Etiket: suç duyurusu

  • Borsa mağdurundan suç duyurusu

    Borsa mağdurundan suç duyurusu

    İstanbul’da yaşayan 37 yaşındaki Cem Gümüş, banka aracılığıyla Borsa’dan hisse senedi aldı. Aynı gün hisse senetleri yüzde 10 değer kaybetmeye başladı ve bu hisse senetlerinin satışına izin verilmedi. Ertesi sabah da değer kaybeden hisse senetlerinin toplamda yüzde 30 değer kaybetmesinin ardından 25 bin TL zararı olduğunu belirten Gümüş, savcılığın kapısını çaldı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu dilekçesi sunan Gümüş, sorumluların tespit edilmesini ve mağduriyetinin giderilmesini istedi.

    “Benim gibi binlerce insan var”

    Konuya ilişkin konuşan Cem Gümüş, “Ülkemizdeki enflasyondan dolayı insanlar güvenli bir yatırım aracı aradılar, ben de onlardan biriyim. Ülkemdeki bankaların güvenli olduğunu düşünerek bir miktar para yatırdım. Tüm bankaların hisseleri de yükseldi bu süreçte. Ama 12 Eylül günü ne olduysa borsada işlem gören tüm bankalar bir anda çakıldı. Saat 16.00’dan ertesi günü sabah 10.00’a kadar yüzde 30 değer kaybettirdi insanlara. Ben de bu mağdurlardan biriyim. Benim aklımdaki soru işareti şu; bizim en güvendiğimiz, para kaynakları konusunda işlem yaptığımız yer bankalar. Bankalara güveniyoruz. Bu yüzde 30 kaybı biz nasıl yaşadık? Şu andaki kayıplar yüzde 100’ü de geçti bankalarda. Benim gibi binlerce insan var. Belki çocuğunun rızkını, gelecek hayallerini yatıranlar var. Büyük bir kayıp yaşadık. Tüm bankalar bir anda yükseldi ve bir anda düştü. Nasıl oldu bu olay? Derin bir şekilde araştırılmalı. Benim gibi insanları mağduriyeti giderilmeli” dedi.

    “Bankalar yatırımcılara ters takla attırdı”

    Yatırım yapanlara yatırım firması aracılığıyla Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından bir anket yapıldığını söyleyen Gümüş, “Yatırımcı profilinize göre yatırım yaptırır. Mesela gidip de bir futbol takımına yatırım yaptırmaz size. Ama bankalara yaptırır, ‘bankalar güvenli kurumdur’ der. Bugün bankalar yatırımcılara ters takla attırdı. Biz bugün borsamıza, ülkemizdeki bankalara güvenemeyeceksek hangi yatırım fonuna güveneceğiz? Güvenilecek bir kurum kalmadı demek ki bizim için artık” diye konuştu.

    “Bizi balık gibi avladılar”

    Gümüş, “Tüm yatırımcılara da geçmiş olsun diyorum. Tabiri caizse balık gibi avladılar bizi. Gözaltına alınan insanlar var. 8 kişi gözaltına alınmış. Bu 8 kişi mi yaptı bunu? Burada mevzubahis benim kaybettiğim 25 bin lira değil. Bankalara güvenerek yatırım yapan insanların paraları buhar oldu, gitti” ifadelerini kullandı.

  • SPK’nın borsadaki dolandırıcılık iddiasına ilişkin yaptığı suç duyurusunun detayları

    SPK’nın borsadaki dolandırıcılık iddiasına ilişkin yaptığı suç duyurusunun detayları

    Sermaye Piyasası Kurulu tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan suç duyurusu dilekçesinde, Borsa İstanbul AŞ Banka Endeksi’ni oluşturan, Akbank, Türkiye Halk Bankası, Şekerbank, Türkiye Garanti Bankası, Türkiye İş Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile ilgili payların Ağustos ve Eylül 2022 vadeli sözleşmelerinde 1 Temmuz 2021 ve 21 Eylül 2022 arasındaki inceleme döneminde meydana gelen fiyat ve miktar hareketlerinin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde incelendiği ve buna göre bir rapor hazırlandığı kaydedildi.

    Dilekçede şüpheliler A.C.T, B.A, B.A, E.K, H.G, M.A, N.K.K, N.K, P.T. ve T.K’nin kullandıkları hesaplar aracılığıyla bankacılık sektörü paylarına ait vadeli işlem piyasalarındaki hareketlerinde, işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarının oluştuğu ifade edildi.

    Borsada kote edilen menkul kıymetlerin fiyatlarının yapay sebeplerle artırılıp düşürülmesinin ilk olarak milli ekonomiye, ikinci olarak borsada alım satım yapan kişilerin mali menfaatlerine zarar verdiği ifade edilen dilekçede, bu menfaatleri korumanın, borsada alım ve satımları yapılan menkul kıymetlerin fiyatlarının kimseye ayrıcalık ve üstünlük tanımayan, aleni cereyan eden ve her zaman denetlenen bir sistem içerisinde sağlıklı bir biçimde oluşmasını sağlamak amacıyla hareket edildiği aktarıldı.

    Dilekçede, SPK hükümlerine göre, “sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapmak, emir vermek, emir iptal etmek, emir değiştirmek veya hesap hareketleri gerçekleştirme” işlemlerinin piyasa dolandırıcılığı suçu olarak düzenlendiği vurgulandı.

    İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun maddi unsurunun, yapay bir piyasa oluşturmak amacıyla alım veya satım yapılması, emir verilmesi, emir iptal edilmesi, emir değiştirilmesi veya hesap hareketleri gerçekleştirilmesi olarak gerçekleştiği bildirilen dilekçede, “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarının belirlenmesinde arz ve talebin ekonomi kuralları çerçevesinde sağlıklı biçimde oluşmasına ters düşen herhangi bir alım ve satım, emir verme ya da işlem gerçekleştirme neticesinde oluşan durumun, piyasa kuralları içerisinde yanlış veya yanıltıcı izlenim yarattığı değerlendirilir.” görüşüne yer verildi.

    Dilekçede, gerçekleştirilen bu işlemlerin, emir veya hesap hareketlerinin elverişli olması, yani sermaye piyasası araçlarının fiyatına, fiyat değişimlerine, arz ve talebine ilişkin yanlış, yanıltıcı izlenim uyandırabilecek, bunlarda artış ve düşüşe yol açabilecek ya da aynı seviyede tutabilecek nitelikte bulunması gerektiği anlatılarak, “Dolayısıyla, suçun maddi unsurunu, tek başına değerlendirildiğinde kanuna aykırı olmayan ve fakat belirli bir amaç için koordineli olarak gerçekleştirildiklerinde sermaye piyasası araçlarının fiyatlarında, fiyat değişimleri ile arz ve taleplerinde suni bir etkiye neden olan işlemler oluşturmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.

    İşlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun neticesinin, sermaye piyasası araçlarının fiyatlarının ve arz talebinin etkilenmesi tehlikesi olduğu anlatılan dilekçede, “Somut olayda, İnceleme döneminde bankacılık sektörü paylarında ve bu paylara ait vadeli işlem sözleşmelerinde gerçekleştirilen işlemlerin, ilgili şirket payının fiyatı, fiyat değişimleri, arz ve talebine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmaya yönelik ve elverişli olduğu, ‘işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı’ suçunun maddi unsurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır.” denildi.

    Şüpheli M.A, 13 Eylül’de piyasanın en büyük alıcısı oldu

    Borsa İstanbul’da 13 Eylül 2022 tarihinde net alıcı pozisyonunda olan yatırımcıların alış yaptığı paylara ilişkin bilgilere göre, grup üyelerinden M.A. ve şirketinin 13 Eylül 2022’de toplam 1 trilyon 421 milyar 147 milyon 772 bin 46 lira değerinde pay piyasalarında işlem gerçekleştirdiği ve bu alımla piyasadaki en büyük alıcı konumda olduğunun anlaşıldığı belirlenen dilekçede, “Söz konusu alışlar, takas tarihinde grubun nakit sorunları arasında yer almıştır. 13 Eylül 2022’den tarihinden sonra teminat tamamlama çağrıları nedeniyle grup üyelerinin vadeli ve spot pozisyonlarını kapatma yoluna gittiği düşünülmektedir.” ifadeleri yer aldı.

    Raporlara göre, şüpheliler arasında akrabalık bağı bulunduğu, birbirlerine vekalet verdikleri ve para gönderdikleri bilgisine yer verilen dilekçede, piyasa güvenilirliğinin sarsılması sonucunda kamunun uğradığı zararın tam olarak tespiti mümkün olmadığından, anılan hüküm uyarınca sanıklar tarafından elde edilen menfaate el konulmasına karar verilmesi istendi.

    Dilekçede, şüphelilerin suçu gerçekleştiriş şekli ve suçun işlenmesi ile elde ettikleri menfaatin yurt dışına aktarılması tehlikesi dikkate alınarak, haklarında yurt dışı çıkış yasağı kararı verilmesi talep edildi.

    Şüpheliler hakkında verilecek bir mahkumiyet hükmünde adli para cezasına hükmedilmesi halinde, söz konusu adli para cezasının miktarının suçun işlenmesi ile elde edilen menfaatten az olamayacağına ilişkin hükmün dikkate alınması istenen dilekçede, haksız menfaat sağladığı iddia edilen M.A’nın şirketi hakkında kazanç müsaderesi (el konulması) kararı verilmesi talep edildi.

    Öte yandan şüphelilerden M.A. hakkında daha önce kurulca 24 kez, A.C.T. ve E.A. hakkında ikişer kez, N.K. ve P.T, hakkında ise birer kez suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatılarak bu kişilerin sermaye piyasası mevzuatına aykırı fiillerinin süreklilik arz ettiğinin de dikkate alınması istendi.

    8 şüpheli gözaltında

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, borsa işlemlerinde örgütlü ve organize biçimde usulsüzlük yapıldığı ve Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet edildiği iddiaları üzerine soruşturma başlatmıştı.

    Söz konusu soruşturma kapsamında haksız kazanç sağladığı belirlenen 10 şüpheli hakkında yakalama kararı verilmişti.

    Bu kişilerin yakalanması için çalışma başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, İstanbul, Ankara, Muğla ve Balıkesir’de belirlenen 17 adrese operasyon düzenlemişti.

    Operasyonda 10 şüpheliden 8’i yakalanırken, 2 şüphelinin yurt dışında olduğu tespit edilmiş, gözaltına alınan zanlılar, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştü.

     

  • CHP’den öğretmenlere polis müdahalesine suç duyurusu

    CHP’den öğretmenlere polis müdahalesine suç duyurusu

    CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Ankara’da açıklama yapmak isteyen Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlere polisin biber gazıyla müdahale ettiğini ve öğretmenlerin gözaltına alındığını açıkladı.

    Karabıyık, CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Erkek’in öğretmenlere yönelik “Al bunu” ifadelerini kullanan polis hakkında işkence ve kötü muamele nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.

    Karabıyık açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

    “Öğretmenlerimize yönelik bu muamele, görevi kötüye kullanmaktır. Bu şahsın daha önceki eylemlerde de provokatif davranışlarının olduğu, kötü muamelelerde bulunduğu bilinmektedir. Öğretmenlerimize yönelik bu muamele asla kabul edilemez.

    Diğer taraftan, Bakan Süleyman Soylu’nun öğretmenlere ve öğrencilere sahip çıkmadığı, korumadığı da ortadadır.

    Öğretmenlerimiz, çalıştıkları okullarda ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Eğitim sistemindeki sistemsizliğe, yaşadıkları sorun ve zorluklara karşın evlatlarımızı yetiştirmek için heyecanla görev yapan, çocuklarımızı ve geleceğimizi emanet ettiğimiz kıymetli öğretmenlerimiz, çalıştıkları özel okullarda, adil olmayan şartlarda ders vermekte, kimi durumlarda asgari ücretin altında aylıklar ile sözleşmelerinden kaynaklı olarak tazminat hakkı da olmadan ders vermektedir.

    Ayrıca zaten özel okul öğretmenlerimizin maaşı devlet okullarında görev yapan öğretmenlerimizin aylıklarından daha az değildi. 2014 yılına kadar 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun ilgili maddesinde “…Özel öğretim kurumlarında yöneticilik ve eğitim öğretim hizmeti yapanlara kademelerine göre, emekliler hariç, dengi resmî okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarından az ücret verilemez…” ifadesi yer almaktaydı.

    Ancak 2014 yılında AKP tarafından 6528 sayılı Kanun ile 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumlarının ilgili maddesinde değişiklik yapılarak bu kurumlarda çalışan öğretmen ve yöneticilerin devlet okullarında çalışan meslektaşlarından daha düşük maaş almalarının önü açıldı. Kimi özel öğretim kurumları, yapılan bu değişiklikten sonra öğretmenleri asgari ücret ya da biraz üzerinde ücretlerle çalıştırmaya başladı. Bu durum özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin ciddi mağduriyet yaşamalarına neden oldu, özel okul öğretmenlerimizi mağdur eden durumlar katlanarak arttı.

    Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak benim ve milletvekili arkadaşlarımın verdiği 7 Kanun teklifimiz ile özel okullarda görev yapan öğretmenlerimizin aylıklarının, devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin aylıklarından az olmaması, iş sözleşmesinin haklı neden olmadan taraflarca feshedilememesi ve asgari süre sonunda sözleşmenin sona ermeyip belirli süreli iş sözleşmesi olarak devam etmesi vb. çözüm önerileri teklif etmemize rağmen bu teklifleri görüşmeyen, kanunlaşması için gerekeni yapmayan iktidar, bugün öğretmenlerimizi hedef göstermekte, onları darp edenleri desteklemektedir.”

  • İTEO’dan İBB yetkilileri hakkında suç duyurusu

    İTEO’dan İBB yetkilileri hakkında suç duyurusu

    İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi, idari mahkemesinin İBB’nin 750 minibüsün taksiye çevrilmesi kararının yürütmesinin durdurulması hükmünü hukuka uygun buldu.

    Karara ilişkin İTEO’da düzenlenen basın toplantısında konuşan avukat Hülya Sürgülüoğlu, açtıkları davalar neticesinde haklılıklarını ispat ettiklerini, istinaf mahkemesinin kararını geçen ay İBB’ye ilettiklerini söyledi.

    İBB’nin bir aylık süre sonunda mahkeme kararını uygulamak için harekete geçmediğini belirten Sürgülüoğlu, “Kararın uygulanmaması üzerine dün itibariyle savcılık nezdinde gerekli şikayetleri yaptık. Artık bu aşamadan sonra verilecek kararların takipçisi olacağız.” dedi.

    Sürgülüoğlu, piyasada şu anda 750 taksinin yasal olmayan şekilde dolaştığını vurgulayarak, bu kararın geri döndürülmesi gerektiğini kaydetti.

    “İBB gerekli çalışmaları yapmak zorunda”

    İTEO Başkan Vekili Veli Yurt da UKOME’nin 250 taksi dolmuş, 750 minibüsün taksiye dönüştürülmesi kararının minibüslerle ilgili kısmının iptalini yargıya taşıdıklarını hatırlatarak, idare mahkemesinin lehlerine karar verdiğini dile getirdi.

    İBB’nin başvurusu üzerine istinaf mahkemesinin 13 Haziran’da dönüşüm kararını iptal ettiğini aktaran Yurt, “Bu karar sonrası İBB gerekli çalışmaları yapmak zorunda. Biz bu kararı hukuk adına alınmış doğru karar olarak görüyoruz. Sahadan bazı esnafların taksilerini satarak 2-3 minibüs alıp döndüklerini duyuyoruz. Bu haksız bir kazançtır. Uygulamayı taksicinin elinden alınan bir ekmek olarak görüyoruz. Amacımız taksici esnafının hakkını korumaktı ve bu kararla da korumuş olduk.” ifadelerini kullandı.

     İBB’nin açıklaması

    İstanbul Büyükşehir Belediyesinden (İBB) yapılan açıklamada, Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) 29 Temmuz 2021’de aldığı 750 minibüs ve 250 taksi dolmuşun ticari taksiye dönüştürülmesi süreci aktarılarak, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın yargı yoluna gittiği hatırlatıldı.

    Mahkemenin ilk etapta yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verdiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Esnaf Odası’nın itirazı üzerine dosyalar İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesine intikal etmiş ve Bölge İdare Mahkemesince söz konusu UKOME kararlarında başkan onayı olmadığından bahisle itiraz istemleri kabul edilmiştir. Akabinde ise İstanbul 10. İdare Mahkemesince söz konusu dava dosyalarında işin esasına girilmeksizin usul yönünden ‘incelenmeksizin ret’ kararları tesis edilmiştir. Söz konusu ‘incelenmeksizin ret kararları’ işin esasına girilmeksizin usul yönünden verilen ve İdare hukuku kapsamında iptal niteliği taşımayan kararlardır.”

    Karar metinlerinde İBB başkanının imzasının bulunduğu savunulan açıklamada şunlar kaydedildi:

    “İstanbul 10. İdare Mahkemesince usul yönünden verilen incelenmeksizin ret kararlarının akabinde, belediye başkanımız tarafından bahse konu kararlar bir kez daha imza edilmiştir. Belediye başkanımızın bizzat katılımıyla alınan UKOME kararları doğrultusunda yine bizzat katılımı ile noter huzurunda gerçekleşen çekilişlerle toplamda 1000 adet taksiye dönüşümü gerçekleştirme işlemiyle ilgili mahkemece verilmiş herhangi bir iptal kararı bulunmadığından, söz konusu işlemlerin yürürlüğünün devamı konusunda da herhangi bir şüphe olmadığı aşikardır.”

    UKOME’nin aldığı karar sonrası 2 Kasım 2021 tarihinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı programla kura yöntemiyle ticari taksi hak sahipleri belirlenmişti.

  • Ümit Özdağ hakkında suç duyurusu

    Ümit Özdağ hakkında suç duyurusu

    Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sığınmacılarla ilgili söylemleri ve hamleleri nedeniyle sık sık siyasetin gündeminde yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı önüne giderek Süleyman Soylu ile görüşmek istediğini söylemesinin ardından Bakan Soylu ile de aralarında sert bir polemik yaşanan Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

    Zafer Partisi lideri hakkında suç duyurusunu İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Dairesi ve Göç İdaresi Başkanlığı yaptı.

    DİLEKÇE SAVCILIĞA ULAŞTI

    Alınan bilgiye göre, İçişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü ile Göç İdaresi Başkanlığının suç duyurusu dilekçeleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosuna ulaştı.

    Özdağ’ın sosyal medya hesabında yaptığı açıklamaların yanı sıra yazılı ve görsel medyaya yansıyan değerlendirmelerine yer verilen dilekçelerde, sığınmacılar üzerinden toplumsal barış ve huzurun hedef alındığı belirtildi.

    “HALKI KİN VE TAHRİKE YÖNLENDİRDİĞİ…”

    Ümit Özdağ’ın açıklamalarının basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı savunulan dilekçelerde, “Söz konusu açıklamaların, halkı yabancılara karşı kin ve tahrike yönlendirdiği, demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmayan, kamu barışını, kamu düzenini ve kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek mahiyette olduğu açıktır.” değerlendirmesine yer verildi.

    Dilekçelerde, Ümit Özdağ hakkında, savcılık makamınca resen tespit edilecek suçlardan dava açılması talebinde bulunuldu. (AA)

  • Yıldız Tilbe’den suç duyurusu! Aralarında ünlü isimlerde var

    Yıldız Tilbe’den suç duyurusu! Aralarında ünlü isimlerde var

    Yıldız Tilbe’nin sosyal medya hesabı Twitter’da, Sahipsiz köpekler hayvan barınaklarında toplanıp aklı başında, hayvansever görevliler tarafından bakılmalıdır. Saldıran köpek gruplarına bulundukları bölgenin halkı zehirli et versin hepsi gebersin, insan parçalamak nedir ya şeklindeki paylaşımı tepki çekmişti. Paylaşımının ardından hayvanseverler başta olmak üzere birçok kişi tepki göstererek ünlü şarkıcı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Yıldız Tilbe de kendisi hakkında sosyal medyadan hakaret ve tehdit içerikli mesaj atan aralarında ünlü isimlerin de olduğu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmak için adliyeye geldi.

    Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelen Yıldız Tilbe, avukatı Handan Bakbak gazetecilere açıklama yaptı. Tilbe, İnsan hayatının da önemli olduğunu düşünüyorum, Allah önce insanı yaratmış, her şeyi de insan için yaratmış. Ben parçalanan çocukları gördüğümde 300 tane yaklaşık, birinin yüzü yok, birinin gözü yok, kolu yok, bacağı yok. Çok etkilendiğim için saldırgan köpekler için birkaç cümle ettim. Müslüman olduğu için bizde insan ölür hayvan geberir, ‘gebersin’ dedim. Bu kelime üstünden çok üzerime gelindi. O zaman uyutulsun ama çocuklar sokakta daha rahat gezsin, yaşlılar camiye sabah rahat gitsin, köylüler tarlasına giderken parçalanıyor, rahat gitsin. Çocuklar parklarda oynasın yaşlılar rahat gezsin. Diğer köpekler de rehabilite ediliyorsa edilsin, edilmiyorsa kör gezdiren köpekler var; yaşlı bakan, gazete getiren. Eğitilsin, insana faydalı hale getirilsin. Buna hepimiz razıyız ama parçalayan köpekler, itlaf edilmelidir çünkü vahşilerdir. O yüzden çocukların ve insanların önceliği olduğunu düşünüyorum yaşamda dedi.

    O KADAR HAKARETİ NİYE YİYEYİM Kİ, İNSANI SAVUNDUĞUM İÇİN Mİ

    Tilbe, Ben çok hakaret yedim gerçekten, hayatımda duymadığım küfürler yedim. Ne annem, ne bana, ne vücudum, ne kişiliğim, ne sanatım, hiçbir şey bırakmadılar. O yüzden çok gücüme gitti. Aslında geçecektim bu olayı, ama o kadar hakareti niye yiyeyim ki ben İnsanı savunduğum için mi Çocukları, yaşlıları, köpekler parçalamasın dediğim için mi Köpeklere de bakılsın, vahşi olmasın, saldırmasınlar, ben bunu söylüyorum. Yoksa her canlının yaşam hakkı vardır ama insana zarar veren hiçbir canlının yaşam hakkı yoktur. Bu akrep, çiyan, yılan, dağdan inen ayı, domuz olur. Ne olursa olsun, öncelik insanın olmalı. İnsan hayatı kutsaldır diye düşünüyorum. Hayvanlara da merhamet edilmelidir, yazık onlara da günah. Niye insanları parçalasınlar, niye öldürülsünler Eğitimli olsunlar, evcil olsunlar, bakılsınlar. Böyle düşünüyorum. Başka bir niyetim yoktu. Hiç hak etmedim ben. Bana ‘katil’ diyorlar. Ben çok ağladım, günlerce ağladım, en sonunda da yasal olarak hakkımı aramaya karar verdim çünkü bu insanlar ben vahşi hayvanlar ortadan kaldırılsın dediğim için akıl sağlığıma kadar beni sorgulamaya çalışıyorlar. Bunu yapanlar da avukat, çok ayıp. Bu sizin de çocuğunuzu parçalayabilirdi köpek, teyzemiz, annemiz, akrabamız. Böyle olmamalıydı. Biz el ele verip bu ülkede yaşayan aklı başında insanlar olarak buna bir çözüm bulmalıyız ifadelerini kullandı.

    Tilbe’nin avukatı Handan Bakbak ise, çocukların her zaman korunması öncelikli olan varlıklar olduğunu ifade ederek Yıldız Tilbe’nin tepkisinin çıkış noktasının çocuklar olduğunu, ancak konunun saptırıldığını belirtti. Bakbak, Yıldız Tilbe’nin evinde dört kedisi olduğunu da belirterek sosyal lince uğradığını söyledi.

  • Ölümünde ihmal iddiası! Suç duyurusunda bulundu

    Ölümünde ihmal iddiası! Suç duyurusunda bulundu

    İstanbul’da tedavi gördüğü özel hastanede koronavirüse bağlı çoklu organ yetmezliğinden yaşamını yitiren Yeşilçam oyuncusu Fatma Girik’in (79) kardeşi Günay Girik, yeğeni Ahu Turan Aşkar ile hastane hakkında ‘ihmal’ ve ‘taksirle ölüme neden olma’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

    Fatma Girik, bir süredir tedavi gördüğü İstanbul’daki özel hastanede, 24 Ocak’ta Covid-19’a bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

    Girik, 28 Ocak’ta Bodrum’da, 2015’te ölen hayat arkadaşı Memduh Ün’ün mezarının yanında toprağa verildi.

    Ablasının ölümünde ihmal olduğunu ileri süren Günay Girik de avukatı aracılığıyla yeğeni Ahu Turan Aşkar ile hastane hakkında ‘ihmal’ ve ‘taksirle ölüme neden olma’ iddiasıyla Bodrum Sulh Ceza Hakimliği’ne suç duyurusunda bulundu.

    AVUKAT: BAKICISININ TESTİ POZİTİF ÇIKMIŞ

    Günay Girik’in avukatı Akın Centilmen, “Ayın 16’sında Fatma hanım, hastanede yatarken Türkmenistan uyruklu bakıcısı, Girik’in yeğeni Ahu Turan Aşkar’a kendini iyi hissetmediğini ve test yaptırmak istediğini söylüyor. Test ücretinin 1000 lira gibi bir tutar olduğunu söyleyen bakıcının beyanına göre, Aşkar, parayı çok buluyor ve teste gerek olmadığını söylüyor. Daha sonra Fatma hanımda semptomlar çıkıyor, fenalaşınca yoğun bakıma alıyorlar ve bakıcıya test yapılıyor. Testin sonucu pozitif çıkıyor. Duyduğumuza göre Ahu hanım aşı karşıtıymış. Daha sonra bakıcı her şeyi Günay beye anlatıyor. Biz de olayda hem hastanenin hem de Ahu hanımın ihmali olduğu gerekçesiyle bulaşıcı hastalıklardan kaynaklı taksirle ölüme neden olma suçundan Bodrum Sulh Ceza Hakimliği’ne suç duyurusunda bulunduk” diye konuştu.

    Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosyanın İstanbul’a gönderileceği ve soruşturmanın orada süreceği kaydedildi.

  • AK Parti Bursa teşkilatından 3 isim hakkında suç duyurusu

    AK Parti Bursa teşkilatından 3 isim hakkında suç duyurusu

    AK Parti Bursa İl Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret eden Sedef Kabaş ile programa katılan CHP’li Engin Özkoç ve Aykut Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu.

    AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, AK Parti il teşkilatları, Bursa milletvekilleri, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ve beraberindeki heyet suç duyurusunda bulunmak üzere Bursa Adliyesine geldi.

    Gürkan, adliye çıkışında yaptığı açıklamada şu cümlelere yer verdi;

    “14 Ocak’ta, Uğur Dündar’ın moderatörlüğündeki programa CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve sözde gazeteci Sedef Kabaş konuk olmuştur. Bu programda Kabaş, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu defa hiçbir şekilde tahammülü mümkün olmayan ağır bir hakarette bulunmuştur. Daha öncesinde değişik zamanlarda ağır hakaretlerde bulunmuş program konukları da bu hakarete sessiz kalarak ortak olmuşlardır. Türkiye, son 20 yıldır diplomasiden askeri hamlelere, sanayiden teknolojiye, sağlıktan adalete yaptığı devrimsel kalkınma hamleleri ile tarih sahnesinde kutlu yürüyüşüne devam etmektedir. Yapılan kalkınma hamleleriyle prangalarından kurtulan Türkiye itibar kazanmış, bölge coğrafyasında ve uluslararası arenada söz sahibi bir ülke konumuna gelmiştir.”

    “Siz saldırdıkça biz daha çok seviyoruz”

    Türkiye, maalesef dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek kadar düşük seviyede bir muhalefet anlayışının engellemeleriyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Gürkan, “Bu seviyesi düşük muhalefet anlayışı; Türkiye’nin içeride ve dışarıda menfaatinin her daim karşısında yer alarak toplumsal huzurumuza kastedecek hiçbir fırsatı kaçırmamakta ve gizli açık her türlü ihanet şebekeleriyle ortak hareket etmekten imtina etmemektedir.
    Milletimizin oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve milletimizin değerlerinin karşısında durmayı muhalefet yapmak zanneden bu aciz zihniyet, bir kere daha kendisini göstermiştir. Söyleyecek sözü olmayan çaresizler, ya küfürler savurur ya tehdit ve hakaretlerde bulunur ya da saldırıya geçer. Şundan emin olabilirsiniz, siz saldırdıkça biz liderimizi daha çok seviyoruz, ona daha sıkı sarılıyoruz. Siz saldırdıkça, Büyük Türkiye’nin büyük liderinin açtığı yolda devam eden yürüyüşümüzü daha kararlı sürdürüyoruz” dedi.

    “Cumhurbaşkanlığı makamı milletin iradesini temsil eder”

    Basın ilke ve ahlakına saygı duymayan zavallı sözde gazeteci Kabaş’ın, tek misyonu AK Parti ve Cumhurbaşkanımıza nefret kusmak olan bu televizyon kanalında liderimize yaptığı hakaretleri asla kabul etmediklerini belirten Gürkan, “Bu ülkeye hizmet etmekten başka derdi ve tasası olmayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmek kimsenin haddi değildir. Cumhurbaşkanlığı makamı, bu milletin iradesini temsil eder. Milletin temsil edildiği Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret etmek gözü dönmüşlük, hadsizlik, zavallılıktır. Hiçbir akl-ı selim sahibi, hakareti ifade özgürlüğü olarak nitelendiremez. Cumhurbaşkanımızı hedef alan bu çirkinliği, anti demokratik ve faşizan sözleri şiddetle kınıyoruz. AK Parti teşkilatları olarak Sedef Kabaş, Engin Özkoç ve Aykut Erdoğdu hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu ve bu meselenin sonuna kadar takipçisi olacağımızı tüm kamuoyunun bilgisine sunarız” diye konuştu.

  • BDDK’dan 5 kişi hakkında suç duyurusu

    BDDK’dan 5 kişi hakkında suç duyurusu

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Durmuş Yılmaz, Güldem Atabay, Burhanettin Bulut, Emin Çapa ve Selçuk Geçer hakkında suç duyurusunda bulundu.

    BDDK, itibar zedeleyici asılsız haber yayanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Hakkında suç duyurusu bulunan isimlerin arasında ekonomist ve gazetecilerin olduğu öğrenildi.

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), “Bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz” maddesine aykırılıktan bazı isimler hakkında suç duyurusunda bulundu. Hakkında şikayette bulunulan isimler arasında ekonomist ve gazetecilerin olduğu bildirildi. Kurumun resmi açıklama yapması bekleniyor.

  • 2 bin kişiye suç duyurusu

    2 bin kişiye suç duyurusu

    Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, sosyal medya hesaplarından kendisine hakaret ve küfür eden 2 bin kişi hakkında avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulundu. Özcan “Küfre varan, şerefe namusa dokunan hakaretlerle ilgili dava açmasını istedim” dedi.

    Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın, geçici sığınmacılara yönelik söylemleri ve genel siyaset ile ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımlarına destek ve tepkiler geldi. Tepki gösteren kişilerden bazıları, hakaret ve küfür etti. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın avukatı da hakaret içerikli paylaşımların tespiti için çalışma başlattı. Yapılan araştırmada 2 bin sosyal medya kullanıcısı tarafından Tanju Özcan’a hakaret edildiği tespit edildi. Özcan, 2 bin kişi hakkında kendisine hakaret ve küfür ettiği gerekçesiyle, avukatı aracılığıyla savcılığa başvurdu.

    ‘BİNDE BİRİ BOLU’DAN ÇIKIYOR’

    Konuyla ilgili avukatına talimat verdiğini belirten Başkan Özcan “Küfre varan, şerefe namusa dokunan hakaretlerle ilgili dava açmasını istedim. Eleştirilere falan değil. O kadar çok eleştiri alıyoruz ki, onlara dava açmadım. Üstelik bunlar troller. Rize’den çıkıyor, Balıkesir’den çıkıyor. Bolu’da yaşayanlar da değil. Binde biri Bolu’dan çıkıyor. Yaklaşık 2 bin kadar kişi tespit edilmiş avukatın verdiği bilgiye göre tam sayısını bilmiyorum. Beni bu yüzden arayanlar oluyor. ‘Davanızdan vazgeçer misiniz?’ diye” diye konuştu.