Etiket: siyaset

  • Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “OECD ve IMF ölçeklerine göre iyiyiz.” dediğini aktaran Akşener, “Sayın Erdoğan, o iyi durumda olan Türkiye’de bugün asgari ücret aylık 270 dolar. Yani, günlük 9 dolar. Haydi, o meşhur simit hesabını şimdi yap da göreyim.” diye konuştu.

    Çoğu OECD üyesi olan 46 ülkenin, bu dönemde Türkiye’den çok daha iyi büyüme performansı gösterdiğini ifade eden Akşener, Türkiye ekonomisinin ise hızla 1990’lı yıllara döndüğünü savundu.

    Akşener, açıklanan finansman programına göre, Hazinenin 2021 yılında anapara ve faiz toplamı olarak piyasaya 398 milyar lira ödeyeceğini, bunun karşılığında ise iç piyasadan 541 milyar lira borç alacağını söyledi.

    Bunun “borcu borçla kapatmak ve özel sektörün yatırımlarında kullanacağı parayı da Hazinenin kullanacağı” anlamına geldiğini öne süren Akşener, hükümetin Merkez Bankasının üzerinden elini çekmesini, muhalefet partileri dahil toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık olmasını istedi.

    Meral Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın beyanatlarına dikkat etmesi, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylememesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Borçlanma stratejinizi değiştirin. Dövize dayalı borçlanmayı daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi. Program ve bütçeyi, damat bakanı sürecin dışında tutarak revize edin. Sağlıklı rakamlar üzerinden değerlendirme yapılmasına imkan verin. Ülkeye daha fazla itibar kaybettirmeyin. Bir yol ayrımındasın Sayın Erdoğan. Bu aziz millet, senin ona reva gördüğün bu yokluğu, bu zorluğu hak etmiyor. Milletin sabrı artık tükeniyor.

    Atılacak adımlar belli, sen sadece seçimini yapacaksın. Ya söylediklerimi yapıp ülkeye nefes aldıracaksın ya da bu kafayla devam edip ülkeyi uçuruma sürükleyeceksin. Ya milletin sesini duyup derdini çözeceksin ya da danışmanlarını dinleyip sefa süreceksin. Ya milletini seçip gerekeni yapacaksın ya da damadını seçip ilk sandıkta gideceksin.”

    “Pandemiye karşı acil eylem planı hazırlansın”

    Hükümetin Kovid-19 pandemisiyle mücadele politikasını eleştiren Akşener, tablonun salgının başladığı mart ve nisan aylarındaki sürece benzediğini dile getirdi.

    Avrupa’da yeniden yasakların başladığına işaret eden Akşener, yabancı hükümetlerin vatandaşlarına hayatlarını sürdürebilecekleri kaynakları sağlamaya çalıştığını, AK Parti iktidarının ise bu konuda gereken adımları atmadığını ileri sürdü.

    Bu durumdan endişelendiklerini belirten Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.

    Acil eylem planı hazırlanmasını isteyen Akşener, şöyle konuştu:

    “Türkiye genelinde verilerin doğru analizini yapabilmek için şeffaflık şart. Sağlık Bakanlığının tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor. Bu, hem bilim insanlarımızın çalışmalarını kolaylaştırır hem de önlemleri daha etkili hale getirir. Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu, kovid sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. ‘Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir.’ gibi bir açıklama, maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor.

    Günde 20 bine yakın vaka varken, 2 bin vaka açıklarsanız ne maskesiz gezenleri ne de hınca hınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir. Gelinen noktada bizi ilgilendiren bakanların imajı değil, milletimizin gerçeğidir. Biz, gerçekle yüzleşmek istiyoruz. Doğru rakamların söylenmesini, vatandaşlarımızın da tehlikenin farkında olmasını istiyoruz.”

    Akşener, sağlık çalışanlarının virüse karşı verdiği mücadeleye değinerek, hemşire Hazal Ulaş’ı kürsüye davet etti.

    Ulaş’ın konuşmasının ardından sözlerine devam eden Akşener, şimdiye kadar 100’ün üzerinde sağlık çalışanının salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

    Birçok sağlık çalışanının ek mesai ücretinin ödenmediğini iddia eden Akşener, “Bazı sağlık çalışanlarının hesabına ise dalga geçer gibi 7 lira yatırılıyor. Damat bakan 100 milyarlık destek paketi açıklayacak ama sağlık çalışanına 7 lira düşecek, ayıptır, ayıp. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Sağlık çalışanlarımızın koruyucu malzemeleri kendi imkanlarıyla temin etmeye çalışmaları, devlet için büyük bir ayıptır. Bu malzemelerin, hastanelere dağıtımını acilen sağlayın.” diye konuştu.

    Akşener, Sağlık Bakanlığı’nın, Kovid-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmesini, kovid nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılmasını ve geride bıraktıkları ailelerinin de devletin güvencesi altına alınmasını istedi.

     “Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz”

    “Tüm bu hatalar, bu ciddiyetsizlik, bu beceriksizlik ancak idarenin bir kişinin keyfine terkedildiği yönetimlerde olur.” diyen Akşener, şunları kaydetti:

    “İktidar ve küçük ortağının, milletimizin başına musallat ettiği partili cumhurbaşkanlığı isimli bu ucube sistem, yaşadığımız sorunların ana sebebidir. Pandemiden eğitime, ekonomiden yargıya herkesin dönüp bir kişinin ağzının içine baktığı bu sistem, milletimize daha fazla yükten başka bir şey değildir.

    Türkiye, millet iradesinin belirlediği yetkin kadrolarla yönetilmedikçe, kuvvetler ayrılığı yeniden inşa edilmedikçe, demokrasi ve hukuk işletilmedikçe içine sokulduğu bu sarmaldan kurtulamaz. Siyaset tarihimiz şahittir ki bu eğri düzen böyle gitmez. Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz. Çünkü Türk’ün karakterinde özgürlük vardır. Çünkü Türk milleti, devletini kendi kurmuştur ve devletini kendisinin bilir. O nedenledir ki bu millet, devletiyle arasını açan hiçbir sisteme, hiçbir vesayete yol vermez.”

    Akşener, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle milleti devletle yeniden buluşturacaklarını, Türkiye’yi mutlu, huzurlu ve zengin bir geleceğe taşıyacaklarını söyledi.

    AK Parti’nin artık ülkeye verecek hiçbir şeyinin kalmadığını ileri süren Akşener, “Onlar inat etse de yolun sonu artık görünüyor. Onlar inkar etse de milletimiz gerçekleri artık görüyor. Onlar yok saysalar da İYİ Parti, milleti için yorulmadan çalışıyor.” diye konuştu.

    Bu arada Meral Akşener yönetimini eleştiren bir grup İYİ Partili milletvekili, daha önceki haftalarda olduğu gibi bu haftaki grup toplantısına da katılmadı.

  • Babacan: Eğitimi 3 yaşında başlatacağız

    Babacan: Eğitimi 3 yaşında başlatacağız

    Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, “Eğitimi 3 yaşında başlatacağız. Çocuklarımızın erken yaşlarda doğuştan sahip oldukları özellikleri dikkate alan bir eğitim sistemi uygulayacağız.” dedi.

    Babacan, kentteki bir otelde düzenlenen partisinin Malatya İl Başkanlığı 1. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada, eğitim sisteminde sorunlar bulunduğunu savundu.

    Eğitim sistemindeki sıkıntılara son vereceklerini belirten Babacan, “Biz DEVA Partisi olarak eğitimde öncelikle fırsat eşitliğini, adaleti ve insanı merkeze alacağız. Türkiye’nin doğusu ile batısı, şehirleriyle köyleri arasındaki eğitim farkını azaltmak için canla başla çalışacağız. Sadece parası olan değil, herkesin iyi eğitim alması için çalışacağız.” diye konuştu.

    Babacan, planladıkları eğitim sistemiyle ilgili bilgiler vererek, şunları kaydetti:

    “Eğitimi 3 yaşında başlatacağız. Çocuklarımızın erken yaşlarda doğuştan sahip oldukları özellikleri dikkate alan bir eğitim sistemi uygulayacağız. O çağı geçirdiğiniz zaman, o çağda kapabilecekleri bazı şeyleri çocuklar ileride kapamıyor, anlayamıyor ve o fırsatı kaçırmış oluyorsunuz. Dil eğitimini ana sınıftan itibaren çocuklarımıza sunacağız. İlkokulda da dil eğitimi yoğun şekilde devam edecek. Biz çocuklarımıza ezberlemeyi, ezberlediklerini tekrar etmeyi değil sorgulamayı öğreteceğiz.”

  • Akşener’den FETÖ iddialarına ilk açıklama

    Akşener’den FETÖ iddialarına ilk açıklama

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, FETÖ iddiaları ile ilgili “Bugün İstanbul İl Başkanımız Ümit Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunacak” açıklaması yaptı.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yönelik sözlerini, “Sayın Kavuncu bugün Sayın Özdağ’ın sözlerini, iddialarını ispatlayabilmesi için bir imkan sunuyor. Kendisiyle ilgili suç duyurusunda bulunuyor. Dolayısıyla onu hep beraber göreceğiz.” diye değerlendirdi.

    Akşener, partisinin Meclis’teki grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Özdağ’ın Kavuncu hakkında FETÖ’cü olduğu yönünde imaları olduğunu belirterek değerlendirmesini sorması üzerine Akşener, “Sayın Buğra Kavuncu bugün Sayın Ümit Özdağ’ın sözlerini, iddialarını, sizin deyiminizle imalarını ispatlayabilmesi için bir imkan sunuyor. Kendisiyle ilgili suç duyurusunda bulunuyor. Dolayısıyla onu hep beraber göreceğiz.” dedi.

    Akşener, şöyle konuştu:

    “Fakat arkadaşlarımızın ne konuştuğu değil de bugün Sayın Bülent Turan’ın, AK Parti Grup Başkanvekilinin ne konuştuğu benim için önemli. Biz bir demokrasi mücadelesi vererek geldik. Partimizin içinde de o demokrasi mücadelesini içselleştirmeye çalışıyoruz. Bu yolculukta hatalar, kusurlar elbette oluyor. Ama büyük bir dikkatle demokrasiyi, her şeye rağmen demokrasiyi, istişareyi içselleştirmeye gayret ediyoruz. Çünkü hepimiz, bende dahil çok otoriter sistemlerin içinden geliyoruz. Nefes almanın patronun iznine tabi olduğu sistemlerden geliyoruz. Dolayısıyla hür iradeleriyle partimizde, yönetimde, milletvekilliği görevlerinde bulunan bütün arkadaşlarımızın hür iradeleriyle fikirlerini söylemelerinin çok önemli olduğuna ve partimize zenginlik kattığına inanıyorum. Bu konuda da direnmeye, demokrasiyi içselleştirme konusunda direnmeye devam edeceğim. Bunu daha önce de defalarca paylaştım.

    Ama ben Meral Akşener olarak Doğru Yol Partisi’nin Genel Başkan Yardımcılığını ve bakanlığını yaptığım bir dönemde, o dönemde 43 milletvekili Doğru Yol Partisinden hangi şartlarda nasıl ayrılmıştı, onu biliyorum ve sonra onun Türkiye’ye nelere mal olduğunu da biliyorum. Şimdi ilginç olanı ben hem Sayın Çıray’ın hem Sayın Özdağ’ın ölçü kaçsa da fikirlerine yönelik saygı duydum. Grev ve protesto yapma eylemlerine de saygı duydum. Benim konuştuğum gruba katılmamalarına saygı duydum. Ama Sayın Bülent Turan’ın bugün büyük bir iştiyakla büyük bir zevkle ortaya koyduğu düşünceleri de benim için çok manidar oldu. Birden kendimi 1997’lerde, 1998’lerde hissettim. Şimdi Sayın Bülent Turan’ın yazdıkları, attığı tweet üzerinden baktığımız zaman elbette başka bir gözle inceleyeceğiz bundan sonraki hadiseleri. Biz, partimize bir saldırının olacağını bekliyorduk elbette çünkü araştırma şirketlerinde 13-15 arasında sonuçlar bulununca kışkışlığını, her zaman onu biliyorduk da şimdi bakacağız duruma.”

    Bir gazetecinin, “Özdağ, partinin HDP ile yakınlaştığını söyledi.” şeklindeki ifadesi üzerine ise Akşener, “O çok büyük bir yalandır. Yalancıdır bunu söyleyen.” karşılığını verdi.

    AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “İYİParti’de kim FETÖ’cü, kim değil bilemem ama 1 yıl önce ‘İYİ Parti bir operasyon için kuruldu, seçimden sonra dağılma süreci başlayacak’ demiştik. Partisine küsen Gn Bşk, Mv istifaları, kongrede liste oyunları derken şimdi de malum tartışma. Bekleyin, Grup bile kuramayacaklar!” ifadelerine yer vermişti.

  • İyi Parti TBMM Grup Başkanı Bursa’da konuştu

    İyi Parti TBMM Grup Başkanı Bursa’da konuştu

    İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, “Türkiye’nin potansiyeli var. Türkiye’yi tekrar yatırım yapılabilir bir atmosfere kavuşturmak zorundayız. İnşallah bizim yürüyüşümüz ekonomide bu anlamdadır.” dedi.

    Partisinin Bursa İl Başkanlığında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Tatlıoğlu, sokaktaki insanlarla konuştuklarını, onların gündemini siyasetin gündemine taşımaya çalıştıklarını söyledi. İYİ Parti’nin milletin gerçek gündemini devletin gündemine taşıma amacında olduğunu belirten Tatlıoğlu, “Bugün baktığımızda sorunlarını konuşamayan bir Türkiye var. Yurt dışından bir gazeteci gelse ve bir ay Türkiye’de kalsa, medya üzerinden Türkiye’nin ilk 5 sorununu yazsa, not etse hepimiz biliyoruz ki bu 5 sorunda ekonomi diye bir şey yoktur.” ifadelerini kullandı.

    https://www.facebook.com/BursaLineTV/videos/341399453788355/

    Devletin vatandaşına iyi davranması gerektiğini dile getiren Tatlıoğlu, şöyle devam etti:

    “AK Parti döneminde içtiğimiz sigaradan ne kadar vergi toplandı biliyor musunuz? 145 milyar dolar. Türkiye’nin potansiyeli var. Türkiye’yi tekrar yatırım yapılabilir bir atmosfere kavuşturmak zorundayız. İnşallah bizim yürüyüşümüz ekonomide bu anlamdadır. Türkiye’de pandemi nedeniyle tam 7 ayı geçti uzaktan eğitim, 1,5 milyon öğrencinin interneti yok. Kış geliyor 7,5 milyon çocuk yeterli ısınamıyor Türkiye’de. Halkının meselelerinden kopmuş bir Türkiye var. Türkiye’de istihdamın yüzde 75’ini 3 milyon 200 bin KOBİ teşkil ediyor. Bunlar ihracatın yüzde 55’ini yapıyorlar, üretimin yüzde 50’sini üstlenmiş durumdalar. Son 2 yılda 2,5 milyon istihdam daralmış. Son 3 yılda KOBİ’lerin borcu yüzde 58 artmış. Bursa’da 60 bin KOBİ, 350 bin çalışanı var. Bursa 6 milyar dolar dış ticaret fazlası veren bir şehir, yani Türkiye’nin problemine merhem olan bir şehir. Sanayide tekstil, otomotiv ve metal gibi ilk 3 büyüklüğü alan bir yapısıyla Marmara Bölgesi’ndeki toplam sanayinin yüzde 22,3’ünü kapsayan bir Bursa, bunu devam ettirecek bir altyapıya bile sahip değil.”

    Tatlıoğlu, İYİ Parti’nin kadrolarının güçlü olduğunu dile getirerek “Türkiye’nin en prestijli park bahçesi 1959 yılında Bursa’da yapılmış. Devlete sadelik ve sürat yakışır. Bursa’da 15 bin konutta doğal gaz yok, kaç bin öğrenciye gidip gitmediğini bilen yok, sabahtan beri rakamları arıyorum bulamadım.” diye konuştu.

    Basın toplantısında, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erozan, il ve ilçe teşkilatları yöneticileri ile partililer hazır bulundu.

  • Akşener: Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır

    Akşener: Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan için kurulacak masalarda yer alması gerektiğini belirterek, “Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır. Bunu, Azerbaycan’ımızın yalnız olmadığını, dosta düşmana göstermek için yapmalıdır” dedi.

    İYİ Parti lideri Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Kötü bir hafta sonu geçirdiklerini belirten Akşener, Hatay ve Kahramanmaraş’taki orman yangınlarının yürekleri dağladığını söyledi. Akşener, “Özellikle Hatay’da, kent merkezlerine dayanan alevlerin yarattığı tahribat, belki de onlarca yılda tamir edilemeyecek. Bizim için kutsal olan, cennet doğamızı yakanları, Yüce Allah’a havale ediyorum. Allah’ın bize lütfu olan o muhteşem ormanlarımıza ateş düşürenler, oradaki masum canlıları ateşe verenler, bilsinler ki, hesap günü geldiğinde Cenabıhakk’ın en ağır azabıyla cezalandırılacaklar. Bu işin arkasında, hayata ve insana dair ne varsa düşman olan, terör örgütünün olduğu şüpheleri var. Bu konuda güvenlik birimlerimiz hızlı hareket etmeli ve gereğini bir an önce yapmalı. Yapılan, tüm dünyada infial yaratacak bir alçaklıktır. PKK’nın gerçek yüzünü dünya kamuoyuna göstermek de, en başta hükümetin görevidir” dedi.

    ‘MASA BİZİM İÇİN AR MESELESİDİR’

    Akşener, Azerbaycan’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek, “Moskova’daki ateşkes masasından kalktıktan birkaç saat sonra, Gence’de sivillere bomba yağdıran bu gözü dönmüşlüğü artık dünya daha iyi tanımalıdır” diye konuştu. Akşener, diplomasi masasında Türkiye’nin olması gerektiğini daha önce söylediğini, hem Azebaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hem de iktidarın sözcülerinin kurulacak masada Türkiye’nin olması gerektiğini deklare ettiklerini hatırlattı. Akşener, “Ancak, bir sabah ansızın kurulan masada, taraflar dışında sadece Moskova vardı. Ve Rus Dışişleri Bakanı, ‘büyük abi’ edasıyla ateşkesi ilan etti. Kardeşimizin vurulduğu bir savaşla ilgili masa, bizim için ar meselesidir. Dışarıdan, ‘Türkiye’nin o masada ne işi var?’ diyenlerin hesaplarını anlarım. Ama üzülerek izledik ki, içeride de maalesef, onlarla ağız birliği yapanlar oldu” diye konuştu.

    ‘İKTİDARI DİKKATLİ OLMAYA DAVET EDİYORUM’

    Akşener, haziran ayında, Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldıran Kanada’nın Ermeni diasporasının baskıları üzerine silah ihracatını durdurduğunu hatırlatarak, “Batı Dünyası, Türkiye’yi, meselenin bir tarafı görüyor demektir bu. Türkiye, Kanada’dan, insansız hava araçlarının optik parçalarını alıyor. Bu ambargo, İHA’larımızın üretimini olumsuz etkileyecek. Dolayısıyla, ambargo uygulayacak kadar içinde gördükleri Türkiye’yi, masaların dışında tutmak isteyen bu ikiyüzlülüğe karşı, dikkatli olmak zorundayız. Şüphesiz bundan sonra da, başka masalar kurulacak. Bir kez daha uyarıyorum ki, Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır. Bunu, Azerbaycanımızın yalnız olmadığını, dosta düşmana göstermek için yapmalıdır. İktidarı bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum. Yurt dışında, ilgili ülkelerde, diplomasi ve lobi faaliyetlerine ağırlık verilmeli ve haklılığımız dünyaya anlatılmalıdır. Karabağ’da yolumuzun bağlanmasına izin veremeyiz. Çünkü Karabağ; Sadece Azerbaycan Türk devletinin değil, bir büyük coğrafyadaki her Türk’ün davasıdır” dedi.

    Akşener, il il gezdiklerini belirterek, en son Giresun ve Yozgat’a gittiklerini, ziyaretlerde milletin derdini dinlediklerini kaydederek, “Yine bir dokunduk, yine bin ah işittik” dedi.

  • Bahçeli: “TTB kapatılsın diyorum”

    Bahçeli: “TTB kapatılsın diyorum”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bizim sorunumuz Türk Tabipleri Birliği (TBB) Merkez Konseyi’ne yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanıyladır. Bizim hesabımız teröristlere güzellemeler yapan, ödüller yağdıran, övgüler düzen küçük bir azınlıkladır. Bu nedenle ‘Türk Tabipleri Birliği kapatılsın’ diyorum” dedi.

    MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Koronavirüs salgınının hayatın akışını bozmasının yanı sıra siyasetten ekonomiye, ticaretten sosyal ilişkilere, sanattan spora pek çok alanda olumsuz tesirlerini gösterdiğini belirten Bahçeli; maske, mesafe ve temizlik kurallarına özen gösterilmesinin herkesin asli görevi olduğunu söyledi. Bahçeli, “Türkiye bu badireyi Allah’ın inayetiyle en az hasarla en az kayıpla atlatacaktır. Sağlık Bakanı’mız ve donanımlı ekibi hastalıkla mücadele sürecini başarıyla yönetmektedir. Bilim Kurulu’muz bazı çatlak seslere rağmen meseleye hâkimdir ve bahse konu kurulun değerli üyeleri mesleklerinin ehlidir. Doktorlarımıza, hemşirelerimize, diğer bütün sağlık çalışanlarımıza çok şey borçluyuz” dedi.

    ‘HİÇ KİMSE NİYET OKUYUCULUĞUNA HEVES ETMESİN’

    MHP lideri Bahçeli, Sağlık Bakanlığı’nın verileri üzerinde şüphe uyandırmaya çalışanların, kendilerine göre yalan makinesi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Bizim sorunumuz Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanıyladır. Bizim hesabımız teröristlere güzellemeler yapan, ödüller yağdıran, övgüler düzen küçük bir azınlıkladır. Bu nedenle ‘Türk Tabipleri Birliği’ kapatılsın diyorum. Hiç kimse niyet okuyuculuğuna heves etmesin. Öküz altında buzağı aramasın. Bilhassa CHP Genel Başkanı ve sivri zekâlı CHP’li yöneticiler iftira tezgâhını gitsinler başka kapılarda açsınlar. Son gelişmelerle sabittir ki, Türk Tabipleri Birliği’nin Başkanlığına kimin seçildiğini, bu şahsın nasıl bir kötü sicile ve maziye sahip olduğunu nihayetinde herkes görmüştür. Hükümet başarılı bir şekilde koronayla mücadele ederken, gerçekleri çarpıtanlara, insanüstü gayretleri sulandıranlara, sağlık camiasını zımnen suçlayanlara göz yumamaz, hareketsiz kalamazdık. Arı kovanına soktuğumuz çomak ne tesadüfi ki kovan içinde saklanan CHP’ye değmiş, iyisinden kötüsüne kadar diğer bütün siyasi yandaşlara temas etmiştir. Attığımız bir taşla aynı dalda tüneyen birden fazla kuş havalanmıştır. Doğruları eğip bükerek bizi doktorlarımızla kutuplaştırmak isteyen Kılıçdaroğlu’na tavsiyem, en iyi yaptığı işte ustalaşması, mesela yeni bir iskambil destesi alarak zilletin diğer ortaklarıyla masaya oturup, birbirlerini hile yaparak ütmeleridir.”

    ‘ERMENİSTAN KATİL BİR DEVLETTİR’

    Azerbaycan- Ermenistan çatışmasına ilişkin Bahçeli, Ermenistan’ın 27 Eylül Pazar günü aynı zamanda Türkiye’ye de saldırdığını belirterek, şunları kaydetti:

    “Biz iki devlet olsak da yeri gelirse aynı bayrak altında toplanır, Türklüğe kefen biçmeye çalışan ne kadar zalim varsa hepsine karşı aynı sipere gireriz. Şakamız yoktur, fakat işgalcilerin şakağını sıkacak irademiz hamdolsun vardır, hatta sefer için tetikte beklemektedir. Ermenistan katil bir devlettir. Türk milletini düşman olarak bellemiştir. Dağlık Karabağ 30 yıldır kanayan bir yaraya dönüşmüştür. Artık bıçak kemiğe dayanmış, sabır taşı çatlamıştır. Bu Paşinyan isimli kokuşmuşun pişman olacağı günler gelip çatmıştır. Nitekim o gün bugündür. Kadınları, yaşlıları, savunmasız insanları bombalayan bu rezillerdir. Güç birleşmeli, Türk milleti tek yumruk halinde hedefe kilitlenmelidir. Nahçıvan’ın kaderi Bakü’dür. Aksi halde kudurmuş Ermeni çeteleri buraya da üşüşebilecektir. Bize göre Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır. Mütecaviz düşmanın beli kırılmadan, askeri başarı siyaseten tasdik edilmeden kurulacak her masa tavizdir. Ermenistan’ın silahlı çeteleri ya Dağlık Karabağ’dan çekilecekler ya da ezileceklerdir. Çatışma bölgelerinde bozgun yaşayan Ermenistan, İran sınırından içeri sokulan PKK/YPG’li teröristleri de yanına alarak mazlumlara ateş ve ölüm yağdırmaktadır. Bu barbarlığın döktüğü kanların bedeli damla damla terör devleti Ermenistan’a ve cani ortaklarına ödettirilecektir. Güney Kafkasya’da çözümün tek yolu, Ermenistan’ın işgal ettiği Türk topraklarından bahanesiz çekilmesi, Dağlık Karabağ’a Azerbaycan bayrağının dikilerek egemenliğinin teyit edilmesidir. Başka çare yoktur, başka seçenek yoktur, başka çözüm yoktur.”

    ‘BU CHP’YE NE OLUYOR?’

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere bazı ülke ve uluslararası örgütlerin ateşkes çağrılarının boşuna olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Geçmişte yine aynı Konsey’in Ermenistan işgalinin sona ermesi, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a iade edilmesi hakkındaki kararları ortadadır. Diğer yandan Macron’un Suriye’den intikal eden 300 cihatçının çatışma bölgesine getirildiğini söylemesi hayal mahsulüdür, şizofrenik bir yalandır. Macron Türkiye’nin siyasi açıklamalarını not alıyormuş, varsın kanlı kalemiyle not alsın dursun, dileğim sorulacak hesabımızı yazmayı da asla unutmasın. Üstelik NATO’yu göreve davet ederek Türkiye’den izahat etmesi küstah bir taleptir. Kurdun boynu kalınsa, kendi işini kendi yaptığından dolayıdır. Türk milletinin hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Hadi Fransa’nın melun açıklamasını normal karşıladık diyelim, peki bu CHP’ye ne oluyor? Hangi çıkar odakları bu CHP’yi kontrol ediyor? Kimler bu CHP’nin tarlasını sürüyor? Türkiye’nin Azerbaycan’a silah yardımı yaptığını, milis ya da cihatçı grupları bölgeye aktardığını kaygılı bir üslupla söyleyen CHP’nin Dış Politika Başdanışmanı ve eski Bakü Büyükelçisi’ne ne diyelim? Bu sefil sefirin sözlerini neye yoralım, nasıl yorumlayalım? CHP yönetimine sesleniyorum; bir kez olsun kalbiniz milletle çarpsın, bir kez olsun siyasetiniz soydaşlarımızın sesine ses olsun. CHP Genel Başkanı ya çevresindekilere ayar vermeli hatta kulaklarını çekmeli ya da tarafını belli ederek Paşinyan’ı kucaklamak maksadıyla kollarını açıp yeni bir yürüyüşe başlamalıdır.”

    ‘TÜRK MİLLETİ KAHRAMANDIR’

    MHP lideri Bahçeli, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’a saldırmasıyla birlikte Türkiye’nin 7 ayrı noktada hedefe koyulduğunu belirterek, “Libya’da Fransa, Rusya ve darbeci Hafter, Suriye’de; ABD, Rusya, Esad, İran, PKK, YPG ve diğer terör grupları, Kıbrıs’ta; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD, Irak’ta; PKK ve diğer mütecaviz güçler, Afrika’da; bazı körfez ülkeleri ve küresel güçler, Doğu Akdeniz’de; İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Yunanistan, Fransa olmak üzere Türkiye çoklu bir cephe hattındadır. Çok şükür bütün muhasım güçler ve mücavir bölgeler dengelenmiş, milli ve müessir irade kuvvetle sergilenmiştir. Türk milleti kahramandır, egemenlik haklarını, mavi vatanını, tıpkı Anadolu coğrafyası gibi sonuna kadar savunacaktır” dedi.

  • Akşener: İç meselelerimizle Türkiye’yi meşgul etmeyi doğru bulmuyorum

    Akşener: İç meselelerimizle Türkiye’yi meşgul etmeyi doğru bulmuyorum

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partide yaşanan tartışmalara ilişkin “Bizim derdimiz memleket meselesi. Dolayısıyla iç meselelerimizle Türkiye’yi meşgul etmeyi doğru bulmuyorum” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki kapalı grup toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğine ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine, “Biz bu konuyu anlamaya çalışıyoruz. Önce Sayın Soylu, Anayasa Mahkemesi’nin şahsında bir tartışma başlattı. Dün Sayın Bahçeli’nin beyanını okudum. Burada anlayama çalıştığımız şey şu; Sayın Soylu ve Sayın Bahçeli birlikte bir çalışma mı yapıyorlar, yoksa AK Parti ve Sayın Bahçeli bir çalışma mı yapıyor, onu anlamaya çalışıyoruz” dedi.

    Akşener, parti içinde yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine de “Bizim derdimiz memleket meselesi. Derdimiz işsizlik, mutsuz gençler. Dolayısıyla iç meselelerimizle Türkiye’yi meşgul etmeyi doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.

  • CHP’li Öztrak: Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez

    CHP’li Öztrak: Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Ermenistan, uluslararası hukuka aykırı olarak, Azerbaycan ile olan ateşkesi bir kere daha bozdu. Azeri yerleşim yerlerini ve sivilleri hedef aldı. Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Video konferans ile yapılan toplantının ardından Faik Öztrak, genel merkezde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, Türkiye ve içinde bulunduğu coğrafyanın çok kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, “Dün de maalesef doğu sınırlarımızda, bir başka kriz yeniden alevlendi. Ermenistan, uluslararası hukuka aykırı olarak, Azerbaycan ile olan ateşkesi bir kere daha bozdu. Azeri yerleşim yerlerini ve sivilleri hedef aldı. Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez. Bu uluslararası hukukun açık ihlalidir. Bu terördür. Yukarı Karabağ’daki Ermenistan işgali zaten bölgemizde kanayan bir yaradır. Yıllardır süren bu işgal hem bölge güvenliğini hem de refahını tehdit etmektedir. Çatışmaların yaşandığı coğrafya ülkemizin Kafkasya’yla bağlantısı için stratejik önemdedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattı gibi önemli uluslararası stratejik tesisler çatışma bölgesine yakındır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti olarak, olayları tüm boyutlarıyla, dikkatlice değerlendirmeliyiz. Meselenin uluslararası hukuk zemininde çözümü için Azerbaycan’a her türlü desteği vermek zorundayız” dedi

    ‘BURADA İYİ NİYET OLMADIĞI AÇIKTIR’

    Öztrak, “Kobani olayları soruşturması kapsamında HDP’li siyasetçilere yönelik yaşanan gözaltılar var. CHP’nin bu konudaki tutumu nedir?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

    “Açıkçası ben burada şöyle bir soru beklerdim; ‘İktidarın Kobani ile ilgili soruşturma açmak için neden 6 yıl beklediğini düşünüyorsunuz? Neden 6 yıldır Kobani ile ilgili olarak gerekenler yapılmadı?’ sorusunu bekliyordum. Çok açık söyleyeyim ki burada iyi niyet olmadığı açıktır.”

  • CHP’den açıklama: Eğitime erişemeyen çocukların sorunlarını çözmeye hazırız

    CHP’den açıklama: Eğitime erişemeyen çocukların sorunlarını çözmeye hazırız

    CHP, evinde televizyonu olmadığı için uzaktan eğitime erişemeyen çocukların sorunlarını çözmeye hazır olduğunu bildirdi.

    Partiden yapılan yazılı açıklamada, eğitimin anayasal bir hak olduğu hatırlatıldı.

    Devleti yönetenlerin en temel görevlerinden birisinin, Türkiye’de yaşayan tüm çocukların eşit fırsatlarla eğitim ve öğretim imkanlarına erişmesini sağlamak, çocukları nitelikli bir eğitimle aydınlık bir geleceğe hazırlamak olduğu belirtilen açıklamada, 6 aydır yaşanan pandemi döneminde var olan fırsat eşitsizliklerinin derinleşmesine engel olunması gerektiği kaydedildi.

    İktidarın, kaç öğrencinin uzaktan eğitim alacağı bilgisine sahip olup hazırlığını buna göre yapmasının önemine işaret edilen açıklamada, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un verdiği bilgiyle 754 bin 429 çocuğun televizyona erişiminin olmadığının ortaya çıktığı aktarıldı.

    Açıklamada, güz döneminde başlayan EBA ve internet erişimli eğitimlerde sorunun sürdüğü ifade edilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:

    “CHP olarak haftalarca iktidara ‘3 milyon 17 bin öğrencinin evinde internet, 754 bin öğrencinin de televizyonu yok. Bu öğrenciler nasıl eğitim alacak? Biz buradayız. CHP olarak her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Önümüze engel çıkarmayın merkez ve yerel elbirliği halinde bütün sorunları çözebiliriz’ çağrısında bulunduk. Bununla da yetinmedik, bu çağrımız kapsamında Milli Eğitim Bakanlığına 18 Eylül 2020 tarihli ve 969 sayılı yazımızla televizyonu olmayan çocuklarımızın isim ve adres bilgilerinin CHP’ye dijital kopya olarak ulaştırılmasını ivedi olarak talep ettik. Ancak ne yazık ki Bakanlık resmi yazımıza ve içerikteki talebimize olumsuz yanıt vermiştir. Dahası yanıtında ‘Tespit edilen tüm eksikler giderilmiştir’ demiştir.”

    Akranlarının sahip olduğu bu olanaktan bir çocuğun bile yoksun kalmasının kabul edilemeyeceği vurgulanan açıklamada, “İktidarın, öğrencilerimizin ihtiyaçlarının giderilmesine destek talebimizi kabul etmemesine rağmen eğer evinde televizyonu olmadığı için eğitime erişemeyen çocuğumuz varsa lütfen bize ulaşsın. Biz buradayız ve hazırız. Her şeye rağmen omuz omuza olacağız ve dayanışacağız.” ifadeleri kullanıldı.

  • İYİ Partili Türkkan: Türkiye 2023’e seçimsiz giremez

    İYİ Partili Türkkan: Türkiye 2023’e seçimsiz giremez

    İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Türkiye’nin, dış politika ve ekonomide yaşanılan gelişmelerle 2023’e seçimsiz giremeyeceğini savunarak “Türkiye nefes alabilmek ve içinde bulunduğumuz şartlardan kurtulmak için 2021 yılı içerisinde bir erken seçime gidecektir.” dedi.

    Türkkan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Türkiye’nin, sürekli sorun çıkaran ve ülkeye kayıp yaşatan AK Parti iktidarını daha fazla taşıyamayacağını ileri süren Türkkan, “Dış politika ve ekonomide yaşadığımız gelişmelerle Türkiye 2023’e seçimsiz giremez. Türkiye nefes alabilmek ve içinde bulunduğumuz şartlardan kurtulmak için 2021 yılı içerisinde bir erken seçime gidecektir.” diye konuştu.

    Türkkan, doları 7 liranın altında tutmak için 120 milyar doların heba edildiğini, ülkenin kasasının eksi rezerve düştüğünü, bütün bunların sorumlusunun dış güçler değil AK Parti iktidarı olduğunu iddia etti.

    Vahşi kapitalizm yerine abdestli kapitalizmin ikame edildiğini ileri süren Türkkan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tıkandı. Türkiye’nin 1923 yılından 2018 yılına kadar toplam kamu borcu 970 milyar lirayken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki 2 yıllık bir süre içindeki kamu borcumuz 840 milyar lira oldu. Yani kamu borcumuz yüzde 87 oranında arttı. Bu sistem fukaralık ve yoksulluktan başka bir şey getirmedi.” görüşünü savundu.

    Türkkan, EBA sisteminin çöktüğünü, gerekli hazırlıklar yapılmadan eğitime başlandığını söyledi.

    “Almanya, Yunanistan’a zaman kazandırmaya çalışıyor”

    Doğu Akdeniz’deki gelişmelere değinen Türkkan, Yunanistan’ın piyon olarak kullanıldığını, arabuluculuk rolü alan Almanya’nın da Yunanistan’a zaman kazandırmaya çalıştığını ifade etti.

    Almanya ve Yunanistan’ın ortak çıkarları olduğuna işaret eden Türkkan, “Sürekli geri adım ve taviz veren AK Parti’nin politikalarında gelinen noktada Türkiye’den, Ege Ordu Komutanlığının lağvedilmesi talep edildi. Bu teklifi yapanlara haddi bildirilmelidir. Edirne’nin karşısında yaşananlar ve bağımsız ordu gücümüzün lağvedilmesinin istenmesi asla sessiz kalınacak bir durum değildir. Akdeniz’de yaşanan gelişmelere karşı gösterilecek tavır, AK Parti’nin tarihte ve torunlarımız yanında nasıl anılacağının göstergesi olacaktır.” dedi.

    Süleyman Soylu ile Zühtü Arslan arasındaki tartışma

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan arasındaki tartışmaya ilişkin Türkkan, şunları söyledi:

    “İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na ‘FETÖ’cü polisleri sen yerleştirdin’, yani mealen ‘Sen FETÖ’cüsün’ diyor. Türkiye büyük bir garabetin içinde. İçişleri Bakanı en büyük yargı organı olan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı FETÖ’cülükle suçluyor. Bunun çözümü Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bulunmalıdır. Bu ülke muz cumhuriyeti değildir. Bu ülkenin kurumları ağızlara sakız edilecek kadar basit değil. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın FETÖ’cülükle itham edildiği bir dönemde mahkemenin vereceği kararlar bundan sonra şaibeli olacaktır. Süleyman Soylu hükümetten umudunu kesmiş, kişi ve kurumlara karşı olan savaşını genişletmiş, yüksek perdeden savaşıyor. Eğer böyle değilse açıklama yapmasını bekliyoruz. Bu suçlamanın amacı nedir? Böyle bir şey varsa Anayasa Mahkemesi Başkanı hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Gizli bilgelere mi ulaştı? Hükümetten bir açıklama bekliyoruz.”

    Türkkan, Soylu’nun polislerin yüksek kiralar nedeniyle İstanbul’a gitmek istemediklerine yönelik sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, “Sayın Soylu muhalefetin sözcüsü gibi, bizim söylediğimiz şeyleri tekrar ederek bize yardımcı oluyor. İstanbul’da sadece polisler değil hiçbir memur yaşayamıyor. Kiralar çok yüksek. Sayın Soylu doğru yere işaret etmiş. İnsanlar büyük şehirlerde, geçim sıkıntısını çok daha fazla hissediyor.” dedi.

    “Duygusal tepki”

    İYİ Parti’nin 2. Olağan Kurultayı’nda, GİK üyeliği için delegelere, “oy verilmeyecekler” listesi gönderildiği iddialarına ilişkin soru üzerine de Türkkan, kurultaylarının demokratik bir ortamda gerçekleştiğini anlattı.

    Türkkan, yarışta GİK’e giremeyen adayların verdiği duygusal bir tepki olduğunu belirterek bu duygusal tepkinin partiye ve davalarına olan sadakatlerinin önüne geçmeyeceğini kaydetti.