Etiket: taş

  • Ege’de taş ustaları kıymete bindi

    Ege’de taş ustaları kıymete bindi

    Özellikle depremlerden sonra sağlam ve en az enerji ile iklimlendirilebilen konutlar modern yapılardan daha fazla tutulmaya başladı. İnşaat sektöründe geriye dönüş başlayınca Türkiye’de sayıları her geçen gün azalan taş duvar ustaları da kıymete bindi.

    Aydın ve İzmir illerinin zirvesinde yer alan Ödemiş İlçesi’ne bağlı Bıçakçı Köyü’nün Ovacık Yaylası’nda inşa edilen taş evlerde unutulmaya yüz tutan Osmanlı mimarisi yeniden canlanmaya başladı. Görenleri adeta mest eden tamamen doğal ve bir o kadar da ustaca yapılmış taş evleri yapan ustalar randevu ile çalıştıklarını belirterek, okumakta zorlanan gençlerin bu mesleği öğrenmesini tavsiye ettiler.

    “Kısıtlı imkanlar nedeniyle okuyamadık ama hayallerimize kavuştuk”
    Çocukluk yıllarında kısıtlı imkanlar nedeniyle okuyamayınca ekmek parası kazanmak için taş duvar ustalığını öğrenen ve Bodrum’dan Ödemiş Ovacık Yaylası’na taş ev yapmaya gelen Coşkun, Yusuf ve Sadettin Öztürkler kardeşler sanatlarının ekmeğini yediklerini söylediler.
    İlk çağlardan bu yana, kalelerden konutlara, sosyal alanlardan yollara kadar birçok yapıya ayrı bir güzellik veren taşları işleyerek sanata dönüştüren ustalardan Coşkun Öztürkler, “Okuyup mühendis, mimar olmak hayalimizdi. Ancak bizim dönemimizde okumak kolay değil ve bol imkan gerektiriyordu. Okuyamadık ama taş duvar ustalarının yanında çıraklık yapıp bu işi öğrendik. Şimdi bizim işi yapabilen kişi sayısı yok denecek kadar azaldı. ‘İyi ki bu işi öğrenmişiz’ diyoruz. Çok fazla rağbet var. Ancak bu işi yapacak usta sayısı yok denecek kadar az. Bu nedenle randevu ile çalışıyoruz. Allah bereket versin, kazancımız da gayet iyi. Gençlerin bu mesleği öğrenmelerine tavsiye ediyorum” diye konuştu.
    Yılın 12 ayı iş olduğunu belirten Yusuf Öztürkler ise, ”Doğal olduğu için taş yapılar hem daha sağlıklı hem de daha güzel görünüyor. Eskiden tüm yapılar taştan yapılırmış. Asırlarca ayakta kalan taş yapılar gelişen teknoloji ile birlikte terk edilince, zamanla taş yapı ustası da kalmamış. Depremden sonra sağlamlığı için tercih edenler olduğu gibi ısıtma ve soğutması çok kolay olduğu için enerjiden tasarruf etmek isteyenler de tercih ediyor. Allah’a şükür işimizden ve kazancımızdan memnunuz” dedi.
    Başta astım hastaları olmak üzere, yaşlı ve kronik hastalığı bulunan pek çok kişinin doktor tavsiyesi ile yaz mevsimini geçirmek için çıktığı İzmir’in Ödemiş İlçesi’ne Bağlı Bıçakçı Köyü’nün oksijen deposu Ovacık Yaylası’nda inşa edilen taş evler mimarisi ve doğal güzelliği ile görenleri adeta tarihe yolculuk yaptırıyor.

  • Gün geçtikçe ilgi artıyor

    Gün geçtikçe ilgi artıyor

    Astım, guatr, troid gibi hastalıkların tedavi edilmesinde kullanıldığı söylenen damla kehribar, kişileri sakinleştirme özelliğine de sahip olduğu için yoğun rağbet görüyor. Elazığ’da kehribar taşı ürünleri satıcıları, bu taş hakkında vatandaşların artık daha fazla bilgi sahibi olduğunu ve genel de kolye, bileklik ve tespih olarak aldıklarını ifade ediyor.

    Kehribar taşı ürünleri satıcısı Hadin Bulut, ”Damla kehribar dediğimiz şey, Baltık denizi etrafındaki ülkelerden çıkar. Rusya’dan, Ukrayna, Dominik’ten çıkıyor. Ortalama bin ile iki bin yıl arasıdır. 500 yıllıkta vardır ama onlar genç kaya olarak bilinir. Olgunlaşmış kayaları kesiyoruz, kolye olarak anahtarlık ucu olarak değerlendiriyoruz. Değerli maden grubuna giriyor. Bunlar ülkemize giriş yaparken Tarım bakanlığından onaylı olması gerekiyor. Faturası ve seri numarası olması gerekiyor” dedi.

    Elazığ’da damla kehribar bilekliklere vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Bulut, ”Guatr, migren ve troid hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Özellikle çocuklarda kolye ve bileklik ağız salyası ve diş ağrısına iyi geliyor. Talepler çok iyi. Ortalama ayda kilo bazına vurduğumuz zaman 2 kilo bileklik satıyoruz. Adet olarak da hesapladığımız zaman 500 ya da 600’ü buluyor. Kolyede ise 200 ya da 300 adet satıyoruz. Genelde gümüşten çok damla kehribar satıyoruz. Bazı müşterilerimiz doğal taş var mı diyor. Biz kehribar yada amber diyoruz. İnsanlar alıştıktan sonra kolyesini, bilekliğini, yüzüğünü ya da tespihini alıyor” dedi

  • Mantar toplarken bulduğu taşlara gözü gibi bakıyor

    Mantar toplarken bulduğu taşlara gözü gibi bakıyor

    Malatya’da yaşayan Osman Ünver, bundan yaklaşık 1 yıl öncesine kadar arkadaşları ile gittiği Beydağ’ında mantar toplarken diğer taşlardan farklı bazı taşları fark etti. İrili ufaklı taşları yanına alan Ünver, eve geldiğinde bu taşları yıkarken içerisinden sakız kıvamından sıvı geldiğini fark etti. Elindeki taşların değerli olabileceğini ve hatta meteor taşı olma ihtimalini düşünerek işi bilen bazı kişilere taşı gösterdi.

    Taşın meteor taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu öğrenen Ünver, “Geçen sene bu işlerden bir aracı arkadaşa 200 dolar gramına veririz dediler. Bende vermedim ve halen elimde taşlar. Ne olduğunu tam öğrenmek istiyorum” dedi.

    Taşların içerisindeki sıvıyı çıkardığında o gün kendisinde baş ağrısı olduğunu söyleyen Ünver, “Taşları bulduğum yer zirve olduğu için orası yazın ortasına kadar kar altın da oluyor. Hava sıcaklığı da en fazla 25 derece olduğu için bu taşların güneşten yanma nedeniyle bu şekilde olma ihtimali yok. O yüzden bu taşların değerli taşlar olduğuna inanıyorum” diye konuştu.

  • İçme suyu hattını tıkayarak mahalleyi susuz bıraktı

    İçme suyu hattını tıkayarak mahalleyi susuz bıraktı

    Hassa ilçesi Akbez Mahallesi, içme suyu hattında yaşanan tıkanma yüzünden susuz kalınca Hatay Büyükşehir Belediyesi ekipleri bölgede çalışma başlattı. Ekiplerin çalışması neticesinde tıkanmanın su deposuna yakın bir mesafede olduğu tespit edildi. Ekiplerin iş makinesi yardımıyla bölgede yaptığı çalışmada isale hattı kesildi ve içindeki taşlar kırılarak mahalleye tekrar su verildi. Boru içindeki taşları temizleyen personelin boru içerisinden çıkan taşlar karşısında hayrete düştüğü anlar ise kameraya yansıdı.

  • Balı ‘taş’tan çıkarıyor

    Balı ‘taş’tan çıkarıyor

    Seydişehir’e bağlı Ortakaraören Mahallesi’nde yaşayan Şakir Cırık, Toroslardaki Sayalı Yaylası’nda kayaların arasındaki önceden belirlediği kovuklara, arıların yuva yapması için katran ağacından elde ettiği reçineyi sürüyor. Cırık reçinenin kokusuna gelerek kovuklara yerleşen arıların yaptığı doğal balı sonbaharda topluyor.

    “Bu bal yüzde yüz doğal”

    Şakir Cırık dedesinden öğrendiği yöntemle yıllardır yaylada arıcılık yaptığını anlatarak, “Toroslar’da yıllardır bu yöntemle doğal bal elde ediyorum. Hiçbir katkı maddesi olmadan, arının kendi ürettiği peteğe yaptığı balı topluyorum. Bu bal yüzde yüz doğal. Yerleşim yerlerinden, fabrikalardan uzakta bin 700 metre yükseklikteki yaylada hiçbir kimyevi madde olmayan çiçeklerden toplanan özlerle yapılıyor” dedi.
    İlkbaharda çok basit şekilde hazırladıkları kovuklara giren arıların sonbahara kadar bal yapmasını beklediklerini, ardından da balı hasat ettiklerini anlatan Cırık, “Bu işte en büyük yardımcım eşim. Aldığımız balı dostlarımıza ikram ediyoruz, kendimiz tüketiyoruz. Balını aldığımız arıları kovanlara alıp kışın yiyecekleri kadar bal koyarak yayladaki diğer kovanlarımızın yanına götürüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Mevsim şartlarına göre aldığımız bal miktarı değişiyor”

    Cırık, yayladaki yaklaşık 10 kaya kovuğundan her yıl bal aldıklarını belirterek, “Mevsim şartlarına göre aldığımız bal miktarı değişiyor. Doğal balın özel müşterileri var. En başta şeker hastaları, öksürüğü olanlar, akciğer hastaları, astım ve bronşit hastalığı olanlar, büyüme geriliği bulunanlar, çocuklar, halsizlik yaşayanlar için gelip benden bal alırlar. Bizler de büyüklerimizden gördüğümüz gibi her sabah bir kaşık bu baldan alırız. Ne şekerimiz olur ne kolesterol, doktora gitmeden yaşarız. İlk kez tadanlar daha önce böyle bir bal yemediklerini söylüyor, ertesi yıl yine almaya geliyor. Birçok derde şifa diyebilirim” şeklinde konuştu.

  • Muhtar bulduğu taşın incelenmesini istiyor

    Muhtar bulduğu taşın incelenmesini istiyor

    Geçtiğimiz günlerde Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep olmak üzere bir çok ilde görülen meteor gündem olmuştu.
    Kuştepe Köyü Muhtarı Şeyh Abdurrahman Kuştepe, yumurta büyüklüğünde olan taşın meteor taşı olduğunu ve bilim adamları tarafından incelenmesini istedi.

    Kuştepe, “İki günde bir nar fidelerine sulamak için bahçeye gidiyorum. Bahçeye geldiğimde bu farklı taşı gördüm. Ben para pul derdinde değilim. Bu taşın bilim adamları tarafından incelenmesini istiyorum” dedi.

  • Bursa’da taşlı sopalı kavga

    Bursa’da taşlı sopalı kavga

    Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesi Milet Mahallesi’nde iki grup arasında gürültü sebebiyle sözlü tartışma çıktı. Sözlü tartışma bir anda kavgaya döndü. Saldırganlar birbirlerine taş ve sopalarla saldırırken vatandaşlar da durumu polise bildirdi. Güçlükle ayrılan kavga cep telefonu kameralarına anbean yansıdı.

  • Sokaklar parke taşla kaplanıyor

    Sokaklar parke taşla kaplanıyor

    Hem merkezde hem kırsalda yatırımlarını sürdüren İnegöl Belediyesi, yaz aylarında özellikle sokakların parke taşla kaplanması adına yoğun bir çalışma sürdürüyor. Altyapısı tamamlanan köylerde sokaklar parke taşla kaplanarak merkezin konforu kırsala da taşınıyor.

    Bu kapsamda 2023 yılında 11 kırsal mahallede 49 bin m2 parke taş kaplama çalışması yapıldı. Son olarak Hocaköy Mahallesinde 5 sokağın 2500 m2 parke taşla kaplanması için çalışma başlatıldı.

    TAŞLAR BÜYÜKŞEHİR’DEN, UYGULAMA İNEGÖL BELEDİYESİ’NDEN

    Belediye Başkanı Alper Taban, devam eden çalışmaları beraberindeki heyetle birlikte yerinde inceledi. Çalışmaya ilişkin bilgi de veren Başkan Taban, “Hocaköy Mahallemizde parke taş kaplamasıyla ilgili çalışmaları incelemek üzere bir araya geldik. Bu çalışmalarda parke taşları Bursa Büyükşehir Belediyemiz bizlere gönderiyor, biz de uygulamasını yaparak eksik alanları toparlıyoruz. Vatandaşlarımızın yaşam alanlarının standardının yükseltilmesi, konforunun arttırılması adına bu çalışmaları hızlıca ilerletiyoruz” dedi.

    HOCAKÖY’DE 5 SOKAK PARKE TAŞLA KAPLANIYOR

    “Sadece burada değil, başka mahallelerimizde de gerek merkez gerek kırsalda devam eden pek çok işlerimiz var” sözleriyle konuşmasını sürdüren Başkan Taban, “Hocaköy’de bizim merkeze yakın köylerimizden biri.

    Burası da artık diğer eksiklerin giderilmesi noktasında gayretle çalıştığımız bir nokta. 5 sokağımızda 2500 m2 parke taş kaplaması gerçekleşiyor. Bu yıl toplamında ise Hocaköy öncesi 11 kırsal mahallemizde parke taş uygulaması yaptık. Emeği geçen çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulundu.

  • Taşlı, sopalı, tabureli kavga

    Taşlı, sopalı, tabureli kavga

    Olay, dün akşam saatlerinde merkez Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi’nde meydana geldi. İki grup arasında henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle taraflar taş, sopa ve tabure ile birbirlerine girdi. Bir kadın araya girmeye çalışsa da taraflar, birbirine vurmaktan geri durmadı.

    Kavgada yaralıların olduğu bilgisi alındı. O anlar bina sakinleri tarafından telefon kamerasıyla saniye saniye kaydedildi. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi.
    Polis, olayla ilgili inceleme başlattı.

  • Kayı tamgalı ve haç işaretli taşlar bulundu

    Kayı tamgalı ve haç işaretli taşlar bulundu

    800 bin yıllık geçmişe sahip Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün dibindeki kalıntılar, yapılan dalışlarla dünyaya tanıtılırken, bu kalıntılara yenileri eklendi.

    Amatör ve profesyonel dalgıçlar tarafından yapılan dalışlarda Van Gölü’nün derinliklerinde sularında çekilmesi ile birlikte hem mezarlık hem de köy yaşam izlerinin olduğu alanlar bulundu.

    Bitlis’in Adilcevaz ilçesindeki Doğu Deniz Derneği ile Van’da bulunan HAK Arama Kurtarma Derneği üyeleri tarafından yapılan dalışta, Van Gölü’nün derinliklerinde bulunan yeni gizemler çözülmeyi bekliyor.

    Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, volkanik Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu oluşan ve sodalı suyuyla dikkat çeken 3 bin 713 kilometrekarelik alanıyla tıpkı bir deniz gibi uzanan uçsuz bucaksız sularının altında pek çok sır saklıyor.

    Doğu Deniz Derneği Başkanı Cumali Birol, gazetecilere yaptığı açıklamada, yaptıkları dalışla çözülmeyi bekleyen yeni gizemleri keşfettiklerini söyledi.
    Tatvan ve Ahlat ilçeleri arasında dalış yaparak buldukları mezar ve köy yaşam izlerinin olduğu alanla ilgili bir telefon aldıklarını belirten Birol, “Bugün aldığımız bir telefonla hemen Van’daki ekibimizi aradık. HAK Arama Kurtarma Derneği üyeleri ve Doğu Deniz Derneği üyeleri ile birlikte uzman dalgıçlarımızla Ahlat ve Tatvan arasında bulunan bir mevkide çok büyük bir alan keşfettik. Mezarlıklar var. Burada Kayı tamgalı ve haç işaretlerinin bulunduğu taşlara denk geldik. Çok enteresandır mezarlıklar içinde Kayı tamgalı büyük bir taşa denk geldik. Çok araştırma yaptık Kayı ile ilgili bir tane taş görebildik. Dolayısıyla haçların arasında ilk defa böyle bir taş gördük” dedi.

    Van Gölü’nde buldukları yerleşim yerindeki alanda dibekler, kurnalar ve sokağa benzer yerler gördüklerini sözlerine ekleyen Birol, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Alanda çok büyük bir yerleşim merkezi bulunmakta. Bu yerleşim merkezini içinde dibekler kurnalar var. Yerleşik bir alan sokaklar var. Bu sokaklarda örülü taşlarla bezenmiş. Dalış severlerle çok güzel bir alan oluşturduk ve yeni bir keşif elde ettik. Şnorkel dalışı için çok muazzam bir alan söz konusu. Van Gölü havzasında yıllardır sular çekilmekte. Dolayısıyla bu çekilmeden dolayı mezar taşlarını gün yüzüne çıktığını gördük. Burada da yaşam izlerini Van Gölü havzasının her bölgesinde görmekteyiz. Nuh Tufanı ile ilgili burada çalıştaylar yaptık. Derneğimizin yaptığı çalıştaya İngiltere’den iki jeolog hoca getirdik. Dolayısıyla Van Gölü havzasında Nuh tufanının olduğunu birazda kanıtlamış olduk. Dolayısıyla 23 metre derinlikte rastladığımız bu bulgurlar bizlere bunu kanıtlıyor. Van Gölü gelgitler yaşamış ama bakir ve temiz bir göl. Doğasıyla doğa harikasıyla göl ve sağlık turizmiyle çok farkla bir alana geçiyoruz. Bu dalış okulu da bunun gösteriyor. Halkımıza güzel bir dalış okulu kurduk. Adilcevaz’a. Bugün mısırda olmayan bir yapı var burada. Kanolarımızla öğrencilerimiz eğitim alıyor. Dolayısıyla bizler dalışseverleri buraya bekliyoruz. Van Gölü havzasına ve Adilcevaz’a. Bulduğumuz alanlarda turizm noktasında farklı bir rota elde etmiş oluyor. Bugün mısır dalışın hacı sayılır. Ama mısırdan daha güzel mikrobiyalitler belki canlı popülâsyonunun tek olması, inci kefalinin tek olması ama bunun yanında Rus batığı, Adilcevaz kalesi, mikrobiyalitler esen kıyıdaki bulduğumuz köy ve bugün bulduğumuz köy yaşam izleri çok farklı bir rotaya bizleri sevk etmekte. Biz de dalış severleri Adilcevaz’a Van Gölü havzasına bekliyoruz.”


    Keşfettiklerimizi önce basınla daha sonra ise bazı üniversitelerdeki hocalarla paylaşacaklarını sözlerine ekleyen Doğu Deniz Derneği Başkanı Cumali Birol, “Elde ettiğimiz görüntüleri ilk önce basınla paylaşıyoruz. Sonra bu görüntüleri üniversitelerdeki hocalarımıza göndereceğiz. Bu görüntüler kayı taşı ile bir haçlı mezar taşının yan yana olduğunu ilk defa burada görülüyor. Bunu da araştırıp inceleyecekler kısmetse bunu da değerli hocalarımıza buradan pas atıyoruz. Gelip bizi bulsunlar orada bir dalış gerçekleştirelim. Orada keşfettiklerimiz hangi medeniyetlere sahip olduğu, hangi medeniyetlerin burada yaşadığını bu noktada değerli halkımıza yanmış olacağız. Yeni bir keşif Bitlis’e hayırlı olsun” dedi.