Etiket: tedavi

  • Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Omurga yapısından bahseden Yenerkol, “Omurga vücudumuzun dik durmasını sağlayan, omur denilen 33 kemiğin oluşturduğu bir yapıdır. Omurganın ortasında bulunan kanalda, beynimizin uzantısı olan omurilik geçer. Omurilikten ayrılan sinirler, omurganın kenarlarında bulunan deliklerden geçerek bütün vücudumuzu ağ gibi sarar. Omurların arasında disk dediğimiz, kıkırdak bir doku vardır. Diskler omurlardaki baskıyı karşılar, amortisör görevini üstlenir“ dedi.

    Fıtık nasıl oluşuyor

    Yapılan ters ve zorlayıcı hareketler veya yaşın ilerlemesiyle disk içeriğinin bozulması disklerde hasara yol açabiliyor. Bu hasarlarla gelişen boyun fıtığının oluşumundan bahseden Yenerkol, “Diskin dış tabakasında hasara bağlı olarak yırtıklar oluşabilir ve disk içerisindeki doku bu yırtıklardan dışarıya çıkabilir. Bu doku omuriliğin ve sinirlerin bulunduğu boşluğa taşar ve oluşturduğu baskıya bağlı yakınmalar oluşur. Boynumuzda 7 adet omur bulunur. Eğer diskte oluşan hasar boynumuzda gelişirse ve boyundaki omurilik bölgesi veya sinirlerde baskı oluşturursa, boyun fıtığı dediğimiz durum gelişir” diye konuştu.

    Duruş bozuklukları boyun fıtığı riskini arttırıyor

    Duruş bozukluklarının boyun fıtığı riskini arttırdığına dikkat çeken Yenerkol, “Boyun fıtığı vücudunu çok kullanan kişilerde daha sıklıkla ortaya çıkar. Ters hareketler, ağır yük kaldırma, itme hareketinin sık yapılması boyun fıtığı riskini arttırır. Ayrıca uzun süre başını eğerek çalışma, duruş bozuklukları yine boyun fıtığı riskini arttıran durumlardır. Boyun fıtığında öncelikle boyun ağrısı oluşur. Bu ağrı başın arkasına, omuzlara, kürek kemiklerine ve kollara doğru yayılabilir. Büyük fıtıklarda kollarda uyuşma ve güç kaybı da oluşabilir“ ifadelerini kullandı.

    Boyun ağrıları boyun fıtığı habercisi olabilir

    Boyun fıtığının belirtilerinden bahseden Dr. Beyhan Yenerkol, boyun ağrılarının boyun fıtıklarının habercisi olduğuna dikkat çekti. Yenerkol, bu belirtileri, “Boyun ağrısı şiddetli, geçmeyen kola yayılan ağrı şeklinde görülür. Sırt, kol ve omuzlarda ağrı, el becerilerinde azalma, kol ve parmaklarda uyuşmalar ve karıncalanma, duyu kaybı, elektriklenme, kol ve el kaslarında güç kaybı, reflekslerde zayıflama, kolda incelme“ şeklinde sıraladı.

    Robotik Antalgic Trak tedavisi ile boyun fıtıklarına ameliyatsız çözüm

    Robotik Trak tedavisi ile boyun fıtıklarında ameliyatsız çözüme dikkat çeken Dr. Beyhan Yenerkol, şunları söyledi:
    “Traksiyon yüzlerce yıldır kullanılan en eski ameliyatsız tedavi yöntemlerinden biridir. Benzerlerinden farklı olarak Antaljik Trak, çok çeşitli pozisyonlarda omurga üzerindeki baskıyı kaldırarak diskin içinde bir vakum etkisi oluşturur. Böylece sıvı içeriğini kaybetmiş diskle beraber kas, ve bağ dokuların da normal anatomik yapılarına geri dönmesine yardımcı olarak, fıtıklar, sıkışmış sinirler, sinir köküne baskıları kaldırmak suretiyle iyileşme sağlar. Antalgic Trak, dünyanın ilk eklem hareketlerini arttırıcı omurga dekompresyon sistemidir. Cihaz ile fıtığı yerine sokmak için bel yavaş yavaş çekilir. Böylece fıtığın içeri girmesi sağlanmış olur. En büyük avantajı haftada 2 ya da 3 kez uygulanıyor olması ve seans süresinin kısa olmasıdır. Yani fıtığı olan çalışan bir kişinin her gün uzun süre tedavi gerektiren bir yönteme başvurması gerekmiyor. Hasta 15 dakika süren bir işlemle 10 gün civarında iyileşebilmektedir.”

  • Tedavi edilmeyen göz uçuşmasına dikkat

    Tedavi edilmeyen göz uçuşmasına dikkat

    Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Bilgin, gözde uçuşmalara ilişkin önemli bilgilendirmelerde bulundu. Yaşla ortaya çıkan vitreus sıvısının bozulması sonucu oluşan göz uçuşmalarının ciddi bir soruna yol açmadığını ifade eden Doç. Dr. Bilgin, “Eğer altta ciddi bir sebep yoksa ilerlemesini engellemek ve azaltmaya yönelik haplar önerilir, hasta rutin bir şekilde takip edilir. Hasta eğer uçuşmalardan çok rahatsız oluyorsa uçuşan cisim lazerle parçalanabilir ya da cerrahi yapılır. Ancak retina yırtıkları, şeker hastalığı, tansiyon ve diğer damarsal sebeplerle yaşanan göz içi kanamaları varlığında, altta yatan hastalık tedavi edilmediği takdirde körlük gelişebilir” diye konuştu.

    “Retinada yırtık olabilir”

    Gözde uçuşma sebebinin retinadaki yırtıklar olması durumunda hastanın bu konuyu önemsemesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Sinan Bilgin, “Özellikle retinada ve sinir tabakasındaki yırtıklarda, uçuşan cisimlerin yanı sıra ışık çakmaları da meydana gelebilir ve uçuşmalarla ışık çakmalarının olduğu yerde görüntüde kararma, lekeler görülebilir. Bu, retinada yırtık olduğunu düşündürür ve önemli bir sorundur. Bu yırtık zamanında fark edilirse lazerle kapatılabilir. Geç kalındığında o yırtık daha da büyür ve sinir tabakasının ayrılması gerçekleşir. Bu da ciddi ameliyatları gerektirir. Dolayısıyla uçuşan cisimler görüldüğünde, retinada yırtık olabileceği ihtimali akılda tutulmalı” dedi.

    “Göz içi kanama olabilir, ihmal etmeyin”

    Şeker ve tansiyon hastalığında göz içerisindeki kanamalar sonucu da gözde uçuşmanın yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Bilgin, “Şeker ve tansiyon hastalarının bu sebeple belli periyodlarla takip edilmesi gerekir. Ayrıca damar hastalıklarında da gözde uçuşma sorunları yaşanabilir. Bu kişilerin de belli aralıklarla takip edilmesi önemli. Gözde uçuşma yaşandığı fark edildiğinde, kişilerin bunu ihmal etmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.

  • Leylek yavruları tedavi edilerek doğaya salındı

    Leylek yavruları tedavi edilerek doğaya salındı

    Kastamonu’da yaralı halde bulunan leylek yavruları Doğa Koruma Milli Parklar Kastamonu Şube Müdürlüğü ekiplerince Sinop’taki Sarıkum Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi altına alındılar.

    Veteriner ekiplerce tedavileri yapılan leylek yavruları tekrar göç yolculuğu için kanat çırpmaya başladı.

  • ‘’Ortodontik tedaviler çürüğe neden olmaz’’

    ‘’Ortodontik tedaviler çürüğe neden olmaz’’

    ‘Çapraşık dişler çürük oluşumunu kolaylaştırır’

    Ortodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramoğlu ‘Düzgün dizilmemiş dişlerin bir başka deyişle çapraşık olan dişlerin etrafında gıda artıklarının tutunabilecekleri retansiyon alanları olarak tabir ettiğimiz bölgeler daha fazladır. Bu bölgeler dil, dudak ve yanağın normal fonksiyonları esnasında sağlamış oldukları doğal temizleme etkilerinden mahrum kalırlar. Ayrıca bu bölgelerdeki sıkışıklık ve üst üste binmeler diş fırçasının etkinliğini azaltacaktır’’ dedi. Tüm olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için ilave metotlar ve ekstra sürelere ihtiyaç duyulacağından bahseden Prof. Dr. Ramoğlu, bu noktada yaşanan yetersizliklerin dişlerde çürüklere neden olacağını söyledi.

    ‘Düzgün dizilmiş dişlerin bakımı daha kolaydır’

    ‘Ortodontik tedavinin maksatlarından bir tanesi de hastanın ağız bakımını kolaylaştırmaktır’ diyen Prof. Dr. İlhan Ramoğlu ne çok karşılaşılan problemleri arasında alt ön bölgedeki çapraşıklıklar olduğunu ve buna bağlı olarak fırçalama etkinliğinin azaldığının bunun da daha kısa süre zarfında bu bölgede diş taşı birikimi ile hastaların karşısına çıktığından bahsetti. Ağızda kalan gıda artıkları veya zamanla oluşan diş taşları ağız florasını olumsuz yönde etkileyecek ve çürük oluşumunu kolaylaştıracağını da vurgulayan Prof. Dr. Ramoğlu, ‘dişlerin düzgün bir şekilde dizilmiş olmaları daha az gıda retansiyonuna ve temizliğin çok daha kolay sağlanmasına izin verecektir’ dedi.

    ‘Ortodontik tedaviler diş bakımını zorlaştırabilir’

    Ramoğlu, özellikle diş teli diye tabir edilen dişlerin üzerlerine yapıştırılan ‘braket’ adı verilen metal ataçmanlar ve bunların arasından geçen teller ile yapılan ‘sabit ortodontik tedaviler’ süresince dişlerin üzerindeki bu retansiyon alanlarının gıda tutulumunu kolaylaştıracağını ve dişlerin fırçalanmasını güçleştireceğine dikkat çekti. Bu durumlarda hastaların çok daha detaylı ve çaba gerektiren bir ağız bakımı protokole uymaları gerekeceğini ve ortodontistin önereceği yardımcı metotların da kullanımının önemli olacağını vurguladı. Ramoğlu ayrıca, ‘Özellikle braketlerin çevresi ve tellerin altı normal diş fırçasının ulaşmasının zor olduğu bölgelerdir. Bu bölgede uzun süre kalan gıda artıkları minede dekalsifikasyonlar sebebiyet verir. Dikkat edilmediği takdirde tedavi sonunda braketler sökülünce dişlerin üzerinde ufak beyaz lekelerden tutun da çürük kavitasyonlarına varacak boyutlarda hem estetik hem yapısal problemlerle karşılaşılabilinir.’ dedi.

    ‘Ortodontik tedavi değil yetersiz diş bakımı çürüğe sebebiyet verir’

    Alternatif olarak şeffaf plaklarla uygulanan tedavileri önerebileceklerini dile getiren Ramoğlu, bunda da dişlerin üzerine de bazı ataçmalar yapıştırıldığını ancak bunların fırçalamayı zorlaştırmadığı için çürük riskinin daha düşük olduğunu belirtti. Ramoğlu sözlerini şöyle tamamladı; ‘Ortodontik tedavilerde kullanılan hiçbir malzeme veya metot diş çürüğüne sebebiyet vermez. Ancak tedavi esnasında ağız ve diş bakımını zorlaştırabilir. Hastalar, ortodontistlerinin rutin kontrollerine gittiklerinde ve verilen direktifleri uydukları takdirde diş yüzeylerinde çürük oluşumu ile ilgili herhangi bir problemle karşılaşmaları mümkün değildir. -Unutmayın- çürük oluşturan ortodontik tedavi yoktur, yetersiz ağız bakımı vardır.’

  • “Vaatler sözde kalıyor”

    “Vaatler sözde kalıyor”

    Kaslarda küçülmeye yol açan bir grup genetik hastalık olan Spinal müsküler atrofi (SMA) hastalarının aileleri, dün Sağlık Bakanlığı önüne gelerek son aylarda ulaşamadıklarını savundukları, geri ödeme kapsamındaki Spinraza isimli ilaç için eylem yaptı. Çeşitli illerden gelen SMA hastası çocukların babaları, evlatlarının gerekli ilaç dozlarını alamadığı için her gün ölüme biraz daha yaklaştığını söyleyerek Sağlık Bakanlığı’na bir an önce ilaç temini için çağrı yaptı.

    Aileler taleplerini ve yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na şu cümlelerle anlattı:

    GAZİANTEP’TEN GELEN 20 AYLIK SMA TİP1 HASTASI KIZI OLAN İBRAHİM HALİL KÜREK: Geç tanı aldı çünkü Elif Nevra doğduğunda ülkemizde hala topuk kanından teşhis yoktu, 1 yaş doğum gününde tanısını aldı. Daha sonra Spinraza ilacına başladık ve beşinci dozunu alması gerekirken şu an hala alamadı. Şu an tek bir amacımız var; Spinzara ilacının bir an önce devletimiz tarafından karşılanması. 1 ay önce alması gerekiyordu, şu an evlatlarımızın aldığı hiçbir ilaç yok tamamen ölüme terk edilmiş durumdalar. Elif Nevra o ilacı almadığı sürece kasları daha hızlı erimeye başlıyor ve adım adım maalesef ölüme doğru gidiyor. Normalde SGK kapsamında olan bir ilaç ama hala ilacımız gelmedi. 24 Nisan’da bir bağış kampanyası başlattık, şu an yüzde 9’da çünkü döviz kurundan dolayı toplayacağımız meblağ yükseliyor o yüzden kampanya süreci çok ağır ilerliyor. Biz evlatlarımızı yaşatmak için buraya geldik, başka bir amacımız yok.

    SMA TİP2 HASTASI ÇOCUĞU OLAN VE KONYA’DAN GELEN RIDVAN GÖKÇAY: 20 günlükken tanı aldı çocuğum ama 6 aylık olduğu için daha bir tane doz ilacını alamadık. Karşılandığı söyleniyor ama benim çocuğuma bir doz dahi verilmedi. Karşılanan denilen Spinraza ilacını biz gerçekten çok istiyoruz, kas erimelerini yavaşlatan bir ilaç. Bakanımızın karşılandı dediği Spinraza ilacı yaklaşık 3-4 aydır hiç verilmedi. Şu anda iyi ama yattığı zaman sabaha nasıl kalkacağını hepimiz merak ediyoruz. Çocuklarımızın zamanı çok önemli bizler için. Ödeme kapsamına alınan ilacımızı istiyoruz biz sadece, evlatlarımıza verilsin istiyoruz.

    ANKARA HAYMANA’DAN GELEN AHMET DURMUŞ: Kendinizi benim yerime koyun sadece, benim oğlum bana geliyor diyor ki ‘Baba benim kardeşim yaşayacak mı, iyileşecek mi?’ Diyemiyorum ki oğlum ilacını alamıyor, bakanlık ilacını veremiyor. Bunlar zaten ilacı alamadı mı en fazla 2 yaşına kadar yaşayabiliyorlar. 6 aylık ve daha bir doz aldı, yükleme dozlarını alamadı. Bakanın yaptığı açıklamalarda zaten her şey güllük gülistanlık, SMA hastaları için yeni hastane kuruluyor ama yok sadece bunlar sözde kalıyor.

    SMA TİP1 HASTASI ÇOCUĞU OLAN SAVAŞ İSİMLİ BABA: 6. Dozumuzu aldık, bunun sürekli olmasını en azıdan yurtdışına gidebilmemiz için, Zolgensma ilacını alabilmemiz için daha etkili olabilmesi için bu ilacın sürekli burada olması, çocuklarımıza vurulmasını istiyoruz. Her insanın yaşama hakkı olduğu gibi çocuklarımızın da yaşama hakkı vardır. Benim 2 evladım daha var, onlar gelip bana dediği zaman ‘Baba benim kardeşim ne olacak? Ölecek mi?’ diyor. Ölecek dediği kelime zaten bizi bitiriyor, biz bunu yaşamak istemiyoruz. Bakanımızdan istiyoruz ki bu ilaçların derhal Türkiye’ye gelmesini. Dövizle yarışıyoruz biz; bir yüzdelik atlayabilmemiz için 500 milyar (bin) para toplamamız gerekiyor. 9 aylık valilik kampanyasında sadece yüzde 5 dilimine gelebildim bu döviz kurundan dolayı. Kampanyaya başlarken sadece 32 milyon değerindeydi şu an ise 500 milyon değerinde oldu. Bu da bizim ilacı almamızı bir nevi imkansızlaştırdı. Bakanımızdan ve devletimizden bu ilacın da Türkiye’ye gelmesi, diğer ülkeler gibi kendi ilaçlarımızı karşılamak istiyoruz.

    TEKİRDAĞ VELİMEŞE’DEN GELEN BABA: Çocuğuma 1 haftalıkken SMA teşhisi konuldu, şu an 9 aylık oldu, gözlerimizin önünde eriyor. Bir an önce Spilanza’nın ülkemize gelmesini istiyoruz. Evlatlarını kaybetme korkusuyla yaşayan babalarız, lütfen sesimizi duysunlar.

    SMA HASTASI OĞLUNUN MİDEDEN BESLENDİĞİNİ VURGULAYAN KENAN YILDIRIM: Eğer o ilaç SSK tarafından veriliyorsa Sağlık Bakanlığımızın bu ilacın tüm çocuklara şartsız bir şekilde verilmesi lazım. Maalesef oğlum 4 aydır almıyor. Oğlum 28 aylık, beslenme şekli mideden ağızdan hiçbir şekilde hiçbir şey almıyor. Bu haberi gören herkes bir empati kursun, bu çocukları kendi evlatlarının yerine koyarak destek olmalarını istiyorum.

    ÇOCUĞUNUN HENÜZ 2. DOZ İLACINI ALABİLDİĞİNİ KAYDEDEN MURAT KURTYEMEZ: Normalde yükleme dozlarının 2 ayda bitmesi lazım benim çocuğum şu anda ikinci dozu aldı, hatta Kurban Bayramı’ndan sonra üçüncü dozu alırız diyorduk daha onu bile alamadık. Bakanımız diyor çocuklarımız artık yurtdışına gitmeyecek, gen tedavisini burada uygulayacağız diyor ama hiçbirinden bir ses yok. Biz çocuklarımızın tedavi olmasını istiyoruz.

    ÇOCUĞUNUN TEDAVİSİ İÇİN DESTEK İSTEYEN MANSUR ÇALIŞ: Buradan tüm yetkililere, gönlü güzel arkadaşlarımıza kampanyalarımıza destek vermelerini istiyoruz. Bu çocuklar ilaç alamazlarsa 4 yaşını göremiyorlar. Herkese seslenmek istiyorum bir baba olarak, benim yerimde kendileri olsa ne yaparlardı, dünyayı yakarlardı. Bu SMA’lı çocuklara herkes versin desteğini. Aslında birikmeyecek para değil sadece kamu spotu oluşması lazım. Benim çocuğum ne sağa dönebiliyor ne sola dönebiliyor ama dünya zekisi bir çocuk, artık her şeyin farkında. 9 aydır yüzde 40’tayız şu anda, kampanyamız devam ediyor, ama artık bittik.

  • Bella Hadid tedavi sürecini paylaştı

    Bella Hadid tedavi sürecini paylaştı

    Günümüzde podyumların en çok aranan modellerinden biri olan olan Bella Hadid, bir süredir mesleğine ara vermişti, ünlü modelin Lyme hastalığı için tedavi gördüğü ortaya çıkmıştı.

    Uzun süredir ortalarda görünmeyen Bella Hadid, sosyal medya hesabından yayınladığı fotoğraflarla tedavi sürecini paylaştı.

    “Acı çeken küçük ben, kendinden vazgeçmediğim için yetişkin benle gurur duyardı” diyen güzel model şunları söyledi:

    “Tüm tıbbi kayıtlarımı tuttuğu, yanımda olduğu, yanımdan hiç ayrılmadığı, koruduğu, desteklediği ama en önemlisi tüm bunlar boyunca bana inandığı için anneme minnettarım. Bu durumda yaşamak, kendimi, ailemi ve beni destekleyen insanları gururlandırmaya çalışırken zamanla ve çalıştıkça daha da kötüleşmek, beni gerçekten açıklayamayacağım şekilde etkiledi. Etrafımdaki en büyük nimetler, imtiyazlar, fırsatlar, sevgiyle bu kadar üzgün ve hasta olmak muhtemelen şimdiye kadarki en kafa karıştırıcı şeydi.

    Hepinize ifade etmek istediğim bir şey var:

    1: Ben iyiyim ve endişelenmenize gerek yok,
    2: Dünya için hiçbir şeyi değiştirmezdim.

    Tüm bunları tekrar yaşamak zorunda kalsaydım, buraya gelmek için, şu anda içinde bulunduğum bu ana, hepinizle birlikte, sonunda sağlıklı olmak için, hepsini tekrar yapardım. Beni bugün olduğum kişi yaptı.”

    Hadid, sözlerine “Evren en acı ve güzel şekilde işliyor ama şunu söylemeliyim ki mücadele edersen düzelir. Söz veriyorum. Bir adım uzaklaş, güçlü ol, yoluna inan, doğrularına yürü ve bulutlar temizlenmeye başlar. Hayata bakış açım için o kadar şükrediyorum ki, bu 100’den fazla günlük Lyme, kronik hastalık, koenfeksiyon tedavisi, neredeyse 15 yıllık görünmez acı, her şeye değdi ki, yapabiliyorsam, dolu bir bardaktan sevgi yaymak ve olmak için bir ömür geçireceğim” diye devam etti.

    “İlk defa gerçekten kendim olabiliyorum” diyen ünlü model, “Elimden gelen en pozitif resimleri seçmeye çalıştım çünkü bu deneyim ne kadar acı olsa da, sonuç yeni arkadaşlar, yeni vizyonlar ve yeni bir beyinle dolu hayatımın en aydınlatıcı deneyimi oldu” şeklinde konuştu.

    Birkaç gün önce kardeşi Bella Hadid ile defilede çekilen eski bir fotoğrafını paylaşan Gigi Hadid, “Geri dönmek için sabırsızlanıyor” ifadelerini kullanmıştı.

    Gigi Hadid, sözlerine “Geçen haftaki bu gönderiye değinmek istiyorum. Bella, Lyme hastalığı için uzun ve yoğun bir tedaviyi yeni bitirdi. (Bazılarının, gelecek sezon şovlara geri döneceği sözü olarak görevimi almasını istemedim.) Onunla çok gurur duyuyorum ve kendini ne zaman hazır hissederse geri dönüşü için can atıyorum” diye devam etmişti.

     

  • Fil hastalığı tedavisinde çözüm

    Fil hastalığı tedavisinde çözüm

    Çoğunlukla cerrahi girişimler, kemoterapi veya radyoterapi sonrasında görülen lenfödem, uzuvların anormal derecede şişmesi, yüzük ya da bileziğin sıkması, ciltte gerginlik ve parlaklık gibi çeşitli belirtilerle ortaya çıkıyor. Hastaların durumu geç fark etmesi, tedavinin zorlaşmasına ve daha uzun sürmesine sebep olurken, özellikli tedavi gerektiren bu hastalığa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde uluslararası kabul gören tedavi yöntemleri ile çözüm bulunuyor.

    Hastanede görevli Fizyoterapist Enes Koçoğlu, lenfödem hastalığının; doğru tanı, doğru tedavi ve hasta uyumu ile tedavi edilebildiğinin altını çizdi. Lenf tedavisi için dünyada altın standart kabul edilen kompleks dekonjestif tedaviyi (Boşaltıcı terapi) hastanede uyguladıklarının bilgisini veren Fizyoterapist Koçoğlu, “Bu tedavimiz bizim iki fazdan oluşmaktadır. Birinci fazda hastamızı bilgilendiriyoruz. Daha sonra hastamıza halk arasında lenf masajı olarak bilinen manuel lenf drenajı uyguluyoruz. Bu yöntem lenf sistemini vücutta aktive etmiş oluyor. Hasta bölgeyi, sağlam tarafa yönlendiriyoruz. Ardından çok tabakalı bandajlama uygulayarak, lenf sistemini tam anlamıyla desteklemiş oluyoruz” dedi.


    Bandaj sonrasında hastalara mutlaka egzersiz vererek, lenf akışını tam anlamıyla desteklediklerini vurgulayan Koçoğlu, “Hastamızın ödemi de maksimal seviyede azaldıktan sonra hekimimizle koordine ederek, ikinci faza geçiyoruz. İkinci fazda da hastamıza bası giysisi planlıyoruz. Hastamız, bu bası giysisini ömür boyunca kullanarak, tedavisini bu şekilde devam ettirmiş oluyor. Bu şekilde şikâyetlerinin önüne geçmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.

    Lenfödem tanısı konduktan sonra dikkat edilmesi gereken noktaları sıralayan Fizyoterapist Koçoğlu, “Hastalarımızın kesinlikle hamam kaplıca saunaya gitmelerini istemiyoruz. Aşırı sıcak, aşırı soğuk uygulamalardan kaçınılmasını, duş alırken o vücut bölgesini ılık suyla yıkanmasını tırnakları ile kaşımamasını, kese yapılmamasını mutlaka hastalarımıza öneriyoruz. Çünkü dokular arası biriken proteinden zengin sıvı enfeksiyon kapmaya çok yatkın olduğu için hastalarımızın buna çok özen göstermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Şifa için Manisa’dan geldiler

    Lenfödem tedavisi için eşi ile birlikte Manisa’dan Bursa’ya gelen 72 yaşındaki Kadriye Bilgin, 10 yıl önce olduğu kanser ameliyatından iki yıl sonra kolunun şiştiğini ve lenfödem tanısı aldığını ifade etti. Doktorların dönüşü olmayacağını söylediklerini belirten Bilgin, yaptıkları araştırma ile İlker Çelikcan Fizik Tedavi Hastanesi’ne başvurduklarını dile getirdi. Aldığı tedavi ile sağlığında iyileşme olduğunu vurgulayan Bilgin, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Kolumun şişliği indi. Hem mordu hem şişti. Şimdi öncekinden çok çok daha iyiyim. Elimi hiç ağzıma götüremiyordum. Şimdi biraz daha getiriyorum. Su falan içeyim diye uğraşabiliyorum. Onları içe biliyorum.”

  • Yaralı karaca tedavi altına alındı

    Yaralı karaca tedavi altına alındı

    Kastamonu’nun Cide ilçesinde belediye ekipleri tarafından yaralı halde bulunan karaca tedavi altına alındı. Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunan Cide Belediyesi Sosyal Tesislerinde yaralı halde karaca bulundu. Belediye ekipleri tarafından hayvan ambulansına alınan karaca, jandarma eşliğinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğüne teslim edildi. Tedavi altına alınan karacanın tedavisinin ardından doğaya salınacağı öğrenildi.

  • Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Sivas Numune Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Dr. Zeynep Banu Ramazanoğlu, her yıl dünyada 1 milyon 400 bin kişinin ölümüne neden olan hepatit hakkında bilgiler verdi. Karaciğer yetmezliğinin önüne geçilmesi için hepatit aşılarının önemine dikkat çeken Ramazanoğu, “Karaciğeri tutabilen birçok virüs olmakla birlikte hepatit virüsü diye bahsettiklerimiz başlıca hepatit A,B,C,D ve E olmak üzere 5 çeşittir. Bu virüslerden, B, C ve B varlığında D virüsleri kronik hepatit, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanserine yol açabilmekteyken, A ve E virüslerinde kronikleşme beklenmese de akut karaciğer yetmezliği gibi ciddi klinik tablolara yol açabilmektedir” dedi.

    Her gün çoğu tespit edilemeyen 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlemlendiğini belirten Ramazanoğlu, “Karaciğer, vücutta olmazsa olmaz işlevler gören, son döneme kadar bu işlevlerini yerine getirmeye çalışan bir organdır. Bu nedenlerle, viral hepatitler çoğunlukla sessiz seyreder. Her gün çoğu tespit edilemeyen yaklaşık 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlenmektedir. Her yıl bir milyondan fazla hepatite bağlı ölüm ve her 10 saniyede bir yeni kronik enfeksiyon gelişmektedir. Dünyada yılda 1 milyon 400 bin insanın bu virüs tiplerine bağlı hastalıklardan öldüğü rapor edilmiştir. Önlenebilir virüsler için bu oranlar ciddi anlamda yüksektir” diye konuştu.

    Hepatit virüslerinin bulaş yollarını bilmenin hepatitten korunmak için ilk adım olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ramazanoğlu, “A ve E virüsü kontamine su ve gıdalardan feko-oral yolla bulaşırken, B ve C virüsleri cinsel yolla, kan nakliyle, vücut sıvılarıyla ve anneden bebeğe bulaşır. Temiz su, temiz gıda, temiz eller hepatit bulaşını önlemek için önemlidir. Bunlara ek olarak, hijyenik olmayan kanamalı işlemlerden kaçınılması, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınılması ve gebelerin ilk dönemde mutlaka hepatit testlerinin taranması gerekmektedir” dedi.

    Hepatit virüs aşısının çocukluk çağında aşı takviminde olduğunu belirten Uzm. Dr. Ramazanoğlu “Hepatit virüslerinden A ve B için aşı bulunmaktadır ve çocukluk çağı aşı takvimimizde yer almaktadır. Hepatit B aşısı, hepatit D virüsüne karşı da korur. Hepatit C için etkin aşı mevcut değilse de, yüksek etkin tedavisi bulunmaktadır. Hepatit virüslerine maruz kalmadan önce aşıların yapılması hepatitten korunmak için, kronik hepatit geliştiğinde ise tedaviye uyum göstermek karaciğer yetmezliği gelişmesini önlemek için elzemdir. Hepatit aşılarını yaptırmak isteyen vatandaşlarımız, aile hekimlerine ya da enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurarak planlama yaptırabilir. Unutmayalım bir karaciğerimiz, bir hayatımız var. Hepatit virüsleri önce karaciğerimizi sonra hayatımızı bitirmesin” ifadelerine yer verdi.

     

  • Başhekimden örnek davranış

    Başhekimden örnek davranış

    Alınan bilgilere göre, Karlıova ilçe Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Veysel Bahadıroğlu akrabası ile hafta sonu eve giderken, merkez Kanitaht Mahallesi’ndeki parkında yanında ayağından yaralı bir eşek olduğunu fark etti. Eşeğin durumuna duyarsız kalmayan başhekim Bahadıroğlu, imkanlar dahilinde eşeği tedavi ederek ilaçlarını temin etti.
    Başhekimin örnek davranışı, bir vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı.