Etiket: siyanür

  • CHP’li Sarıbal: Yerin üstü ‘altın’dan daha değerli

    CHP’li Sarıbal: Yerin üstü ‘altın’dan daha değerli

    Sarıbal, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ile birlikte TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, daha önce incelemelerde bulundukları maden sahasındaki siyanür havuzlarının bölgedeki doğal yaşamı, ekosistemi ve insan yaşamını tehdit ettiğini kamuoyu ile paylaştıklarını aktardı.

    Son yaşanan siyanür sızıntısını daha önce dile getirdikleri endişeleri haklı çıkardığını ifade Sarıbal, “İliç’te siyanürle altın çıkarma meselesi politik bir meseledir. İktidarın madenciliğe bakış açısıdır. Yabancı ortaklı şirketlerin yaptığı madencilik faaliyetleri, ilgili ülkelerin kalkınmasına katkısı yok. Çünkü karın büyük bölümü şirkete gidiyor. Ama zehir, hastalık, yoksulluk madenin işlendiği ülkeye kalıyor” dedi.

    Erzincan’ın deprem bölgesinde bulunduğuna da dikkati çeken Sarıbal, olası bir depremde, oluşturulan siyanür havuzlarının bütün bölge için ciddi bir tehlike oluşturduğunu vurguladı. Mevcut durumda bile bölgedeki küçük canlıların öldüğü, göç yolu olarak bölgeyi kullanan kuşların artık gelmediğini ifade eden Sarıbal, şunları söyledi:

    İnsanlık meselesi

    “Şunu bir türlü öğretemedik; Ölüler altın takmaz. Yerin üstü altından değerlidir. Önemli olan o toprağın üstünü görmek, onu olumlu, verimli yaşam çıkarabilmek. İliç’teki siyanürle altın çıkaran maden işletmesinin derhal durdurulmasını istiyoruz. Bu sadece Erzincan’ın meselesi değildir. Sivas, Tunceli, Malatya, Elazığ’ın, Adıyaman’ın, Munzur’un, Fırat’ın, Mezopotamya’nın yani insanlığın meselesi. Onun için herkesin bu konuda duyarlı olması gerekir.”

    İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise, çevre felaketine neden olan şirketin, 25 yılda doldurmayı hedeflediği atık havuzu 2-3 yılda doldurduğu için kapasite arttırmak istediğini anlattı. “Kapasite arttırmaya gittikleri yer deprem bölgesi. Ovacık fayına 11 kilometre, Kuzey Anadolu fayına da 70-80 kilometre mesafede. Dolguyla yükselttikleri için depremde daha büyük bir tehlikeye açık ve her an patlayacak duruma geliyor” diyen Şeker, şunları kaydetti:

    Dünyanın vazgeçtiği yöntem ülkemizde 20 yerde sürüyor

    “Siyanürle altın üretimi artık dünyada vazgeçilen bir yöntem. 2000 yılında Romanya’nın Baia Mare bölgesinde yaşanan felaketten sonra Avrupa ülkeleri bu yöntemin terk edilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Ama Türkiye’de 20’ye yakın yerde bu siyanürle altın ayrıştırmaya devam ediliyor. Bir gramı bile çok büyük bir zehir iken, bütün dünyanın terk ettiği bu yöntemi bizim terk etmemiz gerekiyor. TBMM’de konunun araştırılması için HDP tarafından önerge verildi ama AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından ret edildi. Bütün bölgeyi tahdit eden, doğal yaşamı, gıda krizinin yaşandığı dönemde tarımı tehdit eden bu işletmenin faaliyetleri durdurulmalı. Küresel iklim değişikliği nedeniyle her an her yerde sel felaketi ihtimali varken, böylesi bir riski görmek mümkün değil. Geçici bir durdurma var ama yeterli değil. Bölge güvence altına alınmadan hiçbir işleme izin verilmemeli.”

  • Siyanürlü suyla anne babasını öldürmüştü! Cezası belli oldu

    Siyanürlü suyla anne babasını öldürmüştü! Cezası belli oldu

    İzmir’in Bayraklı ilçesinde, annesi Fatma Kalkan (39) ile babası Mehmet Kalkan’ı (46) siyanürlü şerbet içirerek öldürdüğü, kardeşini de içmeye zorlayarak yaraladığı iddiasıyla tutuklu yargılanan Mahmut Can Kalkan (21) iyi hal indirimiyle 2 kez müebbet ve 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Kalkan ailesinin Soğukkuyu Mahallesi’ndeki evinde, 14 Mayıs 2019’da meydana gelen olayda, Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü Öğrencisi Mahmut Can Kalkan, potasyum siyanür ile hazırladığı şerbeti, annesi Fatma ile babası Mehmet Kalkan’a içirdi. Kalkan çifti, şerbeti içtikten sonra fenalaştı. Kalkan, daha sonra şerbetten kardeşi Emir Can’a (16) içirmek istedi. Ancak, anne-babasının rahatsızlandığını gören Emir Can tepki gösterdi. Devrilen bardaktaki sıvı çocuğun üzerine döküldü. Sıvıdan Mahmut Can Kalkan ve Emir Can ile küçük kardeşleri Mehmet Taha etkilendi. Hastaneye kaldırılan anne- baba hayatlarını kaybederken, oğulları tedavilerinin ardından taburcu edildi. Adliyeye sevk edilen Kalkan, ‘Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek’ suçundan tutuklandı. Cezaevinde 1 gün kaldıktan sonra Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilen ve 50 gün gözlem altında tutulan Kalkan’a psikotik bozukluk teşhisi konuldu.

    İKİ RAPOR ÇELİŞTİ

    Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 20 yıla kadar hapis cezası istenen Kalkan’ı yargılayan İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden gönderilen raporda, sanığın akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamayacağı bildirildi. Mahkeme heyeti, raporun ayrıntı içermemesi nedeniyle İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni rapor istedi.İstanbul Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ise, mahkemeye gönderdiği raporunda, Kalkan’da davranış bozukluğu ile akıl hastalığı ve akıl zayıflığına rastlanılmadığını bildirdi. Raporda, “Ceza sorumluluğu tamdır’ denildi.

    AKIL SAĞLIĞI YERİNDE ÇIKTI

    2 rapor arasındaki çelişki üzerine mahkeme, Adli Tıp Kurumu 1’inci İhtisas Dairesi’nden de rapor istedi. Daire, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği raporda, tutuklu sanık Kalkan’ın cezai ehliyetinin tam olduğunu bildirdi. Kalkan’ın cezai sorumluluğunu azaltacak derece akıl hastalığı veya zeka geriliği olmadığı vurgulanan raporda, “Adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre Kalkan’ın 14 Mayıs 2019 tarihinde işlediği suça karşı cezai sorumluluğun tam olduğu oy birliğiyle mütalaa olunur” ifadelerine yer verildi.

    KARAR ÇIKTI

    İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, bugün görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Mahmut Can Kalkan ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Davacı avukatı, cezai ehliyetinin tam olması nedeniyle sanığın cezalandırılmasını istedi. Kardeşinin şikayetçi olduğu Mahmut Can Kalkan son savunmasının sorulması üzerine rahatsız olduğunu belirterek, iyi olmadığını söyledi.

    Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti, Mahmut Can Kalkan’ı ‘Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek’ suçundan 2 kez ağırlaştırılmış hapis ile ‘Kardeşi tasarlayarak kimyasal silah ile öldürmeye teşebbüs’ suçundan 13 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, cezaları iyi hal indirimiyle 2 kez müebbet ve 10 yıl 10 ay hapis cezasına indirdi.