Etiket: tbmm

  • Bursa’da kadın milletvekilleri süreci değerlendirdi

    Bursa’da kadın milletvekilleri süreci değerlendirdi

    27. Dönem Parlamentosunda meclise giren milletvekillerin 103’ü kadın, 497’si erkekti. Bu dönem ise bu oran yüzde 20.16 yükseldi.

    Bursa’da kadın milletvekilleri bu süreci değerlendirdi.

    Ak Parti Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç, kadınlar hem siyasette hem ekonomi de daima var oldular dedi.

    Gözgeç, şöyle konuştu:

    “Kadınların önündeki engelleri kaldıran sayın Recep Tayyip Erdoğan. Kadın milletvekili sayısı fazla olan parti Ak Parti. Biz yine 2009’da kadın erkek eşitliği komisyonu bizim iktidarımızda kuruldu. Kadınlar nüfusun yarısını oluşturuyor. Kadınların ekonomik, siyasete dair olmadığı bir yönetim şekli sadece kadınlar için değil tüm toplum için eksiklik. Cumhurbaşkanımız bunu defalarca vurguluyor. Anayasada pozitif ayrımcılık ilkesini getirdik. Kanunlarda değişiklik yaptık.Girişimci kadınlara hibe desteği ve eğitimde fırsat eşitliği için çalışmalar yaptık. Kadın, erkek omuz omuz Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz. Kadın politikaları konusunda da eksik kaldığımız alanlar varsa tamamlamaya devam edeceğiz. Ev hanımı kadınlar için isteğe bağlı sigorta primlerin üçte biri devlet tarafından ödenmesi için destek sağlayacağız” dedi.


    Chp Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, kadın vekil sayısını yetersiz buluyor.

    Kayışoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

    “En az yüzde 50 olması gerekiyor. Çünkü toplumun yarısı kadın yarısı erkek. Temsiliyetinde bu oranda sağlanması gerekiyor. Toplumsal sorunlardan en çok kadınlar etkileniyor. Kadınlar ekonomik buhrandan ve şiddet görüyor. Eğitime erişemiyor. Ücret konusunda eşitsizlik yaşıyorlar. Temsil kademelerinde yeterince kadın yok. Mecliste de böyle olması üzücü. Hangi yaşam tarzında olursa olsun, kadınların temsil oranı arttırılmalı. Siyasetin dilinin kadınlar lehine gelişmesi gerekiyor. İktidar partisi yıllardır kadını ötekileştiriyor. Bununla mücadele etmemiz gerekiyor. Mecliste vekiller belirlendi. Kadınlar şimdi daha çok kazanılmış hakların ellerinden alınmaması için cumhurbaşkanlık seçimlerinde kadınların özgürce dolaşmasını sağlayacak bir cumhurbaşkanı seçmesi gerekiyor” dedi.

    Kadın milletvekili olmayan iller şu şekildedir:

    “Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ardahan, Artvin, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çorum, Elazığ, Erzincan, Gümüşhane, Iğdır, Karabük, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Niğde, Ordu, Rize, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat, Zonguldak”

  • TBMM’nin ilk mesaisi yemin töreni

    TBMM’nin ilk mesaisi yemin töreni

    TBMM Genel Kurulu, Meclis İçtüzüğüne göre, Yüksek Seçim Kurulunun milletvekili genel seçimi kesin sonuçlarını ilanını takip eden üçüncü gün saat 14.00’te çağrısız toplanacak.

    Yeni yasama döneminin ilk birleşiminde milletvekilleri yemin edecek. Genel Kurulun ilk birleşimini, MHP Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli’nin, en yaşlı üye sıfatıyla TBMM Geçici Başkanı olarak yönetmesi bekleniyor.

    Ant içme, her milletvekilinin Anayasa’daki metni kürsüden yüksek sesle aynen okuması suretiyle olacak. Milletvekilleri seçim çevresi, soyadı ve adlarının alfabe sırasına göre ant içecek.

    Milletvekilleri, göreve başlarken şu şekilde ant içecek:

    “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyet’e ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

    Ant içme töreninde bulunmayan milletvekilleri, katıldıkları ilk birleşimin başında yemin edebilecek.

    Milletvekilleri ant içerek göreve başlayacak. Ant içmekten imtina eden milletvekilleri, milletvekili sıfatından kaynaklanan haklardan yararlanamayacak.

    Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, atandıkları tarihten sonra yapılan ilk birleşimde ant içecek.

  • İnegöl’ün il olma talebi

    İnegöl’ün il olma talebi

    MHP Genel Sekreteri ve Bursa 1. Bölge Milletvekili İsmet Büyükataman Bursa’nın İnegöl ilçesinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın açıklamasında konuşan Büyükataman, “MHP olarak önümüzdeki dönemde İnegöl’ün il olabilmesi için TBMM’de elimizden geleni yapacağız” dedi.

    Türkiye’nin 100. yılında yüz il ve bin ilçeden oluşan bir idari sistem hedeflediklerini söyleyen Büyükataman, “Hepinizin bildiği üzere genel başkanımız 2018 yılında, ‘Cumhuriyetin 100. yılında büyükşehirleri kapsayacak şekilde 100 il ve bin ilçeden oluşan bir idari sistemle ekonomide yerli ve milli diriliş sayesinde, siyasette birlik ve dayanışma ruhunun ayağa kalkışıyla Türkiye bölgesinde süper güç, küresel düzeyde de sözü dinlenen bir ülke seviyesine çıkmalıdır, inanıyorum ki mutlaka çıkacaktır’ sözleriyle, büyüyen Türkiye’nin idari ihtiyaçlarının karşılanması adına işaret fişeğini yakmıştır. Bu çerçevede de Milliyetçi Hareket Partisi olarak önümüzdeki dönemde İnegöl’ün il olması için TBMM’de elimizden geleni yapacağımızdan emin olmanızı istiyorum” şeklinde konuştu.


    Büyükataman daha sonra İnegöl programın çerçevesinde İnegöl Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve MODEF mobilya fuarına ziyaretlerde bulunurken Cumhur İttifakı’nın mecliste nitelikli sayıya ulaşması için destek sözü aldı. Fuar çıkışı İsmet Büyükataman’ı alkışlarla karşılayan geç bir grup ’82 için teşekkür ederek hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • “Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek”

    “Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek”

    TBMM Başkanı Şentop, Meclis 27. dönemini değerlendirdi. Şentop, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında barış için çalıştığını söyleyerek, başta tahıl koridoru ve esir takası olmak üzere farklı alanlarda bu çalışmaların somut neticeler verdiğini ifade etti. Şentop, “Türkiye’nin söz konusu savaşın sonlanması noktasında ortaya koyduğu gayretler, sizlerin de takip ettiğiniz üzere devam etmektedir. Bu dönemi diğer dönemlerden ayıran en önemli hadiselerden bir diğeri ise, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız büyük deprem felaketleridir. Ülkemizi tarifi olmayan derin bir acıyla sarsan söz konusu depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara şifa diliyorum. Devletimiz ve milletimiz yaraları sarmak için elbirliğiyle çalışmalarına başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de ayrıntılarına daha sonra değineceğim şekilde bu süreçte önemli çalışmalar yürütmüştür. Deprem bölgelerindeki bütün vatandaşlarımızın sorunları çözülene kadar çalışmalar kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı.

    27’nci dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve Milli Mücadele açısından büyük önem taşıyan diğer pek çok hadisenin 100. yıl dönümünü barındırdığını belirten Şentop, “Bir asır önce vatan toprakları işgal edilerek esaret altına alınmak istenen milletimizin istiklali uğrunda Meclis çatısı altında verdiği mücadelenin dönüm noktalarını bir asır sonra milletin temsilcisi sıfatıyla yâd etmek ve açılışının ardından ikinci yüz yılına başladığı günlerde Gazi Meclisimizin mensubu olarak görev icra etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla şahsım ve 27’nci dönemde birlikte çalıştığım milletvekili arkadaşlarım için şüphesiz çok büyük bir saadet ve gurur vesilesi olmuştur. 27’nci yasama dönemi, biraz önce andığım hususiyetlerinin yanı sıra millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çeşitli konularda ilkleri yaşadığımız önemli bir dönem olarak tarih sahnesindeki yerini almaktadır” şeklinde konuştu.
    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra TBMM’nin geçirdiği ilk yasama dönemi olduğunu hatırlatan Şentop, “Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde aziz milletimiz, Mecliste kendisini temsil edecek milletvekillerinin yanı sıra yürütme organını da doğrudan seçme ve belirleme imkanına sahip hale gelmiştir. Yürütme erkinin sonradan olağan veya olağandışı yollarla bilhassa dahili ve harici kayıt dışı siyaset unsurlarının müdahalesi ile değiştirilemeyecek şekilde seçim anında doğrudan halk tarafından belirlenmesi, temsilde adaletten taviz verilmeksizin yönetimde istikrar sağlamayı mümkün kılmıştır. Bu kapsamda 27’nci yasama dönemi için yapılan ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 86 oranında katılım gösterdiği 2018 seçimleri sonucunda Mecliste kullanılan oyların yaklaşık yüzde 98’inin (yüzde 97,97’sinin) temsil edildiği bir sandalye dağılımı ile karşılaşılmıştır. Kullanılan her 100 oydan 98’inin Meclis aritmetiğine yansıması suretiyle temsilde adaletin çok yüksek düzeyde sağlandığı 27’nci yasama döneminin 59 ay gibi oldukça uzun bir süre devam etmesi, aynı dönem içinde yönetimde istikrarın da temin edildiğinin göstergesidir” diye konuştu.

    “Oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür”

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Parlamenter Hükümet Sistemi arasında karşılaştırma yapan Şentop, şöyle devam etti:
    “Bu vesileyle sizlere bir hususu hatırlatmak isterim; malumlarınız Parlamenter Hükümet Sistemi döneminden kalma bir alışkanlık olarak 27’nci yasama döneminin ilk yıllarından itibaren erken seçim iddiaları bazı siyasi parti temsilcilerince dile getirilmekte idi. Konu hakkında bir tarama yaptığınızda genel seçimlerden sadece bir sene sonra, 2019 yılının yaz aylarından itibaren erken seçim olacağı yönünde iddialı söylemlerde bulunan çok sayıda siyasetçiye rastlayabilirsiniz. Yine aynı dönemlerde şahsıma yöneltilen sorular üzerine benim de ısrarla ‘yeni hükümet sisteminin doğası gereği bir erken seçim ihtimalinin sıfıra yakın olduğu’ hususu üzerinde durduğumu hatırlarsınız. Bugün artık 27’nci dönemin 5 yıllık süresinin neredeyse tamamlandığı, bir takvim ayarlaması sebebiyle seçimlerin 4 yıl 11 ay sonra yapılmasının kesinleştiği günlerdeyiz. Dolayısıyla yeni hükümet sisteminin yönetimde sağladığı istikrardan ve seçimlerin yenilenmesi şartlarını zorlaştırmasından hareketle erken seçim iddiaları hakkında yapmış olduğum değerlendirmeleri tarihi akışın teyit ettiğini görmekten büyük memnuniyet duymaktayım. Bu çerçevede daha önce çeşitli vesilelerle belirttiğim gibi, ilk örneğini 27’nci yasama döneminde tecrübe etmiş olmanın rahatlığıyla bir kere daha ifade etmek isterim ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde ülke yönetimi seçimlerde doğrudan milletimiz tarafından belirlenmektedir.

    Dolayısıyla Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde olduğu gibi seçimlerin yapılmasına rağmen yürütme yetkisinin kim tarafından kullanılacağının belirsiz olması gibi bir durumla karşılaşılması ihtimali artık gündemimizden çıkmıştır. Bu durum, ülkeyi kimin yöneteceğinin belirlenememesi sebebiyle siyaseten erken seçime ihtiyaç duyulması ihtimalini neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır. Diğer taraftan yeni hükümet sistemi, seçimlerin yenilenmesini hukuken de oldukça zor şartlara bağlamıştır. Bu konuda Meclisin karar alabilmesi üye tam sayısının 3/5’ü gibi gerçekleşmesi oldukça zor bir oy nisabına bağlanmış; seçimlerin cumhurbaşkanınca yenilenmesi ise kendisinin en fazla iki dönemle sınırlı görev süresini kısaltacak olması sebebiyle istisnai ve zorunlu hallerde başvurulabilecek bir yöntem olarak tasarlanmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Anayasamızda öngörülmesine rağmen Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde gerçekleştirilemeyen ‘temsilde adaleti ve yönetimde istikrarı aynı anda sağlama’ amacını gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu kapsamda sistemin 27’nci dönemdeki ilk uygulamasında herhangi bir yönetim zaafı veya boşluğuyla karşılaşılmaksızın yürütme erki icraatlarını kesintisiz şekilde gerçekleştirmiş; yine oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür.”

    Şentop, 27’nci yasama döneminde Meclisin etkinliğinin azaldığı eleştirilerine soru önergelerini örnek göstererek cevap verdi. Şentop, “Milletvekillerimizin cumhurbaşkanı yardımcısına ve bakanlara yöneltmiş oldukları soru önergelerinin cevaplanma oranlarıdır. Bu oranlardan hareket edilerek yeni hükümet sisteminin Meclisi işlevsizleştirdiği sonucuna ulaşılabilmesinin ön koşulu ise, takdir edersiniz ki soru önergelerinin 27’nci dönemdeki cevaplandırılma oranlarının Parlamenter Hükümet Sistemi’ndeki dönemlere nazaran daha olumsuz bir tabloyu yansıtmasıdır. Ne var ki, 6’ncı yasama yılının verilerini de eklediğimizde 27’nci yasama döneminin tamamında milletvekillerimiz tarafından verilen soru önergelerinin muhataplarınca cevaplandırılma oranı yüzde 65,4 olarak gerçeklemiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hemen öncesinde Parlamenter Hükümet Sistemi’nin geçerli olduğu 24’üncü ve 26’ncı yasama dönemlerinde soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranları ise, sırasıyla yüzde 60,3 ve yüzde 45,4’tür. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde soru önergelerine cevap verilmediği, bu konuda parlamenter sistem zamanındaki yasama dönemlerinden daha kötü bir durumda olduğumuz yönünde oluşturulmaya çalışılan algıya katılmamın mümkün olmadığını belirtmek isterim” değerlendirmesini yaptı.

    Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişki soru üzerine, “Sistemin kurumlarının yerine oturması için zaman verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Önümüzdeki dönem sistemin daha çok oturacağı kanaatindeyim. Cumhurbaşkanlığı sistemi başkanlık sistemidir. Başkanlık sisteminin daha çok bilinen modeli ABD’deki modelidir. Tek bir başkanlık sisteminden değil, sistemlerden söz edilir. Yasamanın ayrı, yürütmenin ayrı yolla belirlenmesi temel mesele. Parlamentoda ise yasamayı vatandaş seçer, yürütmeyi doğrudan seçmez. Bu bakımdan başkanlık sistemi daha demokratik bir sistemdir” cevabını verdi.
    Şentop, bir gazetecinin ‘Yasama ile yürütme arasında fark olursa ne olur?’ şeklindeki sorusu üzerine, “Koalisyondan farklı bir şey. Nasıl bir takım uzlaşmalar meydana getirmişse bu sistem parlamento kompozisyonlarına göre işler. Tereddütüm yok” ifadelerini kullandı.

    “Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır”

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “14 Mayıs siyasi darbe girişimidir” sözlerine ilişkin olarak da Şentop, “Seçim seçimdir, darbe müdahaledir. Bugüne kadar 1950’den itibaren yüzün üzerinde seçim yaptı Türkiye. Milletimiz tarafından sonuçları demokratik olgunlukla kabul edildi. Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır. Siyasi söylemler bütün taraflar bakımından değerlendirilmeli. Herkes yanındakinin sözlerini yumuşatıyor, karşısındakileri abartıyor. Türkiye önemli bir seçime doğru gidiyor. Seçimlerin odak noktası ittifaklar değil esasen, Erdoğan’ın yanında ve karşısında olanlar. Siyasi partiler değil, Türkiye dışında da görüş bildiriyorlar. Erdoğan devam edecek mi diye soruyorlar. Bunun sebebi 20 yıldan uzun zamandır Türkiye’nin kazandığı itibardır. Bundan memnun olmayan çevreler var. Böyle bir ortamda seçime giderken seçim tartışmalarının Türkiye’nin kendi iç politikasıyla değil, Türkiye’nin itibarlı duruşunu teyit mi edecek, yoksa Türkiye daha kolay idare edilebilir ülke haline mi gelecek tartışması normaldir” dedi.

    “Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var”

    HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermesi ve HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın milli muharip uçağı ‘Kaan’ ile ilgili açıklamalarına ilişkin de Şentop şunları söyledi:
    “Seçimle ilgili her şey konuşulur ama hiçbir seçim galibiyeti tam bağımsız Türkiye’den önemli değil. Bölgemizde önemli gelişmeler oluyor. Avrupa’nın içinde bulunduğu durum, bazı safların netleştirilmesi ile ilgili gelişmeler, bütün bunlar Türkiye’yi merkezi yere koyuyor. Daha önce Türkiye’ye karşı operasyonlar yaparken, artık Türkiye her müdahaleyi yapabilir hale gelmiştir. Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var. Bunu milletimiz iftiharla takip ediyor. Beklenen şudur: Türkiye sınır ötesi operasyonlar gerektiği zaman yapmamalı. Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek. Güneyinde ve Suriye’de oluşturulmaya çalışılan senaryoya müsaade etmeyecektir. 20 yıldır devam eden bir süreç. Bunu bozacak şeye milletimiz müsaade etmez.”
    Seçimlerle ilgili soruya Şentop, “Seçim suhuletle demokratik olgunlukla gerçekleşecek, Türkiye’nin büyük yürüyüşüne karar verecek. Erdoğan birinci turda kazanacak. Meclisteki çoğunluğun değişmeyeceği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.

  • AB Parlamento Başkanları Zirvesi

    AB Parlamento Başkanları Zirvesi

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, AB Parlamento Başkanları Zirvesi için geldiği Çekya’nın başkenti Prag’a geldi. Şentop, Ukrayna Parlamento Başkanı Ruslan Stefanchuk ile heyetler arası görüşme gerçekleştirdi. Şentop, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı ve 1 yılı aşkın süredir devam eden savaşın, hem Avrupa’nın hem de iki ülke arasındaki gündemin en üst sırasında yer almaya devam ettiğini söyledi.

    Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaş ile ilgili olarak Türkiye’nin tutumuna değinen Şentop, “Biz Türkiye olarak Ukrayna’nın uluslararası kabul görmüş sınırları içinde bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bu haklı mücadelesinde Ukrayna’ya verdiğimiz destek önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Türkiye’nin bu politikası, Kırım’ın ilhakından bu yana izlediği ilkesel bir politikadır” dedi.

    Türkiye’nin devam eden savaşa dair halihazırdaki yaklaşımının birtakım batı ülkelerinden bazı farklılıklar gösterdiğini söyleyen Şentop, Türkiye’nin, savaşın başından bu yana, uluslararası hukuka dayalı adil bir diplomatik çözüm için gayret sarf ettiğini vurgulayarak, “Her ne kadar çözüme dönük müzakereler şimdilik uzak görünse de diplomatik çabaların sonuç doğuracağına delalet eden önemli kazanımlar sağlayabildik” diye konuştu.

    “Türkiye’nin savaşın başından bu yana önceliklerinden biri savaşın müzakere ve diplomasiyle bir an önce sona erdirilmesi olmuştur”

    Süreçte Karadeniz Tahıl Girişimi’nin önemine işaret eden Şentop, “Halihazırda önceliğimiz, bu girişiminin uygulanmasının kesintisiz biçimde sürdürülmesidir” ifadelerini kullandı. Diğer taraftan, Türkiye’nin, bazı batı ülkelerinin aksine bu savaşın devamını arzu etmediğinin altını çizen Şentop, “Bu savaştan hiç kimsenin kazancının olacağını düşünmüyoruz; aksine bu savaşın kaybedeni halklar olacaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin savaşın başından bu yana önceliklerinden biri de bu savaşın müzakere ve diplomasiyle bir an önce sona erdirilmesi olmuştur” şeklinde konuştu.

    “Temennimiz, savaşın Ukrayna için adil bir barışla sona ermesidir”

    Türkiye’nin barış yönündeki çabalarının sürdürmeye gayret edeceğini belirten Şentop, “Temennimiz, savaşın daha fazla can kaybına, yıkıma ve zarara yol açmadan bir an önce bölgemiz için kalıcı, Ukrayna için adil bir barışla sona ermesidir. Bu çerçevede, barışın tesisine yönelik dengeli ve aktif bir tutum izlemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Savaşın, Ukrayna’nın ötesinde, bölgesel ve uluslararası planda da hissedildiğini kaydeden Şentop, karşılaşılan tüm bu sınamaların, uluslararası ve bölgesel çok taraflı yapılarda da acil değişim ve dönüşüm ihtiyacını beraber getirdiğini belirtti.

    Şentop, Avrupa Birliği (AB) içerisinde de bu yöndeki tartışmaların başladığını ifade ederek, bölge genelinde Avrupa entegrasyon sürecinin genişletilmesi iradesinin öne çıktığına dikkat çekti. Şentop; Türkiye’nin, Ukrayna ile aynı şekilde Makedonya ve Bosna Hersek başta olmak üzere Balkan ülkelerinin ve Moldova’nın da AB ile entegrasyon süreçlerini desteklediğini bildirdi.

    Şentop, savaşın başından bu yana Ukrayna’da yaşanan gelişmeleri hep gündemde en üst sıralarda tuttuklarını ve bütün temaslarında ve katıldığı toplantılarda tezleri muhataplarına açık ve net bir şekilde anlattıklarını söyledi. Şentop, Stefanchuk’u, 4-5 Mayıs tarihlerinde Ankara’da yapılacak Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Genel Kurulu ve 30. Yıl Parlamento Başkanları Zirvesi’ne davet etti.

    “Ülkemizi savunurken Türkiye’nin sağladığı yüksek destekten dolayı da teşekkür ediyoruz”

    Ukrayna Parlamento Başkanı Stefanchuk ise, Türkiye’nin, Karadeniz girişimiyle ilgili desteğinden ve Zelensky’nin barış formülüne desteğinden dolayı teşekkür etti. Stefanchuk, “Ülkemizi savunurken Türkiye’nin sağladığı yüksek destekten dolayı da teşekkür ediyoruz” dedi.
    Görüşmede ayrıca Stefanchuk, 6 Şubat depreminden dolayı üzüntülerini paylaşırken, Meclis Başkanı Şentop da Ukrayna’ya, deprem sonrası yardım ve desteğinden dolayı teşekkürlerini sundu.

  • İlk 23 Nisan kutlamaları

    İlk 23 Nisan kutlamaları

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921’de milli bayram olarak kutlanmaya başlandı.

    23 Nisan’ın Milli Bayram Addine Dair Kanun, Birinci Büyük Millet Meclisinin açılışından bir yıl sonra, 23 Nisan 1921’de kabul edildi ve 2 Mayıs 1921’de yürürlüğe girdi.

    İki maddeden oluşan kanunun birinci maddesinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan günü milli bayramdır.”; ikinci maddesinde ise “Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur.” hükümleri yer alıyor.

    1921’de milli bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan, 1927’de Atatürk’ün himayesinde ilk kez Çocuk Bayramı olarak kutlandı. Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan, 96 yıldır çocuk bayramı olarak kutlanıyor.

    23 Nisan, 27 Mayıs 1935’te çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmaya devam edildi.

    1981 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da 20 Nisan 1983’te yapılan değişiklikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın adı, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak değiştirildi.

    1979’da ilk olarak 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşınan bu milli bayramda, dünyanın birçok ülkesinden çocuklar Türkiye’ye gelmeye başladı. Türkiye, dünyada çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke olmayı sürdürüyor.

    Türk milletinin gönlünde, bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri alan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurt içinde ve yurt dışındaki temsilciliklerde, bütün kurumlarda ve okullarda çeşitli etkinliklerle kutlanarak milli birliğin kenetlenen ruhunu temsil ediyor.

    İlk 23 Nisan törenleri

    Yurt genelinde ilk 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerine ait fotoğraflar, TBMM arşivinde özenle muhafaza ediliyor.

    Belgeler arasında ilk kez kutlanan “Çocuk Bayramı” hakkında Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanan 24 Nisan 1927 tarihli habere ait gazete kupürü de yer alıyor.

    “Çocuk Bayramı Sevinçle Kutlandı” manşetiyle basılan gazetede, ilk kez kutlanan Çocuk Bayramı’nın heyecan ve ilgi uyandırdığı belirtiliyor.

    Meclis arşivindeki 23 Nisan kutlamalarına ait çok sayıda fotoğrafta, ilk kez Çocuk Bayramı’na katılmanın heyecanını yaşayan miniklerin kıyafetleri ve bayram sevinci dikkati çekiyor.

  • Son kez Genel Kurul’a katılacaklar

    Son kez Genel Kurul’a katılacaklar

    TBMM Genel Kurulu, pazar günü Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında 23 Nisan özel gündemi ile toplanacak.

    Partilerin 14 Mayıs milletvekili genel seçimleri için aday göstermediği 328 vekil, son kez Genel Kurul’da yer alacak.

    O isimler arasında yer alan AK Parti’deki 3 dönem kuralına takılan TBMM Başkanı Mustafa Şentop Genel Kurulu son kez yönetecek.

    Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da milletvekili sıfatıyla Genel Kurul’a son kez katılarak konuşma yapacak.

  • TBMM tatile girdi

    TBMM tatile girdi

    TBMM Genel Kurulu 14 Mayıs Milletvekili Seçimleri dolayısıyla tatile girdi. TBMM Yüksek Seçim Kurulu’nun kesin sonuçları açıkladıktan üç gün sonra açılacak.

  • TBMM’nin 27.yasama dönemi değerlendirildi

    TBMM’nin 27.yasama dönemi değerlendirildi

    Yasama organı olarak ifade edilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin bir araya gelerek sorunlara çözüm üretmek için toplandıklarını belirterek, “Dolayısıyla milletvekili olarak asli görevimiz, üyesi olduğumuz TBMM’nin görev ve sorumluluklarını yerine getirmektir. Bu yükümlülük gereği, kamu yararı, kamu düzeni ve toplumsal menfaatleri gözeterek kanun yapmak, değiştirmek veya kaldırmak, bütçe kanunu tasarılarını görüşmek, milletlerarası antlaşmaları onaylamak gibi faaliyetlere katılmak zaruridir. Bu zaruretin gereği olarak seçildiğim ilk günden itibaren Meclis çalışmalarına katılmaya özen gösterdim.

    Beş yıllık bu dönemde evimi ve ailemi Ankara’ya taşımayarak, genel olarak yasama faaliyetlerinin olduğu haftanın 3 günü Ankara’da, geriye kalan 4 gün Van’da hemşehrilerim ile el ele, gönül gönüle oldum. Fedakâr ve gayretli teşkilat mensuplarımız ile yaptığımız çalışmalarla toplumda her sözü dinledik, her gönülü yokladık, hemşerilerimizin beklentileri ve talepleri konusunda Van ile Ankara arasında köprü olduk. 27. Yasama döneminde hükümetimiz tarafından TBMM’ye sunulan 27 kanun teklifine imza vererek genel kurulda görüşülmesine ve kabul edilmesini katkı sağladım” dedi.

    “Millet, mecliste can bulur”

    Meclisin yasama ve denetim faaliyetleri bakımından verimli bir yasama dönemi geçirdiğini dile getiren Arvas, şöyle devam etti:
    “27. dönemde ülkemizin ve milletimizin sorunlarının çözümü için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler birer birer hayata geçirildi. AK Parti siyasetinde genel kaide önce millettir. Erdemliler hareketi ile başlayan bu davada siyasetçi kendi canını düşünmez, bu anlayıştan saparak nefsine yenik düşenlerin savrulduğu yer ayan beyan ortadadır. AK Partinin siyasi geleneği Şeyh Edebali’nin en güzel şekilde ifade ettiği ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ ilkesi üzerine inşa edilmiştir. İnsanına değer vermeyen, insanını öteleyen, dışlayan, vatandaşları arasında fark yapan, kendini vatandaşına karşı koruma altına alan bir devlet, hizmet üretemez, hakları güvence altına alamaz, ülkeyi büyütemez ve refahı tesis edemez.

    Bu şiarla 3 Kasım 2002’den buyana olduğu gibi bu dönemde de milletimizin talebi hiç kuşkusuz pusulamız oldu. AK Parti hükümetlerimiz döneminde yapılan köklü reformlar, sivilleşme ve demokratikleşme hamleleri neticesinde sessiz bir ihtilal gerçekleştirildi. Yılların birikmiş sorunları bertaraf edildi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, hükümetimiz tarafından büyük bir cesaretle geleceği yeniden tasarlayacak birçok tarihi düzenleme yapıldı. Bu hafta itibariyle cumhuriyet tarihinin en uzun yasama dönemini tamamlıyoruz. Bu dönemde, ülkemizin yıllardır gündeminde olan konular, milletimizin beklentileri istikametinde çözülmüştür. 1982 Anayasası ile getirilen, milletvekili seçimlerinde uygulanan yüzde 10 seçim barajı, yüzde 7’ye düşürüldü. Askeralma kanunu ile yeni bir askerlik sistemi getirilmiş, yeni düzenleme ile askerlik süresi 6 aya düşürülmüş, bedelli askerlik sürekli hale getirilmiş, yaklaşık 5 milyon vatandaşımızı ilgilendiren, sigortalılık başlangıç tarihi 08.09.1999 ve öncesi olanların emekliliğini teminen aranan yaş şartı kaldırıldı.

    Her toplum kesiminin, esnafın, işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, mali durumunu iyileştirmek, hayatını daha da kolaylaştırmak için düzenlemeler yapıldı. Yaklaşık 900 bin küçük esnafı ilgilendiren, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin ticari kazançları gelir vergisinden istisna edildi. Bu mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyanname verme yükümlülüğü kaldırıldı. 1994 yılından beri ele alınmamış olan ek gösterge sistemi ile yaklaşık 5.3 milyon memur ve memur emeklisinin mali haklarında önemli artışlar sağlandı. Şartları tutan öğretmen, polis, sağlık çalışanları ve din görevlilerinin ek göstergeleri 3.600’e yükseltildi. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenler için kariyer basamakları oluşturuldu. Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanı verilerek öğretmenlerimizin mali haklarından önemli artışlar sağlandı. Yükseköğretim kurumlarında öğrenim görmekte iken ilişiği kesilen, yaklaşık iki yüz bin öğrenciye yükseköğretimlerine devam etme hakkı tanındı. Yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrencinin, öğrenim kredisi borçlarının faizleri silindi. Avukatların mesleklerinin ilk beş yılında, baro keseneğinin yarı oranında alınması düzenlemesi getirildi.

    Baroya kayıtlı en az 15 yıllık avukatlara Yeşil Pasaport verilmesi imkanı tanındı. Sigortalı olarak herhangi bir işte çalışanların da avukatlık stajı yapabileceklerine dair düzenleme yapıldı. Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu, tutuklama nedeni varsayılan katalog suçlar arasına alındı. Kadına karşı belirli suçların işlenmesi halinde ceza artırıldı. Israrlı takip fiilleri, müstakil suç olarak düzenlendi. Hayata geçirilen düzenlemelerle yıllardır, devlette muhatap bulamadıklarını ifade eden Alevi vatandaşlarımızın talebi istikametinde; İmar planlarında Cemevlerine yer ayrılmasına yönelik düzenleme yapıldı. Cemevlerinin kullanma ve içme sularından ücretsiz yararlanması imkanı getirildi. Cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesinden karşılanması sağlandı. Brüt asgari ücret ve asgari ücrete tekabül ücretler gelir vergisinden istisna edildi. 2022 yılı başında en düşük emekli aylığını önce 2.500 Türk Lirasına, daha sonra 3.500 TL, 5.500 TL yükselttik. Şimdi de bu miktarı 7.500 TL yükseltildi. Muhtar ödenekleri net asgari ücret tutarına çıkarıldı. 40 binin üzerindeki güvenlik korucusunun en düşük emeklilik maaşını da 7.500 TL çıkarıldı.

    Çiftçilere yapılan tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden istisna edildi. Sağlık çalışanlarımızın ek ödemelerinin merkezi yönetim bütçesinden karşılanması sağlandı. Elektrik tüketim bedeli üzerindeki yüzde 2’lik TRT payı kaldırıldı. Ehliyet affı getirildi. Milyonlarca vatandaşımızı etkileyen, kamu alacakları yeniden yapılandırıldı. 85 milyon vatandaşımıza yönelik yapılan düzenlemeler, milletimizin bugününü, dünden daha iyi yapma anlayışı ile gerçekleştirilmiştir. İnsan birey olarak doğar ancak toplum olarak yaşar. AK Parti Hükümetlerimizde bireyin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini korumak, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmek için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. İnşallah yeni dönemde de aziz milletimiz ve kıymetli hemşerilerimizin duası ve desteği ile AK Parti, Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde büyük bir heyecanla hizmet etmeye devam edecektir.”

  • Yenişehir’in projeleri TBMM gündeminde

    Yenişehir’in projeleri TBMM gündeminde

    İlkelerini MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin belirlediği “Üretken Belediyecilik” anlayışıyla Yenişehir’de yerel yönetim tarafından hayata geçirilen proje ve yatırımlar, parlamentonun gündemine geldi.

    TBMM’de söz alan Milli Savunma Komisyonu ile Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Yenişehir Belediyesi’nin “Çiftçi ve Tüketici Dostu” projeleri üzerinde durdu. “Partimizin ‘Üretken Belediyecilik’ anlayışını ilke edinen Bursa’mızın Yenişehir Belediyesi birçok alanda büyük projelere imza atmaya devam etmektedir” diyen Vahapoğlu, şunları kaydetti:

    “Rutin belediyecilik hizmetlerinin yanında kırsal kalkınmaya yönelik 5 mahallede kooperatif kurulması, süt soğutma tankları, salça yapım ve yem ezme makinelerinin dağıtımı, Sinan Paşa Külliyesi’nde 280 vatandaşa girişimcilik kursu, 2 bin 600 çocuğumuza kodlama ve ahşap el sanatları, yine 250 gencimize ücretsiz üniversiteye hazırlık eğitimi verilmesi, ihtiyaç sahiplerine hizmet veren sevgi mağazası gibi sosyal ve kültürel alanda 17 farklı proje gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kapalı pazaryeri, akıllı otobüs durakları, Osman Gazi Meydanı ve Millet Bahçesinin de bitmesiyle beraber yerel yönetimin seçim beyannamesinde yer alan 16 ana projenin 15’i tamamlanmış bulunmaktadır.”

    Türkiye’ye örnek

    Son olarak üreticinin ürününü doğrudan uygun fiyatlarla tüketiciye ulaştırabileceği soğuk hava deposu ve paketleme tesislerinin inşası için yüklenici firmaya yer teslimi yapıldığını vurgulayan MHP Bursa Milletvekili Vahapoğlu, Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın öncülüğündeki tüm yerel yönetim ekibini kutladı. Vahapoğlu, belediyenin çiftçiyi doğrudan pazarla buluşturmak amacıyla yap-işlet-devret modeliyle 20 ayda ilçeye kazandıracağı soğuk hava ve paketleme tesisinin Türkiye’ye örnek olacağını belirterek, “Tesis faaliyete geçtiğinde tarladan çıkan ürün doğrudan market raflarında yerini alacak; böylelikle hem çiftçimiz hem vatandaşımız kazanacak. Tesiste 300 vatandaşımızın istihdam edilmesi bir yana çiftçimizin sırtından artık kimse hak etmediği parayı kazanamayacak” dedi.