Etiket: şifalı su

  • Şifalı olduğuna inanılan su rağbet görüyor

    Şifalı olduğuna inanılan su rağbet görüyor

    Kastamonu’nun Araç ilçesinde yer alan yaylalar, doğal güzellikleri, geniş ormanlık alanları ve manzaralı piknik yerleri ile yaz turizmi için vatandaşların uğrak yeri haline geldi. Araç ilçesinden başlayarak 58 kilometrelik rota üzerinde birbirine bağlantılı 33 yaylada, etkili olan sağanak yağışların ardından ortaya çıkan manzara görenleri mest ediyor. Bölgeyi ziyaret eden vatandaşlar doğanın tadını çıkartıyor. Rotada yer alan bin 590 rakımdaki Yuvalca Yaylasında suyunun şifalı olduğuna inanılan ve “Fatma’nın Oluğu” olarak bulunan çeşme vatandaşlardan rağbet görüyor. Yaylayı ziyaret eden vatandaşlar, çeşmeden şişelerle su alarak evlerine götürüyor. Suyun böbrek hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor.

    “Su içenlerin şifa bulduğuna inanılıyor”

    Bölgede rota çalışması yapan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, yerel halkın çeşmeden sürekli su içen bir kadının şifa bulduğu ve bu sebeple yıllardır vatandaşlardan ilgi gördüğünü belirterek, “Araç ilçesine bağlı Yuvalca Yaylasında bulunuyoruz. Yaylanın şehir merkezine uzaklığı 16 kilometredir. Yuvalca Yaylasının farklı bir özelliği daha bulunuyor. Yaylada bir su deposu bulunuyor. Bu su deposu Fatma’nın Oluğu diye geçiyor. Yıllar önce yerel halktan Fatma isimli bir teyzemiz gelip buradan sürekli su içermiş. Bu sudan şifa bulduğunu ve her yaylaya çıktığında evine de buradan su götürürmüş. Yayla, ‘Fatma’nın Oluğu’ çeşmesinden yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta kalıyor. Her gün güğümleriyle gelip buradan su alırmış. Yıllar sonra yayla sakinleri Fatma ninemizin anısına buraya su deposu yapmışlar. Çeşmeye de ‘Fatma’nın Oluğu’ ismini vermişler. Bu çeşmeden içenlerin şifa bulduğuna inanılıyor. Bizler de her geldiğimizde yaylaya bu çeşmeden su içmeyi ihmal etmiyoruz” dedi.

    “Fatma’nın Oluğunda içtiğimiz su, berrak, soğuk ve tazeydi”

    Çeşmeden su içen. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Araştırma Görevlisi Ahmet Tuğrul Karamustafa ise, “Kastamonu Üniversitesi, Ormancılık ve Tabiat Turizmi alanında ihtisaslaşmasından kaynaklı Turizm Fakültesi olarak Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal hocamızla birlikte Araç ilçemizde yer alan ‘Fatma’nın Oluğu’ isimli çeşmeye gittik ve buradan suyumuzu içtik. Kastamonu Üniversitesi olarak yaylalarda rotalama çalışması yapıyorduk. Bu sırada yaylada Fatma’nın Oluğu isminde bir oluk olduğunu fark ettik. Fatma’nın Oluğu çeşmesi denmesinin sebebi ise o bölgede yaşayan yerel halktan Fatma Hanımın oradan su içmesi ve onun anısına da zamanla o bölgede çeşme yapılmasıdır. Yerel halk bizlere bunu bu şekilde aktardı. Fatma’nın Oluğunda içtiğimiz suyun berrak, soğuk ve taze olması nedeniyle gayet güzeldi” diye konuştu.

     

  • Erzincan’da şifalı su

    Erzincan’da şifalı su

    Mollaköy Beldesinde halkın şifalı olarak nitelendirdiği göze suyunun şifa dağıttığına inanılıyor. Ülkenin birçok şehrinden özellikle doğum yaptıktan sonra sütü az olan kadınların sütlerinin artması için akın ettiği şifalı suyun aktığı havuzda bulunan balıklar kutsal sayıldığı için insanlar tarafından tutulmuyor.

    Bilgin bir molladan kalan bir efsane olduğunu ifade eden belde sakinleri, suyun şifa dağıttığını belirtti.

    Şifalı sayılan suyla ilgili yaptırılan kitabede şu yazıya yer verildi:

    “Molla Köyü, efsaneler konu olmuş sevimli ve bilgin bir molladan (Ehmedi Pekeriç) alır. Molla Köyünde halen camii ve caminin yanında akan buz gibi berrak ve içinde balıkların yaşadığı bu su için şu efsane anlatılmaktadır.

    Eskiden, bugünkü caminin yerinde bir kilise varmış. Bir İslam beldesinde kilise değil, camii bulunması gerektiğini düşünen Ehmedi Pekeriç adlı molla, bu kiliseyi yıkmak, yerine bir camii yaptırmak istemiş. Bunu haber alan kilise mensupları bölgenin valisine başvurarak şikayetlerini arz etmişler. Bölgenin valisi, mollayı huzuruna getirmek için adam göndermiş. Giden adam mollayı tarlada bir çift geyikle çift sürerken bulmuş. Mollanın elindeki massa da bir yılanmış. Adam hayrette kalarak, mollaya yaklaşmadan uzaktan valinin emrini bildirmiş. Molla işini bitirdikten sonra şehre, valinin yanına gitmek için hareket etmiş. Molladan önce şehre varan valinin adamı, valiye gördüklerini bir güzel anlatmış. Ondan sonra da sevimli molla huzura çıkmış. Molla valinin huzuruna çıkar çıkmaz şiddetli bir deprem olmuş. Vali, depremin molladan dolayı olabileceğini, adamının anlattıklarını da göz önünde bulundurarak tahmin etmiş ve mollaya camii yaptırmak için gerekli izini vermiş. Molla, camiyi yapmaya başlamış.

    Camii bitince, yanında berrak, buz gibi bir su kaynayarak akmış. Suyun içinde iki tane balık varmış. Molla, yazın işini bitirince geyiklerden birini Allah için kurban keser, diğerini de dağa salarmış. Kışı dağda geçiren geyik, her gündönümünde (22 Haziran) çift olarak geri gelirmiş. Bu durum yıllarca böyle devam etmiş. Molla yaşlanmış, köylülere aynı durumu devam ettirmelerini tavsiye etmiş. Gelin görün ki, köylüler mollanın tavsiyelerini unutur olmuşlar. Yine bir gündönümünde su içmeye gelen geyiklerden ikisini de kesmişler. O andan itibaren buz gibi ve berrak su kurumuş. Suyun kurumasıyla kalan çukurlukta tavuklar eşinir olmuşlar. Bu tavukları da her akşam telli duvaklı bir gelin gelir alır götürürmüş. Yine bir günün akşamında, gelin tavukları almaya gelince birdenbire su fışkırmaya başlamış. Telli duvaklı gelinde bu suda boğularak kaybolmuş. Bu olaydan sonra, her gündönümünde ölen telli duvaklı geline ve geyiklere Allah rızası için kurbanlar kesilmiş. Bu efsaneye konu olan camii ile sütü olmayan kadınlar, aslında oradan geçen herkesin kana kana içtikleri su hala yerindedir. Suyun içinde de kutsal sayılan yüze yakın balık vardır. Süt çeşmesi olarak ta bilinmektedir. Molla keramet sahibi evliyalardandır. Müslümanlar buna inanır ve onun olağan üstü gücünden, kerametinden yardım umarlar. Camii su ve sudaki balıklar kutsaldır. Balıklara kimse dokunmaz. Balıkların bulunduğu su bir göze suyudur. Halk şifa niyetine buradan su içer.”

  • İsveç bir köyünü satışa çıkardı

    İsveç bir köyünü satışa çıkardı

    İsveç’te zamanında ‘şifalı suları’ sebebiyle zenginlerin uğrak yeri olan 300 yıllık Satra Brunn köyü 7.3 milyon dolara satışa çıktı.

    Başkent Stockholm’ün hemen dışında yer alan Satra Brunn köyü 70 milyon İsveç Kronu, yani yaklaşık 7.3 milyon dolarlık fiyat etiketiyle yeni sahibini bekliyor.

    Sağlık köyü

    Satra Brunn, ülkede bir ‘sağlık köyü’ olarak biliniyor. İsveç basınında yer alan bilgilere göre köy 1.700’lü yıllarda Doktor Samuel Skragge tarafından kurulmuş.

    Bugün köyün bulunduğu alanda o tarihlerde bir su kaynağı bulan Skragge, hemen su kaynağının civarındaki arazileri satın almış. Araziye kilise, hastane ve az sayıda ev inşa etmiş.

    Zamanla Satra Brunn’daki su kaynağı ‘şifalı su’ olarak ünlenmiş ve dönemin zenginlerinin uğrak yeri haline gelmiş.

    Sonradan zenginler rahat konaklayabilmek için civarda kendi evlerini inşa etmiş ve sonradan bu evleri de arazi sahiplerine bağışlamış.

    1750’lerde ise Uppsala Üniversitesi araziyi ve üzerindeki yapıları satın almış. 2002’de ise köy bir grup girişimci tarafından satın alınarak Spa ve sağlık tesisi olarak hizmet vermiş.

    Köy 60 dönüm üzerine kurulu. Bunun yanında bitişiğindeki 84 dönümlük arazi de fiyata dahil. Bunun yanında köyün içinde bir de şişeleme tesisi bulunuyor.

    Satra Brunn’un İsveç vatandaşı olmayanlar tarafından satın alınmasında herhangi bir yasal engel bulunmuyor