Etiket: sivas

  • Tırla çarpışan milyonluk cip hurdaya döndü: 2 yaralı

    Tırla çarpışan milyonluk cip hurdaya döndü: 2 yaralı

    Edinilen bilgilere göre, kaza Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’nda meydana geldi. C.K. idaresindeki 58 AFC 144 plakalı Nissan marka cip, kavşaktan dönmeye çalıştığı esnada H.A. idaresindeki 58 ADH 957 plakalı Mercedes marka tıra çarptı. Kazada cip hurdaya dönerken, tırın yakıt deposu delinerek tehlike oluşturdu. Kazada yaralanan cip sürücüsü C.K. ve M.K. adlı yolcu, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, polis ekipleri kaza ile ilgili inceleme başlattı.

  • Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti

    Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti

    Sivas’ta bir engelli vatandaş, ihtiyaç duyduğu ayarlanabilir klozet almak istedi. Klozetin fiyatının 70 bin TL olduğunu öğrenen vatandaş, yüksek maliyeti nedeniyle almaktan vazgeçti. Ürünün farklı ülkelerde fiyatının 70 bin TL’yi aştığını gören girişimci Orhan Aktaş, bahse konu klozeti kendisi yapmaya karar verdi. Satılan ürünleri inceleyerek kendi tasarımını yapan Aktaş, klozeti 20 bin TL’ye mal etti. 3 gün içerisinde yükseklik ve eğim ayarlı klozet sandalyesi yapan Aktaş, daha az maliyetle engelli vatandaşın ihtiyacını karşıladı.

    “70 bin liralık ürünü 20 bin liraya mal ettik”
    Ürünün çeşitli ülkelerde 70 bin TL’ye satıldığını ifade eden Orhan Aktaş, “Bu ürünümüzü engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak adına kişiye özel olarak tasarladık. Bunu yaparken kar amacı gütmedik. Gündelik yaşamda bizim için basit ve sıradan olan işleri engelli vatandaşlar için de basitleştirmek amacıyla yaptık. Biz bu ürünü geliştirmeyi de düşünüyoruz. Akıllı bir sistem projemiz de var. Aile üyelerinde engelli bir birey olan arkadaşımız bize geldi. Bu ürünün yurt dışında üretildiğini fakat Türkiye’de bu ürünü bulamadıklarını söyledi. Biz de yapabilir miyiz diye düşündük, araştırmalarda bulunduk. Afaki fiyatlar olduğunu gördük. Başka bir ülkede 70 bin liralık olan bir ürünü biz şu anda 20 bin liraya mal ettik. Biz bu ürünü 3 günde ortaya çıkardık” şeklinde konuştu.

    “Yeni projeler gerçekleştirmek istiyoruz”
    İmkânlar dâhilinde birçok projeyi hayata geçirmek istediğini ifade eden Aktaş, “Yeni çalışmalar, projeler gerçekleştirmek istiyoruz ama yatırımcıya ihtiyacımız var. Tamamen felçli olan bir hastanın mutfak işleri, lavabo, banyo ve gündelik ihtiyaçlarını karşılayabileceği projeler geliştireceğiz. Bu ürünümüz kısmi felçli bir hasta için yapıldı. Kendisinin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aile bireylerinin desteğinin olması gerektiğini ve bu desteğin de zorladığını söylediler. Hasta, ellerinin desteği ile ayağa kalkıyor, koltuk değnekleriyle belli bir yere kadar gidiyor, fakat oturmakta çok zorlanıyormuş. Biz bu ürünü tekerlekli yaptık. Hastayı kendi yatağından kaldırıp, oturtup klozete götürüyoruz. Kendi kalkması ve yürümesi gereken mesafeyi de kolaylaştırdık. Kişiye özel olması sebebiyle belli kiloyu kaldıracak ürünler kullandık. En düşük 90, en yüksek 140 kiloya kadar taşıyabiliyor” dedi.

  • 60 yıllık geleneğin son temsilcisi

    60 yıllık geleneğin son temsilcisi

    Sivas’ın Zara ilçesinde geçmişte önemli bir yer tutan yerel ifadesiyle “ızgaracılık”, yani ocak başı geleneği, hizmet sektöründeki değişiklik ve gelişmelerle günümüzde yok olmaya yüz tuttu. Geçmişte hayvancılık ve tarımın önemli merkezlerinden biri olan Zara’da her kasap dükkânının önünde yer alan ızgaralar ile hayvan ve buğday ticareti için ilçeye gelenlere hizmet veriliyordu. Bölgede hayvancılığın azalması ve sektördeki değişimle ızgaraların da sayısı zamanla azalarak, günümüzde ilçede tek bir ızgaracı kaldı. İlçede 6 metrekarelik işletmede ızgaracılık yapan Bekir Kurt, bu kültürün son temsilcisi olarak kaldı. Kurt, sağlığı elverdiği müddetçe mesleğini sürdürmeyi düşünüyor.
    Lise son sınıfta başladığı mesleğini yıllardır sürdürdüğünü ifade eden Bekir Kurt, “Zara’da önceden eski buğday pazarı vardı. Orada her kasabın önünde bir mangal olurdu. O zaman lokanta kültürü bu kadar gelişmemişti. Vatandaşlar kasapta etlerini yaptırır, mangala verir büyük bir tepside, yerlerdi. O kültür bu zamana kadar geldi. 15 yılı aşkın bir süredir bu işi tek başıma sürdürüyorum. Geçmişten gelen kültürü devam ettiriyorum. Biz bunu Zara köftesi olarak tanıttık ve insanlar beğendi. Protokolden, bürokratlardan ve çevre kazalardan buraya köfte yemeye geliyorlar. Yaptığım köfte katkısız ve doğal. Gelip yiyenler çok memnunlar. Bazı iş adamları İstanbul’dan gelip köftemi yiyorlar. Bazen erken kapattığımda ertesi gün gelip kavga ediyorlar. Ben yaptığım işten ödün vermiyorum. Etimden, temizliğimden, müşteriye davranışımdan ödün vermiyorum. Elimden geldiği kadar kendi ellerimle yapıyorum. İşlerimi işçiye bırakmıyorum. Sabah dükkânımı açar etimi hazırlarım. Ocağımı 10.30’da yakarım ve 11.00’de köfte servisine başlarım. Sağlığım el verdikçe bu işle beraber Hakk’ın rahmetine kavuşuruz. Burası da son durak olur” dedi.

    “Izgaranın lezzetini hiçbir şey vermez”
    Bekir Kurt’un köftelerinin ayrı bir lezzeti olduğunu söyleyen Mukadder Yıldırım, “Ben burada yaşıyorum ve yemeklerimi de burada yiyorum. Maddi olarak istediğim yerde yiyecek kapasitem var. Ama buranın köftesinin lezzetini verecek bir yer yok” diye konuştu.

  • Eczacılardan yerli ilaç çağrısı

    Eczacılardan yerli ilaç çağrısı

    Sivas Eczacı Odası Başkanı Bahadır Eren, ilaçta dışa olan bağımlılığın ortadan kaldırılması için yerli ilaç sanayisinin desteklenmesi gerektiğini söyledi.

    Son günlerde yaşanan ilaç sıkıntısıyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Sivas Eczacı Odası Başkanı Bahadır Eren, 2004 yılında uygulanmaya başlayan ve senede bir sefer yapılan Euro kuru ortalamasının günümüzde artık geçerliliğini yitirdiğini ifade etti. Eren, “Bir an önce yeni bir ilaç fiyat kararnamesi düzenlenmeli ve artık güncel şartlar çerçevesinde ilaç fiyatları belirlenmelidir ”dedi

    “İlaçlara erişim her geçen gün zorlaşıyor”

    Eren, ilaçlara erişimin güçleştiğini söyleyerek, “Türkiye genelinde olduğu gibi şehrimizde de ilaçlara erişim her geçen gün zorlaşıyor. İlaç fiyat kararnamesinden kaynaklanan sorun nedeniyle, özellikle kanser hastalarının kullanmış olduğu ilaçlar, kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar, şeker hastalarının kullanmış olduğu insülin ilaçları gibi hastalar için hayati öneme haiz ve mudall benzeri bulunmayan ilçeler başta olmak üzere ilaç temininde ciddi sorun yaşamaktayız.

    Geçen yıl aralık ayında ilaçta yapılan yüzde 25’lik kur güncellenmesiyle, ilaç euro kuru 17,50 lira olarak belirlendi. Buda maalesef giderlerin ciddi arttığı enflasyonist ortamda ilaç sanayisini ciddi olarak zorlamakta. İlaç sanayisinin ilaç üretiminde ve özellikle yurtdışından getirilen ilaçların temininde ciddi sorunlar yaşaması direk olarak eczaneleri ve hastalarımızı etkilemektedir” diye konuştu.

    “Bir an önce yeni bir ilaç fiyat kararnamesi düzenlenmeli”

    Yeni bir ilaç fiyat kararnamesinin düzenlenmesi gerektiğine değinen Eren, “ Yaklaşık temmuz ayından bu zamana, özellikle kronik hastalıklarda kullanılan ve hayati öneme hazi ilaçların temininde sorun yaşamaktayız. Hastalarımızın sorun yaşamaması adına, elimizde olmayan ilaçları, eczacılar arasında oluşturduğumuz gruplarından yada telefon yoluyla temin etmeye, hastalarımızı mağdur etmemeye çalışıyoruz ama artık buda çözüm olmamaya başladı.

    İlaç yokluğu konusunda, ilaç sanayi, ilaç depoları ve Türk Eczacılar Birliği Ankara’da gerekli çalışmaları görüşmeleri yürütmekte. Bizlerde yerelde siyasilerimize ,ilgili bürokratlarımızla gerekli görüşmeleri yapmaktayız. 2004 yılında uygulanmaya başlayan ve senede bir sefer yapılan Euro kuru ortalaması günümüzde artık geçerliliğini yitirmiştir. Bir an önce yeni bir ilaç fiyat kararnamesi düzenlenmeli ve artık güncel şartlar çerçevesinde ilaç fiyatları belirlenmelidir.

    İlaç stratejik bir üründür. Bunu en son pandemi döneminde gördük. Bununla beraber yerli ilaç sanayi desteklenmeli, ilaçta dışa bağımlılık kısmen de olsa azaltılmalıdır. Biz eczacılar, hastalarımızın kesintisiz ilaca ulaşması ı adına her türlü fedakarlığı göstermekteyiz ve ilimizde ilaç sorununu minimuma indirmek amacıyla meslektaşlarımızla sürekli iletişim halinde olup ,kesintisiz ilaç eczacılık hizmeti sunmaya çalışmaktayız” şeklinde konuştu.

  • Türkiye’nin nazar boncuğunda hazan güzelliği

    Türkiye’nin nazar boncuğunda hazan güzelliği

    Sivas’ın Gürün ilçesinde bulunan ve doğal turkuaz renkli berrak suyuyla kendine hayran bırakan Gökpınar gölü sonbaharla birlikte ziyaretçilerini mest ediyor.

    Sivas’ın Gürün ilçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Dünyanın en berrak sularından birine sahip Gökpınar gölü yaz-kış birçok doğaseverin ziyaretçi akınına uğruyor. Sonbaharın gelmesiyle de birlikte renklenen göl görenleri kendine hayran bırakıyor.

    Berrak ve turkuaz rengin hakim olduğu göl ağaçların yapraklarının da sararmasıyla bu günlerde kartpostallık görüntüler sunuyor. Doğanın sessizliğiyle baş başa kalmak isteyenler göl etrafında yürüyüş yaparak fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmiyor.

  • 40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılık yapan Cemalettin Temur, 40 yılda topladığı 10 bin antika eşyayı adeta müzeye dönüştürdüğü ofisinde sergiliyor.
    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılıkla uğraşan Cemalettin Temur, gençlik yıllarından itibaren dedesinin yönlendirmesiyle başladığı ticaret yolculuğunda, ilçesinin kültürel mirasını koruma ve yaşatma misyonunu üstlendi.

    Temur, ilçesinin kültürüne ve yaşam biçimine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmeyerek, bu ilgisini yıllar içinde anlamlı bir koleksiyona dönüştürdü. 15 yıldır emlak sektöründe hizmet veren Cemalettin Temur, hayatı boyunca biriktirdiği antika eşyaları, ofisinin bir odasını adeta müzeye dönüştürerek sergilemeye başladı. Yıllık bine yakın vatandaşın ücretsiz ziyaret ettiği müzede, vatandaşlar taş plaklardan müzik dinleme imkanı da buluyor.

    “10 binden fazla ürünüm var”
    Müzedeki ürünleri 40 senede topladığını belirten Temur, “Bu müzedeki ürünleri 40 senede topladım. Çocukluğumdan bugün kadar toplamaya, biriktirmeye bir isteğim vardı. Daha sonra eskiye dair ürünleri topladım. 1990’lı yıllarda köylere gidip eskicilik yapıyordum. Köy meydanına sergi açıyordum.

    Ben insanlardan eskiye dair ürünleri toplayıp yeni ürün veriyordum. Bu ürünler atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Evimin altında bir dükkan ayarlayıp 2000 yılında kendime dair bir müze açtım. Her gittiğim yerden, araştırdığım, gördüğüm yeni ürünleri de almaya başladım. Müzemi bu şekilde canlandırdım. Zara’mızın medarı, iftiharı taş plaklarından Zaralı Halil Söyler’in plaklarını dinliyorduk. Onun taş plaklarını topladım. Sonra Diyarbakırlı Celal’i topladım.

    Binden fazla taş plak sergim açıldı. Koleksiyon yapan insanlar Türkiye’de çok ama ben hepsinden topladım. Diğer bazıları sahada taş plak topluyor, çakmak topluyor, saat topluyor. Müzemde aşağı yukarı 10 binden fazla ürünüm var. Elliden fazla gramofonum var. Çakmak, saat, radyo, teneke kutu, kibrit, biblolar, süs eşyaları, anahtar, para koleksiyonum var.

    Bir tondan fazla bakır topladım Zara’dan. Evraklara da bir zaafım oluştu. Bunun yanında da evrak toplamaya başladım. Cumhuriyet dönemine ait 1800’lü yılların sonları, eskiye dair tapular, eski sözleşmeler, muhtar yazışmaları var. Mektup toplamaya başladım. 10 binden fazla evrak da var elimde” dedi.

    “Açık hava müzesi yapmak istiyorum”
    Temur, hedefinin büyük bir konak alıp açık hava müzesi yapmak olduğunu belirterek, “İnsanlara da göstermeye başladığım zaman baktım insanlar da bu eskiye dair ürünlere karşı bir ilgisi alakası var. Ben de bundan mutlu oldum. Bu şekilde de gelen misafirlerimizi müzemizde gezdiriyoruz. Ürünler hakkında bilgiler veriyoruz.

    Taş plak çalıyoruz, bir sosyallik oluyor. Buradaki ürünlerin de hepsini yaşanmışlıkları var, hatıraları var, hatıraları var. Eski dönemde kullanılmış ürünler. İnsanlara bunları anlatıyoruz. Bu değerlere gençler sahip çıkacak. Ben de müzeyi yeni gençlere bir hatıra olarak biriktirdim. Ama hedefim bu biriktirdiğim ürünlerin tamamı burada yok.

    Allah nasip ederse de ileriki zamanlarda büyük bir Zara’mızın eski konaklarından bir tanesini alıp onarıp bu ürünleri oraya dağıtıp göstermek istiyorum. Böyle bir projem de var. Elimde at arabası, öküz arabası var eskiye dair. Ayrıyeten taş da topladım. Elimde 2-3 kamyon da taş var. Değirmen taşları, eskiye dair güzel taşlar var.

    Onlarla da bir amfi tiyatro kurup bir açık hava müzesi yapmak istiyorum. Zara’mıza da gelen insanlarımızı, misafirlerimizi her zaman ağırlayacakları bir kapıları burada var. Ne zaman ben hepsini misafir eder, müzemi de gezdiririm. Ailemiz burada, hatıralarımız var, hatıralarımız var. Zara’dan hiçbir dışarıya çıkamıyoruz. Zara dışında da benim hiçbir evim, yatırımım yok” diye konuştu.

  • Tarımı uygulamalı öğreniyorlar

    Tarımı uygulamalı öğreniyorlar

    Sivas Milli Eğitim Müdürü Necati Yener, modern tarım tekniklerinin öğrencilere uygulamalı olarak öğretildiği Suşehri Sezai Karakoç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi üretim ve uygulama alanlarını ziyaret etti.
    Tarım alanında uygulamalı eğitim alan öğrencilerin gelecek hedefleri hakkında bilgi alan Yener, Türkiye’nin her alandaki gelişimi ve kalkınmasını sağlayacak en önemli unsurun eğitim olduğunu vurguladı.

    Milli Eğitim Bakanlığınca hayata geçirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin önemine değinen Yener, Maarif Modelinde öğretim programlarının, insanın bütün yönleriyle gelişimini esas aldığını belirterek programlarda bilgi, beceri, eğilim ve değerlerin; yetenek, ilgi, ihtiyaç ve bireysel farklılıklarla güçlendirilerek ele alındığını söyledi. Yener; “Sizler de bu okulumuzda diğer eğitim programlarımızla birlikte tarım ve havyan sağlığı alanında eğitim görüyorsunuz. Her biriniz ülkemizin tarımsal alandaki kalkınma gelişimine önemli katkılar sağlayacak, bilinçli tarım süreçlerinde aktif görev alacaksınız.” dedi.

    Okulda görevli öğretmenlerle de bir süre sohbet eden Yener, üretim ve uygulama alanlarındaki çalışmalar hakkında bilgi aldı. Yener, öğrenci ve öğretmenlerin ürettiği ürünleri de yakından inceledi.

    İlçe Milli Eğitim Müdürü Erkan Yıldız, okulda Anadolu Meslek Programı Tarım Alanında 57, Hayvan Sağlığı Alanında 41 öğrenci, Anadolu Tarım Programı Tarım Alanında ise 24 öğrencinin eğitim gördüğünü belirtti. Okulun uygulama alanı olan 140 dönümlük arazide 1 fide serası, 1 tünel sera, 12 dönüm kiraz, 8 dönüm gojiberry, 1 dönüm üzüm bulunduğunu dile getiren Yıldız, buradaki üretim ve uygulama süreçlerinde kullanılan alet ve ekipmanlar hakkında da bilgi verdi.

  • Zabıta ekipleri marketleri denetledi

    Zabıta ekipleri marketleri denetledi

    Sivas’ın Şarkışla ilçesinde zabıta ekipleri, yerel marketlere yönelik denetim gerçekleştirdi. Denetimlerde ürünlerin son kullanma tarihinin yanı sıra hijyen ile kasa ve reyon arası fiyat uyumuna bakıldı.

    Yapılan denetimler hakkında bilgi veren Zabıta Müdür Vekili Emrah Akbulut, son kullanma tarihi geçmiş 53 ürüne ve 150 kiloya yakın bakliyata imha edilmek üzere tutanakla el konulduğunu söyledi. Denetimlerde eksikliği görülen iş yerlerine ihtarname tanzim edildiğini ifade eden Akbulut, görülen eksikliklerin giderilmesi hususunda takipçi olacaklarını sözlerine ekledi.

  • Sivas depremi yeni bir fayı ortaya çıkarttı

    Sivas depremi yeni bir fayı ortaya çıkarttı

    Aktif tektonik, paleosismoloji ve sismotektonik alanlarında önemli çalışmalara imza atan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut, Sivas’ta geçtiğimiz gün 10 dakika arayla meydana gelen iki depremin MTA’nın aktif fay haritasında yer almayan bir noktada meydana geldiğini belirterek, bu alanda araştırma yapılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Koçbulut, “Sivas’ta meydana gelen derem şehir merkezinin yaklaşık 20 kilometre güneydoğusunda, Karayün bölgesinde meydana geldi. Bu bölge Deliler fayının, Tecer segmentinin kuzeydoğu ucuna yakın bir bölge ama depremin çözümüne baktığımızda Deliler fayı ile bu deprem arasında bir ilişki kuramıyoruz. Çünkü Deliler fayı sol yana atımlı bir fay ama dün olan depremler tamamen purenormal faya yakın bir durumda. Yani normal fay karakteri gösteriyor. Böylelikle dünkü depremlerin Deliler fayıyla ilişkili olmadığını düşünüyoruz. Deliler fayına yakın bir alanda, normal karakterli çalışan ve diri fay haritasında olmayan, MTA’nın diri fay haritasında gözükmeyen bir bölge ve bu bölgenin çalışılıp fayın ortaya çıkartılması gerekmekte” dedi.

    “Sivas’ta 5 büyüklüğün üstünde deprem beklenmiyor”

    Koçbulut Sivas’ta bulunan faylarda 5 büyüklüğün üstünde bir deprem beklenmediğini ifade edip, Sivas’ın kuzeyinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunda ise büyük bir deprem oluşabileceğini vurgulayarak, “Sivas ve çevresinde deprem üreten faylarımız var. Bunlar, Deliler fayı, Kızılırmak fay zonu, Divriği fayları, Gürün fayları var. Bu faylar en fazla 4.5-5 büyüklükte deprem üretebilir. Bunlar fayın uzunluğu ve üzerindeki hareket miktarına bağlı olarak hesaplanıyor. Konunun uzmanı olmayan kişilerin ‘Sivas’ta şu büyüklükte deprem olacak’ şeklinde açıklamaları var. Olacaksa neye göre ve hangi fay üzerinde olacak. Bu fayın hareket mekanizması nedir. Üzerinde ne kadar yıllık hareket var. Bunları da ortaya koymak lazım. Halkımız rahat olsun, Sivas’ta 5’in üstünde deprem üretebilecek fay yok. Ancak Sivas’ın kuzeyine çıktığımızda özellikle; Koyulhisar, Suşehri ve Tokat’ın ilçeleri; Reşadiye, Niksar gibi, Erzincan yönünde Refahiye gibi Kuzey Anadolu fay zonu var. Bu fay zonu üzerinde tabii ki büyük depremler oluşabilir. En büyüğü de Erzincan’ın doğusunda Yedisu segmentinde büyük bir deprem beklendiğini zaten sürekli söylüyoruz. Bingöl bölgesinde de bunu söylüyoruz. Bu bölgelerde sismiş boşluk olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi.

    “Halkımız rahat olsun”

    Koçbulut, alınacak tedbirlerle depremin felakete dönüşmesinin önlenebileceğini ifade ederek şunları kaydetti: “Ülkemiz büyük depremler yaşadı. Halkımızda panik havası var. Özellikle Sivas’ta depremden sonra oluşan bir panik havası var. 4.7 büyüklükteki deprem çok büyük bir deprem değil. Sivas’ta herhangi bir binanın sıvasında bile çatlak oluşturmamıştır. Bu depremlerde bir yıkım söz konusu olmaz ancak biz depremlere hazırlıklı olmalıyız. Deprem her zaman olacak çünkü bu bir doğa olayıdır. Biz teknik insanlar olarak ve yerel yöneticiler olarak yapacağımız imar planlarında, yapacağımız mühendislik yapılarında gerekli teknik çalışmaları yapıp, depreme göre mühendislik yapıları oluşturursak bu depremleri felakete dönüştürmeyiz. Bir afete dönüştürmeyiz.”

  • Yeni bir fay ortaya çıktı

    Yeni bir fay ortaya çıktı

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut, Sivas’ta meydana gelen depremin yeni bir fayı ortaya çıkarttığını belirterek bu alanda araştırma yapılması gerektiğini söyledi. Aktif tektonik, paleosismoloji ve sismotektonik alanlarında önemli çalışmalara imza atan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut, Sivas’ta geçtiğimiz gün 10 dakika arayla meydana gelen iki depremin MTA’nın aktif fay haritasında yer almayan bir noktada meydana geldiğini belirterek, bu alanda araştırma yapılması gerektiğini söyledi.

    Prof. Dr. Koçbulut, “Sivas’ta meydana gelen derem şehir merkezinin yaklaşık 20 kilometre güneydoğusunda, Karayün bölgesinde meydana geldi. Bu bölge Deliler fayının, Tecer segmentinin kuzeydoğu ucuna yakın bir bölge ama depremin çözümüne baktığımızda Deliler fayı ile bu deprem arasında bir ilişki kuramıyoruz. Çünkü Deliler fayı sol yana atımlı bir fay ama dün olan depremler tamamen purenormal faya yakın bir durumda. Yani normal fay karakteri gösteriyor. Böylelikle dünkü depremlerin Deliler fayıyla ilişkili olmadığını düşünüyoruz. Deliler fayına yakın bir alanda, normal karakterli çalışan ve diri fay haritasında olmayan, MTA’nın diri fay haritasında gözükmeyen bir bölge ve bu bölgenin çalışılıp fayın ortaya çıkartılması gerekmekte” dedi.

    “Sivas’ta 5 büyüklüğün üstünde deprem beklenmiyor”
    Koçbulut Sivas’ta bulunan faylarda 5 büyüklüğün üstünde bir deprem beklenmediğini ifade edip, Sivas’ın kuzeyinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunda ise büyük bir deprem oluşabileceğini vurgulayarak, “Sivas ve çevresinde deprem üreten faylarımız var. Bunlar, Deliler fayı, Kızılırmak fay zonu, Divriği fayları, Gürün fayları var. Bu faylar en fazla 4.5-5 büyüklükte deprem üretebilir. Bunlar fayın uzunluğu ve üzerindeki hareket miktarına bağlı olarak hesaplanıyor.

    Konunun uzmanı olmayan kişilerin ‘Sivas’ta şu büyüklükte deprem olacak’ şeklinde açıklamaları var. Olacaksa neye göre ve hangi fay üzerinde olacak. Bu fayın hareket mekanizması nedir. Üzerinde ne kadar yıllık hareket var. Bunları da ortaya koymak lazım. Halkımız rahat olsun, Sivas’ta 5’in üstünde deprem üretebilecek fay yok.

    Ancak Sivas’ın kuzeyine çıktığımızda özellikle; Koyulhisar, Suşehri ve Tokat’ın ilçeleri; Reşadiye, Niksar gibi, Erzincan yönünde Refahiye gibi Kuzey Anadolu fay zonu var. Bu fay zonu üzerinde tabii ki büyük depremler oluşabilir. En büyüğü de Erzincan’ın doğusunda Yedisu segmentinde büyük bir deprem beklendiğini zaten sürekli söylüyoruz. Bingöl bölgesinde de bunu söylüyoruz. Bu bölgelerde sismiş boşluk olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi.

    “Halkımız rahat olsun”
    Koçbulut, alınacak tedbirlerle depremin felakete dönüşmesinin önlenebileceğini ifade ederek şunları kaydetti: “Ülkemiz büyük depremler yaşadı. Halkımızda panik havası var. Özellikle Sivas’ta depremden sonra oluşan bir panik havası var. 4.7 büyüklükteki deprem çok büyük bir deprem değil. Sivas’ta herhangi bir binanın sıvasında bile çatlak oluşturmamıştır.

    Bu depremlerde bir yıkım söz konusu olmaz ancak biz depremlere hazırlıklı olmalıyız. Deprem her zaman olacak çünkü bu bir doğa olayıdır. Biz teknik insanlar olarak ve yerel yöneticiler olarak yapacağımız imar planlarında, yapacağımız mühendislik yapılarında gerekli teknik çalışmaları yapıp, depreme göre mühendislik yapıları oluşturursak bu depremleri felakete dönüştürmeyiz. Bir afete dönüştürmeyiz.”