Etiket: tedavi

  • Pelikanlar yeniden doğaya salındı

    Pelikanlar yeniden doğaya salındı

    Karaman’da yaralı halde bulunan 2 pelikan, tedavilerinin ardından doğal yaşam alanlarına yeniden salındı.
    Karaman İl Jandarma Komutanlığı Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma ekipleri, merkeze bağlı Boyalı köyü ve Ayrancı ilçesi Höyükburnu köyü yakınlarında yaralı halde 2 pelikan buldu.
    Ekipler, yaralı pelikanları Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile Ayrancı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlilerine teslim etti. Veteriner hekim tarafından tedavisi yapılan 2 pelikan daha sonra doğal ortamlarına tekrar salındı.

  • “40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yaptırılmalı”

    “40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yaptırılmalı”

    Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, kadınların meme kanserine karşı kendilerini kontrol etmeye 20 yaşından sonra başlaması gerektiğini belirterek, “40 yaşından sonra mutlaka düzenli olarak da mamografi yaptırılmalılar” dedi.
    Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle ‘Meme Kanserinde Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi.

    Moderatörlüğünü Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seral Çelik’in yaptığı söyleşinin uzman konukları Acıbadem Adana Hastanesi doktorları Prof. Dr. Orhan Demircan, Prof. Dr. Sinan Yavuz, izleyicilere erken teşhisi için neler yapılması gerektiğine dair bilgiler verdi. 5 yıl önce meme kanseri tanısı alan muhtar Nevin Dinçer ise hastalık deneyimini anlattı. Çok sayıda izleyicinin katıldığı farkındalık söyleşine Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve eşi Nuray Karalar da katıldı.

    “40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yaptırılmalı”
    Söyleşide meme kanseri ile ‘doğru bilinen yanlışlar’ olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, meme kanserinden ilk adımın, düzenli tarama testleri yaptırılması olduğunu belirterek, şunları söyledi:
    “Meme kanseri, sık görülen bir kanser türü. Her 8 kadından biri, bu hastalıkla tanışıyor. Bu yüzden düzenli taramalar yapılması çok önemli. Taramalar, meme kanserinin erken teşhisini sağlıyor. Erken teşhis edilen meme kanserinin ise tedavi başarısı çok yüksek. Fakat toplumda doğru sanılan yanlışlar çok yaygın.

    Örneğin, mamografi yaptırırsam çok radyasyon alırım. Oysa alınan radyasyon miktarı, Amerika’ya uçuş sırasında alınan radyasyon kadar. Mememde kanserli bir kitle varsa mamografi çektirirken uygulanan bu kitlenin tüm vücuda dağılmasına yol açar gibi yanlış inanışlar çok. Bunlar tarama testlerinden uzaklaştıran yanlış bilgiler. Bilgi, doğru kaynaklardan öğrenilmeli.”

    Kadınlara her ay düzenli olarak kendi kendine meme kontrolü yapmalarının meme kanseri teşhisinde önemli rol oynadığını söyleyen Prof. Dr. Demircan, “Her ay kadınların kendi kendine yaptıkları meme kontrolü, kadınların bedenini iyi tanımalarını sağlıyor. Böylece memede gördükleri bir farklılığı daha çabuk fark edebiliyorlar.

    Kendi kendine kontrolün 20 yaşından sonra başlamalı. 40 yaşından sonra mutlaka düzenli olarak da mamografi yaptırılmalı. Mamografi, çok küçük bir odağın bile erkenden tespit eden bir tarama yöntemidir. Böylece, kanser odağı yayılmamışken tespit ediliyor ve tedavisinde çok büyük başarı sağlanıyor” dedi.

    “Kalıtsal kanser türleri, tüm meme kanserlerinin yalnızca yüzde 10’u”
    Meme kanserine karşı alınacak önlemler olduğunu ama yüzde yüz korunmanın mümkün olmadığını söyleyen Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, “Meme kanserine karşı bizi yüzde yüz koruyacak sihirli bir formül yok. Sağlıklı beslenme, egzersiz gibi meme kanseri riskini düşürecek bazı önlemler alabiliriz” dedi.

    Meme kanserinin kalıtsal geçişli bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Yavuz, “Bazen aileden geçen genler, bu hastalığa yol açabiliyor. Ama tüm meme kanserleri arasında bu oran, sadece yüzde 10-15 kadar. Yani, ailesinde hiç meme kanseri olmayan kadınların bu hastalığa yakalanma oranı çok yüksek.

    O nedenle kadınlar ailemde meme kanseri yok, taramalarımı geciktirsem bir şey olmaz diye düşünmesinler” diye konuştu.
    Meme kanserinin oluşmasında rol oynayan bazı genlerin bilindiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, bu genlerin tespit edilebildiği de belirtti. Kanserin tedavisinin muldisipliner bir yaklaşımla yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Kanserin tedavisi, patoloji, radyoloji, genel cerrahi, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi gibi birçok uzmanın birlikte çalışmasını gerektiriyor.

    Bu uzmanlar hastanın tanısından tedavisine kadar her aşamasında hasta için en iyi yöntemi belirliyor. Böylece tedavi başarısının ve hastanın yaşam kalitesinin yükseltilmesi sağlanıyor. Bugün bu tip multidisipliner yaklaşımla çalışan meme merkezlerinin sayısı artıyor” dedi.

    “Kendi kendime kontrol ederken elime bir kitle geldi”
    2019 yılında kendi kendini muayene ederken eline bir kitle geldiğini belirten Nevin Dinçer, hastalık deneyimini şöyle anlattı:
    “Eşimle İstanbul’a gitmiştik. Duş sırasında mememde bir kitle fark ettim. Hemen eşimle doktora gittik, muayeneler, mamografi, biyopsi derken bir meme kanseri olduğu tespit edildi.

    Tedaviyi memleketimde Adana’da olmak istedim. Tekrar geri döndük. Hocalarımızla tanıştık. Hocalarım da bu süreci o kadar iyi anlattılar ki, ben de adapte oldum ve büyük bir sorun olarak görmedim. ‘Atlatacağım, iyileşeceğim’ diye düşündüm. Öyle de oldu. Sosyal hayattan hiç kopmadım. Bankadan emekli olmuştum, şimdi Kurtuluş mahallesinin muhtarlığı yapıyorum. Kadınlara korkmayın, kontrollerinizi ihmal etmeyin, hastalanırsanız da umudunuzu asla yitirmeyin diyorum” diyerek düşüncelerini ifade etti.

    “Bilgi, en büyük güç”
    Dernek olarak 10 yıl önce meme ve jinekolojik kanserler konusunda toplumsal farkındalığı artırmak ve bu hastalıklarla mücadele eden kadınlarla yol arkadaşlığı yapmak için yola çıktıklarını söyleyen Pembe izler (Pİ) Kadın Kanserleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seral çelik, izleyenlere bilginin en büyük güç olduğunu belirterek şunları söyledi:

    “Birçok kadın meme kanseriyle tanışıyor. Ülkemizde genç yaşta meme kanseri hasta sayısı da yüksek. Bu hastalıklara karşı bilgi, en büyük güç. Derneğimizdeki pek çok hastalık deneyimi olan kadının hikayesi, bir yakınının ‘mamografi çektirdin mi?’ uyarısıyla ya da meme kanseriyle ilgili bir yazıyı okumasıyla, bir videoyu izlemesiyle başladığını biliyoruz. Biz dernek olarak erkek ya da kadın tüm topluma bu hastalıklarla ilgili uzmanlarımızla birlikte bilgi vererek, erken teşhise dikkat çekmeye çalışıyoruz.

    Çünkü bir hastalık, yalnızca hastayı değil, ailesini, arkadaşlarını yani çevresindeki pek çok kişinin hayatını etkiliyor. Hasta yakınları da hastalar için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bunun için tüm toplumun bilgilenmesi, hem erken teşhisinde hem de bu hastalıklarla mücadele edilmesinde çok önemli bir rol oynuyor.”Söyleşi sonrasında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın eşi Nuray Karalar, tüm katılımcılara teşekkür ederek, konuşmacılara çiçek verdi.

  • Ciddiyeti bilinmeyen hastalık: Sepsis

    Ciddiyeti bilinmeyen hastalık: Sepsis

    Dünya Sepsis Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Müzeyyen Tuğçe Benli, sepsisin; ciddi bir enfeksiyon karşısında vücudun verdiği abartılı yanıt sonucu organlarda işlev bozukluğu ile seyreden ölümcül bir hastalık olduğunu dile getirdi. Her enfeksiyonun sepsis olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Benli, “Ateş, üşüme ve titremenin yanı sıra bilinç bulanıklığı, solunum sıkıntısı, kalp hızında artma, idrar çıkışında azalma gibi semptomların olması bize sepsisi düşündürür ve hastaların hızlıca en yakın sağlık merkezine başvurmaları gerekir” dedi.

    Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 2-3 saniyede bir insanın sepsis nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini veren Uzm. Dr. Benli, “Sepsis, ölüm oranlarının yüzde 80’e kadar çıkabildiği bir hastalık grubunu oluşturmaktadır. Hastanelere hızlı başvuru, hızlı tanı ve tedavinin başlaması bu ölüm oranlarını yüzde 20’ye kadar düşürebilmektedir. Hastalara ilk etapta yapılacak tetkikler ve alınacak kültürler sonrasında hızlıca sıvı deplasmanının başlaması ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin başlanmasıyla ölüm oranları ciddi oranda aşağıya çekilmektedir” şeklinde konuştu.

    Sepsisin her yaş grubundan insanı etkilemekle beraber bir yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlar için daha ciddi bir risk taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Benli, “50 yaş üstünde ek hastalıkların eşlik etmesi özellikle riski arttırmaktadır. 50 yaş üzerinde özellikle şeker hastalığı olanlarda, alkol alanlarda, HIV gibi immün sistemin baskılandığı hastalığı olanlarda çok daha fazla karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.

    Hijyene dikkat edin
    Sepsisin önlenebilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Benli, “Sepsisi önlemenin en önemli yolu aşılanma ve temel hijyen kurallarına uyulmadır. Antibiyotik seçimlerinde akılcı ilaç kullanımının önemini burada da bir kere daha vurgulamak gerekmektedir. Geniş spektrumlu antibiyotikler, doğru endikasyonla doğru noktalarda kullanılmalıdır. Sepsis yönetilirken de akılcı antibiyotik kullanımına önem verilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Hastaneye hızlıca başvurulmalı
    Sepsis konusunda vatandaşların bilinçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Benli, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Yapılan çalışmalarda halkımızın sepsis konusunda yeteri kadar bilinç sahibi olmadığı ortaya çıkmıştır. Sepsis halk arasında ciddiyeti bilinmeyen bir hastalık olmaktadır. Hastane başvuruları gecikmektedir. Ciddiyetinin farkında olmadıkları bir hastalık için hızla hastaneye başvuruların olmadığı, hastaların hastaneye başvurularında gecikme nedeniyle hastalığın seyrinin kötü yönde ilerlediği görülebilmektedir. Hastalarımız kalp krizi ya da inme dediğimiz tablolarda hastaneye hızla başvururken, sepsisin ciddiyetini bilmemeleri hastaneye başvuruları geciktirmekte bu da ölüm oranlarının yüksek olmasıyla ilişkilendirilmektedir.”

  • Su kılavuzu, tedavi edilip doğaya salındı

    Su kılavuzu, tedavi edilip doğaya salındı

    Gerze ilçesinde 112 Çağrı Merkezi görevlilerince bulunup Doğa Koruma ve Milli Parklar 10. Bölge Müdürlüğü ekiplerine teslim edilen ve göç yorgunu olduğu belirtilen kuşun nesli tükenme tehlikesi altında olan su kılavuzu olduğu tespit edildi. Sinop’ta nadir olarak görülen kuş, Sarıkum Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’nde tedaviye alındı. Tedavi, bakım ve rehabilitasyon süreci tamamlanıp tamamen iyileşen su kılavuzu tekrar doğayla buluşturuldu.

  • Bursa’da 2 kızıl geyik doğaya salındı

    Bursa’da 2 kızıl geyik doğaya salındı

    Bursa’da 2 kızıl geyik yakalanarak uzman personeller tarafından tedavi altına alındı. Tedavisi tamamlanan geyikler uyutularak daha önceden belirlenen ormanlık alana götürüldü. Doğaya salınmak üzere kafes kapaklarının açılmasıyla birlikte geyikler ormanın derinliklerine doğru koştu. Geyiklerin yakalanmasının ardından geçirdiği süreçleri kayıt altına alarak sosyal medya hesaplarından paylaşan DMKP Bursa 2. Bölge Bursa Şube Müdürlüğü, “Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2. Bölge Bursa Şube Müdürlüğü sorumluluk sahasında bulunan Görükle geyik sahasından 2 adet kızıl geyik Şube Müdürlüğümüz ve Bölge Müdürlüğümüz personeli tarafından alınarak doğaya salimi gerçekleştirilmiştir. kızıl geyiklerin yakalanması ve tedavilerini yapan uzman personelimiz ile birlikte genel müdürlüğümüzün izniyle Bursa ilinde belirlenen sahaya 2 adet kızıl geyikler salındı” ifadelerine yer verdi.

  • Uludere’de yaralı bulunan kaya kartalı tedavi altına alındı

    Uludere’de yaralı bulunan kaya kartalı tedavi altına alındı

    Şırnak’ın Uludere İlçesinde bir vatandaş tarafından doğada yaralı halde bulduğu Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos) Doğa Koruma ve Milli Parklar Şırnak Şube Müdürlüğü Ekiplerine teslim edildi. Ekipler tarafından ilk müdahalesinin yapılmasının ardından yaralı Kaya Kartalı tedavi edilmek üzer Doğa Koruma ve Milli Parklar Şırnak Şube Müdürlüğü Acil Müdahale ve Rehabilitasyon Merkezinde tedavi altına alındı. Yaralı kaya kartalı tedavisinin ardından doğal yaşam alanına bırakılacak.

  • 10 yıl sonra ilk isteği dürüm yemek oldu

    10 yıl sonra ilk isteği dürüm yemek oldu

    Eskişehir’de yaşayan 16 yaşındaki Hüseyin Orhan, yıllardır yeme ve içme problemi ile mücadele ediyor. Uzun zamandır farklı hastanelerde muayene olan ve son olarak geldiği Eskişehir Şehir Hastanesi’nde milyonda bir görülen ‘Akalazya’ hastalığı tanısı konan Hüseyin Orhan, tedavi altına alındı. Son birkaç aydır içtiği suyu bile yutmakta güçlük çeken Hüseyin Orhan, Eskişehir Şehir Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Duygu İskender Mazman tarafından operasyona alındı. Yaklaşık 45 dakikalık operasyon geçiren Orhan’ın yemek borusuna, balon dilatasyonu olarak geçen genişletme yöntemi uygulandı. Operasyonun ardından yutma zorluğu ortadan kalkan 16 yaşındaki Hüseyin Orhan, rahat yemek yiyebilmenin mutluluğunu dile getirirken, “Şu anda en çok yemek istediğim şey dürüm. Önceden dürümü hiç yiyemiyordum ama artık yiyebileceğim, çok mutluyum” dedi.

    “Bu hastalığın yıllık tanı alma insidansı milyonda bir”
    Hüseyin Orhan’da tespit ettikleri hastalığın yıllık tanı ortalamasının milyonda bir olduğunu belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Duygu İskender Mazman, “Aile çocuklarının 8-10 yıl kadardır yeme problemleri olduğu, yutarken güçlük çektiği, hatta son birkaç aydır artık yutmada ileri derecede güçlük çektiği, sıvıları dahi yutamadığı, çok küçük lokmalarla beslendiği ve yediklerinin ağzına geldiğini, yutarken ağrı çektiğini, takılmalar hissettiğini bize söylemişti. Biz ileri tetkiklerini yaptık. Yaptığımız tetkiklerde akalazya tanısı koyduk. Akalazya tanısı, yemek borusunun bir nörodejeneratif hastalığı. Yemek borusunun mideye çıkışında bir darlık oluşuyor. Buradaki kasların normalde ahenkli bir yeme, iletme ve kasın gevşemesi şeklindeki çalışması bozuluyor. Bu sebeple yiyecekler ve içecekler yemek borusuna, mideye iletilemiyor. Tabii çocuk hastalarda biraz büyüme, gelişme geriliği de buna eşlik edebiliyor. Biz de burada hastamıza bir şans vermek istedik. Normalde o kasın kesilerek tedavi edilme yöntemleri de var fakat endoskopik yöntemle balon dilatasyonu da çocuklar için bir seçenek olabiliyor. Biz hastamıza bu şansı verdik. Aşamalı olarak balon dilatasyonunu yaptık ve ilk defa dünden bugüne sağlıklı insanlar gibi beslenmeye başladı. Onun böyle iyi olması bizi de çok mutlu etti. Bu sık görülen bir hastalık değil. Yıllık tanı alma insidansı milyonda 1 diyebiliriz. Yani 100 binde 0.1 ila 0.18 oranında yıllık tanı alma insidansı. Bu hastalık nadir bir hastalık” dedi.

    “Yediklerini yutabilmek için zıplıyordu”
    Milyonda bir görülen ‘Akalazya’ hastalığı ile mücadele eden oğlunun operasyon öncesi yediklerini yutabilmek için zıpladığını belirten 47 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Orhan, “Oğlumuz aşağı yukarı 10 seneden bu yana yutamıyor. Rahatça bir yemek yiyemiyordu. Çocuk hiçbir zaman için su dahi yutamıyordu. Boğazından geçmiyordu. Her zaman midesinde ekşime ve ağrıma olması gibi şikayetleri vardı. En son 1-2 ay önce hepten kötü oldu. Hatta evde de bayağı bir yattı. Acile götürüyoruz, bakıyorlar ama bir şey yok diyorlar. En sonunda Duygu hanıma randevu aldık, geldik. Allah razı olsun, teşhisini yaptı ve oğlumuz iyi oldu. Allah’a şükürler olsun. Şu an oğlumun 50-52 kilo civarı olması lazım. Çocuk oturduğu yerden ayağa kalkıyor, evde geziniyordu. Geçsin diye oradan oraya zıplıyordu, bazen kanepenin üstünden atlıyordu. Ancak ondan da geçmeyince artık sonradan biz de üzülüyoruz diye başka odaya gidiyordu. Bir de benim oğlum canı az bir çocuk değildir. Başkası olsa naz yapar. Gerçi naz yapılacak bir olay değil de hani başka çocuk olsa, ‘Beni doktora götürün’ der. Bizde hiç öyle bir durum da yok. En çok diğer odalara gidip geziyordu, içine sindirdi mi yanımıza geliyordu. Masada oturarak ya da ayakta da dursa doğru düzgün yemek yiyemiyordu” diye konuştu.

    “Şu anda en çok yemek istediğim şey dürüm”
    Son zamanlarda katı veya sıvı hiçbir şeyi yutamadığını, burnundan suların geldiğini belirten 16 yaşındaki Hüseyin Orhan, yaşadığı zorluklardan kurtulduğu için mutlu olduğunu belirtti. Hastalığından dolayı dürüm yiyemediğini fakat artık rahatlıkla yiyebileceğini belirten Orhan, şu ifadeleri kullandı:
    “Eskiden yiyemiyordum ama şimdi endoskopim oldu, artık daha rahat yemek yiyebiliyorum. Yani eskiden zorlanarak yemek yiyordum. Bir ara hiç yutamıyordum. Burnumdan sular aktığını biliyorum. O kadar zorlanıyordum ki, sular burnumdan çıkıyordu ve hiç yutamıyordum. Şu anda daha rahat yemek yiyebiliyorum ama eskiden hiç yutamıyordum. Suyla yesem bile olmuyordu. Şu anda en çok yemek istediğim şey dürüm. Mesela dürüm hiç yiyemiyordum ama artık yiyebileceğim yani. Çok mutluyum.”

  • Bahçesine düşen yaralı kartalı telef olmaktan kurtardı

    Bahçesine düşen yaralı kartalı telef olmaktan kurtardı

    İlçeye bağlı Yüksekören Mahallesi’nde ikamet eden Hasan İnceler, zeytin bahçesine gittiğinde yaralı bir kartal buldu. Kuşun kanadından yaralandığını gören İnceler, kartala su ve yemek verdi. Bir süre kartala bakan İnceler, daha sonra Kozan Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, kartalı tedavi etmek üzere teslim aldı.

    Hasan İnceler, “Kartalı yaralı halde bahçemde buldum. Hemen ekipleri aradım, onlar gelene kadar yemek ve su verdim. Sonra arkadaşlara teslim ettim. İnşallah iyileşince tekrar doğaya salınacak. Sabah görünce şaşırdık tabii ama üstümüze düşeni derhal yerine getirdik” dedi.

  • Yaralı şahin, jandarma ekiplerince kurtarıldı

    Yaralı şahin, jandarma ekiplerince kurtarıldı

    Bozdoğan İlçe Jandarma Komutanlığı, Kemer Jandarma Karakol Komutanlığınca orman yangınlarının önlenmesine yönelik Bozdoğan ilçesinde gerçekleştirilen devriye esnasında yaralı bir halde şahin bulundu. Şahini fark eden ekipler, ilk incelemelerinin ardından yaralı şahini tedavi ve bakımlarının yapılması amacıyla Aydın Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim etti. Rehabilitasyon sürecinin ardından yaralı şahin doğal ortamına salınacak.

  • Yaralı caretta caretta tedavi altına alındı

    Yaralı caretta caretta tedavi altına alındı

    Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) Çevre Koruma ve Kontrol Dairesine bağlı ekipler Samandağ ilçesinde sahil temizliği çalışması gerçekleştirirken kumsalda hareketsiz şekilde duran bir deniz kaplumbağasının olduğunu tespit etti. Nesli koruma altında olan caretta caretta türü kaplumbağanın yaralı olduğunu belirleyen ekipler, durumu Doğa Koruma ve Milli Parklar Hatay Şube Müdürlüğüne haber verdi. Yaralı kaplumbağa tedavi edilmek üzere Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerine teslim edildi.

    HBB yetkilileri, nesli koruma altında olan yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia Mydas ve Caretta Caretta) üreme döneminde olduğunu hatırlatarak önemli üreme alanlarından olan Samandağ ve Dörtyol sahillerinde vatandaşların bu türlerin yuva alanları ve yavrularının korunması konusunda dikkatli olması gerektiğine işaret ederek, vatandaşların gerekli durumlarda 153 numaralı hattan HBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı veya Doğa Koruma ve Milli Parklar Hatay Şube Müdürlüğüne haber verebileceklerini bildirdi.