Etiket: tepki

  • Doktorların İsrail’e karşı “sessiz yürüyüşü”

    Doktorların İsrail’e karşı “sessiz yürüyüşü”

    Siirt’te Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde aralarında hekimlerin de olduğu sağlık çalışanı ve STK’lar Kızılay Meydanı’na kadar yürüdü.
    Dr. Özgür Aydın, grup adına yaptığı açıklamada, hekimler ve sağlık çalışanları olarak İsrail’e tepkilerini göstermek için 15 haftadır sessiz yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyledi.
    30 hastane ve 53 sağlık merkezi hizmet dışı bırakıldığını belirten Aydın, “Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne sığınan sivilleri kuşatma altına alan işgal birlikleri hastaneyi zorla tahliye ediyor. Yine de meslektaşlarımız, sağlık çalışanları elektriksiz, susuz, oksijensiz, ilaçsız şartlarda tedavi vermek için destansı biçimde mücadele ediyor. Bütün bu saldırılar yetmiyormuş gibi Gazze’ye insani yardımın girilmesine izin verilmiyor. Filistin’in her gün binlerce tır yardıma ihtiyacı varken günde 3-5 tırın girmesine izin veriliyor. Mısır, Gazze sınırına beton barikatlar kurup jiletli teller ile sınırı güçlendiriyor” dedi.
    Yürüyüş, basın açıklamasının ardından sona erdi.

  • 1969 Bilecik Spor Kulübü’nden hakeme tepki

    1969 Bilecik Spor Kulübü’nden hakeme tepki

    Bölgesel Amatör Lig (BAL) 4. Grup 16’ncı haftasında dün 1969 Bilecik Spor Kulübü ile İzmir temsilcisi Tire 2021 karşı karşıya geldi. Maçın 90+6. dakikasında deplasman ekibi Tire 2021 bulduğu penaltı atışını takımın 11 numaralı oyuncusu Fatih Özçelik topu filelere göndererek, durumu 1-0’a getirdi. Gol sonrası Tire 2021 futbolcular tribünlere el işareti yapmasının ardından ortalık bir anda karıştı. Maç sonunda 1969 Bilecik Spor Kulübü teknik heyeti, maçın orta hakemi Ceyhun Elmas’a yoğun itiraz etti.

    1969 Bilecik Spor Kulübü resmi sosyal medya hesabından bugün yapılan açıklamada, “Bizler hak ettiğimizden fazlasının başkasının haklı olabildiğini bilecek kadar onurlu duruş gösteren bir camiayız. Günümüz ekonomik şartlarında maddi manevi çaba göstererek futbola katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu çabamızın acemice, anlamsızca ve iyi niyetle bağdaştıramadığımız kararlar ile yerle bir edilmesini kabul etmekte zorlanıyoruz. Sezonun ilk yarısından itibaren, İzmir grubunda olduğumuz halde maçlarımıza İzmir bölgesi hakem göndererek İzmir takımlarına bir ayrıcalık algısı oluşturularak ligin 17’inci haftası bugün oynadığımız Tire 2021 Futbol Kulübü ile oynadığımız maçta, Kırklareli bölgesi hakemi Ceyhun Elmas, verdiği-veremediği, çaldığı-çalamadığı düdüklerle maçın sonucuna direkt tesir etmiştir. Bir pozisyonda 3 metre uzağındaki penaltı pozisyonunda maç 0-0 devam ederken penaltıyı verememiştir” denildi.

    Açıklamanın devamında şu açıklamalara yer verildi:
    “Tire 2021 Futbol Kulübü 11 numaralı oyuncusu Fatih Özçelik, maçın başından itibaren oyunculara, yedek kulübümüze ve tribünlere konuşarak küfür etmiştir. Defalarca 4. hakeme söylememize rağmen bu oyuncu sadece 90+6’da attığı penaltı golünden sonra tribünlere karşı yaptığı hareketten dolayı sarı kart görmüştür. Maç sonunda ise tekrar tribünlerle münakaşaya girerek maçın hakemine söylememize rağmen görmezden gelmiştir. Ek 2’de paylaştığımız görüntüde ise maçın hakemi Ceyhun Elmas, Tire 2021 Futbol Kulübü 11 numaralı oyuncusu Fatih Özçelik, 2015-2016 sezonu 3. Lig Kastamonuspor’da 1 sezon beraber futbol oynamışlardır. Bu oyuncuyu bugün 90 dakika sahada tutan hakemi, veremediği penaltıyı sizlerin takdirine sunuyoruz” denildi.

  • Bülent Uygun’dan Sumudica’ya tepki!

    Bülent Uygun’dan Sumudica’ya tepki!

    Trendyol Süper Lig’in 21. haftasında Gaziantep FK’yı konuk eden ve sahadan 2-2 beraberlikle ayrılarak bu sezonki 8. beraberliğini alan Sivasspor’da Teknik Direktör Bülent Uygun, karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı.

    Karşılaşmayı değerlendirerek sözlerine başlayan Uygun, “3 gün de bir maç oynuyoruz. Hava şartlarının en zor olduğu mevsimdeyiz. Futbolcular zorlu bir mücadele sergiliyorlar. Tüm futbolcuları kutluyorum. 2-0 gibi bir skoru yakalamıştık. Daha sonra rakibimiz direncini artırarak beraberliği yakaladı. Gaziantep de sadece futbolcuları kutluyorum. Puanları paylaştık. Şimdi önümüzde Antalya maçı var” diye konuştu.

    “Biraz daha sabır”
    Bir basın mensubunun, “Transfer çalışmaları ne durumda?” sorusuna Uygun, “Transfer yapmak istiyoruz. Devre arasında transfer kolay olmuyor. Bizde transfer yapmak için transfer yapmayı tercih etmiyoruz. Yönetimimiz gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. İhtiyacımız olduğu mevkileri bulmaya çalışıyoruz. Görüştüklerimizle belli bir noktaya geldik. Yarın tekrar bir görüşmemiz var. Bugün akşam beni Amerika’dan arayacaklar bir görüşme yapacağım. Biraz daha sabır. Ben buradan Yiğidolar’a çağrıda bulunmak istiyorum. Şehrimizin en önemi değeri Sivasspor’u sahiplenmek lazım. Avrupa’daki ve dünyanın her yerindeki gurbetçilere çağrım. Kombine alıp Sivas’taki öğrencilere hediye edin” yanıtını verdi.

    “Benim futbolcuma parmağınla vurarak konuşamazsın”
    Bülent Uygun, maç sonu yaşanan arbedeye ilişkin ise, “Aslında söylenecek çok söz var ama o nasıl bir hata yaptığının farkındadır. Benim çok muhatabım değil. Gidip benim bir futbolcuma parmağınla vurarak konuşamazsın. Kendi oyuncuna da konuşamazsın vurarak. Başkasının futbolcuna bunu yapmak futbol adabına aykırıdır. Onunla alakalı kendi camiası karar verecektir” diye konuştu.

  • Şehit ve gazi ailelerinden CHP’ye tepki

    Şehit ve gazi ailelerinden CHP’ye tepki

    15 Temmuz Demokrasi Şehitleri, Gazileri ve Terör Mağdurları Derneği Genel Başkan Abbas Gündüz ile Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Kandemir, 12 şehidin verildiği saldırıda CHP’nin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile yürüdüğünü ileri sürerek tepki gösterdi.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kürsüde Selahattin Demirtaş’a ve Osman Kavala’ya selam gönderdiğini hatırlatan başkanlar, “Şehitlerimiz var, bir taraf milletin iradesinin tecelli yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teröre ortak karşı dururken, tüm partiler ortak metne imza atarken CHP ve DEM parti atmadı. CHP, kendi metnine imza attı. Ne yazıyor bildirilerin de, ‘terör’ diyor ‘terörist’ diyor ama ‘Kahrolsun PKK’ diyemiyor, diyemezler, iplerini tutanlar müsaade etmez. Bu bir parti meselesi değil milli bir meselesidir” dedi.

  • Bodrum’da anket tepkisi

    Bodrum’da anket tepkisi

    Bodrum’da birkaç gündür yapılan telefon anketinde vatandaşlara Bodrum ve Muğla’da Belediye Başkanı olarak kimi görmek istendiği soruluyor. Ankette Bodrum’daki 23 aday adayından sadece mevcut başkan Ahmet Aras ile Mustafa Saruhan ve Ali Öztürk’ün ismi yer verilmesi tepkiye neden oldu.

    Konuyla ilgili CHP İlçe Binası önünde basın açıklaması yapan CHP’nin Bodrum Belediye başkan aday adayı Özay Kartal, kim tarafından yapıldığı bilinmeyen bu anket çalışmasına tepki gösterdi. Basın açıklamasını Bodrum halkı üzerinde oynanan önemli bir manipülasyonu ve Bodrum’da siyaseti dizayn etmenin çok çirkin bir oyununu açıklamak için yaptığını dile getiren Kartal, “Salı gününden itibaren karanlığın elleri Bodrum’un demokrasi şölenine uzandı. Bodrum’da yüz binlerce insanın telefonu arandı ve 21 tane birbirinden değerli insanın üstü çizilerek sadece 3 kişinin ismi soruldu. Karanlık güçlerin eli, sermayenin eli, Bodrum’u yağmalamak isteyenlerin eli, Bodrum’un rantını Bodrum halkına değil kendi ceplerine koymak isteyenlerin eli Bodrum’un üzerine uzandı. Yüzbinlerce insan Bodrum’un sadece 3 adayı olduğuna inandırılmaya çalışıldı. CHP kasetlerle, anket manipülasyonlarıyla, şekil verilecek, idare edilecek ve yönlendirilecek bir parti değildir. Biz, buradayız. Adaylar kendi hakkını koruyacak güçtedir.” dedi.

    Anketin CHP Genel Merkezi tarafından yapılmadığını savunan Kartal, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu manipülasyon anketin ortaya çıkmasından sonra Muğla İl Örgütümüzün sekreteri bu anketin CHP tarafından yapılmadığını belirtmiştir. Aynı şekilde ilçe başkanımız da CHP Genel Merkezimizle Yerel Yönetimlerden Sorumlu Gökhan Zeybek ile görüşerek bu anketin Genel Merkezimizle hiçbir ilgisinin olmadığını öğrenmiştir. Dolayısıyla ortaya şöyle bir soru çıkıyor. Bodrum’u kim dizayn etmeye çalışıyor? Bodrum’da kim kendi istediği adayı getirmek istiyor? Biz bu oyunu reddediyoruz. Bertaraf edeceğiz, onlara Bodrum’u bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.
    Kartal ayrıca, ankette adı anılan aday adayı arkadaşlarının ileri sürdüğü manipülasyonla hiçbir ilgisinin olmadığına inanmak istediğini de dile getirdi.

  • Motokuryenin meslektaşlarından konvoylu tepki

    Motokuryenin meslektaşlarından konvoylu tepki

    Karabük’te üniversite öğrencisi olan ve motokuryelik yapan Tevfik Arayıcı, Safranbolu ilçesi Mimar Sinan Caddesi’nde 260 promil alkollü olan Serkan Furkan Y. idaresindeki hafif ticari aracın çarpması sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

    Motokuryeler, meslektaşlarını anmak için bir araya geldi. Grup adına açıklama yapan Furkan Kayacık, “Burada toplanma sebebimiz her geçtiğimiz gün 81 il olmak üzere nice Tevfik gibi kardeşlerimizi verdiğimiz hizmet uğruna hak etmedikleri şekillerde son yolculuklarına uğurlamamızdır. Bizler pandemi zamanında kahraman olarak söz edilip anılırken şu an maalesef haberlerde konu olarak bile geçmiyoruz. Bu yüzden birazdan belirteceğimiz Tevfik kardeşimiz gibi nice kayıplarımızın ve sonrasında yakınlarının duyulmayan sessiz çığlıklarına bir ses olup, aynı zamanda da nice meslektaşlarımızın aramızdan ayrılmaması için devletimizden bir an önce yasa talep edip bizleri duymalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.

    Açıklamanın ardından motosikletliler konvoy yaparak ve kornalar çaldı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’ye Gazze tepkisi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’ye Gazze tepkisi

    AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı, tarafından Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle ‘İnsanlığın Yüzü’ Programı düzenlendi. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda davetli katıldı.

    Burada konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene önce büyük umutlarla kabul edildi. Aradan üççeyrek asır geçmesine rağmen bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma vasfını hala koruyor. Daha adil daha özgür, daha insan odaklı bir dünya ideali ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor. Beyanname bu yönüyle küresel barışın ve istikrarın tesisine de rehberlik ediyor. Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görüyoruz. Beyannamenin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda küresel ölçekte bir hassasiyetin oluşmasına ciddi katkılar sağladığına inanıyoruz. Buna rağmen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alınırken karşıladığımız da bir gerçektir. Batı toplumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer alıyor. Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır. Terörist ve terör kavramları İslam’a saldırmanın, Müslümanları tahkir etmenin, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü. Bundan 4,5 sene önce Yeni Zelanda’da cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermiştir. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldırılar bununla sınırlı kalmadı. Kanada’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Avrupa’dan Asya ülkelerine kadar dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. Çok daha enteresan, ‘nefes alamıyorum’ diyerek can veren George Floyd’un dramını asla unutamayız. Benzer olaylarla daha sonra da karşılaştık” diye konuştu.

    Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izlediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Aylan bebeğin ölümü Batıyı insafa getirmedi. Aylan bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında görüldüğü gibi ebediyete yürüdü. Son olarak Filistin kefiyesi ile gezen üç genç Amerika Birleşik Devletleri’nde Sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batılı ülkeler Frey çörç saldırısından hiçbir ders çıkarmadı. Hatta fikir özgürlüğü bahanesiyle İslam ve Müslüman karşıtı eylemleri meşrulaştırdılar, tasvip ve teşvik ettiler. Ne güvenlik boyutu ile ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadılar. Bakınız istatistikler buz dağının sadece görünen kısmı olsa da bu acı gerçeği teyit ediyor. Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Avrupa’da bulunan temsilciliklerinin önünde Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın saldırı gerçekleştirildi. Mukaddes kitabımıza yönelik bu alçak eylemlerin hemen hepsi hükümetlerin izin vermesiyle polis koruması altında düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim olmak üzere kutsal kitaplara yönelik saldırılar sebebiyle bir cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait ibadethaneleri, iş yerlerini, sivil toplum örgütlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarının sayısı günden güne artıyor. Batı’da mukim Müslümanların ibadet, çalışma ve okuma ve inancına göre yaşama hakkı giderek kısıtlanıyor. Meselenin trajikomik yanı tüm bunların demokrasi ve insan haklarının beşiği olarak pazarlanan ülkelerde yaşanmasıdır. Sözle eylem arasındaki farkın bu kadar açıldığı bir dönem olmamıştır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ilkesizliğin ve ikiyüzlülüğün adeta kitabını yazmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

    İslam düşmanlığına göz yumarak Batının çarpık zihin dünyasını ortaya koyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Anlaşılan bu ülkeler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hakların sadece makbul insanlar için geçerli olduğunu düşünüyor. Yine bunların nazarında Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan tam olarak yararlanma hatta hiçbir şekilde yararlanma imkanı bulunmuyor. Bunu açık açık söylemeseler de kültürel ırkçılığa, yabancı karşıtlığına ve İslam düşmanlığına göz yumarak Batının çarpık zihin dünyasını ortaya koyuyorlar. Geçtiğimiz günlerde ifade ettiğim gibi Batının tüm medeniyetini üzerine bina ettiği beş değerin dördü onlarla ilgisi olmayan çalıntı unsurlardır. Nitekim inancı Kudüs nasıra, felsefesi Ege ve Batı Anadolu, Hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu dünyası kökenli olan Batının sadece barbarlık vasfı gerçek anlamda kendisine aittir. Son dönemde Batının barbarlık vasfının örneklerini doğrudan yaptığı ve dolaylı olarak destek verdiği hadiseler vesilesiyle giderek daha sık görmeye başladık. İnsanlığa karşı işlenen suçların eninde sonunda mahşeri vicdanda yargılanmak, faillerinin de tarih önünde hesap vermek gibi bir özelliği vardır. Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini ve arşa yükselen masum çığlıklarını bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işaretleri olarak görüyoruz. Bugün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin göz göre göre çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır” dedi.

    Gazze halkının 7 Ekim’den beri hayatı başta olmak üzere her türlü hakkı, işgalci İsrail güçleri tarafından pervasızca yok edilmekte olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucunda 18 bini aşkın Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Ramallah’ta yerleşimci denen teröristlerin ve İsrail güvenlik güçlerinin saldırılarında 300’e yakın Filistinli şehadete yürüdü. İsrail’in alçakça katlettiği her 3 Filistinliden 2’si kadın veya çocuktur. Anne ve babalarının beyaz kefenlerine sarılarak gözyaşı döktüğü masum sabiler İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Batılı ülkelerin sınırsız desteğini alan İsrail yönetimi Gazze’de tüm insanlığın yüzünü kızartacak canilikte zulümlere ve katliamlara imza atıyor. Savaşta bile dokunulmaması gereken ibadethanelerden okullara, hastanelerden mülteci kamplarına, evlerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri İsrail tarafından alçakça bombalanıyor. Gazze’deki binaların 3’te 2’si ya tamamen yıkılmış, ya ağır hasar almış ya da kullanılamaz hale gelmiştir. İsrail, Gazze halkının suyunu, gıdasını, elektriğini ve iletişimini keserek milyonlarca insanı açlığa ve ölüme mahkum etmiştir. Bugün Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil aynı zamanda insanlığa dair tüm değerler de katledilmektedir. Maalesef bu vahşet karşısında uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. Biz ne dedik, dünya beşten büyüktür. İşte dün ne oldu? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler fakat sadece Amerika’nın ret oyuyla maalesef malum ateşkes reddedildi. Tek başına, böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz, aslında adil bir dünya mümkün. Ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla bütün silah mühimmatı ile yer alıyor. Ey Amerika bunun hesabını nasıl vereceksin? Yani insanlık Amerika’ya insanlık için gerçekten Amerika bir Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek bundan sonra. Başta biz diyemeyiz. Çünkü İsrail’in yanında yer alan Aylan bebeklerin karşısında yer alanlara diyoruz ki biz de sizin karşınızdayız” açıklamasında bulundu.

    Ülkemizdeki Gezi Olaylarında ve Ukrayna’nın işgalinde olay yerlerine kamp kurup saatlerce canlı yapan BBC’den CNN’ine anlı şanlı basın organlarının en büyük icraatları failleri gizleyip zulmü gözlerden kaçırmaktan ibaret olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ İşte biliyorsunuz bizim TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın bir şehidimiz ve kamerayı paramparça ettiler. Hadi ne oldu? Siz basın özgürlüğünden yanaydınız nasıl oldu? Bunların her şeyi yalan. 70’i aşkın basın mensubu Gazze’de ne yazık ki ebediyete yürüdü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ise zaten bir umudumuz, beklentimiz kalmadı. Görevi küresel barışı ve istikrarı korumak olan Güvenlik Konseyi 7 Ekim’den bu yana İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. Ne çatışmalar bir an önce dursun diyen 121 ülkenin iradesi ne Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin çabaları ne de geçici üyelerin gayretleri Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerini harekete geçirmeye yetmedi. Dün gece yapılan oylamayı Amerika’nın vetosu nedeniyle yine ateşkes kararı çıkmadı. Aralarında daimi üyelerin de olduğu 13 ülkenin tasarıya evet oyu vermesine rağmen maalesef sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi reformu edilmesi olmazsa olmaz şarttır şart. Bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil. Bunu sadece burada konuşmuyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da aynen bu ifadeleri kullanan bir lider olarak söylüyorum” dedi.
    Gazze’deki zulümlerle birlikte Birleşmiş Milletler’in bu aciz ve işlevsiz yapısının da tüm dünyada sorgulanacağına inandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Bakın çok açık söylüyorum Gazze’den sonra hiçbir şey eski tas eski hamam devam edemez. İşgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan zulmün hoyratlığın, barbarlığın hesabı insanlık vicdanı ile birlikte hukuk önünde de mutlaka sorulmalıdır. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Allah’ın izniyle eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte tüm insanlık adına yapacağız. Bir daha benzer dramlar yaşanmasın diye, anne babalar çocuklarının parçalarını toplamasın diye, zulüm zalimin yanına kar kalmasın diye, dünyanın dört bir yanındaki masumlar geleceklerine güvenle bakabilsin diye mücadelemizi cesaretle sürdüreceğiz. Gazzeli çocuklar için gözyaşları ile ciğerparelerine sarılan o Gazzeli anneler, babalar için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Rabbim Gazzeli kardeşlerimize sabır versin, tahammül versin, dayanma ve direnme gücü versin diyorum. Tüm imkanlarımızla Filistin’in yanında olurken elbette gönül coğrafyamızdaki diğer kardeşlerimizi de ihmal etmiyoruz, etmeyeceğiz. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Arakan’dan Türkistan’a ve Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, hukuku ayaklar altına alınan, zulme ve baskıya maruz kalan bir kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak bizim görevimizdir. Daha önce de söylediğim gibi bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimizle Doğu Türkistan Türkleri, Kıbrıs Türkleri ile Irak Türkmenleri arasında hiçbir ayrım hiçbir fark yoktur ve olamaz. Çünkü biz tüm bu coğrafyalarda yaşanan bu hadiselere merhum Akif’in şu mısralarında dile getirdiği yüksek vicdan penceresinden bakıyoruz. Ne diyor Akif, kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım ama severim mazlumu. Biz de kim olursa olsun zalimin hasmıyız, mazlumun da hamisiyiz. İsrail yönetiminin terör eylemlerine göz yumanlar ve destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacak ama biz başımız dik, alnımız ak bir şekilde hakkı savunmaya devam edeceğiz. Bu uğurda yalnız da kalsak, bedel de ödesek yolumuzdan dönmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kısıtlayan pek çok engeli ortadan kaldırdık. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini temin ettik. Ülkemizde hiç kimsenin kökeni, inancı, ibadeti, meşrebi, dili, kıyafeti, sakalı, başörtüsü hülasaten dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik aksini savunduk. Eğitim hayalleri üniversite kapılarında yıkılan kızlarımıza yönelik ayrımcılığa biz son verdik. Kılık kıyafetinden dolayı iş hayatından, devletten, bürokrasiden hatta siyasetten dışlanan kadınlarımıza haklarını yine biz teslim ettik. Ülkemiz kadınları seçilme hakkını yani parlamentoda hiçbir kısıtlama olmadan görev yapma imkanını tam manasıyla bizim dönemimizde kullanabilmiştir. Kamu denetçiliği ve insan hakları eşitlik kurumu gibi yeni yapılarla hak arama yollarını genişlettik. Devlet-vatandaş ilişkisinde köklü bir paradigma değişikliği gerçekleştirdik. Hiçbir farklılığa bakmaksızın tüm vatandaşlarımıza eşit davranan bunları zenginlik olarak gören bir anlayışın yerleşmesini biz sağladık. Tek parti faşizminini ve darbelerin milletimizin gönül dünyasına açtığı yaraları hamdolsun yine biz sardık. Adaletin ve güvenlik hizmetlerinin kalitesini artırarak adil yargılanma hakkı için çok sayıda çalışma yaptık. Bu amaçla yargı reformu yasa paketleri, insan hakları eylem planları, yargı reformu strateji belgeleri hazırlayıp hayata geçirdik. İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulayarak bu suça ilişkin cezaları artırdık, zaman aşımını kaldırdık. Farklı din, mezhep ve inanç gruplarına ait vakıfların mülk edinmelerini kolaylaştırdık. Resmi dilimiz olan Türkçe dışındaki dil ve lehçelerin öğreniminin önünü açtık. Bu dillerde siyasi propaganda, radyo ve televizyon yayını yapılmasına imkan tanıdık. Kürkçe yasaktı önünü biz açtık. Her türlü siyasi propagandayı Kürkçe olarak da benim Kürt vatandaşlarım Kürt kardeşlerim yapabiliyor önünü biz açtık. Nefret suçu ilk kez bizim dönemimizde ceza mevzuatımıza girmiştir. Alevi ve Bektaşi kardeşlerimiz ile Roman vatandaşlarımızın haklarına yönelik birçok önemli düzenlemeyi yaptık. Kültür Bakanlığımız bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımız bu çabalarımızın en güzel meyvelerinden biri olmuştur. İnsanımızın ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda inanç hürriyeti konusunda ilave adımlar atmayı sürdüreceğiz. Şunu büyük bir memnuniyetle söylemek isterim Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır” dedi.

    Tek parti döneminde Cumhur ile cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini temin ederek milli iradeye vurulan zincirleri parçalayıp attıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Tamamını burada saymaya kalksak saatler sürecek nice reformu nice atılımı tarihe geçen büyük bir demokratik hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı zaten günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor. Geçmişle kıyaslandığında ülkemizin nereden nereye geldiğini çok iyi biliyor. Terör örgütlerine karşı farklı cephelerde yürüttüğümüz mücadelede ülkemizin insana, insan hayatının korunmasına, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasına verdiği önemin bir göstergesidir. Beynini yıkadıkları gencecik çocukları ölüme gönderen, zorla kaçırdıkları kadınları, kız çocuklarını istismar eden daha kundaktaki bebekleri vahşice katleden, masumların kanı ve canı üzerinden ikbal devşiren bu insanlık düşmanlarının kökünü kurutmakta kararlıyız. Yaklaşık 40 yıldır kan döken vatandaşlarımıza kan kusturan bu alçakları tarihin çöp sepetine atmadan mücadeleyi elden bırakmayacağız. Burada önemli bir hususa daha değinmek durumundayım. Son 21 yılda yaptıklarımızın tamamını çok kıymetli bulmakla beraber hak ve hürriyetler meselesinde durağan bir yaklaşım sergilemiyoruz. Hayatın değişen dinamiklerini içinde biz de kendimizi sürekli yeniliyoruz, sürekli geliştiriyoruz. Vatandaşlarımızın bizar olduğu ne varsa hepsinin de çözümünü bulmak ve uygulamak bizim asli vazifemizdir” açıklamasında bulundu.

    Mesela başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanlarımızın haklarını korumanın da görevimiz olduğu bilinciyle hareket ettiklerini belirten Erdoğan, “Başı boş sokak hayvanları ile ilgili artan şikayetlerin farkındayız. Önceki gün Ankara’da yaşanan ve bir evladımızın ağır yaralandığı elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vaz ettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız. Özetle insanın hak ve hukukunun söz konusu olduğu hiçbir alanı boş bırakmıyor, görmezden gelmiyor, ihmal etmiyoruz. Elbette bazı süreçler vakit alabiliyor. Ama nihayetinde her meseleyi hal yoluna koyuyoruz. Vatandaşlarımızdan hükümetimize güvenmeye, bize inanmaya, bize destek olmaya devam etmelerini istiyorum. 31 Mart’ı unutmuyoruz değil mi? 31 Mart’a hazırlanıyor değil mi? Ne diyoruz, inşallah yeniden İstanbul diyoruz ve yola devam ediyoruz. Yeniden Ankara diyoruz yola devam ediyoruz. Durmak yok yola devam diyoruz” dedi.

  • Alaçatıspor’dan hakem tepkisi

    Alaçatıspor’dan hakem tepkisi

    Tire FK ile deplasmanda karşılaşan Alaçatıspor, Timur Kosovalı’nın 71. dakikada kaydettiği golle rakibine 1-0 mağlup oldu. Alaçatıspor’da Sezer Orhonsayın, 20. ve 65. dakikalarda sarı-kart görerek kırmızı kartla oyundan atılırken, Alaçatıspor Yönetim Kurulu gerek 10 kişi kalmalarına gerekse müsabakanın hakemine sergilediği performansdan dolayı tepki gösterdi. Önemli açıklamalarda bulunan Başkan Fevzi Özkan, maçı yöneteten hakem heyetinin Alaçatıspor’un hiçbir maçında görevlendirilmemesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirtti.

    Alaçatıspor sosyal medya sayfalarından, “Tire’de Kara Gün” başlığıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi: “03/12/2023 tarihinde oynadığımız Tire FK maçında yaşananlar sebebiyle açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. Takımımızın örnek bir mücadele sergilediği müsabakada, hakemn heyetinin vermiş olduğu kararlar mücadelemize gölge düşürmüş ve takımımızın hak ettiği puanlar adeta hakemler eliyle çalınmıştır. Müsabaka sırasında bir nizami golümüz iptal edilmiş, üzerinde herkesin fikir birliğine vardığı lehimize bir penaltı verilmemiştir. Daha da vahim olanı, oyuncumuz Sezer Orhonsayın, aleni bir yanlış karara gösterdiği haklı ve oyun kurallarının müsaade ettiği ölçüde serzeniş sebebiyle uyarılmadan kart görmüş, girdiği bir ikili mücadelenin sonunda gösterilen haksız ikinci kart sebebiyle de oyundan atılmıştır. Alaçatı Spor Kulübü Yönetim Kurulu olarak olayın takipçisi olacağımızı, hakem heyeti ile ilgili gerekli başvuruları yapacağımızı ve bu heyette bulunan hiçbir hakemin bir daha Alaçatı’mızın herhangi bir maçında görevlendirilmemesi için ne gerekiyorsa yapacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz. Ayrıca bu zorlu deplasmanda canını dişine takarak galibiyeti hak eden bir performans sergileyen oyuncularımıza ve teknik ekibimize de teşekkür ederiz.”

  • Altay Başkanı Murat Pervane’den hakem tepkisi

    Altay Başkanı Murat Pervane’den hakem tepkisi

    Trendyol 1. Lig ekiplerinden Altay, hafta sonu deplasmanda karşılaştığı Çorum FK’ya 3-0 mağlup oldu. Bu sonuçla birlikte ligin son sırasından kurtulamayan siyah-beyazlılar, böylece haftayı 5 puanla tamamlamış oldu. Altay Başkanı Murat Pervane de karşılaşmanın hakem kadrosunu, Türkiye Futbol Federasyonu’nu ve Merkez Hakem Kurulu’nu (MHK) sert bir dille eleştirirken, karşılaşmaya da gölge düşürüldüğünü söyledi.

    Başkan Pervane’nin yaptığı yazılı açıklama ise şöyle:
    “Müsabakanın başlarında oyuncumuz Salih Sarıkaya rakibiyle ikili mücadeledeyken faul bile olmayan pozisyona faul kararı ve oyuncumuza sarı kart verilerek oyuncumuz 75 dakika oyundan atılma riskiyle oynamak zorunda bırakılarak mücadele gücü düşürülmüştür.
    Karşılaşma 0-0 eşitlikle devam ederken yine mücadeleyi stadyumdan ve televizyon ekranları başından izleyenlerin vicdanlarına sığmayan bir hakem kararı verilmiştir. Futbolcumuz Eren Erdoğan rakip takım kalecisiyle karşı karşıya kaldığı esnada pozisyonu gole çevirip takımımızı öne geçirecekken rakip oyuncunun arkadan yaptığı faul ile yere düşürülmüştür. Pozisyon sonunda penaltı ve kırmızı kart kararı verilmesi gerekirken müsabakanın hakemi tarafından oyun devam ettirilmiştir.
    Ayrıca futbolcumuz Onur Efe ceza sahasına girdiği anda rakibin darbesiyle yerde kalmış ve maçın hakemi penaltı yerine yine devam kararı vermiştir.
    Futbolcumuz Özgür Özkaya rakibin direk tabanıyla yaptığı eylemle yaralanmış fakat müsabakanın hakemi direkt kırmızı kart göstermesi gerekirken yine kuralın gereğini uygulamamıştır.
    Altay takımı puan cetvelindeki sıralamadan ve puan toplamından bağımsız olarak her zaman her müsabakaya kazanmak için çıkmaktadır ve her zaman kazanmak için çıkacaktır.
    Ancak; sezon başından günümüze dek birçok müsabakada hakemlerin takdir haklarının neredeyse tamamını rakiplerimiz lehine kullanmalarının bir sebebi var mı? Bilemiyorum.
    Bir çok müsabakada ve Çorum FK müsabakasının hemen başında gösterilen basit ve ağır sarı kartlarla takımımın mücadele gücü düşürülürken, müsabakaların kırılma anlarında rakiplerimize gösterilmesi gereken sarı ve kırmızı kartlar gösterilmeyerek sürekli puan yada puanlar almamız zorlaştırılmaktadır.
    Altay kulübünün var olma mücadelesi verdiği şu günlerde müsabakalarda bu kadar fazla bariz hata yapılmasını anlayamıyorum.
    O zaman sorumluluğum gereği yetkililere ve sorumlulara soruyorum. VAR protokolü var mı? Yok mu? TFF’nin yetkili kurulları ve MHK var mı? Yok mu? Adil oyun var mı? yok mu?
    Tüm yetkili ve sorumluları göreve davet ediyor müsabakaların adil yönetilmesinin sağlamalarını ivedi olarak talep ediyorum. Benzer mağduriyetlerin, Altay özelinde tekrar yaşanmaması için konunun Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) nezdinde takipçisi olacağımı beyan ediyorum.
    Hiç kimse ya da hiçbir kurum Altay için peşin hükümde bulunarak hareket edemez ve etmeyecektir. Buna izin vermem.”

  • Taraftarlardan seyirci düzenine tepki

    Taraftarlardan seyirci düzenine tepki

    İstasyon Spor Salonu’ndan oynanan Türkiye Voleybol Kadınlar 2. Lig 10. Grup 4’ücü hafta müsabakasında Bilecik Belediyesi Voleybol Takımı ile Bozüyük Belediyesi Voleybol Takımı karşı karşıya geldi.

    Maça 1969 Bilecik Spor Kulübü taraftar grubu Belekoma Tayfa da büyük bir katılım sağlarken, spor salonu adeta bayram yerine döndü. İlk setti 25-22 kaydeden filenin şimşekleri, ardından taraftarın müthiş desteğiyle 25-23,25-17 ve 25-18’lik skorla maçı 3-1 kazandı.

    Maç öncesi şeref tribünün 2 yanı ve pota arkası Bilecikli sporseverlere ayrılırken, salonun en büyük alanı şeref tribünü karşısı Bozüyüklü spor severlere verildi. Taraftarlar buradaki 100’e yakın Bozüyüklü seyirci file hakemi olmak üzere maça tesir edilen alanın kendilerine verilmesi gerektiğini, deplasman seyircisinin pota arkasına verilmesi gerektiğini söylediler.

    Spor müsabakalarında Bilecik’in sahipsiz olduğunu sözlerine ekleyen taraftarlar, bu karara tepki gösteriler.