Etiket: sporhaber

  • Gara’da 9 terörist öldürüldü

    Gara’da 9 terörist öldürüldü

    MİT ve TSK’nın Irak’ın kuzeyindeki Gara’da gerçekleştirdiği ortak operasyonda 9 PKK/KCK’lı terörist etkisiz hale getirildi.

    Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, MİT ve TSK tarafından Gara’da ortak operasyon düzenlendi.

    Operasyonda, 9 PKK/KCK’lı terörist etkisiz hale getirildi.​​​​​​​

    Fırat Kalkanı bölgesine saldıran 8 terörist etkisiz hale getirildi

    Milli Savunma Bakanlığı, Fırat Kalkanı bölgesine havan ve ÇNRA atışlarıyla saldıran PKK/YPG’li teröristlere ateş destek vasıtaları ile karşılık verildiğini duyurmuştu.

    Yapılan açıkmaya göre, saldırıyı gerçekleştiren 8 terörist etkisiz hale getirilmiş kullandıkları araçlar da imha edilmişti.

  • Kılıçdaroğlu’ndan İBB’ye teftiş açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan İBB’ye teftiş açıklaması

    İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) başlatılan teftişe ilişkin konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, ”Belediye başkanının MİT’i mi var? İstanbul’da seçimi kaybetmeyi hazmedemediler” dedi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açığa alınma olasılığı olup olmadığı sorusuna da yanıt veren Kılıçdaroğlu, müfettişin öyle bir rapor veremeyeceğini belirtti.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

    İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) başlatılan teftişe ilişkin konuşan CHP lideri, belediyelere alınan tüm personelin iyi hal belgelerinin savcılıklar tarafından verildiğini belirtti.

    ”BELEDİYE BAŞKANININ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MI VAR?”

    Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    ”İstanbul’da seçimi kaybetmeyi hazmedemediler. Belediye başkanının MİT’i mi var? Belediyeler işe alımı adli sicil kaydı ile yapıyor, kaydı belediye mi veriyor? Normalde ilgili kamu kuruluşu, ‘Şu kişinin, şu nedenle istihdamı sakıncalıdır’ diye uyarılır.”

    EKREM İMAMOĞLU AÇIĞA ALINIR MI?

    İktidarın gündemi değiştirmek istediğini belirten CHP lideri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açığa alınma olasılığı olup olmadığı sorusuna ise ”Müfettiş öyle bir rapor veremez” yanıtını verdi.

  • Fiyatı 30 TL’den 200 TL’ye yükseldi

    Fiyatı 30 TL’den 200 TL’ye yükseldi

    Dolar kurunun yükselişe geçmesi ve Brezilya’da yaşanan don olayı kahve fiyatlarını uçurdu. 2021 yılının başında 30 TL olan kahvenin kilogram fiyatı, Aralık ayına gelindiğinde 200 TL’yi buldu. Artık 100 gramlık paketler yerine 50 gram olarak da satılmaya başladı.

    Üretildiği ülkelerde yaşanan don olayları, pandeminin getirdiği doğrudan ve dolaylı sıkıntılar, kahve fiyatlarını yükseltti. Bu etkenlere tüketimin ve taşıma maliyetlerinin artması da eklenince, 2021 yılının başında 30 TL olan kahvenin kilogram fiyatı, Aralık ayına gelindiğinde 200 TL’yi buldu. Eskişehir’de esnafın kahve fiyat tarifelerinin yazılı olduğu pano da bu zamlara ayak uydurdu. Esnaflar, tarifelerine eskiden minimum 100 gramlık kahvenin fiyatını yazarken, şimdi 50 gram fiyatını da ekledi.

    Eskişehir’de kahve satışı yapan esnaf Muhammed Arslan, yaklaşık 6-7 aydır kahvede fiyat artışının yaşandığını kaydetti. Fiyatların daha da artacak gibi gözüktüğünü ifade eden Arslan, “Satışı 50 grama kadar düşürdük, inşallah gramaj olarak daha aşağı düşmez. Bu kadarlık bir miktardan aşağı yukarı 6-7 fincan kahve çıkar. Vatandaş doğal olarak şaşırıyor, ama yapacak bir şey yok. Kahveye don vurduğundan dolayı süreç bu şekilde en az 4-5 ay daha böyle gidecek. Doların düşmesi biraz daha fiyatların artmamasını sağlar” sözlerini kullandı.

    DON OLAYI TALEP ARTIŞI VE NAVLUN ÜCRETLERİ FİYATLARI ARTTIRDI”

    Kahve fiyatlarındaki sadece doların etken olmadığını, arz talep olayına göre de değiştiğini belirten aktar Koray Özkılıç, şu andaki yükselişin sebebinin dolardan ziyade, kahvenin çıktığı yer olan Brezilya’da ağaçların don görmesi ve dolayısıyla ürünün az olmasından kaynaklandığını ifade etti. Yeni ürünün en yakın Mart’ın sonunda veya Nisan’da Türkiye’ye gelebileceğinin öngörülmesinin de fiyat artışının bir sebebi olduğunu dile getiren Özkılıç, “Maalesef küresel bazda Çin’den, Brezilya’dan Endonezya’dan Türkiye’ye gelen bir konteynerin taşıma maliyeti 5 bin dolar gibiyken, şu an bu fiyat 20 bin dolara kadar çıkmış durumda. Aşırı şekilde tüketimin artması ve malın taşınmasındaki ücretin çoğalmasından kaynaklanan fiyat artışı yaşanıyor. Navlun fiyatı arttı. Yüzde 200-300 artış ister istemez ürünün maliyet fiyatına yansıyor. ‘Kahve fiyatları 200 TL’yi geçecek’ diye daha önce de belirtmiştik. İnşallah Mart’ın sonuna kadar 200’ü geçmeden yeni ürüne kavuşuruz” diye konuştu.

    “PAKET KAĞITLARIN DA MALİYETİ YÜKSELDİ”

    Direkt üründen ziyade diğer maliyetlerin de kahve fiyatları üzerinde etkisi olduğunu vurgulayan Özkılıç, “Göz ardı edilmemesi gereken bir nokta da kullandığımız, ürünün hava almasını engelleyen alüminyum paket kâğıtların da fiyatlarının artması. Örneğin 30-35 TL iken şu anda 100 TL’ye kadar arttı. Bu da ürün fiyatının artmasına neden oldu. Çünkü kahveyi çektiğin zaman hemen ikram etmiyorsun, mecburen 100, 200 gramlık paketlere koyuyorsun. Bu da bir etken” dedi.

  • Bursa’da fahiş fiyat denetimleri sürüyor

    Bursa’da fahiş fiyat denetimleri sürüyor

    Bursa İnegöl Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, dövizdeki yükseliş sürecinde yapılan fahiş fiyat denetimlerini kurdaki düşüşle birlikte arttırarak sürdürüyor. Bu kapsamda market ve pazarlarda fahiş fiyat ve tarifesiz-etiketsiz ürün satışı ile raf ve kasa fiyatı arasındaki farklılıklar, aldatıcı etiket ve fiyat düşüşü olmayan ürünlerle ilgili sıkı denetimler sürüyor.

    İnegöl Belediyesi, ilçe genelinde fahiş fiyat ve tarifesiz-etiketsiz ürün satışına karşı denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Zabıta Müdürlüğüne bağlı ekipler 7/24 sahada market ve pazarlara yönelik sıkı denetimler gerçekleştirirken, İnegöl Belediyesi bu denetimlerle vatandaşların mağduriyetinin önüne geçilmesini hedefliyor.

    FİYAT OYUNUNA TAVİZ YOK

    Zabıta ekipleri, işletmelerin ürünlerini fahiş fiyattan satarak vatandaş üzerinden haksız kazanç elde etmemesi adına yoğun mesai harcıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde 30 işletmeye cezai işlem uygulanmış ve Ticaret İl Müdürlüğüne sevk edilmişti. Özellikle döviz kurlarındaki düşüşle beraber denetimlerini daha da sıklaştıran Zabıta ekipleri, 11 işletmeye raf ve kasa fiyatı arasındaki farktan, 7 işletmeye de etiketsiz ve aldatıcı etiketten idari yaptırım uyguladı. Ayrıca fiyatlarında düşme olmadığı tespit edilen temel gıda ağırlıklı 16 kalem ürün için ilgili işletmelerden savunma istenirken, evraklarının da değerlendirilmek üzere Ticaret İl Müdürlüğüne sevk edileceği ifade edildi.

  • Süt neden pahalı? Sebebini açıkladı

    Süt neden pahalı? Sebebini açıkladı

    Türkiye Tarımsal Süt Üreticileri Merkez Birliği (TSÜMB) Başkanı Tevfik Keskin, süt üreticiden markete gidene kadar arada çıkan farkın, market ve sanayiciye sorulması gerektiğini belirterek, “Sütün üreticiden çıktıktan sonra markette bu kadar pahalıya satılmasının tek nedeni aracılardır. Biz örgüt olarak tamamen şeffafız. Herkes şeffaf olsun, sonuç itibarıyla bu ülke bizim. Herkes bizim gibi olursa fiyatlar bu seviyelere gelemez” dedi.

    TSÜMB Başkanı Tevfik Keskin, Türkiye’de kayıtlı olarak yılda 11 milyon ton süt üretimi olduğunu, genelde ise 20 ile 23 milyon ton süt üretimi yapıldığını söyledi. Artan süt fiyatlarında üreticiden markete gidene kadar aradaki fiyat farkının marketler ve sanayiciye sorulması gerektiğini belirten Keskin, “Arada kimler varsa onlara sormak lazım. Biz bunu hesaplamaya başladığımızda diğer herkes üreticinin hesabını yapar. Biz kendi hesabımızı yapıyoruz. Devlet de bizim hesabımızı yapıyor ama süt bizden çıkınca serbest piyasa ekonomisine dahil oluyor. Ondan sonra ise herkes bildiği istediği gibi bunu satıyor. Arz talep dengesi içinde gidiyor. Tabi ki bunların matematiksel bir hesabı vardır. Bu kazanca bakıldığı zaman üretici ne kazanıyor? Aradakiler ne kazanıyor? Bunu çok dikkatli bir şekilde yetkililerin kontrol etmesi gerekiyor. Üreticinin soğutma, yem maliyetleri ortada. Süt bizden çıktıktan sonra süt sanayicileri olsun, marketler olsun, arada kimler varsa bunlara bakmak lazım. Sütün üreticiden çıktıktan sonra markette bu kadar pahalıya satılmasının tek nedeni aracılardır. Bizim üreticiler olarak açtığımız marketimizde sattığımız ile diğer zincir marketlerin ürünlerinin fiyatlarını bir karşılaştırın ve fiyat farkını gözünüzle görün. Biz örgüt olarak tamamen şeffafız. Herkes şeffaf olsun, sonuç itibarıyla bu ülke bizim. Herkes bizim gibi olursa fiyatlar bu seviyelere gelemez. Üretici de sanayici de marketi de herkesin açık şeffaf olması lazım. Birbirimize güvenip inanmamız lazım” diye konuştu.

    ‘DESTEKLEME VERİLMEZSE KAYIT DIŞI ARTIYOR’

    Üreticiye destek verilmesini isteyen TSÜMB Başkanı Keskin, “Destekleme tek başına üreticiye veriliyormuş gibi gözükmesin. Eğer destekleme verilmezse kayıt dışı artıyor. Burada devlet de kazanıyor. Üretici fatura kesmediği zaman zincirleme bunun etkenleri büyüyerek devleti de zarara sokmaktadır. Desteklemenin artması üreticiyi mutlu ediyor, biz bunu zaten istiyoruz ama devlet de kazanıyor burada. Devlet nasıl kazanıyor? Kayıtsızlığı önleyerek kazanıyor. Kayıt altına aldığı her üreticiden devlet katma değer kazanıyor. Devlet üreticiyi kayıt altına aldığı zaman verdiği desteklemelerden bile daha karlı çıkar hatta desteklemeyi ne kadar artırırsak devlet o kadar kazançlı çıkıyor. Buna da dikkat edip göz önünde bulundurmak lazım. Kayıtsız üreticiler devleti, herkesi etkiliyor. Sanayiciyi de marketleri de etkiliyor. Kayıtsızlık bilhassa kurumsal sanayicileri çok etkiliyor. Rekabet piyasasını ortadan kaldırdığı için rekabet edemiyorsunuz. Örneğin; biz kurum olduğumuz için kayıt dışı satış yapamıyoruz. Hesabımız kitabımız ona göre oluşuyor. Merdiven altı tabir ettiğimiz firmalar, fatura kesmiyor KDV ödemiyor, zincirleme tüketiciye gelene kadar bir kayıp oluşuyor. Kurumsal sanayiciler de bununla rekabet edemiyorlar” dedi.

    ‘SÜT KALİTEMİZ ÇOK İYİ’

    Türkiye’de kaliteli süt üretildiğini ve Avrupa standartlarında çiftliklerin bulunduğunu söyleyen Tevfik Keskin, birlik olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın desteğiyle küçük üreticinin de hakkını korumak için süt analizleri desteği vermeye başladıklarını söyledi. Keskin, şöyle konuştu:

    “Çiftlikler kalitesine göre sütünü pazarlıyorlar. Tarımsal ürünlerin tamamında ürünler kaliteye göre fiyatlandırılır ama sütte böyle bir şey yoktu. Sütünü nasıl istersen öyle pazarlayabiliyordun. Ticaretine kimse karışmıyordu ama şimdi ufak aile işletmeleri dediğimiz işletmelerin bu yağ ve protein payını devlet belirlemeliydi. Bakan beye bunu iletince bakan bey de kabul etti. Talimatını verdi ve şimdi bu prosedüre başladık. Destekle birlikte şu anda analizleri yapıyoruz. Ülkedeki sütün protein ve yağ oranlarını tespit etmiş oluyoruz. Bu hem üretici hem de satıcı açısından çok önemli. Sanayiciye hangi değerlerde süt verdiğimiz ortaya çıkmış oluyor. Önceden süt satıyordun ama sattığın sütün değerlerini bilmiyordun. Böyle bir ticaret olur mu? Olmaması lazım. Büyük işletmeler çiftlikler bunu yapıyorlar. Biz bunu yapamıyorduk. Böyle bir teşvik de yoktu. Tek taraflı olarak biz bunu yapmaya kalkıştığımızda zorlandık. Biz de bakanlık yoluyla örgütlenerek bu kalite çalışmasına başladık. Ülkenin süt kalitesini çıkarmış oluyoruz. Biz burada sanayiciye üreticinin sütünü pazarlarken hangi değerlerde olduğunu bilmem lazım. Ben bunun hangi değer olduğunu bilmezsem sanayiciye karakucak satış yapmış olurum. Bunu artık ortadan kaldırmış oluyoruz. Bu sistemle beraber ülkemizin sütünün kaliteli olmuş olduğunu göstermiş olacağız.”

    ‘TÜRKİYE’DE SÜT İÇİMİ DÜŞÜK’

    Türkiye’de süt içiminin düşük ancak yoğurt, peynir ve ayran gibi diğer ürünlerin tüketiminin ise iyi olduğunu kaydeden Tevfik Keskin, “Süt içme kapasitesi bizde ülke olarak biraz düşük. Süt içmeyi ülke olarak çok seven bir toplum değiliz. Sütü daha çok peynir, yoğurt ve ayran şeklinde tüketiyoruz. Avrupa ile kıyasladığımızda içme sütü olarak biraz düşük kalıyoruz. Süt ürün ve mamullerini kıyasladığımızda Avrupa’dan hiç de aşağı kalır yanımız yok hatta daha fazla süt ürünü tükettiğimizi bile söyleyebilirim. Bizim vatandaşımız peyniri seviyor, tereyağını seviyor, ayranı seviyor. Bu şekilde süt tüketimi bizde daha çok fakat içme sütüne biraz daha fazla ağırlık verirsek çocuklarımızı süt içmeye alıştırır, teşvik edersek hem sağlık açısından geleceğimizin teminatı çocuklarımızın daha sağlıklı büyümeleri açısından bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tüketimi yetersiz olarak görüyoruz. Bunun için çalışmalarımız sürüyor” dedi.

  • Torununun bebeğinin babası çıktı

    Torununun bebeğinin babası çıktı

    İstanbul Bahçelievler’de torununa cinsel istismarda bulunarak hamile bırakan 73 yaşındaki Durmuş O.’ya, 30 yıl hapis cezası verildi. 8 yaşından beri cinsel istismara uğradığı belirlenen 16 yaşındaki D.O.’nun doğan bebeğinin DNA’sı, Durmuş O. ile yüzde 99,99 eşleşti. Durmuş O. hakkında diğer torununa da cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle ayrı bir iddianame düzenlendi. Durmuş O.’nun torunlarını lunaparka göndermeme tehdidiyle istismar ettiği tespit edildi.

    8 YAŞINDAN BERİ İSTİSMARA MARUZ KALDI

    Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık dede Durmuş O. SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya taraf avukatları ile mağdur kızın anne ve babası da katıldı. Duruşmada mahkeme başkanı dava dosyasına ulaşan Adli Tıp Kurumu raporunda mağdur kızın olay nedeniyle ruh ve beden sağlığının bozulduğuna dair raporu okudu. Duruşmada beyanda bulunan mağdur avukatı, D.O.’nun 8 yaşından beri cinsel istismara maruz kaldığını belirterek, “DNA raporunda da bebeğin babası olduğu aşikardır. Biz bu durumda en ağır ceza ile cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

    Söz verilen sanık Durmuş O. ise suçlamaları kabul etmeyerek, “Bunu mal mülk için yapıyorlar. Bana iftira atıyorlar” ifadelerini kullandı.

    30 YIL HAPİSLE CEZALANDIRILDI

    Sanık savunmasının ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme sanık Durmuş O.’nun ‘öz torununa cebir ve tehdit ile zincirleme şekilde cinsel istismar’ suçundan 30 yıl hapis ile cezalandırılmasına karar verdi.

    DİĞER TORUNUNA İSTİSMARDAN DA YARGILANACAK

    Dede Durmuş O. hakkında diğer torunu olan K.O.’ya (18) 5 yaşından 11 yaşına kadar cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ayrı bir iddianame düzenlendi ‘Çocuğa karşı cinsel istismar’ suçundan hazırlanan iddianame kapsamında ifadesi alınmak istenen Durmuş O., bu olayda da susma hakkını kullanmak istediğini söyleyerek savunma yapmadı.

    İDDİANAMEDEN

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 2013 ile 2021 yılları arasında Bahçelievler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede mağdur D.O.’nun 15 Ocak 2021 günü karın ağrısı şikayeti ile hastaneye gittiği ve yapılan muayenede mağdurun 32 haftalık gebe olduğunun tespit edildiği belirtildi. 16 Ocak 2021’de mağdurun doğum yapması üzerine olaya ilişkin soruşturma başlatıldığı da iddianamede aktarıldı. D.O. soruşturma kapsamında Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan beyanında, aynı binada oturan dedesinin 8 yaşından beri kendisine tecavüz ettiğini söylemişti. İlk olayın kendisi 8 yaşındayken yaşandığını dile getiren D.O. “Kuzenim ile lunaparka gitmek istedik. Dedem ‘o şeyi yaparsanız götürürüm’ dedi. Kuzenimin üzerine çıkarak cinsel davranışlarda bulundu. Bana da dokundu. Ben istemeyince sinirlenerek gitti. Akşam vakitlerinde beni çağırırdı. Bazı günler o evde kalırdım. Babaannem olduğu günlerde o uyuduğunda kapıyı kapatıp yapardı. Anneme ve babama söylemekle tehdit edip ‘annene söylerim, babana söylerim, öğrendikleri zaman evden kovulursun’ diyerek zorluyordu. Bu olaylar neticesinde doğum yaptım. Şikayetçiyim” demişti. Sanık Durmuş O. ise susma hakkını kullandı. İddianamede yer verilen Adli Tıp Kurumu raporunda mağdurdan doğan bebeğin biyolojik babasının yüzde 99,99 dede Durmuş O. olduğunun tespit edildiği ifade edildi. İddianamede dede Durmuş O. hakkında ’12 yaşından küçük mağdura karşı cebir ve tehdit ile zincirleme şekilde cinsel istismar’ suçundan 35 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.

  • 200 tonluk tekne karadan yürütüldü

    200 tonluk tekne karadan yürütüldü

    Bursa’nın Karacabey ilçesinde bir atölyede imal edilen 200 tonluk dev balıkçı teknesi karadan yürütülüp sahile taşındı. 1 vinç, 3 kepçe ve 3 traktörün yanı sıra 40 kişilik ekiple yapılan çalışma ile dev tekne, adeta santim santim itilerek balıkçı limanına çekildi. Burada ilave parçaları da monte edildiğinde tekne, 33 metre uzunluğunda ve 16 metre genişliğinde olacak. Bu görüntü “Ulubatlı Hasan’ın memleketi Karacabey’de İstanbul’un Fethi yeniden canlandırıldı” benzetmesine sebep oldu.

    Kurşunlu Mahallesinde Gökmen Civelek’e ait atölyede yapılan dev balıkçı teknesi, tıpkı İstanbul’un Fethi’ndeki gibi karadan yürütülerek liman sahasına getirildi. 40 kişilik bir ekibin yanı sıra 1 vinç, 3 kepçe ile 3 traktörün 10 saatlik bir çalışmasıyla limana çekilen 200 tonluk dev tekneyi yolun ortasında gören vatandaşlar ise şaşkınlıklarını gizleyemedi.

    Gökmen Civelek’in akrabalarıyla kurup işlettiği atölyede inşa edilen 52. balıkçı teknesi de böylelikle çıkmış oldu. Mahalle içerisinde Bin m2’lik bir atölye sahasında inşa edilen dev balıkçı teknesini liman sahasına götürmek için bir markete ait duvar yıkılırken, elektrik şirketi personelince bazı kablo ve direklerde önlem alındı.

    Yetkililerden destek istedi

    Kısıtlı imkanlarla bu işi yaptıklarını belirten atölyenin kurucusu Gökmen Civelek, yetkililerden kendilerine yardımcı olunmasını istedi. Civelek yaptığı açıklamada, “Bizler burada kısıtlı imkanlarla çalışıyoruz. Kurşunlu Mahallemizde atölye olarak kullanabileceğimiz bir alanımız yok. Ve bu durum daha fazla üretim yapmamıza engel oluyor. Liman sahası içinde veya yakınında yer var ama prosedürler nedeniyle kiralayamıyoruz. Bu yaptığımız tekneden sonra Ukrayna’dan siparişimiz var. Ukraynalı yetkililer diyor ki ‘gelin bizim ülkemizde üretin’. Moritanya aynı şekilde, bizi çağırıyor üretim için. Ama biz ülkemizde üretmek istiyoruz. Milletimiz kazansın, köylümüz kazansın, halkımız kazansın. Ülkemizin üretime ihtiyacı var, yetkililer bize kiralayacağımız alan göstersinler sadece. Projelerimiz hazır. Ulaştırma Altyapı Bakanlığına kadar gittik. Kıyı kent şeridine takıldığı için istediğimiz olmuyor. Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz: Lütfen bize köyümüzde bu iş, istihdam ve üretim imkânını sağlayın” dedi.

    Ciddi istihdam potansiyeli

    Tamamlandığında 350 tonluk bir ağırlığa sahip olacak balıkçı teknesinin inşaatı, Civelek kardeşler tarafından limanda devam edecek. Temmuz 2022’de denize indirilmesi planlanan tekneyle ilgili konuşan Sedat Civelek, “Bundan sonra yapacak olduğumuz üç tane daha tekne var ama yerimiz dar olduğu için yapamıyoruz. O yüzden blok blok halinde yapıp, buraya getirip burada tamamlayıp suya atıyoruz. Ama tabii ki burayla ilgili herhangi bir çalışma olursa, burada çok büyük bir istihdam yaratmayı düşünüyoruz. Şu an yanımızda on beş tane personel var. Ama burada üç dört tane tekneyi yan yana kurarsan, burada en az yüz kişi, yüz elli kişiye istihdam sağlayabiliriz. Çünkü köyümüzün nüfusu altı yüz kişi. Burada bu imkanı sağlayabiliriz” dedi.

    Köy azalarından olan Kadir Civelek ise “Bu tekneyi köyün içinde, bin metrekarelik bir arsada yaptık. O esnada bu tekneyi yaparken, blok halinde buraya getirirken bayağı bir zorlandık. Sayın Başkanımız Ali Özkan da sağ olsun bizim ziyaretimize geldi. O da ne yapılabilir konusunda araştırıyor. Elektrik direkleri bizi çok zorladı. Bazı duvarları yıkmak zorunda kaldık. Destek görürsek çok mutlu olacağız” dedi.

    Tesis yatırımı için Başkan Özkan bizzat devrede

    Geçtiğimiz günlerde atölye çalışmalarını yerinde inceleyen Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan da “Karacabey Belediyesi olarak 3T vizyonumuzla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tarımsal yatırımlar, teknolojik yatırımlar ve turizm yatırımları. Aynı şekilde Marmara Denizi’ne kıyı yerleşim birimlerimiz var. Marmara Denizi’nde yakalanan balıkların takriben %40’ı, Kurşunlu Limanı’ndan piyasalara arz edilmekte. Burada da Gökmen Civelek ekibiyle birlikte balıkçı teknesi inşa etmekte. Tabii söz konusu olan kıyı kenar çizgisinde olduğu için daha büyük bir yapılaşmaya müsaade edilmemekte. Biz de Gökmen kardeşimizle yerinde istişarelerde bulunduk. Ve bunun bölge için bir ihtiyaç olduğunun, Kurşunlu Mahallemiz için kazanç olduğunun farkındayız. Gökmen Bey’le yaptığımız görüşmeler neticesinde daha önce Altyapı Yatırımlar Genel Müdür Yardımcılığı yapmış bir arkadaşımızla da istişare ederek konuyu gündemimize aldık. Önümüzdeki süreçte en kısa zamanda Tarım İl Müdürümüz ile görüşeceğiz. Çünkü onların bu noktada onayı gerekiyor. Ondan sonra da bakanlıklarımız, hükümetimiz nezdinde bu işin takibini yapacağız. İnşallah bürokratlarımızın, bakanlarımızın, valimizin, milletvekillerimizin desteğiyle de bu tesisi Karacabey Kurşunlu Mahallesi’ne kazandırmış olacağız” dedi.

  • Esnaf ve vatandaşın pazar isyanı

    Esnaf ve vatandaşın pazar isyanı

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Sebze ve meyvedeki yüksek fiyat vatandaşın her geçen gün daha az alışveriş yapmasına neden oluyor. Esnafsa alım gücü düşen vatandaş karşısında bir de akaryakıt ve poşete gelen zamlarla giderlerini karşılamakta güçlük çekiyor. İşte esnaf ve vatandaşın Bursa pazarlarındaki iki ayrı isyanı…

  • 4253 lira yeterli mi?

    4253 lira yeterli mi?

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – 2022 yılı asgari ücret belirlendi. Önümüzdeki yıl en düşük işçi maaşı brüt 5 bin 4, net 4 bin 253 lira oldu. Yüzde 50,54 oranındaki bu artış alım gücünün her geçen gün düştüğünü söyleyen vatandaşı memnun etmedi. Peki yeni asgari ücret sisteminde neler var hangi vergi kesintileri önümüzdeki yıl işçiye yansıtılmayacak?

  • Tüketiciye müjdeli haber Yargıta’dan geldi

    Tüketiciye müjdeli haber Yargıta’dan geldi

    Özellikle kapıdan satışlarda ve konut kredilerinde tüketicileri mağdur eden ağır sözleşme hükümleriyle alakalı Yargıtay’dan emsal nitelikte bir karar çıktı. Yüksek Mahkeme; tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartların kesin olarak hükümsüz olduğuna hükmetti.

    Yıllardır hayalini kurduğu evi, bir bankadan çektiği konut kredisiyle alan tüketici, borcu ödeyip tam rahat nefes almak isterken hayatının şokunu yaşadı. Banka, evi satan kişinin borcu nedeniyle eve ipotek koydu

    Tüketici Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur tüketici, bankanın kazanılmış hak teşkil eden ipotek fek beyanından tek taraflı olarak dönmesinin hukuken mümkün olmadığını dile getirdi. 284 bin TL bedelli ipotek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etti

    Davalı, davanın reddini talep etti. Davanın kabulüne hükmeden Mahkeme, davacının davalıya 284 bin TL borçlu olmadığının tespitine, dava konusu taşınmaz üzerinde davalı lehine tesis edilen ipoteğin fekkine karar verdi. Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuruldu. Bölge Adliye Mahkemesi, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, incelenen mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olmadığından kaldırılmasına, karar verdi. Davacı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi.

    Emsal nitelikteki kararda; davacının dava dışı bir kişiden ipotekli bir taşınmaz satın aldığına, ipoteğin konuluş nedeninin çekilen konut kredisi olduğuna, taşınmazı devraldıktan sonra ipotek borcunu ödeyerek kapattığına dikkat çekildi. Davacının gerekli tüm harç ve masrafları yatırdıktan sonra davalıdan ipoteğin fekkini talep ettiği hatırlatıldı.

    Davalının önce talebini kabul ederek tapu müdürlüğünden ipoteğin fekkini talep ettiğini ancak tapunun eksiklikler nedeniyle bankanın talebini yerine getirmemesi üzerine, banka tarafından dava dışı satıcının bankaya olan farklı borçları olduğu gerekçesi ile ipoteğin fekkine yönelik talebinin kabul edilmediği dile getirildi.

    Kararda şöyle denildi

    “Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 5. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş olup anılan kanun maddesinde ‘Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır. Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür’ denilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; Tapu Müdürlüğünce düzenlenmiş olan ipotek senedinin ‘sözleşme şartları’ başlıklı bölümün 1. maddesi, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında haksız şart niteliğindedir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar doğru olduğundan bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince yerinde olmayan gerekçe ile davalının istinaf başvurusu kabul edilerek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Temyiz edilen kararın davacı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verildi.”