Etiket: siyaset

  • Adaylık için 2 isimle temasta

    Adaylık için 2 isimle temasta

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı için herkesi şaşırtacak bir planı olduğu belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun siyaset üstü iki isimle temas halinde olduğu iddiası Ankara kulislerini hareketlendirdi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için iki isimle temas halinde olduğu iddiası gündem yarattı.

    İKİ İSİMLE TEMAS HALİNDE

    Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CHP liderinin Milllet İttifakı’nın da kabul edeceği siyaset üstü iki isimle temas halinde olduğunu iddia etti.

    İMAMOĞLU VE YAVAŞ DEĞİL

    Gazeteci Selvi, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylıklarını düşünmediğini; bu isimlerin bir dönem daha belediye başkanı olarak hizmet etmesini istediğini yazdı.

    KENDİ ADAYLIĞI B PLANDA

    CHP liderinin kendi adaylığını ise A planı olarak değil de B planı olarak tuttuğunu belirtti.

    Söz konusu iddialar Ankara kulislerini hareketlendirirken, CHP liderinin temas halinde olduğu iki isim merak konusu oldu.

    Ortada henüz netleşen bir durum olmadığının altını çizen Selvi, “nabız yoklanıyor” diye yazdı.

    KILIÇDAROĞLU’NDAN CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI AÇIKLAMASI

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na sevgi ve saygılarımı iletiyorum” demişti. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise “zamansız bir açıklama” diyerek bu sözlere tepki göstermişti.

    Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhurbaşkanlığı seçimine Millet İttifakı olarak diğer partilerle birlikte gireceğiz. Onlara danışmadan, onların onayı alınmadan, birlikte karar verilmeden, şu veya bu kişinin aday olacağını açıklaması yanlış oldu” ifadelerini kullanmıştı.

    MERAL AKŞENER NE DEMİŞTİ?

    İYİ Parti lideri Meral Akşener ise Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığıyla ilgili yaptığı açıklamada “Birincisi Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusu elbette hakkıdır, elbette saygı duyulması gereken bir durum. Ben CHP’nin Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair böyle bir tutumunun olmasını saygıyla karşılarım. Burada bir başka partinin genel başkanı olarak söz söyleme hakkını kendimde bulmam. Dolayısıyla o konuda bir yorum yapmamız son derece ayıp olur” ifadelerini kullanmıştı.

  • OHAL yetkilerinde süre değişikliği

    OHAL yetkilerinde süre değişikliği

    AK Parti torba kanununda değişikliğe gitti. Buna göre, gözaltı süreleri ve ihraçla ilgili maddelerde süre uzatımı 3 yıldan 1 yıla düşürüldü.

    AK Parti, torba teklifinde OHAL eleştirileri yapılan 2 maddede değişiklik yaptı.

    AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, gözaltı sürelerinin 3 yıl daha uzatılması teklifini revize ederek 1 yıla indirdiklerini belirtti.

    Yine teklifle, terör örgütleriyle mücadele kapsamında kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması, ihracı, rütbelerin geri alınması, mesleğe ilişkin unvanların kullanılmaması 31 Temmuz 2021’den itibaren 3 yıl daha uzatılıyordu. Bu düzenlemede süre uzatımı 3 yıl değil 1 yılla sınırlandı.

    Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyum olarak atanmasına ilişkin hüküm 31 Temmuz 2021 tarihinden itibaren 3 yıl daha uygulanmasının öngören düzenlemede ise değişikliğe gidilmedi.

  • İYİ Parti Bursa: ‘Nilüfer Çayı zehir akıyor’

    İYİ Parti Bursa: ‘Nilüfer Çayı zehir akıyor’

    İYİ Parti Nilüfer İlçe Teşkilatı’nın Yolçatı Köyü’nde düzenlediği “Nilüfer Çayı Zehir Akıyor” eyleminde, TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu ve İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanı Levent Öncü sorumlu kurumların yetkililerini acil göreve çağırarak Bursa’nın hayat kaynağının yok olduğuna vurgu yaptı.

    Nilüfer Çayı’nın doğduğu bölgeden alınan içilecek kalitedeki berrak su örneği ile Yolçatı bölgesinden alınan simsiyah renkteki numuneyi kavanozlarda gösteren Bursa Milletvekili ve Meclis Grup Başkanı Tatlıoğlu. “Bu hazin görüntü maalesef AK Parti Türkiye’sinin nereden nereye geldiğini gösteren tablodur” dedi.

    İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanı Levent Öncü’nün, konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında; “Bursa her açıdan maalesef çok talihsiz bir hizmet dönemi yaşıyor. Şehrimiz her geçen gün vizyonsuz bir bakış açısına daha fazla mahkum olurken, tüm ilçelerde olduğu gibi Nilüfer’imizde de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Büyükşehir’in sorumluluk alanındaki kamusal değerlerimiz adeta gözlerimizin önünde yok olup gidiyor.” dedi.

    Nilüfer Çayı’ndan artık tamamen zehir aktığını ve yetkili kurumların buna seyirci kaldığını söyleyen Öncü; “Uludağın güney yamaçlarından doğarak Bursa Ovası’na inen ve 168 km uzaklıkta Karacabey Boğazın’dan Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayımız’ın, kelimenin tam anlamıyla ‘Kurtarın beni!’ diye feryat eden sesini, ne üzücüdür ki, kimseler duymuyor.” açıklamasında bulundu.

    Doğancı Barajı vasıtasıyla Bursa’nın içme suyunu sağlayan Nilüfer Çayı’nın, kentin büyük bölümünden geçerek; Ayvalı, Kaplıkaya, Gökdere, Cilimboz ve Deliçay gibi dereleri ile de tarımsal alanlarda sulama suyu ihtiyacını karşıladığını hatırlatan İlçe Başkanı Levent Öncü açıklamasını şu şekilde sürdürüd:

    “İşte böylesine yaşamsal bir öneme sahip olan Güzelim Nilüfer Çayımız’ın; evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardan kaynaklanan organik ve inorganik kirleticilerin tehdidiyle karşı karşıya olduğunu, çevreci kuruluşlar ve duyarlı STK’lar ile birlikte adeta bas bas bağırıyoruz.

    İki milyondan fazla nüfusu barındıran ve binlerce sanayi/tarımsal tesisi kapsayan devasa bölgemizin bir zamanlar ‘Gerdanlığı’ olan Çayımız, üzülerek ifade ediyoruz ki, ‘hayat kaynağı’ olma niteliğini yitirdi ve özellikle son 40 yıldır çok açık bir ‘kirlilik kaynağı’ haline geldi.

    Baktığımızda, bu havzadaki noktasal kirleticiler; kentsel ve endüstriyel atık su deşarjları olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, gübre ve böcek ilacı kullanımı gibi tarımsal çalışmaları, hayvancılık faaliyetlerini, arazi kullanımı ile atmosferik taşınımı, bölgedeki diğer yaygın kirlilik nedenleri olarak görüyoruz.”

    BUSKİ’NİN SİTESİNDEKİ ACI GERÇEKLER YÜREK BURKUYOR!

    BUSKİ’nin resmî internet sitesinde de görüldüğü üzere, Nilüfer Çayı’nı besleyen kollar üzerindeki çözünmüş oksijen neredeyse doymuş seviyelerde bulunuyor.

    Bu seviye, Bursa Ovası’nın ortasında yer alan Geçit’te ve Marmara Denizin’den önceki son durak olan Karacabey girişinde ise adeta sıfır seviyesine düşüyor.
    Bu durum tabii ki, doğal yaşamı doğrudan etkilerken, birçok canlı türünün yok olmasına sebep oluyor ve Nilüfer Çayı’nı özellikle yaz dönemlerinde tam anlamıyla bir ‘Atık Kanalı’ haline getiriyor.

    Çay’daki, Kimyasal Oksijen İhtiyacı ile Toplam Azot ve Fosfor (PO4-P) gibi organik kirleticilerin Marmara Denizi’ne dökülmeden önce ne kadar arttığı da yine BUSKİ’nin resmî sitesindeki tabloda gözlemleniyor.

    Bahsettiğimiz bu kirleticilerin, Marmara Denizi’nde sebep olduğu müsilaj problemini de zaten hep beraber yaşadık, halen de yaşıyoruz.

    RAKAMSAL GERÇEKLER NE DİYOR?

    Teknik olarak izah etmek gerekirse; su içerisindeki renk parametresi 0,1’den küçükken, 4,4 seviyelerine çıkmış durumda. Suyun kalitesi de, 2. Sınıf ve tarımsal sulamaya uygun durumdayken, tamamen kirlenerek 4. Sınıf su kalitesine gerilemiş bulunuyor. Maalesef bu nedenle de; Bursa ovasında sulama suyu sıkıntısı yaşayan birçok bölgede, Nilüfer Çayı tarımsal sulamada kullanılamıyor.

    BUSKİ’nin web sitesini incelediğimizde, birçok diğer ağır metal ve zehirli kirleticilerin, yani kanserojen maddelerin de, yukarıdaki değerlere parelel olarak arttığını ve insan sağlığını tehdit ettiğini görüyoruz.

    Yetkili kurumlar, denetlemeleri yoğun ve çok sıkı yaptıklarını, hiçbir deşarjın da arıtılmadan olmadığını söyleseler de; Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğin rakamsal gerçekleri, bunun tam aksini ortaya koyuyor.

    Bütün bu nedenlerle; denetlemeler doğru zamanlama ve yerinde tespitlerle yapılmalı ve bu işlemler sadece gündüz değil, geceleri de etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Ayrıca deşarj standartları da mutlak surette tekrar gözden geçirilmelidir.

    Bununla birlikte; Nilüfer Çayı’nın Uludağ’da kaynağında çıktığında içilebilir nitelikte olan suyunun, oteller bölgesinde kirlenmeye başladığı da çok net. Bu bölgedeki işletmelerin halen daha alt yapılarının ve özellikle arıtma tesislerinin bulunmadığını da biliyoruz. Neredeyse daha kaynağında kirlenen su, kent merkezine geldiğinde hem evsel, hem sanayi, hem de tarımsal atıkların yoğun baskısına maruz kalıyor.

    VEBAL ALTINDASINIZ!..

    Son sözümüz de şu olsun: Şayet Nilüfer Çayımız’ın içinde tekrar balığı, kurbağayı, su kaplumbağasını, doğaya yararı tartışılmaz su yılanını ve tüm su bitkilerini görmek istiyorsak; Kısacası ‘Hayat Kaynağımıza’ yeniden kavuşmak istiyorsak, derhal aklımızı başımıza devşirmeliyiz.
    Aksi halde vebal büyüktür ve bu hazin vebalin en büyük sorumluluğu da bu kenti ‘Yönetemeyen’lerindir…

  • “Gülen derdest edilip ülkemize getirilmeli”

    “Gülen derdest edilip ülkemize getirilmeli”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İmralı canisi başına nasıl çuval geçirilip Türkiye getirilmişse Fetullah Gülen de aynı şekilde derdest edilip ülkemize getirilmelidir. Başka çare yoktur, başka çözüm yoktur, başka seçenek yoktur. İhanetin bedeli başka türlü ödenmiş olmayacaktır. Eğer ABD, FETÖ’yü Türkiye aleyhine imal etmemişse Fetullah Gülen’i derhal Türkiye’ye iade etmelidir” dedi.

    MHP lideri Bahçeli, TBMM’de grup toplantısında yaptığı konuşmasında, partisinin bugüne kadar siyasette zamanlama yanlışına düşmediğini, millete rağmen siyaset tercihine heves etmediğini kaydetti. Bahçeli, demokrasiye silah çekenlerin, vesayetçi mihrakların, kendilerine yabancı ve uzak olduğunu belirterek, “Son günlerde ‘Cumhur İttifakı’nı hedef alan alçak kampanyalara tamamıyla kulağımız tıkalı, gözümüz de gönlümüz de kapalıdır. Şirret niyetlerinin esiri olanlar ne derse desin, ‘Cumhur İttifakı’ dünden daha güçlü bir şekilde ayaktadır, Türkiye için Türk milleti için istiklal ve istikbal haklarımız için varlık ve birliğini kararlılıkla muhafaza etmektedir. Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar bundan sonra da yollarda nal toplamaya devam edeceklerdir. ‘Cumhur İttifakı’ camdan yapılmış vitrin süsü bir vazo değildir ki çatlasın, dağılsın. ‘Cumhur İttifakı’nın gıyabında polemik şantiyesi kuranların, yalan çarkı inşa edenlerin asıl gayesi Türkiye’nin tökezlemesi, iki gün sonra beşinci yıl dönümünü idrak edeceğimiz 15 Temmuz FETÖ işgal girişiminin rövanşının alınmasıdır. ‘Cumhur İttifakı’ sipariş üzerine kurulmadı” dedi.

    ’15 TEMMUZ’UN SİS BULUTU HENÜZ DAĞILMADI’

    MHP lideri Bahçeli, 15 Temmuz’un Türkiye için aynı zamanda eşik ve dönüm noktası olduğunu vurguladı. TSK’ya yasa dışı yollarla sirayet eden FETÖ’cülerin Türk milletine silah doğrulttuğunu, mermi ve bomba yağdırdığını belirten Bahçeli, “Bir defa şu gerçeği yalın bir dille netleştirmemiz gerekmektedir. 15 Temmuz FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, bu hain teşebbüse kim ortak olmuşsa ismi, unvanı, mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olmamıştır. Türk askeri şereflidir, Türk askeri onur sahibidir; vatan ve millet sevgisinin bedelini de gerektiği zaman canıyla, kanıyla ödemektedir. Lütfen dikkat ediniz, 15 Temmuz’un sis bulutu henüz dağılmamıştır çünkü ihanet ve işgal planlarının merkez üssü hala aktiftir. Kripto damar henüz kurumamıştır. FETÖ elebaşları ABD’de ve Avrupa ülkelerinde cirit atmaktadır. Demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlük konularında mangalda kül bırakmayan ama bu değerlerden de zerre miskal nasiplenmedikleri açıkta olan kuşkulu ülkeler darbecilere sahip çıkmaktadır, teröristlere kol kanat germektedir, katilleri besleyip doyurmaktadır. Bu olacak iş midir? Bu durum makul ve maruz görülecek bir hal midir?” diye konuştu.

    ‘ABD GÜLEN’İ DERHAL TÜRKİYE’YE İADE ETMELİ’

    Bahçeli, teröristbaşı Gülen ve çetesinin, Türk adaleti önünde hesap vermedikten sonra Türk milletinin rahat nefes alamayacağını söyleyerek, şunları kaydetti:

    “İmralı canisi başına nasıl çuval geçirilip Türkiye getirilmişse Fetullah Gülen de aynı şekilde derdest edilip ülkemize getirilmelidir. Başka çare yoktur, başka çözüm yoktur, başka seçenek yoktur, ihanetin bedeli başka türlü ödenmiş olmayacaktır. Eğer ABD, FETÖ’yü Türkiye aleyhine imal etmemişse Fetullah Gülen’i derhal Türkiye’ye iade etmelidir. Bunu müttefiklik hukukuna saygı gereği yapmak zorundadır. Bu tarihi görevi terörizmle mücadeleye destek vermek, nerede durduğunu ispat etmek için yerine getirmekle mükelleftir. 251 şehidimizin dökülen kanları hala yerdedir. 2 bin 194 gazimizin sorulacak hesabı da mahşere bırakılamayacaktır. Maalesef, ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin FETÖ’ye karşı müşfik ve mübeyyiz tavrın aynısını Türkiye’deki bazı siyasi partilerde de görmek mümkündür. Bunlarda birisi olan İP Başkanı FETÖ’cüleri kastederek, ‘bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içeride’ diyecek kadar ucube ve ilkesiz bir değerlendirme yapabilmiştir. İçerdekiler gariban değil, casustur, haindir, katildir, emperyalizmin kanlı tetikçileridir.”

    ‘HANİ BİRLİKTE DEĞİLLERDİ?’

    Bahçeli, 29 Haziran’daki grup toplantısında, ABD’de kurulan Türk Demokrasi Projesi’nden bahsettiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:

    “Türk düşmanlarının, Türk Demokrasi Projesi şemsiyesi altında buluştuğunu ifade etmiştim. Aynı günlerde de Kılıçdaroğlu, dostlarıyla birlikte Türkiye’ye demokrasi getireceğini açıklamıştı. Şu ibretlik benzerliğe bakınız ki, yine o tarihlerde, aralarında Zülfü Livaneli’nin de yer aldığı 220 bileşenden müteşekkil sözde demokratik kurum ve kişiler tarafından çağrısı yapılan ‘Büyük Demokrasi Konferansı’ toplanmış, hitamında da bildiri yayımlanmıştır. ABD’de ortaya çıkan ‘Türk Demokrasi Projesi’nin senaristleri ne demişse, neyi önermişse Türkiye’de toplanan lekeli ‘Büyük Demokrasi Konferansı’nda aynılarını söylemiş ve teklif etmiştir. Yani anlayacağınız her tarafımızdan içi boşaltılmış, sütunları kırılmış, boyası dökülmüş bir demokrasi kuşatması altındayız. Şu gerçeklerin özellikle anlaşılmasını rica ediyorum; oyun içinde oyun vardır, ihanet içinde ihanet sivrilmektedir, demokrasi paravanı altında Türkiye’nin sırtını yere getirme stratejisi kontrollü şekilde ilerletilmektedir. Geçen hafta da İzmir’de yine demokrasi temalı bir zillet gösterimi sahne almıştır. Düzenlenen ‘Demokrasi için bir nefes’ isimli mitingde CHP ve HDP yana yana gelmiş, emel ve eylem birlikteliği yapmışlardır. Hani birlikte değillerdi?”

    ‘SEÇİM 2023 YILININ HAZİRAN AYINDA YAPILACAK’

    MHP lideri Bahçeli, TBMM’nin bu hafta içinde çalışmalarına aksi durum olmadıktan sonra 1 Ekim’e kadar ara vereceğini söyleyerek, “Ancak siyasette ara olmadığını, tatile yer bulunmadığını sizler gayet iyi bilmektesiniz. Hepinizden beklentim; Covid-19 şartlarına dikkat ederek, kurallara harfiyen uyarak seçim bölgelerinizde her insanımıza ulaşmanızdır. Her eli tutunuz, her haneye giriniz, ülkemizin üzerinde oynanan oyunları birer birer anlatınız. Bahane istemiyorum, yılgınlık istemiyorum, oyalanma istemiyorum. Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Erken seçim yaygarası koparanları kendi hallerine terk edin, muhatap dahi almayın, varsın onlar kendi hayal dünyalarında seçim diye tuttursunlar, biz işimize bakalım, milletimize bakalım, ülkemize bakalım, Türkiye için üstlendiğimiz sorumlulukları harfiyen icra edelim. MHP’yi küçümseyip kasti şekilde oy oranlarının düştüğünü söyleyenlere anyayı da Konya’yı da gösterelim. Unutmayınız ki birlikte başaracağız” dedi.

  • Elektrik ve doğalgaz zammına tepki

    Elektrik ve doğalgaz zammına tepki

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den elektrik ve doğal gaz zammına tepki geldi. Pandemi döneminde vatandaşa yapılan nakdi desteğin 10 milyar lira olduğunu hatırlatan Akşener, zamlarla vatandaşın cebinden bunun 3 katı çıkacağını söyledi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

     

    İYİ Parti lideri Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında, “Ekonomiden adalete, diplomasiden kadın haklarına, gençlerimizin sorunlarından işsiz vatandaşlarımıza, çiftçilerimizden emeklilerimize, esnafımızdan memurlarımıza kadar her bir vatandaşımızın iktidar karşısında hakkını, hukukunu savunmaya; milletimizin gerçeklerini, iktidara göstermeye çalışıyoruz” diye konuştu.

    Elektrik ve doğal gaza yapılan zamları eleştiren Akşener, “4 kişilik bir ailenin elektrik maliyeti, 183 liradan 211 liraya çıktı. Doğal gaz maliyeti ise 166 liradan 186 liraya yükseldi yani 4 kişilik bir aile, eğer 1 sene boyunca yeni zam yapılmazsa yılda 600 lira fazladan para ödemek zorunda kalacak. Böyle bir tezgah olabilir mi? Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Pandemi döneminde, senden başka elektriğe ve doğal gaza yani temel ihtiyaçlara zam yapan bir başka hükümet başkanı var mı?” dedi.

    Pandemi sürecinde hükümete bazı öneriler getirdiklerini söyleyen Akşener, vatandaşa nakit desteği istediklerini belirterek, “İktidarın büyüklü küçüklü ortaklarına, her fırsatta ‘Vatandaş zorda, nakit desteği verin’ diyoruz, doğal gaza zam yapıyorlar. ‘Esnaf perişan, borçlarını erteleyin, faizsiz kredi verin’ diyoruz, elektriğe zam yapıyorlar. ‘Kısa çalışma ödeneğini, işten çıkarma yasağını uzatın’ diyoruz, duymazlıktan geliyorlar” diye konuştu.

    İYİ Parti lideri Akşener, Türkiye Elektrik İşletmeleri Anonim Şirketi’nin (TEİAŞ) hayati görevi olduğunu belirterek, “Elektrik iletimi, stratejik bir öneme sahiptir. TEİAŞ’ın, yük dağılımını kontrol edip, Türkiye’deki anlık elektrik arz-talep dengesini kontrol etmek gibi hayati bir görevi vardır. İşte bu nedenle TEİAŞ, kar amacı gütmemesi gereken bir kurumdur. Bu sektörün kontrolü kamuda olmazsa ekonomik bağımsızlığımız tehlikeye girer” dedi.

  • İnegöl’de örnek buluşma! 13 parti başkanından istişare toplantısı

    İnegöl’de örnek buluşma! 13 parti başkanından istişare toplantısı

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, ilçedeki tüm siyasi partilerin ilçe başkanlarının davet edildiği bir istişare toplantısı düzenledi. 13 Parti başkanının yer aldığı toplantıda örnek bir tablo ortaya çıkarken, “Ortak paydamız İnegöl” mesajı verildi.

    Göreve geldiği günden bu yana ortak akıl ve katılımcı yönetim anlayışı vurgusuyla her kesime hitap eden İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, örnek bir davet düzenledi. İnegöl’deki tüm siyasi partilerin İlçe Başkanlarına yapılan davette, şehrimiz adına sorunları ve önerilerinizi birlikte değerlendirelim çağrısında bulunuldu. 13 siyasi partinin geri dönüş yaptığı bu çağrı üzerine, Başkan Alper Taban İlçe Başkanlarıyla bu sabah düzenlenen toplantıda bir araya geldi.

    Yapılan davete; AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Kemal Torun, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Aytekin Torun, İyi Parti İlçe Başkanı İsmail Karaman, Saadet Partisi İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, Deva Partisi İlçe Başkanı Kani Ahmet Erbay, Millet Partisi İlçe Başkanı Şaban Ek, Yeniden Ferah Partisi İlçe Başkanı İlhan Baykan, Demokrat Parti İlçe Başkanı Murat Balakuş, Bağımsız Türkiye Partisi İlçe Başkanı Necmettin Yüksel, Vatan Partisi İlçe Başkanı Hasan Hüseyin Ferah, Demokratik Sol Parti İlçe Başkanı Halil Büyükışıklar ile Memleket Partisi İlçe Başkanı Yasemin Soydan katılım gösterdi.

    ORTAK DERDİMİZ İNEGÖL

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, yapılan toplantıya ilişkin açıklamasında; “Siyasi partilerimizin ilçe başkanları ile istişarelerde bulunduk. Ortak paydamız, derdimiz İnegöl. Bu şehir hepimizin. İnegöl’ümüzün gelişimi için emek veren herkese teşekkür ederim” dedi.

  • CHP’li milletvekili partisinden istifa etti

    CHP’li milletvekili partisinden istifa etti

    CHP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü, partisinden istifa ederek Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını açıkladı. Milletvekili açıklamasında “İnandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle temsil etmek için Türkiye İşçi Partisi’ne katılıyorum” dedi.

    CHP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü, partisinden istifa etti.

    Sütlü, Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını açıkladı.

    İLK AÇIKLAMA

    Milletvekili istifa sonrası yaptığı ilk açıklamasında “İnandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle temsil etmek için Türkiye İşçi Partisi’ne katılıyorum” dedi.

    https://twitter.com/serakadigil/status/1408337709219856386

    SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ KİMDİR?

    1984 yılı İstanbul doğumlu olan Saliha Sera Kadıgil Sütlü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimini, Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

    Yüksek lisans tezini, Londra Queen Mary Üniversitesindeki araştırmaları sonrasında sinema eserleri üzerine yazdı. İstanbul Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Kültür ve sanat hukuku ile fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar konularında uzmandır.

    Avukatlık stajını Ergenekon kumpası davalarında tamamladı. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Yürütme Kurulu Üyesi olarak görev aldı. Kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşunun ve sendikanın kurucu avukatlığını ve baş hukuk müşavirliklerini yürüttü.

    Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu ve son 3 dönemdir Parti Meclisi Üyesi olarak görev aldı.

  • HDP’ye ikinci kapatma davası açıldı

    HDP’ye ikinci kapatma davası açıldı

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması istemiyle yeniden dava açtı. İddianame, Anayasa Mahkemesine gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP’nin kapatılması istemli yaklaşık 850 sayfalık iddianamesinde, yaklaşık 500 partili hakkında siyasi yasak istendi. Partinin banka hesabına tedbir konulması da talep edildi.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması istemiyle ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) dava açtı.

    Yüksek Mahkeme’ye gönderilen 850 sayfalık​ iddianamede, yaklaşık 500 partili hakkında siyasi yasak istemi bulunuyor. Partinin banka hesabına tedbir konulması da talep edildi.

    İLK İDDİANAME ‘EKSİK’Tİ

    Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada, eksiklik tespit ettiği iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etmişti.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Bilim Kurulu üyelerine tepki

    Kılıçdaroğlu’ndan Bilim Kurulu üyelerine tepki

    Partisinin TBMM grup toplantısında iktidar kadar Koronavirüs Bilim Kurulu üyelerini de eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ” Bilim Kurulu var, hikaye tamamen. Bilim Kurulu’nun ne dediği belli değil. Orada oturanların hiçbirinin bilimle alakası yok” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti kongrelerine tepki gösterdi. Partisinin kurultayı ile AK Parti kongrelerini karşılaştıran Kılıçdaroğlu, “Hangisi örnek, hangisi ülkeyi adaletle yönetir?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, “CHP gelse iktidarı yönetebilir mi diyorlar. Bal gibi de yönetir, açlık olmaz, sefalet olmaz” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulu üyelerini de hedef aldı.

    İşte Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup Tolantısı’ndaki açıklamalarından satır başları…

    ‘VİCDAN YOK MU SİZDE?’

    Hep beraber sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz. Günün 24 saati çalışıyorlar, çocuklarını bile görmüyorlar. Hayatlarını feda ediyorlar. Hayat kurtarmak için hayatlarını feda eden insanların elleri öpülmez mi arkadaşlar? Bir istekleri vardı, Kovid-19 dolayısıyla hayatını kaybedenler için meslek hastalığı olsun. Bunu yapmadılar. Vicdan yok mu sizde?

    Bunun sorgulanması lazım. Çok sayıda sağlıkçı hayatını kaybetti bu süreçte. Şu soruyu sormak gerekir; Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkeyi yöneten kim? Bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olan kim? Her vatandaşımın sormasını istiyorum. Her vatandaşımız yeri geldiğinde ‘Dur arkadaş’ diyebilmeli.

    ASLI ÖZKISIRLARIN ÖLÜMÜ

    Aslı Özkısırlar. Bu genç kızımız 21. yüzyılda hastanede yatak bulamadığı için hayatını kaybediyor. ‘Bay Kemal’ sorumlu diyecekler. Beyefendi bu işin sorumlusu sensin sen, sen yönetiyorsun bu ülkeyi. Dayısı olana ambulans hazır, peki ya garibana? ‘Dostlarımızla iktidara geleceğiz’ diyoruz. Bizim dostlarımız halktır halk, garibanlardır.

    Kayseri’de Sidar adında 16 yaşında bir kızımız. Evine giderken güvenlik görevlisi çağırıyor, maskeyi nizami takmadın diyor ve ceza kesiyor. Sidar’ın babası esnaf. 900 lira ceza kesiyorlar. Nereden ödeyecekler? Ödeyemiyorlar tabi. 22 Mart’ta bir mektup, icra servisine geleceksin diyorlar ve ödeme emri talep ediliyor. 16 yaşındaki kız maskeyi nizami takmamış, 900 lira ceza, sonra sen ödeyemezsen babandan ev ne varsa haczedeceğiz parayı alacağız diyor.

    AK PARTİ KONGRESİ

    AK Parti’nin kongresinde maskesiz bir sürü insan var. Ceza var mı bunlara yok? E kim bunların dayısı? Bunlara ceza yok. Bunu vicdan kabul eder mi? Ahlak kabul eder mi? Çifte standart devlet yönetiminde olmaz. Birisine ikramiye birisine zulmedeceksin. Devlet böyle yönetilmez, vatandaşlar arasında ayrım yapılmaz. Bunlara da ceza keseceksin o zaman ben de diyeceğim ki seni kutluyorum, vatandaşlar arasında ayrım yapmadın.

    Tuttular Karadeniz’den başladılar kalabalık kongrelere. Ya yanlış bu arkadaş. Kongreler yaptılar, defalarca söyledik yanlıştır diye. Sorsunlar gazetecilere; CHP’nin kurultayı nasıl oldu? Kurultayı yapmadan önce Sağlık Bakanlığı’na yazı yazdık ‘Kongremizi nasıl yapalım?’ diye. Cevap verdiler, kapalı alanda yapmayacaksınız, sosyal mesafeyi koruyacaksınız diye.

    ‘CHP GELSE AÇLIKİ SEFALET OLMAZ’

    Şimdi söyleyin bakalım devleti kim adaletle yönetir, kim vatandaşlarına değer verir. CHP gelse iktidarı yönetebilir mi diyorlar. Bal gibi de yönetir, açlık olmaz, sefalet olmaz.

    BİLİM KURULU’NA TEPKİ

    4 Nisan itibarıyla vaka sayısında ABD’yi geçtik. Bir de Bilim Kurulu var. Allah aşkına kendinize Bilim Kurulu demeyin ya bilime ayıp, ne dedikleri belli değil. Bilim Kurulu var, hikaye tamamen. Orada oturanların hiçbirisinin bilimle ilgisi yoktur. İktidar senin kurallarına uymuyorsa izzet-i ikbal ile çekileceksin.

    Oturmuşlar oraya, Bilim Kurulu ayrı, Sağlık Bakanı ayrı yerden çalıyor, Saray ise kaç kişi ölürse ölsün diyor. Kontrolü tamamen kaybetmişler ve devleti yönetemiyorlar. Sadece tek düşündükleri koltukları.

    Peki bu fatura kime çıkıyor? Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. 1 değil 5 yerden, avro üzerinden maaşlarını alıyorlar. Vergi de ödemiyorlar bunlar. Bunların umurunda değil. 100 kişi değil 100 bin kişi de ölse bunların umurunda değil.

    Bunların derdi ben paramı nasıl alacağım, Londra’daki bankalara nasıl yatıracağım. Peki esnafın, manavın, taksicinin durumu… Esnaf kardeşime soruyorum, senin kapandığın dönemde en çok kongreleri kim yaptı? Her 100 metrede bir dükkan kapandığını görüyoruz, geçinemiyor, kirayı ödeyemiyor adam. Saray’dakiler bunu biliyor mu? Bilse ne olur bilmese ne olur onun gözünde esnaf yok ki zaten. Ama esnaf artık eski esnaf değil sana sandıkta hesabını soracak biliyorum.

  • Ali Babacan’dan Abdullah Gül açıklaması: Partimize açık desteği oldu

    Ali Babacan’dan Abdullah Gül açıklaması: Partimize açık desteği oldu

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, partisinin kuruluş aşamasında fikri katkıları olduğunu ve açık destek verdiğini söyledi. Parti kurulduktan sonra Abdullah Gül’le iki kez görüştüğünü ifade eden Babacan, Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı için bugünden bir şey söylemenin doğru olmayacağını, seçim kararı alındığı zaman bu konuların konuşulması gerektiğini belirtti.

    Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Bağlar ilçe kongresine katılmak ve bazı temaslarda bulunmak için Diyarbakır’a geldi. Gazetecilerle bir araya gelen Babacan, bir gazetecinin “Abdullah Gül ismi partinizin kuruluş aşamasında partinizle çok anılıyordu, kendisiyle görüşüyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisinin partinizin cumhurbaşkanı adayı olma olasılığı var mı?” sorusunu yanıtladı. Abdullah Gül’ün partisinin kuruluş aşamasında fikri katkıları olduğunu ve açık destek verdiğini açıklayan Babacan, şunları söyledi:

    “Partimizin kuruluş aşamasında Sayın Gül’ün fikri katkıları oldu, açık desteği oldu ve biz bundan çok mutlu olduk. Ama partimiz kurulduktan sonra kendi karar mekanizmalarını oluşturdu, kendi yapılarını oluşturdu ve tamamen kayıt içi çalışan, gerçek neyse görüntüsü de öyle olan bir siyasi parti olarak şu an yolumuza devam ediyoruz. Sayın Gül’le, partimiz kurulduktan sonra iki defa bir araya geldik ama aile görüşmesi ve ev ziyareti şeklinde. Diğer konular, yani hem ittifak meselesi hem cumhurbaşkanlığı adaylıklarıyla ilgili konular bizim gündemimizde yok. Bu konuları hiç konuşmuyoruz, seçim kararı alınana kadar da hiç konuşmayacağız. Çünkü o günkü şartlar neyi gerektirir, o günkü şartlar neyi getirir, bugünden bir şey söylememiz doğru olmaz. Prensipte de doğru olmaz, işin uygulamasında da doğru olmaz. Biz bu iki konuyu, yani ittifaklar konusunu ve cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunu hiç konuşmuyoruz, seçim kararı alınana kadar da hiç konuşmayacağız.”