Etiket: Tarım

  • Mustafakemalpaşa tarımda yeni kapı daha araladı

    Mustafakemalpaşa tarımda yeni kapı daha araladı

    Kayın ve söğüt ağaçlarının şifasıyla organik tarımın ilk meyvelerini alan Mustafakemalpaşa’nın Kestelek Mahallesi sakinleri doğru tarım sayesinde yeni kazançlar sağlayabileceklerini söyledi. Mustafakemalpaşa Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü, Kestelek Mahallesi’ne göndermiş olduğu mantar miselleri sayesinde orman köylerinde yaşayan vatandaşlara katma değeri yüksek ürünler sunarak çiftçileri kaliteli ve doğru tarıma yönlendiriyor.
    Geçtiğimiz Aralık ayında mantar misellerini kütüklerle buluşturan Kestelek Mahalle Muhtarı Kemal Doğru, oluşan ilk mantarları Başkan Kanar’a ulaştırdı. Muhtar Kemal Doğru, “Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Kanar sayesinde doğru tarım ile kazanç sağlıyoruz. Kestelek Mahalle halkı olarak 45 hane kendi mutfağımıza girecek kadar mantar üretimini yapıyoruz. İnşallah mantarlarımızı dünya mutfağına ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi.
    Yerel tarımın ve sürdürülebilir üretimin önemine vurgu yapan Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Kanar, “Doğru tarım ile yeni kazanç kapılarını aralayan projeleri hayata kazandırmaya devam ediyoruz. Mustafakemalpaşa Belediyesi Tarımsal İşler Müdürlüğü ile birlikte Kestelek Mahallemize Aromatik Bitkiler ve Mantar Yetiştiriciliği sertifika eğitimi verip ardından, mantar miseli desteği sağlamıştık. Bugün ilk meyvelerini aldık diyebiliriz. Doğru tarım bilgileri ile hem üreticilerimizi bilgilendiriyor, hem de domatese bibere alternatif ürünler sunarak, yeni kazanç kapılarını aralıyoruz. Sünlük Mahallemizin ayı ve sarıkız mantarı gibi Kestelek Mahallemizin mantarlarını da dünya mutfağına göndermeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
  • Tarımsal girdi fiyat endeksi arttı

    Tarımsal girdi fiyat endeksi arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı Temmuz ayı Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) verisini açıkladı. Buna göre, Tarım-GFE’de, 2023 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 6,56, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 21,29, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,32 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 69,23 artış gerçekleşti.

    Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 5,71, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 11,90 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 29,17, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 76,25 artış gerçekleşti.

    Yıllık Tarım-GFE’ye göre 4 alt grup daha düşük, 7 alt grup daha yüksek değişim gösterdi

    Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın az olduğu alt gruplar yüzde 2,26 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve yüzde 13,20 ile enerji ve yağlar oldu. Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 95,89 ile veteriner harcamaları ve yüzde 89,23 ile diğer mal ve hizmetler oldu.

    Aylık Tarım-GFE’ye göre 4 alt grup daha düşük, 7 alt grup daha yüksek değişim gösterdi

    Bir önceki aya artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 1,65 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 2,28 ile tohum ve dikim materyali oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 23,76 ile enerji ve yağlar ve yüzde 18,80 ile veteriner harcamaları oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,38 ile hayvan yemi oldu.

  • “Elektrik alacağımız günler yaklaşıyor”

    “Elektrik alacağımız günler yaklaşıyor”

    Bakan Yumaklı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 275 metre ile Türkiye’nin 1’inci, dünyanın ise 5’inci yüksek barajı olan Yusufeli Barajı’nda ve HES’te elektrik enerjisi üretimi için ıslak testler çerçevesindeki ilk türbin döndürme işlemini başlattıklarını bildirdi.
    Mühendislerin test denemelerini titizlikle takip ettiğini hatırlatan Yumaklı, “Dünyanın 5’inci en yüksek barajından elektrik alacağımız günler yaklaşıyor” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan, 2,1 milyar metreküp su depolayacak Yusufeli Barajı ve HES’in devreye alınmasıyla birlikte Türkiye’nin hidroelektrik enerji üretim kapasitesi yüzde 2 oranında artacak. 2 buçuk milyon kişinin enerji ihtiyacının karşılanacağı barajda, 15 Eylül itibarıyla su seviyesi 699,12 kotuna, su yüksekliği 195,62 metreye ve depolanan su miktarı ise 1 milyar 697 milyon metreküpe ulaştı

  • Tarım ürünleri üretici fiyatı arttı

    Tarım ürünleri üretici fiyatı arttı

    TÜİK, ağustos ayı tarım ürünleri üretici fiyat endeksini bugün yayınladı. Buna göre Tarım-ÜFE’de, bir önceki aya göre yüzde 3,83, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 40,31, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,35 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 97,21 artış gerçekleşti.

    Sektörlerde bir önceki aya göre balık ve diğer balıkçılık ürünlerinin fiyatlarında yüzde 0,30 azalış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 0,20 artış ve tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 4,03 artış meydana geldi. Ana gruplarda bir önceki aya göre tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 2,16 artış, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 3,39 artış ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 9,17 artış oldu.

    LİFLİ BİTKİLERDE AYLIK YÜZDE 1,99 FİYAT ARTIŞI OLDU

    Bir önceki aya göre fiyat azalışının yüksek olduğu alt gruplar yüzde 16,12 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler ve yüzde 1,99 ile lifli bitkiler oldu. Aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 13,87 ile tropikal ve subtropikal meyveler ve yüzde 9,55 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler oldu.

    SEBZE VE KAVUN-KARPUZ FİYATLARI YILLIK YÜZDE 146,04 ARTTI

    Yıllık fiyat artışının düşük olduğu alt gruplar sırasıyla yüzde 8,84 ile lifli bitkiler ve yüzde 22,32 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Buna karşılık yıllık fiyat artışının yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla yüzde 146,04 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 131,93 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler oldu.

  • Tarım arazilerindeki kaçak yapılar yıkılıyor

    Tarım arazilerindeki kaçak yapılar yıkılıyor

    Bir taraftan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’yı depreme karşı dirençli kent haline getirmeye çalışan Büyükşehir Belediyesi, diğer taraftan kaçak yapılaşma ile de etkin mücadele sürdürüyor. İlgili yasa gereği kaçak yapı ve metruk binalarla ilgili yaptırım yetkisi ilçe belediyelerinde bulunurken, son beş yıl içerisinde, Büyükşehir Belediyesi tarafından il genelinde tespit edilen 1600 kaçak ve ruhsatsız yapı, yasal işlemlerin yapılması için yetkili ilçe belediyelerine bildirildi. Yıkımların zaman kaybetmeden yapılabilmesi için talepte bulunan ilçe belediyelerine araç ve ekipman desteği de sağlayan Büyükşehir Belediyesi, bugüne kadar yaklaşık 350 adet kaçak yapı yıkımına iş makinesi ve ekipman desteği sağladı.

    Kaçak yapılaşmanın önüne geçmek amacıyla 5 kontrol ekibi ile havadan ve karadan denetimlerini kesintisiz sürdüren Büyükşehir Belediyesi tarafından, Nilüfer ilçesinin nitelikli tarım arazileri arasında yer alan Yaylacık, Tahtalı, Ürünlü ve Alaattinbey Mahallelerinde kaçak olarak yapılan yaklaşık 120 fabrika binası tespit edildi. Söz konusu yapılarla ilgili olarak ilçe belediyesi tarafından yıkım kararı alınmasına rağmen, yasal sürede yıkımların yapılmaması nedeniyle Büyükşehir Belediyesi devreye girdi. Kaçak binaların yıkımına Ürünlü Mahallesi’nde nitelikli tarım alanı üzerine kurulan fabrika binaları ile başlandı.

    Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer ilçelerinde tespit edilen tüm kaçak binalar ortadan kaldırılana kadar yıkımların süreceği belirtildi.

  • “Tarımın modası hiçbir zaman geçmeyecek”

    “Tarımın modası hiçbir zaman geçmeyecek”

    Tarım ve Orman Bakanlığının ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında “2023 Yılı Tarımsal Üretici Temsilcileri İstişare Toplantısı” düzenlendi. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ndeki toplantıya Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da katıldı. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin üç yıllık politikalarını içerecek Orta Vadeli Program çerçevesinde tarım sektörünün fikir ve önceliklerine büyük önem verildiğini ifade etti.

    Buna benzer istişare sürecinin iş ve finans dünyasının yanı sıra çalışan kesimleri temsil eden sendikalarla gerçekleştiğini hatırlatan Yılmaz, “Gerek kamu, gerek işçi sendikalarıyla. Politika yapım sürecinde ilgili taraflarla istişare içinde olarak hem paydaşların sahiplenmesini hem de politikalarımızın niteliğinin artmasını sağlamış oluyoruz. Böylece eylül ayında kamuoyuyla paylaşacağımız Orta Vadeli Program, ekim ayında yine Meclisimize arz edeceğimiz 12. Kalkınma Planı ve akabinde 2024 yılına ilişkin hazırlayacağımız merkezi yönetim bütçe süreçlerine tüm ilgililerin öneri ve beklentileri katılımcı bir şekilde yansımış olacaktır” ifadelerini kullandı.

    Toplantıda konuşulan konular hakkında bilgi veren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Sözlü ifadelerinin yanı sıra bizlere çeşitli yazılı dokümanlar, raporlar da sundular. Bütün bunları tabii detaylarıyla burada aktarmak mümkün değil. Ana hatlarıyla belli başlıklar üzerinde duracağım. Birincisi herkesin üzerinde uzlaştığı konu. Her alanda olduğu gibi tarım alanında da belirsizlikleri azaltmamız, öngörülebilirliği arttırmamız gerekiyor. Zaten Orta Vadeli Program’ın amacı da bu. Ekonominin temeli öngörülebilirliğe dayanıyor. Belirsizlik azaltmaya dayanıyoruz. Bunun siyasi boyutu var, teknik boyutu var. Siyasi belirsizlikler mayıs ayında yapılan seçimlerle ortadan kalktı. Çok şükür ülkemiz uzun bir süre siyasi istikrar ve güven ortamı içinde yoluna devam edecek. Dolayısıyla siyasi taraftaki mesele çözülmüş durumda.

    Bize düşen şimdi Orta Vadeli Program ve diğer dokümanlarla teknik anlamdaki belirsizlikleri de ortadan kaldırıp ülkemizde öngörülebilirliği güçlendirme, belirsizlikleri azaltmak. Belirsizlikleri ne kadar azaltırsak ekonomik aktörler o derece rahat bir ortamda çalışma imkanı bulmuş olacaklar. Bu çerçevede tarım sektöründeki belirsizlikleri azaltma, öngörülebilirliği arttırma üzerinde geniş olarak durduğumuz bir alan. Yine tarım sektörünün stratejik bir konu olduğu, milli güvenliğimizi ilgilendirdiği, özellikle son dönemlerde yaşanan süreçlerle bu niteliğinin daha belirgin hale geldiğini hep birlikte ifade ediyoruz. Bir taraftan bulaşıcı hastalıklar, Covid gibi diğer taraftan küresel düzeyde yaşanan iklim değişikliği, küresel ısınma gibi meseleler, bir diğer taraftan jeopolitik gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı gibi çatışmalar. Bütün bunlar tarım sektörünün, gıda alanının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gösterdi.”

    “Tarım hiçbir zaman modası geçmeyecek bir sektördür”

    Tarımın hiçbir zaman modası geçmeyecek bir sektör olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Geçmişte kalkınma anlayışında bu bir miktar ihmal edilmiş. Bizim tarihimize baktığımız zaman sanki modernleşince, gelişince tarım sektörü eski önemini taşımayacak gibi bir anlayış olmuş. Bizim kalkınma tarihimizde ama geldiğimiz noktada aslında tarımın en kritik alanlardan biri tarihte de sanayi devriminden önce tarım devrimi yapıldığını, birçok ülkede tarım üzerine sanayi devriminin inşa edildiğini görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla tarımdaki gelişmeler genel kalkınmamız açısından, makro istikrarımız açısından da son derece önemli. Covid döneminde özellikle gıda milliyetçiliğinin hangi boyutlara ulaştığını görmüş olduk.

    Parası olduğu halde bazı ülkeler gıdaya erişimde sıkıntılar yaşadılar. Dolayısıyla bütün bunlardan geleceğe dönük olarak dersler çıkarılması gerekiyor. Yine son dönemlerde makro ekonomide yaşadığımız, enflasyonda yaşadığımız hareketlilikte gıdanın son derece önemli bir unsur olduğunu özellikle de imkanı kısıtlı kesimlerin harcamaları için de gıdanın payının daha yüksek olduğu dikkate alındığında hem makro istikrarı açısından hem gelir dağılımı bakımından, sosyal adalet bakımından gıdanın tarımın yine çok kıymetli bir alan olduğunu ifade etmek isterim” şeklinde konuştu.

    Toplantıya katılan tarım sektörünün üzerinde durduğu ortak noktalar hakkında konuşan Yılmaz, “Birinci başlığımız aslında planlı üretim. Bütün bu hususları daha etkili bir şekilde sürdürebilmek için planlı üretim yapılması gerekiyor. Yerli üretimin her alanda geliştirilmesi gerekiyor. Burada da en kıymetli ifadelerden biri sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirlik bugünkü nesil ile gelecek nesil arasındaki adalet açısından da çok kıymetli. Sosyal adalet dediğimiz hadise bir taraftan bugünkü nesil içindeki adaleti ifade ediyor. Bir taraftan da bugünkü nesille de gelecek nesiller arasındaki adaleti gerektiriyor. Dolayısıyla sürdürülebilir bir tarımsal üretim son derece kıymetli ve herkesin üzerinde durduğu bir konu. Bu da uzun vadeli bakış açılarını gerektiriyor.

    Kısa vadedeki hadiselerin ötesine giderek tam da bizim bugünün üzerinde durduğumuz daha uzun vadeli bir bakışı gerektiriyor. Bu anlamda sürdürülebilir bir yapıyı sağlamada girdi maliyetlerinden fiyat dengelerine, sözleşmeli üretime varıncaya kadar birçok konunun tartışıldığını ifade edebilirim.

    Yine burada bakanlığımızın, bakanımızın beş kavramla özetlediği sürdürülebilirlik, verimlilik, kayıtlılık, kalite ve sektöre yatırım başlıklarının son derece kıymetli başlıklar olduğunu tekrar ifade etmek isterim. Hastalıklar konusu yine burada tartışıldı. İnsan sağlığı, bitki sağlığı ve hayvan sağlığının aslında birbirleriyle bir bütünlük arz ettiğini, aralarında bir etkileşim olduğunu arkadaşlarımız gayet güzel anlattılar. Sağlıklı beslenemeyen insanların sağlıklı olması beklenemez. Hayvan, bitki sağlığı ve insan sağlığı birbiriyle ilişkili. Bu çerçevede yapılması gerekenler arasında aşı ve ilaç konuları yine gündemimize geldi. İlaç konusunda ülkemizin artık belli bir yere geldiğini, kendine yeter halde olduğunu, daha fazla ARGE’ye ruhsat gibi çalışmalarla ihracatla güçlenmesi gerektiği üzerinde duruldu.

    Bir taraftan da aşı konusunda kendi aşılarımızı üretme meselesi tartışıldı. Burada Sayın Bakanımızın yaptığı planlamalarla ilgili hedefleriyle ilgili bilgilendirmesi çok kıymetliydi gerçekten. Kanatlılar başta olmak üzere belli alanlarda kendi aşılarımızı geliştirme noktasında Tarım Bakanlığımız ve strateji bütçe başkanlığının birlikte bir çalışma yapma iradesi ifade edildi sektörün beklentisine dönük. Bu anlamda önemli bir inisiyatifin önümüzdeki günlerde ortaya konacağını ifade edebiliriz” ifadelerine yer verdi.

    Her alanda olduğu gibi tarım alanında da araştırma geliştirmenin son derece önemli olduğunu, teknoloji ve bunun takibinin son derece önemli olduğunu bu vesileyle bir kez daha gördüklerini söyleyen Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Diğer taraftan kayıt dışılıkla mücadele konusu, istihdam başta olmak üzere, tarımdaki istihdamın kayıtlı bir şekilde yapılması başta olmak üzere kayıt dışılıkla mücadele ve tarımsal istatistiklerimizin kalitesini arttırma yine tarımdan envanter çalışmaları gerçekleştirme konuları gündemimizi yine işgal etti. Bu çerçevede ölçemediğimiz şeyi yönetemeyiz anlayışının altının çizilmesi gerekiyor. Tarım alanında mutlaka çok şeyler yapıldı. Geçmişe baktığınızda son yirmi yılda istatistik alanında gerçekten çok önemli çalışmalar yapıldı. Kalkınma bakanıyken istatistik kurumu bana bağlıydı. Orada Tarım Bakanlığımızla protokol yapacağız, çalışmalar yaptık. Ama geldiğimiz noktada daha ileri adımlar atmamız gerekiyor. Çok daha üst düzeyde istatistikler üretmemiz gerekiyor.

    Bu konunun da altı burada çizildi. Sahte ürünlerle mücadele, gıda güvenliği, denetimlerin çok daha güçlü hale gelmesi yine bir başlık olarak ön plana çıkıyor. Bu konularda sektörle kamunun iş birliği içinde yanlış yapanlara karşı halkın sağlığını tehdit edenlere karşı ve daha yüksek maliyetlerle bu işlerin rekabeti de bozarak yürütülmesine engel olmamız gerekiyor. Burada da sahte ürünlerle mücadele, gıda güvenliği, denetim boyutu vurgulandı.

    Bunlar yapılırken bir taraftan da bilgi kirliliğine de yol açmadan yapılması hususu önemli. Bu anlamda medyayla sektörün etkileşimi, işbirliği de kıymetli bir alan, bazen yetkinliği olmayan insanların halkı da tedirgin edecek şekilde, sağlıklı bilgilere dayanmadan bu anlamda yaptığı açıklamalar yerine bilimsel kurulların yetkin insanların bu alanda söz söylemesinin kamu düzeni açısından, halk sağlığı açısından önemi üzerinde de dururdu. Aslında aynı şey finans piyasalarında da yaşanıyor. Zaman zaman bakıyorsunuz hiçbir temeli olmayan işte ben bir kaynak belirtmeden, delillendirmeden ortaya konan ifadelerle istikrarsızlık oluşturmaya çalışan çevreler olduğunu görüyoruz. Finansta, tarımda olsun her alanda dezenformasyonla mücadelede son derece kıymetli. Diğer yandan ölçek konuları yine burada ele alınan çok önemli konular. Burada bir taraftan tarımsal ölçekleri yükseltmemiz, verimlilik açısından, rekabet gücü açısından önemli.”

    Aile işletmeciliğini korumanın, desteklemenin altının çizildiğini ifade eden Yılmaz, “Aile işletmecilerinin özellikle küçükbaş konusundaki kıymeti üzerinde de burada duruldu. Yine yöresel ürün kıymeti üzerinde duruldu. Bu anlamda kırsal alanda sosyal desteklerimizle tarımsal desteklerimizin birbirini tamamlayıcı bütünlük arz eden bir şekilde ele alınması son derece önemli.

    Bir diğer husus üzerinde birçok arkadaşımızın durduğu tarımdaki kırsal alandaki nüfusumuzun yaşlanması meselesi. Genç nüfusun bu alana daha fazla girmesi kadınlarımızın tabii bir taraftan daha fazla aktif olması genç nüfus konusunda şunu ifade edebilirim. Kayıtlı sigortalı bir şekilde gençlerimizin eğitimli bir şekilde bu sürece dahil olması tarımdaki kalitenin verimliliğinin artması bakımından da son derece kıymetli. Bu konuda hükümetlerimizin çeşitli politikaları oldu. Önümüzdeki dönemde bunları güçlendirerek devam ettirme noktasında da sektörün beklentisini almış olduk. Burada ben bir noktanın üzerinde durmak istiyorum.

    Özellikle genç istihdamını arttırma noktasında artık kent köy şehir ayrımının ötesinde özellikle şehirlerin çeperlerinde şehirle ulaşım açısından iletişim açısından son derece entegre alanlarda genç nüfusun hem şehir hayatının sosyal ortamını yaşaması hem de tarım sektörü için de girişimci ve üretici olması gayet mümkün. Bunu sağladığımız zaman ben genç nüfusun çok daha güçlü bir şekilde tarımda yerini alacağını düşünüyorum. Bu çerçevede yerel yönetimlerden beklentiler de dile getirildi. Kent tarımı kavramı üzerinde durulan yine bir kavram oldu. Özellikle yakın kırsal dediğimiz şehrin çeperlerini oluşturan bölgelerde kent tarımı yapılması, genç nüfusun tarıma dahil olmasının yanı sıra ulaşım maliyetlerini düşünerek daha düşük karbonla, daha düşük maliyetle insanımızın gıdaya erişimini sağlamada da kıymetli diye ifade etmek isterim” dedi.

    Dünyada ısınmayla birlikte su konusunda sıkıntılı bir dönem yaşandığını belirten Yılmaz, “Çok sayıda destek yerine bunları belli alanlara odaklayarak daha sade, idari olarak da yürütülmesi daha kolay. Çiftçilerimizin de üreticilerimizin de daha kolay kullanabileceği şekilde desteklerin sadeleştirilmesi konusu ifade edildi. Teşvikler verilirken kapasite kullanım oranı düşük. Atıl kapasite olan alanların mutlaka dikkate alınması ve buralara teşvik verilmemesi hususu yine önemli bir konu. Su çok kritik bir unsur. Dünyada da ısınmayla birlikte su konusunda çok daha sıkıntılı bir dönem. Tüm dünyayı bekliyor. Dolayısıyla suyu çok verimli kullanmak durumundayız. Suyun işrafından kaçınmak durumundayız. Yeri geldiğinde su varlığına göre bitki desenini şekillendirmektir Dolayısıyla tarımsal desteklerde de suyun çok önemli bir parametre olarak esas olması gerektiği noktasında genel bir kanaat olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
    Tohum ve tohumculuğun özel olarak altı çizilen bir sektör olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bu halkımızın da hassas olduğu bir konu. Burada geçtiğimiz 20 yılda gerçekten büyük gelişmeler sağlandı. Şu an geldiğimiz noktada net ihracatçı konumdayız. Yüzün üzerinde ülkeye tohum ihraç eden bir ülke konumundayız. Kendi ihtiyacımızın da büyük bir kısmını kendi kaynaklarımızla karşılıyoruz. Ama tabii ki daha atmamız gereken adımlar var. Özellikle sertifikalı tohum ve daha da ileriye taşınmalı ruhsatlandırma konuları, başka konularda çalışmalarla daha da ileriye gidilmeli. İhracatçı konumumuz da daha fazla pekiştirilmeli gibi ifade edebilirim. Birçok ürünle ilgili, etle, sütle ilgili, balıkçılık, bal, kanatlı, bitkisel üretim çok çeşitli teklifler yapıldı. Onların detaylarına müsaadenizle girmek istemiyorum. Ama onları not ettik hepsini. Örgütlenme yine genel bir başlık olarak burada ifade edilebilir” dedi.
    Tarımda depolama konusuna değinen Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Tarım sektörü malum. Bolluğun ve kıtlığın olduğu bir sektör tarihte de böyle olmuş, bugün de böyle. Bu bolluk ve kıtlık dönemlerini yönetebilmede depolama son derece kıymetli. Bol olan yıllarda iyi bir depolama yapan ülkeler, kıt olan yıllarda da o süreçleri çok daha iyi ve avantajlı yönetebiliyorlar.

    Burada depolama kapasitemizi son yine 20 yılda önemli oranda arttırdık. Lisanslı depoculuk hadisesini kazandırdık ülkemize. Ama daha da geliştirmemiz gerektiğini buradan görüyoruz. Gerek kamunun depolama kapasitesini, gerekse özel sektörün lisanslı depoculuk kanalıyla kapasitesini daha da geliştirme yönünde burada fikirler ifade edildi.”
    Toplantıda sigortacılık ve finans fonlarının da ele alındığını aktaran Yılmaz, “Sigortacılıkta TARSİM’i ülkemize kazandırmıştık. Bunun daha da geliştirilmesi gerektiği, kamu kaynaklarının yanı sıra sigortacılık kanalıyla da sektörün daha güvenceli bir finansal ortama kavuşturulması hususu ifade edildi.

    Finansa Yine çiftçimizin daha uygun koşullarda ve zamanlamayla erişimi konuları da bu çerçevede dile getirilen hususlar arasında. Başlı başına ele alınan konulardan birçok arkadaşımızın vurguladığı konulardan bir tanesi de sulama konuları. Bu da israfı önleme, gıdada israfı önleme konuları. Bu konularda özellikle su konusunda kapalı kanallar, basınçlı sulama, sulamayı önceliklendirme konuları gündeme geldi.

    Malum bir deprem yaşadı ülkemiz. Kamu kaynaklarını çok daha dikkatli bir şekilde Kullanmamız gereken bir dönemdeyiz. Çok daha verimli kullanmamız gereken bir dönemdeyiz. Ancak şunu ifade edebilirim. Toplam kamu yatırımları içinde mutlaka sulamaya daha fazla önem ve öncelik verdik, vermeye devam edeceğiz. Sulamanın içinde de tamamlanıp üretim Oluşturacak daha ileri aşamaya gelmiş projelerin öncelikli olarak ele alınacağını yine buradan ifade edebilirim. Son aşamaya gelmiş işleri tamamlayalım ki oradan gelecek gelirle, oradan gelecek imkanlarla gelecekte daha fazla projeyi destekleme şansımız olsun. Son olarak tarım sektörünün artık günümüzde sadece Tarım Bakanlığı’nı değil birçok bakanlığı da ilgilendiren teknolojiden ulaştırmaya, maliye hazineden başka alanlara varıncaya kadar birçok bakanlığın da katkı sunması gereken bir alan olduğu ifade edildi. Ben de buna yürekten katılıyorum. Hepimiz Tarım Bakanımızın, bakanlığımızın yanında olmalıyız. Diğer bakanlıklar da böyle. Bugünkü geldiğimiz dünyada sektör dediğimiz konunun net sınırları artık yok. Dolayısıyla her konuda ilgili tüm bakanlıklarla da, kurumlarla da birlikte bu konuların ele alınması gerekiyor. Biz de bu anlayış içinde hareket edeceğiz diyorum. Tekrar bu toplantıya katılan tüm arkadaşlarımıza, sektör kuruluşlarına şükranlarımı sunuyorum. Çeşitli ortamlarda istişarelerimizi sürdürerek Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte inşa edeceğiz. Halkımızın sağlıklı güvenli kaliteli bir şekilde uygun maliyetlerle beslenmesinde daha fazla gelir elde etmesinde de bütün bu fikirlerin katkıları olacaktır diye düşünüyorum” diye konuştu.

  • Aktaş, sıcaktan bunalan çiftçilere dondurma ikram etti

    Aktaş, sıcaktan bunalan çiftçilere dondurma ikram etti

    Bursa’da kaliteli tohumluk ve fidan temininden, ekipman destekleri ve pazarlamaya kadar üretimin her aşamasında çiftçilerin yanında olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Gürsu’nun Ağaköy Mahallesi’nde armut hasadı yapan çiftçilerle bir araya geldi. Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, AK Parti İlçe Başkanı Erkan Şekeroğlu, Tarım Peyzaj AŞ Genel Müdürü Semih Bolat, Ağaköy Muhtarı Ertuğrul Ertem, Ağaköy Kooperatifi Başkanı Hakan Şener ve Bahçe sahibi Turgut Sarı ile birlikte tarlaya giren Başkan Alinur Aktaş, hem işçilerle sohbet etti hem de onlarla birlikte ağaca çıkarak armut topladı. Sıcaktan bunalan işçilere kendi elleriyle dondurma ikram eden Başkan Aktaş, sezonun bereketli ve bol kazançlı geçmesini diledi.


    “Bursa bir tarım şehri”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Gürsu’nun dünyanın beşinci büyük armut üreticisi olduğunu hatırlattı. Gürsu’nun gerek santamaria gerekse deveci armuduyla farkındalık oluşturan bir ilçe olduğunu söyleyen Başkan Aktaş, Bursa’daki 1 milyon hektarlık alanının yaklaşık 370 bin hektarlık kısmının tarım alanı olarak değerlendirildiğini belirtti. Çiftçi kayıt sistemiyle tarım alanlarının yüzde 44’ünün kayıt altında olduğunu ifade eden Başkan Aktaş, “Bursa olarak sebze ve meyve üretiminde ciddi çeşitliliğe sahibiz. Özellikli ürünlerimiz arasında armut, Gemlik siyah zeytini, şeftali, çilek ve kiraz üretimi yer alıyor. Siyah incirimiz ekseriyetle Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Ahududu, böğürtlen ve bezelye üretiminde birinci sıradayız. Marka olarak tescillenen ürünümüz 30’u buldu. Biz otomobil, sanayi ve tekstil şehriyiz ama aynı zamanda bir tarım şehriyiz. Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeler olarak Tarım AŞ ve Hagel marifetiyle çiftçimize önemli destekler veriyoruz. Üreticimize bu dönem boyunca 8 milyon 100 bin adet fide, 306 bin 500 adet fidan, 1 milyon kilogram tohum, 51 bin adet tarımsal makine, 25 bin kiloyem dağıttık” dedi.


    “Hasadımız bereketli olsun”

    Gürsu armudunun çok özellikli bir ürün olduğunu dile getiren Başkan Aktaş, çiftçinin bereketli bir sezon geçirmesini diledi. Türkiye’nin 2022 yılı verilerine göre yaklaşık 26 bin hektar alanda ürettiği 545 bin ton armutla dünyada beşinci sırada yer aldığını söyleyen Başkan Aktaş, “Bursa’mız ise yaklaşık 89 bin dekar alanda yaklaşık 209 bin ton armut üretimiyle ülkemizde birinci sırada gelmektedir. Toplam üretimin de yüzde 40’ını karşılamaktadır. Gürsu ilçemiz yaklaşık 22 bin 500 dekarlık alanda yaklaşık 90 bin ton armut üretimi ile Bursa’da ilk sırada yer alıyor. Gürsu’dan sonra yaklaşık 42 bin ton ile Kestel, 24 bin 500 ton ile İnegöl, 19 bin ton ile Yıldırım ve 17 bin ton ile Osmangazi ilçelerimiz geliyor. Deveci ve santamaria cinsi, şehrimizin en fazla üretilen armut çeşitleri olup, deveci armudu aynı zamanda coğrafi işaretli ürünümüzdür. 10 Eylül 2019 tarihinde Gürsu Ziraat Odası tarafından başvurusu yapılarak coğrafi işaret belgesi alındı. İnşallah hasadımız bereketli olur. Bursa’nın özellikli ürünlerinin tüm Türkiye’ye ve dünyaya pazarlanması adına el birliğiyle hareket edeceğiz” diye konuştu.
    Gürsu Belediye Mustafa Işık, çiftçiye armut hasatlarının bereketli olmasını dileyerek üretic

    inin bir yıl boyunca harcadığı emeğinin karşılık bulmasını temenni etti. Bahçe sahibi Turgut Sarı da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ve Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık’ın ziyaretlerinden büyük mutluluk duyduklarını belirterek teşekkür etti.

  • Ayçiçeği hasadına başlandı

    Ayçiçeği hasadına başlandı

    Malatya’da, Mart ayında ekimi yapılan ve Ağustos ayının ortalarında hasadına başlanılan çerezlik ayçiçeğinde hasat dönemi başladı.

    Malatya’da çerezlik olarak değerlendirilen ayçiçeği üretiminin önemli bir kısmının karşılandığı Yazıhan’ın ardından Kale’de yaklaşık bin dönümlük bir alanda ekimi yapılan çerezlik ayçiçeğinde hasat telaşı yaşanıyor. Pancar, yonca, gibi ürünlerin yanı sıra çerezlik ayçiçeği üretiminde de yüksek verimin alındığı bölgede çerezlik ayçiçeği yetiştiriciliği ise giderek yaygınlaşıyor.

    Kentte kayısı ve çilek yetiştiriciliği ile öne çıkan Kale ilçesinde bu yıl ilk kez ekimi yapılan çerezlik çekirdekler tarlalardaki toplama işlemlerinin ardından güneşe serilerek kurumaya bırakılıyor. Güneşin altında kurutulan çekirdekler daha sonra firmalara satılarak vatandaşların tüketimine sunuluyor.

    Şanlıurfa’dan Kale ilçesine gelerek çerezlik ayçiçeği yetiştiriciliği yapan Beytullah ile Ahmet Aydın kardeşler, dönüm başına 250 kilogram ürün elde ettiklerini belirterek, ürün kalitesinde de memnun olduklarını söyledi.

  • Tarımda makineleşmeye tam destek

    Tarımda makineleşmeye tam destek

    Bursa’da kırsal kalkınmayı sağlayarak köyden kente göçün önüne geçmeyi hedefleyen Büyükşehir Belediyesi, çiftçilere yönelik makine ve ekipman desteğini hız kesmeden sürdürüyor. Son alarak Mustafakemalpaşa, İznik, Keles, Kestel, Nilüfer, Osmangazi, Gürsu, Orhangazi, Orhaneli, Mudanya, İnegöl, Harmancık, Yenişehir ve Yıldırım ilçelerindeki 41 mahalleye, ceviz soyma ve ceviz silkeleme makinesi, salça makinesi, hamur yoğurma makinesi, erişte makinesi, 17 tepsili fırın, gübre serpme makinesi, badem soyma makinesi ve üzüm sıkma makinesi dağıtıldı. BUSKİ bahçesinde düzenlenen törenle, tarım makineleri Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Ayhan Alpkılıç tarafından üreticilere teslim edildi.

    Cumalıkızık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ferhan Yoldaş, 15 kişilik bir ekiple güzel işler yapmaya çalıştıklarını belirterek desteklerinden ötürü Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti.

    Sadağı Mahallesi Muhtarı Kamil Çakır, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederek yapılan yardımların kendileri için çok önemli olduğunu ifade etti.

    Nilüfer Üçpınar Mahalle Muhtarı Adnan Uçar, yıllardır ihtiyaç duydukları salça makinesine Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle kavuştuklarını dile getirerek Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve emeği geçenlere teşekkür etti.

  • Tarım ürünleri üretici fiyatları arttı

    Tarım ürünleri üretici fiyatları arttı

    TÜİK, temmuz ayına ilişkin tarım ürünleri üretici fiyat endeksini (Tarım-ÜFE) bugün açıkladı. Buna göre, Tarım-ÜFE’de temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 8,03, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 35,14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 62,48 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 102,10 artış gerçekleşti.

    Sektörlerde bir önceki aya göre, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 6,84, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 8,01, ve balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 10,16 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 3,00, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 8,04 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 16,63 meydana geldi. 

    AYLIK ARTIŞIN EN YÜKSEK OLDUĞU GRUP YÜZDE 12,62 İLE YUMUŞAK ÇEKİRDEKLİ MEYVELER OLDU

    Aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar yüzde 12,62 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler ve yüzde 12,51 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,45 ile çeltik oldu. Temmuz 2023’te, endekste kapsanan 87 maddeden, 21 maddenin ortalama fiyatında azalış, 59 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti. 

    SEBZE VE KAVUN-KARPUZ, KÖK VE YUMRULARDA YILLIK FİYAT ARTIŞI YÜZDE 108,92 OLDU

    TÜİK verilerine göre, yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 11,33 ile lifli bitkiler ve yüzde 17,99 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 108,92 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 90,79 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar oldu.