Etiket: sinovac

  • Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Sağlık  Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Covid-19 aşısı tercihinde önemli kriter olmadığını söyledi. İlhan, “Tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” dedi.

    Çinli Sinovac şirketinin aşısı Coronavac’ın ardından Alman- ABD ortaklığında geliştirilen Biontech aşısının da gelmesiyle aşı randevusu alanlara seçenek sunulmaya başlandı. Bu durum, aşı yaptıracaklarda, tercih konusunda soru işaretlerine neden oldu. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, her iki aşıda da koruyuculuk oranının yüzde 80’den fazla olduğunu belirterek, “Bilinmeli ki her ikisinin de etkinliği yüksek, yan etkileri de birbirine çok benzer. Sinovac’ın Türkiye’de yapılan çalışmasına göre yüzde 83, Biontech’in yurt dışında yapılan çalışmasına göre yüzde 90’lar civarında koruduğu söz konusu. Aşı olmak, bulaşı engellemiyor; kişi hasta olursa ağır hastalık geçirmesini engelliyor. Vatandaşların yapması gereken, aşılama sırası kendisine geldiğinde hangi aşı varsa sistemde o aşılardan birini tercih etmek. Tercihte önemli bir kriter yok, tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Bakanlığın web sayfasında da yayımlanmış, topluma yönelik ‘şu kişiler bu aşıyı olsun’, ‘bu kişiler şu aşıyı olsun’ diye bir şey söz konusu değil. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” diye konuştu.

    PROF. DR. CEYHAN: AŞILAR GÜVENİLİR, CİDDİ YAN ETKİ YOK

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da insanlara aşı tercih hakkı verilmesinin güzel olduğunu; ancak karışıklığa da yol açabileceğini söyledi. Ceyhan, “Seçme hakkının olumlu sonuç vermesi için insanların aşılar hakkında, salgın hakkında belli bir bilgi birikiminin olması lazım. ‘Aşılar arasında şu fark vardır, bu fark vardır’ şeklindeki verilere bakmak lazım. Aslında ‘etkinlik’ diye baktığımız zaman iki aşıyı kıyaslamak son derece zor. Böyle bir kıyaslama yapmak için aynı toplumda, aynı anda ve aynı şartlarda iki aşıyı farklı gruplara yapıp karşılaştırmak lazım. Böyle bir çalışma yapılmadı. Yan etki açısından baktığınızda inaktif aşının vücutta çoğalmayan bir aşı olduğu için daha az yan etki olmasını bekleriz. Şu an kullanımda olan aşılar güvenilir, ciddi yan etkisi yok. Bu bilgileri kullanarak insanlar karar verecekler” dedi.

    ‘YANLIŞ ÖNERİLER VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşı tercihi konusunda hekimlerden kaynaklanan yanlış önerilerin olduğuna dikkat çekerek, “Hekimlerden kaynaklanan bazı yanlış öneriler var. Farklı gruplara farklı aşı uygulanması, ‘şu yaş grubundaysan şunu yaptır,’ ‘şu hastalığın varsa bunu yaptır’ diye böyle bir şey kesinlikle yok. Biz Biontech gelene kadar herkese Sinovac yaptık. Dolayısıyla farklı gruplarda farklı aşıların tercih edilmesi, diye bir olay yok. Aşıyı yaptırabiliyorsa eğer Biontech de olabilir Sinovac da olabilir” diye konuştu.

    ‘ALERJİ KONUSU YANLIŞ ANLAŞILIYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşılara karşı alerji konusunun da yanlış anlaşıldığına vurgu yaparak, “Kişilerin herhangi bir yaşam döneminde herhangi bir gıda maddesi ya da ilaca karşı alerjisini hesaba katarsanız toplumun zaten 3’te 1’inde bu alerji hikayesi vardır. Burada kastedilen o değil. Burada kastedilen milyonda bir görülen ve insanı şoka sokan eğer alerji varsa gerçekten şoka sokan bir olay varsa yapılmaz. Bu da insanın çoğu zaman farkında olduğu bir şey değildir. Aşının içerisinde bulunan herhangi bir maddeye karşı anafilaksi gelişmiş olması, insanların çoğunun hikayesinde yoktur, ilk defa orada öğrenilir. Böyle bir şüphesi varsa insanların sağlık merkezlerinde ilk 30 dakikayı geçirmeliler; çünkü yüzde 90’ından fazlası ilk 30 dakikada çıkar bunların” dedi.

     

  • Çin aşısının Türkiye’deki etkinlik oranı açıklandı

    Çin aşısının Türkiye’deki etkinlik oranı açıklandı

    Türkiye’de uygulanan Sinovac firmasına ait CoronaVac, Covid-19 aşısının faz-3 sonuçları açıkladı. Aşı etkinliğinin yüzde 83,5 olduğu belirlenirken aşının hastanede yatışı engelleme oranının yüzde 100 olduğu tespit edildi. Aşı sonrası görünen yan etkilere de yer verildi.

    Sağlık Bakanlığının korona virüsle mücadele kapsamında Çin’den ithal ettiği Sinovac firmasının geliştirdiği CoronaVac isimli Covid-19 aşısının Faz-3 Türkiye sonuçları belli oldu. Çalışma sonuçlarına göre aşının etkinlik oranı yüzde 83.5, hastanede yatışı engelleme oranı ise yüzde 100 olarak açıklandı. Ayrıca çalışma kapsamında hiçbir ölümün olmadığı da kaydedildi.

    Hacettepe Üniversitesi’nden çalışma ile ilgili yapılan açıklamada, “Klinik çalışma 14 Eylül tarihinde ilk gönüllünün dahil edilmesi ile başlamıştır. 18-59 yaş arası gönüllüler gerçek aşı ve plasebo kolları olmak üzere iki ayrı kola dahil edilmiştir. Toplam 24 merkezden 10 bin 216 kişiye en az 1 doz gerçek aş ya da plasebo uygulaması yapılmıştır. Bu gönüllülerden 6 bin 648’i gerçek aşı koluna dahil edilirken, 3 bin 568’i plasebo koluna dahil edilmiştir. Plaseboların tekrar gerçek aşı ile aşılanması ile toplam 25 bin 937 doz uygulama yapılmıştır. Dahil edilen gönüllülerin yüzde 57,8’i erkek iken, yüzde 42,2’si kadındır. Ortalama yaş 45’tir. Çalışma kapsamında acil kullanım kullanım onayı nedeniyle körleme ilk olarak 14 Ocak 2021’de sağlık çalışanlarında kırılmaya başlanmıştır. Ardından merkezlerin kapasitesine göre gönüllülerin körlemeleri 12 Şubat 2021 tarihine kadar kırılmaya devam edilmiştir. 12 Şubat tarihinde tüm gönüllülerin körlüğü kırılmıştır. Bu tarihe kadar görülen semptomatik ve RT-PCR ile doğrulanmış Covid-19 vakaları ile aşının etkililiği yüzde 83,5 [C195 (65 42-92.12)] olarak hesaplanmıştır. Hastanede yatışı engelleme oranı ise yüzde 100 olarak bulunmuştur. Çalışma süresince her iki kolda da ölüme rastlanmamıştır. En sık görülen yan etkiler yorgunluk (yüzde 9,8), baş ağrısı (yüzde 7,6), kas ağrısı (yüzde 3,8), ateş (yüzde 2,5), titreme (yüzde 2,4) ve lokal yan etkilerden en sık görüleni ise enjeksiyon yerinde ağrıdır (yüzde 1 6). İlk doz aşı sonrası ortalama takip süresi 70 gün, 2. doz aşıdan 14 gün sonrası için ortalama takip süresi 42 gündür” denildi.

  • Türkiye, KKTC’ye 20 bin doz aşı gönderdi

    Türkiye, KKTC’ye 20 bin doz aşı gönderdi

    Türkiye, Kovid-19’la mücadele kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) 20 bin doz Çin’in koronavirüse karşı geliştirdiği Sinovac aşısı gönderdi.

    Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında sağlık alanında yapılan işbirliği çerçevesinde bu sabah başkent Lefkoşa’ya 20 Bin doz Sinovac aşısı gönderildi. KKTC Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli, Türkiye’den gönderilen aşıların sabah 05:00 itibariyle ambulans uçakla Ercan Havalimanı’na ulaştığını açıkladı. Bakan Pilli açıklamasında “bu sabah saat 05.00’da Türkiye Cumhuriyeti’nden ambulans uçakla 20 bin doz Sinovac aşısı KKTC’ye geldi” dedi.

    KKTC Sağlık Bakanı Pilli, ülkede koronavirüse (Kovid-19) karşı aşılama programının en geç 15 Ocak’a kadar başlayacağını ve marta kadar nüfusun yüzde 60’ını aşılamayı planladıklarını ifade etmişti.

  • Çin aşılarının analizinden ilk görüntüler

    Çin aşılarının analizinden ilk görüntüler

    Ankara’ya 30 Aralık 2020 sabahı getirilen CoronaVac aşılarına ait numunelerin aynı gün ulaştırıldıkları Sağlık Bakanlığı laboratuvarlarındaki analizlerinin sürdüğü, 
sonuçların uygun bulunması halinde aşıların TİTCK tarafından “Acil Kullanım Onayı” verilerek kullanıma sunulacağı belirtildi.

    Sağlık Bakanlığından, Sinovac firmasının geliştirdiği Kovid-19 aşısının Türkiye’ye getirilmesinin ardından yaşanan sürece ilişkin yazılı açıklama yapıldı.

    CoronaVac aşılarının Türkiye’ye getirildiği gün analiz çalışmalarına başlandığı vurgulanan açıklamaya göre, 30 Aralık sabahı Ankara’ya getirilen aşıların ilk partisi, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı İlaç ve Aşı Depoları’na yerleştirildi. Aşılardan alınan numuneler, analizlerinin yapılması için soğuk zincirle Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) laboratuvarlarına gönderildi.

    Aşıya TİTCK tarafından “Acil Kullanım Onayı” verilerek kullanıma sunulacak

    Numunelerin analizleri, tüm dünyada uygulanan rutin kalite kontrol süreçlerine uygun olarak gerçekleştiriliyor. Analizlerle aşının raf ömrü boyunca, firma tarafından tanımlanan koşullarda saklanması ve uygulanması halinde sahip olması beklenen kalite, etkililik ve güvenilirliğinin kontrolü yapılıyor.

    Analiz sürecinde, aşının formülasyon yapısının değişip değişmediği kontrol ediliyor. Aşının, üretimden gelen özelliklerinin korunduğu, beklenilen etkiye sahip olacağı ve güvenli olduğu bu süreç sonunda tespit ediliyor. 

En az 14 gün sürecek testlerin ardından uygun bulunması halinde, aşıya TİTCK tarafından “Acil Kullanım Onayı” verilerek kullanıma sunulacak.

    TİTCK Laboratuvarları

, uluslararası muadil kurum ve kuruluşlarca tanınırlığa ve akreditasyona sahip Ulusal Kontrol Laboratuvarları olarak dikkati çekiyor.

    Sağlık Bakanlığı aşı takviminde yer alan ve Türkiye’de ruhsatlandırılan tüm aşılar bu laboratuvarlarda analiz ediliyor. Aşılar dışında tıbbi biyolojik ürünler dahil tüm ilaçlar, enteral beslenme ürünleri ve tıbbi mamalar, tıbbi cihazlar, insan vücuduna temas eden biyosidal ürünler ve kozmetiklerin kalite kontrol testleri de yine bu laboratuvarlarda yapılıyor.

  • Sağlık Bakanlığı’ndan Çin aşısı açıklaması

    Sağlık Bakanlığı’ndan Çin aşısı açıklaması

    Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ”Covid-19 aşısının analizleri bakanlığın laboratuvarlarında yapılıyor. Sinovac firmasının geliştirdiği Covid-19 aşısının ülkemize getirilmesinin ardından aynı gün analiz çalışmalarına başlandı” denildi.

    Sağlık Bakanlığı, Çinli Sinovac firmasının geliştirdiği Covid-19 aşısının analiz çalışmalarına ilişkin açıklama yaptı.

    Açıklamada aşıların ilk partisinin 30 Aralık’ta Türkiye’ye getirilmesinin ardından aynı gün analiz çalışmalarına başlandığı belirtildi.

    Aşılar, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı İlaç ve Aşı Depolarına yerleştirildi. Aşılardan alınan numuneler, analizlerinin yapılması için soğuk zincir ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Laboratuvarlarına gönderildi.

    Numunelerin analizleri, tüm dünyada uygulanmakta olan rutin kalite kontrol süreçlerine uygun olarak gerçekleştiriliyor. Analizler ile aşının raf ömrü boyunca, firma tarafından tanımlanan koşullarda saklanması ve uygulanması halinde sahip olması beklenen kalite, etkililik ve güvenilirliğinin kontrolü yapılıyor.

    Analiz sürecinde, aşının formülasyon yapısının değişip değişmediği kontrol ediliyor. Aşının, üretimden gelen özelliklerinin korunduğu, beklenilen etkiye sahip olacağı ve güvenli olduğu bu süreç sonunda tespit ediliyor.

    En az 14 gün sürecek testlerin ardından uygun bulunması halinde, aşıya TİTCK tarafından “Acil Kullanım Onayı” verilerek kullanıma sunulacak.

    Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Laboratuvarları, uluslararası muadil kurum ve kuruluşlarca tanınırlığa ve akreditasyona sahip Ulusal Kontrol Laboratuvarlarıdır.

    Sağlık Bakanlığı aşı takviminde yer alan ve ülkemizde ruhsatlandırılan tüm aşılar bu laboratuvarlarda analiz edilmektedir. Aşılar dışında tıbbi biyolojik ürünler dahil tüm ilaçlar, enteral beslenme ürünleri ve tıbbi mamalar, tıbbi cihazlar, insan vücuduna temas eden biyosidal ürünler ve kozmetiklerin kalite kontrol testleri de yine bu laboratuvarlarda yapılmaktadır.

  • Çin aşısının Türkiye’ye geleceği tarih belli oldu

    Çin aşısının Türkiye’ye geleceği tarih belli oldu

    THY, Çin’den gelecek aşılarla ilgili tarihi açıkladı. THY, Çin’den gelecek ilk parti aşının Pekin-İstanbul Havalimanı-Ankara şeklinde taşınacağını duyurdu.

    THY Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, Çin’den getirilecek corona virüs aşısının ilk partisinin, THY’nin “TK 6175” sefer sayılı “Boeing 777” tipi uçağıyla yarın başkent Pekin’den İstanbul Havalimanı’na taşınacağı belirtildi.

    Açıklamada uçağın yarın saat 06.10’da İstanbul’a ulaşacağı, ardından getirilen aşıların THY’ye ait başka bir seferle Ankara’ya gönderilmesinin planlandığı kaydedildi.

    İLK PARTİDE 3 MİLYON DOZ

    Çin’den gelecek ilk uçakta 17 konteynerde toplam 3 milyon doz aşı olacağı öğrenildi.

  • Türkiye’nin sipariş ettiği Çin aşısından güzel haber

    Türkiye’nin sipariş ettiği Çin aşısından güzel haber

    Son Dakika Haber: Türkiye’nin de sipariş ettiği Çin’in koronavirüs aşısı Sinovac’ın Faz 3 deneylerinde ilk sonuçlar açıklandı. Endonezya devlet ilaç kurumu Bio Farma, aşının yüzde 97 koruma sağladığını açıkladı.

    Çinli Sinovac’ın koronavirüs aşısının üçüncü faz ara veri sonuçları açıklandı. Endonezda’da bin 600 kişide yapılan klinik deneylere göre aşının etkinliğinin yüzde 97 olduğu belirtildi.

    Bio Farma’nın sözcüsü Iwan Setiawan, “Klinik araştırma ekibimiz bir ay içinde ara verilerin etkililiğinin yüzde 97’ye kadar çıktığını tespit etti” dedi.

    Bio Farma, 1,600 kişiyi içeren deneyler sırasında kaç katılımcının enfekte olduğuna dair bilgi vermedi. Iwan Setiawan, Bio Farma’nın tam sonuçları bekleyeceğini ve Endonezya’nın gıda ve ilaç ajansının toplu aşılama başlamadan önce Ocak ayı sonlarında acil kullanım izni vermesini beklediğini söyledi.

  • Türkiye neden Çin aşısını tercih etti?

    Türkiye neden Çin aşısını tercih etti?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Türkiye’ye 11 Aralık’ta gelmesi planlanan Kovid-19 aşısının ilk uygulamasının, testler için en az 14 güne ihtiyaç olduğundan 25-26 Aralık’ta yapılabileceğini söyledi.

    İnsanlık, ölümcül Kovid-19 virüsüne çare bulmak için yarış içinde. Salgından çıkışın umudu olan aşı çalışmalarında önemli mesafeler kaydedildi. Türk bilim adamları da aşı çalışmalarını tüm hızıyla sürüyor. Bir taraftan da aşıyla ilgili ortaya atılan iddialar, kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Türkiye’ye 11 Aralık’tan sonra gelmesi planlanan Çinli SinoVac firmasının geliştirdiği Kovid-19 aşının özellikleri ve güvenilirliği de merak konusu.

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara, gelecek günlerde Türkiye’de uygulanmaya başlanması planlanan aşının nitelikleri, etkisi ve diğer aşı çalışmalarıyla ilgili  soruları şöyle yanıtladı:

    Soru: Kaç çeşit aşı türü var?

    Canlı ve ölü (inaktif) aşılar var. Bazı mikroorganizmaları tembelleştirebiliyor, bazılarını zayıflatabiliyoruz. Böyle olunca hastalık yapabilme kapasiteleri azalıyor. Daha doğrusu tamamen ortadan kalkıyor ya da yaşamını devam ettirebiliyor. Nerede devam ettirebiliyor? Uygun bir ortamda. Ortam bozulduğu zaman da kendi kendine ölebiliyorlar. Bunlar canlı aşılardır.

    Soru: Canlı aşının avantajı nedir?

    Bir kere bile verseniz insan vücudunda çoğalmaya çalıştığı, hareket ettiği için bizim savunma sistemimiz onu hemen görüyor. Yabancı ve düşman olarak algılıyor. Çok ciddi bir cevap veriyor. Ömür boyu neredeyse koruyucu oluyor. Canlı aşıları zayıflatırken mikroorganizmalara şöyle diyoruz. Siz mikroorganizma olarak ne istiyorsunuz? Onların da temel amacı üremek ve çoğalmak. Biz ona istediği yiyeceği ve gıdayı verdiğimiz anda da hızla çoğalmaya başlıyor. Böyle olunca da ihtiyaç duymadığı, gerek görmediği şeyleri zaman içerisinde kaybediyor. Çünkü onları taşımak bir yük getiriyor. Nedir o? Bizde hastalık yapabilme kapasitesi. Bunları kaybediyor ve zayıflamış oluyor. Biz onları canlı aşı olarak uyguluyoruz.

    Soru: İnaktif aşı nedir?

    Bazı mikroorganizmaları zayıflatamıyoruz. Ne yaparsak yapalım o mikroorganizmalar hastalık yapma özelliklerini devam ettiriyor. Böyle bir durumda da bu mikroorganizmayı öldürerek veriyoruz. Mikroorganizmayı canlı vermiyoruz ama insan vücuduna ölü olarak veriyoruz. Buna da inaktif halde diyoruz. Ölü olarak verdiğimizde bizim temel olarak istediğimiz; aşıda hastalık yapabilme gücü olmayan ama vücudun savunma sistemi tarafından tanınacak, bağışıklık sistemimiz tarafından öğrenilecek ve ona cevap verecek bir şekilde immün yanıtımız olsun istiyoruz. Savunma askerimiz onu görsün, öğrensin istiyoruz. Aşılarda da mümkün olduğu kadar mikroorganizmaları tanıtmak istiyoruz.

    Canlı verdiğimizde hareket ettiği ve kımıldadığı için immün sistem onu çok iyi tanıyor, çok güçlü cevap veriyor ve belki bir kere aşı yapmak yetiyor. Ölü olarak verdiklerimizdeki sıkıntımız, bu mikroorganizma hareket etmiyor, ölü. Vücut görüyor ama bazı durumlarda almıyor. O zaman da birkaç doz yapmak gerekiyor. Çocukluk çağındaki aşılarımıza dikkat edecek olursak üç doz yapıyoruz. Hatta arada da hatırlatıyoruz. O mikroorganizmayı öldürerek insan vücuduna herhangi bir şekilde zarar vermeyeceğinden emin olduktan sonra vermemiz, Louis Pasteur’dan itibaren bildiğimiz ve bugün de çok yaygın uygulanan bir teknoloji. Buradaki problem nedir? Öncelikle bu mikroorganizmayı üretmeniz gerekiyor. Ürettikten sonra öldürmeniz gerekiyor. Böyle bir sıkıntımız var yeterli sayıda üretebilmek için.

    İnaktif aşıda bir bütünü vermekten ziyade sadece, insan vücudu olarak düşünün, baş kısmını göstersek tanınabilir mi? Tanınabilir. Böyle olduğu durumlarda da sadece o kısımları veriyoruz. O kısımları vermenin yolu, onu dışarıda üreteceksiniz. Virüslerde de bizde de bütün bilgi bir koda yazılmış vaziyette. O kodlanan kısmı versek, bizim vücudumuz da o parçayı üretse, vücudumuzun da immün kısmı onu görüp cevap verse olur mu? Olur. Ya bütün virüsü öldürüp, verip tanıtacağız ya da bunu üreten bilgiyi insan vücuduna vereceğiz. Bilgi dediğimiz kısım; mRNA. İnsan vücudunda bu üretiliyor, buna cevap veriyor. İnaktifte virüsü öldürüyoruz. Tamamen ölü şekliyle veriyoruz.

    Bu yöntemlerden bugün için ülkemizde konuşulan iki aşı ön planda. Bu kodlamayı direkt değil de bir başka virüsün içine koyup onun vücudumuzda bunu üretmesini sağlamaya çalışırsak o da AstraZenaca’nın Oxford Üniversitesi ile geliştirdiği aşı. Bunların üçü de inaktif aşılar ama birinde bütün mikroorganizmayı veriyoruz, diğerinde bilgiyi direkt mRNA olarak veriyoruz, bir diğerinde ise o mRNA’yı bir başka virüse, başka mikroorganizmaya verip onu insan vücudunda çoğaltmasını sağlayarak uyguluyoruz.

    Soru: İnaktif aşı ile mRNA arasındaki en büyük fark nedir?

    İnaktif aşının en büyük dezavantajı, üretimi zor ve pahalı. Neden? Çünkü sizin çok miktarda bunu üretmeniz gerekiyor. Onu öldürüp ondan sonra da bunu aşı haline getirmeniz gerekiyor. Çok miktardaki virüsü ürettiğiniz ortamı oluşturmak zor ve maliyeti çok yüksek.

    mRNA aşısının teknolojisi zor ama üretimi kolay. Arada böyle bir fark var. O nedenle maliyet avantajı mRNA aşısında ve o virüsün taşıyıcı olduğu aşılarda maliyet avantajı var.

    Soru: Aşılar değerlendirilirken hangi kriterlere bakılıyor?

    Bu dönemdeki en büyük isteğimiz, aşıya erken ulaşabilmek. Ana kriterimizin de güvenlik olması gerekiyor. Genel olarak baktığımızda inaktif aşı yıllardır kullandığımız, teknolojisini bildiğimiz, ölü olarak verdiğimiz için en avantajlısı gibi görünüyor. mRNA aşısının üretimi kolay, teknolojik olarak belki daha iyi cevap verecek, onu görüyoruz. Bugüne kadar alışkın olduğumuz bir aşı değil. Yeni bir teknoloji. Güvenlik tarafında mutlaka verilerinin çok net olması ve bilgilerin ortaya konulmuş olması gerekiyor.

    Aşıya bakarken ilaç gibi düşünmemek lazım. Aşılar çok sık ve detaylı incelenir. Çünkü sağlıklı kişiye yapacaksınız. Sadece bugün değil 3, 6 ay ya da 1 yıl sonra da herhangi bir etkisinin olmadığından emin olmamız gerekiyor. Bu bakımdan değerlendirdiğimiz zaman, Türkiye’nin şu dönemde kayıpları yükseliyor, önümüzdeki dönem de kayıpların yüksek olma ihtimali olduğu için öncelikle aşıyı erişilebilir kılmak lazım. Bu bakımdan tüm üreticilerle görüşülüyor. Bundan sonraki basamakta, aşının çok güvenli olması lazım ya da güvenliğinden sizin bir şekilde emin olabileceğiniz bir tarafta durmanız lazım. Sonra da etkinliğine bakmanız lazım.

    Soru: Bu bilgiler ışığında aşılar ne kadar güvenli?

    Dünya Sağlık Örgütünün aşı yüzde 50 bile etkili olsa kabul edileceğine yönelik açıklaması oldu. Böyle bir salgın döneminde aşıyı uyguladığınızda ne kadar başarı elde ediyorsanız o kadar iyidir. Bugün için elde ettiğimiz veriler ve araştırıcıdan gelen bilgiler bu aşıların etkinliğinin yüzde 90’lar civarında olduğunu gösteriyor. En önemli kriterimizin güvenlik olması lazım. Ülkemiz her iki aşı grubuyla dünyada önde olanlarla ilgileniyor. Temin ve güvenlik kısmından bakarak hareket ediyor.

    Soru: Türkiye’ye gelecek aşının güvenilirliği nasıl test edilecek?

    Türkiye tüm aşı üreticileriyle görüşüyor. İlk etapta tedariği garantiye alınmış inaktif aşı var. Aynı zamanda mRNA aşısı var. İnaktif aşının tarihi ve geliş zamanı belli. mRNA aşısının görüşmeleri de şu anda devam ediyor. Bunlardan mümkün olduğu kadar da temin edilmeye çalışılıyor. Hızlı temin kadar güvenlik tarafı önemli. Türkiye şu kararı net olarak söylemiş değil. “Bu aşıyı hemen alıyorum.” demedi. Türkiye, verilerine bakıyor. Faz 3 çalışmalarını Türkiye de yapıyor. Bu konuda çok yetkin bilim insanları çalışıyor.

    Faz 3 çalışmasındaki verilerine bakacak. Bunlar çok olumlu geliyorsa, önümüzdeki günler içerisinde dünyadaki verileri de bu şekilde olumluysa o zaman “O aşıyı artık bana gönderebilirsiniz.” diyecek. Türkiye, ön görüşmelerini yaptı ve ön şartlarını da ayarladı. Bunları gördükten sonra onların gönderilmesine izin verilecek. İlk gelebilecek aşı, inaktif aşı. İlk değerlendirmelerde de her şey olumluysa Türkiye önümüzdeki hafta diyecek ki gelsin.

    Aşı gelince hemen yapılacak mı? Hayır. Onun da temel nedeni hangi aşı olursa olsun her ülke kendi testlerini ve uygulamalarını mutlaka yapıyor. Tüm testleri yapılmış olmasına rağmen bir kere daha yapılacak. Bu standartlar sağlandıktan sonra bu aşı kullanılabilecek. Bu testlerin uygulama süresi 7 günden kısa değil. Bir kısmının süresi 2-3 gün. Bu testi geçerse, bir sonraki test yapılacak. Onun için de bu sürenin 14 günün altında olması mümkün değil. Türkiye’ye ilk aşı 11 Aralık’ta gelebilecek gibi görünüyor. Geldikten sonra en az 14 gün testleri sürecektir. Bu süre 15 gün ya da 20 gün olabilir. Aradaki testte bir sorun çıkarsa tekrar yapılır, değerlendirilir. Testin işleyişi sırasında tereddütte kalınırsa o test tekrar yapılır. Bizim aşı 11 Aralık’ta gelince en erken yapılacağı tarih 25-26 Aralık gibi olur.

    Soru: Aşı geldikten sonra nasıl bir yol izlenecek?

    Türkiye hazırlıklarını yaptı, sözleşmelerini imzaladı, şartlarını belirledi. Herhangi bir sıkıntı çıkarsa sözleşme feshedilir. Türkiye, girişimlerinde bulundu. Aşı en erken ne zaman gelecek? Birisi 11’inde birisi belki 20’sinde gelecek. Bunların da hazırlıkları yapıldı. Kendi verilerinde bir problem çıkar ya da bir işaret gelirse o zaman “Göndermeyin.” denilebilir.

    Her şey olumlu giderse, 11 Aralık’ta gelmesi planlanan aşı, inaktif aşı. Çin’den gelecek aşı. 11 Aralık’ta geldi, bu hemen Türkiye’ye dağıtılacak, tüm noktalara gidecek. Testler yapılmaya devam edilecek. Testler sonunda “tamam” denilirse “Elinizdeki aşıları uygulayın.” denilecek. Testlerde bir şey çıkarsa, tüm aşı geri alınıp Çin’e ya da Moderna’ya geri gönderilecek.”

    Soru: Gönüllüler üzerinde yapılan aşılarda yan etki görüldü mü?

    Bu bir ön veriydi. Onun detay verileri henüz daha tam oluşmadı. Önümüzdeki günlerde oluşup da hepsi iyiyse, hiçbir sıkıntı yoksa o zaman “Aşıyı gönderin.” denilecek. Aşı o zaman 11 Aralık’ta gelecek. O sonuçların da 7-8-9 Aralık gibi çıkması planlanıyor. Her şey tamam denilirse ancak o zaman aşı gelecek. Kendi güvenlik verilerimize bakılarak hareket ediliyor. Aynı değerlendirme BioNTech Pfizer aşısı için de yürüyor. Onun için de girişimde bulunuldu. Oranın güvenlik verileri de uygun gelirse o şekilde oradan da istenecek. İnaktif aşıdaki miktar biraz daha yüksek, buradaki miktar biraz daha düşük olacak. Türkiye karar verip “uygun” derse bu aşıların güvenilir olduğunu söylememiz lazım.

    Soru: Aşılar nasıl saklanacak?

    İnaktif aşı, ölü aşı olduğu için o normal buzdolabı koşullarında saklanabiliyor. Daha rahat dağıtımı var. 2-8 derecede saklanabiliyor. Onu mutlaka değerlendirmemiz lazım. Öyle bir avantaj var. mRNA aşısı bilgiyi taşıdığı için, bu da çok kolay yıkıldığı için eksi 70 derecenin altında saklanması gerekiyor. Bu biraz lojistik açıdan kısıtlayıcılık olabilir. Bunun altyapısı da yapılabilir mi? Evet yapılabilir. Türkiye için çok zor olmayacaktır.

    Soru: Türkiye neden Çin aşısını kullanacak?

    Türkiye nüfus olarak büyük bir yapıya sahip. Aşı büyük bir gruba uygulanacak. mRNA teknolojisi, yaygın bir uygulama değil. Verileri var, elimizdeki verilere baktığımız zaman hepsi olumlu.

    İnaktif aşı teknolojisine geldiğimizde çok uzun yıllardır uygulanıyor. Sonuç olarak ölü. Ölü bir mikroorganizmayı veriyoruz. Orada olabilecek istenmeyen yan etkileri biliyoruz. Ölü mikroorganizma olduğu için kolda biraz ağrı, kızarıklık olur. Bunun ötesinde çok büyük bir yan etki bekler miyiz? Hayır beklemeyiz. Nadir istisnalar olabilir. Böyle bir fark olduğu için güvenlik çok önemli. Etkinlikte de birbirlerine yakın olduklarını açıkladılar.

    Soru: Aşıların maliyeti nedir?

    Çin aşısının, inaktif aşının maliyeti, mRNA aşısından bir miktar daha yüksek. Aşıda “pahalı” dememek lazım. Sağlıklı kişiye yaptığımız bir uygulama. Korumak amaçlı yapıyoruz. Önceliğin güvenlik olması, arkasından da etkinlik gelmesi lazım. Güvenlikte çok emin, etkinliğinde de iyiyseniz onu tercih edebilirsiniz. Çok etkili olabilir, çok yüksek koruyucu olabilir ama güvenlik tarafında sıkıntısı varsa, istenmeyen etkileri fazlaysa bu istenmeyen etkiler kızarıklık, hafif ateşse kabul edilebilir. Daha ağır yan etkilere neden olabilme ihtimali varsa o zaman etkinliği düşük de olsa “Bu tarafa kayabilirim.” dersiniz. Erken dönem güvenlik verileri, klasik üretim yöntemi olduğu için uzun. Marta ve nisana geldiğimizde iki aşıda da uzun dönem verilerini birbiriyle karşılaştırabilir hale gelebiliyoruz.

    Soru: Aşıda öncelik hangi kriterlerle belirleniyor?

    Koronavirüsün geniş bir yelpazesi var. Bir taraf neredeyse ayakta bulgusuz geçirebiliyor, bir taraf da çok ağır. Öncelikle her iki tarafa hizmet edebilmesini sağlayabilmek için sağlık çalışanlarının aşılanması gerekiyor. Tüm dünyayı aşılayabilecek kadar bir aşıya sahip olunamayacak. Kısıtlı, basamak basamak ilerlenecek.

    Salgının en kötü gideceği dönem bizim için önümüzdeki aylar olacak. Ne kadar aşıya erken kavuşursak o kadar iyi. Belirli sayıda gelecekse bu kısıtlı olan miktarla ben en fazla kime avantaj sağlayabilirim? En kritik gruba.

    Salgının en başından itibaren özellikle büyüklerimizi korumaya çalıştık. “Virüsü alırsanız, hastaneye yatma ihtimaliniz yüksek.” dedik. Hep 65 yaşın üzerinden özveri istedik. O zaman aşı geldiğinde ilk korumamız gereken, en yüksek riski olan o gruba aşı yapmamız lazım.

    Türkiye aşıyı, mümkün olduğunca yüksek miktarlarda elde etmeye çalışıyor. Bunu da mümkün olduğu kadar hızla, sağlık çalışanlarıyla aynı anda 65 yaşın üzerine yapacak.

    İkinci aşamada kolluk kuvvetlerinin öncelikli olması gerekiyor. 65 yaşın üzerinde büyüklerimiz çok riskli ama sonrasında genç ama altta hastalığı olanları bunun içine alıyoruz.

    Bunun hemen arkasından öğretmenlerimizin gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim geleceğimiz, Türkiye’nin geleceği. Hepimiz için, çocuklarımız için en önemlisi. Onların yaşamını da bir an önce normal şartlara getirmemiz gerekiyor. Öğretmenlerimizin de bizim listelerimizde daha yukarıda olması gerekiyor.

    Yaşamın gerekliliği için tarım ve gıdada çalışanlarla bu devam edecektir.

  • Çin aşısı Diyarbakır’da gönüllülere uygulandı

    Çin aşısı Diyarbakır’da gönüllülere uygulandı

    Türkiye’de gönüllü sağlık çalışanları üzerinde denenen ve Çin aşısı olarak bilinen Sinovac firmasının CoronaVac aşısı, Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Hastaneleri’nde gönüllü vatandaşlar üzerinde uygulandı. Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve İl Pandemi Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen hem Türkiye’de hem de dünyada aşı karşıtlığının olduğuna dikkat çekerek, hastalığın seyrinin dikkate alınmasını ve aşıyla ilgili bir korkunun olmaması gerektiğini söyledi.

    Türkiye’de 15 Eylül’de Faz- 3 çalışmalarına başlanan Sinovac firmasının CoronaVac aşısı, bugüne kadar 726 gönüllü sağlık çalışanı üzerinde uygulandı. 1237 doz uygulaması yapılan aşı, 12 şehirde 25 merkezde gönüllü vatandaşlar üzerinde denenmeye başlandı. Diyarbakır’da, Dicle Üniversitesi Hastaneleri’nde de şimdiye kadar 20 gönüllü vatandaşa aşı uygulaması yapıldı. Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akdağ, Sağlık Bakanlığı’nın izniyle aşı çalışmalarının 2’nci ayağı olan gönüllüler üzerinde aşılama programına başladıklarını belirterek, “Pazartesi gününden itibaren 20 kişiyi aşıladık. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Gayet iyi gidiyor. Planlama çerçevesinde aşılamaya devam edilecek” dedi.

    ‘BÖLGEDE AŞI OLMAK İÇİN ÇOK TALEP VAR’

    Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve İl Pandemi Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen ise gönüllü vatandaşlardan çok talep olduğunu belirterek, “Talep eden gönüllülere yönelik, öncelikli olarak antikor ve PCR testlerini yaptık, 2 gün sonra da aşılamayı gerçekleştirdik. Günlük 20 gönüllü üzerinde aşılama yapıyoruz. Toplumda Çin aşısı olarak adlandırılan CoronaVac aşısında ekim ayında K1 çalışması dediğimiz sağlık gönüllüleriyle ilgili çalışmamız başladı. Bununla ilgili olarak 90 civarında hasta aldık. Şimdi toplum gönüllüleri üzerindeki Faz- 3 çalışmasıyla ilgili olarak da cuma günü Sağlık Bakanlığımızın onayıyla çalışma Türkiye’nin birçok yerinde başladı. Çok sayıda talep var. İnsanlar çok ilgili. Öncelikle herkese ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum. Günlük 20 toplum gönüllüsünün önce testlerini alarak Faz- 3 çalışmalarımıza dahil ediyoruz. Sadece Diyarbakır’dan değil, çevre illerden de talep var. Şu aşamada aşılarla ilgili olarak herhangi ciddi bir yan etkiyle karşılaşmadık. Hafif halsizlik, baş ağrısı, çok nadiren ateş gibi bulgular var. Fakat bunlar tüm aşılarda olan şeylerdir. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı görmedik. Aşı çalışmasına dahil olup, aşılarını yaptıranlar maske kullanımına riayet ediyorlar. Çünkü aşının bağışıklık geliştirip geliştirmediğini anlamak için antikor titresine bakılması gerekiyor. Bu nedenle tüm önlemlerin alınmasına devam etmek lazım. Fakat aşıya bağlı olarak herhangi bir önlem gerekmiyor. Normal vatandaş gibi hayatına devam ediyor” diye konuştu.

    ‘FAZ- 3 ÇALIŞMASI TAMAMLANINCA AŞI ECZANE RAFLARINDA YERİNİ ALACAK’

    Türkiye’de belirlenen gönüllü sayısına ulaşıldığı zaman Faz- 3 çalışmasının tamamlanacağını ve aşının eczane raflarında yerini alacağını belirten Çelen, “Bu bir faz çalışması olduğu için kontrollü bir çalışmadır. Gönüllü de hekim de aşı mı yoksa su mu aldığını bilmiyor. Bundan dolayı ara analiz henüz sonuçlanmadığı için çalışmanın resmi açıklamasını yapmak mümkün değil. Fakat sağlık gönüllülerimiz antikor testlerine baktılar. Antikorları gelişen çok sayıda gönüllümüz oldu. Çalışmanın analizi yapılmadığı için bu konuda net bir bilgi vermek çok doğru değil. Burada belirli bir sayı var. Türkiye’deki sayıya ulaşıldığı zaman Faz-3 çalışması tamamlanacaktır. Böylece eczane rafına geçecektir” ifadelerini kullandı.

    ‘AŞIYLA İLGİLİ KİMSENİN BİR KORKUSU OLMASIN’

    Hem Türkiye’de hem de dünyadaki aşı karşıtlığına dikkat çeken Prof. Dr. Çelen, hastalığın seyrinin dikkate alınmasını ve aşıyla ilgili bir korkunun olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Aşı çalışmalarının sonuçları güvenilir ve etkin bulunduğu sürece birçok firmanın aşısına talebimiz olacaktır ve toplum aşılamasına geçilecektir. Tabi aşı karşıtlığı ülkemizde de dünyada da önemli bir problem. Birçok yerde aşıya karşı bir karşıtlık, bir olumsuz önyargı mevcut. Fakat hastalığın seyrine baktığımızda, yoğun bakım sürecini gördüğümüzde, aslında güvenirlik datalarının da son derece iyi olduğu bu dönemde aşılardan yana bir korkumuzun olmaması gerektiğini söylemek istiyorum” şeklinde konuştu.

    ‘ŞU AN İÇİN BİR SIKINTI YOK’

    Aşı olan gönüllü vatandaşlardan Mustafa Kemal Doğan, koronavirüsün tehlikeli olduğunu, takip ettiği kadarıyla aşının güvenli olduğu kanaatine vardığını belirterek, “Tüm dünyayı etkileyen bu tehlikeli hastalık hakkında duyduklarımız, konuşulanlar ve söylenenler bu aşının güvenli olduğuna dair kanaat oluşturdu bende. Ben de buna dayanarak başvurdum. Başvurum olumlu sonuçlandı. Şu an en ufak bir sıkıntı dahi yok. Yanma dahi olmadı” ifadelerini kullandı.

    Aşı olan bir diğer gönüllü Mehmet Cengiz ise aşı çalışmalarını başından beri takip ettiğini ve bu yüzden gönüllü olduğunu söyledi. Hocalara güvendiğini aktaran Cengiz, herhangi bir korkusunun olmadığını da ekleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Takip ediyordum aşı çalışmalarını ve olmayı düşündüm. Bu yüzden gönüllü oldum. Ben de sağlıkçıyım, çok fazla bilgi sahibi olmamakla birlikte hocalarımıza güveniyorum. Hocalarımızla istişare ettikten sonra güvenerek oldum. İnşallah ülkemiz ve memleketimiz için de hayırlı olur. Şu ana kadar birçok hastaya yapılmış. Büyük bir yan etki görülmemiş. İnşallah bizde de olmaz. Şu an için öyle bir korkum yok.”

    HER 3 KİŞİDEN 2’SİNE GERÇEK AŞI UYGULANACAK

    15 Eylül’de Türkiye’de üçüncü faz çalışmalarına başlanan Sinovac firmasının CoronaVac aşısı, Türkiye’de 12 şehirde 25 merkezde 12 bin 450 gönüllü vatandaş üzerinde uygulanacak. Aşı çalışmasında, gönüllülerin bir kısmına gerçek aşı, diğer bölümüne ise plasebo veriliyor. Bu yöntem, bilgisayar programı tarafından rastgele olarak belirleniyor ve hangi gönüllüye ne yapıldığını araştırma ekibi bilmiyor. Gönüllü vatandaşlar üzerinde yapılacak denemelerde, her 3 kişiden 2’sine gerçek aşı uygulanacak. Bu sayede gerçek aşı ile aşı olmayanlar arasında etki farkı ortaya konulabilecek. Çalışmanın bitiminde, plasebo kolundaki tüm gönüllüler de tekrar merkezlere davet edilecek ve gerçek aşı uygulaması yapılacak.

  • Çin aşısı Türkiye’de gönüllülere uygulandı

    Çin aşısı Türkiye’de gönüllülere uygulandı

    Çin’de geliştirilen Covid-19 aşısının gönüllü uygulamasına, sağlık çalışanlarından sonra vatandaşlara da başlandı. Ankara Şehir Hastanesi’nde ilk uygulama öğretmen anne ve kızına yapıldı.

    Çin’in Sinovac firmasına ait CoronaVac aşısının Faz 3 çalışmalarına Türkiye de katıldı. Çin aşısı, ilk etapta 726 gönüllü sağlık çalışanına uygulandı. Sağlık Bakanlığı’nın geçen hafta yaptığı duyurunun ardından aşı denemeleri için gönüllü vatandaş başvuruları alınmaya başlandı. Bakanlığın açıklamasının ardından 20 bin gönüllü vatandaşın aşı denemesi için başvurduğu belirtildi. İlk gönüllü vatandaş uygulaması Ankara Şehir Hastanesi’nde yapıldı. Gönüllü olan öğretmen Ayşegül Durmaz (50) ve öğretmen kızı Gökçe Durmaz’a (23) hastanede sağlık görevlileri tarafından koronavirüs aşısı uygulandı.

    ‘İNSANLIK ADINA HİZMET OLSUN İSTEDİM’

    Ayşegül Durmaz, kronik hastalığı olduğunu bu nedenle gönüllü olarak aşı yaptırmayı istediğini söyledi. Anne Durmaz “Kronik hastalığım var, Hepatit B taşıyıcısıyım, tansiyon hastalığım var. Hem bu yüzden hem de insanlık adına da hizmet olsun istedim. Evde Covid geçiren olmadı. Hepimiz dikkat ediyoruz. 3 çocuğum var, onlar da çok dikkat ediyor, çok bilinçliler. Kızımla birlikte yaptırdık. Kendisi karar verdi. Diğer iki çocuğum henüz yaptırmadı. Herkes kendi kararıyla buna karar verdi. Gereken tedbirleri aldım zaten. Bundan sonraki süreç Allah’a kalmış. Ben her türlü tedbiri aldıktan sonra takdir Allah’tan” diye konuştu.

    ‘GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE’

    Ankara Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Rahmet Güner, sağlıklı olan gönüllüleri aşı yaptırmaya beklediklerini belirterek şöyle konuştu:

    “Gönüllülük esasına dayalı aşılama çalışmalarını yürüteceğiz. Bir enfeksiyon hastalığının önlenmesinde tedbir çok önemli; ama bununla beraber toplum bağışıklamasının rolü vazgeçilmez. Sadece hastalığı geçirerek bu bağışıklığın sağlanması 10 yılları aşabilir. Ama etkin bir aşılama ile 2021 başında bunun daha geniş kitlelere yayılacağı düşünülüyor. İnşallah bütün dünyanın korumasını sağlayacak bir aşı bulunur ve tüm halkın hizmetine sunulur” dedi.

    ‘SAĞLIKLI GÖNÜLLÜLERE AÇIK’

    Prof. Dr. Güner, herkesin gönüllü olabileceğine dikkat çekerek, “Herkes başvurabilir, sağlıklı gönüllülerin hepsine açık aşı çalışması. Yakın zamanda da bir web adresi bildirilecek. Çok önemli bir yan etki bildirilmemiş olması aşının güvenilirliği açısından bizleri de cesaretlendiriyor. Halkımız da bizlere güvenerek aşıya gelmeliler. Aşıya sizler de lütfen teşvik edin” diye konuştu.

    12 BİN 450 KİŞİYE UYGULANACAK

    Türkiye’de geçen 15 Eylül’de Faz 3 çalışmaları başlayan Çin menşeli aşının deneme uygulamaları 12 şehirde 25 merkezde devam ediyor. İlk etapta yüksek riskli 726 gönüllü sağlık çalışanına uygulanan aşıya ilişkin güvenlilik verileri olumlu değerlendirilmişti. Toplamda 12 bin 450 gönüllü üzerinde denenecek aşı için 18-59 yaş arasında daha önce Covid-19 geçirmemiş vatandaşlar gönüllü olabilecek.