Etiket: Tarım

  • Bursa’nın tarımı masaya yatırıldı

    Bursa’nın tarımı masaya yatırıldı

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından tarımda verimin artırılması hedefiyle sektör temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen ‘Tarımsal Destekler Bilgilendirme Paneli’, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Orhangazi Salonu’nda yapıldı.

    Tarım A.Ş, TMMOB, Tarım İl Müdürlüğü, AgriCities, Ziraat Mühendisleri Odası, BEBKA, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ve Bursa Kent Konseyi fuayene alanına kurdukları startlarda çiftçilere, tarımsal kredi, hibe destekleri ve doğru tarım uygulamaları konusunda bilgi verdi.

    Gerçekleştirilen panel öncesi salondakilere seslenen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Türkiye’nin 84 milyonluk nüfusu, doğal güzellikleri ve tarımsal zenginliklerinin ne kadar büyük bir avantaj olduğunun herkes tarafından bilinmesi gerektiğini vurguladı.

    Son yıllarda bütün dünyanın küresel salgın, kuraklık, yangın, sel ve savaşlar sebebiyle büyük bir sınavdan geçtiğini ifade eden Başkan Aktaş, “Tabii bütün bu gelişmelerin ekonomik, siyasi, toplumsal ve iklimsel sonuçları var. Gelişmiş ülkeler dediğimiz Japonya, Amerika ve Almanya bile bir çıkış yolu arıyor. Dolayısıyla bizim bu noktada eğer biz dünyanın en verimli topraklarına sahipsek bunun kadrini kıymetini bilmekle beraber, gerekeni de yapmalıyız. Dünyadaki son gelişmelerden tarım sektörü de ciddi etkilendi. Buna rağmen ülkemiz son yıllarda tarım sektörünün yasal ve kurumsal çerçevesini güçlendirmeye yönelik ciddi bir ilerleme kaydetti. Devletimiz marifetiyle, Cumhurbaşkanımız marifetiyle hem tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin hem hayvancılıkla uğraşan üreticimizin girdi maliyetlerinin düşürülmesine yönelik desteklemeler Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yani gübre ve benzeri sıkıntılar var. Biliyorum ciddi maliyet artışlarının getirmiş olduğu sıkıntılar var ama açıkçası birilerinin ısrarla tarımsal ürünlerde yakın gelecekte sıkıntıya düşeceğimize dair felaket tellallığı yapması bence çok hoş bir durum değil. Karanlığa küfür etmek çare değil, ışık tutmak lazım. Böyle platformlarda oturup tartışmak, konuşmak, fikirlerinizi söylemek lazım” diye konuştu.

    Bursa’nın tarımsal anlamda potansiyelinin yüksel olduğunu ve son yıllar da ciddi mesafeler kat edildiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Büyükşehir Belediyesi olarak, Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığımız, Tarım Peyzaj A.Ş, BUSKİ ve HAGEL olarak tabir yerindeyse 4 koldan tarım için seferberlik başlattık. Taviz vermeden her yıl destekleri arttırarak ama sonuçlarını da alarak yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Ürün toplama merkezleri, ekipman destekleri, tarımsal tahmin ve erken uyarı istasyonları, ipekböcekçiliği ve arıcılık destekleriyle altyapının yükseltilmesi çabası içerisindeyiz. Fide fidan desteklerinde dönem sonuna kadar 5 milyon fidan desteğini hedef olarak belirledik. Bu destekleri toprak analizleri ile tamamen bilimsel yöntemlerle yapıyoruz. Hatır gönülle bu işler olmaz. Yine Tarım A.Ş. ile damızlık vasfını korumuş merinos ırkı koyunlarımızın sübvansiyonlu kredi desteğini sağladık. Yine yaban mersini, ahududu, aronya, çilek ve lavantaya varana kadar fide ve fidan desteklerimiz devam ediyor. Fidan temini yanına çiftçilerimize gübre desteğine de devam edeceğiz. Yine HAGEL vasıtasıyla verdiğimiz destekler var. BUSKİ marifetiyle yaptırdığımız sulama göletleri ve sulama tesisleri var ve bunların sayısını daha da artıracağız. Bu manada bu yılın ve önümüzdeki yılın çok daha yoğun bir yıl olacağını özellikle ifade etmek istiyorum. Avrupa Birliği hibe destekli projeler, eğitim faaliyetleri, sempozyum, panel, çalıştay ve özellikle gençlerin tarımsal işgücüne katılımı noktasında yaptığımız hamleler var. Bunlar da arttırarak devam edecek. Göreve geldiğimizden bu yana tarım alanına yaklaşık 56 milyon TL değerinde bir yatırım yapılmış oldu” diye konuştu.

    Bursa’nın 10 bin 880 kilometrekare olduğunu belirten Başkan Aktaş, “Bunun yüzde 45’i orman arazisi, yüzde 34’ü tarım arazisidir. Bursa’da sanayi arazisi ise, yüzde 0,8 olarak tespit edilmiştir. Kullanılmayan alanlarımız var. Meyvecilikle alakalı çok ciddi atılımlar gerçekleştirdik. Ahududu, böğürtlen ve bezelyede Türkiye’de birinci sıradayız. Hayvan varlığı, hayvansal gıdalar, su ürünleri de eklendiğinde, tarımsal üretim değerimiz 11,5 milyar lirayı aşıyor. Bu her geçen gün artıyor” dedi.

    Çiftçilik mesleğinin çok itibarlı olduğunu belirten Aktaş, “Bereketli ve asil bir meslektir. Eğer bu iş alın teri ise, anasının ak sütü gibi helaldir bu çiftçilerin yaptığı işler. İnşallah ileride çiftçi bir damadım olur” şeklinde konuştu.

    Bu arada etkinliğe Karacabey’in Harmanlı Mahallesi’nden katılan 94 yaşındaki çiftçi Fevzi Akın, bu yaşına kadar geçimini sağladığı tırpanı ile sahneye çıktı. Başkan Aktaş’a ve salonu dolduran davetlilere çiftçilikle geçen bir ömrün hikayesini anlatan Akın, “1948’de askere gittim. Babam 10 lira verdi, annem yanıma yiyeceğimi verdi, yürüyerek Bandırma’ya gittim. Oradan vapurla İstanbul Selimiye kışlasına gittim. 2,5 sene askerlik yaptım döndüm. Elime kırpanı aldım ve o günden beri hayatımı onunla kazandım” dedi.

    Program, UÜ. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Turgut’un moderatörlüğünde, Tarım ve Orman İl Müdürü Hamit Aygül, Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı DR. Fevzi Çakmak, BEBKA Genel Sekreteri DOÇ. DR. M. Zeki Durak, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Bursa İl Koordinatörü Bilal Tunç ve TARSİM Bursa Bölge Müdürü Oktay Çakıroğlu’nun katıldığı panelle sona erdi.

  • Kocayayla Göleti sulamasında sona gelindi

    Kocayayla Göleti sulamasında sona gelindi

    DSİ yatırımlarının kaynağını teşkil eden su, yaşamsal öneminin yanında tüm üretim süreçlerinin ana girdilerinden birini oluşturuyor. Ulaştığı her alanda adeta zincirleme bir reaksiyona sebep olan su, hem sektörel hem de sektörler arası hareketliliği tetikliyor.

    Suyun tarım ve sanayide oluşturduğu güçlü etki, geniş iş sahalarının doğmasına da etki ediyor. Tarım, enerji, hizmet ve çevre sektörlerinde faaliyetlerini yürütmekte olan Tarım ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, inşa ettiği dev barajlarda depoladığı suyu başta içme, kullanma ve sanayi suyu üretimine yönelik tesisler olmak üzere, hidroelektrik enerji üretimi, tarımsal sulama, atık su arıtımı, taşkın kontrolü gibi çok geniş bir yelpazede mühendislik yapıları vasıtasıyla vatandaşın hizmetine sunuyor.

    Bu bağlamda Türkiye’de 1954 yılından bu yana toprak ve su kaynaklarını geliştirmekle mesul olan DSİ, aralarında dünyada ilk kez uygulanan projelerin, en yüksek ve büyük barajların, en uzun sulama kanallarının ve içme suyu maksatlı tünellerin bulunduğu sayısız tesisi tamamlayarak halkın istifadesine sunmuş ve sunmaya da devam etmektedir.

    Bu kapsamda Kocayayla Göleti’nde gelinen son nokta hakkında yazılı açıklamalarda bulunan DSİ Genel Müdürü Kaya Yıldız, “Bursa’nın Keles ilçesi Kocayayla Göleti Sulaması inşaatında çalışmalar tamamlanmış olup toplamda 4 bin 550 dekar tarım alanı sulamaya açılmıştır. Projenin tüm aşamalarının tamamlanması neticesinde 2021 yılı birim fiyatları ile Türkiye ekonomisine yıllık 13 milyon 520 bin lira katkı sağlanması hedeflenmektedir. Projenin yüzde 100’lük kısmı tamamlanarak çeşitli çap ve basınç sınıfında 22 bin 930 metre boru döşenmesi ve 170 adet sanat yapısı imalatları tamamlanmıştır” dedi.

  • Rusya-Ukrayna savaşı Antalya tarımını vurdu

    Rusya-Ukrayna savaşı Antalya tarımını vurdu

    Antalya’da Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, Ziraat Odası gibi kurumların oluşturduğu Antalya Tarım Konseyi, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş nedeniyle iki ülkeye yönelik yaş meyve ve sebze ile süs bitkileri ihracatında yaşanan sorunları, gönderilmiş ürünlerden kaynaklı alacakların tahsil edilememesini ve talepleri raporlaştırdı. Raporda, Antalya tarım sektörünün alacakları ve iki ülkeye yönelik ihracattaki sıkıntılar ve hasar tespiti yer aldı.

    Rapora göre, Ukrayna ve Rusya’ya gönderilen yaş meyve sebze ihracatında toplam 80 milyon dolar, süs bitkilerinde ise 1 milyon dolar tahsil edilemeyen alacak bulunuyor. İki ülkeye yönelik üretilen özel ürünler nedeniyle de yaş meyve ve sebze ihracatında 150 milyon dolar, süs bitkilerinde 2 milyon dolarlık risk olduğu kaydedildi. İki ülkeden iki sektörün alacağının 81 milyon dolar, bu ülkelere gönderilecek ürünlerle ilgili risk miktarının da 152 milyon dolar olmak üzere toplam fatura 233 milyon doları bulduğu belirtildi.

    Antalya Tarım Konseyi Başkanı Ali Çandır, Ukrayna ve Rusya’nın yaş meyve ve sebze ile süs bitkileri sektörlerinde kentin en önemli pazarlarından olduğunu belirterek, iki ülke arasındaki savaşın, bu ülkelere yönelik üretim ve ihracat yapanları çok derinden etkilediğini söyledi. Ukrayna’ya savaş zamanında yola çıkarılan 5 milyon dolarlık sebze meyve ile geçen yıl 20 Aralık’tan beri teslimi yapılan 16 milyon dolarlık yaş meyve ve sebze alacağının tahsil edilemediğini aktaran Çandır, “Bankalar kapalı, alıcılara ulaşılamıyor ve önemli bir risk oluşturdu” dedi.

    FAİZSİZ, İKİ YIL ÖDEMESİZ KREDİ TALEBİ

    Alacakların, Rusya ile birlikte hesap edildiğinde toplam 80 milyon dolar olduğunu kaydeden Çandır, para transfer kanalı SWIFT’in kapalı olması, Rusya’daki olağanüstü devalüasyon, rublenin değer kaybetmesi gibi nedenlerin alacakları riske soktuğunu açıkladı. Bu pazarların damak tadı ve mutfak kültürüne uygun üretilen ürünlerden doğacak 150 milyon dolarlık riske de işaret eden Çandır, “İhracatçılarımızın bu krizden çıkabilmek için faizsiz, iki yıl ödemesiz kredi talebi var. Ukrayna’dan alınması güç olan bedellerin de tanzim edilmesini istiyorlar” diye konuştu.

    RUSYA’YA İHRACAT İÇİN TALEPLER

    Rusya’nın domates başta olmak üzere bugüne kadar uyguladığı tüm kısıtlamaları kaldırmasının da sevindirici olduğunu belirten Çandır, “Bu sevindirici bir haber ama bununla ilgili de ihracatçılarımızın genel kaygısı; para transferiyle ilgili. Para hareketini sağlayacak özel bir sistem geliştirilmesi gerekiyor. Bir başka önemli unsur, kara yoluyla Ukrayna üzerinden yapılan sevkiyatlar. Orası kapandığı için özellikle Gürcistan ve Ermenistan kapılarının açılarak, sevkiyatın buradan gerçekleşmesi. Bir de deniz yoluyla yaptığımız ihracatın gelişmesi için kapalı olan Soçi Limanı gibi limanların açılması” ifadelerini kullandı.

    Antalya Tarım Konseyi’nin 3 sayfalık raporunda, iki ülke arasındaki savaşın, başta Antalya olmak üzere ülkemiz yaş meyve ve sebze ile süs bitkileri ihracatını iki önemli alanda darboğaza soktuğu vurgulandı. Bunlardan ilki; özellikle son üç aydaki sevkiyatların ödemelerinin alınamaması, ikincisi de bu pazarlara yönelik planlanmış, halen hasat bekleyen üretimler. Önümüzdeki aylarda hasat miktarının ciddi şekilde artacağı ve ihraç edilemezse üreticilerin hayati bir gelir kaynağından mahrum kalacakları kaydedildi. Raporda ayrıca Rusya-Ukrayna savaşının Antalya tarımsal ihracatına etkileri ve sektörün talepleri 10’ar maddede anlatıldı.

    BANKALAR DA RİSKLİ KABUL EDİYOR

    Rapora göre, savaştan önce satışı gerçekleşen, tahsilatı yapılamayan ürünlerin ödemelerinin alınması mümkün görünmüyor. Ukrayna’da savaş nedeniyle bankaların kapalı olması, Rusya’da da para transfer kanallarının (SWIFT) kapalı olması nedeniyle tahsilat yapılamıyor. Ukrayna’dan tahsilatların yapılamamasına bağlı olarak, maliyetlerin ihracatçıların üzerinde kalacağı düşünülüyor.

    Ukrayna, Rusya ve Belarus’a da çalışan ihracatçıların, Türkiye’deki bankalar tarafından gayriresmi olarak riskli kabul edildiği belirtildi. Bankaların ihracatçılara, kredilerinin kapatılması yönünde baskı kurduğu, ruble ve Ukrayna Grivnası ile işlemi kapattığı, işlem yapan finansal kurumların da rublenin yüzde 50 devalüasyonuna ilave yüzde 20-25 kesintiyle işlem yaptığı açıklandı.

    TAHSİLAT İMKANSIZ HALE GELDİ

    Rusya ve Belarus’a ihracatta düşüşe rağmen ürün talebi olduğu, ancak birikmiş alacakların tahsilinin neredeyse imkansız hale geldiği ve mevcut koşullarda yapılacak ihracat ve tahsilatların, büyük risk taşıdığı belirtildi. Rusya, Ukrayna ve Belarus başta olmak üzere bölgeye ihracatın nakliye ve gümrük giderlerinin doğrudan ihracatçıdan talep edildiği kaydedildi.

    Toplam 80 milyon dolar olan yapılmış ihracat için üreticiler, tedarikçiler, işleme, depolama ve nakliyecilerin alacaklarını doğrudan ihracatçıdan talep ettiği de belirtilen raporda, Rusya, Ukrayna ve Belarus’tan yapılamayan alacakların tahsilinin imkansıza yakın olduğu vurgulandı. Bu ülkeler için üretilen ürünlerle ilgili üretici üzerindeki risk ve yükün de 150 milyon doların üzerinde olduğu açıklandı. Süs bitkileri ihracatında birikmiş alacağın 1 milyon dolar, bu pazarlar için üretimi yapılan ürünlerin oluşturacağı yük ve riskin de 2 milyon doların üzerinde olduğuna yer verildi.

    ‘BANKALAR RUBLE İLE İŞLEM YAPSIN’

    Sektör, ilk ve acil olarak birikmiş alacak tutarı olan 80 milyon dolar karşılığı, teminat mektupsuz ve faizsiz en az 2 yıl ödemesiz 2 yıl vadeli kredi talep etti. Ukrayna için 10 Şubat’tan itibaren yola çıkarılan ürünler için 5 milyon dolar, 20 Aralık’tan itibaren teslimatı yapılan ürünler için de 16 milyon dolar alacak gösterilerek, ivedilikle tanzimi istendi.

    Banka kredi limitleri ve işletme kredilerinin acilen en az 2 katına yükseltilmesi, Rusya’ya ihracatta ruble ile çalışılması ve tahsil edilen rublenin, bankalar tarafından makul bir parite ile TL’ye çevrilmesi talep edildi. Taleplerde, bu pazarlara ihracat yapanların mevcut KDV alacaklarının ivedilikle ödenmesi de yer aldı.

    YENİ PAZAR ARAYIŞI VE DESTEĞİ

    Rusya ve Ukrayna odaklı üretimi devam eden ürünlerin, AB ülkeleri ve benzeri pazarlara sunulması halinde sektör içi rekabet artacağından ürünlerin birim fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanacağı açıklanarak, hızlı, sade ve etkili bir prosedürle alternatif yeni pazarlar araştırma desteği ödemeleri yapılması istendi. Talepler arasında, verdikleri ürünler dolayısıyla ciddi bir mali yük altında bulunan çiftçi ve üreticilerin vergi ve kredi borçlarının faizsiz ötelenmesi de bulunuyor.

    Raporda, Rusya pazarına girişte kullanılan mevcut çok ülkeli ve uzun nakliye rotaları yerine Karadeniz’deki sınır kapıları ve Soçi Limanı ile açık olmayan diğer Karadeniz limanlarının makul koşullarla yeniden yük trafiğine açılması, Gürcistan ve Ermenistan yük taşımacılığı rotalarının yeniden aktif hale getirilerek, kara yoluyla Rusya’ya sevkiyat olanağı sağlanması istekleri de yer aldı.

  • Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Koronavirüs, enflasyon ve Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye’de başta temel gıda ürünleri olmak üzere pek çok kaleme zam olarak yansıdı. Son olarak ayçiçek yağında meydana gelebilecek zam nedeniyle vatandaşlar marketlere akın etmişti. CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, vatandaşın yağ alabilmek için adeta birbiriyle yarıştığı görüntüleri ve ‘Ayçiçek Yağı Krizini’ yorumladı, iktidara seslendi.

    Seneler önce Avrupa’nın ambarı olarak anılan Türkiye şimdilerde yağ, ekmek gibi ürünleri almak için birbiriyle yarışan, uzun kuyruklar bekleyen vatandaş görüntüleriyle gündemde.

    CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ortaya çıkan bu görüntüleri “Nüfusu sürekli artan bir ülkenin yalnızca ithalat odaklı politika yürütmesinin etkisi” olarak yorumladı.

    Sarıbal, ayçiçek yağıyla ilgili çarpıcı rakamları da paylaştı. Yağ krizini yalnızca Rusya-Ukrayna arasındaki savaş üzerinden yorumlamamak gerektiğini de söyleyen Sarıbal koronavirüsü işaret etti.

    Buğdayda da kriz yaşandığını kaydeden Sarıbal, ekmek zammının da kapıda olduğunu vurguladı. Sarıbal, derin bir gıda krizi yaşanmaması için alınması gereken önlemleri anlattı.

  • Gıda ürünlerinde yeni zamlar kapıda

    Gıda ürünlerinde yeni zamlar kapıda

    Son aylarda gıda fiyatlarındaki artış durdurulamaz bir noktaya ulaşırken, yılın üçüncü çeyreğinde tarım sektörünün küçülmesi kaygıları daha da artırdı.

    Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan gayri safi yurtiçi hasılayı (GYSH) oluşturan faaliyetler içinde tarım sektörü üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.9 oranında küçüldü. Bu dönemde tarımsal hasıla 22 milyar 562 milyon dolar olarak gerçekleşti. Salgının da etkisiyle tedarikte yaşanan sıkıntılar nedeniyle dünyada gıda fiyatlarında yüzde 30’u aşan yıllık artış, Türkiye’de döviz kurlarındaki yükselişin maliyetlere yansıması nedeniyle daha yoğun şekilde hissediliyor. Nüfustaki artışa rağmen tarım sektörünün büyümesi gerekirken küçülmesi de önümüzdeki günlerde gıda ürünlerinde yeni zamların habercisi olarak yorumlanıyor.

    CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım sektörünün yılın ilk çeyreğinde yüzde 8.3, ikinci çeyreğinde yüzde 0.6 büyüdüğüne dikkat çekerek, “2018 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 1.3 oranında küçülen tarım sektörü uzun bir aradan sonra tekrar küçülme yaşadı. AKP iktidarı döneminde tarım sektörü ortalama yüzde 2.9 oranında büyüdü. Bu büyüme rakamı istenilen en az yüzde 5 rakamının altında kaldığını gösteriyor” dedi.

    ÇİFTÇİNİN BORCU KATLANIYOR

    Tarımdaki büyüme hızının küçülmesinin sektörün GSYH içindeki payını da azalttığını vurgulayan Sarıbal, şunları söyledi:

    “2020 yılının ilk 3 çeyreğinde tarımsal hasılanın GSYH içindeki payı yüzde 7.1 oranındaki iken bu yılın aynı döneminde bu rakam yüzde 6.1’e düştü. Bu durum ülke çiftçisinin ülkedeki gelirden düşük bir pay aldığını göstermektedir. Ülke çiftçisinin büyümesi, borçlarının azalması ve gelirlerinin artması ile mümkün olabilir. 2002 yılında çiftçilerimizin bankalara olan borcu 2.4 milyar lira idi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Eylül 2021 verilerine göre çiftçimizin borçları 152 milyar lirayı buldu. Yılbaşından bu yana 23 milyar lira, son bir yılda ise 27 milyar lira arttı. Ülkemizde üretilen bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretim değeri 2010 yılından beri erimektedir. Özellikle tek adam vesayet sistemine geçtikten sonra son 3 yıldır tarımsal üretim değerimiz ortalama 80 milyar dolar civarında gerçekleşti. Bu rakam bize çiftçimizin son 3 yıldır dolar bazında ürettiği ürünlerin para etmediği anlamına gelmektedir. Çiftçimizin ülke ekonomisinde yaşanan buhrandan büyük bir zarar gördüğünün ispatıdır.”

  • Günlük 124 liraya tarım işçisi bulamıyorlar

    Günlük 124 liraya tarım işçisi bulamıyorlar

    Adana’da narenciye bahçelerinde günlük 124 liraya çalışacak işçi bulunamıyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Tüccarlar ve narenciye tesisleri şu anda işçiyi hangi ürün para ediyorsa oraya yönlendiriyor. Erkenci limon para etmediği ve işçi bulunmadığı için dalda kaldı.Günlük 124 liraya işçi bulamıyoruz. Peşin paraya dahi çalıştıracak işçi yok” dedi.

    Türkiye’nin en önemli narenciye üretim merkezlerinden Adana’da her sene narenciye ekim alanı artıyor. Geçen sene 630 bin dekar olan ekim alanı bu sene yüzde 10 artarak 700 bin dekarı geçti. Ancak narenciye ürünlerini hasat etmek için çalışan işçiler ise sektör değiştirerek azaldı.

    Bu sene de geçen seneye oranla yüzde 10-15 daha fazla verim alınan narenciyede işçi bulunmaması nedeniyle çoğu ürün dalda kaldı. Günlük 124 liraya çalıştıracak işçi bulamayan bahçe sahipleriyse yetkililerden yardım bekliyor.

    Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Doğan, “Narenciyede bu sene verim bolluğu var. Geçen sene 10 gün esen poyrazdan dolayı verim düşüktü o nedenle işçi sıkıntısı yaşamadık. Ancak bu sene çalıştıracak işçiyi bulamıyoruz. Adana bölgesinden diğer illere giden işçiler geldi ama yine de sorun var. Kentte 3 bin 500 işçiyle çalışan en büyük firmamız dahi 2 bin 200 işçiyle çalışıyor. Narenciyede şu anda gecikmeli hasat yapılıyor. Bu da bölgemiz için kayıp” diye konuştu.

    Akdeniz bölgesinde işçi sıkıntısı olduğunu dile getiren Mehmet Akın Doğan, “En büyük sıkıntı Adana’da. Mayer cinsi erkenci limon para etmediği için o limon dalda kaldı. Tüccarlar ve narenciye tesisleri şu anda işçiyi hangi ürün para ediyorsa oraya yönlendiriyor. Eğer işçi çok olsaydı elimizde kalan limonlarında hasadı yapılacaktı. Maalesef şu anda limon hasadı yapılmıyor. Bu da çiftçilerimizi üzmekte. Buna bir önlem alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Suriyeliler olmasa Türkiye’de tarım biter”

    Türkiye’deki tarım işçilerinin çoğunun Suriyeli olduğunun altını çizen Doğan, “Suriyeliler olmasa Adana ve Türkiye’de tarım biter. Suriyeliler olmasına rağmen tarımda işçi bulamıyoruz. O işçilerin çoğu da tekstile veya başka sektörlere geçti. Adana’da büyük bir sıkıntı var. Önümüzde bizi daha çok sıkıntılı günler bekliyor. Daha ürün vermeyen fidanlarımız var ve onlar da ürün verdiğinde Adana’da daha çok sıkıntı yaşanacaktır” dedi.

    Tarım işçilerinin günlük 112 lira aldığını söyleyen Mehmet Akın Doğan, “Günlük işçiler 124 lira alıyor ve bunun 12 lirasını elciye veriyor. Günlük 112 liraya biz işçi bulamıyoruz. Peşin paraya dahi işçi yok. Yüzde 30-40 eksikle narenciye hasadı yapılıyor ve narenciye dalında kalıyor. Yaş meyvenin dalında kalması sıkıntı. Bunu önlemek için istihdama işçi kazandırılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

  • Bursa Valiliği’nden çiftçilere zirai don uyarısı

    Bursa Valiliği’nden çiftçilere zirai don uyarısı

    Bursa Valiliği, perşembe günü akşam saatlerinden itibaren başlayarak pazar günü sabah saatlerine kadar sürmesi beklenen zirai dona karşı vatandaşları uyardı.

    Valilikten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Eskişehir Bölge Tahmin ve Erken Uyarı Merkezince yapılan son değerlendirmelere göre; 23.09.2021 Perşembe günü akşam saatlerinden itibaren başlayarak, 26.09.2021 Pazar günü sabah saatlerine kadar ilimizin güney ilçelerinde hafif yer yer orta kuvvette don olayı beklendiğinden başta üreticilerimiz olmak üzere ilgililerin ve tarımla uğraşan vatandaşlarımızın zirai don riskine karşı dikkatli ve tedbirli olması gerekmektedir.

    Geçerlilik Periyodu: 23/09/2021 18:00 – 26/09/2021 09:00

    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

  • CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, AK Parti iktidarları döneminde artan nüfusa rağmen tarımsal ürün üretiminin artmadığını belirterek, “AKP’nin 19 yılı bulan iktidarlarında, her alanda olduğu gibi tarım alanında büyük bir yıkım meydana geldi. Nüfusumuz son 18 yılda 66,4 milyondan 84 milyona çıkarken, ki bu rakama sığınmacılar, mülteciler dahil değil, tarımsal üretimimiz yerinde saydı. Bu politikalarda ısrar edilirse gıda egemenliğimizi ve gıda güvenliğimizi kaybedeceğiz. Bu politikalarda ısrar vatandaşı aç bırakır” dedi.

    CHP Genel Başkanı Tarım Politikalarından Sorumlu Başdanışmanı Sarıbal, “AKP ve Tek Adam Keyfi Yönetiminde birçok tarımsal üründe yeterli üretim yapılmadı. AKP üretmek yerine ithalatı seçti. Ülke çiftçisini destekleyip üretimi arttırmak yerine ithalat yoluyla yabancı ve yandaş şirketler ülke kaynakları aktarıldı” diyerek, bazı tarımsal ürünlerin 18 yıllık değişimi şöyle aktardı:

    Üretim yerinde sayıyor, ithalat rekorları kırılıyor

    “2002 yılında ülkemizde 19,5 milyon ton buğday üretiliyordu. 2020 yılında 20,5 milyon ton buğday üretebildik. Bu yıl bunun altında bir rekolte bekleniyor. Buğday ithalatında ise son iki yıldır üst üste dünya ithalat rekoru kırdık.

    Aynı şekilde 2002 yılında 8,3 milyon ton arpa üretimi gerçekleştirdik, 2020 yılında da 8,3 milyon ton ürettik. 2021 yılında bu rakam daha da düşecek.

    2002 yılında 650 bin ton nohut üretiyorduk, 2020 yılında bu rakamın altına düştük ve 630 bin ton üretebildik.

    Mercimek üretimimiz 2002 yılında 565 bin ton iken, 2020 yılında 371 bin ton üretebildik. Yani 200 bin tona yakın daha az ürettik.

    Kuru fasulyede durum farklı değil. 2002 yılında 250 bin ton kuru fasulye üretirken 2020 yılında 280 bin ton üretebildik.

    Akdeniz ülkesiyiz. Zeytinin anavatanıyız ama zeytin üretimimiz 2002 yılında 1,8 milyon ton iken 2020 yılında 1,3 milyon tona düştü.

    Pamuk üretiminde ciddi bir düşüş var. 2002 yılında 2,5 milyon ton pamuk üretilirken ülkemizde, 2020 yılında 1,8 milyon ton üretebildik. Her yıl ürettiğimiz pamuktan daha fazlasını ithal ediyoruz.

    Bir zamanlar tütünüyle meşhur olan bu topraklarda üretim bitme noktasına geldi. 2002 yılında 153 bin ton tütün üretilirken 2020 yılında sadece 79 bin ton tütün ürettik.

    Dünyanın en önemli fındık üreticisiyiz. En önemli tarımsal ihracat kalemimiz olan fındıkta 2002 yılında 600 bin ton olan üretim, 2020 yılında 665 bin ton olarak gerçekleşti.

    2002 yılında 3,5 milyon ton üzüm üretiyorduk, 18 yılın sonunda 2020 yılındaki üzüm üretimimiz 4,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Son yılların tartışmalı iki ürünü olan patates ve soğanda da durum farklı değil. 2002 yılında 5,2 milyon ton olan patates üretimimiz 2020 yılında da aynı kaldı; 5,2 milyon ton üretildi.

    2002 yılında 2,1 milyon ton olan soğan üretimimiz 2020 yılında 2,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Üretim planlaması yok

    Diğer ürünlerde de durum pek farklı değil. Üretim planlaması olmadığı için çiftçiler, bir yıl önce para kazandıran ürünleri bir sonraki yıl daha fazla ekme yoluna gidiyor. Bu durum bazı ürünlerde artışa neden olurken, para kazandırmayan ürünlerde düşüşler yaşanıyor. Ancak 18 yılın ortalamasına baktığımızda neredeyse bütün tarımsal ürünlerin üretiminde ciddi bir artış olmadığı, hatta bazı ürünlerde ciddi düşüşler var.”

    Tarım alanları korunmalı, çiftçi desteklenmeli

    CHP’li Sarıbal, tarımsal üretimin arttırılması, gıda egemenliği ve güvenliğinin sağlanması için atılması gereken adımları ise şöyle sıraladı:

    “Tarım topraklarımızı mutlaka korumalıyız. Tarımsal üretim planlaması yapılmalı. Üretim öncesi alım fiyatları açıklanarak çiftçinin kazanabileceği bir güvence sistemi mutlaka oluşturulmalı. Tarımsal destekler ekim öncesi ve zamanında ödenerek, girdi maliyetleri karşısında çiftçi korunmalı. Çiftçilerimizin tarımdaki son teknolojik gelişmeleri uygulamaları için teşvik edilmeli. Biz bunları yapmadığımız sürece bugün olduğu gibi gıda egemenliği ve gıda güvenliği tehdit altında kalır.”

  • CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabını, İzmir’in Selçuk ilçesinde hayata geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde tanıttı. Sarıbal, tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini belirterek, “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel de kırsaldan şehirlere göçün engellenmesinin üretimin desteklenmesi ve doğru tarım politikalarıyla olabileceğini söyledi.

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önsözüyle yayımlanan, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabının tanıtımını, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan ve Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in Türkiye tarımına yönelik bütünsel çözümlerini hayata geçirmek üzere geliştirdiği model proje olan Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde gerçekleştirdi. Kitabın tanıtım programına Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile Sarıbal’ın yanı sıra CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ve çiftçiler katıldı.

    Şengel: “Köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz”

    Programda konuşan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, CHP’nin tarım politikalarına ilişkin çıkardığı kitabın lansmanının Selçuk’ta gerçekleştirilmesinin gurur verici olduğunu belirterek, “Biz, Efes Tarlası Yaşam Köyü adında bir vizyon ortaya koyduk. Bunu ortaya koyduğumuzda bu işi fikirleriyle destekleyen sayın Orhan Sarıbal’a teşekkürlerimi sunuyorum. Kırsaldan şehirlere göçün engellenmesi, ancak üretimin daha da desteklemesi ve doğru tarım noktalarının da aktarılabilmesiyle mümkün. Biz bu yüzden Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün içerisine bir toprak okulu kurduk. Biraz önce çocuklarımızı toprakla buluşturduk ama bunu rutin haline getirdik. Her eğitim alan çocuğumuz, bir sonraki yeni gelen üye çocuğumuza bildiklerini aktarıyor. Çünkü bizim kafamız şöyle çalışıyor: şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Eğitim diye ağzına pelesenk edenlerin sadece tarihe bakması gerekiyor. Bizim tarihten ders çıkarabileceğimiz, şu anda kendimize vizyon ettiğimiz köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz” dedi.

    Karaca’dan Şengel’e teşekkür

    CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise programda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel ile yaşadığı bir anısını anlattı. Karaca, “Bir gün genel merkezdeki makamıma bir sepet geldi. Sepetin içini açtığımda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in bize gönderdiği bir paketi gördüm. Fakat her paketin içindeki her ürünü çıkardığımda üzerinde o ürünü üreten arkadaşımızın ismi yazıyordu. Bu çok önemliydi. Çünkü emeğin, alın terinin mutlaka sahibi bilinmeli. O emeği değeri ismi geçen kadın arkadaşımızla birlikte yücelmeliydi. İnanın çok duygulandım. Hemen değerli belediye başkanımızı aradım. ‘Bu zarafet, bu nezaket ve bu emeğe saygıdan dolayı sizi kutluyorum’ dedim. Başkanımızı emeğe saygısından dolayı tekrar kutluyorum” diye konuştu.

    Sarıbal: “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli”

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal ise tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini ifade ederek, “O yüzden çiftçiler burada, çok önemsiyorum. Çünkü çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli. Tüm emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Eksiğimiz, hatamız olabilir. Biz insanız. Ama o eksiğimizi de hatamızı sizlerle beraber gidermeye çalışacağız. Biz sözümüzü tuttuk, başkan sözünü tuttu ve bugün buradayız. Bu kitabın tanıtacağız. Buraya kadar gelen, emek veren üreticilerimize ve özelliklede kadın çiftçilerimizin ellerinden öpüyorum” ifadelerini kullandı.

    Programın sonunda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, Gülizar Biçer Karaca’ya ve Orhan Sarıbal’a hediye takdim etti.

  • Bursa’da çiftçinin yüzü ayçiçeğinde de gülmedi

    Bursa’da çiftçinin yüzü ayçiçeğinde de gülmedi

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Bursa’nın Yenişehir ovasında yeni hasat dönemi başladı. Pek çok sebze ve meyvenin ardından hasat sırası doğanın sarı gelini olarak tabir edilen ayçiçeğinde… Bu yıl yüzde 20’lik artışa rağmen üretici mutsuz. Girdi maliyetlerindeki ciddi artış nedeniyle çiftçinin yüzü ayçiçeğinde de gülmüyor. Üretici gelirinin artması için ayçiçeğinin de diğer mahsuller gibi alınmasını istiyor.  Ayçiçeği, Yenişehir çiftçisi açısından oldukça önemli, çünkü binlerce dönüm tarlalarına bu ürünü ekiyorlar. Ancak onların söylemiyle “Bu yıl hüsrana uğradılar”