Etiket: sığınmacı

  • “Polonya hiçbir sığınmacıyı kabul etmeyecek”

    “Polonya hiçbir sığınmacıyı kabul etmeyecek”

    Polonya Başbakanı Donald Tusk Avrupa Birliği (AB) Konseyi’nin yeni Göç ve İltica Anlaşması’nı onaylamasının ardından yaptığı açıklamada ülkesinin bu kapsamda hiçbir sığınmacıyı kabul etmeyeceğini söyledi. Kabine toplantısı sonrası düzenlediği basın toplantısında konuşan Başbakan Donald Tusk şimdiye kadar Belaruslu sığınmacıların yanı sıra savaş nedeniyle yüzbinlerce Ukraynalı sığınmacı aldıklarını belirterek, anlaşmada yer alan sığınmacı kabul edilmemesi durumunda 20 bin Euro ödenmesi hükmünü de uygulamayacaklarını ifade etti. Tusk, “AB bize göçmen kotasını dayatamayacaktır. Hiçbir göçmeni almak zorunda olmayacağız, hiçbir şey için para ödemeyeceğiz. Ancak yüzbinlerce göçmeni ağırladığımız için AB’den mali destek almayı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
    AB’den Polonya’nın doğu sınırında görev yapan asker ve sınır muhafızlarının donatılması için gerekli fon akışının da devam edeceğini belirten Donald Tusk, göç baskısının Rusya ve Belarus tarafından yönlendirildiğini, bunun halkların göçü değil, Polonya ve Avrupa’yı istikrarsızlaştırmak için bir hibrit savaşı olduğunu söyledi.

    Göç ve İltica Anlaşması ne içeriyor?

    Düzensiz göçün önlenmesi amacıyla yeni önlemler içeren Göç ve İltica Anlaşması bugün AB Konseyi tarafından kabul edildi. Yalnızca Polonya, Macaristan ve Slovakya’nın aleyhte oy kullandığı yasa AB’ye yasa dışı göçle girişin yoğun olduğu Yunanistan, İtalya, İspanya’daki sığınmacı yükünü azaltmak için tüm AB üyesi ülkeler için dayanışma mekanizmasını zorunlu kılıyor. Buna göre AB ülkeleri nüfus ve ekonomilerine göre kendileri için belirlenen sayıda sığınmacı kabul edecek, sığınmacı almayı reddeden ülkeler ise her bir sığınmacı başına 20 bin Euro ödeyecek. 2026 yılında yürürlüğe girecek yasa ayrıca sığınmacıların başvurularının hızlı şekilde sonuçlandırılması, başvurusu kabul edilmeyenlerin hızlıca ülkelerine geri gönderilmesi gibi bir dizi düzenlemeyi de içeriyor.

  • Savaştan kaçtı, maganda kurşunuyla yaralandı

    Savaştan kaçtı, maganda kurşunuyla yaralandı

    Fethiye’nin Foça Mahallesi’nde yaşayan Ukraynalı Palchik ailesinin yaşadığı eve yorgun mermi isabet etti. Kim tarafından ateşlendiği bilinmeyen tabancadan çıkan kurşun, evin çatısından girerek, duvardan sekip çocuk odasında yatmakta olan 9 yaşındaki Mikhail Palchik’in ayağına isabet etti.

    Acıyla çığlık atan çocuğun yardımına babası Sergey Palchik (39) koştu. Tavanda ve duvardaki mermi izini gören Sergey, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, yapılan incelemelerin ardından silahı ateşleyen kişiyi tespit etmek için çalışma başlattı. Baba Sergey Palchik, suçluların cezalandırmasını istediğini belirterek, başkalarının başına böyle bir olay gelmemesini temenni etti.

    “İnsanların nasıl öldürüldüğünü gördük”

    Ukrayna’da mühendis olarak çalıştığını söyleyen Sergey Palchik, “Savaşın olduğu bir ülkeden geldik. İnsanların nasıl öldürüldüğünü gördük. İnsanların evde nasıl korku içinde yaşadıklarını gördük. İşgal altındaki Kiev’den ayrılmak çok zordu. Biz de Türkiye’ye gelmek zorunda kaldık. Türk halkını çok sevdik ve minnettar olduk. Nazik ve güzel insanlarla dolu, güvenli bir ülkeye geldiğimizi düşündük ama kötü bir olay yaşadık” dedi.

    “Oğluma başıboş bir kurşun isabet etti”

    Baba Palchik, “Geçtiğimiz günlerde sorumsuz silah kullanımı nedeniyle yatağında yatan oğluma başıboş bir kurşun isabet etti. Başkalarının çocuklarını serseri kurşunlardan korumak için ateş eden kişinin yakalanıp cezalandırılmasını umuyorum. Bizim ülkemizde düğünlerde veya asker eğlencelerinde otomatik silah veya tabanca kullanmak alışılmış bir şey değil. Çünkü kurşunun öldürdüğünü biliyoruz” şeklinde konuştu.

    “İnsanlar huzur içinde yaşasın”

    Suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyen Sergey Palchik, “Bu tür kişilerden uzak durun. Onu vuran kişiyi bulun ve kanunla en ağır şekilde cezalandırın. Unutmayın sırf eğlence olsun diye ateş eden ve neredeyse bir çocuğun ölmesine neden olan bir kişiden bahsediyoruz. Başka çocuklar mağdur olmasın, insanlar huzur içinde yaşasın diye mücadele veriyorum” diye konuştu.

  • İtalya açıklarında sığınmacı teknesi battı

    İtalya açıklarında sığınmacı teknesi battı

    Akdeniz’deki sığınmacı facialarına bir yenisi eklendi.

    Reuters’ın aktardığı bilgilere göre İtalya’nın Lampedusa Adası açıklarında sığınmacıları taşıyan bir tekne battı.

    Teknenin batmasıyla 41 kişinin öldüğü öğrenildi. İtalya sahil güvenlik yetkilileri hayata tutunan biri kadın dört kişinin ise sahil güvenlik teknesiyle karaya çıkartıldığını açıkladı.

  • Sığınmacılar dev gemide barındırılacak

    Sığınmacılar dev gemide barındırılacak

    İngiltere İçişleri Bakanlığından daha önce yapılan açıklamada, iltica sistemi üzerindeki baskı ve sığınmacıların otellerde barındırılmasının vergi mükelleflerine maliyetini azaltmak amacıyla dev bir geminin kullanılacağı duyuruldu.

    En az 18 ay boyunca 500 sığınmacıyı barındıracak 222 odalı gemi, birkaç gün önce Dorset’in güney kıyısındaki Portland Limanı’na ulaştı. Gemi, bölge halkı ve insan hakları grupları tarafından protestolarla karşılandı.

    Hükümet, gemide barındırılacak kişilerin, yalnızca İngiltere’ye yasa dışı yollardan giren 18 ila 65 yaşındaki yetişkin erkeklerden oluşacağını açıkladı. İlk 50 kişilik grubun ilerleyen haftalarda gemiye yerleştirilmesi bekleniyor.

    İngiliz hükümetinden yapılan açıklamalara göre, halihazırda ülke genelindeki otellerde yaklaşık 51 bin sığınmacı bulunuyor ve bu durum vergi mükelleflerine günde yaklaşık 6 milyon sterline mal oluyor.

    Ülkede göçmen yanlısı sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri, sığınmacıların gemilerde barındırılmasının “insanlık dışı” olduğunu savunuyor.

    Göçmen yanlısı 50’den fazla örgüt ve kampanya, hükümetin sığınma talebinde bulunan kişileri barındırmak üzere kiraladığı “Bibby Stockholm” gemisinin sahibi Bibby Marine şirketine açık mektup yazdı.

    Mektupta, şirketin transatlantik köle ticaretiyle kanıtlanmış tarihi bağlarına değinilerek, gemide uygulanacak gözaltı benzeri koşullara işaret edildi ve şirketin kamuoyuna açık yanıt vermesi istendi.

    Anadolu Ajansı ekibi, hem sığınmacıların barındırılacağı gemiye ilişkin çekim yapmak hem de yerel halkın görüşlerini almak üzere Portland Adası’nı ziyaret etti.

    Ada sakinlerinden bazıları güvenlikle ilgili endişelerini dile getirirken, bazıları da böyle bir yaklaşımın “sığınmacıları hapishanede tutmakla eş değer” olduğu yorumunda bulundu.

    Portland Adası sakinlerinden 72 yaşındaki Paula, hükümetin göçmen politikasını eleştirerek, “Savaştan kaçan insanlar buraya korku içinde geliyor ve biz de onları kilit altına alıyoruz. Bence bu yüzen hapishane.” değerlendirmesinde bulundu.

    Sığınmacılara yönelik bu yaklaşımı “insanlık dışı” bulduğunu söyleyen Paula, “Hükümetimin diğer insanlara davranış biçiminden utanıyorum. Şu anda bu konu hakkında konuşmaktan utanıyorum.” ifadelerini kullandı.

    Adanın genç sakinlerinden Sofia ise İngiliz hükümetinin sığınmacılarla ilgilenmesi fikrinin hoşuna gittiğini dile getirerek, “Ancak muhtemelen bunu bir gemiyle yapmaktan daha iyi bir şekilde yapabilirler çünkü sanki burada mahkumlar gibi görünüyor.” dedi.

    Portland Adası’nın güvenliği konusundaki endişelerini dile getiren 72 yaşındaki Peter da “İnsanlar bir yerde yaşamak zorunda. Tek sorun, buraya tekneyle bu kadar çok insanın gelmesi ve hepsinin erkek olması. Aileler nerede? Eşler ve çocuklar nerede?” diye konuştu.

    Bölge sakinlerinden Peter, Portland’ın bir ada olduğunu ve kendisinin bile burada kullandığı dile dikkat etmesi gerektiğini belirterek, “Hepsi bir arada aileler ve bunun gibi şeyler. Yani denizaşırı ülkelerden gelen biri için zor olur. Buradaki insanlar için de zor olur.” dedi.

    Ülke basınında yer alan haberlere göre, Portland sakinleri, geminin limana yerleştirilmesi sürecinde yerel topluma danışılmadığını belirtmiş ve geminin adada bulunmasına, sağlık hizmetleri gibi yerel hizmetler üzerindeki etkisinden endişe ederek karşı çıkmıştı.

    Geçen hafta yapılan bir toplantıda Dorset Meclis Üyesi Laura Beddow, Portland Limanı’nın geminin yerleştirilmesi için yanlış yer olduğunu belirtmişti. Konseyin “ciddi endişeleri” bulunduğunu dile getiren Beddow, ancak yasal süreç başlatmaları durumunda dahi bunun başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu söylemişti.

    İngiltere İçişleri Bakanlığından 5 Nisan’da yapılan açıklamada, iltica sistemi üzerindeki baskıyı ve Manş Denizi üzerinden yasa dışı göçmen geçişlerindeki önemli artışın vergi mükelleflerine maliyetini azaltmak amacıyla, dev bir geminin sığınmacıların barınması için kullanılacağı duyurulmuştu.

    Açıklamada, Portland Limanı’na yanaşacak ve en az 18 ay faaliyet gösterecek dev gemide, yaklaşık 500 bekar erkek sığınmacının barındırılacağı kaydedilmişti.

    Sığınmacıların talepleri işleme alınırken aynı zamanda gemide konaklayacakları ifade edilen açıklamada, gemide temel ve işlevsel barınma, yemek ve sağlık hizmetinin sağlanacağı bildirilmişti.

    Açıklamada, “Bibby Stockholm” adlı geminin, sığınmacıların otellere yerleştirilmesi durumunu azaltacağına değinilerek, aynı zamanda bu uygulamanın, daha düzenli, maliyeti daha az ve sürdürülebilir bir barınma sistemi sağlayacağına işaret edilmişti.

    Öte yandan, açıklamada, talepleri reddedilen ve temyiz haklarını kaybeden kişilerin İngiltere’den çıkarılacağı vurgulanmıştı.

    İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da daha önce yaptığı açıklamada, düzensiz göçmenlerin otellerde konaklamasının vergi mükelleflerine maliyetinin günde yaklaşık 6 milyon sterlini bulduğunu ve bunun sürdürülemez olduğunu bildirmişti.

  • “Kızılay’ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür”

    “Kızılay’ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür”

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlerin sorularına verdiği yanıtlar ve açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;

    SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN HAPİSTE OLMASI

    Erdoğan, “Selahattin Demirtaş’ın hapiste olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şunları kaydetti:

    “Tabii sorunun cinsi heyecan verici. Çünkü Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye aykırı bir yanı yok ki. 51 Kürt kardeşimiz ama bu ölüme neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden dolayı cezaevinde. Yoksa bir fikir suçu veya bir siyaset değil. Ama 51 Kürt vatandaşımın ölümüne neden olan böyle bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz şimdi bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürt kardeşimin ölümüne neden olan bu adam, bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir. Tabii bunun aslını herkes bilmiyor ama bay bay Kemal, Selo’yu çıkaracakmış. Eğer Erdoğan bu işin başında olursa hukuk neyse, adaletin gereği neyse, bunun bedelini ödemeye devam edecektir.”

    BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMASI

    Cezaevinde çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, “Cezaevlerinde şu ana kadar böyle iddia edildiği gibi bol miktarda gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar yalan.” yanıtını verdi.

    Bu konuda iddialarda bulunanlara “Şunları açıklayın. Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim.” dediklerini anımsatan Erdoğan, bu iddia edilen kişilerden iki tanesinin HDP’den bu seçimlerde milletvekili adayı olduğunu aktardı. Erdoğan, “Bunlar hep bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna benzer daha niceleri bu şekilde bunlara fikir babalığı yaptılar.” dedi.

    Kendisinin zaman zaman Adalet Bakanına, “Bu tür iddialar var. Bunlar nedenli doğru? Şunları siz de bir araştırın.” dediğini aktaran Erdoğan, “Başkanım böyle bir şey yok. Bunlar hep yalan.” yanıtını aldığını kaydetti.

    “Ciddi manada versinler bu isimleri, gerçekten bu anlamda böyle bir durum söz konusuysa biz de bu işin üzerine gidelim.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Ben fikir suçundan içeriye girmiş bir başkanım. Bundan dolayı da yaklaşık 4 ay 10 gün cezaevinde yattım. Ama ben belediye başkanıyken bana bu cezayı verdiler. Neden dolayı verdiler? Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum ben. Bu şiiri okudum diye beni içeri aldılar. Kimseyi vurmadım, kimseyi öldürmedim. Yani Selo’nun yaptığını yapmadım ben. Sadece Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum. Bu şiirde Ziya Gökalp’e ait bir şiirdi, bunu okudum. Bundan dolayı beni içeri aldılar. 1 yıl bir cezaydı, 4 ay 10 gün yattım, ondan sonra çıktım. Bedelini ödettiler. Ama ben orayı Medrese-i Yusufiye olarak yaşadım ve gelen ziyaretçilerimin haddi hesabı yoktu. Bu da tabii İstanbul’a olan hizmetimdi. İstanbul’u çöp, çukur, çamurdan, susuzluktan kurtaran bir belediye başkanı olarak hamdolsun İstanbul’un belediyecilik tarihine geçti. İşte ardından da cezaevinden çıktıktan sonra partimizi kurduk ve ilk seçimlerde daha yüzde 34 gibi bir oyla iktidara geldik. Yoksa dediğim gibi böyle bir ceza, onlar için söz konusu değil, hepsi yalan ve gazetecilerle ilgili bu akşam bu programda yine söylüyorum. Hangi cezaevine, nerede bir basın mensubu varsa bunları bilelim. Bunların birçoğu affedersiniz hırsızlık, silah kaçakçılığı, bütün bunlara benzer suçlardan dolayı içeridedir. Bunların gazetecilikle de yakından uzaktan alakası yoktur.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu: Kızılay'ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür - 1

    SEÇİM SONRASI AK PARTİ’NİN EKONOMİ POLİTİKASI NE OLACAK?

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet İttifakı ekonomi takımını açıkladı. Sizin de seçim sonrası için ekonomi yönetiminde yapacağınız farklı profiller olacak mı?” sorusunu yanıtlarken şu ifadeleri kullandı.

    “Millet İttifakı’nın ekonomi takımı kimlerden oluşuyor diye şöyle düşündüğümde, bunlar ismi cismi çok belli olan tipler değil. Fakat tabii bu CHP ne yapıyor? Yine kapalı kapılar arkasında, otellerde IMF’nin temsilcileriyle görüşüyor. Aynı zamanda İYİ Parti’den bir zamanlar Merkez Bankası’nın sözde başkanı olan zat, o da onunla beraber, birlikte görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da bizim için ‘Bu hükümetin IMF’ten borç alması lazım.’ Ya biz IMF’den niye borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahhüdü almış. Tefeciden borç alınır mı? Eğer para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. ‘Biz asla böyle bir şeye yönelmeyiz’ dedik ve biz IMF ile olan ilişkilerimizi bitirdik, kendi kaynaklarımızla ayaktayız ve şu anda tefecilere mefecilere hiç ihtiyacımız yok. 2013-2023 10 yıl geçti ve biz buralardan elimizi eteğimizi kestik, kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz.

    Savunma sanayinden tutun işte en son enerjide, Karadeniz’de doğal gazı da çıkardık mı? Çıkardık. Şimdi 1 ay doğal gazı ücretsiz olarak evlere veriyoruz ve 1 yıl boyunca da 25 metreküp tenzil edilmek suretiyle vatandaşlarımızı doğal gaza bu noktada muhtaç olmadan evlerinde, mutfağında enerji olarak kendi yerli doğal gazımızı kullanmaya başladı. Bu noktalara geldik. İnşallah seçim sonrası bu süreç daha da farklı gelişecek. Niye? Şimdi de Gabar’da petrolü bulduk. Gabar’daki petrol de çok önemli. Çünkü terörün oralarda bu tür çalışmalara fırsat vermediği yerden şimdi petrolü bulduk ve bu petrolle beraber de yani Erzurum konuşmamda da söyledim, ‘Erzurum’un dut pekmezi kıvamında’, böyle bir petrol… Şu anda tabii bu bizi daha da güçlü hale getiriyor. Böylece hem doğal gaz hem petrol ve kapasite-rezerv çok çok yüksek. İnşallah artık biz yurt dışına doğal gazda da petrolde de ciddi manada muhtaç olmayacağız. Aybüke öğretmenin ismini de oradaki petrol kuyusuna verdik.”

    SİYASETTE SOĞAN FİYATI TARTIŞMASI

    Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği öğrencisi Melisa Kiraz’ın “Togg, TCG Anadolu gibi önemli projeleri takip ediyorum. Ancak vatandaşın sofrasında bulunan patates, soğan gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar sizce önemli değil mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Önemli olmaz diye bir şey yok. Ama TCG Anadolu da bizim için çok çok önemli. Öbür tarafta İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı, Kızılelma bunlar da bizim için çok önemli. Tabii burada maalesef kendini bilmez bazı kişilerin bu fiyatlar üzerindeki dalgalanmalara neden olduğu ortada. Bir ara nerelere tırmandırdılar fiyatları? Şimdi patates soğan 10-15 liraya düştü. Hadi bakalım, bunu neyle izah edecekler? Fiyat düştü şimdi. Ama şunu çok açık net söyleyeyim. Allah nasip eder inşallah seçimden sonra bir defa bunların yargı yolu açık olmak kaydıyla bunları yargıda terleteceğiz. Çünkü benim milletimi kalkıp da bu tür yollarla sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Çünkü bu bir sömürü organıdır, böyle bir şey söz konusu değil. Tabii bunu şimdi biz seçim sonrası yargı yoluyla da çok daha farklı bir zemine oturtacağız.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu: Kızılay'ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür - 2

     

    MİLLET İTTİFAKI’NIN VAATLERİ İNANDIRICI MI?

    “Millet İttifakı’nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, “Ben bu soruyu size sorsam, bu vaatleri siz inandırıcı buluyor musunuz? Ben bunların vaatlerinin inandırıcı olanını hiç görmedim ki. Çünkü her şey yalan üzere bina edilmiş.” yanıtını verdi.

    “Eğitimde ne vadediyor? Sağlıkta ne vadediyor? Ulaşımda ne vadediyor? Tarımda, enerjide ne vadediyor?” diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bunları düşündüğünüz zaman, bu vaatlerin içinde basit olanını söyleyeyim. Mesela şu anda 10-11 tane bunlarda büyükşehir belediyesi var. Bu belediyelerde acaba bunlar bu söylediklerimden neler yaptılar? Ben belediye başkanlığı yaptım. Ama benim belediye başkanlığımda biz Haliç’i temizledik. O kokan Haliç, o geçilmez denilen Haliç, o kokudan tamamen arındı. Ama bu arada da biz Haliç Kongre Merkezi’ni yaptık. İstanbul’umuz için önemli bir kongre sarayı haline geldi. Şimdi bu işler lafla olmuyor, icraatla oluyor. Şimdi bunlara bir sorun. Deyin ki, ‘CHP’li belediyelerde acaba bir Haliç Kongre Merkezi benzeri var mı?’ Şu külliye, işte bizim inşa edip bitirdiğimiz bir yer ve 24 saat burası gençlerimizin emrinde. Kek, çorba, çay, kahve, her şey burada ücretsiz. Şimdi biz bunun benzerini bir de nerede yaptık? İstanbul Rami’de yaptık. Rami de çok muhteşem. Eskiden orası bir kışlaydı, o kışlayı biz şimdi İstanbul’un en büyük kütüphanesi haline getirdik. İçinde farklı bazı orada etkinlikler de sunumlar da var. Orası da aynen burası gibi dolup dolup taşıyor. Eğer kültür diyorsak, eğer sanat diyorsak, mesela Ankara’nın yıllarca bitmeyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Merkezi’ni biz yaptık. Biz gelene kadar orası yoktu; yaptık, bitirdik ve Ankara, böyle bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kazandı. O da bitmedi, hemen şimdi şurada, yine Cumhurbaşkanlığının dev bir kongre merkezi var. O kongre merkezinde de yıl boyu birçok uluslararası toplantı, bizim kendi toplantılarımız, hepsi orada yapılıyor. Yaklaşık 3 bin kişilik bir salon. Eğer kültür üzerine siz adımlarınızı atmazsanız o ülke kültürsüz olan, şah damarı yok demektir. Ama biz işe buralardan girdik.”

    SAVUNMA SANAYİSİ TARTIŞMALARI

    Millet İttifakı’nın savunma sanayiine de karşı çıktığını dile getiren Erdoğan, “Savunma sanayiine karşı çıkılır mı? Biz göreve geldiğimizde Türkiye‘nin savunma sanayinde yüzde 20’si yerliydi, maalesef yüzde 80 yoktu. Ama biz ne yaptık? Bu yüzde 20’yi yüzde 80’e çıkardık. Şimdi açığımız yüzde 20. Ama bu arada işte TCG Anadolu’yla dünyaya bir mesaj verdik. Seçim sonrası inşallah şu andaki TCG Anadolu’nun bir büyüğünü yapmak suretiyle mavi denizlerde inşallah Barbaros Hayrettinleri çok daha güçlü hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı.

    TCG Anadolu’nun, İstanbul’da kaldığı süre içerisinde büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını vurgulayan Erdoğan, talep üzerine İzmir’e gönderdiklerini belirtti.

    Mersin ve Antalya’nın da TCG Anadolu’yu istediğini dile getiren Erdoğan, “Dedik ki şu anda İzmir önümüzde. Dolayısıyla artık seçime kadar İzmir’de Alsancak’ta TCG Anadolu’yu park edeceğiz. Seçimden sonra inşallah yeni bir uçak gemisini daha hallettikten sonra artık diğer yerleri de onlarla beraber dolaştırırız, daha güzel hale getirir.” diye konuştu.

    BELEDİYELERİN HİZMETLERİ

    Millet İttifakı’ndan şu ana kadar bütün bu büyükşehir belediyelerinde “Bizim eserimiz de şudur.” dediklerini görmediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Eğer siz gördüyseniz beni ikna edin. İstanbulluyum, yok. İstanbul’da biz Atatürk Kültür Merkezi’ni sıfırdan dört dörtlük yaptık. Kültür Turizm Bakanımdan da Allah razı olsun. Şu anda orası sürekli dolup dolup taşıyor. Yeter mi? Yetmez. Daha çok yapacağımız tabii ki işler var. Fakat bunlara bakıyorum Ankara, belediye bunlarda, Allah aşkına söyleyin, ‘Ankara’da şunu yaptı.’ deyin. Okuyorsunuz burada, üniversitelerdesiniz, bu üniversitelerde şöyle bir Ankara’yı gözlemlediğiniz zaman ‘Bunlar yaptı.’ diyebileceğiniz bir şey var mı? Arkadaşlar yok. Melih Bey’in belediye başkanlığı döneminde Ankara’da yaptıkları. Mevcut havalimanını biz yaptık ve havalimanından Ankara merkeze bu yolları Melih Bey yaptı. Metroları biz yaptık. Bir tane metro da siz yapın. Yok. Hepsi bizden. Ben şimdi nasıl diyeyim, ‘Millet İttifakı da şunları yaptı’ diye. İzmir’e bak İzmir de öyle. İzmir’de körfez şu anda rezalet, kokudan geçilmiyor. İstanbul-İzmir arası 7,5 saatti. Peki biz ne yaptık? İstanbul-İzmir arasını 3-3,5 saate düşürdük mü? Düşürdük. Bu da yetmedi. Manisa-İzmir arasında Sabuncubeli Tüneli’ni yine biz yaptık. Onlar laf, biz iş üretiyoruz. Aramızdaki fark bu.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu: Kızılay'ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür - 3

     

    DEPREMDE KIZILAY’IN ÇADIR SATMASI

    6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında Hatay Kırıkhan’da olduğunu anlatan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyaset Bilim ve Kamu Yönetimi öğrencisi Miray Turan, göçük altında kaldığını ve babasını da kaybettiğini belirtti.

    Kendisinin 11, babasının ise 20 saat enkaz aldığında kaldığını aktaran Turan’ın, “Benim sorum şu. Birçok arkadaşımızın da aklında olan depremde çadır satan, huzur hakları gibi sebeplerle Kızılay Genel Müdürü ve Kızılay çok fazla gündeme geldi. Bu konu hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.” sözleri üzerine Erdoğan, “Bu konu tabii beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma fiiline, işine giremez. Süratle de tabii bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Çünkü biz Kızılay’ı özellikle çadır üretiminde çok daha aktif hale gelmesi için sürekli teşvik ettik. Kızılay’ın çadır dendiği zaman en ufak bir sıkıntısının, probleminin olmaması gerekir.” ifadesini kullandı.

    6 Şubat’taki depremlerin Türkiye yerine başka ülkelerde gerçekleşmesi halinde o ülkelerin başlarına neler geleceğini soran Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen şu an itibarıyla enkaz kaldırma çalışmalarına varıncaya kadar büyük oranda bu işi bitirdik. Şu anda köy konutlarını teslim etmeye teslim almaya başladık. Şimdi kalıcı konutları bir taraftan hızla yapıyoruz. Kalıcı konutların yapımıyla da inanıyorum ki vatandaşlarımıza teslim törenleri başladığı zaman onları daha da rahatlatacağız.” dedi.

    YARGI BAĞIMSIZLIĞI TARIŞMASI

    Hukuk siyasallaştı diyenlere katımam mümkün değil. Diyarbakır anneleri hüngür hüngür ağlıyor. Hani hak, hani hukuk, hani adalet?

    “LGBT, AİLE KURUMUNA SOKULMUŞ BİR ZEHİRDİR”

    “Sık sık LGBT’ye karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Ayrıca diğer partilere karşı sert eleştirilerde bulunuyorsunuz. Mesela kimi zaman partilileri terörle ilişkili kimi zaman da LGBT’li olmakla suçluyorsunuz. Tüm bunlara bakınca da ayrıştırıcı ya da kutuplaştırıcı bir dil kullandığınız düşünülüyor. Bunlara cevap olarak ne söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Bunları ‘ayrıştırıcı’ kavramıyla izah edersek bana göre yanlış yaparız. Niçin? Çünkü bu millet özellikle aile kurumunu kutsallaştıran bir millettir. Bizim değer yargılarımız içerisinde aile kurumu çok çok önemlidir. Çünkü güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Eğer aileniz güçlü değilse, aile kavramı güçlü değilse o ülkede o milletin yıkımı da çok çabuk olur. Bizim yaklaşımımız burada ve LGBT denilen olay bir defa aile kurumuna sokulmuş bir zehirdir. Bu zehri biz hele hele halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak kabullenmemiz mümkün değil. Buradaki hassasiyetimiz özellikle buradan geliyor. Hatta biz aileyi kutsayan anayasa değişikliği teklifini verdik. Ama seçim öncesi tabii buna fırsat olmadı. Şimdi bu konuyla alakalı olarak bizim buradaki değer yargılarımız içerisinde LGBT’ye, AK Parti olarak biz asla olumlu bakamayız çünkü aile kutsiyeti zaten buna müsaade etmez. Bir de bizim özellikle dinimizin gereği bu olduğu için de biz olaya buradan bakıyoruz. Buna biz eyvallah edemeyiz.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu: Kızılay'ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür - 4

     

    SIĞINMACILARIN GERİ DÖNÜŞÜ

    Sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bu işin bir süresinin söz konusu olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak ülkesindeki savaş sebebiyle orada yaşam koşulları itibarıyla terör örgütleriyle adeta ölüm kalım mücadelesi veren bir Suriye halkı var. Biz kendilerine şu an itibarıyla 100 binin üzerinde Suriye’nin kuzeyinde konutlar inşa ettik. Hayır kurumları vasıtasıyla devlet olarak ve saire ve bu vesileyle de peyderpey şu anda bizdeki muhacirler bu konutlara göç etmeye başladı. Ama bunları ‘Ben gelince tekrar ülkelerine gönderirim. Bunları Türkiye’de yaşatmam.’ Ben şahsen böyle bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir defa zulüm olur. Ama şimdi de orada yapılan konutlara kendilerinin gönüllü olarak dönme süreci başladı. Bu konuda da elimizden gelen desteği, yardımı veriyoruz. Ama böyle bu CHP’lilerin ifade ettiği gibi, ‘Okullarda onlara çok farklı müsamahalar, şunlar bunlar.’ Böyle bir şey yok. Vatandaşlık hakkını kazanıp da imtihanlara girmek suretiyle başaranlar, onlara zaten her yer için geçerlidir. Ama bizde de bu tür gerçekten imtihanlara girip başarılı oluyorlarsa; bu gelenlerin arasında doktoru var, mühendisi var, avukatı var. Bu insanlar bizim ülkemize geldiklerinde yani bunlar göçmendir diye biz bunları hemen tekme tokat kovalayalım mı? Bu bir defa insani değil, vicdani değil, hepsinden öte İslami değil. Bunları kapıya koyamayız. Bunların içerisinde hakikaten yaramazlık yapanlar varsa onlar da tabii emniyet güçlerimiz tarafından onlara bedeli ödettiriliyor.”

    HÜDA PAR’IN İTTİFAKA DESTEĞİ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “HÜDA PAR, geçmişinde bir terör örgütüyle anılıyor. HDP ve PKK bağını dile getirdiğiniz için Millet İttifakı’nı eleştiriyorsunuz. AK Parti ve HÜDA PAR işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “HÜDA PAR’ın geçmişte bu terör örgütüyle anılması olayı tamamen HDP’nin kendisine bir çıkış yolu aramasından kaynaklanıyor. HÜDA PAR’ın bir defa bu geçmişteki terör örgütüyle ilgisi, alakası yok. Kaldı ki böyle bir durum söz konusu olsa bizim de beraber yürümemiz söz konusu olmazdı.” yanıtını verdi.

    Özellikle Kürt vatandaşlarının siyasallaşması noktasında, bu yolda HÜDA PAR’la beraber yürümek istediklerini dile getiren Erdoğan, “Onların hem yerli hem milli bunun yanında da vatanseverlik noktasında HDP ile mukayese edilmeyecek bir konumu var.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR’ın iddiaları reddettiğini ve terör örgütüyle ilişkisinin bulunmadığını vurguladığını aktararak şunları söyledi:

    “‘Bizim bununla alakamız yok.’ dediklerine göre, zorla HDP şu anda HÜDA PAR’ı böyle vasıflandırıyor diye mi biz bunları kabulleneceğiz? HÜDA PAR’ın böyle bir durumu söz konusu değil ve kesinlikle bir siyasallaşmanın gayreti içerisinde olan bir siyasi partidir. Şu anda da zaten bu seçimlere biliyorsunuz tamamıyla onlar kendi logolarıyla girmek suretiyle bir adım atmışlardır. O da parlamentoya girme imkanını yakalamak ve parlamentoda da artık düşüncelerini, sesini daha ideal bir şekilde çıkarmaktır. HÜDA PAR’ın durumu bu. Bu söylemleri onlara yapılan yakıştırmaları şahsen bizim kabul etmemiz mümkün değil.”

    CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ

    Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “tek adam rejimi” olarak eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, Türkiye’nin koalisyonların yoğun olduğu dönemlerde büyük bedeller ödediğini vurguladı.

    Erdoğan, Türkiye’de 6 ayda bir hükümetlerin kurulduğu dönemlerin yaşandığını hatırlatarak şöyle devam etti:

    “Bir sene içinde zaman zaman öyle oldu ki iki koalisyon kuruldu. Bu koalisyonların tabii Türkiye’ye bedeli çok ağır oldu. Biz dedik ki, bu şekilde bu yürümez. Kaldı ki tek başımıza iktidar olduğumuz halde, buna rağmen ne yapıp yapıp başkanlık sistemine geçelim dedik. Başkanlık sistemine geçerken de dünyada tabii bunun birçok örneklerini inceledik, araştırdık. Amerika’yı inceleyelim dedik, Rusya’yı inceleyelim dedik, Fransa yarı başkanlık sistemi, orayı inceleyelim dedik. Bütün bunları incelemek suretiyle bir adım attık. Şu 21 yıl içinde bunun çok ama çok faydasını gördük.”

    “BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KESİNLİKLE SAVUNUYORUZ”

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok seri karar alma ve çok seri adımlar atma imkanı verdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Yani öyle kalkıp da ‘6 ayda, 1 senede, 1,5 senede bir koalisyona gitme’ bunlara gerek yok. Bu kadar seri adım atma imkanı verdiği içindir ki, biz şu 21 yıl içinde hükümet kurma sorunu yaşamadık. Sürekli hizmet, sürekli yatırım ve bunlarla yürüdük. Şu anda yaptığımız yatırımlar, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, hepsi ortada. Eğer bunları kalkıp da bunların parlamenter demokrasi dedikleri sistemle yürütmeye kalksaydık böyle bir mesafe alamazdık. Bırakın adım atamazdık, attırmazlardı ama şu anda böyle bir sıkıntıyı yaşamıyoruz. O bakımdan da başkanlık sistemini kesinlikle savunuyoruz. 11’li koalisyon, hala ne yapacağının farkında değil ve parlamenter demokrasiyi konuşmuyorlar bile. Çünkü bu işin yürümeyeceğini öğrendiler. Düşünebiliyor musunuz? Bir cumhurbaşkanının yanında 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Böyle bir ülke olur mu? Yürümez. Böyle bir şey olmaz. Şu pazardan sonra inşallah seçilecek olan cumhurbaşkanı olarak bu kardeşinizle Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak.”

    KİRA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ

    Erdoğan, artan kira fiyatları hakkındaki soruya “Öğrenciler için en önemli çıkış noktası yurtlarımız.” dedi.

    Yurt sıkıntısının bulunmadığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye genelinde şu anda 850 bin öğrenci kapasiteli yurdumuz var. Ancak bu deprem sebebiyle bazı yurtlarımızı biliyorsunuz depremzedeler için kullandık. Ancak asıl konuya gelince, bunları yargı yoluyla analarından doğduğuna pişman edeceğiz. Öyle rastgele istediğim gibi ben kira koyarım, koyamazsın arkadaş. Bunların hepsini Adalet Bakanlığımız vasıtasıyla belli bir standarda oturtacağız ve ona göre de üzerlerine, üzerlerine gideceğiz.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, yeni evleneceklere verilecek 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık krediden, çift olarak bir adet faydalanılabileceğini ifade etti.

    GENÇLER NASIL İKNA EDİLECEK?

    “Yeni dönemde genç istihdamının artırılması ve genç girişimciler için mevcut paketlerin artırılmasını düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:

    “Şu anda bizim zaten genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Yani ciddi manada genç istihdamını yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine yani engellilerde nasıl bir adım atıyorsak daha yeni 3 bin 500 engelliyi aldık. Gençlerde aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Genç istihdamını bu noktada kararlı bir şekilde devam ettireceğiz.”

    Erdoğan, muhalefetin parlamentoya gençlerin girmesini istemediğini kaydederek “Biz ise gençlerin parlamentoya girmesi konusunda adım atılmasının önünü açtık. 30’dan başladı 25’e indirdik, oradan 18’e indirdik. Bunları biz getirdik, biz sağladık. Bizimle dalga geçiyorlardı. Yani çoluk çocuğa mı parlamentoyu emanet edeceğiz, çocuklar mı parlamentoya girecek? Evet dedik, gençler girecek.” değerlendirmesinde bulundu.

    Erdoğan, “Seçimlerde gençlerin size neden oy vermesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Gençlere yönelik ne yaptıysak biz yaptık. Muhalefetin gençlere yönelik yaptığı veya yapabileceği hiçbir şey olmadı. Üniversite gençliğinin harçlarını kimler kaldırdı? Biz kaldırdık. Biz göreve geldiğimizde burs 45 liraydı ama şimdi burslar nereye çıktı? Ortada. Bunları yapan da biziz. Lisansüstü, doktora, bütün bu öğrencilere asgari ücrete kadar ne yaptık? Onlarınkini de çıkardık. Şimdi önümüzdeki dönemde yine gençlerimizle, öğrencilerimizle ilgili her türlü teşviki, yurt içi, yurt dışı yapacak olan biziz. İnanın bunların yapacağı bir şey yok. Bunlar yalandan başka bir şey bugüne kadar üretmediler, üretmezler de.”

    Gençleri, TEKNOFEST kuşağı olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Şimdi uzaya genç gönderdik. Bununla dalga geçmeye başladılar. Siz bunları bugüne kadar yapmadınız, aklınızın ucundan geçmedi. Biz şimdi asıl, yedek hazırladık ve hemen eğitimine gönderdik. Kısa zamanda da inşallah uzaydan sesini alacağız. Buralara bu işi vardırdık. Yani siz de bir şey yapın bir görelim. Biz yaptığımızla konuşuyoruz. Verdiğimiz burslarla, kredilerle bunlarla konuşuyoruz. Peki siz ne verdiniz? Biz bundan sonraki süreçte de gençlerimizin, öğrencilerimizin yanında olmaya her yönüyle devam edeceğiz.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye genelindeki 850 bin kapasiteli öğrenci yurtlarının sayısının gelecek dönemde daha da artacağını bildirdi.

    SEÇİM SÜRECİNDEKİ SERT ATMOSFER

    Tarafların, seçim sürecinde birbirlerine karşı sert tutumlarının, seçim sonrasına nasıl yansıyacağına ve seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:

    “İstanbul’da 1 milyon 700 bin kişiye hitap ettik. İstanbul’da böyle bir mitingi malum muhalefet yapamadı ama oradaki coşku, oradaki heyecan her şeyi ve bizim ifadelerimizi satın aldı. Erzurum’da yaklaşık 135 bin kişiye hitap ettim. Erzurum’da da ifadelerimizi aynıyla satın aldı. Kayseri’de 125 bin kişiye hitap ettik. Adana öyleydi. Aynı şekilde Aydın öyleydi. Bir liderin, bir siyasetçinin karşısındaki kitlenin gözlerini okuması, onunla teması bunlar çok çok önemli. Bir ifadeyi eğer sert kullanıyorsak bunu Kandil için kullanırız. Bunu benim vatandaşıma, benim milletime saygısı olana karşı kullanmayız ama bizim 51 tane Diyarbakırlı evladımızı öldürenlere karşı herhalde el bebek gül bebek diyecek halimiz yok. Ne ise bunun gereğini de yapmamız lazım. Bunu yaparsan zaten vatandaş da ne yapıyor? Orada sana sahip çıkıyor. Bu dil ve bu dille biz vatandaşımızla kucaklaşıyoruz ama Kılıçdaroğlu arkasına terör örgütünün başındaki adamı alıyor, ‘haydi’ diyor, o da ‘haydi’ diyor. Bununkini nereye koyacaksın? Bizimkini nereye koyacaksın? Biz ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz; ‘bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız’ diyoruz. O da teröristi arkasına alıyor, arkamızda o var diyor.”

    SEÇİM NASIL SONUÇLANIR?

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonucu beklentisine ilişkin “Onu pazar günü sandık söyleyecek.” dedi.

    Gençlere tavsiyelerde bulunan Erdoğan, “Oku, düşün, eyleme geçir ve bunu da özellikle takip ederek neticelendir. Bunu öğrencilik hamlesi olarak yaşamakta çok büyük fayda var. Bir de az önce ifade ettiğim gibi artık şu anlayışla çizgimizi belirlememiz lazım; biz tek milletiz, bayrağımız tek, vatanımız tek, devletimiz tek ve bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” ifadelerini kullandı.

  • Akar’dan ‘Hatay’a sığınmacı akını’ iddialarına yalanlama

    Akar’dan ‘Hatay’a sığınmacı akını’ iddialarına yalanlama

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen “asrın felaketinin” hemen ardından “Depremde ağır hasar gören Hatay’a Suriyeli sığınmacı akını olduğu” ve “Sınırlardan kitle halinde geçişlerin yaşandığı” iddiaları özellikle sosyal medyadaki bazı hesaplar tarafından servis edilmeye başlandı.

    Milli Savunma Bakanı Akar da beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile sınır hattında karadan ve havadan incelemelerde bulundu, sınırın sıfır noktasındaki hudut karakollarında denetlemelerde bulundu.

    İlk olarak Yayladağı Sınır Kapısı’na giden Akar buradaki faaliyetleri yerinde gördü. Kapıdaki gümrük muhafaza yetkililerine “Suriyeli sığınmacı” iddialarını hatırlatan Akar’a görevliler, “Buradan herhangi bir giriş yok. Aksine, kaldıkları yerler zarar gören Suriyelilerin topraklarına tek yönlü olarak kesin dönüşleri var” yanıtını verdi.
    Bakan Akar daha sonra Şehit Sözleşmeli Er Mustafa Uygun Hudut Karakolu’na geçerek inceleme ve denetlemelerde bulundu.

    Hudut tekmili de alan Akar, faaliyetlere ilişkin brifingi dinledi ve talimat verdi. Akar’ın “Sığınmacıların Türkiye’ye geçişlerinin arttığı” iddiasını hatırlatması üzerine hudut bölük komutanı ile hudut karakolu komutanı, “Sorumluluk sahamızın tamamı termal kameralar, insansız hava araçları ile 7 gün 24 saat esasıyla izlenmektedir. Hudutta bir hareketlilik yok. Şu anda herhangi bir geçiş teşebbüsü söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.

    Bakan Akar buradaki inceleme ve denetlemelerinin ardından sınır hattının sıfır noktasındaki bin 100 rakımlı Denizgören Hudut Karakolu’na geçti.

    Karakola gelişinde ve gözetleme kulesinde hudut tekmili alan Akar, herhangi bir yasadışı geçiş teşebbüsünün olup olmadığı sorusuna “Hayır” yanıtı almasının ardından, faaliyetlere ilişkin brifing aldı, talimat verdi.

    Söz konusu iddiaları hatırlattığı bölge köylerindeki vatandaşlar ve muhtardan da aynı karşılığı alan Akar, şunları söyledi:

    “Bazı fitne fesat yuvaları ‘sınırlardan sığınmacı akını’ olduğuna dair iddiaları ortaya attılar. Bu iddialar tamamen gerçekdışıdır. Ne sınır kapısından ne de sınır hattından geçiş var. Konuyla ilgili yetkililerden bilgi aldık, yerinde incelemelerde bulunduk. Türkiye’ye yoğun geçiş olduğu iddiasının aksine tek yönlü yani Türkiye’den Suriye’ye doğru Suriyeli vatandaşların geçtiğini ifade ettiler. Depremde ailesini, kaldıkları yerleri kaybeden Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına gönüllü olarak döndüklerini belirttiler. Depremden sonra 10 bin 633 Suriyeli topraklarına gönüllü olarak dönmüştür. Dolayısıyla aldığımız bilgiler kapsamında, kitle halinde ne hudutlardan ne de sınır kapılarından ülkemize geçiş söz konusudur.”

    Güreş alanında çadır kent

    Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler ile depremin yıkıcı etkisinin nispeten daha az yaşayan, Antakya’dan gelen depremzedeleri misafir eden Yayladağı merkezinde de incelemelerde bulundu. Kaymakam Ömer Faruk Gökçe ve Belediye Başkanı Mehmet Yalçın ile ilçe merkezindeki durumu inceleyen Akar, depremzedelerin kaldığı Yayladağı Belediyesine ait Devrent Tesislerine de gitti.

    Buradaki Yayladağı Belediyesi Mustafa Sayın Aba Güreşi Alanında kurulan çadır kentteki vatandaşlarla sohbet eden ve taleplerini dinleyen Bakan Akar’a vatandaşlar, gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür etti. Vatandaşlar, “Allah devletimize zeval vermesin”, “Allah sizleri başımızdan eksik etmesin” ifadelerini kullandı.
    Çadır kent çıkışında bir kadın ise “Hep sizi görmek istiyordum. Allah sizden razı olsun” diyerek Bakan Akar’a sarılırken, geçmiş olsun dileklerini ileten Akar da, “Acımız, kederimiz büyük. Bu yaraları sarmak için ilk günden itibaren asil milletimizle birlikte omuz omuza çalışarak tek yumruk, tek yürek olarak inşallah tüm bu sıkıntıların üstesinden gelecek, yaralarımızı saracağız” diye konuştu.

    Bakan Akar daha sonra depremde evleri yıkılmasının ardından Yayladağı’ndaki akrabalarının yanına yerleşen Balcı Ailesi’ni de ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.

  • Bolu’da Türkçe ve Arapça ilan: “Ülkenize dönün”

    Bolu’da Türkçe ve Arapça ilan: “Ülkenize dönün”

    Sığınmacılar konusunda zaman zaman yaptığı çıkışlarla dikkat çeken Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, yine tartışılacak bir adım attı. Başkan Özcan, kentteki billboard’lara sığınmacılarla ilgili Türkçe ve Arapça yazılı bir ilan astırdı. İlanda “Artık istenmiyorsunuz, dönün ülkenize” ifadeleri yer alıyor.

    Sık sık sığınmacılarla ilgili söylemleri, sığınmacılara yönelik su ve nikah işlemleriyle ilgili ücret artışı istemesiyle gündeme gelen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu kez bilboardlara astırdığı ilanla dikkat çekti.

    Tanju Özcan’ın isminin yazılı olduğu, ‘Bolu Belediyesi’nden geçici sığınmacılara son çağrı’ başlıklı Türkçe ve Arapça yazılan ilanda, “Geçici sığınmacılara sesleniyorum; 11 yıl önce ülkemize misafir olarak geldiğinizi söylediniz. Türk milleti de kıt kaynakları ile yılardır size sahip çıkıyor. Artık bu misafirlik fazla uzadı. Ülkemizdeki ekonomik buhranı görüyorsunuz. Gençlerimiz işsiz, aileler açlık sınırının altında yaşıyor. Bu şartlarda artık sizinle paylaşacak ekmeğimiz ve suyumuz kalmadı. Geldiğiniz gibi gitme zamanınız geldi. Artık istenmiyorsunuz, dönün ülkenize” ifadelerine yer verildi.

    Caddelerdeki bilboardlara asılan ilanları görenler durarak, yazılanları okudu.

  • MHP lideri Bahçeli’den sığınmacı açıklaması

    MHP lideri Bahçeli’den sığınmacı açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.

    Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    ‘El ele verdiğimiz müddetçe hiçbir oyun bize sökmeyecektir. Türk milleti bayramıyla, bayrağıyla, bağımsızlığıyla, tüten bacasıyla tarih boyunca mazluma ses zalime de set olmuştur.

    İstismarı ve inkarı siyasi mücadelelerin cümle kapısı haline getirmiş bozuk, bulanık zihniyet sahiplerinin bizim tavrımızı, tarzımızı anlaması eşyanın tabiatına aykırıdır.

    MUHALEFETE TEPKİ

    CHP’de hayır umut gelecek yoktur. Aylardır devam ede gelen cumhurbaşkanı adayının kinm olacağı sorusuna henüz kalıcı bir cevap verilebilmiş değildir. Israrlı arayışlar inatçı görüş ayrılıklarını derinleştirmiştir. Zillet ittifakı partilerin birbirine çalım atmayı adeta meslek edinmişlerdir. Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmeye isteği karşı duruşla kırılmaktadır.

    MİLLET İTTİFAKI’NIN CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK?

    Kim olursa olsun sandıktan çıkacak Cumhur İttifakı’dır. Seçimlerin erken alınması diye bir şey söz konusu olamayacaktır. 2023’te cumhurbaşkanımız açık ara farkla seçilecektir.

    İMAMAOĞLU’NUN KARADENİZ GEZİSİNE TEPKİ

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı’nın bayramda Karadeniz turuna çıkıp mitingler düzenlemesi ortamı kızıştırmıştır.Bizim anlamadığımız bu belediye başkanının hangi şehrimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olduğudur. İstanbul’u bırakıp gitmesi siyasi ahlakın neresine sığmıştır?

    ”ASIL VIZ GELECEK TIRIS GİDECEK ŞAHIS İMAMOĞLU’DUR”

    İBB Başkanı cumhurbaşkanı adayı olmak arzusundaysa karşımıza çıkıp mertçe itiraf etsin ki biz de ona göre muamele edelim. İstanbul İstanbul olalı böylesi bir zillet hezimet ne görmüş ne de yaşamıştır. Asıl vız gelecek tırıs gidecek şahıs İmamoğlu’dur. İstanbul ziyan edilmiştir.

    SİYASETTE SIĞINMACI TARTIŞMASI

    Sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı haline gelmiştir. Öncelikle ve sağduyulu kavrayış ihmal edilemez bir zorunluluktur. Önü arkası hesaplanmadıkça atılacak her adım tıolpumun sinir uçlarını tahriş edecek her yaklaşım doğruca uçuruma açılacaktır.

    ”TÜRKİYE YOL GEÇEN HANI GÖÇMEN SIĞINMACI KAMPI DEĞİLDİR”

    Elbette Türkiye yol geçen hanı göçmen sığınmacı kampı değildir. Yabancı düşmanlığını teşvik eden çevrelerin açıklamalarına uyanık olmak şarttır. Sığınmacı sorunu Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır. Sığınmacılar bugün misafirimiz, yarın komşumuz olacaktır.

    ”ÜLKEMİZDE SIĞINMACI SAYISI 4 MİLYON 82 BİN 693’TÜR”

    Bazıları sığınmacı sayısını 8-10 milyon olarak iddia ediyor. Bunların hepsi palavradır. Devletin kayıtları ortadadır. Ülkemizde 5 milyon 500 bin 690 yabancı bulunmaktadır. Türkiye genelinde sığınmacı sayısı 4 milyon 82 bin 693’tür. Suriyeli sığınmacı sayısı da 3 milyon 762 bin 686’dir. Sükunet sağlanır sağlanmaz ülkelerine dönüşleri hepsinin rızası ile hayata geçirilmelidir. Ancak hiçbir sığınmacıyı, masumu elinde hançerle bekleyen cellatlara teslim edemeyiz, böylesi bir vahşete ortak olamayız. Bize göre briket evlerin yapımı değerli bir adımdır. Sığınmacıların onurlu ve gururlu dönüşü sağlanacaktır. Türkiye’nin yarınlarında sığınmacı sorunu olmayacaktır.

    ”HİÇ KİMSE TEŞEBBÜS ETMESİN”

    Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını elinin tersi ile iter. Hiç kimse rol çalıp bizim fikriyatımız üzerinden ahkam kesmeye teşebbüs etmesin.

    RUSYA’NIN UKRAYNA SALDIRISI

    Nükleer savaş ihtimalinin telaffuzu kabus senaryosudur. Temennimiz sorunun kalıcı olarak çözüme kavuşmasıdır.”

  • Sığınmacı açıklaması: “Bu topraklardan kovmayacağız”

    Sığınmacı açıklaması: “Bu topraklardan kovmayacağız”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD’ın 32. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde sığınmacı tartışması vardı.

    Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye sığınan Suriyeliler için ”Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler ama biz onları asla bu topraklardan kovmayız, kovmayacağız” dedi.

    Ekonomiye ilişkin mesajlar da veren Erdoğan, fahiş fiyat artışlarının ekonomik gerçeklerle bağı olmadığını belirterek ”Açgözlü piyasa cambazlarının fiyat oyunlarına vatandaşlarımızı kurban etmeyeceğiz” diye konuştu.

    ”İSTİHDAMDA 30 MİLYONUN ÜSTÜNE ÇIKTIK”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Şu anda 1 milyar dolar ve üstü değerlemeye ulaşan girişim sayımız 6’ya ulaştı. İstihdamda 30 milyonun üstüne çıktık. Başarı çıtasını sürekli yukarıya taşıyan iş dünyamızın yolu da bahtı da açıktır. 20 sene önce 365 günde ancak 36 milyar dolar ihracat yapabilen Türkiye, bu rakamı 30 günde gerçekleştirebilir seviyede.

    ”ÜRETİMİNİ ÜLKEMİZDE GERÇEKLEŞTİRECEĞİMİZ 919 YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜN BELİRLEDİK”

    Üretimini ülkemizde gerçekleştireceğimiz 919 yüksek teknolojili ürün belirledik.

    ”31 PROJENİN DESTEKLENMESİNE KARAR VERDİK”

    Türkiye’ye büyük kazanımlar sağlayacak 31 projenin desteklenmesine karar verdik. Türkiye’yi kritik teknolojilerin pazarı haline getirmeyi adım adım gerçekleştireceğiz.

    ”HEDEF EN AZ 100 BİN BRİKET EV İNŞA ETMEK”

    Biz, muhacirlik ve ensar olma kabiliyetinin ne olduğunu en iyi bilen bir kültürün mensuplarıyız. Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi, 600-650 briket evin orada inşa edilmesi attığınız bu güzel adımlardan bir tanesidir. Suriye’nin kuzeyinde hedef en az 100 bin briket ev inşa etmek.

    ”ASLA BU TOPRAKLARDAN KOVMAYACAĞIZ”

    Suriye’den savaştan çıkıp ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler ama biz onları asla bu topraklardan kovmayız, kovmayacağız. Kapımız açık onlara, ev sahipliğimizi yapmaya devam edeceğiz. Onları katillerin eline ve kucağına atmayacağız.

    ”AÇGÖZLÜ PİYASA CAMBAZLARININ FİYAT OYUNLARINA VATANDAŞLARIMIZI KURBAN ETMEYECEĞİZ”

    Vatandaşımızın ve işletmelerimizin kesintisiz enerjiye en uygun fiyatlarla erişimi için tüm imkanları seferber etmiş durumdayız. Fırsatçıların olduğunu görüyoruz. Vatandaşın belini büken fahiş fiyat artışlarının ekonomik gerçeklerle bağı olmadığını biliyoruz. Bugün kabine toplantımız var bu meseleleri tekrar konuşacağız. İlave önlemler varsa bunlarla ilgili adımlarımızı hayata geçireceğiz. Açgözlü piyasa cambazlarının fiyat oyunlarına vatandaşlarımızı kurban etmeyeceğiz.”

  • Bakan Akar’dan sığınmacı açıklaması

    Bakan Akar’dan sığınmacı açıklaması

    Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Akdeniz Bölge Komutanlığına geldi.

    Komutanlığa gelişinde tören birliğini selamlayan Akar, faaliyetlere ilişkin aldığı brifingin ardından liman bölgesine geçti.

    Akdeniz Bölge Komutanlığı Yeni Rıhtım ve İskele Açılış Töreni’nde konuşan Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Çaka Bey, Barbaros Hayrettin Paşa, Gazi Hasan Paşa, Kılıç Ali Paşa, Mezamorta Hüseyin Paşa, Oruç Reis, Piri Reis ve Turgut Reis’ten aldığı ilhamla her geçen gün çok daha etkin, caydırıcı ve saygın bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

    “Türk Deniz Kuvvetlerimiz, denizlerimizde hak, alaka ve menfaatlerimizi korumak için kendisine verilen görevleri büyük bir başarıyla yerine getirmeye devam ediyor.” diyen Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Türk bayrağını tüm denizlerde dalgalandırarak Türk milletinin gücünü, kuvvetini temsil görevini de büyük bir onurla yerine getirdiğini anlattı.

    Akar, “Türk Deniz Görev Grubu’nda görev yapan Gökçeada fırkateynimiz Libya’nın Misrata açıklarında, içinde göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi tespit etti. Yarı baygın haldeki 17 düzensiz göçmene hemen sağlık personelimiz tarafından gerekli müdahaleler yapıldı. Kurtarılan düzensiz göçmenler, kurulan koordinasyon sonucunda Libya makamlarına teslim edildi. Bu ve benzeri faaliyetler TSK’nın çok çeşitli coğrafyalarda barışa, istikrara ve huzura yaptığı insani katkıları göstermektedir.” ifadelerini kullandı.

    TERÖRLE MÜCADELE

    Terörle mücadele operasyonlarına dikkati çeken Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadelesini artan bir tempoda devam ettirdiğini dile getirdi.

    Bakan Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Pençe Kilit Operasyonumuz planlandığı şekilde başarıyla devam ediyor. Bugüne kadar diğer alanlarda yapılan çalışmalar var. Bunların hepsinin tamamlanabilmesi için bu kilidi bağlamamız, bunu başarılı bir şekilde sonuçlandırmamız gerekli. Zorlu hava ve arazi koşullarında Mehmetçik tarafından teröristlerin inlerine giriliyor, buralar alçakların başlarına yıkılıyor. Şu ana kadar 73 terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlere ait 102 mağara, sığınak tahrip, 524 el yapımı patlayıcı imha edildi. Operasyonda 10 kahraman silah arkadaşımız şehit oldu. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarının ve onların kıymetli ailelerinin gözyaşlarının hesabını sorduk, sormaya devam ediyoruz. Mehmetçik’in nefesi teröristlerin ensesinde. Teröristlerde ciddi bir korku, endişe, panik hakim. Terör örgütünde çöküş alametleri var. Asil milletimizi 40 yıldan beri başına musallat olan bu terör belasından kurtarmakta azimli ve kararlıyız. Mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla devam edecek.”

    Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarındaki tek hedefinin teröristler olduğunu vurgulayan Akar, “Teröristler dışında bir hedefimiz yoktur. Ayrıca bir kez daha vurgulamak isterim ki binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaştığımız Kürtler bizim kardeşimizdir. Bunun en açık göstergesi şanlı bayrağımız ve sancağımız için canlarını feda eden ve şehitliklerimizde bir arada yatan kahramanlarımızdır. Faaliyetlerimizde dostumuz, komşumuz, kardeşimiz Irak’ın sınırlarına, egemenlik haklarına, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

    “GERÇEKLERİ GÖRMÜYORLAR”

    Sınır güvenliği konusunda alınan tedbirlere de değinen Akar, “Mehmetçik, ‘hudut namustur’ anlayışla gece gündüz demeden mücadelesini büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla sürdürüyor.” diye konuştu.

    Sınırların güvenliğini milli bir mesele olarak nitelendiren Akar, şunları kaydetti:

    “Yapılan tüm açıklamalara, bilgilendirmelere rağmen maalesef bazıları gerçekleri anlamamakta, dinlememekte, görmemekte, duymamakta ısrar ediyorlar. Hudutların korunması milli bir meseledir. Bunun herkes tarafından anlaşılması lazım. Mehmetçik hudutlarda kendisine sağlanan imkanları en etkin şekilde kullanıyor. Yapılması gerekenleri başarılı şekilde yapıyor. Mehmetçik’in tek beklentisi hudutlarda kahramanca ve fedakarca yapılan faaliyetlere, emeğine saygı gösterilmesidir. Tek isteğimiz bu. Yalan haberler, sahte videolar, dezenformasyonla farklı bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunlara karşı sağduyu sahipleri dikkatli, müteyakkız olmalı ve bunlara karşı gerçekleri görebilmeli.”

    “Yılbaşından bugüne kadar hudutlarımızda 2 bin 65 kişi yakalandı, 132 bin 473 kişi engellendi.” diyen Akar, hudutlarda birlik sayısı, altyapı, araç gereç, donanım bakımından Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirlerinin alındığını vurguladı.

    Bazı basın yayın organlarında sınır güvenliği tedbirlerine yönelik yer alan yorumları da eleştiren Akar, “Bazıları gerçekleri bilmeden, 20-30 sene önceki konulardan bahsediyor. Bu yanlıştır. Hudutlarımızda çok ileri teknolojiler kullanılıyor. Bu büyük ve gelişmiş imkanların sağlanmasından dolayı milletimize, devletimize şükranlarımızı sunuyoruz.” dedi.

    “SİYASİ TARTIŞMA KONUSU YAPILMAMALI”

    Akar, Mart 2011’den bu yana Suriye’de devam eden iç savaşta 1 milyondan fazla Suriyelinin hayatını kaybettiğini belirterek, 7 milyondan fazla kişinin evlerini, topraklarını terk ettiğini söyledi.

    Bu insanların çevre ülkelere göç etmek zorunda kaldığını ifade eden Akar, şu açıklamalarda bulundu:

    “Bunlardan bir kısmı da hem rejimin hem de terör örgütlerinin zulmünden kaçmak, canlarını kurtarmak için Türkiye’ye geldi. Güvenliklerinden emin olduklarında bunlar dönecekler. Zaten dönmeye de başladılar. Suriye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından terörden, teröristten arındırılmış bölgesinde yaklaşık 5 milyon Suriyeli bulunmakta. Türkiye’de daha önce 4 milyon civarında Suriyeli vardı. Son zamanlardaki dönüşlerle birlikte 3 milyon 700 bin civarında Suriyeli, Türkiye’de bulunmaktadır. Sığınmacıların Birleşmiş Milletler kriterlerine uygun, güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşleri için gerekli şartların oluşmasına yönelik her türlü çaba da ülkemiz tarafından gösterilmektedir. Bu, insani bir durumdur. Bunun siyasi tartışma konusu yapılmaması lazım. Türkiye tarih boyunca daima mazlumun, mağdurun yanında, onlarla birlikte olmuştur. Şu anda da Türkiye kendine yakışanı yapmaktadır. Milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde bu insanlara karşı insani, vicdani ve hukuki görevlerimizi uluslararası kurum ve kuruluşlarla bugüne kadar koordineli olarak yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz.”

    “HİÇBİR OLDU BİTTİYE İZİN VERMEYİZ”

    Yunanistan ile Ege, Akdeniz ve Kıbrıs’ta yaşanan sorunlara dikkati çeken Akar, “Biz tüm faaliyetlerimizde uluslararası hukuktan, diyalogdan yanayız. Bütün problemlerimizin barışçıl yol ve yöntemlerle çözümünü istiyoruz. Buna rağmen maalesef Yunanistan provokatif eylem ve söylemleri ile yayılmacı ve saldırgan politikalarını sürdürüyor.” diye konuştu.

    Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik insanlık dışı davranışlarına da değinen Akar, şu ifadeleri paylaştı:

    “Yıllardır Yunanistan’ın masum insanlara karşı uyguladığı zulüm ve insanlık dışı davranışlar ile her türlü rezalet dünya tarafından maalesef görmezden gelinmiştir. Ancak Yunanistan, son FRONTEX olayıyla suçüstü yakalanmış ve nihayet Avrupa Birliği olayları sınırlı da olsa görmeye başlamıştır. Suçüstü yakalanan Yunanistan dikkatleri başka yöne çekmek ve FRONTEX olayını karartmak için suni gündemler üretmektedir. Yunanistan Tiger Meet’in de yer aldığı bazı uluslararası tatbikatları da bu amaçla kullanmaktadır. Tiger Meet Tatbikatı sırasında FIR, Gayri Askeri Statüdeki Adalar ve personel kurtarma sahalarındaki bazı konuları bencilce istismar etmeye çalışması ve tatbikatı Türkiye’nin hak, alaka ve menfaatlerine karşı kullanma gayreti nedeniyle Hava Kuvvetlerimize tatbikattan çekilme talimatı verdik. Hava Kuvvetlerimiz tatbikattan çekildi. Biz barıştan, iyi komşuluk ilişkilerinden uluslararası hukuktan yanayız. Bütün problemlerin görüşmeler yoluyla çözümünden yanayız. Ancak hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğimizi, hakkımızı hukukumuzu çiğnetmeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım. Hakkımızı, hukukumuzu korumakta azimli, kararlı ve buna muktediriz.”

    DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI ÖZBAL

    Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal da 1963’te inşa edilen eski iskelelerin 57 yıl süresince bölgedeki ihtiyacı karşıladığını bildirdi.

    Deniz Kuvvetleri Komutanlığının deniz güvenliğinin sağlanması ve deniz yetki alanlarının korunmasına yönelik yapılan faaliyetlere dikkati çeken Özbal, “Doğu Akdeniz kıyılarımızda gemilerimiz için ihtiyaç duyulan bakım, onarım ve lojistik destek imkanlarının artırılması da zorunlu hale gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında Aksaz Deniz Üssü’ne ilave olarak Mersin Limanı bölgede en önemli üs imkanını sağlayacaktır. Sahip olunan yeni imkanlar sayesinde önümüzdeki dönemde daimi olarak Mersin’e konuşlandırılacak gemilerle Doğu Akdeniz’deki kalıcı varlığımızın daha da güçlendirilmesi planlamaktadır.” diye konuştu.

    ÖNEMLİ BİR LOJİSTİK ÜS

    Akdeniz Bölge Komutanlığının yeni rıhtım ve iskelelerin inşası 546 günde milli imkanlarla tamamlandı. Proje kapsamında Doğu Akdeniz’de yoğunlaşan faaliyetlerin paralelinde yüzer birliklere hizmet için rıhtım ve parmak iskeleler yeniden inşa edildi.

    Tüm yüzer unsurların kullanımına uygun hale getirilen yeni rıhtım ve iskelelerin altyapısı gemilere ve denizaltılara hizmet vermek üzere yenilendi. Açılışı yapılan yeni rıhtım ve iskelelerin Doğu Akdeniz’de önemli bir lojistik üssü olması bekleniyor.