Etiket: siyaset

  • AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten önemli açıklamalar

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten önemli açıklamalar

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Ömer Çelik, Bülent Arınç’ın YİK üyeliği görevinden istifa etmesine ilişkin, “MYK da Arınç’ın değerlendirmelerine katılmıyor.” dedi

    Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları:

    CHP’Lİ ÇEVİKÖZ’ÜN SÖZLERİNE TEPKİ

    Sosyal medya aracılığıyla açıklama da yaptım. Sayın Çeviköz’ün bazı açıklamaları oldu. Şimdi burada bizim her zaman bu tip açıklamalar olduğu zaman biraz bekliyoruz. Bu kadar da olmaz. Mesele sadece eleştirmek için değil, siyasetin hiç bir zaman ana motivasyonu olmaması lazım eleştirmek. Temel bir eleştiri getirdik. Seçilmiş bir başkandan demokrasi talep etmek, yanlış bir şeydir. Türkiye demokrasi için şehit vermiş bir ülkedir. Bununla kalmıyor, S-400’leri iptal edeceklerini söylüyorlar iktidara geldikleri zaman. Patriot verilirse hala almaya hazır olduğumuzu söyledik. Bize acil lazımdı ve Rusya’dan aldık. Bu bir kes kopyala siyasetidir. İthal ekameci bir demokrasi anlayışıdır. Demokrasiyi mal gibi görüp bir yerden bir yere ithal edebileceklerini düşünüyorlar. Niçin Türkiye’nin hava savunması için elde ettiği tedarik ettiği sistemleri iade edeceksiniz? Ya da Libya’da meşru siyaseti desteklemeyi niye eleştireceksiniz? Ayrıca Suriye’den asker çekmemizi söylüyorlar. Suriye’den asker çekilince ne olacak? Ahlaki olarak asla kabul edilemeyecek bir söz olduğunu söylüyoruz. Uyarmamıza rağmen bu açıklamayı yapan siyasetçi arkadaşımız bunu düzeltmek yerine çıktı, bizim eleştirilerimizin kötücül bir değerlendirme olduğunu söyledi. Demokrasinin evrensel niteliğine dönük olarak bir dayanışma meselesinden bahsetmiyoruz.

    CHP’YE DEMOKRASİ ELEŞTİRİSİ

    Tam tersine başka bir yerden ithal demokrasiden bahsediyoruz. Şunun söylenmesi gerekiyor ABD hükümetine; Geçmişte yapılan hataları yapmayın. Demokrasimizi tehdit eden unsurlar başka, yeni yönetime şunu söylemek lazım. PKK/PYD’ye Trump döneminde tırlarla silahlar gönderdiniz, en önemli yaklaşım bu örgüte verilen silahların toplanması, PKK/PYD’ye yönelik olarak eğitim çalışmalarının sonlandırılması ve terör örgütü olarak yaklaşılmasıdır. Diğer bir söylenmesi gereken husus da şudur; Türkiye’nin milli iradenin yegane temsilcisi olan TBMM’nin bombalanmasında terör örgütü FETÖ’nün DEAŞ gibi karşılanmasıdır. DEAŞ’a ne yapılıyorsa FETÖ’ye de aynısı yapılması gerektiği söylenmeliydi. Tam tersi yöne girip, F-35’lerin Türkiye’ye verilmemesini eleştiriyor musunuz? Kapalı Maraş’ın da açılmasını eleştiriyorlar. KKTC’ye Güney Kıbrıs’la aynı hukuk çerçevesinde yaklaşmıyorlar. Dolayısıyla bunlar demokratik açıdan dayanışma anlamına gelmeyen sözlerdir. Demokratik açıdan karşılıklı olarak değer dayanışması anlamına gelmeyen sözlerdir. Bir de kendisini demokratik bir irade yerine koyup kendi ülkesini başka ülkeye şikayet edip bir demokrasi talebinde bulunuyor. Başkalarından demokrasi talep etmeden önce nasıl demokrat olunur özeleştirilerine girmeleri kendileri için ve ülke için faydalı olacaktır.

    REFORM

    Önemli bir reform eylemini Türk siyasi hayatına paketlerle uygulamalarla ortaya koyduk. Reform demek demokrasinin toplumun tüm kılcal damarlarına ulaşması demektir. Dolayısıyla reform süresi demokrasinin derin sürecidir. Toplumun çıkarları değişir, vatandaşımızın taleplerinin devletimize yansımasında yeni ihtiyaçlara gerek duyulur.

    İRİNA OPERASYONU

    Alman savaş gemisi tarafından gemimize çıkılarak yapılan aramayı şiddetle protesto ediyoruz. Hamburg isimli savaş gemisi, Ambarlı limanından insanı yardım taşıyan gemimize müdahale etmiştir. Şu net bir durumdur. Burada herhangi bir şekilde ambargoyu delen Türkiye devleti değildir. O toplu mezarların getirdiği yükten kurtulmak için Türkiye’ye karşı yanıltıcı propagandalar üretenler bu tip bir takım haberler üretiyorlar. Almanya ile bu konularda yakın bir istişaremiz var. Bütün bunları dikkate alarak bu tip eylemlerde bulunmamaları gerektiğinin altını çiziyor. Bu aramalar korsan aramalardır. Tabi sonra ülkemizin itirazıyla aramayı sonlandırmışlar. AB kendi üyesi olan bazı ülkelerin gayri meşru girişimlerinin peşinden gitmemelidir.

    AZERBAYCAN’IN KARABAĞ ZAFERİ

    Kazanımlar bundan sonra önemlidir. Bu anlaşmaya bağlı olarak 20 Kasımda Azerbaycan ordusu girdi. Şimdi burada Azerbaycan’ın belirleyeceği bir yerde Rusya ile ortak merkez kurularak. Türk ordusu bu barışın kazanımları konusunda gözlem yapacak. TBMM’de yetkiyi verdi.

    AVRUPA’DA İSLAMOFOBİ

    Fransa yanlış uygulamaları sürdürüyor. Fransa’nın içerisindeki tartışmalarda son derece doğru mecralarda seyrediliyor. Bu bir hastalıktır. Yani DEAŞ insanlık için en tehlikeli terör örgütlerinden biriyse Avrupa’da DEAŞ’ın karşılığı faşistlerdir. Doğru prensiplerle bunlarla mücadele edilmesi gerekir.

    BÜLENT ARINÇ’IN YİK’TEN İSTİFASI

    Arınç’ın kamuoyunda öne çıkan görüşlerinin, MYK tarafından kabul edilmeliği bellidir. Kendileri istifasını sundular, Cumhurbaşkanımız da kabul etti.

  • Bahçeli’den Bülent Arınç’a sert tepki

    Bahçeli’den Bülent Arınç’a sert tepki

    Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Arınç’ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş açıklamalarına tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, ”Siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Bahçeli, konuşmasında Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala açıklamaları nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’a çok sert tepki gösterek ”Demirtaş teröristtir aksini iddia eden bölücüdür” dedi.

    Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmesinden sonra başlayan tartışmalara da değinen Bahçeli bir kez de kürsüden “Çakıcı dava arkadaşımdır” vurgusu yaptı.

    Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

    ”Yıllar içinde pek çok öğretmenimizi teröre kurban verdik. Hiçbir suçları yoktu. Gelecek nesiller öğretmenlerimizin eseridir. Öğretmen demek irfan kapısının anahtarı demektir. Dileğimiz atanamayan tek bir öğretmenimizin kalmamasıdır. Covid-19 salgınının yoğun yaşandığı bu günlerde Milli Eğitim Bakanımızın muazzam çalışması bizleri memnun etmektedir. Bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum.

    VİRÜS SALGINIYLA MÜCADELE

    Daha önce tecrübe etmediğimiz tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Gevşemeler yaşanırsa virüsle mücadele zorlanacaktır. Hükümet mücadele sürecini sıkı tutmaktadır. Hiç kimse başına buyruk hareket etmemelidir. Herkes duyarlı ve hassas davranmalıdır. Doktorlarımızdan hemşirelerimize, hasta bakıcılarımızdan diğer tüm sağlık çalışanlarımıza kadar bütün kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız, hepsinin destekçisiyiz. Covid-19 hastalığının meslek hastalığı sayılması hususunda TBMM’de üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın teminatını da kararlılıkla veriyoruz.

    EKREM İMAMOĞLU’NA TEPKİ

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı’nın vefatlarla ilgili bakanlığı tekzip eden açıklamalarının itibar edilecek hiçbir yanı yoktur. Böylesi bir dönemde bile siyasi çıkarlar peşinde koşmak gafilce bir yaklaşımdır. Bu kendini bilmezin maksadı nedir? Yoksa CHP virüsün bulaşma hızından memnun mudur?

    ”CUMHUR İTTİFAKI SİYASETİ PAZARLIK ÜZERİNE İNŞA ETMEMİŞTİR”

    Cumhur İttifakı ile ilgili akla hayale sığmayan çirkin dedikoduları esefle takip ediyoruz. Mandacılar vites yükseltmişler. Biz harcarsak sadece hainleri harcarız. MHP ile AK Parti Türk tarihinin iki ucunu bir sevdayla kavrayıp geleceğin parlak ve onurlu kucağına doğru taşıyan iki kahraman millet eseridir. Cumhur İttifakı siyaseti pazarlık üzerine inşa etmemiştir. Cumhur İttifakı al-ver süreciyle kurulmamıştır. Cumhur İttifakı yaşayacaktır.

    ”CUMHUR İTTİFAKI, CUKKA İTTİFAKI DEĞİLDİR”

    Sayın Cumhurbaşkanımızla hukukumuz Türkiye düşmanlarının kafalarının almayacağı kadar tutarlı, dengeli, hesapsız, plansız, ilkeli, karşılıklı hürmet ve muhabbete dayalıdır. Kara kediler başka yerde dolaşsın, müfsit çakallar başka mahfillerde at koştursun. Cumhur İttifakı Türkiye’nin yegane umudu, yedi düvele karşı güvencesidir. Cumhur İttifakı; cukka ittifakı değildir, curcuna ittifakı değildir, çukur ittifakı değildir, çuval ittifakı değildir, çuvallamış bir ittifak hiç değildir.

    ALAATTİN ÇAKICI AÇIKLAMASI

    Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır, şehidimizin oğludur vatan millet sevdalısıdır, üzerine atılı suçların bedelini yaklaşık 20 yıl cezaevinde kalarak ödemiş ülküdaşımızdır. Ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olmaz, olamaz. Alaattin Çakıcı’nın bu devlete, bu millete nasıl hizmet ettiğini bilenler bilir, bilmeyenler de kendileri bilir. Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’ya ‘mafya lideri, yer altı dünyasının karanlık yüzü’ demesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Çakıcı bebeklere kurşun sıkmadı karakolları ateşe vermedi polisimize silah çekmedi. Kılıçdaroğlu eğer mafya görmek istiyorsa birlikte yürüdüğü anayasa hazırladığı teröristlere baksın.

    BÜLENT ARINÇ’IN KAVALA-DEMİRTAŞ AÇIKLAMALARINA TEPKİ

    Halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır. Demirtaş teröristtir, Devran isimli kitap terör propagandasıdır. Bizim nazarımızda aksini iddia eden kim olursa olsun bölücüdür, terörsevicidir, fitnenin elebaşıdır. Sayın Arınç aslına mı çekiyorsun nesline mi dönüyorsun? Sen Devran’ı bırak da Mehmet’lere bak. Özgürlükçü düşünelim diyor, demek istiyor ki teröristler serbest kalsın. Neyin özgürlüğü, elinde silahla dağda gezene özgürlük değil, devletin demir yumruğu lazımdır.”

  • Babacan’dan hükümete Kanal İstanbul eleştirisi

    Babacan’dan hükümete Kanal İstanbul eleştirisi

    DEVA Partisi lideri Babacan, İmamoğlu hakkında başlatılan afiş soruşturmasını eleştirdi, “Kanal İstanbul için devlet projesi diye bir kavram uydurdular. Neymiş; ‘devlet projesi’ imiş. Hiç kimse bunu eleştiremezmiş. Devlet tek bir partinin değildir, Kanal İstanbul’u tabii ki eleştireceğiz” dedi.

    Babacan partisinin Ağrı il binasının açılışını yaptı, il kongresinde konuştu. İBB Başkanı İmamoğlu hakkında açılan Kanal İstanbul afişleri soruşturmasını değerlendirdi.

    Projenin herkes tarafından eleştirilebilmesi gerektiğini ifade eden Babacan, AKP’nin iktidardan gidersek Türkiye için büyük bir sorun olacağı algısı yaratmaya çalıştığını savundu. Babacan şöyle konuştu:

    Ülkenin kaderiyle kendi partilerinin kaderinin aynı olduğunu söylüyorlar. Bu ne kadar tehlikeli bir ifade… Bu ifadeyi dikkatle değerlendirmek lazım: ‘Biz batarsak ülke de batar’ diye adeta insanımızı korkutuyorlar.

    Ülke de bizimle beraber batsın diyerek tehdit ediyorlar. Biraz daha analiz ettiğimizde, sadece korkutma değil, altında tehdit de olduğunu görüyoruz.

    Biz batacaksak ülke de batsın’ diye bir tehdit var. Hiç merak etmesinler. Bu milletin çalışkan ve fedakar evlatları, DEVA Partisi’nin genç kadroları, ehliyet ve liyakat sahibi kadrolar bu ülkeyi layık olduğu şekliyle yönetecek.

    “KANAL İSTANBUL İÇİN DEVLET PROJESİ DİYE BİR KAVRAM UYDURDULAR”

    İmamoğlu hakkında açılan soruşturmayı anımsatan Babacan, şunları söyledi;

    Bu devlet tek bir partinin devleti değildir. Devlet ile bir partiyi aynı hamura koyuyorlar. Bu devlet tek bir partinin devleti olamaz, olmayacak. İzin vermeyeceğiz. Bu devlet hepimizin, bu milletin.

    Kimse milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş kişilerin eleştirilerine karşı yeni şeyler icat etmesin. Böyle bir şey yok. Eleştireceğiz, sonuna kadar eleştireceğiz. Oturup bunu tartışacaksınız. Tarafsız ve bağımsız kuruluşlarla bu projenin etki analizlerini iyi yapacaksınız.

    Kanal İstanbul için devlet projesi diye bir kavram uydurdular. Neymiş; ‘devlet projesi’ imiş. Hiç kimse bunu eleştiremezmiş. Ülkenin bu yokluğunda Kanal İstanbul diye bir projeye milyarlarca dolar para harcamaya hazırlanıyorsunuz.

    Tarım alanlarının suya ihtiyaç duyduğu, şehirlerimizin depreme karşı hazırlanması gereken bir dönemde Kanal İstanbul diye bir projeyi kafayı taktınız. Çünkü orada rant var. O projenin yapılacağı ilin belediye başkanı o projeyi eleştiremezmiş! Tabii ki eleştireceğiz.

    “SOSYAL YARDIMLAR KESİLMEYECEK”

    Ali Babacan sosyal yardımlarla ilgili de, “Kendileri giderse, bu sosyal yardımlar ortadan kalkacakmış, artık verilmeyecekmiş gibi hava oluşturmaya çalışıyorlar. Öyle bir şey yok. Kimse bundan korkmasın. Biz DEVA Partisi olarak onların zihniyetinin tam tersine, sosyal yardımları hak temelli bir sisteme oturtacağız. Bu yardımlar iktidar partisinin lütfu değil, vatandaşımızın zaten hakkıdır. Sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal sigorta ve istihdam hizmetlerinde entegrasyonu sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

  • İYİ Parti lideri Meral Akşener Bursa’da konuştu

    İYİ Parti lideri Meral Akşener Bursa’da konuştu

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Bursa’da partisinin yeni üye katılım töreninde konuştu.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, zor koşullardan geçerek bugünlere geldiklerini söyledi. Akşener, kendi seçmenlerinin yüzde 97 ile en sadık seçmen kitlesi olduğunu, partilerine sahip çıktığını söyledi.

    Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde örgütlenip teşkilatlandıklarını belirten Akşener; “İyi ve cesur insanlar bir araya geldiler. Cep delik cepken delik, para yok pul yok. Herkes rızkını bir araya topladı, çocuğuna, ailesine, eşine bırakacağı mutfak harçlığından kesti ve 81 ilde ve Türkiye’nin tüm ilçelerinde örgütlendik, teşkilatlandık” dedi.

    “6 AYDA KURUMSALLAŞTIRILMIŞ TEK SİYASİ HAREKETİZ”

    6 ayda bir siyasi partiyi kurumsallaştırmış ve seçime girecek hale getirmiş tek siyasi hareketiz açıklamasını yapan İYİ Parti lideri; “Siyaset tarihinde belki, Türkiye’ye dair söylemiyorum bunu, imece usulü, 6 ayda bir siyasi partiyi kurumsallaştırmış, kurmuş ve seçime girecek hale getirmiş tek siyasi hareketiz, tek bu yolculuğu başarmış insanlar topluluğuyuz. Onun için ben her birinize ‘iyi ve cesur insanlar’ ve bu harekete de ‘cesurlar hareketi’ diyorum” açıklamalarında bulundu.

    “ANKETLERDE YÜZDE 14-15 BANDINDAYIZ”

    Akşener anket açıklamasında bulundu. Yapılan anketleri para verip kendilerinin yaptırmadığını vurgulayan Akşener, “5 yıldır dövüle dövüle yol yürüyen bir aileyiz. Gün geçmiyor ki bu aileden birinin başına bir şey gelmesin. Ama bu aile kardeşlerini yalnız bırakmıyor. Bundan sonra işimiz daha kolay. Bütün anketlerde yüzde İYİ Parti 14-15 bandına oturdu, önü açık. Bu anketleri para vererek biz yaptırmadık.” dedi.

    “DAMAT GİTTİ, DOLAR 1 LİRAYA YAKIN DÜŞTÜ”

    Pandemiden önce Bursa’ya geldiklerinde de ‘ekonomik sıkıntıların’ olduğunu belirterek, çiftçinin de zor durumda olduğunu ifade etti. Akşener, “Damat gitti, bunu sağlayan İYİ Parti’dir. Damat gitti, dolar 1 liraya yakın düştü, ya toptan gitseler ne olur?” diye sordu.

    Partisinin ekonomi kurmayları Akşener’e, “6 ayda 5 lira sonrasında Türk lirası ile eşit olur” karşılığını verdi.

    ‘KİRAZLIYAYLA’NIN PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ’

    Akşener, “İYİ Parti bir ailedir. Ailemize yeni katılan iyi ve cesur kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Ailemize şeref getirdiler. Bursa Öğretmen Okulu mezunuyum. Kirazlıyayla’daki kızkardeşlerimin, ablalarımın ortaya koyduğu direnişi, onların çevre hassasiyetini çok sıkı takip ettiğimizi tekrarlayayım. Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Madenciliğe karşı değiliz. Ama 5 müteahhidinize Kirazlıyayla’nın peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz, bunun peşinde olacağız. Sonuna kadar sizin sesiniz, sizin nefesiniz olmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    2584 KİŞİYE İYİ PARTİ ROZETİ TAKILDI

    Törende 2 bin 584 kişiye İYİ Parti rozeti takıldı. İYİ Parti’ye en çok katılımın Çiftehavuzlar Mahallesinden gerçekleştiği açıklandı.

    İYİ Parti’ye katılanlar arasında Nilüfer eski Belediye Başkanı Faruk Baykal, ANAP eski Osmangazi İlçe Başkanı Bener Özcan, Türk-İş eski Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca, Bursaspor Kulübü eski Müdürü Erhan Başoğul da yer aldı.

     

     

     

  • Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması

    Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuşuyor.

    Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

    “İşgal altındaki topraklarının ve Karabağ’ın tamamının kurtuluşu vesilesiyle dostum İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimi tebrik ediyorum.

    Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Bölgesi arasında ulaşım bağlantısı sağlanacak. Bir yol inşa edilecek. Türkiye Dağlık Karabağ anlaşmasını denetlemek üzere Rusya ile birlikte bölgede olacaktır. İlgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı. (Ortak Türk-Rus Merkezi) Bu merkez, Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan toprakları üzerinde kurulacaktır.

    Dağlık Karabağ’daki ateşkesin ihlalini önlemeye yönelik tüm tedbirler bu merkez tarafından alınacaktır. Böylece, Azerbaycan topraklarındaki ve Karabağ’daki 28 yıllık işgal, resmen ve fiilen sona ermektedir. “Karabağ bir kez daha eman yurdu haline gelmekte, hilalin gölgesindeki huzurlu yerini almaktadır

    Suriye’de benzer bir sürecin başlamasını arzu ediyoruz. Önce rejim ve terör örgütleri devre dışı bırakılmalı. Karabağ’da nasıl kısa sürede adil bir barış tesis edildiyse, samimi bir işbirliğiyle, Suriye’de de benzer bir adımın atılabileceğine inanıyoruz.

    Suriye’de de Karabağ’dakine benzer bir barış ve huzur döneminin en kısa sürede başlamasını can-ı gönülden arzu ediyoruz. Bunun için öncelikle Suriye topraklarını kana bulayan rejimin ve terör örgütlerinin devre dışı bırakılması gerekiyor.

    DOĞU AKDENİZ’DEKİ GELİŞMELER

    Doğu Akdeniz’de Yunan ve Rum tarafının şımartılmasından vazgeçilmesi halinde kısa sürede hakkaniyete dayalı bir anlaşmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz.

    Türkiye olarak, bölgemizde barışın, huzurun, güvenin, refahın kök salması için üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.”

    Bölgemizde ve dünyada yaşanan değişim sürecinde ülkelerimizi, iki kardeş olarak ele ele vererek birlikte yükseltecek, hedeflerimize birlikte ulaşacağız.

    ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ

    Amerika’daki seçimlerin ardından bölgemizde ortaya çıkan belirsizliği ortadan kaldırmak için diplomasi ve uzlaşma kanallarının sonuna kadar açılması şarttır. Bu anlayışla, hem sahadaki varlığımızı güçlendirmeye, hem diplomasi kanallarını etkin şekilde işletmeye devam edeceğiz.

    Halklarını kardeş, kendilerini dost olarak gördüğümüz tüm bölge devletleriyle, yeni dönemde birlikte hareket etmek istiyoruz.

    “ÜLKEMİZİ IMF’DEN KURTARMAK BİZE NASİP OLDU”

    Türkiye sahada ve masada sözünü geçirebiliyorsa bunu son 18 yılda yaptığımız reformlara borçluyuz. Her alanda eşi benzeri görülmemiş reformlar gerçekleştirdik. Ekonomi önceliklerimizin en başında yer almıştır. Büyüme, enflasyon ve faizlere kadar en iyi makro ekonomik göstergelere ulaştık. Ülkemizi IMF’den kurtarmak bize nasip oldu.

    CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ELEŞTİRİLERİNE YANIT

    Her ne kadar eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar kabul etmek istemese de ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde koalisyonlu yılların kaotik ortamına geri dönmekten kurtuldu.

    Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mücadele yöntemleriyle ekonomimizi ayakta tutmayı, hedeflerimizden kopmamayı başardık. Bunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygulama imkanlarının çok büyük katkısı var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en büyük faydalarını, mart ayından bu yana yaşadığımız salgın sürecinde gördük.

    BERAT ALBAYRAK’A TEŞEKKÜR

    Ülkemize önemli hizmetler veren Berat Albayrak’a teşekkür ediyorum.  Kendisi, sağlık sorunları sebebiyle vazifesinden affını istedi. Biz de bu talebi kabul ederek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak yerine Lütfi Elvan arkadaşımızı atamış olduk. Yeni Hazine ve Maliye Bakanımıza görevinde başarılar diliyorum. Rabbim mahcup etmesin.”

    KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ İDDİALARINA YANIT

    “Kabine değişikliği veya bakanlıkların yapısının tadil edileceği yönündeki spekülasyonlar, içi boş, tamamen masa başında uydurulan haberler”

    “Yeni yönetim sistemimizde değişim gerekiyorsa bunun yerini ve zamanını milletin yetki verdiği Cumhurbaşkanı belirler.”

    “Biz harekete geçmek için şuraya veya buraya, şuna veya buna değil, sadece millete bakarız. Milletimizden işareti aldığımızda da hiç tereddüt etmeden gereğini yerine getiririz. Bunun dışındaki her türlü haber, dedikodu, söylenti, lafügüzaftan ibarettir ve bu millete de ihanettir.”

    “Dünyanın en güçlü ve zengin ülkelerinin dahi bir sonbahar yaprağı gibi savrulduğu böyle bir dönemde, Türkiye’nin maslahata uygun tedbirlerle yoluna devam etmesi gayet tabiidir. Bunun için yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakarlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız.”

    EKONOMİDE YAŞANAN GELİŞMELER

    “Ekonomi politikalarımızı fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makroekonomik istikrar olmak üzere üç sacayağı üzerinde inşa ederek hedeflerimize ulaştıracağız. Bunun için uzun vadeli tasarruflar ve yatırımlar açısından elverişli bir ortam hazırlıyoruz.”

    “Ekonomide, nitelikli istihdam oluşturan, enflasyona ve cari açığa yol açmayan, ağırlıklı olarak yurt içi tasarruflar ve doğrudan uluslararası yatırımlarla finanse edilen bir büyüme yapısı oluşturuyoruz.”

    “Yaşanan gelişmeler ışığında küresel ve milli ekonomideki tüm senaryoları çalışıyor, ülkemiz için en doğru olanı yapmaya gayret gösteriyoruz”

    PİYASALARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

    “Yeni bir istikrar, büyüme ve istihdam odaklı seferberlik başlatıyoruz”

    “Finans tarafında Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Merkez Bankamız, reel sektör tarafında Ticaret Bakanlığımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, diğer bakanlıklarımız, iş insanlarımız, hep birlikte Türkiye’ye yeni bir ekonomik sıçrama yaptırmak için çalışıyoruz”

    “Atacağımız her yeni adımla bu olumlu tablo daha iyiye gidecektir. Elbette tüm bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, şeffaflığı ve öngörülebilirliği artırmak suretiyle yerli ve uluslararası yatırımcıları harekete geçirerek yapacağız.”

    “Faiz sebep, enflasyon neticedir ve bunu başaracağız. İnşallah buradaki engeli aşarak enflasyonu daha da aşağı çekeceğiz. Bunun için en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmekte, ardından kademeli olarak orta vadeli hedeflerimize doğru indirmekte kararlıyız.”

    “Önümüzdeki aylarda hukuk devleti ilkesini güçlendirme, öngörülebilir, kolay erişilebilen, hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi konusunda yeni adımlar atacağız.”

    “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, mali piyasaların derinliğinin artırılması, kamu gelir ve harcamalarının kalitesinin yükseltilmesi, kayıt dışılığın önlenmesi, iyi yönetişim gibi alanlarda da yapısal reformların hazırlıkları içindeyiz.”

  • “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, CHP Ekonomi Masasının gerçekleştirilen değerlendirme toplantısına katıldı.

    Toplumun her kesiminin ister esnaf, ister sanayici, ister çiftçi, ister turizmci olsun her kesiminin büyük bir endişe içinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu kesimlerin bir çıkış aradığını söyledi. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’de çözülemeyecek hiçbir sorun bulunmadığını vurguladı. Her sorunu akıl, uygulama, bilgi ile birikim ve deneyimle çözmenin mümkün olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ön yargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye’nin dışa açık ekonomisi ile sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım. Çok boyutlu olduğunu söyledim. Turizminden sanayine kadar, tarımından tutun esnafına kadar çok boyutlu olduğunu söyledim. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içine yerleştirebilirim. Dört aşamalı bir strateji oluşturmak zorundayız. Bunun birinci aşaması şu, bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, güney, kuzey, Orta Anadolu ne olursa olsun hangi kimlikten hangi siyasi görüşten, hangi inançtan olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var can ve mal güvenliği. Bunun altını özenle çiziyorum can ve mal güvenliği ne demektir, ‘Ben rahatlıkta yatırım yapabilirim, rahatlıkta hükümete eleştirebilirim, rahatlıkta düşüncelerimi söyleyebilirim…’ Bu ne demektir ‘Ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceksin’ demektir. Böylece yatırımcı önünü görecek ve yatırım yapacak.”

    İkinci aşama olarak “Ürüten Türkiye” maddesini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her alanda üretmesi gerektiğini söyledi. Burada üniversitelerin önemine değinen Kılıçdaroğlu, “Üretmek her alanda, kültür alanında, sanat alanında, sanayide, tarımda… Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Demokrasi ile bir üretimi seferberliği başlatmamız gerekiyor.” ifade etti.

    Tüm sanayici, esnaf, çiftçi, turizmcilere seslenen ve kendilerine oy vermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bize oy verin, altını çiziyorum bizi sevdiğimiz için değil. İktidara geldiğimizde bizi en rahat eleştirebilmeniz için bize oy verin. Derdinizi rahatlıkla ifade edebileceğiniz için bize oy verin. Kimsenin ağzına bant çekmeyeceğiz, herkes çıkacak düşüncesini söyleyecek. Biz de yararlanacağız ondan. Buhrandan çıkmak istiyorsak bunun yolu dediğim dört ayaklı stratejiye hepinizin uyuması gerekiyor. Bunu birlikte yapacağız. Türkiye üretecek ama neyi üreteceğimiz konusunda da önemli bir konu var, neyi üreteceğiz? Devlette liyakatin çökmesi ile beraber devletin temel kurumları da çöktü. Devlet planlama dediğiniz bir kurum kalmadı. Kendi geleceğini planlanmayan bir ülke olamaz. Özel sektörün dinamizmini esas alarak ülkede sağlıklı, tutarlı yeni bir planlama hamlesi başlatmak zorundayız.”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    Sağlıklı ve tutarlı bir planlama olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bununla beraber Türkiye’nin katma değeri yüksek ürün üretme sürecini büyütmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Üniversitede hoca bilgiyi üretecek sanayici de o bilgiyi esas alarak katma değeri yüksek ürün üretecek. Türkiye dünyada söz sahibi olacak. Düşünün Türkiye kökenli bir kişi gidiyor Almanya’da aşı buluyor ama o kişi Türkiye’de çalışabilirdi, Türkiye’de üretebilirdi. Eğer bu ülkede üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı geleceğini yurt dışında arıyorsa bunun tek sorumlusu var o da siyaset kurumudur. Siyaset kurumu topluma gerekli güveni vermek zorunda.” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin kendi bölgesinde de kendi coğrafyasında da dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olmak zorunda olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, stratejilerinin üçüncü ayağını ise “güçlü bir sosyal devletin kesinlikle inşa edilmesi” olarak tanımladı. Buna herkesin katkı sağlaması gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, “Bu ne demektir? Türkiye’nin kendi içinde barışını sağlaması demektir.” ifadesini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Aile Destekleri Sigortası bu bağlamda, bizim yani CHP’nin önerdiği, Uluslararası Çalışma Örgütünün de kendi raporlarında yer alan ve Türkiye’de uygulanması halinde hiç kimsenin aç ve açıkta kalamayacağı bir düzendir. Bunu oluşturacağız, oluşturmak zorundayız. Can ve mal güvenliğini sağladık, demokrasiyi getirdik. Türkiye’de bir üretim hamlesi başlattık. Güçlü bir sosyal devlet inşa edeceğiz, gelir hakça paylaşılacak kişi başına gelir yükselecek, kimse gidip bir başkasına el avuç açmayacak. Sosyal devlet kendi vatandaşına sahip çıkacak, bunun sürdürülebilirliği ise dördüncü unsurdur. Demokrasi süratle gelişen bir kavram Demokrasiyi de büyüteceğiz. ‘Kanun devleti’ idi değil mi bir ara? Şimdi kanun devleti demiyoruz ne diyoruz? ‘Hukuk devleti’ diyoruz. Kanunun üstünde, vicdanı kanaati üstüne koyuyoruz bunu, kimsenin haksızlığa uğramamasını istiyoruz. Demek ki bunun sürdürülebilirliği önemli. Ekonomi süratle değişiyor, gelişiyor. Demek ki ne yapacağız? 5 yıllık planlar, 8 yıllık planlar, bunların hiçbir önemi yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en az 25 yıllık, 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık planlar yapması gerekiyor. Eğer insanoğlu tekerleği 1 milyon yılda bulmuşsa ve bugün her saniyede birden fazla buluş varsa Türkiye Cumhuriyeti bürokrasinin ve ona yön verecek olan siyaset kurumunun 50 yıllık 100 yıllık planları belirlemesi lazım.”

    CHP Ekonomi Masası’nda alanında uzman kişiler olduğunu da vurgulayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP’nin sorunu yaratılmış olan bir algı ‘Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?’ Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz.” açıklamasında bulundu.

    “Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın Türkiye’yi uçururlar” diyen Kılıçdaroğlu, kendisine Türkiye’de alan bulamayan yatırımcının yurt dışına gittiğine değindi.

    Ekonomi Masası’nın pandemi nedeniyle yurt gezileri yapamadığını ancak sürecin uzaması nedeniyle gidip halkın sorunlarını dinlemesine karar verdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, Ekonomi Masası üyelerinin önümüzdeki günlerde Türkiye’yi dolaşacağını anlattı.

    Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin kamu-özel işbirliği projelerine ve elektrik dağıtım şirketlerine nasıl baktığının sorulması üzerine, şunları kaydetti:

    “Kamu özel iş birliği projeleri devleti soyan projelerdir. Özel sektörün yatırım yapmasından yana hiçbir endişemiz yok. Özel sektörün dinamizminden hiçbir endişemiz yok ama maliyetini bilmediğimiz, kendilerine dolar endeksi garantilerin verildiği ve bütçe açısından bugün olmasa bile önümüzdeki en azından 2-3 yıl sonra büyük bir kara delik oluşturacağı bir yapıyı doğru kabul etmeyiz. Buna karşıya çıkan özel sektör var mıdır? Ülkesini düşünen, yatırım yapan, gelir elde eden, istihdam yaratan hiçbir özel sektör mensubunun buna karşı çıkacağına inanmıyorum. Çünkü ondan alacağım vergiyi 5 kişiye vereceğim. Yani yüz binlerce kişiden alacağım vergi 5 kişiye vereceğim. Bu adalet midir? Hayır. Kamulaştıracağız derken de şunu yapıyoruz, yani gidip de malına el koymayacağız. Bakacağız kaça mal ettiniz kardeşim sen bunu, yüze mal ettin. Makul bir kar koyacağız ne kadar kar, yüzde yirmi beş. Yüzde yirmi beşinde karını vereceğiz, diyeceğiz ki ‘Al kardeşim maliyetini, karını da al ben bunu kamulaştırıyorum.’ Yoldan geçerken eğer devlet bir para alacaksa o para doğrudan doğruya devletin geliri olacak, bir kişinin geliri olmayacak. Yaygın bir kamulaştırma öyle bir düşüncemiz yok tam tersine, özel sektörün yatırım yapması için planlı, planlı, programlı, öngörülebilir, sağlıklı tutarlı ihracata dönük yatırım yapması için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Elektrik altyapısı projeleri ile ilgili olarak şu anda herhangi bir özelleştirme düşüncemiz yok ama dediğim gibi ekonomiye zarar veren, kaynakların haksız yere belli bir kişiye, çok sınırlı bir kişi aktarılmasını öngören düzenlemeleri kabul etmiyoruz.”

  • MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82. yılı olduğunu anımsattı.

    Atatürk’ün, harap olmuş bir ülkeyi, yorgun düşmüş bir milleti yeniden kuvvet haline getiren lider olduğunu ifade eden Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’dir, büyük Türk milletidir, Türk milliyetçiliğinin muazzez yüzü, muteber yüreğidir.” diye konuştu.

    “Kararlılıkla diyorum ki ne Abdülhamid Han’a sırt döneriz ne Atatürk’e yüz çeviririz. Ne inançlarımızdan taviz veririz ne İstiklal Savaşı’mızın zafer tacı olan Cumhuriyet’imizden vazgeçeriz.” diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millet Meclisinin ilk Başkanı, İlk Cumhurbaşkanı aziz Atatürk’ü bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla andığını ifade etti.

    ABD seçimlerinde, her ne kadar (Donald) Trump itirazlarını seslendirse de Joe Biden 46. başkan olarak seçildiğini anımsatan Bahçeli, “Hiç kuşku yok ki Amerikalı seçmenlerin takdir ve tercihine saygı duymakla birlikte başkan adayları arasında taraf tutacak, tercih yapacak köhne bir anlayışa hiçbir zaman kapılmadık, böylesi bir basitliği aklımızın ucuna dahi getirmedik. Kimin başkan olup olmadığı, öncelikle ABD’lilerin kendi iç meselesidir.” değerlendirmesini yaptı.

    “Bizim için önemli olan, ABD’nin uygulayacağı politikaların muhtevası, bunun da ülkemize, bölgemize ve uluslararası ilişkilere yansıma düzeyleridir.” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

    “Kaldı ki biz ne Biden şakşakçısıyız ne Trump sevdalısıyız ne filin hortumundan tutuyoruz ne de eşeğe binmek için sıra bekliyoruz, hamdolsun Türk oğlu Türk olarak cihanı kavrıyoruz. Pek tabii olarak, Amerika Birleşik Devletleri, yönetimindeki değişimin göz ardı edileceği bir ülke değildir. Bunu biliyor ve kabul ediyoruz.

    Başkanlığa seçilen Biden’ın, Türkiye’yi meşgul eden çetrefilli konularda takip edeceği politikaların müttefiklik hukukuyla ne kadar bağdaşacağını, güven temeli aşınan iki ülke arasındaki ilişkileri koltuğuna oturur oturmaz nasıl ele alacağını zaman gösterecektir. Yine de temkinli, tedbirli, tedarikli ve kuşkulu bir bekleyişin içinde olduğumuzu herkesin bilmesinde yarar vardır. Çünkü Biden’ın geçmişteki sözleri, temasları, çelişkileri, gelgitleri, mesafeli tutumu, Türkiye’ye şaşı ve soğuk bakışı iyimserliğimizin önüne set çekmekte, baraj oluşturmaktadır.

    Önyargılardan uzak, dostluk ve müttefiklik esasına dayanan, karşılıklı hak ve çıkarları gözetip güçlendiren bir diyalog mekanizmasından iki ülkenin de kazançlı çıkması kuvvetle muhtemeldir. ABD’de açılan bu yeni sayfanın, dünya barışı, uluslararası güvenlik ve istikrar açısından ümit verici bir dönemi başlatmasını samimiyetle temenni ediyorum.”

    “ABD’den beklentimiz…”

    ABD ve diğer küresel güçlerle kurulan ilişkilerde direnç gösteren, dirayet sergileyen, inisiyatif üstlenen, öne çıkan, inançla direnen, “ben de varım” diyen bir Türkiye duruşunun, malumu olunan ülkelerin uykularını kaçırdığını belirten Bahçeli, “Emperyalizmin katarına eklemlenen güçler kuşatmayı yaran, kumpası yıkan Türkiye’den ürkmektedir. Biliyorlar ki uyanan devin ayağına pranga vurmak, boynuna tasma geçirmek dünyanın tersinden dönmesini istemek kadar ahmaklıktır, aptallıktır, saçmalıktır.” dedi.

    Bahçeli, Türkiye’yi dikkate almadan yapılan tüm hesapların bozulmaya ve buruşturulup atılmaya mahkum olduğunu vurgulayarak “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” diye konuştu.

    Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Tarih boyunca Türk milletinin dostluğu aranmış ve beşeriyet için güven uyandırmıştır. Düşmanlığı ise her zaman korku saçmıştır. Bizim duruşumuz merttir, varlığımızın özü de sözü de birdir, herkes için senettir. Sahnenin önünde kucaklayıp, arka tarafta kurşun atmak namerdin özelliğidir. Türk milleti hiçbir zaman namerde eyvallah etmemiş, muhtaç düşmemiştir. Neysek oyuz, göründüğümüz gibi oluruz, olduğumuz gibi de görünürüz. Ölürsem şehit, kalırsam gazi diyen bir milletin diz çöktüğü, aman dilediği, ‘aman sen de’ dediği duyulmuş, görülmüş şey değildir. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demedik, bundan sonra da demeyeceğiz. Böylesi bir çekingenliği ve çekimserliği en başta ecdadımıza anlatamayız, tarihimize anlatamayız, fıtratımıza yakıştıramayız, Allah muhafaza şühedanın nurlu yüzüne bakamayız. Yılanı gördük mü ezeriz, ezemezsek kovarız, eğer kovamazsak da kaçmayı düşünmeyiz, imanla karşı çıkarız, irfanla karşı dururuz, eninde sonunda zalimlerin zehrini kursaklarına aynen şırınga ederiz. Dostluğumuz maskeli, mesafeli, muhataralı, muvazaalı, mukaveleli değildir; kaldı ki doğrudur, tutarlıdır, güvenilirdir, adam gibi adamlığın tezahürüdür.

    ABD yönetiminde görmeyi arzu ettiğimiz tavır da aynısıyla bu olacaktır. Daha adil, daha eşitlikçi, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı, daha huzurlu, daha insani, daha barışsever bir dünya istiyorsak hakim küresel sistemi A’dan Z’ye sorgulamamız lazımdır. Haklının güçsüz, güçsüzün haklı olduğu adaletsizlik sonlanmalıdır.”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”nun “meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçi” olduğunu ifade etti.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD’deki Başkanlık Seçimi kampanyasına Türkiye’den fiilen ve gıyaben katılıp, adaylar arasında mekik dokuyan ateşli taraftarların varlığını anlayamadıklarını söyledi.

    “Meğer ne çok Biden şarlatanı, ne çok Trump soytarısı varmış da haberimiz olmamış” diyen Bahçeli, bir baltaya sap olamamış ne kadar ucube varsa, siyaset allamesi kesildiğini belirtti.

    Bahçeli, “Beşlik simit gibi dizildikleri televizyon ekranlarına nasıl çıktıkları, nereden bulundukları, hangi müktesebat ve tecrübeye sahip oldukları meçhul ve muammalı olan zevatın, ABD’nin başkanlık seçimini hararetle, zaman zaman da hırsla anlatma çabaları trajikomik bir manzarayı ortaya çıkarmıştır. Biz izlerken utandık, ama onlar konuşurken utanmadılar. ABD’deki başkanlık değişimini, bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen, daha fazla sevinen, gereğinden çok anlam ve sonuç çıkartan sözde aydın ve akmaz kokmaz yorumcuların bu denli kalabalık olması kaygı verici oranda düşündürücüdür.” dedi.

    Fikrini beğenmediğine hakaretleri ardı ardına sıralayan, ABD’nin 50 eyaletini bildiği kadar Kırşehir’in, Yozgat’ın, Şırnak’ın, Rize’nin, Muğla’nın, Balıkesir’in vatan coğrafyasındaki yerini bilmeyen kurumuş vicdanlardan herkesin “sitem ve şikayet ettiğini” dile getiren Bahçeli, “Biden’in başkanlığa yükselişini alkışlayanları, Cumhuriyet Türkiye’sinde bakanlıktan Cumhurbaşkanlığına, milletvekilliğinden generalliğe kadar her göreve Anadolu’nun her yöresinden, her meslek grubundan, her sosyal zümreden hiçbir ayrıma ve imtiyaza tabi tutulmadan gelen Cumhuriyet çocuklarını ikazla hatırlatmak istiyorum.” değerlendirmesini yaptı.

    “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır”

    “Tuhafımıza giden bir başka husus ise CHP Genel Başkanı’nın Biden’i kutlamasındaki çabukluğu, hızı, telaşı ve acelesidir. HDP’ye bakınız, o da hemen kutlamıştır” ifadesini kullanan Bahçeli, bir türlü köşesine çekilmeyen, farklı zamanlarda sivri açıklamalarla kendisini hatırlatan “bir siyaset eskisinin” de Türk dış politikasının ABD’yle uyumlu olmasına vurgu yaparak Biden’i şans olarak gördüğünü söylediğini aktardı.

    Bahçeli, “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır” değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İradesini devretmiş çarpık yüzler adeta podyuma çıkıp ABD’ye beni unutmayın mesajı iletmişlerdir. Tek kelimeyle kepazelik olarak nitelendireceğimiz bu resmin neresinde millet sevdalısı, neresinde vatan ve bayrak aşığı bir yüz vardır? Bilhassa merak ediyorum, Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Gizlenemez bu memnuniyetin esbab-ı mucibesi nedir? Henüz seçim sonuçları kesinleşmeden, resmi açıklama yapılmadan, başkanlık makamı yeni sahibini bulmadan bir muhalefet partisi liderinin kutlama mesajı neyin nesi, kimin sesidir? Biden’in ağzına sürdüğü bir tutam balın lezzetini almış olmalı ki, Kılıçdaroğlu yeni efendisiyle sosyal medyayla temas kurma gereği hissetmiştir. ‘Yoldaşlarımı sattım, senin yandaşın oldum.’ demiştir. Dünya üzerinde kaç muhalefet partisi başkanı alelacele Biden’i tebrik etmiştir? Kılıçdaroğlu meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçidir. Allah için söyler misiniz, şu sözlerim yanlış mıdır? Gazi Mustafa Kemal Atatürk yerinden kalksa bunları gerçekten de İzmir’e, hatta okyanusun karşı kıyısına kadar vura vura kovalardı.

    İşbirlikçi ve yabancı başkentlerin yörüngesine giren siyasi akımlar da demokrasinin kategorik muhalifidir.
    Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, milletimizden umudu kesmiş, tehlikeli sularda kulaç atmaya başlamıştır. Sokak telkinlerinin son zamanlarda ziyadesiyle gündemde olması bunun bir göstergesidir. CHP devleti kurmakla övünmektedir, fakat gerçek kurucu aziz Atatürk liderliğinde büyük Türk milletidir. Kuruluşunda payı olmayanın yıkımda öne çıkması ya da yıkımı hedeflemesi halinde bunun bedeline katlanması tarihe, millete, gelecek nesillere biliniz ki namus borcumuzdur. Bugün Türkiye’de devlet krizi değil, muhalefet krizi, siyasi ahlak krizi, son tahlilde CHP krizi vardır, her geçen gün de kökleşmektedir. Milli Mücadele tertemiz millet iradesine dayanılarak kazanılmıştı, emperyalizmin gönüllü tutsağı olan zilleti de bertaraf edecek yine millet iradesi olacaktır. Bilinmelidir ki Türkiye, tozlu raflarından indirilmiş Sevr Planı’nın yeni sahiplerine asla teslim olmayacak, zalimlerle ve hainlerle imanla, iradeyle mücadele edecektir. ”

     “30 yıllık zulüm dönemi kapandı”

    Karabağ’da 30 yıla yakındır devam eden düşman tasallutuna tarihi bir darbe indirildiğini, can Azerbaycan’ın kahramanlıkla topraklarını aldığını ifade eden Bahçeli, “Çok şükür hak sahibini bulmuştur. Çok şükür Türklük büyük bir zafer elde etmiştir.” dedi.

    Ermeni çetelerinin tutundukları vatan topraklarından sökülüp atıldığını, katil Paşinyan’ın acıyla kıvranarak yenilgiyi kabullendiğini, elleri titreye titreye uzlaşılan anlaşma metnine imza atmak zorunda kaldığını söyleyen Bahçeli, zaferin inancın başarısı, azmin mükafatı olduğunu dile getirdi.

    Ermenistan’ın, döktüğü kanların bedelini ödediğini, tarihi rövanşın alındığını, şehitlerin, mağdurların, mazlumların, evlerinden barklarından koparılan masum soydaşın hesabının terörist devlet Ermenistan’dan sorulduğunu dile getiren Bahçeli, “30 yıllık zulüm dönemi kapanmış, işgal süreci sona ermiştir. Ne mutlu bizlere, ne mutlu Azerbaycan Türklüğüne, ne mutlu büyük Türk milletine.” diye konuştu.

    Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan arasında yapılan antlaşmaya göre, 10 Kasım 2020’den geçerli olmak üzere ateşkes tesis edilerek muzaffer Türk askerinin haklı mücadelesinin tescillendiğini anımsatan Bahçeli, “Dokuz maddelik anlaşma metni Azerbaycan’ın zaferine tarafların onayıyla hukuki bir hüviyet kazandırmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in de ifade ettiği gibi, Paşinyan’ın anlaşmaya yanaşması kendi isteğiyle değil, Azerbaycan’ın demir yumruğuyla gerçekleşmiştir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i, şanlı Türk askerini, mücadeleye dua ve destek veren herkesi gönülden kutladığını dile getiren Bahçeli, “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tedavi gören gazilerimize şifalar diliyorum. Şimdi gerisini şer güçlerin piyonu Paşinyan ve hunhar şebekesi düşünsün. Artık kendisine sığınacak, kaçacak delik aramaya koyulsun. Fakat su uyusa da Ermenistan uyumayacaktır. Bu itibarla tetikte olmak, rehavete kapılmamak şarttır. Karabağ Türk’tür, Karabağ özgürdür, Karabağ Azerbaycan’dır, Karabağ Türk’ün çelikten bileğidir. İki devlet, tek milletiz, iki ayrı bedende aynı canız. Bir kere yükselen bayrak düşmemiş, düşmeyecektir.” ifadesini kullandı.

  • HDP’li Sancar: “Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir”

    HDP’li Sancar: “Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir”

    HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Sadece Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifası yetmez. Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir. Sorumluluğu üstlenme cesaretini ve basiretini göstermesini bekliyoruz.” dedi.

    Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, iki gündür canlı yayında bir çöküş hikayesini izlediklerini belirterek, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifasını sosyal medya hesabından paylaştığını söyledi.

    Mesajın Bakana ait olup olmadığının tartışıldığını ve iktidara yakın medyanın meseleyi hiç görmediğini ifade eden Sancar, “Muhtemelen bir işaret, talimat beklediler. Bu talimat gelmedi. Birkaç tane televizyon kanalı haberi verdi elbette ama onlar yandaş kanallar değil.” diye konuştu.

    Ortada bir ekonomik krizin olduğunu herkesin bildiğini ve kimsenin de bunu saklayabilecek durumda olmadığını savunan Sancar, “Bu ekonomik krizin sadece bir bakan, şahıs meselesi olmadığını da gayet iyi biliyoruz. Bakanının istifasının sadece bir kızgınlık, kırgınlık sorunu olmadığını da biliyoruz. Ortada çok daha derin bir sorun, sistemin iflası, rejimin çöküşü gerçeği var.” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişte yapılan anayasa değişikliği referandumu sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları anımsatan Sancar, “Yeni sistemin şahsa bağlı olmayacağını söylüyor ama görüyorsunuz, tek bir işareti olmadan kimse artık hareket etmiyor. Medya, kamu kurumları, Meclis oradan işaret bekliyor, kurumların hepsi neredeyse tek adama bağlanmış durumda. Söylediklerinin tam tersi yaşanıyor. O nedenle bu sistem çökmektedir.” dedi.

    Yeni sistemin Türkiye’ye yoksulluğu getirdiğini ve o nedenle de çöktüğünü ileri süren Sancar, “Çöken sadece maliye bakanının koltuğu değildir; çöken sistemin kendisidir.” diye konuştu.

     “İlk fırsatta seçime gidilmelidir”

    Sancar, sorumluluğu sadece bir kişiye yükleyerek kurtulunamayacağını ve asıl sorumlunun sistemin en tepesindeki olduğunu öne sürerek, şöyle dedi:

    “Sadece Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifası yetmez. Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir. Sorumluluğu üstlenme cesaretini ve basiretini göstermesini bekliyoruz. Önümüzde artık yeni bir dönem var. Bu dönemin de en önemli hedeflerinden biri erken seçim olacaktır. Bu sistem çöktü. Hem bu iktidarı, sistemi hem de bu düzeni değiştirmek için ilk fırsatta, en kısa zamanda seçime gidilmelidir. Seçime gitmenin de şu şartlarda en ahlaki yolu Cumhurbaşkanının kabinesiyle birlikte istifa etmesidir.”

    İktidarın çöküşünün en büyük nedeninin “Kürt düşmanlığı” olduğunu iddia eden Sancar, “Kürt sorununda çözümsüzlük politikası bugüne kadar bütün iktidarları çözen, çökerten en temel sebep olmuştur.” diye konuştu.

    Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile terör örgütü arasında yaşanan gelişmelere değinen Sancar, “Kürt güçleri arasında yüksek gerilim yaşandığı belirtiliyor. Buna ilişkin maalesef bazı olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. Bir halk, bir bütün olarak böyle tehdit altındayken hiçbir Kürt gücü, bu gerçekliği yok sayarak kendi halkı içinde yeni acılar yaratacak gelişmelere sebep olma hakkına sahip değildir. Sorun ne olursa olsun Kürt güçlerine düşen tek şey çözümü diyalogda aramak.” değerlendirmesinde bulundu.

    Sancar, HDP’nin bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söyledi.

    HDP’nin yeni bir mücadele programı başlattığını hatırlatan Sancar, “Bu yeni mücadele programı, artık halkın sabrının taştığının bir ifadesi olarak hazırlandı. Sabrımız taşıyor. Baskıya, zulme, yoksulluğa, keyfiliğe, çürümüşlüğe karşı sabrımız tükeniyor. Elbette erken seçim talebimizi sürekli dile getireceğiz ama mücadeleyi sadece seçime bağlayarak o günü bekleyecek değiliz.” dedi.

    Sancar, iktidarın, istifa ve erken seçim kararı almakta direnmesi durumunda bunu hazırladıkları demokratik eylem programıyla her gün yeniden gündeme getireceklerini dile getirerek, “İstifa ve erken seçim talebini bu toplumun talebine dönüştüreceğiz. Öyle bir basınç yaratmalıyız ki kaçmak zorunda kalsınlar. Kaçtıklarında da bu ülkeyi bir beladan kurtarmakla kalmayacağız. Yeniyi, iyiyi, güzeli hep birlikte inşa edeceğiz.” diye konuştu.

  • Kılıçdaroğlu’ndan ‘Berat Albayrak’ açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan ‘Berat Albayrak’ açıklaması

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ardından ilk kez konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, ekonominin bu halde olmasının esas sorumlusunun ülkeyi tek başına yöneten Erdoğan olduğunu söyledi.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Merkezi’nde partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile buluştu. İki isim, ziyaret ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

    Bu şekilde bir istifa Cumhuriyet tarihimizde bir ilk. Bu bir devlet krizi. Açıklama yapılmıyor. Topluma neden bilgi verilmiyor. Bir grup aman istifası kabul edilmesin diyor. Ama istifa eden neden çıkıp görüşlerini ifade etmiyor, neden istifa ettiğini anlatmıyor?

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir aile şirketi midir? Bunun Berat Albayrak’la ne ilişkisi var diyeceksiniz? Bir aile tarafından mı yönetilecek bu ülke. Berat Bey neden istifa etti, devletin başında kim var? Ekonominin esas sorumlusu Erdoğan.

    Böyle bir inisiyatifin kullanılması Berat Albayrak tarafından garip bir gelişmedir. Özellikle Cumhurbaşkanı hiçbir değerlendirmede bulunmaması dikkat çekiyor. Belki de bu durum ekonomide bir başlangıç olacak.

    Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal’ın atanması hakkında da değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;

    Merkez Bankası bağımsız bir kurum değil ki. Bir aile şirketinde istediğiniz kişiyi istediğiniz yerde görevlendirirsiniz. Liyakat yok. Merkez Bankası’nın başına bir politikayı getirirseniz o bankanın bir itibarı olmaz. Yeni Başkan bankacılık konusunda ne yapmış, ben bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla bankacılıkla ilişkisi ATM’ye para yatırıp havale göndermek üzerine. Bankacılıkla ilişkisi bu kadardır.

    “O İFADEYİ ERDOĞAN’A SORACAKSINIZ”

    Bir muhabirin, Berat Albayrak’ın dünkü istifa açıklamasındaki “At izi it izine karıştı” ifadesini hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    “Bunu Sayın Erdoğan’a soracaksınız. Bu ifade çok sert bir eleştiri. Görevini bırakan bir bakan için çok sert bir eleştiri. Neyi kastettiğini de kendisi bilir.”

  • Gelecek Partisinden “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisi açıklaması

    Gelecek Partisinden “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisi açıklaması

    Gelecek Partisi, hazırladığı “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisini kamuoyuna tanıttı.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, düzenlenen tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, ateşkeslerle dondurulmuş krizlerin her an patlayabileceğinin Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gelişmelerle görüldüğünü söyledi.

    Ermenistan’ın saldırılarıyla başlayan “savaşta” ateşkeslerin sürdürülebilme şansının olmadığının ortaya konduğunu ifade eden Davutoğlu, bu vesileyle Şuşa’yı işgalden kurtaran Azerbaycan güçlerini selamlayarak, Karabağ’ın da bir bütün olarak özgürlüğüne kavuştuğu günleri beklediğini dile getirdi.

    “Türkiye’nin 150 yıllık anayasa meselesi var”

    Bütün ulusal sistemlerin bir kriz içinde olduğunu savunan Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürüyemeyeceğini iddia ederek Gelecek Partisini kurduklarını, son dönemde yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin bu iddialarını doğruladığını söyledi.

    Davutoğlu, Türkiye’nin 150 yıllık bir anayasa meselesinin bulunduğunu, bugüne kadar yapılan anayasaların güç mücadelelerinin mağduru olduğunu öne sürdü.

    Ahmet Davutoğlu, tüm siyasi parti liderleri, sivil toplum ve medya kuruluşları ile meslek odalarından randevu talep ederek, hazırladıkları çalışmayı anlatacaklarını sözlerine ekledi.

    “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”

    Parti tarafından hazırlanan “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında şu ifadeler yer aldı:

    “Devlet hayatının tüm yetkilerini, 84 milyon vatandaşımızın bugününü ve yarınlarını, tek bir şahsın keyfi uygulamalarına bağımlı kılan böylece ülkemizi iktisadi, siyasi ve hukuki yönden onarılması hayli güç bir enkazla karşı karşıya bırakan bu hükümet sistemini kaldırarak güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmek istiyoruz.

    Gelecek Partisi olarak tek kişilik yönetim esasına dayanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin derhal terkedilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bunun yerine, Meclisin seçeceği sembolik bir cumhurbaşkanıyla bakanlar kurulundan oluşan güçlendirilmiş parlamenter hükümet sistemine dönmeyi vadediyoruz. Böylece tüm hükümet politikalarının bakanlar kurulunda tartışma ve uzlaşma yoluyla, ortak aklın eseri olarak şekillenmesi gerektiğini savunuyoruz. Bunun sonucu olarak, başbakan liderliğindeki bakanlar kurulunun yetkili olduğu her alanda kararlarını en az yanılma payıyla alacağına inanıyoruz.”