerini sağlarlar” diye konuştu.
-
45 derece sıcaklıkta iğne ile tarih kazıyorlar
Geç Tunç Çağı’ndan Anadolu’nun fethinden sonra Türk hâkimiyetine giren kentte Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi dahil hala antik kent içinde yaşayan sakinler bulunuyor. Stratonikeia, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma İmparatorluk, Doğu Roma, Beylikler, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dahil tüm dönemleri içinde barındırması ile nedeniyle nadir antik kentlerden birisi. 2021 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaret ederek 4 saatini geçirdiği Stratonikeia antik kentinde antik döneme ait gymnasium, bouleuterion, tiyatro, hamam, kent kapısı ve çeşme gibi anıtsal yapılarının yanında, köy meydanı, Beylikler Dönemi hamamı, Şaban Ağa Camii, Osmanlı Çeşmesi, Ağa evleri gibi Türk mimarisi açısından önemli örneklere sahip bir kent.
Yaz-kış kazı ve restorasyon
Muğla bölgesinde 38-40 derece dolayında seyreden hava sıcaklığı, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan Stratonikeia antik kentinde mermer ve toprağın da sıcaklığı ile birlikte hava sıcaklığı 45 dereceye kadar ulaşırken, sahada çalışan akademik personel bayıltıcı sıcaklara rağmen iğne ile tarih kazmaya devam ediyor. Sahada çalışan ekiplerden bazıları iğne ile toprak kazırken, bazıları da gün yüzüne çıkarılan mermer sütunları fırça ile temizliyor.
“İşimizi severek yapıyoruz”
Stratonikeia antik kentinde uzun süredir arkeolog olarak görev yapan Sanat Tarihçisi Taner Babataş, “Biz mesleğimizi sevdiğimiz için bizim için çok da zor olmuyor alında. Mesleğimizi sevdiğimiz için zevkle yapıyoruz. Burada kazı sonunda bir sütun başlığı çıktı. Bunun aralarındaki toprakları temizliyorum. Temizlikten sonra eksik parçalar vardı onları tamamladık ve yapıştırdık. Eksik parçaları tamamladıktan sonra restorasyonunu yapacağız. Çok sıcak oluyor ama biz alışkın olduğumuz ve mesleğimizi sevdiğimiz için sonuçta bunlar bizim kültür varlığımız bunları özenle sıcağa soğuğa aldırış etmeden çalışmalarımızı devam ettiriyoruz” dedi.
“İnanılmaz derecede sıcak”
Stratonikeia ve Lagina Antik Kenti kazı Başkanı Pamukkale Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt, “Yaptığımız iş çok keyifli bir iş. Yaptığımız bu iş bu sıcaklığı unutturuyor. Çalışma esnasında her an yeni bir buluntu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Öyle olunca da tüm yorgunluklarınızı unutturuyor. Bu mesleğin en güzel ve sevimli tarafı da bu. İnanılmaz derecede sıcak. Özellikle bu toprağın olduğu yerlerde sıcaklığı daha çok hissediliyor. Ama ekip arkadaşlarım ile hep birlikte çalışmaya devam ettiriyoruz. Sıcaklarda aslında ben sahaya hiç şapkasız çıkmıyorum. İkincisi çadır kuruyoruz. Çadır altında arkadaşlarımızın çalışmaları konusunda uyarıyoruz. Bunu dışında olabildiğince çalışma yapılan binaların gölgesinde, güneşin durumuna göre yer değiştiriyorlar. Bunun dışında tedbirler de alıyoruz. Sudur, ayrandır gibi sıvı takviye yapıyoruz. Biz yıllık ortalama 67’ye yakın araştırmacı arkadaşlar ile çalışıyoruz. Her meslekten arkadaşlarımız var. Şu anda burada Arkeolog, Sanat tarihçisi, mimarlar var, coğrafyacılar var. Her meslekten arkadaşımız var. Herkes kendi işini yapıyor. Bir elin parmakları gibiyiz biz burada. Birisi buluyor, birisi konserve ediyor, birisi restorasyonunu yapıyor, bir başka arkadaşımız çizimini yapıyor. Sonuçta güzel bir eser ortaya çıkıyor” dedi.
-
Meteorolojiden yüksek sıcaklık uyarısı
Meteoroloji 7. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama şu şekilde; “Yüksek seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle; kronik rahatsızlığı olanlar, yaşlılarımız ve çocuklarımız başta olmak üzere vatandaşlarımızın günün en sıcak saatleri olan 11 ile 16 saatleri arasında açık alanda bulunmamaları hususunda dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.”