Etiket: siyaset

  • Karaca: Bursa’da 8 bin esnaf dükkan kapattı

    Karaca: Bursa’da 8 bin esnaf dükkan kapattı

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Pandemi koşullarında esnaf ve sanatkârların yaşadığı zorlukları gündeme taşıdı

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca 1 Ocak-31 Aralık 2020 tarihleri arasında Bursa’da 3.445 esnaf ve sanatkarın sicil terk, 630 sanatkarın da meslek terk işleminin yapıldığını belirterek, pandemi koşullarında karşı karşıya kalınan tablo çok ağır olmasına rağmen, hükümetin esnaf ve sanatkarımıza ihtiyaç duyduğu desteği vermediğini vurguladı.

    “BORÇ BİRİKTİ, NORMALLEŞME HIZLI OLMAYACAK”

    CHP Osmangazi İlçe Başkanlığı’nın pandemi nedeniyle mağduriyet yaşayan sanatçılar, müzisyenler ve işletmecilerin sorunlarını kayıt almak üzere Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, sanatçı-işletmeci temsilcilerinin anlattıklarının bir rapor halinde CHP Genel Merkezi’ne sunulacağının altını çizen Karaca şunları söyledi:

    “Önlemlerin biraz azalacağı, yavaş yavaş normale dönüleceği söyleniyor ama işletmeler açılsa bile, maç kaldığı yerden devam etmeyecek. Bu insanlar aylardır çalışamıyor, ülke yoksullaştı. Günlük 40 liralarla 50 liralarla geçinilmeye çalışıldı. Bu süreç içerisinde birikmiş borçlar var. Aile dayanışması sayesinde ayakta kalmaya çalışıyor insanlar. Zaten bu ülke büyük bir çöküntü yaşamıyorsa, bunun tek dayanağı aile içi dayanışmadır. Ülke çok ciddi ölçüde ekonomik darboğazda.”

    Karaca, buradaki konuşmasında, sanatçı, müzisyen ve işletmecilerin çektikleri sıkıntıya ilave olarak, Bursa’daki 120 bin esnafın neredeyse yüzde 8’inin pandeminin başladığı dönemden bugüne işyerini kapattığını vurguladı.

    BESOB ÜYESİ KAÇ ESNAF VE SANATKÂR İŞYERİNİ KAPATTI

    CHP İl Başkanı İsmet Karaca, yaptığı yazılı açıklamayla da BESOB üyesi kaç esnaf ve sanatkârın pandemi başlangıcından buyana 2020 sonuna kadar işyerini kapattığına ilişkin detayları kamuoyu ile paylaştı.

    Bursa’da 2019 yılında 3.143 sicil terk ve 630 meslek terk işlemi yapıldığını kaydeden Karaca, bu rakamların 2020’de ise 3.445 sicil terk ve 772 meslek terk olduğunu kaydetti. Çalışanlarla birlikte ele alındığında Bursa’daki yaklaşık 120 bin esnaf ve sanatkârdan toplam 8 bininin dükkan kapatmasının ekonomik anlamda yaşanan sıkıntıyı ortaya serdiğini kaydeden Karaca, aylardır çalışamayan, evine ekmek götüremeyen bu kesimlerin sorunlarını çözecek adımlar hükümet tarafından derhal atılması gerektiğinin altını çizdi.

    ESNAFIN RAHATLAMASI İÇİN, ÖNLEM PAKETİ DİKKATE ALINMALI

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun salgında esnafın rahatlaması için iktidara 17 maddelik bir önlem paketi önerisinde bulunduğunu hatırlatan Karaca, bu taleplerden hiçbirinin yerine getirilmediğini belirterek, hükümetin toplumun bu kesiminin ihtiyaçlarını tümüyle gözardı eden bu hatalı yaklaşımı nedeniyle, esnaf ve sanâtkarın bu krizde çok ağır yara aldığının altını çizdi.

  • 2015 yılında yaşadıklarını anlattı

    2015 yılında yaşadıklarını anlattı

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “7 Haziran 2015’te damadın abisinin televizyonunda bana ‘eşimi aldattığıma’ dair imalı bir iftira atıldı. Buna ben susmadım, çok sert bir tavır, tutum aldım, anında konuştum. Bu kadın milletvekilinin (AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin) ‘Niye zamanında konuşmuyorlar’ dediğini söylüyorum. Bana göre gök kubbeyi aşağıya indirmeye çalıştım. Sonra dördüncü gün sayın Erdoğan beni aradı.” dedi.

    İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemi değerlendirdi.

    MERAL AKŞENER’DEN ÖZLEM ZENGİN’E TEPKİ

    “Bugünlerde AK Parti’nin üst düzey kadroları, milletimize tepeden bakan o çirkin tavırlarını, insanımızı sürekli kutuplaştıran o kirli zihniyetlerini, teker teker dışa vurmaya devam ediyor.” diyen Akşener, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e yönelik olarak, “Bir AK Parti milletvekili, üstelik de, kadın bir milletvekili, çıktı AK Parti’ye göre onurlu kadının tarifini yaptı. Tacize, tecavüze, utanmazlığa maruz kalan kadınlar için, utanmadan, ‘Onurlu kadın bir sene beklemez, ertesi gün şikayet eder’ dedi. Yani bu arkadaş diyor ki; ‘Tacize, tecavüze uğrayan kadın susuyorsa, susmak zorunda kalıyorsa, onursuzdur’, ‘Aradan zaman geçtikten sonra konuşuyorsa, yine onursuzdur’. Milletin vekili olduğunu iddia eden bir insanın sözlerine bakar mısınız?” ifadelerini kullandı.

    Bunun ibretlik olduğunu kaydeden Akşener, “Bu arkadaşların siyaset anlayışında makbul olan liyakat değil, cehalet olduğundan, özellikle, bilmedikleri, anlamadıkları konularda, üst perdeden konuşmayı marifet sayıyorlar. Doğrusunu anlatmak da, mecburen bizlere düşüyor. Bu arkadaşların, bilimle pek ilgileri olmadığını biliyoruz ama psikologlar, araştırmacılar diyor ki; ‘Kadınların yaşadığı travma ne kadar ağırsa, ortaya çıkması da o kadar zordur’, ‘Toplum baskısı ne kadar ağırsa, bu konuları konuşmak da o kadar zordur.’” dedi.

    ‘2015’TE BANA İFTİRA ATTILAR’

    Bir televizyon kanalında 7 Haziran 2015’te kendisine “eşini aldattığına” dair imalı bir iftira atıldığını anlatan Akşener şöyle devam etti:

    “Buna ben susmadım, çok sert bir tavır, tutum aldım, anında konuştum. Bu kadın milletvekilinin ‘Niye zamanında konuşmuyorlar’ dediğini söylüyorum. Bana göre gök kubbeyi aşağıya indirmeye çalıştım. Sonra dördüncü gün sayın Erdoğan beni aradı. Bu arada herkes sustu, içerden bilgi bu, şuradan bilgi. O zaman neyi gördüm biliyor musunuz; Arkadaşlarımız çok üzüldüler ama kadındır, rencide olur mu diye sustular. Benim arkadaşlarım öyle sustu ama diğerleri ise ya doğruysa diye sustu. Sonra dördüncü gün sayın Erdoğan, beni aradı. Uzunca bir telefon konuşması yaptık. Ondan sonra AK Parti’nin içinden insanlar beni aradılar. Fakat sayın Erdoğan’ın aramasıyla beraber o defteri kapatmamı beklemiş bu hanımefendiler, AK Parti bünyesinden bahsediyorum. Bunların yazar, çizer takımının tamamı, ‘Bu Meral Akşener de ne yapmak istiyor. Bu kadar yeter, Cumhurbaşkanı aradı. Bu kadın ne yapmak istiyor? Yeter, sen bir kadınsın, sus’ dediler ve yazdılar. Şimdi kalkıp da tecavüze, tacize uğrayan bir kadının veya çocuğu tecavüze veya tacize uğrayan bir annenin hemen konuşmamasını onursuzluk olarak nitelendiriyorsanız aynaya bakın muhteremler.”

    Herkesin bu açıklıkta konuşamadığını dile getiren Akşener, “Mesela şöyle olmuştu. ‘Çocuğun, oğlun var cinayet işlemesin. Kocan var şunu yapmasın. Abin var böyle olmasın. Uzatma büyütme Meral’ bu da dendi bana. Aileler bile devreye giriyor. Dostlar, arkadaşlar devreye giriyor. Herkes bir sağduyu timsali olarak o kadına ‘sus’ diyor. Susmadığın zaman da çirkeflikle suçlanıyorsun.” dedi.

    Bütün dünyada, kadınlara cesaret aşılayan bir “meToo” hareketi olduğuna işaret eden Akşener, “meToo” hareketinin, toplumun baskısından korkan, binlerce taciz mağduru kadına cesaret verdiğini söyledi.

    Bu hareketin, 10 yıldır, 20 yıldır saklanan taciz olaylarının ortaya çıkmasına vesile olduğunu anlatan Akşener, “Ama tüm bunlar, torunu yaşındaki bir kadın siyasetçiye, sırf kendinden değil diye, ‘vitrin süsü’ diyebilen bir genel başkan ve onun meclis grup başkanvekilinin umurunda bile değil. Ne kadar acı değil mi? Oysa bizlerin görevi, kadınları, uğradıkları felaketlere karşı cesaretlendirmektir. Haklarını aramaları için cesaretlendirmektir. Şikayet edeni onursuz ilan ederek, bir travma daha yaşatmak değildir. Vicdan bunu gerektirir. Ahlak bunu gerektirir. Ve aynı zamanda onurlu siyaset bunu gerektirir.” değerlendirmesinde bulundu.

  • CHP’deki istifalar sonrası dikkat çeken anket

    CHP’deki istifalar sonrası dikkat çeken anket

    CHP’deki istifalara yönelik yapılan bir araştırmada, vatandaşların yüzde 51’i ‘yönetiminden memnuniyetsizlik’ yüzde 21’i ise ‘Muharrem İnce etkisi’ olarak yorumladı. Aynı çalışmada, katılımcılara, istifa eden milletvekillerinin Muharrem İnce’nin kuracağı partiye katılması ile ilgili düşünceleri de soruldu. Yüzde 42,5’i İnce’nin memleket hareketini zayıflatacağını ifade ederken, yüzde 57,5’i ise güçlendireceğini söyledi.

    CHP’deki istifaların kamuoyuna yansımalarını ölçmek için araştırma yapan Areda Survey, ‘CHP’deki Gelişmeler Özel Dosya’ başlıklı bir çalışma gerçekleştirdi. Türkiye genelinde gerçekleşen araştırmada, 2 bin 486 kişiye ‘CHP’den Muharrem İnce’nin kuracağı partiye yeni katılımların olacağını düşünüyor musunuz?’ sorusu soruldu.  Ankete katılanların yüzde 50,3’ü “Hem teşkilat hem vekil düzeyinde olur” dedi.

    KATILIMCILAR ŞİMŞEK’İN MİLİTAN YAKIŞTIRMASINI YANITLADI

    Yaklaşık 2 hafta önce CHP’li Eski Milletvekili Berhan Şimşek’in katıldığı bir programda vali ve kaymakamlara yönelik ‘militan’ ifadeleri hatırlatılan araştırmada katılımcılara ‘CHP’li Berhan Şimşek’in kaymakam ve valiler ile ilgili militan benzetmesine katılıyor musunuz?’ sorusu soruldu. Bu soruya vatandaşların yüzde 32,5’i ‘evet’ yüzde 67,5’i ise ‘hayır’ yanıtını verdi.

    Anketteki bir diğer soru ise, ‘Kemal Kılıçdaroğlu’nun militan söylemini meclis kürsüsüne taşımasını doğru buluyor musunuz?’ oldu. Katılımcıların yüzde 37.8’i ‘evet’ cevabıyla desteklerken, yüzde 62.2’lik kesim ise ‘hayır’ diyerek desteklemediğini bildirdi.

    CHP’DEKİ İSTİFALARININ NEDENİ SORULDU

    CHP’de gerçekleşen istifalara dayanarak ‘Sizce CHP’den istifa eden 3 milletvekilinin istifa sebebi hangisidir?’ sorusuna ise, vatandaşların yüzde 51’i ‘CHP yönetiminden memnuniyetsizlik’ yüzde 21’i ‘Muharrem İnce etkisi’ yüzde 17’si ‘Muhalefete yönelik operasyon’ yüzde 11’i ise, ‘Kişisel siyasi ikbal’ olarak değerlendirdi.

    İSTİFALAR İNCE’Yİ GÜÇLENDİRİR

    ‘Memleket Hareketi’ ile ilgili katılımcılara ‘CHP’den istifa eden milletvekillerinin Muharrem İnce’nin kuracağı partiye katılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?’ sorusu yöneltildi. Soruya vatandaşların yüzde 42.5’i “Muharrem İnce’nin memleket hareketini zayıflatır” derken yüzde 57.5’i ise “Muharrem İnce’nin memleket hareketini güçlendirir” dedi.

    Ankette ‘CHP’den Muharrem İncenin kuracağı partiye yeni katılımların olacağını düşünüyor musunuz?’ sorusu da soruldu. Ankete katılanların yüzde 50,3’ü’ “Hem teşkilat hem vekil düzeyinde olur”, yüzde 23,3’ü “Teşkilat düzeyinde olur, vekil düzeyinde olmaz” yüzde 26,5’i ise “Hiçbir düzeyde olmaz” şeklinde cevap verdi.

  • Bahçeli: MHP yeni anayasa yazım sürecinde vardı

    Bahçeli: MHP yeni anayasa yazım sürecinde vardı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP yeni baştan anayasa yazım sürecine vardır ve çalışmalarına samimiyetle, önyargısız şekilde başlamıştır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın iki ana paydaşı olan MHP ile AK Parti dışındaki partilerin Türk siyasetinde çölleşmenin, içten içe çürümenin yegane failleri olduğunu söyledi. Bahçeli, “Bu partilerin siyasetleri tutsak, filleri tuzak, akılları kiralıktır. Ne dedikleri bellidir, ne de duruşları berraktır. Türkiye gittikçe ağırlaşan, ağırlaştıkça istikametinden sapan bir siyaset sorununun tüm emarelerine muhataptır. Malum partilerin paçaları tutuşmuş gibi kapı kapı dolaşmaları, telaş içinde birbirlerine gidip gelmeleri, kameralar karşında zoraki gülümsemelerle poz vermeleri bugünlerde oldukça sıklaştı ve yoğunlaştı. Doğrusunu isterseniz merak ediyoruz, bayram değil seyran değil, bunların kulağına kimler neyi fısıldadı da ortalığa düştüler? Üçüncü yol arayışları, koltuk kavgaları, çıkar mücadeleleri, yeni ittifak kurma niyetleri, parti içi kaynamalar derken, siyasetin zillet ayağı toz duman içindedir” dedi.

    ‘SİYASİ KORONODAN DOLAYI SOSYAL MESAFE UYGULAMIŞTIR’

    Bahçeli, CHP ile HDP arasındaki görüşme trafiğine dikkat çekerek “HDP heyetinin CHP yönetimiyle görüşmesinden hemen sonra, aşinası olduğumuz müşterek basın toplantısı CHP’nin kurnazlığı nedeniyle yapılamamış, HDP kendi çalıp kendi oynamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla CHP Genel Başkanı, HDP’ye karşı siyasi koronadan dolayı sosyal mesafe koymuştur. Madem basının ve hatta milletimizin karşısına çıkmaya yüzünüz yok, cesaretiniz yok, yüreğiniz yok, o zaman niye görüşüyorsunuz? Arka kapıda buluşmayın, aile fotoğrafına girmekten kaçınmayın, mertseniz, üzerini örteceğiniz bir ayıbınız yoksa çıkın sahneye de boyunuzu görelim, kaç kilo olduğunuzu öğrenelim. Aynı tutumu terörist Demirtaş ile kahvaltıya hazırlanan İP’in başkanından da bekliyor, bunu istiyoruz. Kaçak güreşmeyin, minderden kaçmayın, kıvraklıklar yapmayın” diye konuştu.

    ‘CHP’NİN HDP İLE GÖRÜŞMESİ DEMEK PKK’YLA TEMASI DEMEKTİR’

    Bahçeli, 2023’deki Cumhurbaşkanı adaylarının belli olduğunu belirterek, “Allah’a şükürler olsun ki, saklayacak, gizleyecek, korkacak hiçbir açığımız, hiçbir zaaf veya yanlışımız yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımızla ihtiyaç hasıl olduğunda görüşürüz, konuşuruz, ülke meseleleri hakkında fikirlerimizi paylaşırız. Aramızda pazarlık yok, ihtilaf yok, utanacağımız bir konumuz yok. CHP Genel Başkanı kapalı devre siyaset alışkanlığını terk etmelidir. Dürüst olmalıdır, şeffaf olmalıdır, demokratik olmalıdır, PKK’dan FETÖ’ye kadar terör örgütleriyle arasına duvar örmelidir. HDP’yle CHP ve İP arasındaki yasak ilişkinin bir bedeli de olmalıdır. CHP’nin HDP ile görüşmesi demek PKK’yla teması demektir. Zillet ittifakının görünmeyen ortakları PKK’dır, FETÖ’dür, Sorosdur, rant ve faiz lobisidir. CHP Genel Başkanı son günlerde paniğe kapılmış ve su kaynatmıştır. Üslubu HDP’li bir bölücünün üslubuyla iyice aynılaşmıştır. Buradan baktığımızda CHP ile HDP’yi ayırt etmekte zorlandığımızı, devamlı birbirlerine karıştırdığımızı özellikle ve altını çizerek ifade etmek istiyorum. Buna da hayıflanıyor, üzülüyoruz. CHP savruluyor, bu partinin küçük kuklası İP sallanıyor. Bu gidişle CHP’nin HDP tarafından asimile edilmesi, sömürge partisi haline dönüştürülmesi sanıyorum kaçınılmazdır. Tavsiyem CHP yönetiminin Kandil’e değil Anıtkabir’e bakması, terör örgütlerinden değil Kuvayı Milliye’den feyz almasıdır” ifadesini kullandı.

    ‘ÖĞRENCİ BAŞKA TERÖRİST BAŞKADIR’

    Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara ilişkin “Biz öğrenciyi de biliriz, teröristi de biliriz. Boğaziçi Üniversitesi’nde yasal ve meşru sınırlar çerçevesinde ataması yapılan rektöre itiraz edenlerin ana dinamiği, provokasyon merkezi, saldırı üssü marjinal örgütlerdir. Bir öğrencinin DHKPC ile ne işi olur? ‘Rektör atanması yasal olabilir, ama demokratik değil’ diyenler, kendi fikir ve düşüncenizden başka her görüşe hazımsızlık ve tahammülsüzlük göstermeniz demokrasinin neresiyle bağdaşmaktadır? ‘Katil polis’ demek, mesela İstanbul Kadıköy’de polis otolarını taşlamak, esnafa saldırmak, sivillere sataşmak ifade ve düşünce hürriyetinin neresine sığmaktadır? 1 Şubat’taki olaylarda gözaltına alınan 108 kişiden 101’nin Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgisi ve ilişiği yoktur. Bu 101 kişinin 79’u DHKPC ve TKP-ML örgüt üyesidir. Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’nin evlatlarını serbest bırakın’ diyor. Kendisine göre hava hoş, başkalarının sırtından kurban kesmesi kolay. Muhterem analarımız, çağrımı tekrarlıyorum; Evlatlarınıza siz sahip çıkın. Ne Kılıçdaroğlu’nun eline ne de onun bunun keyfine bırakmayın. Öğrenci başka, terörist başkadır. Dost başka, düşman başkadır. Hain başka, kahraman başkadır. Bunların birbirine karıştırılması felakettir. Öğrencilerimizin haklı, meşru, ahlaki ve hukuki endişelerine kulak vermek elbette görevimizdir. Zira onlar geleceğin Türkiye’sinin mimarları olacaktır” dedi.

    ‘VARSIN KISITLASINLAR, İSTERSE BÜTÜN MESAJLARIMI KALDIRSINLAR’

    Geçen hafta Twitter tarafından bazı paylaşımlara sansür uygulandığını belirten Bahçeli, “Gösterdiğimiz haklı tepkiler, terör örgütlerine yönelik haysiyetli sözlerimiz Okyanus ötesinden cevaplanıyor. Biz teröristlere yükleniyoruz, dijital terör, dijital faşizm, despot nitelikli post truth dönemin elebaşları oklarını bize yöneltiyor. Demokrasiden, haktan, hukuktan, özgürlükten bahsedenler ifade ve düşünce hürriyetine keyfi olarak kast ediyorlar. Geçen hafta Twitter, bazı paylaşımlarıma sansür uyguladı, kısıtlama getirdi. Demek ki çok doğru yoldayız, sözümüz ve tespitimiz çok isabetliymiş. Twitter’in beğenmediği şu mesajımı yeri gelmişken tekrarlamakta fayda mülahaza ediyor ve boyun eğmeyeceğimizi haykırıyorum; Sırtlarını ajanlara, zalimlere, karanlık çevrelere dayamış olanlar evlat değil başı ezilmesi gereken yılanlardır. Yasa dışı eylemleri diğer üniversitelere teşmil etmek için kuyruğa girenler bunun bedelini acıklı şekilde ödemelidir. Görüşüm aynıdır, düşüncem aynıdır, beklentim aynıdır. Nitekim teröristlerin başı ezilmelidir” diye konuştu.

    ‘MHP YENİ BAŞTAN ANAYASA YAZIM SÜRECİNE VARDIR’

    Bahçeli, Anayasa deneyimlerinin 145 yıllık bir mazisi olduğunu belirterek, “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur ve yeni hükümet sistemiyle bu durum zorunlu bir hal almıştır. Parlamenter sistemin izlerini silmek, kalıntılarını temizlemek lazımdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhuna ve dokusuna uygun yeni bir anayasa yazılması geniş bir uzlaşmayla sağlanmalı ve milletimize kazandırılmalıdır. Cumhur İttifakı olarak bu konuda anlayış, hedef ve ilke birlikteliğimiz çok nettir. Bu arada yeniden anayasa yazılmasını ‘ikinci cumhuriyet’ olarak tercüme edenlerin ciddiye alınacak hiçbir yanları olmayacaktır. 2 Şubat 2021 tarihinde yaptığımız yazılı basın açıklamamızla yeni anayasa çalışmalarına bakışımız kamuoyuyla paylaşılmıştır” dedi.

    ‘MHP, YENİ ANAYASA YAZIM SÜRECİNE VARDIR’

    Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin verimli ve yapıcı bir atmosferde geçtiğine vurgu yapan Bahçeli, “Anayasalar, bir ülkenin işleyiş ve ilerleyişinin, toplumun bir arada yaşama iradesinin siyasi ve hukuki belgesi olup değişmeyecek veya yeni baştan yazılamayacak metinler değildir. Canlı ve gelişen dinamik süreçlere tabi olan toplumun, değerlerin, çağın, yönetim yapısının ve zamanın yönüne ve yönelişine uygun olarak anayasaların da değişime uğraması veya yeniden yazılması kaçınılmaz olduğu kadar da doğaldır. Gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte yeni bir anayasa yazılmasının mecburiyet olduğunu göstermektedir. Artık bu bahsi muhkem ve müstesna bir uzlaşma ve demokratik imkanlarla kapatmanın vakti gelmiştir. Her parti yeni bir anayasadan bahsediyor ya da değişmesini öneriyor. O zaman tutarlılık gereği bütün partilerin Anayasa’nın ilk dört maddesine bağlı, vatandaşlık tanımına sadık bir siyasi tutumla bir araya gelmesi milletimizin talep ve beklentisidir. Milliyetçi Hareket Partisi yeni baştan anayasa yazım sürecine vardır ve çalışmalarına samimiyetle, önyargısız şekilde başlamıştır. Unutmayalım ki, kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir” ifadesini kullandı.

    ‘İNFAZIN DURDURUMASINA KARŞIYIZ’

    Bahçeli, gazetecilerin Enis Berberoğlu ile ilgili sorusuna, “Yargıya saygımız var, mahkemenin davayı yeniden görmesini de uygun buluyoruz; ancak infazın durdurulmasına karşıyız. Enis Berberoğlu ile ilgili dokunulmazlığın kaldırılmasıyla alakalı fezleke, komisyon ve Genel Kurul’a geldiğinde de MHP daha önceki tutum ve davranışına uygun olarak dokunulmazlığın kaldırılması yönünde oy kullanacaktır” yanıtını verdi.

  • HDP’den CHP’ye kritik ziyaret

    HDP’den CHP’ye kritik ziyaret

    HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar başkanlığındaki HDP heyeti, CHP’yi ziyaret etti.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve beraberindeki heyeti kabul etti.

    CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek ile CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke eşlik etti.

     

  • İki lider açıkladı: Süreci başlattık

    İki lider açıkladı: Süreci başlattık

    Ali Babacan, “Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık” derken Kılıçdaroğlu bu kararın çok önemli olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, ayrıca siyasetteki “militan” tartışmasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyeti, parti genel merkezinde ağırladı.

    Görüşmede Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek ile Genel Sekreter Selin Sayek Böke eşlik etti.

    Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sorunlarını konuştuklarını belirterek, “Ekonomiden, hukuktan, söylenen hukuk reformundan, dış politikadan, güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ettik, istişarede bulunduk.” ifadesini kullandı.

    Ali Babacan ise Kılıçdaroğlu’na kabul nedeniyle teşekkür ederek, bir araya gelmişken ülkenin sorunlarını da ele aldıklarını dile getirdi.

    ‘ÖNEMLİ BİR AŞAMAYA GELDİK’

    Türkiye’nin çok ciddi hukuk, ekonomi ve dış politika sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:

    “Bütün bunları karşılıklı olarak değerlendirdik. Görüş alışverişinde bulunduk. Bizim ve pek çok partinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili hazırlıkları var. Bizim kendi hazırlığımız önemli bir aşamaya geldi. Fakat bu hazırlığı kamuoyuyla paylaşmadan önce bir mutabakat zemini oluşturmayı önemli görüyoruz. Böyle bir sürecin başlatılmasıyla ilgili yine görüş alışverişinde bulunduk. CHP’nin de önemli hazırlıkları var. Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık. Ülkemizde ciddi bir sistem sorunu var, sistem sorunu kadar yönetim zihniyeti sorunu var. Sistem değiştirmeyle ilgili hazırlıklar son derece önemli. Bunun ilkelerinin, temel esaslarının, vizyonunun belirlenmesi önemli. Böyle bir süreci başlatmayla ilgili karar aldık, ülkemiz için inşallah hayırlı olur.”

    ‘TOPLUMUN YÜZDE 58’İ VAR OLAN SİSTEMDEN MEMNUN DEĞİL’

    Bu kararın çok önemli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu da şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Kamuoyu yoklamalarına göre, toplumun yüzde 58’i var olan sistemden memnun değil, güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyor. Dolayısıyla toplumun önüne bir tablo koymak, ana ilkeleri koymak çok önemli. Bunu partiler olarak bir araya gelip oturup konuşmak, ana ilkeleri belirlemek ve dolayısıyla belli bir uzlaşma kültürünü güçlendirerek toplumun önüne bunları koymak son derece değerli. Kısır çekişmeler değil, kısır tartışmalar değil, uzlaşma ile ülkenin içinde bulunduğu bu açmazları aşmak, Türkiye’yi kendi bölgesinde, dünyada önemli bir konuma getirmek, demokrasiyi güçlendirmek, demokrasi konusunda pek çok ülkeye örnek bir ülke konumuna gelmek için bu çalışmalara ihtiyaç var. Dolayısıyla Sayın Genel Başkanın ve arkadaşlarının önerileri bizim açımızdan da son derece değerli. Hepinizin huzurunda Sayın Genel Başkana ve arkadaşlarına teşekkür ediyorum”

    Bu konuda nasıl bir süreç işleyeceğine yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Belli bir takvim yok. Yetkin arkadaşlar bir araya gelecekler, sadece kendileri değil, akademik dünyadan da bu işin uzmanlarından da yararlanacaklar. Dolayısıyla siz toplumun önüne bir belge koyarken veya ilkeleri koyarken o ilkelerin toplum açısından da kabul edilebilir olması lazım. O çerçevede salt kendimiz belirleyecek ve kamuoyunun önüne koyacak değiliz, geniş bir mutabakat sağlayarak ve işin uzmanlarının da görüşünü alarak belli bir çalışmayı gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.

    ‘MİLİTAN’ TARTIŞMASI

    Kılıçdaroğlu, siyasetteki “militan” tartışmasına yönelik soruya ise “Sözlüğe bakıldığı zaman, militan, belli bir düşünceyi savunan kişi demektir. O düşünce için mücadele eden kişi demektir.” yanıtını verdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bizim burada kastettiğimiz devletin tarafsızlığıdır, vatandaşlarına karşı tarafsızlığıdır. Eğer bir Milli Eğitim Müdürü, İhvan’ın yaptığı hareketi, logosunu arka tarafındaki panoya koyup böyle bir fotoğraf veriyorsa bu kişi devlet memuru değil. Devlet memuru siyasetle uğraşmaz. Valiler, kaymakamlar siyasetle uğraşmazlar. Onlar tarafsızdır, devleti temsil eder, bir siyasi partiyi temsil etmezler. Eğer siz devlet memurlarını belli bir siyasi partinin elemanı haline getirirseniz onu militanlaştırmış olursunuz. O kişi tarafsızlığını kaybetmiş olur.

    Üzerinde özenle durduğumuz nokta budur ve bu konuda çok sayıda örnek var. Sayın Erdoğan’ın ‘bütün valiler dava açsın’ demesi, ‘bütün valiler benim emrimdedir ve AK Parti’nin emrindedir dolayısıyla ben talimat veriyorum, hep beraber dava açın’… Bu ne demektir, bir partinin genel başkanının talebinin bütün valiler tarafından kabul edilmesi demektir. Bunun akılla, mantıkla bir ilgisi var mıdır? Dolayısıyla üzerinde durduğumuz nokta bu. Oturup baksınlar, devleti politize etmesinler. Kamu görevlilerini politize etmesinler. Onlar gelen her vatandaşa yasaların öngördüğü hizmeti vermekle sorumludurlar. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, defterdarı, vergi dairesi müdürü, hiçbir ayrım yapmadan, vatandaşların siyasi görüşüne bakmadan her vatandaşa hizmet etmek zorundadırlar. İşin özü budur.”

  • İYİ Parti’den çiftçiye destek: ‘Zamların sebebi aracılar’

    İYİ Parti’den çiftçiye destek: ‘Zamların sebebi aracılar’

    İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı, Karacabey’in Yeni Sarıbey Mahallesi’nde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile çiftçinin yaşadığı sorunları dile getirdi. İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, çiftçinin zor günler yaşadığını ve borç batağında olduğunu belirterek  “Gıda fiyatlarındaki artışın sebebi üreticiler değil, aradaki aracılar ve simsarlardır” dedi.

    İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, Karacabey’in Yeni Sarıbey Mahallesi’nde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile mutfak ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışa dikkat çekti, üreticinin zor günler yaşadığını söyledi.

    Türkoğlu, “Çağın illeti pandemi ile de mücadele ettiğimiz son bir yıl içinde hem memleket ekonomisi hem de aile ekonomisi tam anlamıyla dibe vurdu. O nedenle vatandaşımız, özellikle temel gıda fiyatlarına zam üstüne zam yapılmasından ötürü haklı olarak dert yanıyordu. Bizler bunu İYİ Parti olarak geçtiğimiz hafta Bursa’da yaptığımız eylemle, ‘Mutfakta Yangın Var’ diye haykırarak Türkiye gündemine taşıdık. Evet marketlerde satılan ürünlerin fiyatları çok yüksek ama bilinmelidir ki; Bu ürünlerin her biri üreticiden, yani sizlerden neredeyse yok fiyata alınıyor. Burada sizlerin huzurunda altını önemle çiziyoruz ki; Market raflarındaki fahiş rakamların sorumlusu asla üretici değildir. Tam tersine bu keyfi zamların failleri bellidir ve kaymağını da çiftçiler değil, o aracılar, simsarlar, tüccarlar vs. yiyor. Onlar alın teri akıtmadan zenginliklerini katlaya dursunlar; gerçek üretici, böylesine zor şartlar altında üretim yapamaz, ekip dikemez hale geldi” dedi.

    ŞARKICIYA ERTELEME, ÇİFTÇİYE HACİZ

    Ülke ekonomisinin kalkınmasının temelinin çiftçiler olduğunun söylendiğini ancak çiftçinin zor günler yaşadığını dile getiren Türkoğlu, “Gel gör ki, üreticimiz ürününü tarlada, traktörünü de Ziraat Bankası’nda, Tarım Kredi Kooperatifleri’nde rehin bıraktı. Borcunu ödeyemez hale gelen çiftçinin ödeyemediği borcuna karşılık da evi, barkı, traktörü, neyi var neyi yok hepsine haciz geldi. Ziraat Bankası çiftçimizin bankasıdır değil mi? Evet öyle. Ama ne yapıyor? Biz söyleyelim; Gidiyor, bilmem ne adalarındaki yandaş şirketinin yatırımına tam 1.6 Milyar $ kredi veriyor!.. Yine gidiyor, ünlü bir şarkıcıya kredi verip borcunu erteliyor!.. Peki çiftçimize gelince ne yapıyor? Tabi ki alacağına şahin olup, borcuna haciz gönderiyor. Bu mudur sizin adaletiniz, bu mudur çiftçinize verdiğiniz değer?” sözleri ile tepkisini dile getirdi.

    ALIN TERİ BOŞA GİTTİ

    Türkiye’de 10 yıldır hububat açığı olduğunu ve bu konuda planlama yapılmadığını dile getiren Türkoğlu, “Buğday ve Mısır Rusya’dan; Pirinç ABD ve Rusya’dan; Kuru fasulye Meksika, Kanada ve Hindistan’dan; Soya Ukrayna ve ABD’den gelmiyor mu? Geliyor. Ayçiçeği yağını Rusya ve Ukrayna’dan ithal etmek ile kalmıyoruz Yüzde 37 ile Dünya Lideriyiz. Oysaki 28 Avrupa Birliği Üyesi’nin yüzde 19 oranında Ayçiçek yağı ithal ediyor Oysa o beğenmedikleri Cumhuriyet Türkiyesi, bir zamanlar dünyanın tahıl ambarı, çiftçi de bugün olduğu gibi rantçıları kölesi yerine, milletin efendisi değil miydi? Geçtiğimiz Cuma günü TMO Ekmeklik Buğday İthalatı ihalesi tekliflerini aldı. Ton fiyatı 302 $ , yani 2.300 TL. Buna bir de 60 $ gümrük vergisi ekleyin, iyi para değil mi? Oysa aynı TMO, Mayıs 2020’de çiftçimizden ekmeklik buğdayın alış fiyatını neden 1.650 TL olarak açıklıyor? Biz şimdi sormaz mıyız; ithalata verdiğiniz parayı, çiftçimizden neden esirgiyorsunuz diye? Tabi o zaman enflasyon yukarı çıkıcak değil mi? Bundan 10 gün önce, 10 TL’ye alınan karnabaharı, tarladan bugün 1 TL’ye alan yok. Sn. Tarım Bakanı Pakdemirli, böyle mi planlama yapıyorsunuz? Çiftçi bu ürünü yetiştirmesi için tarlasını sürdü, gübresini attı, işçiliğini yaptı, sonuç ne? Koskoca bir hiç. Üstelik bütün çabası, emeği, alın teri boşa gitti, olmayan parasını da heba etti.” diye konuştu.

    GÜBRE FİYATLARI UÇUYOR

    Gübre fiyatları konusunda da açıklamalarda bulunan Türkoğlu, fiyatların arttığını dile getirerek, “Bu arada; Geçen yıl ve bu yılki gübre fiyatları arasında afaki bir fiyat artışı da var. Üre Gübresi yüzde 63, Dap Gübresi yüzde 64, Taban Gübresi yüzde 40, Diğer Taban Gübresi yüzde 50 oranında artarken, mazot fiyatları da yüzde 13 oranında zamlandı. Çiftçimizin ürettiği üründe ise neredeyse yüzde bin oranında azaldı. Geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanlığı yetkileri ile 7 gübre firması arasında bir toplantı yapıldı ve fiyatların daha yukarı çıkacağı bildirildi. Karnabahar 15-20 gün içinde toplanamazsa, çiftçimizin ürünü tarlada kalacakmış kimin umurunda? Mart ayında tarlasını yeni mahsul için sürüp ekime hazırlayacak olan çiftçimiz; bu şartlar altında, olmayan parasını, zarar ettiği, iflas ettiği durumdan, ekim yapmadan nasıl kurtaracak? Hülasa; Üreticimizin de tüketicimizin de zarar ettiği bir anlayış ile ekonomimizle birlikte yaşam standartlarımızı getirdiğiniz durum ortada. Çiftçinin yanı sıra; Türkiye’de her gün ortalama 250 esnafımız dükkanına kepenk vurup kapatıyor. Bu şartlar altında 2 kişilik bir ailenin tarım ile üretip geçinmesinin imkan ihtimali yok. Diyorsunuz ki; Siz bırakın tarımı, zaten 3-5 İthalatçımız var ve onlar her şeyi ayağımıza getiriyor. Çiftçi gitsin, fabrikada asgari ücretle çalışsın. Bilinmelidir ki; Çiftçimiz bu hayatta üreterek keyif alıyor. Dedesinden babasından kalan mirasını devam ettirmek istiyor. Bu topraklar 7 düvelle savaşmış çileli insanların ecdadından miras kalmış; Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da ülkemizin kalkınmasına öncülük etmiş topraklardır. Çiftçilerimiz de; Cumhuriyetimizin ve egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan milletimizin efendileridir.” ifadelerini kullandı.

  • CHP, siyasi parti kimliğini giderek kaybetmektedir

    CHP, siyasi parti kimliğini giderek kaybetmektedir

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizzat eski cumhurbaşkanı adaylarının ifadesiyle CHP bugün yalan ve iftira üretim merkezine dönüşmüş durumdadır. Üzüm üzüme baka baka kararır misali bölücü örgütün uzantılarıyla kurmuş olduğu ittifaktan dolayı CHP siyasi parti kimliğini giderek kaybetmektedir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 7’nci Olağan Erzurum ve Erzincan il kongrelerine video konferans ile katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti kadrolarının gece gündüz demeden çalıştığını, ter dökerek mücadele ettiğini söyledi. Erdoğan, milletin AK Parti ile ilk kez 24 saat kapısını kendine açık tutan, derdiyle dertlenen farklı bir zihniyete kavuştuğunu kaydetti. Erdoğan, AK Parti ile vatandaşların devletin her kademesinde dinamik, vizyoner, gayretli bir kadro ile tanıştığını, milleti hakir gören, ‘yobaz’ diyerek insanları aşağılayanların yerini ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ şartıyla hareket eden yeni bir tasavvura bıraktığını belirtti.

    ‘DEMOKRASİMİZE LEKE VURULMASINA MÜSAADE ETMEDİK’

    Erdoğan, “Yeri geldi sokaklarımızı karıştırmak isteyenlere meydan okuduk, bölücü terör örgütünü açtıkları çukurlara gömdük. Darbecilerle 15 Temmuz gecesi göğüs göğüse mücadele ettik. Ama milletimizin emanetine el uzatılmasına ve demokrasimize leke vurulmasına asla müsaade etmedik. 18 yılda girdiğimiz 15 seçimin tamamından alnımızın akıyla çıktık. AK Parti’nin eşsiz başarısının sırrını öğrenmek istemeyenler aynaya bakıp kusuru kendilerinde aramak yerine hep başka yerlere baktılar. Milleti anlamak, uyuşmak yerine ‘Stockholm sendromu’ diyerek milleti aşağıladılar. Anadolu insanına ‘makarnacı’, ‘yobaz’, ‘kömürcü’, ‘göbeğini kaşıyan adam’ dediler. ‘Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi olacak’ serzenişiyle içlerinde biriktirdikleri kini ortaya saçtılar” diye konuştu.

    ‘BUNUN ADI TAM OLARAK BEŞİNCİ KOL FAALİYETİDİR’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, her hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhtarından emeklisine, öğretmeninden askerine toplumun farklı kesimlerini tehdit etmeye başladığını söyleyerek, “Hemen her gün bir CHP yönetici tarafından ülkesi ve milleti için ter dökenler gerekirse vatanı için canını vermeyi göze alan kahramanlara ‘militan’ yaftası vurularak hedef tahtasına konuluyor. Bölücü terör örgütünün şehir eşkıyalarını çukur eylemlerinde aklama yarışına girenler, bugün devletin valisine, kaymakamına askerine ahlaksızca ‘militan’ iftirası atıyor. Milletimizin canına kast eden PYD’li teröristlere gösterdikleri sempatinin onda birini kendi vatandaşlarına, mesela Diyarbakır’da evlatlarının örgütten kurtarmak için nöbet tutan acılı ailelere göstermiyorlar. Bunu adı siyaset değil siyasetsizliktir. Bunun adı tam olarak beşinci kol faaliyetidir. Türkiye’de muhalefetin böyle bir akıl tutulmasına yakalanması Türk demokrasisi adına gerçekten endişe vericidir. Bu iç karartıcı tablo mevcut CHP yönetiminin siyasi tükenmişliğinin en bariz göstergesidir” dedi.

    ‘SİYASİ KİMLİĞİNİ KAYBETMEKTEDİR’

    Erdoğan, CHP Genel Başkanının bu siyasi tükenmişlikle yüzleşmek varken akla hayale gelmedik iftiralarla AK Parti ve Cumhur İttifakına saldırdığını vurgulayarak, “Parti teşkilatlarını sarmış taciz, tecavüz, yolsuzluk skandallarını; nefret söylemini körükleyerek milletin dikkatinden kaçırmaya çalışmaktadır. Bizzat eski cumhurbaşkanı adaylarının ifadesiyle CHP bugün yalan ve iftira üretim merkezine dönüşmüş durumdadır. Üzüm üzüme baka baka kararır misali bölücü örgütün uzantılarıyla kurmuş olduğu ittifaktan dolayı CHP siyasi parti kimliğini giderek kaybetmektedir. İnşallah 2023 seçimleri Türkiye’de CHP’nin rövanşist siyasetinin de tasfiye edildiği yeni bir dönemin müjdecisi olacaktır” ifadelerini kullandı.

    ‘ASIL GÜNDEMEMİZE ODAKLANACAĞIZ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti tarzı siyasetin ortak noktalara odaklanan siyaset tarzı olduğunu, AK Parti’nin milletin tamamının emanetini taşıyan bir hareket olduğunu belirterek şöyle devam etti:

    “Bizim rehberimiz yüz yıllardır bu kutlu davayı nesilden nesile taşıyan ilim hikmet ve gönül erleridir. Bizim yolumuz şehitlerin gazilerin kalbi, ülkesi ve milleti için çarpanların yoludur. Muhalefetin içine düştüğü çıkmaz işimizi kolaylaştırmıyor. Bilakis sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Biz hiç bir zaman muhalefete göre tavır alan, CHP’ye göre politika belirleyen, muhalefetin kifayetsizliğinden medet uman bir parti olmadık. Kuruluşumuzdan itibaren hep kendimizle yarıştık. Kendi projelerimizle yarıştık. Türk siyasetini esir alan vizyonsuzluğa rağmen her gün bu ülke için hayal görmeye ve bunları gerçekleştirmeye gayret ettik. Biz işimize bakacağız. Türkiye için ne yapabiliriz, ona bakacağız. Milletimizin gönlündeki yerimizi nasıl güçlendiririz ona bakacağız. Muhalefeti kendi bunalımlarıyla, kendi sığ tartışmalarıyla kendi Bizans oyunlarıyla baş başa bırakacak asıl gündemimize odaklanacağız. Varsın onlar ahlaksız siyaset yaparak oyalansınlar. Biz vaktimizi ve enerjimizi kendi çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için kullanacağız. Bizler milletin kapısını seçimden seçime çalan, halini hatırını soran bir parti asla olmadık olmayacağız. İlk günkü aşkla heyecanla ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Ulaşamadığımız ve gönlünü kazanmadığımız tek bir vatandaşımız kalmayana

  • Türkiye’de 1 yılda 27 yeni siyasi parti kuruldu

    Türkiye’de 1 yılda 27 yeni siyasi parti kuruldu

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı faaliyette bulunan siyasi parti ve üye sayısı verilerini güncelledi. Listeye göre 2019 yılında sadece 3 parti kurulurken 2020 yılında kuruluşunu ilan eden siyasi parti sayısı 27 oldu. Toplam siyasi parti sayısı da 107’ye yükseldi.

    Yargıtay’ın 11 Kasım 2020’de açıkladığı 11 milyon 49 bin 956 üye sayısını geride kalan iki ayda 107 bin 700 arttıran AK Parti’nin, güncel üye sayısı 11 milyon 157 bin 566 oldu. Açıklanan son sayılarla birlikte, Şubat 2020’de 10 milyon 195 bin 904 üyesi olan AK Parti geride kalan 11 ayda bu rakamı 961 bin 752 arttırdığı ortaya çıktı.

    2018 yılı milletvekili seçimlerinde AK Parti 21 milyon 335 bin oy almıştı. Bu sonuç dikkate alındığında AK Parti’ye oy vermiş her 2 seçmenden birinin parti üyesi olduğu görüldü.

    Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin üye sayısı azaldı

    Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Siyasi parti üye sayılarında Cumhur İttifakı ortağı MHP’de ise AK Parti’nin aksine azalma yaşandı. 11 Kasım 2020’de 492 bin 994 üyesi olan MHP’nin, geride kalan iki ayda üye sayısı 2 bin 886 azalmayla 490 bin 131 olarak kayıtlara geçti.

    CHP’nin üye sayısı düştü, İYİ parti ve HDP’nin arttı

    Ana muhalefet partisi CHP’nin de üye sayılarında geride kalan iki ayda azalma meydana geldi. Kasım 2020’de 1 milyon 252 bin 905 üyesi bulunan CHP’de bu rakam 2 bin 270 azalmayla toplam 1 milyon 250 bin 635’te kaldı.

    2020 yılında 400 bin üye hedefi koyan İYİ Parti ise henüz bu rakama ulaşamadı. 11 Kasım 2020’de 316 bin 319 üyesi olan parti iki ay içerisinde üye sayısını 14 bin 131 arttırdı ve toplam 330 bin 450’ye çıkardı.

    Cumhur İttifakı ortağı MHP liderinin kapanmasını talep ederek hedef aldığı HDP ise geride kalan iki ayda üye sayısını arttırdı. 11 Kasım 2020’de 40 bin 509 üyesi bulunan HDP, 530 yeni üyeyle toplam 41 bin 39’a ulaştı.

    Yeniden Refah Partisi 100 bin barajını geçti

    Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan öncülüğünde kurulan Yeniden Refah Partisi’nin üye sayısı da açıklanan son sayılarla birlikte 100 bini geçti. Kasım 2018’de kurulan partinin Şubat 2020’deki üye sayısı 57 bin 175 iken, Ocak 2021 itibariyle 102 bin 841 oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kayıtlarına göre 2018 yılında 2, 2019 yılında ise 3 yeni siyasi parti kuruldu. Türkiye siyasetine 2020 yılında ise 27 yeni siyasi parti katıldı. Toplam siyasi parti sayısı 107’ye yükseldi.

  • Davuoğlu: Türkiye seçim psikolojisine girmiştir

    Davuoğlu: Türkiye seçim psikolojisine girmiştir

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Ülkenin 2,5 yıl daha aynı zihniyetle yönetilmesi doğru değil. Türkiye seçim psikolojisine girmiştir. Biz hangi dönemde, ne zaman seçim olursa hazırız.” dedi.

    Davutoğlu, partisinin genel merkezinde basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

    Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde yaşananların, 22. yüzyılın düzeniyle ilgili ilk işaretleri ortaya koyduğuna dikkati çeken Davutoğlu, ortak akılla zihnen ve ruhen 22. yüzyıl planlaması yapılması gerektiğini söyledi.

    Dünyada son 1 yılda büyük bir dalgalanma yaşandığını, böyle dönemlerin ülkeleri olumlu ya da olumsuz yönde ayrıştırdığını dile getiren Davutoğlu, “Maalesef son 1 yıla baktığımızda 22. yüzyıla hazırlanan bir Türkiye değil, 90’lara 70’lere dönmüş bir Türkiye görüyoruz.” görüşünü savundu. Davutoğlu, dünyanın insan hakları ve özgürlükler konusunda yepyeni dönüşümler yaşadığını, Türkiye’nin ise 1990’lı yılların mantığı içinde olduğunu öne sürdü.

    Boğaziçi Üniversitesindeki gösterilere de değinen Davutoğlu, “Pandemi dolayısıyla gerekli tedbirleri alırsınız ama akademisyen olarak bir üniversitenin kapısına kelepçe takılması gibi sembolik bir şeyi kabul edemem.” dedi. Davutoğlu, oraya teröristler girmişse, polisin görevinin onları ayırıp öğrencilerin gösteri hakkına saygı göstermek olduğunu kaydederek, “Bana gelen bilgi bu tür halay çekenlerin üniversite öğrencisi olmadığı yönünde. Onlar oraya geldi diye öğrencilerin protestosu haksız mı oluyor, kapıya kelepçe vurmak haklı mı oluyor?” diye konuştu.

    Ekonomiye yönelik eleştirilerde de bulunan Davutoğlu, “Pandemiyi kimse bahane olarak getirmesin, bu kolaycılıktır. Bütün ülkeler pandemiyle karşılaştı ama Türkiye küme düştü. Türkiye, dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında değil.” ifadesini kullandı.

    Gelecek Partisinin konjonktürel bir parti olmadığını dile getiren Davutoğlu, “Türkiye’yi 20. yüzyıla mahkum etmeye çalışanlara karşı Gelecek Partisi, Türkiye’yi 22. yüzyıla taşıma partisidir.” dedi. Davutoğlu, Gelecek Partisinin 10 ayda kongresini yapacak hale geldiğini ve büyük kongresini gerçekleştirdiğini anlattı.

    “Seçime hazırız”

    “Erken seçim” konusuna da değinen Davutoğlu, “Ülkenin 2,5 yıl daha aynı zihniyetle yönetilmesi doğru değil. Türkiye seçim psikolojisine girmiştir. Biz hangi dönemde, ne zaman seçim olursa hazırız.” diye konuştu.

    Bazen şartların seçimi dayattığını ifade eden Davutoğlu, “2,5 yıllık iktidar performansına baktığımda, Cumhur İttifakı’nın içindeki kırılganlığa baktığımda, bu şekilde ülkenin 5 yılı doldurması, psikolojik olarak, ekonomik olarak, siyasi olarak çok zordur.” görüşünü paylaştı.

    Ekonomide takip edilen politika bu şekilde sürerse gelecek aylarda ekonomik daralmanın çok daha fazla olacağını ileri süren Davutoğlu, “2021 yılında seçim olma ihtimali yüksektir.” değerlendirmesinde bulundu.

    Seçimde en güçlü partilerden birisinin Gelecek Partisi olacağını iddia eden Davutoğlu, “Dip dalga ‘Gelecek Partisi’ diyor. Ondan eminiz. Olacak seçime de hazırız.” ifadesini kullandı.