Etiket: siyaset

  • “İttifak ve koalisyonlar yaptık, yapmaktan da çekinmeyeceğiz”

    “İttifak ve koalisyonlar yaptık, yapmaktan da çekinmeyeceğiz”

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Her siyasi parti gibi bizim de bu seçim sonuçlarında çıkaracağımız dersler var. Kendi payımıza en doğru değerlendirmeleri yaparak milletimizi en hızlı, en geniş şekilde kucaklamanın yollarını aramaya devam edeceğiz. Milli görüş, sistem ve zihniyet mücadelesi yapar, milli görüş kişileri ve kurumları değil zihniyetleri eleştirir. Dünden bugüne ülkemizdeki siyasi partilerle seçim iş birliği, ittifak ve koalisyonlar yaptık, bundan sonra da yapmaktan çekinmeyeceğiz. Çünkü milli görüş makam ve mevkileri değil hem millete ve insanlara hizmet etmeyi öncelemiştir” dedi.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarını değerlendirdi ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu, şunları dile getirdi:

    “İKTİDAR HER TÜRLÜ DEVLET İMKANINI KULLANIRKEN BİRÇOK YERDE MİLLET İTTİFAKI’NIN ÇALIŞMALARI KAMU GÜCÜ DE KULLANILARAK ENGELLENDİ”

    “Gönül isterdi ki sonuç farklı olsun, adil bir seçim dönemi geçirmiş olalım, ne yazık ki ikisi de olmadı. Her türlü engellemelere, zorluklara, algı ve manipülasyona, yalan ve iftiralara rağmen sakinliğini koruyan Cumhurbaşkanı Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na bu duruşu nedeniyle teşekkür ediyor, hemen hemen her iki seçmenden birinin oyunu almayı başarması nedeniyle de kendisini tebrik ediyorum. Yaklaşık yarım asırdır siyasetin içindeyim ancak bu denli ağır bir seçim kampanyası sürecini hiç yaşamadık desem yanlış söylemiş olmam. Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz ama bu seçimlerin hangi anormal şartlar altında yapıldığı gerçeği de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Seçimlerde ağır bir kamplaştırma, kutuplaştırma siyaseti yürütüldü. İktidar her türlü devlet imkanını kullanırken birçok yerde Millet İttifakı’nın çalışmaları kamu gücü de kullanılarak engellendi.

    “BİZ YOLA ÇIKARKEN ‘HEDEFİMİZ KAYBEDENİ OLMAYAN BİR ZAFERDİR DEMİŞTİK’, ANCAK SİZLER KAZANANI OLMAYAN BİR ZAFER ELDE ETMEK İÇİN OLMADIK ŞEYLERE TEVESSÜL ETTİNİZ”

    Değdi mi bunca şeye? Ahlakı hiçe saymaya, manevi değerlerimizi siyasetin malzemesi yapmaya değdi mi hakikaten. Bunca yalana, iftiraya, hakarete değdi mi sizce? Elde ettiğiniz bu sonuca karşılık milletimizin yarısını terörist, din düşmanı, hain öteki ilan etmeye değdi mi gerçekten? Elbette sormak zorundayız. Biz yola çıkarken ‘hedefimiz kaybedeni olmayan bir zaferdir’ demiştik, ancak sizler kazananı olmayan bir zafer elde etmek için olmadık şeylere tevessül ettiniz. TRT ve Anadolu Ajansı başta olmak üzere, tarafsız olması gereken kurumları bir siyasi partinin yayın kuruluşları haline getirmeyi değdi mi? Hala ‘değdi’ diyebiliyorsanız sizlere diyecek bir sözümüz elbette yoktur.

    “TÜRKİYE’NİN BİR AN EVVEL HUZURA KAVUŞMASI İÇİN HERKESİN AKLI SELİM VE SAĞ DUYU İLE HAREKET ETMESİ BİR ZARURETTİR”

    Bir ülke en başta 4 ana sütun üzerine inşa edilir, bu unsurlar; ahlak, adalet, ekonomi ve eğitimdir. Devlette esas olan liyakat siyasette esas olan ise ahlaki değerlerdir. Bu sorunlara kafa yorması gerekenler hala toplumsal gerilimden beslenmenin peşindeler. Sorumluluk sahipleri yangını söndürmek yerine ateşe adeta benzin dökme peşindeler.  Türkiye’nin bir an evvel huzura kavuşması için herkesin aklı selim ve sağ duyu ile hareket etmesi bir zarurettir. Buna en başta riayet etmesi gereke ise bugünkü iktidar mensuplarıdır. Kimse bu seçim sonuçlarını yanlış okumamalıdır, yorumlamamalıdır. Siyasi rakiplerini meydanlarda yuhalatarak akla hayale gelmeyecek iftiralarla aynı yanlış tutum ve davranışları sürdürme gafletine hiçbir zaman düşmemelidir. Bu dil 3-5 oy kazandırmış olabilir ama 85 milyonun kardeşliğini, geleceğini yok edecek bir dildir.  Bu yaklaşımdan derhal vazgeçilmelidir. Bir an evvel hukukun üstünlüğünü tesis etmek gerekir. Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü tesis edilmelidir.

    “ÖNCELİKLE ÜRETİMİ VE YAYGIN KALKINMAYI ESAS ALAN BİR EKONOMİK MODEL BENİMSENMELİDİR”

    Türkiye çok ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunları aşmak için öncelikle üretimi ve yaygın kalkınmayı esas alan bir ekonomik model benimsenmelidir. Yolsuzluk ve israf ivedi bir şekilde engellenmelidir. Gerekli olmayan verimsiz projelere değil, akıllı, planlı yatırımlara öncelik verilmelidir. Devlet yönetiminde torpil ve iltimas değil ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır. Şahsiyetli bir dış politika izlenmelidir. İçeride ne kadar birlik olursa dışarıya karşı da o kadar güçlü olacağımız unutulmamalıdır.

    “DÜNDEN BUGÜNE ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ PARTİLERLE SEÇİM İŞ BİRLİĞİ, İTTİFAK VE KOALİSYONLAR YAPTIK, BUNDAN SONRA DA YAPMAKTAN ÇEKİNMEYECEĞİZ”

    Saadet Partisi bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hayırlı hizmetleri desteklemeye, ülkemizin aleyhine olan yaklaşımlara karşı da sonuna kadar mücadele etmeye devam edecektir. Elde ettiğimiz seçim sonuçlarını titiz bir şekilde değerlendiriyoruz, seçimin hemen ardından Başkanlık Divanımızı topladık, ilk değerlendirmelerimizi yaptık.  Her siyasi parti gibi bizim de bu seçim sonuçlarında çıkaracağımız dersler var. Kendi payımıza en doğru değerlendirmeleri yaparak milletimizi en hızlı, en geniş şekilde kucaklamanın yollarını aramaya devam edeceğiz. Milli görüş, sistem ve zihniyet mücadelesi yapar, milli görüş kişileri ve kurumları değil zihniyetleri eleştirir. Milli görüş siyaseti yarım asırdır hep net, şeffaf olmuştur. Dünden bugüne ülkemizdeki siyasi partilerle seçim iş birliği, ittifak ve koalisyonlar yaptık, bundan sonra da yapmaktan çekinmeyeceğiz. Çünkü milli görüş makam ve mevkileri değil hem millete ve insanlara hizmet etmeyi öncelemiştir.

    “ŞİMDİ YENİ SEFERLER İÇİN YENİDEN BİSMİLLAH DİYEREK YOLUMUZA DEVAM ETMEKTE KARARLIYIZ”

    Milli görüş siyaseti, istikamet ve sarsılmaz bir duruş sergilediği gibi uzlaşı, iletişim ve etkileşim siyasetidir. Milli görüş hareketi ve Saadet Partimiz Türkiye’nin sigortasıdır, teminatıdır. Duruşumuz esas ve usullerimiz bellidir, bunlardan asla taviz vermeyiz. Adaletsizlik ve haksızlık yapan bizden de olsa buna hiçbir zaman göz yummadık, yummayacağız. Tarih Saadet Partimizi ve milli görüş teşkilatlarını haksızlığa karşı direnenler olarak yazacaktır, bundan en ufak bir şüphemiz yoktur. Şimdi yeni seferler için yeniden bismillah diyerek yolumuza devam etmekte kararlıyız. Uzun bir aranın ardından yeni dönemde TBMM’de sorumluluk üstlendik. İnanıyorum ki milletvekillerimiz ahlak ve adalet üzerine inşa edilmiş bir geleceğin en önemli unsurları olacaktır parlamentoda.”

    Karamollaoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Karamollaoğlu, şunları ifade etti:

    “O BİR ARAYA GELME BİR NEZAKET TOPLANTISI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ”

    “Arzu ettiğimiz neticeyi alsak da almasak da o akşam bir araya gelmemiz tabii bir hadiseydi. Hiçbir ciddi meseleye girilmedi. Çok erken daha akşam, o bir araya gelme bir nezaket toplantısı olarak değerlendirilmeli. Bir karar alma, değerlendirme toplantısı olarak değil, çok erken.

    “BABASINA İHANET EDEN AK PARTİ’YE GİTTİ, ONLARLA BERABER HAREKET ETTİ”

    Biz suni çıkışlara itibar etmeyiz. Erbakan hocamız, Saadet Partisi’nin genel başkanı olarak hayata veda etti, bu çok önemli bir konu. Onun arkasından maalesef çocukları Erbakan hocamızın bıraktığı emanete doğrudan doğruya ihanet ettiler. Kendilerinin birlikte olması için bir gayret gösterdik biz, babasına ihanet eden AK Parti’ye gitti, onlarla beraber hareket etti.  Bunun altında da birtakım konular yatıyordur diye düşünüyorum. Siyasi parti, Erbakan hocamızın söylemlerini ezberleyip onu ekranlarda dile getirmek, hocamızın yolunda olmanın işareti değildir kanaatindeyiz.

    “GRUP KURMA ARAYIŞINDA OLMAMIZ GAYET TABİ”

    Şimdi Meclis’te bir grup kurabilmek için birtakım çabalar gösterilecek nasıl bir netice alırız onu zaman içerisinde göreceğiz. Ama bu arayışın içinde olmamız gayet tabiidir.”

  • “Türkiye’nin Güvenliği İçin Yürütmede Olacağız”

    “Türkiye’nin Güvenliği İçin Yürütmede Olacağız”

    Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek veren Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Sözcü’den Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Özdağ, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması durumunda yeni kabinede bakan olacağı iddialarına yanıt verdi.

    İçişleri Bakanlığı’nı işaret etmişti

    Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için Kılıçdaroğlu’na destek kararını açıklamadan önce sosyal medya hesabından dikkat çekici bir paylaşım yapmıştı. Sosyal medya hesabından CHP Gençlik Kolları’nın ‘Suriyeliler gidecek’ duvar yazısını paylaşan Özdağ, ‘Öncelikle elinize sağlık gençler. Size Zafer Partisi’ndeki şablonları da verelim. Ve söz ben İçişleri Bakanı olarak yollayacağım’ demişti. Özdağ’ın Kılıçdaroğlu’na destek kararını bildirmesinin ardından İçişleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Zafer Partisi’ne verileceği haberleri basına yansımıştı.

    CHP Sözcüsü Faik Özrak bu iddiayı yalanlamıştı. Özdağ ise iddiayı yalanlamamış ve bu konunun seçim sonrası konuşulacağına işaret etmişti:

    ‘Bakanlık meselesi hükümet kurulmadan konuşulacak bir mesele değil. Ben ve partim bunu ister ama bu ayın 28’inden sonra Cumhurbaşkanı olacak Kılıçdaroğlu’nun yetkisi dahilinde diğer paydaşlarıyla konuşacağı konudur.”

  • Türkiye yarın sandık başına gidecek

    Türkiye yarın sandık başına gidecek

    Türkiye’nin, 5 yıl boyunca görev yapacak cumhurbaşkanının belirleneceği seçim için ülke genelinde 973 ilçe, 1094 ilçe seçim kurulunda 191 binden fazla sandık kurulacak. Seçimde yarın yurt içinde 60 milyondan fazla seçmen oy kullanacak.

    Seçimde Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarışacak.

    Oy verme işlemleri, Türkiye genelinde yarın saat 08.00’de başlayacak, saat 17.00’de sona erecek. Ancak saat 17.00’ye geldiği halde, sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler, başkan tarafından sayıldıktan sonra sırayla oylarını kullanacak.

    Seçmenler, üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bulunan, kimliği tereddütsüz ortaya koyan, resimli, resmi nitelikteki belgelerden biriyle oy kullanabilecek.

    Seçmenin nerede oy kullanacağını gösteren seçmen bilgi kağıdının getirilmesi zorunlu olmayacak. Seçmen bilgi kağıdı kendisine ulaşmayanlar, nerede, hangi sandıkta oy kullanacağını Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) internet sitesinden öğrenebilecek.

    Cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla oy verme yerine girilmesi yasak olacak. Bu tür cihazlar, oy verme işlemi bittikten sonra iade edilmek üzere sandık kuruluna bırakılacak.

    Seçmen, oy pusulasındaki cumhurbaşkanı adaylarından Recep Tayyip Erdoğan veya Kemal Kılıçdaroğlu’nu tercih ettikten sonra oy pusulasını zarfa koyarak sandığa atacak.

    Oy verme işlemlerinin bitmesinin ardından kullanılan oyların sayım ve dökümü yapılacak.

    Hastalığı veya engeli sebebiyle yatağa bağımlı seçmenler için bu seçimde de seyyar sandıklar oluşturulacak. Bu seçmenler, seyyar sandıklarda oylarını kullanabilecek.

    Ayrıca, görme engelliler bu seçimde de ilk kez 14 Mayıs seçimlerinde uygulandığı gibi kendileri için hazırlanan şablonla oy kullanabilecek.

    Gümrüklerde oy kullanma işlemleri devam ediyor

    Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı yaklaşık 3,5 milyon seçmen için, 73 ülke 151 temsilcilikte 167 noktada sandık kurulları oluşturuldu. Yurt dışı temsilciliklerindeki oy verme işlemi 24 Mayıs’ta sona erdi. Bulunduğu ülkede belirlenen sürede oy kullanamayanların gümrük kapılarında oy verme işlemleri, yarın saat 17.00’ye kadar sürecek.

    Yurt dışında kullanılan oy pusulaları, uçaklar ve diplomatik kuryelerle Türkiye’ye getirildi. Ankara ATO Congresium’daki Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu’nda saklanan oylar, yarın tüm yurtta oy verme işleminin tamamlanmasının ardından diğer oylarla eş zamanlı açılarak sayılmaya başlanacak.

    Oy verme yerleri

    Kapalı oy verme yerleri, oyların gizliliğini ve seçmenlerin oylarını tam bir serbestlik içinde vermelerini sağlayacak, dışarıdan içerisinin gözetlenmesine imkan bırakmayacak şekilde olacak.

    Sandık başında görevli partili kurul üyeleri, adaylar ve gözlemciler (müşahitler), rozet, amblem veya partisini belirtir herhangi bir işaret taşımayacak.

    Sandık kurulu başkan ve üyeleri, göreve başlamadan önce ilk önce sandık başında bulunanlar önünde ant içecek ve sandığın boş olduğunu kontrol edecek.

    Sandık alanında düzeni, sandık kurulu başkanı sağlayacak. Başkan, düzeni bozmaya yeltenenleri uyaracak, uyarıyı dinlemeyenleri sandık alanı dışına çıkarabilecek.

    Sandık alanında alınacak tedbirler, seçmenlerin sandık başı işlemlerini izlemelerini engelleyecek nitelikte olamayacak.

    Oy verme işlemi sırasında gebeler, hastalar, engelliler ve yaşlılara öncelik tanınacak.

    Sandık başında seçmene, vereceği oy hakkında hiç kimse müdahale, telkin ve tavsiyede bulunamayacak. Seçmenler, oylarını kullandıktan sonra sandık başından ayrılacaklar.

    Seçim günü yasakları

    Seçim yasakları kapsamında yarın saat 06.00’dan 24.00’e kadar alkollü içki satılamayacak, içkili ve umumi yerlerde alkollü içki verilmesi ve içilmesi yasak olacak. Eğlence yerleri oy verme süresince kapalı kalacak, eğlence yeri niteliğindeki lokantalarda da yalnızca yemek verilebilecek.

    Seçim yasaklarına ve belirtilen kurallara uyulmak şartıyla yarın saat 18.00’den sonra düğün yapılabilecek.

    Emniyet ve asayişi korumakla görevli olanlardan başka kimse silah taşıyamayacak. Radyolar ve her türlü yayın organlarınca seçim günü saat 18.00’e kadar seçim ve seçim sonuçlarıyla ilgili haber, tahmin ve yorum yapılamayacak. Radyolarda ve her türlü yayın organlarında 18.00-21.00 saatleri arasında ancak YSK tarafından seçim ile ilgili verilecek haber ve tebliğler yayımlanabilecek.

    Seçim günü bütün yayınlar saat 21.00’den sonra serbest olacak, ancak YSK tarafından gerek görülmesi halinde saat 21.00’den önce de yayınların serbest bırakılmasına karar verilebilecek.

    Oylar hangi hallerde geçersiz sayılacak

    “Evet” ya da “Tercih” mührü basılmayan, birden fazla adaya mühür basılan oylar geçersiz olacak.

    Oy pusulasının bütünlüğünün bozulacak şekilde yırtılması veya koparılması, pusula üzerine mühür dışında veya mühür yerine herhangi bir özel işaretin, isim, imza kaşesi veya parmak izinin basılması da kullanılan oyu geçersiz kılacak.

    Ayrıca, oy pusulasının belirgin bir şekilde karalanması, çizilmesi veya işaretlenmesi, zarftan işaret amacı taşıyan herhangi bir madde çıkması hallerinde de oylar geçersiz sayılacak.

  • Ordu’da Memleket Partisi’nde toplu istifa

    Ordu’da Memleket Partisi’nde toplu istifa

    Memleket Partisi Ordu İl Başkanı Mahir Akdere, yaptığı basın açıklamasında, “Bize umut bağlayan gençlerin umudunu boşa çıkarmış olduk. Ben bu gençler, genç arkadaşlarımdan da özür diliyorum onların umudunu boşa çıkarttığımız için. Genel Başkan Muharrem İnce başta olmak üzere parti meclisi ve MYK üyelerinden görevde olan arkadaşlarımdan hiçbirisine hakkımı helal etmiyorum” dedi.

    “Bugün itibarıyla yaklaşık 150 kişi partiden yollarımızı ayırdık”

    Akdere, kendisi ve 11 ilçedeki ilçe başkanları ile üyelerden oluşan 150 kişinin bugün itibarıyla istifa ettiğini ve bu istifaların devam edeceğini söyledi. Akdere, “Yaklaşık iki buçuk yıl önce Sayın Genel Başkanımız Muharrem İnce’yle memleket hareketiyle çıkmış olduğumuz yolculukta geldiğimiz noktada seçimlere son 3 gün kala genel başkanın ‘Cumhurbaşkanı adaylığından çekiliyorum’ demesini, daha sonrasında yaşadığımız süreçte tarafsız kalarak bizleri ve ona umut bağlayan insanları ortada bırakması tavrına biz de il başkanı olarak, bu partinin kurucu il başkanı olarak tepkimiz olduğunu söyledik. Biz bugün itibarıyla Memleket Partisi’yle olan yollarımızı ayırdık. Bundan sonra sadece ve sadece ülkemizin geleceği gençlerimizin geleceği” dedi.

    “Hakkımızı helal etmiyoruz”

    Akdere, açıklamasını şöyle sürdürdü:
    “Gençlerimizle çok ciddi anlamda bize umut bağlayan bir grup vardı arkamızda. Ordu’da bin 400 üyeyle görev yapan bir il başkanıydım. O bize umut bağlayan, gece gündüz bizimle mesai harcayan gençlerin umudunu boşa çıkarmış olduk. Ben bu gençler, genç arkadaşlarımdan da özür diliyorum onların umudunu boşa çıkarttığımız için. Başta Genel Başkan Muharrem İnce olmak üzere parti meclisi ve MYK üyelerinden görevde olan arkadaşlarımdan hiçbirisine hakkımı helal etmiyorum. Genç arkadaşlarımın adına da hakkımı helal etmiyorum. Çünkü biz hiç kimseden menfaat beklentisi olarak siyaset yapmadık. Tamamen memleket sevdasıyla yola çıkmıştık. Bizim bu düşüncelerimizi boşa çıkardıkları için hakkımı helal etmiyorum hiçbirisine. Bizimle yol yürüyen başta ilçe başkanlarım, il yönetim kurulu üyelerim, partili kuruluşla birlikte yol aldığım değerli kardeşlerim, arkadaşlarım, genç arkadaşlarım ve partiyi kurmam sırasında benimle yol yürüyen kurucu olan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Milletvekili adayı olan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Partimizi biz kendimize yakıştığı şekilde Ordu’da temsil etmeye çalıştık. Ancak sonuç bizim istemediğimiz, bizim düşünmediğimiz gelişmeler olunca da kötü bitti.”

  • “Rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık”

    “Rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kılıçdaroğlu’nu izam eden yalan, kurgu bir video orada oynatıldı. Bir vatandaş buna inansa ve terör örgütüyle iltisaklı olarak görse ve bir saldırıda bulunsa bunun azmettiricisi Sayın Erdoğan’dır. Kimse ne yaptığının farkında değil. Gayri ciddiliğin getirdiği sonuç bunlardır. Sokakta insanların birbirine olan davranış biçimi değişti bu ülkede” dedi. Akşener, “Öfkelerin çatıştığı, rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık. Bunların artık bitmesi gerekiyor. Bunu hep beraber sandığa giderek yapmalıyız. Ben samimiyetle Kılıçdaroğlu’nun hak yemeyeceğine, harama, kul hakkına el uzatmayacağına, terör örgütleriyle yan yana gelmeyeceğine inanıyorum” diye konuştu.

    Meral Akşener, FOX TV’de “Liderler FOX’ta” programına katıldı. Akşener; Doğan Şentürk, İlker Karagöz, Tülay Ünal Öçten, Selçuk Tepeli ve Engin Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

    “YEMİN TÖRENİ İLE İLGİLİ BİR PROBLEM OLDU”

    Türkiye sizin söylemlerinizden bir tren kaçırmak üzere. Türkiye bu treni kaçırırsa vagonlarında sadece parlamenter sisteme dönüş mü kaçacak yoksa başka ne kaçacak?

    “En fazla kadınlar ve gençlerle ilgili edinilmiş haklar kaçacak. Bu ülkede nefes almak izne tabi olacak. Çünkü şartlar onu getirecek. Burada benim ısrarla üzerinde durduğum şey, sistem. Yani öznem Sayın Erdoğan değil; hep örnek veriyorum. Sizlerden birini o sistemin içine seçelim koyalım altı ay sonra ya psikiyatrik durum ortaya çıkar ya da bambaşka bir insan tipi ortaya çıkar. Dolayısıyla bir ayda Sayın Erdoğan’ın seçim olduktan sonra yaptığı atamalara dair kararları bunlar. Şimdi, inanılmaz bir güç ve o gücün kendisine de bir ışık gibi yansıması gayreti içinde bir insan kesimi var. Öyle olunca bir günde, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden bu sistemin başında oturan kişi vazgeçti. Böyle bir kararname ile inanılmaz atamalar yapıldı. Böyle bir kararname ile sizi aldı öbürünü koydu falan filan. Şimdi, bu Meclis’e giren, seçilmeyi o kadar çok istiyor ki Erdoğan, o kadar alıştı ki bu güce. Bu gücü bırakmamak için bir sürü hata, kusur, muhtemelen hukuksuzluk var. Bütün bunlara bir bütün olarak baktığınızda oradan ayrılmamak için her yolu denedi. Cumhur İttifakı’nı genişletti ve kadının sahiplendirilmesinde ön gören, bunu söyleyen, dört maddenin değişmesine ilişkin talebi olan, bayrağın Türkiye bayrağı denmesine yönelik talebi olan hem Hizbullah’ın hem PKK’nın terör örgütü olmadığını düşünen bir siyasi partiyi aldı Meclis’e getirdi. Yemin töreni ile ilgili bir problem oldu. Mazbataların geç verilmesinin sebebi seçim. Seçim öncesinde yemin töreni yapılsaydı HÜDA PAR’ın bir milletvekili bu yemini doğru bulmadığı ifade etmişti, belki de etmeyecekti. Bilmiyoruz, sonuçta bundan kaçınmak için yemin törenini seçimden sonrasına bıraktılar.

    “SAYIN ERDOĞAN’I ÇOK SEVENLER, BU SEÇİMDE SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA OY VERSİNLER”

    Yasağın bol olduğu, kayırmanın çok olduğu, 82 puan alsanız dahi eğer sizin AKP bünyesinde tanıdığınız yoksa 54 puanla yakın arkadaşınız atandığı, mülakatta elendiğiniz, keyfi bir sistemin, hukukun katledildiği, yargının yok olduğu bir sistemin içinde bir nefes alamaz. Önce kadınlar, gençler sonra sıra size gelir. Bütün bunları kaybederiz. Özellikle AKP’lilere seslenmek isterim; Sayın Erdoğan’ın son dönemi. Burada da öfkenin kat be kat arttığı, yumuşak davransa onu seçenlerin onun üzerine hücum edeceği bir alan birikecek. Sonuç itibariyle bitmeyen bir rövanş. Buradan seçilecek bir başkan da bu yetkilerin keyfini çıkara çıkara bu sefer de buradakilere karşı kullanacak. Benim demem o ki; özellikle AKP’li seçmenler, Sayın Erdoğan’ı çok sevenler, bu seçimde Sayın Kılıçdaroğlu’na oy versinler ki; biz parlamenter demokrasiye geçiş yapalım ve artık şu rövanş işinden vazgeçelim. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ayarlarına dönsün, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı… Kadınlarla ilgili söylüyorum en çok biz nefes alamıyoruz çünkü.”

    “MECLİS’İN TÜMÜNÜN YAN YANA GELİŞİYLE GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME GEÇİLECEĞİNE İNANIYORUM”

    HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi kadını koruyan, 6284 ile ilgili kanuna ilişkin bir girişimde bulunacaklar. Şimdi Meclis’te böyle bir yasa çıkarsa Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu olursa bu sistem nasıl işler?

    “Tüm yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’nda. Yürütme yetkisinin tamamı Cumhurbaşkanı’ndadır, bütün kararnameler ve yönetmeliklerle yönetebilir. Atama yetkilerinin tamamı Cumhurbaşkanı’nda. Bütçeyi Cumhurbaşkanı hazırlıyor. TBMM’ye sunuyor ama TBMM değiştirmede son söz hakkına sahip değil. Dış politikayı Cumhurbaşkanı belirleyici… Bu çok tuhaf bir yetki, diyorum ki; Cumhur İttifakı Meclis’i aldı, kanun vs. konuların zaten Meclis’in işlevi yok ama işlevli hale getirmenin yolu bu yetkilere sahip Cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren Meclis’in tümünün yan yana gelişiyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceğine inanıyorum. Çünkü bu, denge ve denetleme mekanizması Erdoğan’ın ve arkadaşlarının hiç işine yaramayacak.

    AKP birinci parti olabilir ama tek başına kuramıyor. Koalisyonlarda büyük partiler, yan yana gelir ve ortak nokta bulur ve sonuçta bu iktidarı alır, Meclis’te aynı şekilde denetleme ve denge mekanizmasını oluştururlardı. Bu ucube sistemin getirdiği, pek çok enfekte olmuş alan var onlar gider. Bu kadınlarla ilgili mevzuda Sayın Kılıçdaroğlu seçildiği takdirde, onu Meclis’te iptal etmeleri mümkün olmaz. Sistem aksamaz ama büyük yetkilere sahip bir şahısla yol yürümeyi Sayın Erdoğan ve arkadaşları istemeyecektir.”

    “HİÇBİR PARTİNİN YA DA KİŞİNİN SEÇMENİ MARABASI DEĞİLDİR”

    Birinci tur bildiğimiz neticelerle sonuçlandı. Bunun nedeni ne? İkinci turdan önce orada anlatılamayan ne anlatılabildi?

    “Biz 45 miting yaptık. Kendi seçmenimize Kılıçdaroğlu’na oy vermeye, sevk etmeye amaçlı, onları motive etme amaçlı CHP’den insan talebinde bulunmadık. Organik mitingler oldu. Bu 45 mitingin önemli bir kısmını Mansur Yavaş beyefendi ile katıldık biz. Şimdi bu alkışların artmasını gördüm. Son bir haftada heyecan oldu. Ben bunu Erzurum’daki hadiseye bağladım. Erzurum’da çocukların taşlanması, kadınların hali bir vicdan oluşturdu ve birinci turda iddiaya girdim. Birinci turda samimiyetle inandım. Alınmayınca ne olduğuna bakıyorsunuz, sonra nedir bu diye baktım. Sayın Erdoğan, 49.2 almış; 27 milyon 133 bin seçmen. Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 44.88 almış, 24 milyon 595 bin seçmen. Katılım oranı yüzde 87. Geçersiz oy, 1 milyon 137; kayıtlı seçmen 64 milyon. Oy kullanana 55 milyon 856 diyelim.

    Şimdi, potansiyel seçmen 12 milyon. Bunun sandığa gitmemiş olanı var, geçersiz oy kullananlar var. Hem bizim için hem Sayın Erdoğan ve arkadaşları için ama bizim alabileceğimiz şey, oy oranı 2,5 milyon. Şimdi böyle bakınca biz esasında bu sonuçları yeğiz içinde karşılamamız lazım. Birinci tura inandığımız için muhtemelen sarsıldık. Ama diğer taraftan ilk defa AKP, 21 yılda 2002’deki oy oranına döndü. Şimdi bu referandum haline dönüyor ve sıfır sıfır başlıyor. Kim o farka ulaşabilirse o kazanacak. Bizim burada şansımız iyi. Sayın Oğan üçüncü bir aday olarak çıkmıştı, böyle olunca Sayın Kılıçdaroğlu bizimle görüştü biz kendisine yetki verdik, herkesle görüşebilir. Sonuç olarak Sayın Oğan ile bir görüşme yapıldı. Sonucunda Oğan, Cumhur İttifakı’na katıldı. Özdağ, Millet İttifakı’na katıldı ve böyle baktığınız zaman o üçlük seçmen de duruyor. Benim başından beri iddiam şudur; hiçbir partinin ya da kişinin seçmeni marabası değildir. Sahipli mal da değildir. Seçmen velinimettir.

    Türkiye uzun zamandır kutuplaşma üzerinden yürüyünce bu seçimde de konuşmaya çalışsak da beceremedik. Biz ekonomiye dair pek çok konu konuştuk, Sayın Erdoğan devamlı teröristler, PKK’lılar diye bağırdı, mecburen cevap verildi aşırı iftira olunca. Sonuçta sizin o seçmenin ihtiyaçlarına dair önerdiğiniz her bir konu yerine ulaşmadı. O haneler benden öğreniyor, o gürültü seçmen üzerinde etkili oldu olmadı bilmiyorum ben. Yorum yapamam ama bizim söylediğimiz o seçmenin ihtiyacı olan, olması gereken cümleleri onlara ulaştıramamışız. O gürültüden dolayı. Vaatleri duyuramamışız. Onu gördüm ben.

    Türkiye’de herkes ayakta kalmaya çalışıyor. Biz bu konudaki yapacaklarımızı anlatamamışız. Esasen siyaset, o seçmenin gönlünü almanın yolu, vizyonu yarıştırmaktır.”

    “CUMHURBAŞKANININ BİR YALAN SÖYLEMESİ, TUZAK KURMASI, İFTİRA ATMASI KABUL EDİLEMEZ”

    Montaj meselesi ikinci turdan önce gündemi oldu. Bunun etkisi oldu mu, yaradı mı?

    “Yaratmak mecburiyetinde oluyorsunuz. Ben 2018’de şöyle bir ün yumağına katıldım. Sayın Erdoğan’ın ağzından bugüne kadar bana ‘FETÖCÜ’ demedi. Ama bitmeyen bir senfoni şeklinde çevredekiler, montajla abu sabuk şekilde FETÖ’cü aşağı FETÖ’cü yukarı. Ben ne yaptım 2018’de? Ben ne yapacağımı anlatmak yerine en son Denizli’de avaz avaz bağırdım. Bir haksızlık hissediyorsunuz sonra ben onu gördüm ki bu bir yün yumağı…

    Sürekli bir masadan olmayan HDP üzerinden ona bağlı olarak PKK üzerinden çekiçle vuruldu başımıza. HDP, Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini ilan ettiler ve dediler ki; herhangi bir alışveriş yoktur, şartımız yoktur. Sadece bu sistemden kurtulmak için kendisine oy vereceğiz dediler. HDP’lilerin talebi olmamasına rağmen bu arkadaşların ısrarlı bir biçimde o masaya oturtmak için gayretleri oldu. Ben bu kadar stratejiden uzak, böyle bir şeyi Türkiye’de gördüm.

    Dedim ki; Apo ile görüşülmeye gitti, yalanlanabildi mi? Hayır yalanlanmadı. Söylemeye çalıştığım şey şu; Millet İttifakı’nı desteklediğini iddia eden ve orayı tanzim etmeye meraklı, dün de Erdoğan’ı tanzim etmeye düşünüp sonra Sayın Erdoğan tarafından kapının önüne konulmuş bir tayfa var Türkiye’de. Çok konuşan, çok çizen… Bu sistemin Sayın Erdoğan’ın eline sürekli bir imkan tanıdığını söylüyorum HDP’ye rağmen. HDP masadan bir şey istemiyor. Durup dururken bir salvo yapıyor. Sonuç, montajların yapılmasının bir gerekçesini oluşturdular. Arkasından da montajlar yapıldı. O montajların etkilediği insanlarla sokakta karşılaşıyorsunuz ve acı geliyor insana.

    Hepimize bir tuzak kuruluyor ama kaçamıyorsunuz. Tuzak olduğunu görüyorsunuz kaçamıyorsunuz. Her gittiğimiz yerde hem Mansur Bey uzun uzun konuştu. Bakın, bana hem PKK’lı deniliyor hem de faili meçhulcü. Akla zarar.

    Bu bir Cumhurbaşkanının böyle işlere tevessül etmesi, böyle işlere karışması, böyle konuları göstermesi, yalan konuşması hepimizin namusumuzun, şerefimizin, güvenliğimizin korunmasından da yükümlü olan Cumhurbaşkanının bir yalan söylemesi, tuzak kurması, iftira atması kabul edilemez. Bu korkunç bir şey. Başka bir ülkede olsa mahkemelik olur.”

    “YÜZ SAYFA TÜRKÇE, FELSEFE, MANTIK OKUMAZSANIZ KONUŞAMAZSINIZ. ANA DİLİNİZİ ÜÇ YÜZ KELİME İLE KONUŞUYORSANIZ ZATEN OLMAZ”

    Erdoğan’dan ve Kılıçdaroğlu’ndan bugün karşılıklı söylemler çok yükseldi. Kılıçdaroğlu, “TRT ekranlarında tartışalım” dedi. Sizin bu konunun kapanması için… Türkiye bunu hak etmiyor mu?

    “Sayın Erdoğan yapmaz. Türkiye her şeyi hak ediyor. Geçmişi biz özlemle izliyoruz. Benden çok genç arkadaşlar var partimizde, Süleyman Demirel’in Özal’ın, Ecevit’in yani o dönemin insanlarının, Erbakan’ın hem kurşun gibi söz ama estetik, zeka ürünü dilini iyi bilen bir siyasetçinin konuştuğu, sonradan düşündüren muhteşem münazaralar var. Ben ısrarla bir şey söylüyorum; yüz sayfa coğrafya, yüz sayfa tarih, yüz sayfa edebiyat, yüz sayfa Türkçe, felsefe, mantık okumazsanız konuşamazsınız. Ana dilinizi üç yüz kelime ile konuşuyorsanız zaten olmaz. Dolayısıyla dünya böyle gider. Kılıçdaroğlu’nun karşısına kimse çıkmaz yani.”

    “BEŞAR ESAD İLE ANLAŞACAKSINIZ”

    Türkiye’nin çok masraf ettiği ama kontrol edemediği bir sığınmacı meselesi var. Bir defa bununla ilgili mesajların etkisi ne olacak? Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini açıkladı. Onun sığınmacılar ile ilgili önemli mesajları vardı. Ümit Özdağ’ın katkısının ne olacak? Ümit Özdağ, partinizden pek çok suçlama ve eleştiriden sonra ihraç edildi. Şimdi tekrar kesişti nasıl oldu?

    “Sondan başlayayım, ben bizim partimizden ayrılan hiçbir arkadaşımızın prensip olarak tek kelime bulamazsınız arkadaşlar hakkında. Karşı tarafı rencide edecek tek bir kelimemi bulamazsınız. Bunun anlamı şudur; 30 yıldır aktif politika yapıyorum ben. O kadar çok şeye şahit oldum ki sonra mahcup olunur. Dolayısıyla Sayın Özdağ, Kavuncu için FETÖ’cü demişti. Sonra mahkemelik olundu, nitekim Buğra Kavuncu ile ilgili herhangi bir bağlantı bulunamadı. Şu anda Türkiye’de siyasi olarak istinatta bulunulmuş, asla böyle bir şey yok denilen tek siyasetçi olarak Buğra Bey karşımızda duruyor.

    Genelde bana bağırırlar… Şimdi onu kapattık. Ama şimdi gene bu işler olduğu zaman sığınmacı konusunda Özdağ, partimizdeyken de hassastı. İlk çalıştayı onun önerisi ile çalıştılar. Hatta sonuç belgesini de onlar yazdı ben okudum. Biz o günden beri üzerinden çalışıyoruz. En son Tolga Akalın’ın milli göç doktrini diye hazırladığı ve kamuoyuna duyurduğumuz, hepimizin imzası bulunan bir doktrinimiz var. Dolayısıyla aynıyız. Bizim dediğimiz şey şu; birincisi, sığınmacılık, kaçak göçmen. Kaçakları her an dışarı çıkarabilirsiniz. Onun için uluslararası bir hukuk yok. Onlar da karışık, net bir bilgi de yok. Derhal polis marifetiyle yakalayıp de port edebiliyorsunuz. Bu başka bir şey. Bir de sığınmacı dediğimiz var, ağırlığı Suriye’den olmak üzere aynı dili konuşan, aynı kültüre sahip çıkıp gelmişler. Kimine göre 6 milyon, kimine göre 8 milyon… Ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Bu arada devlete göre 4 milyon civarında, Suriyeliden bahsediyorum. Böyle bir sistemde Suriye’den buraya geçişinde bu iktidarın büyük bir suçu var. Bunların gitmesi için Beşar Esad ile anlaşacaksınız, Avrupa Birliği’ni işin içine koyacaksınız. Onlar da suçtu. Rusya’yı koyacaksınız, o da taraf. Amerika’yı koyacaksınız, o da taraf. Siz de gireceksiniz. Seçimi kazandık, eylül aydından itibaren başlayarak iki yılda tamamını Suriye’ye geri göndereceksiniz. Bizimki bu. Ortak Mutabakat Metni’nde de bu altı siyasi partinin anlaştığı buydu. Sayın Özdağ, bunu bir yıla almış, dolayısıyla benim açımdan sorun yok. Yapıldığı takdirde bir yılda da gönderilebilir. Ama ay ay, sayı sayı yazdığımız bir konu. Orada hem fikiriz. Demografiyi bozar, bozuyor. Doğru dürüst entegrasyon söz konusu olamıyor. Ucuz işçiliğin getirdiği bir süre enfekte olma durumu var. Bizim o bütün bölgeyi; Kilis, Gaziantep, Urfa, Hatay bu bölgeye baktığınız zaman nüfusu, bizim vatandaşlara göre ileriye doğru gidiyor.”

    AKP’nin izlediği sığınmacı politikası suçtur dediniz…

    “Biz, ‘Kardeşim Esad’tan’ ‘Katil Esed’e’ geçtik. Ne kazandık? Sıfır. Ne oldu, ne kaybettik? Saydığım milyonlarca insanın Türkiye’ye gelmesi.”

    Ümit Bey’in verdiği bilgi bugün, Göç İdaresi’nden gelen bilgi dedi. 1,5 milyon Suriyeli’ye vatandaşlık verildiğini söyledi. Bu seçime bir referandum diyorsunuz ya sığınmacılar açısından da bir referandum olarak görüyorsunuz değil mi?

    “Aynen öyle. Hırsızlık, liyakatsizlik, kayırmacılık, uyuşturucu, baronlar, sığınmacılar, kaçaklar üzerinden… Sığınmacılar konusu kesinlikle 7’den 77’ye en fakirinden en ekonomik durumu ortanın üstüne gitmeli diyorlar. Dün Esenler’de gittiğim evlerden 3 tane sokak gezdim. Ayrı ayrı böyle şeyde arka sokaklar bunlar. Mesela işaret edip diyor ki, şurası şöyle komple diyor, Suriyeliler dükkan açmış. Beyaz eşya dükkan diyoruz adına yani. Mağazalar işte beyaz eşya var. Tekstil atölyesi açmışlar. Büyükçe bir şey. O gittiğim evde kadın dedi ki ‘Abla ben dedi, gittim. Yarım gün burada çalışabilir miyim?’ Tekstile gitmek deniyor, adına. Demişler ki biz Türk çalıştırmıyoruz. Sahibi de Suriyeli, biz Türk çalıştırmıyoruz, kusura bakma bacım demiş. Suriyeli, Suriyeli çalıştırıyor.”

    “AB, ABD, RUSYA, BEŞAR ESAD VE TÜRKİYE BERABER OTURUP GÖNDERMELİDİR”

    Hükümet biriket evler yapıyor oraya ve işte 500 bin gitti, 1 milyon daha gidecek diyorlar ama rakamlar ortada 3 buçuk milyon resmi rakamlara göre. Bu proje tutar mı? Briket evler formülüyle buna çözüm bulunabilir mi?

    “Hayır, mümkün değil. AB, ABD, Rusya, Beşar Esad ve Türkiye beraber oturup göndermelidir. Bu uluslararası hukuka göre mümkün. Daha enteresanı Beşar Esad her sene af ilan ediyor. Esas mesele, uluslararası hukuka göre can güvenliği. Yani oraya gönderdiniz, adamları öldürdüler, o sizi suçlu yapıyor. Ama her af ilan ettiğinde insanları gönderme yetkiniz var. Hele kaçakları anında deport etme imkanınız var. Bu Geri Kabul Anlaşması’ndan derhal vazgeçmek var. Geri Kabul Anlaşması’nı derhal kısmı benim şahsi bir görüşüm.”

    “O ZAMAN VALİLERİ TOPLAYIP DEMİŞTİM Kİ FİYAT UCUZLARSA İHMAL VAR. İHMAL YOKSA UYUŞTURUCU ÇOK PAHALI OLUR”

    Göç demek sadece göç değil. Göç demek uyuşturucu, eli kanlı terör örgütleri, silah, illegalite, kadın satışı demek. Bu iktidar sadece eli kanlı terör örgütlerini Meclis’e sokmakla yetmedi. Cumhuriyet gazetesi de bir haber yaptı. El Nusra tugayları diye bir örgüt var. Bu eli kanlı terör örgütünün yöneticilerine vatandaşlık verilmiş. Bütün bunlar beka diye tutturan bir iktidar zamanında oluyor. Bu nasıl gözü karalık, neye bağlıyorsunuz? Bunla nasıl mücadele edeceksiniz?

    “Mücadele işi kolay. Önemli olan bu seçimi kazanıp bu sistemi değiştirmek. Gerçekten kolay. Kararlılıktır esas olan. Kayırmacılığın ortadan kalkmasıdır. Hukukun üstünlüğüdür. Ben uyuşturucu konusunda çok hassastım. Uyuşturucunun en büyük özelliği bizde üretilmezdi. Ağırlıklı PKK üzerinden, Afganistan’dan gelir, bizden geçerdi. Birazı kalır hep. O zaman valileri toplayıp demiştim ki fiyat ucuzlarsa ihmal var. İhmal yoksa uyuşturucu çok pahalı olur. Buraya gelmiyor demektir. Şu anda bahsettiğim çocukların, o evlerin çocuklarının annelerinin anlattığını söyleyeyim size. Devlet okullarından bahsediyorum. Bıçak, alkol ve hap giriyor. Bütün bunlarla mücadele etmenin yolları var. Önce devlet gibi devlet olacaksınız. Devletin ciddiyetine sahip çıkacaksınız.”

    “BİR VATANDAŞ BUNA İNANSA VE TERÖR ÖRGÜTÜYLE İLTİSAKLI OLARAK GÖRSE VE BİR SALDIRIDA BULUNSA BUNUN AZMETTİRİCİSİ SAYIN ERDOĞAN’DIR”

    Sahte videolarla ilgili Kılıçdaroğlu’nun bir cümlesi var. Sahte video üretene ‘sahtekar’ denilir. Siz?

    “Doğrudur. Kılıçdaroğlu’nu izam eden yalan, kurgu bir video orada oynatıldı. Bir vatandaş buna inansa ve terör örgütüyle iltisaklı olarak görse ve bir saldırıda bulunsa bunun azmettiricisi sayın Erdoğan’dır. Kimse ne yaptığının farkında değil. Gayrı ciddiliğin getirdiği sonuç bunlardır. Sokakta insanların birbirine olan davranış biçimi değişti bu ülkede.”

    “ERKEKLER ARASINDA, CAMİ CEMAATİ ÜZERİNDE ETKİLİ OLMUŞ”

    Bu montaj videosunun seçmende etki ettiğini düşünüyor musunuz? Peki Cumhurbaşkanı’nın montaj itirafının seçmende etki ettiğini düşünüyor musunuz?

    “Kadınlarda yok ama cami cemaati üzerine olmuş. Onun yayılması lazım. Tabi süre çok az, ne kadar olacak. Kaç kanalda sayın Kılıçdaroğlu ve bizler görüş bildirebiliyoruz? Ben bu 10 günlük sürede iki televizyona çıkabiliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ve diğer arkadaşlar da benzeri. Dolayısıyla sürekli boca edilen bir sistemde işimiz zor. Erkekler arasında, cami cemaati üzerinde etkili olmuş. Kadınların tencere kaynatmakla, çocukların durumuyla ilgili ciğeri yanıyor. Dolayısıyla kadınlarda rastlamadım.”

    “ÖFKELERİN ÇATIŞTIĞI, RÖVANŞLARIN HAVADA UÇUŞTUĞU BİR TÜRKİYE’DEN BIKTIK”

    Sandık güvenliğine gelelim. Yüzde 50,5’luk seçmen Başkanlık Sistemi’nden, bu iktidardan memnun olmadığını gösterdi. Yüzde 50,5’luk kitlede değişik birtakım kaygılardan dolayı vermemiş. Sonuçta bir memnuniyetsizlik var ve Türkiye’nin büyük bir bölümü, yarısından fazlası memnun değil. Bunlar sandığa neden gitmeli?

    “Hukuk, adalet, yargının bağımsızlığı gibi konuların eğer kamil bir demokrasinin uygulanması isteniyorsa, bir kesim bunu arzu ediyor. Bu arkadaşlarımız bunu istiyorsa çocukları için gitmeleri gerekiyor. İki, gençlerin gitmesi gerekiyor, gitmeyen gençler varsa. O gençler bu ülkede nefes alamayacaklar. Bir daha biz parlamenter sisteme geçişe dair bir konuşma yapamayacağız. AK Parti’yi, Erdoğan’ı seven insanların daha fazla gidip sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermeleri gerekiyor. Çünkü son seçim, Erdoğan bir daha aday olamayacak. Partisinde de damatları dışında yerini tutacak kimse yok. Öfkelerin çatıştığı, rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık. Bitmeyen bir rövanş, bitmeyen bir öfke, bitmeyen bir huzursuzluk. Bunların artık bitmesi gerekiyor. Bunu hep beraber sandığa giderek yapmalıyız. Ben samimiyetle Kılıçdaroğlu’nun hak yemeyeceğine, harama, kul hakkına el uzatmayacağına, terör örgütleriyle yan yana gelmeyeceğine inanıyorum.”

  • Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na: “Noktalı siyaset olmaz”

    Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na: “Noktalı siyaset olmaz”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sivas Halk Buluşması’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan önce kürsüye çıkarak Sivaslılara seslendi.

    Bahçeli konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam etmesi gerektiğine değinerek, “Türkiye’de 1946’da çok partili demokrasiye geçildi. O günden bu güne geçen 70 yıllık dönem içerisinde 17 koalisyon hükümeti kurulmuş, bu hükümetlerin ömrü kısa olmuş, 5-6 siya parti iktidarı görülmüş, fakat Türkiye’nin hiçbir sosyal ve ekonomik problemi çözülmediği gibi Türkiye’nin başına musallat olan iç ve dış güçlere karşıda milletçe durulamamıştır. Yani, parlamenter sisteme tekrar dönelim diye mevcut sistemi eleştirenlere sesleniyorum. Bu kadar ağır bir felaketin yaşandığı dönemde şuan için kalkıp, 17 defa koalisyon hükümeti kurulmuş hepsinin ömrü 1-2 yıl olmuş, böyle bir yapıyla mı bu problemlerin altından kalkılabilecek. Şimdi bunun bir örneğini hep beraber görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimlerinin 2. turunu yaşarken bazı siyasi partiler bir araya geldiler, kimisi ittifak kurdu, kimisi başka yollara tevessül etti. Netice itibariyle 6’lı bir masa oluşturdular. Bu 6’lı masa 1.5 yıl toplandı bir tane Cumhurbaşkanı adayı belirlemekte başarılı olamadı. Sonunda bir isim üzerinde mutabakata vardıklarını söylediler ama masa alttan üstten çatladı, bir takım PKK terör örgütünün uzantılarıyla da bir arada yeni yeni suni masalar oluşturmaya çalıştılar. Şimdi Sivaslılara soruyorum. 1.5 yıl bir araya geldiniz. Her akşam bir yemek yediniz. Yediğiniz yemeklerde ne yediğinizi millete söylemediniz ama milletin karşısına geçip yalanla dolanla ortalığı karıştırıp, patatesten, soğandan, domatesten bahsedip pahalılıkları istismar ettiniz. Netice itibariyle bir tane adayı bulamadınız. En sonunda bir karara vardınız. Bugün bu adayla yarışa giriyorsunuz. Bu yedi partiden oluşan, yarın Meclis’te nasıl temsil edileceği belli olmayan, yönetimde istikrar yerine paydaşlar üreten, makamlar dağıtanlarla Türkiye’nin bugün ki ekonomik sıkıntılarını aşmak mümkün gözükmüyor” diye konuştu.

    “Noktalı siyaset olmaz”
    Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu siyaset üretemeyip noktanın ardına sığınmakla suçlayarak, “Bir de moda oldu; ‘Şunu şunu yapacağım nokta.’ Ne demek nokta, noktanın ötesi nedir neden söyleyemiyorsun? Nokta, yani diyorsun ki ben adayım Kemal Kılıçdaroğlu adını kullanıyorum nokta. Peki noktadan sonra ki Kılıçdaroğlu kim? Ne yapacak bu noktadan sonra? Bu noktanın ünlemi var ama bu noktanın virgülü yok. Nokta var demek ünlemi de beraberinde getirmek demektir. Yedi tane ünlem ver sonunda da bir nokta. Yedi noktanın içerisinde Meclis’te bir sürü parti var ama nokta sadece ve sadece Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıktığında ne yapacağını anlat, nasıl yapacağını anlat, anlatamıyorsan kendini kurtarmak için noktaya saklanma, noktanın altına gizlenme. Televizyona çıktığın zaman bu milletle alay etme. Evleri ücretsiz yapacakmışsın. Yalan dolan, fasulye nohut. Bunlardan bahsediyorsun son cümlen ne? Nokta. Noktalı siyaset olmaz” şeklinde konuştu.

  • “Siyasetin bu kadar çirkinleşmesini kabul edemeyiz”

    “Siyasetin bu kadar çirkinleşmesini kabul edemeyiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Sultangazi’de vatandaşlarla buluştu. İlçe mitinginde meydanı dolduran kalabalığa hitap eden Erdoğan, muhalefeti eleştirdi.

    “Meral hanımı masaya döndüren de, Muharrem İnce’yi adaylıktan çektiren de aynı güçtür”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Muharrem İnce’nin adaylıktan seçilmesine değinerek “Daha önce masadan kalkan bir ortaklarına yapmadıklarını, bırakmamışlardı. Sonra da eskiden kendi partilerinden aday yapıp karşımıza çıkardıkları bir isme etmedik zulüm bırakmadılar. Maalesef CHP’de 2010’dan 2023’e hiçbir şey değişmediği anlaşılıyor. Siyasetin bu kadar çirkinleştirilmesini kabul edemeyiz. Ülkemizde daha önce bu yönteme siyasi partiler ele geçirilmişti. Anlaşılan o ki aynı yöntemle devletin yönetimini ele geçirmek istiyorlar. Buradan açık söylüyorum. Meral hanımı masadan kalktığında 3 günde tıpı tıpış oraya döndüren de, Muharrem İnce’yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür. Kandil’i bay bay Kemal’in amigosu haline getiren de FETÖ’cüleri masasın kasetçisi haline getiren de ayın güçtür. Batı medyasını masanın basın bültenine dönüştüren de, ülkemizi milli çıkarlarını sosyal medya mecralarının mezesi haline dönüştüren de aynı güçtür. Sanmayın ki bu güç Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu kişi sadece kendisine teslim edilen her kurumu batıran bir maşadır” açıklamalarında bulundu.

    “Kendileri gibi düşünmeyen herkesi aynı çuvala doldurup üzerinden silindir gibi geçmeye kararlılar”

    Muhalefete terör eleştirisi yöneltenCumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay Kemal ne diyor. Selo’yu kurtaracak. Kardeşlerim bunun bir Selo’su var. ‘Selo’yu kurtarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz’ diyor. Bunlar hep teröristler. Bu teröristlerle beraber yürüyor bay bay Kemal. Kandil’in teröristleri ile ‘haydi’ diyor. Benim Sultangazili kardeşlerim oy verir mi. Selo Diyarbakır’da ne yaptı. Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa döktü. Selo’nun kendisi Kürt değildir Zaza’dır. 51 Kürt kardeşimiz öldürüldü. Şimdi ‘onu kurtaracağım’ diyor. Adalet neyse, hukuk neyse, biz gereğini yaparız. 14 Mayıs Kemal’in bay bay Kemal olacağı gündür. Bay bay Kemal’i önce CHP’ye genel başkan, sonra karşımıza cumhurbaşkanı olarak çıkartanların amacı ayan beyan ortada değil mi. Bay bay Kemal terör örgütlerinden sapkın akımlara kadar ülke düşmanı kim varsa hepsinin desteği ile yol yürüyor. İstanbul 199’4’ten itibaren bizimle başlattığı gibi bu oyunu bozmaz mı. Benim milletim 21 yıldır nice senaryoları yırtıp attığı gibi bunu da parçalamaz mı. Bazıları bizden yana olmazsa hatta bize karşı olduğunu gösterirse bunların hışmından kurtulabileceğini mi sanıyor. Halbuki bunların gözleri öyle bir dönmüş durumda ki kendileri gibi düşünmeyen herkesi aynı çuvala doldurup üzerinden silindir gibi geçmeye kararlılar. Bunların şirretinden kendi koalisyon ortaları dahi kurtulamayacak. Çarşıda pazarda insanlarımıza tercihleri yüzünden yapılan saldırılar bunun işaretidir. Daha önce Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuzda neler yapılmışsa 14 mayıs öncesi aynısı sergileniyor. Biz bay bay Kemal ve ortakları ile değil Türkiye yüzyılının önünü kesmek için onları ortaya sürenlerle yarışıyoruz. Dünyanın dört bir yanından ülkemi seçimleri ile ilgili açıklamalara bakan herkes bunu görebilir. Size ne. Bu dergilerin kapağına siz bu ifadeleri nasıl yazıyorsunuz. Bunun kararını siz değil ey batı bunun kararını enim milletim verir” dedi.

    “Senin gibi yalancıya bir kuruş vermezler”

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Rusya’ya yönelik sözlerini de değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bay bay Kemal Rusya’ya sataşmaya başladı. Türkiye’deki seçimleri Rusya yönlendiriyormuş. Utan utan. Ben de kalkıp dersem ki Türkiye’deki seçimleri ABD yönlendiriyor, Almanya yönlendiriyor, Fransa yönlendiriyor, İngiltere yönlendiriyor ne diyeceksin. Bunları sen benim kadar tanımazsın. Ben bunların hepsinin adeta ruhlarını okudum. 20 senedir bunlarla görüşüyorum. Aynı masalarda oturdum konuşuyorum. Sen bunlarla kaç kere bir araya geldin. Ama bunda yalan bol. Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş. Avcunu yalarsın. Senin gibi yalancıya bir kuruş vermezler. Senin cinsini cibilliyetini bunlar çok iyi biliyor. Kandil’deki terör baronlarının yaptığı açıklamaya bakan herkes bunu görebilir. FETÖ’nün kaset montaj oyunlarıyla kimin önünü açtığını herkes görür. Londa’daki tefecilerin kime göz kırptığın bakan herkes bunu görür. Evlatlarımızı sapkın emellerine kurban etmek isteyen LGBT’cilere bakan herkes bunu görür” diye konuştu.

    “Şu seçimden sonra sıkıysa bunlar bu oyunları yapsın. Hepsi soluğu yargıda alacak”

    Savunma sanayi hamlelerine yöneltilen eleştirilere de yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

    “Birileri savunma sanayi ürünlerimizi değersizleştirmeye çalışıyor. Bu ürünlerin her biri nitelikli istihdama açılan bir kapıdır. Cambazlar, ahlaksızlar, terbiyesizler domatesi patatesi 15-20 liraya çıkardılar. Şimdi marketlerde 7.5 liraya düştü. Bu ne demek. Şu seçimden sonra sıkıysa bunlar bu oyunları yapsın. Hepsi soluğu yargıda alacak. Onu da geçiyorum. Şimdi bulduğumuz doğalgaz ve petrol kaynakları. İnsanlarımızın refahı için yapacağımız çalışmaları kolaylaştırmıyor mu. Tabii ki günlük sıkıntılarımız oldu ama şu anda doğalgazımız bir ay ücretsiz dedik mi. Bir yıl boyunca doğalgazımız yüzde 25 düşürerek vatandaşımıza vermeye karar verdik mi. Faturalarda inşallah bunu göreceksiniz. Her yıl Mart Nisan gibi ülkemizde patates soğan fiyatı tartışması çıkartılır. Çünkü muhalefetin yapacağı bir şey yok. Bu ürünlerdeki fiyat dalgalandırmaları tamamen mevsim geçişi ve maalesef ahlaksızlıkla alakalı. Yeni ürünler tezgaha çıktı, fiyatlar dengesine oturdu. Bunu söyleyerek milletimizin canını yakan hayat pahalılığını görmezden gelmiyoruz. Milletimizin hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeme kararlığı ile devam ediyoruz. Asgari ücretten kamu işçileri ve memurları maaşlarına kadar her alanda yaptığımız düzenlemelerle insanımıza nefes aldırıyoruz. Salgın döneminde bunu yaptık. Bu yıl başında bunu yaptık. Unutmayın Temmuz ayında yine yapacağız. Yıl sonunda yine yapacağız. Gelişen ve büyüyen ülkemizin imkanlarını milletimizin emrine vermeyi sürdüreceğiz”

    “Bir insan siyasette bu kadar laubali olur mu”

    Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’ye yönelik “Halil İbrahim Sofrası” çağrısına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalkmış ‘gel Halil İbrahim sofrasına’ diyor. Bir insan siyasette bu kadar laubali olur mu. Siz beraber yürümediniz mi geçmişte. Bu ne kadar sulu bir şaka” dedi.

    CHP’li belediyelerin yönetimini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay bay Kemal sen İstanbul’u rezile ettin. Senin belediye başkanın çamur çukur herhangi bir şeyde bakıyorsunuz İstanbul’u sel alıyor, o nerede Bodrum’da. Devamlı turistik kayakta. Bu iş aşk işidir aşk. Sen nesin ki belediye başkanların ne olsun. Ankara öyle, İzmir öyle. Gelin Pazar günü bunlara öyle bir ders verin ki artık emekliye ayrılsınlar. Bu görev sizin. 14 Mayıs’ta önce yüzde 50 geçerek bu işi ilk turda tamamlamaya var mıyız” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda Pazar günü yapılacak seçimler için vatandaşlardan destek istedi.

  • “Elinizi Türk’ün devletinden çekin”

    “Elinizi Türk’ün devletinden çekin”

    Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından Rusya’ya yönelik çok sert bir paylaşım yaptı.

    Kılıçdaroğlu, son dönemde sosyal medyada yer alan sahte içerik ve kaset iddialarından Rusya’nın sorumlu olduğunu iddia etti.

    Kılıçdaroğlu, Twitter’dan hem Türkçe hem de Rusça yaptığı paylaşımda, “Sevgili Rus Dostlarımız, dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, deep fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten ve dostluktan yanayız” dedi.

  • Bakan Varank: “Siyasette şiddet olmaz”

    Bakan Varank: “Siyasette şiddet olmaz”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, seçim çalışmaları çerçevesinde Bursa’nın Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık ilçelerini ziyaret ederek, halka seslendi.

    Konuşmasında Türkiye’nin en büyük ferrokrom tesisinin Orhaneli’nde yapıldığını aktaran Varank, tesisin bölgede istihdam oluşturacak ve ilçeyi kalkındıracak en büyük tesislerden biri olduğunu dile getirdi. Varank, “Bu hizmet kervanının devam etmesi için sizlere hizmet edebilmemiz için bunun yolu 14 Mayıs’tan geçiyor. 14 Mayıs’ta biz aziz milletimizin doğru tercihi yapacağına inanıyoruz.

    Ama onun için gayret göstereceğiz. 14 Mayıs’ta sandıkları adeta patlatacağız ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tekrar o sandıktan cumhurbaşkanı olarak çıkaracağız. Ayrıca mecliste çoğunluğa getirmemiz lazım. Getirmemiz lazım ki bu meclis ona buna kalmasın, terör destekçilerinin sesini çıkarabildikleri bir yer olmasın” dedi.

    Ferrokrom tesisinde yüzlerce insanın istihdam edileceğini belirten Bakan Varank, “Bununla da yetinmeyeceğiz. Belki arkasından paslanmaz çelik tesisini buraya kazandıracağız. Yeter ki biz bir olalım, beraber olalım. Hep birlikte ay yıldızlı al bayrağımıza hizmet etmenin sevdasında olalım. Allah’ın izniyle bunu başarırız” diye konuştu.

    AK Parti’nin karşısında bir yıkım koalisyonunun olduğunu ifade eden Varank, “Karşımızda bir yıkım ekibi var. Bu ülkede hiç taş üstüne taş koymadılar. Bu ülkeye bıraktıkları hiçbir eser yok ama her işe karşı çıktılar. Bunlar eski Türkiye’yi tekrar bugüne getirmeye çalışıyorlar. Eskiden bu ülkede kirli koalisyonlar, kirli pazarlıkların döndüğü koalisyonlar dönemi vardı. ‘Sana iki bakanlık vereyim, üç milletvekilini transfer edeyim. Hükümeti kurayım, ben yoluma bakayım’ diyen koalisyonlar vardı bu ülkede. Şimdi aynısını bugüne getirmeye çalışıyorlar.

    Diyorlar ki ‘Biz yedili koalisyonlarla bu ülkeyi yönetmeye çalışacağız’. Ya Allah aşkına siz böyle bir sistemle apartman yönetemezsiniz, apartman. Türkiye’yi nasıl yöneteceksiniz? Bu milletin aklıyla o kadar dalga geçiriyorlar ki. Bakınız Meral Akşener çıkmış ne diyor biliyor musunuz? ‘Bu ülkede en müreffeh zamanlar, en mutlu zamanlar koalisyon dönemlerindeydi’. Ya sen kimi aldatıyorsun? Biz o zamanları gayet iyi hatırlıyoruz. Senin İçişleri Bakanı olduğun bu ülkede terörün kol gezdiği zamanları gayet iyi hatırlıyoruz. Bu ülkede karakolların saatlerce tarandığı, bir helikopterin bile kaldırılamadığı zamanları biz gayet iyi hatırlıyoruz” diye konuştu.
    Varank konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Artık sadece kendi aralarında pazarlık yapmıyorlar. Kimlerle pazarlık yapıyorlar biliyor musunuz? Terör örgütleriyle pazarlık yapıyorlar. İşte PKK’nın sözde Kandil’deki liderleri her gün açıklama yapmıyor mu? Ne diyorlar? ‘İmralı’daki tecridi bitireceğiz. Hapishanedeki teröristleri dışarı çıkaracağız’ diyorlar. ’14 Mayıs’tan sonra özerkliği getireceğiz’ diyorlar. Bunu kime güvenerek söylüyorlar? Kılıçdaroğlu’na güvenerek söylemiyorlar mı? Bu yedili koalisyona güvenerek söylemiyorlar mı? Sadece PKK’yla mı pazarlık yapıyorlar? Bakın bugün FETÖ her gün açıklama yapıyor. Ne diyor? ’14 Mayıs’tan sonra Türkiye’ye döneceğiz’ diyorlar. Bu KHK’liler var ya Fetullah’ın atletini yüzüne sürmeyi şeref sayan askerdeki, polisteki, adliyedeki FETÖ’cüler var ya, ‘Onları geri getireceğiz’ diyorlar. Kılıçdaroğlu demiyor mu ‘Biz KHK’lileri tekrar işine iade edeceğiz.’ Ama bizim milletimiz terör örgülerine müsaade eder mi? Bu ülkenin terör örgütlerine peşkeş çekilmesine müsaade eder mi?”

    “Siyasette şiddetin yeri olmaz”

    Şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını söyleyen Bakan Varank, “Dün Bursa’da kent meydanında HDP’nin mitinginden çıkan bazı kimseler bizim oradaki standımıza sopalarla saldırmaya kalktı. Sinan Oğan’ın seçim otobüsüne dün bir saldırı oldu. İşte Erzurum’da bir olay yaşandı. Bunlar siyasette olmaması gereken işler. Siyasette şiddetin yeri olmaz. Bir şiddete karşıyız ama ikiyüzlülüğe de karşıyız. Şimdi ‘seçim otobüsleri taşlanıyor’ diye konuşanlar, 2011 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın otobüsü Hopa’da taşlanırken ağızlarını açtılar mı? Bir geçmiş olsun dediler mi? Demediler. O Kılıçdaroğlu var ya ne dedi biliyor musunuz? ‘Rüzgar eken fırtına biçer’ dedi. Şimdi o cümleleri kuranlar siyasette şiddetle ilgili ‘Neden sesinizi daha çok yükseltmiyorsunuz?’ diyorlar. İşte ben yükseltiyorum. Biz şiddete karşıyız. Siyasette şiddet olmaz ama siz de ikiyüzlülüğü bırakın. Burada diğer partilerin il başkanları var. Dün bizim standımıza saldırı oldu. CHP’nin il başkanı arayıp bir ‘geçmiş olsun’ dedi mi? İYİ Parti’nin il başkanı arayıp ‘geçmiş olsun’ dedi mi? DEVA’nınki dedi mi? Koalisyonunkiler dedi mi? Hiçbiri geçmiş olsun demiyor. Onun için bu ikiyüzlülüğü de bırakmaları lazım. Eğer şiddete karşıysak toptan karşı olmamız lazım.

    Cumhurbaşkanı’mızın otobüsü taşlanınca ‘Böyle iş olmaz’ demeniz lazım, ama siz bunları demeseniz de biz her zaman doğrusunu yaptık. Tekrar söylüyoruz. Siyasette şiddet olmaz. Şiddetin her türlüsüne karşıyız. Kime yapılıyorsa karşıyız. Kim yapıyorsa karşıyız ama biz işte bunlara fırsat bırakmayacağız. Provokasyonlara fırsat bırakmayacağız. Allah’ın izniyle 14 Mayıs’ta bayramımızı hep birlikte yaşayacağız. Coşkumuzu tüm Türkiye’ye göstereceğiz ve Allah’ın izniyle Türkiye’yi başka yarınlara, başka ufuklara hep beraber taşıyacağız” dedi.
    Bakan Varank vatandaşlardan büyük ilgi görürken, “Kapadokya” renkli yerli otomobil Togg da ilgi odağı oldu. Orhaneli meydanına asılan ‘Naptın sağdıç’ yazısı ise dikkat çekti.

  • Nasıl oy kullanılır?

    Nasıl oy kullanılır?

    Türkiye, 14 Mayıs 2023 Pazar günü birlikte yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için sandığa gitmeye hazırlanıyor. Peki Nasıl oy kullanılır? 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi için oy kullanma rehberi haberimizin detaylarında.

    NEREDE OY KULLANACAĞIM?

    Muhtarlıklarda dağıtılan seçmen bilgi kâğıdı eline ulaşmayanlar, oy kullanacakları sandıkları YSK veya e-Devlet üzerinden veya Seçmen Sorgulama Mobil uygulaması üzerinden öğrenebilecek.

    NÜFUS CÜZDANI BULUNMAYAN SEÇMEN OY KULLANABİLECEK Mİ?

    Seçimlerde, seçmenlerin oy kullanabilmeleri için Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını taşıyan nüfus cüzdanı, resmi dairelerce verilen soğuk damgalı kimlik kartı, pasaport, evlenme cüzdanı, askerlik belgesi, sürücü belgesi, hakim ve savcılar ile yüksek yargı organı mensuplarına verilen mesleki kimlik kartı, avukat, noter ve askeri kimlik kartı gibi resimli ve resmi nitelikteki belgelerden birini sandık başına getirmeleri gerekmektedir. Bu belgeler seçmenlerin kimliklerini tereddütsüz ortaya koymalarını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.

    Seçmenler, seçim bölgesindeki sandık merkezlerine giderek, kimliklerini belirten bir belgeyi başkana sunmalı ve ayrıca seçmen sıra numarasını bildirmelidirler. Bu prosedürlerin tamamlanmasıyla birlikte seçmenler oy kullanabilirler. Ancak, yukarıda belirtilen resmi nitelikteki belgelerden herhangi birini sunmayan seçmenler oy kullanma hakkını kullanamayacaklardır. Bu önlem, seçim sürecinin güvenliğini sağlamak ve kimlik doğrulama prosedürlerini takip etmek amacıyla uygulanmaktadır.

    OY VERME SAATLERİ

    Tüm yurtta oy verme saatleri 08.00-17.00 olarak uygulanacak. Oy vermenin bitiş saati geldiği halde sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler varsa, sandık kurulu başkanı seçmenleri saydıktan ve kimliklerini aldıktan sonra sırayla oylarını kullanmalarına izin verecek. Saat 17.00’den sonra gelen seçmen oy kullanamayacak.

    OY VERME İŞLEMİ NASIL YAPILACAK?

    Oy kullanmak için sıranız geldiğinde sandık görevlileri 1 adet zarf ve 2 adet oy pusulası ve üzerinde TERCİH veya EVET yazan mührünü aldıktan sonra sıra artık oy kullanmada.

    Seçmen Cumhurbaşkanı adayı ve siyasi parti için pusuladaki ilgili alana TERCİH ya da EVET mührünü bastıktan sonra her iki pusulayı da katlayarak tek bir zarfın içerisine yerleştirecek.

    Bu durumda dikkat edilmesi gereken önemli hususlar;

    “Pusulada birden çok yere EVET mührünün basılması, pusulada ya da zarfın üzerinde farklı işaretlemeler yapılması” oyunuzun geçersiz olması anlamına gelecektir.

    Zarfınızı kapatarak seçim sandığının içerisine atıp, mührünüzü teslim ederken seçmen listesine imzanızı da attıktan sonra oy verme işleminizi gerçekleştirerek en önemli vatandaşlık görevini yerine getirmiş oluyorsunuz.

    Her seçmene iki oy pusulası ve tek zarf verilecektir. Hata yaparsanız bir yenisini alma şansınız yok.

    SEÇİM SONUÇLARI NE ZAMAN AÇIKLANACAK?

    YSK’nın kararlarına göre saat 18.00’a kadar basın yayın organlarında seçimler ve sonuçlarına ilişkin haber tahmini ve yorum yapılması yasak olacak. Saat 18.00 ile 21.00 arasında ise YSK tarafından seçime ilişkin verilecek haber ve tebliğler yayımlanabilecek. Saat 21.00’den sonra ise bütün yayınlar serbest olacak, YSK bu saati daha erkene alabilecek. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalması halinde aynı hükümler 28 Mayıs’ta da uygulanacak.

    Seçim sonuçlarını Line TV ekranlarından ve www.linehaber.com.tr üzerinden anbean takip edebilirsiniz.

    SEÇİM GÜNÜ UYGULANACAK YASAKLAR NELERDİR?

    Seçim günü saat 06.00’dan gece 24.00’a kadar alkollü içki satışı yasak olacak. Emniyet ve asayişi korumakla görevli olanlar dışında yerleşim yerlerinde kimse silah taşıyamayacak. Seçim günü kahvehane, kıraathane ve internet kafe gibi bütün umumi eğlence yerleri kapalı olacak. Eğlence yeri niteliğindeki lokantalarda yalnızca yemek verilebilecek. Seçim günü saat 18.00’dan sonra düğünler yapılabilecek.

    LINE TV’Yİ NASIL İZLERİM?

    Digiturk 654. Kanal
    D-Smart 153. Kanal

    Türksat Uydu Frekansları
    Frekans: 12685
    Polarizasyon: Dikey (V)
    Fec: 2/3