Etiket: sporhaber

  • Tek başına ilk röportajı

    Tek başına ilk röportajı

    Biontech’in kurucu ortağı ve baş tıbbi sorumlusu Türk bilim insanı Özlem Türeci, ilk kez tek başına röportaj verdi. ABD basınına konuşan Türeci, Ocak ayından beri maraton koştuklarını belirterek, “Kansere odaklanmıştık. Birden koronavirüs geldi ve virüs için aşı geliştirmek benim görevimdi” dedi. Türeci, “Amaç, insanların yüzde 60 ila yüzde 70 sürü bağışıklığına sahip oluncaya kadar katkıda bulunmak, çünkü normale dönmenin tek yolu bu ” ifadelerini kullanırken “Bu bizi en azından önümüzdeki yılın ilk yarısına kadar tetikte tutacak” dedi.

    Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ile mücadelede geliştirilen aşılarda ilk onayı alan ve ilk uygulanmaya başlayan Pfizer-Biontech aşısının geliştiricisi Türk bilim insanı Özlem Türeci, aşı için Ocak ayından itibaren maraton koştuklarının altını çizdi.

    USA TODAY’e konuşan Türeci, maraton koştuğunu belirtirken, “daha koşacak çok yolu var gibi gözüküyor çünkü aşı henüz sadece iki ülkede onaylanmış durumda ve daha teslim edilecek milyonlarca doz aşı var.” dedi.

    ‘ESAS AMACIMIZ KANSERLE SAVAŞMAK’

    Koronavirüs aşısını geliştiren Biontech’in kurucu ortaklarından olan ve şirketin baş tıbbi sorumlusu olarak on yıldan fazla süredir eşi ve kurucu ortağı Dr. Uğur Şahin ile birlikte mRNA teknolojisine dayalı aşılar geliştiren Özlem Türeci, “Esas amacımız kanserle savaşmaktı” ifadelerini kullandı. mRNA teknolojisiyle iki kanser aşısı geliştirdiklerini belirten Türeci, birinci aşıda melanom hastaları için bir aşı geliştirirken ikinci olarak tümörü bulunan hastaların genetiğinden örnekler alarak kişinin bağışıklık sistemini onunla savaşmak için eğiten bir kişisel mRNA aşısı geliştirdi.

    “KORONAVİRÜS AŞISINI GÖREV OLARAK GÖRDÜK”

    Kanser aşılarını geliştirirken bağışıklık sisteminin istediklerini yapması için mRNA’yı nasıl manipüle edeceklerini öğrendiklerini belirten Türeci, “mRNA bizim için bağışıklık sistemini modüle etmenin bir yolu. Bağışıklık sistemi, bizi patojenlere karşı, virüslere karşı savunmak için gelişmiş bir sistem” ifadelerini kullandı.

    Özlem Türeci, “Biontech kansere odaklanmış olsa da, bağışıklık sistemi virüslere karşı tasarlandığı için, virüslere nasıl saldırılacağı konusunda da çok şey öğrendik” ifadelerini kullanırken “Ocak ayında koronavirüsü ilk duyduğunda, şirketin buna karşı bir aşı üzerinde çalışması gerektiğini biliyordum. Bunu bir görev olarak gördük. Şirketimizde katkıda bulunabileceğimizi düşündüren teknolojilerimiz, yeteneklerimiz ve becerilerimiz var” ifadelerini kullandı.

    Türeci, iki aşıyı karşılaştırmayı reddederken “Aşılar, güvenlik ve etkinlik açısından çok benzer, ancak belki de yan etkiler açısından biraz farklıdır. Farklılıkları vurgulayan daha fazla veri yayınlanacaktır. Ben hangisini alacağımı biliyorum” şeklinde konuştu.

    “TEK YOL SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI”

    Aşıyı buldukları için maratonlarının henüz bitmediğini belirten Özlem Türeci, “Amaç, insanların yüzde 60 ila yüzde 70 sürü bağışıklığına sahip oluncaya kadar katkıda bulunmak, çünkü normale dönmenin tek yolu bu, sadece kişisel olarak değil, işlerimizle de bu” ifadelerini kullanırken “Bu bizi en azından önümüzdeki yılın ilk yarısına kadar tetikte tutacak” dedi.

    Özlem Türeci, aşının kanserli veya diğer bağışıklığı zayıflatan rahatsızlıkları olan kişiler ve çocuklar için güvenli olduğundan emin olmak için klinik denemelerin devam edeceğini de sözlerine ekledi.

    GÖZÜ KANSER AŞILARINDA

    Geçtiğimiz yılın kendisi için tamamen flu olduğunu dile getiren Türeci, “Geçtiğimiz kış olan karantinanın ardından aşılar uygulanmaya başladığında ve sürü bağışıklığı kazanıldığında tekrar kanser çalışmalarımızı hızlandırmayı umuyoruz” ifadelerini kullanırken kendisinin ve Biontech’teki diğer personelin tutkularının kanser aşıları olduğunun altını çizdi.

  • Şehir merkezine dezenfektan çeşmesi kuruldu

    Şehir merkezine dezenfektan çeşmesi kuruldu

    Tekirdağ’ın merkez Süleymanpaşa Belediyesi’nce koronavirüsle mücadelede iş birliği yapılan Namık Kemal Üniversitesi’nde (NKÜ) üretilen yüzey ve yer dezenfektanlarının halka ücretsiz ulaştırılması için ilçenin 9 noktasına ‘dezenfenktan çeşmeleri’ yerleştirildi.

    Süleymanpaşa Belediyesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında iş birliği yaptığı Namık Kemal Üniversitesi’nin ürettiği yüzey ve yer dezenfektanlarını, ilçenin 9 ayrı noktasına kurduğu ‘dezenfektan çeşmeleri’ ile halka ücretsiz olarak dağıtmaya başladı. İsteyenler, evlerini, apartmanlarını, iş yerlerini, araçlarını dezenfekte etmek için çeşmelerden yer ve yüzey dezenfektanlarını almaya başladı.

    ‘Dezenfektan çeşmeleri’nin konulduğu bölgede dönercilik yapan Ogün Genişol, “Proje çok güzel, çok memnunuz fakat keşke el dezenfektanı için de bir çeşme olsa. Sürekli yer ve yüzeyler için oradan dezenfektan alıp dükkanımızı dezenfekte ediyoruz. Başkanımıza teşekkürler” dedi.

    ‘9 FARKLI NOKTAYA YERLEŞTİRDİK’

    Süleymanpaşa Belediye Başkanı AK Parti’li Cüneyt Yüksel, Covid-19 vakalarının arttığını belirterek, “Apartmanlarda özellikle iş yerlerinde ciddi anlamda ilaçlama ile ilgili talepler gelmeye başladı. Yani binlerce konuta bir anda ilaçlama yapamayacağımız için biz şöyle bir şey düşündük. Şehrin değişik noktalarında dezenfektan noktaları yapalım, vatandaşımız yüzey dezenfektanını buradan alsınlar, spreylere koysunlar; ister ofislerini, ister evlerini, ister taksileri, ister minibüsleri, nereyi istiyorsa dezenfekte etsinler istedik. O yüzden yapılan bir çalışmaydı. Namık Kemal Üniversitesi Rektörümüz Mümin Şahin ile görüştük; sağ olsun NKÜ, alkol bazlı olmayan bir dezenfektan üretti, yer ve yüzey dezenfektanı üretti. Biz bunları şehrin ilk etapta 9 bölgesine yerleştirdik. Sonra 16 noktada her gün doldurmak şartıyla her akşam kontroller yapılıyor dolduruluyor. Vatandaşlarımız geliyor çeşmeden dolduruyor, spreyi doldurup nereyi ilaçlamak istiyorsa orayı dezenfekte edecek. Sosyal belediyecilik anlamında baktığımızda vatandaşlarımızın biraz üzerinden yük almak gerektiğini düşündük. Asıl mesele de bu” diye konuştu.

    ‘SADECE YÜZEY ARINDIRMASINDA KULLANMALIYIZ’

    Başkan Yüksel, ‘dezenfektan çeşmeleri’nden alınan ürünün ellerde kullanılmayacağına dikkat çekerek, “El dezenfektanı değil odaların, apartmanların, otobüslerin, arabaların dezenfeksiyonunda kullanacak vatandaşlarımız. El dezenfektanı üretim çalışması ayrıca devam ediyor. Buradan hatırlatmış olalım, değerli hemşehrilerimiz bu ürünü kişisel temizliklerinde kullanmasınlar. Yalnızca yüzey ve yerlerin arındırılmasında kullanılabiliyor. Salgından korunmaya çalışırken farklı sorunlara davetiye çıkarmayalım” dedi.

  • Şaşırtan anlar! Belediyeye girmeye çalıştılar

    Şaşırtan anlar! Belediyeye girmeye çalıştılar

    Nevşehir’de, ağıldan çıkarak kent merkezindeki belediye binasının içine doğru yürüyen 5 küçükbaş hayvanın sahibi Hasan Ünbulan, “Ağılın kapısı rüzgardan açılmış, hayvanlar da buradan çıkıp gitmiş” dedi.

    Nevşehir’e bağlı Göre Beldesi’nde Hasan Ünbulan’a ait koç, keçi ve 3 adet koyun, gece ağıldan çıkıp kent merkezine indi. 5 küçükbaş hayvan, dün sabah kent merkezindeki belediye binasının içine doğru yürüdüğü güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde güvenlik görevlilerinin hayvanları uzaklaştırmaya çalıştığı görüldü. Hayvanlar arasındaki koçun, güvenlik personeli ve belediye binasına girmeye çalışan vatandaşları kovalaması ilginç görüntü oluşturdu. Görüntüler sosyal medyada yoğun ilgi gördü. Güvenlik görevlilerinin haber vermesinin ardından Hasan Ünbulan’a ulaşan ekipler, hayvanlarını teslim etti.

    https://twitter.com/linetv/status/1338784117622714371

    ‘EPEY SÜRE ARADIM, BULAMADIK’

    Hayvanların sahibi Hasan Ünbulan, hayvanların gece rüzgar nedeniyle açılan ağılın kapısından çıktığını söyleyerek, “Hayvanlar buradan çıkıp gitmişler. Epey bir süre hayvanlarımı aradım ama bulamadım. Sonra Nevşehir Belediyesi yetkililerine hayvanlarımın kayıp olduğunu bildirmek üzere gittiğimde, sabahın erken saatlerinde hayvanların belediye hizmet binasının önüne kadar ulaştıklarını ve ekipler tarafından alınarak Hayvan Kasabası’na götürüldüğünü öğrendim. Daha sonra yetkililer hayvanlarımı teslim ettiler” diye konuştu.

    ‘KOÇ ÜZERİME GELİNCE AFALLADIM’

    Nevşehir Belediyesi’nde güvenlik görevlisi Gökhan Temel ise “Sabahın erken saatlerinde işe gelince ‘koyun, keçi ve koçun burada ne işi var acaba’ diye düşündüm. Hayvanların başındaki koç üzerime gelince birden afalladım ve ne yapacağımı şaşırdım. Koç üzerime doğru gelince de belediyeye girdim. Bu durumu Nevşehir Belediyesi Hayvan Kasabası yetkililerine bildirdik, ekip geldi ve hayvanları bir araca alarak götürdüler. Daha sonra da hayvanların sahibine verildiğini duydum” diye konuştu.

    Nevşehir Belediyesi çalışanı Emin Tekeç ise, “Sabah işe başladığımda seslerin gelmesi üzerine dışarı çıktım ve koçu karşımda buldum. Engellemeye çalıştım; ama ben karşılık vermeye başladığımda iş çığırından çıktı. Hayvanları kısa sürede kimse kontrol altına alamadı” ifadelerini kullandı.

  • SMA’lı çocukların ailelerinden ilaç açıklaması

    SMA’lı çocukların ailelerinden ilaç açıklaması

    Türkiye’de yüzlerce çocuk, genetik bir kas hastalığı olan SMA ile mücadele ediyor. Yakın zamana kadar herhangi bir tedavisi bulunmayan SMA için ilk kez 2016’da bir ilaç çıktı ve Türkiye aynı sene bu ilacı tüm SMA tip-1 hastalarının erişimine ücretsiz sunan ilk ülkelerden biri oldu. Son zamanlarda gözler SMA hastaları için geliştirilen yeni bir ilaca çevrildi. Aileler tedavide olumlu sonuçlar alındığı öne sürülen ilacın Türkiye’ye getirilmesini isterken, Bakanlık ise “Gen tedavisinin etkinliğine dair bilimsel platformlarda yayımlanan kanıtlar henüz yeterli düzeyde değildir ve halihazırda uygulanan tedaviye üstünlüğüne dair kanıt bulunmamaktadır” açıklamasında bulundu.

    Spinal Müsküler Atrofi (SMA) hastalığıyla mücadele eden yüzlerce çocuğun ailesi yurt dışında olumlu sonuçlar alındığı öne sürülen bir ilacın Türkiye’ye getirilmesini istiyor. Bazı çocukların aileleri başlattıkları yardım kampanyaları ile çocuklarını yurt dışında uygulanan gen terapisi tedavisine ulaştırmaya çalışıyor. 2,4 milyon doları bulan tedavi için aileler sosyal medya üzerinden kampanyalar yürütüyor.

    Antalya’da geçen yıl kurulan SMA ve Genetik Hastalıklarla Mücadele Derneği, SMA hastası çocukların ailelerine gönüllüler aracılığıyla gelen medikal ürünleri iletiyor ve aileleri bir araya getiriyor. Dernekte bir araya gelen ailelerin en büyük isteği ise çocuklarının ilaç alabilmesi için uygulanan kriterlerin kaldırılması.

    ‘İLAÇ TÜRKİYE’YE GELSE 12 DEĞİL, 36 ÇOCUK TEDAVİ OLACAKTI’

    SMA hastası çocukların zamanla yarıştığını söyleyen Dernek Başkanı Kamile Kurt, “Şu anda SMA hastası çocukların tedavisi için yurt içi ve yurt dışında gönüllü insanlar seferberlik başlattı. Çünkü bu çocuklar zamanla yarışıyor ve 1 dakika sonraları belli değil. Ancak meblağ çok büyük ve bu miktara ulaşabilmek zaman kaybettiriyor. Bizim ülkemize bu ilaç gelse 3’te 1 fiyatına gelecek. Şu an tedavi için yurt dışına giden 12 çocuğumuz için 200 milyon lira toplandı. İlaç Türkiye’ye gelmiş olsaydı bu miktara 36 çocuğumuz tedavi olacaktı” dedi.

    ‘ÇOCUKLAR İYİLEŞME GÖSTERİYOR’

    Çocukların ve ailelerin çok büyük zorluklar yaşadığını belirten Kurt, “Bu ilacı kullanan 12 çocuğumuzun durumu şu an çok iyi. Aileler de bu çocuklardaki gelişmeleri gördükçe büyük bir gayrete düştü. Biz devletimizden bu ilacı ülkemize getirmesini istiyoruz. Çocuklarımızın sesini duyurmak için defalarca Sağlık Bakanlığı ile görüştük. Şu an burada kullanılan ilaç için ise kriterler var. Bu kriterleri sağlayamayan çocuklar bu ilaçları da alamıyor” diye konuştu.

    İLAÇLARA KRİTERSİZ ERİŞİM

    SMA Tip-1 hastası Arife Yıldırım’ın annesi Teslime Yıldırım, “Türkiye’de kullanılan ilaçtan kızım 6 doz aldı. 7’nci doza bu kriterler yüzünden devam edemiyor. 6 dozluk tedavide kızımda gözle görülür gelişim oldu. Fakat her gidişimizde ilaç için uygulanan kriterlerde kızımı kaybedebilirdim. İlaca veda etmek durumunda kaldık. Ben kızım ve tüm SMA hastası çocukların kritersiz bir şekilde bu ilaçlara ulaşmasını istiyorum” dedi.

    ‘DÜZENLEME YAPILMASINI İSTİYORUZ’

    Kampanyalarla çocuklarının giderleri için yardım toplamaya çalıştıklarını söyleyen Yıldırım, “Çocuklarımızın bakımları konusunda bir an önce düzenleme yapılmasını istiyoruz. Çünkü bizim çocuklarımızın arka planda çok detaylı bakıma ihtiyacı var. Medikal ürünler, ilaçlar konusunda sağlanan imkanlar yeterli değil. Özele giren ürünler var ve biz bu giderleri karşılayamıyoruz. Yardımlarla, konserlerle bu ücretleri toplamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    ‘MEDİKAL DESTEĞİ SAĞLANSIN’

    Dernekte gönüllü çalışan Tarık Onuk ise ailelerin medikal ürünleri almaya yetişemediğini söyledi. Onuk, “Çocuklarımızın genel sıkıntıları, medikal masrafları ve ilaçlarını düzenli alamamaları. Medikal ürünlerde sağlanan destek yetersiz. Dolayısıyla ailelerin aldığı bir engelli maaşı var bu da çocuğa daha iyi bakabilmek için. Medikal ürünlere yetişemiyorlar. Devletin bu durumda çocuklara yardım elini uzatması lazım. Aileler çocuklarının bu ürünleri için yardım topluyor. Devletimizin bu ürünleri ailelere ulaştırmasını istiyoruz. İlaç konularıyla uğraşırken bir de bu ürünleri nasıl alacaklarını düşünmemeleri gerekiyor” dedi.

    SMA BİLİM KURULU: GEN TEDAVİSİ COVİD-19 SÜRECİNDE RİSKLİ

    Geçen ay toplanan Sağlık Bakanlığı SMA Bilim Kurulu, SMA hastalarında gen tedavisine ilişkin mevcut verilerin fayda-zarar oranı konusunda yetersiz olduğunu, Covid-19 salgını sürecinde bağışıklığın baskılanmasının ölüm riskini artırabileceğini, bu nedenlerle gen tedavisi uygulamasının şu an için uygun olmadığını bildirmişti. Toplantının ardından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:

    “Gen tedavisinin etkinliğine dair bilimsel platformlarda yayımlanan kanıtlar henüz yeterli düzeyde değildir ve halihazırda uygulanan tedaviye üstünlüğüne dair kanıt bulunmamaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda başta karaciğer yetmezliği ve trombosit sayısında düşüklük (kanama eğilimi) olmak üzere ciddi yan etkilerinin bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca gen tedavisinin uygulama prosedürünün bir parçası olarak en az bir ay süreyle bağışıklık sisteminin baskılanması gerekmekte, özellikle kilosu daha yüksek bazı hastalarda bu süreç 1 yıla kadar uzayabilmektedir. Zaten kırılgan yapısı olan SMA tip-1 hastalarımızda enfeksiyonlar ve bağışıklık sisteminin baskılanması daha büyük risk oluşturmakta, herhangi bir hastalık seyri sırasında gidiş, hastalıktan bağımsız olarak ölümcül olabilmektedir. Bilimsel veriler ışığında mevcut verilerin fayda-zarar oranı konusunda yetersiz olması, hastalığın etkinliği bilinen bir tedavisinin zaten uygulanması ve Covid-19 salgını sürecinde bağışıklığın baskılanmasının ölüm riskini artırabileceği gerekçeleriyle gen tedavisi uygulaması şu an için uygun değildir.”

  • Libya tezkeresi TBMM’de

    Libya tezkeresi TBMM’de

    Libya’ya asker gönderilmesi için verilen iznin süresinin 18 ay uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Başkanlığına sunuldu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla sunulan tezkerede, Libya’da Şubat 2011’de meydana gelen olayları takip eden süreçte demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabaların artan silahlı çatışmalar nedeniyle akamete uğradığı, ülkede parçalanmış bir yapı ortaya çıktığı hatırlatıldı.

    Tezkerede, Libya’da ateşkesin tesis edilmesi, siyasi bütünlüğün sağlanması ve işleyen bir devlet mekanizmasının kurulmasının mümkün olamaması üzerine, Libya’da barış ve istikrarın tesisini teminen Birleşmiş Milletler (BM) kolaylaştırıcılığında, Libya’daki tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık bir yıl süren Libya Siyasi Diyaloğu sonucunda, Libya Siyasi Anlaşması’nın 17 Aralık 2015’te Fas’ın Suheyrat şehrinde imzalandığını belirtildi.

    Libya Siyasi Anlaşması kapsamında oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH), BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2259 (2015) sayılı kararı uyarınca uluslararası toplum tarafından Libya’yı temsil eden tek ve meşru hükümet olarak tanındığına işaret edilen tezkerede, BMGK’nin 2259 sayılı kararının, Libya Siyasi Anlaşması’nın uygulanması ile UMH dahil söz konusu anlaşmada atıfta bulunulan Libya kuruluşlarının desteklenmesine çağrıda bulunduğu ifade edildi.

    Tezkerede, Libya Siyasi Anlaşması’nda yeri bulunmayan, bu çerçevede hem ulusal hem uluslararası bakımdan gayrimeşru nitelik taşıyan sözde Libya Ulusal Ordusu’nun, 4 Nisan 2019’da başkent Trablus’u ele geçirmek ve UMH’yi devirmek hedefiyle başlattığı, sivilleri ve sivil alt yapıyı da hedef alan, Libya’nın bütünlüğü ve istikrarını tehdit eden, DEAŞ, El-Kaide ve diğer terör örgütleri, yasa dışı silahlı gruplar ile yasa dışı göç ve insan ticareti için uygun ortam oluşturan saldırıları üzerine UMH’nin Aralık 2019’da Türkiye’den destek talebinde bulunduğu bildirildi.

    “Türkiye Libya’da kalıcı ateşkesin tesisine güçlü desteğini sürdürüyor”

    Müteakip süreçte UMH’nin, ülkenin bütünlüğüne kasteden bu saldırıları durdurduğu, böylece Libya’nın Türkiye ve tüm bölge için güvenlik riski teşkil edecek bir kaosa ve istikrarsızlığa sürüklenmesinin önlendiği, ülkede BM’nin kolaylaştırıcılığında, Libyalıların öncülüğünde ve sahipliğinde ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin önünün açılabildiği vurgulanan tezkerede şunlar kaydedildi:

    “Türkiye, BM öncülüğünde ilgili BMGK kararları çerçevesinde uluslararası meşruiyet kapsamında yürütülen, Libya’nın egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına, ülkede kalıcı bir ateşkesin tesisine, ulusal uzlaşıyı sağlayacak siyasi diyalog çabalarına güçlü desteğini sürdürmektedir. Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’yla daha da gelişen iki ülke arasındaki tarihi, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya’da ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin devamı ile bu sürecin sonucunda barışın tesisi ve istikrarın sağlanması Türkiye açısından büyük önemi haizdir.”

    Türkiye’nin, bu kapsamda Libya ile imzalanan ve yürürlüğe giren Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası kapsamında Libya’nın güvenliğine katkı sağlayacak eğitim ve danışmanlık desteğine devam ettiğine işaret edilen tezkerede, gelinen aşamada Libya’da kalıcı ateşkesin ve siyasi diyalog sürecinin sonuçlandırılması ve kurumların birleştirilmesinin henüz mümkün olamadığına işaret edildi.

    Sözde Libya Ulusal Ordusu’nun, dış güçlerin desteğiyle Libya’nın orta ve doğu bölgelerindeki askeri tahkimatının sürdüğü anlatılan tezkerede, BM himayesinde yürütülen askeri ve siyasi görüşmelerin sonuçlanmasını teminen çatışmaların yeniden başlamasının önlenmesinin önem taşıdığını vurgulandı.

    “Tüm bölge için neşet eden risk ve tehditler devam ediyor”

    Bu kapsamda, ülkeden Türkiye dahil tüm bölge için neşet eden risk ve tehditlerin devam ettiği, sözde Libya Ulusal Ordusu’nun saldırılarının ve çatışmaların yeniden başlaması halinde Türkiye’nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika’daki çıkarlarının olumsuz etkileneceği ifade edilen tezkerede, şunları kaydedildi:

    “Bu mülahazalarla Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Libya’daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye’nin Libya’daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, UMH tarafından talep edilen desteği sürdürmek, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca 2 Ocak 2020 tarihli ve 1238 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla verilen iznin süresinin 2 Ocak 2021’den itibaren 18 ay uzatılması hususunda gereğini bilgilerinize sunarım.”

  • Bursa Ulu Camii’de yağmur duası

    Bursa Ulu Camii’de yağmur duası

    Son dönemlerde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve yağışların neredeyse hiç denecek kadar olmaması nedeniyle Türkiye kurak bir yıl geçiriyor.

    Koronavirüs salgını nedeniyle tüm dünya oldukça zor dönemden geçerken, maske, mesafe ve temizlik kuralları en önemli tedbirler arasında. Temizlik konusunda dikkat edilmesi gerekirken su kullanımı konusunda da yetkililer su israfına karşı sık sık uyarılarda bulunuyor.

    Son dönemde yağışların hiç olamaması nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı cuma namazı sonrası Türkiye genelinde yağmur duası yapılacağını açıkladı.

    Bursa’da tarihi Ulu Camii’de cuma namazı sonrası eller yağmur duası için kalktı.

  • 30’ar milyon TL ceza kesildi

    30’ar milyon TL ceza kesildi

    Türkiye’ye günlük erişimi 1 milyondan fazla olmasına ve yasal zorunluluğa rağmen temsilci atamayan sosyal medya şirketlerine 30’ar milyon TL daha ceza kesildi. Ülkeden günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, yine gereğini yerine getirmezlerse Türkiye’den reklam alamayacak ve bu kapsamda söz konusu şirketlere para transferi de yapılamayacak.

    Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olmasına ve yasal zorunluluğa rağmen ülkeye temsilci atamayan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 30’ar milyon lira daha ceza kesildi.

    1 Ekim’de yürürlüğe giren ve “Sosyal Medya Yasası” olarak da ifade edilen 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kapsamında yurt dışı kaynaklı sosyal medya şirketlerinin 2 Kasım’a kadar ülkeye temsilci atamaları gerekiyordu. Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan ve yasanın gereğini yerine getirmeyenlere 10’ar milyon lira ceza verilmişti.

    Bu süreçte, dünyanın önde gelen sosyal ağ sağlayıcılarından VK, Türkiye temsilcisinin bilgilerini BTK’ye bildirerek, internet sitesinde yayımladı.

    BTK, yasal sürenin sona ermesinin ardından temsilci bildiriminde bulunmayan Facebook, Instagram, Twitter, Periscope, YouTube, TikTok, Pinterest, LinkedIn ve Dailymotion şirketlerine 10’ar milyon lira ceza verdi. Bu şirketlere yasa gereği, kararın tebliğinden itibaren başlamak üzere 30 gün daha süre tanındı.

    Bu süre, tebliğ tarihine göre bu hafta doldu. Yasanın gereğini yerine getirmeyen ilgili sosyal medya şirketlerine bu defa 30’ar milyon lira idari para cezası kesildi.

    İkinci kez verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde de bu yükümlülük uygulanmazsa Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin ilgili sosyal medya şirketine reklam vermesi yasaklanacak ve bu kapsamda para transferi de yapılamayacak. Verilen reklam yasağı kararı, Resmi Gazete’de yayımlanacak.

    TİKTOK’UN FARKLI ÜLKELERDE 126 ŞEHİRDE OFİSİ BULUNUYOR

    Dünyanın çeşitli ülkelerinde temsilcisi bulunan ve ofisler açan sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’de gerekli adımı atmamaları da tepki çekti.

    Ülkede milyonlarca kullanıcısı bulunan sosyal ağ sağlayıcılardan TikTok’un internet sitesindeki verilere göre, uygulamanın ait olduğu ByteDance şirketinin Pekin, Londra, New York, Paris, Dubai, Cakarta ve Tokyo başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde 126 ofisi bulunuyor.

    BANT GENİŞLİKLERİ DARALTILABİLECEK

    Reklam yasağı kararının verildiği tarihten itibaren 3 ay içinde gerekli yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde BTK Başkanı, ilgili sosyal ağın internet trafiği bant genişliğinin yüzde 50 daraltılması için sulh ceza hakimliğine başvurabilecek.

    Başvurunun kabulüne ilişkin hakim kararının uygulanmasından itibaren 30 gün içinde söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda BTK Başkanı, ilgili sosyal ağın internet trafiği bant genişliğinin yüzde 90’a kadar daraltılması için sulh ceza hakimliğine müracaat edebilecek.

    Sosyal medya şirketleri, bu süreçlerin sonunda da olsa Türkiye’de temsilcilik açmayı kabul ederlerse kendilerine o güne kadar kesilen idari para cezalarının dörtte biri tahsil edilecek, reklam yasağı kaldırılacak ve internet trafiği bant genişliğine yapılan müdahale de sonlandırılacak.

    Yasa kapsamında, sosyal medya şirketleri Türkçe yapılan başvuruları Türkçe cevaplayacak, kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin ihlalinde başvurulara sosyal ağ sağlayıcı tarafından 48 saat içinde cevap verilecek. Sosyal medya şirketleri kişi başvurularına ilişkin 6 ayda bir rapor yayınlayacak.

    Mahkeme kararına rağmen 24 saat içinde hukuka aykırı içerikleri çıkarmayan sosyal ağlar, doğacak zarardan sorumlu olacak.

    Ayrıca sosyal medya şirketleri, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de bulundurma yönünde gerekli tedbirleri alacak.

  • Messenger ve Instagram çöktü

    Messenger ve Instagram çöktü

    Dünyanın en büyük sosyal medya platformlarından Facebook bugün bir açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada şirket bünyesindeki mesajlaşma uygulaması Messenger ve fotoğraf paylaşma platformu Instagram’ın çöktüğü belirtildi.

    Facebook bugün bir açıklama yaptı. Şirket, mesajlaşma uygulaması Messenger ve fotoğraf paylaşma uygulaması Instagram’ın çöktüğünü açıkladı. Şirket Workplace hizmetine de erişim sorunu yaşandığını duyurdu.

    Şirket sözcüsü, “Elimizden geldiği kadar hızlı bir şekilde bunların eskisi gibi çalışması için çabalarımızı sürdürüyoruz” ifadesini kullandı.

    Messenger için 1800’den fazla şikayet aldıklarını belirten Facebook, Instagram için de 350 şikayet aldıklarını açıkladı.

  • Canlı yayında fenalaşan Ceyhan’dan mesaj

    Canlı yayında fenalaşan Ceyhan’dan mesaj

    Canlı yayında rahatsızlanan Prof. Mehmet Ceyhan, mide kanaması geçirdiğini ve sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi.

    Canlı yayın sırasında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan sağlık durumuna ilişkin bir açıklama geldi.

    Twitter hesabından bir açıklama yapan Ceyhan, “Arayan, soran, ilgilenen ve dualarını esirgemeyen bütün dostlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bir mide kanaması geçirdim şu anda çok iyiyim. Yakında görüşmek umuduyla” ifadelerini kullandı.

    Mehmet Ceyhan, geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının Ankara stüdyosundaki canlı yayın sırasında fenalaşmıştı. Binaya gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Ceyhan, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı.

  • Bakan Selçuk’tan Covid-19 tedavisi açıklaması

    Bakan Selçuk’tan Covid-19 tedavisi açıklaması

    Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisi gören hastaların test sonuçlarına bakılmaksızın Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamındaki sağlık giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılandığını bildirdi.

    Selçuk, yaptığı yazılı açıklamada, pandemi bakım hizmetinin 1 Nisan 2020’den itibaren SGK tarafından geri ödeme listesine alındığını anımsattı.

    Serviste yatırılarak tedavi edilen hastalarda sadece pandemi olgularında (PCR testi pozitif), yoğun bakımda yatırılarak tedavi alan hastaların ise koronavirüs hastası olup olmadığına bakılmaksızın tamamının SGK tarafından ödendiğini hatırlatan Selçuk, şunları kaydetti:

    “PCR test sonucuna bakılmaksızın, Kovid-19 tedavisi gören hastalarımızın SUT kapsamındaki sağlık giderlerini karşılıyor, pandemi bakım ücreti ödüyoruz. 1 Aralık 2020 itibarıyla yatırılarak Kovid-19 tedavisi uygulanan hastaların e-Nabız üzerinden doğrulama kodlarının Medula Sistemi’ne iletilmesi durumunda PCR testinin pozitif olmasına bakılmaksızın pandemi bakım hizmeti karşılanıyor.”

    Bakan Selçuk, “Sürdürülebilir ve kaliteli sağlık hizmetini erişilebilir kılmak için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak çalışmaya devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.