Etiket: TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur”

    TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükçekmece’de düzenlenen Uluslararası Ticaret Fuarı Gala Yemeği Programı’na katıldı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, “Türkiye, bir taraftan tarihi İpek Yolu’nun ortasında olması, bütün ticaret noktalarına yakın bir mesafede olması, jeostratejik konumu, etrafındaki bütün türbülanslara rağmen ekonomik ve siyasi istikrarını koruyabilme becerisiyle bugün dünyada özellikle önümüzdeki dönemde kapıları sonuna kadar açılmış olan çok kutuplu yeni dünya sisteminin içerisinde yıldızı parlayan ender ülkelerden birisidir. Yeni dönem artık sadece bir ülkenin ya da bir bölgenin değil, yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği kadar son derece girift bir dünya sisteminin hem siyaset alanında hem ekonomi alanında gerçekten adım adım hızlı bir şekilde gerçekleşeceği bir dönem olacak. Bu dönemin en bariz özelliği ifade ettiğim gibi çok kutupluluktur. Dünyanın her bölgesinde her yerinde birden fazla güç merkezinin birden fazla ülkenin ve bölgenin ticaret alanında olsun, siyaset alanında olsun son derece yoğun bir rekabeti hatta bazı bölgelerde çatışması kaçınılmaz olacak ve dünya bu çok kutupluluk içerisinde yeni bir denge arayışına doğru ilerleyecektir. İşte burada Türkiye özellikleri itibarıyla ender ülkelerden birisidir” dedi.
    Yeni bir dünyanın kurulduğunu ve kurulan bu dünyadan Türkiye’yi yeni fırsat kapılarını beklediğini belirten Kurtulmuş, “Yeni dünyanın dengeleri Türkiye’ye yeni fırsat kapılarını, yeni bir takım imkanları açmaktadır. Hiç şüphesiz bu fırsatlarla birlikte bir takım önemli risklerin de ortada olduğu aşikardır. Bunun için her şeyden evvel Türkiye’nin dünyadaki bu gelişmeler karşısında gerekli adımları atabilmesi için içeride birliği, dirliği sağlaması yani kendi obasını düzenlemesi şarttır. Bunun için başta terör gibi, Türkiye’yi yıllardır meşgul eden bir takım unsurları elimine etmek tam manasıyla 85 milyonun birliğini, beraberliğini, kardeşliğini sağlamak zorundayız. Bunun için az evvel ifade edildiği gibi demokratik standartları yüksek bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmek zorundayız. Başta anayasa olmak üzere siyasi partiler yasası, seçim yasası ve meclis iç tüzüğü olmak üzere bir taraftan hukuki metinlerimizi düzeltip siyaseti daha demokratik bir seviyeye yükseltirken diğer tarafta da iş dünyasının önündeki yatırımı engelleyen ve iş ortamını zorlaştıran meseleleri de elimine ederek iş dünyasının daha aktif bir şekilde bu mücadelenin paydaşı olmasını temin etmekle yükümlüyüz. Aynı şekilde Türkiye’nin yakın çevresindeki ülkeler başta olmak üzere, birliğin, beraberliğin ve bu bölgelerde istikrarın temin edilmesi için de üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirmesi gerekir” diye konuştu.

    “İsrail’in bu bölgedeki en büyük gücü Müslüman ülkelerin, bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır”
    İsrail’in en büyük gücünün bölge ülkelerinin bölünmüşlüğü olduğu söyleyen Kurtulmuş, “Değerli dostlar, her konuşmamızda İsrail’in bölgedeki yayılmacılığından bahsediyoruz. Her konuşmamızda bundan sonraki acaba yıkıcı adımların neler olabileceğini gündeme getiriyoruz. Ama şunu temin ederek ifade etmek isterim ki İsrail’in en büyük gücü ne elindeki askeri gücüdür, ne arkasında Amerika başta olmak üzere batılı ülkelerin verdikleri destektir. Ne dünya medyasında hakimiyetidir. Ne uluslararası finans çevrelerindeki çok olağanüstü gücüdür. Ne Amerika ve batı ülkelerindeki lobilerinin gücüdür. Üzülerek ifade ederiz ki, İsrail’in bu bölgedeki en büyük gücü bölge ülkelerinin, Müslüman ülkelerin, bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır” ifadelerini kullandı.
    Türkiye’nin önüne koyduğu vizyonların hepsinin küresel vizyon olduğunu söyleyen Kurtulmuş, Türkiye’nin Cumhuriyetin ikinci asrında sözü güçlü, gücü tesirli bir ülke haline gelmesinin zorunlu olduğunu belirtti.

    “Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur”
    Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail ile ilgili aldığı karar hakkında konuşan Kurtulmuş, “Her uluslararası alanda İsrail’e karşı bir takım sözleri gündeme getirirken biliyorduk ki bu mahşeri vicdanın insanlık cephesinin ortak vicdanının sesiydi. Bugün geldiğimiz noktada evet çok acılar yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. 50 bine aşkın şehit, yıkılmış şehirler, artık evlerinden koparılmış sadece Gazze’nin halkı değil Batı Şeria’nın insanları hatta Lübnan’da bakmayın ‘Ateşkesi sağladık’ diye söylediklerine Lübnan’da evlerinden yurtlarından edilen on binlerce insanın varlığı hepimizin yüreklerini dağlıyor. Ancak sonuç olarak geldiğimiz noktaya baktığımızda değerli arkadaşlar, dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Öncelikle uluslararası adalet divanında Güney Afrika’nın başvurusu ile başlayan Türkiye’nin de başından itibaren yakinen takip ettiği bizim milletvekili heyetlerimizle takip ettiğimiz ve en sonunda da bizim de oraya müdahil olarak katıldığımız mahkemenin ara kararı açıklandı ve orada İsrail’in aleyhine kararlar çıktı. Bundan 20 sene evvel bunu söyleseydiniz. Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in aleyhine bir karar alacak denseydi bu salondaki bir tek arkadaşımız buna inanır mıydı? Ama bir mücadelenin bir gayretin ama hepsinden ötesi vatanlarını savunan, şehit olan o insanların kanlarının bereketi hürmetine Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail mahkum oldu ve ilk sefer aleyhine bir karar çıkmış oldu” şekilde konuştu.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır”

    TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 41’inci yıl dönümü dolayısıyla Ankara Büyükelçiliği tarafından resepsiyon düzenledi. Resepsiyona TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetler Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, yabancı misyon şefleri ve çok sayıda davetli katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının üzerinden 41 sene geçtiğini hatırlatarak, “Artık Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerleşmiş, kökleşmiş kendisini dünyaya ispat etmiş ve gerçekten önemli mesafeler katetmiş olan bir cumhuriyettir. Genç bir cumhuriyet. Bu 41 yıllık süre içerisinde çok önemli badireler atlatıldı. Çok büyük zorluklardan geçildi. Bu süre içerisinde adada barış içinde yaşama niyetini ortaya koyan bu adımların atılması için her türlü fedakarlığı yapan Kıbrıs Türkleri olmuştur. Ama ona mukabil maalesef başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bazı çevreler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sürekli cezalandırmak, Kıbrıs Türklerini de bu olumlu tavırlarına rağmen uluslararası alanda ötekileştirme yolunu tercih etmişlerdir. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki artık bu kadar yıllık tecrübeden ve gelişmeden sonra Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçimden başka seçenek, başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vardır ve kıyamete kadar var olmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da elimizdeki bütün imkanlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanında savunulması, Kıbrıslı soydaşlarımızın her türlü hak ve hukukunun teminat altına alınması için dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
    Kurtulmuş, Gazze’de yaşananları gördükten sonra Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar önemli bir adım olduğunun çok daha iyi anlaşıldığını belirterek, “Türkiye bu anlamda Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumaya devam edecektir. Barış içerisinde, fiili olarak adada iki devlet var. Devletlerin birisini, yani güneydeki bir şekilde Kıbrıs’ın tamamının temsilcisi olarak saymak hakka da, hukuka da aykırıdır. Dolayısıyla bu iki devletin varlığını kabul etmek ve barış içerisinde bir arada yaşayabileceğini göstermek Kıbrıs Türk Devleti’nin en önemli sorumluluklarından birisidir. Biz de Türkiye olarak iki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığını ve Kıbrıs Türk Devleti’nin giderek güçlenmesi, uluslararası alanda tanınırlığının arttırılması için gayretle mücadelemize devam edeceğiz. Yaşasın Kuzey Kıbrıs’ta Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kıyamete kadar olacak birlikteliği, kardeşliği, dostluğu. İnşallah önümüzdeki günlerde Kıbrıs Türk Devleti’nin her alanda çok daha fazla tanınır hale geldiğini göreceğiz. Bunun sonuçlarının da ne anlama geldiğini hep beraber göreceğiz. Bu uğurda mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
    KKTC Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu Türksoy da, “Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi liderimiz Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın bizlere miras bıraktığı bu cumhuriyet, halkına güven, milli davaya hayatlarını karşılıksız adayan bir neslin bugünkü ve gelecekteki nesillere armağanıdır. Cumhuriyetimizin temellerinde Kıbrıs Türk halkının onurlu mücadelesi, vatan sevgisi egemenlik ve bağımsızlık iradesi yatmaktadır. Bu vesileyle Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve vatan uğrunda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anar, gazilerimiz, mücahitlerimiz ve kahraman halkımıza şükranlarımızı sunarım. Genç, çağdaş ve demokratik bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 41 yıllık kısa süre içerisinde sağlam kökler kurmuştur. Bu bir iftihar vesilesidir. Bu başarı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ve demokratik ilkeler üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılmaz desteğiyle mümkün olmuştur” dedi.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü. Her iki ülke arasında parlamento başkanları düzeyinde ilk temas olan bu toplantının, Ankara’da, milli iradenin merkezi TBMM’de gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Kurtulmuş, “Angola Meclis Başkanı Cerqueira ve heyetini ağırlamaktan, bu güzel görüşmeyi gerçekleştirmekten dolayı memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim” diye konuştu.
    Kurtulmuş, şunları kaydetti:
    “Angola, Afrika’nın önemli ülkelerinden birisidir. Mesafeler uzak olmakla birlikte Türkiye ile sıcak ilişkileri geliştirme noktasında ilerleyen bir ülke. Her iki ülkenin devlet başkanlarının gerçekleştirdiği karşılıklı ziyaret, iki ülkenin ilişkilerini stratejik seviyeye çıkartmak bakımından önemli bir adım oldu. Yapılan anlaşmaların gereği olan özellikle savunma sanayi, turizm ve alt yapı hizmetleri başta olmak üzere birçok alanda Türkiye ile Angola arasındaki iş birliğinin kapıları açılmış oldu. Ümit ederim ki, imzalanan bu anlaşmalar çerçevesinde varılan mutabakatların sonuçlarını almak en kısa sürede mümkün olsun ve iki ülke arasında başta ticari ilişkiler olmak üzere ilişkilerimizi daha da ileriye götürmek sağlansın. Şu anda esasında düşük seviyede olan ikili ticaret hacmi 500 milyon dolar seviyesine çıkması ilk plandaki hedeflerimizdendir. Ümit ederim bunu gerçekleştirmek kısa süre içerisinde mümkün olacaktır.”

    Cerqueira, Türkiye gibi büyük ülkelerle her alanda yapılacak iş birliklerine önem verdiklerini söyleyerek, Türkiye ile ilişkilerin stratejik ortaklık seviyesinde olmasından da memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
    Cerqueira, bir soru üzerine, Angola’dan Türkiye’ye devlet ve anayasa başkanlarının geçmişte ziyaretler gerçekleştirdiğini ancak yasama olarak ilk ziyareti gerçekleştirdiklerini anlattı. Parlamentolar arası diplomasiyle çalışmasının önemine dikkat çeken Cerqueira, barışı sağlamak, uluslararası arenadaki çatışmaları sonlandırmak ve insani yardım gerçekleştirmek istediklerini bildirdi.

    Kurtulmuş, bir gazetecinin ‘İsrail, Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılarını devam ettiriyor. Beyrut’ta Hariri Hastanesi’nin çevresini bombaladı. Geçtiğimiz günlerde İsrail tehdidine ilişkin Meclis’te bir kapalı oturum düzenlendi. İsrail tehdidi hala sürüyor mu, değerlendirmeleriniz ne olur?’ şeklindeki sorusuna “İsrail’in bölgede sadece Filistinlilere, sadece Araplara değil bölge halklarının tamamına karşı olduğunu; bölge halklarını köleleştirmek, kendi emri altına almak, bölge ülkelerinin egemenliğini ortadan kaldırarak arz-ı mevud’u gerçekleştirmek için son adımı atmak üzere olduğunu sadece biz söylemiyoruz, şu anda ‘Gazze kasabı’ lakabını çoktan hak etmiş olan İsrail’in Başbakanı diyor ki ‘Artık savaş yeni bir safhaya gelmiştir, bu da kıyamet savaşıdır.’ Kendi paranoyak birtakım dini hezeyanlarının üzerine oturttukları siyonist ideolojinin artık son noktaya geldiğini, Nil’den Fırat’a kadar olan coğrafyada hakimiyetini ilan etmek üzere olduğunu bizatihi kendisi ilan ediyor” ifadelerini kullandı.
    Kurtulmuş, uluslararası hukukun geride kaldığını belirterek, “Aslında İsrail, uluslararası hukukun kaidelerini dibinden bombalayarak yok ediyor. Filistin’in, İran’ın, Suriye’nin, Lübnan’ın egemenliğini yok ediyor. Bölge ülkelerinin tamamına karşı diyor ki ‘Bana kim karşı çıkarsa çıksın herkesi yok edebilecek bir niyete sahibim’. Netanyahu ve çetesi Orta Doğu’da büyük bir ateş çukuru açmıştır. Bu saldırgan tavrını devam ettirdiği sürece bu ateş çukuruna kendileri düşecektir. Bölge halklarının bir an evvel birlik ve beraberlik içerisinde, dünyada adaletten hakkaniyetten yana olan insanların da birlik ve beraberlik içerisinde bu saldırganlığı durdurması lazım” dedi.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş, İran İslami Şura Meclisi Başkanı Galibaf ile bir araya geldi

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, İran İslami Şura Meclisi Başkanı Galibaf ile bir araya geldi

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsviçre’nin Cenevre kentinde temaslarına devam ediyor. Kurtulmuş, Cenevre Uluslararası Konferans Merkezi’nde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) 149. Genel Kurulu kapsamındaki görüşmede, iki dost ve kardeş ülke olarak bölgesel gelişmelere ilişkin karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
    İsrail’in hedefinin sadece Gazze ve Filistin olmadığını, İsrail’in daha bölgesel ve büyük bir saldırının peşinde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dini bir fanatizmle hareket eden Netanyahu hükümetinin, kıyamet savaşından bahsederek saldırıları daha üst bir seviyeye taşımak istediğini kaydetti.

    Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’ndaki başvurusuyla hem Filistin hem İsrail için yeni bir dönemin başladığına inandığını söyleyen Kurtulmuş, bu sayede uluslararası alanda dokunulamayan İsrail’e dokunulduğunu ve Uluslararası Adalet Divanı kayıtlarına “soykırım” ifadesinin girmesiyle İsrail’in köşeye sıkıştığını belirtti.
    Kurtulmuş, bu uzun mücadele sürecinde İsrail’in uluslararası alanda yalnızlaştırılması, İslam ümmetinin birliğinin ve bütünlüğünün sağlanması, Filistin meselesinin sadece Müslümanların değil insanlığın ortak bir meselesi haline dönüştürülmesi başlıklarındaki üç alan yoğunlaşmak gerektiğinin altını çizdi.

    “Filistin meselesi siyasi, güvenlik, ticari boyutları olan bölgesel ve küresel bir mesele haline geldi”
    İran İslami Şura Meclisi Başkanı Galibaf ise, 19 Mayıs’taki helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin cenaze töreni ve İran’da cumhurbaşkanı seçilen Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılmasından ve Türkiye’nin kendilerine verdikleri birliktelik mesajlarından dolayı teşekkür etti.
    Galibaf, ayrıca TBMM Başkanı Kurtulmuş’un, dün İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) istişare toplantısında, bugün de PAB 149. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma dolayısıyla da teşekkür etti. 21. yüzyılın en büyük meselelerinden birisinin Siyonist rejimin Filistin ve Gazze’de yaptıkları olduğunu söyleyen Galibaf, Filistin meselesinin siyasi, güvenlik, ticari boyutları olan bölgesel ve küresel bir mesele haline geldiğini belirtti.
    Öte yandan Galibaf, TBMM Başkanı Kurtulmuş’a İran’a davetini iletti.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir”

    TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir dizi program için Düzce’ye geldi. İlk olarak Düzce Valiliği’ni ziyaret eden Kurtulmuş, Vali Selçuk Aslan’dan şehirde yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ardından Kurtulmuş, Düzce Üniversitesi Akademik Yıl açılış törenine katıldı. Açılışta hayatını kaybeden Recai Kutan’a rahmet dileyen Kurtulmuş, “Bugün vefat haberini aldığımız, Türk siyasetinin duayen isimlerinden, nezaketiyle, zarafetiyle, memleket sevgisiyle, Türkiye’nin kalkınmasına adadığı ömrüyle hepimiz için örnek bir şahsiyet olan Recai Kutan beyefendiyi rahmetle anıyorum. Kendisiyle yıllarca çalıştık. Karış karış Türkiye’yi dolaşmış, Türkiye’nin gelişme serüveninin hemen hemen her safhasında yer almış olan önemli ve örnek alınacak bir siyaset insanıydı. Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum” diye konuştu.

    “Önümüzde yeni bir dönem var”
    Dünyanın yeni bir dönemin başlangıcında olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Yaşadığımız çok kısa süre içerisinde önemli iki büyük gelişme yaşandı. Bunlardan birisi 1990’ların başında Berlin Duvarı’nın yıkılmasıydı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte 1945-90 arasında devam eden bir tarafında Amerika’nın, bir tarafında Rusya’nın olduğu iki kutuplu dünya sistemi çöktü. Berlin Duvarı ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği dağılarak çok sayıda yeni devlet ortaya çıktı. Dünyadaki iki kutupluluk dönemi geride kalmış oldu. Ondan sonraki süreçte de Amerika Birleşik Devletleri’nin başını çektiği iddia edilen tek kutuplu bir dünya sistemi, yani bir tek gücün yönlendirdiği bir dünya sisteminden bahsedildi. Ta ki 2022 yılının Ağustos ayına kadar. Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’dan apar topar çekilmesiyle birlikte o tek kutuplu olduğu empoze edilen sistem de çöktü. Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. Bu dönemin nasıl gelişeceği, nasıl yeni gelişmelerle dünyanın hangi güç dengelerinin içerisinde hareket edeceğini henüz bugünden bütünüyle bilmemiz mümkün değil. Tabii ki bazı tahminler, bazı öngörülerde bulunuyoruz” diye konuştu.

    “Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır”
    Dünyanın çok kutuplu olacağını söyleyen Kurtulmuş, “Artık dünya ne iki kutuplu ne tek kutuplu bir dünya olmayacak. Çok kutuplu bir dünya olacak. Bu da şu demektir. Başta bizim içinde bulunduğumuz coğrafya olmak üzere dünyanın birçok yerinde yeni güç merkezleri, yeni güçlü ülkeler ortaya çıkacak, yeni dengeler ve yeni denklemler oluşacaktır. Hiç şüphesiz size moral vermek için kendime moral vermek için söylemiyorum. Çok kutuplu yeni dünyanın gelişmeleri içerisinde bu bölgenin büyük ülkelerinden birisi olan, dünyada özellikle Cumhuriyetimizin ikinci asrında Türkiye yüzyılı olmasını temenni ettiğimiz büyük gelişmeleri, büyük bir takım fırsatları barındıran bu önümüzdeki süreçte, gelişen yeni dünya dengeleri, denklemleri içerisinde en önemli ülkelerden birisi Türkiye olacak. Potansiyeli itibarıyla, genç nüfusu itibarıyla, Türkiye’nin jeostratejik konumu itibarıyla, yani hangi denklemi alırsanız alın içinde vazgeçilemez bir ülke olarak Türkiye önümüzdeki dönemin bu çok kutuplu dünya dengelerinin en önemli ülkelerinden biri olacak. Doğu-batı dengesinde, kuzey-güney dengesinde, Müslüman- Hristiyan ülkeler arasındaki dengede, Asya-Avrupa dengesinde dünyanın bütün stratejik geçiş yollarında olması, dünyanın bütün enerji imkanlarının, haklarının bir havı olabilecek potansiyele sahip olması dolayısıyla Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır” şeklinde konuştu.

    “Büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar”
    Kurtulmuş, “Ancak şunu da biliyoruz ki bu coğrafyada biz zaten ecdadımızın buraya adım attığı günden itibaren, öyle arkamızı yan gelip yatarak hiçbir şekilde bir günümüzü neredeyse rahat içerisinde geçirmedik. Hep mücadeleyle geçirdik. Hep ileri hedefler önümüze koyarak ilerledik. Hep daha ileriye doğru gittik ve inşallah bundan sonra da daha ileriye gideceğiz. Bu yeni dönemin nasıl şekilleneceği, bu dengelerin nasıl gelişeceği konusunda bir takım tahminler, gelişmeler ortadayken maalesef yeni dönemin belirsizliklerini artıran bir önemli gelişme olarak da bu çok kutupluluk sürecinde önemli gelişme olarak da İsrail’in bir yıldır devam eden ve bölgeyi ateş çemberine değil, büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar. Delicesine davranışlarıyla meczup, siyaset, akıl dışı tavırlarıyla da aslında o açtıkları çukura kendileri de düşmeye aday bir ülke olarak, yönetim olarak duruyorlar” ifadelerini kullandı.

    “İsrail kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zannediyor”
    İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği katliamlar, soykırımların yeni döneme geçen dünyadaki dengeleri sarstığını dile getiren Kurtulmuş, “İsrail’in bu saldırgan tavrının dünyada yeni bir gelişmeye de sebep olabileceğini görüyoruz. Örnek olsun diye söylüyorum. Kendisine dokunulmayan, dokunulamayan bir ülke olduğunu iddia eden, varsayan, arkasına aldığı güçlerle birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkeleri olmakla birlikte kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zanneden İsrail’e, Amerika’nın bütün desteğine rağmen, Birleşmiş Milletler’deki bütün engelleme girişimlerine rağmen dünyanın hemen hemen tamamı karşı çıkmış, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusuyla da Uluslararası Adalet Divanı’nda dokunulamaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Şimdi bundan sonraki dönemde çok daha önemli gelişmelerin olacağını hep birlikte göreceğiz” dedi.

    “Ne kadar kınarsanız kınayın arkasında Amerika var”
    İsrail’in Gazze’yi işgale 2023 yılında başlamadığını, bu senaryonun birinci ve ikinci perdesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Öncelikle 1917’de Osmanlı Cihan Devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca oraya İngilizler geldi ve orayı yönetmeye başladılar. İngiliz yönetiminin bölgede yaptığı yönetimi ele aldığı zaman yaptığı ilk iş, 1917’de yerleşimciler İngilizler tarafından Filistin topraklarına yerleştirildi. Bugünün neredeyse tam tersi olan o haritada oraya yasa dışı yerleşimciler İngilizler eliyle, marifetiyle yerleştirilmeye başlandı. Arkasından 1948, arkasından 1967’deki savaşlarla birlikte İsrail ilhak, imha ve işgal politikalarına duraksamadan devam etti. İki tepe aldı, üstüne yattı. Birleşmiş Milletler kınadı. Arkasında Amerika var. İstediğiniz kadar kınayın. Onlarca kararlar çıktı, ‘Buradan çekilin’ diye. Şehirleri işgal etti. Genişledi, genişledi ve fevkalade güçlü şekilde bugünkü güne hazırlandı” diye konuştu.

    “İsrail, Lübnan’ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor”
    Oyunun birinci perdesinin 1917’de, ikinci perdesinin de 2003 yılında açıldığını anlatan Numan Kurtulmuş, “2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgaliyle birlikte başlayan süreç. Hemen arkasından 2011 yılında Arap Baharı olarak başlayan gelişmeler, bölgede tam da İsrail’in bugünü için hazırlığın başlangıcıdır. Amerikan işgaliyle birlikte ve arkasından gelişen süreçlerde bölgedeki ülkelerin tamamı İsrail’e karşı çıkabilecek, ona mani olabilecek ülkelerin tamamı bölünme, parçalanma ve iç savaş sürecine sürüklenmiştir. Şöyle bir gözden geçirelim. Irak, Suriye paramparça olmuştu. Şimdi İsrail, Lübnan’ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor” şeklinde konuştu.

    “Bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir”
    Lübnan’ın önce Müslüman-Hristiyan iç savaşıyla, arkasından da 2003’ten sonraki gelişmelerle birlikte mahalle mahalle bölündüğünü, tamamıyla kolay lokma olarak hazırlandığını sööyleyen Kurtulmuş, “Yemen, Sudan, Libya fiziki olarak bölünen ülkelerden bahsediyorum, Suriye. Bu anlamda ne yazık ki bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir. Böylece ikinci perdeyle birlikte bölge ülkelerinin tamamı, birbiriyle düşman, birbiriyle rakip, çelişen, çatışan ülkeler, halklar ve etnik yapılar; mezhebi yapılarda birbirlerine karşıt hale getirilmişlerdir. Dolayısıyla ikinci perde maalesef acı gelişme olarak, yine arkasında yüz binlerce insanı yaralı, ölü şekilde bırakarak gerçekleştirilmiş, ikinci perdenin kapanmasıyla birlikte üçüncü perde, yani Gazze’nin fiilen işgaliyle birlikte başlayan süreç gerçekleşmeye başlamıştır” ifadelerini kullandı.

    “Arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir”
    Üçüncü perdenin de devam ettiğinin altını çizen Kurtulmuş, “Bu kadar bölge ülkelerini dağınık bulmuşken, İslam ülkelerini bu kadar inisiyatifsiz, bu kadar korkak, bu kadar siyaseten etkisiz bulmuşken ve arkasında gemileriyle, uçaklarıyla, askeri gücüyle, siyasetiyle Batı ülkelerini kendi yanında bulmuşken Netanyahu ve çetesi diyor ki, ‘Biz de son vuruşumuzu yapalım, arz-ı mevud gerçekleştirelim.’ Dünya sistemini ciddi şekilde yerden yere vuran, dünya sistemini bundan sonraki süreçte yeni gelişmelere gebe bırakan bu saldırgan tavrın bütün ülkeler tarafından önlenilmesi dünya barışı için en önemli şart. Bu çerçevede Türkiye’nin de bütün insanlarının uyanık olması lazım. Şöyle bir saflığa hiçbir şekilde kapılmamamız gerekiyor. Yıllardır bir biz arz-ı mevud’dan bahsederken bunu kendi zihnimizden uydurulmuş bir şey olarak söylemiyorduk. İsrail’de yazılanları, çizilenleri, onların politik tercihlerini, politik motivasyonlarını gayet iyi bildiğimiz için, yani vadedilmiş topraklar meselesinin bir hikaye olmadığını gördüğümüz için hep uyarıyoruz. Şimdi bütün bu gelişmeleri zincirin parçaları olarak birbirine bağladığınızda 1917’den itibaren bugüne kadar gelinen süreçte nasıl bütünleşik bir harekat planı içerisinde hareket edildiği aşikardır. Bu çerçevede arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir” dedi.

    “Milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz”
    Yapılanların arz-ı mevud meselesi olduğunu belirten Kurtulmuş, “İsrail Devleti’nin bayrağının üstündeki mavi çizgi Fırat Nehri’ni, altındaki mavi çizgiyse Nil Nehri’ni sembolize eder. Yani Nil’den Fırat’a bütün bu coğrafya siyonistlerin emri altına girmeden bu harekatı bitirmemeye yemin etmiş vaziyettedirler. Onun için uyanık olmak, ne yapıldığını, ne yapılmak istendiğini gayet iyi görmek ve Türkiye olarak önce kendi topraklarımızı, kendi milletimizi, vatanımızı en iyi şekilde korumak ve bölgenin birliğini sağlamak için mücadele etmemiz lazım. Bunun için öncelikle uyanık olmak, Ortadoğu’daki, dünya meselelerinde Türkiye’nin içerisinde ne kadar farklı fikirlere sahip olursak olalım, siyaseten hangi farklı programları, teknikleri halkımıza sunuyor olursak olalım, milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz. Bunu sadece bir siyasi partinin mensubu olarak değil, sadece vatanını seven bir vatansever olarak değil, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak da bir sorumluluk olarak görüyorum. Siyaseten fikirlerimiz farklı olabilir. Gittiğimiz istikametler A’dan Z’ye birbirine zıt olabilir. Ama milli menfaatlerimiz özellikle önümüzdeki yeni dönemde Türkiye’nin imkanlarını ve kabiliyetlerini artırma azmimiz, gayretimiz ve başta siyonistlerin hedefleri olmak üzere ülkemize karşı bir takım niyetler içerisinde olanlara karşı da ortak bir duruşu sergilememiz bizim milli vazifemizdir. Bunun için birincisi uyanık olacağız. İkincisi birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. Eğer Türkiye bu konudaki birliğini, beraberliğini devam ettirirse Allah’ın izniyle bölgedeki oynanan oyunları çözebilecek iradeyi ortaya koyacaktır” diye konuştu.

    “Türkiye’yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz”
    “Birlik içerisinde uyanık olacağız” diyen Kurtulmuş, “‘Bize dokunmaz, bize gelmez’ demeyeceğiz. 20 yıl öncesine, 30 yıl öncesine bakın. Bölgedeki meselelerin hemen tamamına yakını bizim sınırlarımızın çok uzaklarındaydı. Adım adım bu tehlikenin yaklaştığını ve Türkiye’yi de içine alacak, hatta Türkiye’yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz. Bunun için bu birlik beraberlik içerisinde hareket edeceğiz. İnşallah yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Dışişleri Bakanımız ve Milli Savunma Bakanımız bölgedeki gelişmelerle ilgili hususlarda milletvekili arkadaşlarımızı çok geniş şekilde bilgilendirecekler ve böylece parlamentodaki milletvekilleri de milletin temsilcileri olarak bu konuda atılacak adımlar konusunda bilgilendirilecek ve görüşlerini ifade edeceklerdir” şeklinde konuştu.

    “Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir”
    Netanyahu ve çetesinin hedefinin sadece Filistinliler olmadığının altını çizen Kurtulmuş, “Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir. Bunların bu bölge halkları arasında en ufak bir fark görmediğini, ‘Bunlar Arap’tır, Acem’dir, Türk’tür, Kürt’tür, Sünni’dir’ diye hiçbir ayrım gözetmediklerini gözümüzün içine parmaklarını soka sapa anlatıyorlar. Bu süreçte her kim Arap-Acem, Türk-Kürt, Sünni-Şii, hatta Müslüman-Hristiyan ayrımı yaparsa biliniz ki İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor demektir. Bu çerçevede Türkiye’nin aydınları olarak, Türkiye’nin beyni olan üniversitelerimiz olarak bu konudaki çalışmalarımızı da süratle sürdüreceğiz. Ayrıca bölge halkları arasındaki farklılıkların, ayrılıkların giderilebilmesi için de gayret sarf edeceğiz. Özellikle son zamanlarda Suriye ve Mısır’la normalleşme meselesi adımları ise tam da bu amaçla atılmaya çalışılan adımlardır. Böylece bölge halkları ve devletleri arasındaki mümkün olduğu kadar yakın dayanışmanın tesis edilmesi her birimizin menfaatinedir” ifadelerini kullandı.

    “Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir”
    Netanyahu ve çetesinin ,siyonist rejimin yalnızlaştırılması gerektiğine değinen Numan Kurtulmuş, “Öylesine yanlış bir yola girdiler ki kendi ideolojileri ve fikirleri açısından burada bu yolda duracakları bir durak da yok. Kendi duraklarını hepsi kendileri iptal ettiler. Ne yazık ki zaman zaman insanı çıldırtan, batıdan bazı açıklamalar geliyor. Yine açık yüreklilikle söyleyeyim. Bunlardan en çok bizi rahatsız edenlerden birisi de adam şimdi Lübnan’a saldırıyor. Diyor ki işte efendim ölçülü mukabelede bulunun. Allah aşkına bir mukabelenin ölçülü olabilmesi için daha kaç 50 bin masum insanın ölmesi gerekir? Böylesine gayri insani bir düşünce olabilir mi? Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir. Bir cümle söyleyecek, hatta bir kelime söyleyecek; ‘Dur Netanyahu’. Bunu demiyor. ‘Devam et Netanyahu’ diyor. Onlar da buna ortak olduklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte isteseler de istemeseler de Netanyahu ve çetesi yalnızlaşacaktır. Bu süreçte Netanyahu hükümetinin yalnızlaştırılması, insanın ortak vicdanıdır, ortak çalışma alanlarından birisidir. Bütün bunları yeni bir dünyanın tam da kurulmakta olduğu dönemde önümüzde çok büyük bir insani problem olarak duruyor. İnşallah en kısa zamanda bu büyük kötülükten, büyük hayırlar çıkarmakta insanlığın boynunun borcudur. Adalet, hakkaniyet, insaf, vicdan, insanların yaratılışta eşitliği, devletlerin de egemenlikte eşitliği prensibinde yeni bir dünyanın kurulması mümkündür, muhtemeldir ve sizi temin ederim ki mukadderdir” dedi.
    Numan Kurtulmuş, açılış sonrasında “Düzce Sivil Toplum Buluşması” programına katıldı.

  • “Meclis’te kapalı İsrail oturumu yapılabilir”

    “Meclis’te kapalı İsrail oturumu yapılabilir”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Afrim Gaşi ile TBMM Tören Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Kurtulmuş, Türkiye’nin ve Kuzey Makedonya’nın bölgesel ve küresel konularda müşterek görüşleri olduğunu belirterek, “Her alanda dünyanın pek çok bölgesinde çatışmaların sürdüğünü görüyoruz. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan‘dan çekilmesiyle başlayan süreç dünyada yeni bir dönemin kapılarını açmıştır. Bu sürecin birçok özelliği vardır ama en önemli özelliği çok kutuplu dünya düzeninin kurulmasıdır. Bu dünyanın birçok yerinde yeni güç dengeleri, güç merkezleri ortaya çıkarmaktadır. Özellikle Türkiye’nin çevresindeki bölgelerin neredeyse tümünde önemli gerilimler yaşanmakta olduğunu, maalesef güneyimizde, Ortadoğu’da çatışmaların, saldırıların olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
    Kurtulmuş, İsrail’in saldırılarına ilişkin TBMM’de özel oturum yapılıp yapılmayacağı soruma üzerine, “İsrail’in hedefi sadece Filistin değildir. İsrail’in hedefi sadece Araplar değildir. Hatta İsrail’in hedefi sadece Müslümanlar da değildir; Müslümanlar ve Hristiyanlar, kendisinden olmayan herkestir. Sadece bir bölgesel halkın sorununun olmanın ötesine geçmiştir. Siyonist ideolojinin temel hedeflerinden bir tanesi Türkiye’dir. Bu çerçevede demokrasinin kalesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda toplantı yapılabilir” dedi.

    Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Gaşi ise iki ülkenin dost olduklarını belirterek, “Her iki parlamentoda grup kurulmuştu. Parlamentolararası Dostluk Grubu üyeleri de buradalar” dedi.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş:

    TBMM Başkanı Kurtulmuş:

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında konuştu. Kurtulmuş, Meclis’in yasama ve denetim görevlerinin dışında demokrasinin, milli birlik ve kardeşliğin teminatı olan en önemli kurumlardan bir tanesi olduğunu söyleyerek, “Günümüzün bölgesel ve küresel kriz, çatışma ve kaos ortamının getirdiği şartlar göz önüne alındığında özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada artık şirazesi kaçmış olan şekilde İsrail’in saldırgan tutumunun devam ettiği ortamda Türkiye’nin her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu aşikardır. Bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan milletvekili arkadaşlarımızın, bütün siyasi parti grupların, bütün farklı kimliklerin bu birlik ve beraberlik ruhuna ciddi şekilde katkı vereceklerine inanıyorum. Günümüzde yaşadığımız şartlar artık zembereğinden boşalmış bir dünya sisteminin, artık çivisi çıkmış bir dünya sisteminin nereye doğru evrileceği belli olmayan yeni çatışma ve gerilim ortamlarına gebe olduğunu da ortaya koymaktadır. Özellikle Gazze’yle başlayan İsrail’in saldırgan ve sınır tanımaz tutumları, nihayetinde bölgedeki bütün ülkelerin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir seviyeye ulaşmıştır. Arkasına aldıkları sözde bir dinî itikat sonucu Nil’den Fırat’a kadar bütün coğrafyayı kontrolü altına almak isteyen bu gözü dönmüş çetenin, hiç şüphesiz hedefinde bulunan ülkelerden biri de Türkiye’dir. Türkiye’nin bu çerçevede hem Filistin meselesinde barışı sağlayacak perspektifi koruması ama ondan da daha önemlisi, İsrail’in bu saldırgan tavırlarını önleyecek programları ortaya koyması şarttır. Gazze meselesinin başından itibaren, devlet ve millet olarak birlikte hareket ederek Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu saldırganlığın durdurulması ve Gazze’de ve Batı Şeria’da Filistin halkının barış içerisinde yaşayabileceği bir ortamın tesis edilmesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ettik” dedi.

    Kurtulmuş, dünyanın her bölgesinde, hemen hemen her yerinde farklı güç merkezlerinin, farklı güç denklemlerinin ortaya çıktığına işaret ederek, “Bu çerçevede, Türkiye bu yeni dünyanın şartları içerisinde önemi ve gücü her gün biraz daha artan bir ülke olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin çok taraflı, etkin ve barış eksenli dış politikasının önemli araçlarından biri de Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, güçlü ve etkin bir parlamento olarak Türkiye’nin yeni dünyanın şartları içerisinde önemli bir şekilde gelişmesine ve siyasetini güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır” ifadelerini kullandı.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş:

    TBMM Başkanı Kurtulmuş:

    Kurtulmuş, 28’nci Dönem 2. Yasama yılını değerlendirdi. Kurtulmuş, 28. Yasama döneminde iki bin 442 kanun teklifi verildiğini hatırlatarak, “Halihazırda Genel Kurul gündeminde 76, komisyonlarda ise 2 bin 153 kanun teklifi bulunmaktadır. Yine bu yasama dönemi içerisinde 4 kanun teklifi, Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’ye sunulmuştur. 28’nci Yasama Dönemi’nde, toplam 73 kanun kabul edilmiş, 54 TBMM Başkanlığı kararı alınmıştır. 28’nci Yasama Döneminde, Genel kurul ve komisyonlarda 468 birleşim gerçekleştirilmiş. Toplam bin 512 saat 49 dakika toplantı yapılmış ve bu çerçevede 55 bin 459 sayfa tutanak tutulmuştur” ifadelerini kullandı.

    Kurtulmuş, Genel Kurul yaralayıcı sözlerin ve kavga görüntülerinin çıkmasından ötürü rahatsızlığını ifade ederek, “Bu anlamda bu görüntülerin TBMM’ye, Türkiye siyasetine yakışmadığının bir kere daha altını çizmek isterim. Bütün milletvekili arkadaşlarımızı, bu konuda daha hassas davranmaya davet ediyorum. Ayrıca hemen dönemin başında; parti gruplarına yapacağım ziyaretlerde de dile getireceğim konulardan birisi de budur” diye konuştu.

    Kurtulmuş Anayasa konusunda şöyle konuştu:

    “Yeni bir Anayasa TBMM’nin ödevlerinden biridir. Sivil, demokrat, katılımcı, güçler ayrılığı prensibini bütünüyle benimsemiş, Türkiye’nin gerçeklerine uygun ve milletimizin ihtiyaçlarını karşılayacak bir Anayasa çalışmasının yapılması zorunludur. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yasama yılında, bu konuyla ilgili olarak bütün siyasi partilerle temaslarımızı sürdürdük. O günkü şartlar içerisinde kategorik olarak hiçbir siyasi parti, kapıyı kapatmadı. Zaten görüşmelerine başlamadan evvel parlamentoda grubu bulunan ya da temsil edilen bütün siyasi partilerin, parti metinlerini inceledik. Hepsinde ya, ‘Yeni anayasa’ tabiri ya da, ‘Anayasanın köklü bir değişiklik yapılması talebi yer alıyor. Dolayısıyla parlamentoda bulunan siyasi partilerimizin tamamı anayasa konusunda; ya parti programlarında ya seçim beyannamelerinde bu zorunluluğu dile getirmiş vaziyettedir. Dolayısıyla bundan sonra da, bu zemini gerçekten demokratik üslup içerisinde tartışmaya açık tutulması ve bu müzakerelerin gerçekleştirilmesi için üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye gayret edeceğim.”

    Kurtulmuş, Anayasa’nın içeriğine ilişkin görüş beyan edilmediğini hatırlatarak, “Sadece yönteme ilişkin ve tüm partilerin katıldığı, katılımcı ve bütün Türkiye’yi kapsayan, kuşatıcı bir anayasanın yapılması gerektiğinin üzerinde durduk. Bu çerçevede ilk 4 madde konusunda, parlamentomuzda temsil edilen partilerimizin hemen hemen tamamına yakınının herhangi bir iddiasının, teklifinin ya da bir sorununun olmadığını görüyoruz. Bundan dolayı ilk 4 madde hakkında yapılacak herhangi bir tartışmanın, sadece lüzumsuz gerilimlere ve zaman kaybına neden olacağını ifade etmek isterim. Dolayısıyla, Anayasa tartışmalarının şeffaf bir zemin içerisinde yapılması herhalde en hayati hususlardan birisidir. Ayrıca Parlamentoda grubu bulunan ve temsilcileri bulunan partilerin görüşlerinin alınması ve bu sürecin açık bir şekilde yürütülmesinin yanında üniversitelerin, hukuk camiasının, sivil toplum kuruluşlarının görüşü olan bütün kesimlerin, ‘Biz de bu konudaki teklife sahibiz’ diyen bütün kesimlerin görüşlerinin alınacağı, süre biraz uzun olabilir ancak bu tartışmaları olgunlaştırılacağı bir dönemin yürütülmesini TBMM Başkanlığı olarak kendi yükümüz sayıyoruz” şeklinde konuştu.

    Rusya ziyaretinde Türkiye’nin BRICS başvurusunun da gündeme geldiğini söyleyen Kurtulmuş, “Türkiye’nin de böyle bir platformun içerisinde olmasına müspet baktıklarını gördük. Ancak tabii BRICS, dünyada şu anda var olan ve yıllardır devam eden oluşumlar gibi, netleşmiş, kesinleşmiş bir oluşum olmadığı aşikardır. Henüz bir platform şeklindedir, öyle görmek lazım. Gelişme potansiyeli olan, ekonomileri ve nüfusları itibariyle dünyanın önemli bölgelerinde bulunan güç merkezleri özelliğine kavuşmak üzere olan bazı ülkeleri temsil ediyor. Bunun nasıl gelişeceğini ve ilerleyeceğini biz de zaman içerisinde göreceğiz. Ama Türkiye’nin çok taraflı diplomasinin bir gereği olarak, bugün bile aynı anda birden fazla yerle ilişkisini sürdürebilen bir ülkedir. Türkiye’nin bütün bu ilişkileri sürdürürken tekrar söylüyorum; Türkiye, ne doğunun ne batının ne kuzeyin ne güneyin paraleline ya da peykine düşecek bir ülke değildir”

    İsrail’in Lübnan’a gerçekleştirdiği saldırıda hayatını kaybeden Nasrallah ile ilgili sosyal medya paylaşımına ilişkin olarak Kurtulmuş, “Bu açıklamayı kendi inisiyatifim dahilinde yaptım. Şunu söyleyeyim; İsrail’in bu tavrı karşısında herkesin şunu görmesi lazım. İsrail bu Filistinlidir, Arap’tır, Acem’dir, Türk’tür, Sünni’dir, Şii’dir. Hatta ve hatta bu Hristiyan’dır, Dürzi’dir diye ayırt etmiyor. İsrail bu bölge halklarının tamamına karşı bir savaş yürütüyor. Keşke bu meczup tavrı bıraksalar, bundan memnun oluruz. Ama herkese karşı ve bir devlet adabı içerisinde, devlet anlayışı içerisinde davranmıyor. Terör örgütü gibi davranıyor” şeklinde konuştu.

    Can Atalay konusunda Kurtulmuş, “Hukuken meselenin bundan sonraki kısmı hukuki süreçlerle ilgilidir. Sonuç almak bakımından Meclis’in bu aşamada yapabileceği bir şey yoktur” ifadelerini kullandı.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan açıklamalar

    TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan açıklamalar

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Rusya’nın resmi haber ajansı TASS’a röportaj verdi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye ve Rusya’nın iki komşu ve dost ülke olduğunu vurgulayarak halklar açısından da kuvvetli bir dostluk ve komşuluk bağı bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iki ülke arasında bir dostluk köprüsü kurduklarını ve her alanda ortak birtakım hedefleri gerçekleştirmek için düğmeye bastıklarını anlatan Kurtulmuş, “Örneğin, iki ülke arasında 100 milyar dolar ikili ticaret hacmine ulaşılması, enerji alanındaki ortak projelerin gerçekleştirilmesi, kültür ve turizm alanındaki faaliyetlerin yoğunlaştırılması gibi birçok alanda kazan kazan prensibi çerçevesinde komşuluk, iyi niyet, dostluk ve stratejik iş birliği çerçevesinde adımlar atılıyor. Ümit ederim ki bizim bu ziyaretimiz de iki ülke arasındaki bu ilişkileri kuvvetlendiren bir çalışma ziyareti olur” diye konuştu.

    “TBMM devlet kuran bir parlamentodur”

    Türkiye’deki parlamento yapısına ilişkin soru üzerine TBMM Başkanı Kurtulmuş, “TBMM’nin temel özelliklerinden birisi, henüz Cumhuriyet kurulmadan evvel parlamentonun var olmasıdır. Birçok ülkede parlamento devlet tarafından kurulurken, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurtuluş mücadelesini vermiş, ondan sonra da devleti kurmuştur. Yani Büyük Millet Meclisi devlet kuran bir parlamentodur, en temel özelliklerinden birisi budur” dedi. Türkiye’de çok partili parlamenter demokrasiye geçişin 1950 seçimleriyle gerçekleştiğini hatırlatan Kurtulmuş, 1950’den bugüne yaklaşık 74 yıllık süre içerisinde de Türkiye demokrasisinin birçok saldırıya karşı çok sağlam bir şekilde dayanabildiğini söyledi. Türkiye’nin bu sürede 5 askeri darbe gördüğünü, bunlardan sonuncusunun da 2016 yılının 15 Temmuz’unda FETÖ’cü hainler tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü olduğunu belirten Kurtulmuş, “Bunların hepsinde millet milli iradeden yana olmuş, parlamentonun iradesini savunmuştur ve her seferinde darbeciler bekledikleri sonuçların tam tersini elde etmişlerdir. Dolayısıyla şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türk demokrasisi, Türkiye’deki Büyük Millet Meclisi dünyanın en dayanıklı parlamentosudur ve Türk demokrasisi de dünyanın bedeli en ağır ödenmiş demokrasilerinden birisidir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Türkiye, yeni alternatif dış politika enstrümanlarını geliştirmek isteyen bir ülke”

    Kurtulmuş, BRICS’e katılmasının Türkiye’ye nasıl getirileri olacağına yönelik bir soruyu şu şekilde cevapladı:
    “Artık dünya çok kutupluluğun gerçekleşmeye başladığı yeni bir döneme girmiştir. Bunun henüz başlangıcındayız. Nasıl Berlin duvarının yıkılması Soğuk Savaş döneminin sonunu getirdiyse ABD’nin apar topar Afganistan’dan çekilmesiyle başlayan süreç de dünyada yeni bir dönemin kapılarını açtı. Bu yeni dönemin en belirgin özelliği çok kutupluluktur. Artık hiçbir ülkenin tek başına dünyayı domine etmesi, dünya sistemini yönetmesi mümkün değildir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu çok kutupluluğun gerektirdiği çok sayıda yeni oluşuma şahit olacağız. Türkiye de hem jeostratejik konumu hem Doğu-Batı arasındaki köprü vazifesi gören konumuyla hem kültürel geçmişiyle ve geleceğe ait perspektifleriyle bölgesel bir aktör, hatta küresel sistemde etkili rol oynayan bir aktör olma sürecine girmiştir. Bunun için biz BRICS’i bundan sonraki çok kutuplu dünya sisteminin önemli oluşumlarından birisi olarak telakki ediyoruz. Türkiye’nin BRICS’e girmesi Türkiye’yi kısıtlamayacak, tam tersine Türkiye’nin elindeki dış politika imkanlarını fazlalaştıracaktır ve Türkiye’nin BRICS’le olan irtibatı dünya barışına da çok daha ciddi bir katkı sunacaktır.”
    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin eş zamanlı olarak birçok iş birliği projesinin içerisinde olduğuna dikkati çekti. Türkiye’nin yeni alternatif dış politika enstrümanlarını da geliştirmek istediğinin altını çizen Kurtulmuş, Türkiye’nin böyle bir oluşumun içerisinde olmasının çok kutuplu dünya sisteminde dünya barışının daha iyi sağlanabilmesine katkıda bulunacağını ifade etti.

    “Türkiye, küresel ölçekte barışın sağlanması için elinden geleni ortaya koyuyor”

    Türkiye’nin dünya barışı için neler yapabileceği sorulan Kurtulmuş, “Türkiye, bölgede barışın ve istikrarın sağlanması, dünyada da küresel ölçekte barışın sağlanması için elinden geleni ortaya koyuyor” dedi. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimde Türkiye’nin arabuluculuk rolünü hatırlatan Kurtulmuş, “Bildiğiniz gibi Dolmabahçe’de neredeyse anlaşmanın imzalanacağı noktaya gelinmişti, fakat bazı ülkeler Ukrayna’nın barış imzalamasını istemediği için Ukrayna barış masasından kalktı. Bu süre içerisinde Türkiye, Rusya’yla da Birleşmiş Milletlerle de iş birliği içerisinde, Tahıl Koridoru’nun açık tutulması için olağanüstü bir gayret sarf etti ve böylece özellikle Afrika’daki milyonlarca insanın açlık kriziyle karşı karşıya kalmamasını temin etmiş oldu. Ayrıca, esir takası konusunda da fevkalade ciddi bir şekilde gayret sarf etti” ifadelerini kullandı.
    Kurtulmuş, Gazze’de soykırım boyutlarını aşmış katliamlar karşısında Türkiye’nin tavrına işaret ederek Türkiye’nin ateşkesin sağlanması, Gazze halkına insani yardımların ve sağlık imkanlarının ulaştırılması için elinden gelen her türlü çabayı ortaya koyduğunu söyledi. Burada Rusya ve Türkiye hükümetlerinin ortak kanaatleri ve yaklaşımları olduğunu büyük bir memnuniyetle gördüğünü ifade eden Kurtulmuş, “Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanına başvurusuna Türkiye de müdahil olarak Netanyahu ve çetesinin işlediklerinin savaş suçu olarak kabul edilmesi için gayret sarf etti. Tabiri caizse 1 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımız, bizler, bütün imkanlarımızla bütün uluslararası platformları Gazze ile ilgili bir barış diplomasisi platformuna çevirmek için gayret sarf ediyoruz” dedi. Türkiye’nin hem bölgedeki hem dünya siyasetindeki ana perspektifinin barış ve istikrar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Barışın olmadığı yerde istikrar olmaz, istikrarın olmadığı yerde kalkınma olmaz, kalkınmanın olmadığı yerde halkların refah içerisinde yaşaması mümkün olmaz. Dolayısıyla öncelikli olarak barışın temin edilmesi için bu perspektife sahip olan bütün ülkelerle, bütün anlayışlarla iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu bir kere daha Rusya’dan ifade etmiş olayım” diye konuştu.

    Akkuyu Nükleer Santrali

    Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesi’nin Türkiye’nin ekonomisine ve enerji güvenliğine nasıl bir etkide bulunacağına yönelik soruyu cevaplayan Kurtulmuş, “Akkuyu Projesi kendi istikametinde olumlu bir şekilde ilerlemektedir. Bu sadece iki ülke arasında önemli bir iş birliği alanı değil, aynı zamanda Türkiye’nin enerji güvenliğine büyük katkıda bulunacak olan bir projedir. Maalesef bu süre içerisinde Rusya’ya uygulanan yaptırımlar dolayısıyla bazı Batılı şirketler Akkuyu’da gerekli olan, bize teslim etmeleri gereken malzemeleri, ihtiyacımız olan unsurları teslim etmedikleri için projede bir miktar gecikme olduğunu biliyoruz. Ümit ediyorum ki 2025 yılı içerisinde Akkuyu Nükleer Santrali’nin en azından ilk bölümü elektrik üretimine başlamış olacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Geçtiğimiz yıl 6.3 milyon Rus, Türkiye’yi ziyaret etti”

    Türkiye’de tatil yapmak isteyen Rus vatandaşlarına önerileri sorulan Kurtulmuş, “Türkiye’yi ziyaret eden Rus turistlerinin bilmediği bir yer olduğunu zannetmiyorum” dedi. Kurtulmuş, kültür, sağlık, dağ, doğa, kış turizminin de Türkiye’nin çok zengin olduğu alanlar olduğunun altını çizdi. Kurtulmuş, 2023’te 6,3 milyon Rus vatandaşının Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlattı.
    TBMM Başkanı Kurtulmuş, akademisyenliği bırakarak siyaset yapmanın kendisine nasıl bir katkısı olduğunun sorulması üzerine, “Ben hayatı akademisyenken başka bir hayat, siyasetçiyken başka bir hayat diye ayırmıyorum. Esasında ne olursak olalım, mesleğimiz ne olursa olsun ana hedefimiz, yaptığımız işi en iyi şekilde yapmak için gerekli donanımları kazanmak olmalıdır” dedi. “Milletimizin huzuru, refahı, bütün insanlığın iyiliği için neler yapabiliriz?” diyerek çalıştığını anlatan Kurtulmuş, hayatı boyunca hep aynı duyguyu taşıdığını ve bu istikametten hiç ayrılmadığını söyledi.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş, Putin ile görüştü

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Putin ile görüştü

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Rusya’nın başkenti Moskova’da temaslarına devam ediyor. Bugünkü temasları kapsamında Rusya parlamentosunun alt kanadı Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodin ile bir araya gelen Kurtulmuş, daha sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Kurtulmuş, görüşmeye ilişkin paylaşımında, “Sayın Vladimir Putin’e, nazik kabulleri dolayısıyla teşekkür ediyor, ziyaretimizin Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlenmesine vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.