Etiket: tarihi

  • 400 yıllık Tarihi Cuma Pazarı

    400 yıllık Tarihi Cuma Pazarı

    Büyükorhan ilçesinde asırlardır canlı hayvan ticaretinin gerçekleştiği ve yeni kesilen hayvanların etlerinin kavurma ve güveç yapılıp satıldığı Cuma Pazarı’na Türkiye’nin her yerinden insan geliyor.

    Sadece Cuma günleri hizmet veren pazarın ünü Türkiye sınırlarını aşınca Büyükorhan Belediyesi eski tahıl hanını yenilemeye karar verdi. Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz’ın teşebbüsleriyle aslına uygun bir şekilde Cuma pazarı bünyesindeki tahıl hanı yenilendi.

    İçerisinde hayvan pazarı, Cuma camisi ve tahıl hanının bulunduğu Cuma Pazarının ününün Türkiye sınırlarını aştığını belirten Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz, “Cuma Pazarı yaklaşık 400 yıldır bu bölgenin ticaret merkezliğini yapmış. İçinde bulunduğumuz tahıl hanı da yöre insanının başta hayvan ve hayvan ve tarımsal ürünlerini sattığı bir ticaret merkezi. Buradaki bu faaliyet 400 yıldır kesintisiz devam eden bir faaliyetti. İçinde bulunduğumuz yapı da tamamı ahşap. Büyükorhan Belediyesi olarak buranın restorasyonunda tarihi dokuya hiç ellemedik. Ahşap bölgeleri koruyarak restorasyonu gerçekleştirdik. Deforme olmuş ve ekonomik ömrünü tamamlamış parçaları değiştirdik. Aslına uygun olarak gerçekleştirdiğimiz restorasyonu sadece belediyemizin öz kaynaklarını kullanarak yaptık. Bu tesisin hemen yanınca Cuma camimiz var.

    Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında her camide Cuma namazı kılınmazdı. Bölgede tek Cuma camisiydi burası. Eski tarihi cami yıkıldı. Bu cami ve bu ticaret merkezinin yapımında bir Allah dostunun isteği ve yardımlarının olduğu herkes tarafından bilinir. Bu camide her cumada bir Allah dostunun bulunduğu yüz yıllardır rivayet edilir. Buranın manevi atmosferi de çok büyüktür. Yıllardır gelen müşterilerimizden burada yediğimiz eti başka yerde yiyemediklerini dinliyoruz. Buradaki ürünler tamamen kendi yöre hayvanlarımızın etinden. Bu hayvanlar ağıl yüzü görmemiş yüzde yüz organik dağda yaşayan hayvanlar. Dolayısıyla burada kavurma ve güveç yiyen misafirlerimiz lezzeti unutamadıklarını dile getiriyor” dedi.


    Başkan Korkmaz, Büyükorhan Hayvan Pazarı’nın 25 yıl önce Marmara ve Ege Bölgesi’ne ciddi manada hizmet verdiğini de hatırlatarak, “Bölgede hayvancılığı yeniden canlandırıyoruz. Hayvan Pazarı’nın yenileme işlemlerini de bitirip Kurban Bayramı’ndan önce açacağız. Bölgemizi yeniden hayvancılığın merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Çünkü buradaki hayvanlar organik olarak besleniyor ve Türkiye genelinde talep görüyor” dedi.
    Tarihi Cuma Pazarındaki esnaf da gelen talep üzerine bundan sonra sadece cuma günleri değil haftanın 5 günü hizmet vereceklerini kaydederek, “Buradaki esnaf, kavurma ve güveç geleneğini babalarından dedelerinden yeni nesillere aktarıyor. Burası dualı bir pazar. Burada yenilen etin lezzeti unutulmuyor. Türkiye’nin her yerinden müşterilerimiz geliyor” dediler.

    Öte yandan, Cuma Pazarında 100 yıllık toprak kaplarda güveç yemeklerinin yanısıra, kavurma ve döner satışı yapılıyor.
    Yenilenen yüzüyle hizmete alınan Tahıl Hanı dualarla faaliyete açıldı.

  • Tarihi kapalı çarşı esnafına ziyaret

    Tarihi kapalı çarşı esnafına ziyaret

    Kentin muhtelif yerlerinde sık sık esnaflarla bir araya gelerek talep ve önerilerini bizzat dinleyen Başkan Büyükkılıç, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile birlikte, İstanbul Kapalı Çarşı’dan sonra en büyüğü olarak kabul edilen Kayseri Kapalı Çarşı’da faaliyet gösteren esnafla bir araya geldi.

    Başkan Büyükkılıç ve Bakan Akar, Kapalı Çarşı esnafı ve çarşıda alışveriş yapan vatandaşların yoğun sevgi ve ilgisiyle karşılaştı. Esnaf ve vatandaşlarla sohbet ederek talep ve önerilerini dinleyen Büyükkılıç, tarihi Kapalı Çarşı’nın geçmişten günümüze Kayseri’nin ticaret merkezi olduğunu belirtti.

    Başkan Büyükkılıç, esnaf dostu bir anlayışla hizmet ettiklerini kaydederek; “Kayseri’miz için ticaret ne kadar önemli ise esnaf kardeşlerimiz de bu şehrin yöneticileri olarak bizler için çok kıymetlidir. Bizlerde gerek çarşılarımızın ihtiyaçları gerek esnaflarımızın talepleri her konuda üzerimize düşeni yapmaya azami gayret gösteriyoruz. Bugün de Kapalı Çarşı esnafımızı ziyaret ederek hasbihal ettik. Her zaman olduğu gibi sıcak ve samimi karşılamalarından dolayı kendilerini teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu.


    Büyükkılıç ve Akar, esnaf ve vatandaşlarla hatıra fotoğrafı da çektirerek, çarşı esnafına hayırlı ve bereketli işler temennisinde bulundu.

  • Gram altın rekorunu tazeledi

    Gram altın rekorunu tazeledi

    ABD’deki banka iflaslarının psikolojik etkisi piyasada devam ediyor. Küresel piyasada ons altının 2 bin doların üzerini görmesi iç piyasada gram altına yükseliş olarak yansıdı. Ons altındaki artışa dolar kurundaki hareketlilik de eklenince gram altın 1260 liraya ulaşarak tarihi zirvesini yeniledi.

    İç piyasada gram altın 1260 lira olurken çeyrek altın 2 bin 115 liradan, yarım altın 4 bin 220 liradan, tam altın 8 bin 440 liradan ve Cumhuriyet altını 8 bin 640 liradan satılıyor.

    Küresel piyasalarda altın fiyatları Fed’in faiz kararlarının etkisiyle sert hareketler sergiliyor. Fed bu yılın üçüncü faiz kararını 3 Mayıs’ta duyuracak.

  • Tarihi Kilise Kütüphaneye çevriliyor

    Tarihi Kilise Kütüphaneye çevriliyor

    161 yıl önce inşa edilen tarihi yapıyı Niğde’ye büyük bir kütüphane olarak kazandırmak için kolları sıvadıklarını belirten Belediye Başkanı Emrah Özdemir, ”Çok önemsediğimiz kale projemizin de alanının içerisindeyiz şu an. Kale Koruma ve Yenileme projesindeki alanımızdayız. Buradaki Rum kilisemizde bu projemizin parçasıydı aslında bir parçasıydı. Kale projemiz devam ediyor. Herhangi bir sekteye uğramadı. İnşallah bir ay içerisinde de ihaleye çıkmayı ümit ediyoruz. Bu şekilde görüşmelerimiz var. Allah’tan bir mani olmaz ise ilk etabı bir ay içerisinde ihaleye çıkacak.

    Aslında kilisemizde bu etaplardan bir tanesiydi. Kilisemizin de önemi şu şekilde. Burası yaklaşık yüz altmış yıllık bir bina. Aslında bir bina sayılabilir. Yahya Peygamber kilisesi ama halkımız arasında Rum kilisesi olarak tabir edilen hemen Sungur Bey Camimizin. Yanında işte perşembe pazarı alanımızdaki kilise yıllardır maalesef atıl bir durumda bekliyordu. Binamızda sağlam ve ayakta olduğu halde. Bu güzel binayı biz hemen hemşerilerimizin kullanımına kazandırmak istedik” dedi.

    ‘‘Şehrin en büyük ihtiyacı kütüphaneydi”

    Niğde’de 28 bin kadar üniversite öğrencisi olduğunu ve on binlerce de il milli eğitime bağlı öğrencilerin olduğunu ifade eden Başkan Özdemir, ‘‘Bu kadar üniversite olan ve bu kadar öğrenci olan şehirde maalesef çok yetersizdi kütüphaneler. İşte kültür merkezimizin asma katında bir tane küçük kütüphanemiz vardı bugüne. Biz de Niğde Belediyesi olarak bu işe el attık. Ben başta turizm ve kültür bakanımıza çok teşekkür ediyorum buradan. Yine kütüphaneler genel müdürlüğümüze çok teşekkür ediyorum. Niğde Belediyesi ve Kültür Bakanlığımız çok güzel bir işbirliğiyle ilimize en kısa zamanda daha doğrusu şöyle söyleyeyim. Bir yıl içerisinde 5 adet kütüphane kazandıracağız.

    İşte bu kilisemizde Rum kilisesi Yahya Peygamber kilisesi de bu kütüphanelerinden bir tanesi. Hatta en büyüğü diyebiliriz. Burası şu an ihalesi gerçekleştirildi. Yaklaşık yedi buçuk milyon liralık bir ihaleyle restorasyon çalışmaları devam. Hemen bu mayıs ayında bitmesi planlanıyor. On beş Mayıs gibi bitmesi planlanıyor. Restorasyonu bittikten sonra da tefrişat ihaleleri yapılacak. Ha tahminen söyleyeyim. Öyle 20 milyon liraları bulacak bir rakamı çok güzel bir kütüphaneyi şehrimize kazandırmış olacağız. Neredeyse şehrimizin de ana kütüphanesi olacak düzeyde bir kütüphaneyi yapıyoruz. Ama biliyorsunuz sadece burada değil.

    Daha geçtiğimiz hafta açılışını yaptığımız Yukarı Kayabaşı Mahallesi’nde de bizim belediyenin çalışma ofisi olarak kullandığımız yerde de ilk kütüphanemizi belediyeye ait olan iki kütüphaneyi de açmış bulunduk. Yani Kültür Bakanlığıyla birlikte. Ortak bir proje olarak hazırladığımız ama belediyeye ait olan bir kütüphanemizi de açmıştık. İnşallah hızlı bir şekilde gene Niğde Belediyesi’nin önündeki diğer kütüphanemiz tam Ömer Halisdemir Meydanı’nda olan ve yirmi dört saat aşmayı taahhüt ettiğimiz bir kütüphanemizin de inşallah inşaat işlerini bitirip onu da gençlerimizin kullanımına sunmak istiyoruz” dedi.

    ‘‘İlhanlı mahallesine kütüphane kuruluyor”

    Hüdavent Kültür Merkezi’ne gelen çocuklar için, bebek ve çocuk kütüphanesi de geleceğini vurgulayan Başkan Emrah Özdemir, “Yakın bir zamanda temelini atacağımız İlhanlı Mahallesi’ne de gene büyük bir kütüphaneyi şehrimize. Kazandırmış olacağız. Ama tabii ki burası çok önemli bir alan. Tarihi bir alan. Böyle atıl duran, böyle özel binaları da bugüne kazandırıyoruz. Gelecek nesillere de aktarıyoruz. Başkanım içinde de duvar resim bir fresk var Hazreti İsa’nın. Biraz da ondan. Burada çalışmalar devam ediyor ve çalışmalar devam ettikçe bu fresklerin sayısı da artıyor. Daha geçmiş dönemlere ait yani üzeri kapatılmış olan resimler de bulunuyor. Onlar da yani tarihte aslında gün yüzüne çıkmış oluyor.

    Burada sadece kütüphane olarak görmeyeceğiz. Böylesine bir binayı böylesine bir eseri de hem gençlerimize hem de ilimizin turizmine edasında kazandırmış olacağız. Çok daha geçmiş dönemlere ait bu kütüphane daha doğrusu kilise ilk yapılırken yapılan resimler var. Üstü sonradan kapatılmış. Ortaya çıkıyor. Çok detaylı bir çalışma yapılıyor gerçekten. Burada onlarca çalışan uzman arkadaşımız da içeride. İnşallah çok şık bir zerre aslında Meryem Ana Kilisesi, Kayseri’de var. Onun kadar, en az onun kadar. Belki ondan daha şık bir kütüphane. Niğde’mize böylesine değerli bir binada kazandırmış olacağız. Bu binaya da gelecek nesillere de aktarmış olacağız” şeklinde konuştu.

  • 200 yıllık evden bir mahalle çıktı

    200 yıllık evden bir mahalle çıktı

    Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Şenoba beldesinde bulunan 200 yıllık tarihi taş ev kireçten yapılmasına rağmen hala dimdik ayakta. 150’ye yakın aile ferdine ev olan tarihi yapı şimdide ahır olarak kullanılıyor. İki katlı ve değişik pencere ve kapılarıyla ilgi çeken yapıya mahalleli gözü gibi bakıyor.

    Eskiden Hilal köyünden Şenoba’ya taşınan 3 kardeşin burada kireç ve taşlardan inşa ettiği iki katlı ev babadan çocuklarına geçti. Beraber yaşayan ailedeki fertler evlenince ayrılıp başka evlere çıkmasına rağmen hala ev dimdik ayakta. Şenoba beldesinde bulunan ev görenleri hayretler içinde bırakıyor.

    67 yaşındaki Halil Bulut isimli bir vatandaş yıllardır taş eve gözü gibi baktıklarını söyledi. Bulut, “Tarihi eser gibi ev 200 yıldan fazladır ayakta duruyor. Hilal’de yaşayan bir aile buraya taşınmıştı. Burada bir ev yapmış o günden sonra 150 aile ferdine ev oldu. Bunu gördükçe çok etkilendim. Her gün gelip bakıyorum’’ dedi.

  • 600 yıllık camide Osmanlı kültürü hala yaşatılıyor

    600 yıllık camide Osmanlı kültürü hala yaşatılıyor

    Bursa’nın Osmangazi ilçesi Muradiye Mahallesi’nde bulunan II. Murad Camii duvarındaki sadaka taşı, günümüzde hala kullanılmaya devam ediyor. Sultan II. Murad tarafından 1425 yılında yapılan camideki detaylar, Osmanlı kültürünü ve toplum ahlakını gözler önüne seriyor. Bilinen sadaka taşlarının aksine II. Murad Camii’nin duvarında yatay bir şekilde bulunan sadaka taşı tarihçiler arasında pek çok kez tartışmalara neden olurken, birçok tarihçi 1855 Bursa depreminde zarar gören caminin restorasyonunda taşın duvara yatay bir biçimde yerleştirildiğini düşünüyor.

    Peygamber Efendimizin “Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli” Hadis-i Şerif’ini günlük yaşantıya uyarlayan bu kültürün ilk örnekleri Selçuklu dönemine kadar uzanıyor. Yardımda bulunmak isteyen hayırseverler sadaka taşına istedikleri miktarda parayı bırakıyor, ihtiyaç sahipleri de ihtiyacı kadar alıyor. Böylelikle yardım eden kişi yardım ettiği kişiyi görmeden iyiliğini yapmış oluyor.

    Daha önce dikey biçimde cami önünde bulunduğu tahmin edilen sadaka taşının, 1855 yılındaki Bursa’da yaşanılan yıkıcı deprem sonrası zarar gören II. Murad Camii’nin restorasyon çalışmalarında duvara yatay biçimde yerleştirilmiş olabileceğini söyleyen Cami İmamı Muhammed Lütfi Taşçı, “Bu bir sadaka taşıdır ama tarihçiler arasında genellikle sadaka taşının dikey olması gerektiği söylenir. Bizim camimizin köşesinde yatay olarak bulunuyor.

    İlk yapıldığında dikey miydi yoksa şu anki gibi yatay mıydı bilinmiyor. 1855 yılında Bursa’da çok büyük bir deprem meydana geliyor hatta buna Bursalılar küçük kıymet diyor. Ulu Cami’nin kubbesi zarar görüyor, bizim camimizin de mihrap bölümü ve birkaç duvarı zarar görüyor. Dikey olan sadaka taşımız bir ihtimale göre belki yetkililer tarafından yatay olarak konulmuş olabilir diye tarihçiler üzerinde duruyorlar” şeklinde konuştu.

    600 yıllık hikâye hala devam ediyor

    Sadaka taşının Osmanlı kültürü ve İslam ahlakı açısından çok değerli olduğunu ve değerli bir manevi miras olduğunu ifade eden Taşçı, “Sadaka taşının anlamı çok önemli. Selçuklu dönemine dayananın bu yardım şekli ne anlatmak istiyor? Bu bir yardımlaşma şekli. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ‘Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi daha eftaldır’ Hadis-i Şerif’i adeta hayata geçiriyor. Zenginler gecenin bir vakti ne kadar sadaka vermek istiyorlarsa bu sadaka taşına bırakıyor. En can alıcı kısmı şu ki, ihtiyaç sahibi olanlar da ihtiyaçları kadar alıyorlar. Bu çok etkileyici bir harekettir ve İslami bir duruştur. Burada yine dikkatimizi çeken bir şey var, zenginde kibir yok, fakirde eziklik yok. Bu Türk milletinin inceliklerinden ve hassasiyetlerinden bir tanesi. Bursa Muradiye Camisi’nin duvarında adeta bize 600 yıllık bir hikâyeyi hayatımıza geçiriyor” dedi.

     

  • Tarihi Osmanlı Köyü’ne devasa mesire alanı

    Tarihi Osmanlı Köyü’ne devasa mesire alanı

    Yıldırım’a 4 yılda 24 yeni park yapan, 34 parkı ise yenileyen, Balaban Mesire Alanı’nı ve Büyükşehir Belediyesi eliyle Vakıf Bera Kent Parkı ilçeye kazandıran Yıldırım Belediyesi, Cumalıkızık Mesire Alanı’nı hizmete açmak için çalışmalarını aralıksız yürütüyor. Tarihi Cumalıkızık Köyü’ne değer katacak ve bölgenin önemli bir ihtiyacına cevap verecek projenin 80 bin metrekaresi yeşil alandan oluşurken 20 bin metrekaresinde yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, büfe ve mescit yer alıyor.

    Yıldırımlıların yaşam kalitelerini yükseltecek projeleri hayata geçirdiklerini ifade eden Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Vatandaşlarımızın rahat nefes alabilecekleri, çocuklarımızın huzur ve güven içinde oyun oynayabilecekleri park, bahçe ve mesire alanlarımızın sayısını artırıyoruz. Bu anlamda Cumalıkızık Mesire Alanı bizim önem verdiğimiz, Bursa’ya değer katacak projelerimizden bir tanesi.

    Çalışmaların tüm hızıyla devam ettiği Cumalıkızık Mesire Alanı tamamlandığında Yıldırım’a yeni yeşil alanlarla birlikte değerli bir sosyal yaşam alanı da kazandırmış olacağız. Yıldırım’ın yeşil kimliğine katkı yapacak, vatandaşlarımızın yaşam kalitesini yükseltecek ve bizleri geleceğin Yıldırım’ına bir adım daha yaklaştıracak olan projenin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Tarihi su kemerini tahrip etmişler

    Tarihi su kemerini tahrip etmişler

    Türkiye’de uzun mesafeden su taşıyan sistemlerin en iyi örneklerinden biri olan Efes suyollarının Kuşadası sınırları içinde kalan Didar Su Kemeri’nde, kimliği belirsiz kişiler tarafından tahribat yapıldığı ortaya çıktı. M.S. 1’inci yüzyılda inşa edildiği bilinen tarihi kemer, Bahçecik Boğazı’nın doğasının en güzel olduğu yerlerden birinde yer alıyor.


    Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Başkanı Bahattin Sürücü, gerçekleştirilen tahribata dikkat çekerek, “Akdeniz Bitki Örtüsü’nün en güzel bitki örneklerinin görüldüğü maki topluluklarının içinde yer alan Didar Su Kemeri’ne kadar tüm bitki örtüsü tahrip edilerek yeni bir yol açılmış. Açılan yol tarihi kemerin yanında durmuş. Muhtemelen karşı tarafa geçmek isteyenlerin kemerin taşlarına büyük zarar vermiş.

    Birinci derece arkeolojik olan Didar Su Kemeri’nin tarihi bir değeri olup, Kuşadası’nın en önemli kültürel miraslarından birisidir. Yaklaşık 2 bin yıl önce inşa edildiği bilinen kemerin günümüze kadar ulaşıp, kim olduğunu bilmediğimiz kişiler tarafından tahrip edilmesine çok üzüldük. Bu alanda hem doğa hem de tarih yara almış durumda. Bu tahribatı yapan kişiler ya da kurumlar, tarihi su kemerinin bölgesinde yapılan çalışmalar için mutlaka Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan izin almaları gerekir. Bir an önce bu tahribatları yapanların bulanacağını umuyoruz” dedi.

  • Tarihi konakta bir ilk

    Tarihi konakta bir ilk

    Bolu’da 150 yıllık tarihi Madanlar Konağı bir ilke imza attı. Buram buram tarih kokan ilçenin eski yapıları arasında yer alan konağın işletmecileri, ücretsiz dil eğitimi başlattı. Hızırfakı Mahallesi’nde bulunan Madanlar Konağı’nda çocuklara yönelik ücretsiz İngilizce eğitimi verildi.

    Konağın işletmecileri tarafından duyurulan yabancı dil eğitimine Mudurnulu aileler ilgi gösterdi. Resim ve oyunlarla desteklenen İngilizce eğitiminde minikler keyifli anlar yaşadı.


    “Ticari anlamda değil ilçeye de katkımız olsun istiyoruz”

    Madanlar Konağı’nda sosyal etkinliklere önem verdiklerini ifade eden işletmeci Ege Yıldırım, “Konağımızda sosyal etkinliklere önem veriyoruz. Ticari anlamda değil ilçeye de katkımız olsun istiyoruz. İngilizce öğrenmek çok beceri isteyen bir dildir. Mudurnu’daki insanları geliştirmek turistik amaçlı da olabilir. İleride herkesin okul ve hayat başarısı da önemli bir katkı sağlar bugün sadece bir tanıtım etkinliği yaptık” dedi.
    Kursa yabancı dil öğrenmeye gelen Kuzey Ece Öner, “İngilizceyi çok seviyorum. Burada arkadaşlarımla İngilizce ders işledik. Resim yaptık, kartopu oynadık” diye konuştu.


    “Oyunlu İngilizce dersi yaptık”

    Çocukların İngilizce öğrenmesine katkı sağlayan Handan Salta, “İstanbul Üniversitesi’nde okutmanlık yaptım. İngilizce okutmanlığı ama aynı zamanda Drama Derneği’nden de bütün aşamaları aldım. Hem çocuklar için hem yetişkinler için burada ayrı atölye yapmayı düşündük ama katılan fazla olmadığı için yetişkinlerden gelenleri de çocuklar atölyesine aldık. Hep birlikte oyunlu İngilizce dersi yaptık” ifadelerini kullandı.

     

  • 150 yıllık sığınak yok oluyor

    150 yıllık sığınak yok oluyor

    Kars Kalesi arkasında bulunan ve uzun yıllar askeriyenin himayesinde bulunan tarihi binalar, askeriyenin bölgeden çekilmesinin ardından tek tek yıkılarak, yok oldu. Günümüze kadar ayakta kalmayı başaran tarihi binalar ise ilgisizlik ve bakımsızlıktan dolayı yıkılmaya yüz tutarken, bazıları ise hayvan barınağı olarak kullanılıyor.


    Dereiçi bölgesinde bulunan ve adeta dağın içerisine gömülü bir şekilde yapılan 150 yıllık tarihi sığınağın merdiven ve kapıları sökülmüş vaziyette bulunuyor.


    Kars’ta tarihi binalara gerekli önemin verilmediğini ifade eden vatandaşlar, tarihi sığınaktan da yetkililerin bilgisinin olmadığını belirttiler.
    Tarihi yapılan her geçen gün kaybolduğuna dikkat çeken vatandaşlar, “Başta tabyalar olmak üzere birçok tarihi değer gözler önünde yok oluyor. 150-200 yıllık tarihi binalar turizme kazandırılmayı beklerken, ya hayvan barınağı oluyor, yada kimliği belirsiz kişilerce define bulmak için tarumar ediliyor. Yetkililer biran evvel bu yapıları koruma altına almalıdır. Yoksa bu yapılar yıkılarak kaybolacak” dediler.