Etiket: takas

  • MİT’in tarihi takas operasyonunda takas edilen önemli isimler

    MİT’in tarihi takas operasyonunda takas edilen önemli isimler

    Milli İstihbarat Teşkilatı, son yılların en büyük takas operasyonuna imza attı. 7 ülkeden 26 esirin değişimi yapıldı. Operasyonu, sadece karşılıklı değişimi yapılan kişi sayısının fazlalığı değil, içinde yer alan isimlerin önemi açısından da büyük yankı uyandırdı.

    Rusya’da muhabirlik yapan Gershkovich, Mart 2023’te casusluk suçundan tutuklandı

    Takası yapılan her isimlerden biri olan ve dünya kamuoyunda adı sıkça duyulan Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovich, Rusya’da muhabirlik yaparken Mart 2023’te casusluk suçundan tutuklandı. Rus savcılığı Evan Gershkovich’i, “Sverdlovsk bölgesinde askeri teçhizat üretimi ve onarımı yapan bir savunma şirketinin faaliyetleri hakkında gizli bilgi toplamak” gerekçesi ile suçladı. Gershkovich, Rusya tarihinde casusluk suçlaması ile tutuklanan ilk yabancı medya çalışanı oldu. Takas görüşmelerinin yapıldığı dönemde Rusya tarafından 19 yıl hapse mahkum edildi.

    ABD Deniz Piyade Kolordusu’nda 8 yıl görev yapmış olan Whelan da takas edildi

    Rusya’da tutuklu olan ve takas operasyonunda ABD’ye teslim edilen bir diğer isim eski bir deniz piyadesi olan Paul Whelan. ABD Deniz Piyade Kolordusu’nda 8 yıl görev yapmış olan Paul Whelan, 2018 yılında “casusluk” suçlaması ile Moskova’da tutuklandı. 2022 yılında Whelan’ın yasadışı silah ticareti ve terör finansmanlığı suçundan 10 yıldır ABD’de hapis yatan Viktor Bout ile takas edilmesi gündeme geldi ancak Paul Whelan’ın adı takas listesinde yer almadı. Bu olay Bıden hükümetinin kamuoyunda büyük tepki toplamasına neden oldu.

    ABD ve Rus vatandaşı Kurmasheva ABD’ye iadesi yapılan bir diğer gazeteci oldu

    ABD ve Rusya vatandaşlığı olan Alsu Kurmasheva da ABD’ye iadesi yapılan bir diğer gazeteci oldu. Alsu Kurmasheva, Mayıs 2023’te ailevi sebeplerden dolayı gittiği Rusya’dan Çekya’ya dönmeye çalışırken havaalanında gözaltına alındı. “Yabancı çalışan olup devlete bildirmeme” ve “dezenformasyon” suçlarından hüküm giydi.

    İdam Cezasından Kurtuldu

    Kızıl Haç bünyesinde çalışan Rico Krieger, Rusya-Ukrayna savaşı sırasında Belarus’ta gözaltına alındı. Rico Krieger, Belarus’a turist olarak gittiğini iddia etti ancak Rusya’ya göre bu ajanlık için bir kılıftı. Rico Krieger, Rusya’ya göre Ukrayna güvenlik servislerinde yer aldı. Altı ayrı suçlama ile mahkum edilen Rico Krieger, 24 Haziran 2024’te “terör ve paralı askerlik” suçlamaları ile Belarus’ta idam cezasına çarptırıldı. Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rico Krieger afetti. Krieger, affedildikten 2 gün sonra Türkiye’de gerçekleştirilen takas operasyonu ile Almanya’ya döndü.

    NAVALNY’nin Yakın Müttefiki İade Edildi

    Tarihi takas sırasında Almanya’ya dönen bir diğer önemli isim de İlya Yashin’di. Rus vatandaşı olan Yashin, Krasnoselsky Belediye Başkanlığı yaptı. Rus muhalif lider Aleksey Navalny’nin yakın müttefiki olan ve muhalif çizgide siyaset yapan Yashin, Rus ordusu hakkında “yanlış bilgi” yaydığı gerekçesi ile Aralık 2022’de mahkum edildi.

    Putin’e muhalif Kara-Murza Almanya’ya döndü

    Rusya Devlet Başkanı Putin’in en büyük muhaliflerinden olan Vladimir Kara-Murza da Türkiye’deki takas operasyonunda Almanya’ya dönen önemli isimlerden biri oldu. 25 yıl hapse mahkum edilen Vladimir Kara-Murza, Nisan 2022’de Rus ordusu hakkında “yanlış bilgi” yayma, “istenmeyen bir örgütle” işbirliği yapma ve devlete ihanet suçlamalarıyla tutuklandı. İki kez zehirlenen ve ölümden dönen Vladimir Kara-Murza’ya verilen ceza uluslararası kamuoyunda sıkça kınandı. Vladimir Kara-Murza, hapishanede olduğu dönemde Washington Post için yazılar da kaleme aldı.

    Rus istihbarat çalışanı Rusya’ya döndü

    Rusya için önemli bir isim olan Vadim Krasikov, takas operasyonunda Almanya’dan getirilen tek isim oldu. Vadim Krasikov, Rusya Devlet Başkanı Putin’in terörist olarak adlandırdığı Çeçen muhalif savaşçı Zelimkhan Khangoshvili öldürmek için FSB tarafından özel eğitim alarak, Berlin’e gönderildi. Vadim Krasikov, 2019’da Khangoshvili’yi Almanya’da öldürme suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Yakalandığı ilk dönemde Rusya ile bağlantısı reddedilen Vadim KRASİKOV için PUTİN daha sonra “vatansever” ifadelerini kullandı. Vadim Krasikov’un, ölmeden önce muhalif siyasetçi Aleksey Navalny ile takası da gündeme gelmişti.

    Rusya’ya dönen iki çocuklu bir aile de vardı

    Öte yandan takas operasyonunda dizilere konu olan bir hikaye de gerçek oldu. Tarihi takasta iki çocuklu Rusya Dış İstihbarat Servisi’ne çalışan karı-koca da yer aldı. SVR çalışanı Artem Dultsev ve Anna Dultseva Slovenya’da sahte Arjantin pasaportu ile yakalandı. Maria Rosa Mayer Munoz takma ismini kullanan Anna Dultseva, Slovenya’da bir sanat galerisi sahibi gibi davranıyordu. İki çocukları ile birlikte Slovenya’dan getirilen aile takas operasyonu ile Rus yetkililere teslim edildi.

  • MİT’in tarihe geçen takas operasyonu

    MİT’in tarihe geçen takas operasyonu

    Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), son dönemin en geniş kapsamlı takas operasyonuna imza attı. Operasyon, İkinci Dünya Savaşı sonrası yapılan en büyük takas operasyonu olarak tarihe geçti.
    MİT’in bu tarihi başarısının ardından Türkiye’ye teşekkür eden ABD Başkanı Joe Biden, “Müttefikimiz Türkiye’ye çabaları için minnettarım” dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de MİT’in başarılı takas operasyonu için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerini iletti.

    MİT’in uluslararası alanda kabul görmüş arabuluculuk rolü

    MİT’in arabuluculuğunda gerçekleşen bu tarihi operasyonun detayları da belli oldu.
    Süreç ABD, Rusya ve Almanya’nın Türkiye’den yardım istemesi ile başladı. Türkiye’nin özellikle Rusya-Ukrayna savaşında adil ve yapıcı bir politika izlemesi, uluslararası alanda barış ve istikrarın sağlanması için attığı adımlar, geçmişte yapılan takas operasyonlarında Türkiye’nin arabuluculuktaki başarıları taraflar arasında iş birliği için Türkiye’yi tercih etmelerinde etkili oldu.

    Türkiye’nin arabuluculuk deneyimine güvenen tarafların teklifi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile MİT, takas operasyonu için başat rolü üstlendi.
    MİT’in üst düzey yetkilileri, tarihe geçen bu operasyonun gerçekleşmesi öncesinde taraflar ile sık sık bir araya geldi. Süreç içerisinde MİT Başkanı İbrahim Kalın da birçok kez muhatapları ile hem yüz yüze hem de telefon görüşmeleri yaptı.
    Tarafların, takasa ilişkin çekince, anlaşmazlık ve talepleri de yine MİT’in adil ve yapıcı çözümleri sayesinde aşıldı. Takas operasyonunun her adımı MİT’in kontrolünde ilerledi.
    Operasyon için müzakereler son ana kadar devam etti. Operasyon anında bile taraflar arasında oluşan anlaşmazlıklar, MİT’in sağladığı soğukkanlı ve başarılı istihbarat diplomasisi ile yönetildi.

    MİT’in, taraflar arasında her türlü anlaşmayı sağlaması sonrasında operasyon için düğmeye basıldı. 1 Ağustos sabahının ilk saatlerinde MİT, takasın gerçekleştirileceği Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gerekli güvenlik önlemlerini aldı. Esenboğa Havalimanı, hayatın olağan akışını bozmayacak şekilde operasyon için hazır hale getirildi.
    MİT’in koordinesindeki takas operasyonu saat 16.05’te Slovenya’dan gelen ilk uçağın tekerinin piste değmesi ile başladı.
    Slovenya uçağın ardından sırasıyla Norveç, Rusya, Almanya ve ABD’den gelen uçakların alana inmesi ile takas aşamasına geçildi. Operasyon boyunca takası yapılacak 26 kişinin güvenliği ön planda tutuldu. Operasyonun herhangi bir sebeple bozulmaması için sürecin tamamını MİT yönetti.
    Önce Rusya’nın teslim alacağı 10 kişi uçaklardan indirildi. Ardından Rusya tarafı teslim edeceği 16 kişinin uçaktan intikalini sağladı.
    MİT’in gözetiminde tarafların “karşılıklı teyit” işlemlerinin tamamlanması ve sağlık kontrollerinin yapılmasının ardından 10 kişi Moskova’ya dönecek Rus uçağına, 3 kişi Washington’a dönecek ABD uçağına, 13 kişi de Almanya uçağına aktarıldı. Üç uçağın tekerlerinin pistten ayrılması ile MİT’in tarihe geçen takas operasyonu başarılı bir şekilde sona erdi.

  • Vladimir Putin, Rus esirleri havaalanında karşıladı

    Vladimir Putin, Rus esirleri havaalanında karşıladı

    ABD, Rusya, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Belarus olmak üzere 7 ülke arasında MİT koordinasyonunda gerçekleşen esir takası çerçevesinde 8 kişi Moskova’ya döndü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkent Moskova’daki Vnukovo havaalanında Ankara’dan gelen Rus esirleri karşıladı. Putin özel uçakla gelen Rus esirleri çiçeklerle karşılarken, bazı esirler karşılama sırasında gözyaşlarını tutamadı. Putin esirlerle tokalaşırken bazı esirler Vladimir Putin’e sarılarak ülkelerine dönebildikleri için teşekkür etti.
    Rus esirlere hitaben konuşma yapan Vladimir Putin, “Öncelikle hepinizi vatanınıza döndüğünüz için tebrik ederim. Özellikle ordumuzla bağı olan askerlerimize seslenmek istiyorum. Yemininize bağlı kaldığınız için sizi bir an bile unutmayan anavatanınızdan teşekkür ediyorum. Artık evinizdesiniz” ifadelerini kullandı.
    Putin ayrıca ülkelerine geri dönen Rus esirlerin ödüllendirileceğini de belirtti.

  • Bursa’da uyuşturucu almak için tabancayla takas yaptılar

    Bursa’da uyuşturucu almak için tabancayla takas yaptılar

    Olay, merkez Osmangazi ilçesi Geçit Mahallesi’nde meydana geldi.

    Osmangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekipleri devriye sırasında şüphelendikleri bir aracı durdurdu.

    Araçta bulunan M.C., S.K. ve M.B. isimli şahıslara yaptıkları kaba üst yoklamasında 8.13 gram metamfetamin ele geçirildi. Ekipler devam eden çalışmalarda uyuşturucuyu aldıkları şahıs olan M.A.J.’nin kısa sürede adresini tespit ederek operasyon düzenledi. Şüpheli M.A.J.’nin evinde yapılan aramada 2.97 gram uyuşturucu madde, bir adet normal ve kuru sıkı tabanca, 5 adet mermi ile uyuşturucu ticaretinden elde edildiği düşünülen bin 900 TL nakit para ele geçirdi. Yapılan soruşturmada M.C., S.K. ve M.B.’nin tabanca karşılığında M.A.J.’den uyuşturucu maddeyi aldıklarını tespit etti.

    Gözaltına alınan M.A.J., M.B., M.C. ve S.K.’nin emniyetteki işlemleri sürüyor.

  • “Rehine takası bugün yarın gerçekleşecek”

    “Rehine takası bugün yarın gerçekleşecek”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir’deki temaslarını tamamlayarak gece saatlerinde yurda döndü. Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    İsrail, Gazze’yi işgal planını ‘Gazze’nin sonraki dönemde kontrolü güvenlik açısından bizde olacak’ sözleriyle açık etti. Bunun akabinde ABD’den çeşitli mekanizmalarla bir geçiş dönemi ve sonrasında yeniden canlandırılmış bir Filistin yönetimine Gazze’nin devri konuşuluyor. Almanya’dan “BM kontrolüyle bir Gazze” gibi açıklamalar geliyor. Tüm bu süreçte Türkiye’nin yaklaşımı, tutumu nedir?

    Her şeyden önce herkes bir defa şunu bilmeli, Gazze bir Filistin toprağıdır. Her ne kadar Filistinlilerin kadim yurtları kademe kademe İsrail tarafından 1947’den itibaren işgal edilmişse de Gazze, Filistin toprağı olarak inşallah kalacaktır. İsrail’in aşama aşama Filistin topraklarını işgali adeta bir kapkaç olayıydı. Ama artık devran böyle dönmüyor. Şu anda tüm dünyanın İsrail’e karşı nasıl bir tavır takınmaya başladığını görüyorsunuz. Gazze’de gerçekleşen işgal, bazı ülkelerin yönetimlerini sessizliğe gömse de toplumların vicdanlarını Allah’a hamdolsun harekete geçirdi. Sokaklarda Filistin’e destek olanların sayısı artıyor. İşte Almanya’ya bakın. Geçen oradaydım, aynı gün Berlin’de yürüyüşler oldu. İngiltere aynen bu şekilde. Amerika Birleşik Devletleri’nde Beyaz Saray’ın önünde neler olduğunu görüyorsunuz. Fransa’da, Latin Amerika ülkelerinde neler olduğunu görüyorsunuz. Artık maşeri vicdan harekete geçti ve bununla birlikte İsrail’in sokakları bile hareketlendi. Herkes Netanyahu’ya “artık git” der hale geldi. Bazı yabancı ülke yetkilileri bize “bundan kurtulmalıyız” diyor. Bu sürecin ileri düzeyde devam edeceğine ihtimal vermiyorum. İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek. Zaten Netanyahu’nun mahkemelik bir durumu da var biliyorsunuz. Belki de oradan kurtulmak için böyle bir adımı atmış da olabilir. Fakat hangi yönde adım atarsa atsın, kurtulamayacak. Şu anda biliyorsunuz Filistin’de tutulan İsrailliler dahi “Bizi buraya sen mahkum ettin, bir an önce bu işten elini eteğini çek. Biz de kurtulalım” deme noktasına geldiler.

    Sizin de saydığınız gibi ABD, Avrupa ülkeleri, dünyanın bir ucundan diğerine kadar yüz binlerce insan hem İsrail’i hem kendi ülkelerinin pozisyonlarını protesto ediyorlar. Siz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak da bu davaya önderlik eden bir isimsiniz. Bütün bu sokaklardaki milletlere, içlerinde çoğunlukta olmasa bile Yahudi asıllı olanlar da bulunuyor, ne söylemek istersiniz?

    Yani benim bakışım şu, herhangi bir etnik unsur ayırt etmeden Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’siyle, hiçbir ayrıma gitmeden, olaya insan unsuru itibariyle bakmamızın gereğine inanıyorum. Şu anda insanlık feryat ediyor.

    Onlar tarihin doğru tarafında duranlardır. Günlerdir konuşuyoruz, Holokost cenderesinde batı toplumu doğru bir sınav veremedi, tarihin yanlış tarafında durdu. Bosna’da, Kosova’da yine aynı şekilde yaşanan katliamlar görmezden gelindi, sessiz kalındı. Irak’ta, Suriye’de yine utanç verici sessizlik hakimdi.

    Bu kez öyle olmadı. Ülkelerin yönetimleri yine bildiğiniz gibiydi ancak, halklar artık ‘yeter bunca zulüm’ diyor. Gazze’de öldürülen bebekleri görüyor, isyan ediyorlar. Sokaklardan yükselen ses bir vicdani haykırıştır. Sokakların çağrısı İsrail’i her geçen gün köşeye sıkıştırmaktadır. O sese kulak tıkayan siyasetçiler çok yakında bunun karşılığını halklarının demokratik tepkisiyle alacaklardır. Halklarının gözünde İsrail yanlısı tutumlarıyla soykırım destekçisi durumuna düşen liderlerin bir an önce bu yanlıştan dönmesi gerekir. Vakit çok geç olmadan İsrail’in arkasında saf tutan devletlerin yönetimleri, uluslararası hukuka, insan haklarına, vicdani ve ahlaki değerlere uygun bir zemine gelmeli ve bu suçlara ortak olmamalıdır.

    Dolayısıyla biz hep birlikte mazlumların yanında yer almak suretiyle, zalimlerin attığı adımlardan onları kurtarmamız lazım. Ben Hamas’ın elinde bulunan sivillere yönelik herhangi bir olumsuz davranışının olduğuna veya olacağına inanmıyorum. İsrail’in elinde ciddi sayıda Filistinli var. Hamas şu anda onları kurtarmanın gayreti içerisinde. Biliyorsunuz şu an itibariyle Katar’ın devreye girmesiyle süreçte yeni bir adım atılıyor. Öyle zannediyorum ki rehinelerin takasına bugün yarın geçecekler.

    Riyad Zirvesi’nden sonra Refah Sınır Kapısı sorunu, sonuç bildirgesindeki ifadelere göre biraz daha fazla gündem oldu. Refah’tan daha fazla yaralının ve yardımın daha kolay geçebilmesi için Mısır’ın tutumu hayati önemde. Bu çerçevede sizin yakın zamanda bir Mısır ziyaretiniz, Refah Sınır Kapısı’nın durumuna ilişkin bir girişiminiz olacak mı? Ablukayı kırmak için neler yapılacak?

    Refah Sınır Kapısı’nda Mısır yönetimi olumlu adımlar atıyor. İlk etapta Gazze’deki kanser hastalarından 40’ı ülkemize geldi. İkinci etapta bu sayı ciddi manada arttı ve 88 hasta, 67 refakatçiye ulaştık. Bunların tedavilerini biz şehir hastanelerimizde yapıyoruz, buna devam edeceğiz. Gazzeli hastaların oradan çıkartılarak ülkemize getirilmesinin artarak devamını istiyoruz. En kısa zamanda bir Mısır seyahati düzenleyebilirim. Mısır’da ağırlıklı gündemimiz bu konular olacak. “Ne gibi adımlar atabiliriz, hastaların tahliyesinin önünü nasıl açarız?” bunları konuşacağız. Bir an önce istiyoruz ki bu hastaların tamamını getirebilelim. Hatta benim arzum, cerrahi müdahale gerekenleri de bir an önce alalım. Hele hele çocukları bir an önce alalım, tıbbi müdahaleleri yapalım. Bu konuda arkadaşlarımızla mutabıkız ve süreci de inşallah bu şekilde işleteceğiz.

    Ablukayı kırmak, sadece bir ya da iki ülkenin değil, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkelerinin tamamının atacağı adımlar, oluşturacağı stratejilerle mümkün olacaktır. Siyasette sıkça kullanılan takım oyunu yaklaşımının eksiksiz sergilenmesi gerekiyor. Ablukayı kırmak sadece bir miktar yardımın Gazze’ye sokulması ile gerçekleşmez. Ekonomik, siyasi, diplomatik, sosyolojik, kültürel birçok unsuru kullanarak hem ateşkesi sağlamalı, hem de Gazze’ye yeterince yardımı ulaştırıp, İsrail tarafından yerle bir edilen kenti yeniden ayağa kaldırmalıyız. Abluka sadece İsrail’in Gazze çevresine yığdığı askerler ve silahlardan ibaret değil. İsrail’i uluslararası hukuka uymaya ve yaptıklarının hesabını vermeye zorlamalıyız. Mesela Birleşmiş Milletler zeminindeki ablukayı da kırmalıyız. Filistin’de yaşananları, oradaki İsrail zulmünü hakkıyla anlatıp, Filistinli mazlumların on yıllardır yaşadıklarını, onların seslerini duymayanlara duyurup, halkların bakış açılarını değiştirip, zihinlerdeki ablukayı kırmalıyız. “Müslüman öldüğünde sorun yok, Hıristiyan ya da Yahudi ölürse ancak problem vardır” şeklindeki faşizan yaklaşımı darmadağın edip, “ölen insansa orada sorun vardır” kavrayışını hakim kılmalı ve bu sayede idraklerdeki ablukayı kırmalıyız. Filistin’in tarihsel sınırlarını, oradaki halkın kendi kaderini tayin hakkını, mülkiyet hakkını, yaşama hakkını, özgürlüklerini elinden alan Siyonistlerin ve destekçilerinin, dünyanın dilini ve gözünü bağlayan tüm ablukalarını yok etmeliyiz. Ancak böyle kalıcı barışı sağlamak mümkün.

    Hem Batılı ülkelerin hem de bazı Müslüman ülkelerin bu katliamlara sessiz kaldığını görüyoruz. Sizi bu konuda hayal kırıklığına uğratan ülke var mı?

    Batılı ülkelerde bir ülke hariç, maalesef bu işi sahiplenen yok. Hemen hemen Avrupa ülkelerinin hepsi de bu konuda sessiz. Katliamı durdurmak üzere müdahaleleri söz konusu değil. Burada yalnız İspanya’nın yaklaşım tarzı olumlu istikamette gelişiyor. İspanya’da malum hükümet kuruldu. İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez ile haftaya bir görüşmem de olacak, onun durumu farklı. Bu ülkelere dirsek çevirmemek lazım. Görüşeceğiz, “bunları Filistin’in yanına nasıl çekeriz?” konusuna da bir taraftan bakacağız. En son Almanya’daydık. Neler olduğunu görüyoruz. İslam dünyasının da bu işgale sessiz kalmaması gerekir. Gazze’nin düşmesi demek, İslam dünyasının birlik ve beraberliğinin de derin yara alması anlamına gelir. İsrail’in pervasızca Gazze’yi işgal etmesi, uluslararası hukuk, insan hakları, etik değerleri tanımadan etrafa saldırması karşısında sessiz, tepkisiz kalmak bir utanç vesilesidir. İslam dünyası Riyad’da sergilediği kararlılığın arkasında durmak ve alınan kararları uygulamak için birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmeli ve tek yumruk olmalıdır. O yumruk masaya olanca gücüyle vurulduğunda, İsrail’in işgale devam etmesi de zulümlerini sürdürmesi de mümkün olmayacaktır.

    Buradaki en önemli nokta tek yumruk olmak, olabilmektir. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci terörü bir insanlık suçudur, soykırımdır. Buna sessiz ve tepkisiz kalınamaz. İslam dünyasında diriliş tohumu toprağa en son Riyad’da düşmüştür. O tohum yeterince sulanmazsa boy veremez, büyüyemez. O can suyunu hep birlikte verecek ve Filistin’deki şehitlerimize ve ecdada karşı sorumluluğumuzu hep birlikte yerine getireceğiz.

    Bunu sağlamak için durmak dinlenmek bilmeden çalışıyoruz. Netice alacağımıza olan umudumuz diridir. Umarım bu yaşadığımız sancılar, yıllardır bölgemizde arzu edilen barışın ve onu sağlayacak Filistin devletinin doğum sancılarıdır.

    7 Ekim’den bu yana ve öncesinde İsrail’in katliamları ve terör devleti kimliğiyle yürüttüğü bütün bu acımasız tabloyu eleştiren ve ilkesel duruş sergileyen bir liderliğiniz var. Ama öte yandan küresel sermayeye de baktığımızda bir Musevi etkisi, bir Yahudi lobisi etkisi var. Acaba Türkiye’ye dönük fon akışında bu ilkeli duruşu cezalandırmak üzere herhangi bir hareket hamle görüyor musunuz? Ya da bu noktada ülkenin ilkesel duruşu, antisemitizme karşı olan duruşuyla birlikte uluslararası sermayeye çağrınız ne olur?

    Türkiye’yle ilgili olarak bir şeyi iyi tespit etmemiz lazım. Yahudiler ayrıdır, Siyonistler ayrıdır ve şu anda zaten İsrail’deki olay Siyonizmin en önemli adımlarından bir tanesidir. Batının İsrail’e karşı olan tavrında da Siyonizme karşı bir dik duramayış vardır. Maalesef Türkiye’de de buna mağlup olan, mağlup olmanın yanında onların eşiğinde giden yapılar mevcut. Bunların içinde siyasi yapılar da bulunuyor. Mesela ana muhalefetin başındaki isim Netanyahu’nun ağzıyla konuşuyor. Benim ülkemde ana muhalefetin başındaki insan Netenyahu’nun ağzıyla konuşursa, Türkiye’de bizim topraklarımızın suyundan hiçbir şey alamamış demektir. Bunlara gereken dersi vakti saati geldiğinde ben inanıyorum ki benim milletim verecektir. Yine bakıyorsunuz ana muhalefetin başını çektiği ittifakın içerisinde yer alanlardan, Siyonist yapıyla beraber hareket edenler bulunuyor. Bunları tek tek saymama da gerek yok. Fakat benim milletimin iradesi bunların hepsinin iradesini ters yüz edecektir. Yaklaşık 4,5 ay sonra gereken cevabı milletimden alacaklarına ben inanıyorum. İsrail’in katliamlarını desteklemeyen, bunların karşısında duran Yahudilerin sayısı da az değil. Bunlar arasında sözünü ettiğiniz uluslararası sermaye tanımına dahil olanlar da bulunuyor. Onlar açısından Türkiye’ye yatırım sorun olmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar. Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan kazan ilkesiyle hareket etmeye de, Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz.

    Belediye başkan adaylarıyla ilgili süreç devam ediyor. Adayların duyurusu ne zaman yapacak? Bununla ilgili takvimi paylaşır mısınız?

    Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız. Çalışmalarımızı bu iddiamız nispetinde çok titiz bir biçimde yapıyor, adaylarla ilgili süreçte her konuyu ince eliyor sık dokuyoruz. Partimiz gerekli hazırlıkları ve analizleri yaptı. Zaten bildiğiniz gibi AK Parti olarak bizim seçim hazırlıklarımız bir önceki seçimin tamamlanmasıyla birlikte başlar. Özellikle büyükşehirler başta olmak üzere her ilde kamuoyu yoklamaları yaptık, yapıyoruz. Sonuçları analiz edip milletimizin gönlündekini anlamaya, şehirlerimize en faydalı olacak adayları belirlemeye gayret gösteriyoruz. Bir defa 1 Aralık belediye başkan adayı olmak isteyen ve görevden bu nedenle ayrılması gereken memurların istifaları için son tarih. Memurların durumunu da görelim. Onların durumu da netleştikten sonra Aralık ayının ortalarına doğru artık adaylarımızı peyderpey açıklamaya inşallah başlarız.

    Efendim, bölgemiz yangın yeri malum. Buna karşın Türkiye savunma sanayiinde çok ciddi yatırımlar yapıyor. Bayraktar TB-3 ve Kızılelma dünya muharebe tarihinde devrim yapacaklar. Yaklaşık 35 gün sonra ise yerli milli uçağımız Kaan ilk uçuşunu gerçekleştirecek. Peki bundan sonra hem üretim açısından hem de ihracat açısından Kaan’ın da ilk uçuşu ile birlikte savunma sanayiinde bizleri nasıl bir dönem bekliyor? Yenilikler var mı?

    Savunma sanayii alanında attığımız her adım bizleri heyecanlandırmaktadır. Bu alanda taş üstüne taş koyan herkes ülkemizin geleceği, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için çok önemli bir katkı sunuyor. Kaan zaten yeniliklerden bir tanesi. Ama Baykar’ın zirve diyebileceğimiz eseri malum Kızılelma… Şimdi Kızılelma’nın son testlerini yapıyorlar. Aşmaları gereken mesele kendi yerli motorunu üretmek… Bunu başardığı andan itibaren de zaten Kızılelma’nın dünyaya karşı duruşu farklı olacaktır. Tabii burada Aselsan’ın üzerine de düşen bir yük var, kamera üretimi. Motor üretim süreci maalesef nereden bakarsanız bakın herhalde bir beş yılı alır. Bu süre zarfında biz motor ithal ederek yürümek durumundayız. Kamera noktasında da Aselsan’ın üretim çalışmaları başladı. Bir an önce o sıkıntımızı da gidermemiz lazım. Bazı ülkeler bize söz veriyorlar ama verdikleri sözü yerine getirmiyorlar. “Kanada, Güney Afrika gibi ülkelerden bir sonuç alır mıyız?” buna bakıyoruz. Bunu gerek biz gerekse Aselsan’ın yakından takip etmesi lazım. Bir an önce buralardan netice alabilirsek, o zaman biz insansız savaş uçaklarımızı daha çabuk devreye sokabiliriz. Kaan, Kızılelma, TCG Anadolu ve niceleri Allah’ın izniyle yalnız kalmayacak, yenileri daha iyileri ve daha donanımlıları yine bu vatan için alın ve akıl terlerini döken kardeşlerimizin ellerinde şekillenecek. Bundan çok değil birkaç yıl önce insansız hava araçlarımız yoktu, akıllı mühimmatlarımız, Milgemlerimiz yoktu. Kolları sıvadık, bu ülke için taşın altına sadece elini değil bedenini koyan kardeşlerimizle birlikte bugünkü seviyeye geldik. Bunu yeterli görmedik, göremeyiz. Hep daha iyisi, hep daha gelişmişi vardır onu arayacağız… Bu hedeflere doğru yürümek şöyle dursun, koşar adım ilerlememiz gerekiyor. En iyi mühendis, en iyi yazılımcı, en iyi usta, en iyi tasarımcı bizde olmalı. Yeni adımlarımız da yoldadır. Kimse merak etmesin, biz savunma sanayii alanında da diğer alanlarda da adımızdan daha çok söz ettireceğiz.

    Kıdemli ünlü ekonomist Robin Brooks “Türkiye 2018’e benzer bir cari hesap ayarlamasının ilk aşamalarında” ifadesini kullanmıştı. “Bu ayarlama Türk lirası açısından olumlu oldu” dedi. Türk Lirası artık kendisini toparlıyor diyebilir miyiz? Dünyanın krizlerle savaştığı bu ekonomik ortamda Türk Lirası’nın pozitif ayrışmasını nasıl karşılıyorsunuz?

    Bizim uyguladığımız dezenflasyon programı çok büyük ihtimalle lirada reel olarak bir değerlemeye sebep olabilir. Yani Türk Lirası’nın reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir. Özetle Türk Lirası’nın reel olarak değer kazanma ihtimali yüksektir. Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz. Bu güven fon akışını tetikleyecek. Fon akışı lirada reel değerlemeye sebep olacak. Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak. Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz, hem enflasyon düşecek bu koşullarda. Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah.

    Siz Kabine toplantısı sonrasında yaptığınız açıklamada A Milli Futbol takımımızın Almanya’yı yenmesi dolayısıyla tebrik ettiniz. Milli takımımız Avrupa Şampiyonası’na katılmayı hak etti. Muhalefet diyor ki, “Türk gençleri Türkiye’yi terk ediyor ve bu ülkeden umudunu kesti” Oysa Milli takıma baktığımızda Avrupa’da oynayan ve iki vatandaşlığı olan sporcularımızın Türkiye Milli Takımı’nı tercih ettiğini görüyoruz. Bu çerçevede tüm sahalardaki gençlerimize mesajınız ne olur?

    Bizim Avrupa’da oynayan gençlerimizin neredeyse yarısı Milli takımımıza aday ve Milli takımımızda da yer aldılar. Aynı zamanda Türkiye’deki takımlarda artık ciddi manada bir dönüşüm var. Yabancı futbolculardan çok bizim Avrupa’daki çocuklarımız takımlarımızda oynasalar herhalde o daha iyi olur.  Başarı bildiğiniz gibi devamlı olmalıdır, aynı performansı milli takımımızdan Euro 2024 Avrupa Şampiyonası’nda da görmeyi isteriz. Spora ve sporculara verdiğimiz destek ortada. Bu destekleri artırarak sürdüreceğiz. Sadece sporda değil, bilimde ve teknolojide de çok yetenekli gençlerimiz var ve hem Türkiye’de hem dünyanın çeşitli yerlerinde göğsümüzü kabartan işlere imza atıyorlar. Gençlerimize çağrım şudur; Ne iş yaparlarsa yapsınlar, bu milete, bu vatana hizmet etmenin ve faydalı olmanın bir yolunu bulsunlar. Bunların hepsi bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuza dahildir.  Bu hedeflere ulaşmak için yaptığımız işlerde en iyiyi yakalamanın çabası içinde olmalıyız.

    KAYNAK: NTV

  • Telefonunu takas etti, hayatı karardı

    Telefonunu takas etti, hayatı karardı

    Denizli’de bir kurumda hizmetli olarak görev yapan Mehmet Demir, yaklaşık bir yıl önce eski telefonunu takasa vererek yeni bir telefon aldı. Demir, takasa verdiği cep telefonu içindeki kişisel bilgileri, banka şifreleri, internet bankacılığı bilgilerini silmeyi unuttu.

    Hackerler tarafından Demir’in bilgileri ele geçirilerek telefon numarası kopyalandı. Demir’in bilgilerini kullanarak dört bankadan yüklü miktarda paralar çeken hacker, hesaplar üzerinden farklı tarihlerde para transferleri de yaptı. Yaklaşık 1 milyon liralık borçla karşı karşıya kalan Demir’e bankalarda icra takibi başlattı.

    Üzerine açılan 15 icra dosyası olduğunu hatırlatan Demir, göz yaşlarına hakim olamayarak, “Eski telefonlarınızı satmayın, kimseye vermeyin. Kırıp atın, gerekirse yakın. Ben yandım başkası yanmasın. Çok kötü sıkıntılı günler geçiriyorum” dedi.

    Hukuki süreç başlattı

    Silmeyi unuttuğu telefonundaki bilgileri kullanarak kendisini dolandılar hackerlerle ilgili olarak hukuki süreç başlattığına dikkat çeken Demir, “19 Ekim 2022 tarihinde eski bir telefonum vardı. Telefonumu takas ettim. Fakat telefonumdaki içindeki bilgileri silmeyi unutmuşum. İnternet bankacılığı kredi kartı şifreleri hepsi telefonun içindeydi. Bunu ele geçiren hacker tüm bilgilerini kullanarak benim hesaplarımda bir trilyon bir para hareketi oluşturmuş. Bundan dolayı icraya düştüm. On beş tane icram var. Milletten tavsiyem ne olursunuz? Eski telefonlarınızı vermeyin. Kırın, atın ama vermeyin. Benim hayatım yandı. Kimsenin hayatı yanmasın. Dört tane bankaya yaklaşık bir trilyon gibi bir borcum var. Zaten hacker bir şekilde hayatımı mahvetmişti. Bu zorlu süreçte eşimden de boşandım. Beni öldürdüler bir daha öldürdüler. Bu kadar basit. Hepsi icraya geldi. 15 tane icram var Ne yapacağımı bilemedim. Artık dayanacak gücüm de kalmadı. Ne olur yol, çaresi gösterin. Şimdi bu zorlu süreçte 70 yaşında bir evim var köyümde, dedemden ama ona icra geldi. Banka satışa çıkardı evimi. Telefonumu savcılık aldı. Telefonum hala gelmedi” dedi

  • Uluslararası yerel tohum takası yapıldı

    Uluslararası yerel tohum takası yapıldı

    Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’ndeki Agroekoloji Uygulamaları Forumu programı çerçevesinde Bilim Agroekolojik Uygulama Topluluğu Tohum Takas Etkinliği yapıldı. Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen programa 19 farklı ülkeden gelen katılımcılar, ülkelerine ait yerel tohumları sergileme imkanı buldu. Kurulan stantta yüzlerce yerel tohum, konuklar tarafından ilgiyle incelendi.

    Programla ilgili bilgi veren Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü ve EKODER Başkanı Arca Atay, her ülkenin kendisine ait yerel tohumları getirdiklerini söyledi. Domates, biber, bamya, kabak, nohut başta olmak üzere üzere 10 çeşit tohumu ev sahibi olarak sergilediklerini anlatan Atay, yurt dışından gelenlerle yüzlerce yeni çeşidin burada yer aldığını ve yaklaşık 7 bin paket tohumun takas edildiğini açıkladı. Agroekoloji denince biyoçeşitliliğin öne çıktığını vurgulayan Atay, çok büyük yerel çeşitliliğin burada yer aldığını kaydetti.

    Forum sırasında yapılan konuşmalardan her ülkenin iklim değişikliği ve kuraklığa karşı bir takım çabalar içinde olduklarının da altını çizen Atay, “Özellikle tarımsal üretimlerini, kuraklığa uygun hale getirmek için bir takım yeni çeşitler bulmak veya eski çeşitleri kuraklığa uygun hale getirmek üzere çalışmalar yapıyorlar. Kurumların bir kısmı kendi ülkelerindeki üniversitelerle bilimsel olarak çalışıyor” diye konuştu.

    Nilüfer’de 13 Temmuz’a kadar sürecek olan Agroekoloji Uygulamaları Forumu’na Türkiye’nin yanı sıra Arnavutluk, İran, Kazakistan, İtalya, Kosova, Sırbistan, Tacikistan, Ukrayna gibi toplam 19 ülkeden gıda üretimiyle ilişkili 50’yi aşkın sivil toplum örgütlerinin üye ve temsilcisi katılıyor. Atölye çalışmalarının da yapıldığı programın ilerleyen bölümlerinde Nilüfer’deki agroekoloji ile ilgili farklı örnekler de gösterilecek.

  • Rusya ve Ukrayna arasında takas

    Rusya ve Ukrayna arasında takas

    Rusya ve Ukrayna arasında esir takasları devam ediyor. Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andrey Yermak yaptığı açıklamada, Ukraynalı 95 askerin Rusya’dan geri alındığını duyurdu. Savaş esirlerinin evlerine dönmesi için 7 gün 24 saat boyunca çalışma yürüttüklerini belirten Yermak, “95 insanımızı evlerine geri getiriyoruz. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in, ‘Herkesi geri getirme’ görevini yerine getirmeye çalışıyoruz. 7 gün 24 saat boyunca çalışan Ukrayna Savaş Esirlerine Muamele Koordinasyon Karargahı’na minnettarız” dedi.

    Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Müzakere süreci sonucunda, esir düşen ve ölüm tehlikesi altında olan 94 Rus askeri, Kiev rejimi tarafından kontrol edilen topraklardan geri getirildi. Serbest bırakılanlara gerekli tıbbi ve psikolojik destek sağlanacak” ifadeleri kullanıldı.

  • Rusya ile Ukrayna arasında esir takası

    Rusya ile Ukrayna arasında esir takası

    Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken, iki ülke arasında esir takasları devam ediyor. Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Yöneticisi Andrey Yermak yaptığı açıklamada, Rusya ile yapılan esir takası ile 130 Ukraynalı askerin serbest bırakıldığını duyurarak, “Paskalya’a büyü savaş esiri takası. Son günlerde birkaç aşamada gerçekleşti ve 130 Ukraynalı geri dönüyor” dedi.
    Rusya’dan esir takasına dair henüz resmi açıklama gelmedi.

  • Yemen’de esir takası başladı

    Yemen’de esir takası başladı

    Yemen’de hükümet ile İran destekli Husiler arasında varılan anlaşma çerçevesinde esir takası sürecinin başladığı belirtildi. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) tarafından yapılan açıklamada, Husilerin kontrolündeki Sana’dan kalkan ilk uçağın hükümet kontrolündeki Aden’e doğru yola çıktığı ifade edildi.


    Yerel kaynaklar tarafından yapılan açıklamada toplam 887 mahkumun serbest bırakılacağı ülkede, bugün hükümetten 70 kişinin, Husilerden ise 250 kişinin serbest bırakılacağı kaydedildi.
    Pazar günü sona erecek 3 günlük operasyon kapsamında Yemen’in Marib ve Mokha kentleri ile Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad ve Abha kentindeki esirler de serbest bırakılacak.

    Yemen’deki iç savaş

    Yemen’de İran destekli Husiler, Eylül 2014’ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin kontrolünü elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015’ten bu yana Husilere karşı Yemen hükümetini destekliyor. Ülkede uzun yıllardır devam eden çatışmalarda 200 binden fazla insan gıda ve ilaç eksikliği nedeniyle hayatını kaybetti.
    Yemen’deki taraflar İsviçre’nin Bern kentinde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda 20 Mart’ta 887 esirin karşılıklı olarak serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varmıştı.