Etiket: Suudi Arabistan

  • Messi’den transfer itirafı! ‘Suudi Arabistan’a gitmeyi düşündüm’

    Messi’den transfer itirafı! ‘Suudi Arabistan’a gitmeyi düşündüm’

    MLS ekiplerinden Inter Miami’ye transfer olan Lionel Messi, Time dergisine açıklamalarda bulundu. Arjantinli dünya yıldızı, Arabistan’a transfer olmayı düşündüğünü ifade etti.

    Inter Miami’ye transfer oldu 

    Dünya yıldızı Lionel Messi, MLS ekiplerinden Inter Miami’ye sezon başında transfer oldu. Messi yaptığı açıklamada, “Barcelona’ya geri dönmeyeceğim. Inter Miami’ye gideceğim. Futbolu farklı bir şekilde deneyimlemek için ABD ligine gitmenin zamanı gelmişti.” ifadelerini kullanmıştı.

    14 Maçta 11 gole etki etti 

    Inter Miami forması giyen Lionel Messi, ABD temsilcisi ile 14 maça çıktı. Dünya yıldızı bu maçlarda 11 kez rakip fileleri sarsmayı başarırken, bunun yanında da takım arkadaşlarına 5 kez gol pası verdi.

    ‘Suudi Arabistan’a gitmeyi çok düşündüm’

    Time dergisine konuşan Messi, “İlk tercihim Barcelona’ya geri dönmekti ama bu mümkün olmadı. Masada birçok seçenek vardı. Suudi Arabistan’a gitmeyi de çok düşündüm. Miami’ye gelme konusunda son kararı vermeden önce bunları ailemle konuşmam gerekti” açıklamalarında bulundu.

     

     

  • Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Suudi Arabistan’da

    Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Suudi Arabistan’da

    12. İslami Dayanışma Spor Federasyonu Genel Kurul Toplantısı (ISSF) Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapıldı. İslami Dayanışma Spor Federasyonu’na üye 56 ülkenin temsilcilerinin bulunduğu Genel Kurul Toplantısı’na Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak katıldı. İslami Dayanışma Spor Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu da genel kurulda yer aldı. Genel Kurul Toplantısı, Suudi Arabistan Spor Bakanı ve Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı olan ISSF Başkanı Prens Abdulaziz Bin Turki Al Faısal Al Saud’un başkanlığında gerçekleştirildi.

    Bakan Dr. Osman Aşkın Bak, ikili görüşmelerde bulundu
    Gençlik ve Spor Bakan Dr. Osman Aşkın Bak, Genel Kurul’un ardından İslami Dayanışma Spor Federasyonu (ISSF) Başkanı Prens Abdulaziz Bin Turki Al Faısal Al Saud ile bir araya geldi. Bakan Bak, Prens Abdulaziz Bin Turki Al Faısal Al Saud’a ev sahipliğinden ötürü teşekkür etti. Görüşmede, iki ülke arasında gençlik ve spor alanındaki işbirliklerinin geliştirilmesi değerlendirildi. Bakan Bak, ISSF üyesi ülkelerin temsilcileriyle de gençlik ve spor alanında yapılacak çalışmalar ve işbirliklerinin artırılması noktasında temaslarda bulundu.

    Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, 12. İslami Dayanışma Spor Federasyonu Genel Kurul Toplantısı’nın ardından üye ülkelerin temsilcileriyle birlikte 2023 Suudi Arabistan Oyunları’nın açılış törenini izledi.

  • Süper Kupa Suudi Arabistan’da oynanacak

    Süper Kupa Suudi Arabistan’da oynanacak

    TFF, Süper Kupa maçıyla ilgili açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “Türkiye Futbol Federasyonu olarak Türk futbolunun marka değerini yükseltmek için çalışmalar yürütürken diğer taraftan yeni pazarlara ulaşarak futbolumuzu dünyaya açmak için çalışıyoruz. Son dönemde Milli Takımımızın elde ettiği başarılar ve kulüp takımlarımızın Avrupa Kupaları’nda yükselen grafiği Türk futbolunun marka değerini artırma yönündeki çabalarımızın en önemli göstergesidir. Tarihimizde ilk kez grubumuzda lider olarak katılmaya hak kazandığımız 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası ve İtalya ile ortaklaşa düzenleyeceğimiz 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası da Türk futbolunu dünya vitrinine taşıyacak çok önemli organizasyonlar olacaktır.

    Bu başarıların sürdürülebilirlik kazanması için özellikle kulüplerimizin mali açıdan rekabet edebilir seviyelere ulaşması gerekmektedir. TFF olarak bu çerçevede Türk futbolunun ekonomisini güçlendirmek ve kulüplerimize alternatif gelir kaynakları oluşturmak üzere çok önemli projeler yürütmekteyiz.
    Bu sezon öncesinde Trendyol ile yaklaşık 700 milyon TL’lik bedelle Süper Lig ve 1. Lig tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasına imza attık.

    Dünyanın marka ve piyasa değeri en yüksek ligleri olan Premier League, La Liga ve Serie A’nın yaptığı gibi futbolumuzun prestijini yurt dışına taşıyarak, yeni sponsorluk ve işbirliği modelleriyle daha çok gelir elde edebilmeyi hedefliyoruz. Bu vizyonla, futbolumuzun marka değerini yükseltmek adına organizasyon yetkisi Federasyonumuza ait olan 2023 Turkcell Süper Kupa müsabakası daha önce de açıkladığımız üzere, 29 Aralık 2023 Cuma TSİ 20.45’te Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bulunan Al-Awwal Park (Kral Suud Üniversitesi) Stadyumu’nda oynanacaktır. Aynı zamanda, yayıncı kuruluşumuz Turkuaz Medya Grubu kanallarından olan ATV’de canlı olarak yayınlanacaktır. Konuyla ilgili olarak federasyonumuz tarafından yapılan resmi açıklamalar dışında hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini önemle rica ediyoruz.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çözüm için kilit ülke Türkiye”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çözüm için kilit ülke Türkiye”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Suudi Arabistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Toplantıdan çıkan sonuç bildirisi ile ilgili soru üzerine Erdoğan, “Evet, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın geleneğinde genelde kınamak vardır. Devletler, çeşitli nedenlerle çok fazla aksiyona girmezler. Ama geçen Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısı’ndan itibaren bizim kafamız ne yapılması gerektiği konusunda netti ve son gelişmelerin detaylı bir biçimde sonuç bildirgesine eklenmesini talep ettik ve kabul ettirdik. Ülkelerin sonuç bildirgesi için hazırlıkları vardı. Yaptığımız toplantılarda herkes bu metinlerini tekrar gözden geçirdi. Hemen hemen icra ile ilgili bütün teklifler bizden geldi. Böylelikle zirveye gitmeden önce planladığımız konuların hepsinin nihai metne konulması sağlandı. Gerçekten çok fazla eylem noktası içeren, bugüne kadar hiç söylenmemiş, yerleşimcileri terörist olarak tanımlayan, hatta jeostrateji üreten bir metin var burada. İlk defa İsrail’in nükleer silahlarından hareketle bölgede ‘Nükleer Silahlardan Arındırılma Konferansı’nı teklif ediyoruz. Yani olayın hem taktik kısmı var hem stratejik kısmı var. İkisi iyi bağlandı birbirine. Özellikle yardım nasıl götürülecek konusunda daha da ileriye gidildi, ‘ablukayı kırma’ diye bir ifade konuldu mesela. Diplomatik tanımlamanın önüne çok giderek eyleme yönelik bir tanımlanma getirildi. Üye ülkeler ilk önce bize, ‘Bunların bir kısmı yapılmazsa niye yazıyoruz biz’ dediler. Biz de hep şunu söyledik, ‘Ortaya söylemin çıkması lazım ki arkasından eylem gelsin. Bir şey yapmak isteyen bir ülke olursa, bu metnin referans noktası olması lazım. Daha da önemlisi, Batı şunu görsün, Filistin’den dolayı onlarla bizim aramızdaki mesafe giderek açılıyor ve bu da onun göstergesi.’ Bu argümanlar üzerine bu ağır maddeleri kabul ettiler. Hep söylerim, İranlıların bir atasözü vardır ‘Oturdular, konuştular, dağıldılar’ diye. Şimdi bu bildiri, yani oturulup, konuşulup, dağılınan bir zeminde oluşan bir bildiri olmadı. Tam aksine, eyleme geçirilmesi gereken başlıklar var. Hele hele o işgalci yerleşimcilerle ilgili, onları terörist olarak ilan etmek ki o çok çok önemli. Bir de tabii o ablukayı kırma, yarma hareketi burada büyük bir önem arz ediyor. Nükleer silahlardan arındırma meselesi de çok çok önemli ve bu orada gerek İsrail gerekse İsrail’in arkasında olanları da bir yerde deşifre ediyor” dedi.

    “Hayır arkadaş, terör örgütü değildir”
    Hamas’la ilgili Avrupa Birliği’nin İsrail’le aynı düşündüğünü anlatan Erdoğan, “Ama biz onlar gibi düşünmedik, düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Çünkü ben Hamas’a Filistin’deki seçimlerin galibi bir siyasi parti olarak bakıyorum. Şimdi oradaki seçimi kazanan bir Hamas var, o zaman bir siyasi parti, öyle bakılıyor. Şimdi ise bizi öyle bir yere getirmek istiyorlar ki ‘Hamas bir terör örgütüdür’ diyelim istiyorlar. Hayır arkadaş, terör örgütü değildir. Tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, müdafaa eden, vatanları için savaşan insanlardır” ifadelerini kullandı.

    “Bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu?”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Dün de söyledim, malum Charlie Hebdo olayı. Orada ne oldu? Bütün dünya liderleri, cumhurbaşkanları, başbakanları Paris’te yürüdüler. İçinde Müslüman ülkelerin liderleri de vardı. Bugün Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı hepsini bir araya getirdiğinizde 13 bine ulaştı şu anda ölenlerin sayısı. Böyle bir tablo ortada. Ama şu anda dünya liderleri özellikle Filistin’deki bu olaylarda hiç sesini çıkarıyor mu? Kalkıp da İsrail’e yükleniyorlar mı? Hayır. Niye? Arkadaşlar şunu artık tespit etmemiz lazım. Burada akan kan, ölenler, şehitler, bunlar Müslüman. Ama orada ölenler Fransızdı veya başkalarıydı ama her şeyden önce orada da ölenler insandı. Yani onu da biz değerlendirirken, insan olması açısından bakarak değerlendirdik. Fakat burada dünya liderleri niye olaya ‘bu kadar insan öldü’ diye bakmıyorlar? Bunların içerisinde yavrucuklar, çocuklar var ya! Çocuklar var, bakıyorsun, beyaz kefene sarmış baba, anne almış kucağına bir taraftan öpüyor, bir taraftan çocuğunu mezara götürüyor. Sıra sıra dizmişler. Bunları gördük. Anneleri gördük, çocuğunun cesedini koklayarak, öperek onu mezara götürmeye gayret edenleri gördük. Ya bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu? Bunlardan size bir nasip yok mu? Yok. Çünkü bunlar nasipsiz. Onun için de burada büyük bir trajediyi, büyük bir dramı yaşıyoruz. Bu dram, bu trajedi karşısında sessiz kalmak, eli kolu bağlı kalmak mümkün değil. Çok çalışacağız, gayret edeceğiz ve belki bu olay daha başka gelişmelere vesile olabilir. Bu akşam arkadaşlara, Sisi ile yaptığım görüşmeden sonra dedim, şimdi herhalde bir başka kapı açılacak bize. Mısır ziyareti ve bu adımla beraber bölgede neler yapabiliriz? Bunları inşallah yerinde konuşmak, görüşmek noktasında bu adımı da inşallah atarız.”

    “Savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye”
    ABD basınında yer alan “Gazze krizini çözmenin anahtarı Türkiye’de. Biden, bu krizin çözümü için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramalıydı, bunu yapmamış olması diplomatik bir hataydı” haberleriyle ilgili ise Erdoğan, “ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden’ı aramam şık olmaz. Orta Doğu’da, Doğu Akdeniz’de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil. Bizim durduğumuz yer, takındığımız tavır, değerlerimiz ve ilkelerimiz bellidir. Bizim çabamız insan hayatını korumak, barışı sağlamak, savaşları sonlandırmak ve masumların gözyaşlarını silmek içindir. Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümümüz, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış, derde derman reçetelerimiz mevcuttur. Dinlemek isteyenlere anlatıyor, bizi anlayabileceklere ulaşıyoruz. Bizim durduğumuz yerin kıymetini anlayabilecek herkese kapımız açıktır. Samimi çözüm için bizimle irtibat kurmak isteyen herkesle bugüne kadar olduğu gibi konuşmaya ve insanlığın itibarını kurtarmak için çabalamaya devam edeceğiz. Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye. Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye” dedi.

    “Nihayetinde Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır”
    Gazze konusunda İran’la ortak adım atılıp atılmayacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı, atılmaması için hiçbir sebep olmadığını belirterek, “Netice alıcı adımlar atalım ve bu adımları atarken duygusallıktan uzak, uluslararası diplomasiyi harekete geçirecek ve bütün bunları yaparken de gerek İran halkına gerek Türkiye halkına burada mesajlar verebilelim. Eğer bunu başarabilirsek bu tabii çok çok isabetli olur” dedi. Bir taraftan Mısır’la bir taraftan Körfez ülkeleriyle görüşmeler yapıp ABD’yi baskı altına almak gerektiğini anlatan Erdoğan, “Amerika’yı baskı altına alarak Amerika’nın İsrail’e baskısını artırması lazım. Batı’nın İsrail’e baskısını artırması lazım. Hangi Batı ülkesiyle Körfez ülkeleri eğer ilişki halindeyse oraya yapacakları baskıyla İsrail üzerindeki etkilerini arttırmak lazım. Ateşkesin sağlanması bizim için hayati derecede önemlidir. İşimiz ateşkesi sağlamakla da bitmeyecek, aksine daha da yoğunlaşacak. Gazze’deki kardeşlerimize ulaşıp yaralarını sarmak için bölge ülkelerinin dayanışması çok önemli olacak. Gazze’nin altyapısının ayağa kaldırılmasından tutun, enkaza dönen yerleşim yerlerinde yeniden yaşamın başlaması için yapılacaklar bulunuyor. Akan kanın durması, sivil ölümlerinin son bulması için İran ya da başka devletlerle atılacak her adımı görüşmeye, harekete geçmeye hazırız. Diğer yandan bu savaş, hilal-haçlı savaşına dönmeyecek. Çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir. Nihayetinde inanıyorum ki iyiler, hakikatin yanında saf tutanlar, mazlumlar ve hakkın savunucuları yani Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır” diye konuştu.

    “Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım”
    İsrail’in son Gazze saldırılarıyla uluslararası kamuoyunun desteğini yitirdiğini anlatan Erdoğan, “Ülke yönetimleri emperyalist çıkarları doğrultusunda İsrail yönetimiyle kucaklaşma yarışına girse de toplumların nezdinde İsrail artık bebek katili bir ülkedir. Bundan sonraki süreç içerisinde de attığımız adımlarda dikkat etmemiz gereken hususlar var. Kesinlikle yani tükürdüğümüzü yalamamak gerekir. Çünkü burada da nasıl bir vicdan çağrısını o zaman yaptıysak bugün yine aynı şekilde bir vicdan çağrısı yapıyoruz. Vicdanlara sesleniyoruz. Herhalde bu insanların tamamı vicdansız değil. Tamamı vicdansız olsa 121 ülke burada Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bizim gibi düşünmezdi. Hatta ben çekimserleri dahi adeta yanımızda hissettim. Onun için ne yapacağız? Markajımızı devam ettireceğiz. Adam adama markaj, alan markajı yapacağız. Çünkü bu topraklarda özellikle yıllar önce atılmış fitne tohumları var. Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım. Bunu da yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum ve bu güç, bu kalite, bu kapasite, bölgede diğer ülkelerde de var. Fakat hepsinde endişe var ve bu endişe ortadan kalkmalı. ‘Türkiye böyle düşünüyorsa biz de aynı şekilde bu adımı atabiliriz’ dedirtmemiz lazım. Bölgemizdeki çatışmaların, savaşların, ihtilafların ve gerilimlerin tek bir panzehiri vardır, birlik. Bir olur, iri olur ve diri olursak bölgemizdeki ateşler bir bir söner. Yangın yerine dönen bu coğrafya geçmişte olduğu gibi gül bahçesi, medeniyet güneşi haline gelir. Bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir kenarda tutup ortak müştereklerimizi ön plana çıkartırsak emin olun bütün sorunlarımızın çözüm yoluna girmeye başladığını görürüz. Bölgemiz, on binlerce kilometre öteden gelerek burada güç devşirmek isteyen ülkelerden bir an önce kurtulmalı” dedi.

    “Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm”
    Türkiye’de son birkaç gündür devam eden yargı tartışmaları hatırlatılan ve “Acaba yetki çatışmalarının önüne geçmek adına bireysel başvuru konusunda bir yasal düzenlemeye gidilebilir mi” sorusu yöneltilen Erdoğan, “Yani bireysel başvuruyla ilgili yasal düzenlemeye gitmek zor bir olay değil. Bütün iş Cumhur İttifakı’nın alacağı karara bağlı, atacağı adıma bağlı. Fakat bireysel başvuruyu hallettikten sonra iş bitmez. Bundan sonra bu bireysel başvurunun dayandığı kapı neresi olacak? Yine Anayasa Mahkemesi olacak. Önce Anayasa Mahkemesi’nin buna hazır hale gelmesi lazım. Zira birçok yasal düzenlemeler Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. Anayasa Mahkemesi’nde ters yüz ediliyor. Burada da parlamento böyle bir kararı alır ama bu karar Anayasa Mahkemesi tarafından ters yüz edilirse, bu zaman kaybından başka bir şeye yaramaz. Onun için parlamento şu anda malum plan bütçe çalışmalarına devam ediyor. Ama bireysel başvuruyla ilgili olarak, bunu zamanında Anayasa Mahkemesinin çalışmalarına hız kazandırır diyerek çıkarttılar. Şu anda bir öğrendim. Dedim ne kadar bireysel başvuru var? Yanıt 130 bin. Demek ki Anayasa Mahkemesi’nin çalışmalarını hızlandırma hedefini sağlamamış maalesef. Bunların üzerinde durmak, hayali davranmamak lazım ve benim tabii en son Yargıtay Başkanı’nın yaptığı açıklama, bu da tabii manidar. Bir önceki seyahatimizde ben bir ifade kullanmıştım. Demiştim ki Yargıtay üyeleri sadece hukukçulardan oluşuyor. Ama Anayasa Mahkemesi üyelerinin içinde hukukçular olduğu gibi bunların yanında valiler vardır, bunların yanında iktisatçılar vardır, sosyologlar vardır vesaire böyle de olması zaten gerekir. Ama misyonu noktasında ağırlık nerededir? Yargıtay’dadır. Orada anayasadan tutun, ticaret hukukuna, iş hukukuna varıncaya hepsi Yargıtay’da. Buradaki kavganın tarafı olacak halim yok, o ayrı bir şey. Ama işin hakemliğine gelince bu hakemliği yapma da tabii bize görev düşebilir. O da bize yine Anayasa’nın yüklediği bir görevdir Cumhurbaşkanı olarak. Temennimiz odur ki tabii böyle bir gerilim olmasaydı. İki yargı kurumunun başkanlarıyla görüşme konusuna gelirsek. Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm. Yargıtay Başkanı’yla zaten görüştük. Anayasa Mahkemesi Başkanı’yla da gerekmesi halinde görüşürüz” diye konuştu.

  • “İslam Zirvesi” ortak bildirgesi yayımlandı

    “İslam Zirvesi” ortak bildirgesi yayımlandı

    Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8’inci Olağanüstü İslam Zirvesi’nin ardından ortak bildirge yayımlandı. Bildirgede, “İsrail’in Gazze Şeridi’nde ve Kudüs-ü Şerif dahil olmak üzere Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırılarını görüşmek ve bahsekonu saldırganlığa ve saldırganlığın yol açtığı insani faciaya karşı durduğumuzu, buna ve İsrail’in işgali süreklileştirmek ve Filistin halkını başta özgürlük ve kendi ulusal topraklarının tamamı üzerinde bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkı olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakmaya yönelik tüm diğer yasadışı faaliyetlerini durdurmak için çalıştığımızı teyit ederiz” ifadeleri kullanıldı.

    Bildirgede, “Filistin davasının merkeziliğini teyit ederek, tüm enerjimiz ve kapasitemizle, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak ve başta kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırlarında kurulmuş bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs-ü Şerif olan devletlerinde yaşama hakkı olmak üzere, tüm devredilemez haklarını yerine getirmek için verdikleri meşru mücadelede kardeş Filistin halkının yanında yer aldığımızı teyit ederiz” denildi.

    Bildirgede, “Stratejik bir seçeneği içeren, adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesinin, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını garanti altına alan ve halkları şiddet ve savaş döngüsünden koruyan tek yöntem olduğunu ve bunun İsrail işgalini sona erdirmeden ve Filistin davasını iki devletli çözüm temelinde çözmeden gerçekleştirmenin imkansız olduğu” vurgulandı.

    “Filistin davası es geçilerek bölgesel barışa ulaşmak imkansız”

    “Filistin davasını es geçerek veya Filistin halkının haklarını görmezden gelerek, İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından desteklenen Arap Barış Girişimi’ni ana kaynak olarak almadan bölgesel barışa ulaşmanın imkansızlığının” aktarıldığı bildirgede, “İsrail’in, çatışmanın devamı ve şiddetlenmesinden ve şiddetin Filistin halkının haklarına ve İslam ile Hristiyan kutsallarına yönelmesinden, sistemli politika ve faaliyetlerinden ve işgale sebebiyet veren tek taraflı, hukuk dışı adımlardan, adil ve kapsamlı bir barışın sağlanabilmesini engellemekten sorumlu tutulduğu” ifade edildi.

    Bildirgede, “Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan ve gasp edilen tüm haklarını geri almadan, İsrail’in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağını ve İsrail işgalinin devam etmesinin bölgesel güvenlik ve istikrara ve küresel güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğu” belirtildi.

    Nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandı

    “Nefret ve ayrımcılığın her türlüsü ile nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandığı” belirtilen bildirgede, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik olarak başlattığı kitlesel savaş suçu anlamına gelen misilleme saldırısının ve Batı Şeria ile Kudüs-ü Şerif’te işlediği barbarca suçların feci yansımalarına ve İsrail’in saldırganlığını durdurmayı reddetmesinden dolayı savaşın genişlemesine yönelik olarak ortaya çıkan gerçek tehlikeye ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) uluslararası hukuku devreye sokarak İsrail’in saldırganlığına son verememesi acziyetine karşı uyarıyoruz” denildi.

    Bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara ilişkin yer alan 31 madde şöyle:

    “1. İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığını ve bu saldırı sırasında sömürgeci işgal hükümetinin ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarını ve barbar, vahşi ve insanlık dışı katliamları kınar

    2. Bahse konu misilleme saldırının meşru müdafaa veya herhangi başka bir bahaneye sığınılarak tanımlanmasını reddeder ve derhal durdurulmasını talep eder

    3. BMGK’yı derhal kesin ve bağlayıcı bir karar alarak, saldırganlığın sona erdirilmesini ve müstemlekeci işgal yetkililerinin uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve sonuncusu BM Genel Kurulu’nda 26 Ekim 2023 tarihinde düzenlenen 10. Acil Durum Özel Oturumu’nda kabul edilen A/Es-10/L.25 sayılı kararı olmak üzere tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden faaliyetlerini sona erdirmesini talep eder; bunu yapmakta başarısızlığa uğramanın İsrail’in masum sivilleri, çocukları, yaşlıları ve kadınları öldüren ve Gazze’yi yıkıma uğratan vahşi saldırganlığına devam etmesi manasına gelecektir

    4. Tüm devletleri, işgal yetkililerine, ordusu ve terörist yerleşimcilerin Filistin halkını öldürmek, evlerini, hastanelerini, okullarını, camilerini, kiliseleri ve tüm mallarını yok etmek için kullandığı silah ve mühimmat ihracatını derhal durdurmaya çağırır

    5. BMGK’yı, derhal bir karar alarak, İsrail’in Gazze Şeridindeki hastaneleri barbarca yok etmesini, bölgeye ilaç, gıda ve yakıt girişini engellemesini, elektriği, su arzını ve iletişim ile internet dahil olmak üzere tüm temel hizmetleri kesmesini kınayarak, bunları uluslararası hukukça tanımlanmış savaş suçu olarak betimlemesini talep eder ve bahse konu kararın işgalci güç İsrail’i, uluslararası hukuka riayet etmeye ve derhal bahse konu barbarca ve insanlığa sığmayan tedbirleri sona erdirmesini ve İsrail’in Gazze Şeridine yıllardır uygulamakta olduğu ablukayı kaldırması gerekliliğini de içermesi gerektiğini ifade eder

    6. Gazze’ye yönelik ablukanın kırılarak, Arap, Müslüman ve uluslararası insani yardım konvoylarının (gıda, ilaç ve yakıt dahil) Gazze Şeridi’ne derhal girmesinin mecbur kılınmasını talep eder; Uluslararası teşkilatlara bu sürece katılmaları çağrısı yapar; bahsekonu teşkilatların Gazze Şeridi’ne girmesi zorunluluğuna vurgu yapar; üyelerinin korunması ve görevlerini tam olarak yerine getirmelerinin sağlanması ve BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) desteklenmesi gerektiğini vurgular

    7. İsrail’in Gazze’ye yönelik acımasız saldırısının sonuçlarıyla yüzleşmek için Mısır Arap Cumhuriyeti’nin attığı tüm adımları destekleyin ve Gazze Şeridi’ne acil, sürdürülebilir ve yeterli bir şekilde yardım ulaştırma çabalarını destekler

    8. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından, İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmayı tamamlamasını talep eder ve İİT ile Arap Ligi genel sekreterliklerine bu konunun takibi ve İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde işlediği suçları belgelemek için iki ortak uzmanlaşmış yasal izleme birimi kurması ve İsrail tarafından işlenen tüm uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin hukuki argümanlar hazırlaması ile İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki Filistin halkına karşı uyguladığı ihlalleri izleyecek bir birim kurması için yetkilendirir. Bahse konu birim, kuruluşundan 15 gün sonra raporunu, Dışişleri Bakanları seviyesinde toplanacak Arap Ligi Konseyine ve İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’ne sunacaktır, bahse konu rapor devamında aylık olarak sunulmaya devam edilecektir

    9. Filistin Devleti’nin, Uluslararası Adalet Divanı’nın tavsiye niteliğindeki görüş süreci de dahil olmak üzere İsrail işgal yetkililerinin Filistin halkına karşı işledikleri suçlardan sorumlu tutulmasına yönelik hukuki ve siyasi girişimlerini ve BM İnsan Hakları Konseyi kararıyla kurulan İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Araştırma Örgütü’nün bu suçları soruşturmasına ve misyonunu engellememesine izin verilmesini destekler

    10. Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliklerine, işgal makamlarının Filistin halkına karşı işlediği tüm suçları belgeleyen ve İsrail’in yasa dışı eylemlerini ve insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaracak dijital medya platformları kurması için yetkilendirir

    11. (32.) Arap Zirvesi ile 14. İslam Zirvesi Başkanı konumundaki Suudi Arabistan’ın yanı sıra, Ürdün, Mısır, Katar, Türkiye, Endonezya ve Nijerya Dışişleri Bakanlarını, İİT ve AL’nin tüm üye devletleri adına, Gazze’ye yönelik savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması adına kabul edilen uluslararası şartnameler çerçevesinde ciddi ve gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için uluslararası eylemde bulunmak için yetkilendirir

    12. Tüm İİT ve Arap Ligi Üye Ülkelerine, kolonici işgal yetkililerinin insanlığa karşı işledikleri suçları durdurmaları yönünde atılabilecek tüm diplomatik, siyasi ve hukuki önlemleri uygulama çağrısı yapar”

    13. Uluslararası hukukun uygulanmasında çifte standardı reddederek, çifte standart uygulamasının İsrail’i uluslararası hukuktan koruyan ve İsrail’i uluslararası hukukun üstüne yükselten ülkelerin güvenilirliğini ciddi anlamda zedelediği ve insani değerler sisteminin seçerek uygulanmasının tehlikeli olduğu yönünde uyarı yapar, Arap ve İslam ülkelerinin pozisyonlarının bahse konu çifte standartlardan etkileneceğini ve bunun da kültürler ve medeniyetler arası uçurumu daha da açacağını teyit eder

    14. 1949 Dördüncü Cenevre Sözleşmesi ve 1977 Protokolü’ne göre bir savaş suçu olan, yaklaşık 1,5 milyon Filistinli’nin Gazze’nin kuzeyinden güneyine doğru yerinden edilmesini kınar ve tüm Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına, sömürge işgal yetkililerinin bu sefil insanlık dışı durumu sürdürme girişimlerine karşı durmaya çağrıda bulunur ve yerinden edilmiş bu insanların evlerine ve bölgelerine derhal geri dönmeleri gerektiğini vurgular

    15. Gazze Şeridi veya Kudüs dâhil Batı Şeria içinde, ister topraklarının dışında olsun, bireysel veya toplu olarak zorla yer değiştirilmesi, zorla yerinden edilmesi, sürgün edilmesi veya başka bir yere sürülmesi yoluyla, Filistin halkının veya bölge ülkelerinin hilafına Filistin Davası’nın bertaraf edilmesine yönelik her türlü girişimi tamamen reddeder ve bunu bir kırmızı çizgi ve bir savaş suçu sayar

    16. Filistinli sivillerin öldürülmesini ve hedef alınmasını, insani değerlerimiz temelinde ve uluslararası hukuka ve uluslararası insancıl hukuka uygun biçimde kınar; Uluslararası toplumun Filistinli sivillerin öldürülmesine ve hedef alınmasına karşı, tüm insanların eşit yaşama hakkı olduğunu ve bu hususta milliyet, ırk veya din temelinde ayrımcılık yapılamayacağını teyit edecek biçimde, acil ve hızlı adımlar atması gerektiğini vurgular

    17. Tüm tutukluların, gözaltında tutulanların ve sivillerin derhal bırakılması gerekliliğine vurgu yapar, sömürgeci işgal yetkililerinin binlerce Filistinli tutukluya karşı işledikleri menfur suçları kınar ve uluslararası teşkilatlara bahse konu suçların derhal durdurulması ve faillerinin kovuşturulması için baskı yapması çağrısında bulunur

    18. İşgal güçleri tarafından gerçekleştirilen cinayet suçlarına, yerleşimcilerce gerçekleştirilen terör eylemlerine ve bu kişilerin işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin köylerinde, şehirlerinde ve kamplarında işledikleri suçlara ve El Aksa Camii ile tüm İslam ve Hristiyan kutsal yerlerine yönelik saldırılarına bir son verilmesi gerekliliğini vurgular

    19. İşgalci güç İsrail’in sorumluluğunu yerine getirerek, yerleşimlerin inşası ve genişletilmesi, topraklara el koyulması ve Filistinliler’in yerinden edilmesi başta olmak üzere, işgale sebebiyet veren tüm yasadışı eylemlerini sona erdirmesi gerekliliğine vurgu yapar

    20. İşgal güçlerinin Filistin şehirleri ve kamplarına yönelik askeri operasyonlarını kınar, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen terörizmi kınar ve uluslararası topluma, yerleşimci derneklerini ve örgütlerini, uluslararası terörizm listelerine dahil edilmesi çağrısı yapar ve Filistin halkının, başta insan hakları olmak üzere, korunma, kalkınma, güvenlik, kendi kaderini tayin hakkı ve kendi topraklarında kendi bağımsız devletlerini kurma hakkı olmak üzere tüm diğer dünya halklarının yararlandığı haklardan yararlanması gerekliliğini teyit eder

    21. İsrail’in Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarına yönelik saldırılarını ve İsrail’in ibadet özgürlüğünü ihlal eden yasa dışı uygulamalarını kınar ve kutsal mekanların mevcut hukuki ve tarihi statüsüne saygı gösterilmesinin gerekliliğini ve mübarek Mescid-i Aksa/Mescid-i Haram-ı Şerif, 144 bin metrekarelik toplam alanıyla Müslümanlara özel bir ibadethane olduğunu, Kudüs Vakıflar ve Mescid-i Aksa İşleri Dairesi Başkanlığının, Mescid-i Aksa’yla ilgili tüm işleri yönetmek ve Mescid-i Aksay’a girişi düzenleme görevi olduğunu, bunun Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanları üzerindeki tarihi Haşimi muhafazası görevi çerçevesinde ifa edildiğini teyit eder ve Kudüs Komitesi’nin işgal yetkililerinin kutsal şehre yönelik uygulamalarının önünde duran rolünü ve tüm çabalarını destekler

    22. Başta bir bakanın Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkı üzerinde nükleer silahların kullanılmasına yönelik tehdidi olmak üzere İsrail işgal hükümeti bakanlarınca yapılan nefret dolu, aşırıcı ve ırkçı eylem ve söylemleri kınar, bu eylem ve söylemlerin küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit ihtiva ettiğini ifadeyle, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan ve tüm diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölgeye dönüşmesi için, BM çerçevesinde bir konferansın toplanmasını ve bahse konu tehditle mücadeleyi gündeme almasını önerir

    23. Gazetecilerin, çocukların ve kadınların öldürülmesini, sağlık görevlilerinin hedef alınmasını ve İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik saldırılarında tüm dünyada yasaklanmış beyaz fosforun kullanımını kınar, İsrail’in Lübnan’ı “taş devrine” döndürme yönündeki söylemlerini ve tehditlerini kınar ve çatışmanın büyümesinin önlenmesi adına, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatına İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapar

    24. Barışa bağlılığın, İsrail işgalini sona erdirmek, Arap-İsrail çatışmasını uluslararası hukuka uygun biçimde ve 242 (1967), 338 (1973), 497 (1981), 1515 (2003) ve 2334 (2016) sayılı Güvenlik Konseyi kararları dahil olmak üzere ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak çözmek için stratejik bir çözüm olduğunu yeniden teyit eder ve ortak, uzlaşılmış Arap pozisyonu mahiyetindeki ve Ortadoğu’da barışı yeniden yeşertmek için girişilen tüm çabaların temeli olan, İsrail’le barışmanın ve İsrail’le normal ilişkiler kurmanın ön koşulunun, İsrail’in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgalini sona erdirmesi, bağımsız ve egemen Filistin Devletinin 4 Haziran 1967 sınırlarına riayet ederek, Doğu Kudüs başkentli olarak kurulması, Filistin halkının, başta kendi kaderini tayin, Filistinli mültecilerin yurda geri dönüşü ve tazminat hakları olmak üzere devredilemez tüm haklarının tanınmasını esas alan 2002 Arap Barış Girişiminin tüm hükümlerine ve önceliklerine bağlılığını vurgular, bu çerçevede, Filistinli mülteciler için BM Genel Kurulunun 1948 yılında aldığı 194 sayılı kararın çerçevesinde adil bir çözüme kavuşmasını destekler

    25. Uluslararası toplumun derhal, iki devletli çözüm temelli, Filistin halkının tüm meşru haklarını, başta bağımsız, egemen devletlerini 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde, Doğu Kudüs başkentli olarak kurma hakları olmak üzere tüm haklarını karşılayan ve İsrail’le güvenlik ve barış içinde yan yana yaşamasını, tüm uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi’nin tüm unsurları çerçevesinde ciddi ve hakiki bir barış süreci başlatması ihtiyacını vurgular

    26. Filistin Davasına 75 yılı aşkın süredir bir çözüm bulunamamasının ve İsrail’in sömürgeci işgalini ve iki devletli çözümün altını oymak üzere koloni yerleşimler inşa etmek ve bunları genişletmek suretiyle sistemli politikalarına karşı duramamasının ardında; ayrıca, İsrail işgaline bazı taraflarca gösterilen karşılıksız destek ve (İsrail’in) sorumlu tutulmaktan korunması, bahse konu tarafların, İsrail tarafından işlenen ve küresel barış ve güvenliğin geleceği üzerinde ciddi sonuçları olabilecek suçları görmezden gelmenin tehlikelerine ilişkin yapılan uyarıların dikkate alınmaması yatmakta ve mevcut durumun ciddi biçimde kötüleşmesine neden olduğunu vurgular

    27. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapar

    28. Gazze’nin Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’dan ayrılmasını içeren tüm önerileri reddeder ve Gazze’nin geleceğine yönelik tüm yaklaşımların, Gazze ve Batı Şeria’nın özgür, bağımsız, egemen, Doğu Kudüs başkentli ve 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde kurulmuş Filistin Devleti içindeki birliğini garanti altına alacak kapsayıcı bir çözüm içinde yer alması konusunda ısrarını belirtir

    29. Uluslararası hukuk, uluslararası meşruiyet kararları ve “barış ülkesi” prensibi çerçevesinde, belirli bir zaman aralığında ve uluslararası garantilerle birlikte, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs dahil olmak üzere Filistin topraklarının, ayrıca, işgal altındaki Golan Tepeleri, Lübnan’a ait Şiba Çiftlikleri ve Kafr Shuba tepeleri ile al-Mari kentinin dış bölgelerindeki işgalin sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün uygulanabilmesi amacıyla, uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması çağrısı yapar

    30. Kurulmasına 14. İslam Zirvesi’nde tarafından karar verilen İslami Mali Güvenlik Ağı’nın, Filistin Devleti Hükümeti ve UNRWA’ya, maddi katkı ile mali, ekonomik ve insani destek sağlanması adına etkinleştirilmesi çağrısı yaparak; böylece İsrail saldırganlığının yol açtığı büyük yıkımın hafifletilmesine yardımcı olmak üzere, ateşkes sağlandıktan sonra Gazze’nin yeniden inşası için uluslararası ortakların harekete geçirilmesinin gerekliliğini teyit eder

    31. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterini ve Arap Ligi Genel Sekreterini, işbu bildirgenin uygulanmasını takip etme ve müteakip İİT ve Arap Ligi oturumlarında teşkilatlarına rapor sunma konusunda yetkilendirir.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’a gitti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’a gitti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katılmak üzere özel uçak “TRK” ile saat 09.30’da Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a gitti.

    Erdoğan’ı, Esenboğa Havalimanı’ndan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı ve Ankara Valisi Vasip Şahin uğurladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da Riyad’a gitti.

    ZİRVENİN GÜNDEMİ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarına ve Filistin halkına yönelik saldırılarını ele almak üzere düzenlenen 8’inci Olağanüstü İslam Zirvesi’ne katılacak.

    Zirvede İslam dünyasının temsilcilerinin, gelişmeler karşısında atılacak somut adımlar hakkında fikir alışverişinde bulunması öngörülüyor.

    Zirve oturumunda hitapta bulunacak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, katılımcı liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştirmesi de bekleniyor.

  • Tekvando Karışık Milli Takımı bronz madalya kazandı

    Tekvando Karışık Milli Takımı bronz madalya kazandı

    Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen 2023 Dünya Dövüş Oyunları’nda, Türkiye’yi temsilen Tekvando Karışık Milli Takımı mücadele etti. İkra Kayır, Hürü Gökçe Gögebakan, Işıl Zafer, Yiğithan Kılıç, Ömer Furkan Körpe ve İsmail Seymen Kazan’dan oluşan takım, grup müsabakalarında Meksika ve Avustralya’yı yenerek grup birincisi olarak yarı finale yükseldi.

    Genç isimlerden oluşan milli takım yarı finalde şampiyonluğa ulaşan Güney Kore’ye 1 sayı farkla mağlup olurken, üçüncülük maçında Meksika’yı farklı geçerek bronz madalyanın sahibi oldu.
    Ay-yıldızlıların turnuvada aldığı sonuçlar şöyle:

    Grup Aşaması
    Türkiye: 75 – Meksika: 73
    Türkiye: 147 – Avustralya: 43

    Yarı Final
    Türkiye: 59 – Güney Kore: 60

    3.’lük maçı
    Türkiye: 84 – Meksika: 40

  • İspanya Süper Kupası maçları Suudi Arabistan’da oynanacak

    İspanya Süper Kupası maçları Suudi Arabistan’da oynanacak

    İspanya Süper Kupası, 10-14 Ocak 2024 tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanacak. Copa del Rey şampiyonu Real Madrid, geçtiğimiz sene ligi üçüncüsü tamamlayan Atletico Madrid ile 10 Ocak Çarşamba günü yarı finalde karşılaşacak.

    Diğer finalist ise geride kalan sezonda Copa Del Rey finalisti Osasuna ile La Liga şampiyonu Barcelona arasında 11 Ocak Perşembe günü oynanacak müsabaka sonrası belli olacak. Final heyecanı de 14 Ocak Pazar günü saat 20.00’de yaşanacak.

    Tüm maçlar Al-Awwal Park Stadyumu’nda oynanacak.

  • İngiltere Başbakanı Sunak Suudi Arabistan’da

    İngiltere Başbakanı Sunak Suudi Arabistan’da

    İsrail’e destek ziyareti gerçekleştiren İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, temaslarının ardından Suudi Arabistan’a geldi. Sunak yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplum olarak Hamas’ın saldırısının Gazze’deki korkunç insani krize yol açmasına izin vermemeliyiz. Bölgesel istikrarı sağlamak ve tehlikeli bir tırmanışı önlemek için birlikte çalışacağız” dedi.

    Sunak, başkent Riyad’da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Görüşmede, Selman’ın Sunak’a, Suudi Arabistan’ın Gazze Şeridi’ndeki sivillerin hedef alınmasını “iğrenç bir suç ve vahşi bir saldırı” olarak gördüğünü vurguladığı aktarıldı.
    İngiltere Başbakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Liderler, son iki hafta içinde İsrail ve Gazze’de masum can kayıplarının korkunç olduğu konusunda hemfikirdi. Bölgede daha fazla gerilimin yaşanmaması gerektiğinin altını çizdiler ve eylemleri koordine etme konusunda anlaştılar” denildi.

    Liderlerin hayati önem taşıyan su, gıda ve ilacı içiren insani yardımların Gazze Şeridi’ne erişiminin acil olduğu konusunda mutabakata vardığı belirtilen açıklamada, “Başbakan, Veliaht Prensi hem şimdi hem de uzun vadede istikrarı desteklemek için Suudi Arabistan’ın bölgedeki liderliğini kullanmaya teşvik etti” denildi.

  • Suudi Arabistan’da otel alev alev yandı

    Suudi Arabistan’da otel alev alev yandı

    Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir otelde yangın çıktı. Olaya Caddesi’nde bulunan Hilton Garden Otel’de çıkan yangında alevler tüm binayı sardı. Önlem amacıyla bölgedeki binaların tahliye edildiği yangında, 9 araç kullanılamaz hale geldi. Henüz nedeni belirlenemeyen yangın görevliler tarafından söndürülürken, can kaybı yaşanmadı. Sivil Savunma Müdürlüğü yangına ilişkin soruşturma başlatıldığını açıkladı.