Etiket: stres

  • Strese giren karaca doğaya salındı

    Strese giren karaca doğaya salındı

    Sinop’ta vatandaşlarca yol kenarında bulunan karaca, Doğa Koruma ve Milli Parklar 10. Bölge Müdürlüğü Sinop Şube Müdürlüğüne teslim edildi.

    Veteriner hekimler tarafından gerçekleştirilen tedavinin ardından karaca yeniden doğaya salındı. Karacanın strese girdiği herhangi bir sağlık sorununun olmadığı tespit edildi.

  • Stres tüp bebek başarısını etkiliyor

    Stres tüp bebek başarısını etkiliyor

    Tüp bebek tedavisinin, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkileri olan zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. A. Hamdi Karanfil, tedavi sürecinde stresle doğru ve etkili bir şekilde başa çıkmanın yollarını anlattı.

    İnfertilite en fazla anne adayını etkiliyor

    Dr. Karanfil, hayatta her bireyin az ya da çok bir stres yaşadığını kaydederek, “Stres kişinin fiziksel ve psikolojik dengesinin bozulmasına gösterdiği bir tepki durumudur. Ancak strese tepki verme şeklimiz, genel huzurumuzun üzerinde bir etki oluşturur. Gündelik yaşamda strese neden olabilecek iş hayatı, mali durum, ilişkiler, bir yakının kaybı ve gündelik sorunlar gibi birçok etken vardır. İnfertilite basit bir jinekolojik rahatsızlık olmayıp özellikle anne adayını biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan son derece olumsuz etkileyen, bunun sonucu olarak da sağlık ve yaşam kalitesini düşüren bir durum” dedi.

    Süreç uzadıkça stres de artıyor

    İnfertilite sorunu olan kadınların yüksek düzeyde stres ve anksiyete yaşamalarının altında yatan en önemli sebebin infertiliteye bağlı yaşanan; annelik duygusunun, üretkenliğin, benlik saygısının ve genetik devamlılığın kaybı olduğunu anlatan Dr. Karanfil, bu konuda yapılan çalışmalarda stresin infertiliteye nasıl yol açtığı konusunda çeşitli görüşler olduğunu söyleyerek, hamile kalamayıp süreç uzadıkça, stres seviyesinin de hızla yükseldiğini kaydetti.

    Stres erkeleri de etkiliyor

    Erkek kısırlığı ve stres arasında da bir bağlantı bulunduğuna değinen Dr. Karanfil, stresin erkeklerde testosteron hormonunu ve sperm üretimini düşürdüğünü ayrıca sertleşme sorunlarına (iktidarsızlık) yol açabildiğini söyledi.

    Gerekirse psikolojik destek alın

    Birçok çiftin uzun zaman doğal yollarla bebek sahibi olmaya çalıştıktan sonra başvurdukları tüp bebek tedavisinde genellikle stresin infertiliteyi, infertilitenin ise stresi tetiklediğini söyleyen Dr. Karanfil, “Bu gibi bir kısırdöngü durumunda stresi yönetmek ve mümkün olduğunca ondan uzaklaşacak yoları bulmak gerekir. Bunun için gerekiyorsa bir uzmandan psikolojik destek almak da faydalı olabilir” diye konuştu.

    Karanfil, tedavi sürecinde stresten kaçınmak için yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

    • “Tedaviniz için kolay ulaşabileceğiniz, güvendiğiniz bir merkezi seçin. Doktorunuzdan tedavinizin tüm aşamalarında mümkün olduğunca sık bilgi alın
    • Üçüncü şahısların ve kaynağını bilmediğiniz bilgilerin etkisinde kalmayın. Tedavi sürecinizde size akıl vermeye kalkan kişilerden uzaklaşın
    • Tedaviniz sizin özelinizdir, meraklı kişilerin sorularını cevaplamak zorunda olmadığınızı unutmayın
    • Duygularınızı bastırmayın, tüm endişelerinizi doktor ve hemşireniz ile çekinmeden paylaşın
    • Stresinizin nedenlerini belirleyin ve olabildiğince bunlardan uzak durmaya çalışın
    • Stres yönetimi konusunda bilgilenin, etkili başa çıkma yollarını öğrenin
    • Rahatlama ve nefes alma tekniklerini uygulayın
    • Kontrol altına alamayacağınız, sizin dışınızda gelişen sorunları kabul edin
    • Güvendiğiniz bir arkadaşınız veya gerekirse bir psikolog ile duygularınızı paylaşın
    • Tedavi dışında kendinize eğlenmek ve rahatlamak için zaman ayırın
    • Aktif olun; sosyalleşin, spor yapın, kitap okuyun, müzik dinleyin
    • Tedavi sonucunu düşünmeden her geçtiğiniz aşamayı başarı olarak kabul edi
    • Tedavinin her aşamasından sonra kendinizi ödüllendirin
    • Çiftlerin birbirlerine olan desteği çok önemlidir. Birbirinizden desteğinizi esirgemeyin”.
  • “Stresin tükenmişlik sendromuna dönüşmesini engelleyin”

    “Stresin tükenmişlik sendromuna dönüşmesini engelleyin”

    Uzm. Klnk. Psk. Buse Gökçe, tükenmişlik sendromu hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Uzm. Klnk. Psk. Gökçe birinci adım olarak kendine zaman ayırmanın oldukça önemli olduğunu belirtirken, “Düzenli aralıklarla kısa molalar vermek, uyku düzenine önem vermek ve sağlıklı beslenmek enerjinizi yenilemenize yardımcı olacaktır. Ayrıca, stresle mücadelede etkili bir yol olan düzenli fiziksel aktivite yapmak da önerilir. Haftada birkaç kez egzersiz yapmak, genel zindeliği artırır ve stresin etkilerini azaltır” dedi.

    “Gerçekçi hedefler belirlenmeli”

    Zaman yönetimi becerilerinin de stresle başa çıkmak için oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Klnk. Psk. Gökçe, “Görevleri öncelik sırasına koymak, planlı bir şekilde çalışmak ve gerçekçi hedefler belirlemek, iş yükünüzü hafifletebilir. Bu şekilde daha organize olur ve işlerinizi daha verimli bir şekilde tamamlarsınız. Aile ve arkadaşlarla zaman geçirmek, duygusal destek sağlar ve stresi azaltır. Sosyal etkileşimler, stresle başa çıkmak için önemli bir destek kaynağı olabilir” diye konuştu.

    “İş ve özel hayat dengesi önemli”

    İş ve özel hayat arasında denge sağlamanın da tükenmişlik sendromunu önlemek için önemli olduğunu belirten Buse Gökçe, “Çalışma saatlerinizi belirleyerek iş dışında da zaman ayırmak, kendinize ve hobilerinize vakit ayırmanızı sağlar. Sınırlar koymak, iş stresini azaltır ve kişisel tatmini artırır” şeklinde konuştu.

    “Kendinize zaman ayırın, fiziksel aktivite yapın”

    Tükenmişlik sendromunun ciddi bir durum olabileceğini ve profesyonel yardım gerektirebileceğine dikkat çeken Gökçe, “Bir danışman veya terapist, stresle başa çıkmak için daha etkili stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir. Profesyonel destek almak, sağlığınızı ve refahınızı önemseyen bir adımdır. Unutmayın, stresle başa çıkmak ve tükenmişlik sendromunu önlemek için bu stratejileri günlük hayatınıza uygulamak önemlidir. Kendinize zaman ayırın, fiziksel aktivite yapın, zaman yönetimi becerilerinizi geliştirin, sosyal bağlantılarınızı güçlendirin, sınırlar belirleyin ve gerektiğinde profesyonel yardım alın. Bu adımları takip ederek daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

  • Hayır demek, strese iyi geliyor

    Hayır demek, strese iyi geliyor

    Psikolog Anıl Özcan, kişisel sınırları korumanın önemi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Gündelik yaşamda gerektiğinde hayır kelimesini kullanmanın, kişinin kendi haklarını korumak ve sınırları belirlemek için önemli bir adım olduğunu işaret eden Psikolog Anıl Özcan, “Hayır demek, kişisel sınırlarımızı korumanın bir yolu olarak görülmeli, sağlıklı ilişkiler kurmamıza ve stresi azaltmamıza yardımcı olmalıdır” dedi.

    “Kişisel sınırları korumak mümkün”

    Hayır demenin öneminden bahseden Psk. Anıl Özcan, “Hayır demek, kişisel sınırlarımızı korumanın bir yolu olarak görülmeli, sağlıklı ilişkiler kurmamıza ve stresi azaltmamıza yardımcı olmalıdır. Hayır demek, kendi haklarımızı korumak ve sınırlarımızı belirlemek için önemli bir adımdır. Birçok insan, sürekli başkalarının isteklerini yerine getirme eğilimindedir ve bu durum zamanla stres ve huzursuzluk oluşturabilir. Ancak hayır demeyi öğrenmek, kendimize zaman ayırmamızı sağlayarak daha sağlıklı bir yaşam sürdürmemize yardımcı olabilir” diye konuştu.

    “Psikolojiyi olumlu etkiliyor”

    Psikolog Özcan, hayır demenin bazı olumlu yanlarını şöyle sıraladı:
    “Kendinize zaman ayırın: Hayır demek, önceliklerinize odaklanmanızı sağlar ve zamanınızı daha verimli kullanmanıza yardımcı olur. Sınırlarınızı belirleyerek, kendi ihtiyaçlarınızı karşılayabilir ve kendinize vakit ayırabilirsiniz. Stresi azaltın: Sürekli evet demek, üzerinize fazladan yük bindirebilir ve stres seviyenizi artırabilir. Hayır demek ise gereksiz sorumlulukları üstlenmek yerine, kendi huzurunuz için doğru kararı vermenizi sağlar. Sağlıklı ilişkiler kurun: Sınırlarınızı korumak, sağlıklı ilişkilerin temelidir. Kendi sınırlarınıza saygı gösterilmesini istiyorsanız, başkalarının sınırlarına da saygı göstermelisiniz. Hayır demek, ilişkilerinizde dengeyi sağlar ve karşılıklı anlayışı artırır.”

    “Hayır demek bir beceridir”

    Hayır demenin bir beceri olduğunu ve zamanla geliştirilebileceğinin unutmamanın önemli olduğunu dile getiren Psk. Özcan, hayır demenin bazı alternatif yolları hakkında ise, ” ‘Bu hafta sonu başka bir planım var, üzgünüm.’ ‘Teşekkür ederim, ancak bu teklifi kabul edemem.’ ‘Şu anda projeye katkıda bulunacak zamanım yok, maalesef.’ ‘Hayır demek, kişisel sınırlarımı korumamı sağlıyor.’ ‘Bu teklif, kariyer hedeflerime uygun değil’ gibi cümleler hayır kelimesine alternatif olabilir. Kendimize değer vermek ve kendi ihtiyaçlarımıza saygı duymak, daha sağlıklı, dengeli bir yaşam sürdürmemize yardımcı olur. Hayır demeyi öğrenmek, daha mutlu ve tatmin edici bir hayatın kapılarını açabilir” şeklinde konuştu.

  • Stres şişmanlatıyor

    Stres şişmanlatıyor

    Kişilerin yemekten bir saat kadar sonra yeniden acıkmasından duygusal açlık durumunun belirtilerini görebildiklerini söyleyen Uzman Diyetisyen Betül Merd, “Duygusal açlık çağımızın en büyük hastalıklarından bir tanesi. Aslında kişinin biyolojik ihtiyacı olmadan duyduğu bir açlık durumudur. Kişilerin karnı tok ama bir açlık hissediyorlar. Bunun da sebebi aslında strese bağlı gelişen açlık durumudur. Bu durumlarda genelde kişiler karbonhidratlı besinlere çok fazla yüklenmiş oluyorlar. Bu da duygusal açlığımızın göstergesidir. Yani fiziksel açlık dediğimiz zaman, burada belirli bir zaman aralıkları vardır. Kişi gece uyumuştur sabah kalktığı zaman kendisini aç hissetmesi normaldir. Çünkü kahvaltı saati gelmiştir. Aynı zamanda öğle yemeği saati yaklaştığında da kendisini aç hisseder, akşam yemeği saati yaklaştığında da yine bir açlık durumu hissediyorsa bu da yine fiziksel açlıktır. Fakat duygusal açlık dediğimiz durum çok farklıdır. Kişinin karnı tok olmasına rağmen ya da kahvaltıyı dolu dolu geçirmesine rağmen ilerleyen dakikalarda en fazla bir saat içerisinde tekrardan acıkma ihtiyacıdır ve burada kişi genelde tatlı besinlere yönelebiliyor. Buradan duygusal açlık olduğunu biz anlayabiliyoruz” dedi.

    “Duygusal açlık durumunu 18-30 yaş grubu arasında daha fazla gözlemliyoruz”

    Betül Merd, duygusal açlığın en çok 18-30 yaş aralığında görüldüğünü söyleyerek, “Duygusal açlık durumunu 18-30 yaş grubu arasında daha fazla gözlemliyoruz. Çünkü aslında bu 18 yaş dediğimiz şey ergenliğin bitişi ve yetişkinliğe geçiş süreci olduğu için duygusal açlık süreçlerini burada çok fazla yaşayabiliyoruz. Aynı zamanda 30 yaş ve üzerinde de gözlemliyoruz. Burada da yine iş stresine bağlı olarak stres durumunun gelişmesinde yine kişiler duygusal açlık durumları yaşayabiliyor. Burada da bireyler genelde ses çıkaran besinlere çok fazla yönelebiliyorlar ki bu da genelde akşam saatlerinde oluyor. Cips, kurabiye gibi ya da mısır patlağı tüketimi gibi besinlere çok fazla yükleniliyor. Burada yapılan çalışmalarda ses çıkaran besinlerin stresi azalttığı yönünde etkiler var. Kişilerin de bunlara yönelme sebebi aslında gün içerisinde yaşamış oldukları stres durumunu bu şekilde ses çıkaran besinlerle baskılamaya çalışmalarıdır. Ben de genellikle hastalarıma ses çıkaran besin olarak salatalık veya havuç gibi şeyler öneriyorum ki ileride bize obezite olarak dönmesin diye” ifadelerini kullandı.

    “Ses çıkaran gıdalarda sağlıklı besinler tercih edilmeli”

    Obezitenin önüne geçilebilmesi için duygusal açlık durumunda karbonhidrattan çok sağlıklı ürünlere yönelinmesi gerektiğini söyleyen Betül Merd, sözlerine şu şekilde devam etti:

    “18 yaşında genelde bireylerin çene bölgelerinde sivilcelenmeler olabiliyor. Duygusal açlığa bağlı olarak yedikleri karbonhidratlı besinler ve bu ses çıkaran besinler nedeniyle. Özellikle cips, çekirdek, mısır patlağı gibi gıdalar tükettikleri zaman sivilcelenmelere yol açıyor. Karaciğer yağlanmaları gözlenebiliyor çünkü karbonhidrat tüketimi çok fazla olduğu süreçlerde biz ne yazık ki karaciğer yağlanmasıyla karşı karşıya gelebiliyoruz. Abdominal bölgede yağlanma çok fazla olabiliyor çünkü karbonhidrat tüketimi ne yazık ki abdominal bölgede yağlanmaya sebep olabiliyor. Bu yüzden biraz daha o tarz besinlerden uzaklaşıp, yine ses çıkaran besin olarak sağlıklı besinlere yönelebiliriz. Yazın erik gibi salatalık gibi kışın da havuç gibi ses çıkaran besinlere de yöneldiğimizde bunların biraz daha önüne geçmiş oluyoruz.”

  • Depremzede gençler heyecan bahçesinde stres attı

    Depremzede gençler heyecan bahçesinde stres attı

    Dulkadiroğlu Belediyesi tarafından konteyner kentlerde yaşayanların sosyal anlamda etkileşimlerini güçlendirmek, yaşadıkları zor günlerden uzaklaştırmak adına etkinlik düzenledi.

    İlçe sınırları içerisinde yer alan konteyner kentlerden taşıma yapılarak getirilen 400’e yakın depremzede genç, Heyecan Bahçesinde serbest atlayış, düz atlayış, tırmanma duvarı, macera ip parkuru, zipline, halat çekme, yumurta taşıma yarışması, misket, yakan top, mendil kapmaca, ip atlama, çelik çomak, istop gibi oyunlar ile stres atma imkanı buldu.


    Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay, deprem sonrası yaşanan zorlukların geride kaldığını ifade ederek, bu süreçte yeni eğitim öğretime hazırlanan gençlerin moral ve motivasyonunu yükseltme adına çalışma yaptıklarını söyledi.

    Başkan Okay, “Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimizle Heyecan Bahçesi’nde bir etkinliğe daha imza attık. Bu etkinliğimizde depremzede gençlerimiz çeşitli aktivitelere katıldı. Bu aktivitelerle onların moral ve motivasyonunu yükseltmeyi hedefliyoruz. Depremin psikolojik izlerini silme adına bu gibi etkinlikleri önemsiyoruz. Çeşitli konteyner kentlerden buraya gençler geldi. Her zaman onların yanında olduğumuzun altını çizmek istiyorum” diye konuştu.

    Depremzede gençler de Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay’a bu anlamlı etkinlikten dolayı teşekkür etti.

  • Trenin çarptığı çocuk hayatını kaybetti

    Trenin çarptığı çocuk hayatını kaybetti

    Olay, dün gece merkeze bağlı Sürsürü Mahallesi Şehit Polis Lami Karaağaç Sokak’ta meydana geldi. Tren yolundan karşıya geçmeye çalışan 4 yaşındaki Ömer Eymen Kaya ile F.G.’ye (36) Malatya’dan Elazığ istikametinde seyir halinde olan tren çarptı.

    Çarpmanın etkisi ile çocuk trenin altında kalırken kadın ise kenara savruldu. Çarptığının farkında olmayan makinist ilerlerken, kazayı görenlerin haber vermesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralı çocuk çevredekiler tarafından araçla, kadın ise ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Polis ekipleri güvenlik şeridi çekerek inceleme yaptı.

    4 yaşındaki Ömer Eymen Kaya, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

  • Streslerini lavanta tarlasında atıyorlar

    Streslerini lavanta tarlasında atıyorlar

    İstanbul’da kurumsal firmalarda çalışan ve boş zamanlarında Edirne’ye gelen Yasin ve Selin Deniz çifti, hobi olarak başladıkları lavanta üretimini tutkuya dönüştürerek, hem üretime hem de turizme katkı sağlıyor.

    İleride işleri büyüterek köye yerleşmenin hayalini kuran ve 1 kız çocuğu olan Deniz çifti, kızlarına değişiklik olması ve uğraş olarak başladıkları lavanta üreticiliği işini severek sürdürüyor.

    “İstanbul’dan kaçış ve stresli hayattan uzaklaşma düşüncesiyle yola çıktık”

    Eşiyle birlikte 5 yıldan beri lavanta yetiştiriciliği yaptıklarını söyleyen Yasin Deniz, normalde kimsenin dönüp bakmayacağı tarlanın mora boyanması ile birlikte özellikle gelen çocukların tarladan çıkmak istemediğini ve ağlayarak gittiğini aktardı.

    İstanbul’dan kaçış ve stresli hayattan uzaklaşma düşüncesiyle yola çıktıklarını söyleyen Deniz, yaptıkları araştırma sonucu lavanta tarlasını oluşturduklarını ve ürünleri yurt dışında satmak istediklerini ifade etti.

    Ürünlerini e-ticaret üzerinden satıyorlar

    Yaklaşık 8-9 adet ürün olduğunu söyleyen Selin Deniz, ana ürün lavanta yağı olmakla birlikte bunun yanı sıra sabun, dudak balmı, göz bandı, kolonya gibi ürünlerin de olduğunu ve bunları e-ticaret platformları üzerinden satışa sunduklarını, ürünlerini Türkiye’nin birçok iline ulaştırdıklarını, şimdi ise Avrupa’ya ihraç etmeyi hedeflediklerini vurguladı.

    İstanbul’un oldukça kalabalık olduğunu belirten Deniz, “Orada kuş sesleri duymak, toprakla iç içe olmak çok lüks ve kıymetli bir nimet. O yüzden burası bizim için bir cennet diyebilirim. Burada olmak hepimize keyif veriyor” dedi.
    15 Haziran tarihinde Edirne’de gerçekleştirilecek lavanta tarla günlerine de bu yıl rekor bir katılım bekleniyor.

  • Sınav stresini halay çekerek attı

    Sınav stresini halay çekerek attı

    17-18 Haziran tarihlerinde yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) öncesi Esenyurtlu gençlere moral ve motivasyon pikniği düzenlendi. Danamandıra Tabiat Parkı’nda gerçekleşen etkinlikte, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, belediyenin üniversite hazırlık kursunda eğitim alan gençlerle bir araya geldi. Eğlenceli yarışmaların düzenlendiği piknikte, gençler alandaki sahnede Başkan Bozkurt’la birlikte halay çekerek sınav stresini attı.

    “En büyük kaynağımız sizlersiniz”

    Gençlere, hedeflerine ulaşması noktasında her türlü desteği sağlayacaklarını belirten Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, “İnşallah kariyer planlamanız çok güzel gider. Arkadaşlarımız da size destek olacaklar. Esenyurt’un gençleri, diğer ilçelerdeki gençlerden daha şanslı olacak. Ben bunun sözünü şimdiden veriyorum. Çalışarak, çabalayarak, disiplinli bir şekilde, sevgiyle, saygıyla, ahlak içinde hareket edin.

    Asla umudunuzu kaybetmeyin. Mutlaka bir hedefiniz olsun ve hedefinizin arkasından koşturun. Kendinize inanın. Ben de sizin hayat içerisindeki hedeflerinize ulaşmanız için destek olacağım. Bizim en büyük kaynağımız sizsiniz. Bir abiniz olarak her zaman yanınızdayım. Sizin başarınızı kendi başarım gibi görüyorum” dedi.

  • Nakış öğrenip streslerini atıyorlar

    Nakış öğrenip streslerini atıyorlar

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kadın, aile ve çocuklara yönelik verdiği hizmetlere bir yenisini daha ekledi. Anne Şehir Sağlıklı Yaşam Programında yer alan katılımcılara yönelik Punch ismi ile tabir edilen nakış tekniği eğitimi verilmeye başlandı. Yüzlerce yıl geçmişi olan Punch tekniğinde kilim dokumadan tutun da seccadeye, bebek battaniyesi, havlu kenarları gibi birçok hediyelik ve gündelik olarak kullanabilecekleri el yapımı ürünler ortaya çıkartılıyor.

    Kumaş üzerine kendi özel iğnesi ile 3 boyut etkisi oluşturan bir işleme tekniği olan Punch, kumaş üzerinde dikiş yapmak yerine, iğneyi yüzeyde tutarken ipliği kumaşa doğru itmekte. Punch nakışında en yaygın kumaş olarak keşiş, keten veya çuval bezleri kullanılmaktadır. Kadınlar hem nakışı öğreniyor hem de streslerini atıyor.