Etiket: taş ocağı

  • Nilüfer ilçesine yapılmak istenilen taş ocağına tepki

    Nilüfer ilçesine yapılmak istenilen taş ocağına tepki

    Nilüfer ilçesinin İnegazi, Atlas, Üçpınar, Kadriye, Çalı, Yaylacık ve Tahtalı sakinleri, İnegazi Mahallesinde yapılması hedeflenen taş ocağını protesto etti. Eyleme mahalle sakinlerinin yanı sıra Nilüfer Belediyesi Başkanvekili Salih Güleç, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Emre Karagöz ve Okan Şahin, Bursa Kent Konseyi Başkanı Ertuğrul Aksoy, Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Mustafa Berkay Aydın, Bursa Barosu Başkanı Metin Öztosun ve DOĞADER Başkanı Murat Demir katıldı. Ellerine pankartları alan vatandaşlar İnegazi Mahalle meydanına toplanarak tepki gösterdi.

    Vatandaşlar, taş ocağı faaliyetleri ile oluşacak tozun tarım ürünlerinin verimsizliğine yol açacağını, mera alanlarının yok olmasının bölgenin geçim kaynağı olan hayvancılığı bitireceğini ifade ettiler. Yerleşim alanına 400 metre uzaklıkta yapılmak istenilen taş ocağının 98 futbol büyüklüğünde olacağı kaydedildi. İddiaya göre, yapılacak taş ocağının Kayapa Gölet’i ve yapılacak Yaylacık Barajı’na yakın olması sebebiyle içme suyunu da tehdit edeceği ifade edildi.

    Taş ocağının buraya yapılması halinde, Yaylacık Barajı suyunun kirleneceğini söyleyen DOĞADER Başkanı Murat Demir, “Yıllardır İnegazi’nin doğası, insanı zarar görmesin diye bir proje başlıyor mücadele verip kazanıyoruz, bir firma geliyor başka bir proje başlıyor. Kısa zaman önce hem bölgeyi hem Bursamızı ciddi bir şekilde etkileyecek çimento fabrikasını durdurduk. Geçtiğimiz yıllarda ise bu firmanın başka bir madencilik faaliyetini durdurduk. Şimdi başka bir firma 124 hektarlık bir alanda bu faaliyeti yenilemek istiyor. Ormanlık alanda dinamit patlatıp taşı toprağı alt üst edecek, burada yaşamı bitirecek. Burası Bursa’nın su sorununu çözebilmesi için yapılacak olan Yaylacık Barajı’nı havzası. Taş ocağı buraya yapılırsa Bursa’nın içme suyu toza toprağa girecek” dedi.
    Yapılacak olan taş ocağının sadece İnegazi için değil tüm Nilüfer’e zarar vereceğini söyleyen Nilüfer Belediyesi Başkanvekili Salih Güleç, “Bastonu dikseniz yeşerecek olan bu velinimet toprakların evladı olarak İnegazi Mahallesine yapılması planlanan taş ocağına kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Neredeyse her yıl ısrarla karşımıza çıkartılan bu yıkım projesine karşı durmak hepimizin boynuna borçtur. Bu projenin hayata geçmesi demek, burada dinamitlerin patlaması, çevrenin toz bulutlarına esir edilmesi, su kaynaklarımızın yok edilmesi, tarım arazilerimizin verimliliğinin yerle bir olması demektir. Bu cennet coğrafyada yapılmak istenen taş ocağı sadece İnegazi için değil, tüm Nilüfer için bir yıkım olacaktır. Biz Nilüferliler burada sistematik olarak gündeme getirilen bu projeye geçit vermeyeceğiz. Tarım arazilerimizi, su kaynaklarımızı birilerinin bitmek tükenmek bilmez para hırsına kurban vermeyeceğiz. Bizler son nefesimize kadar dimdik buradayız. Köyümüze, kaynaklarımıza, arazilerimize, sularımıza sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Çıkmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Köylülerin taş ocağı eylemi

    Köylülerin taş ocağı eylemi

    Adıyaman- Çelikhan Karayolu üzerinde bulunan Kayatepe (Rezip) köyü sakinleri, köylerinin yakınlarında bulunan taş ocaklarından dolayı kaynak sularının zarar gördüğünü, her gün asbestte maruz kaldıklarını ve aynı zamanda bahçelerinde bulunan meyvelerin ise tozdan geçilmediğini dile getiren köylüler, doğalarının yok edilmemesini isteyerek taş ocağında basın açıklaması yaptı.

    Yapılan basın açıklamasını köylüler adına okuyan Mahmut Teleş, “Bizler Rezip köyü sakinleri olarak her gün asbest maddesi solumak ve kanser olmak istemiyoruz. Köyün içerisindeki bu taş ocağının acilen kaldırmasını bekliyoruz. Burası sizin gördüğünüz gibi sadece para fışkıran bir kaya yığını değildir. Burası yaşam hakkımız, burası ciğerlerimiz, burası çocuklarımızın geleceği, mirasımız, atalarımızın yadigarı, hatıralarımız, köyümüzün vitrini, bülbül seslerinin yankılandığı, kekliklerimizin atıştığı hazinemizdir. Herkes şunu çok iyi bilsin ki bizleri zorlasalar da bu topraklardan göç etmeyeceğiz. Duyarlı olan herkese teşekkür ediyoruz. Bizler buradaki taş ocağının biran önce kaldırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Bursalı köylülerden taş ocağı eylemi

    Bursalı köylülerden taş ocağı eylemi

    5 Haziran Dünya Çevre Günü sebebiyle Gürsu ilçesinin Adaköy, Ağaköy, Canbazlar, Dışkaya, Ericek, Hasanköy, İğdir, Karahıdır, Kazıklı ve Kumlukalan mahalleleri sakinleri, İğdir Mahallesi’nde faaliyet gösteren taş ocağını protesto etti.

    Eyleme mahalle sakinlerinin yanı sıra DOĞADER Başkanı Murat Demir, Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, Bursa Baro Başkanı Av. Metin Öztosun katıldı.

    Ellerine pankartları alan vatandaşlar taş ocağının yanında bulunan mesire alanına gelerek tepki gösterdi. Taş ocağında kontrolsüz patlatılan dinamitler nedeniyle her yeri toz dumanı kapladığını söylerken, patlama sonrasında muhtemel heyelan riski için korktuklarını söyledi.

    “Böyle bir ova başka bir ülkede olsa tarım dışında bir çivi çakılmasına müsaade etmezler”

    Gürsu’nun bir tarım ilçesi olduğunu vurgulan Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, “Gürsu ilçesinin 40 bin dönüm tarım arazisinde üretim yapılmakta. Bu alanın 28-29 bin dekarında armut yetiştiriciliği yapılırken, diğer kalan dekarlarda ise şeftali, nektarin ve katırlı dağların eteklerinde zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye armut üretimi 530 bin ton iken Bursa armut üretimi 250 bin ton, Gürsu da ise armut üretimi 120 bin tondur. Bunun ekonomik boyutuna bakarsak ekonomiye 7-8 milyar lira katkı sağlamaktadır. Bu üretimi yapmak için ovada tarımsal üretimi işgal eden nüfus 12-13 bin civarında olup meyve hasat döneminde bölgeye dışarıdan yatılı ve günü birlik olarak 10-12 bin kişi çalışmak için gelmekte. Meyve budama, seyretme, hasat için yıl bazında düşünüldüğünde yaklaşık 570-600 bin kişiye tarımda istihdam sağlanmaktadır.

    Bu günlük olarak yaklaşık 2000 kişiye ekmek kapısı demektir. Ürettiğimiz meyvelerin yüzde 30’luk kısmı yurtdışına ihraç edilmektedir. Bizler üretim yaparak 85 milyon halkımızı ve 30 milyon turisti doyuruyoruz. Tarım nüfusu giderek yaşlanırken bölgemizde tarımı bırakıp başka iş arayan ve köylerden şehirlere göç eden kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ürettiğimiz ürün bölgeye özel olup Gürsu Ziraat Odası olarak hem Santa Maria hem de Deveci armut çeşitlerimizin Coğrafi İşareti alınmıştır. Bırakın ülkemizi dünyada dahi toplu alanda armut üretimi yapılan başka bir ova örneği yoktur. Ülkemizde özellikle armut üretiminde dekar verimi bakımından ortalamamız 2-3 kat fazla olup bodur bahçelerde dekardan 10-12 ton ürün alınabilen bir alana sahibiz. Böyle bir ova başka bir ülkede olsa tarım dışında bir çivi çakılmasına müsaade etmezler. Ovamız bu durumdayken insan sağlığı, tarımsal üretim ve çevre zararına yol açan taş ocağının belediye tarafından yapılmasını kamuoyunun takdirine sunuyoruz” şeklinde konuştu.

  • “4 tane taş ocağı istemiyoruz”

    “4 tane taş ocağı istemiyoruz”

    Vize ilçesine bağlı Okçular köyünde halk, taş ocaklarına karşı mücadelesine devam ediyor. Vize İnsan Doğa Yaşam Derneği altında örgütlenen yurttaşlar, doğaya zarar verdiğini belirttikleri taş ocaklarının kapatılmasını istiyor.

    Bölgede dördüncü bir taş ocağı açılmak istendiğini belirten Fatma Altuntaş, şunları söyledi:

    “Son 10 sene içinde ilçemize, arkamızda gördüğünüz yerde 3 mevcut taş ocağı var. Aktif çalışıyorlar. Günde 700 tane kamyon geçiyor bu yollardan. Bunlar yetmedi, bir tane daha taş ocağı açılmak isteniyor. Bu açılmak istenen taş ocağı, yukarıda bizim yeşil çam ormanlarımızın dibinde. Su kaynaklarımızın üzerine açılmak isteniyor. Daha önce 2019 yılında bunlara davamızı açtık ve davayı kazandık. Ama bununla yetinmediler. Şimdi yeniden ‘Biz tozu önleyeceğiz’ diyorlar. Toza bakın, önlenmiş toz var mı şu anda? Hiçbir şey yok. Yerler yaş olduğu halde yine toz kalkıyor. Buna rağmen, köyün içme suyu olduğu yere ‘Kullanılamaz’ diye rapor almışlar. Fakat geçen sene Özel İdare Müdürlüğü köyün içme suyu deposunu yeniledi. Bundan 4 sene evvel de köyün içme suyu iletim hattını yeniledi. Nasıl içilmez suymuş bu? Yalan yanlış haberlerle dosyalara ekleyip ekleyip Ankara’ya gönderiyorlar. Biz, burada 4 tane taş ocağı istemiyoruz.”

  • Taş ocağının su havzası üzerinde kapasite arttırmasına tepki

    Taş ocağının su havzası üzerinde kapasite arttırmasına tepki

    Orhangazi’ye bağlı kırsal Fındıklı Mahallesi sınırları içinde açılması planlanan yeni maden ocağının tartışmaları büyüdü. Çevre dernekleri, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları Fındıklı Mahallesi sakinlerine desteğe koştu. Ayaklanan Fındıklı halkının dünkü eylemine DOĞADER – Doğayı Çevreyi Koruma Derneği, Samanlı Dağları Çevre ve Kültür Derneği, Orhangazili siyasi parti başkan ve yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi. Mahalle meydanından “Tarım alanlarımız, hayvan meralarımız ve temiz bir doğa için taş ocağına hayır” yazılı pankart eşliğinde yaklaşık 2 kilometre mesafedeki yeni taş ocağı yapılacak alana yürüyen kadın ve çocukların da yer aldığı gurup burada açıklamalar yaptı.


    Samanlı Dağları Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Hakim Menteş, eylemde yaptığı konuşmada; ‘Bizler toprağımız, suyumuz, geleceğimiz için mücadele ederken birileri sadece ve sadece biraz daha fazla para kazanmak için mücadele ediyor. Bizler bu mücadeleden asla vazgeçemeyeceğiz ve sonuna kadar sürdürmek zorundayız. Bu yüzden Fındıklı’daki ve civardaki aynı mücadeleyi yapan tüm arkadaşlara elimizden gelen tüm desteği vereceğiz.’ diye konuştu.


    ‘Hile ile iş yapılıyor’

    DOĞADER – Doğayı Çevreyi Koruma Derneği Başkanı Murat Demir de, Fındıklı köylülerinin yaşam hakkını savunduğunu firmanın buradan taş çıkartmak istediğini söyleyerek, ‘Burada hile ile iş yapılmaya çalışılıyor. ÇED değerlendirmesinden muaf tutulmuş bu proje. Niçin muaf tutulmuş? Projeyi 25 hektarın altında göstermiş. Aslında firmanın her iki ruhsat alanı da onlarca hektarlık alan olduğu halde, başlangıç projesi olarak 25 hektarın altında göstermiş. Niye? 25 hektarın altında olduğu zaman ÇED raporunu almaktan muaf tutulacak. Bundan kendini muaf tutmak için 25 hektarın altında tutmuş. Peki 25 hektarın üstünde tutsaydı ne olacaktı? Orada yazmak zorundaydı; burada dinamit patlatacaksa bunun çevreye vereceği ifade etmek zorundaydı, burada çıkacak tozun etraftaki yeşil örtüye vereceği zararı ifade etmek zorundaydı. Burası Orhangazi’nin su kaynağı aynı zamanda su kaynağına vereceği zararı ÇED raporunda ifade etmek zorundaydı.

    Bütün bunlardan muaf olabilmek için ÇED’ten muaf tuttu kendini. Yani hile ile arkadan dolanarak burada bir iş yapıyor. Buna müsaade etmeyeceğiz. Bizde Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği olarak 18 yıldır nasıl savundaysak burada da sizlerle birlikte, Fındıklı halkıyla birlikte, annelerimizle, ablalarımızla, çocuklarımızla, gençlerimizle, amcalarımızla beraber bu yeşil alanı savunmaya geldik. Buradan buraya bu izni verenlere, burada bu faaliyeti yapmak isteyenlere bir kez daha sesleniyoruz. Biz burada bu faaliyeti is-te-mi-yo-ruz.’ dedi. Demir, bütün medyada İznik Gölü’nün çekildiğinin haberleri yayınlandığına da dikkat çekerek, ‘İznik Gölü’ne su bu dağlardan gidiyor. Bu dağlara kar gelmezse, yağmur gelmezse, bu dağlar sus tutmazsa İznik Gölü’ne su nereden gidecek. O yüzden bir kez daha haykırıyoruz, bu faaliyeti burada istemiyoruz.’ diye konuştu.

    Fındıklı Mahallesi sakinleri de, taş ocaklarının, hayvancılığa, tarıma doğaya zarar verdiğine vurgu yaparak, maden ocaklarının artmasına karşı olduklarını dile getirdiler.

    Jandarma’nın da güvenlik önlemi aldığı, İstiklal Marşı okunması ve saygı duruşu ile başlayan eylem açıklamaların ardından sona erdi.

  • Taş ocağına karşı birlik oldular

    Taş ocağına karşı birlik oldular

    Trabzon’un Maçka ilçesindeki Zigana Dağı eteklerinde bulunan ve doğal güzelliklerinin yanı sıra sütlacı ile de meşhur olan Hamsiköy’de yapılması planlanan taş ocağı tepkilere neden oldu. Yılda 300 bin dolayında turisti ağırlayan vadide açılmak istenen taş ocağı ve tesise karşı 2 binden fazla imza toplayan yöre halkı, kararın geri çekilmesini istiyor. Çıralı Mahallesi Muhtarı Recep Gürsoy, “Bu güzel yaylamıza kimseyi sokmayacağız” dedi.

    Türkiye’nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından Sümela Manastırı’nın da yer aldığı Trabzon’un Maçka ilçesindeki Zigana Dağı eteklerinde yer alan sütlacı ile ünlü Hamsiköy Mahallesi Kangel Yaylası’nda patlatmalı taş ocağı ve kırma eleme tesisi planlandı. Hamsiköy ve civardaki Ciharlı, Çıralı, Dikkaya ve Güzelyayla mahallelerinde yaşayanlar taş ocağı ve kırma tesisine doğaya ve çevreye vereceği zarar nedeniyle karşı çıkıyor. Yöre halkı, 20’si otel 50’ye yakın işletme ve tesisinin bulunduğu yılda 300 bin dolayında turistin ziyaret ettiği vadiye planlanan taş ocağına karşı 2 binden fazla imza topladı. İmzalar Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne iletilmek üzere Maçka Belediye Başkanlığı’na teslim edildi.

    ‘İZİN VERMEYECEĞİZ’

    Taş ocağı kararının yanlış olduğunu belirten Çıralı Mahallesi Muhtarı Recep Gürsoy, “Hamsiköy 5 mahalleden oluşuyor. Taş ocağının yapılmasının planlandığı yerde bizim hayvanlarımız yaylıma çıkıyor. Burası sütlacı ile meşhur bir yer. Burada yapılan sütlaç tadını, oradaki yaylada otlayan ineklerin sütünden alıyor. Oradaki taş ocağı binlerce turist ağırlayan Hamsiköy’ün sadece doğal güzelliklerini bitirmeyecek. Aynı zamanda buranın tescilli markası olan ve lezzeti ile tüm dünyada ün salan sütlacını da bitirecek. Böyle bir şeye izin vermeyeceğiz. Bu güzel yaylamıza kimseyi sokmayacağız. Bizim o yaylamızda su havzalarımız, şelalelerimiz var. Bunların yok olmasını ve susuz kalmayı da istemiyoruz” diye konuştu.

    ‘VİCDANLARI NASIL EL VERECEK’

    Gurbetten memlekete huzur bulmaya geldiklerini anlatan Memure Şeker, “Biz yaylamızda taş ocağı yapılsın istemiyoruz. Kuş sesleri, doğanın muhteşem sesleri ve bu yeşillikler içinde oturuyoruz. Kimse gelip de bizim burada huzurumuzu bozmasın. Ben o yaylada 25 yılımı geçirdim. Oranın bozulmasını istemiyorum. Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Hayvanlarımızı nerede otlatacağız. Orada güzel şelaleler var. Onları nasıl bozmaya vicdanları nasıl el verecek. Karşı dağda taş ocağı yaptılar. Orayı her gördüğümde psikolojim bozuluyor. Biz taş ocağına karşıyız” dedi.

    ‘DOĞANIN TAHRİP EDİLMESİNİ İSTEMİYORUZ’

    Yaylayı görmek için her yıl binlerce turistin geldiğini belirten Metin Şeker ise, “Hamsiköy sütlacı lezzetleri ve bu güzel doğası ile bilinen bir yer. Biz hepimiz gurbetçiyiz. Nefes almak için fırsat buldukça memleketimize buraya geliyoruz. Bu güzel doğanın bozulmasını istemiyoruz. Yaylamızda çok güzel bir şelalemiz var. Manzaramız var. Buraya gelen turistler ‘siz cennette yaşıyorsunuz’ diyorlar. Biz buranın bozulmasını tahrip edilmesini istemiyoruz. Karşıki dağda yapmaya çalıştılar orası şimdi çöl oldu. Bizim yerimizin de böyle olmasını istemiyoruz. Taş ocağına karşıyız. Buna asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Rize’de taş ocağı gerginliği sürüyor

    Rize’de taş ocağı gerginliği sürüyor

    Rize’de Lojistik Merkez ve Liman projesinin inşa edileceği deniz üzerindeki alanın dolgusu için 16 milyon tona yakın taş alınması kararlaştırılan İkizdere ilçesi Gürdere ve Cevizlik köyünde taş ocağı açılacak olmasına yöre halkının tepkisi devam ediyor. Jandarmanın müdahalesi ile dün 8 kişinin gözaltına alındığı grubun alandan uzaklaştırılması ile bugün iş makineleriyle orman içi yol açma çalışması başlatıldı. Ancak yöre halkından bir grup, orman içi patika yollardan yeniden gelerek iş makinesinin önünü kesti, çalışmayı durdurdu. Bölgede gergin bekleyiş devam ediyor.

    Karadeniz’in termal ve kış turizmi için yeni turizm destinasyonu alanı olarak belirlenen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘örnek yayla’ modellerinin uygulanacağı iki noktadan biri seçilen doğal sit alanı Rize’nin İkizdere Vadisi Gürdere ve Cevizlik köyünde açılması planlanan ve 16 milyon tona yakın taşın alınacağı bazalt ocağı projesi tepkilere yol açtı. Yeşil vadinin doğal güzelliğinin yok olacağını, köylerinin ellerinden gideceğini savunan yöre halkı, ‘yatırıma değil, yanlış yer seçilen taş ocağına karşıyız’ mesajı ile bir hafta önce nöbete başladı. Köylerinde çay ve bal üretimi yaptıklarını anlatan bölge halkı, İyidere’de deniz doldurularak yapılacak lojistik liman projesi için planlanan taş ocağının daha yakın, daha az maliyetli ve doğaya zarar vermeyecek başka bir alanda açılmasını istiyor.

    MÜDAHALE GELDİ, 8 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

    Taş ocağı için önceki gün vadiye getirilen iş makineleri bölgede tansiyonu yükseltti. Jandarmalar eşliğinde alana sokulmak istenen iş makinelerinin önünü kesmeye çalışanlara askerler müdahale etti. Uzaklaştırılan grup önceki gece orman içi yollardan getirdikleri arı kovanlarını yola yerleştirdi. Yöre halkı jandarma eşliğinde alana sokulmak istenen iş makinelerinin önünü arı kovanları yerleştirerek kesti. Arı sokması tehlikesi nedeniyle gün içerisinde müdahale edemeyen ekipler dün akşam saatlerinde kovanları kaldırdı. Grubu dağılmaları yönünde uyaran jandarma ekipleri biber gazı ile müdahale etti, gerginlik yaşandı. Biber gazından etkilenen kadınlar fenalık geçirdi. Jandarma ekipleri, direnen 8 kişiyi gözaltına aldı. Jandarmada ifadeleri alınan 8 kişi ardından serbest bırakıldı.

    ÇALIŞMA BAŞLADI, HALK YENİDEN DURDURDU

    Bölgede bu sabah iş makineleri eşliğinde çalışma başlatıldı. Orman içi yol açan iş makinesinin çevresinde jandarma ekipleri de geniş güvenlik önlemi aldı. Köyün girişinde çadır kuran bölge halkı alana yaklaştırılmadı. Ancak bir grup yöre halkı, orman içi patika yollardan gelerek iş makinesinin önünü çıktı. Çalışmayı durduran operatör iş makinesi ile geri çekildi. Jandarma ile yöre halkının alanda gergin bekleyişi sürüyor.

    ‘NEYİ NEYE FEDA EDİYORUZ’

    İkizdere Belediye Başkanı Hakan Karagöz de alana gelerek halkla görüştü. Başkan Karagöz, “Sonuçta yatırım olacak ama neyi neye feda ettiğimizin de hesabı yapılması lazım. Bu vadiyi gören herkes, yazık oluyor taş ocaklarıyla diyor. Geri dönüşümsüz bir tahribata sebep oluyor. 4 köy ve 2 mahallemiz buradan zaman içerisinde etkilenecektir. Dinamitler patlatılacak toz olacak, burada ne arıdan, ne çaydan bahsedilebilir. Lojistik limanı istiyoruz, ihtiyacımız var. Ama neyi neye feda ediyoruz bakmamız gerekiyor. Alternatifleri ve çözümleri illaki vardır. Bu vadiye daha az zarar verecek, tahribat yapacak yerlerden taş alınabilir” dedi.

    ‘LİMAN YAPILSIN AMA TAŞ ALINACAK BAŞKA YER YOK MU?’

    Hamide Karadeniz de “Sabah geldik iş makinesi çalışıyordu. Orman içerisinden derelerden geçerek ağrılı dizimle buraya kadar geldim. Çayımız, suyumuz, ormanımız için müdahale ediyoruz” dedi.

    Emine Tuncer ise “5 gündür buradayız, ormanların içerisinden iş makinesinin olduğu alana geliyoruz. Aşağıdan girişimiz izin vermeyince bizde ormanlık alanda geldik. Ormanın içini zaten çok iyi biliyoruz, buralar bizim yerlerimiz. Bizi kolay kolay yıldıramazlar. Adamlarımız önümüzde biz arkalarında buraya geldik. Şimdi adamlarımız arkamızda, biz önde bu mücadeleyi bırakmayacağız. Biz Rize’ye iş yapılsın istiyoruz. Belki bizim çocuklarımız da iş bulur. Limana asla karşı değiliz. Ama taş alınacak başka yer yok mu?” diye konuştu.

  • Bursa’da taş ocağı tesisinde 700 bin liralık soygun

    Bursa’da taş ocağı tesisinde 700 bin liralık soygun

    Bursa’nın Yenişehir ilçesindeki taş ocağı tesislerinin trafoları, enerji sistemleri ve kabloları, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce çalındı. İşletme sahipleri, zararın 700 bin lira olduğu belirtti.

    Yenişehir ilçesindeki Derbent mevkisinde, 10 milyon liralık maliyetle 2017 yılında kurulan ancak 1 yıl sonra faaliyetlerine son verilen taş ocağı ve mıcır tesislerinden 3 gün önce hırsızlık yapıldı. Tesislere ait büyük trafoların parçalanarak, çalındığı ayrıca güneş enerji sistemlerine ait aküler ve tesisi kaplayan kabloların da şüpheli veya şüpheliler tarafından çalındığı fark edildi. İşletme sahipleri, durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Jandarma ekipleri de hırsızlık olayıyla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. İşletme sahipleri, zararın 700 bin lira olduğu söyledi.

    İşletme sahiplerinden avukat Zekeriya Mançolar, daha önce de hırsızlık olaylarının yaşandığını belirterek, “Taş ocağı tesislerimiz, 2018 yılında haksız iddialar nedeniyle kapatılmıştır. Bunun ardından gerekli tedbirleri almaya gayret göstererek işletmeyi ayakta tutmak için mücadelemiz devam ediyor. Fakat 1,5 yıl önce büyük kablo hırsızlığı yaşandı. Daha sonrasında da hırsızlar adeta buraya dadandı ve tekrar aldığımız kablolar çalındı. Son olarak trafolar parçalanarak çalındı. Güneş enerjisi aküleri çalındı. Bu hırsızlardan sonra toplam zararımız 700 bin lira. Zanlıların bulunmasıyla ilgili güvenlik güçlerimize güvenimiz sonsuzdur” dedi.

  • Taş ocağında göçük: 2 ölü

    Taş ocağında göçük: 2 ölü

    İstanbul Arnavutköy’de bulunan bir taş ocağında göçük meydana geldi. Kayalarının altında kalan 2 işçi hayatını kaybetti.

    İstanbul, Arnavutköy’de meydana gelen göçükte 2 işçi yaşamını yitirdi.

    Devlet Caddesi üzerinde bulunan taş ocağında sabah saatlerinde göçük oldu. Taş ocağında çalışan iş makinası operatörü ile bir başka işçi, düşen kayaların altında kaldı.

    Kayaların düşmesiyle iş makinesi de devrildi.

    İşçileri kurtarmak için bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 1 saat süren çalışmaları sonucu Nuri Deniz’in cansız bedenine ulaşıldı.

    İtafiye ekiplerince ağır yaralı olarak çıkartılan Sabit Deniz ise hastaneye kaldırıldı, ancak müdahalelere rağmen kurtarılamadı.