Etiket: tarih

  • Orta Asya’nın gizemleri çözülüyor

    Orta Asya’nın gizemleri çözülüyor

    Moğolistan’da “Atlılar Kültürü-2024” projesi kapsamında, Türk tarihi ve kültürel köklerini aydınlatacak arkeolojik kazılar büyük önem taşıyor. İlteriş Vakfının ana sponsorluğunu üstlendiği çalışmalarda, Moğolistan’ın Tuv ili Altanbulag ilçesine bağlı Şovh Uul Dağı ve Tuul Irmağı havzasında bulunan Orta Çağ dönemi konargöçerlerine ait mezar ve anıt alanlarında arkeolojik kazılar gerçekleştiriliyor. 2019 yılında başlayan kazılara Kovid-19 salgını nedeniyle ara verilmişti.
    Bölgenin, Tunç Çağı’ndan itibaren konargöçerlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. Fakat “Atlılar Kültürü 2024” projesi ile gün yüzüne çıkarılmaya çalışılan 10 metreye 10 metre boyutlarındaki kurgan, pek çok yönüyle Tunç Çağı örneklerinden ayrılıyor. Çin kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Tula Irmağı, tarihi Ötüken bölgesi içinde yer alıyor. Kaynaklar Ötüken’i tam olarak Orhun ve Tula ırmakları arasında gösteriyor. Bu bakımdan kurgan Juan Juanlar, Göktürkler veya bir ihtimal Uygurlar dönemine ait olabilir.

    İlteriş Vakfının ana sponsorluğunu üstlendiği çalışmalarda, Moğolistan’ın Tuv ili Altanbulag ilçesine bağlı Şovh Uul Dağı ve Tuul Irmağı havzasında bulunan Orta Çağ dönemi konargöçerlerine ait mezar ve anıt alanlarında arkeolojik kazılar gerçekleştiriliyor.

    “Türklerin dünyanın dört bir yanına hakim olma görüşü çerçevesinde yapılmış bir mezar”

    Konargöçerlerin tarihi, Türklerin ve Moğolların tarihi, kültürü ve sanatı üzerine “Atlılar Kültürü-2024” projesini başlattıklarını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Elvin Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
    “3 yıllık bir dönem planladık ve ilk yılımızda Atlılar Kültürü başlığı altında ortak saha çalışmaları ve bu saha çalışmaları altında da Türk-Moğol ortaklığında bir kazı gerçekleştiriyoruz. Kazı sonunda hem Türkiye’den hem de Moğolistan’daki uzmanlar tarafından ortak makaleler yayınlanacak. Tula Irmağı havzasında tespit ettiğimiz ve kazı çalışması yaptığımız mezar Göktürkler veya bir ihtimal Uygurlar dönemine ait olabilir. 10 metreye 10 metre ölçülerinde kare planlı bir mezar kompleksi. Burada eski Türk geleneğine göre bir kurban alanı var ve kare planlı olması da bu mezarı diğerlerinden ayırıyor. Çünkü o dönemdeki Türklerde dört yöne, yani dünyanın dört bir yanına hakim olma görüşü var. Bu görüş çerçevesinde yapılmış bir mezar olduğunu görüyoruz.”

    Daha önce bulunan mezarlarda farklı

    Moğolistan’da bu tarz mezarların daha önce de bulunduğunu ancak boyutlarının çok küçük olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, son kazılarda bulunan mezarın diğerlerine göre çok daha büyük olduğunu, etrafında herhangi bir küçük kurgan veya mezar alanının olmadığını, tek başına oluşturulmuş bir anıt alanı olarak görüldüğünü vurguladı.

    Projenin Türkiye tarafından yürütücüleri Doç. Dr. Elvin Yıldırım (İstanbul Aydın Üniversitesi), Prof. Dr. Kürşat Yıldırım (İstanbul Üniversitesi) ve araştırmacısı Doktorant Şeyma Sapma (İstanbul Üniversitesi). Moğolistan tarafının yürütücüleri ise Dr. Ölziibayar Sodnom (Moğolistan Kültür ve Sanat Üniversitesi), araştırmacıları Dr. B. Ochir (Moğolistan Bilimler Akademisi), Doktorant Zauryeş Ryskhan (İstanbul Üniversitesi).

  • Hierapolis, Türkiye’de en çok ziyaret edilen 3. ören yeri oldu

    Hierapolis, Türkiye’de en çok ziyaret edilen 3. ören yeri oldu

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı paylaşımda, bu yılın ilk 6 ayında Türkiye’nin müze ve ören yerlerinin büyük ilgi gördüğünü belirtti. Bakan Ersoy, müze ve ören yerlerine ziyaretin geçen yılın ilk 6 ayı yapılan ziyaretlere göre yüzde 12 artığını dikkat çekti. Bu yılın ilk 6 ayında 13 milyon 842 bin 840 kişinin müze ve ören yerlerini ziyaret ettiğini ifade etti. Denizli’de yer alan Hierapolis’in 985 bin 265 ziyaretçiyle en çok ziyaret edilen 3’üncü ören yeri ve müze olması dikkat çekti.

    1 milyon 117 bin 528 ziyaretçiyle İzmir Efes Antik Kenti 1’inci sırada yer alırken Konya Mevlana Müzesi 1 milyon 102 bin 358 kişiyle 2’nci sırada yer aldı. Denizli Hierapolis 985 bin 265 ziyaretçisiyle 3’üncü sıraya yerleşti. Nevşehir Göreme 501 bin 236 ziyaretçiyle dördüncü, Nevşehir Zelve-Paşabağları ise 464 bin 101 ziyaretçi ağırlayarak beşinci sırada yer aldı.

    Bakan Ersoy paylaşımında, “Anadolu topraklarının tarihine yolculuk yapan yerli ve yabancı sayısı bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 12 artış gösterdi. İnsanlık tarihine ışık tutan bu toprakların gün ışığına kavuşan miraslarına olan ilginin her geçen gün daha da büyüyor olmasından dolayı mutluyuz” ifadelerini kullandı.

  • 45 derece sıcaklıkta iğne ile tarih kazıyorlar

    45 derece sıcaklıkta iğne ile tarih kazıyorlar

    Geç Tunç Çağı’ndan Anadolu’nun fethinden sonra Türk hâkimiyetine giren kentte Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi dahil hala antik kent içinde yaşayan sakinler bulunuyor. Stratonikeia, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma İmparatorluk, Doğu Roma, Beylikler, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dahil tüm dönemleri içinde barındırması ile nedeniyle nadir antik kentlerden birisi. 2021 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaret ederek 4 saatini geçirdiği Stratonikeia antik kentinde antik döneme ait gymnasium, bouleuterion, tiyatro, hamam, kent kapısı ve çeşme gibi anıtsal yapılarının yanında, köy meydanı, Beylikler Dönemi hamamı, Şaban Ağa Camii, Osmanlı Çeşmesi, Ağa evleri gibi Türk mimarisi açısından önemli örneklere sahip bir kent.

    Yaz-kış kazı ve restorasyon
    Muğla bölgesinde 38-40 derece dolayında seyreden hava sıcaklığı, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan Stratonikeia antik kentinde mermer ve toprağın da sıcaklığı ile birlikte hava sıcaklığı 45 dereceye kadar ulaşırken, sahada çalışan akademik personel bayıltıcı sıcaklara rağmen iğne ile tarih kazmaya devam ediyor. Sahada çalışan ekiplerden bazıları iğne ile toprak kazırken, bazıları da gün yüzüne çıkarılan mermer sütunları fırça ile temizliyor.

    “İşimizi severek yapıyoruz”
    Stratonikeia antik kentinde uzun süredir arkeolog olarak görev yapan Sanat Tarihçisi Taner Babataş, “Biz mesleğimizi sevdiğimiz için bizim için çok da zor olmuyor alında. Mesleğimizi sevdiğimiz için zevkle yapıyoruz. Burada kazı sonunda bir sütun başlığı çıktı. Bunun aralarındaki toprakları temizliyorum. Temizlikten sonra eksik parçalar vardı onları tamamladık ve yapıştırdık. Eksik parçaları tamamladıktan sonra restorasyonunu yapacağız. Çok sıcak oluyor ama biz alışkın olduğumuz ve mesleğimizi sevdiğimiz için sonuçta bunlar bizim kültür varlığımız bunları özenle sıcağa soğuğa aldırış etmeden çalışmalarımızı devam ettiriyoruz” dedi.

    “İnanılmaz derecede sıcak”
    Stratonikeia ve Lagina Antik Kenti kazı Başkanı Pamukkale Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt, “Yaptığımız iş çok keyifli bir iş. Yaptığımız bu iş bu sıcaklığı unutturuyor. Çalışma esnasında her an yeni bir buluntu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Öyle olunca da tüm yorgunluklarınızı unutturuyor. Bu mesleğin en güzel ve sevimli tarafı da bu. İnanılmaz derecede sıcak. Özellikle bu toprağın olduğu yerlerde sıcaklığı daha çok hissediliyor. Ama ekip arkadaşlarım ile hep birlikte çalışmaya devam ettiriyoruz. Sıcaklarda aslında ben sahaya hiç şapkasız çıkmıyorum. İkincisi çadır kuruyoruz. Çadır altında arkadaşlarımızın çalışmaları konusunda uyarıyoruz. Bunu dışında olabildiğince çalışma yapılan binaların gölgesinde, güneşin durumuna göre yer değiştiriyorlar. Bunun dışında tedbirler de alıyoruz. Sudur, ayrandır gibi sıvı takviye yapıyoruz. Biz yıllık ortalama 67’ye yakın araştırmacı arkadaşlar ile çalışıyoruz. Her meslekten arkadaşlarımız var. Şu anda burada Arkeolog, Sanat tarihçisi, mimarlar var, coğrafyacılar var. Her meslekten arkadaşımız var. Herkes kendi işini yapıyor. Bir elin parmakları gibiyiz biz burada. Birisi buluyor, birisi konserve ediyor, birisi restorasyonunu yapıyor, bir başka arkadaşımız çizimini yapıyor. Sonuçta güzel bir eser ortaya çıkıyor” dedi.

  • Tarih ve doğanın buluşması

    Tarih ve doğanın buluşması

    Göğe yakın dağların arasında, tarih ve doğanın iç içe geçtiği mekan bahar mevsimiyle birlikte renk cümbüşüne dönerken vadiden akan köpük köpük derelerdeki tarihi köprüler ve yüksek dağlardan akan şelaleler eşsiz görüntüler oluşturdu.
    “Vadideki cennet” ve “Doğa ve tarihin kucaklaştığı yer” olarak da adlandırılan, yüzlerce yıllık taş binaları, kiliseleri, çeşmeleri ve eşsiz doğasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Santa Harabeleri, yüzlerce yıllık eserleriyle ziyaretçilerine hem zamanda yolculuk yaptırıyor hem de eşsiz manzaralarıyla hayran bırakıyor.

    Tarih ve doğanın buluşma

    Kimi kaynaklara göre 17. yüzyılda kimi kaynaklara göre de daha eski tarihlerde kurulduğu bilinen ve 7 mahalleden oluşan Santa Harabeleri, her bir mahallesinde dönemin özelliklerini yansıtan ve zamana meydan okurcasına dimdik ayakta duran tek ve iki katlı evleri, kiliseleri, okulları, şelaleleri ve çeşmeleriyle döneminin kendine özgü sivil mimari özelliklerini sergiliyor.

    Doğu Karadeniz’in önemli kültürel miraslarından birisi ve geçmişin izleriyle dolu olan Santa Harabeleri, tarihi ihtişamı ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine büyüleyici bir atmosfer ve enfes manzaralar sunuyor.
    Çevresindeki yemyeşil ormanları, huzur dolu yürüyüş yolları ve mistik yapısıyla ziyaretçilerine doğanın kalbinde dingin anlar yaşatan Santa Harabelerini ziyaret eden Berfin Özkan, Gümüşhane’nin önemli turizm ve kültür alanlarından biri olarak dikkat çeken Santa’nın tarihi ve doğal güzelliklerin harmanlandığı ve her mevsim farklı güzelliklerin görüldüğü bir yer olduğunu söyledi.

    Tarih ve doğanın buluşma

    “Göğe komşu toprakların şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var”

    Santa’yı “Göğe komşu topraklar” olarak nitelendiren Özkan, “Burası çok güzel doğası olan bir yer. Göğe komşu topraklar diyebilirim. Buraya yürürken çok fazla güzelliklere şahit olduk. Birçok tarihi köprüye şahit olduk. Şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var. Zifin çiçekleri de açmış durumda. Herkesin gelip görmesini isteriz. Etrafımız yeşil, üstümüz mavi. Burada yüzlerce yıldır ayakta kalan birçok tarihi yapı var. Köprüler var, dereler var, şelaleler var, dağlar var. Yani her şey şu an burada toplu diyebilirim. Burası İsveç değil, burası Gümüşhane herkesin gelip görmesini isteriz” diye konuştu.

    “Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yer”

    Bahar mevsiminde hafta sonlarını dağ bayır gezerek geçirdiklerini belirten Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Merve Gençosmanoğlu da “Gümüşhane, Trabzon, Giresun hattında gerçekten çok güzel yerler var. Özellikle ilkbahar yaz aylarında bayağı gezilesi, görsel şölen olan yerler var. Bunlardan bir tanesi de Santa Harabeleri. Çok güzel eski yapılar var. Hala şeklini, yapısını koruduğu için sık sık ziyaret etmeye çalışıyoruz. Yerli yabancı bütün turistlerin de gelmesini isteriz. Tabii ki doğal dokuyu koruyup buraya sahip çıkarak. Sadece Santa Harabeleri değil etrafta çok güzel yaylalar, manzaralar var. Endemik bitkiler, türler, ağaçlar, çiçekler var. Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yerler buralar. Herkesi buraya bekleriz. Gelene de yardımcı oluruz. Buranın halkı da çok misafirperver ve yardımseverdir. Her tür konuda yardımcı olacaklarını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Tarih ve doğanın buluşma

    İki sıradağın oluşturduğu dar ve derin bir vadi içinde yer alan Santa, kaybolmaya yüz tutmuş önemli bir değer olarak biliniyor. Arkeolojik ve doğal sit alanı olan Santa Harabeleri geçtiğimiz yıllarda kesin korunacak hassas alan olarak ilan edilmişti.

    Tarihi eserler yönünden oldukça zengin olan, bazı mahallelerinde kiremit fabrikası ve kireç ocaklarının da bulunduğu Santa Harabeleri, Yanbolu deresinin doğduğu üç ayrı yamaçta denizden ortalama bin 500 metre yükseklikte yer alıyor.

  • Türk kahvesinin tarihine ışık tutuluyor

    Türk kahvesinin tarihine ışık tutuluyor

    Başkan Ömer Günel’in koleksiyoncu Haluk Perk ile imzaladığı iş birliği protokolü doğrultusunda kente kazandırılan Haluk Perk Kahve Evi, içinde bakır ve pirinç cezveler, kavurma tavası, dibek, el değirmeni, tepsiler ve zarflı fincanlar gibi geleneksel eşyaları barındırıyor. Dünyada şekerle pişirilen ve telvesiyle ikram edilen tek kahve olan Türk kahvesinin yaklaşık 600 yıllık tarih serüveninden eserlerin yer aldığı Haluk Perk Kahve Evi, ziyaretçilere koleksiyon gezisi sonrası keyifle Türk kahvelerini yudumlayabilecekleri eşsiz bir ortam da sunuyor. Haluk Perk Kahve Evi, hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

    Kuşadası'nda Türk kahvesinin tarihine ışık tutuluyor

    Haluk Perk Kahve Evi’ni ilk kez ziyaret ettiğini belirten Nil Pınar Sönmez, “Buranın en güzel yanı tarihin içinde Türk kahvemizi içebiliyor olmak. Hem çok önemli eserlerin yer aldığı koleksiyonu inceliyoruz hem de muhteşem bir ortamda oturup Türk kahvemizi içiyoruz. Bu kıymetli yeri bizlere sunduğu için Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’e teşekkür ederim” dedi.

    Kuşadası'nda Türk kahvesinin tarihine ışık tutuluyor
    Kuşadası’nda farklı kültür rotalarını dolaşmaktan keyif aldığını ifade eden Ebru Özdemir ise, “Haluk Perk Kahve Evi mutlaka görülmesi gereken bir yer. Burada Türk kahvesinin tarihi yolculuğuna şahit olmak beni çok mutlu etti. Hem konum olarak hem de atmosfer olarak çok etkileyici bir yer. Kuşadası Belediyesi’ne teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Aile hekimleri tarihte yolculuğa çıktı

    Aile hekimleri tarihte yolculuğa çıktı

    Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Aile Hekimliği Birliği tarafından 2002 yılından bu yana 19 Mayıs’ta kutlanan ‘Dünya Aile Hekimleri Günü’ nedeniyle Nilüfer’de bir söyleşi düzenlendi. Müzeler Haftası’na da denk gelen söyleşi, Nilüfer Belediyesi ile Bursa Uludağ Üniversitesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı iş birliğinde gerçekleşti.

    Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nin ev sahipliğini yaptığı programa, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin de katıldı. Bursa Uludağ Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yeşim Uncu, Dr. Osman Ata ve Dr Tarık Yaşa’nın konuşmacı olarak yer aldığı ‘Sağlıklı Gezegen, Sağlıklı İnsanlar’ başlıklı söyleşiye, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimi alan öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

    Programda konuşan Prof. Dr. Yeşim Uncu, dünya genelinde 500 bin civarında aile hekimi olduğunu belirterek, tüm hasta popülasyonunun yarısının aile hekimleri tarafından muayene edildiğini söyledi. Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimleri olarak tanındığını ifade eden Uncu, yeni bir disiplini burada ele aldıklarını kaydetti. Kişilerle aile hekimleri arasında ömür boyu süren bir ilişki bulunduğuna dikkat çeken Uncu, aynı zamanda koruyucu hekimliği de yaptıklarını belirterek, her türlü sağlık probleminde kendilerine müracaat olduğunu sözlerine ekledi.

    Dr. Osman Ata ve Dr Tarık Yaşa ise dünyada ve Türkiye’de aile hekimliğinin gelişimi ile ilgili sunum gerçekleştirdi. Bursa Uludağ Üniversitesi Aile Hekimliği Bölümü’nde uzmanlık eğitimi alan öğrenciler ve akademisyenlerin oyları sonucu en yüksek oyu alan Gizem Kocatürk’e ‘5 Yıldızlı Aile Hekimliği Asistanı’ belgesi de verildi.
    Söyleşinin sonunda Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’ni gezen katılımcılar, tıp alanında yaşanan tarihsel gelişimi inceleme fırsatı buldu.

  • Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Türkiye’nin en büyük üçüncü kalesi unvanına sahip tarihi Bayburt Kalesi’nde uçurtmalarını uçuran 60 öğrenci hem eğlendiler, hem de keyifli bir gün geçirdiler.

    İl Kültür Turizm ve Müze Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte, tarihi kalede öğrenciler uçurtma uçurdular. İlk önce arkeolojik kazı çalışması yapan öğrenciler, farklı bir deneyime imza atarken, kaleyi gezerek tanıyan öğrenciler kültür mirası olan kaleyi yakından inceleyebilme imkanı buldular. Daha sonra uçurtmalarını öğretmenleri ve Müze Müdürlüğü görevlileri gözetiminde uçuran öğrencilerin uçurtma şenliği renkli görüntülere sahne olurken, öğrencilerin mutlulukları gözlerinden okundu.

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Tarihi kalede ilk defa uçurtma uçurma deneyimi yaşayacağını ve çok heyecanlı olduğunu belirten Nil Ecrin Eraslan isimli öğrenci, “Tarihi kalede ilk defa uçurtma uçuracağım. Hem çok heyecanlıyım, hem de çok mutluyum” dedi.
    Güzel bir etkinlikle unutulmaz bir gün yaşadığını söyleyen Nisa Selin Pekmezci isimli öğrenci, “Bayburt’un Çinimaçin Kalesi’nde uçurtma uçurtmak hem çok güzeldi, hem de çok zevkliydi. Hem eğlendik, hem de yeni bilgiler öğrendik. Bize uçurtma uçurmanın inceliklerini öğretenlere çok teşekkür ederim” diyerek konuştu.

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Arkadaşlarıyla birlikte keyifli bir gün geçirdiğini ifade eden Yusuf Berkay Bedir isimli bir diğer öğrenci ise, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, “Tarihi kalemizde uçurtma uçurduk, arkadaşlarımızla birlikte oyunlar oynadık. Eğlendik, çok mutlu olduk. Bize bu imkanı sağlayan herkese çok teşekkür ederim” sözlerini kullandı.

    Kültür varlıklarını tanıtmak amacıyla 60 öğrenciyi uçurtma şenliğinde bir araya getirdiklerini kaydeden Müze Müdürlüğünde görevli Sanat Tarihçisi Demet Eryılmaz, “18 Mayıs Müzeler Günü kapsamında çocuklarımıza kültür varlıklarını sevdirmek, tanıtmak için Bayburt Kalesi’nde kazı çalışması ve uçurtma şenliği düzenledik. Bugün burada 60 çocuğumuza kazı deneyimi yaşattık. Uçurtma şenliğiyle de kalede onlara unutulmaz bir gün yaşatmaya çalıştık” şeklinde konuştu.

  • Konya’da “24.04.2024” yarışı

    Konya’da “24.04.2024” yarışı

    Selçuklu’da evliliklerine özel ve akılda kalıcı bir tarihte başlamak isteyenler 24.04.2024 tarihinde Selçuklu Belediyesi Evlendirme Memurluğu’nun nikah salonlarına akın etti. Bu özel günde 43 çift dünya evine girdi.

    Nikah salonunda sabah saatlerinde başlayan yoğunluk gün boyunca devam etti. Konukların biri çıkarken bir diğeri girdi, gelin ve damat masası bir an olsun boş kalmadı. 24.04.2024 tarihine randevu alan çiftler bu tarihi özellikle seçtiklerini belirterek, “Bugünün özel ve akılda kalıcı bir gün olması nedeniyle en güzel günümüzde bu tarihte evlenmeyi tercih ettik, çok mutluyuz” dedi.

    Selçuklu Belediyesi Evlendirme Memurluğu’ndan yapılan açıklamada, 24.04.2024’ün nikah işlemleri için özel bir tarih olduğu belirtildi. Açıklamada, “Yıl içerisinde birçok nikah kıyıyoruz ama hatırlanması kolay ve özel tarihlerde nikah yoğunluğu daha fazla oluyor. 43 çiftimizden bu tarihte nikahlarının kıyılması için müracaat aldık ve nikah işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Çiftlerimizin mutluluklarına tanıklık etmek çok keyifli ve mutluluk verici bir anı. Evliliğe ilk adımlarını atan tüm çiftlerimize mutluluklar diliyoruz” ifadelerine yer verildi.

  • Evlenen çiftlerin tercihi: 24.04.2024

    Evlenen çiftlerin tercihi: 24.04.2024

    Konya’da çiftler, özel ve ilginç bir tarih olan 24.04.2024 tarihinde nikahlarının olması için aylar önceden sıralarını aldı. Bugün ise evlendirme dairelerine yakınları ile birlikte gelen çiftler, hem özel bir tarihte nikahlarının kıyılmasının hem de evlenmenin mutluluğunu yaşadı. Konya’da bulunun bir çok evlendirme dairesinde yoğunluk yaşanırken merkez Meram ilçesinde bulunan Meram Belediyesi Evlendirme Dairesi de bunlardan biri oldu. Normal günlerde 15 civarı nikah kıyılan evlendirme dairesi bugün 36 çiftin mutluluğuna şahitlik edilecek.

    Meram Belediyesi Evlendirme Dairesi Birim Amiri Hasan Ben, “Yaz günlerinde günlük ortalama 15 ve 20 nikah kıyıyorduk. Kış günlerinde ise bu rakam 5 ila 10 çift arasında değişiyor. Çiftlerimiz bugün için aylar öncesinden özel müracaatlarını gerçekleştirdi. Bugünü özel olarak seçtiler. Biz de hazırlıklarımızı o yönde yaptık. Bugün 36 çiftimizin nikahlarını kıyacağız. Daha fazla da müracaatımız oldu ancak randevu tamamen dolduğu için kabul edemedik. Sabah 08.30’da başladık nikah kıymaya, akşam 22.00’a kadar da devam edecek” şeklinde konuştu.

    Cem Sezgin ve Dilara Sayan çifti bu günü özel olarak seçtiklerini ifade ederek, “Bu günü özel olarak ayarladık. Güzel bir tarihti, biz de ona göre ayarlamış olduk. Nikah gününü ise 3 ay öncesinden aldık” dedi.

  • Tarihe ışık tutacak keşif

    Tarihe ışık tutacak keşif

    Büyükşehir Belediyesi’nin, Antalya’nın kültürel mirası ve tarihi yapılardan Hıdırlık Kulesi’ni kültürel ve turistik çekim merkezi haline getirmek için 2020 yılında Koruma Kurulu kararı doğrultusunda başlattığı arkeolojik kazı çalışmaları sonunda bölgede antik dönem kalıntıları ve yapıları ortaya çıkmıştı. Eserlerin ziyaretçilere Akdeniz manzarası eşliğinde sunulması amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına başlanan ‘Hıdırlık Kulesi Çevresi Arkeolojik Kazı ve Seyir Terası Projesi’nde çalışmalar devam ediyor.

    Tarihi kule ve çevresi yenileniyor

    Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından alanda restorasyon ve koruma-onarım (konservasyon) işleri yapılıyor. Kulenin güney kısmındaki alanın ahşap ve cam zemin kaplamaları altyapısında yer alan taşıyıcı kolonların çelik imalat montajları tamamlandı. Antik kalıntıların izlenebileceği cam yüzeylerin montajı da büyük oranda gerçekleştirildi. Kulenin kuzey tarafında da taşıyıcı kolonların çelik imalat montajları devam ediyor. Falezlerin siluetini etkilememesi için proje kapsamında alanı çevreleyen şeffaf cam korkulukların da montajına başlandı. Ayrıca tarihi Hıdırlık Kulesi’nde bitki temizliği ve dış duvar derz dolgu çalışması da yürütülüyor.

    Sütunlu yapı gün yüzüne çıkarıldı

    Antalya Müze Müdürlüğü ve KUDEB denetiminde sürdürülen proje kapsamında tarihi kalıntıların konservasyon çalışmaları devam ederken, arkeolojik kazı çalışmaları da titizlikle sürüyor. Son olarak kulenin güney kısmında tarihe ışık tutacak sütunlu bir yapı gün yüzüne çıkarıldı. Ayrıca kulenin güney kısmında da ortaya çıkarılan desenli taban mozaiklere de uzman arkeologlar tarafından konservasyon çalışması yapılıyor.