Etiket: sporhaber

  • MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82. yılı olduğunu anımsattı.

    Atatürk’ün, harap olmuş bir ülkeyi, yorgun düşmüş bir milleti yeniden kuvvet haline getiren lider olduğunu ifade eden Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’dir, büyük Türk milletidir, Türk milliyetçiliğinin muazzez yüzü, muteber yüreğidir.” diye konuştu.

    “Kararlılıkla diyorum ki ne Abdülhamid Han’a sırt döneriz ne Atatürk’e yüz çeviririz. Ne inançlarımızdan taviz veririz ne İstiklal Savaşı’mızın zafer tacı olan Cumhuriyet’imizden vazgeçeriz.” diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millet Meclisinin ilk Başkanı, İlk Cumhurbaşkanı aziz Atatürk’ü bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla andığını ifade etti.

    ABD seçimlerinde, her ne kadar (Donald) Trump itirazlarını seslendirse de Joe Biden 46. başkan olarak seçildiğini anımsatan Bahçeli, “Hiç kuşku yok ki Amerikalı seçmenlerin takdir ve tercihine saygı duymakla birlikte başkan adayları arasında taraf tutacak, tercih yapacak köhne bir anlayışa hiçbir zaman kapılmadık, böylesi bir basitliği aklımızın ucuna dahi getirmedik. Kimin başkan olup olmadığı, öncelikle ABD’lilerin kendi iç meselesidir.” değerlendirmesini yaptı.

    “Bizim için önemli olan, ABD’nin uygulayacağı politikaların muhtevası, bunun da ülkemize, bölgemize ve uluslararası ilişkilere yansıma düzeyleridir.” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

    “Kaldı ki biz ne Biden şakşakçısıyız ne Trump sevdalısıyız ne filin hortumundan tutuyoruz ne de eşeğe binmek için sıra bekliyoruz, hamdolsun Türk oğlu Türk olarak cihanı kavrıyoruz. Pek tabii olarak, Amerika Birleşik Devletleri, yönetimindeki değişimin göz ardı edileceği bir ülke değildir. Bunu biliyor ve kabul ediyoruz.

    Başkanlığa seçilen Biden’ın, Türkiye’yi meşgul eden çetrefilli konularda takip edeceği politikaların müttefiklik hukukuyla ne kadar bağdaşacağını, güven temeli aşınan iki ülke arasındaki ilişkileri koltuğuna oturur oturmaz nasıl ele alacağını zaman gösterecektir. Yine de temkinli, tedbirli, tedarikli ve kuşkulu bir bekleyişin içinde olduğumuzu herkesin bilmesinde yarar vardır. Çünkü Biden’ın geçmişteki sözleri, temasları, çelişkileri, gelgitleri, mesafeli tutumu, Türkiye’ye şaşı ve soğuk bakışı iyimserliğimizin önüne set çekmekte, baraj oluşturmaktadır.

    Önyargılardan uzak, dostluk ve müttefiklik esasına dayanan, karşılıklı hak ve çıkarları gözetip güçlendiren bir diyalog mekanizmasından iki ülkenin de kazançlı çıkması kuvvetle muhtemeldir. ABD’de açılan bu yeni sayfanın, dünya barışı, uluslararası güvenlik ve istikrar açısından ümit verici bir dönemi başlatmasını samimiyetle temenni ediyorum.”

    “ABD’den beklentimiz…”

    ABD ve diğer küresel güçlerle kurulan ilişkilerde direnç gösteren, dirayet sergileyen, inisiyatif üstlenen, öne çıkan, inançla direnen, “ben de varım” diyen bir Türkiye duruşunun, malumu olunan ülkelerin uykularını kaçırdığını belirten Bahçeli, “Emperyalizmin katarına eklemlenen güçler kuşatmayı yaran, kumpası yıkan Türkiye’den ürkmektedir. Biliyorlar ki uyanan devin ayağına pranga vurmak, boynuna tasma geçirmek dünyanın tersinden dönmesini istemek kadar ahmaklıktır, aptallıktır, saçmalıktır.” dedi.

    Bahçeli, Türkiye’yi dikkate almadan yapılan tüm hesapların bozulmaya ve buruşturulup atılmaya mahkum olduğunu vurgulayarak “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” diye konuştu.

    Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Tarih boyunca Türk milletinin dostluğu aranmış ve beşeriyet için güven uyandırmıştır. Düşmanlığı ise her zaman korku saçmıştır. Bizim duruşumuz merttir, varlığımızın özü de sözü de birdir, herkes için senettir. Sahnenin önünde kucaklayıp, arka tarafta kurşun atmak namerdin özelliğidir. Türk milleti hiçbir zaman namerde eyvallah etmemiş, muhtaç düşmemiştir. Neysek oyuz, göründüğümüz gibi oluruz, olduğumuz gibi de görünürüz. Ölürsem şehit, kalırsam gazi diyen bir milletin diz çöktüğü, aman dilediği, ‘aman sen de’ dediği duyulmuş, görülmüş şey değildir. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demedik, bundan sonra da demeyeceğiz. Böylesi bir çekingenliği ve çekimserliği en başta ecdadımıza anlatamayız, tarihimize anlatamayız, fıtratımıza yakıştıramayız, Allah muhafaza şühedanın nurlu yüzüne bakamayız. Yılanı gördük mü ezeriz, ezemezsek kovarız, eğer kovamazsak da kaçmayı düşünmeyiz, imanla karşı çıkarız, irfanla karşı dururuz, eninde sonunda zalimlerin zehrini kursaklarına aynen şırınga ederiz. Dostluğumuz maskeli, mesafeli, muhataralı, muvazaalı, mukaveleli değildir; kaldı ki doğrudur, tutarlıdır, güvenilirdir, adam gibi adamlığın tezahürüdür.

    ABD yönetiminde görmeyi arzu ettiğimiz tavır da aynısıyla bu olacaktır. Daha adil, daha eşitlikçi, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı, daha huzurlu, daha insani, daha barışsever bir dünya istiyorsak hakim küresel sistemi A’dan Z’ye sorgulamamız lazımdır. Haklının güçsüz, güçsüzün haklı olduğu adaletsizlik sonlanmalıdır.”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”nun “meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçi” olduğunu ifade etti.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD’deki Başkanlık Seçimi kampanyasına Türkiye’den fiilen ve gıyaben katılıp, adaylar arasında mekik dokuyan ateşli taraftarların varlığını anlayamadıklarını söyledi.

    “Meğer ne çok Biden şarlatanı, ne çok Trump soytarısı varmış da haberimiz olmamış” diyen Bahçeli, bir baltaya sap olamamış ne kadar ucube varsa, siyaset allamesi kesildiğini belirtti.

    Bahçeli, “Beşlik simit gibi dizildikleri televizyon ekranlarına nasıl çıktıkları, nereden bulundukları, hangi müktesebat ve tecrübeye sahip oldukları meçhul ve muammalı olan zevatın, ABD’nin başkanlık seçimini hararetle, zaman zaman da hırsla anlatma çabaları trajikomik bir manzarayı ortaya çıkarmıştır. Biz izlerken utandık, ama onlar konuşurken utanmadılar. ABD’deki başkanlık değişimini, bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen, daha fazla sevinen, gereğinden çok anlam ve sonuç çıkartan sözde aydın ve akmaz kokmaz yorumcuların bu denli kalabalık olması kaygı verici oranda düşündürücüdür.” dedi.

    Fikrini beğenmediğine hakaretleri ardı ardına sıralayan, ABD’nin 50 eyaletini bildiği kadar Kırşehir’in, Yozgat’ın, Şırnak’ın, Rize’nin, Muğla’nın, Balıkesir’in vatan coğrafyasındaki yerini bilmeyen kurumuş vicdanlardan herkesin “sitem ve şikayet ettiğini” dile getiren Bahçeli, “Biden’in başkanlığa yükselişini alkışlayanları, Cumhuriyet Türkiye’sinde bakanlıktan Cumhurbaşkanlığına, milletvekilliğinden generalliğe kadar her göreve Anadolu’nun her yöresinden, her meslek grubundan, her sosyal zümreden hiçbir ayrıma ve imtiyaza tabi tutulmadan gelen Cumhuriyet çocuklarını ikazla hatırlatmak istiyorum.” değerlendirmesini yaptı.

    “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır”

    “Tuhafımıza giden bir başka husus ise CHP Genel Başkanı’nın Biden’i kutlamasındaki çabukluğu, hızı, telaşı ve acelesidir. HDP’ye bakınız, o da hemen kutlamıştır” ifadesini kullanan Bahçeli, bir türlü köşesine çekilmeyen, farklı zamanlarda sivri açıklamalarla kendisini hatırlatan “bir siyaset eskisinin” de Türk dış politikasının ABD’yle uyumlu olmasına vurgu yaparak Biden’i şans olarak gördüğünü söylediğini aktardı.

    Bahçeli, “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır” değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İradesini devretmiş çarpık yüzler adeta podyuma çıkıp ABD’ye beni unutmayın mesajı iletmişlerdir. Tek kelimeyle kepazelik olarak nitelendireceğimiz bu resmin neresinde millet sevdalısı, neresinde vatan ve bayrak aşığı bir yüz vardır? Bilhassa merak ediyorum, Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Gizlenemez bu memnuniyetin esbab-ı mucibesi nedir? Henüz seçim sonuçları kesinleşmeden, resmi açıklama yapılmadan, başkanlık makamı yeni sahibini bulmadan bir muhalefet partisi liderinin kutlama mesajı neyin nesi, kimin sesidir? Biden’in ağzına sürdüğü bir tutam balın lezzetini almış olmalı ki, Kılıçdaroğlu yeni efendisiyle sosyal medyayla temas kurma gereği hissetmiştir. ‘Yoldaşlarımı sattım, senin yandaşın oldum.’ demiştir. Dünya üzerinde kaç muhalefet partisi başkanı alelacele Biden’i tebrik etmiştir? Kılıçdaroğlu meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçidir. Allah için söyler misiniz, şu sözlerim yanlış mıdır? Gazi Mustafa Kemal Atatürk yerinden kalksa bunları gerçekten de İzmir’e, hatta okyanusun karşı kıyısına kadar vura vura kovalardı.

    İşbirlikçi ve yabancı başkentlerin yörüngesine giren siyasi akımlar da demokrasinin kategorik muhalifidir.
    Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, milletimizden umudu kesmiş, tehlikeli sularda kulaç atmaya başlamıştır. Sokak telkinlerinin son zamanlarda ziyadesiyle gündemde olması bunun bir göstergesidir. CHP devleti kurmakla övünmektedir, fakat gerçek kurucu aziz Atatürk liderliğinde büyük Türk milletidir. Kuruluşunda payı olmayanın yıkımda öne çıkması ya da yıkımı hedeflemesi halinde bunun bedeline katlanması tarihe, millete, gelecek nesillere biliniz ki namus borcumuzdur. Bugün Türkiye’de devlet krizi değil, muhalefet krizi, siyasi ahlak krizi, son tahlilde CHP krizi vardır, her geçen gün de kökleşmektedir. Milli Mücadele tertemiz millet iradesine dayanılarak kazanılmıştı, emperyalizmin gönüllü tutsağı olan zilleti de bertaraf edecek yine millet iradesi olacaktır. Bilinmelidir ki Türkiye, tozlu raflarından indirilmiş Sevr Planı’nın yeni sahiplerine asla teslim olmayacak, zalimlerle ve hainlerle imanla, iradeyle mücadele edecektir. ”

     “30 yıllık zulüm dönemi kapandı”

    Karabağ’da 30 yıla yakındır devam eden düşman tasallutuna tarihi bir darbe indirildiğini, can Azerbaycan’ın kahramanlıkla topraklarını aldığını ifade eden Bahçeli, “Çok şükür hak sahibini bulmuştur. Çok şükür Türklük büyük bir zafer elde etmiştir.” dedi.

    Ermeni çetelerinin tutundukları vatan topraklarından sökülüp atıldığını, katil Paşinyan’ın acıyla kıvranarak yenilgiyi kabullendiğini, elleri titreye titreye uzlaşılan anlaşma metnine imza atmak zorunda kaldığını söyleyen Bahçeli, zaferin inancın başarısı, azmin mükafatı olduğunu dile getirdi.

    Ermenistan’ın, döktüğü kanların bedelini ödediğini, tarihi rövanşın alındığını, şehitlerin, mağdurların, mazlumların, evlerinden barklarından koparılan masum soydaşın hesabının terörist devlet Ermenistan’dan sorulduğunu dile getiren Bahçeli, “30 yıllık zulüm dönemi kapanmış, işgal süreci sona ermiştir. Ne mutlu bizlere, ne mutlu Azerbaycan Türklüğüne, ne mutlu büyük Türk milletine.” diye konuştu.

    Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan arasında yapılan antlaşmaya göre, 10 Kasım 2020’den geçerli olmak üzere ateşkes tesis edilerek muzaffer Türk askerinin haklı mücadelesinin tescillendiğini anımsatan Bahçeli, “Dokuz maddelik anlaşma metni Azerbaycan’ın zaferine tarafların onayıyla hukuki bir hüviyet kazandırmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in de ifade ettiği gibi, Paşinyan’ın anlaşmaya yanaşması kendi isteğiyle değil, Azerbaycan’ın demir yumruğuyla gerçekleşmiştir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i, şanlı Türk askerini, mücadeleye dua ve destek veren herkesi gönülden kutladığını dile getiren Bahçeli, “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tedavi gören gazilerimize şifalar diliyorum. Şimdi gerisini şer güçlerin piyonu Paşinyan ve hunhar şebekesi düşünsün. Artık kendisine sığınacak, kaçacak delik aramaya koyulsun. Fakat su uyusa da Ermenistan uyumayacaktır. Bu itibarla tetikte olmak, rehavete kapılmamak şarttır. Karabağ Türk’tür, Karabağ özgürdür, Karabağ Azerbaycan’dır, Karabağ Türk’ün çelikten bileğidir. İki devlet, tek milletiz, iki ayrı bedende aynı canız. Bir kere yükselen bayrak düşmemiş, düşmeyecektir.” ifadesini kullandı.

  • Yüzüne tükürdü, market kamerasından izledi

    Yüzüne tükürdü, market kamerasından izledi

    Diyarbakır’da okuldan çıkıp evine giden 5’inci sınıfı öğrencisi N.Ş.’nin yolunu keserek yüzüne tüküren ve görüntüsü bir marketin güvenlik kamerasına yansıyan genç kızın, daha sonra geri dönerek kendi görüntüsünü izlediği ortaya çıktı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde, genç kızın markete cips almak için geldiği ve içeri girdikten sonra market sahibinin kendisiyle ilgili görüntüyü izlediğini fark ederek kendisinin de görüntüyü izlediği görülüyor.

    Olay, cuma günü akşam saatlerinde Kayapınar ilçesi Huzurevleri Mahallesi Diclekent Bulvarı’ndaki bir marketin önünde meydana geldi. İddiaya göre kaldırımda maskesiz yürüyen genç kız, okuldan çıkıp evine yürüyen 5’inci sınıf öğrencisi N.Ş.’yi durdurarak yüzüne tükürdükten sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Olay, marketin güvenlik kamerasına da yansıdı. Olayın duyulmasının ardından N.Ş.’nin ailesi, tanımadıkları genç kızın koronavirüs olma ihtimaline karşı suç duyurusunda bulundu. N.Ş., yaşadığı olayı anlatarak, “Ben o gün okuldan geliyordum. Önüme bir kız çıktı. Ben onun önünden çekilmeye çalışırken, izin vermedi ve suratıma tükürdü. Şaşırdım, korktum ve onun yanından uzaklaştım. Onu tanımıyorum, daha önce hiç görmedim. Ben çıkmaya çalışıyordum ama o gelip önümü kesti. Yüzüme tükürdü ve gitti. Benimle hiç konuşmadı. Üzüldüm” dedi.

    CİPS ALMAK İÇİN GELDİĞİ MARKETTE KENDİSİNİ İZLEDİ

    5’inci sınıfı öğrencisi N.Ş.’nin yolunu keserek yüzüne tüküren genç kızın, daha sonra geri gelip kendini izlediği görüntüler de ortaya çıktı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntüde, genç kız, öğrencinin yüzüne tükürdükten sonra önce bir işyerine giriyor. Ardından geri gelip marketin önünden cips alıyor. Cipsin parasını ödemek için içeri giren genç kız, market sahibinin kendisiyle ilgili görüntüsünü izlediğini fark ederek bir an şaşkınlık geçirdikten sonra görüntüleri izleyip hiçbir şey söylemeden marketten ayrılıyor.+

  • Osmangazi personeli Ata’yı andı

    Osmangazi personeli Ata’yı andı

    Osmangazi Belediyesi çalışanları, Atatürk’ün vefatının 82. yıldönümünde saat 09.05’te belediye binası önünde 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 82. yılında tüm yurtta olduğu gibi Osmangazi Belediyesi personeli tarafından da anıldı. Saat 09.05’te siren sesleriyle birlikte hizmet binası önündeki alana çıkan belediye personeli, 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.

    Hizmet binası önündeki Türk Bayrağı da yarıya indirildi. Ayrıca, Osmangazi Meydanı inşaatında çalışan işçiler de siren seslerini duyunca çalışmalarını yarıda kesip saygı duruşunda bulundu.

  • Nitelikli tarımın yeni başkenti, Bursa

    Nitelikli tarımın yeni başkenti, Bursa

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, katma değeri yüksek ve üzümsü meyveler noktasında Bursa’yı merkez haline getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bugüne kadar 100 binin üzerinde yaban mersini fidanını üreticiyle buluşturan Büyükşehir Belediyesi, 150 bin fidanı daha toprakla buluşturuyor. Hedef ise, her yıl 1,5 milyon adet fide ve fidan desteği sağlamak.

    Bursa’nın otomotiv, ahşap sanayi, tekstil ve makine sanayinde olduğu gibi katma değeri yüksek tarımda da bir marka haline gelmesini amaçlayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, çiftçiye olan desteğini hız kesmeden sürdürüyor. Bugüne kadar 100 binin üzerinde yaban mersini fidanını üreticiyle buluşturan Büyükşehir Belediyesi, 150 bin fidanı daha törenle çiftçilere teslim etti. Fidan bedellerinin yüzde 50’si Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilirken, kalan yüzde 50’lik kısım ise 2 taksit halinde üreticiden temin edilecek.

    “Toplam 5,5 milyon fide ve fidan desteği”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarım noktasında nitelikli üretim için gerekli altyapı çalışmalarına devem ettiklerini söyledi. Üretimin doğru yerde yapılması ve kaynak israfını önlemek adına toprak analizi istediklerini dile getiren Başkan Aktaş, analizlerde olumsuz sonuçlar çıkması halinde çiftçileri başka ürünlere yönlendirdiklerini ifade etti. Fidan bedellerinin yarısını Büyükşehir Belediyesi’nin karşıladığını anlatan Başkan Aktaş, “‘Nasıl olsa bunlar dağıtılıyormuş alalım’ gibi bir algı var. Verdiğimiz bu fidanların doğru yerlere ulaştırılması bizim en büyük hayalimiz. Kentimizi katma değerli ürünler ve üzümsü meyveler alanında başkent haline getirmek istiyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 650 bin meyve fidanını Bursa’ya kazandırdık. Şimdi hızımızı daha da artırıyoruz. Tarım ve gıda alanında katma değeri yüksek ürünler ve üzümsü meyveler ile özdeşleşmiş bir kent haline getirmek için desteklerimizi artırıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak önümüzdeki 3 yıl içerisinde her yıl en az 1,5 milyon adet fide ve fidan desteği sağlamayı hedefliyoruz. Bu yılki desteklerimizle birlikte 2023 yılına kadar toplamda 5,5 milyon fide ve fidanı üretime kazandırmış olacağız. Bu fidanlar için yapacağımız 25 milyon liralık yatırım var. Yarısını biz sübvanse edeceğiz” dedi.

    “30 milyarlık bir ekonomik döngü”

    Her fidan için ürünlere göre değişken ödeme kolaylıkları sağlanacağını açıklayan Başkan Aktaş, Bursa’da 5,5 milyon fide ve fidan ile 700 futbol sahası kadar alanı daha katma değerli üretime kazandırmış olacaklarını söyledi. 2023 yılına kadar verilecek desteklerle artacak üretim neticesinde ülke ekonomisine 10 yılda direkt ürün bazlı gelirlerle 1,5 milyar lira katkı koyulacağını belirten Başkan Aktaş, “Fidanların verimli ömürlerinde ise sadece ürün bazlı olarak ekonomiye toplamda 10 milyar lira katkı sağlamayı hedefliyoruz. Tarım, gıda sanayi, işleme ve ambalaj, gübre, yakıt, tarımsal sarf malzemeleri, tarımsal istihdam, tarım teknolojileri ve yan sektörlerde, ilk 10 yılda yaklaşık 5 milyar liralık, verimli ömürde ise yaklaşık 30 milyarlık bir ekonomik döngü ortaya çıkacaktır. Bu süreçte yaklaşık 1600 aile daha aile işletmeciliği modeli içerisinde tarımsal üretime katkı koyacak. Yine bu yolla yaklaşık 10 bin kişilik daha yeni istihdama kapı aralanacak. Bütün şehri saran, etkileyen ve hareketlilik kazandıran bir vizyonu ortaya koyuyoruz. Üreticilerimize sadece fidan vermiyoruz. Doğru fidan temininden eğitim desteğine, toprak hazırlığından ortaya çıkan ürünün pazarlanmasına kadar tüm süreç boyunca destek oluyoruz” diye konuştu.

    “Üzümsü meyvelerin başkenti Bursa olacak”

    İşleme, paketleme ve ihracata hazırlama konularında da dünya standartlarına uygun bir tesis altyapısı oluşturmak için gerekli fizibilite çalışmalarının devam ettiğini aktaran Başkan Aktaş, üretimi yapan olmaktan ziyade yapmaya teşvik eden olma noktasında katalizör görevi gördüklerini anlattı. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’de yaban mersini üretiminin 80 ila 90 bin tonlara ulaşacağının tahmin edildiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Bu miktarın hakim çoğunluğunun ve ihracata uygun kalitede ürünlerin şehrimizde üretilmesini hedefliyoruz. Ülkemizde üzümsü meyveler farklı şehirlerde yetiştiriliyor. Ancak bu ürünlerin en kalitelisi ve en lezzetlisi Bursa’da yetişiyor. Özellikle Orhaneli, Büyükorhan, İznik, Orhangazi, İnegöl, Kestel, Osmangazi ve Yıldırım ilçemizin yüksek mahallelerinde üretim ve desteklerimiz sürüyor. Üretimin her aşamasında üreticilerin emeğiniz çok önemli. Fidanların, çiftçilerimize hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum” dedi.

    Orhaneli Yaban mersini Kooperatif Başkanı Ahmet Kahraman ve üreticiler adına söz alan Erkan Ateş, yaban mersini üretimi noktasında kendilerine destek veren Büyükşehir Belediyesi’ne ve Tarım AŞ’ye teşekkür etti.

    Konuşmaların ardından Başkan Alinur Aktaş, İl Tarım Müdürü Hamit Aygül ve protokol üyeleri tarafından çiftçilere yaban mersini fidanları teslim edildi. Daha sonra Başkan Aktaş ve beraberindekiler soğuk hava deposunu gezerek fide ve fidanlar hakkında bilgi aldı.

  • BUSKİ’den derelerde taşkın önlemi

    BUSKİ’den derelerde taşkın önlemi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ Genel Müdürlüğü kış aylarının yaklaşması ile birlikte oluşabilecek taşkınların önüne geçmek amacıyla dere temizliği ve taşkın koruma çalışmalarına hız verdi.

    Küresel ısınma ve değişim iklim koşullarına bağlı olarak ani yağışlar yüzünden yaşanan sel felaketleri son yıllarda dünya genelinde önemli bir sorun haline gelirken Bursa Büyükşehir Belediyesi gerek merkezde gerekse de 17 ilçedeki derelerde olası taşkınların önüne geçmek için dere yataklarında temizlik ve ıslah çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Bu yıl içinde yapılan çalışmalarla İnegöl Akıncılar Köy Deresi, İznik Müşküle Mahalle Deresi, İznik Merkez Kıran Deresi, Mustafakemalpaşa Güllüce Köy Deresi, Nilüfer Hasanağa ve Akçalar Köy içi Deresi ve Nilüfer Altınşehir kurutma kanalını kapsayan toplam 64 kilometrelik dere temizliği yapan BUSKİ ekipleri Nilüfer ilçesi 23 Nisan Mahallesi’nden geçen Ayafatma Deresi’nde de dere yatağı genişletme çalışmalarına başladı.

    SAĞLIKLI ALTYAPI

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, sağlıklı bir şehrin ancak güçlü bir altyapı üzerine inşa edilebileceğini belirterek, bu nedenle sadece kent merkezinde değil 17 ilçede de altyapı çalışmalarından taviz vermediklerini söyledi. İçme suyu, yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının iyileştirilmesinin yanında dere ıslah çalışmalarının da çok büyük önem taşıdığını dile getiren Başkan Aktaş, “Son yıllarda ani ve yoğun yağışların nasıl felaketlere yol açabildiğini Kestel ilçemizde yaşanan sel felaketinde de gördük. Bu nedenle dere yataklarının temizliği büyük önem taşıyor. Kış aylarında olası taşkınların önüne geçmek için BUSKİ ekiplerimiz yoğun bir mesai harcıyor. Tek amacımız kış aylarını altyapı anlamında da sorunsuz bir şekilde geçirmek” dedi.

  • “Futbolda şike” davasında beraat kararı

    “Futbolda şike” davasında beraat kararı

    ‘Futbolda şike’ davasında 19 sanığın ‘şike ve teşvik primi’ suçlarından beraatine karar verildi.

    İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararı Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin usul eksikliği nedeniyle bozması sonucu yeniden görülmeye başlanan “Futbolda şike” davası, Çağlayan Adliyesi’nde devam ediyor.

    Mahkeme, 16 Temmuz 2020 tarihinde, Fenerbahçe Eski Başkanı Aziz Yıldırım ile birlikte 6 kişinin dosyasının ayrılmasına, 2016/62 no’lu dosyanın incelenmek üzere istenmesine, kumpas davasındaki delillerin gözden geçirilmesine ve yeni duruşmanın 6 Kasım 2020 tarihine ertelenmesine hükmetmişti. 31 sanık hakkındaki dava saat 10.00’da, Fenerbahçe Eski Başkanı Aziz Yıldırım ile birlikte 6 kişinin yer aldığı diğer dava ise 11.00’de başladı.

    Bugün yeniden görülmeye başlanan duruşmaya; Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, yönetim kurulu üyeleri Fethi Pekin, Burak Kızılhan, eski başkan Aziz Yıldırım, eski yöneticiler Şekip Mosturoğlu, Ali Yıldırım, Önder Fırat, İlhan Ekşioğlu, Cenk Başak ve avukat Naim Karakaya katıldı.

    SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI

    Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin bozduğu davanın aralarında Fenerbahçe eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu ve Ümit Karan’ın da bulunduğu 20 sanık yönünden görülen davasında, savcı mütalaasını açıkladı.

    Savcı, 19 sanık hakkında şike ve teşvik primi suçlarından delil yetersizliğinden beraat istedi. Sanık Hakan Karaahmet hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis istendi.

    BERAAT KARARI

    “Futbolda şike” davasında, Mecnun Otyakmaz ve Şekip Mosturoğlu’nun da bulunduğu 19 sanığın “şike ve teşvik primi” suçlarından beraatine karar verildi. Sanık Hakan Karaahmet’e ise “konut dokunulmazlığı ihlaline azmettirme” nedeniyle 6 bin TL adli para cezası verildi

    AZİZL YILDIRIM VE 4 SANIK İÇİN BERAAT TALEBİ

    Yargıtay’ın bozduğu “Futbolda şike” davasının, aralarında Fenerbahçe Eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın bulunduğu 5 sanık yönünden görülen davasında, savcı mütalaasını açıkladı.

    Savcı, sanıklar Aziz Yıldırım, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Abdullah Başak ve Ahmet Çelebi’nin “şike” ve “teşvik primi” suçlarından beraatini talep etti. Sanik Selim Kımıl hakkında “tehdit” suçundan ceza istendi.

     

  • Uludağ’da otellerde pandemi hazırlığı başladı

    Uludağ’da otellerde pandemi hazırlığı başladı

    Bursa’nın kış turizminde önemli merkezlerinden Uludağ’da oteller, koronavirüs tedbirleri kapsamında sezon hazırlıklarına başladı.

    Kış turizminin önemli merkezlerinden biri olan Uludağ’a mevsimin ilk karı geçtiğimiz günlerde yağdı. Kar yağışının başlamasının ardından otellerde de kar sezonu için hazırlıklar başladı. 11 Aralık’tan itibaren misafirlerine kapılarını açacak olan Uludağ otellerinde koronavirüs sebebiyle ekstra önlemler alınması bekleniyor.

    Sezon öncesi hazırlıklarına başlayan otel müdürü Murat Pınarcı, yeni duruma alışmaya çalıştıklarını belirterek otellerinde alınacak tedbirlere değindi.

    Murat Pınarcı, sezon öncesi bütün otelin dezenfekte edildiğini belirterek, müşteriler gelmeden önce personelin işe başlayacağını ve hepsinin bir süre otelde izole edileceğini ifade etti.

    Pınarcı, bu sene Uludağ’da yapılacak tek etkinliğin kayak olduğuna, kayak dışında eğlence ya da festival yapılmayacağına değinerek, “Biz gerekli olan turizm sertifikasını aldık. Gerekli denetimler yapıldı ve sertifikamız verildi. Biz hazırlıklarımızı tamamladık. Açılışımızı 11 Aralık’ta yapacağız. Bütün elemanlarımız korunuyor olacak bunların sağlık bilgileri bizde mevcut. Gelen misafirlerin hepsinin HES kodu alınacak ve dezenfekte edilecekler. Otelimizde her yerde dezenfektanlarımız mevcut. Oturma planı hazırladık, sosyal mesafeye uyarak oturulacak. Dışarıdan misafir kabul etmiyoruz, sadece konaklayan misafirlerimiz hizmet görecek. Otele girişte valizleri de misafirleri de dezenfekte ediyoruz. Müşterilerimiz gelmeden önce odalarımız dezenfekte edilecek. İçeri giren misafirlerimizin hepsi termal kameralarla izlenecek. Eğlence mekanlarımız kapalı olacak. Bu sene Uludağ’da sadece kayak sporu olacak, ona yöneleceğiz” dedi.

  • Motorine bir zam daha geliyor

    Motorine bir zam daha geliyor

    Motorinin litre fiyatına yarından itibaren geçerli olmak üzere 10 kuruş zam gelmesi bekleniyor.

    Motorine bu gece de 16 kuruş zam gelmişti. Son zamın ardından motorinin litre fiyatı Ankara’da 6,33 liraya; İstanbul’da 6,12 liraya; İzmir’de ise 6,36 liraya yükselecek.

    AKARYAKIT FİYATLARININ HESAPLANMASI

    Akaryakıt fiyatları, Türkiye’nin de dahil olduğu Akdeniz piyasasındaki işlenmiş ürün fiyatlarının ortalaması ile dolar kurundaki değişiklikler baz alınarak rafineriler tarafından hesaplanıyor.

    Bu hesaplanma sonucunda dağıtım firmalarınca uygulanan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük değişiklikler gösterebiliyor.

  • Akaryakıta dün indirim, bugün zam!

    Akaryakıta dün indirim, bugün zam!

    Perşembe gününden geçerli olmak üzere benzinin litre fiyatında 17 kuruş, motorinde ise 16 kuruş fiyat artışı yaşanacak.

    Sektör kaynaklarından alınan bilgiye göre bu gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere benzinin litre fiyatına 17 kuruş, motorinin litre fiyatına ise 16 kuruş zam gelmesi bekleniyor. Hafta başında benzine 16, motorine ise 12 kuruş indirim gelmişti.

    PETROL FİYATLARI YÜKSELİŞTE

    Petrol ABD’de ham petrol stoklarının sert şekilde gerilemesinin ardından yaklaşık yüzde 2 yükseldi, ancak ABD seçimlerinin sonucunun belirsiz kalmasıyla oynaklık devam ediyor.

    Brent ham petrolünün en yakın vadeli varil fiyatı yaklaşık 39.85 dolar ile 40.70 dolar aralığında işlem gördükten sonra yüzde 2 artışla 40.51 dolarda bulunuyor. ABD hafif ham petrolü yüzde 2.1 artışla 38.46 dolarda bulunuyor.

  • “Asıl çürük olan rantçı sistemdir”

    “Asıl çürük olan rantçı sistemdir”

    HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “İzmir depremi, bu ülkenin deprem gerçeğini bir kez daha bizlere çok acı bir şekilde göstermiştir ve hatırlatmıştır. İnsanların ölümüne neden olan her zaman söylediğimiz gibi afetler değildir; gerekli tedbirlerin alınmaması, denetimsizlik ve yaşamın değil rantın esas alınmasıdır.” dedi.

    Buldan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, 2020 yılının “felaketler yılı” olmaya devam ettiğini belirterek, İzmir depreminde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, İzmir halkına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi.

    Enkaz altındaki insanların bir an önce sağ salim kurtarılması temennisinde bulunan Buldan, “İzmir depremi, bu ülkenin deprem gerçeğini bir kez daha bizlere çok acı bir şekilde göstermiştir ve hatırlatmıştır. İnsanların ölümüne neden olan her zaman söylediğimiz gibi afetler değildir; gerekli tedbirlerin alınmaması, denetimsizlik ve yaşamın değil rantın esas alınmasıdır. İmar affıyla kaçak yapılaşmanın önünü açan rantçı zihniyet, depremi daha yıkıcı hale getirmektedir.” görüşünü savundu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi sorumluluklarını bir kenara bırakarak, afetlere dayanaksız yapılardan “vesayetçi zihniyeti” sorumlu tuttuğunu belirten Buldan, “Sanırsınız ki 18 yıldır iktidarda onlar değil başka birileri var. Buradan kendilerine soruyoruz: Depreme hazırlık için bugüne kadar ne yaptınız? Hangi önlemleri aldınız? Deprem vergilerini nereye harcadınız? Kanal İstanbul’a ayıracak paranız varsa deprem için neden kullanmıyorsunuz? Bu hayati soruları özellikle iktidara sormak ve bunun cevabını duymak istiyoruz.” diye konuştu.

    Buldan, olası bir İstanbul depreminin en büyük tehlike olarak karşılarında durduğunu söyledi. Pervin Buldan, “Deprem öncesi yandaşların, müteahhitlerin yanında olan bu iktidarın yıkımla sonuçlanan felaketler sonrası ‘halkın yanındayız’ demesinin bir samimiyeti ve inandırıcılığı yoktur. İnsanlar enkaz altında kurtarılmayı beklerken AKP’nin bir bakanı, enkazın üzerine çıkmış ve orada enkazın altındaki bir yurttaşla telefonla görüşme yapıyor ve bunlar da kameralar önünde kaydediliyor. Bu elbette ki bir şovdur, enkaz altındaki insanlarla alay etmektir. Bakanın yaptığı siyasi bir şovdur.” sözlerini sarf etti.

    Pervin Buldan, enkazın altından 65 saat sonra sağ kurtarılan üç yaşındaki Elif ile 91 saat sonra hayatı gülerek karşılayan dört yaşındaki Ayda’nın tüm insanlığa büyük umut olduğunu söyledi.

    Deprem anından itibaren HDP’nin “kriz masası” oluşturduğunu anlatan Buldan, HDP heyetinin İzmir’e gittiğini ve İzmir halkıyla dayanışma içinde olduğunu kaydetti.

     “Deprem gerçeğini acilen masaya yatırmalıyız”

    TBMM Genel Kurulunda bugün depremle ilgili genel görüşme açılması çağrısında bulunan Buldan, “Türkiye’nin deprem gerçeğini acil olarak masaya yatırmamız gerekiyor. Parlamento hızlı bir biçimde çalışma yürütmeli, gerekli araştırmaları yapmalı ve fay kanunu başta olmak üzere gerekli yasaları acilen çıkarmalı.” diye konuştu.

    Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yarın 4 Kasım ve partimize yönelik siyasi darbenin 4. yıl dönümüdür. Bu vesileyle önceki dönem eş genel başkanlarımız sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere onların şahsında tutuklu olan tüm arkadaşlarımıza buradan kucak dolusu selam ve sevgilerimizi gönderiyorum. 4 Kasım’a neden siyasi darbe diyoruz? Çünkü bu hukuk dışı rehin alma operasyonu demokratik siyasete, demokrasiye karşı yapılmıştır ve parlamentonun iradesine, halka karşı yapılan bir darbe girişimidir.

    15 Temmuz’daki darbe girişiminin AKP iktidarı eliyle siyasi darbeye dönüştürüldüğü tarihtir aynı zamanda 4 Kasım tarihi. 4 Kasım’dan bu yana son dört yılda eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz dahil 20 bini aşkın insan gözaltına alındı, 10 bine yakını hukuksuz bir şekilde tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Belediyelerimiz birer birer bu iktidar tarafından gasp edildi.”

    2021 yılı bütçesini de eleştiren Buldan, “Bu bütçe halkın, yoksulların, işçinin, emekçinin, kadınların, gençlerin değil, AKP-MHP’nin, sarayın, yandaşların bütçesidir. Halkın sofrasına değil, mermiye, silaha para ayıran bir bütçedir.” görüşünü savundu.

     “Kontrol altına alamadıkları bir pandemiyle karşı karşıyayız”

    Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) ilişkin “hasta-vaka ayrımı gibi kelime oyunlarıyla” gerçek rakamın başından beri hep saklandığını ve bugün de aynı yöntemin uygulandığını savunan Buldan, “Salgın krizini başından beri gizlemeye çalıştılar, bugün yine aynı şeyi yapıyorlar. Ekonomi ve turizm etkilenmesin diye bunu yaptılar. Şimdi kontrol altına alamadıkları bir pandemi ile hepimiz karşı karşıyayız. Halkı, ekonomik yoksulluğun yanında bir de büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya bıraktılar.” şeklinde konuştu.

    İstanbul’daki durumun vahametine işaret eden Buldan, “Salgın gerçekten korkutucu bir seviyeye ulaştı ama Bakan’ın hayat kurtaran çözüm önerisinin ne olduğunu sorarsanız, Bakan’ın söylediği şey şu: ‘İstanbullular mecbur olmadıkça dışarı çıkmayın.’ İnsanlar işsiz ve aç mı kalsın Sayın Bakan? Sorumluluğunuzu neden insanların üzerine atıyorsunuz? İktidar ve devlet olarak siz ne işe yarıyorsunuz? Herkes kendi başının çaresine bakacaksa siz niye varsınız? Bunu da buradan size sormak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Fransa’da yaşanan vahşi saldırılar ve cinayetlerden dolayı derin üzüntü içerisinde olduklarını dile getiren Buldan, “Bu saldırıyı en güçlü bir biçimde lanetlediğimizi ifade etmek isterim. Fransa halkına bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyorum. Dün akşam Viyana’da da benzer bir saldırı oldu. Saldırıda yaşamını yitirenler için Viyana halkına başsağlığı ve yaralı sekiz kişiye de acil şifalar diliyorum. Fransa ve Viyana’daki bu cinayetlerin IŞİD karanlığının birer türevi olarak yaşandığını hepimizin görmesi gerekiyor. Bu vahşi cinayetler IŞİD’in bütün dünya halkları için büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha bizlere göstermektedir.” dedi.

    Pervin Buldan, dinler arası çatışmalardan beslenen politikalar karşısında uluslararası toplumu duyarlı olmaya, barış çizgisinde kalmaya davet etti.