Etiket: sivas

  • 3 bin dönümlük buğday tarlası kül oldu

    3 bin dönümlük buğday tarlası kül oldu

    Kangal ilçesi Karataş mevkiinde buğday tarlasında çıkan yangın, rüzgarın da etkisiyle büyüdü. Yaklaşık 3 bin dönüm alanın etkilendiği yangında buğdaylar kül oldu.

    Kangal Belediyesi itfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangına köylüler de traktörleriyle müdahale etti. Yangın yaklaşık 1 saat içerisinde kontrol altına alınarak söndürüldü. Söndürme çalışmaları sırasında bir traktör de devrilerek hasar gördü.

    Yangın sonrası havadan çekilen görüntüler zararın boyutunu gözler önüne serdi. Yaklaşık 10 bin ton buğdayın zayi olduğu yangında milyonlarca liralık zarar olduğu tahmin ediliyor.

    Yangında yaklaşık 75 dönüm tarlası yanan Vedat Korkmaz, “Olayı haber alır almaz müdahale ettik. Sağolsunlar traktörü olan herkes yardıma koştu. Yaklaşık 3 bin dönüm ekili buğday yandı” dedi.

  • Sivas’ta korkutan deprem

    Sivas’ta korkutan deprem

    Sivas’ın Zara ilçesinde saat 09.23’te meydana gelen deprem kısa süreli panik oluşturdu. AFAD’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma göre 3.5 büyüklüğündeki depremin yerin 12.87 kilometre derinliğinde meydana geldiği açıklandı.

  • Hem serinliyorlar hem şifa buluyorlar

    Hem serinliyorlar hem şifa buluyorlar

    Sivas’ın Kangal ilçesine 13 kilometre uzaklıkta bulunan “Kangal Balıklı Kaplıca” dünyada sadece burada bulunan doktor balıklarıyla adından bir hayli söz ettiriyor. Şifa bulmak isteyen sedef, egzama gibi cilt hastaları, bu kaplıcayı tercih ediyor. Cilt hastaları 37 derecelik sıcaklıktaki selenyumlu suda doktor balıkların dokunuşlarıyla şifa bulabiliyorlar. Hava sıcaklıklarının 36 dereceyi bulduğu kentte sıcaktan bunalan vatandaşlar kendilerini balıklı bu kaplıcaya attı. Vatandaşlar kaplıcaya girerek hem serinledi hem de doktor balıkların terapi etkisiyle de tedavi gördü.

    “Su sıcak olmasına rağmen yine de serinletiyor”

    Adnan Yıldız, suyun sıcak olmasına rağmen yine de serinlettiğini ifade ederek, “Buranın kaplıcalarından yararlanıyoruz. Doktor balıklarından yararlanıyoruz. Tedavilerimize iyi geliyor. Değişiklik oluyor. Hem pikniğimizi yapıyoruz hem havuzumuza giriyoruz. Balıklarla haşir neşir oluyoruz. Havalar sıcak, su da serinletiyor. Su sıcak olmasına rağmen yine de serinletiyor. Oldukça kalabalık. Herkes geliyor. Biz aile olarak 10 kişi geldik. Sedef hastalığı, yarası olanlara çok iyi geliyor. Ayağında, vücudunda ufak tefek yaralar, pullanmalar varsa hepsini yiyip tedavi ediyorlar” dedi.

    “Sosyal medyadan keşfettik”

    Feridun Ulusoy, kaplıcayı sosyal medyadan keşfettiğini ifade ederek, “Kayseriliyiz, Fransa’dan geliyorum. Sosyal medyadan keşfettik burayı. İlk defa geliyoruz. Çok tavsiye edilebileceğimiz bir yer. Balıklar alışkın olmadığınız zaman sanki yiyormuş gibi geliyor ama aslında gıdıklıyor. 5-10 dakika alışma zamanımız var, ondan sonra gayet güzel oluyor. Hava sıcak, çocuklar rahatlıkla suyun içinde kalabiliyorlar” diye konuştu.

  • Direksiyon hakimiyetini kaybedip tarlaya uçtular

    Direksiyon hakimiyetini kaybedip tarlaya uçtular

    Edinilen bilgiye göre olay Sivas’ın Yıldızeli İlçesi Kalın köyünde meydana geldi. E.T.D. (19) sevk ve idaresindeki 06 AC 0534 plakalı Hyundai marka otomobil direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi ile buğday tarlasına uçtu. Yaklaşık 30 metre sürüklenen araçta bulunan sürücü ve F.D.(18) ağır yaralandı. Yaralılar ambulansla Yıldızeli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Hayatımızın neredeyse her alanında

    Hayatımızın neredeyse her alanında

    Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, hayatımızın neredeyse her alanına giren akıllı teknolojilerin çocuklar kadar yetişkinleri de olumsuz etkilediğini söyledi. Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, akıllı teknolojilerin faydaları ve zararlarına değindi. Akıllı teknolojilerin hayatın her alanında yerini aldığını belirten Özkaya, “Akıllı teknolojinin özellikle 21. Yüzyılda kaydettiği ilerleme, inkar edilemez boyuttadır.

    Şöyle ki; teknoloji artık hayatımızın her alanında mutfakta, salonumuzda, sokakta kendini göstermektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte, insanlar birçok işlerini cihazlara yaptırır durumdadır. Bilgisayarlar, telefonlar; insanların hafızası hatta beyni haline geldi. İnsanlar için çalışıp, düşünmeye, kaydetmeye başladılar. Daha doğrusu insanlar teknolojiyi araç olarak kullanmak yerine, hayatlarını tamamen teknolojiye göre şekillendirdi. Elbette ki teknolojinin faydaları göz ardı edilemez” dedi.

    “İnsanı tembelleştiriyor”
    Özkaya, akıllı teknolojilerin insanı tembelleştirdiğini ifade ederek, “Ekonomiktir, zaman kazandırır, insan gücü tasarrufu sağlar, iyileşme sürecini hızlandırır, verimlilik artar, hata yapma payı azalır, hızlı iletişim, veri aktarımı ve bilgi alışverişi sağlar, kaliteyi artırır. Ancak insanları tembelleştirdiği, sıradanlaştırdığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Örneğin; kitapların yerini tabletler, bisikletlerin yerini arabalar, klasik kol saatlerin yerini akıllı saatler bu düşünceye sevk eden teknolojik yeniliklerden yalnızca birkaçıdır.

    Özellikle son yıllarda insanlar kağıttan, kalemden, kitaplardan o kadar uzaklaştık ki artık eğitim sistemi bile teknolojiye göre şekillendi. Yazı tahtalarının yerini akıllı diye tabir ettiğimiz teknolojik tahtalar aldı. Öğrenciler kağıt, kalem yerine; tablet ve bilgisayar gibi teknolojik araçlar kullanmaya başladı. Tabi bununla beraber sanal ortamdaki içeriklerde arttı ve kafalar doğru yanlış bilgilerle doldurmaya, meşgul olmaya başladı. Teknoloji hem yetişkin hem de çocukları etkilemektedir” diye konuştu.

    “Teknoloji uyku düzenin bozuyor”
    Özkaya, teknolojinin uyku düzenine olumsuz etkilerinin olduğunu belirterek, “İnsanları farklı görüşlere kapatıyor. Sosyal ağlardaki kullanıcılar, kendi profillerin de sadece kendi görüşlerine yer veriyor ve olmayı istediği kişi gibi davranıyor. Bu nedenle kullanıcılar neredeyse tamamen zıt görüşleri hayatından çıkarıyor ve kendilerini belli görüşlerle sınırlıyor.

    Teknolojik cihazlara olan bağlılık ve bu bağlılık esnasında insanların hem az hareket etmesi hem de yemeğini genellikle bu cihazlara odaklanırken yemesiyle ne kadar yediğinin farkında olması obeziteyi arttırıyor. İnsanlarda dikkat dağınıklığına neden oluyor. Bir türlü açılmayan videolar insanların sabrını taşırıyor. Massachuetts Amherst Üniversitesi’nin araştırmasına göre, insanlar içeriğe anında ulaşmak istiyor ve içerik anında yüklenmediğinde sinirlenerek beklemeden içeriği kapatıyor.

    Bu durum bir süre sonra insanların tüm durumlara karşı sabırsız olmasına neden oluyor. Uyku düzenini bozuyor. İnsanların teknolojik cihazlara olan bağlılığı her an kullanıcılarda internete ulaşma isteği doğruyor ve buna bağlı olarak geceleri kullanıcılar internette daha fazla vakit geçirebilmek adına uykularından feragat ediyor. Ayrıca ekran ışığının uyku açtığına yönelik araştırmaları da hesaba kattığımızda teknolojinin uyku düzenimize olumsuz etkilerinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanları suça teşvik ediyor.

    İnsanlar teknoloji sebebiyle öfkeli, tahammül sınırı düşük insanlar haline geliyor. Psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasına çok büyük etkendir. Örneğin; depresyon, anksiyete, dikkat dağınıklığı, yeme bozuklukları gibi. İnsanları yalnızlığı tercih etmelerine neden oluyor. Çok uzun süre teknolojiye bağlı kalmak, ciddi bağımlılıklara neden olabiliyor. Bazı insanlar sosyal aktivitelerinden, aile ilişkilerinden hatta işlerinden bile uzak durmaya başlayıp teknolojinin bağımlısı haline geliyorlar” şeklinde konuştu.

    “Oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor”
    Oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama sürelerinin kısaldığını aktaran Özkaya, “Özellikle 3-6 yaş arasındaki çocuklar henüz oyun çağındadır. Ancak oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor. Oyuncaklardan aldıkları haz da zamanla azalıyor.

    Ancak gelişimi düzgün tamamlamak için çocukların oyun çağını da sağlıklı biçimde tamamlamaları önemli. Bilgisayar oyunlarıyla fazla zaman geçiren çocuklar oyun döneminden erken çıkma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Buda çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Teknoloji araçları yüzünden doğaya salınan radyasyon, çeşitli gazlar insan sağlığını olumsuz yönden etkilemekte ve doğayı da kirletmektedir.

    Ayrıca teknoloji kötü maksatlarla kullanıldığında savaşlara ve savaşlarda kullanılan yine teknolojinin ürünü olan çeşitli silahlar insanların yaşamını kaybetmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak, teknolojinin özellikle son yıllarda gösterdiği gelişmeler neticesinde insan hayatı hem daha kolay bir hale gelmekte hem de insani vasıflar bir o kadar da anlamını yitirmektedir.

    Tam da bu noktada önemli olan teknolojiyi doğru bir biçimde kullanabilmek, teknolojinin insanlığımızı köreltmesine izin vermeden aksine hem insanlığı hem de insan yaşamını kolaylaştırabilme yönünde bir araç olarak görüp faydalanabilmektir” ifadelerini kullandı.

  • Mikser, otomobile çarptı

    Mikser, otomobile çarptı

    Beton mikserinin otomobile arkadan çarpması sonucu otomobilin barajının şoför bölümüyle adeta birleştiği kazada 2 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı. Edinilen bilgiye göre kaza, Kangal-Malatya Karayolu’nun 8. kilometresinde meydana geldi. Beton mikseri bilinmeyen bir nedenle önünde seyretmekte olan otomobile arkadan çarptı.

    Otomobilin bagajı adeta şoför bölümüyle birleşti. Arka koltukta oturan Makbule Keskin ve İsmail Bilgin hayatını kaybetti. Araçta bulunan bir kişi ağır yaralandı. Yaralı, Kangal Devlet Hastanesine kaldırıldı. Mikser sürücüsü olay yerinde gözaltına alındı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Göl yosunla kaplandı

    Göl yosunla kaplandı

    Kent merkezine 38 kilometre uzaklıktaki Ulaş ilçesinde bulunan Ulaş Gölü’nün yüzde 90’ı yosun tuttu. Bu yılın ilk yarısında yaşanan yoğun yağışlar, gölün yosun tutmasına engel olamadı. Göle gezmeye gelen vatandaşlar karşılaştıkları manzara karşısında şoke oldu. Balık üretimini olumsuz etkileyen yosunlar, her geçen gün artıyor.

    Ulaş Gölü’nün çok zengin bir göl olduğunu ifade eden Ali Osman Bahtiyar, “Burası Ulaş Gölü. Suyun tazelenmesi lazım. Bu göl aslında çok zengin bir göl. Taze su alırsa balığı bol olur, sazan balığı bol olan bir göl. Eskiden su azaldığında kanaldan su geliyordu. O su tazelense yosun da kalmaz, balığı da bol olur. Bu gölün suyu tatlı su” dedi.

    “Yosun olunca balıklar ölüyor”

    Göl yüzeyini kaplayan yosunların balıkları olumsuz etkilediğini ifade eden Bahtiyar, “Bu su azaldığından oluyor. Bu sene yağış bol olduğu için ayakta kaldı. Geçen seneki gibi kuraklık olsaydı su tamamen kuruyacaktı. Yosun olunca balık üretimi çok olmuyor, balıklar ölüyor” diye konuştu.
    Öte yandan gölün etrafı ve üzerinde bulunan çöpler dikkat çekiyor.

  • Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Sivas Numune Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Dr. Zeynep Banu Ramazanoğlu, her yıl dünyada 1 milyon 400 bin kişinin ölümüne neden olan hepatit hakkında bilgiler verdi. Karaciğer yetmezliğinin önüne geçilmesi için hepatit aşılarının önemine dikkat çeken Ramazanoğu, “Karaciğeri tutabilen birçok virüs olmakla birlikte hepatit virüsü diye bahsettiklerimiz başlıca hepatit A,B,C,D ve E olmak üzere 5 çeşittir. Bu virüslerden, B, C ve B varlığında D virüsleri kronik hepatit, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanserine yol açabilmekteyken, A ve E virüslerinde kronikleşme beklenmese de akut karaciğer yetmezliği gibi ciddi klinik tablolara yol açabilmektedir” dedi.

    Her gün çoğu tespit edilemeyen 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlemlendiğini belirten Ramazanoğlu, “Karaciğer, vücutta olmazsa olmaz işlevler gören, son döneme kadar bu işlevlerini yerine getirmeye çalışan bir organdır. Bu nedenlerle, viral hepatitler çoğunlukla sessiz seyreder. Her gün çoğu tespit edilemeyen yaklaşık 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlenmektedir. Her yıl bir milyondan fazla hepatite bağlı ölüm ve her 10 saniyede bir yeni kronik enfeksiyon gelişmektedir. Dünyada yılda 1 milyon 400 bin insanın bu virüs tiplerine bağlı hastalıklardan öldüğü rapor edilmiştir. Önlenebilir virüsler için bu oranlar ciddi anlamda yüksektir” diye konuştu.

    Hepatit virüslerinin bulaş yollarını bilmenin hepatitten korunmak için ilk adım olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ramazanoğlu, “A ve E virüsü kontamine su ve gıdalardan feko-oral yolla bulaşırken, B ve C virüsleri cinsel yolla, kan nakliyle, vücut sıvılarıyla ve anneden bebeğe bulaşır. Temiz su, temiz gıda, temiz eller hepatit bulaşını önlemek için önemlidir. Bunlara ek olarak, hijyenik olmayan kanamalı işlemlerden kaçınılması, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınılması ve gebelerin ilk dönemde mutlaka hepatit testlerinin taranması gerekmektedir” dedi.

    Hepatit virüs aşısının çocukluk çağında aşı takviminde olduğunu belirten Uzm. Dr. Ramazanoğlu “Hepatit virüslerinden A ve B için aşı bulunmaktadır ve çocukluk çağı aşı takvimimizde yer almaktadır. Hepatit B aşısı, hepatit D virüsüne karşı da korur. Hepatit C için etkin aşı mevcut değilse de, yüksek etkin tedavisi bulunmaktadır. Hepatit virüslerine maruz kalmadan önce aşıların yapılması hepatitten korunmak için, kronik hepatit geliştiğinde ise tedaviye uyum göstermek karaciğer yetmezliği gelişmesini önlemek için elzemdir. Hepatit aşılarını yaptırmak isteyen vatandaşlarımız, aile hekimlerine ya da enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurarak planlama yaptırabilir. Unutmayalım bir karaciğerimiz, bir hayatımız var. Hepatit virüsleri önce karaciğerimizi sonra hayatımızı bitirmesin” ifadelerine yer verdi.

     

  • Anız yangınları toprağı çölleştiriyor

    Anız yangınları toprağı çölleştiriyor

    Sivas Tarım ve Orman Müdürü Seyit Yıldız, hububat hasadında yaşanacak dane kaybı ve hasat sonrası anız yakılmaması konusunda uyardı. Hububat hasadından sonra tarlada kalan bitki artıklarına anız denildiğini anımsatan Yıldız, “Anız organik yapıya sahip olup, mutlak surette toprağa karıştırılmalıdır. Ancak ilimizde hasat sonrasından sonbahar aylarına kadar olan süreçte anız yangınları görülmektedir.

    Anız yangınları toprak verimliliğini düşürmekte, toprakların zamanla çölleşmesine neden olmaktadır. İlimizde hububat ürün hasadından sonra toprağın yapısına ve çevreye vereceği zarar göz önüne alınarak anızların yakılması, çevre ve toplum sağlığı, kamu düzeni, halkın güvenliği ve esenliği ile kamu malları üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek gerektiğinden, 2872 Sayılı Çevre Kanununun Ek madde 1/c bendine rağmen ilimizde kontrollü anız yakılmasına izin verilmeyecektir.

    İlimiz sınırları içerisinde 2023 yılında anız yakmak; Valiliğimizin almış olduğu 2023/02 Sayılı Anız Yangınlarının Önlenmesi Valilik Tebliği ile yasaklanmıştır. Tebliğe göre anız yakanlara her dekar için 244,09 TL idari para cezası uygulanacak olup anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskûn mahallerde işlenmesi durumunda ceza beş kat artırılacak, ayrıca 6831 Sayılı Orman Kanununun ilgili cezai müeyyideleri uygulanacaktır” dedi.

    Hasat sırası ve sonrasında sapların parçalanarak toprağa geri dönüşümünün sağlanması gerektiğini belirten Yıldız, “Çiftçilerimiz ekim için anız yakmasınlar. Ayrıca biz çiftçilerimize hem daha ucuz, hem daha zahmetsiz hem de anızı yakmaya gerek duymayan toprak işlemesiz, anıza direk ekim yöntemini uygulamalarını tavsiye ederiz. Anız yangınının önüne geçmek için vatandaşlarımızın; 110 İtfaiye, 177 Orman, 155 Polis, 156 Jandarma numaralarını arayarak ihbarda bulunmaları önem arz etmektedir” diye konuştu.

  • Odun parçalarını sanata çeviriyor

    Odun parçalarını sanata çeviriyor

    Sivas’ın Gemerek ilçesinde yaşayan Haydar Koçer, doğadan topladığı odun parçalarını adeta sanata dönüştürdü. Sivas’ın Gemerek ilçesinde yaşayan 74 yaşındaki inşaat ustası Haydar Koçer, kendi elleriyle yaptığı ürünler görenlerin dikkatini çekiyor. 14 yaşında pancar kökünden kağnı arabası yapıp onunla oynayan Koçer, ilerleyen yaşlarda maket yapımına merak sardı.

    Hem boş zamanını değerlendirmek, hem de kendisine moral olması için Koçer, doğadan topladığı odun parçalarını kendi ürettiği torna makinesinde büyük bir sabırla işleyerek adeta sanata dönüştürüyor. Evinin yanına kurduğu küçük atölyede; leylek, çiçek ve at gibi maketleri yapan Koçer’in dikkatini en çok çeken ise 3 ayda tamamladığı cami maketi. Öte yandan Koçer, yaptığı ürünleri yurt içi ve yurt dışı olmak üzere birçok yere hediye olarak gönderiyor.

    Küçük yaşlarda merak sardı
    Haydar Koçer, merakının küçük yaşlarda başladığını ifade ederek, “14 yaşlarında ustalık işlerine çok meraklıydım. Pancardan kağnı yapardım, oyuncak yapardım. Bunlarla uğraşırken zamanla bu merak ilerledi. Sanayiye gitmemek şartıyla bir torna yaptım. Sadece bilyeleri alarak 1,5 yılda torna yaptım. Moral olsun diyerek ahşap işleri yapmaya başladım. Her türlü ahşap işleri yaptım. Şiir de yazıyorum, tahminen 150 şiirim var” dedi.