Etiket: srebrenitsa

  • Dışişleri Bakanlığı’nda Srebrenitsa Soykırımı’nın 29. yıl dönümü anıldı

    Dışişleri Bakanlığı’nda Srebrenitsa Soykırımı’nın 29. yıl dönümü anıldı

    Srebrenitsa Soykırımı’nda hayatını kaybedenler, 29. yılında Dışişleri Bakanlığı Fatin Rüştü Zorlu Salonu’nda gerçekleştirilen program ile anıldı. Programda konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, 11 Temmuz 1995 tarihinin Bosna Hersek halkı ve tüm insanlık için unutulamayacak bir trajedinin yıl dönümü olduğunu belirterek, “Anılan tarihte soykırıma uğrayan binlerce Boşnak kardeşimiz şehit mertebesine ulaştı. Yalnızca Bosna Hersek’in değil, aynı zamanda tüm dünyanın, hepimizin kalbinde büyük yaralar açtı. Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitlerinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa verilmektedir. Bu sene törenle ülkemizi Adalet Bakanı Yılmaz Tunç temsil etmektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanımızın video mesajları da törende gösterilecektir. Bugün de kimlik tespiti yapılan ve ailelerinin onay verdiği 14 soykırım kurbanı daha defnedilecektir” diye konuştu.

    Srebrenitsa’da yaşanan soykırımın barışın, adaletin, insan haklarının muhafazası için sürekli bir çaba gösterilmesi gerektiğini hatırlattığını aktaran Bozay, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için geçmişten ders çıkarılması ve bu derslerin geleceğe taşınması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin benzer soykırımların bir daha yaşanmaması için eğitim, farkındalık ve toplumsal dayanışma gibi alanlarda çalışmalara büyük önem verdiğini dile getiren Bozay, şu ifadelere yer verdi:
    “Türkiye’de Srebrenitsa Soykırımı’nın unutulmaması ve toplumsal hafızalarda yer etmesi için yapıcı şekilde çalışmaktayız. Bu çerçevede ülkemizin eş sunuculuğundan biri olduğu ve en başından itibaren katkı sağladığı 11 Temmuz’un Srebrenitsa Soykırımı’nın Uluslararası Düşünme ve Anma Günü olarak belirlenmesine yönelik kararın BM Genel Kurulu’nda 23 Mayıs tarihinde kabul edilmesinden memnuniyet duyuyoruz. Söz konusu karar, Srebrenitsa Soykırımı’ndan sorumlu olanlar da dahil olmak üzere uluslararası mahkemelerce benzer suçlardan hüküm giyenleri çekingesiz şekilde kınamakta, BM üyesi devletleri anılan soykırımın çarpıtılmasını ve gelecekte benzer olayların meydana gelmesini önlemek için uygun programların eğitim müfredatına dahil edilmesini tavsiye etmektedir. Karar ayrıca 1995 Srebenitsa Soykırımı kurbanları anısına özel faaliyetler ve anma etkinlikleri düzenlemek ve gerekli eğitim, kamu farkındalığını artıracak etkinlikler dahil olmak üzere uluslararası günü idrak etmeye davet etmektedir.”

    BM Genel Kurulu kararı temelinde 9 Temmuz tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı genelgesiyle 11 Temmuz gününün ülkemizde de acıların paylaşılması, soykırımın ve insanlığa karşı suçların kınanması amacıyla Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Günü olarak yad edilmesinin kararlaştırıldığını belirten Bozay, bu kapsamda önümüzdeki yıllarda da alınan karar ve genel geçer çerçevesinde Srebrenitsa Soykırımı’nı anma faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda bugünkü gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile birlikte sürdürüleceğini söyledi.

    “Türkiye büyük bir destek verdi”

    Bosna-Hersek Büyükelçisi Mirsada Çolakoviç ise, soykırımın üzerinden 29 sene geçmesine rağmen yaraların hala çok taze olduğunu dile getirerek, “Birçok aile sonlanmış, orada şahitlik edecek kimse kalmamıştır. Bizim burada birlikte bulunmamızın çok önemli olduğunu ve büyük bir mesaj gönderdiğini düşünüyorum. Birleşmiş Milletler geçen aylarda 11 Temmuz’u Uluslararası Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü olarak ilan etmişti. Burada uluslararası mahkemenin verdiği kararlara göre bu karar verildi. Bu kararla birlikte BM, Srebrenitsa’da hayatını kaybeden kişilerin tespit edilmesi konusunda bir karar verdi. Mahkemenin kararlarına uyulması konusunda Türkiye Cumhuriyeti diplomatik kanallarla ilişki kurarak çok büyük bir destek verdi. Bundan dolayı çok teşekkür ediyoruz” dedi.
    Türkiye’nin yetkili kişilere bu kararın verilmesi konusunda sadece karar aşamasında değil, hazırlanma aşamasında da destek verdiğini aktaran Büyükelçi Çolakoviç, Bosna Hersek’te birçok kişinin yakınını kaybettiğini, yakınlarını bulamadığını belirterek, “Dünyada ilk defa bir soykırıma anma töreni bu şekilde düzenleniyor. Burada asıl amaç bu soykırımın unutulmamasıdır. Birçok kişi annelerini, oğullarını, eşlerini kaybetti. Hala ailelerinin nerede olduklarını bulamayanlar var ve buna rağmen hala bazı kişiler soykırımı inkar ediyorlar. Eğer barış olacaksa sadece bir şekildedir, o da herkesin geçmişi ve yaptıklarıyla yüzleşmesi sayesinde olacaktır. Eğer yüzleşirse ancak o şekilde o yaralar sarılabilir” dedi.

  • Srebrenitsa’nın ismini değiştirme planı

    Srebrenitsa’nın ismini değiştirme planı

    BM Genel Kurulu’nun geçtiğimiz hafta 11 Temmuz’u “Srebrenitsa Soykırımını Anma Günü” ilan etmesinin ardından Bosna-Hersek’teki iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin Başkanı Milorad Dodik, dün Sırp televizyonuna açıklamalarda bulundu. Dodik, Sırp Cumhuriyeti entitesinin önümüzdeki ay sonuna kadar Bosna Hersek Federasyonu entitesine ayrılma teklifi sunacağını açıkladı. BM Genel Kurulu kararının ardından Srebrenitsa Belediyesi’nin ismini değiştirme planlarını da duyuran Dodik, “Srebrenitsa’daki bazı çalışma arkadaşlarımız artık bu konudaki yalanların yettiğini ve halihazırda Srebrenitsa’nın isminin değiştirilmesi için belediyeye Srebrenitsa yerine başka bir isim verilmesi için bir inisiyatif başlattılar. Bakalım bu nasıl gelişecek” diye konuştu.
    Açıklamalar, Srebrenitsa Belediye Başkanı Mladen Grujicic tarafından da doğrulanarak, planın hem belediye hem de entitedeki iktidar partisi Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı (SNSD) organları tarafından değerlendirildiği açıklandı.

    Srebrenitsa annelerinden tepki

    Dodik’in açıkladığı plana Srebrenitsa annelerinden tepki geldi. Temmuz 1995’te yaşanan soykırımda sevdiklerini kaybeden Srebrenitsa anneleri, uluslararası topluma Srebrenitsa’nın ismini değiştirmek isteyen Sırp yetkilileri durdurma çağrısı yaptı. Bugün Srebrenitsa ve Zepa Anneleri Derneği tarafından yayınlanan açıklamada, “Görünüşe göre, soykırım inkarcıları sokak, okul ve şehirlerin isimlerini değiştirip, önüne Bosna eki getirilen her ismi, hatta Boşnakça lisanını inkar etmeyi milli menfaat ilan ettikten sonra insan haklarını en ağır şekilde ihlal ettikleri yerin ismini değiştirmeye yönelik faşist fikirden de geri durmuyor” denildi.
    Sırp lider Dodik karar verebilse Saraybosna’nın isminin “Karaciçevo” ve Srebrenitsa’nın isminin de “Mladiçevo” olarak değiştirileceği ifade edilen açıklamada, “Şehirlerin isimlerini değiştirebilirler fakat gerçekleri saklayamazlar” denildi.
    Açıklamada, Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt ve uluslararası topluma “tek adam rejiminin yürüttüğü çılgınlığı durdurma” çağrısı yapıldı.

  • Srebrenitsa’da 30 soykırım kurbanı daha toprağa verildi

    Srebrenitsa’da 30 soykırım kurbanı daha toprağa verildi

    Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tanımlanan Srebrenitsa soykırımında katledilen 30 kurban için bugün cenaze töreni düzenlendi. Kimlik tespitleri yapılan 30 kişi soykırımın yıl dönümünde düzenlenen törenle toprağa verildi. Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törene, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Denis Becirovic, Hırvat üyesi Zeljko Komsic, Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Borjana Kristo, Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt, Karadağ Başbakanı Dritan Abazovic, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bosna-Hersek Reisü’l-uleması Husein Kavazovic, Avrupa Birliği’nin Bosna-Hersek Büyükelçisi Johann Sattler, yerel politikacılar ve Bosna-Hersek ve binlerce ziyaretçi katıldı.

    Törende konuşan Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Denis Becirovic, Boşnak soykırımına ilişkin gerçeklerin anlatılmaya devam etmesi gerektiğini kaydetti. Soykırım hakkında konuşmanın insani ve medeni bir vazife olduğunu vurgulayan Becirovic, “Bizim ülkemizde yaşanan bir iç savaş değil, uluslararası bir silahlı çatışmaydı” dedi. Bugün de siyaset sahnesinde “Büyük Sırbistan” politikasını izleyen ve Bosna-Hersek’in egemenliği ile toprak bütünlüğünü tehdit eden siyasetçiler yer aldığını ifade eden Becirovic, “Bunların yanı sıra Bosna-Hersek Anayasası’nın altını kazıyan ve komşuları silahlanırken Bosna-Hersek’i demilitarize etmeye çalışan politikacılarımız da var. Boşnaklara yönelik soykırımın tekrarlanması yönündeki tehdit bertaraf edilmiş değil. Soykırıma giden süreçte etkili olan faktörler halen mevcut ve tekrar tehdit oluşturuyor” dedi.

    Defnedilen en küçük kurban 15 yaşında

    Bugün defnedilen 30 soykırım kurbanından en genci öldürüldüğünde 15 yaşındaki Elvir Salcinovic oldu. Öldürüldüklerinde çocuk yaşta olanlar arasında ayrıca 17 yaşında öldürülen Semir Djozic ve 16 yaşında öldürülen Mustafa Mekanic ile Esed Klempic yer aldı. Bugün defnedilenlerin en yaşlısı ise öldürüldüğünde 65 yaşında olan Nezir Muminovic oldu.

    Gözyaşları içinde toprağa verildi

    Toplu mezarlardan çıkarılan ve kalıntılar üzerinde DNA analiziyle kimlik tespitleri yapıldıktan sonra ailelerinin rızası alınarak Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilen bazı kurbanların yalnızca birkaç parça kemiği bulunabildi.
    Soykırım kurbanları, Reisü’l-ulema Husein Kavazovic’in kıldırdığı cenaze namazının ardından yakınlarının gözyaşları arasında toprağa verildi.

    Yas ilan edildi

    Bosna-Hersek’te Boşnak ve Hırvatların yoğun olarak yaşadığı Bosna Hersek Federasyonu (FBiH) entitesi hükümeti, 11 Temmuz 2023 tarihini yas günü ilan etti.

    Başkent Saraybosna ile birlikte birçok kentte saatler 12.00’yi gösterdiğinde soykırım kurbanları anısına sirenler çaldı, trafik durdu ve vatandaşlar soykırım kurbanlarına saygılarını ortaya koydu.
    Öte yandan, Bosna-Hersek’te Sırpların yoğun olarak yaşadığı Sırp Cumhuriyeti entitesi, hukuki olarak kanıtlanmış olmasına rağmen Srebrenitsa soykırımını inkar etmeye devam ediyor. Srebrenitsa soykırımından hüküm giyen eski Bosnalı Sırp liderler Radovan Karadzic ve Ratko Mladic, aşırılık yanlısı Sırplar tarafından milli kahraman olarak görülüyor.

  • Ünlüler Srebrenitsa kurbanlarının ismini okudu

    Ünlüler Srebrenitsa kurbanlarının ismini okudu

    Srebrenica Soykırımı’nın 25’nci yıl dönümünde Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı’nın düzenlediği ‘Srebrenica İçin Okumalar’ etkinliği kapsamında ünlü isimler, 25 soykırım kurbanının adını okudu.

    Bosna Hersek’in Srebrenitsa şehrindeki Potoçari’de 11 Temmuz 1995’te yapılan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın tanık olduğu ‘en büyük soykırım’ olarak tarihe geçen Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçti. 1995’ten beri, her yıl 11 Temmuz’da, 8 bin 372 soykırım kurbanı törenlerle anılıyor. Yakınlarını kaybedenler, mezarların başında dualar ediyor. Ancak bu yıl, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle kitlesel anma etkinliklerinin yapılmayacağı, cesedi bulunan 9 kişinin Potoçari Mezarlığı’nda defnedileceği ve sadece ailelerinin katılacağı sade bir tören düzenlenerek hayatını kaybedenlerin anılacağı öğrenildi.

    Her yıl 11 Temmuz’da, İstanbul’da çeşitli organizasyon ve etkinlikler düzenleyerek Srebrenica Soykırımı’nın hatırlatılmasına ve hayatını kaybedenlerin anılmasına öncülük eden Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı bu yıl, ‘Srebrenica İçin Okumalar’ adlı etkinlik düzenledi. Etkinlik kapsamında, sanatçı Suzan Kardeş, sanatçı Haluk Levent, sanatçı Kenan Vural, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Yazar Ayşe Kulin, tarihçi Prof Dr. Hatice Oruç gibi isimler isimler Srebrenica’nın 25 kurbanının adını okudu.

    https://youtu.be/MSNOFm6BwIg

  • Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Eski Yugoslavya’daki iç savaş esnasında Sırpların, kasabada 8 binden fazla Boşnak Müslümanı öldürmesi ve “2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliam” olarak nitelenlendirilen Srebrenitsa Katliamı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Binlerce Müslümanın katledildiği yüz binlercesinin zulme uğradığı bu acı olayın üzerinden 25 yıl geçse de acısı hala taze… Soykırıma tanıklık eden Boşnak Müslümanları yaşadıkları o anları Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.

    KATLİAMDAN KAÇIŞI ANLATTI

    Fransa’da yaşayan Bekir Husejinoviç, 11 Temmuz 1995’te Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde Boşnaklara saldıran ve bir gece 8 bin 372 insanı öldüren Çetniklerden kardeşiyle birlikte kaçarak Bosna Hersek’teki Tuzla kentine ulaşmaya çalıştı. Kameniçko Brdo’da kurulan tuzağın Srebrenica sütunun yıkmasıyla birlikte binlerce insanla birlikte oradan kaçmaya çalıştı ve kardeşiyle bir ormana girdi. 9 ay boyunca ormanda yaşayan Husejinovic, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını yazdığı defteri kitaplaştırdı.

    PATLAYAN MAYINDAN ŞANS ESERİ KURTULDULAR

    Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde, 11 Temmuz 1995’te Çetniklerin (Milliyetçi Sırp güçleri) saldırdığı ve bir gecede 8 bin 372 insanın öldüğü Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Aradan geçen bunca yıla rağmen, soykırım mağdurlarının yaraları hala taze. Bosna Hersek’in Bratunac şehrinde doğan Bekir Husejinovic, daha sonra güvenli olduğunu düşündükleri için ailesiyle birlikte Srebrenica’ya taşındı. Temmuz 1995’te Sırp güçlerin Srebrenica’ya saldırmasının üzerine Bekir Husejinoviç, kardeşiyle oradan uzaklaştı ve 15 binden fazla insan ile birlikte yürüyerek Bosna Hersek’in Tuzla kentine ulaşmak için yola koyuldu. Ancak Tuzla’ya ulaşamadan, Çetniklerin kurduğu mayın patladı. Çok sayıda insan hayatını kaybetti ancak Husejinoviç, kardeşiyle birlikte kurtulanlar arasındaydı. Husejinoviç, bir ormana girdi ve 9 ay boyunca bir ormanda yaşadı.

    “ARTIK ÖLENLERİN VE YARALANANLARIN SAYISINI TUTAMIYORDUK”

    1992’de başlayan kuşatmayı, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını kitaplaştıran Husejinoviç, “1993’te annemle ve kardeşlerimle Srebrenica’ya yakın bir bölgeye yerleştik. Eğitimimiz için de kolaylık olacaktı. İçinde bulunduğumuz durumdan dolayı bazen dersler erkenden bitiyordu. Bölgeye insani yardım gönderiliyordu. Tam da “Belki bir şeyler düzelecek ve savaş son bulacak” diye düşünürken, hafızalarda en karanlık tarih gün olarak kalacak o Temmuz ayı geldi. 6 Temmuz’da başlayan Çetnik işgali 5-6 gün sürdü. Artık ölenlerin ve yaralananların sayısını aklımızda tutamıyorduk, bilmiyorduk. Srebrenica artık Çetniklerin elindeydi” sözleriyle işgali anlattı.

    “15 BİNDEN İNSAN ORMANA KAÇTI”

    Kardeşiyle Tuzla’ya doğru yürümek için yola koyulduklarını söyleyen Husejinoviç, “Ben, erkek kardeşim ve birkaç akrabamız Tuzla’ya doğru yola koyulduk. Yolun açık olacağı söylenmişti ve biz hiçbir sorun yaşamadan Tuzla’ya geçecektik. Annem ise küçük erkek kardeşim ve iki kız kardeşimle Potoçari’ye, Birleşmiş Milletler’in ‘güvenli bölgesi’ne geçtiler. 5’nci kilometrede, Kameniçko Brdo’da bize kurulan bir tuzak vardı. Yolda mayınlar vardı. Kameniçko Brdo’daki tuzak, Srebrenica sütununu devirdiği bilinen ilk pusudur. 15 binden fazla insan dağılmaya ve ormanlara kaçmaya başladı. Binlerce insan hayatını kaybetti, çok az insan başardı hayatta kalmayı” diyerek kendisinin de hayatta kalma mücadelesini kazananlardan biri olduğunu dile getirdi.

    “9 AY BOYUNCA ORMANLARDA YAŞADIK”

    15 gün yürüdüklerinin vurgulayan Husejinoviç, “Ağustosun başlarında Çetniklerin bölgesi olan bir dağa ulaştık. Sonra bir asfalta çıktık, 3 kişiydik. Sonra bir grupla karşılaştık ve onlara katıldık. Onların da amacı, bizim gibi Srebrenica’ya ulaşmaktı. Yemek bulmak içinde bazı köylere girdik. Çünkü su ve yemeğe ihtiyacımız vardı. Aksi takdirde tek bir adım atacak, yürüyecek halimiz yoktu. 9 ay boyunca bu şekilde sürdürdük yaşamayı” dedi. 6 Nisan 1996’da Rasim barışı koruma birliklerinin bulunduğu sınır kapısına ulaştıklarını dile getiren Husejinoviç şöyle devam etti: “Kardeşim ve diğer 3 kişi geride kaldı. Çünkü oraya yaklaşmaya cesaret edemediler. Hepimiz orada bulunanların Çetnikler olabileceğini düşünüyorduk ama benim 1 gün bile dayanacak gücüm yoktu artık. Son 2 günümüz dolaşarak geçti. Çok yorulduk. Öyle ki nerede olduğumuzdan bihaberdik. Bir önceki gece “Bir gün daha böyle geçerse öleceğim, ben gidiyorum gelmek isteyen benimle gelsin” dedim. Çünkü gerçekten dayanacak gücüm kalmamıştı. İngilizcem biraz iyiydi. Bazen durup dinlendiğimiz noktalarda radyodaki anonsları duyuyorduk. Sırbistan ve Bosna Hersek sınırına barışı sağlama birliklerinin geldiği söyleniyordu. Sınır kapısına ulaştığımızda etrafta kimse yoktu. Biz de el sallamaya başladık. Amerikan askerlerinden biri bizi fark etti. Yanımıza doğru yaklaştı ve haliyle tanıyamadı. Tabii biz de korkunç görünüyorduk. Üstümüzde yırtık, kirli kıyafetler vardı. Oldukça zayıflamıştık ve saçlarımız çok uzamıştı. Hemen diğer askerlere çağrıda bulundu ve durumu bildirdi.”

    “YAŞADIĞIMIZ ZORLUKLARIN ARDINDAN EVE DÖNDÜĞÜMÜZE İNANAMIYORDUK”

    Husejinoviç, “Bana kim olduğumuzu sordu. Tabii o an korkmuştum çünkü tüfeğini bize doğrultmuştu. Sonra siyah üniforması olan başka bir asker geldi. Boşnakça konuşuyordu. “Siz kimsiniz?” diye sordu. O an “Kaçsam mı, kim olduğumu mu söylesem” ikilemine düştüm. Ama artık çok geçti, dönemezdik. Dönüp kaçmaya başlasak ateş edeceklerdi. Bütün sorularını tek tek cevapladık, durumu anlattık. Çok şaşırdı. Çünkü biz çocuktuk. Birinden anahtar istediğini duydum. Kapıyı açtı ve bölgenin güvenli olduğunu söyledi. O an inanamadık çok korktuk. “Buyurun” dediğinde ise rahatladık. 9 ay yürüdüğümüz yolları, gördüğümüz rüyaları, yaşadığımız açlığı ve sonunda bulunduğumuz noktaya gelmiştik” diyerek yaşananları anlamanın ve anlatmanın zor olduğunu söyledi. Husejinoviç, diğer arkadaşlarına da ulaşmaya çalıştıklarını söyleyerek, “Birkaç saat sonra diğer arkadaşlarımızı da bulduk. Onlar bizden uzun süre ses çıkmayınca oradaki adamların Çetnikler olduğunu düşünüp, korkmuşlar ve kaçmışlar tabii. Ertesi gün de ailemizin yanındaydık. O aile ile kavuşma anı, tarif edilemeyecek kadar duygu dolu bir an. Düşünün, bir annesiniz ve 16 yaşındaki oğlunuz karşınıza çıkıp ölmediğini söylüyor. Çevredeki herkes çok duygulandı ve ağladı” şeklinde konuşarak o duygusal anları anlattı.

    “ELLERİM ÇOK YAŞLI BİR ADAMIN ELLERİ GİBİ GÖRÜNÜYORDU”

    Yerel ve ulusal basının da orada olduğunu dile getiren Husejinoviç, “Çok sancılı geçen o sürecin ardından ailemize kavuşmuş olmamız ilgi çekiciydi. Ertesi gün savaş muhabiri Sale Brkiç bizimle röportaj yapmak için Tuzla’dan geldi. Benim ellerim çok kötü bir durumdaydı. Soğuktan, sudan, topraktan kaynaklı bir görüntüydü bu. Brkiç, beni çekmeye başladı. Ellerim 70 yaşında, yaşlı bir adamın ellerine benziyordu. Kitabımın adı da bu yüzden ‘Yaşlı adamın ellerine sahip olan çocuk’ oldu.” dedi.

    “BURADA YAŞANANLARI ANLATMANIN BİR BORÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM”

    Yaşanan zor zamanları bir deftere yazdığını ve kitaplaştırmak gibi bir düşüncesi olmadığını belirten Bekir Husejinoviç, “Boşnak bir komşumla ve ailemle anlaşıp, serbest bölgeye geçtikten 1 ay sonra başıma gelenleri, Srebrenica soykırımından nasıl kurtulduğumu ve yaşadıklarımı bir deftere yazmaya başladım. Aslında en başında o defterde yazılanlar, benim ve ailemin okuması içindi. Şartlar da yazdıklarımı kitap haline getirmek için pek uygun değildi. Her şeyi unutmak istiyordum. Sonra fark ettim ki ben orada yaşananları anlatmak durumundayım, bu benim borcum. Bir anda o gücü hissettim kendimde. Kitabımda Bosna Hersek’te yaşananları birçok konudan ele aldım. Soykırım mağdurlarının canı yandı belki ama o da bir güç meselesi. Birinin çıkıp “Yapma” demesinden korktum. Bu kitabı, bu insanlara adadım. Bu kitapta gördüğünüz eller, benim ellerim. Yukarıdaki fotoğrafta da benim yoldaşlarım, arkadaşlarım var. Hepimizin söyleyecek sözü var. Ben, Srebrenica Soykırımı’nın daha fazla anılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek yakın zamanda kitabını Fransızca’ya, İngilizce’ye, Türkçe’ye ve Almanca’ya çevirmeyi planladığını söyledi.

    “SOYKIRIMDA KARDEŞİMİ KAYBETTİM”

    Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçse de yaraların iyileşemediğini dile getiren Husejinoviç, “Umarım orada hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaraları iyileşir. Ben soykırımda kardeşimi kaybettim. Benim yaram hiçbir zaman kapanmayacak. Bende onun bir fotoğrafı var. 17 yaşındayken öldürüldü. İnsan kabul edemiyor. Bunun yaşandığını, onun hayatta olmadığını biliyorum ama bunu kabullenemiyorsunuz” ifadelerini kullanarak o dönemin kendisinde bir travma yaşattığını ve yaşananları unutmanın mümkün olmadığını belirtti.