Etiket: ’su

  • 15 Temmuz anısına kaleye Türk bayrağı asıldı

    15 Temmuz anısına kaleye Türk bayrağı asıldı

    Artvin’de Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen Yusufeli Barajı ve HES projesi elektrik üretmeye hazırlanıyor. Baraj nedeniyle 7 köy ve ilçe merkezi tamamen sular altında kaldı.

    Sular altında kalan Tekkale köyünde bulunan kale ve şapeller yerli ve yabancıların uğrak noktası haline geldi. Tamamen sulara gömülmeden görmek isteyenler bot ve kano eşliğinde kaleye akın ediyor.

    Yusufeli Dağcılık ve Yusufeli Off-road Kulübü üyeleri, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında sular altında kalan tarihi yerlerden birisi olan Tekkale köyü kilisesine Türk bayrağı astı. Kulüp üyeleri; Emin Bülbül, Mustafa Kılıçlıoğlu, Fatih Ardıç, Şükrü Atalay, bot eşliğinde gölü geçip kaleye ulaşarak ay yıldızlı bayrağı dalgalandırdı.

    Ardından, vatanı için canını veren şehitler ve ahirete irtihal eden gaziler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulması sonrası İstiklal Marşı ve akabinde Fatiha suresi okundu.

  • Köpekler suyla, kediler klimayla serinletiliyor

    Köpekler suyla, kediler klimayla serinletiliyor

    Sıcaklıkların mevsim normallerinin 5 ila 10 derece üzerinde seyrettiği Antalya’da, Muratpaşa Belediyesi’nin Ermenek Mahallesi’nde bulunan Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi alarm durumuna geçti.

    Merkezde bir yandan sokak hayvanlarının tutulduğu bölümlerin detaylı temizliğiyle birlikte parazit ilaçlaması yapılırken, diğer yandan hayvanların sıcaktan etkilenmemesi için önlemler alınıyor.

    Veteriner Hekim Umut Uçar, merkezde açık alanda bulunan bölümlerinin gölgeliklerle kapatıldığını söyledi. Bu bölümleri suyla serin tutmaya çalıştıklarını aktaran Uçar, “Yıkamak değil serinletme amacıyla yapıyoruz. Bulaşıcı hastalıklarda, mantar enfeksiyonunda yıkamak hastalığın ilerlemesine neden oluyor. Soğuk sularla etrafın serinlemesini sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
    Uçar, kedilerin ise sürekli klimaların çalıştığı odalarda tutulduğunu söyledi.

  • Sıcaktan bunaldı kafasını süs havuzuna soktu

    Sıcaktan bunaldı kafasını süs havuzuna soktu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarılarının ardından megakentte hava sıcaklığı 33 dereceyi gördü. Taksim ve İstiklal Caddesi’nde hissedilen sıcaklığın yüksek olmasından dolayı vatandaşlar zor anlar yaşadı.

    Vatandaşlar ve turistler sıcak havaya rağmen Beyoğlu Taksim’e akın etti. Bazı vatandaşlar Gezi Parkı’nda yeşilliklere uzanıp dinlenirken, bazı vatandaşlar da elindekilerle başlarını sıcaktan korudu. Bir vatandaş sıcaktan bunalarak kafasını suya sokarken, başka bir vatandaş ise soğuk su ile kendini ıslatarak serinlemeyi tercih etti. Sıcaktan fenalaşan bir kişi ise olduğu yerde biraz dinlendikten sonra kendine gelerek yoluna devam etti.

  • Yaban hayvanlarının can suyu kurudu

    Yaban hayvanlarının can suyu kurudu

    Daha önceki yıllarda bu mevsimde karla dolu olan Zoveser Gölü’nün kuruması yaban hayatı için büyük tehlike arz ediyor.

    Birçok yaban hayvanının su ihtiyacını karşıladığı gölün kuruması nedeniyle bölgede bulunan hayvanların başka bölgelere göç etmesi bekleniyor.

  • Sel suları tarım arazilerini göle çevirdi

    Sel suları tarım arazilerini göle çevirdi

    Batı Karadeniz Bölgesini geçtiğimiz hafta etkisi altına alan ve büyük hasara yol açan sel afetinin yaraları sarılmaya devam ediyor. Düzce’de selde çok yağış almamasına rağmen yağan yağmurun tamamının aktığı Büyük Melen Çayı çıkış noktası Cumayeri ilçesi tarım arazileri sular altında kaldı.
    Cumayeri Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu, ciddi hasarın oluştuğunu belirterek, “İlimiz genel olarak ciddi bir yağış aldı. Tek sevindirici kısmı da bir can kaybımızın olmamasıdır. Maddi anlamda ciddi hasarlar var. Yığılca ilçemizde yağış dolayısıyla ciddi hasarlar var. Doğal olarak suyun dönüp dolaşıp denize döküldüğü nokta Cumayeri. Cumayeri’nin merkezine ciddi bir yağış olmasa da sonuç olarak bütün Düzce’de yağan tüm yağmurun en son geçtiği yer Cumayeri. Dolayısıyla biz Melen Çayı’ndan ciddi anlamda olumsuz etkileniyoruz. İçme suyu kaynağımızla alakalı sorunlarımız var su hattımızın derenin kenarından geçmesi dolayısıyla heyelan nedeniyle su hatlarımızda sorunlar var. Yağmur esnasında bazı yerlerimizin su basmasıyla ilgili sıkıntılar yaşadık. Temel sıkıntımız bugün itibari ile suyun denize hızlı bir şekilde ulaşamaması Avlayan köyü hattı ve Iğdır köyü hattında Melen’in geriye taşması dolayısıyla oradaki tarım arazilerimiz tamamen su altında deniz gibi, göl gibi oldu buralar” diye konuştu.

    “Geçen sene 3 hafta tarım arazileri sular altında kaldı”

    Koloğlu bunu her sene yaşadıklarını işaret ederek, “Biz bunu her sene yaşıyoruz. Bununla ilgili yapılması gereken işler var. Tabii yağmur Allah’tan geliyor, afetler Allah’tan geliyor. Bunlarla alakalı yapabilecek bir şey yok ama bizim yapmamız gereken işler var. Özellikle merkezden geçen dere ıslahı alakalı çalışmalar var. Onunla alakalı DSİ işi bir noktaya kadar taşıdı, ihaleler yapıldı. İnşallah kısa sürede dere ıslahımızı da yaparsak ileride meydana gelecek sellerde, afetlerde, olacak sıkıntılarda biraz daha rahat uyuruz diye düşünüyorum. Bir an önce müteahhidin işe başlamasını bekliyoruz. Merkezdeki bu 800 metrelik dere ıslahımızın yapılması, içme suyumuz noktasında da yapmamız gereken çalışmalar var. Özellikle dere güzergahından geçen hattın çelik hat olması gerekiyor. Biz oradan pvc borularla geçiyoruz. Alt kısmı heyelan nedeni ile çöktüğünde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Bununla alakalı toplantı yapıldı. Orada bunları dile getirdik. Valimiz (Cevdet Atay) acil ödenekten acil olarak yapmamız gereken işlerle alakalı destek olacağını iletti. Raporlarımızı hazırlamak suretiyle, AFAD’a göndermek suretiyle. Özellikle içme hattımızın dereden geçen kısmını içeriye çevrilmesi. Bir de suyun kullanılmasıyla alakalı bir sorunumuz var. Onunla alakalı da bir projemiz var. Bunu hayata geçirdiğimizde biraz daha rahatlayacağız. Şu an Cumayeri’nde en önemli sıkıntı tarım arazilerinin su altında kalması. Geçen senede benzer sıkıntılar yaşamıştık, yaklaşık 3 hafta tarım arazileri su altında kalmıştı ve ondan kaynaklanan ciddi zararlar oluşmuştu. Tarım tarafından zarar gören vatandaşların da mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. Allah bir daha böyle afetleri yaşatmasın; görünen o ki bölgemizin sel noktasında hem de deprem noktasında coğrafi durumuzu biliyoruz. Almamız gereken tedbirleri bir an önce alıp meydana gelecek afetlerde zararı minimuma indirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
    Sular altında kalan tarım arazileri dron ile görüntülendi.

  • Kafalarını buzlu suya sokup hortumla serinliyorlar

    Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da ‘El Nino’ sıcakları etkisini gösterirken, 250 dereceye ulaşan fırında ekmek pişiren ustalar kafalarını buzlu suya sokup hortumla serinlemeye çalıştı.
    Hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyrettiği Adana’da ‘El Nino’ sıcakları etkisini gösteriyor.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre hava sıcaklığının 40 derece ölçüldüğü kentte termometreler 45 dereceyi gösterdi. Kentte, sıcaklığa en çok maruz kalanlar ise ekmek fırınlarında ocak başında çalışan ustalar oldu.

    İnsanlar gölgede durmakta bile zorlanırken, fırında ocak başında çalışan ustalar, hem fırının sıcaklığı hem de aşırı yaz sıcaklarıyla mücadele ediyor. 250 derece ölçülen fırının başında çalışan ustalar, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için üretimlerine aralıksız devam ediyor.

    Buzlu suyla serinlediler
    Yazın bol bol soğuk içecek tükettiklerini kaydeden ustalar, serinlemek için ise kafalarını buzlu suya sokup hortumla serinlemeye çalışıyor.
    Fırıncılardan Can Delibalta, “Adana’da havalar cehennem sıcakları gibi. Meteoroloji dahi yer yer sıcaklık 60 dereceye ulaşacak diyor. Biz burada dışarıdaki sıcakların 4 katı fazlasıyla çalışıyoruz. Bu da bizim ekmek paramız.

    Ancak işimizi çok seviyoruz. Sevmesek zaten bu iş yapılmaz. Fırının başında işimiz bitince kafamızı buzlu suya sokuyoruz. Dondurma yiyoruz, soğuk su ve içecek içiyoruz. Ancak o şekilde serinliyoruz. Dönüşümlü olarak fırın başında duruyoruz başka yolu yok. Bir an önce sıcakların bitmesini istiyoruz. Allah meslektaşlarımıza ve dışarıda çalışmak zorunda olan bütün herkese yardım etsin” diye konuştu.
    Fırın çalışanı Ayhan Yalçın ise sıcaklarla baş etmekte zorlandıklarını belirterek, “Bizleri ancak buzlu su kesiyor. Çok sıcak. Bu sıcaklarda ancak ekmek parası için çalışıyoruz” dedi.

  • İstanbul’un Altın Boynuz’u kararıyor

    İstanbul’un Altın Boynuz’u kararıyor

    Yeniden yaşanan kirlilikle gündeme gelen “Altın Boynuz” olarak adlandırılan Haliç, kararmaya başladı.

    Daha önce koku nedeniyle yanına dahi yaklaşılamayan Haliç kıyılarının büyük bir kısmı bu sefer siyaha büründü. Haliç’te kirli olmasına rağmen su sporları yapılmaya devam edilirken, vatandaşlar da balık tutuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından daha önce Haliç’te alglerden dolayı renk değişikliği olduğu iddia edilmiş ve 2-3 haftaya düzeleceği açıklaması yapılmıştı.

  • Suya kavuşan köye, geri dönüşler başladı

    Suya kavuşan köye, geri dönüşler başladı

    Kilis merkeze bağlı Demirciler köyüne gölet yapılmasının ardından köy arazileri suya kavuştu. Susuzluktan dolayı göç etmek zorunda kalan köy halkı ise köye geri dönmeye başladı.
    Kilis merkeze bağlı Demirciler köyüne gölet yapılmasının ardından köy arazileri suya kavuştu. Köyde çiftçilik yapan vatandaşlar, suyun gelmesiyle birlikte tarım alanlarında çeşitli ürünler yetiştirmeye başladı. Bu sayede arazi fiyatları da yükseldi. Köyde biber domates, salatalık gibi su ihtiyacı fazla olan tarım ürünlerinin üretimi arttı.

    Atık bir haldeki köyün tarlalarını sulamadan sonra çehresinin değiştiğini dile getiren Kilis Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, “Köyde yaşayan vatandaşlar daha önceden ormancılık işleriyle uğraşarak ve geçimlerini ormandan ağaç keserek devlete katkı sunuyorlardı. Şu anda sulamayla bölgenin çehresi değişti.

    2019 yılında bölgede yapılan Demirciler Sulama Göleti 2019’da sulamaya geçti ve 700 dekar alan sulanmaya başladı. Bu köyde vatandaşlar daha önce dışarıya giderken şimdi ise tersine göç başladı. Okuyan öğrenciler üretime katkıda bulunmak için üretim yapıyor. Türkiye’de ikinci olan biberde harıl harıl çalışmalar başladı. Daha önce burası atıl durumdaydı, şu anda atıl durumda olan yerlerin sulamayla birlikte çehresi değişti. En lüks evler bu köyde, bu da su ve çiftçiliğin sayesinde’’ dedi.


    ‘‘Devletimiz sağolsun suyumuz geldi, her şey güzelleşti’’
    Suyun gelmesiyle ülkeye ve köye katkı sağlandığını dile getiren Halife Şaor, ‘‘2019 yılında gölet tamamlandı. 2020 yılında kooperatifi kurmuş olduk. Köyümüzde suyun gelmesiyle her şey değişti ve çok güzel oldu. Devletimize de, milletimize de teşekkür ederim. Suyun gelmesiyle biz çok mutlu olduk.

    Emeği geçen herkesin eline sağlık’’ ifadelerini kullandı.
    Köye göletin yapılmasının ardından tarladan çıkmak istemediklerini söyleyen Demirciler köyünün ilk muhtarı Ali Rıza Şaor ise, “Köyümüz önce mezraydı, şimdi köy oldu. 1990’da ilk muhtarı bendim. Bu tarlalardan ektiğimizi alamıyorduk. Buğday olmuyordu ve su yoktu. Şimdi ise gerek gölet sayesinde yere sondaj vurduk ve eskiye göre her şey değişti. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum’’ şeklinde konuştu.

    Çiftçilikle 4 çocuğunu okuttuğunu aktaran Ali Demir de, “Köyde daha önce geçim kaynağımız ve hayat şartlarımız çok zordu, tarım yoktu. Devletimiz sağ olsun, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Çiftçilik ve hayvancılık sayesinde 4 çocuğumu okuttum ve memur yaptım. Gözlerim arkada kalmadı. Devletime ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi borç bilirim’’ diye konuştu.

  • Gizli keşif silahı

    Gizli keşif silahı

    Yüksek teknoloji ile üretilen deniz araştırmalarında en üst seviyeyi sunan insansız su altı otonom cihazı RAMPUS, denizlerdeki gücü artırarak savunma ve deniz kirliği için keşifler yapabilecek. Mühimmat taşıma kapasitesine de sahip olan RAMPUS hiçbir personeli riske atmadan tehdidi önleyebiliyor. RAMPUS hakkında bilgi veren Sonitus Mühendislik Danışmanlık A.Ş Genel Müdürü Ufuk Küten,

    Suyun altındaki veriyi çok yüksek çözünürlükle veriyi toplayıp çok hızlı bir şekilde aktarabiliyor. Yazılımların tamamını kendimiz yapmaktayız. Ön taraftaki faydalı yük bölgesine mühimmat koyabiliyorsunuz. Böylelikle düşman tehdidini daha karasulara gelmeden önleyerek onu ortadan kaldırma şansınız doğabilir. Yüzde 82 oranda yerli olarak yapmaktayız ” dedi.

    Son dönemde askeri ve sivil ihtiyaçlar için insansız sistemler, robotlar ve otonom sistemlerin kullanımı yaygınlaşıyor. İnsansız su altı sistemlerinin savunma alanında çok farklı kullanım alanları bulunuyor. Sonitus Mühendislik Danışmanlık A.Ş tarafından yüksek teknoloji ile üretilen RAMPUS isimli insansız sualtı aracı sualtında keşif ve araştırma faaliyetlerinde kullanılmak üzere geliştirildi. RAMPUS 10 kilograma yakın faydalı yük taşıma kapasitesine sahip.

    Faydalı yük bölgesine mühimmat konulduğunda hiçbir personeli riske atmadan tehdidi önleyebiliyor. Yüzde 82 oranında yerliliğe sahip olan RAMPUS, GPS, sensörler ve yapay zeka teknolojileri sayesinde su altındaki konumları kolaylıkla tespit edip verilen komuta göre etkin bir şekilde harekat edebiliyor. Su altı dünyasını keşfetmek ve haritalamak için kullanılan RAMPUS, su altı haritalama, kaybolan uçak enkazları, batık gemiler, mercan resifleri gibi alanları detaylı bir şekilde tespit ederek bilgi toplama kabiliyetine sahip.

    Ayrıca RAMPUS, istihbarat toplama, mayın tarama, su altı haritalama, arama-kurtarma operasyonları, çevresel izleme ve deniz güvenliği gibi görevlerde etkin bir şekilde kullanılabilecek. Su kalitesi, sıcaklık, basınç, müsilaj, petrol sızıntısı gibi su altında oluşan çevresel faktörler hakkında bilgi toplama becerisine sahip olan RAMPUS, son teknoloji kamera sistemi ile görüntü çekip anında aktarma yeteneği de bulunuyor. Su altı cihazı modüler tasarımları sayesinde, farklı sensör ve ekipmanların entegrasyonuyla görev ihtiyaçlarına kolayca uyum sağlayabiliyor.

    İleri teknoloji sensörlerle donatılan insansız su altı keşif aracı, sonar sistemleri, yüksek çözünürlüklü kameralar, termal görüntüleme cihazları ve kimyasal algılayıcılar gibi sensörler aracılığıyla su altında detaylı veri toplama yeteneğine sahip.
    İlk defa İDEF Savunma Sanayii fuarında sergilenecek olan RAMPUS ile bilgi veren Sonitus Mühendislik Danışmanlık A.Ş Genel Müdürü Ufuk Küten, “Rampus su altında keşif ve tespit için geliştirilmiş yüksek teknolojiye sahip su altı otonom cihaz. Bu ürünü geliştirirken daha önceki versiyonu su altı planörü olan NARVAL 1006’dan elde ettiğimiz bilgi birikimini aktararak bu ürünü geliştirdik.

    Ürünün en büyük özelliklerinden biri suyun bin metre altına kadar inerek oradaki bir çok veriyi toplaya bilmesi. Bu verileri toplarken de aslında doğrusallık, rota tutma, suyun altındaki kirliliğin tespiti, su altı haritalama, oradaki mayınların tespiti. Sualtındaki kirlilik müsilaj gibi alanların tespiti gibi bir çok konularda veri toplaya biliyor” diye konuştu.

    “Otonom ve uzaktan kontrolle yapılabilmekte
    RAMPUS’un Su altında veride aktara bildiğini ifade eden Küten, “RAMPUS modüler bir yapıya sahip. Bu modüler yapıda onu özelleştiriyor. 10 kilo grama yakın faydalı yük taşıma kapasitesine sahip. Bu faydalı yükle beraber ön tarafında istediğiniz sensör grubunu montajlaya biliyorsunuz. Ayrıca, güç gurubu ve enerji grubunu da değiştirerek su altında kalma sürecini artırıp uzatma şansınız var. Şuandaki haliyle yaklaşık 3,5 metre uzunluğunda ve yaklaşık 130 kilograma denk gelmekte.

    Bu yapının su altına atılması, alınması tamamen otonom ve uzaktan kontrolle yapılabilmekte. Bir gemiden de atabilirsiniz, bir hava aracından da atabilirsiniz. Suyun altında indikten sonra veri alma şansınız da var. Suyun altında çok yüksek çözünürlüklü veriyi toplayıp bunları su yüzeyine çıkarak size çok hızlı bir şekilde aktara biliyor. Suyun altında topladığı bazı verileri suyun altındayken aktarda biliyor. Örneğin su zeminin 4 metre üstündesiniz, burada 50 metrelik bir alanı tarayarak elde ettiği veriyi işleyerek aktarma durumu var” diye konuştu.

    Yazılımlarını tamamen kendilerinin yaptıklarını belirten Küten, “Bu yazılımların tamamını kendimiz yapmaktayız. Her hangi bir anomaliyi tespit ettiğinde bunu anında aktara biliyor. Bu anomali bir denizaltının tespiti, mayın, bir uçağın kara kutusu da olabilir. Ya da suyun altında haritalanma yaparken fark etmediğiniz başka bir anomali de olabilir.

    Bunu tamamen kendimiz geliştirdiğimiz için bu yapı ile ilgili modelizasyon iyileştirme, ek talep tamamını yapma şansımız var. Bu tür sistemlerde ki en büyük çalışmalardan biri mühendislik çalışması, tasarım ve buradaki ürünler, sensör gurupları. Bunları, yüzde 82 oranında yerli olarak yapmaktayız. Buradaki asıl önemli grup verilerin toplandığı görüntüleme, sensörler ve doğrusallık bu kısımda çok fazla emeğimiz var.

    Suyun altında bulmak istediğiniz tehdit denizaltı da olabilir, bir mayında olabilir ya da her hangi bir gizli tespit edilemeyen bir cihazda olabilir. Çünkü ülkeler kendi kendilerine özel mayın tipleri saldırı araçları geliştiriyor. Bunların tamamını yüksek çözünürlüklü olarak algılayıp aktara biliyor RAMPUS” ifadelerini kullandı.
    “Savunma Sanayii ve sivil sektör”
    Su altı insansız keşif aracı RAMPUS’un Savunma Sanayii ve sivil sektör’de kullanılabileceğini vurgulayan Küten, “Biz sistemi iki ana sektör için geliştirdik. Savunma Sanayii ve sivil sektör. Savunma Sanayii’nde tehditlerin tespiti bunlardaki katmanların yapısı. Olası saldırıların tespiti. Aslında suyla ilgili aldığınız verilerin tamamı sıcaklık, tuzluluk, haritalama Ege denizimiz, Kara Deniz’imiz, Kıbrıs bölgesi buradaki bölgelerin tamamının su altı haritalamasını bu cihazlarla yapmanız mümkün. Sivil alanda ise, sualtı kirliliği, müsilaj, su altında ki petrol ya da sızıntının tespiti ya da boru hatlarındaki çatlağın tespiti ya da konulan ekipmanların düzenli aralıklarla tespiti gibi konularda da bu aleti kullanmanız mümkün.

    Sistem modüler olduğu için ihtiyaca göre değiştirile bilinir. Şuandaki versiyonumuz suyun altında 8 saat kalabiliyor. Bunu yaklaşık 2 knot hızla gerçekleştirmesi mümkün. Projenin kavramsal tasarımına yaklaşık 5 ay önce başladık. Kavramsal tasarımı çok hızlı bir şekilde ilerlettiğimizi söyleye biliriz. Kavramsal tasarımı bitirdik diye bilirim bundan sonra detay tasarım ve üretim aşamasına geçiliyor. Projenin hayata geçmesi yaklaşık 20 aylık bir takvim onu da Ağustos ayı itibariyle hayata geçirmiş olacağız” dedi.

    Düşman tehdidi daha karasulara gelmeden önleyerek onu ortadan kaldırma şansınız doğa bilir
    Ön tarafta konuşlanan mühimmat sayesinde düşman unsurlarının Türkiye sınırlarına gelmeden imha edilebildiğini vurgulayan Küten, “Biz firma olarak bugüne kadar hep yenilikçi ve ilklere imza atmaya çalıştık. Bir çok ilklere imza da attık. Bu ilkleri yaparken çoğunda desteksiz yol aldık. Bu tür yapıların desteklenmesi gerektiğini düşüyorum.

    Bu konuda zaten ülkemizde bir farkındalık oluştu. Çoğu zaman ambargolar buna sebep oluyor. Bazen iyi bir karar vericinin inisiyatifiyle oluyor. Bunların devam etmesi hem sektörü daha hızlı ilerletecek hem güncel teknolojileri daha yakalayacağımızı düşüyorum. Biz bu konuda hep hazırız. Her daim yeni ve milli ürünü yapmak için elimizden geleni de yapmaya hazırız. Bu mühimmatla onu imha etme ya da onu yok etmeye yönelik bir manevra senaryosu da eklene bilir. Böylelikle düşman tehdidi daha karasulara gelmeden önleyerek onu ortadan kaldırma şansınız doğa bilir” diye konuştu.

  • Pedallaya pedellaya kuraklığa dikkat çektiler

    Pedallaya pedellaya kuraklığa dikkat çektiler

    Özyeğin Üniversitesi Bisiklet Kulübü Üyesi öğrencileri, “6 gün 7 göl” ve “Pedellaya Pedallaya Göl Olur” sloganlarıyla birlikte bisikletleriyle pedallama hedefini Beyşehir Gölü kıyısında düzenlenen bisiklet etkinliği ile tamamladı. Üniversiteli öğrenciler Karaburun plajından başlayan ve ilçe merkezindeki şehir turundan sonra Vuslat Parkı’nda sona eren 20 kilometre boyunca pedal çevirerek Beyşehir Gölü’nün de aralarında yer aldığı Göller Yöresindeki sulak alanlardaki su kuraklığına dikkat çekti.

    Beyşehir Kültür, Turizm ve Doğa Derneği’nin ev sahipliği yaptığı etkinliğin tamamlanmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Özyeğin Üniversitesi Bisiklet Kulübü Başkanı Arif Çakır, Türkiye’deki göl ve barajlardaki su kuraklığına dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için başlattıkları “Hayata Pedal Çevir” projesini Beyşehir’deki son bisiklet turu etkinliği ile tamamladıklarını söyledi. Bisikletin çevreci bir ulaşım aracı olmasından dolayı bisikletle pedal çevirerek bu etkinliği düzenlemeye karar verdiklerini anlatan Çakır, öncelikle İstanbul’un suyu etkinliği ile bu konuda mesaiye başladıklarını aktararak, “İstanbul’un su kaynakları olan barajlara pedal çevirdik ve barajların durumuyla ilgili bilgi aldık. Projenin ikinci aşamasında artık Türkiye’deki su kuraklığına odaklanmak için ‘Pedallaya Pedallaya Göl Olur’ dedik ve Anadolu’ya, Göller Yöresine geldik. Burada sırasıyla Akgöl, Acıgöl, Salda Gölü, Yarışlı Gölü, Burdur Gölü, Eğirdir Gölü ve Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’ne geldik” dedi.

    Beyşehir’e geldiklerinde bölgedeki insanların, köylerdeki yerli halkın göle dair hikayelerini de dinlediklerini belirten Çakır, 30-40 yıl önce göllerdeki balık ve kuş çeşitliliğini ve günümüzdeki değişimi dinlediklerini aktararak, “Bunlarla ilgili yetkililerin neler yaptıklarını da dinledik ve biz bu konuda hem İstanbul’da üniversite öğrencileri arasında hem de toplumda bir şuur oluşturmak hedefindeyiz. Bu etkinliğimizi bir belgesel film haline getirmeyi de hedefliyoruz. 6’ıncı günde Beyşehir Gölü kenarındayız ve buradaki organizasyonumuzu Beyşehir, Kültür, Turizm ve Doğa Derneği organize ettik. Çok teşekkür ediyorum. Beyşehir Gölü’ndeki rotamızı da Beyşehir merkezde tamamlamış olduk” ifadelerine kullandı.

    “Göller üzerinde kuraklığın etkilerini görmek için Beyşehir’e geldik”

    Bisiklet Kulübü organizasyon ekibinden öğrenci Arzu Nalbant ise, yaklaşık bir yıldır çalıştıkları bir projeyi Beyşehir’de tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi. Göller üzerinde kuraklığın etkilerini görmek için Beyşehir’e de geldiklerini anlatan Nalbant, “Bisikletin toplumdaki herhangi bir sorunda dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için çok iyi bir araç olduğunu düşünüyoruz. Kendi özellikleriyle hem çevreci bir ulaşım aracı olması hem de insan sağlığı için önemli olması sebebiyle faydalı olduğunu düşündüğümüz için onu bir araç olarak kullandık. Bizim aslında yapmak istediğimiz hem buradaki sorunu İstanbul’a götürmek hem de İstanbul’dan gelerek buradaki sorunun büyüklüğünü, buraya da göstermiş olmaktı. Umarım, başarılı olmuşuzdur. Çok güzel hikayeler dinledik. Bizi ağırlayan herkese ilk günden itibaren çok teşekkür etmek istiyoruz. Akabinde bir etkinlik var üniversitemizde. Bir su galası düzenleyeceğiz ve bu etkinlikte akademisyenleri ve bisikletçileri ağırlayacağız. Hem burada yaptığımız gözlemleri orada konuşacağız hem de akademik anlamda nasıl çözüm üretebiliriz konuşacağız. Aynı zamanda Metin Çavuş hocamız hem yolun hikayesi, hem suyun hikayesini bir filme çekiyor. Onun gösterimi de orada yapılacak bu şekilde su farkındalığı etkinliğimizi tamamlamış olacağız” diye konuştu.

    Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi ve İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Dr. Metin Çavuş ise, üniversitede bisiklet kulübünün gerçekleştirdiği proje çerçevesinde 12 öğrenci ile 6 gün boyunca 7 göl arasında bisikletle pedal çevrildiğini anlatarak, “Bu süreci de belgeliyorum. Ben aynı zamanda belgeselciyim, belgesel film çekiyorum. Ve benim için de önemli bir deneyim oldu, öğrencilerimizi bizim belgelememiz yanında buradaki sorunu da deneyimlemiş oldum. Ben de pek çok yerli halkla ve yöneticilerle görüştüm. Sonunda bu film ortaya çıktığında, insanlara ulaştığında bence çok değerli bir üretim olur diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
    Beyşehir Kültür, Turizm ve Doğa Derneği Başkanı Mustafa Büyükkafalı da, bu projeye dernek olarak da destek verdiklerini anlatarak, “Proje bize geldiğinde biz de heyecan duyduk. Proje çok hoşumuza gitti ve biz de destek vermeye çalıştık. Beyşehir Belediyesi olarak konaklama ve tüm ihtiyaçlarını misafir katılımcılarımızın sağladı. Bu etkinliğe bizim dernek üyelerimizden de katılım oldu. Üniversiteden öğrencilerle birlikte yaklaşık 36 kişi bu etkinliğe katıldı” dedi.