Etiket: tbmm

  • 2024 yılı bütçe görüşmeleri tamamlandı

    2024 yılı bütçe görüşmeleri tamamlandı

    Bütçenin son günü 2024 Merkezi Yönetim Bütçesi oylamaya sunulacak ve daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yürürlüğe girecek.
    Bütçede kamu idarelerine 11 trilyon 7 milyar 879 milyon 53 bin Türk Lirası, özel bütçeli idarelere 865 milyar 477 milyon 685 bin Türk Lirası, düzenleyici ve denetleyici kurumlara 38 milyar 381 milyon 178 bin Türk Lirası ödenek veriliyor.
    Gelirler ise genel bütçenin gelirleri 8 trilyon 353 milyar 29 milyon 549 bin Türk Lirası, özel bütçeli idarelerin gelirleri 66 milyar 912 milyon 570 bin Türk Lirası öz gelir, 801 milyar 477 milyon 675 bin Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 868 milyar 390 milyon 245 bin Türk Lirası, düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 37 milyar 379 milyon 503 bin Türk Lirası öz gelir, bir milyar bir milyon 675 bin Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 38 milyar 381 milyon 178 bin Türk Lirası olarak tahmin edildiği kaydedilerek, özel idarelerin net finansmanı 181 milyon 654 bin Türk Lirası olarak tahmin edildiği ifade edildi.

  • TBMM’de parti gruplarından ortak bildiri

    TBMM’de parti gruplarından ortak bildiri

    TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri devam ediyor. Dört parti grubunun yayınladığı bildiriyi Grup Başkanvekilleri ayrı ayrı okudu. Bildiriyi AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Musavat Dervişoğlu ve Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin imzaladı. Bildiride şunlar kaydedildi:
    “Bölücü terör örgütü PKK tarafından iki gündür gerçekleştirilen hain terör saldırıları neticesinde 12 vatan evladımızı kaybetmiş bulunmaktayız. Milletimizin başı sağ olsun. Bu menfur saldırılarda şehit düşen kahraman askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Bizler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, altında imzası bulunan siyasi parti grupları olarak birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve güvenliğimize yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz. Terör ve şiddet hiçbir zaman hedefine ve amacına ulaşamayacaktır. Aziz milletimizin teröre asla boyun eğmeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine tehdit oluşturan tüm terör örgütleri ile tavizsiz mücadele edecek güç ve kudrete sahip olduğunu kararlılıkla ilan ediyoruz.”

    CHP adına açıklama

    Daha sonra TBMM Başkanvekili Celal Adan, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’a söz verdi. CHP Grup Başkanvekili Başarır, 22 ve 23 Aralık gecelerinin Türkiye için büyük bir acı olduğunu belirterek, şehitlerden Enes Budak’ın Özgür Özel’in manevi kardeşi olduğunu ifade etti. Başarır, şunları ifade etti:
    “Ülkemiz 22 ve 23 Aralık geçekleri gelen haberlerle sarsılmıştır. 12 vatan evladının şehit düştüğü alçak saldırılar terörün kirli yüzünü bir kez daha göstermiştir. Bu menfur saldırıyı planlayanlar, azmettiren, gerçekleştiren teröristler amacına ulaşamayacaktır. Terörü, terör örgütünü ve insanlık dışı yöntemleri lanetliyoruz. Askerlerimizin can güvenliği ve yaralılarımızın sağlık durumu endişe kaynağımızdır.”
    TBMM’nin derhal bir kapalı oturum yapması ve Milli Savunma Bakanı’nın gazi Meclise gelerek milletvekillerini bilgilendirmesini isteyen Başarır, “Ancak bu oturum sonrasında bölgeden ve gelişmelerden kapsamlı ve doğru şekilde bilgi alan siyasi parti gruplarının ortak metin çalışması yapabileceğini düşünüyoruz. Hain saldırıların neden engellenmediği ve sorumluların ihmalleri olup olmadığının açığa kavuşturulmadan atılacak adımları şimdiden şehitlerimizin hatırasına saygısızlık olarak değerlendiriyoruz. Bunun yanında milletimizi derin bir üzüntüye ve eleme gark eden böylesine elim olayın ardından ulusal yas ilan edilmesi toplumun ortak talebidir. Terörün hedeflerine ulaşmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelemizi karalılıkla sürdüreceğiz. Milletimizin başı sağ olsun” ifadelerini kullandı.

  • 7 ayda 61 istifa

    7 ayda 61 istifa

    14 Mayıs Genel Seçimlerinin üzerinden 7 ay geçti. Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilen 600 milletvekilinden 61’i genel seçimlere ortak listeden giren partilerin milletvekilleri ve çeşitli nedenlerle partisinden istifa etti. Bu çerçevede Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) listelerinden seçime giren 39 milletvekilinden 38’i istifa ederken, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül partisinde kaldı. CHP’den istifa eden 38 milletvekilinden 15’i Demokrasi ve Atılım Partisine, 10’u Gelecek Partisine, 10’u Saadet Partisine, 3’ü ise Demokrat Partiye geçti.

    CHP’den Saadet Partisine milletvekili transferi

    CHP’den Gelecek Partisine geçen 10 milletvekili grup kurabilmek için yeterli çoğunluğu sağlamak adına yine istifa ederek Saadet Partisine geçerek 20 milletvekili ile Meclis’te grup kurdu. Geçtiğimiz günlerde Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in vefat etmesi üzerine Saadet-Gelecek ortak grubu düşmüştü. Bu nedenle CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Saadet Partisine geçti.

    İYİ Parti’de 4 istifa, bir ihraç

    Yeşil Sol Parti listelerinden seçime giren iki milletvekili istifa ederek EMEP’e geçti. 2 milletvekili ise Demokratik Bölgeler Partisine katıldı.

    İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu partisinden istifa ederek AK Partiye geçti. Yine partisinden istifa eden İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Ankara Milletvekili Adnan Beker ve İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu ise bağımsız olarak Meclis’te çalışmalarına devam ederken partiden ihraç edilen Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır da yine bağımsız olarak Meclis’te yer aldı.

    AK Parti listelerinden Meclis’e giren İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili Şehzade Demir, Mersin Milletvekili Faruk Dinç ve Batman Milletvekili Serkan Ramalı Hüda-Par’a geçti. Aynı listeden seçime giren Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Önder Aksakal ise partisinden devam ediyor.

  • TikTok ekibi TBMM Komisyonunda

    TikTok ekibi TBMM Komisyonunda

    TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, başta TikTok olmak üzere sosyal medya platformları ile ilgili tartışmalara yol açan konuları görüşmek üzere toplandı. Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın başkanlığındaki toplantıda, TikTok Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türkiye (MENAT) Bölgesi Kamu Politikaları Yöneticisi ve Türkiye Sözcüsü Emir Gelen, bir iletişim danışmanlığı firmasında genel müdür yardımcısı olan Filiz Türkmenoğlu ve aynı firmada Kıdemli Medya İlişkileri Müdürü Murat Karakoç, TikTok Kamu Politikaları Danışmanı Ceyhun Emre Doğru ile fikir alışverişi yapıldı.

    Yayman, hükümet olarak yasaklamalara ve sansüre karşı olduklarını söyleyerek, “Evrensel normlarda demokrasinin ülkemizde de işlemesi konusu bizim kırmızı çizgimizdir. Bir taraftan özgürlükleri savunurken, öbür taraftan da bireyin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve aile mahremiyetinin temin edilmesi, gençlerin sağlıklı bir şekilde eğitim alması noktası bizim kırmızı çizgimizdir. Demokrasi, özgürlük, güvenlik dengesi bizim olmazsa olmazımızdır. Maalesef dijital mecraların çoğunlukla kendilerini ulus devletlerin üzerinde görmesi, yasama, yürütme ve yargı erkinin üstünde görmesi, zaman zaman yasa koyucu haline gelmesi bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tartışılmakta. Ulus aşırı dijital ağlar maalesef halihazırda uyuşturucu, kadın ticareti, siber faşizm, çocuk istismarı ve hukuksuzluğun kol gezdiği bir yer haline gelmiştir. Biz bunu asla tasvip edemeyiz. Muhakkak buna hem kamu düzeninin sağlanması hem de bireysel özgürlüklerin korunması anlamında bu dengenin korunması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
    Gerçek hayatta suç olan unsurun dijitalde de suç olduğunu aktaran Yayman, “Bir şehrin meydanında nasıl ki bir kadının soyunması ve o insana etrafındakilerin para bağışlaması hayatın olağan akışına ters ise, dijitalde de terstir. Biz burada muhakkak daha fazla dikkatli, daha fazla sorumluluk içinde davranılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sadece TikTok için geçerli bir uyarı değildir. Bizim için özgürlükler önemlidir ama ailemiz daha da önemlidir, çocuklarımızın geleceği çok daha önemlidir. Burada özellikle çocuk yaşta dijital ağ sağlayıcılarının birtakım çocuklara yönelik uygulamalar yapması asla kabul edilemez. Muhakkak yaş filtresinin sıkı bir şekilde uygulanmasını istiyoruz. Bu konularla ilgili TBMM’de birtakım hazırlıkların olduğunu ifade etmek isterim” diye konuştu.

    Dijital Mecralar Komisyonunda fenomenler konusunda uzun uzadıya konuştuklarını ifade eden Yayman, “Ben bir kez daha şunu sormak isterim: Fenomen de neyin fenomeni? Biz kuşak itibarıyla iyiliğin, erdemin, merhametin, insanlığın, vicdanın ve doğru insan olmanın evrensel normalar olduğunu, insanların iyilik üzere olması gerektiğini, böyle bir eğitimden geçmiş insanlarız. Kötülüğün, yalanın, uyuşturucunun ve burada söyleyemeyeceğim pek çok bağımlılığın fenomeni olmak asla kabul edilemez” dedi.
    Yayman, TikTok ile ilgili açıklayıcı ve ikna edici bir sunum istediklerini belirterek, sözü TikTok Sözcüsü Emir Gelen’e verdi. Gelen, platform güvenliği söz konusu olduğunda her zaman daha fazlasını yapabileceklerinin farkında olduklarını dile getirerek, “Moderasyon konusunun ve zararlı görülen içeriklerin hızlı bir şekilde kaldırılmasının hepimiz açısından ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapında 40 binden fazla personel platformun güvenliği için çalışmaktadır. Bu rakamın içinde pek tabii moderasyon ekipleri de bulunmaktadır. İçerikleri denetleyen moderatörlerimiz, bu içeriklerin topluluk kurallarımızda belirlediğimiz yüksek standartları karşıladığından emin olmak için günün her saatinde sıkı bir denetim yapmaktadır. Topluluk kurallarımızı ihlal eden her türlü içeriği mümkün olan en kısa sürede kaldıracak sistem ve süreçlere sahip olduğumuzdan emin olmak için yapay zeka da dahil olmak üzere teknolojimize yoğun bir şekilde yatırım yapıyoruz. Özellikle yoğunlaştığımız konulardan biri de 18 yaş altı, yani reşit olmayan kullanıcılara getirilen kısıtlamalar ve ailelerin bu süreçlerdeki rolünü artırmak yönünde olmuştur” dedi.

    Gelen, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Türkiye’de en fazla istihdam sağlayan sosyal ağ sağlayıcısı olarak ve yerelleşme konusuna en fazla yatırım yapan sosyal ağ sağlayıcısı olarak geçtiğimiz yıl yeniden düzenlenen 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’a ilk uyum sağlayan şirket olduğumuz gibi, diğer alanlarda da sektörümüzdeki diğer platformlara Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmaları konusunda örnek olmaya devam edeceğiz.“
    Komisyon, milletvekillerinin TikTok ekibine görüş bildirmesinin ardından soru yöneltmesi ile devam ediyor.

  • “İşgalci İsrail hesap vermelidir”

    “İşgalci İsrail hesap vermelidir”

    TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak ‘Türkiye Yüzyılı’nı milletle birlikte inşa edecek kadrolar olarak kararlılıkla yola devam ettiklerini belirtti.

    Eser ve hizmet siyasetinin temellerini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde atan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde Türkiye’nin her türlü zorluklara göğüs gererek bu günlere geldiğini ifade eden Kılıç, “Nice engelin üstesinden bu anlayışla geldik. Nice badireyi atlattık. Nice saldırıyı püskürttük. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini, vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık, bundan sonra da aynısını yapacağız. Cumhuriyeti cumhurla, devleti milletle, ülkenin imkânlarını halkla buluşturduk.” dedi.

    Öte taraftan muhalefet kanadında belirsizlik ve çaresizliğin etkisini günden güne artırdığını söyleyen Ahmet Kılıç, yeni pazarlık ve işbirliği arayışı içinde olanların halini üzülerek takip ettiklerini belirtti. Kılıç, “14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde aldıkları ağır yenilginin ardından sahici bir özeleştiri yapması gereken muhalefetin, durumundan hiç ders çıkarmadan hala yenilginin suçlusunu aramakla meşgul olması da kendileri için bir acizliktir” diye konuştu.

    “MUHALEFETTE PARTİ İDEOLOJİLERİ SİYASİ HIRSA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR”

    Kılıç, muhalefette ilke, duruş ve çizginin ciddi bir şekilde tahrip olduğunu, parti ideolojilerinin siyasi hırsa peşkeş çekildiğini, muhalif ittifakların kelimenin tam anlamıyla bir proje ittifakına dönüştüğünü savundu.

    Cumhur İttifakı’nın milletin değerleri ve hassasiyetleri üzerine bina edilerek kurulmuş bir ittifak olduğunu anlatan Ak Partili Kılıç, bu konuda şunları söyledi :

    “Her seçimde olduğu gibi yerel seçimlerde de milletimizin öncelikleri doğrultusunda çalışmalarımızı nihai karara bağlayacağız. Burada vatandaşımızın en iyi şekilde hizmet alabilmesini sağlayacak politikalar üretmek önceliğimizdir. Zira biz, masa siyaseti değil, saha siyaseti yaparız. Laf değil, iş üretmeye bakarız. Cumhurbaşkanı Adayı olarak milletin önüne koydukları adayı, Kurultaylarında yeniden Genel Başkan seçmediler. Kendi partilerinin yönetimini bir kez daha emanet edemedikleri bir kişiyi bu ülkeye Cumhurbaşkanı yapmaya çalıştılar. Allah bir kez daha ülkemizi ve milletimizi bu zihniyetten korudu. Önümüzdeki günlerde kimler kimlerle beraber olacak, hep beraber göreceğiz. Hangi belediyelerde hangi kirli pazarlıkları yaptıklarını aziz milletimiz görüyor, milletin kaynaklarını kimlere tahsis ettiklerini milletimiz biliyor, irfanıyla tüm gelişmeleri en doğru şekilde okuyan milletimiz bir kez daha bunları hassas terazisinde tartacak ve ona göre kararını verecektir. Cumhur ittifakı bu seçimlerden ezici bir zaferle çıkacaktır. Eser ve hizmet siyasetimize devam edip Türkiye Yüzyıl’ını milletimize armağan edeceğiz. AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın 31 Mart seçimlerindeki zaferinin önüne geçemeyecekler. Bizim amacımız, 31 Mart’ta 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe 390’ı belde olmak üzere ülkemizdeki 1393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır.”

    “İSRAİL ALÇAKÇA SALDIRIYOR”

    AK Parti Bursa Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, basın toplantısında,  20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne de atıfta bulunarak, “7 bin 112 masum Filistinli çocuk maalesef bu günü göremedi. Çünkü İsrail yönetimi, bu çocuklarla birlikte 16 bin sivilin en temel hakkı olan yaşama hakkını onların elinden aldı, Filistinlileri kendi yurtlarından göçe zorladı. Ölümden kaçmak için çocuk kadın yaşlı ve engelli Filistinli kardeşlerimizin son bir umutla sığındıkları mülteci kamplarına alçakça fosfor bombaları ile saldırıyor. Hatta bugüne kadar varlığını hep inkâr ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunacak kadar kontrolü kaybettiler. Burada açıkça insanlığa karşı savaş suçu işleyen işgalci İsrail, insanlığın vicdanıyla birlikte uluslararası hukuk önünde de muhakkak hesap vermelidir” şeklinde konuştu.

    Tüm insanlığı İsrailli, Filistinli, Yahudi, Müslüman, Hristiyan diye ayırmadan sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye davet ettiklerini ifade eden Kılıç, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır çağrısını tekrar yapmak istiyorum. İnsanlığın varlığına musallat olan sömürgeci emperyalizmin karşında insan olanların birleşmelerinin önemi her geçen gün artmaktadır.

    Dünyanın dört bir köşesindeki yürekli insanların, çocukların katledilmesine, soykırıma karşı günlerdir sokaklara dökülmeleri, ayağa kalkmaları çok kıymetlidir. Filistin davasının ölmeyeceğini öldürülemeyeceğini bir kez daha ispatlamış oluyor. Rehinelere insanca muamele yapan Hamas’a karşı, yıllardır keyfi olarak insanlık dışı muamelelerle başta çocuk ve kadınları esir tutan İsrail’in zulümlerine hepimiz şahit olduk. Bu süreçte Hamas’ın serbest bıraktıklarının beyanları, yaklaşımları net olarak ortaya koyuyor ki; zulme, vahşete, barbarlığa, soykırıma karşı direncin, inancın, haklılığın ve vatan savunmasının gücü gözler önüne seriliyor. Başkenti Kudüs olan coğrafi bütünlüğü sağlanan bağımsız Filistin devleti kurulana kadar Filistin davasına tüm yüreğimizle sahip çıkacağız. Bu topraklar Filistinlilerindir. Ne olacağına, kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir. Onların kararı üzerinde karar verici tanımadığımızı belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

  • “Esas engel, mazlumun elinden tutmamaktır”

    “Esas engel, mazlumun elinden tutmamaktır”

    İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen 13.EYAF Expo Engelsiz Yaşam Fuarı ve Farkındalık Zirvesi’nin son günü olan 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe özel program gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen programa TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve İstanbul Valisi Davut Gül ve engelli vatandaşlar katıldı. İstanbul Fuar Merkezi’ndeki fuarda, engellilerin yaşam standartlarını yükseltmek ve yaşama entegrasyonları arttıracak teknolojilere dair ürünler tanıtıldı.
    Programda konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş “2005 yılında çıkartılan engelliler yasasıyla birlikte Türkiye’de engelliler alanında çok önemli adımlar atılmıştır. Ama daha atılacak çok adımların olduğunu da biliyoruz. Örneğin eğitim ve istihdam alanında engelli evlatlarımızın, kardeşlerimizin bütün meselelerinin çözülebilmesi için devlet olarak kurumlarımızı seferber ediyor, gayret gösteriyoruz. Aynı şekilde biliyoruz ki engellerin önü açıldığı zaman nice büyük başarılara, bireysel hayatlarında başarılarını ortaya koyabiliyorlar. Hepimizin bildiği bir kaç ismi hatırlayarak demin Yararlı Ceylanlar korosu evlatlarımızı seyrederken aynı şeyleri hissettim. Kim bilir onların arasından, şu anda salonda bulunan engelli kardeşlerimizin arasından nice başarılı insanlar ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.

    Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Esas engel aklı olduğu halde şuursuz olmaktır. Esas engel eli olduğu halde, zalime mani olmamak, mazlumun elinden tutmamaktır. Esas engel dili olduğu halde dili hayra kullanmamak, dili şerrin emrine vermek zalimin sözcüsü olmaktır. Esas engel, ayakları olduğu halde ayakları insanların hayrına değil şerrin emir erliğine tahsis etmektir. Dolayısıyla diyoruz ki Allah her birimize hem gönül gözü uyanıklığıyla hem zihin berraklığıyla hem elimizdeki, dilimizdeki hayra meyletmek isteyen ve müsait olan bu insani özelliklerimizi en iyi şekilde kullanmayı nasip etsin” ifadelerini kullandı.
    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak temel görevimizin hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımızın ihtiyaç ve taleplerine uygun, sosyal politikalar geliştirmek ve hizmetlerimizi bu sosyal politikalar temelinde düzenlemek olduğunun bilincindeyiz. Tüm vatandaşlarımız için eşit fırsatlar sunmayı hedefliyor, engelli ve yaşlı vatandaşlarımıza ise daha özenli ve hassas yaklaşıyoruz. Hizmetlerimizle, herhangi bir engelle mücadele eden bireylerin bağımsız hareket etmelerini destekliyor, toplumsal hayata katılımlarını teşvik ediyoruz. Dünya nüfusunun %15’i, Türkiye nüfusunun ise %7’sini kapsayan engelli bireylere verdiğimiz hizmetlerin görünürlüğünü artırmak da öncelikli hedeflerimiz arasında. Bunun için öncelikle 2005 yılında düzenlediğimiz Engelli Kanunuyla engelli bireylerin haklarını korumaya aldık. Dünyada Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi imzalayan ilk ülkelerden biri olduğumuzu gururla söylemek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın 2020 yılını Erişilebilirlik Yılı ilan etmesiyle çalışmalarını hızlandırdığımız 2030 Engelsiz Vizyonu Belgesi’ni 2021 yılında kamuoyu ile paylaştık. Bu belgeyle, engellilik alanındaki çalışmalarımızı ulusal politikalarımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Bu yıl Nisan ayında halkımızla paylaştığımız II. Otizm Eylem Planımızla, engelleri merkezî ve yerel düzeyde hizmet sunumunu iyileştirerek kaldırmaya devam ediyoruz. Bakıma ihtiyaç duyan engelli vatandaşlarımız için aile odaklı hizmet programları yürütüyor, evde bakım yardımı, geçici misafir bakım ve gündüzlü bakım gibi hizmet modelleri ile engelli bireylerin ve ailelerinin yaşam şartlarını iyileştirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Milletvekili Tutdere açıklamalarda bulundu

    Milletvekili Tutdere açıklamalarda bulundu

    Adalet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde yargıyla ilgili açıklamalarda bulunan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a hitaben konuşan Milletvekili Tutdere, “Sunumunuzu gerçekten dikkatlice dinledim. Özellikle demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve özgürlükler konusunda çok ciddi şeyler söylediniz, iddialar ortaya koydunuz ancak uygulamaya baktığımızda sizin bu söylediklerinizin hayat bulmasının gerçekten imkansız olduğu bir Türkiye’de yaşadığımızı gördük. Geçen dönem parlamentoda gerek yargı reformları adı altında gerek insan hakları eylem planı adı altında 7 paketten bahsettiniz ve bu 7 paket de kanunlaştı ancak uygulamada görüyoruz ki Türkiye’deki adalet özlemi, milyonların adalet özlemi bir türlü giderilemiyor. Bütün hukukçular şunu çok iyi bilir ki en iyi kanun en iyi uygulamada hayat bulur. Bugün ülkemizde yürürlükte olan Anayasa’yı açıkça çiğneyen, yok sayan bir yüksek yargı kararıyla bütün Türkiye çalkalanıyor. Özellikle 3. Ceza Dairesinin gerçekten Türkiye’deki bütün hukuk sistemini yok sayan kararı hukuk sistemimizi, adalete olan güveni tekrar tartışılır hale getirdi. Yargı krizi tartışmaları sonrası gözlerin Adalet Bakanında olduğunu söyleyen Tutdere, “Bu tartışmayla birlikte aslında gözler sizdeydi. Hatta AK Parti’ye yakın hukukçular, kamuoyu, bütün kesimler sizden Adalet Bakanı olarak çok sağduyulu bir açıklama bekliyordu. Mesela siz anayasaya ve anayasal kurumlara saygı çerçevesinde bir açıklama yapabilirdiniz bu konuda ama bizleri hayrete düşürdünüz. Söz konusu kararın iki yüksek mahkeme arasındaki bir uyuşmazlıktan kaynaklandığını, görüş ayrılığından kaynaklandığını ifade etmeniz gerçekten başta ben olmak üzere Türkiye’deki birçok hukukçuyu hayrete düşürmüştür. Siz Adalet Bakanısınız, işiniz zor, Türkiye’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, nüfusunun büyük bir kısmının adalet özlemiyle tutuştuğu bir ülkede Adalet Bakanı olmak zor. Şimdi bu işin sonucu ne olacak? Cumhuriyet Halk Partimiz Genel Kurul’da eylem yapıyor, milletvekillerimiz Genel Kurulu terk etmiyor. Bu işin sonucu ne olacak? Sizin bu konuda, Adalet Bakanı olarak Türkiye’nin önünü açacak bir çalışma yapmanız veya bu konuda bir açıklama yapmanız gerekiyor. Hepimiz çok iyi biliyoruz, aslında bu işin başında yanlışa sevk eden 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı oldu. Normalde CMK’ye göre yeniden yargılamayı yapmakla görevli olan 13. Ağır Ceza Mahkemesidir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri kanuna aykırı şekilde bir karar vererek topu Yargıtay’ın kucağına attılar ve ondan sonra da böyle bir çalışma oldu. Bu karar yok hükmündedir. 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bu konuda yok olan kararından dönerek yeni bir karar vermesi Türkiye’deki bu krizin aşılmasına katkı sağlayacaktır. Tabii ki siz Bakan olarak biz yargıya talimat veremeyiz diyebilirsiniz ama biz şunu çok iyi biliyoruz ki sizin beyanlarınız ve açıklamalarınız bu konuda yol gösterici olacaktır. Bu konuda milletimiz sizden etkin rol almanızı ve inisiyatif almanızı bekliyor” şeklinde konuştu.
    Tutdere, ayrıca yıllardır gündeme getirdiği Besni Adliyesi’nin ihalesinin 4 Aralık’ta gerçekleştirilecek olması nedeniyle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a teşekkür ederek Besni Adliyesinin bir an evvel yapılması, avukatların ve Besni halkının ihtiyaçlarının karşılanması için konun takipçisi olmaya devam edeceklerini belirtti” diye konuştu.

  • “TBMM’nin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur”

    “TBMM’nin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

    TİP Milletvekili Can Atalay’a hak ihlali kararı veren AYM ve Yargıtay arasındaki tartışmaya ilişkin, “AYM ve Yargıtay’ın görevleri belli, ikisi de yüksek mahkeme” dedi.

    Anayasal düzene karşı işlenen suçların anayasaya göre dokunulmazlık kapsamında olmadığını söyleyen Tunç, yaşanan tartışmanın çözüm adresinin TBMM olduğunu ifade etti.

    Bakan Tunç, “Meclisin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur, TBMM bizim her zaman başvuracağımız yerdir.” dedi.

    YARGI MENSUPLARINA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

    “Türkiye’nin, hukukun üstünlüğü endeksinde geri sıralarda olduğu” yönündeki eleştirilere de yanıt veren Tunç, bu endekslerin kimler tarafından hazırlandığının bilindiğini ve objektif kriterlere dayanmadığını belirtti. Yılmaz Tunç, “Listeye baktığımız zaman Türkiye’nin önünde gösterilen ülkelerde bırakın hukuku, demokrasi yok bir kere, serbest seçimler yok. Türkiye’yi o ülkelerin gerisinde göstermek büyük bir haksızlık. Türkiye’yi adı sanı duyulmamış ülkelerden geri göstermekte kasıt olduğunu düşünüyorum. Bir ülkede demokrasi olabilmesi için seçim olması lazım, dünyada en yüksek katılımla serbest seçimleri gerçekleştiren ülke Türkiye.” dedi.

    Türkiye’de 24 bin hakim ve savcının bulunduğunu, bunların içinde görevini eksik yapanların bulunabileceğini dile getiren Tunç, “Birtakım yanlış kararlar üzerinden tüm yargıyı töhmet altında bırakarak, Türk yargısını bahsettiğim bazı ülkelerin gerisinde göstermek büyük bir haksızlık ve bunlara güvenilmemesi gerekir.” diye konuştu.

    “ATILAN ‘TWEET’ BİR SUÇ TEŞKİL EDİYORSA BU ELBETTE Kİ YARGININ KONUSU”

    Adalet Bakanı Tunç, basın ve ifade özgürlüğünün anayasal güvence altına alındığını, bu konudaki uluslararası sözleşmelerde de Türkiye’nin taraf olduğunu kaydetti.

    Bu haklara ilişkin bazı sınırlar olduğunu, Türkiye’de bu haklara ilişkin kapsamı genişletici düzenlemeler yapıldığını anlatan Tunç, “‘Tweet’ atmak suç değildir ama atılan ‘tweet’ bir suç teşkil ediyorsa bu elbette ki yargının konusu olacak. Bu bütün demokratik ülkelerde böyledir. Gerçek hayatta eğer bir şey suçsa, bunu sanal ortamda da yaptığımız zaman aynı yaptırımla karşı karşıya kalmak mümkün.” değerlendirmesinde bulundu.

    “BİZ ADALETE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ PENCERESİNDEN BAKARIZ”

    Yılmaz Tunç, bir milletvekilinin “adalete sermayenin penceresinden, namlunun penceresinden bakıldığı” eleştirilerine de, “Biz adalete hukukun üstünlüğü penceresinden bakarız. Biz adalete milletimizin penceresinden bakarız. 21 yıldan beri hep böyle baktık, böyle baktığımız için de hep milletimizin desteğini almayı başardık.” karşılığını verdi.

    Adalete güvenin yükseltilmesi adına birçok mevzuat düzenlemeleri yapıldığını, ortaya konan hedeflere ulaşılmaya çalışıldığını ifade eden Tunç, İcra ve İflas Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmaların da devam ettiğini bildirdi.

    “ANAYASAMIZIN DEĞİŞMEZ MADDELERİ BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”

    Yılmaz Tunç, son yıllarda yargıda yapılan reformları sıraladığı konuşmasında, Anayasa’da sessiz devrim sayılabilecek önemli değişiklikler yapıldığını dile getirdi.

    Anayasa’nın “bir darbe anayasası” olduğunu anımsatan Tunç, “Bu darbe anayasasında madde sayısından fazla değişiklik yapılmasının yeknesaklığı bozduğunu, bugün tartışmalara neden olduğunu da ifade ediyorum. Anayasamız yamalı bohça artık, bunu herkes kabul ediyor. İçeriğine geldiğimiz zaman her partinin görüşleri var. Anayasamızın değişmez maddeleri bizim kırmızı çizgimizdir, bunun dışındaki her şey elbette ki tartışılabilir.” diye konuştu.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİREN BİR SİSTEM”

    Adalet Bakanı Tunç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik bir sistem olmadığını söylemenin yanlış olduğunu ifade ederek, “Halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirlediği ve cumhuriyeti güçlendiren, demokrasiyi güçlendiren bir sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi.” dedi.

    Parlamenter sistemin en çok eleştirilen yönünün çok sık değişen hükümetler olduğunu, bunun istikrarsızlık ortaya çıkardığını belirten Tunç, şöyle devam etti:

    “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde de demokrasinin ön şartı dediğimiz yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki denetim mekanizmalarıyla parlamenter sistemdeki denetim mekanizmaları arasındaki farka baktığımız zaman aslında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde denetim daha fazla. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının hiçbir işlemi ‘vatana ihanet’ suçu dışında yargıya götürülemezken bu sistemde alınan bütün kararlar, kararnameler, yürütmeye ilişkin bütün işlemler denetime tabi.”

  • Stadyumun zemininden şikayet etti

    Stadyumun zemininden şikayet etti

    Vatandaşların parlamentoya ilettiği dilek ve şikayetleri inceleyen TBMM Dilekçe Komisyonu’na, 28. Dönem’in başlangıcı olan 15 Mayıs’tan bu yana 4 bin 817 başvuru yapıldı.

    Dilekçe Komisyonu Başkanlık Divanı, gerçekleştirdiği toplantılarda 4 bin 275 dilekçe hakkında karar verdi. Mevzuata uygun olmayan ya da mükerrer başvurular işlemden kaldırılırken, bazı dilekçelerin incelemesi devam ediyor.

    Komisyona gelen başvuruların ilk sırasında yaklaşık 1800 dilekçe ile “çevre yönetimi” yer aldı. İkinci sırada, 780 başvuru ile çalışma hayatı ve emeklilikle ilgili konular, üçüncü sırada 575 dilekçe ile adalet hizmetleri bulunuyor. Başvuru sayısına göre sıralama, askeri işlemler, şehircilik (konut-barınma), eğitim hizmetleri, sosyal hizmetler, mahalli hizmetler, sağlık hizmetleri ile vergi ve mali hizmetler olarak devam ediyor.

    Dilekçe Komisyonuna bu dönemde en çok başvuru İstanbul’dan yapıldı. 1347 kişi ya da kurumun komisyona başvurduğu İstanbul’u, 482 dilekçe ile Ankara, 264 dilekçe ile İzmir takip ediyor. Bursa, Antalya, Kocaeli, Konya, Kayseri, Adana ve Mersin de en çok başvuru yapılan diğer iller olarak listede yer aldı.

    “KOMİSYONUN 140 YILLIK GEÇMİŞİ VE ARŞİVİ VAR”

    TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Sunay Karamık, komisyonun tarihçesi, yapısı ve işleyişine ilişkin bilgi verdi.

    Dilekçe Komisyonunun, Osmanlı döneminden beri faaliyet gösterdiğini, 140 yıllık bir geçmişe ve arşive sahip olduğunu belirten Karamık, ilk olarak 1876 tarihli Kanuni Esasi’de, daha sonra 1924, 1961, 1982 anayasalarında da yer alan Dilekçe Komisyonu’nun Meclisi Mebusandaki adının “Arzuhal Encümeni”, Büyük Millet Meclisindeki adının da “İstida Encümeni” olduğunu aktardı.

    TBMM’ye bireysel başvuru yapılabilen üç komisyondan biri olduklarını anlatan Karamık, “Bulunduğum her ortamda Dilekçe Komisyonundan bahsediyorum. Özellikle gençlerin, kadınların bu demokratik hakkı kullanmalarını öneriyorum. Çünkü gençler ve kadınlardan az dilekçe alıyoruz. Burası demokrasinin gerçekleştiği bir ortam. Vatandaş fikrini, önerisini, şikayetini, isteklerini dilekçe yoluyla bildirerek aslında ülke yönetimine katılmış oluyor.” diye konuştu.

    TBMM 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nda olduklarını anımsatan Karamık, şu ana kadar 4 bin 817 başvuru aldıklarını; bu dönemde en çok iklim değişikliği kanun taslağı gündemde olduğu için çevre yönetimiyle ilgili dilekçelerin başı çektiğini söyledi.

    STADYUMUN ZEMİNİNDEN ŞİKAYET ETTİ

    Karamık, Komisyona her dönem ilginç ya da gülümseten başvuruların da geldiğini söyledi.

    Trendyol Süper Lig’de mücadele eden bir takımın taraftarının Komisyona yaptığı başvurudan bahseden Karamık, “Takımın maçlarını oynadığı stadyumun zemininden şikayet ediyordu. Sanırım bu sorunun şehrin takımının performansını etkilediğini ve bir an önce zeminin düzeltilmesini istiyordu. Bir vatandaşımız da MOBESE kayıtlarından kaybolan kedisinin aranmasını istiyor. Banyosunun tavanının aktığından şikayet eden bir dilekçe sahibi de komşusunu mahkemeye verdiğini ama mahkemenin çok uzadığını, bunun hızlandırmamızı talep ediyor.” ifadelerini kullandı.

    Üniversitelerden mezun olanların sadece mezun oldukları bölümlerde istihdam edilmesinin zorunlu olması, İstanbul’da simit satışı yapılan tezgahların hijyenik olmadığı için denetimlerin arttırılması gibi dilekçeler de aldıklarını aktaran Karamık, şunları kaydetti:

    “Gülümseten dilekçeler her konuda her yerden geliyor. Bir diğer dilekçe sahibi camilerden günün her saatinde istifade edilmesi için her gün bir caminin nöbetçi olarak açık tutulmasını istiyor. Cezaevlerinden özellikle nakille ilgili çok dilekçe alıyoruz ama bu defa cezaevinden gelen bir dilekçede, cezaevinde muhabbet kuşları ve kafes sayısının arttırılması isteniyor.”

  • CHP’den Meclis’te oturma eylemi

    CHP’den Meclis’te oturma eylemi

    Yüksek yargıdaki gerilim Ankara’nın bir numaralı gündem maddesi haline geldi. Meclis’te konuyla ilgili bir oturum yapılmasını talep eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştü. Özgür Özel, Danışma Kurulu’nun olağanüstü toplanmasını talep etti. TBMM Danışma Kurulu bugün toplanacak. Ancak toplantının saati henüz netleşmiş değil.

    AK PARTİ’DE TOPLANTI

    Gelişmeler üzerine AK Parti Grubu da toplandı. Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın başkanlık yaptığı toplantıda, son gelişmeler ele alınıyor.

    TBMM DANIŞMA KURULU NEDİR, KİMLERDEN OLUŞUR?

    TBMM Başkanı ya da görevlendireceği başkanvekili başkanlığında siyasi parti grup başkanları veya başkanvekillerinden oluşan; parti grupları arasında istişare yapılmasında ve Meclis çalışmalarının düzenlenmesinde önemli roller üstlenen kuruldur.