İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekiplerince uygulama noktasında durdurulan araçtan şüphelenilmesi sonucunda araç içerisinde yapılan incelemede, yurda kaçak yollardan girdiği tespit edilen Afganistan uyruklu 25 şahıs yakalandı.
Kaçak göçmenlerin taşınmasına organizatörlük yaptıkları belirlenen A.D. ve O.B. isimli şahıslar hakkında göçmen kaçakçılığı yapma suçundan işlem yapılarak Erzincan Kapalı Cezaevine teslim edildi.
Etiket: taşımacılık
-
Evden eve taşımacılık yapılan kamyonette göçmen yakalandı
-
Bursa’da tehlikeli taşımacılık kamerada
Olay, merkez Osmangazi ilçesinde meydana geldi. İzmir Yolu Caddesi üzerinde açık kasalı kamyonetinin kasasına yüklediği devasa çuvallarla birlikte trafiğe çıkan sürücü adeta tehlike saçtı. Trafikteki diğer sürücülerin tepkisini çeken sürücü çuvalların araçtan kaymasıyla birlikte aracı yol kenarı yanaştırmaya başladı.
O anlar kameraya yansırken, kayda alan diğer sürücünün tepkisi de izleyenleri güldürdü -
“Deniz taşımacılığındaki atıklar müsilaja yol açabilir”
Prof. Dr. Sinan Uyanık, “TÜBİTAK 1001 Müsilaj Araştırmaları Özel Çağrısı” ile destek alarak araştırma başlattıklarını ve bu çerçevede gemilerin balast tanklarından numuneler alarak incelemeler yaptıklarını dile getirdi. Araştırmanın detaylarını ve sonuçlarını paylaşan Prof. Dr. Uyanık, deniz ekosistemini tehdit eden müsilajın farklı mikroorganizmalar tarafından birden fazla dış etkenin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıktığını ve bunlardan birinin de yoğun deniz ticareti olduğunu belirtti. Normal bir evsel atık suda 3-5 ppm (miligram bölü litre) civarında bulunan ağır metal miktarını gemilerin balast suyunda 300 ila 500 ppm gibi yüksek seviyelerde tespit ettikleri bilgisini veren Uyanık, eski gemiler ile balast tanklarındaki korozyondan kaynaklanan ağır metallerin fitoplanktonların strese girmesine neden olabileceğini ifade etti. Yaklaşık 50 gemiden aldıkları örneklerde müsilaja neden olan planktonlardan siyanobakteriler ile diyatomlara çok yoğun şekilde rastladıklarını aktaran Prof. Dr. Uyanık, arıtılmış balast suyunda bulunması gereken miktarın 50-100 katı civarında fitoplankton tespit ettiklerini bildirdi.
Müsilaja sebep olan asıl unsurların karasal kaynaklı, evsel ve endüstriyel atık suların yeterli düzeyde arıtılmadan Marmara Denizi’ne verilmesi olduğunu vurgulayan Uyanık, “Deniz taşımacılığından kaynaklanan bazı atıkların kontrolsüz bir şekilde denize verilmesi sebebiyle Marmara Denizi’nde besin tuzlarındaki birikim ve artışın müsilajı tetiklediğini düşünmekteyiz. Tekil olarak deniz ticareti müsilaja sebep olmuyor. Ancak bardağı taşıran son damla olarak düşünüldüğünde bunun da bir etken olduğunu, farklı ülkelerden gelmemesi gereken müsilaja sebep olan plankton türlerinin geldiğini görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Gemilerin limanlardaki bekleme sürelerini kısaltmak ve operasyon sürelerini azaltmak için arıtma sistemlerini çalıştırmadan balast sularını kontrolsüz bir şekilde Türkiye’nin iç sularında deşarj edebildiklerine dikkati çeken Prof. Dr. Sinan Uyanık, her bir gemiye takılacak balast arıtma sistemleriyle farklı ülkelerden gelen istilacı türler ve müsilaja sebep oldukları bilinen planktonların taşınmasının önlenebileceğini işaret etti.
Dünya Denizcilik Örgütü’nün (IMO) deniz ticareti yapan ülkelerin imzaladığı MARPOL Sözleşmesi ile istilacı ve yabancı türlerin farklı ülkelere taşınmasını engellemek için gemilerde balast sularının arıtımıyla ilgili bir zorunluluk getirdiğinden bahseden Uyanık, şunları söyledi:“MARPOL Sözleşmesi’yle belirlenen kriterlerin tüm gemiler tarafından en kısa sürede uygulanması gerekiyor. Gemilerin ulaştıkları limanlarda sintine sularını kontrollü bir şekilde liman idarelerine teslim etmesi gerekiyor. Normalde gemiler yanaştıkları limanlara belli bir vergi, bir ücret ödüyorlar. Ödedikleri bu liman vergisi çerçevesinde sintine sularını aslında ücretsiz olarak o liman idaresine verebilirler. Ancak buradaki sevkiyat ve işlem süresini kısaltmak için limanlarda bunlarla uğraşmak yerine açık denizlerde kontrolsüz bir şekilde deniz ortamında bu sintine sularını arıtmadan denize verme gibi yanlış bir işlem uyguluyorlar. Liman idareleri tarafından kontrol edilerek gemilerin yasalara, yönetmeliklere uymasını sağlamak gerekiyor ki Marmara Denizi’ne farklı ülkelerden gelen kirliliği de kontrol edebilelim.”
Yürütücülüğünü Prof. Dr. Sinan Uyanık’ın yaptığı araştırma ekibinde BTÜ Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mete Yılmaz, Doç. Dr. Erinç Dobrucalı, Doç. Dr. Gökçe Çiçek Ceyhun, Doç. Dr. Deniz Uçar, Dr. Öğr. Üyesi Volkan Altuntaş ve İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Muharrem Balcı yer aldı.
-
Trafikteki tehlikeli taşımacılık kamerada
Olay, merkez Yıldırım ilçesi Mimarsinan Mahallesi Ankara Yolu Caddesi üzerinde meydana geldi. Kendisinin ve trafikteki diğer sürücülerin canını tehlikeye atan sürücü, hafif ticari aracının her tarafına koltuk yükleyerek seyretti.
Diğer bir görüntü ise merkez Osmangazi ilçesi Kükürtlü Mahallesi’nde kaydedildi. Aldığı televizyonu hemen evine götürmek isteyen sürücü, sınırları zorladı. Sürücü, televizyonu otomobilin arka koltuğuna koyarak kapısı açık bir şekilde gideceği yere kadar götürdü.
Tehlikeli taşımalar trafikte an be an kaydedildi. -
Fırsatçılar deprem dinlemedi
Depremin ardından fırsatçılık yaparak ev fiyatlarını arttıranların ardından taşımacılık sektöründe de fırsatçılar ortaya çıkmaya başladı. Diyarbakır’da evleri hakkında yıkım veya ağır hasar kararı çıkan vatandaşlar evlerini taşıma derdine düşmüşken fırsatçılar vatandaşları hedef aldı. Ev taşımak için kullanılan asansörler deprem öncesinde 600 liradan kiralanırken, fırsatçıların ortaya çıkmasından sonra 5 bin liradan vatandaşlara kiralanmaya çalışılıyor. Depremi fırsat bilerek fiyatlara artış yapan taşımacılara meslektaşları ise tepki gösterdi. Vatandaşlar da bu duruma tepkisiz kalmazken, insanların mecbur olduğunu bilerek böyle yapılmasını yağmacılık olarak adlandırdı.
“Bin liraydı şimdi 4 bin liraya çıktı”
Apartmanından köyüne göç ettiğini belirten Nurettin Taş, “Deprem olduğu için evi köye taşıyoruz. AFAD apartmanda hasar olduğunu söyledi. Taşımak için yeğeni arabasını getirdim, çekici asansörü ise 4 bin liraya getirdim. Bin liraydı şimdi 4 bin liraya çıktı” dedi.
“Depremden önce 500 lira kurtarıyorken, depremden sonra neden kurtarmıyor”
Meslektaşlarının böyle bir şey yapmış olmasının doğru olmadığını belirten ev taşıma işi yapan Mikail Şenol, “Depremden önce asansör fiyatları 500 – 600 liraydı. Depremden sonra fırsatçılık yaparak pahalıya fiyat veriyorlar. Sabah verilen fiyatı akşam tekrar alamıyorsun bu yüzden vatandaş mağdur oluyor. Benim çağrım bütün nakliyecilere, bu vicdansızlığa son vermeleri lazım, devlet yetkilileri de buna bir el atmalı. Şuan asansör ve nakliye beraber maliyeti 3 bin 500 lira oluyor. Şehir içinde taşıması ve asansörü dahil, 5 bin lira oluyor. Asansör fiyatlarında depremden önce 500 lira kurtarıyorken, depremden sonra neden kurtarmıyor” şeklinde konuştu.
“6 bin veya 7 bin lira fiyat veriyorlar”
Fırsatçıların arttığını belirten ev taşıma işi yapan Seymen Akar, “Şuan ki fiyatımız bin liradır, normal zamanda depremden önce de bin liraydı. Bazıları şuan 6 bin veya 7 bin lira fiyat veriyorlar. Fırsatçılık yapıyorlar bizim gibi işlerine bakmıyorlar” diye konuştu.
“Ben buradan 15 bin liraya İstanbul’a götürüyorum”
Fırsatçıların 15 bin liraya kadar fiyat verdiklerini belirten taşımacı Abdullah Güler, “Bir vatandaş beni aradı, taşıma dahil 3 bin 500 TL olduğunu söyledim. Daha önceden aldığı fiyatta taşıma dahil 15 bin lira fiyat verdiklerini söyledi. Ben buradan 15 bin liraya İstanbul’a götürüyorum. Bütün millet mağdur kalmış. Kimse şehirde bulduğu eve gitmiyor, köye gidiyor veya başka bir yere gidiyor. İnsanlarımıza yazık oluyor” ifadelerine yer verdi.
-
Bursa’da tehlikeli taşımacılık
Olay, merkez Osmangazi ilçesi Kükürtlü Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bir sürücü götüreceği araç tavanını değişik bir yöntem deneyerek taşıdı. Kendi aracının üstüne koyarak götürdüğü araç tavanını görenler gözlerine inanamazken o anlar cep telefon kamerasına yansıdı.
-
Kargoda yeni dönem: Her adresin numarası olacak
Kargo ve gönderilerin geri dönmesi, adresi bulamama gibi sorunların önüne geçmek için kodlu adres sistemine geçiliyor. Her adresin 9 haneli bir numarası olacak.
Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre, Türkiye açık adresten kodlu adres sistemine geçiyor. Bundan böyle adresler 9 haneli numaradan oluşacak.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Adres Daire Başkanı Levent Yazıcı, “Vatandaşlar TC kimlik numarası ve açık adresini söylerken tedirgin oluyor. Bu projeyle 20-66-80-308 diyecek, dokuz rakam bu kadar, ‘adres kodu’ başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok” dedi.
‘İngiltere’de gördüm’
Levent Yazıcı, meraklanan komisyon üyesi milletvekillerine ilk adres kodları verdi. Yazıcı, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda özetle şunları kaydetti:
2006’da İngiltere’ye gönderilen ekiptenim. Bir eve taşındığımız zaman, Leicester Üniversitesi’nin karşısında Victoria Park’a paralel gelen Oxford Street’te Cradock Road’da 24 nolu bir evi tuttuk. Bu evin adresi nedir? diye emlakçıya söylediğim zaman bana şöyle söyledi.
‘LE21TD’. ‘Bu, nasıl bir adres?’ deyince ‘Bu sizin her şeyiniz. Size birisi evle alakalı bir şey sorduğu zaman LE21TD diyeceksiniz’. Ve bir yıl boyunca arabama sigorta yaparken, belediyeye su parası öderken, sağlık merkezine gittiğimde, birisine adres verirken bunu söyledim.
Diyelim ki bir kargo şirketine gittiniz, adresinizi vereceksiniz, yanınızda bir vatandaş var, ‘Adresiniz nedir?’ denildiği zaman insanlar şöyle bir bakıyor yani ‘açık adresimi vereyim mi?’ diye. Tedirgin olursunuz? Açık adresi söylendiği için evini taşıyan biliyorum. Burada 20-66-80-308, dokuz rakam bu kadar, başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
‘Hepsinin altyapısı bitti’
Diyelim ki biri size kargo yollayacak. ‘Adresin nedir?’, ‘Ya, bizim sokağı değiştirdiler geçen gün ama’ Hiç sorun yok efendim, ‘206680308’ dediğiniz anda, karşı taraf o PTT’ye gidecekse veya bir yere gidecekse veya e-ticaret sitelerinden bir şey alacaksanız adres kodunuz orada.
PTT bitirdi. Çocuğunuzu okula yazdırırken artık adres kodunuzu vereceksiniz. Hepsinin altyapısı bitti, tüm dairelerimizin adres kodu var.
PTT Kargo kendi ‘web’ ara yüzünü oluşturdu, şu an test çalışmaları devam ediyor. Ben PTT ile toplantıda posta kodu olarak dile getirmek istedim ama PTT’deki yetkililer dediler ki; ‘Posta kodu teknik bir terimdir, bölgeyi ifade eder ve kanunda geçer; bunu diyemeyiz’ dediler. O zaman biz de buna ‘adres kodu’ diyelim, dedik. Artık herkesin -şu anda sizlerin de bulunduğu evlerde- MAKS’tan bağımsız bir adresi kodu var.
Sayın Bakanımızla, PTT’yle ve diğer kargo şirketleriyle, BTK ile ve İç Ticaret Genel Müdürlüğü’yle görüşmelerimiz devam ediyor. Özel kargo şirketleri de adres kodunu koydu.
‘Otomatik güncel adres’
PTT bunu ilk duyduğu zaman çok heyecanlandı, dediler ki; ‘Bizim kargolarımızın büyük çoğunluğu adres bulunamadığından geri geliyor, insanlar adresini veriyor, sokağı değişmiş oluyor. Ama eğer adres kodunuzu verirseniz, sizden bağımsız bir şekilde kim sizin adresinizi değiştirirse değiştirsin sizin adres kodunuz otomatikman sistemdeki o anki en güncel adrese tekabül edecektir.
PTT bize şunu söyledi; ‘Biz artık açık adresi kaldıralım, adres koduna geçiyoruz.’ Hayır olmaz, arkadaşlar ‘benim annem hâlâ TC kimlik numarasını bilmiyor’ dedim. Bunu insanlar bilmeyebilir ama biz, adres kodunu bilen insanlara da, ‘Adres kodunuzu biliyorsanız adres kodunuzu da yazabiliriz’ diye seçenek sunalım, insanlar bunu yavaşça öğrenecektir. Nasıl yayarız? İnsan, e-devlet kapısından girer adres kodunu öğrenir; Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün sitesinden TC kimlik numarası ve birkaç doğrulamayla cep telefonuna adres kodu gelebilir. Cep telefonunuzdan belirlediğimiz bir mesajı atarsınız, TC kimlik numaranız kayıtlı olan cep telefonunuza adres kodunuz gelir.