Etiket: sinan oğan

  • Sinan Oğan Balıkesir’de

    Sinan Oğan Balıkesir’de

    Balıkesir Avlu kongre merkezinde düzenlenen Türkiye İttifakı Partisi il kongresine katılan Dr. Sinan Oğan, konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında erken seçim olmaması halinde 2028 yılında yapılacak genel seçimler için yerelde hazırlanmanın önemine vurgu yapan Oğan, “Önümüzdeki genel seçimler için yerelden başlayarak şimdiden hazırlanmamız gerekiyor. Geçtiğimiz seçimlerde Ata İttifakı’nın ne denli büyük rol oynadığına hepimiz şahit olduk. Daha yeni partiler olmamıza rağmen bu denli büyük bir rol oynamamız gelecek seçimlere daha iyi hazırlanmamız gerektiği gösteriyor bizlere” dedi.

    Sinan Oğan ayrıca yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekerek, ekonomik anlamda atılan adımların bu yılın sonlarına doğru iyileşme olarak yansıyacağını belirtti. Oğan, “Ülkemiz bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da ekonomik mücadelesini sürdürmektedir. Sorunlarımız yok mu? Var. Şu an ekonomide uygulanan doğru politikalara bizlerin de destek vermemiz gerekiyor. Eskilerin tabiriyle kemer sıkmak gerekiyor. Biraz sıkıntı yaşayacağız ancak bugün uygulanan ekonomi politikasının neticesini yıl sonuna doğru alacağımıza inanıyorum” dedi.
    Konuşmasında sığınmacı ve göçmen kaçakçılığına da değinen Sinan Oğan, kaçak sığınmacıların geri gönderildiğini ancak vatandaşa duyurulma noktasında zayıf kalındığını dile getirdi. Sinan Oğan konuşmalarını şu ifadelerle noktaladı:
    “İçişleri Bakanlığı ile yaptığım görüşmelerde göçmen kaçakçılarıyla mücadele rakamları gayet tatmin edicidir. Eskiden sınırlarımız kevgire dönmüşken, artık çok sınırlı sayıda kaçağın ülkemize girdiğini ifade edebilirim. Bununla beraber çok ciddi şekilde geri gönderme merkezlerine yakalanan kaçakların gönderildiğini ve ardında ülkelerine gönderildiğini rakamlarla bildiğim için çok gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. Bir eksik var, bunu ilgili isimlere de ilettim, bu kadar büyük bir faaliyet içindesiniz çok sayıda göçmeni geri gönderiyorsunuz ama bunun reklamını yapmıyorsunuz. Vatandaşlarımız bazen bana soruyor, ne oldu göçmenler geri gönderilecekti diye ben de gönderildiğini söylüyorum. Onlar da neden biz bilmiyoruz diye soruyor. İşte burada bu işin sadece yapılması yetmiyor, bu işin yapıldığının da duyurulmasında da ihtiyaç var.”

  • Sinan Oğan’dan yeni kabine değerlendirmesi

    Sinan Oğan’dan yeni kabine değerlendirmesi

    Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi öncesi Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a desteğini açıklayan Sinan Oğan, yeni kabinenin duyurulmasının ardından değerlendirmede bulundu.

    Sinan Oğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Yeni kabinenin ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum. İlk gün de söylediğimiz gibi Sayın Cumhurbaşkanı ile bizim herhangi bir makam pazarlığımız olmamış, ilkeler bazında bir anlaşmamız söz konusu olmuştur. O sebeple ilk günden beri ismimiz üzerinde yürütülen ‘pazarlık’ vs gibi spekülasyonların ne kadar yersiz ve iftira amaçlı olduğu bir kez daha görülmüştür. Başta ekonomi ve sığınmacılar olmak üzere önümüzdeki süreçte ilkelerimizin hayata geçirilişine hep beraber şahit olacağız inşallah…” ifadelerini kullandı.

  • Sinan Oğan Ankara’da oyunu kullandı

    Sinan Oğan Ankara’da oyunu kullandı

    Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci tur oylaması için Çankaya ilçesindeki Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi’ne gelen Ata İttifakı’nın birinci turdaki cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, 1276 numaralı sandıkta oy kullandı.

    Oğan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, seçimin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başladı. Antalya’dan gelir gelmez oy kullanacağı okula gittiğini belirten Oğan, bu nedenle eşinin yanında olmadığını söyledi.

    Seçimin istikrar getireceğini belirten Oğan, “Bu seçimin ülkemizin ve milletimizin hayrına olacağını ve inşallah da bunda da bizim katkımız olacağını ümit ediyorum. Seçim vatanımıza, milletimize hayırlı olsun” diye konuştu.

    “Her türlü linçleme kampanyasını kınıyorum”

    Oğan, insanları linç etmenin yanlış olduğunu ve demokratik hakları mahalle baskısı kurarak elden almanın hangi sonuçları doğuracağını göstermesi açısından seçimin önemine işaret etti.

    Liderlere yapılan linç kampanyalarını kınadığını ifade eden Oğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bir kez daha burada Sayın Meral Akşener’e yapılan bu linç kampanyasını kınadığımı, Sayın Muharrem İnce’nin seçimden çekilmesine vesile olan linç kampanyasını kınadığımı, depremzedeler farklı tercihte bulundu diye depremzedeleri dahi linçlemeye cüret edenleri kınadığımı ve bize dönük, aileme dönük yapılan her türlü linçleme kampanyasını kınadığımı ifade etmek istiyorum. Bu seçim sanırım diğer seçimlerden, bu linç kültürünün demokrasimiz için ne kadar tehlikeli olduğunun görülmesi açısından da farklı olacaktır. Ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olsun.”

    “Türkiye ve Azerbaycan’ın birliğini kimse bozamaz”

    Oğan, Azerbaycanlı gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye ve Azerbaycan’ın ülkelerinde gerçekleşen seçimlerde birbirlerinin iç işlerine karışmadığını dile getirdi.

    “Bu Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na atılmış alçakça bir iftiradır” diyen Oğan, şunları ifade etti:

    “Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin her zaman birlik, bütünlük içerisinde olmasını istediğini ifade etmiştir ancak burada eğer birileri Azerbaycan’a dönük politikalarında Azerbaycan’ı baypas eden politikalar uyguluyorsa, Karabağ yerine Kandil ağırlıklı bir eksende duruyorsa, birileri Zengezur Koridoru’nu baypas ediyorsa, birileri Karabağ’ın kurtarılması için yapılan askeri müdahalelerde Türkiye’nin desteğini ‘Cihatçıları gönderiyorlar” diye ifade ediyorsa elbette ki Azerbaycan’ın da buna, bu kesimlere tepkisi dolayısıyla da bizim de bu kesimlere karşı tepkimiz gayet doğaldır. Doğal algılanmalıdır.”

    Oğan, Türkiye ve Azerbaycan’ın birliğini kimsenin bozamayacağını dile getirerek, “Sanki Azerbaycan’ın değil de Ermeni lobisinin taraftarı gibi çalışan bir kesimi buradan kınadığımı ifade etmek istiyorum. Ben Turancı birisiyim. Türk dünyasının birliğine inanan birisiyim. Azerbaycan da Türk dünyasının bir parçasıdır. Nasıl ki Kazakistan, nasıl ki Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve diğerleri gibi. Dolayısıyla da burada Türkiye’de Azerbaycan’a dönük bir lobi faaliyetine girişilmesi ancak ve ancak Ermeni lobistlerinin işine yarayacak bir politikadır. Herkes buradan dersini çıkarsın” değerlendirmesinde bulundu.

    Seçmenlerle sohbet eden ve fotoğraf çektiren Oğan, daha sonra okuldan ayrıldı.

     

  • “Haftalık milliyetçi bunlar”

    “Haftalık milliyetçi bunlar”

    ATA İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılan ve ikinci tur seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiğini açıklayan Sinan Oğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Antalya Kapalı Yol’da esnaflarla buluştu, ardından Kepez ilçesindeki gençlik ve kadın buluşmasına katıldı. Sinan Oğan, burada seçim sürecini değerlendirerek, kendisine gelen eleştirileri anlattı.

    “FETÖ’den çok iyi ders almışlar”

    Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu sonrası ve Cumhur İttifakı’na desteği sonrası bir kitle tarafından linç kampanyası başlatıldığını aktaran Oğan, “Bir kitle var ki; Allah muhafaza. Eşim, kızım, oğlum dahil linçlemede hakarette sınır tanımayanlar, en adi metotlarda bize saldırmaya başladılar. Ben o zaman anladım ki Allah bunların getireceği demokrasiden korusun ülkemizi. FETÖ’den çok iyi ders almışlar. FETÖ vari usullerle olmayan belgeleri oluşturmaya çalışmaktalar. Sayın Aliyev’i dahi bu işin içine katma küstahlığını göstermekten geri durmayanlar, bizim Sayın Cumhurbaşkanımızla pazarlık yaptığımız iftirasını atmaya kadar her türlü iftirada bulundular. Ancak çamur attılar izi kalmadı. Kalmaz. Biz doğru insanlarız, omurgalı insanlarız ve bugün görüyoruz ki doğru yoldayız inşallah” dedi.

    “12 yaşındaki kızım telefonunu, 17 yaşındaki oğlum sosyal medya hesaplarını kapattı”

    Yapılan linç girişimlerinin eşinin psikolojisini bozduğunu ifade eden Oğan, “Eşimin bu süreçte en iyi siz anlarsınız. Psikolojisi bozuldu. O kadar çok küstahça hakaretlerde bulundular ki; 12 yaşındaki kızım cep telefonunu kapatmak zorunda kaldı. Bir yerlerden buluyorlar ve mesaj atıyorlar. 17 yaşında oğlum bütün sosyal medya hesaplarını kapatmak zorunda kaldı. Nasıl bir küstahlık, nasıl bir aymazlık, alçaklık. Hakarette sınır tanımıyorlar. Beni eleştirebilirsiniz ancak küfür nedir, hakaret nedir, çocukları aileyi bu işin içine katmak nedir. O sebeple biz bir kez daha bu linç kültürünü gördükten sonra doğru karar vermişiz, doğru yerdeyiz” diye konuştu.

    “Hodri meydan”

    Kemal Kılıçdaroğlu’na istifa konusunda soru yönelten Oğan, “Millet, parlamento seçimlerinde olduğu gibi çoğunluğu Cumhur İttifakı’na verip Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçtiğinde, bu referandumun sonucu Sayın Kılıçdaroğlu için bir kayıp ve istifa olacak mı? Madem bu seçim bir referandum o zaman seçim gecesi de, bu seçimi kaybedenlerin istifa etmesi gerekiyor. Sadece Kılıçdaroğlu değil, Millet İttifafı’nın her bir ferdinin, genel başkanının istifa etmesi gerekiyor. Madem referandum dediniz, hodri meydan o zaman” ifadelerini kullandı.

    “Haftalık milliyetçi bunlar”

    Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci tur seçimi öncesi birden bire milliyetçi kesildiğini ileri sürerek, “Türkiye’de soykırım var diye suçlayan Canan Kaftancıoğlu, Göktürk bayrağının altında yürüyüş yapıyor. Neredeyse Başbuğ Canan diyecekler. Bunlara mevsimlik milliyetçi diyeceğim ama bir mevsim milliyetçi bile olamaz bunlar. Haftalık milliyetçi bunlar. Onun için bunların milliyetçilikleri de, programları gibi doğru değil. Gittikleri yol gibi doğru değil. Bunların Suriyeli sığınmacıları göndereceğiz tezi de doğru değil. Bütün hepsi Türk milliyetçilerinin oyunu almak içindir” şeklinde konuştu.

  • Millet İttifakı’nı seçmemesinin sebebini açıkladı

    Millet İttifakı’nı seçmemesinin sebebini açıkladı

    ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılan ve ikinci tur seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiğini açıklayan Sinan Oğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Antalya’da kendisine gönül verenlerle buluştu. Seçimin ilk turu öncesi Antalya programının iptal olduğunu hatırlatan Oğan, “O gün kendimiz için oy istemeye gelecektik. Bugün artık seçimlerin ikinci turuna kalan Sayın Recep Tayyip Erdoğan için oy istemeye geldik” dedi.

    “Bu soruma cevap veremedi”

    Aldığı kararın sebeplerinden bahseden Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na görüşmesinde bazı sorular sorduğunu belirterek, “Ona birinci sorum, ‘Türkiye’nin geçtiği hassas süreçleri, etrafımızda yaşananları görüyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı ile parlamentonun aynı ittifakta olmasının önemini de biliyorsun. Siz eğer bizim desteğimizle yarın seçilirseniz, parlamento çoğunluğunu elde edememiş bir cumhurbaşkanı olarak ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?’ Bu soruma cevap alamadım. Bu soruma cevap veremedi. Nitekim 21 yıl bir iktidarı yorar, yıpratır ve karşısındaki muhalefete de büyük bir imkan sunar. Karşınızda 21 yıldır iktidar olan birinin olması sizin için büyük bir avantajdır aslında. Siz herkesi toplamışsınız. Birbirleriyle farklı tellerden çalan kişileri toplamışsınız. Oy oranına bakmadan cumhurbaşkanlığı yardımcılığı vermişsiniz, bakanlıklar vermişsiniz, bol keseden milletvekilliklerini ama günün sonunda parlamento çoğunluğunu alamamışsınız, dersinize çalışmamışsınız, millet size güvenmemiş. Size güvenmediği için parlamentoyu teslim etmemiş. Gelmişsiniz milletin meclisinin güvenini alamamış birisi olarak gelmiş bana diyorsunuz ki; bana destek ol. Sen milletten güven alamamışsın ki, neyini destek olacağız sana” diye konuştu.

    “İlk defa açıklıyorum”

    Seçimlerin ikinci tura kalma sebeplerinin kendileri olduğunu söyleyen Oğan, buna karşın Cumhur İttifakı’ndan değil Millet İttifakı’ndan tepki almasına anlam veremediğini dile getirdi. Oğan, “15 gün süreyi bizim sayemizde kazanmışsın Sayın Kılıçdaroğlu. Taraftarların bizi linç ediyor. Normalde Cumhur İttifakı’nın taraftarlarının laf etmesi gerekir. Onlar bir şey demiyor. Burada ilk defa açıklıyorum. Bu kararı almamızda, seçim öncesi Sayın Meral Akşener’e yapılanlar, Muharrem İnce’ye yapılanlar, seçim öncesi bize yapılanlar ve bugün bize yapılanların çok büyük etkisi var. Demokrasi bunlar için sadece laftan ibarettir. Bir değişik linç kültürü geliştirmişler. Dedikleri şu; ‘Çekilin, herkes çekilsin.’ Utanmasalar ‘Sayın Erdoğan sen de çekil ancak öyle kazanacağız’ diyecekler. Bu linç kültürünün durması gerektiğine inandım. Bu sosyal medyada geliştirdikleri linç kültürü, insanların şeref ve haysiyetiyle oynayan bir kitleyle yan yana olmam söz konusu olamazdı. Sadece HDP değil mesele. Aynı zamanda demokrasinin karşısında sizinle aynı düşünmedi diye bir kısım gazetecisi, bir kısım sanatçı, bir kısım sosyal medya fenomeni, sizin doğru yanlış yaptığınıza bakmadan sırf kendileri aynı fikirde değilsiniz diye size, eşinize, çocuğunuza inanılmaz hakaret ve küfürler yağdırıyorlar. Siz mi demokrasiyi getireceksiniz bu ülkeye? Seçim öncesinde kalp yapıyordunuz, şimdi linç yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

    Seçimin ilk turunda kararlı mücadele verip yüzde 5,2 oy aldıklarını belirten Oğan, “Biz arkadaşlarımız ve tabanımızla istişare ettik ve en doğru kararın Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemek olduğunu gördük. Biz bu yönde karar verdik. İnanıyoruz ki bizimle beraber Türk milliyetçileri ve Atatürkçüler de bu doğru kararı destekleyeceklerdir. Biz Karabağ’ı değil de, Kandil’i mi destekleseydik” dedi.
    Oğan ve Bakan Çavuşoğlu’na AK Parti İl Başkanı Ali Çetin, eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve AK Parti MKYK Üyesi Menderes Türel de eşlik etti.

     

  • “Söz konusu memleketse Türk milliyetçileri birleşecektir’

    “Söz konusu memleketse Türk milliyetçileri birleşecektir’

    Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda ATA İttifakı’nın adayı olan ve ikinci turda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyen Sinan Oğan, Dışişleri Bakanı ve AK Parti milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Antalya’da vatandaşlarla bir araya geldi. Oğan burada yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek kararıyla ilgili şunları kaydetti:

    ‘Biz arkadaşlarımızla istişare ettik en doğru kararın Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemek olduğunu gördük. Türk milliyetçileri ve Atatürkçüler de bu doğru kararı destekleyecekler. Biz mevsimlik milliyetçilerle değiliz. Sayın Bahçeli’nin de olduğu ittifakı seçmeyecektik de gidip HDP’nin destek verdiği ittifakı mı seçecektik. Bizim aramızda şu veya bu sorunlar olabilir ama memleket söz konusu olduğunda Türk milliyetçileri birleşecektir.

    Türk dünyasının olduğu yerde olmayıp da kendilerine farklı dünya kurmaya çalışanların yanında mı olacaktık? Şimdi sırada 28 Mayıs var. Yarın inşallah hepimiz sandığa gideceğiz ve gereğini yapacağız. O gereğini biz yaptığımız zaman küsüratlarla değil yüksek bir farkla o seçimi aldığımız zaman Türkiye’nin dostlarını sevindireceğiz, düşmanlarını da kahredeceğiz inşallah.’

  • “Asla pazarlık söz konusu olmadı”

    “Asla pazarlık söz konusu olmadı”

    14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 5 oy oranına ulaşan ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan, 28 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklamıştı.

    PAZARLIK İDDİALARI

    “Yaptığımız açıklamada da ifade ettik, asla bir pazarlık söz konusu olmadı. İnsanlar o kadar değişik senaryolar yazıyorlar ki hayal güçlerine şaşırıyorum. Bir pazarlık görüşmesi değildi. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunların def edilmesi konuşuldu. Türk devletleri konuşuldu, Türk Devletleri Teşkilatı konuşuldu. Sığınmacıların bir plan çerçevesinde geri dönüşü konuşuldu. Elbette ki hassasiyetimiz bunlardır. Bütün konuşulanlar Türkiye’nin daha güçlü olması için neler yapılabilir, nasıl katkımız olabilir bunlar konuşuldu. Türkiye’nin istikrarı sadece Türkiye için değil, Türkiye’nin istikrarı Azerbaycan için, Kazakistan için, Türk dünyası için önemli, Turan için önemli.

    AFET BAKANLIĞI KURULMASI

    Afet Bakanlığı konuşuldu, bu konuya Cumhurbaşkanımız sıcak baktı. Bizim süreç boyunca ifade ettiğimiz bütün başlıklar konuşuldu. Sayın Cumhurbaşkanımız tek bir tanesine bile karşı çıkmadı. Hatta bu konular için ‘Sizin kırmızı çizginiz olduğu kadar bizim de kırmızı çizgimiz’ dedi. Anayasa’nın ilk 4 maddesi, 66. madde hepsi konuşuldu. Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın partisinden 66. maddeye dönük çalışma vardı. Biz kimsenin 66. maddeye dokunamayacağını kesinleştirmiş olduk.

    SURİYELİ SIĞINMACILARIN DÖNÜŞÜ

    Orada bir PKKistan kurma hayali var. Hatta bizim Hatay’ı da tehdit ediyor. Türkiye’nin askeri operasyonları bu planı yerle bir etmiştir. Sığınmacıların dönüşüyle de bu proje sonsuza dek çöpe atılacaktır. Türkiye bir taraftan operasyon yapıyor. Diğer taraftan da sürdürdüğü imar çalışmalarıyla da onların güvenle dönmelerini sağlıyor. Türkiye’nin bu konudaki politikaları hızlı bir şekilde devam ediyor. Bu dönüşler eminim ki daha da artacak. Sayın Kılıçdaroğlu sığınmacı mevzusunda son 1 hafta içerisinde konuşmaya başladı. Öbür tarafta o ciddiyeti göremedim. Tezkereye karşı çıkmakla sığınmacıları göndermek aynı anda olmaz.

    “KILIÇDAROĞLU İKİNCİ TURA KALDIYSA BİZİM SAYEMİZDEDİR”

    Sayın Kılıçdaroğlu’na sadece şu hatırlatmayı yapmak isterim. Siz bugün ikinci tura kaldıysanız bu Sinan Oğan sayesindedir. Bunun farkında mısınız? Cumhurbaşkanlığını kazanmaya dair en ufak bir umut vermemişsiniz. İkinci tura kalmışsanız bugün, bizim sayemizdedir. Hala çıkmış bize bir şeyler söylüyorsunuz. Çıksın bize teşekkür etsin.

    KILIÇDAROĞLU’NDAN TALEBİ OLDU MU?

    Sayın Kılıçdaroğlu’ndan hiçbir talebim olmadı. Ben bir prensip ortaya koydum, ilkelerimizi ortaya koydum. Seçimi kazanacağına dair ikna edici hiçbir şey söylemedi. Benim kırmızı çizgim HDP’ydi. Onları dışarı bırakarak bu seçimi nasıl kazanacaksınız? dedim. İkna edici bir cevap alamadım. Benim HDP ile yan yana gelmem eşyanın tabiatına aykırı. Bir Türk milliyetçisi olarak HDP ile yan yana durup kendimi mi inkar etseydim.Tarafsız kalmayı tercih etmedik. Memleket bu gündeyken bizim bir taraf olmamız gerekiyordu. Tarih bizi ‘HDP ile yan yana durmadı’ diye yazacak. Bugün geldiğimiz noktada HDP, Türk siyasetini kilitleme yetisini yitirmiştir. HDP’nin ‘Biz Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz’ dediği yerde Türk milliyetçileri olmayacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna oturacak cumhurbaşkanının sırtında bir HDP, PKK gölgesi asla olmayacak, buna müsaade etmeyeceğiz. Bir Türk milliyetçisi olarak eleştirdiğimiz ‘Selahattin Demirtaş’a özgürlük’ diyen, HDP’yi güzelleyen bir yapıyla beraber olmamız söz konusu değildi, biz de olmadık.

    “ÜLKENİN KRİZE GİRMESİNİ İSTEMEM”

    Yeni geçilen sistemde parlamento ile Cumhurbaşkanlığının farklı yerlerde olması ülkeyi krize götürür. Parlamentoyu alan tarafın cumhurbaşkanlığını alması, ülkenin geleceği ve istikrarı açısından son derece önemlidir. Bir Türk milliyetçisi olarak ülkemin krizi girmesini istemiyorum. Ülkemde parlamentonun kilitlenmesini istemiyorum. Türk milliyetçisi olarak parlamentoyu alan Cumhur İttifakı’na cumhurbaşkanlığında destek vermekten daha doğal bir şey olamaz. HDP’ye rağmen diğer tarafa destek verip ülkede kriz mi çıkarsaydık. Ekonomik sıkıntıları da dikkate aldığımızda bu ülkenin tek bir dakika dahi istikrarsızlığa tahammülü yoktur. Özellikle istikrara vurgu yaparak tercihimizi Cumhur İttifakı’ndan yana yaptık.”

  • “Oğan değil, seçmenler karar verecek”

    “Oğan değil, seçmenler karar verecek”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Ata İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı destekleyeceği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Akşener, kendisinde bu konuda olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapma hakkını bulmadığını, bu değerlendirmeyi Oğan’a oy veren seçmenlerin yapacağını söyledi.

    Kişisel kararını saygıyla karşıladığını belirterek Oğan’a başarı dileyen Akşener, ona oy veren seçmenlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini düşünmediğini ifade etti. Akşener, soru üzerine, Oğan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemesine şaşırmadığını kaydetti.

    Millet İttifakı’nın oy oranını Cumhurbaşkanı Seçimi açısından başarısızlık olarak görmediğini dile getiren Akşener, şöyle devam etti:

    “Ben, birinci turda geçilebileceğine inanmıştım. Son 10 gün sahalarda 45 miting yapmışım, birçoğuna da Sayın Mansur Yavaş ile gittik. Mitinglerde Kılıçdaroğlu’na oy istediğim zaman alkışı görüyorsunuz. Bir de Erzurum’dan sonra ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun birinci turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Şimdi tersinden baktığımız zaman, Cumhur İttifakı’nda AK Parti, 2002’deki oyuna düştü. İlk defa 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşı Meclisi aldılar. Bu, Türkiye açısından bir fayda da getirebilir. Millet İttifakı olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtirebileceğimize inanıyorum. Yasama Cumhur İttifakı’nda, yürütme Millet İttifakı’nda olduğunda hem denge ve denetleme devreye girer hem sonsuz yetkilere sahip cumhurbaşkanı kavramını yeniden sorgulamaya başlarız. İddia ediyorum ki o zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur ve hep beraber Mecliste hiç referanduma gerek kalmadan bütün partilerin ‘Evet’ oyuyla parlamenter sisteme geçiş olur. Bu dengeden dolayı seçmenin lehine olan, Sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi.”

    “SIFIRDAN BAŞLIYORUZ”

    Seçimi kaybetmeleri halinde başkanlık sisteminin bir daha tartışılamayacağını anlatan Akşener, “Biz bunu değiştirmeliyiz. Belki de bu bir şans oldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtirdiğimizde AK Parti de dahil olmak üzere bu sistemi değiştirebiliriz.” dedi.

    Seçim sürecinde gençlerin geleceğine ilişkin fikirlerini anlatmaya yoğunlaştığını, konuşulması gerekenin bu olduğuna inandığını belirten Akşener, “İki aydır et almadığını söyleyen aileler gördüm. Bunları konuşmamız lazımdı. O aileler bana ‘Sen HDP’li misin, masada HDP var mı, sen PKK’lı mısın?’ demiyor. Söylemeye çalıştığım şu, 49’lardan, parti oyundan bahsediyorum, 35’e düşmüş bir yapıdan bahsediyoruz. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur, velinimettir. Seçmeni ikna etmek bizim görevimiz. Eksiğimiz varmış, tamamlamaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    İkinci turda iki tarafın da yarışa sıfırdan başlayacağını belirten Akşener, şunları söyledi:

    “Potansiyel seçmen yaklaşık 12 milyon, sandığa gitmemiş, geçersiz olmuş, boşta kalmış ama aradaki fark 2,5 milyon. Sıfırdan başlıyoruz. Kafa karışıklığı da söz konusu değil. Sadece 2 kişi için oy istenecek. Cumhur İttifakı Sayın Erdoğan’a istiyor, biz de Sayın Kılıçdaroğlu’na istiyoruz. Şimdi daha basitleşti, daha sadeleşti konu. O kızdı, bu küstü, öyle oldu, İYİ Parti şunu yaptı, CHP böyle davrandı, o öyle oldu veya öbür taraf için, bunların hiçbiri geçerli değil. Aradaki fark 2,5 milyonluk bir rakam olduğu için bire bir temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık, şimdi bireye dokunma zamanı. Kapı zili çalmak lazım.”

    Akşener, AK Parti seçmeninden de oy almak için çalıştığını söyledi.

    “KILIÇDAROĞLU’NA KEFİLİM”

    Meral Akşener, Kürtlere, “PKK’lı” olarak bakılmasının yanlış olduğunun altını çizerek, ayrıştırıcı dil kullanılmasına karşı çıktılarını ifade etti.

    Bir soru üzerine Akşener, “Ben Sayın Kılıçdaroğlu’na kefilim. Ne Abdullah Öcalan’ı çıkarır ne PKK ile el sıkışır ne Habur rezaletini yaşatır ne de FETÖ ile el sıkışır.” dedi.

    Akşener, parlamenter sisteme geçmenin ülke için elzem olduğuna inandığını dile getirerek, bunun için de Kılıçdaroğlu’na oy istediğini söyledi.

    Türkiye’de ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, Millet İttifakı’ndaki partilerin bunu düzeltebilecek güçlü kadrolara sahip olduğunu vurgulayan Akşener, şöyle devam etti:

    “Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden, Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Fevkalade yani bu satın alındı. Buna karşılık Sayın Erdoğan ikinci tura kalıp 49,5 alınca ne oldu? Perşembe günü neler oldu? Hatırlayın, kredi limitleri düştü, kredi kartlarıyla ilgili ödemeler problem oldu, sonra ertesi gün geri alındı.”

    “SEÇMENİ ELEŞTİREMEZSİNİZ”

    Akşener, seçim sonuçlarının ardından depremzedelere sosyal medyadan eleştireler yapıldığının hatırlatılması üzerine, bunların çok yanlış olduğunu vurguladı.

    Deprem gibi afetlerin ardından kutuplaşma olmaması gerektiğinin altını çizen Meral Akşener, şöyle konuştu:

    “Seçmen velinimettir, onu eleştiremezsiniz. Talep eden kendine bakacak, ‘Ben nerede eksik yaptım, nerede hata yaptım?’ Dolayısıyla o insanlara oy verdiği için hakaret etme, eleştirme hakkımız bile yok. Ben 15 yıl üniversitede inkılap tarihi anlattım. Demokrasiyi şöyle tarif ederdim: Bu, bilimsel bir gerçekliktir, demokrasilerde her şeyi tartışırsınız, hakaret etmeden, iftira atmadan, bir tek konuyu tartışamazsınız, hür iradeyle verilmiş oyun sonucunu, seçimin sonucunu tartışamazsınız. ‘Ben niye az oy aldım?’ diye tartışamazsınız.”

    “GÜNEY ORDUSU SINIRLARI KORUYACAK”

    Meral Akşener, seçildikleri takdirde Ege Ordusu gibi “Güney Ordusu” kurmayı hedeflediklerini söyleyerek, “Sayın Erdoğan acaba Ege Ordusu’nun 1975’te nasıl kurulduğunu bilir mi? Güney Ordusu o sınırları koruyacak, o ilden, bu ilden asker toplamadan orada bir karargah, bir komutanlık kuracağız.” dedi.

    Seçime CHP listelerinden giren 4 partinin sonuçlara sağladığı katkıya yönelik eleştirilerin hatırlatıldığı Akşener, “Ben o konuda yorum yapamam çünkü CHP’nin talebi bu. Yani ben biliyorum ki DEVA Partisine de Gelecek Partisine de Demokrat Partiye de Saadet Partisine de bizzat Sayın Kılıçdaroğlu bu teklifte bulundu.” ifadelerini kullandı.

  • “Afet Bakanlığı’nın kurulması gündeme gelebilir”

    “Afet Bakanlığı’nın kurulması gündeme gelebilir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci turu için desteğini açıklayan ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’a teşekkür ederek, “Sinan Bey bizim terörle mücadele, Türk dünyasıyla ilişkiler başta olmak üzere, vatanımızın bekasıyla ilgili net tavrımızı çok çok iyi biliyor. Bu konularda en küçük bir tavizimiz yoktur, olmamıştır, olamaz da. Kendisinin dile getirdiği bazı hususları da biz açıklığa kavuşturduk.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın ikinci tur seçiminde kendisini ve Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini açıklamasına ilişkin soruyu cevapladı.

    Geçen hafta Sinan Oğan ile görüştüğü anımsatılan Erdoğan, “Olumlu bir görüşme yapmıştık. Bugün de kendisi bizi ve Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini beyan etti. Kendisine şahsım, bütün yol arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Sinan Bey bizim terörle mücadele, Türk dünyasıyla ilişkiler başta olmak üzere, vatanımızın bekasıyla ilgili net tavrımızı çok çok iyi biliyor. Bu konularda en küçük bir tavizimiz yoktur, olmamıştır, olamaz da. Kendisinin dile getirdiği bazı hususları da biz açıklığa kavuşturduk.” diye konuştu.

    Erdoğan, bu güç birliğinin ülkenin ve milletin faydasına olacağına inandığını belirterek, şöyle devam etti:

    “Ve çok açık bir gerçek, kendilerinin de üzerinde biraz durduğu bu mülteciler, sığınmacılar konusu, vesaire… Bu konuda da biliyorsunuz Suriye’nin kuzeyindeki briket evlerden başlamak üzere, şu ana kadar 450 bin mülteci zaten tekrar yurtlarına döndü fakat şu andaki hedefte 1 milyon mültecinin daha yapılacak yeni konutlarla oralara döneceğine yönelik planımız var. Bu da zaman içerisinde gerçekleşecek. Tabii kendisinin de ifade ettiği gibi bir güven ortamı içerisinde bunların ülkelerine dönüşünü de sağlama gayreti içerisinde olacağız. Tabii burada mutabık kaldığımız en önemli konulardan bir tanesi de Anayasamızın değişmezleri. 66. madde ki bunlar zaten bizim asla ve kata üzerinde herhangi bir sıkıntımızın olmadığı konular, kırmızı çizgilerimiz. Dolayısıyla da bunlarda da mutabık kalıyoruz. Ve bir diğer konu Türk Devletleri Teşkilatı ki bu konuda da başta İlham Aliyev kardeşim olmak üzere Türk devletleriyle biliyorsunuz burada yaptığımız toplantımız vardı. Aynı şekilde Türk devletlerinde yaptığımız toplantılar oldu. Bunlar da bizim yine Türk dünyasıyla olan hassasiyetimizin en güzel örnekleridir.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sinan Oğan’ın cumhurbaşkanı yardımcılığı ya da bakanlık gibi bir talebi oldu mu?” sorusuna cevap vererek, Oğan ile bu tür bir pazarlık yapmadıklarını ifade etti.

    Muhalefetin veya muhalif yapıların bu tür konularda spekülatif bazı arayışların içine girdiğine dikkati çeken Erdoğan, “Böyle bir talep kesinlikle söz konusu olmadığı gibi bütün mesele bugünkü metinde olduğu gibi yani bir Afet Bakanlığının kurulması gibi bir tespiti var çünkü bizde şimdi tabii AFAD var da ama bu bir bakanlık boyutunda değil. Yani bunu bakanlık boyutuna çıkarmak gibi bu metinde de yer alan böyle bir durum söz konusu. Yani bunlar üzerinde düşünülebilecek konular. Bunlar birer ilke olarak hep üzerinde durulabilir. Yani bu bir AFAD olarak değil de bir bakanlık olarak da yarın bir gün gündeme gelebilir.” ifadelerini kullandı.

    “MÜLTECİLER NOKTASINDA BİR PLANLAMA VE YOL HARITASI ÇIKARILABİLİR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sığınmacıların geri dönmesiyle ilgili bir takvimlendirme söz konusu mu?” sorusunu “Şu an itibarıyla tabii derdimiz bir an önce bu pazar gününü atlatmak. Atlattıktan sonra da bu konuyla ilgili, mülteciler noktasında bir planlama ve yol haritası çıkarılabilir. Ne kadar zamanda bunların dönüşü sağlanabilir? Biliyorsunuz bizim ‘dörtlü’ olarak da Moskova’da yapılan bazı çalışmalar var. Rusya, Türkiye, Suriye, İran, çalışma devam ediyor yani bu çalışmalar çerçevesi içerisinde bunlar da zaten gündeme alınabilir ve ne kadar kısa zamanda bu mültecileri kendi ülkelerine döndürürüz, bunun adımlarını da atarız.” diyerek yanıtladı.

    CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de 10 milyon mültecinin varlığından söz ettiği, buna ek olarak 10 milyon mültecinin daha Türkiye’ye geleceğine ilişkin konuşmasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları belirtti:

    “Bu Kılıçdaroğlu’nun maalesef her zaman yalan üzerine bina edilmiş bir anlayışı var. Yani yalanı tanımlamak istiyorsanız Kılıçdaroğlu’na bakmanız lazım, hayatı yalan. Yani buna deseniz ki o 10 milyonu neye dayanarak söylüyorsun? Söyleyeceği hiçbir şey yok. Bunların bütün belgeleri, belgeleri bizde. Yani nefret söylemleriyle günü kurtarmaya çalışıyor. Sorsan ‘Sosyal demokratız.’ der ama bir haftada Nazi Almanyası’ndaki nasyonal sosyalistlerden hiçbir farkları kalmadı. Bunların tamamı rövanşist. Bu zihniyetin ürünü olan söylemler, bunlarla geçiniyor. Türkiye’nin hiçbir meselesi fevri adımlarla çözülmez. Ve tüm vatandaşlarım müsterih olsun. Sınırlarımız en son teknolojilerle donatılmış vaziyette. Türkiye’nin sınırları hiç olmadığı kadar güvendedir. Ve buralardan taviz vermemiz mümkün değil. İkinci bir konu, biz başından beri sığınmacıların güvenli ve gönüllü geri dönüşlerini zaten destekliyoruz. Şimdiye kadar 560 bine yakın sığınmacı terörden arındırılan bölgelere döndü. Suriye’den terör örgütleri temizlendikçe bu sayı daha da artacak. Bununla ilgili bir başka adım, Suriye rejiminin temsilcilerinin de olduğu malum bu az önce söylediğim dörtlü diyalog sürecidir. Bu devam ediyor. Kısa süre önce bakanlar seviyesinde görüşmeler oldu. Burada da çok olumlu sinyaller alıyoruz.”

    Erdoğan, diğer bir çalışmalarının da sivil toplum kuruluşlarının ve kardeş ülkelerin desteğiyle yapılan briket evler olduğunu söyledi.

    İlk etapta bir milyon, belki de daha fazla mültecinin kendi topraklarına dönmeleri için bu projeleri de yürüttüklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Bu konuda hem devlet hem STK’ler el ele bu projeleri yürütüyor. Konutlar bittiğinde bu insanlar da kendi topraklarına inanıyorum ki gönüllü olarak döneceklerdir. Ama CHP Genel Başkanı’nın dediği gibi Suriye’nin kuzeyinde askeri çekerseniz hem Türkiye güvende olmaz hem de göçler daha da artar. Kilis’e, Hatay’a, Urfa’ya ve diğer sınır şehirlerimize tekrar roketler düşmeye başlar. Terör örgütlerinden kaçan insanlar sınırlarımıza tekrar akın eder. Kılıçdaroğlu’nun esas yapmak istediği, Türkiye bir Boraltan Köprüsü utancını yaşasın istiyor. Hani, ‘Bizi Ruslar öldürmesin, Ermeniler öldürmesin, siz öldürün.’ demişlerdi ya. Şimdi de benzer bir şeyi, CHP’nin çaldığı bu kara lekeyi biz on yıllar sonra Karabağ’ın kurtuluşuyla ancak temizledik. Ve milletimiz bir daha benzer vicdansızlıklara izin vermeyecektir. Sığınmacılar üzerinden saçılan düşmanlık tohumları tutmayacaktır. Biz, bu meselede başından beri insani, İslami ve vicdani duruş sergiledik. Bundan sonra milletimize yakışanı yapacağız, Türkiye’ye yakışan neyse biz bunu yapmalıyız. Yani bir Alman kalkıp da Suriyeliyi alıyorsa, Amerika alıyorsa biz benzer bir şeyi seçerek güvende niye yapmayalım?”

    “KILIÇDAROĞLU’NUN KARAKTERİNİN, YAPISININ NE OLDUĞUNU MİLLİYETCI KANAT GAYET İYİ BİLİYOR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sinan Oğan’ın kendisine ve Cumhur İttifakı’na desteğini açıklamasının ardından muhalif kesimlerce eleştirilmesine ilişkin, “Bu, bizim beklentimizdi. Yani Sinan Bey’e karşı, muhalif kesimin bu tür linç kampanyalarının içerisine girecekleri beklentimizdi. Ve beklentimiz aynen tahakkuk etti. Tabii bunun dışında farklı bazı ağızlar da çıkabilir. Onlar da aynı şeyleri yapabilir ama Sinan Bey duruşuyla, bugünkü açıklamasıyla zaten tavrını ortaya tam manasıyla koymuş vaziyette. Temennim odur ki inşallah 28’indeki milletimin teveccühü, milletimin duruşu, Sinan Bey’in de duruşuyla bütünleşerek gereken cevap, gereken mercilere, yerlere verilecektir. Tabii linç kültürü ne yazık ki CHP’nin ruhuna işlemiş durumda. Nefret söylemiyle malul bir yapı var karşımızda. Biz özellikle ‘sevgi kültürü’ hakim olsun istiyoruz ama CHP’de böyle bir anlayış maalesef söz konusu değil.” şeklinde konuştu.

    Erdoğan, Millet İttifakı’nın 14 Mayıs seçimleri sürecindeki kampanyalarında “kalp ve sevgi” işaretleri kullandığının hatırlatılması üzerine “(Kılıçdaroğlu’nun sözleri) Şu ifadelerle bunu bırakmış gibiler. Öyle parmaklarla kalp işareti yapmak işi bitirmiyor.” dedi.

    “(Kılıçdaroğlu) Bir söylem değişikliğine gittiğini ve ‘milliyetçi’ bir söylem içerisinde girdiğini görüyoruz. Sizce milliyetçi seçmende bir karşılık bulur mu?” sorusunu cevaplayan Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Bay bay Kemal’in bu tür yaklaşımları falan tutmaz çünkü herkes istikametini belirlemiş durumda. Bu istikametle de 28’ine yürüyor. Ve Kılıçdaroğlu’nun karakterinin, yapısının ne olduğunu milliyetçi kanat gayet iyi biliyor. Dolayısıyla da ‘Kırk yıllık kani, olur mu yani’ misali bu değişmez. Dolayısıyla da kararını veren milliyetçi kesim bu atılacak adımları da atacaktır. Millet, terör örgütlerinin uzantılarıyla yol yürüyenlere sandıkta dersini verdi birinci turda. Şimdi yani Kılıçdaroğlu bir taraftan Kandil’le irtibat halinde olacak, onlarla beraber video kasetler hazırlayacak. Bir diğer taraftan ‘Selo’yu (Selahattin Demirtaş) çıkarmak istiyorsanız oyunuzu bize vereceksiniz.’ diyecek. Şimdi bunu diyen Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın, Kürt vatandaşımızın ölümüne neden olan değil mi? O neden oldu? Ve ardından ‘Eğer Selo’yu çıkarmak istiyorsanız oyunuzu bize vereceksiniz.’ Bu bizim konvansiyonel medyanın hepsinde yayınlandı. Herkes bunları izledi, gördü, biliyor. Yani dağdaki teröristlerden hapistekine, Avrupa’dakilerden firari FETÖ’cülere kadar ne kadar ülke ve millet düşmanı varsa CHP Genel Başkanı’na oy istediler. Yapılan bu skandal açıklamalara dair 14 Mayıs’tan önce tek kelam etmediler. Hatta meydan meydan dolaşıp cezaevlerini boşaltacaklarının sözlerini verdiler. Gerek Kılıçdaroğlu gerek yandaşları tüm bunları yaptılar. Hatta hatta eli kanlı caniler için dillerinden ‘sayın’lar, ‘bey’ler hiç eksik olmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Van’da yaptığı konuşmada, oradaki bütün dinleyenler ne diyordu? ‘Kan, kan, kan, intikam, intikam.’ Bunları izledik, bunları kimin karşısında söylediler? Ha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, belediye başkanlığında çok başarılı ve buradan bırakıyor belediyedeki görevini, farklı illere gidiyor. Van’da da aynen bu tabloyu orada yaşadık. Ve tamamıyla terör örgütünün işaretleriyle, selamlamaları ve bunları gördük. Milletim bu maskeli baloya sandıkta ‘Dur’ dedi. İnşallah benim milletim bu oyuna gelmeyecek ve iki turda da gereğini yapacaktır.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs öncesinde eli kanlı teröristleri “çiçek” ve “çocuk” olarak gören Kılıçdaroğlu’nun seçim ikinci tura kalınca birden milliyetçiliğin önemini anladığını ancak milletin buna kanmayacağını söyledi.

    Gazeteci Abdulkadir Selvi’nin “Birinci turda Kandil ve HDP, Sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu’nu destekledi. İkinci turda da hem Kandil hem HDP destekleme kararı aldıklarını ilan ettiler ama Kılıçdaroğlu ikinci turda hızlı bir şekilde Türk milliyetçiliğine döndü. Türk halkını ikna edebilir mi bu tavrıyla? Halkımız bunu samimi bulur mu?” sorusu üzerine Erdoğan, “Yani bunlar yalan olduğu gibi takiyede de bir numara, bilgisizliğin her türlüsü bunlarda var. CHP Genel Başkanı’nın çıkarı için suistimal etmeyeceği, koltuğunu korumak için kullanmayacağı hiçbir değer, ilke olmadığını zaten gördük.” ifadelerini kullandı.

    Milliyetçilerin adresinin belli olduğunu, bunun da Cumhur İttifakı olduğunu belirten Erdoğan, “Buna yeni adımla Sinan Bey (Oğan) de aynı şekilde katılmıştır. Yerli ve milli bir duruş, bir çıkışla güçlenerek ikinci tura inşallah gireceğiz.” diye konuştu.

    Selvi’nin “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da sizin Öcalan’ı serbest bırakmak istediğinizi hatta bu konuda üç kez girişimde bulunduğunuzu söyledi. İletişim Başkanılığının Dezenformasyonla Mücadele Birimi hemen yalanlamasına rağmen o iddiasını sürdürüyor. Sizin böyle bir çabanız oldu mu” sorusuna Erdoğan “Şimdi Kılıçdaroğlu peşine taktıklarında da akıl ve izan bırakmadı. Yalancılık huyunu etrafındaki herkese bulaştırdı. Yani bunlara hem yalancı hem cahil, ne derseniz deyin. Asılsız iddialarla, yalanlarla siyaseti kirletmeye çalışıyorlar. Ne diyor? Güya 2003, 2006, 2013 yılında AK Parti terörist başına af getirmek için girişimde bulunmuş. Öyle bir yalan olabilir mi?” yanıtını verdi.

    Erdoğan, 2013 yılındaki tasarının açık olduğunu, Mansur Yavaş’ın tasarıyı imzalayanlar olarak zikrettiği Abdullah Gül ve Mehmet Ali Şahin’in o tarihte Bakanlar Kurulu üyesi olmadığını belirterek, şunları belirtti:

    “2003’te bahsettiği Topluma Kazandırma Kanunu… Burada amaç herhangi bir suça karışmamış örgüt mensuplarının teslim olup, örgütün çözülmesini sağlamak. O zaman ilk defa çıkarılan bir kanun da değil. Geçmişte 1985 yılına dayanıyor, 2003 yılına kadar birkaç kez revize edilmiş. Bunun zaten özellikle de Milli Güvenlik Kurulundan bir çıkış süreci var. Burada amaç mensuplarının terör örgütünü terk etmelerinin ve örgütte çözülmenin sağlanması. Bu kanunun çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu kararları da belirleyici. Bu zatın ekranda gösterdiği kanunun içeriğinden bile haberi yok. Yani bu çakma bir avukat, böyle bir durum mu var? Orada zaten şu çok açık bir şekilde belirtiliyor. Terör örgütünü sevk ve idare edenler bu konudan yararlanamazlar.”

    “BİZİM TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI TUTUMUMUZU İNLERİNDE IMHA ETTİĞİMİZ TERÖRİSTLERE SORSUNLAR”

    Gazeteci Selvi’nin “Öcalan dahil değil” ifadeleri üzerine Erdoğan, terörist başının yararlanamayacağını, TCK’nın 125. maddesinden mahkum olduğunu, Yavaş’ın bundan haberi olmadığını, AK Parti’nin hükümetleri döneminde hiçbir şekilde terörist başını hapisten çıkarma düzenlemesi yapılmadığını vurguladı.

    Erdoğan, muhalefetin bu gerçeğe rağmen milleti aldatmaya çalıştığını dile getirerek, şöyle devam etti:

    “Bizim terör örgütlerine karşı tutumumuzu inlerinde imha ettiğimiz teröristlere sorsunlar. Neyse ki milletim bunlara itibar etmiyor. Biz terörle mücadele tarihimize yeni bir konsept geliştirdik. Terörü, teröristleri ve elebaşlarını sınırlarımız içinde olduğu gibi sınırlarımız dışında da etkisiz hale getiriyoruz. Terör örgütünü biz böyle gerilettik, terör örgütünün çok etkili isimlerini inlerinde etkisiz hale getirdik. PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla işbirliği yapıp da yalandan geçmiş defterleri karıştırıp alacak çıkarmaya çalışıyorlar. Yaptıkları bu ama bizim bu konuda da defterimiz tertemiz, buradan onlara ekmek çıkmaz. Nitekim İletişim Başkanlığımız da bunları çok açık net açıkladı.”

    Selvi, bu açıklamaların ardından “Birinci turda ‘İmralı’nın kapısını kırıp Öcalan’ı çıkaracağız’ diyen HDP ve Kandil’e ses çıkarmadılar ama ikinci turda Türk milliyetçilerinin oylarını kazanabilmek için bu kez sizin Öcalan’ı serbest bırakmak istediğinizi söylediler. Bu inandırıcı olur mu?” sorusunu Erdoğan’a yöneltti.

    Bunun tamamıyla yalan ve aldatmaca olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Yani kalkıp da terörist başına yol açmak onun önünü açmak gibi bir durum olmuş olsa şu 15 sene, 20 sene içerisinde biz zaten çok daha farklı adımlar atabilirdik ama böyle bir şey oldu mu, mümkün mü? Yani bizim Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde bunların başına başına inişimiz neyin ifadesidir? Hepsi ortada, bunlar kendileri böyle bir adım attılar mı? Terör örgütleriyle el ele, omuz omuza olan bay bay Kemal değil mi?” değerlendirmesini yaptı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün parlamentodaki uzantılarıyla parlamentoda gidip görüşmeler yapan, dağdakilerle video çekimleri yapan kişinin de Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.

    Kılıçdaroğlu’nun yine aynı desteği istediğini dile getiren Erdoğan, “Onlarla omuz omuza yürüyeceksin, ondan sonra utanmadan, sıkılmadan biz Selo’yu da bırakırız diyecekler. Kapıları kırarız, bebek katilini de çıkarırız diyecekler.” ifadelerini kullandı.

    “14 MAYIS GECESİ YAPILANLAR TAMAMEN UTANÇ VERİCİ BİR TABLO”

    Pelin Çift’in 14 Mayıs’ta CHP’den yapılan açıklamaları sormasının ardından Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın seçimlerde önde olduklarına ilişkin açıklamalarının bulunduğu görüntüler izletildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüntüleri izlemesinin ardından şu şekilde konuştu:

    “14 Mayıs gecesi yapılanlar tamamen utanç verici bir tablo. Bunlar siyasi çiğlik örneği olarak tarihimizdeki yerini almıştır, vatandaşın gözünün içine baka baka aynen genel başkanları gibi bunlar da yalan söylüyorlar. Bunu da ellerindeki veriye rağmen yaptılar ama ellerindeki veriler yanlış, sandık sonuçları sayısal veridir. İki artı ikinin dört etmesi kadar gerçek ve doğrudur ama işin içinde CHP yöneticileri varsa bilin ki yalan da vardır, sahtekarlıkta vardır. O gece sandıktan çıkan sonuçlar CHP yöneticilerinin kimyasını bozdu. Panikle ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteydiler. Baktılar ki kaybediyorlar hemen yalana sarıldılar. Çünkü tabanlarını bir şeyle ikna etmeleri lazımdı. Anadolu Ajansını asılsız iddialarla itham etmeye kalktılar.”

    CHP’de kaybetmenin pek çok bahanesini bulabileceğini ama kendilerinde hiçbir hata bulmayacaklarını kaydeden Erdoğan, “Daha seçim sonuçlarını bile doğru düzgün açıklayamayanların ülkeyi yönetmesi mümkün mü? Ya bu kadar teknik bir meselede çuvallayanların Türkiye’yi küresel krizlerden sahili selamete çıkarması mümkün mü? Elbette mümkün değil, bizim gibi vatandaşlarımız da bunu görüyor, oyunun rengini buna göre belirliyor. Şimdi bütün mesele pazar günü de bu tabloyu inşallah çok daha güçlü bir şekilde sandıklarda göreceğiz. Farklı bir şekilde de inşallah milletim bunlara ikinci turda gereken dersi verecektir.” dedi.

    İkinci turla ilgili “rehavet” uyarısının hatırlatılması üzerine Erdoğan, kendi rakiplerinin Kılıçdaroğlu veya CHP olmadığının altını çizerek, rakiplerinin rehavet ve zafer sarhoşluğu olduğunu söyledi.

     “FARK REHAVETE VE ZAFER SARHOŞLUĞUNA GÖTÜRÜRSE YANLIŞ OLUR”

    Erdoğan, arada 5-5.5 puanlık bir fark olduğunu anımsatarak, “Şimdi bir fark eğer bir rehavete, bir zafer sarhoşluğuna götürürse tabii yanlış olur, tehlikeli olabilir. Bir diğer konu da tabii şimdi özellikle de Sinan (Oğan) Bey’in bizi destekleyeceğine dair bugün yapmış olduğu açıklama. O da tabii bir yerde bir güç devşirmesidir diyebilirim. Tabii bu potansiyel devşirme de özellikle bu pazarla ilgili olarak inşallah çok daha farklı bir gelişmeye vesile olacaktır. Özellikle de ‘yerli ve milli bir söylem’ Sinan Bey’in söyleminde hakim. Bu yerli ve milli söylemin bizim söylemlerimizle bütünleşmesi inşallah pazar günü sandıkların çok daha farklı bir şekilde kenetlenmesine de vesile olacaktır diye düşünüyorum.” diye konuştu.

    Pelin Çift’in “Muhalefet sistem tartışması başlattı ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi vadetti ama günün sonunda ortaya çıkan Cumhur İttifakı’nın büyük bir zaferiydi. Bunu acaba aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik bir güven olarak da algılamak mümkün mü?” sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:

    “Bir defa hatırlarsanız güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyle ilgili kampanya süreçleri başladığında bunu çok kullandılar ama kampanya süreci ilerledikçe artık güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyi konuşmadılar. Biz ise başından itibaren neyi ifade ettik, başkanlık sistemini ifade ettik. Nitekim yani başkanlık sisteminin getirilerini çok açık net ortaya koyduk. Neydi? Karar almada sürecin çok seri işlemesi. İki, herhangi bir adımı atmada kalkıp da böyle koalisyonlarda Türkiye’nin çektiği çileleri başkanlık sisteminde çekmeyeceğimiz, böyle şeyler olmayacaktır.”

    DEPREMZEDE ÖĞRENCILERE “BURS” MÜJDESİ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedelerin bu konuyla ilgili tepkilerinin kendisine ulaştırılıp ulaştırılmadığına dair soru üzerine, “Depremzedelerin bir defa oradaki katılımları gerek Hatay’daki, meydandaki katılım muhteşemdi. Aynı şekilde Defne’deki katılım muhteşemdi. Biz tabii tek tek insanların kalbini okuyamayız, ciğerini okuyamayız. Ama oraya meydana gelenlerin tavrı açık, net her şeyi zaten söylüyordu. Ve biz bunu görerek gerek şahsım, gerek Devlet (Bahçeli) Bey gerek Fatih (Erbakan) Bey, hepimiz de tabii mutmain olduk. O şekilde de orada ayrıldık.” dedi.

    Erdoğan, şu anda hala yurtlarda kalan depremzedeler olup olmadığına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

    “Şu anda hala bizim Kredi Yurtlar Kurumunun, bütün o yurtlar hala bu hizmeti sürdürüyorlar. Ta ki yeter artık denilene kadar. Yani yemeleri, içmeleri, her şeyleriyle biz bu süreci devam ettiriyoruz. Zaten inşallah bu yeni dönemde de bir taraftan yurtların yapımı, inşası devam edecek. Depremin ilk anından itibaren devletimizin bütün bu yurtlarını, spor tesislerini, gençlik merkezleri ve kamplarımızı depremzedelerimize açtık. Yurtlarımızda da 383 bin 307 depremzedeyi ağırladık. Halen 30 bini deprem bölgesinde olmak üzere toplam 132 bin kardeşimizi misafir ediyoruz şu an itibarıyla. Yurtlarımızda kalan depremzedelerimize 3 öğün sıcak yemek hizmeti veriyoruz. Anaokulu ya da kreş çağındaki yavrularımız için sınıflar oluşturduk. El sanatları, kültür sanat atölyeleri açtık. Bunlar devam ediyor. Lise ve üniversitelere hazırlanan evlatlarımız için takviye kurslar düzenledik. Psikososyal ekiplerimiz yurtlarımızdaki depremzedelerimize ayrıca destek veriyor. Bu çalışmalara ek olarak, depremde yakınlarını, anne, baba, çocuklar, kardeş, kaybeden veya evi, iş yeri, orta veya üstü hasarlı olan depremzede öğrencilerin tamamına burs verilecek. Bunu ilk defa açıklıyorum. Tamamına burs verilecek. Kredi almakta olanların kredileri bursa dönüştürülecek. Yurtlarda kontenjan ayrılacak ve yurtlara öncelikli onlar yerleştirilecek. Öğrencilerimiz Gençlik ve Spor Bakanlığına başvurarak bu imkanlardan yararlanabileceklerdir.”

    Bu açıklama üzerine sorulan “Burs aldıklarında geri ödeme olmayacak değil mi?” sorusuna Erdoğan, “Hayır” yanıtını verdi.

    “CHP SEÇMENİ, KILIÇDAROĞLU VE EKİBİNE 28 MAYIS’TA ‘ARTIK YETER’ DİYECEKTİR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim gecesine işaret ederek, “Eski CHP Milletvekili Mehmet Sevigen ’40 milletvekili verdik. 40 haramiler CHP’ye çöktüler’ dedi. Sizin ifadenizle de ‘Türk siyasi hayatının en büyük yankesiciliği’ yaşandı, ortakları çöktüler. Bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Tabii şimdi Kılıçdaroğlu ne diyor, ‘Ben hesap uzmanıyım’ diyor. Ya böyle bir hesap uzmanlığı olabilir mi? Eğer böyle hesap yapa yapa CHP’yi bu durumlara düşürdüyse pazar günü bana göre çok çok önemli hesaplar yapılacaktır. Geçen gün de söyledim, masa arkadaşları CHP Genel Başkanı’nı sazan sarmalına almışlar, bir güzel de işletmişler. Bunu ancak sandıklar açıldıktan sonra fark etti. Hepsini toplasan yüzde 1’i dahi bulmayan 4 partiye 40’a yakın vekili altın tepside hediye etti. Şimdi bu yaptıklarını görünce, genel müdürlüğü döneminde SSK’yi nasıl batırdığını daha iyi anlıyoruz. Bürokrasideyken SSK’yi batırdı. Siyasete atıldı, şimdi de CHP’yi batırıyor. Ama CHP seçmeninin Kılıçdaroğlu’nun gözünde zerre kadar değeri yok. Kendi seçmenine sürekli ‘Benim istediğime tıpış tıpış oy vereceksiniz’ diyen bir zatın, millete ve milli iradeye saygısı olabilir mi? Kendi partisine saygısı olabilir mi? Onun için varsa yoksa koltuğunu korumak esastır. Her şeyden önce bu, Gazi’nin hürmetine CHP’ye oy veren vatandaşlarımıza da bir hakarettir. İnanıyorum ki CHP seçmeni, Kılıçdaroğlu ve ekibine 28 Mayıs’ta ‘Artık yeter.’ diyecektir.”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “Anayasa değişikliği için Cumhur İttifakı’yla çalışmaya hazırız” şeklindeki ifadelerine yönelik değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

    “Ülkemizi milli irade eliyle hazırlanan yeni bir anayasaya kavuşturmak bizim en büyük arzumuz. Yeni dönemde en büyük gayretlerimizden biri bu konu olacak. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden biri de bu yeni anayasa meselesi. Bir darbe dönemi ürünü olan anayasadan demokrasimizi kurtarmak istiyoruz. Elbette bunu da en geniş mutabakatla yapmayı arzu ediyoruz. Cumhur İttifakı olarak önce tabii kendimiz bir değerlendirme yapacağız. Atılacak adımları yine Cumhur İttifakı olarak belirleyeceğiz. İnşallah bu uzlaşıyı sağladıktan sonra diğer tekliflere de bakacağız ama şu bir gerçek ki önce Cumhur İttifakı olarak bu işi nasıl sağlam bir zemine oturtabiliriz. Çünkü şu anda genel başkan veya lider olarak ortada olanlar 28 Mayıs’tan sonra acaba ortada olacaklar mı? Onların herhangi bir inisiyatifi olacak mı? Şimdi 28 Mayıs’ta Cumhur İttifakı olarak, Erdoğan olarak eğer inşallah bu sandıklardan çıkmamız halinde devran tamamen değişiyor. Bunların hemen hemen tamamı ne olacak, siyasi mevta olacak. Onların artık kendi milletvekilleri üzerinde ne kadar inisiyatifi olabilir bilemem. Devran değişecek. Yeni bir aritmetik ortaya çıkıyor. Yeni bir yapı ortaya çıkıyor. Bu yeni yapıda Türkiye geleceğe çok farklı bakacak. Görelim, Mevlam ne eyler, ne eylerse güzel eyler.”

    “MENFAAT TEMELLİ BİR BİRLİKTELİK VAR KARŞI TARAFTA, BÖYLE IÇ KAVGALAR OLACAK”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Babacan’ın bu açıklaması bir yandan da ‘Daha şimdiden ikinci tur seçim olmadan Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını gördü ve şimdiden Kılıçdaroğlu’nu terk etmeye başladı.’ şeklinde yorumlandı. Katılır mısınız buna?” sorusu ve “Hatta Meral Akşener, Ali Babacan’ın açıklamasından sonra dedi ki ‘Ne söylediğin kadar, ne zaman söylediğin de önemlidir.’ minvalinde bir açıklama yapmıştı.” hatırlatması üzerine, şunları söyledi:

    “Bunlar tabii çok çok önemli. Tabii bir taraftan kongre kararları alınıyor. Bir taraftan gemiyi terk etme dönemi başlamış olabilir. Bütün bunlarla beraber ‘Sen mi iyiydin, ben mi iyiydim?’ bunlar başlayabilir ama bütün her şey bir tarafa pazar günü benim milletim birinci turun aksine çok daha farklı rövanşist bir oy kullanmaya giderek inşallah bu adımı atacaktır diye düşünüyorum. Ve ben milletime ‘Sakın ha rehavete kapılmayın. Zafer sarhoşluğuna girmeyin. Ve birinci turdan çok daha farklı bir şekilde sandıklara hücum ve sandıklarda da inşallah bu ikinci turun neticesini Erdoğan evladına sahip çıkarak neticelendirsin.’ diyorum.”

    “Anladığım kadarıyla bu ‘rövanşist’ ifadesini CHP seçmeninin, Kılıçdaroğlu’ndan hesap sorması olarak kullanıyorsunuz. Öyle mi?” sorusu üzerine Erdoğan, “Aynen öyle.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii menfaat temelli bir birliktelik var karşı tarafta, böyle iç kavgalar orada olacak ama ilke ve ahlak temelli birlikteliklerde ise esas olan dava arkadaşlığıdır. Biz bir dava arkadaşlığı içerisinde şu anda bu yolda yürüyoruz ve pazar günü de inşallah dava kardeşliğinin neticesini tüm milletimiz sandıklarda bizlere gösterecektir.” ifadelerini kullandı.

    BATI MEDYASININ SEÇİM YORUMU

    Batı medyasının seçim sürecine dahil olmasına ilişkin soruyu cevaplayan Erdoğan, “Türkiye’deki demokratik kazanımlarımızın birçoğunu biz bugüne kadar hep manşetlerle mücadele ederek elde ettik ve onlarla mücadele ede ede buralara geldik. Millet bizim yanımızda yer aldığı sürece terör örgütlerinin, tefecilerin, emperyalistlerin hepsiyle biz mücadele ederiz. Batılıların ‘Erdoğan gitsin.’ demesini yadırgamam. Çünkü Erdoğan millidir ve yerlidir. Terörün kökünü kazıdığımız için bizden hazzetmezler. Dikkat edin, bütün Batılı dergiler hepsi ‘Erdoğan gitsin’ diye kapak yaptılar. IMF’yi Türkiye’den çıkardığımız için, borcu kapattığımız için bizi istemezler. Çünkü CHP de dahil hepsi IMF’yi yeniden Türkiye’ye sokmak için çok gayret ettiler. Otellerin lobilerinde CHP’nin sözcüsü ve İYİ Parti’nin sözde eski Merkez Bankası Başkanı olan zat, bunlar birlikte bunlarla görüşmeler yaptılar. Ve bu görüşmelerden ‘Türkiye’ye IMF nasıl borç verecek?’, bunun kulislerini attılar.”

    IMF’yle ilgili 2013’te bir adım attıklarını ve 23,5 milyar dolar borcu ödeyerek hesabı kapattıklarını, IMF’yi Türkiye’den çıkardıklarını anlatan Erdoğan, o zaman Merkez Bankasının rezervinin 27,5 milyar dolar olduğunu anımsatarak, şu an o zamana göre çok daha toparlamış vaziyette olduğunu söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu arada kültürel anlamda da bazı adımlar attıklarını, Ayasofya’yı özgürleştirdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:

    “Ayasofya’yı özgürleştirdiğimiz için bunlar bizden nefret ederler. Özellikle savunma sanayisinde attığımız adımlarla onlar bize ‘Hoş geldin’ derler mi? Ya bu kadar yoğun bir şekilde savunma sanayisinde güçlenen, yüzde 20’si yerli olan ama daha sonra bunu yüzde 80’e yerliyi savunma sanayisinde çıkaran bir Türkiye’den bunlar hoşlanırlar mı? Artık onlardan biz silah, mühimmat almadığımız için tabii ki bizi sevmiyorlar, sevmezler ve bundan sonra daha da güçlenerek ileri gittiğimiz için bunlar bizi sevmezler, sevmeyecekler ama biz onlara bakarak adım atmıyoruz ki, biz milletimize bakıyoruz. Milletim onlara 14 Mayıs’ta işte bu cevabı verdi. İnşallah 28 Mayıs’ta da bunun sağlamasını benim milletim yapacaktır.”

    TCG Anadolu’ya gösterilen yoğun ilgiye değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “İşte düşünün yani bizim TCG Anadolu uçak gemimiz Sarayburnu’na geliyor. Kuyruklar tükenmedi. İzmir’e gidiyor, hakeza öyle. Niye? Kendi uçak gemisini bu ülke kendisi yaptı. İnşallah yeni dönemde -görüşmelerimi daha önceden zaten yapmıştım- aynen TCG Anadolu’yu yaptığımız gibi ama İspanyollarla ama İngilizlerle aklınıza neresi gelirse tekrar bunun bir büyük segmentini inşallah yapacağız ve böylece denizlerde Türk ordusu, Türk denizcileri çok daha güçlü bir hale gelecek. Zaten hani fırkateynler filan bunları yapıyor, bu leblebi çekirdek gibi. Artık bunların ihracını yapar noktaya zaten Türkiye olarak geldik. Denizaltılarımızı yapıyoruz. Ve bu konuda tabii özellikle yani Almanlarla, farklı ülkelerle birlikteliklerimiz inşallah bu adımlarımızı çok daha güçlü atmamıza neden olacaktır.” şeklinde konuştu.

    Saadet Partisinin Necmettin Erbakan’ın partisi olması diye bir durumun söz konusu olmadığını dile getiren Erdoğan, “Saadet Partisinin, Hocamızın partisinin devamı diye bir niteliği kalmamıştır, yoktur çünkü Hocamızın partisinin başında olan kişi kalkıp da Kılıçdaroğlu’nun, affedersin, anonsunu yapacak kadar zavallı duruma düşmez. Bunlar bu duruma düştüler. Şu anda Erbakan Hocamızın oğlunun kurduğu Yeniden Refah Partisi, onunla mukayese edilemeyecek derecede çok daha farklı bir konumda. En azından kendi logosuyla girmek suretiyle 5 milletvekilliği çıkarması da bunun ne kadar onurlu olduğunu göstermiştir. Saadet ise işte Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu hesap tekniklerinden almış olduğu milletvekillikleriyle herhalde yoluna devam edecek.” diye konuştu.

    Savunma sanayisinde atacakları adımların Batı’nın ilerisinde olması durumunda bundan rahatsızlık duyulabileceğini ifade eden Erdoğan, “Yani TCG Anadolu, Kızılelma, Anka 3, Kaan savaş uçağımız, Hürjet, Atak helikopteri, Altay tankımız ve daha sayamadığım birçok yeni sistemimiz, özellikle mühimmatımız, silahımız var. Tabii bunlar onları rahatsız ediyor. Bunların hepsi, kendi savunma kabiliyetimizi arttırmaya yönelik çalışmalarımız. Peki siz, bizim bu çalışmalarımızdan dolayı Azerbaycan’dan, Katar’dan, Libya’dan rahatsızlık ifadesi duydunuz mu? Hayır. Başarımızdan rahatsız olanlara baktığımızda kimin dost, kimin düşman olduğunu daha net görebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “YENİLİKÇİ HAMLELERİMİZİN ÖNÜNÜ KİMSE KESEMEYECEK”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede ve savunma sanayisinde Türkiye’nin hep yalnız bırakıldığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

    “‘Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.’ dedik ve dediğimizi yaptık. Bu hamleleri milletimizin bekası, ülkemizin geleceğini güvence altına almak için yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Yenilikçi hamlelerimizin önünü kimse kesemeyecektir. Birileri rahatsız oluyor, birilerinin huzuru kaçıyor diye kendi planlarımızı, programlarımızı bozamayız, bozmayacağız. Savunma sanayimizi, özellikle belirlediğimiz planlama, program çerçevesinde yoluna devam edeceğiz ki güçlenerek yarınlara ulaşalım ama bu şu andaki muhalefetle kesinlikle yapılamaz çünkü onların böyle bir derdi yok.”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “İHA’lara, SİHA’lara da dokunacağız, hesap soracağız.” şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Kalkıp kendi milli, yerli savunma sanayiinde ‘Ona dokunacağız, buna dokunacağız.’ derken bu ülke yalnız değil ki. Nereye dokunuyorsun? Kimsin, nesin sen? Böyle bir yetkiyi nereden aldın? Böyle bir şey olabilir mi? Yani bunların bir defa özellikle bu ülkenin kendi milli derdine, yerli derdine saygıları yok. İşte onlara bu cevabı vermek için, onlara bu hesabı sormak için bu pazar günü, özellikle benim halkım milli ve yerli olarak kendi savunma sanayiine, kendi ülkesini korunmasına, terörle mücadelesine sahip çıkma uğruna inanıyorum ki Cumhur İttifakı’na desteğini çok daha güçlü verecektir, Erdoğan’a desteğini çok daha güçlü bir şekilde verecektir.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şırnak’ta şehit edilen askerle ilgili soruya, “İş terse döndüğü anda Bestler Dereler’de 5 şehidimiz oldu. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı, gereği yapıldı. Şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Hepsinin yakınlarıyla telefon görüşmelerimi yaptım. Onlara da sabırlar diledik. Karşı operasyonlarımız devam ediyor. Terör örgütü ne karar alırsa alsın biz, PKK ve uzantılarına karşı mücadelemizi yurt içi ve yurt dışında sürdürmeye kararlıyız. İnlerini başlarına yıktık, yıkıyoruz ve yıkacağız. Bu terör örgütleri pazarlık yaptıklarına karşı eylemsizlik kararı almıştır. Masa arkadaşlarına bunlar sözler verdiler. Biz kimseyle pazarlık yapmadık. Sözler vermedik. Teröristi gördüğümüz yerde imha etmekte kararlıyız.” cevabını verdi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun terör örgütleriyle ortaklığının artık alenileştiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Onlarla beraber yol haritasını belirlemişlerdir. Hatta hatta video çekimleri de yapmışlardır. PKK elebaşları, ‘İkinci turda da Kılıçdaroğlu’na oy vermeliyiz.’ diye peş peşe açıklamalar yapıyor. Bu açıklamalar gösteriyor ki Kılıçdaroğlu, sırtını PKK terör örgütüne dayamıştır. Gücünü onlardan alıyor. Rabb’im kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. Böyle bir utanç yaşatmasın. Bu şahsın, PKK’nın saldırdığı tek siyasetçi olduğu iddiası da safsatadır. PKK bu eyleminden dolayı çıkıp ‘Hedefimiz ne CHP ne Kılıçdaroğlu idi.’ diyerek özür dilemiştir. Bu kadar açık, ortada. Kılıçdaroğlu, bir askerimizin şehit olduğu o menfur saldırıyla ilgili PKK’nın adını anmaktan özenle kaçınmıştır. Daha kundaktaki bebekleri, sivilleri, kadınları, öğretmenleri katlederken bir kez olsun pişmanlık duymayan caniler, niçin Kılıçdaroğlu’ndan özür dilemiştir? CHP Genel Başkanı’nın çıkıp bunu millete dürüstçe açıklaması gerekir. Kılıçdaroğlu’nun, Kandil’dekilerle video çekimleri var. Bunları yayınladılar. ‘Haydi haydi’ türü. Aldınız mı? Kandil’dekilerle bu şekilde ama montaj ama şu ama bu video çekimlerini yaptılar. PKK’lılar, videolarla bunlara destek verdiler. ”

    “EN GERÇEKÇİ ANKETI PAZAR GÜNÜ MİLLETİM YAPACAK”

    Erdoğan, bu hafta sonu Hatay’a gittiğini hatırlatarak, “Hatay’da, Defne’de tabloları gördük. Meydanda bakıyorsun, 40 bin kişi var. Gaziantep’e geldik. Gaziantep’te, meydanda 100 bin kişi var. Şimdi, 14 Mayıs seçimleri ne yaptı? Bütün bu balon anketlere en güzel cevap oldu. Siyaseti meydanlarda, sahada milletin içinde yapan bir kişi olarak, benim için en doğru analiz meydanlardır. Bu konuda şükürler olsun hiç yanılmadım. Gaziantep, 100 bin kişi, bunun anketle manketle izahı olmaz. Bu, çok açık, net ortada. Onun için, ’28 Mayıs’ta özellikle anket yapmaya da gerek yok.’ diyorum. Şimdi, bazı anket firmalarının neticeleri elimde ama ben anketler üzerinden değil. Diyorum ki ‘En gerçekçi anketi pazar günü benim milletim yapacak.’ Nerede yapacak? Sandıklarda yapacak. Rabb’imden, 28 Mayıs’ta bu aziz millete 5 yıl daha hizmet etme şerefini bizlere nasip etmesini diliyorum. Biliyorum ki benim milletim en doğru olanı yapacaktır. Bu millet, aldatılmaya layık değil. Dürüst bir neticeyle bu işi noktalamak ve ondan sonra 21-22 yılın tecrübesini inşallah milletime yeniden aktarmaya nail olalım.”

    Erdoğan, annesinin de yer aldığı videonun gösterilmesinin ardından “Annenizi özlüyor musunuz?” sorusu üzerine, “Özlenmez mi? Ana, bambaşka bir şey.” dedi.

    Pazar günü millet ve ülke için hayırlı bir neticeyle noktayı koymak istediklerini dile getiren Erdoğan, “Büyük Türkiye Zaferi” için hep birlikte milleti sandığa davet ettiğini sözlerine ekledi.

  • Sinan Oğan “Erdoğan” dedi

    Sinan Oğan “Erdoğan” dedi

    Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise yarın saat 11.00’de basın toplantısında kararını açıklayacak. Öte yandan dağıldığı açıklanan ATA İttifakı bileşeni Adalet Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini duyurdu.

    Sinan Oğan’ın açıklamaları şu şekilde;

    Değerli basın mensupları, Türk milletinin aziz evlatları. 14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalmıştır. 5.2 oy alarak seçimlerin ikinci turu oyu üzerinde etkili bir noktaya ulaştık. Sayın genel başkanlarına, parti yöneticilerine ve partililere teşekkür ederim. Yaklaşık 10 senedir bizimle yol yürüyen, bizi yalnız bırakmayan yol arkadaşlarıma, gece gündüz çalışan Sinan Oğan gönüllülerine teşekkür ediyorum. Farklı görüşlerde olan bize güvenen, bize destek olan vatandaşlara teşekkür ediyorum. Adaylığımız için imza toplayanlara teşekkür ederim. Afişleri, broşürleri evine iş yerine astılar. Gittiğimiz ilçelerde illerde toplandılar, iş yerlerine davet ettiler. Sesimizi televizyonlardan duyuramadık. Sosyal medya tek kapımız oldu. Saldırılar aldık, hakkımızda yalan haberler çıkardılar. Sosyal medya lincine uğradık. Gönüllülerimiz yardımımıza koştu.

    Biz yaklaşık 3 yıl önce bir Türk milliyetçisi aday olmazsa Türk milliyetçilerini adaysız bırakmayız dedik yola çıktık. Seçimlere hazırlanmaya başladık. Türk milliyetçisi aday çıkarsa çekileceğiz dedik. Kayıtsız şartsız bu adayı destekleyeceğiz dedik. Böyle bir aday çıkmayınca çalışmalarımız hız verdik. Türk milliyetçilerinin adayı olarak seçime girdik. 5.2 oy almamızı bi kesim şaşırarak izliyor. Ciddiye almadıkları şuydu. 3 yıldır çalışıyorduk. Onları tesadüfi oylar görenleri bize değil başka adreslere yazmaya çalışanları bizi daha iyi izlemelerini öneriyoruz. Güç birliği bu başarıyı getirdi. 9-10 bandında oy almayı bekliyorduk. Dip dalganın geldiğini, seçimin sürprizini yapacağını söyledik. Linç kültürünü ülkemiz demokrasisi açısından tehlikeli buluyorum. Her türlü metotlarla yarıştan çekilmesini sağlamak demokrasiye darbedir. Bizim kitlemize hakaret etmeyin dememize rağmen dediğimiz noktadayız. Çekilmemiz durumunda ilk turda biteceğini herkes görmüştür. Adil olmayan şartlarda yarıştık. Gönüllü sosyal medya kullanıcılarımıza teşekkür ediyorum. Büyük turan yolunda ilerleme hedefimiz devam ediyor. Buradaki hedefimiz, plana sadık kalmaktır. Türk milliyetçilerini kilit hale getirdik, siyasetin ana merkezi haline getirdik. Sığınmacılar konusunda farkındalık oluşturduk.

    Kararımız şahsımıza değil, milletimize yönelik kazanımlar temelinde olmuştur.

    Her iki adayla birlikte bütün konuşma ve görüşmelerimi devlet adamına yakışır şekilde karşılıklı nezaket ve saygı çerçevesinde gerçekleşmiştir.

    Bu müzakere ve istişareler ve tabandan gelen mesajlar neticesinde seçimlerin ikinci turunda Cumhur İttifakı Adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğimizi beyan ediyorum. Bize ilk turda oy veren seçmenlerimizi de ikinci turda sayın Erdoğan’ı desteklemeye davet ediyorum.

    Bu kararımızı alırken her türlü istişareyi yaptığımızı, kararımızın ülkemiz ve milletimiz için en doğru karar olacağına inandığımız için bu yönde karar aldığımızın bilinmesinde fayda vardır. Atatürkçü ve milliyetçi ilkelerimiz çerçevesinde hiçbir kişisel beklenti içerisinde olmadan aldığımız bu kararın yüce Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hayırlı olmasını diliyorum.