Etiket: tedavi

  • Fobisi olanlara anestezi tedavisi

    Fobisi olanlara anestezi tedavisi

    Diyarbakır’da, diş hekimi fobisi olan çocukların diş çektirme korkusu artık genel anestezi ve sedasyon yöntemi ile korkusuz bir şekilde yapılıyor. Diyarbakır Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Diş Polikliniğinde diş tedavisinden korkan çocuklara genel anestezi ve sedasyon yöntemi ile diş tedavisinin daha kolay yapılması sağlanıyor. Diyarbakır Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde Diş Hekimi olarak görev yapan Şeyma Olgaç Akgönül, 2,5 aydır bu işlemlere başlandığını ve çocuk hastaların hiçbir şekilde stres yaşamadan bütün işlemleri tek seferde yaptıklarını söyledi.

    Diş çektirme fobisi olan çocukların artık korkmadan diş çektirmelerinin stressiz bir şekilde yapıldığını belirten Akgönül, “Hastanemizde bugün kadar genel anestezi altında engelli, yetişkin ve çocuk hastalarımızın tedavisi yapılmaktaydı. Dental fobisi olan, erken çocukluk çağı çürüğü olan, kalp hastalığı olan çocuklarımızın tedavisine de Hastanemizde 2,5 aydır başlamış bulunmaktayız.

    Diş hekimi korkusu olan veya iletişim kurulamayan hastaların tedavisi her zaman diş ünitinde yapmak mümkün olmuyor. Bu nedenle çocuk hastalara genel anestezi ve sedasyon uyguluyoruz. Bu sayede hastalarımız herhangi bir stres yaşamadan bütün işlemlerini tek seferde gerçekleştirmiş oluyoruz” dedi.

    Genel anestezi ve sedasyon işlemlerini nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Akgönül, “Hastanemizde hem genel anestezi hem de sedasyon uygulanmakta. Sedasyonun genel anesteziden farkı; hava yolunun açık olması. Hava yolu açık olduğu için sedasyon altında sadece çekim ve birtakım yer tutucu ölçüsü alma gibi basit işlemleri yapabiliyoruz. Ama genel anestezi altında uzun işlemler, döner aletler, su ile çalışan aletlerimizi kullanabileceğimiz işlemleri gerçekleştiriyoruz. Hastamız 1 gün önceden anestezi doktoru tarafından muayene ediliyor.

    Genel anestezi almasında herhangi bir sakınca olup olmadığı değerlendiriliyor, gerekli tetkikler isteniyor ve yatışı yapılıyor Hasta anestezi alacağı için 6 ila 8 saatlik gıda ağızdan gıda alımının engellenmesi sonrasında ameliyathaneye alıp işlemlerine başlıyoruz. Ortalama 2-3 saat hastanın diş işlemlerine göre tedavi sürüyor.

    Sorasında hastalarımızı hastanemizde misafir ediyoruz, yavaş yavaş kendilerine geliyorlar. Hastada anestezinin etkisi tam geçtikten sonra eve uğurluyoruz. Ertesi günde okula veya kreşe gidebilirler, gayet rahat bir şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar” şeklinde konuştu.

  • Karga 5 yıldır yanından ayrılmıyor

    Karga 5 yıldır yanından ayrılmıyor

    Sultangazi’de bir esnaf, 5 yıl önce müşterisinin getirdiği yaralı kargayı tedavi ederek doğaya saldı. Karga ise kendisini tedavi eden esnafı bırakmayarak arkasından geldi. Esnaf ile “Abdi” ismini verdiği karganın yıllar süren dostluğu ise görenleri şaşırtıyor. Sultangazi Habibler Mahallesi’nde 33 yıldır esnaflık yapan Metin Ayaz, müşterilerin kendisine getirdikleri çok sayıda farklı türde yaralı kuşu tedavi edip bir süre misafir ettikten doğaya saldı.

    5 yıl önce bir müşterisi Ayaz’a yaralı kargayı getirerek tedavi etmesini istedi. Ayaz ile “Abdi” ismini verdiği kargayı tedavi ederek doğaya bırakmaya çalıştı. Karga, kendisini tedavi eden esnafın peşinden tekrar dükkana geldi. Müşteri geldiğinde dükkandaki çanı çalarak haber veren karga görenleri şaşkına çeviriyor. “Abdi” kendisine ikram edilen fıstıkları ise afiyetle yiyor.

    33 yıldır aynı yerde esnaf olduğunu belirten Metin Ayaz “Çok çeşitli kuşlar elime geldi. Yuvadan düşen kuşları arkadaşlar bana getiriyorlar. Ben de burada bakıyorum. Biraz büyüdükten sonra doğaya salıyorum. Serçe, Kumru, Baykuş buna benzer birçok çeşit kuş baktım. Bunların yanında Kanarya, Saka ama serbest olarak kapalı değil. Aynı bu şekil.

    Bütün kuşlar büyüyünce saldım hepsi doğaya gitti. Fakat Abdi 5 yıldır doğaya attığım halde, saldığım halde beni terk etmedi. Sürekli yanımda. Ben salıyorum atıyorum doğaya gönderiyorum tekrar peşimden geliyor. Atıyorum tekrar geliyor. Baktım olacak gibi değil 5 yıldır burada beraberiz müşterilerle beraber böyle fıstık veriyorum. İşte dediklerimin çoğunu yapıyor.

    Çanı çal diyorum çalıyor. Acıktığı zaman sesleniyor müşteri geldiği zaman çana vurup haber veriyor, bağırıyor. Her gelen müşteriden mutlaka bir şeyler istiyor, bir şeyler vermesini istiyor. Bir şeyler verdikleri zaman müşteriler bunu gelen müşteriler çocuklar dahil hepsi besliyor tek tek. Böyle alıştı ve gitmiyor yani.

    Burada maskot olarak böyle duruyor 5 yıldır devam. Aile gibi olduk yani o benden ayrılamıyor. Ben ondan ayrılamıyorum böyle devam ediyoruz. Birçok insanlar tabi bunu görmeye de geliyor yani alıştıkları bildikleri için. Gelip seviyorlar işte besliyorlar öyle gidiyorlar” dedi.

  • Yavru ayı tedavi altında

    Yavru ayı tedavi altında

    Domaniç ilçesinde ormanda yaralı halde bulunan yavru ayı, Kütahya Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü tarafından tedavi altına alındı. Domaniç ilçesindeki ormanlık alanda Önleyici Kolluk Devriyesi ekipleri tarafından bulunan 3 aylık yavru ayı, Doğa Koruma Milli Parklar ekiplerince Kütahya Belediyesi Sokak Hayvanları Bakımevine getirildi.

    Veteriner Hekimler tarafından muayenesi yapılan yavru ayıya röntgen çekilerek ilk müdahalesi yapıldı ve müşahede altına alındı. Tedavisine başlanılan yavru ayı, rehabilitasyonun sağlanması amacıyla Afyon Kocatepe Üniversitesi Yaban Hayatını Kurtarma Rehabilitasyon Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne gönderilecek.

  • İdrar kaçırmaya ilaçsız tedavi

    İdrar kaçırmaya ilaçsız tedavi

    Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Faik İlik, idrar kaçırmanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, sosyal ilişkilerde zorluklara neden olan bir durum olduğunu belirterek, son yıllarda yapılan çalışmalarda Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu ameliyatsız ve ilaçsız bir yöntem olarak idrar tutamamayı yönetme konusunda etkili olan görece yeni bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.

    Doç. Dr. Faik İlik, idrar kaçırmanın Multiple Skleroz (MS), İnme, Alzheimer ve Parkinson Hastalığı gibi nörolojik hastalıklarda sık görülen bir problem olduğunu hastaların yaşam kalitesini de olumsuz etkilediğini söyledi. Doç. Dr. Faik İlik, “Beyinde damar tıkanıklığı ya da beyin kanaması geçirmiş hastalarda mesane kontrolünün kaybı ve buna bağlı idrar kaçırma başlarda sıklıkla gözlenebildiği gibi bu hastaların bir kısmında ilerleyen zamanda da devam edebilir. Bir diğer nörolojik hastalık olan Parkinson Hastalığında da bu semptom görülebilir.

    MS hastalarında da mesane kasında aşırı aktivite ve bunun sonucunda idrar kaçırma şikayeti gözlenebilir. Mesane etrafındaki kaslar yanlış zamanda kasılır ve idrar yapmak için ani bir dürtüye neden olur. Alzheimer hastalığı olan kişilerde de idrar kaçırmanın en yaygın nedeni aşırı aktif mesanedir. Bunun nedeni ise bu hastalarda beyinde gözlenen dejeneratif değişikliklerdir” diye konuştu.

    “İdrar tutamamayı yönetebiliriz”
    Doç. Dr. Faik İlik, son yıllarda yapılan çalışmalarda Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu ameliyatsız ve ilaçsız bir yöntem olarak idrar tutamamayı yönetme konusunda etkili olan görece yeni bir tedavi yöntemi olduğunu ifade etti. Doç. Dr. İlik, “Bu tedavide düşük dozda elektrik uyarısı veren bir cihaz ile sinir lifleri uyarılarak uygulanır. İdrar yapma ile ilgili sinirler uyarılarak idrar torbası kontrolünde iyileştirilme sağlanır. Böylece idrar kaçırma sıklığını azaltmaya yardımcı olur” şeklinde konuştu.

    Tedavinin en önemli özelliğinin güvenli olması ve girişimsel olmaması olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İlik, “İdrar kaçırma şikayetinin kontrolü için posterior tibial sinirin nöromodülasyonuna dayalı müdahalelerin etkinliğini gösteren çalışmalar Alzheimer ve Parkinson Hastalığı olan, İnme ve MS hastalarında idrar kaçırma için etkili bir tedavi olabileceğini göstermiştir.

    Tedavinin nörolojik hastalığı olan hastalar için kas gücünü artırma, kas spazmlarını azaltma ve ağrıyı hafifletme gibi etkiler de çalışmalarda gözlenmiştir. Sonuç olarak, nörolojik hastalığı olanlarda idrar kaçırma için ameliyatsız, her gün ilaç almayı gerektirmeyen, güvenli ve etkili yeni tedavi yöntemleri vardır. Nöroloji ve Üroloji kliniklerinin beraber çalışması ile uygun tedavi yöntemleri belirlenerek sizin ya da sevdiğinizin bu şikayeti kontrol altına alınabilir” ifadelerini kullandı.

  • Çorum’da kene can aldı

    Çorum’da kene can aldı

    Merkeze bağlı Gemet köyünde yaşayan Habeş Kaya’nın vücuduna tarlada çalıştığı sırada kene yapıştı. Bir süre sonra rahatsızlanan Kaya, Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı.

    Yoğun bakım servisinde 4 gündür yaşam mücadelesi veren Kaya, doktorların bütün müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
    Kaya’nın cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Ulu Mezarlıkta toprağa verildi.

  • Ufuk Özkan’dan son durum

    Ufuk Özkan’dan son durum

    DURUMU İYİYE GİDİYOR

    Birsen Altuntaş’ın haberine göre 2. derecede siroz rahatsızlığı nedeniyle karaciğer nakli sırasına girdiği ortaya çıkan Ufuk Özkan’ın, durumunun iyiye gittiği, her şey yolunda giderse organ nakline gerek kalmayacağı, ilaç tedavisine devam edeceği öğrenildi.

    ORGAN NAKLİ İÇİN SIRA BEKLİYORDU

    Organ nakli için sıra beklediği ortaya çıkan ve son haliyle sevenlerini kahreden Ufuk Özkan için ağlık Bakanı Fahrettin Koca devreye girmişti.

    YERİNE MURAT KOCACIK ROL ALACAK

    Öte yandan Ersoy Güler’in Ordu’da çekilen “Sağ Salim Ölü Ya Da Diri” filminin setine çıkmaya hazırlanırken aniden fenalaşan oyuncu sağlık sorunları nedeniyle hem bu filmde, hem de daha sonra başrol oynayacağı “Bahtsız Bahtiyar” filmlerinde çalışamayacak. “Sağ Salim Ölü Ya Da Diri” filminde Ufuk Özkan’ın yerine Murat Kocacık rol alacak.

     

  • “Vatandaşlarımızdan 4’ünün tedavisi devam ediyor”

    “Vatandaşlarımızdan 4’ünün tedavisi devam ediyor”

    Çanakkale merkeze bağlı Kızılkeçili köyü İğdeli Mahallesi’nde 16 Temmuz Pazar günü saat 16.30 sıralarında çıkan orman yangını ekiplerin havadan ve karadan yoğun müdahalesiyle 3 gün sonra kontrol altına alındı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, orman yangılarıyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Çanakkale’de meydana gelen orman yangınlarına karşı 112 ve UMKE ekiplerimize bağlı 16 araç ve 70 personelle yerleşim yerleri ve mezralardan gerekli tahliyeler gerçekleştirildi.

    Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi ile Üniversite Hastanesine tahliyeleri sağlanan 61 vatandaşımızdan dördünün tedavisi devam ediyor. Çanakkale halkına geçmiş olsun” ifadelerine yer verdi.

  • Leke tedavisinde güneşten korunun

    Leke tedavisinde güneşten korunun

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Nihan Yüksel Çanakçı, yaz aylarında güneşten korunmanın cilt sağlığı için büyük önem taşıdığını vurgulamıştır. Güneş ışınlarının leke, yaşlılık, yanık ve alerjik reaksiyonların yanı sıra cilt kanserine neden olabileceği konusunda uyarıda bulunmuştur.

    Cilt lekelerinin tedavisinde güneşten korunmanın birinci ve en önemli basamağı olduğuna dikkat çeken Dr. Çanakçı, lekelerin güneş, travma, genetik ve hormonal faktörler gibi nedenlerle oluşan kalıcı veya geçici renk değişiklikleri olduğunu belirtmiştir. Lekelerin kliniğine ve oluşum mekanizmasına göre sınıflandırılarak tedavi edildiğini açıklamıştır.

    Çillerin, özellikle açık ten, saç ve göz rengine sahip bireylerde çocukluktan itibaren yaz aylarında artabileceğini ifade eden Dr. Çanakçı, güneş ışınlarına fazla maruz kalan bölgelerde oluşan kahverengi lekelere “güneş lekesi (solar lentigo)” denildiğini belirtmiştir. Ayrıca, 50’li ve 60’lı yaşlarda deride lipofuskin birikimi sonucu gelişen lekelere “yaşlılık lekesi (lentigo)” adı verildiğini açıklamıştır.

    Dr. Çanakçı, leke tedavisinin zor ve özellikli olduğunu belirtmiş ve her lekenin ve cildin farklı olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle leke tedavisinin mutlaka bir dermatolog tarafından planlanıp uygulanması gerektiğini vurgulamıştır. Leke tedavisinin birinci adımının güneşten korunma olduğunu, güneş koruyucu krem kullanmanın yanı sıra şapka, güneş gözlüğü ve uygun kıyafetlerin tercih edilmesinin önemli olduğunu belirtmiştir.

    Güneşin çevre kirliliğinin artması ve ozon tabakasındaki hasarlar nedeniyle Ultraviyole (UV) ışınlarının daha yoğun şekilde dünyamıza ulaştığını ifade eden Dr. Çanakçı, bu durumun güneşin cildi olumsuz etkilediğini ve cilt kanseri gibi birçok cilt sorununa yol açabileceğini söylemiştir. Uzun süre güneşe maruz kalmak, güneşlenmek ve solaryum gibi yoğun UV maruziyetin hücresel hasara ve cilt kanserine neden olabileceğini belirtmiştir.

    Sonuç olarak, güneşten korunmanın cilt sağlığı için önemli olduğu ve leke tedavisinin bir dermatolog tarafından planlanarak uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, güneşin cilt üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmanın cilt kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarının önlenmesinde büyük önem taşıdığı vurgulanmıştır.

  • Kabuğu kırılan kaplumbağanın tedavisi yapıldı

    Kabuğu kırılan kaplumbağanın tedavisi yapıldı

    Alınan bilgiye göre, Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova İl Şube Müdürlüğü’ne yapılan ihbar üzerine Çınarcık Şefliği’ne yaralı kaplumbağa getirildi. Daha sonra Yalova Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne götürülen yaralı hayvan burada Doğa Koruma Milli Parklar Yalova Şube Müdürlüğü Veteriner Hekimi Zehra Özel tarafından ameliyat edildi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Özel, “Yaralı halde bulunmuş, kabuğu kırılmış kaplumbağanın tedavisine acilen başlanmıştır. Bu tedavi sürecinde Yalova Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü de bizlere destek olmuştur. Yalova Belediyesi’nin malzeme ve ekipman desteğiyle yaralı kaplumbağamızın tedavi ve bakımı yapılmış, tedavi ve bakım süreci tamamlandıktan sonra da kaplumbağamız doğal yaşam alanına salınacaktır” dedi.

    432 yaban hayvanı tedavi edildi

    Hersek Lagünü’nde de Kanatlı Hayvan Kurtarma Merkezi’nin bulunduğunu ve burada da çeşitli yaban hayvanlarının tedavilerini yaptıklarını anlatan Özel, “Çeşitliliğin devam etmesi, doğada herhangi bir şekilde zarar gören hayvanların iyileştirilmesi amacıyla kliniğimizde çalışmalarımız devam etmektedir. Ayrıca Yalova Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü ile de ortak çalışmalar yapmaktayız. Bugüne kadar doğada çeşitli nedenlerle zarar gören 432 yaban hayvanı tedavisi yapılarak doğaya salınmıştır. Desteklerinden dolayı Tarım ve Orman Bakanlığımız, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz, Bursa 2. Bölge Müdürlüğümüz ile Yalova Belediye Başkanı’mıza teşekkür ederiz” diye konuştu.
    Vatandaşlara da çağrıda bulunan Zehra Özel, “Yaralı yaban hayvanı buldukları zaman 112’ye ya da Merkez Şefliğimize ve Çınarcık Şefliğimize ihbarda bulunmaları durumunda hemen biz hayvanı alıyoruz. İmkanlarımız dahilinde tedavilerini yaparak tekrar doğaya salıyoruz. Bu konuda bize yardımcı olan duyarlı vatandaşlarımıza da teşekkür ederiz” ifadesini kullandı.

  • Mesane kanserinde yeni tedavi

    Mesane kanserinde yeni tedavi

    Türkiye’de görülen kanser hastalıkları arasında ilk 10 sırada yer alan mesane kanseri için Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde (RTEÜ) yeni bir tedavi yöntemi geliştiriliyor.
    RTEÜ Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Hatice Sevim Nalkıran yürütücülüğünde “Mesane Kanserinde Potansiyel Bir İmmunoterapötik Yaklaşım Olarak Antiviral Doğal Bağışıklık Yolağının İncelenmesi” adlı proje başlatıldı. Projenin başarılı geçmesi durumunda Türkiye’de ilk 10 sırada yer alan mesane kanserinde yeni bir tedavi yöntemi kullanılmaya başlanacak.

    “Laboratuvar şartlarında çalışmalarımız bitmek üzere”
    Proje hakkında bilgi veren Öğretim Üyesi Hatice Sevim Nalkıran, “Projemiz 2 yıldır sürüyor ve TÜBİTAK destekli devam ediyor. Laboratuvar şartlarında çalışmalarımız bitmek üzere. Hala bir kısım çalışmalarımız laboratuvarda devam edecek.

    Fakat buna ek olarak deney hayvanı çalışmasına geçiyoruz. Bir tümör modeli oluşturduk. Bunun üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmada amacımız bir antiviral doğal bağışıklık yolağının alternatif bir immünoterapi seçeneği olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceğinin araştırılması. Çalışma süresince yaptığımız deneylerde özellikle antiviral yolağında görevli olan bir proteinde görevli olan bir genin genetik modülasyonla genin oluşturduğu proteinin azaltılması ve arttırılması süreçlerini gerçekleştirdik.

    Kanser hücrelerinde nasıl bir etki oluşturacağını inceliyoruz. Hücrelerin ölümünü arttırıp arttırmayacağı asıl sorumuz oluyor. Buna ek olarak antiviral sinyal yolağını aktive etmek için sentetik bir viral RNA kullanıyoruz. Öncelikle hücrelere vereceğiz. Sonrasında da oluşturduğumuz tümör modelini enjekte ederek bağışıklık sistemini nasıl aktive ediyoruz ya da kanser hücreleri buna nasıl tepki verdiğinin incelemesini yapacağız” diye konuştu.

    “Türkiye’de yaygın görünürken erkeklerde daha sık görülüyor”
    Nalkıran, ilerleyen yıllarda projelerinin bir tedavi seçeneği olabileceğini belirterek, “Kanser türü Türkiye’de yaygın görünürken, erkeklerde daha sık görülüyor. Türkiye’de ilk 10 kanser arasında ve 9’uncu sırada olduğunu belirten kaynaklar var. İmmünoterapi çalışmaları çok farklı alanlarda devam ediyor. Özellikle kontrol noktası olan halihazırda bir sürü çalışma ve çalışma protokolleri var. Buna ek olarak biz alternatif bir immünoterapi yolağını incelemek istedik. Belki gelecekte bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilir” ifadelerini kullandı.