Etiket: soykırım

  • “İsrail kimyasal silah ile soykırım yapıyor”

    “İsrail kimyasal silah ile soykırım yapıyor”

    Başkan Güler, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının trajik sonuçlar vermeye başladığını, hatta savaş suçu olmaktan çıkıp soykırım haline dönüştüğüne dikkat çekti. Başkan Güler, İsrail’in kimyasal silah kullandığına da dikkat çekerek, “İsrail’in Gazze’ye acımasız saldırısı trajik bir sonuç verdi. Şaşırtıcı bir şekilde 4 bin 953 masumun canı haksız yere alındı, aralarında 13 yaş altı 1.342 çocuk, gelecekleri İsrail saldırılarıyla kısa kesildi. Can verenlerin ve yaralıların incelemesi, İsrail’in kimyasal silah kullanımını rahatsız edici bir şekilde ortaya çıkardı. Dünyanın bu ciddi meseleye kulak vermesi çok önemli, çünkü İsrail artık savaş suçları listesine bir karanlık bölüm daha ekledi, kimyasal silahların kullanılması yoluyla masumlara karşı soykırımdan başka bir şey yapmadı” diye konuştu.

  • Soykırımı Bursa’dan takip eden Filistinlilerin feryadı

    Soykırımı Bursa’dan takip eden Filistinlilerin feryadı

    Kimi üniversite eğitimi, kimi ise çalışmak için Bursa’ya gelen Filistinliler, ağızlarından çıkan her sözle adeta dünyaya insanlık dersi veriyor. Kayıplarının haberlerini televizyondan öğrendiğini söyleyen Filistinli bir genç, “Ölüm haberi alacağız diye sabah uyanmaktan korkuyoruz” derken, Bursa Filistin Evi Derneği Başkanı ise “Cennet bize Sina’dan veya başka bir ülkeden çok daha yakın” diyerek, vahşetin boyutlarını gözler önüne seriyor.

    Sivil katliamının durdurulması yönünde dünyadan yükselen çağrılara rağmen İsrail güçleri, günlerdir ayrım yapmadan Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Bebek, çocuk, kadın demeden dünyanın gözü önünde tarihin en büyük katliamlarından birini yapan İsrail, 5 binden fazla insanı öldürürken, 15 binden fazla insanın da yaralanmasına sebep oldu. Amerika ve Avrupa’nın desteğini alarak soykırım suçu işleyen İsrail, hastane, konut, cami, kilise, pazar yeri ayırt etmeksizin Gazze’ye bomba yağdırmaya devam ediyor. Dünya genelinde vatandaşlar nezdinde tepkiler çığ gibi büyürken, kan ve gözyaşı ile yoğrulan topraklardan binlerce kilometre uzaktaki Bursa’daki Filistin Evi Derneği’nde de bölgedeki gelişmeler an be an takip ediliyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da Filistin Evi Derneği’ni ziyaret ederek yakınları şehit edilen Filistinlilere taziyede bulundu. Türk ve Filistin bayraklarıyla donatılan dernek binasında, şehitler için dualar okundu.

    Müslüman dünyası sessiz

    Filistin halkına çok geçmiş olsun dileklerini ileterek baş sağlığı dileyen Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Gazze’de yaşanan insanlık dramının dünyanın neresinde olursa olsun kabul edilemeyeceğini vurguladı. Filistin Devleti’ni tanımadan ve Doğu Kudüs’ün başkenti ilan edilmeden kalıcı çözümün elde edilemeyeceğini kaydeden Başkan Aktaş, “Bunların gözü dönmüş. Kadın, çocuk, cami, hastane, pazar yeri, mülteci kampı her yeri vuruyorlar. ‘İki tane fok balığı buzullarda mahsur kaldı diye’ dünyayı ayağa kaldıranların hepsi sessiz. Hastanedeki patlamayla alakalı sanki teknik bir arıza varmış da bir patlama olmuş, hatta bunu Filistinliler kendileri yapmış gibi bir açıklama yaptılar. Dünya basını da bunu böyle geçti. Müslüman dünyası maalesef genel anlamda konuyla alakalı sessiz. Son günlerde ortaya tepkiler konmaya başlandı ama liderler çok sessiz” dedi.

    Kalıcı çözüm getirilmeli

    Hiçbir Müslümanın hangi dine mensup olursa olsun masum bir vatandaşa işkence yapmayacağını kaydeden Başkan Aktaş, “İsrail ise acımasızca saldırılarını sürdürüyor. Hepimiz biliyoruz ki onların derdi Müslümanlar. Bu yapılan hamlenin Müslümanlara yapıldığını biliyoruz. Zaten içimizi yaralayan da İslam dünyasının gerekli reaksiyonu göstermemesidir. İnşallah en kısa zamanda bu katliam, bu acı dursun ve kalıcı bir çözüm getirilsin. Acı büyük. Ne konuşursak konuşalım şehit edilen çocukları, kadınları, insanları geri getiremeyiz. Bizler 85 milyon nüfuslu bir ülkeyiz. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. 3 tarafımız denizlerle, 4 tarafımız sorunlu ülkelerle çevrili. Bunun büyük bir oyun olduğunu bilmeliyiz. Bu oyunu Türkiye görüyor. Cumhurbaşkanımızın iliklerine kadar bu sorunu hissettiğine eminim ve şahidim” diye konuştu.

    “Cennet, bize Sina’dan daha yakın”

    Bursa Filistin Evi Derneği Başkanı Muhammed Alyazı ise İsrail’in sadece bir gecede 350 hedefi vurduğunu ve 400 Müslümanın o gece şehit olduğunu ifade etti. İsrail’in kullandığı bütün roket, silah ve uçakların Amerika tarafından gönderildiğini anlatan Alyazı, İsrail ve Amerika’nın ortaklaşa Gazze’de Müslümanlarla savaştığını dile getirdi. Gazze’deki acının çok büyük olduğunu, şehit ve yaralı sayısının çok fazla olduğunu söyleyen Alyazı, “Tüm bunlara rağmen Gazze’de moralimiz çok yüksek. Dünyadan sadece iki şey istiyoruz. Dua ve destek. Filistinliler tüm katliama rağmen Gazze’den çıkmayacaktır. Filistinliler, ‘Cennet, bize Sina’dan ve başka ülkeden daha yakındır’ diyor. O yüzden Gazze’de ya şehadet ya da zafer elde edeceğiz. İsrail tarafından atılan fosfor bombası yapılanların yanında çok küçük bir şey. Hastaneleri, okulları, sivilleri, çocukları vurdular. Çocukların savaşla ne ilgisi olabilirdi? Gazze’de yapılanlar, Filistinliler tarafından tek tek kaydediliyor. İnşallah İsrail’e karşı katliam ve soykırım sebebiyle büyük bir dava açacaklardır” dedi.

    “Çocuklar sadece şehadet ve ölüm görüyor”

    Dünyanın farklı farklı ülkelerindeki halklara Filistin’e verdikleri destekten dolayı teşekkür eden Alyazı, “Ancak devletlerden resmi bir destek göremedik. Gazze’yi hükümetler yalnız bıraktı. Gazze şuanda tek başına İsrail’le savaşıyor. Biz onlardan ne insan, ne para istiyoruz. Bizim kendi askerimiz var. Sadece silah istiyoruz. Ukrayna, Karabağ ve Libya’da yapılan silah yardımlarının aynısını istiyoruz. Bizler ancak o zaman hakkımızı alabiliriz. Nasıl alabileceğimizi de biliyoruz. Geçen gece eşimin ailesi de vurulmuş. İki şehidimiz oldu. Eşimin annesi, babası, çocukları ve akrabaları yaralanmış. Haberi aldığımızda kendimi tutmak istedim ama tutamadım. Yaşadıklarımız çok ağır. Oradaki çocuklar ellerindeki oyuncaklarla ‘şehit, şehit’ diyerek oynuyor. Küçük bebekleri kucaklayıp ‘şehit’ diyerek oynuyorlar. O çocuklar neden böyle oynuyor? Çünkü sadece şehadet ve ölüm görüyorlar” diye konuştu.

    “Bu savaş Müslümanlar uyanınca biter”

    İsrail’in birkaç gün önceki gece saldırısında abisiyle birlikte aynı aileden 17 kişiyi şehit veren Filistinli Gazi Aruki, Gazze’deki insanların artık sadece şehadetlerini ve rahmete kavuşmayı beklediğini belirtti. İsrail’in şuan kimseye itibar etmediğini dile getiren Aruki, “Asker, çoluk, çocuk, ev, hastane demeden, ayrım yapmadan herkesi ve her yeri vuruyor. Şiddetli bir saldırıyla acımadan vuruyor. Gazze’de başlayan savaşın ne zaman biteceğini hiç bilmiyoruz. İsrail tek başına hareket etmiyor. Amerika ve Avrupa’nın desteğiyle savaşıyor. Bu savaş ancak Müslümanlar uyanınca biter. Filistin meselesi sadece Filistinlilerin meselesi değildir. Bütün Müslümanların meselesidir. Müslüman olan herkes sorumludur” dedi.

    “İnsanların kaybedeceği hiçbir şey kalmadı”

    Filistinli Muhammed Salih Abdullah Sulayeh ise son saldırılarda dayısını, amcaoğullarını, arkadaşlarını ve yakın çevresindeki birçok insanı aynı anda kaybettiğini söyledi. Ailesinin yaşadığı mahallenin tamamen ortadan kaldırıldığını anlatan Sulayeh, “Hiç bir şey kalmadı. Evler, binalar, çocukken oyun oynadığımız yerler tamamen yok edildi. Harabeye çevrildi. Gazze’deki görüntüleri gördükten sonra insan olan herkesin içi parçalanır. Şuanda kendimi ayakta zor tutuyorum. İnsanın psikolojisi artık kaldırmıyor. Ailemle en son savaşın ikinci gününde görüştüm. Bir daha irtibat kuramadım. Gazze’de su, elektrik, yemek yok. Gece uyuyunca sabah uyanmaktan korkuyorum. Haberlere bakınca ailemden birilerini kaybettiğimi öğrenmekten korkuyorum. Dayılarımdan 14 kişinin şehit olduğunu saat 2’de telefondan haberleri izleyince öğrendim. Keşke Gazze’de olsaydım. Bu kadar eziyet çekmezdim. Ailemin yanında olmak istiyorum. Yeter ki yollar açılsın, durumlar düzelsin ve aileme kavuşayım. Şehadet olursa şehit olurum hiç fark etmez. Zaten insanların kaybedeceği hiçbir şey kalmadı. Filistin’de çocuk da kalmadı. Çocukluk mu var Filistin’de? O kadar zahmet, zorluk ve savaştan sonra tüm çocuklar adam gibi oldu. Gazze sanki kıyamet günü gibi. Orada herkes savaşlarda, çatışmalarda büyüdü. Çocuklar da maalesef adam gibi konuşacak. Şuanda en yüksek ses Türkiye’den geliyor. Bütün Müslümanlara sesleniyorum. Bizim harekete geçmemiz gerekir. Amerika utanmadan İsrail’e destek veriyor. Müslümanlar Gazze’ye gıda, tıbbi malzeme gönderiyor. Amerika bomba gönderiyor” diye konuştu.

    “Ya silah ya kefen”

    Filistinli Musab Aruki, Gazze’de çok sayıda enkaz altında insan bulunduğunu dile getirerek, “Çok sayıda insan yakınlarının nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını bilmiyor. Dünyanın harekete geçmesi için kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor? Gazze’nin ihtiyacı ya silah ya kefen. Başka bir ihtiyacı yok” dedi.
    Ziyaretin sonunda Başkan Alinur Aktaş, şehitler için dua okuyarak Filistinlerin görüş ve düşüncelerini dinledi.

  • Bahçeli’den İsrail’e soykırım tepkisi

    Bahçeli’den İsrail’e soykırım tepkisi

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “İki haftadır Gazze’de zincirleme insani felaketler yaşanmaktadır. Soykırım raddesine ulaşan hunhar saldırılar artık sabır ve tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. 17 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi bombalanmıştır. Maalesef Filistinli masumlar kan revan içindedir. Son 24 saat içindeki İsrail saldırılarında 352 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 7 Ekim’den bu yana 4 bin 385 Filistinli kardeşimiz hayattan kopartılmıştır. Sayıları bin 756’yı bulan çocuk ile bine yakın kadın acımasızca katledilmiştir. Uluslararası toplum Gazze’deki seri ve sürekli cinayetleri tıpkı bir korku filmini izler gibi seyre dalmıştır. Ne bir ses ne de bir tepki söz konusudur. Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın karar ve yaptırım organları kilitlenmiştir. ABD’nin vetosuyla geçici ateşkes ilanı dahi yapılamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’ndan ise hiçbir şey çıkmamıştır. Basit kınama mesajlarından başka sadra şifa hiçbir teşebbüs veya buna dair bir niyet duyulmamıştır. Kahire’de düzenlenen ’Gazze için Barış Zirvesi’nde de şuana kadar bir sonuç çıkmamıştır” ifadelerine yer verdi.

    “Bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması bugünkü karanlıktan çıkışın yegane çaresidir”

    Türkiye’nin bugüne kadar insani, vicdani ve hukuki tezlerini güçlü bir şekilde dünya gündemine taşıyarak akan kanın durması, insani dramların son bulması hususunda açık tarafını devamlı ibra ve ifşa ettiğini belirten Bahçeli, “Sayın Cumhurbaşkanımızın adil ve kalıcı bir barış ortamının tesisi münasebetiyle takdir edilecek diyaloglar içinde olduğu ve samimi diplomasi temaslarında bulunduğu kalbi nasırlaşmamış herkesin malumudur. Ateşkes rejiminin derhal inşasıyla birlikte iki devletli çözüm iradesinin tezahürü; bu suretle başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları dahilinde coğrafi bütünlüğü sağlanmış bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması bugünkü karanlıktan çıkışın yegane çaresidir. Türkiye’nin İsrail-Filistin arasındaki kördüğümün açılması maksadıyla garantörlük teklifi de son derece akılcı, isabetli ve stratejik bir girişimdir. Görüldüğü kadarıyla İsrail-Filistin arasındaki çatışmaların kesilmesi bir yana, tırmanması ve yaygınlaşması hususunda alçak bir tertip ve tezgah kesintisiz ilerlemekte, kategorik olarak işlerliğini muhafaza etmektedir. Elbette bu kanlı ve kahredici süreç böyle gitmemelidir. Dünya kuzuların sessizliğine gömülmüşken, Gazzeli yavru kuzuların ölümüne insanım diyen hiç kimse, hele hele Türk milleti sessiz kalamaz, kalmamalıdır, kalmayacaktır” açıklamasında bulundu.

    “Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır”

    İsrail’in saldırılarının devam etmesi halinde Türkiye’nin süratle devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif ve çok boyutlu diplomatik mücadelesinde de Türk milleti ve tüm inananlar yanındadır” dedi.

  • “Eylemler soykırıma dönüşmektedir”

    “Eylemler soykırıma dönüşmektedir”

    MHP tarafından, ‘2024 Diyar Diyar Anadolu’ sloganıyla gerçekleştirilen Genişletilmiş Bölge İstişare Toplantıları bu kez Kayseri’de düzenlendi. Kadir Has Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıya, MHP Genel Başkan Yardımcıları İsmail Özdemir ve Filiz Kılıç’ın yanı sıra Milletvekili Ahmet Özyürek, Milletvekili Cumali İnce, Milletvekili İbrahim Ethem Sedef, Milletvekili Mustafa Baki Ersoy, Milletvekili Zuhal Karakoç Dora, MYK Üyesi İbrahim Uzun, il ve ilçe başkanları ile ilçe teşkilatları katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan programda Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı.

    “Türkiye’yi girmiş olduğu kararlı istikametten döndüreceklerini zannettiler ancak bunda başarılı olamadılar”

    Burada bir konuşma yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, PKK’nın Türkiye’yi kararlı olduğu istikametten döndürmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını söyleyerek, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasama yılının başlangıcında hain ve katiller sürüsü olan PKK’ya mensup 2 terörist İçişleri Bakanlığımızı hedef alan hain bir terör saldırısı gerçekleştirdi. Bu terör saldırısından hemen önce de Kayseri Develi’de veteriner bir vatandaşımızı şehit ettiler. Allah’a hamd olsun birileri bu terör eylemiyle Türkiye’yi kendi girmiş olduğu kararlı istikamette döndüreceğini zannetti ancak bunda başarılı olamadı. Eylemlerinde hedeflediği ne varsa bu hedefleri gerçekleştiremediler. Bu tarihten çok kısa bir süre sonra da şanlı ordumuz Suriye’de bulunan PKK-PYD terör örgütüne ait alanları artık meşru hedef saydığını ve 3’üncü taraf ülkelerin de bir an önce bu terör örgütünün kontrol ettiği alanlardan uzaklaştırılması çağrısında bulundu. Bu çağrıyı yaptıktan hemen sonra bölgede gerçekleştirilen operasyonlarımızda ABD’ye ait savaş uçakları, teröristlere karşı girişilen mücadelede kullanılan bir SİHA’yı düşürdü. Bu durumun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin orada vermiş olduğu mücadele meşru bir mücadeledir. Gelinen aşamada ABD’nin Suriye’deki varlığının Türkiye’nin milli güvenliği için açık bir milli güvenlik tehdidi olduğu gerçeğini haykırmaktan da geri durmayacağız. Türk milleti her yerde mazlumun yanında olmaya, vatandaşının hakkını hukukunu korumaya, kendi milli güvenliğini tesis etmeye yönelik kararlı duruşunu da sergilemeye devam edecektir haykırışını, Kayseri’den Erciyes’in evlatlarının sesi olarak bir kez daha haykırmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “İsrail’in Gazze’ye yönelik başlatmış olduğu eylemler gitgide bir soykırıma dönüşmektedir”

    Konuşmasında İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmaya da değinen Özdemir, “Hamas ile İsrail arasında yaşanan çatışmalar da bizimle birlikte bütün dünyanın malumu olmuştur. 7 Ekim günü başlayan bu çatışmalarda çok sayıda sivil hedef alınmaya başlanmıştır. 400 yıl Türk sancağı altında, Türk milletinin adaleti ile huzur içerisinde yaşayan Kudüs ve çevresindeki coğrafya bugün ne yazık ki kanla, gözyaşıyla, ölümle ve zulümle anılmaktadır. Bunu kabul edebilecek bir vicdan yeryüzünde yoktur. Ancak bilhassa İsrail’in, sözde terörle mücadele adı altında Gazze’ye yönelik başlatmış olduğu eylemler gitgide bir soykırıma dönüşmekte ve açık bir insan hakları ihlaline, insanlık suçu haline gelmektedir. Bugün Gazze’ye su verilmemektedir. Bugün Gazze’ye elektrik verilmemektedir. Bugün Gazze’ye gıda giriş-çıkışına müsaade edilmemektedir. Bizim buradaki çağrımız, bir an evvel taraflar arasındaki ateşkesin tesis edilmesine yönelik girişimlerin başlatılması ve sonuç alınmasıdır. Bizler Kudüs ve çevresinde; Gazze’de, Orta Doğu’da zulüm dursun, barış iklimi hakim olsun isterken, sözde süper güç olduğu iddiasında bulunan bazı ülkelerin ve özellikle de ABD’nin devlet aklından yoksun, sorumsuz ve hiçbir suretle vicdanla uyuşmayacak tarzda hareketlerini de dikkatle takip ettiğimizi ifade etmek isteriz. Bütün bunlar olurken, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalarda bölgesel bir savaşa doğru evrilme riski taşırken, ABD’nin Doğu Akdeniz’e donanma göndermesinin akılla ve vicdanla bağdaşır bir yanı yoktur. Tam tersine ateşe benzinle gitme girişimdir. İsrail’in gerçekleştirdiği zulümler karşısında herkes sussa biz susmayacağız. Herkes dursa biz durmayacağız. Türkiye olarak mazlumların hak ve hukukunu her şart altında korumaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    MHP’den yerel seçimlerde merkez ilçe vurgusu

    Kayseri merkezde de kendilerine çalışma alanları açmak istediklerini belirten MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy ise, “Bizler 7 Haziran 2015’ten başlamak itibarıyla Kayseri’de çok ciddi başarıların altına imza attık. Akabinde 2018 seçimleri oldu. 2019 yerel seçimleri geldiğinde ise 31 Mart tarihinde Başbuğumuzun ata toprağı olan Pınarbaşı olmak üzere 4 ilçemizde 4 belediyeyi de üç hilalle buluşturduk. Şimdi sıra geldi 2023 seçimlerine. 14 Mayıs seçimlerinde de elimizden geldiğince çalıştık. Cenab-ı Allah yine mahcup etmedi. Kayseri’de yüzde 20 civarı bir oy aldık. 180 bin kişi MHP’ye Kayseri’mizde oy verdi. Allah onlardan razı olsun. Bizler 2019’da Kayseri’de 4 belediye ile temsil ediliyorduk. 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimlerde 180 bin oy almak kaydıyla ve bu oyun oranlamasına baktığınızda yüzde 80’inin merkezde olduğunu gördüğümde dolayısıyla merkezde de temsil noktasında MHP’nin olabileceği hissiyatlarım oluştu. Allah nasip ederse tabi ki sizlerin de desteğiyle, genel başkanımızın takdiriyle Cumhur İttifakı çerçevesinde merkezde de MHP olarak kendimize çalışma alanları açmak istiyoruz. Yani arkadaşlar Erciyes’in zirvesine üç hilali yine dikecek miyiz” diye konuştu.

  • Srebrenitsa’da 30 soykırım kurbanı daha toprağa verildi

    Srebrenitsa’da 30 soykırım kurbanı daha toprağa verildi

    Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tanımlanan Srebrenitsa soykırımında katledilen 30 kurban için bugün cenaze töreni düzenlendi. Kimlik tespitleri yapılan 30 kişi soykırımın yıl dönümünde düzenlenen törenle toprağa verildi. Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törene, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Denis Becirovic, Hırvat üyesi Zeljko Komsic, Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Borjana Kristo, Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt, Karadağ Başbakanı Dritan Abazovic, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bosna-Hersek Reisü’l-uleması Husein Kavazovic, Avrupa Birliği’nin Bosna-Hersek Büyükelçisi Johann Sattler, yerel politikacılar ve Bosna-Hersek ve binlerce ziyaretçi katıldı.

    Törende konuşan Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Denis Becirovic, Boşnak soykırımına ilişkin gerçeklerin anlatılmaya devam etmesi gerektiğini kaydetti. Soykırım hakkında konuşmanın insani ve medeni bir vazife olduğunu vurgulayan Becirovic, “Bizim ülkemizde yaşanan bir iç savaş değil, uluslararası bir silahlı çatışmaydı” dedi. Bugün de siyaset sahnesinde “Büyük Sırbistan” politikasını izleyen ve Bosna-Hersek’in egemenliği ile toprak bütünlüğünü tehdit eden siyasetçiler yer aldığını ifade eden Becirovic, “Bunların yanı sıra Bosna-Hersek Anayasası’nın altını kazıyan ve komşuları silahlanırken Bosna-Hersek’i demilitarize etmeye çalışan politikacılarımız da var. Boşnaklara yönelik soykırımın tekrarlanması yönündeki tehdit bertaraf edilmiş değil. Soykırıma giden süreçte etkili olan faktörler halen mevcut ve tekrar tehdit oluşturuyor” dedi.

    Defnedilen en küçük kurban 15 yaşında

    Bugün defnedilen 30 soykırım kurbanından en genci öldürüldüğünde 15 yaşındaki Elvir Salcinovic oldu. Öldürüldüklerinde çocuk yaşta olanlar arasında ayrıca 17 yaşında öldürülen Semir Djozic ve 16 yaşında öldürülen Mustafa Mekanic ile Esed Klempic yer aldı. Bugün defnedilenlerin en yaşlısı ise öldürüldüğünde 65 yaşında olan Nezir Muminovic oldu.

    Gözyaşları içinde toprağa verildi

    Toplu mezarlardan çıkarılan ve kalıntılar üzerinde DNA analiziyle kimlik tespitleri yapıldıktan sonra ailelerinin rızası alınarak Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilen bazı kurbanların yalnızca birkaç parça kemiği bulunabildi.
    Soykırım kurbanları, Reisü’l-ulema Husein Kavazovic’in kıldırdığı cenaze namazının ardından yakınlarının gözyaşları arasında toprağa verildi.

    Yas ilan edildi

    Bosna-Hersek’te Boşnak ve Hırvatların yoğun olarak yaşadığı Bosna Hersek Federasyonu (FBiH) entitesi hükümeti, 11 Temmuz 2023 tarihini yas günü ilan etti.

    Başkent Saraybosna ile birlikte birçok kentte saatler 12.00’yi gösterdiğinde soykırım kurbanları anısına sirenler çaldı, trafik durdu ve vatandaşlar soykırım kurbanlarına saygılarını ortaya koydu.
    Öte yandan, Bosna-Hersek’te Sırpların yoğun olarak yaşadığı Sırp Cumhuriyeti entitesi, hukuki olarak kanıtlanmış olmasına rağmen Srebrenitsa soykırımını inkar etmeye devam ediyor. Srebrenitsa soykırımından hüküm giyen eski Bosnalı Sırp liderler Radovan Karadzic ve Ratko Mladic, aşırılık yanlısı Sırplar tarafından milli kahraman olarak görülüyor.

  • Biden’dan Putin’e soykırım suçlaması

    Biden’dan Putin’e soykırım suçlaması

    ABD Başkanı Joe Biden, Iowa eyaletine gerçekleştirdiği ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik eleştirilerinin dozunu arttırdı. Ziyarette yaptığı konuşmada ABD’de enerji maliyetlerinin yükselmesini değerlendiren Biden, “Aile bütçeniz, deponuzu doldurma gücünüz, bunların hiçbiri bir diktatörün (Putin’in) dünyanın diğer ucunda savaş ilan edip etmemesine ve soykırım yapıp yapmamasına bağlı olmamalı” ifadesini kullandı.

    “Evet, buna soykırım dedim”

    Biden, ziyaretinin ardından Air Force One’a binmeden önce gazetecilere yaptığı açıklamada da sözlerinin arkasında durdu. “Evet, buna soykırım dedim” şeklinde konuşan Biden, “Putin’in Ukraynalı olabilme fikrini bile ortadan kaldırmaya çalışma çabası giderek daha açık hale geldi” ifadesini kullandı. Biden, “Geçen haftadan farklı, kelimenin tam anlamıyla Rusların Ukrayna’da yaptıklarına dair gün geçtikçe daha da çok kanıt ortaya çıkıyor” dedi. Ukrayna’da soykırım yapılıp yapılmadığına uluslararası düzeyde hukukçuların karar vereceğini söyleyen Biden, “Ama bana öyle görünüyor” şeklinde konuştu.

    Öte yandan daha önce Bucha’daki olayları “savaş suçu” olarak nitelendiren Biden, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerine yönelik ilk kez “soykırım” ifadesini kullanmış oldu.

    Zelenskiy’den övgü

    Biden’ın Putin’e yönelik sert eleştirilerine Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’den de açıklama geldi. Zelenskiy, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Gerçek bir liderin gerçek sözleri. Şimdiye kadar ABD’den gelen yardımlar için minnettarız ve daha fazla Rus vahşetini önlemek için acilen daha fazla ağır silaha ihtiyacımız var” ifadelerini kullanarak bir kez daha silah talep etti.

  • Almanya soykırım yaptığını kabul etti

    Almanya soykırım yaptığını kabul etti

    20. yüzyılın ilk soykırımı kabul edilen ve yüz binlerce Namibyalının Alman sömürgeciler tarafından öldürülmesine ilişkin olarak Almanya ilk kez sorumluluğunu kabul etti. Namibya’ya 1,1 milyar avroluk yatırıma hazırlanıyor.

    Almanya, Namibya’da soykırım yaptığını ilk kez kabul etti. 1904-1908 yılları arasında, yüzbinlerce yerlinin Alman sömürgeciler tarafından öldürüldüğü olaylarla ilgili devlet nezdinde özür dilenirken, Namibya ile ilişkileri geliştirmeye ilişkin adım atıldı.

    1,1 MİLYAR DOLARLIK ÖZÜR

    Almanya, 1884’ten 1915’e kadar Namibya’yı sömürge olarak elinde tutmuştu. Bu yıllarda Alman sömürgeciler tarafından, bağımsızlık mücadelelerini boğmak için yapılan katliamlarda Hereo ve Nama yerlisi yaklaşık 150 bin kişi öldürülmüştü. 1904’ten 1908’e kadar süren katliamlar, toplu infazlar ve çöl sürgünleri de içeriyor.

    Almanya’nın tarihi özrü, yıllardır süren müzakerelerin sonucu olarak iki ülke arasındaki ilişkilerin yumuşaması bekleniyor. Almanya, bu amaçla Namibya’ya 1,1 milyar avroluk yatırım yapma sözü verdi.

    Bu yatırım 30 yıl süre boyunca öncelikle Herero ve Namaların yaşadığı yerleşim yerlerindeki projelerde kullanılacak. Almanya’nın finanse edeceği projeler arasında toprak reformu, tarım, tarımsal altyapı, su tedariki, meslek eğitimi gibi alanlar bulunuyor.

    ORTAK BİR GELECEK İÇİN

    İki ülke arasında beş yılı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerin sonucunu Almanya Dışişleri Bakan Heiko Maas kamuoyuyla paylaştı. Maas “Namibya ile ortak tarihimizin en karanlık bölümünü ortak bir biçimde ele alma konusunda uzlaşmaya varabildiğimiz için memnun ve müteşekkirim” dedi. Maas “Suçun tanınması ve özür dilememiz suçun aydınlatılması ve ortak bir biçimde geleceği şekillendirmemiz açısından önemli bir adım” diye konuştu.

    Ölen yüzlerce kişinin kafatasları, antropologların ‘Avrupalıların üstünlüğünü kanıtlama araştırmaları’ için Almanya’ya gönderilmişti. Söz konusu araştırmalarda, Almanya’nın diğer eski sömürgeleri Kamerun, Tanzanya, Ruanda ve Togo’dan çok sayıda kafatası da incelendi. Almanya, iki yıl önce araştırmalarda kullanılan 25 kafatasını bir kilisede düzenlenen törenle Namibya heyetine teslim etmişti. Almanya ile Namibya arasında 2015’ten bu yana resmi özür ve tazminat için müzakereler yürütülüyordu.

    FRANSA’DAN SONRA ALMANYA

    Geçtiğimiz günlerde Fransa da Ruanda soykırımına ilişkin benzer bir girişimde bulundu. Doğu Afrika ülkesi Ruanda Soykırımı’nın 27’nci yıldönümünde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkeye ziyarette bulanarak ülkesinin soykırımdaki sorumluluğunu kabul etti. Macron, resmi ziyaret için gittiği Ruanda’da Soykırım Anıtı’nda yaptığı konuşmada, “Sorumluluklarımızı tanımaya geldim” dedi.

  • Kanada, Çin’in Uygurlu Türklere yönelik uygulamalarını ‘soykırım’ olarak tanıdı

    Kanada, Çin’in Uygurlu Türklere yönelik uygulamalarını ‘soykırım’ olarak tanıdı

    Kanada’da, Çin’in Uygurlara yönelik uygulamalarını ‘soykırım’ olarak tanımlayan yasa onaylandı.

    Kanada’da milletvekilleri, muhalefetteki Muhafazakar Parti tarafından Çin’in Sincan’daki Müslüman Uygurlara karşı uygulamalarını soykırım olarak tanımak için sunulan bağlayıcı olmayan önergeyi onayladı. Öte yandan Dışişleri Bakanı Marc Garneau, oylamanın ardından yaptığı yazılı açıklamada “Keyfi gözaltı, siyasi yeniden eğitim, zorla çalıştırma, işkence ve zorla kısırlaştırma gibi Sincan’daki insan hakları ihlallerine ilişkin korkunç raporlardan derinden rahatsız olmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Srebrenitsa mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Srebrenitsa mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen ve en az 8 bin 372 Boşnak sivilin acımasızca öldürüldüğü Srebrenitsa soykırımının 25. yılı dolayısıyla video mesaj yayımladı.

    https://youtu.be/p777XpDhykQ

  • Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’da 2’nci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa Soykırımı’nın 9 kurbanı daha bugün defnedilecek.

    Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da, 1995 yılının Temmuz ayında yaşanan soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 9 soykırım kurbanı, Potoçari Anıt Mezarlığı’nda kılınacak cenaze namazının ardından ebedi huzura kavuşacak.

    Cenaze namazı öncesinde ise aralarında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu birçok dünya liderinin, soykırımın 25’inci yıl dönümü dolayısıyla gönderdiği görüntülü mesajların gösterileceği anma programı yapılacak.

    Bu yıl defnedilecek soykırım kurbanlarının en genci öldürüldüğünde 23 yaşında olan Salko İbisevic, en yaşlısı ise 70 yaşında öldürülen Hasan Pezic olacak.

    Toprağa verilecek diğer kurbanlar ve yaşları ise şöyle:

    “Sead Hasanovic (24), Alija Suljic (26), Hasib Hasanovic (25), Zuhdija Avdagic (48), Bajro Salihovic (52), İbrahim Zukanovic (54), Kemal Music (27).”

    Potoçari Anıt Mezarlığı’na bugüne kadar 6 bin 643 soykırım kurbanı defnedilirken, bugünkü cenaze töreninin ardından bu sayı 6 bin 652’ye yükselecek.

    Srebrenitsa’da ne oldu?

    Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

    Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar ise toplu mezarlara gömüldü.

    Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.