Etiket: susuzluk

  • Bursa 2060’a kadar susuzluk yaşamayacak

    Bursa 2060’a kadar susuzluk yaşamayacak

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Çınarcık Barajı suyunun Bursa’ya ulaştırmasına yönelik projesi etap etap ilerliyor. Proje çerçevesinde 2018’de işletmeye alınan Çınarcık Paket İçmesuyu Arıtma Tesisi sayesinde Mustafakemalpaşa ve Nilüfer’in toplam 18 mahallesinin içme suyu ihtiyacı Çınarcık Barajı’ndan karşılanmaya başlandı. Çınarcık Barajı ve arıtma tesisinde incelemelerde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’ya 2060 yılına kadar su sorunu yaşatmayacak yaklaşık 150 milyon Euro’luk projeyi 2025 yazına kadar tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.

    Bursa’da kuraklıgın zirve yaptığı 2019 yılında bile şehir halkını bir gün dahi susuz bırakmayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, aynı performansı barajlardaki su seviyesinin son 40 yılın en düşük seviyesine indiği günümüzde de sergiliyor. Yenilenen içme suyu hatları ile merkezde yüzde 20’ler seviyesindeki kayıp kaçak oranı Türkiye’de lider konumda olan Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa’ya 2060 yılına kadar susuzluk yaşatmayacak Çınarcık Barajı suyunun Bursa’ya ulaştırılması projesinde de önemli bir mesafe katetti. Çınarcık Barajı’nın yıllık 743 milyon metreküp olan su akış kapasitesinin yüzde 54’ü enerji üretimine, yüzde 23’ü tarımsal sulamaya ve kalan yüzde 23’ü de BUSKİ’ye tahsis edildi. Orhaneli ilçesi sınırlarındaki barajın doluluk oranı halen yüzde 46,2 seviyesinde.

    Proje etap etap devrede

    Projede 2018’de işletmeye alınan 60 litre/saniye kapasiteli paket içme suyu arıtma tesisi ile barajdan 89 kilometre hat çekilerek, Çınarcık’ın suyu Nilüfer İlçesi’nin, Unçukuru, Maksempınar, Korubaşı, Güngören, Ayva, Kuruçeşme, Üçpınar, İnegazi, Kadiriye, Atlas ve Fadıllı mahallelerine verilmeye başlandı. Bunun yanında Mustafakemalpaşa İlçesi’nin Kocakoru, Sincansarnıç, Killik, Körekem, Doğanalan, Kazanpınar ve Ağaçlı mahalleri de Çınarcık Barajı’ndan içme suyuna kavuşurken, Çınarcık’tan beslenen mahalle sayısı 18 çıktı. BUSKİ Genel Müdürlüğü uluslararası 2 kalkınma bankasından temin edilen 150 milyon Euro’luk kredi ile projeye hız veriyor.

    Barajdan gelecek arıtılmamış su, paket içme suyu arıtma sahasındaki branşmandan alınarak 15 kilometrelik 2 hat ile yapılacak içmesuyu arıtma tesisine iletilecek. Günlük 300.000 metreküp kapasiteli içmesuyu arıtma tesisi Kayapa Mahallesi’nin üst kotlarında inşa edilecek. Arıtma tesisinde üretilecek içmesuyunun dağıtımı için de Gümüştepe ve Görükle Mahallelerinde inşa edilecek depolara iletim hatları yapılacak. Tüm hatların uzunluğu yaklaşık 67 kilometre olacak. Katodik koruma ve merkezi scada sistemi ile haberleşmeyi sağlayan otomasyon sistemi de kurulacak.

    İhale süreçleri başlıyor

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, beraberindeki Bursa Milletvekili Osman Mesten, Orhaneli Belediye Başkanı Ali Aykurt ve AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ile birlikte Çınarcık Barajı’nda incelemelerde bulundu. Halen 18 mahalleye içme suyunun iletildiği Çınarcık Paket İçmesuyu Arıtma Tesisi’ni de gezen Başkan Aktaş, uluslararası ihalelerle yürütülecek projedeki ihale süreçlerinin başlatıldığını hatırlattı. Yıl içinde tüm sözleşmelerin imzalanarak imalatların başlatılmasını planladıklarını dile getiren Başkan Aktaş, 29 Mart’ta yapılacak isale hattı malzeme alımı ihaleleriyle başlayacak sürecin, Nisan’da isale hattı ve Mayıs’ta da içme suyu arıtma tesisi ihalesiyle devam edeceğini kaydetti.

    Ödeneğin hazır olduğunu hiçbir keesintiye uğramadan çalışmaların süratle yapılacağını ifade eden Başkan Aktaş, “İki yaz daha üzerinden geçer ve inşallah üçüncü yaza kalmadan 2025 yazında bunu tamamen devreye almış oluruz. İklim değişikliği ve kuraklık özellikle büyük şehirlerde su konusunda büyük bir krizin kapıda olduğunun işaretidir Büyükşehir Belediyesi olarak, BUSKİ marifetiyle ürettiğimiz çözümler ile susuzluğu öteleyerek, hemşehrilerimizin susuz kalmaması için gayret ettik. Kuraklığın zirve yaptığı 2019 yılında, kuyu sularını devreye alarak, hemşehrilerimizi bir gün dahi susuz bırakmadık. Bu demek değildir ki suyumuz bol! Biz eskisi gibi bir su şehri değiliz. Dolayısıyla kullanılabilir suyu doğru yönetip, yönlendirecek planlarımızdan asla taviz veremeyiz. Bu konuda en ufak bir rehavete kapılmadan çalışmalarımızı yürütüyoruz” dedi.

    Tasarruf uyarısı

    Bursalıları susuz bırakmamak için her türlü tedbiri aldıklarını, her şeyin kontrol altında olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, özellikle Çınarcık Barajı projesinin tamamlanmasıyla önümüzdeki 40 yıl daha susuzluk sorunu yaşanmayacağını söyledi. Tüm bunlara rağmen suyun tasarruflu kullanılmasını noktasında vatandaşları uyaran Başkan Aktaş, “Dünyanın yüzde 70’i sularla kaplı olmasına rağmen erişilebilir tatlı su, toplam suyun yüzde biri kadar. Kullanılabilir su kaynakları şu anda dünyanın en değerli varlıkları arasındadır.

    Suyun değeri, şüphesiz, sahip olduğu hayati, ekonomik ve stratejik önemden kaynaklanıyor. Bu nedenle evdeki suya sahip çıkmak her bir bireyin görevi. İsraf etmemeyi zaten dinimiz de emrediyor. Gerek evlerde gerekse sanayide üretimde kullanma noktasında herkesin üzerine düşen sorumlulukları var. Çünkü bu aynı zamanda önemli bir vebaldir” diye konuştu.

  • Uzmanı uyardı: Kuraklık, bulaşıcı hastalıkları artıracak

    Uzmanı uyardı: Kuraklık, bulaşıcı hastalıkları artıracak

    Türkiye’nin şu an son 50 yılın en kurak dönemini yaşadığını söyleyen Meteoroloji Uzmanı Güven Özdemir, “Böyle giderse İstanbul’un 15 gün susuz kalması demek, bulaşıcı hastalıkların artması demek. Bugünden itibaren hiç durmadan kitlesel olarak tedbirler almamız gerek. Bu söylediklerim sadece lafta kalırsa çok büyük yaralar alabiliriz” dedi.

    Türkiye, artan nüfus, mevsim normallerinin altında seyreden yağış miktarı, su kullanımındaki hatalar gibi nedenlerle en kurak dönemini yaşıyor. Baraj ve göllerdeki su seviyeleri de hızla düşüyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir yağış miktarı, baraj ve göllerdeki kuraklıkla ilgili açıklamalar yaptı.

    “YEŞİL İSTANBUL YERİNE, BETON İSTANBUL”

    Küresel iklim değişiminin en büyük sebebinin şehirleşme olduğunu söyleyen Özdemir, “Artık yeşil İstanbul yerine, beton İstanbul diyoruz. Sebebiyse inşaat ve beton alanlarının çok fazla oluşmasıdır. Türkiye şu an son 50 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Bunu sebepleri ise doğanın çok hızlı bir şekilde tahrip olması, insanların çok para kazanma hırsı, çarpık şehirleşmedir. Bu etkenler dolayı şehirlerdeki normal iklimi değiştiriyor. Çarpık bir iklim meydana geliyor” dedi.

    “AKILLI TARIM SİSTEMLERİ KURMAMIZ LAZIM”

    Suyun yüzde 75’ni tarımda kullandığımızı söyleyen Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “Meteorolojik kuraklığın azalması hidrolojik kuraklığı tetikliyor. Bu sebepten dolayı göller ve akarsularda azalma meydana geliyor. Tarım alanında çok büyük bir su kullanımı var. Halbuki bireysel tarım değil, çoklu sistemlere ulaşan akıllı tarım sistemleri kurmamız lazım. Yağmur sularını ve binalarda kullanılan suların tekrar kullanımı sağlanması gerekir. Böyle olması ekolojik dengeyi tekrar geri getirecek ve daha konforlu bir hayat sürmemizi sağlayacaktır” diye konuştu.

    “15 GÜN SUSUZ KALMAK DEMEK BULAŞICI HASTALIKLARIN ARTMASI DEMEK”

    İçerisinde bulunduğumuz durumu hafife almamamız gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Beklenen en kötü senaryoyu düşünmek istemiyorum. İstanbul’un 15 gün susuz kalması demek, bulaşıcı hastalıkların artması demek. Şu an tüm dünyanın savaştığı koronavirüsü bile sollayacaktır. Bugünden itibaren hiç durmadan kitlesel olarak tedbirler almamız gerek. Bu söylediklerim sadece lafta kalırsa çok büyük yaralar alabiliriz. İstanbul barajlarındaki sular yetmiyor. Çevre illerden sular barajlarımıza getiriliyor. Bu barajlarında korunması lazım sapanca gölü dünyanın ikinci içme suyu havzası ama şu an uzun yıllardan beri tahrip edilmekte. Aslında sadece İstanbullu değil tüm Türkiye’yi korumamız lazım. Mesela tarımda bir kilo domates için 200 litre suya ihtiyaç var. Bu yüzden bireysel tarım değil kitlesel tarıma yönlenmemiz gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    “DİKİNE DEĞİL YATAY BİNALAR YAPILMALI”

    İstanbul’un bu beton şehir halini düzeltmemizin uzun yıllar olacağını belirten Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “İstanbullu bu haliyle bıraksak yine şükür diyeceğiz. Ama bir şekilde şehir planlarının yeniden yapılması ve gözden geçirilmesi gerekir. Dikine binalar değil yatay binalar yapılmalı. Her binanın su depoları ve su sarnıçları olması lazım. Yoksa bu iklim değişimi kaçınılmaz olacak. Susuzluk ve kuraklık bugünkünden daha kötü olacak. İstanbul’da 4 milyon üzerinde araç var. Bu araçlar her gün trafiğe çıkıyor. Bu araçlar yıkanırken şebeke suyu kullanılmaması lazım. Yıkıma firmaları kullandıkları suyu arıtması lazım” dedi.

    “SU KULLANIMINI EN ASGARİ DÜZEYE İNDİRMELİYİZ”

    Yağacak kar ve yağışla barajların ağzına kadar suyla dolacağını düşünmenin yanlış olduğunu söyleyen Özdemir, “Önümüzdeki ocak ayının 12’sinden itibaren güneyli rüzgarlar hızını kaybedip kuzeyli rüzgarlara dönecek ve yağışlar başlayacak. Kuzeyli rüzgarlar iç Anadolu ve yüksek kesimlerde kara dönüşecek ve bu kara dönüşümle bir nebze rahatlamış olacağız. Bu sebeple su kullanımını en asgari düzeye indirmeliyiz. Suyu akıllı kullanmamız gerekiyor. Bu durum bireysel olabilecek bir şey değil. Belediyeler, toplum kuruluşları, üniversiteler bu konuda halkımızı aydınlatması lazım. Yoksa geçici çözümlerle hiçbir yere varamayacağız” diye konuştu.

  • İstanbul’un 70-80 günlük suyu kaldı

    İstanbul’un 70-80 günlük suyu kaldı

    Türkiye son yılların en kurak aylarını yaşıyor. Bu durumdan etkilenen illerinin başında da İstanbul var. Barajların gün geçtikçe su kaybettiği ifade edilirken acil eyleme geçilmesi noktasında uyarıda bulunuluyor.

    Türkiye’de bu yıl sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyretti. Özellikle Eylül ayında beklenenin oldukça altında yağış alan İstanbul’da barajlar boş kaldı.

    Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, “Barajlardaki doluluk oranı yüzde 35’ler civarında. Günlük tüketime baktığımızda da yüzde 0.3’lük bir değer gibi gözüküyor. Bu da yaklaşık 70-80 günlük bir suyun kaldığını söylüyor. Tasarruf tedbirleri için, acil eyleme geçilmesi gerekiyor. Aynı pandemide olduğu gibi halkı bilinçlendirme kampanyalarının olması gerekiyor” dedi.

    İSTANBUL’A KAR YAĞIŞI OLASILIĞI AZALIYOR

    Adil Tek, “Kasım ayı içinde Marmara ve Karadeniz’de biraz mevsim normalinin altına düşen sıcaklıklar var ama devam eden Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarının mevsim normallerinin üzerinde olacağını gösteriyor. Bu da kar yağışı olasılığını İstanbul’da azaltıyor” diye konuştu.

    Tek, şöyle devam etti:

    ”Sıcaklıklar yine Ekim ayında mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Kasım ayı içinde Marmara ve Karadeniz’de biraz mevsim normalinin altına düşen sıcaklıklar var ama devam eden Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarının mevsim normallerinin üzerinde olacağını gösteriyor. Bu da kar yağışı olasılığını İstanbul’da azaltıyor. Tabii kar yağışını azlığı da baraj doluluk oranını özellikle etkiliyor. Ülke genelini çok kurak bir Ekim ayı bekliyor. Ama özellikle Marmara, Ege ve Batı Akdeniz’de çok daha kuvvetli. İstanbul’a Ekim ayında düşecek yağış miktarı 105 kilogram iken bu miktarlar 60-70’e kadar inecek. Ve şu an boşalmış vaziyetteki barajların, doluluk oranını yukarı seviyeye taşıma olasılığı ortadan kalkıyor. Yine önümüzdeki 6 aylık tahminlere göre, yağışlar açısından önümüzdeki dönemin kritik olduğunu gösteriyor. Eğer şu anda tedbir alınmazsa, asıl önümüzdeki yaz için kritik bir durum bizi bekliyor”