Etiket: şiddet

  • ‘Mavi Bebek’ tehlike saçıyor!

    ‘Mavi Bebek’ tehlike saçıyor!

    Çocuklar için tehlike içeren oyunlara bir yenisi daha eklendi. Sanal ortamda yayılan, çocukları ve gençleri hedef alan önce Mavi Balina, Mariam ve Momo’dan sonra Mavi Bebek (Baby Blue) oyunu ortaya çıktı. Genellikle gençler arasında popüler olan bu tür oyunlar, korku ve gerilim unsurlarını içerir ve çoğunlukla zararsız bir şekilde anlatılsa da bazı durumlarda psikolojik etkileri olabiliyor.

    Son olarak Kayseri’de 13 yaşındaki çocuğun 12 yaşındaki arkadaşını bıçaklayarak öldürmesi kan dondurdu. İddiaya göre 13 yaşındaki T.Ş., polise verdiği ilk ifadesinde bir bilgisayar oyunundan etkilenerek cinayeti işlediğini söyledi. Uzman psikolog Çağla Yılmaz, Mavi Bebek oyununun çocuklardaki psikolojik etkileri hakkında bilgi vererek aileleri uyardı.

    ”Mavi Bebek oyunu, çok hızlı bir yayılım gösteriyor”

    Mavi Bebek oyununun Mavi Balina, Mariam ve Momo gibi kademeli tehlike içerikli ve online oyun olduğunu aktaran uzman psikolog Çağla Yılmaz, ”Oyunlar çocukların hem zihinsel, psikolojik ve bedensel süreçleri ciddi anlamda tehdit ediyor. Uygulamaların en tehlikeli tarafı, indirilerek oynanmamasıdır. Çocuğunuzu kontrol etmek için telefon içerisindeki uygulamalara bakmanız yeterli değildir. Daha çok sosyal ağlar üzerinden kullanıcılarına link gönderiyor ve çocuklarla bağlantı kuruyor. Daha sonra oyunun içerisine dahil ediliyor. Oyunlara ulaşım ne yazık ki çok kolay. Özellikle son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Mavi Bebek oyunu, çok hızlı bir yayılım gösteriyor. Ciddi anlamda kullanıcı kitlesi var. Oyunlara katılan çocuklar, genellikle 9-16 yaş arasındadır. Oyun, kademeli olarak çocuklara tehlike içeren görevler veriyor. Bu görevlerin her tamamlanmasında kanıt olarak bir görsel istiyor. Her bölüm tamamlandıkça yeni bir görev geliyor” diye konuşu.

    ”Tehditlerle çocuğun oyunda aktif kalmasını sağlıyor”

    Görevi tamamlamayan çocuklara tehdit mesajlarının geldiğini vurgulayan uzman psikolog Yılmaz, ”Çünkü uygulama oyun görevleri gönderilirken aynı zamanda bir casus programla beraber özel bilgilere erişebiliyor. Arkadaşlarıyla mesajlaşmaları, galerideki görsellere, ailenin görsellerine, kameraya izleyerek ev içerisindeki eşyaların yerine, aile sayısı, kardeş ismi olmak üzere akla gelemeyecek detaylı bilgilere ulaşabiliyor. Daha sonra çocuğu özel bilgileri deşifre etmek, aile üyelerine zarar vermek gibi tehditlerle çocuğun oyunda aktif kalmasını sağlıyor” şeklinde konuştu.

    ”Çocuklarımızın geleceğine ve hatta yaşamlarına mal oluyor”

    Oyunun özellikle gece saat 02.00 ile 05.00 arasında çocuğa bildirimler gönderdiğini dile getiren Yılmaz, ”Çünkü o saatler kontrolün daha az olduğu, erişkinlerin uyuduğu ve ev halkının ayakta olmadığı dilimdir. Aynı zamanda karanlığın vermiş olduğu korkudan beslenerek çocuklara oyunu mecbur kılıyor. Mavi bebek oyunu özellikle bir ses kullanıyor. Bu sesler çocukta illüzyon meydana getiriyor. Sesin vermiş olduğu illüzyon ile bir hipnoz hali ve sonrasında devam eden tehlike süreci başlatıyor. Yakın zamanlardan şahit olduk. Aynı oyunda dahil olarak bir arkadaşını öldürdü. Kontrol edemeyen, bilgimiz dışında ilerleyen süreçler çocuklarımızın geleceğine ve hatta yaşamların mal oluyor. Bu anlamda yapılması gereken en önemli adımlardan biri eğer becerebiliyorsak telefondan ve sosyal medyadan uzak tutmaktır. Net ve kesin çözüm budur. Sosyal medya sadece tehlikeli oyunları değil, sosyal ahlakın ve iletişimin bozulmasına, ders başarısının ve aile ilişkisinin düşmesine, şiddet içeren davranışları öğrenmesi gibi birçok davranış bozukluğuna sebep veriyor. Çocuğunuzu telefondan uzak tutamaz isek şifresini çocukla paylaşmamak gerekiyor. Telefonu aldı yan odaya gittiyse muhakkak ara ara kontrollerde bulunalım” dedi.

    ”İletişim kurmuyorsa, odasından çıkmıyorsa, gergin tavırlar sergiliyorsa muhakkak dikkat edelim”

    Çocuklara sosyal medya hesaplarının şifresinin verilmemesi ve uygulamaların öğretilmemesi gerektiğini bildiren Yılmaz, şöyle devam etti:

    ”Çocuğun davranışlarında bir değişiklik fark ediliyorsa, sessizleştiyse, korku belirtileri gösteriyorsa, sizden uzaklaştıysa, iletişim kurmuyorsa, odasından çıkmıyorsa, gergin tavırlar sergiliyorsa muhakkak dikkat edelim. Özellikle de gece kalkıp kontrol edelim. Oynadığı oyunlara, telefon ile geçirdiği vakitlere bakalım. Sosyal medya kullanmasına bir sınır getirelim. En önemlisi çocuğumuzla güvenli bir ilişki kuralım. Çocuklarımızla iletişim bağlarımızı güçlü tutmazsak, sadece sosyal medyandan değil sosyal çevreden de koruyamayız. Bu gibi kademeli ve tehlikeli oyunlarda en büyük görev aileye düşüyor. Çünkü çocuğunu kontrol etmek, güven vermek ve her şeyinden haberdar olmak ailelerin ilk görevidir.”

  • “Oyunda şiddet suç sayılmalı”

    “Oyunda şiddet suç sayılmalı”

    Çocukluk ve ergenlik çağlarında internet oyunlarının sığınak olarak görüldüğünü ve oradaki hayatın bir süre sonra normalleştiğini söyleyen Bilişim Uzmanı Hakan Topuzoğlu, “Hepimizin bildiği üzere özellikle ergenlik çağlarında ya da çocukluk yaşlarında olsun herhangi bir aile ve arkadaş desteği olmayan çocuklarımız ister istemez bir sığınak olarak interneti ve internet oyunlarını görmekte. Bilgisayar, internet, telefon deyince de aklına hep oyun, eğlence ve video gelmekte. Oysa bizim de her zaman belirttiğimiz bir konu var; aslında internet bir dijital girişimcilik aracı olarak da kullanılabilir. Orada kendisini geliştirebilir. Oyun oynayan yerine oyun yazan bir genç haline gelebilir. Tabii öncelikle bizim bu konuda bilinçlendirmemiz gerekiyor. Dijital okur yazarlık konusunda eğitimler verilmesi, Ar-Ge merkezlerinin daha fazla artırılması ya da bina olarak yapılmış olup da aktif hizmet vermeyen kurumlar varsa bunların işlevsel hale getirilmesi çok önemli. Çünkü bir çocuk düşünün, haliyle kendisi orada bir dünya kuruyor ve orada yaralama, öldürme, bombalama gibi faaliyetleri normal gibi görüyor. Artık bu hayat normalleşmeye başlıyor ve orada gördüğünü gerçek hayatta da yapabilir hale geliyor” dedi.

    “Global anlamda suç olan şeyler oyunda da suç sayılmalı”

    Topuzoğlu, dünyada suç sayılan şeylerin oyunlarda da suç sayılması gerektiğini söyleyerek, “Bu yüzden önce bilinçlendirmek daha sonrasında da tabi ki bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin de olması gerektiğine inanıyoruz. VPN gibi araçlar dahil kullanılmasını sağlayabilecek birtakım önlemler ve ya çözümler bulurlarsa bunların önüne geçerek gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, bunların yasaklanması ve hiçbir şekilde indirilmemesi gerçekten önemli. Hatta bu konuda global anlamda da artık bir girişim yapmak gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki genel anlamda dünyanın zaten her yerinde suç olan konularsa bunlar, oyunda da suç olması gerekiyor. Sanal diye düşünüyoruz ama insanlar ne yazık ki orada farklı bir kimliğe bürünüyor ve bu kimlikte karşımıza çıkabiliyor” ifadelerini kullandı.

    “Sanal ortamdaki boşlukları denetleyen kurum olmalı”

    Bilgisayar oyunlarını ve internet ortamını denetleyen bir kurum olmadığını fakat kurulması gerektiğini söyleyen Hakan Topuzoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
    “Bilgisayar oyunlarını denetleyen bir kurum ne yazık ki yok. Burada bir başıboşluk var. Özellikle yurt dışı kaynaklı oyunlarla ilgili de bir başıboşluk var. Bunlar tamamen normal görüldüğü için, normal görülmesi sağlandığı için bugüne kadar herhangi bir önlem alınmadığını biliyoruz. Aslında internetin birçok alanında böyle bir boşluk var. Bir haber sitesi kurarken de, internet sitesi kurarken de şu anda bir yere haber vermek zorunda değilsiniz. Aslında bunların bir yerde toplanması, incelenmesi ve sonraki aşamalarda da kontrol altında olması önemli. Aynı şekilde oyun paraları da şu anda satılıyor. Yani çocuklar bir yandan bu tarz şiddet gibi şeyleri normal görürken bir yandan da buradan kazandıkları ürünleri de satarak para kazandığı için öğretim hayatını da önemsememeye başlıyorlar. ‘Nasıl olsa buradan para geliyor’ gibi de düşünebiliyor. Bunlar belli bir düzen içerisinde olmadığı için hem vergi kaybı yaşanıyor hem çocuğun psikolojisinde de ileriye dönük çok büyük yaralara sebebiyet verebiliyor.”

  • Prof. Dr. Kenan Tamer: “Şiddet, yetenekli gençlerin futbol hakemi olmasında engel”

    Prof. Dr. Kenan Tamer: “Şiddet, yetenekli gençlerin futbol hakemi olmasında engel”

    FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler’in, MKE Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın yumruklu saldırısına uğramasının Türk futboluna olumsuz etkilerinin olacağını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Tamer, şiddetin hakem olmak isteyen gençler üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu söyledi. Tamer, “Sporda şiddet yangını bu defa stadyumun tam ortasına düştü. Olay çok büyük. Hakem yetiştirmede uzun yıllardır problemimiz var. Yetenekli gençlerin futbol hakemi olmasında bu şiddet olayı bir engel olarak görülebilir” diye konuştu.

    “Türk futboluna olumsuz etkileri olacaktır”
    Şiddeti kabul etmenin mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Kenan Tamer, “Sporda her ne sebeple olursa olsun şiddet olaylarını maalesef görüyoruz. Ancak bunun Türk futboluna olumsuz etkileri olacaktır. Özellikle hakem yetiştirmede uzun yıllardır problemimiz var. Antrenör yetiştirmede de aynı şeklide. Sadece hakemlere karşı değil antrenörlere, sporculara uygulanan şiddet olayları da var. Seyircinin uyguladığı şiddet, taraftarlarının sözlü şiddeti tüm bunlar Türk futbolunu olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

    “Hakem olmak isteyen gençlere kötü örnek oldu”
    Sporda şiddetin, sporla ilgilenmek isteyen gençler üzerinde kötü örnekler oluşturduğunu kaydeden Tamer, “Gençler futbol hakemi olmak istedikleri zaman bu olumsuz görüntülerden sonra bir kez daha düşüneceklerdir. Dolayısıyla yetenekli gençlerin futbol hakemi olmasında bu şiddet olayı bir engel olarak görülebilir. Bu şiddet ilk değil, umarım son olur” şeklinde konuştu.

    “Cezalar toplumla paylaşılmadığı sürece şiddet devam edecektir”
    Şiddet uygulayan ve sebep olanlara verilen cezaların caydırıcılığı olması adına kamu ile paylaşılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tamer, “Tüm olumsuzluklara rağmen Türk futbolu yaşayacaktır. Ancak şu anda ligler geçici süreliğine durduruldu. Yakında bir çözüm önerisi gelecektir. Önemli olan şiddet uygulayanların ve de sebep olanların hak ettikleri cezayı almalarıdır. Bu alınan cezanın da kamuya duyurulması önemlidir. Bu duyuru yapılmadığı sürece cesaret alacaklar ve şiddet devam edecektir” açıklamasını yaptı.
    Futbol ve diğer spor federasyonlarının şiddetin yaşanmaması için üzerlerine düşeni yapması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kenan Tamer, “Öncelikle olay olduğu zaman çözüm ertelenmemeli. Anında gereken neyse yapılmalı, kanun ve kurallar çerçevesinde önlemler alınmalı. Eğer olaylar ertelenirse büyüyor. Küçük bir olay dahi o an çözülmeli” ifadelerinde bulundu.

    “Futbolda şiddetin hoş görülmesi gibi bir algı var”
    Spor dalları arasında şiddetin en çok futbolla anılmasını da yorumlayan Prof. Dr. Tamer, “Futbolda her ne pahasına olurda olsun kazanma zihniyeti var maalesef. Sporun amaçlarından biri de hak edeni tebrik edebilmektir. Maalesef bu özellik biz de gelişmedi diye düşünüyorum. Bunun için çok ciddi eğitim gerekli. Şiddet hoş görüldüğü sürece devam edecektir. Maalesef futbolda şiddetin hoş görülmesi gibi bir algı var. Yaptırım için kanunların uygulanması lazım. Böylece şiddetin biraz da olsa önüne geçilebilir” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Öğretmen öğrencisini kitapla dövdü

    Öğretmen öğrencisini kitapla dövdü

    Olay, bu sabah Beylikdüzü birlik sanayi sitesi mesleki eğitim lisesinde meydana geldi. İddiaya göre, 9. sınıfta okuyan Yusuf E. gürültü yaptığı gerekçesiyle öğretmeni tarafından uyarıldı. Daha sonra öğretmeniyle tartışan öğrenci, yerine geçerek oturdu. Sinirine hakim olamayan edebiyat öğretmeni Mehmet E.B., Yusuf E.’nin yanına gelerek kitapla kafasına vurmaya başladı. Öğrenci, “hocam” diyerek durmasını istediği esnada ise öğretmen “daha çok vuracağım” diyerek kitapla vurmaya devam etti. Sınıfın içinde arkadaşlarının yanında darp edilen öğrenci ise cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı.

    Öğrenci yakınları da öğretmeni darp etti

    Sosyal medyaya düşen görüntüler sonrası öğrenci Yusuf E.’nin yakınları okula gelip öğretmen Mehmet E.B.’yi darp etti. İhbar sonrası olay yerine polis ve ambulans sevk edildi. Öğretmen Mehmet E.B hastaneye sevk edildi.
    Öte yandan öğrencisine kitapla acımasızca defalarca kez vuran öğretmen hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.

  • Müzik eşliğinde bayıltana kadar dövmüşlerdi

    Müzik eşliğinde bayıltana kadar dövmüşlerdi

    Bursa’da geçtiğimiz aylarda meydana gelen olayda inşaat ustası Cengiz B. (54), M.K. ve A.D.U.’nun işlettiği firmadan araç kiraladı. Aracı teslim eden Cengiz B. ile M.K. ve A.D.U. arasında ‘Kaza yapmışsın’ iddiasıyla çıkan küfürlü tartışma husumete döndü. M.K. ve A.D.U., Y.E.K.’den ortak arkadaşları olan Cengiz B. ile buluşma ayarlamasını istedi. Y.E.K. ile arkadaşı M.V., iş bahanesiyle Cengiz B.’yi yanlarına çağırdı. Kendi ofisinde görüşmek istediğini söyleyen Y.E.K., Cengiz B. ile otomobile doğru yöneldi. Ellerinde bıçakla bekleyen M.K. ve A.D.U., Cengiz B.’yi zorla otomobile bindirip kendi ofislerine götürdü.

    Bayılana kadar dövüp cebindeki parayı gasp ettiler

    M.K. ve A.D.U., ofislerine getirdikleri Cengiz B.’yi kulağını kesmekle tehdit edip darp etti. M.K. ve A.D.U, Cengiz B.’nin burnunu ve gözlerini havlu ile kapatıp ağzına su dökerken, M.V. o anları cep telefonuyla kaydetti. Müzik açarak bir süre Cengiz B.’yi tekme tokat döven M.K. ve A.D.U, Cengiz B.’nin cebindeki bin 300 lirayı da gasp etti. Yapılan işkenceye daha fazla dayanamayan Cengiz B., bir süre sonra bayıldı. Kısa bir aradan sonra Cengiz B. kendine geldi. M.K. ve A.D.U., yüzüne maske takıp darp ettikleri Cengiz B. ile fotoğraf çekindi. Saatlerce işkence yaptıkları Cengiz B.’ye tatlı yedirip, çay ile su içiren ikili, “Bize 25 bin lira getireceksin. Aksi halde bu görüntüleri sosyal medyada yayınlarız” diyerek Cengiz B.’yi tehdit etti. Evine gitmesi için Cengiz B.’ye taksi çağıran M.K. ve A.D.U., ücreti de ödeyip evine gönderdi.

    Polis merkezine gidip şikayetçi oldu

    Bindiği taksi ile polis merkezine giden Cengiz B, şahıslardan şikayetçi oldu. Çalışma başlatan polis, M.K., A.D.U., Y.E.K. ve M.V.’yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden M.K., A.D.U. ve M.V. tutuklanırken, Y.E.K. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüpheliler hakkında Bursa 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak’, ‘birden fazla kişi tarafından gece vakti silahla yağma’, ‘özel hayatın gizliğini ihlal ve şantaj’ suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı.

    “Darptan dolayı ayağım tutmuyor”

    Yargılanmasına başlanan sanıklar, hakim karşısına çıktı. Sanıklar ve tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada mağdur olarak ifade veren Cengiz B., “Beni en fazla M.K. dövdü. Canımı çok acıttı. Aldığım darbeler sonucu neredeyse bir ayağım tutmuyor. Yürümekte zorluk çekiyorum. En çok M.K.’dan şikayetçiyim” dedi.

    “Tatlıya bağlayıp helalleştik”

    Duruşmada savunma yapan M.K. ise şirketlerinden otomobil kiralayan Cengiz B. ile aralarında tartışma çıktığını belirterek, “Bana hakaret ve küfürler etti. Onun söylemlerini eşim ve çocuklarım da duydu. Kendisine kötü davranmadım. Olay akşamı bir araya geldik, aramızda helalleştik. Bunun üzerine ona tatlı ve çay ikram ettim. Hatta taksi çağırıp, parasını da cebine vererek öpüşerek ayrıldık. Ama o bizi gidip polise şikayet etti. Gasp edecek insanlar değiliz. Suçlamayı kabul etmiyorum” diye konuştu.

    Tutuksuz sanıklara tutuklama

    Dün yapılan duruşmada karar aşamasına gelen yargılamada sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu. Mahkeme heyeti suçunu sabit gördüğü 4 sanığa, ‘cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak’ suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezası verdi. A.D.U. ile M.V., “Yağma” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, M.K.’yı ‘Tehdit’ ten 2 yıl 6 ay hapse çarptırdı. M.K’ya “Yaralama” suçundan verilen 5 ay hapis cezasını ertelenirken mahkeme heyetinin A.D.U ile M.V’ya ‘Yağma’ suçundan verdiği 8 yıl hapis cezasına, sanıkların zararı gidermesinden dolayı 3 yıl 4 aya indirdi. Tutuklu sanıkların tahliye istemi mahkeme tarafından kabul edilmedi. Mahkeme heyetinin kararın onaylanmasının ardından tutuksuz sanıklar kalan cezalarını cezaevinde geçirecek.

  • Kocasını sokak ortasında göğsünden bıçakladı

    Kocasını sokak ortasında göğsünden bıçakladı

    Olay, önceki hafta Çarşamba günü saat 12.00 sıralarında Kağıthane Şirintepe Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre Abdülhamit Y. (26) ile eşi Nuray Y. (25) arasında bir süre önce şiddetli geçimsizlik başladı. Olay günü ikili evlerinde olduğu esnada birbirleriyle aldatma iddiası nedeniyle tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Abdülhamit Y., eşini darp etmeye başladı. Kavganın daha da şiddetlenmesi üzerine Abdülhamit Y. bıçakla eşini kolundan yaraladı.

    Sokak ortasında eşini bıçaklayıp kaçtı

    Aldığı yaranın ardından sinir krizi geçiren kadın, mutfaktan ekmek bıçağı alarak dışarıya çıkan eşinin peşinden koşmaya başladı. Öfkeden deliye kadın kendini darp ederek bıçakla yaralayan eşini, göğsünün altından bıçakladı. Aldığı bıçak darbesiyle sendeleyen adam bir süre sonra yere yığıldı. Aracın lastiklerini de bıçaklayan kadın, bir hamle daha yapacağı esnada çevredeki esnaf araya girdi. Elindeki bıçağı güçlükle alan esnaf ardından kadını sakinleştirmeye çalıştı.

    Esnaf güçlükle elinden bıçağı aldı

    Yaralı adam yere yığıldığı esnada ise eşi Nuray Y. taksiye binerek kaçtı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesi sonrasında Abdülhamit Y., ambulansla Sarıyer Seyrantepe’deki Şişli Hamidiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Adamın hayati tehlikesi olmadığı öğrenilirken, kadının ise hastanede tedavi olmaya gittiği öğrenildi.

    Kağıthane polisi hastanede gözaltına aldı

    Öte yandan olayla ilgili çalışma başlatan Kağıthane Devriye Ekipler Amirliği polisleri, eşini bıçaklayan Nuray Y.’yi tedavisinin ardından gözaltına aldı. İlk kavganın yaşandığı evde arama yapan polis, olayda kullanılan bıçağı da ele geçirdi. Ardından emniyete götürülen kadının burada ifadesi alındı. Nuray Y. ifadesinde, eşi ile daha öncesinde ikamette tartıştığını kendisini darp ettiğini ve sol kolundan yaraladığını daha sonra eşinin aşağı indiğini ve kendisinin de mutfaktan bıçak alarak eşinin yanına indiğini sokakta kavgaya devam ettiğini söyledi.

    Savcılık talimatıyla serbest bırakıldı

    Eşinin sol göğsünden yaralandığını ardından da ise kendi tedavisi için taksi ile hastaneye gittiğini itiraf eden kadına, “kasten yaralama” suçundan adli işlem yapıldı. İşlemleri tamamlanan kadın, savcılık talimatıyla emniyetten serbest bırakıldı. Öte yandan eşi tarafından bıçaklanan Abdülhamit Y.’nin emniyette “mala zarar verme”, “Kişilerin huzur ve sukünunu bozma” ve “Taksirle yaralama” suçlarından kaydı olduğu öğrenildi.

    Ayazağa’da sokak ortasında karı-koca kavgası

    Sarıyer Ayazağa’da dün akşam saatlerinde yaşanan olayda ise karı ve koca oldukları iddia edilen bir çift, sokak ortasında birbirlerine girdi. Çığlık çığlığa kavga ardından son bulurken, vatandaşlar ise balkona çıkarak kavgayı izledi.

  • Boşanmak isteyen karısının kabusu oldu

    Boşanmak isteyen karısının kabusu oldu

    Pamukkale ilçesine bağlı Hacıkaplanlar Mahallesi Atatürk Caddesi’nde önceki gün meydana gelen olayda, eşinden boşanmak istediğini söyleyen Gülderen Ş. (26) ile kocası Beytullah Ş. (26) sokakta tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi ile Beytullah Ş.’nin eşine fiziksel şiddet uygulamaya başlaması ile çevredeki vatandaşlar müdahale etmek istedi. O esnada kocasının elinden kaçan Gülderen Ş., bir marketin önünde ayağının takılması sonucu yere düştü. Arkadan hızlıca gelen koca ise Gülderen Ş.’yi diz çöktürüp bıçakla rehin aldı. Kadının boğazına dayadığı bıçakla tehditler savuran eski koca, çevredekilerin tüm çabalarına rağmen ikna olmadı. Belinden çıkarttığı bıçakla kadına birkaç darbe vuran koca, saçından tutuğu kadını 30 metre sürükledikten sonra yere yatırıp darp etmeye çalıştı.

    Son anda boğazından bıçakladı

    Çevredeki vatandaş ve esnafın ‘dur, yapma’ diye yaptığı ikazlara aldırmayan Beytullah Ş., araya girmeye çalışan vatandaşlara da direndi. Bazı vatandaşlar, bir esnafın dışarıda sergilediği boş kavanozları saldırgana fırlatarak durdurmaya çalıştığı esnada son bir hamle yapan cani adam, Gülderen Ş.’yi boyun ve sırt bölgesine birkaç kez daha bıçak sapladı. Öfkeli adamın elinden kurtarılan kadın, kanlar içinde yere yığıldı. Vücudunun çeşitli bölgelerine 7-8 bıçak darbesi alarak ağır yaralanan kadın, ilk önce olay yerinde bir markete alınarak esnafın yardımı ile pansuman yapıldı. Daha sonra ise sağlık ekibi tarafından Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Karı kocanın tedavisi sürüyor

    Sokak ortasında bıçaklanan yabancı uyruklu kadının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenilirken, ona şiddet uygulayan kocası ise bir anda kalabalığın hedefi haline geldi. Elindeki bıçak alındıktan sonra kalabalığın ortasında kalan şahıs, aldığı darbelerle yere tıkıldı. Tekme tokat meydan dayağı yiyen şahıs, polislerin müdahalesiyle linç edilmekten son anda kurtarıldı. Kocasının bıçak darbeleri ile yaralanan Gülderen Ş. ile kalabalık tarafından linç edilen Beytullah Ş.’nin tedavisinin sürdüğü öğrenildi.

    Saçından sürüklediği anlar güvenlik kamerasına yansıdı

    Boşanmak isteyen eşine ve çevredeki vatandaşlara korku dolu anları yaşatan Beytullah Ş.’nin saldırgan hareketleri bir işletmenin güvenlik kamerasına an be an yansıdı. Görüntülerde Beytullah Ş.’nin eliyle saçında tutuğu Gülderen Ş.’yi yerden sürükleyerek karşı yola geçtiği ve tekme attığı anlar yer aldı. Saldırgan kocanın etrafında toplanan kalabalığın Beytullah Ş.’ye ikazlarda bulunduğu ve olumsuz cevap vermesi üzerine kalabalığın linç ettiği görüldü.

    “Esnaf ve vatandaşlar müdahale etmeseydi o kadın ölürdü”

    Olay şokunu kendilerinin de yaşadığını anlatan Burak İlemin, “Arkadaşlarla yolda yürüyorduk ve bir anda bağırış sesleri duyduk. Seslerin geldiği bir yere doğru gittik. Büyük bir kalabalık vardı. Bir adamın kadını bıçakla rehin aldığını fark ettik. Bizlerle birlikte saldırgan adama ‘yapma’ ve ‘kadını bırak’ gibi sözler söyledik ama kadını belinden defalarca bıçakladı. En son kadına bıçak saplamaya başlayınca hemen müdahale ederek kadını kurtardık. Esnaf ve vatandaşlar müdahale etmeseydi o kadın ölürdü” dedi.

    “Herkes çok kızdığı için adama meydan dayağı attı”

    Bu tür şiddet olaylarının sona ermesi gerektiğini söyleyen Nazmi Arslan ise, “Olayın yaşandığı bölgeye doğru ilerlerken, bağırış seslerini duyduk. Orada adam kadını tutup, rehin almıştı. Çevrede vatandaşlar, durumu gördükçe gelmeye başladı. Herkes orada bulunan marketteki ürünleri fırlatmaya başladı. Bir tane vatandaş adama yaklaşmaya başladığı sırada saldırgan adam elindeki bıçağı kadına defalarca sapladı. Allah şükür kadına bir şey olmamış, sadece yaralanma ile kurtuldu. Bizler artık bu tür şiddet olayların yaşanmasını istemiyoruz. Son zamanlarda kadına yönelik şiddet arttı ve umarım bu olaylar artık son olur” ifadelerini kullandı.

  • Kendisine borcu olan şahsı yaralayan şüpheli tutuklandı

    Kendisine borcu olan şahsı yaralayan şüpheli tutuklandı

    Olay, dün saat 12.00 sıralarında Cuma Mahallesi Uzun Sokak’ta meydana geldi. Rüstem B. (49), sokakta kendisine borcu olan Okan B. (29) ile karşılaşınca aralarında çıkan tartışma bir anda kavgaya dönüştü.

    Rüstem B., elindeki bıçakla Okan B.’yi sırtından bıçakla yaralayıp kaçtı. Kanlar içinde kalan Okan B. arkadaşları tarafından otomobille İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı. Polis, kaçan şüpheliyi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen Rüstem B., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Kavga ve bıçaklama anı bir iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.

  • Tartıştığı kadını kemerle darp etti

    Tartıştığı kadını kemerle darp etti

    Olay, merkez Osmangazi ilçesi İzmir Yolu Sıcaksu yakınlarında meydana geldi. Yol kenarında bir şahıs, yakını olduğu iddia edilen kadınla tartışma yaşadı. Tartışmanın büyümesiyle belindeki kemere sarılan adam, bir anda kadına saldırmaya başladı.

    Trafikte ilerleyen sürücülerin tepkisiyle karşılaşan kişi, hem vatandaşları tehdit etti, hem de kadını darp etmeye devam etti. O anlar kameraya yansırken, çevredekiler kişilerin göçmen olduğunu ve bölgeyi yaşanmaz hale getirdiklerini iddia etti.

    Bölge sakinleri Sıcaksu Kentsel Dönüşüm alanında zabıta ve emniyet güçlerinin tedbir alıp burayı temizlemesi gerektiğini kaydettiler.

  • İstanbul’da hayvana şiddete meydan dayağı

    İstanbul’da hayvana şiddete meydan dayağı

    Olay, geçtiğimiz Cuma günü saat 23.00 sıralarında Beyoğlu Kabataş’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre gece saatlerinde yürüyüşe çıkan 24 yaşındaki Akkaya, bir ATM’nin önüne geldi. Genç burada bir şahsın kediyi tekmelediğini görünce adeta gözü döndü. Şahsa saldıran Akkaya, onu kaldırımda evire çevire darp etti.

    Kediyi tekmeleyen şahsı evire çevire dövdü

    Yumruk ve tekmelerle neye uğradığını şaşıran şahıs apar topar kaçtı. Yaşananlar ise kameralara anbean yansıdı. Olayla ilgili ise şahıs ve gencin emniyete herhangi bir şikayette bulunmadıkları öğrenildi. Adının “Portakal” olan kedinin ise durumunun iyi olduğu olaydan sonra kaçtığı ancak 2 gün sonra geri geldiği bilgisine ulaşıldı.

    “Kayıtsız kalamadım, gerekeni yaptım”

    Olayla ilgili konuşan Özcan Akkaya, “Ben vale görevlisi olarak çalışıyorum. Canım sıkıldığı için yürüyüş yapıyordum. O esnada arkadaşın kediye tekme attığını gördüm. Kayıtsız kalamadım. Sonuçta hayvanseverim. Çok üzüldüm. Gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Doğru bir şey değildi. Şahsı yakaladıktan sonra kaçmaya çalıştı. Özür dilemek istedi ama benim için bir anlamı yoktu. Kavga esnasında, ‘Bir daha yapmayacağım, beni bırak’ diye yalvardı. Ardından koşarak uzaklaştı. O kadar yakınlaşmamıza rağmen bir alkol kokusu almadım. Kedimizin durumu şu anlık gayet iyi. İki gün korkudan buraya gelmedi. Sonra mamasını ve suyunu vererek ait olduğu yere alıştırdık. Küçüklüğünden beri aynı yerde yaşıyor” dedi.

    “Yine olsa yine aynısını yapardım”

    Akkaya, “Devlet tarafından bu durumun insana yapılmış olarak görülmesi lazım. Sen beni yaraladığın için 10 yıl ceza alacaksan, bu kediyi yaralayan da o kadar ceza almalı. Eşit olmamız lazım. Daha önce böyle bir durumla hiç karşılaşmadım. Karşılaşsam yine aynısını yapar ve polise teslim ederdim. Şahıs şikayetçi olmadı. O günden beri buradan geçtiğini görmedim” ifadelerini kullandı.