Etiket: stres

  • Emzirme sorunlarının nedeni stres-kaygı

    Emzirme sorunlarının nedeni stres-kaygı

    Emzirme süreci, hem anneler hem de bebekler için hayati önem taşıyor. Emzirmenin teşvik edilmesi ve annelere gerekli desteğin verilmesi gerektiğini belirten Medicana Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “Toplum olarak annelere emzirme konusunda destek olmalıyız. Bu destek, sadece sağlık profesyonelleri tarafından değil aileler, iş yerleri ve sosyal çevre tarafından da sağlanmalıdır” dedi.

    “Emzirme hakkında doğru bilgi alan annenin kendine güveni artar”

    Doç. Dr. Demir, annelerin emzirmeyle ilgili doğru bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizdi: “Psikolojik kaygılar nedeniyle emziremeyen anneler, gerekli destek sağlandığında bu süreci daha başarılı bir şekilde yürütebilir. Bu nedenle, annelere yönelik psikolojik destek, bilgilendirme ve eğitim çalışmaları artırılmalıdır. Toplum olarak annelere her türlü desteği vermeli ve emzirmenin önemini yaygınlaştırmalıyız. Annelerin doğum sonrası dönemde psikolojik destek alması kaygı düzeylerini azaltabilir. Bu destek, profesyonel bir psikolog veya terapist tarafından sağlanabilir. Emzirme konusunda doğru bilgiye sahip olmak, annelerin kendine güvenini artırır. Hastanelerde ve sağlık merkezlerinde verilecek eğitimler, bu konuda önemli bir rol oynar. Aile üyelerinin ve yakın çevrenin desteği, annelerin kaygılarını azaltmada etkilidir. Özellikle eşlerin bu süreçte destekleyici ve anlayışlı olmaları büyük önem taşır.”

    Emzirme sürecinde annelerin karşılaştığı bazı yaygın sorunlara dikkat çeken Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, bu sorunların çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

    Meme ucu problemleri: “Çatlaklar, yaralar ve ağrılar emzirme sürecini zorlaştırabilir. Bu durumda, doğru emzirme teknikleri ve uygun kremler kullanılmalıdır.”

    Süt yetersizliği: “Bazı anneler sütlerinin yeterli olmadığını düşünebilir. Bu durumda, bebeğin emme sıklığını artırmak ve doğru beslenme ile süt üretimi teşvik edilebilir.”
    Bebekte emme sorunları: “Bebekler bazen emmeyi reddedebilir veya doğru şekilde emmeyebilir. Bu durumda, bir emzirme danışmanından destek almak faydalı olacaktır.”

    Göğüslerde Şişlik ve Enfeksiyon: “Göğüslerde şişlik ve mastit gibi enfeksiyonlar, emzirme sürecini zorlaştırabilir. Bu durumda, sıcak kompresler ve doktor önerisiyle antibiyotik kullanımı gerekebilir.”

    Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riski azalır

    Emzirmenin bebek gelişimi üzerindeki olumlu etkilerine değinen Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir, hastalıklardan korur. Anne sütü, bebeklerin büyüme ve gelişimi için gerekli olan tüm besin maddelerini içerir. İlk altı ayda anne sütü tek başına yeterlidir. Bu dönemde bebeğe başka bir gıda verilmesine gerek yoktur. Emzirme, bebeklerin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi için hayati önem taşır” diye konuştu.

    Emzirmenin anneler için de birçok faydası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Demir, “Emzirme, annelerin doğum sonrası dönemde daha hızlı toparlanmasına yardımcı olur. Ayrıca emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinin azaldığı, doğum sonrası depresyonun ise daha az görüldüğü bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır” şeklinde bilgi verdi.

  • “Stressiz, gürültüsüz, trafiksiz bir ortam”

    “Stressiz, gürültüsüz, trafiksiz bir ortam”

    Bu sene 3 milyondan fazla adayın katılacağı 2024-YKS, 8-9 Haziran’da Türkiye genelindeki 81 il ve 245 sınav merkezi ile KKTC’nin başkenti Lefkoşa ve Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de yapılacak. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesinde sınava ilişkin açıklamalarda bulundu. Ersoy, bir yıla yakın sürecin bu hafta sonu sona ereceğini belirterek, “Kasım ayında Talim ve Terbiye Kurulundan gelen bir süredir kazanımlarla beraber binlerce hocamız, bu öğrencilerimiz için çalışma süreçlerini başlattılar. Bu cumartesi, pazar süreç nihayete erecek. Biz bu süreç için tüm birimlerle koordinasyon halinde hareket ediyoruz. Çocuklarımız için güzel bir sınav ortamı oluşturulsun diye güzel bir konfor olsun diye stressiz, gürültüsüz, trafiksiz bir sınav ortamı olması için çalışıyoruz” diye konuştu.

    “Yaklaşık 1 milyon görevliye teşekkür ediyoruz”

    “Şu anda Ankara merkezli olmak üzere 81 ilde sınav koordinasyon merkezimiz yoğun bir şekilde çalışmakta” diye konuşan Ersoy, şunları aktardı:

    “Dolayısıyla bu sınavda görev alan tüm öğretmenlerimize, hocalarımıza, emniyet müdürlerimize, motorize ekiplerimize, jandarmamıza, nüfus müdürlüğündeki elemanlarımıza, belediye personelimizi kısacası tüm herkese yani yaklaşık 1 milyon görevliye teşekkür ediyoruz. Bugün TYT’de 3 milyon 120 bin 878 adayımız 245 merkezde Kıbrıs Lefkoşa ve Zagreb’de sınava girecek. İnşallah bu sınav onlar için başarılı bir şekilde olur ve biz onların bir yıllık, iki yıllık çalışmalarının karşılığı alması için elimizden geleni yaptık. Bu sınav onların emeklerinin karşılığı olsun diye çalıştık, çabaladık. Sınav sonucu ne olursa olsun onlar bizim en değerlilerimiz. Sınav sonucunun ne olduğuna bakmadan onların en kıymetlisi olduğumuzu düşünerek inşallah bizler de üzerimize düşen görev olarak çalıştıklarının karşılığını vererek güzel bir bayram geçirmelerini diliyorum. Stressiz, gürültüsüz, trafiksiz bir ortam oluşturmak için elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.”

     

    Ersoy, sınav sonuçlarının 17 Temmuz’da ilan edeceklerini söyledi.

  • Afetzede kadınlar stres atıyorlar

    Afetzede kadınlar stres atıyorlar

    Kumlu ilçesinde Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan kursta kadınlar, çeyizlik ürünler üretiyorlar. Depremin yaralarını ve yaşattığı stresi ilmek ilmek atlatan kadınlar, hem ekonomik gelir elde ediyorlar hem de sosyalleşerek zaman geçiriyorlar. Halk eğitim merkezinde 13 kadının katılımıyla gerçekleştirilen kursta kadınlar hem de meslek öğreniyorlar.
    Kursiyerlerin makineye oturduğunda stresten uzak olduğunu belirten Meral Çalım, “Burada çeyizlik ürünler hazırlıyoruz. Çarşaf, yorgan, nevresim, runner yapıyoruz. Kursa yaklaşık 13 kişi geliyor. Haftanın 5 günü saat 1 ile 5 arası geliyorlar. Fiyatları yaklaşık 750 TL’dir. Bir ürün 3 günde tamamlanabilir. Makineye oturduklarında yeni bir şey ürettiklerinde stresten uzak oluyorlar” dedi.

    afetzede kadınlar, ilmek ilmek stres atıyorlar

    “Buraya geldiğimizde kendimizi psikolojik olarak rahatlamış hissediyoruz”

    Kursa geldiğimde psikolojik olarak rahatladığını dile getiren Gülsüm Yıldır, “Burada ev tekstil ürünleri yapıyoruz. Çarşaf, nevresim takımları, çeyizlik ürünler yapıyoruz. Depremden sonra hepimiz psikolojik olarak etkilendik. Buraya geldiğimizde kendimizi psikolojik olarak rahatlamış hissediyoruz. İnsan bir el emeği yaptığında başardığında bunu eline alıp baktığında başka insanlara hediye ettiğimizde onlar çok mutlu oluyorlar. Biz de onlar mutlu olunca çok mutlu oluyoruz” şeklinde konuştu.

    afetzede kadınlar, ilmek ilmek stres atıyorlar

    Kursta olmaktan çok zevk aldığını söyleyen Neslihan Alaçay, “Burada el sanatları yapıyoruz. Çarşaf ve pike dikiyoruz. Boş zamanlarda el işi yapıyoruz. Çok zevk alıyoruz. Burada olmak çok güzel. Haftanın 5 günü kursa geliyoruz. Ürün fiyatlarımız yaklaşık 500 TL civarındadır” ifadelerini kullandı.

  • Şelaleler stresten uzaklaştırıyor

    Şelaleler stresten uzaklaştırıyor

    Düzce’nin Aydınpınar köyünde bulunan ve doğa tutkunları tarafından tesadüfen bulunan ve peş peşe şelalelerden oluşan Aydınpınar Şelalesi Tabiat Parkı, Türkiye’nin her bölgesinden ziyaretçi akınına uğruyor. Özellikle İstanbul ile Ankara arasında yer alan ve ulaşımı kolay olan ormanların içindeki şelaleler, hayatın stresinden kurtulmak isteyenlerin yoğun ilgi gösterdiği mesire alanları arasında yer alıyor.

    Mangal ve şelale gezisi cezbediyor
    Aydınpınar Şelaleleri dinlenmek, iş ve okul stresinden uzaklaşmak için gelenler için farklı alternatifler sunuyor. Özellikle Gürgen, meşe, kestane gibi karışık yapraklı orman ağaçlarının arasından şelalelerin bulunduğu bölgeye serin yollardan ilerlerken isteyenler ise Düzce Belediyesi’ne ait tesislerde çay ve kahvelerini yudumlayabiliyorlar. İsteyenler ise yine mesire alanlarında bulunan ocaklarda mangal yaparak günlük yaşamın getirdiği yorgunluktan uzaklaşabiliyorlar. Şelalelerin bulunduğu alanda mangal keyfi de sunması ise Aydınpınar Şelalelerini diğer şelalelerden öne çıkartıyor.

    Öğrenciler sınav stresini atıyor
    Aydınpınar Şelalelerini Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen öğrenciler de stresten ve yaşamın getirdiği yorgunluktan uzaklaştırdığı için tercih ediyorlar. Öğrenciler, özellikle Aydınpınar Şelalelerinin sınav kaygısını ve stresini aldığını belirtiyor.

    Yiğit Efe Koş; “Okulda sınav haftamız başlıyor. Öncesinde kafamız dağılsın diye buraya geldik. Daha öncede gelmiştim ama bu kadar gelişmemişti. Şimdi çok daha güzel olmuş. Çok güzel doğayla içiçe eğleniyoruz. Güzel bir yer” dedi.

    Üniversite öğrencisi Hüseyin Karaüç ise; “Arkadaşlarımızla birlikte gezilecek yerler arıyorduk. Bu hafta sınav haftamız. Stresten dolayı kendimizi doğaya atalım, biraz kafamızı dinleyelim dedik. Araştırdık. En yakın yer Aydınpınar Şelaleleriydi. Aslında hiç görmediğimiz bilmediğimiz yerdi. Yorumlara göre hareket ettik ama iyi ki de gelmişiz. Çünkü doğası çok iyi. Şelalesi var, mangal yapılabiliyor. Baya aile ortamı var burada. Çok memnun kaldık. Yakında başka yerlerde var ama en sevdiğimiz yer burası şu anda. İlerleyen zamanlarda buraya mangal yapmaya da geleceğiz. Kocaeli’den geldim. Orada da böyle yerler var ama burasının ayrı bir havası var çok etkilendim. Genellikle şelalesi olan yerlerde mangal yakılmıyor. Burada hem mangal yapabiliyorsunuz hem temizliği çok iyi. Güvenlikli bir yer. Birde her yerde aile ortamı var. İnsanlar çocuklarını alıp buraya gelebiliyorlar” diye konuştu.

    Düzce kent merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Aydınpınar Şelalesi Tabiat Parkı, arka arkaya dökülen 5 şelaleden oluşuyor. Yürüyüş parkurlarına da sahip olan tabiat parkında gürgen, meşe, kestane gibi orman ağaçları arasından ziyaretçiler çeşitli doğa aktiviteleri ile mangal da yapabiliyor. Özellikle hafta sonları ziyaretçi akınına uğrayan şelaleleri ziyarete gelenler bol bol fotoğraf çektirdi, mangal yaparak doğanın tadını çıkardı.

  • Gençler sınav stresini konserle attı

    Gençler sınav stresini konserle attı

    Mersin Büyükşehir Belediyesi, 8-9 Haziran’da yapılacak olan YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) öncesi, öğrencilerin moralini yükseltmek ve motivasyon sağlamak adına konser düzenledi. Macit Özcan Spor Tesislerinde düzenlenen konsere; Tarsus, Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Mut, Gülnar, Erdemli, Silifke, Halkkent, Yenice ve Akdeniz olmak üzere toplam 10 ilçede hizmet veren 11 Eğitimi ve Öğretimi Destekleme Kurs Merkezi öğrencileri katıldı. Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrasının sahne aldığı konserde, birbirinden güzel şarkılara eşlik eden öğrenciler, yıl boyunca yoğun bir tempoda çalışmanın yorgunluğunu ve stresini konser etkinliğinde attı.

    “Hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz bu yolculukta büyük emek verdi”

    Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Şube Müdürü Cem Karakuş, YKS öncesi sınava girecek öğrenciler için motivasyon etkinlikleri düzenlemeye devam ettiklerini ifade etti. Karakuş, “Bizler kurs merkezlerimizde öğrencilerimizle birlikte seri denemelerimizde son sürece geçtik. Bundan sonraki süreçte de öğrencilerimizin, bu güzel konser sayesinde rahatlamalarını istedik. Öğrencilerimiz ve bizler çok eğlendik. Çünkü 1 yıl boyunca hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz büyük emek verdi” dedi.

    Mersinli gençler sınav stresini konserle attı

    Öğrencileri yalnızca bilişsel alanda değil, rehberlik ve sosyal etkinliklerle de geliştirdiklerini kaydeden Karakuş, “Bahar ayının gelmesi ile birlikte öğrencilerimizle birlikte pikniklere gittik. Konserlerimizi geleneksel hale getirdik. Motivasyonlarını artırmak istedik. Sınav günü de öğrencilerimizi desteklemeye devam edeceğiz. Umut ediyoruz ki öğrencilerimiz hayallerindeki üniversiteyi, bizlerin de destekleri ile kazanacaklar. Bizler de bu yolculukta bir katkımız olduğu için, bu mutluluğu hep birlikte yaşayacağız” sözlerine yer verdi.

    Gençler, YKS öncesi konserle moral buldu

    Bozyazı Eğitim ve Öğretimi Destekleme Kurs Merkezinde eğitim gören Melek Asutay, düzenlenen konserin sınav öncesi gençlere çok iyi geldiğini söyleyerek, “Sınav öncesi hepimize çok güzel bir motivasyon oldu. Hepimiz stres içindeydik ve biraz stresimizi atmış durumdayız. Öğretmenlerimiz sayesinde çok güzel bir yolculuk geçirdik. Normalde Bozyazı çok gelişmiş ve herkesin maddi durumunun çok iyi olduğu bir yer değil ama Büyükşehir Belediyesinin bize sağladığı katkılar sayesinde daha güzel yerlere geleceğimizi düşünüyorum. Bize eğitimde çok iyi fırsat tanıyorlar” diye konuştu.

    Tarsus Eğitimi ve Öğretimi Destekleme Kurs Merkezi’nde eğitim gören Avaşin Çelik ise düzenlenen konser etkinliğini çok beğendiğini ve mutlu olduğunu belirterek, “Bu yoğun tempoda buraya geldiğimiz için çok mutluyuz. Tarsus’tan buraya büyük bir heyecanla ve büyük bir istekle geldik. Sınava kendimi çok hazır hissediyorum. Ben sıfırdan başladım ama öğretmenlerim sayesinde kendimi daha artı seviyeye çıkardım. Böyle bir fırsat verdikleri için çok mutluyum. Kısa bir süre de olsa sınav stresini unuttuk” ifadelerini kullandı.

  • Sınav stresini futbolla atıyorlar

    Sınav stresini futbolla atıyorlar

    Çankırı’da Hukuk Fakültesinde eğitim gören geleceğin avukatları, yaklaşan sınavların stresini atmak için futbol takımı kurdu. Öğrenciler kurdukları takımla halı saha maçları yaparak sınav stresini atma fırsatı buluyor. Öğrenciler, kurdukları takımla sosyal ilişkilerini de geliştiriyor. Kurdukları takım sayesinde motivasyonlarının arttığını belirten öğrenciler, sınavlara daha rahat hazırlanabildiklerini kaydetti.

    Sınav stresini futbolla atıyorlar

    “Sınav stresini kurduğumuz halı saha takımı ile hafifletiyoruz”

    Turnuvanın hakemliğini yapan Hukuk Fakültesi öğrencisi Mehmet İçöz, “Final sınavlarımıza yaklaşık 15 günlük kısa bir zaman kaldı. Haliyle öğrencilerin sınavlara çalışma stresini atmasını gerekiyor. Burada 30 yaşında da 18 yaşında da arkadaşlarımız var. Kimisi final sınavlarına kimisi de mesleğe giriş sınavlarına hazırlanıyor ve çok yüksek seviyede sınav stresimiz oluyor. Biz de bu sınav stresini kurduğumuz takımı ile hafifletiyoruz. Ben de bu turnuvada hakemlik yapıyorum. Burada bir dayanışma içerisinde sınav stresini yenebileceğimiz bir ortam oluşturduk ve bu ortam gayet başarılı ilerliyor” dedi.

    “Stresimizi atıp daha yoğun bir şekilde sınavlara hazırlanmamızı sağlıyor”

    Kurulan takımda oynayan Hukuk Fakültesi öğrencisi Ömer Efe “Final sınavlarımıza yaklaşık 15 gün kaldı. Sayılı günler kala sınav stresimizi bir nebze azaltmak için burada bir sporsal faaliyet gerçekleştiriyoruz. Geçen sene de aynı şekilde etkinlikler yapmıştık. Bu şekilde sosyal etkinliklerde bulunmanın öğrencilik açısından da bize çok faydası oluyor. Öğrenci arkadaşlarımızla stresimizi atıp daha yoğun bir şekilde sınavlara hazırlanmamızı sağlıyor. İnşallah bu tür etkinlikleri sürekli devam ettiririz” dedi.

  • “Stresini yenmek için ‘hayır’ deyin”

    “Stresini yenmek için ‘hayır’ deyin”

    Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, sosyal yaşamda ve iş yerinde stres yönetimi ve öfkeyle başa çıkma konusunda bilgilendirmelerde bulundu. İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırdığını belirten Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, “Ofis çalışanları, haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi zaman kişisel stresler bireyi iş yerinde zorlayabilir. Ancak stres oluşturan en önemli sorunlardan biri de kişiye kaldırabileceğinden fazla iş yükü verilmesidir. Bu yüzden size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ‘hayır’ cevabını verebilmelisiniz” dedi.

    İş yerindeki çalışma sürelerinin de bir stres kaynağı olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzm. Dr. Demirkan, “Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre 38 ülke arasında Türkiye yıllık en uzun çalışma saatleri sıralamasında 14. sırada yer almaktadır” diye konuştu. Çalışma saatlerinin dışında aile ve sosyal yaşamda stres oluşturan farklı konu ve sorunların da söz konusu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Demirkan, “Yaşam şartları gereği insanlar gerçek hayatlarında kişisel ve çevresel birçok engelle karşılaşmaktadır. Örneğin, başarılı bir futbolcu sakatlanabilir, istediğimizden az paraya sahip olabiliriz veya evliliğimizde sorunlar olabilir. Bu ve benzeri durumlarda fiziksel ve duygusal sağlığımızı olumsuz etkileyen zorluklarla başa çıkmakta yetersiz kaldığımızda yaşadığımız psikolojik durum, ‘stres’ olarak tanımlanmaktadır” şeklinde konuştu.

    “Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk stres sebebi”

    Bireyin yaşadığı fiziksel ve sosyal çevresinde meydana gelen uyumsuz durumlar sebebiyle, bedensel ve psikolojik olarak sınırlarının ötesinde sarf ettiği gayretin stresi meydana getirdiğini ifade eden Uzm. Dr. Demirkan, “Bir stres oluşturucu durumun diğerinden daha önemli olmasının nedenini belirli ölçülerde sezgisel olarak anlayabilmemiz için bazı önemli faktörler bulunmaktadır. Bunlar; stres oluşturucusunun şiddeti, kronikliği (ne kadar sürdüğü), zamanlaması, yaşamlarımızı ne kadar etkilediği, ne kadar öngörülebilir olduğu ve stres oluşturucunun ne kadar denetlenebilir olduğudur. Stres kaynakları çok yoğun ve güçlü olduğunda bireylerin kullanmış oldukları başa çıkma yöntemleri yetersiz kalınca krizler ortaya çıkabilir. Stres ile krizi birbirinden ayıran bazı faktörler vardır. Krizde bireylerde travma ya da kriz oluşturan durum kişinin olaylarla başa çıkma kabiliyetini aşmaktadır. Streste ise bireyin başa çıkma kabiliyetinin aşılması şart değildir. Bireylerin yaşamlarındaki değişimler ne ölçüde hızlı gelişirse, yaşanacak stres de o kadar büyük olmaktadır. Rol ve görev tanımlarındaki belirsizlik, roller arası çatışma, bireyler arası çatışma, sorumluluk, katılım, iş güvenliği, yönetim şekli, iş stresi, bireyin iş ile ilgili olan durumları, iş süreçleri ve iş yerindeki diğer çalışanlarla etkileşim sonucu ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik dengenin bozulması olarak tanımlanmıştır” ifadelerini kullandı.

    “Hayır demeyi öğrenin”

    İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin de stresi artırıcı unsurlar olarak belirtildiğini vurgulayan Demirkan, şunları söyledi:
    “Yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına, işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi bireyler haftanın ilk günü olan pazartesiye mutlu, heyecanlı başlarken kimileri de pazartesi gününe isteksiz başlamaktadır. Ancak bu konunun gün ile bir ilgisinin olmadığını kabullenerek, kişisel streslerimize çözüm arayışı getirmeliyiz. Bir diğer önemli husus da iş yerlerinde bazen çalışanlara kaldırabileceklerinden fazla iş yükü verilmesidir. Bu nedenle, size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ‘hayır’ cevabını verebilmeniz önemlidir.”

  • Seçim stresi için hayati uyarı

    Seçim stresi için hayati uyarı

    Adaylar ve kampanyada çalışanlara kendinize zaman ayırın uyarısını yapan Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Mehmet Portakal, “Seçim geçer, sağlığınızı kaybetmeden değerini bilin” dedi.
    Portakal, siyasilere şu tavsiyelerde bulundu:
    “Seçim koşturması sağlıklı fiziksel bir hareket değildir. Bu nedenle, hem stresten arınmak için hem de sağlıklı yaşam için kendinize zaman ayırın.
    Hafif tempolu en az 10-15 dakika yürüyün.
    Vücudunuzu dinlendirin.
    Her gün duş alın.
    Gün içinde bir kaç kez soğuk suyla elinizi, yüzünüzü ve mümkünse ayaklarınızı yıkayın.
    Ufak ısınma hareketleri yapmadan güne başlamayın.
    Stresi azaltacak yağları bileklerinize ve yakanıza damlatın.
    Karmaşık yiyeceklerden kaçının. Az sayıda yiyecekle karnınızı doyurun”.
    Strese bağlı olarak kronik hastalıkların tetiklenebileceğini söyleyen Portakal, “Kalp ve kas hastalıkları başta olmak üzere kronik rahatsızlığı olanlar özellikle dikkat etmelidir. Vücudunuzu ruhsal ve fiziksel olarak çok yük yüklemeden bu süreci yönetmelisiniz. Seçim sonrası özellikle stres yükünü rahatlatmak ve sağlığınıza zarar vermesini önlemek için hacamat, ozon oksijen gibi alternatif tedavilerle vücudunuzu hızla yenilemeye destek tedaviler öneriyorum” dedi.

  • Stres cildinizi yaşlandırmasın

    Stres cildinizi yaşlandırmasın

    Cildin, vücudun en büyük organı ve vücudu tüm dış faktörlerden koruyan bir bariyer olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Oğuz Küçükçakır, “Cilt aynı zamanda vücudun da aynasıdır. İç organlarımızın sağlığı, problemleri, bunların dışarı yansıması, önceden verdiği ipuçları çoğu zaman ciltte kendini ele verir. Bu sebeple cildimizi iyi tanımak, takip etmek vücudun içerisinden gelen sinyalleri iyi değerlendirmek, ayrıca bu önemli bariyerin de sağlığına çok dikkat etmek gerekir. Su, vücudumuzun en temel ihtiyaçlarından biridir. Su sayesinde hücrelerimiz yenilenir ve onarılır. Cilt kuruluğunu engellemek için dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, bol su tüketmek olmalı. Ek olarak su cildin esnekliğini arttırır ve ince kırışıklıklarla mücadele etmenize yardımcı olur. Işıl ışıl bir cilt için gün içinde en az 8-10 bardak su içmeye özen gösterin. Günümüzün hayat standartları sonucu ne yazık ki D vitaminini yeterince depolayamıyoruz. Klasik D veya D2 vitamininin yanında özellikle D3 vitamini cilt dengesini ve sağlığını korumak için en önemli desteklerden. Yaş aldıkça üretimi azalan bu cilt dostu vitamin için bakım ve beslenme rutininizi revize edin. Güneş koruyucuyu artık sadece yaz ve plajla özdeşleştiren kaldı mı bilmiyoruz. Ama cildi genç tutmak ve elbette cilt kanserinden korunmak isteyenlerin yapması gereken tek şey yaz-kış demeden en az 30 koruma faktörlü bir koruyucu kullanmak” dedi.

    Cilt sağlığı için temizleme rutininin, en önemli adım olduğunu ifade eden Küçükçakır, “Düzenli olarak, her günün sonunda mutlaka cildinizi derinlemesine temizlemelisiniz. Makyaj yapıyorsanız, önce makyaj temizleyici bir ürünle başlamalı ve sonra rutin kullandığınız cilt temizleme ürünüyle cildinizi arındırmalısınız. Cildiniz yağlıysa, salisilik içeren jel temizleyicileri, cildiniz kuruysa, nemlendirici etkili temizleme sütlerini, cildiniz lekeliyse, meyve asitleri içeren aydınlatma etkili temizleyicileri tercih etmelisiniz. Yastığınızın kılıfını da sık sık değiştirerek, hijyen konusunda büyük bir sıçrayış gerçekleştirebilirsiniz. Cilt sağlığımız için cildimize ne sürdüğümüzün yanı sıra ne giydiğimiz de önemli. Cildin terlemesine ve kuruluğun artmasına yol açan naylon, sentetik ile yünlü kıyafetler yerine, cildin nemini tutmasına yardımcı olan yumuşak pamuklu kıyafetler tercih etmenizde yarar var. Ayrıca kalın dokumalı tek kat kıyafetler terlemenize yol açabileceği için birkaç kat ince kıyafet giymeye ve ortamın ısısına göre kıyafet sayısını azaltıp arttırmaya özen gösterin. Ayda bir kez boy aynası yardımı ile vücuttaki benlerin boyutunda ani bir artış, asimetrik düzensiz bir şekil alması, renk düzensizlikleri ve farklılıkları gibi durumları kontrol edin. Cilt sağlığınızı korumak, cilt hastalıklarının önlenmesi ve erken teşhisi için yılda 1 kez düzenli olarak dermatoloğunuzu ziyaret etmeyi unutmayın. Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamlardan uzak durun. Hayvansal proteinler vücutta daha çok inflamasyona ve dolayısıyla erken yaşlanmaya sebep olur. Hayvansal proteinler yerine diyetinize sebze ve meyve ekleyerek daha alkali bir beslenme modeli deneyin. Bu diyet şekli vücudun toksinlerden daha kolay temizlenerek daha dengeli çalışmasını ve daha parlak, sağlıklı bir cilt görünümünü destekler” diye konuştu.

    Stresin hem beden hem de cilt için olumsuz bir dış etken olduğuna dikkat çeken Küçükçakır, “Stres ve anksiyete vücutta kortizol hormonunun salgılanmasına sebep olarak, kolajen dokunun hızla azalmasına ve bu nedenle cildin esnekliğini yitirmesine sebep olur. Hormon yapısının bozulması, aknelenmeye de yol açar. Bu nedenle stressiz bir hayat sürmek cilt güzelliği açısından da oldukça önemlidir. Cildinizi besleyin ve nemlendirin. Vücudunuzu beslerken, cildinizi de beslemelisiniz. Mutlaka kendi cildinize uygun bakım ürünleri kullanmalısınız. Cilt bakım ürünü alırken, nemlendirici krem içeriğini mutlaka okumalı ve doğal ürünler seçmelisiniz. Cilt tipinize göre su bazlı ya da yağ bazlı bakım kremi kullanabilir ve daima nemli kalmasını sağlayabilirsiniz. Cilt kuruluğu daha yaşlı görünmenin en önemli nedenlerinden biridir. Bu nedenle kurumasına izin vermemelisiniz. Ayrıca her gün yüz nemlendirici kullanırken, haftada bir kere cilt bakım maskesi de uygulayabilirsiniz. Çok kuru ciltler için nemlendirici yağ bazlı olabilir. Cildiniz beslendikçe, yaşlanmayacaktır. İyi uyuyun. Uyku, cildinizin yenilenmesi için oldukça önemli bir aşama ve aslında yaşlanmanın ana etkenlerinden biri sayılır. Her gün en az 7-8 saat uyumalısınız. Uyku süresi arttıkça, onarım süresi de artar. Cildimiz en büyük organımızdır ve diğerleri gibi aksaklıklar yaşatabilir. İç organlarımız gibi, cildimizin de yenilenmeye ihtiyacı bulunmaktadır. İyi uyuyun ki, cildiniz yenilenebilecek fırsatı bulsun” diye uyarılarda bulundu.

  • Stres seviyesi gebelik bulantılarını arttırabilir

    Stres seviyesi gebelik bulantılarını arttırabilir

    Bazı kadınlarda sadece gebeliğin ilk dönemlerinde görülebilen bulantı ve kusma, bazen de aylarca sürebildiğine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Tuğberk Güçlü, “Anne adaylarının hayat kalitesini düşüren bulantı ve kusma problemlerine karşı bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.Gebeliğin önemli belirtilerinden olan bulantının en sık 6-14’üncü haftalar arasında görülmektedir. Bulantıya karşı, hafif ve sık beslenmenin yanı sıra yeterli sıvı almakta önemlidir. Kişiden kişiye farklılık gösterse de gebeliğin 6. haftası itibarıyla başlayan bulantı ve kusma sürecinin 14-16’ıncı haftaya kadar yavaş yavaş azalarak sonlanması görülmektedir. Bu süreç boyunca, koku ve tat hassasiyeti de artma duyularda keskinleşme gözlenmektedir. Tek bir sebep olmasa da, genellikle artan gebelik hormonları, anne adayının stres seviyesi, psikolojik durum bulantı ve kusmadan sorumlu tutulmaktadır. Gebeliğin ilerlemesi ile genellikle 12. haftaya doğru gebelik hormonu olan B-hcg seviyesi belirli bir platoya ulaşır, vücut artık bu hormona alışmış olur ve bulantılarda azalma beklenir” dedi.

    “Kıyaslama yapmak sadece stresi artırır”

    Bu konu ile ilgili unutulmaması gereken önemli noktalardan birinin, gebelik sürecinin kendine özgü olması ve herkesin bu süreci farklı yaşaması olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Güçlü, “Dolayısıyla diğer hamilelerle kendimizi kıyaslamak, hatta daha önceki hamileliklerimizle mevcut gebeliğimizi karşılaştırmak sadece stres seviyemizi arttıracaktır. Bazı gebelerde bu durum hafif bulantılarla ılımlı seyrederken, bazılarında yüzde 1-2 oranında aşırı kusma, beslenme bozuklukları, vücut su elektrolit dengesinin bozulmasına sebep olabilen hiperemezis gravidarumla görülebilmekteyken, gebelerin yüzde 25’inde ise hiç bulantı ve kusma görülmeyebilir” diye konuştu.

    “Kusma ve bulantı çok şiddetliyse doktora başvurun”

    Bulantı ve kusma durumu anne adayının genel durumunu bozmaya, mevcut kilosunun yüzde 5’inden daha fazlasını kaybetmesine sebep olacak şekilde şiddetli ise ciddi bir tedavi ve izlem gerektirdiğine değinen Op. Dr. Güçlü, her ne kadar bulantı ve kusma gebeliğe bağlı olarak ortaya çıksa da özellikle şiddetli durumlarda altta yatan başka bir sebep olup olmadığını araştırması için doktora başvurmak gerektiğini söyledi.

    “Az ve sık beslenin ve yeterli sıvı alın”

    Op. Dr. Güçlü, bulantı ve kusmayı önlemeye yönelik çözümleri ise şöyle sıraladı:
    “Az-fakat sık beslenme yöntemine geçiş; mide bulantısına yol açan ağır kokulardan uzak durmak; sabah bulantılarına mevsiminde karpuz, buzlu soğuk içecekler ve ev yapımı yoğurt; beyaz leblebi, tuzlu kraker, yağsız gıdalar ile beslenmek; zencefil, B6 vitamini (ay çekirdeği, Antep fıstığı, kuru erik) ve ay çekirdeği, Brüksel lahanası, kuşkonmaz gibi tiamin açısından zengin besinler tüketmek.”

    Yemek aralarında yeterli sıvı tüketimi ve istirahatin önemine vurgu yapan Op. Dr. Güçlü, altta yatan bir problem olmadığı tespit edildikten sonra, hayat tarzı ve beslenme değişiklikleri sonrasında şikayetlerin devamı durumunda doktor kontrolünde gebeyken güvenli ilaç kullanımının da bulantı ve kusmaları önleyebileceğini dile getirdi.