Etiket: su krizi

  • BTÜ’den su krizine karşı yer altı barajı çözümü

    BTÜ’den su krizine karşı yer altı barajı çözümü

    Bilinçsiz su tüketimi, beraberinde yağış miktarının gün geçtikçe azalması kuraklık alarmının verilmesine neden oluyor. Her alanda suya olan ihtiyaç tüm hızıyla artarken, kaynaklar artmak bir yanda, azalışını sürdürüyor. Çağın sinsi afeti kuraklık ve su sorunun farkında olan ve bu yönde araştırmalarına hız veren BTÜMühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Egemen Aras, iklim değişikliği ve kuraklık sorununa karşı yeraltı barajı kurulması önerisinde bulundu. İklim değişikliğinin dünya genelinde su kaynaklarının dağılımını ve miktarını etkileyen önemli faktör olduğunu kaydeden Prof. Dr. Egemen Aras, “Sıcaklık değişiklikleri, yağış düzenlerindeki değişimler ve kuraklık, su kaynaklarının azalmasına ve su stresinin artmasına neden oluyor. Bu durum, su yönetimi stratejilerini gözden geçirmeyi ve daha sürdürülebilir çözümler aramayı zorunlu kılıyor. Yeraltı barajları, bu zorluklarla baş etmek ve su güvenliğini artırmak için önemli bir çözüm haline gelmiştir” dedi.

    “Sürdürülebilir su kaynağı sağlayacak”

    Bu barajların, yer altında su depolama kapasitesi oluşturarak sürdürülebilir su kaynakları sağlayacağını anlatan Aras, “İklim değişikliği ve kuraklık dönemlerinde yeraltı barajları, istikrarlı bir su kaynağı sunma potansiyeline sahiptir. Yeraltı barajları, yağış mevsiminde fazla suyu depolayarak, kurak dönemlerde bu suyu serbest bırakma esnekliğine sahiptir. Bu, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama açısından önemlidir” diye konuştu.

    “Buharlaşmayı minimumda tutar”

    Yeraltı barajlarının su buharlaşmasını azaltarak su kaybını minimumda tuttuğunu ve yer altı su tabakasını besleyerek ekosistemlere de fayda sağladığını anlatan Prof. Dr. Aras, “Ancak, yeraltı barajlarının etkili bir şekilde çalışabilmesi için bilinçli bir su yönetimi ve sürdürülebilir kullanım önemlidir. Barajların yer seçimi, suyun kalitesinin korunması, yerel ekosistemlere olan etkilerin değerlendirilmesi gibi faktörler, yeraltı barajlarının başarılı olmasını sağlayan unsurlardır” ifadelerini kullandı.

    Bursa’da yapılabilecek 6 yer altı barajı

    Bursa’da yapılabilecek yer altı barajlarının konumlarına ve kullanma amaçlarına dair bilgi veren Aras, “Bursa’nın içinde bulunduğu su havzasında, etkili faktörlerin oluşturduğu ihtiyaç ve kısıtlamaları karşılayan, yapımı uygun olabilecek toplamda 6 adet yer altı barajı noktası tespit ettik. Muhtemel rezervuar hacimlerinin de hesaplandığı bu barajların, Akçasusurluk, Ekmekçi, Sansarak, Gündüzlü ve Kozluca’ya sulama amaçlı, Madenköy’e ise içme suyu yapılması uygun olabilir” dedi.
    Aras, tespit edilen bu 6 adet yer altı barajı ve rezervuar hacimlerinin değerlendirildiğinde, yer üstü barajlarına kıyasla rezervuarda depolanan su miktarının daha düşük olduğunu kaydetti. Aras, “Fakat büyük yerleşim yerlerine nazaran nüfusu ve dolayısı ile su talebi daha az olan kırsal yerleşim yerleri için içme veya sulama suyu ihtiyacının temini hususunda yer altı barajlarının alternatif veya tamamlayıcı bir çözüm olarak değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. Bursa’da özellikle tarım arazilerinin sulaması ve küçük yerleşim yerlerinin su ihtiyacının karşılanması için, kuraklıkla gelen olumsuz etkilerin en aza indirilmesi noktasında yer altı barajlarının hızlı bir şekilde yapılması gerekmektedir” diye konuştu.

  • Kuruyan Nilüfer Barajı’nda su krizine karşı çağrıda bulundular

    Kuruyan Nilüfer Barajı’nda su krizine karşı çağrıda bulundular

    Son yıllarda giderek etkisini gösteren iklim değişikliği, kuraklık ve vahşi su kullanımı, doğa ve canlı yaşamı için en temel ihtiyaçlarından biri olan suyun ve su kaynaklarının yok olmasının en önemli etkenlerinden biri haline geldi. Bursa’daki meslek odaları, sivil toplum örgütleri ile sendika temsilcileri Dünya Su Günü’nde, su kaynaklarına yönelik yapılan yanlış uygulamalara dikkat çekerek, su kaynaklarının korunmasını bir kez daha gündeme getirmek için ortak bir basın açıklaması yaptı. Bursa’nın önemli ancak kurumaya yüz tutmuş su kaynaklarından biri olan Nilüfer Barajı’nda yapılan basın açıklamasına, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş ile Genel Sekreter Emre Karagöz, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Tekin Mutlu, Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş, Doğader Başkanı Sedat Güler, Tarım Orkam Sen Bursa Şube Başkanı Fikret Gizir, Bursa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi İsmail İşel, Türkiye Ormancılar Derneği Bursa Temsilcisi Cemal Türeyen ile çevreciler katıldı.

    Günümüzde yaklaşık 1 milyar 600 milyon insanın temiz suya ulaşmasında ciddi sorunlar yaşadığını belirten Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, su kaynaklarının korunması, tarımda vahşi sulamanın önüne geçilmesi ve sanayide kontrollü kullanımın yapılması gerektiğine dikkat çekti. Başkan Erdem, “Temiz su kaynaklarımızdan biri olan Nilüfer Barajı, risk altında. Sanayi ve tarım alanında suyun kontrollü kullanımının çok daha önemli olduğu bir dönemdeyiz. Vatandaşlarımızın sadece musluktan akan suyun kontrolünü sağlaması yetmez, birçok alanda yapmamız gereken çalışmalar olduğunu biliyoruz. İklim değişikliğinin de buna ne denli etkisinin olduğu ortada. İklim krizinin dünyaya ve suya olan etkisinin hatırlatılması, karbon salınımının azaltılmasına yönelik birçok çalışmanın yapılması gerekiyor” diye konuştu.


    TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Tekin Mutlu da, TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Bursa Barosu, TTB Bursa, Tabip Odası, Doğader, Ekoder, Tarım Orkam Sen ve Türkiye Ormancılar Derneği’nin ortak bildirisini okudu. Canlı yaşamının odak merkezi, doğa ve insanlığın en temel ihtiyaçlarından biri olan suyun azalmakta olduğu ve sağlıklı suya erişimin her geçen gün daha da zorlaştığının vurgulandığı bildiride, iklim değişikliğinin, vahşi tüketimin ve su varlıklarının kirletilmesinin aynı şekilde devam etmesi halinde, yakın gelecekte Türkiye’nin su fakiri bir ülke geleceğine dikkat çekildi.

    Bildiride şu ifadelere de yer verildi: “Türkiye, tatlı su zengini bir ülke değildir. Kişi başına ortalama bin 500 metreküp ile su azlığı yaşayan bir ülkedir. Nehirlerin, göllerin, sulak alanların endüstriyel, evsel, tarımsal atıklarla kirletildiği, HES’lerce doğadan koparıldığı, kurutularak yok edildiği, yeraltı ve yer üstü sularının sanayi tarafından sömürüldüğü, deşarj ya da derin deşarjlarla kirletildiği hatta bir çok firma tarafından ticarileştirilerek satıldığı gerçeklerine bir de İklim değişikliğini eklersek, ülkemizin hali hiç de iç açıcı değildir. Su kıtlığının işaretlerini her yerde görmek mümkündür. Yeraltı sularının seviyeleri hızla düşmekte, göller küçülmekte, sulak alanlar yok olmaktadır. Bugün burada, yani su seviyesinin tehlike boyutunun da aşağısında olan barajlarımızdan biri olan Nilüfer Barajı’nda bu açıklamaları yapıyor olmamız, kuraklığın fıtrat ve doğal bir süreç olmadığını vurgulamak içindir.”


    Bursa’da suya dair yapılan yanlış uygulamaların acilen durdurulması gerektiğinin belirtildiği açıklamada, Bursalılar’ın evlerinde kullandıkları musluklarından akan su tüketimine dikkat çekmeden önce, suyu kirleterek ve hoyratça kullanarak kuraklığa neden olanlara dikkat çekilmesi gerektiği vurgulandı. Yapılan ortak açıklamada, “Bursa’da suya dair yapılan yanlış uygulamalar acilen durdurulmalıdır. Bursa’nın yaşam kaynaklarından alınarak şişelenen sular kentimizin su döngüsünü bozmakta ve kuraklığa sebep olmaktadır. Tarım alanlarına doğru yayılan imar planları ve sanayi alanları su kaynaklarımızı hem kirletmekte hem de yok etmektedir. Siyasiler ve karar vericiler, fabrikalara kontrolsüz ve denetimsizce su sağlarken yurttaşlara sağlıklı ve ulaşılabilir su sağlamak konusunda sessiz ve etkisiz kalmaktadır. Yaşam için zorunlu olan, ekolojik sistemin bir parçası olan su, asla sadece bir enerji kaynağı veya ticari bir mal olarak görülmemeli, sürdürülebilir bir su varlıkları yönetimi ile korunmalı, savunulmalı ve doğru kullanılmalıdır. Temiz suya erişimin, sağlık ve tarım politikalarında da bir karşılığı olmalıdır. Temiz suya erişemeyen nesillerin, hastalıklarla, sağlık alanındaki maliyetlerle karşı karşıya geleceği, tarımın vahşi sulamalarla yapılmaması gerektiği, ekosistemdeki diğer canlıların da temiz suya ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır” ifadelerine yer verildi.

  • Bursa’da üniversiteler kuraklık ve su krizine çözüm arayacak

    Bursa’da üniversiteler kuraklık ve su krizine çözüm arayacak

    Bursa Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde Bursa Uludağ Üniversitesi ve Mudanya Üniversitesi katkılarıyla 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla konferans gerçekleştirildi. Son zamanlarda iklim değişikliği nedeniyle Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde görülen kuraklık ve su krizine Bursa’daki üniversiteler çözüm arayarak rapor hazırlayacak.

    İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını yapan Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, “Depremin hemen ardından Adıyaman ve Şanlıurfa’da bir sel felaketi ile karşılaştık. Benzer şekilde su kıtlığı, kuraklık ve suyun verimli kullanılması ile ilgili kurumsal farkındalık anlamında burada önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapıyoruz” şeklinde konuştu.


    Bursa sudan ibaret sözü 400 yıl önce söylendi

    Konferansta koşma yapan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Beni eleştirmeye kalkan başka siyasi partilerden yöneticiler şunu ifade ediyor, ‘Evliya Çelebi demiş ki Bursa sudan ibaret’. Evliya Çelebi bunu dediğinde bundan 400 yıl önceydi. Bursa’nın nüfusu 30 bindi. Bursa’da bir tane sanayi kuruluşu yoktu. Bugün Bursa’da 18 tane organize sanayi bölgesi, binlerce fabrika var ve suyla üretim yapan birçok fabrika var. Dolayısıyla geçilen bu 400 yıllık süreçte Bursa çok badireler atlattı. Gelişmişlik için ekonomi ve sanayi şart. Biz hemen İstanbul’un yanında çok önemli bir lokasyonda ciddi bir üretim kabiliyeti olan bir şehiriz” açıklaması yaptı.


    Programın birinci oturumunda “Su Kaynakları Yönetimi ve Doğal Afetler” konulu panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Sinan Uyanık üstlenirken Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan, Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kasım Yenigün, Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Feza Karaer konuşmacı olarak katıldı.


    Programın devamında “Kuraklık ve Susurluk Havzası Su Kaynakları” konulu panel düzenlenirken panelin moderatörlüğünü Bursa Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün üstlendi. BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç, DSİ 1. Bölge Müdürü Murat Şayan, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Egemen Aras, İTÜ Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Dabanlı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Dr. Orhan Solak, bir yazım firması yöneticisi Serhan Aldoğan ve TEMA Bursa İl Temsilcisi Şaban Uyar konuşmacı olarak katıldı.

    Program sonrası katılımcılar, Bursa’da yaşanan su sorununun çözümü üzerine ortak rapor hazırlayacak.

  • Dünyada su krizi tehlikesi

    Dünyada su krizi tehlikesi

    Suyun önemi hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinliklere sahne olan 22 Mart günü 1993 yılından beri farklı temalarla düzenleniyor. Bu yıl ABD’nin New York şehrinde yapılacak Birleşmiş Milletler Su Konferansı ile aynı tarihe denk gelen Dünya Su Günü’nün bu seferki teması ise “Değişimi Hızlandırmak”.

    “Su krizinden dönmek için son fırsatları değerlendirmemiz lazım”

    22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri (TGDF) Yönetim Kurulu Başkanı Demir Şarman, dünyanın su krizini aşmak üzere bir araya gelerek faaliyete geçmek için elindeki son fırsatları değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Devletlerin ve toplumların Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 6’ncısı olan Temiz Su ve Sanitasyon hedeflerine ulaşmak için el ele vermesi gerektiğini belirten Şarman, önlem almakta gecikilirse su krizinin geri dönülmez hale geleceğini ifade etti.

    “Suyun Sürdürülebilirliği raporumuz geçerliliğini koruyor”

    Yılda 1,4 milyon kişinin yetersiz su ve sanitasyona bağlı nedenlerle hayatını kaybettiğini, dünyadaki her dört kişiden birinin güvenilir içme suyuna erişimi olmadığını vurgulayan Demir Şarman OECD verilerine göre küresel su talebinin 2050 yılına kadar yüzde 55 oranında artacağına dikkat çekti. Kuraklığın sadece çöl kuşağındaki ülkelerin değil sulak ve yeşil kuşakta bulunan ülkelerin de bir sorunu olduğunu söyleyen Şarman, TGDF’nin geçtiğimiz yıl yayınladığı “Türk Gıda ve İçecek Sektöründe Su Riskleri ve Sürdürülebilirliği için Politika Önerileri” raporunun geçerliliğini koruduğunu ifade etti.

    “Su yönetim uygulamalarımız sürdürülebilir değil”

    Türkiye’de su yönetiminin halen sürdürülebilir olmadığına parmak basan Şarman, su politikalarındaki uygulama boşluklarının doldurulması, su politikalarının sektörel politikalara entegre edilmesi ve paydaşlarla diyalog içerisinde kanıta dayalı politikaların geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Su kirliliği ve kıtlığının sektörün yaşadığı en önemli sorunlardan olduğunu ifade eden Şarman işletmeler bazında alınan önlemlerin su kriziyle başa çıkmak için yeterli olmadığını, riskin tarladan sofraya tedarik zinciri boyunca değerlendirilmesinin elzem olduğunu belirtti.

    “Sektör tarladan sofraya tüm tedarik zincirine örnek olmalı”

    Federasyon çatısı altındaki firmaların önemli bir kısmının su israfının azaltılması yönünde çalışmalar yürüttüğünü söyleyen TGDF Başkanı, bununla beraber birçok firmanın henüz ham madde tedarikçilerinin de benzer çalışmalar yürütüp yürütmediğini dikkate almadığını altını çizdi. TGDF Başkanı Demir Şarman, halihazırda sektörün küçük bir bölümünün su ayak izi hesaplamaları yaptığını, bunun bir kültür olarak tüm tedarik zincirine yayılması için sektörün elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyerek sözlerini sonlandırdı.

    TGDF Suyun Sürdürülebilirliği Raporu

    Raportörlüğünü EWA Kurumsal Danışmanlık’ın yapmış olduğu “Türk Gıda ve İçecek Sektöründe Su Riskleri ve Sürdürülebilirliği için Politika Önerileri” raporuna Federasyonun internet sitesinden ulaşılabiliyor. Su krizine geniş bir bakış açısıyla yaklaşan rapor dünyada ve Türkiye’de suyun durumu ile ilgili bilgiler yanında işletmelerin politika hazırlıkları, ürün ve işletme bazında su ayak izi verileri, riskler ve politika önerileri yer alıyor.

  • Bodrum’da su krizi kapıda

    Bodrum’da su krizi kapıda

    Geyik Barajı yüzde 47 seviyesinde

    37 milyon 810 bin metreküp su tutma hacmi bulunan Bodrum’un içme ve kullanma suyu ihtiyacı karşılanan Geyik Barajı’nda geçen yıl Şubat ayı sonunda yüzde 88 doluluk varken, bu yıl su miktarı 19 milyon 500 bin metreküpe ve yüzde 47’ye düştü. 17 milyon 530 bin metreküp su tutma hacmi bulunan Bodrum Mumcular Barajı’nda Şubat 2022’de yüzde 89 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 48’e düştü. Menteşe’deki sulama amaçlı kullanılan Bayır Barajı doluluk oranı yüzde 99 olarak ölçüldü.

    Eşen HES Barajı’nda doluluk yüzde 25’e düştü

    27 milyon 170 bin metreküp su tutma hacmi bulunan Akgedik Barajı’nda geçen yıl Şubat ayı sonunda yüzde 81 doluluk varken, bu yıl bu oran yüzde 51’e düştü. Fethiye Eşen HES Barajı geçen yıl Şubat ayı sonunda yüzde 70 doluluğa ulaşırken, bu yıl bu oran yüzde 25’e, Milas Derince Barajı ise geçen yıl Şubat ayında yüzde 61 doluluk varken, bu yıl bu oran yüzde 50 seviyelerine kadar düştü.

    Yağmur yağmazsa Bodrum yaz aylarında susuz kalabilir

    Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden sanat, siyaset, iş ve spor dünyasından birçok ünlünün konakladığı Bodrum’un içme ve kullanma suyunun karşılandığı iki barajda doluluk oranı geçen yılın Şubat ayına göre yüzde 50 azaldı. Kayıtlarda yerleşik nüfusu yaklaşık 180 bin kişi olarak görünen, ikinci konutlar ve pandemi döneminde gelerek yerleşen ve nüfusunu Muğla’ya aldırmayanlar ile nüfusu iki veya üçe katlanan Bodrum, yaz aylarında yerli ve yabancı turistler ile 2 milyon nüfusa ulaşacak. Kuraklığın böyle devam etmesi durumunda turizm kenti Bodrum, yaz aylarında susuz kalma tehlikesi ile karşı karşıya.

    Akköprü HES Barajı’nda sıkıntı yok

    Dalaman ilçesinde sulama, kullanma ve enerji üretiminin gerçekleştiği Akköprü HES Barajı’nda geçen yıl Şubat ayında yüzde 86 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 6 azalarak yüzde 80 seviyelerine düştü. Muğla’daki büyük barajlar içinde kritik seviyede olmayan tek baraj Dalaman Akköprü HES Barajı. Barajda 336 milyon 100 bin metreküp su bulunuyor.

    “İstanbul yağış almazsa, ciddi sorunlar bekliyor”

    Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, geçen yıl yüzde 90’larda olan İstanbul barajlarının bu yıl yüzde 30-35’ler seviyesine düştüğünü açıkladı. Özçelik, “Mart ayına girdiğimiz şu günlerde bahar ayı itibarıyla ciddi bir yağış söz konusu değil. İlk üç-dört aylık yağışlara baktığımız zaman ülke genelinde yüzde 50’lere varan yağış eksikliği söz konusu. Bu etkilerden en fazla Marmara, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesinin muzdarip olduğunu söyleyebilirim. Yağış eksikliği bizim rezervuarlarımızı doğrudan etkiliyor. Büyükşehirlerimizde içme suyu noktasında önemli sorunlar yaşanacağı gözükmekte. İstanbul örneğinde geçen yıl bu dönem yüzde 90’lar civarında olan rezervuar doluluk oranları bugün itibarıyla yüzde 30’lara düşmüş durumda. Yüzde 30-35’lerdeki su eksikliği aynı zamanda karasal su kaynaklarında da kendini gösterecektir. Dolayısıyla yaz aylarında ciddi sorunlar yaşayacağımızı düşünüyorum” dedi.

    Bodrum susuzluk ile karşı karşıya

    Kurak geçen kış aylarının yaz aylarında nüfusu 2 milyona dayanan Bodrum için ciddi tehlike olduğunu belirten Özçelik, “İzmir ve turistik bölgemiz Bodrum’da da benzer etkiler söz konusu. Yalnız bu bölgeler nüfus etkilerini dikkate aldığımızda İstanbul’a göre daha şanslı olduğunu söyleyebilirim. Bodrum’da özellikle içme suyu teminini sağlayan iki önemli baraj var. Birisi Geyik, diğeri Mumcular Barajı. Bu barajlardan Geyik Barajı’nda geçen yıl Şubat ayı sonunda yüzde 87 olan su seviyesi yüzde 47-46’lara düşmüş durumda. Benzer şekilde yine Mumcular Barajı’nda yüzde 89 seviyelerinde olan geçen sene bu dönemdeki doluluk oranı bu sene yüzde 48’lere düşmüş durumda. Yaz aylarında ciddi bir oranda içme suyu temininde ciddi zorluklar yaşanacağı gözüküyor” dedi.

  • Bursa’da su krizi! Barajlar alarm veriyor

    Bursa’da su krizi! Barajlar alarm veriyor

    Bursa’da son yıllarda yağmur ve kar yağışının az olmasından dolayı barajlardaki doluluk oranları düştü.

    Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, geçen yıldan bu yana hissedilen kuraklığın Bursa’nın içme suyu rezervlerini olumsuz etkilediği, barajlardaki su miktarının günden güne azaldığı bildirildi.

    Meteoroloji verilerine göre Bursa’da son 100 yılın en kurak 5’inci yılının geride kaldığı belirtilen açıklamada, “Nilüfer Barajı’nda yüzde 5, Doğancı Barajı’nda ise yüzde 40 seviyesine düşen su miktarı, Bursa’nın bir su krizi ile yüzleşmek zorunda kalabilme ihtimali noktasında alarm veriyor.” ifadesi kullanıldı.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, barajlardaki su seviyesine dikkati çekerek, vatandaşları su tasarrufu konusunda duyarlı olmaya davet etti.

    Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresince (BUSKİ) geçen yıl eylül ayından itibaren derin su kuyuları ile şebekeye takviyede bulunduklarını, kuraklığı çok önceden öngörüp gerekli tedbirleri aldıklarını aktaran Aktaş, şu bilgileri paylaştı:

    “İklim değişikliği ve bunun bölgemize yansıyan etkilerini çok yakından takip ederek olumsuz senaryolara karşı geliştirmiş olduğumuz kriz eylem planımız ile Bursa’nın bugüne kadar susuz kalmasını önlemeyi başardık. Ancak beklenen yağışların halen alınamamış olması, pandemi nedeniyle artan su tüketimi ve kuraklığın halen devam etmesi bizleri, vatandaşlarımızın çok da hoşuna gitmeyecek tedbirleri almak zorunda bırakabilir. Dileğimiz bir an önce mevsimsel yağışların başlayarak hiçbir sıkıntı yaşamadan vatandaşların hayatını normal akışında sürdürmesini sağlamak.”

    Su tasarrufuna dikkat çeken Başkan Aktaş, “İklim değişikliği ve yağış rejimindeki olumsuz gelişmeler nedeniyle Bursa’nın 30 yıllık su ihtiyacını karşılayacak olan Çınarcık Barajı isale hattı projesi çalışmaları hızlandı. Özellikle önümüzdeki 2 yılda ve aslında genel olarak bundan sonra her zaman suyu bilinçli ve tasarruflu kullanmak büyük önem taşıyor. Altyapı yatırımları ile su kayıp kaçak oranını yüzde 20’lere kadar indirdik.” değerlendirmesinde bulundu.