Etiket: tazminat

  • CHP lideri Kılıçdaroğlu tazminat ödeyecek

    CHP lideri Kılıçdaroğlu tazminat ödeyecek

     

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının, 17 Ağustos 2020 tarihinde bir gazeteye verdiği röportaj sırasında söylediği sözler nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açtığı 2 milyon lira değerindeki tazminat davasında karar çıktı. Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, davacı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının avukatı Ferah Yıldız ile davalı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik katıldı.

    Kılıçdaroğlu’nun avukatının reddi hakim talebine ret

    Mahkeme hakimi, Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in celse arasında dilekçe vererek reddi hakim talebinde bulunduğunu tutanağa geçirdi. Bunun üzerine söz alan davacılar avukatı Ferah Yıldız, sözlü yargılamaya geçilmesi gerektiğini ve davalı vekilinin yazılı beyanlarını kabul etmediklerini söyledi. Davalı avukatı Celal Çelik, reddi hakim talebini tekrar ettiklerini söyleyerek duruşma hakiminin nesnel davranmadığını beyan etti. Talebi değerlendiren mahkeme, reddi hakim talebinin inandırıcı delil ve emareler sunulmadığı gerekçesiyle reddine hükmetti.

    Davacı avukatı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Davalı avukatı ise, beyanlarını hazırlamak için süre istedi. Bir önceki celse sözlü yargılama aşamasına geçilerek taraflara usulüne uygun tebliğ yapıldığını belirten mahkeme, süre talebinin reddine karar verdi.

    100 bin lira manevi tazminat kararı

    Davayı karara bağlayan mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Mahkeme, davalı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 50 bin lira, Ahmet Burak Erdoğan, Necmeddin Bilal Erdoğan, Esra Albayrak, Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve Mustafa Erdoğan’a 10’ar bin lira olmak üzere toplamda 100 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi.

  • Rapor alıp düğüne gidince tazminatsız kovuldu

    Rapor alıp düğüne gidince tazminatsız kovuldu

    Bir fabrikada çalışan işçi, arkadaşının düğününe gidince olanlar oldu. Düğündeki görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan işçi, üç gün rapor alarak devamsızlık yaptı. Üçüncü gün iş yerine sağlık raporunu gönderen işçi, tazminatsız kovuldu.

    İş Mahkemesi’nin yolunu tutan işçi, iş akdinin devamsızlık gerekçesiyle feshedildiğinin bildirildiğini, belirtilen günde raporlu olduğunu, iş yerinde ağır işlerde çalıştırıldığı için bel fıtığı rahatsızlığı yaşadığını öne sürdü.

    İş akdinin haksız olarak feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, uzun zamandır talep etmesine rağmen iş yoğunluğu nedeniyle yıllık izinlerini kullanamadığını, kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin ve ücret alacakları olduğunu ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.

    Davalı şirket ise iddiaları reddetti. Mahkeme, davanın kısmen kabulunü hükmetti. Davalı işveren kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Arkadaşı uyarmış

    Kararda şu ifadelere yer verildi: “Dosya içinde davacının devamsızlık tutanakları yanında 07.04.2015 tarihinde ve bu tarih için geçerli olmak üzere tıp merkezinden aldığı ropar bulunmaktadır. Yine davacının devamsızlıklarına ilişkin 08.04.2015 tarihli savunma yazısında, izin talep ettiği ancak işverenin git rapor al, izin vermeyiz şeklinde söylendiğini bu nedenle işe gelmediğini açıkladığı, dava dilekçelerinde ise 07.04.2015 tarihinde rahatsızlığı nedeni ile işe gelmediği haksız olarak iş akdinin fesih edildiği beyan edilmiştir. Yine dosya içerisinde davacının sosyal medya paylaşımlarında; 04.04.2015 tarihinde arkadaşının düğününe katıldığına ilişkin görsellerin altında davacı ile arkadaşı arasında geçen konuşmada; davacıya hitaben ‘Sana izin vermediler ki hoş senin izne ihtiyacın yok’ , dendiği davacının ise ‘Ben o işi hallettim’ dediği, ‘doktor amcan mı halletti?’ sorusu üzerine davacının ‘Yok abi bende amcam var, Ankarada savcı’ şeklinde yazışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu sosyal medya yazışmaları ve davacının işvereni verdiği savunmanın birlikte değerlendirilmesi neticesinde 07.04.2015 tarihli alınan raporun sıhhatli olmadığı, geçerli kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Mahkemece hatalı değerlendirme ile verilen kıdem ve ihbar tazminatı reddi yerine kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”

  • Bacağına çay döküldü, tazminat kazandı

    Bacağına çay döküldü, tazminat kazandı

    Tatil yaptığı lüks otelde, semaverden dökülen çay sebebiyle bacağında kalıcı iz kalan genç kız, 20 bin TL tazminat kazandı. Tatili kabusa dönen genç kızın 10 yıl süren hukuk mücadelesinde son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koydu.

    Ailesiyle birlikte gittiği lüks otelde semaverden dökülen çay sebebiyle yaralanan M.B. (22), hastaneye kaldırıldı. Genç kızın bacağında yanıktan ötürü kalıcı iz kaldı. Tüketici Mahkemesi’ne müracaat eden genç kız, otel işletmecisi ve kazaya sebep olan otel çalışanından şikayetçi oldu. Çalışanın dikkatsizliği sonucu bacağına semaverden çay döküldüğünü, bacağında kalıcı eser niteliğinde yanık izi oluştuğunu, okul ve iş hayatının aksadığını, olay tarihinde yirmi iki yaşında bir genç kız olan davacının bacağında ömür boyu kalacak yanık izinden dolayı manevi olarak büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi.

    Davalıların kusurlarından doğan zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek 1.000 TL maddi 20 bin TL manevi tazminatın faiziyle ödetilmesini talep etti. Davalılar, yanık izlerinin kalıcı olacağına dair dosyada bir delil bulunmadığını, talep edilen 1.000 TL maddi tazminatın dayanaksız olduğunu, manevi tazminata dair yasal koşulların da oluşmadığını belirterek davanın reddini savundu.

    2. Tüketici Mahkemesi, davacının vücudunda oluşan yanık nedeniyle kalıcı eser niteliğinde iz kalacağının belirlendiği, olayda davalı şirket çalışanının kusurlu olduğunun mahkumiyet kararı ile kesinleştiği gerekçesiyle 20 bin TL manevi tazminata ve 1.000 TL maddi tazminata karar verdi.

    Davalılar, kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, manevi tazminatın çok olduğu gerekçesiyle kararı bozdu. Yeniden görülen davada Tüketici Mahkemesi, ilk kararında direndi. Davalılar bu kararı da temyiz edince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Tam 10 sene süren davada son noktayı koyan Yüksek mahkeme, emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Kararda şöyle denildi:

    “Olay tarihinde davacının yaşı ve ‘kalıcı eser niteliğinde yanık izi kalacağı’nı belirten adli tıp raporu, yanığın davacının vücudunda bulunduğu yer ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü ile davalı şirketin tatil hizmeti alınan profesyonel hizmet beklenen bir konumda olduğu dikkate alınmalıdır. Semaverdeki kaynar suyun dökülmesi sonucu yaşanan kaza nedeniyle davacının bacağında oluşan yanık izi nedeniyle mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fahiş olmadığının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığı, mahkemelerce başkaca olaylarda hükmedilen manevi tazminat miktarları birlikte değerlendirildiğinde orantılılık ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiği, bu nedenle hükmedilen tazminatın fahiş olduğu ileri sürülmüşse de Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir. Temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.”

  • Eşinin kartını iptal ettiren kocaya kötü haber

    Eşinin kartını iptal ettiren kocaya kötü haber

    Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşinin işi ve geliri olmadığını bilen erkeğin eşinin kredi kartını iptal ettirmesinin manevi tazminatı gerektirdiğine hükmetti.

    Aile Mahkemesi’ne müracaat eden Y.B., eşi O.B.’den boşanmak istedi.

    Davacı kadın, evlilik birliği kurulduktan sonra davalının küfür ve hakaret ettiğini, sadakatsiz davrandığını, toplum içerisinde küçük düşürücü söz ve eylemlerde bulunduğunu öne sürdü.

    Davalı koca O.B.’nin sürekli boşanma isteğini dile getirdiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına, 6 bin TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 500 bin TL maddi, 500 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.

    Davalı koca O.B., tüm iddiaları inkâr etti. Kendisinin ilk, davacının ise ikinci evliliği olduğunu, davacının evliliğin ilk gününden itibaren maddi taleplerde bulunmaya başladığını, düğünün hemen ardından takılan takıları bozdurarak banka hesabına yatırdığını dile getirdi.

    EŞİNİN İŞİ VE GELİRİ OLMADIĞI HALDE İPTAL ETTİRMİŞ

    Mahkeme, tarafların birlikte aldıkları karar ile ayrı yaşamaya başladıkları, erkeğin eşinin işi ve geliri olmadığını bildiği halde kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığına dikkat çekti.

    Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam, kadının ise kusursuz olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına bin TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20 bin maddi tazminat ödenmesine, manevi tazminat talebinin ise davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte kusurlu bir davranışın varlığı ispatlanamadığına hükmetti.

    KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI

    Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kredi kartı iptal ettirmenin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğuna hükmetti.

    Dava dosyasını yeniden değerlendiren Aile Mahkemesi, ilk kararında direndi. Davacı kadın bu kararı da temyiz edince devreye bu defa Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.

    KOCA KUSURLU BULUNDU

    Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, karısının kredi kartını iptal ettiren kocayı kusurlu buldu.

    Kararda şu ifadelere yer verildi: “Eşinin geliri olmadığını bilen erkeğin, kadının kullandığı kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığı, bu nedenle kendisini arayan kayınvalidesine ‘manyak karı’ dediği anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam, kadın eşin ise kusursuz olduğu noktasında yerel mahkeme ve özel daire arasında uyuşmazlık yoktur. Somut olay incelediğinde, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı belirgin olup, davacı kadın yararına manevi tazminata hüküm edilmemesi bozmayı gerektirmiştir. Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

  • Erdoğan’a 80 bin lira tazminat ödeyecek

    Erdoğan’a 80 bin lira tazminat ödeyecek

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tazminat ödeyecek.

    Kılıçdaroğlu’nun 26 Ocak 2021 tarihindeki grup toplantısında Erdoğan’a yönelik kullandığı “firavun, hortumcu” ifadeleriyle ilgili davada karar çıktı.

    Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle, 80 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.

  • Attığı mesaj boşanma sebebi sayıldı

    Attığı mesaj boşanma sebebi sayıldı

    Bir boşanma davasının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay, evli kadının gece yarısı başka bir erkeğe mesaj atmasının ‘Sadakatsizlik’ olduğuna hükmederek, boşanma sebebi saydı. Yüksek Mahkeme; ağır kusurlu bulunan kadının kocaya tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi.

    Bir süredir geçimsizlik yaşayan karı koca karşılıklı olarak Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. Mahkeme, gece yarısı başka bir erkeğe mesaj atarak telefon görüşmesi yaptığı tespit edilen kadını ağır kusurlu buldu.

    Tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakalarına, davalı-karşı davacı erkek yararına tazminatlara hükmedildi.

    Mahkeme; kadının tazminat taleplerini reddetti. Davacı karşı davalı kadın, kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, iştirak nafakalarını artırarak, erkeğin ağır kusurlu olduğundan bahisle, kadın yararına tazminatlara hükmetti. Hüküm, davalı-karşı davacı erkek N.A. tarafından temyiz edildi.

    ava dosyasını inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme; evli olmasına rağmen kadının, başka bir erkeğe gece yarısı mesaj atmasını ‘Sadakatsizlik’ olarak niteledi. Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Yapılan incelemede; dosya arasına alınan telefon kayıtlarına göre davacı-karşı davalı kadının değişik zamanlarda, gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ve kadının başka bir erkeğe kendisi tarafından çekildiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadının davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerekir. Davalı-karşı davacı erkeğin bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı-karşı davalı kadın, davalı-karşı davacı erkeğe nazaran ağır kusurludur. Hal böyleyken, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece, davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu bulunarak davacı-karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş ise de, kadın, erkeğe oranla ağır kusurludur. Davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olmadığının anlaşılmasına göre Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Erkek yararına TMK m. 174/1-2 koşulları oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı-karşı davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

    Kararı yorumlayan Avukat Fatih Karamercan, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin eşin, karşı cins ile özellikle geç saatlerde telefon trafiğinin HTS kayıtları veya hukuka uygun şekilde elde edilen deliller ile tespit edilmesi durumunda emsal niteliğinde bir karara imza attığını söyledi. Karamercan, “Eşin bu davranışını genellikle güven sarsıcı davranış kapsamında yorumlarken somut olay özelinde mesaj içeriğini de dikkate alarak eşin bu davranışını sadakatsizlik boyutuna ulaştığını kabul etmiştir. Bu karar ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi somut olay özelinde kabul etmiş olduğu genel yorumundan vazgeçebileceğini göstermiştir” dedi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan kazandığı tazminat burs olacak

    Kılıçdaroğlu’ndan kazandığı tazminat burs olacak

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle açılan tazminat davasında, manevi tazminata mahkum edildi. Kılıçdaroğlu’ndan tahsil edilen 43 bin 307,45 TL, üniversite öğrencilerine burs olarak verilmek üzere Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı’na bağışlandı.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, 6 Şubat 2018 tarihinde TBMM’de grup toplantısındaki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle Ankara 6’ncı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tazminat davası sonuçlandı. Kılıçdaroğlu, 43 bin 307,45 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Kılıçdaroğlu’nun avukatı karara itiraz ederek, davayı istinafa taşıdı. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25’inci Hukuk Dairesi, Kılıçdaroğlu’nun avukatının itirazını reddetti. 43 bin 307,45 TL Kılıçdaroğlu’ndan icra yoluyla tahsil edilerek, üniversite öğrencilerine burs olarak verilmek üzere Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı’na bağışlandı.

  • Banu Alkan’a şok suçlama! 75 bin TL istedi

    Banu Alkan’a şok suçlama! 75 bin TL istedi

    Şarkıcı Nicole Rona, Banu Alkan’ın Beyaz Orkide şarkısının nakarat kısmındaki sesin kendisine ait olduğunu ileri sürdü. Şarkının nakarat kısmında Banu Alkan’ın playback yaptığını iddia eden Rona sesini izin almadan kullandığını öne sürdüğü Alkan’a 75 bin TL’lik tazminat davası açtı.

    Şarkıcı Nicole Rona avukatı İlyas Geyik aracılığıyla izin ve onayı alınmadan sesini kullandığını öne sürdüğü Banu Alkan’a Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’ne tecavüzün refi ve tecavüzün meni davası açtı. Dava dilekçesinde, Rona’nın ses sanatçısı olduğu ve yaklaşık 9 yıl önce stüdyoda pilot okuma denilen yani deneme ses okuması yaptığı kaydedildi. Rona’nın bilgisi ve onayı dışında bu ses okumanın kaydedildiği ve Banu Alkan’ın bu ses okumayı onay almadan Beyaz Orkide adlı şarkısının nakarat kısmında kullandığı ileri sürüldü.

    “KENDİ SESİYMİŞ GİBİ LANSE ETTİ”

    Banu Alkan’ın 4 yılı aşkın süredir şarkıyı kendi eseri olarak kullandığı ve maddi kazanç elde ettiği anlatılan dilekçede, Alkan’ın nakarat ve özel okuma kısmı Nicole Rona’ya ait olan sesi izinsiz kullanarak kendi sesiymiş gibi lanse ettiği ve playback yaptığı öne sürüldü. Nicole Rona’nın bu hususu öğrenince noter aracılığıyla Alkan’a ihtar gönderdiği ve savcılığa şikayette bulunduğu, buna ilişkin soruşturmanın ise halen devam ettiği belirtildi. Söz konusu soruşturma dosyasına gelen bilirkişi raporunda da nakarat kısmında müvekkilin sesinin kullanıldığının tespit edildiği iddia edildi. Banu Alkan’ın, Nicole Rona üzerinden haksız kazanç elde etmeye devam ettiği iddia edilen dilekçede, 25 bin TL maddi ve 50 bin TL manevi olmak üzere toplam 75 bin TL tazminat talep edildi.

  • Kadın işçilere mesaj atan amir tazminatsız kovuldu

    Kadın işçilere mesaj atan amir tazminatsız kovuldu

    Amir olarak çalıştığı fabrikada kadın mesai arkadaşlarını evine çağırdığı ve uygunsuz mesajlar attığı öne sürülen yönetici tazminatsız kovuldu. Yıllar süren yargılamaya son noktayı koyan Yargıtay, mesajların cinsel içerikli olmamasına rağmen taciz suçunu oluşturduğuna dikkat çekerek amirin tazminat alamayacağına hükmetti.

    Çalıştığı fabrikadan kovulan amir, İş Mahkemesi’nin kapını çaldı. Haklı sebep olmaksızın davalı tarafından iş sözleşmesine son verildiğini, ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etti.

    Davalı işveren ise işyerinde amir pozisyonunda çalışan davacının kadın çalışanlara taciz içermeyen mesajlar attığı için işten çıkarıldığını savundu. Şikayet üzerine, çalışanı işten çıkardığını öne sürdü. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı her iki taraf avukatı da temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi.  Emsal nitelikteki kararda, kadın işçilere uygunsuz mesaj atan amirin tazminatsız atılması gerektiğine dikkat çekildi.

    Kararda şöyle denildi:

    “Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından, davacının çalıştığı projelerde farklı tarihlerde kadın mesai arkadaşlarına karşı iş ilişkisini aşan davranışlar sergilediği ortadadır. Uygunsuz saatlerde telefonla aradığı, mesaj atarak rahatsız ettiği, uygunsuz tekliflerde bulunduğu, diğer çalışanlara sinkaflı hakaret ettiği ve kendisine karşılık vermeyen kadın çalışanların vardiyalarını buna göre belirlediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davacının sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-(c), (d) ve (e) hükümlerine dayanılarak feshedilmiştir.

    Her ne kadar mahkemece davacıya isnat edilen eylemlerin kadın iş arkadaşlarına cinsel tacizde bulunma boyutunda olmadığı, herhangi bir cinsel ifade içermeyen mesaj gönderme şeklinde olduğu, tüm iddiaların soyut düzeyde kaldığı gibi bir değerlendirme yapılmışsa da; dosya içerisinde mesaj kayıtlarının bulunduğu, söz konusu mesajlarda davacının kadın iş arkadaşını evine çağırdığı, rahatsız ettiği ve taciz ettiği sabittir. Diğer kadın personelleri de taciz ettiğine dair duyumlar olduğu, taciz eyleminin gerçekleşmesi için açıkça cinsel ifadeler içermesinin gerekmediği, dolayısıyla davacının eylemlerinin haklı neden ağırlığında olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece davalı işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatının reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

  • İstifa eden işçiye Yargıtay’dan kötü haber

    İstifa eden işçiye Yargıtay’dan kötü haber

    Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Mahkemesi, iş akdini fesheden işçinin haklı nedenle de olsa ihbar tazminatı talep edemeyeceğine hükmetti.

    Prime dayalı çalışan satış elamanı, primlerinin ödenmediği ve maaşının resmiyette aldığı ücretin altında gösterilmesini gerekçe göstererek istifa etti. Kıdem ve ihbar tazminatı talep eden işçi, işverenden olumsuz cevap alınca İş Mahkemesi’nin kapısını çaldı.  Tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek bayram tatili ücreti, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacağını talep etti.

    Davalı işveren ise davacının işe izinsiz ve mazeretsiz olarak gelmemesi sebebi ile hakkında tutanak tutulduğunu, iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istedi.

    Bilirkişi raporu doğrultusunda karar veren Mahkeme; davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davalı avukatı temyiz etti. Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Yargıtay kararında; davacının, primlerin ödenmesini ve sigortasının gerçek ücret üzerinden yapılmasını istediğini, kabul edilmediği hatırlatıldı.

    Kararda şu ifadelere yer verildi: “Davacının tespit edilen ücretine göre sigorta primlerinin kendisine ödenen ücretten gösterilmediği ve davacının iş akdini bu nedenle haklı nedenle feshettiği anlaşılmıştır. Davacının aldığı ücretin sigorta kayıtlarına yansıtılmaması 4857 sayılı Yasanın 24/II-e hükmü gereği işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkanı verir. Ancak haklı nedenle dahi olsa iş akdini fesheden taraf ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden, davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”