Etiket: SIR

  • Tina’nın sır dolu tasması

    Tina’nın sır dolu tasması

    Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Armutlu kırsal mahallesinde yaşayan Ekonomist Korhan Berzeg, doberman cinsi köpeği ile birlikte ormanda yürüyüşe çıktıktan sonra kaybolmuştu. Olayın üzerinden 74 gün geçtikten sonra Kayıp Berzeg’in köpeği Tina kendiliğinden eve dönünce arama ve kurtarma çalışmaları hız kazandı.

    12 Kuyu tarandı, Gönen Çayı didik didik edildi

    Berzeg’in kaybolmasının ardından Armutlu Köyü ve civardaki kırsal alanlarda bulunan 12 kuyu AFAD ekiplerince tek tek arandı. Öte yandan, ilçeden geçen Gönen Çayı da didik didik edilirken Korhan Berzeg’e ait bir iz bulunmadı. Soruşturma çerçevesinden 50’den fazla kişinin bilgisine başvurularak ifadesi alındı. Tüm bu işlemler sürerken, jandarma timleri, arama-kurtarma dernekleri, AFAD ekipleri, sivil gruplar tarafından ormanda iz taraması sürdürüldü.

    Tina’nın sır dolu tasması

    Öte yandan, Armutlu kırsal mahallesine gelen Korhan Berzeg’in eşi Angela Berzeg, Tina’nın bulunması üzerine bir açıklama yapmadı. Armutlu’daki evlerine ise gün boyu çok sayıda sivil ve jandarma ekipleri ziyaret etti. Kriminal ekiplerinin de geldiği evde bulunan Tina’nın üzerinden doku, kan, dışkı örneği alındığı öğrenilirken, köpeğin tasmasının da ayrıca inceleneceği kaydedildi. Tasmada parmak izi bulunup bulunmadığı ekiplerce kontrol edilirken, kriminal sonuçların kısa sürede çıkacağı belirtildi.

    Arama ekiplerine Tina önderlik edecek

    Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ormanda arama faaliyetleri ise devam ediyor. Bir süre dinlenen Tina’nın arama ekipleri ile birlikte ormana gideceği ve kayıp Korhan Berzeg’in yerini tespit etmek için ormana salınacağı öğrenildi.
    Hareketli günler geçiren Armutlu sakinleri ise, Korhan Berzeg’in sağ bulunması için köyde bulunan yetkililere yardımda bulunuyor. Bildikleri ve gördüklerini yetkililerle paylaşan vatandaşlar, Korhan amcalarının bir an önce bulunmasını ümit ediyor.

  • Stratonikeia’nın gizemli meydanının sırrı

    Stratonikeia’nın gizemli meydanının sırrı

    12 ay kazı çalışması

    UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde yer alan ve milattan öce 3. Yüzyılda kurulan Stratonikeia antik kentinde Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt Başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği ve Yatağan Belediyesi tarafından desteklenen kazılar yılın 12 ayı devam ediyor. 2023 yılında yapılan kazı çalışmaları şehrin girişinde bir tarafı kuzey giriş kapısı, bir tarafı antik tiyatroya giden yolun ortasında yer alan meydanda yoğunluk kazandı.


    Renkli mozaiklerin yer aldığı mekan bulundu

    Stratonikeia antik kentinin değişik noktalarında kazı, restorasyon ve konservasyon çalışmaları sürürken, bu yıl ağırlıklı olarak şehrin merkezinde bulunan ve o dönem kamu binalarının bulunduğu meydanda çalışmalar yoğunlaştı. Antik dönemin en geniş caddesinin yer aldığı meydan çevresinde hamam, latrina (tuvalet), meclis binası, kazılar sonrası ortaya çıkacak bir giriş kapısı ve mekanlar yer alıyor. Mekanlardan birisinin tabanında ise renkli mozaikler tespit edilirken bu alanda da çalışmalar sürüyor.

    Kadınlar çalışıyor

    Stratonikeia antik kenti kazı çalışmalarında yoğunluklu olarak kadınlar çalışıyor. Kazı ekibinde yer alan kadın arkeologların yanında, Yatağan ve çevre köylerden çok sayıda kadın hem toprak kazıyor, hem el arabası ile toprak taşıyor, hem de çıkan mermer eserlerin temizliğinde görev alıyor. Kadın elinin değmediği bir alanın bulunmadığı antik kentin en önemli özelliği ise gelen ziyaretçilerin yapılan kazıları kendilerine ayrılan bölümden izleyebilmeleri.

    “Kentin en merkezi alanı”

    Stratonikea ve Lagina Antik Kenti Kazı Başkanı Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt, “Stratonikeia’da bu sene belli bir alana yoğunlaştık. Burası geçen yıl başlamıştı. Özel bir proje ile devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği il Yatağan Belediyesi ile birlikte yürüttüğümüz bir proje. Burada Yatağan’ın tüm mahallelerinden gelen kadınlar ile birlikte çalışıyoruz. Bu çalıştığımız alan kentin en merkezi alanı. Bir tarafta meclis binası var, diğer tarafta bir cadde ve bu cadde antik dönemin en geniş caddesi. Hiç arabanın girmediği bir cadde. Bunun yanında Latrina var, hamam var, Bunların arasında kalan alanda kamu yapıları ve önemli birimlerin olduğunu biliyoruz. Bir kapı var, ama kapının arkasında ne olduğunu şu anda bilemiyoruz. Çünkü bizde son kazma, son söz demek. Kazdığımızda esas o zaman buradaki güzellikleri paylaşacağız. Onun için burada hummalı şekilde çalışmalarımız devam ediyor” dedi.


    Batı caddesi tamamlandı

    Meydanın hemen yanında yer alan ve antik dönemin en büyük ve geniş caddesi olarak bilinen Batı Caddesinde çalışmaların tamamlandığını belirten Prof. Dr. Söğüt, “Batı Caddesindeki çalışmalarımızı tamamladık. Etraftaki kazılarda Batı Cadde’ye ait olan sütunları bulduklarımızı yerlerine koyuyoruz. Antik dönemde farklı yerlerde kullanıldıkları için tamamını bulmamız zor. Ama var olanları yerlerine koyuyoruz. Böylelikle hem kazıyoruz, hem restore ediyoruz, hem de onları koruyoruz. Yani arazide hummalı bir çalışma var. Bu alanda çalışmaların tamamını koruma ve gelecek nesillere aktarma anlamında yürütüyoruz” dedi.

  • Tarifi sır gibi saklanan tatlı

    Tarifi sır gibi saklanan tatlı

    Tatlıcı Ali Baba tarafından 1960 yılında yapılmaya başlanan ramazan helvası tatlısı çok beğenilince talep görmeye başladı. O zamandan itibaren yapılan tatlı bugün torunu Güven Baba, tarafından yapılmaya devam ediyor. Üç kuşaktır lezzetini koruyan ramazan helvası un, su ve yağ karışımıyla, tatlı şerbete yatırılarak hazırlanıyor.

    Tarifi sadece aile tarafından bilinen tatlının sırrı kimseye söylenmezken sadece ramazan ayına özel hazırlanan tatlı büyük talep görüyor. Bu tatlının lezzetini duyan şehir dışından gelenler oluyor.


    Güven Baba, “Sadece ramazan ayında yapmaktayız. Bu tatlıyı 1960 yılında ilk dedem Ali Baba, yapmış satmaya başlamış, tatlı çok beğenilince o yıldan itibaren yapmaya devam ediyoruz. Babam devam etti şimdi 3’üncü kuşak olarak ben devam ediyorum. Bu tatlıyı eski insanlar daha iyi biliyor. Şehir dışından bile arayan müşterilerimiz var. Hafta sonu uzak yerlerde oturup buraya ramazan helvası almaya, tadına bakmaya gelen müşterilerimiz var. Biz de elimizden geldikçe bunu müşterilerimize sunmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Uzun yaşamanın basit sırrı

    Uzun yaşamanın basit sırrı

    Yeni bir araştırmada uzun yaşamanın basit bir yolu ortaya kondu. Buna göre kaliteli bir uyku, insan ömrüne fazladan birkaç yıl ekleyebilir.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının da aralarında yer aldığı araştırma ekibi, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı. Kadınlarda ise bu sayı 2 yıl olarak belirlendi.

    Ekip, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

    Independent’in haberine göre, araştırmada, tek başına uyku miktarının yeterli olmadığı, önemli olanın uyku kalitesi olduğu vurgulandı.

    Araştırmacılar kaliteli uykuyu şu faktörlere dayandırdı:

    • Gecede 7 ila 8 saatlik ideal uyku süresini tamamlamak
    • Haftada en fazla iki kez uykuya dalmakta zorluk çekmek
    • Haftada en fazla iki defa uykunun bölünerek kaçması
    • Herhangi bir uyku ilacı kullanmamak
    • Haftada en az 5 gün uyandıktan sonra dinlenmiş hissetmek

    Araştırmada, 2013 ve 2018 arasında ABD’deki Ulusal Sağlık Görüşmesi Anketi adlı geniş çaplı bir çalışmaya katılan yurttaşların verileri incelendi.

    Bu veriler, yüzde 54’ü kadın ve ortalama yaşı 50 olan 172 bin kişiyi içeriyordu ve bu kişilerin genel sağlık durumlarıyla uyku alışkanlıklarına dair bilgiler veriyordu.

    Katılımcılar ortalama 4,3 yıl takip edilmişti ve bu süre zarfında 8 bin 681 kişi kayatını kaybetmişti.

    Bu ölümlerin yüzde 30’u kardiyovasküler hastalıklara, yüzde 24’ü kansere ve yüzde 46’sı da diğer nedenlere bağlıydı.

    Bulgular, tüm bu nedenlere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 8’inin kötü uyku düzeniyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

    Harvard Üniversitesi’nden klinik araştırmacı Dr. Frank Qian, “Bence bu bulgular, sadece belli bir süre boyunca uyumanın yeterli olmadığını vurguluyor” dedi ve ekledi:

    “Gerçekten dinlendirici bir uyku çekmeniz, uykuya dalma ve uykuda kalmayla ilgili az sorun yaşamanız gerekiyor.”

  • Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu ise işin sırrını, “Her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir” diyerek açıkladı.

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili vuran iki büyük depremde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Enkaz çalışmaları ekipler tarafından sürdürülürken, Kahramanmaraş’ta tek bir hasarın olmadığı bina tüm Türkiye’nin gündemine oturdu. Binanın altında bulunan züccaciye dükkanında tabaklar bile kırılmazken, çatalların bile devrilmediği dükkanda tek bir hasarın bile olmadığı görüldü. Yine aynı şekilde züccaciye dükkanının yanındaki süper markettin raflarında da tek bir ürün bile devrilmedi. Bu iş yerlerinin hemen karşısındaki alanda bulunan bina ise iki büyük depremle yıkıldı.

    “Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir”

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu da, herkesin konuştuğu binanın bu sırrını açıkladı. Kozanoğlu, tüm projelendirmelerin ve zemine uygunluğun doğru tahsisi sonucunda, bu örnekteki gibi binaların hasar almayacağını belirtti.

    Prof. Dr. Kozanoğlu, “Aslında binalardan beklediğimiz, temenni ettiğimiz davranış, böyle bir depremde binaların az hasarlı, orta hasarlı, belki de hasarsız sınıfı geçmesiydi. Dolayısıyla beklenen bu binadaki gibi hasarsızlıktı. Bu binanın özeline baktığımız zaman bitişik nizam olmadığını görüyoruz. Binanın zeminiyle ilgili, projelendirilmesiyle ilgili her şey doğru yapıldıysa, binadan beklenen davranış budur. Sağlam zemine oturan bir binanın altında, örneğin kaya zemine oturtulan bir binanın altından deprem çok hızlı, saniyede 600-700 metre hızla geçer. Yumuşak zeminlerde bu saniyede 300-400 metre hıza kadar düşer. Deprem eğer hızlı geçerse yapı rezonans olmaya zaman bulamaz. Dolayısıyla depremin periyodu ve zemine aktarılan periyoda bağlı olarak o yapıdaki tabaklar da yıkılmaz; binaya da bir hasar gelmez. Bu binada her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir. Depremin de buradan daha hızlı geçtiğini tahmin edebiliriz” dedi.

    Dünyada da örnekleri var: “Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir”

    Kozanoğlu, “1995 yılında Japonya’daki Kobe depreminde 100 bine yakın bina yıkıldı ve Japonlar bundan ders aldılar. Bu depremden sonra Japonya’da bir çok deprem oldu ve bu hasar almayan binadaki gibi örnekler özellikle Japonya’da çok karşımıza çıktı. Yine Mexico City Depremi de çok enteresan bir depremdir. O depremde de zeminden kaynaklı olarak binalar çok yavaş salınım yapmışlardır. Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir. Bu tamamen depremin o andaki periyodu, zemine olan etkisi ve zeminden de yapıya olan etkisinden; yani zemin-yapı ilişkisi ile ilişkilidir. Binayı da doğru projelendirirseniz, detaylara gerekli özeni gösterdiyseniz, binanın bu davranışı aslında normaldir” açıklamasında bulundu.

    “Aynı iki proje dahi olsa, binalar farklı davranış gösterebilir”

    Öte yandan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, aynı iki proje dahi olsa binaların farklı davranış gösterebileceğine vurgu yaptı. Kozanoğlu, “Fay üzerine yapılan binalar, yıkılmama şansı az binalardır. Bu depremde öteleme 7.3 metreydi. Böyle bir yan atıma hiç bir binanın dayanması mümkün değil. Fayın üzerinde bina olmaması lazım. Fayın yakınındaki binalar da farklı davranabilir. Projeleri farklıdır, metrekareye düşen kolon sayısı farklıdır, yapının davranışına etki edecek duvarlar durumu farklıdır. Birinde çok fazla duvar varken diğerinde yoktur. Birinde zemin kat tamamen boşaltılmışken diğerinde yoktur. Aynı iki proje dahi olsa birinde duvar var diğerinde yoksa binalar farklı davranır. Zeminden de gelen farklar varsa bu binalar farklı davranış gösterebilirler. Doğru yapılan proje, doğru malzeme ve doğru uygulama. Eğer binada da izinsiz eklenen veya çıkartılan malzeme yoksa, bu binanın en azından insanların kaçacağı zamanı bulacağı şekilde ayakta kalmasını bekleriz” diye konuştu.

  • Betonlar arasında kalan sır türbe

    Betonlar arasında kalan sır türbe

    Yenidoğan Mahallesi Papuççular Caddesi’nde 5 katlı bir binanın altında bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan türbe, merak konusu oldu. Rivayetlere konu olan türbenin kime ait olduğunun araştırılmasını isteyen esnaf Sefer Beyoğlu, birçok kişinin bölgeye gelerek dua ettiğini söyledi.


    Sefer Beyoğlu, “Bu, eski zamandan kalma bir mezar. İsmi ‘Nurullah’ diye biliyorum. Buraya gelenler dua edip çiçekleri suluyorlar. Rivayete göre, bu bina buraya yapılırken kepçeler kırılmış, binanın planını değiştirmişler. Burada oturan insanlar bile çok eski bir mezar olduğunu söylüyorlar. Burada yatan zatın ne kadar önemli olduğunu bilmiyoruz. Detaylı bilgileri biz bilmiyoruz, araştırılsın istiyoruz” dedi.