Etiket: Terör

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör duvarını yıkıp atacağız

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör duvarını yıkıp atacağız

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Dünyanın yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Aynı şekilde bölgemiz, kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında adeta cayır cayır yanıyor. İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın, hem sosyal barışını tahkim etmenin, hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz. Esasen karşımızdaki bu tablo, sadece AK Parti’yle, Cumhur İttifakı’yla sınırlandırılamayacak kadar önemlidir” dedi.

    Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır. Dünyanın pek çok yerinde milli meselelerde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk. Ayrıştıran değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarz siyasetle ülkemize hizmet etmenin gayretinde olduk. Muhataplarımızdan çoğu zaman arzu ettiğimiz yaklaşımı görmesek de kardeşlik siyasetimizden, eser ve hizmet politikamızdan ödün vermedik” şeklinde konuştu.

    Sadece vatan toprakları üzerinde değil, bölgede başlayarak tüm dünyada barışın, huzurun, adaletin ve işbirliği ruhunun hâkim olması için gece gündüz koşturduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin küresel siyasetin kutup başlarından biri olma rolünü günden güne güçlendirdiğine dikkat çekti. Erdoğan, ”Bininci gününü geride bırakan Rusya-Ukrayna savaşı ve 14’üncü ayına ulaşan Gazze soykırımı dahil coğrafyamızdaki tüm krizlerin çözümü için yoğun çaba içindeyiz. İsrail ile Lübnan arasında bu sabah itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes antlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Sahada sükûnetin muhafazası noktasında tüm tarafların, bilhassa da İsrail’in sorumluluklarını harfiyen yerine getirmesini bekliyoruz. Gazze’de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin tesisi için Türkiye olarak her türlü katkıya hazır olduğumuzu ifade ediyorum” dedi.

    “Biz, bütün bu diplomatik hamleleri siyasi kimliğimizle değil, her şeyden önce bu ülkenin ve milletin bir ferdi olarak gerçekleştiriyoruz” diyen Erdoğan, ”Mensubu olmaktan daima şeref duyduğumuz aziz milletimize en iyi şekilde hizmet etmenin derdindeyiz. Mazlum ve mağdurların umudu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni her alanda bayındır kılmanın; güçlü, müreffeh, muteber, muvaffak bir ülke haline getirmenin peşindeyiz. Gayemiz millet, hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye’dir. Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin haklı heyecanı, gururu, gayreti içindeyiz. Söz verdik, ahdettik; sarsılmaz bir inançla hedefimize kilitlendik. Allah’ın inayeti, milletimizin desteğiyle Türkiye Yüzyılı hedefimize mutlaka kavuşacağız. Tüm bunları söylerken, elbette şu gerçeği de ıskalamıyoruz. Ülkemizde maalesef, kendisi tuğla üstüne tuğla koymadığı gibi yapılan her işi engelleyen, engelleyemediğinde de itibarsızlaştırmaya çalışan marazi bir muhalefet anlayışı mevcut. Geçtiğimiz 22 yıl boyunca yaptığımız her hizmeti, inşa ettiğimiz her eseri, ülkemizin hanesine yazdırdığımız her kazanımı, açık söylüyorum bu zihniyete rağmen başardık” diye konuştu.
    Ağır bir vebali omuzlamanın bilinciyle millete mahcup olmamak için umutla, sevdayla, düşle çalıştıklarını çabaladıklarını, ter döktüklerini belirten Erdoğan, ”Önümüze çıkan engellerin üstüne üstüne yürüdük. Fırsatçılara, fesatçılara, içerideki ve dışardaki bedhahlara rağmen Türkiye’ye cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık” dedi.

    “Gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yargılandığı davadaki sözlerine değinerek, ”Bugün de bu hastalıklı anlayışın yeni hezeyanlarıyla uğraşıyoruz. Açıkçası bunlar için sarf ettiğimiz her nefesin, ayırdığımız her vaktin ziyan olduğunu, beyhude olduğunu biliyoruz. Ama biz bunlara hak ettikleri cevapları vermediğimizde, densizlik çıtasını yükseltiyor, cüretlerini artırıyor, kendilerini layüsel görmeye başlıyorlar. CHP’nin siyasetten tart edilen eski genel başkanının geçtiğimiz günlerde davalı olarak bulunduğu mahkeme salonunda freni boşalmış kamyon misali savurduğu zırvalar, hakaretler, bühtanlar, bunun en son örneğidir. Karşımıza çıktığı istisnasız bütün seçimleri kaybeden bu zat, kendi partisi içinde de her türlü hakarete uğrayan, şaibeli bir kurultayla devrilip sürgüne gönderilen bir siyasetçi eskisi. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bu zat da partisini tekrar kurultaya götürmek için karanlık ittifaklar kurma ve delege avı peşinde koşarken, gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor. Üstelik bunu da 15 Temmuz ihanetinin faili FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemeler üzerinden yürütmeye kalkıyor. 17-25 Aralık emniyet-yargı girişimi karşısında milli iradeyi savunurken, bu zatın nasıl koşa koşa FETÖ’cülere desteğe gittiğini dün gibi hatırlıyoruz. Daha sonra montaj olduğunu bizzat kendi ağzıyla ikrar ettiği FETÖ’nün kasetlerine aylarca partisinin kürsüsünü açtığını da unutmadık. 15 Temmuz darbe gecesi de tankların arasından sıvışarak gittiği bir evde keyif kahvesini yudumlayarak, FETÖ’cülerin ülkeyi işgalini tamamlamasını beklemişti. Milletimizle sırt sırta vererek darbecileri bozguna uğrattığımızda zoraki olarak İstanbul’daki mitinge gelmiş, ardından yeniden fabrika ayarlarına dönerek, FETÖ’cülerin davulunu çalmaya devam etmişti. 14-28 Mayıs seçimleri arifesinde gittiği Amerika’da saatlerce hamburgercide ne yaptığını o gün bugündür bir türlü açıklayamadı. Hatırlarsanız tüm Türkiye’ye reklamını yaptığı Amerikalı bir arkadaşı vardı; genel başkanlık koltuğunu kaybettikten sonra o da buna ‘bay bay’ dedi. Ülkeye getirmekten bahsettiği dolarları, avroları ise daha sonra İstanbul’da bir ofiste deste deste kule yapılırken gördük. Yani nereden tutarsanız tutun elinizde kalan bir başarısızlık, kifayetsizlik, çapsızlık örneğiyle karşı karşıyayız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve 6’lı masanın üyelerine sert eleştirilerde bulunduğu açıklamasında, ”Bu zatın Türkiye’yi yönetmeye talip olduğu masa arkadaşları hakkında dile getirdiği yakışıksız ithamlar, en hafif tabirle siyasi nezaketsizliktir. Bu, aynı zamanda karakter bozukluğunun da işaretidir. Sandıkta milletten yediği tokadın hıncı ve hırsı, bu zatın gözlerini kör etmiş, akli melekelerini esir almıştır. Siyasi rekabet başkadır, siyasette kan davası gütmek başkadır. Kaset kumpasıyla koltuğa getirildiği ilk günden beri bu zat siyaset sanatını, siyaset etiğini, siyasetin teamüllerini bir türlü kavrayamadı. Bugün yaşananlara baktığımızda ülkemizin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir ‘varta’ atlattığını daha net görebiliyoruz. Daha önce de söyledim; milletimizin verilmiş sadakası varmış. Milletimiz, ‘Anadolu irfanı’ denilen o engin ferasetiyle başına gelebilecekleri görerek, bu zata ve 6’lı masa denilen derme-çatma yapıya ülkeyi, devleti, evlatlarının geleceğini emanet etmedi. Bunun için Allah’a ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Hatasını bir türlü kabullenmeyen bu zat, şimdi de partisinin kendisini attığı çukurdan kurtulmak için bize sataşıyor. Kendisine diyoruz ki, sana bu kapıdan ekmek yok. Git, yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver. Senin muhatabın biz değiliz, yargıdır. Senin bir türlü dizginlenemeyen siyasi ihtiraslarına da alet olmayız” açıklamasını yaptı.

    “Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki, anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kreş açıklamalarına ilişkin de Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bunların yeni genel başkanlarının da eskisinden geri kalır tarafı yok. Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelere münhasıran kendi uhdesinde olan anaokulu hizmetinin işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan bir yazı gönderiyor. Bu hatırlatma, kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Bu ikazın yapılma mecburiyetinin gerisinde ise yine CHP’nin Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirdiği bir düzenleme bulunuyor. Tıpkı ‘öğrenci bursları’ meselesi gibi burada da CHP, bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda yine istismar siyasetine sarılıyor. Yazının belediyelere ulaşmasının ardından CHP genel başkanı ve kimi belediye başkanları meydanlara dökülüp abuk-sabuk ifadelerle kendi akıllarınca bize meydan okuyor. Cehalet tek başına katlanılabilir bir eksikliktir. Ama cehaletle ukalalık bir araya geldiğinde inanın çekilmez hal alıyor. Son hadisede CHP’nin ve kimi belediye başkanlarının sergiledikleri tablo tam olarak budur. Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki, anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar, ama üzerine ahkam kesmede, ‘engelleniyoruz’ naraları atmada maşallah pek hevesli ve mahirler. Hadi okudular, anladılar diyelim; bu sefer de fıtratlarının ayrılmaz bir parçası haline gelen yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir. Kreş açmanın, anaokulu açmanın, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse ‘ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum’ diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler. Aslında bunların ciddiye alınacak hiçbir yanları yok ama, biz ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz” dedi.

    “CHP’nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma, orduyu kışkırtma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezuniyet töreninde teğmenlerin kılıçlı yeminine ilişkin de, ”Benzer bir tavra, mezuniyet töreninde sergiledikleri disiplinsizlik sebebiyle soruşturmaya uğrayan teğmenlerle ilgili şahit oluyoruz. Birinci olanlara diploma vermemi eleştiriyorlar. Bunların disiplinsizlikle ilgili herhangi bir yanlışı varsa o da yine Harp Okulları Yüksek Disiplin Kurulunun huzurumuza getirdiği bir neticedir. Biliyorsunuz bunlar, daha birkaç ay önce sosyal medyada bize hakaret ettiği için yargılanıp cezaevine konulan birisi konusunda da utanç verici bir yaygara kopardılar. Bu küfürbazı getirip protokole oturtacak kadar şuurlarını kaybettiler. Sonra bu kişi oklarını kendilerine çevirince, apar topar ‘Bilmiyorduk, haberimiz yoktu’ yollu açıklamalarla tornistan ettiler. Millete ve milletin inanç değerlerine hakaret eden kim varsa, en büyük destekçisi, hamisi, koruyucusu CHP’dir. Disiplinsizlik suçlamasıyla Disiplin Kuruluna sevk edilen teğmenlerle ilgili de, önünü arkasını düşünmeden bodoslama bir tavır içine girdiler. Halbuki, disiplin elbette her yerde lazımdır, ama söz konusu Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunda hayati öneme sahiptir. Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda komutanlarından değil, Pensilvanya’dan emir alan asker elbisesi giymiş militanların ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir? Türkiye; 1960 darbesini ve süreçteki pek çok cunta girişimini yaşadı. 1971 muhtırasını tecrübe etti. 1980 darbesinin zulmünü iliklerine kadar hissetti. 1997 post-modern muhtırasının ayıbına maruz kaldı. 15 Temmuz’da milletin sinesine çarpıp yenilmeselerdi, darbecilerin ülkeyi nasıl bir iç savaş iklimine sürükleyeceklerini bilmeyen mi var? Tüm bu hakikatler gün gibi ortada dururken, kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? Allah aşkına bu nasıl bir şuursuzluktur? CHP’nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma, orduyu kışkırtma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Burada şunu çok net ifade etmek isterim: Milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da, siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordu bir zümrenin, bir partinin değil, milletin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri, peygamber ocağıdır, milletimizin gurur kaynağıdır. Bu ordu, yüzyıllardır ‘Allah Allah’ nidalarıyla cenk meydanlarını coşturan, ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ şuuruyla şehadete koşan serdengeçtilerin, yiğitlerin, ölümü ördüren kahramanların ordusudur. Tıpkı Yahya Kemal merhumun ifadesiyle bu ordu; 3 kıta 7 iklimde İslam’ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. CHP zihniyeti, onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır. Allah’ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaktır” diye konuştu.

    “Kahraman ordumuz, vesayet heveslilerinden ve FETÖ’cü hainlerden temizlendikçe vatan savunması görevini çok daha etkin, çok daha başarılı bir şekilde yerine getirmeye başlamıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Artık ülkenin içiyle uğraşmak yerine sınırlarımız ötesinde terör örgütlerine nefes aldırmayan bir orduya sahibiz. Kimse kusura bakmasın karası, denizi ve havasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gıptayla takip edilen başarılarına, bölücü terör örgütünün uzantılarıyla yan yana yürümekten gocunmayan istismarcıların gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. Hem üç-beş oy için affınıza sığınarak söylüyorum, ‘Mustafa Kemal’in itleri’ hakaretini sineye çekeceksiniz, hem Meclis kürsüsünden bölücü örgüt yandaşlarından ayar üstüne ayar yerken gıkınızı çıkarmayacaksınız, hem 14-28 Mayıs seçimleri sürecinde Kandil’den, Pensilvanya’dan gelen destek beyanlarına bir çift laf etmeyeceksiniz, hem de bugün karşımıza çıkıp utanmadan bize Gazi Mustafa Kemal’den, cumhuriyetten, vatan, millet ve Mehmetçik sevgisinden bahsedeceksiniz. Siz gidin önce kendi kara sicilinizle bir yüzleşin. Siz gidin, bu zamana kadar karşısında dut yemiş bülbüle döndüğünüz hakaretlere niçin ses etmediğinizin hesabını verin. Siz gidin, Türkiye’ye ‘işgalci’ diyenlere, Türk Silahlı Kuvvetlerine ‘kimyasal silah kullandı’ iftirası atanlara niçin destek olduğunuzu açıklayın” ifadelerini kullandı.

    “Ülkenin yaşadığı her sınama, CHP zihniyetinin çarpık ve kirli yüzünün bir parçasını açığa çıkartıyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin DEM belediyelerini ziyaretlerine de tepki gösterdi. Erdoğan, ”DEM’li belediyeler arasında mekik dokurken siz ne hakla bizi cumhuriyet üzerinden eleştiriyorsunuz? Böyle bir konuda bize laf söylemek sizin haddinize mi? Bizim de milletimizin de sizin ikiyüzlü, omurgasız siyasetine karnı tok. Ordumuza, başta Balkan Harbi olmak üzere yakın tarihimizde çok ağır bedeller ödeten siyaset virüsünün bulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. İttihatçılar ile itilafçılar arasındaki çekişme sebebiyle tarihimizin en büyük toprak kayıplarını yaşadık. Siyaset virüsünün bir orduyu içten içe nasıl çökerttiğini, nasıl zayıflattığını Balkan Savaşları’nda hem de çok acı bir şekilde tecrübe ettik” dedi.

    Cumhuriyet tarihi boyunca da neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan vesayet teşebbüslerinde ordunun nasıl bir girdaba sürüklendiğini, milletle nasıl karşı karşıya getirildiğini yakinen gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”CHP’nin sorumsuz yöneticilerinin ordumuzu nizamsızlık, intizamsızlık, disiplinsizlik tehditleriyle karşı karşıya bırakmasına göz yummayacağız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasiyi, hukuku, adaleti, kalkınmayı, sivil siyaseti ve milletimizin haklarını savunmayı gerekirse canımız pahasına sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, CHP’nin, ülkedeki her sınama ve kriz sırasında çarpık ve kirli yüzünü bir kez daha gösterdiğini söyleyerek, ”Bu süreçte şu değişmez gerçeğe bir kez daha şahitlik ediyoruz. Ülkenin yaşadığı her sınama, CHP zihniyetinin çarpık ve kirli yüzünün bir parçasını açığa çıkartıyor. Düşünün, Meclis’in ikinci büyük partisi, bir anlamda iktidarın alternatifi olan parti ve kadrolarının hali bu. Ne liyakat var, ne ehliyet var ne de millete ve memlekete hizmet gibi bir dert var. Allah aşkına size de, bizi dinleyen herkese de soruyorum. Şu haliyle CHP’ye bakıp da, kendisi ve ülkesi adına umut görebilen tek bir vatandaşımız var mıdır acaba? Eskisi ve yenisiyle CHP genel başkanlarına, hırsları boylarını aşan belediye başkanlarına bakıp da ülkeyi bunlardan herhangi birine emanet edebileceğine inanan aklı başında tek bir kişi var mıdır acaba? CHP’ye bakıp da, Türkiye’nin milli menfaatlerini dünyanın dört bir yanında, hem diplomasinin inceliklerini, hem siyasi ve askeri gücünü, hem kişisel ilişkilerini kullanarak savunabilecek bir kadro görebilen var mı acaba? Peki buna rağmen CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor, nasıl bu kadar cüret sahibi olabiliyor? Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. ‘İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır’ demiş atalarımız. Biz de başkalarını eleştirmeden önce sorunu kendimizde arayacağız” diye konuştu.

    “‘Konserler’ üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buzdağının sadece görünen kısmıdır”

    Erdoğan, CHP’nin yıllarca iktidara karşı yolsuzluk ve usulsüzlük suçlamalarında bulunduğunu ancak iktidara geldiklerinde bu suçlamaların hepsini kendilerinin yaptığını vurgulayarak, ”Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP’ye oy vermek zorunda bıraktı. Halbuki CHP, tek parti faşizminden beri hiçbir zaman bu ülkenin milli partisi olmamış, olamamış bir yapıdır. Daha vahimi böyle bir derdi ve gayreti de olmamıştır. Bakınız, bu parti bizi yıllarca hiçbirinin belgesi, ispatı temeli olmayan nice konuda yolsuzlukla, usulsüzlükle suçladı değil mi? Peki sonra ne oldu? Bizi haksızlıkla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle suçlayanlar, ellerine imkân geçtiğinde bunların hepsinin de feriştahını yaptılar. Hiç şüphesiz bunların hepsinin de hesabını, vakti geldiğinde hem millete, hem yargıya verecekler. Nasıl belediye imkanlarını terör örgütünün emrine verenler birer ikişer yargının önüne çıkıyorsa, hırsızlar da belgeleri, bilgileri tekemmül ettirildiğinde kendilerini yargının huzurunda bulacaklar. Hiç kimsenin millete hizmet için tahsis edilen kaynakları kendi hırsı, kendi sinsi emeli, kendi şahsi reklamı için yağmalama, har vurup harman savurma, karanlık mahfillerde dağıtma hakkı yoktur. Şunu milletimizin çok iyi bilmesini isterim: Geçtiğimiz günlerde ‘konserler’ üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Suyun altında çok daha büyük hırsızlıklar, usulsüzlükler vardır. ‘Halkçı belediyecilik’ sloganı altında nasıl bir soygun düzeninin işletildiğini önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. SSK’ya olan birikmiş borçlarını ödemekten ‘para yok’ diyerek kaçanların, yandaşları zengin etmeye gelince milyarları nasıl bulduğunu milletimiz gayet farkındadır. Bunun hesabını sandıkta mutlaka soracaktır. Yolsuzluk yapanlar, hukuk önünde de sonuçlarına katlanacaktır” diye konuştu.

    “Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geleceği için 22 yıldır büyük çaba sarf ettiklerini belirterek, ”Bizim şanla şerefle geçen 22 yıllık kesintisiz iktidarımızda hizmette eksiğimiz olabilir, eserde yanlış tercihlerimiz olabilir ama bunlar gibi ‘beytülmali yağmalatma’ gibi bir sabıkamız hamdolsun yoktur. Allah’ın izniyle seçimlere kadar milletimizin sıkıntılarını birer birer çözerek, ülkemizi güven ve istikrar rayında tutarak, Türkiye Yüzyılı hedefimizden sapmayarak, küresel ve bölgesel gelişmeleri lehimize çevirerek, yeniden umutları tazeleyecek, gönülleri kazanacak ve iktidarımızı sürdüreceğiz. 12 Ekim’de başlayan kongre maratonumuz, milletimizin sandıkta verdiği mesajların ışığında umutları yeniden yeşertecek bir şekilde hamdolsun sorunsuz, sıkıntısız devam ediyor” dedi.

    Şimdiye kadar 815 ilçe kongresini tamamladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yani ilçelerin yüzde 85’i bitti. Böylece 52 ilimizde ilçe kongrelerimiz neticelenmiş oldu. Şimdi il kongrelerimize başlıyoruz. Cumartesi günü inşallah Kahramanmaraş’tayız. Kongre sürecimizi partimize, hareketimize ve dava geleneğimize uygun şekilde yürüteceğiz. Buradan bir kez daha görevi devreden arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, yeni görev alan kardeşlerimize de Allah’tan üstün başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’yi 22 yıldır büyük gayret ve fedakarlıkla tuttuğumuz demokrasi ve kalkınma menzilinden çıkarma, yeniden uçurumdan aşağı atma rüyası görenlerin ilk hedefi Cumhur İttifakı’nı bozmaktır“ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Milletimizin, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlere karşı verdiği destansı direnişle sokaklarda, meydanlarda kurduğu bu ittifak, nice badirelerden geçerek bugünlere gelmiştir. Geçtiğimiz haftalarda MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin kendisinin ve partisinin yarım asrı aşkın siyasi kariyerini ortaya koyarak yaptığı cesur çağrının, Cumhur İttifakı’na şaşı bakanların iştahını kabarttığını görüyoruz. Tabii bu içten pazarlıklı tipler, hep olduğu gibi yine hüsrana uğradılar. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 14 Kasım’da yaptığımız görüşme dahil Sayın Bahçeli’yle her istişaremizde sadece iç siyasete değil, dış politikaya dair pek çok konuyu samimiyetle ele alıyor, fikir teatisinde bulunuyoruz. Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz, uyum ve eşgüdüm içinde hareket ediyoruz. Her zaman söylediğim gibi, Cumhur İttifakımız yoluna Necip Fazıl Üstadın o veciz ifadesinde anlamını bulan ruhla ‘pekleşerek’ devam ediyor. Şurası herkesin kabul ettiği bir gerçektir: Esasen, Sayın Bahçeli, temsilcisi olduğu misyon adına gerçekten cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur. Biz de milletimizin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetme sorumluluğunu verdiği cumhurbaşkanı olarak bu meseleyi siyasi, sosyal, bölgesel sonuçlarıyla birlikte tüm yönleriyle ele alıyoruz. Kurumlarımız, değerlendirmelerimize zemin teşkil edecek çalışmaları hiçbir detayı atlamadan ‘efradını cami, ağyarını mani’ bir anlayışla devlet ciddiyeti ve büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Bunu da kumarbazlara özgü ‘el artırıyorum’ sorumsuzluğuyla değil, omuzlarımızda taşıdığımız yükün ağırlığının gerektirdiği titizlikle, sükûnet ve soğukkanlılıkla yapıyoruz” diye konuştu.

    “Milletimiz müsterih olsun, bu tartışmaların hiçbiri de terörle mücadelemizde en küçük bir zafiyete yol açmayacaktır”

    Terörle mücadeledeki kararlılığı tekrar yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “40 yıldır milletimizin başına musallat edilen terör belasını uhdemizde bulunan tüm imkanları ve araçları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız. Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız. Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz. Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız. Hep söylediğimiz gibi terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, paralı askeri, aparatı rolünden vazgeçmediği sürece, nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz. Hakeza, terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup ‘Türkiye Partisi’ olma yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşeri vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek. Meşru sınırlar içinde kalmak şartıyla ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken, yedeğine terör örgütünü alarak hiç kimse siyasetçilik oynayamaz. Nitekim, Sayın Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı’nın ortak siyasi vizyonunu yansıtan tarihi çağrısından sonra hem Kandil’den hem DEM Partisi’nden gelen ilk açıklamalar, her iki yapının da hala aynı kafada olduğuna işaret etmiştir. Bu kafanın mutlaka ama mutlaka değişmesi gerekiyor. Açık konuşmak gerekirse karşımızdaki tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor. Ama buna rağmen ülkemizin milli güvenlik ve diplomasi öncelikleri çerçevesinde sadece bugüne değil, geleceğe odaklanan ‘uzun menzilli’ bir perspektifle neler yapılabileceğini mütalaa ediyoruz. Geçmişte ne dedim? Silahları gömeceksiniz. Silahları gömdüğünüz anda bizim için her şey sizlerin önünü açmaktır. Siz silahları gömmez, her yerde bombaları patlatmaya devam ederseniz bu devletin eli de sizin omuzunuzda olacaktır. Bölgemiz kan deryasına dönmüşken, devletimizin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri alması, 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesidir. Milletimiz müsterih olsun, bu tartışmaların hiçbiri de terörle mücadelemizde en küçük bir zafiyete yol açmayacaktır. Ülkemizin güney sınırlarını, Akdeniz’den İran hududuna kadar uzanan bir güvenlik kuşağıyla terör örgütlerinin tehditlerinden arındırma projemizi adım adım sonuçlandıracağız. İnşallah önümüzdeki yıl, hem diplomatik, hem askeri yöntemlerle, bu konuda yeni kazanımları ülkemizin kar hanesine ekleyeceğiz. Terör örgütünün son dönemde Suriye sahasında yoğunlaşan saldırıları, kendisini bekleyen acı akıbeti görüyor olmasından kaynaklanıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimleri arkalarına alırlarsa alsınlar, sınırlarımızda bir terör yapısı kurulmasına izin vermeyeceğiz. Bunları yaparken, ülkemizi terör kamburundan kalıcı olarak kurtaracak alternatif yöntemleri gündemimizde tutmaktan da geri durmayacağız. Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek ‘terörsüz Türkiye’ idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz” açıklamasını yaptı.

  • Erdoğan: Terörle mücadelede değişen bir şey yok

    Erdoğan: Terörle mücadelede değişen bir şey yok

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretlerinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunup, soruları yanıtladı.

    “19 ANLAŞMA İMZALADIK”

    Yurt dışı ziyaretlerinin ilk bölümünde Kırgızistan’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı’nı düzenlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu toplantıda Kırgız Cumhuriyeti’yle ilişkilerimizi stratejik ortaklıktan kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselttik. Konsey toplantımızda güvenlik, enerji, kültür gibi alanlarda ortak bildiri dahil toplam 19 anlaşmaya imza attık. Kırgızistan’daki en yüksek seviyeli devlet nişanı olan Manas Nişanı’nın kardeşim Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından şahsıma tevcih edilmesinden bahtiyarlık duydum.” dedi.

    Manas Üniversitesi’nde 110 tesis, eser, proje ve hizmetin resmi açılış törenini yaptıklarını söyleyen Erdoğan, “1995 yılında faaliyete geçen üniversitemiz, 7 bine yaklaşan öğrenci sayısı, 13 bini aşan mezunuyla çok önemli hizmetler yapıyor. Üniversitemizin dünyanın ilk 1000 yükseköğretim kurumu arasına girmesi bizim açımızdan oldukça anlamlıydı. TİKA’nın katkısıyla inşa edilen Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi’nin açılışını da ziyaretimiz vesilesiyle yaptık. Toplam 150 yataklı Dostluk Hastanemize şahsımın isminin verilmesinden büyük bir onur duydum. Hastanenin iki ülke arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın sembollerinden biri olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı Sayın Caparov’un dirayetli liderliğinde Kırgızistan’ın büyük bir atılım içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak bu süreçte biz de Kırgız kardeşlerimize her türlü desteği vermenin çabasındayız. ” diye konuştu.

    “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK”

    Türk dünyasınn bağlarını güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ziyaretimizin ikinci gününde Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne iştirak ettik. Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in “dilde, fikirde, işte birlik” şiarı doğrultusunda, Türk Dünyası olarak bağlarımızı güçlendiriyoruz. 175 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, 1,2 trilyon doları bulan ticaret hacmine sahibiz. Ekonomi başta olmak üzere bilim, enerji, ulaştırma, savunma ve güvenlik gibi alanlarda potansiyelimizi ortaya çıkarmakta kararlıyız.”

    GAZZE’DE YAŞANAN SOYKIRIM

    Zirvede, başta Gazze’de yaşanan soykırım ve Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirvemizde Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında süren İsrail soykırımına karşı atılacak ortak adımların yanı sıra, Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu da görüştük. Ayrıca zirvemiz sırasında teşkilatımız bünyesinde toplam 8 belgeye imza atıldı. Ortak Türk alfabesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Ortak alfabeye geçebilirsek tarihi bir eşiği daha aşacak, böylece büyük bir kucaklaşmayı sağlamış olacağız. Zirvede diğer konularla birlikte özellikle bu meseleyle ilgili hassasiyetlerimizi de vurguladım. Zirve vesilesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in yanı sıra katılımcı diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da temaslarımız oldu. ” dedi.

    AVRUPA SİYASİ TOPLULUĞU 5. ZİRVESİ

    Macaristan’da Avrupa Siyasi Topluluğu 5. Zirvesine katıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada göç ve ekonomik güvenlik konuları dahil karşı karşıya olduğumuz sınamaları ele aldık. Malumunuz topluluğun 2022 yılında Prag’da gerçekleştirilen ilk zirvesine de katılmıştık. Zirveye hitabımda savunma ve güvenlik başta olmak üzere enerji, ulaştırma, gıda güvenliği, göç yönetimi gibi alanlarda ülkemizle iş birliğinin önemini dile getirdim. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizin bazı kesimlerin kısır siyasi hesapları nedeniyle engellenmesinin stratejik akıl ve hakkaniyetle bağdaşmadığının altını çizdim. Gazze’deki İsrail soykırımı ve Lübnan’da yaşanan vahşetin durdurulması için Avrupa’nın üzerine düşen ahlaki ve vicdani sorumluluğunu bir kez daha hatırlattım. Ukrayna’da adil ve kalıcı barışın ancak tüm tarafların diplomasiye alan açmasıyla mümkün olabileceğini ifade ettim.” diye konuştu.

    DİPLOMATİK TEMASLAR

    Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvede Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Sayın Dick Schoof, Danimarka Başbakanı Sayın Mette Frederiksen, NATO Genel Sekreteri Sayın Mark Rutte, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini söyledi. Erdoğan, Kosova, Polonya, Ermenistan, Ukrayna, İsviçre, Arnavutluk, İtalya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Sırbistan liderleriyle de temaslarda bulunduğunu belirtti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

    “TRUMP BÜYÜK BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ VERDİ”

    Amerika Birleşik Devletleri seçimini yaptı, Sayın Donald Trump ipi göğüsledi. Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?

    Öncelikle bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri’ne, bölgemize ve dünyamıza hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Donald Trump seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle gerçekten büyük bir mücadele örneği verdi. Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu; “Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.” Hep bunu söylediler. Trump’a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı. Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk’ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Seçim sürecini ve Türkiye – Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye’den bahsederken “Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?” beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri iş birliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump’ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump’la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD’nin model ortaklığı tartışılmaz.

    “İSRAİL’E ‘DUR’ DENİLMESİNİ İSTERİZ”

    İsrail’de yapılan kamuoyu araştırmaları halkın 3’te 2’sinin Donald Trump’a destek verdiğini gösteriyor. Öte yandan Amerikan başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasının Ortadoğu için kritik bir dönem noktası olacağına dair analizler var. Lübnan saldırıları sonrası İsrail’in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygılar söz konusu. Amerikan seçimlerinin bu açıdan Ortadoğu’ya etkileri nasıl olacak?

    Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye’den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump’ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail’e “dur” denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump’ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız. İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmaması şiddet sarmalını doğuruyor ve o döngüden bölgemiz kurtulamıyor. Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump’ın İsrail’e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail’in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump’ın ABD başkanlığını, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir.

    Donald Trump’ın NATO’nun Avrupalı üyelerine yaklaşımı, onlardan beklentisine dair düşünceleri malumunuz. Trump başkanlığında ABD’nin Ukrayna-Rusya meselesine yaklaşımı ne yönde değişecektir? Savaşın gidişatına dair beklentiniz ne yönde?

    Trump açık sözlü biri. Geçmişte Merkel’e “Ben NATO’ya şu kadar para veriyorum, sen Almanya olarak ne veriyorsun?” demişti. Merkel’den orada bir çıt dahi çıkmadı. NATO’ya Amerika’dan sonra en yüksek seviyede para veren ülkelerden birisi de biziz. Bu noktada NATO içinde en fazla savunma harcaması yapan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Bu dönemde de biz Amerika Birleşik Devletleri karşısında onun rakamını yakalamayabiliriz ama ideal seviyede olan ülkelerden bir tanesi olarak yolumuza devam ederiz. NATO içinde asker noktasında bir sıkıntı yok. Asker sayısı itibarıyla zaten iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bazı Batı ülkelerinin Ukrayna’daki savaşın bitirilmesi için çaba sarf etmesi, orada çözümü hızlandırır. Biz, en başından beri hem Ukrayna’nın haklılığını ortaya koyduk hem bu savaşta barışın yanında yer almayı tercih ettik. Savaşın tarafı olmamız konusundaki yönlendirmelere kulak asmadık ve her iki tarafla da teması sürdürdük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğine yönelik inancımızın Batı tarafından yeterince paylaşılmadığını gördük. Trump döneminde meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirilebiliriz. Daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla kaos ve çatışma bu savaşı bitirmez. Daha çok diyalog, daha çok diplomasi, daha çok mutabakat barışın kapısını aralar. Biz her iki tarafı da aynı masa etrafında buluşturmayı başarmış bir ülkeyiz. Bunu defalarca yaptık ve yine yapabiliriz. Bu savaş artık bitmelidir. Biz gayretlerimizi barış için yoğunlaştırdık ve buna devam edeceğiz. Umarız yeni dönemde yeni başlangıçlar yapar ve tüm çatışmaların ve savaşların sona erdiği bir dünyaya kavuşuruz.

    AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİ

    Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini sormak istiyorum. Konuşmanızın başında değindiniz. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştünüz ve bugün “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur.” dediniz. Bugün von der Leyen de sosyal medya paylaşımında “AB – Türkiye ortaklığının güçlenmesi ortak bölgemize fayda sağlayacaktır.” dedi. Bu konuda yeni bir gelişme söz konusu mu? Avrupa Birliği’yle müzakerelere ilişkin gidişat ne yönde?

    Görüşmemizde bugün von der Leyen’de böyle bir tavrı henüz görmüş değiliz. Bunlar hala görüşme aşamasında attığımız adımlar. Eğer bize hakikaten böyle bir açılım sağlarlarsa bunu paylaşırız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Avrupa Birliği ile ilgili arkadaşlarımız muhatapları ile temaslarını sıklaştıracak. Biz de liderlerle görüşmelerimizde bu konuyu ele almayı sürdürecek ve inşallah hayırlı bir netice için gayret edeceğiz. Türkiye’nin potansiyelinin herkes farkında. Son dönemde Avrupa’nın Türkiye ile iş birliği konusundaki gayretleri de bunun göstergesi. Biz Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız ve bununla ilgili adımlarımızı attık, atıyoruz. Avrupa Birliği ile siyasi bariyerlere takılmadan, eşit koşullarda ve göz hizasında bir ilişki biçiminden yanayız. Biz Avrupa Birliği’nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza her fırsatta söylüyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda adım atılması iyi bir başlangıç olacaktır. Bize verilen sözlerin tutulması Avrupa Birliği’nin de samimiyetini ortaya koyması açısından bir fırsattır. Çünkü biz verdiğimiz tüm sözleri tutarak o sınavdan zaten çoktan geçtik.

    “TÜRK DEVLETLERİNİN DAYANIŞMASI ARTIYOR”

    Efendim, Kırgısiztan’daydınız, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 11. Devlet Başkanları Zirvesine katıldınız. Burada bir dizi anlaşma imzalandığını ifade ettiniz. 19 anlaşma imzalandı ama bir tanesi oldukça önemliydi, güvenlik bağlamında bir imza gerçekleştirildi. Zirvede güvenlik konusunda koordineli afet ve acil durum müdahalesi sağlamayı amaçlayan sivil koruma mekanizması anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ileride Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir ortak ordu kurmasının öncü adımlarından biri diyebilir miyiz?

    Bu çok ileri bir ifade olur. Şu anda öyle bir görüntü söz konusu değil. İleride ortak bir ordu kurma gibi bir çalışma, bir gayret şu anda Türk devletleri arasında bulunmuyor. Sivil Koruma Mekanizması Anlaşması, bölgedeki güvenlik iş birliğini artırma adına önemli bir adım. Afet ve acil durum müdahalelerinde koordinasyon sağlamak, devletlerimiz arasındaki derin iş birliklerini güçlendirecektir. Bu anlaşmanın temel amacı afet ve acil durumlarda Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin dayanışmasını artırmaktır. Bu dayanışma bizleri afetlere ve afet sonrası süreçlere daha hazırlıklı ve dayanıklı kılacak. Biliyorsunuz bunun fikri temelini asrın felaketi sonrası ülkemizde düzenlediğimiz olağanüstü zirvede atmıştık. Bu anlaşma Türk Devletleri Teşkilatı’nın birlik ruhunu biraz daha kuvvetlendirecektir. Afet ve acil durumlarda dost ve kardeşlerimizle dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak bir kez daha öğrendik. Ülkelerimiz arasında eğitim, tatbikat ve teknoloji transferi gibi konular gündemimizde ve bu konuda atılan adımlar var. Tüm bu gelişmeler, güvenlik alanında daha derin bağların kurulmasına yardımcı olabilir. Bu süreçler zaman alır ve çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerden etkilenir. Çağımızda ittifakların, birliklerin ve uluslararası teşkilatların önemi birkaç kat artmıştır. Bu tip dayanışma temelli adımlar teşkilatların gücüne güç katar.

    Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin daha da perçinleştiği önemli bir ziyarete şahitlik ettik. Bu ziyaretin önemli gündemlerinden birinin de ülkedeki FETÖ okullarının Maarif Vakfı’na devredilmesi konusu olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir ilerleme kaydedildi mi? Farklı ülkelerle de benzer talepleriniz vardı, beklentileriniz vardı. Örgüt elebaşının ölümünün Türkiye’nin bu mücadelesine olumlu katkısı olacağını değerlendiriyor musunuz?

    Her şeyden önce bu konu sizin de ifade ettiğiniz gibi Türkiye’yi adeta huzurlu kılan bir adım olmuştur. Kırgızistan FETÖ’nün tutunmaya çalıştığı, örgütün hedefindeki ülkelerden biri. Son zamanlarda bu sinsi örgütle mücadele konusunda etkin adımlar atılıyor. Manas Üniversitesi’nde öğrencilere hitabımda “aklınızı kiralamaya, şahsiyetinizi gasp etmeye çalışanlara prim vermeyin” uyarısında bulundum. Çünkü FETÖ ve benzeri tüm terör örgütleri insanları mankurtlaştırıp kullanmak ister. Bu anlamda terör örgütlerinin birbirlerinden farkları yok. Hepsi iradesiz, bilinçsiz, şahsiyetsiz kullanışlı robotlar ister ve onları hedeflerine saldırmakta kullanır. FETÖ’nün faaliyet gösterdiği bütün ülkelere örgütün gerçek yüzünü anlatıyor, onların ve nesillerinin güvenliği için bu kanserli hücreyi kesip atmaları, onlarla mücadele etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. FETÖ’nün taktığı maskelerin ne kadar çeşitli olabileceğini, örgütün hipnoz yöntemlerini, onlarla mücadelenin bir güvenlik meselesi olduğunu örnekleri ile izah ediyoruz. Bizi anlayanlar, tehlikeyi fark edenler Kırgızistan örneğinde olduğu gibi harekete geçiyor. Örgütün oluşturduğu tehlikenin farkında olanların sayısı artıyor. Bu artışı sağlamak için biz de gayretlerimizi hiç sonlandırmayacağız. Bu aynı zamanda bir terörle mücadele faaliyetidir. Terörle mücadelenin her şeklinden bir milim bile geri adım atmayız. FETÖ ile mücadelenin uluslararası boyutu oldukça önemli. Bu örgütün yurtdışındaki yapılanmalarına karşı kapsamlı mücadelemiz her alanda sürüyor. Özellikle eğitim alanında alınacak tedbirlerin öneminin anlaşılmasından ve bu örgütün elindeki eğitim tesislerinin Maarif Vakfımıza devri konusunda adımlar atılmasından memnuniyet duyuyoruz. FETÖ’nün elinde tuttuğu okulların kontrolünü ve yönetimini Maarif Vakfının eğitim anlayışıyla uyumlu hale getirmeyi sürdürüyoruz. Kırgızistan’da da Maarif Vakfımızın etkinliğini yakında çok daha güçlü şekilde hissedeceğiz. Biz FETÖ ve diğer tüm terör örgütleri ile mücadelemizde kararlıyız ve mesafe almaya devam ediyoruz.

    “İNSANLIK ADINA UTANÇ VERİCİ GÜNLER”

    Sayın Cumhurbaşkanım, Gazze ile ilgili bir soru sormak istiyorum. İsrail’in Gazze soykırımı 13’üncü ayını geride bıraktı. Siz de bu süre zarfında 30’a yakın uluslararası zirveye katıldınız. Bu zirvelerin hepsinde Gazze’yi ilk gündem başlığı olarak masaya yatırdınız, yüzlerce telefon görüşmesi yaptınız. İki önemli zirveyi geride bıraktık. İlk sorum, İslam ve Türk dünyasının Gazze konusunda üzerine düşeni yaptığını düşünüyor musunuz? Bir de Sayın Cumhurbaşkanım İsrail ile ticaret meselesinde son günlerde iftiraların ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Türkiye İsrail ile ticareti tamamen kapattıktan sonra Filistin tarafının talebiyle bir mutabakat imzalandı. Çünkü Filistin’de milyonlarca Müslüman kardeşimiz var, oraya giden ürünler var. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

    Ne yazık ki adı sanı duyulmayan veyahut da şöyle kasaya, tartıya çıkarsan gramı, kilosu beş para etmeyen bazı kimseler İsrail’le ilişkiler konusunda bize garip garip iftiralar atıyorlar. Maalesef bazı partiler hala oralardan bir şeyler beklemeye çalışıyorlar. Şu an itibarıyla biz İsrail’le ticari ilişkileri kestik. Bundan sonraki süreçte de mümkün olduğunca biz, İsrail ile ilişkilerimizi kesmiş olarak yolumuza devam edeceğiz. Bunların elinde herhangi bir güç yok, atacakları veya attıkları adım yok ama iftiraya gelince iftira diz boyu. Biz aynı kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. Mısırla dayanışma halinde, buralarla ilgili adımlarımızı kararlı bir şekilde sürdürecek ve İsrail’e bu noktada prim vermeyeceğiz. İsrail Filistin’i onlarca yıldır işgal ediyor. İnsanlar yıllardır açık hava hapishanelerinde yaşam mücadelesi veriyor. Bugün Gazze’de yaşananlar kelimenin tam anlamıyla soykırım. Çoğu çocuk ve kadın masum insanlar vahşice katlediliyor. Bir avuç toprak parçasına hapsedilen 2 milyondan fazla kişinin üzerine bomba yağdırılıyor. Maalesef insanlık adına utanç verici günlerden geçiyoruz. Bizim Gazze’deki mezalimi anlatma mesaimiz bitmeyecek. Her fırsatta İsrail’in zulmünü, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerini dile getireceğiz. Herkes Gazze’deki katliamları, bebeklerin, annelerin çığlıklarını unutsa bile biz unutmayacak ve unutturmayacağız. Netanyahu ve çetesi yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. Onların peşindeyiz ve cinayetlerinin hesabını vermeden bırakmayacağız. Türkiye olarak elimizden ne geliyorsa, ne kadar imkânımız varsa Gazzeli kardeşlerimiz için seferber etmeye çalıştık. Bugüne kadar 85 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini Mısırlı yetkililerin de desteğiyle Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırdık. Bu rakamlara bakarak Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke olduğumuzu söyleyebiliriz.

    TERÖRLE MÜCADELE

    Türkiye’nin Irak’ın kuzeyi ve Suriye’de yürüttüğü askeri harekatlarda sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma ve bölgeyi teröristlerden tamamıyla arındırma politikasında kararlılığımız tam. Terörü kaynağında yok etme anlayışını vurguluyorsunuz. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde terörle mücadelede nasıl adımlar atılacak?

    Terörle mücadelemizde değişen bir şey olmayacak. Kararlılığımızı aynı şekilde devam ettireceğiz. Bu 30-40 kilometrelik derinlik meselesi aynen devam edecek. Şu an itibariyle Suriye ve Irak’taki derinliklere girme, oradaki teröristleri takip etme ve terörü kaynağında kurutma mücadelemiz tavizsiz devam ediyor. Sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğimizi sözle ifade ettiğimiz gibi, fiilen de ortaya koyuyoruz. Bu mücadeleden geri adım atma, mücadeleyi gevşetme asla söz konusu değildir, bu olmayacaktır. Terörist unsurlara bırakılabilecek en küçük boşluğun ulusal güvenliğimize yönelik büyük bir tehdit olduğunun bilincindeyiz ve boşluk bırakmadan terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Türkiye, kendini korumak için gereken önlemleri almaktan asla çekinmeyecek. Sınır güvenliğimize yönelik attığımız her adım, teröristlerin geçiş yollarını kapatmayı hedefliyor ve gelişmiş teknoloji ve personel yığınakları ile sınır güvenliğimizi artırıyoruz. Biz terörle kesintisiz bir mücadele halindeyiz ve bu ancak son terörist etkisiz hale getirilince ülkemize yönelik bu tehdit ortadan kaldırılınca biter.

    “SEÇİLMİŞ OLMAK, KİMSEYE TERÖRLE KOL KOLA, YAN YANA YÜRÜME HAKKI VERMEZ”

    Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP’nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı?

    Bu konuda Kandil’in baskısı olur veya olmaz bu önemli değil. Seçim kampanyasında bir şey söylemiştik. Dedik ki; ‘kesinlikle hak eden makama oturur ama hak etmeyen, makamını suiistimal eden, kesinlikle bedelini öder. Yargı, başsavcı ve savcılar bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Bu süreç içerisinde attıkları adımlarla aldıkları mesafeyle ben inanıyorum ki halkımın güvenini de kazanıyorlar. Çünkü yargı eğer dik durursa halkımın da yargıya olan güveni artarak devam eder. Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir; bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir. Milletin imkanlarının, Kandil’deki ve Avrupa’daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız. Adı geçen şahıslarla ilgili yargı kararları, deliller, iddialar, bilgi ve belgeler ile yürütülen soruşturmaları hep beraber takip ediyoruz. Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz. Muhalefet yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır. Biz bu baskılara, bu hakaretlere boyun eğmeyiz. Siyasi nezaketimizi sonuna kadar koruruz, ama tehdit siyasetine eyvallah etmeyiz.

    Kamuda tasarruf genelgesi açıklandığında bazı CHP’li belediye başkanları bunun kendilerine yönelik bir operasyon olduğunu iddia etmişlerdi. Gelinen noktada bir konsere milyonlarca lira ödeme yapıldığı ortaya çıktı. Adı geçen sanatçılar da paylaşımlarında, bu paraları almadıklarını iddia ettiler. Bir yanda böyle bir tablo, diğer yanda ödenmeyen maaşlar, grevler, vesaire nedeniyle toplanmayan çöpler var. Bu konudaki yorumunuz nedir?

    CHP’nin seçim mantalitesi, mantığı her zaman böyle çalışmıştır. Bu süreci en hayırlı şekilde yargı işletiyor. Üzerine üzerine gidecekler. Çünkü eğer biz bu pislikleri temizleyemezsek, şunu bilelim ki ülkemizin geleceği de pek hayra alamet olmaz. Şu anda ben yargının çok sağlam yere bastığını görüyorum. Açıklanan rakamlar basit rakamlar, ufak rakamlar değil. Bu rakamlarla ilgili belgeler ortaya çıktığında bunlar ne diyecekler? Bunun hesabını vermeleri lazım. Millete hizmete dönüşmesi gereken kaynakların nasıl har vurup harman savurma anlayışı ile sağa sola saçıldığının somut bir göstergesidir bu durum. Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler milyonluk eğlenceler tertip ediyor. Millet adına borçlar istendiğinde “bizi çalıştırmıyorlar” feryatları koparan bir zihniyetle karşı karşıyayız. CHP’li belediyeler her zaman için sorumsuz bir yönetim anlayışı ve kamu kaynaklarının heba edilmesinin net bir göstergesi olmuştur. Özellikle işçi grevlerinin yaşandığı, temel belediyecilik hizmetlerinin verilmediği bir ortamda, belediyelerin önceliklerini sorgulamak gerekiyor. Ancak CHP’li belediyelerde sorumluluk bilinci yok. CHP’nin yönettiği şehirlerden bir bir çöp dolu sokaklar, çamurlu çukurlu yollara ilişkin haberler geliyor. Biz zaten her fırsatta CHP’nin çöp, çamur, çukur olduğunu anlatıyoruz. Maalesef milletimiz acı bir şekilde bu sözlerimizin ne kadar haklı olduğunu görüyor. CHP’li belediyeler, kamunun kaynaklarını hoyratça harcarken, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bunların hesabının sorulması gerekir. Bu hesabı milletimiz adına sormaktan çekinmeyiz. CHP’de her zaman olduğu gibi bugün de siyasi sorumluluk ve mali disiplin konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu.

    “ENFLASYON ARTIK SÜREKLİ OLARAK İNİŞTE OLACAK”

    Ekonomiye dair son dönemde oldukça olumlu gelişmeler var bizi mutlu eden, sevindirici gelişmeler… Dünya’da 3 tane kredi derecelendirme kuruluşu sadece Türkiye’yi 2 kademe arttırdı. Bunun dışında son 5 ayda enflasyon oranı yüzde 75’ten yüzde 48’e kadar geriledi. Önümüzdeki döneme dair öngörünüz nedir? Ekonomiye dair nasıl bir perspektif, fotoğraf ortaya çıkacaktır?

    Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son 2 ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şu an itibariyle bu iniş emaresi kendini göstermektedir. Hiç tereddüte mahal bırakmadan inşallah enflasyondaki bu düşüşü göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Benim ekonomideki mantığım bu. Bir ekonomist olarak aldığım, öğrendiğim bilgi bu. Hatırlayın Mehmet Bey’in yine Maliye Bakanı olduğu dönemlerde faiz 4 küsür seviyesindeydi. Enflasyon da 5,6’ya kadar düşmüştü. Şimdi bunu yeniden inşallah ülkemizin gündemine getireceğiz. İstikrarlı bir mali politika ve yapısal reformların uygulanmasıyla bu olumlu trend devam edecektir. Ayrıca, dış ekonomik koşullar ve küresel piyasalardaki gelişmeler de Türkiye’nin ekonomik durumunu etkileyecektir. Her türlü riski göz önünde bulundurularak attığımız ekonomik adımlarımızı aynı kararlılıkla ve disiplinle sürdüreceğiz. İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkartacak, yeni ve büyük yatırımlara odaklanacağız. Küresel krizlere, dalgalanmalara karşı ekonomik savunmamızı güçlendiriyor, ekonomik bağımsızlığımızı koruyacak adımları atıyoruz.

     

     

    NTV

     

     

  • “Terörü bitirecek hamle Bahçeli’den geldi”

    “Terörü bitirecek hamle Bahçeli’den geldi”

    Yurdakul, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olan DEM ile göbekten bağlı olan, onlarla ittifak kuran, her türlü işbirliği içinde olan CHP ve Selahattin Demirtaş sevdalısı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in attığı adımları görmeyenlerin, hatta alkışlayanların, Milliyetçilik vurgusu yaparak Bahçeli’ye saldırdıklarını kaydetti.

    Milliyetçi Hareket Partisi Kars İl Başkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen “Bir ve Birlikte Hilal’e Doğru Türkiye Toplantıları” kapsamında Kars’ta bulunan MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Kars’ta DEM ve CHP’ye yüklendi.

    “Terör sorununun çözümü önünde MHP’yi sözde engel olarak gösterenlerin oyunları bozulacaktır”

    Aynalı Köşk Toplantı Salonu’nda partililere seslenen Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, “Terörle mücadelede ortaklaşmak ne kadar önemliyse, terörün beslendiği bataklığı kurutmak konusunda el ele vermek de bir o kadar önemlidir. Nitekim terörü kökünden bitirici darbe yine MHP’ne, Liderimiz ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin stratejik yaklaşımına maruz kalmıştır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunu ortaya koymaktır. Çünkü bu yaklaşım nesilleri etkileyecek bir karardır. Ayrıca terör sorununun çözümü önünde MHP’yi sözde engel olarak gösterenlerin de oyunları bozulacaktır” dedi.

    Zaten partimizi engel gösterip aslında sorundan beslenenlerin oyunu bozulunca şimdiden Liderimizi hedef tahtasına koymaya çalıştılar diyen Yurdakul, “Üstelik demediğini demiş gibi göstererek. Dediklerini bağlamından kopartarak. Düpedüz ve ahlaksızca çarpıtma yoluna giderek. PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olan DEM ile göbekten bağlı olan, onlarla ittifak kuran, her türlü işbirliği içinde olan CHP ve Selahattin Demirtaş sevdalısı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in attığı adımları görmeyenler, hatta alkışlayanlar, şimdi Milliyetçilik vurgusu yaparak Liderimize saldırıyorlar. En önemlisi ise, aynı saldırıyı Kandil’in teröristleri, emperyalist ülke uşakları Murat Karayılan, Mustafa Karasu, PKK Kongra-Gel Eş Başkanı Zübeyir Aydar ve PKKlı terörist Helin Ümit gibi isimler de yapıyor ve Liderimizin bu açıklamalardan çok rahatsızlar” diye konuştu.

    “Öyleyse burada bir gariplik yok mu sizce?”

    Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, Yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, Evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de, erken seçim derdine düştüğüne dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, “Şunu buradan açıkça ifade edeyim ki; Hiç kimse bizimle, Milliyetçi-Ülkücü camiamız ve onun Lideri Sayın Devlet Bahçeli ile Türklüğe hizmet kulvarında, milletseverlik ve vatanseverlik yarışına giremez. Bugün Türkiye’nin bağımsızlığı ve Türk Milletinin güçlenmesi emperyalist güçleri ve onların uşaklarını kahrediyor ve bu odaklar farklı yöntemlerle Türkiye’nin altını oymaya, toplumsal huzurumuzu bozmaya çalışıyorlar. Lütfen uyanık olalım, birbirimizden kopmamız projelendiriliyor” şeklinde konuştu.

    “ABD’li mihraklar ve Kandil ilişkisi, Suriye’den ülkemize sokulan teröristlerin düzenlediği TUSAŞ saldırısında ifşa olmuştur”

    TUSAŞ’a teröristlerin saldırdığını vurgulayan Yurdakul daha sonra özetle şunları söyledi.

    “Cumhurbaşkanımız, BRİCS toplantısında dış politikada bağımsızlığımızı ortaya koyarken ve Genel Başkanımızın yaptığı önemli açıklamanın hemen sonrasında bu odaklar düğmeye basıyor ve savunma sanayimizin kalbine, TUSAŞ’a bir saldırının düzenlenmesine sebep oluyorlar. Türkiye savunma sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak en önemli hamlelerin yapıldığı TUSAŞ’ın, saldırı hedefi olarak seçilmesi de elbette bir mesaj niteliği taşımaktadır. Mesajın kimler tarafından verildiği belli değil mi? Diyorlar ki; “Öcalan’ın gücü yetmez. Sınırları aşamaz. Size terörü bitirme ve PKK’yı tasfiye etme fırsatı tanımayacağız” diyorlar. ABD’li mihraklar ve Kandil ilişkisi, Suriye’den ülkemize sokulan teröristlerin düzenlediği TUSAŞ saldırısında ifşa olmuştur. TUSAŞ’a yapılan bu alçak saldırı diyor ki; “Ne yaparsanız yapın PKK ya silahları bıraktıramazsın”. Bunu yalnız Kandil mi diyor? Bana göre bu mesaj doğrudan Suriye’nin kuzeydoğusundan geliyor. PKK/YPG organizasyonundan geliyor. ABD korumasındaki topraklardan geliyor. Çok iyi biliyoruz ki, Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD ye bağlı özerk bir yapı kurulması halinde, bu aynı zamanda İran’a karşı ABD ve İsrail için de bir tampon olacaktır. Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi operasyonunun bir parçasıdır. Yani yeni Sevr hayallerinin ilk adımlarıdır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin hamlesi bütün bu gerçekleri, bütün bu soruları turnusol kağıdının üzerinde bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. İşte rahatsızlık budur, İşte liderimize saldırı budur, Çünkü liderimiz Bahçeli’nin birkaç oy için partisi biraz daha oy alsın diye Türk milletini hiç bir zaman yalnız bırakmamıştır.”

  • Terör örgütü PKK’ya operasyon

    Terör örgütü PKK’ya operasyon

    Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “11 ilde bölücü terör örgütü mensubu teröristlerin kırsalda eylem yapmak amacıyla mağara ve sığınaklara sakladıkları patlayıcıların, çeşitli silah ve mühimmatların yok edilmesine yönelik düzenlenen “GÜRZ-25” operasyonlarında 37 mağara, sığınak ve barınma alanı imha edildi” ifadesini kullandı.
    Yerlikaya operasyonlar sonucu ele geçirilen malzemeleri ise şöyle açıkladı:

    “661 kg patlayıcı madde, 4 adet M79 Isı Güdümlü Tanksavar Mühimmatı, 3 adet RPG-7 Roketatar Silahı, 3 adet PKM Makineli Tüfek, 4 adet Dragunov Keskin Nişancı Tüfeği, 12 adet Kalaşnikof Piyade Tüfeği, 105 adet el bombası, 78 adet roketatar mühimmatı, 25 adet top, havan ve bombaatar mühimmatı, 14 bin 67 adet çeşitli ebatta ve çapta mühimmat ele geçirildi.
    Yılın 365 günü, 4 mevsim, 12 ay, gece gündüz demeden şehir içinde de kırsalda da operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek.

    Jandarma Genel Komutanlığı TEM Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde; Şırnak, Mardin, Elazığ, Hatay, Muş, Siirt, Tunceli, Iğdır, Bingöl, Bitlis ve Hakkari İl Jandarma

    Komutanlıklarınca yapılan çalışmalar sonucu;

    Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando ve Güvenlik Korucu Timleri ile J-SİHA ve ATAK helikopterlerinin desteğiyle Beytüşşebap, Silopi, Uludere, Nusaybin, Ömerli, Dargeçit, Palu, Payas, Şenyayla, Pervari, Nazımiye, Iğdır Merkez, Yayladere, Mutki ve Hakkâri Merkez kırsalında “GÜRZ-25” operasyonları gerçekleştirildi.

    Bölücü Terör örgütünün lojistik amaçlı kullanmak ve eylem yapmak için hazırladığı inleri tek tek tespit edilip başlarına yıkıldı

    Operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamızı tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle.”

  • İstanbul’da terör operasyonu: 18 gözaltı

    İstanbul’da terör operasyonu: 18 gözaltı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın ardından kent genelinde bir operasyon düzenlendi.

    PKK/KCK terör örgütünün faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve yakın tehdit içeren şiddet eylemlerinin engellenmesine yönelik düzenlenen operasyonda, yapılanmanın sözde gençlik birliklerine bağlı şüphelilerin yol kapama, yürüyüş, molotoflu eylem şeklinde sokak eylemleri arayışında oldukları tespit edildi. Yürütülen çalışmalarla örgütün sözde siyasal alan yapılanmasının (KCK/TDÖ) faaliyetlerinin deşifre edilmesinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından 25 şüphelinin yakalanmasına yönelik eş zamanlı şafak operasyonu düzenlendi. Operasyonda 18 şüpheli gözaltına alınırken, diğer şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdürdüğü öğrenildi.

  • Terör örgütü lideri Fethullah Gülen öldü

    Terör örgütü lideri Fethullah Gülen öldü

    Terör örgütü liderinin böbrek yetmezliği ve şeker hastalığının yanı sıra ayrıca demansı vardı. Örgüte yakın siteler dün akşam saat 21 gibi Gülen’in öldüğüne ilişkin haberler yaptı.

    Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fetullah Gülen 27 Nisan 1941 Erzurum Pasinler doğumlu vaiz, imamdır. Fethullah Gülen, “altın nesil” yetiştirmek iddiasıyla cemaat adı altında kurduğu terör yapılanmasıyla 15 Temmuz darbe girişimi ile düzenleyerek anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştı.

    21 Mart 1999’da; sağlık problemlerini sebep gösteren Gülen, Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçtı. O tarihten bu yana Pensilvanya eyaletinde kaçak olarak yaşadı.

    FETÖ YAPILANMASI NEDİR?

    11 Aralık 2015’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla aralarında Fethullah Gülen ve Gülen Hareketi mensuplarının da
    bulunduğu, iddianamede geçen adıyla “Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” ‘na yönelik Türkiye genelinde operasyonlar başlatılmış ve örgütün amaçları hazırlanan fezlekede tespit edilmişti.

    Gülen liderliğindeki örgütün bilinen yasa dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanması vardı. Örgüt üst organları olarak en tepede İmam Gülen ve ona doğrudan bağlı “Tayin Heyeti”, “İstişare Kurulu”, “Mollalar Grubu” ve “Meclis” olarak adlandırılan birimlerden oluştu ve bunlar tarafından idare edildi. Meclis biriminde alınan kararlar hiyerarşik yapı içerisinde en alt birimlere kadar iletilmekteydi. Örgütün sıkı hiyerarşik yapısı dünya imamı, coğrafi bölge imamı, ülke imamı, bölge
    imamı, il imamı, ilçe imamı, semt imamı, mahalle imamı, ev imamı, ser rehberler, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları olarak tasarlanmıştı. Örgüt meclisinin kararları bu hiyerarşik yapıda örgüt üyelerince gizliliğe, istihbarata ve sır saklamaya özen gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmekteydi. Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını ‹Mütevelli Heyeti’ belirlemekteydi.

    ABD’DEN İADESİ İSTENDİ ANCAK VERİLMEDİ

    17-25 Aralık 2013 tarihlerinde, sahte belgelerle hükümeti düşürmeye yönelik bir darbe girişimi gerçekleştirildi. Bu operasyonların arkasında Gülen’in olduğu anlaşılmasının üzerine, FETÖ 40 liderinin ABD’den her seviyede iadesi talep edildi. Fakat ABD bu konuda çekimser davranarak Gülen’i himayesi altında tutmaya devam etti. 15 Temmuz 2016 gelindiğinde ise FETÖ, Türkiye’de askeriye içinde gizlenen militanlarına emir vererek, devleti ele geçirmeye çalıştı ve birçok insanın ölmesine sebep oldu. Bu kalkışmanın ardından Türkiye FETÖ iade talebini bir kez daha tekrarladı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise Gülen’in iadesi ile ilgili Türkiye’nin kanıt sunması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, Adalet Bakanlığı’nca hazırlanmış “suçun işlenişe ilişkin olgular” başlığı altındaki dosya, ABD adli makamlarına gönderildi. Ancak iade bir türlü gerçekleşmedi.

     

     

    NTV

  • Terör sığınaklarına darbe

    Terör sığınaklarına darbe

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı TEM Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde; Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca yapılan istihbari çalışmalar sonucu; Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando ve Güvenlik Korucuları Timleri tarafından Cudi Dağı bölgesinde “Gürz-18” operasyonları gerçekleştirildi.

    Şırnak’ta BTÖ mensubu teröristlerin kırsalda eylem yapmak amacıyla mağara ve sığınaklara sakladıkları çeşitli silah, mühimmat ve patlayıcıların yok edilmesine yönelik düzenlenen operasyonlarda örgüte ait 55 mağara, sığınak ve barınma alanı imha edildi. Operasyonlar sonucu, 10 adet M79 Isı Güdümlü Tanksavar Füze Mühimmatı ele geçirildi. Bu mühimmat son dönemde ilk kez bu kadar çok ele geçirilirken ayrıca, 17 adet PKM Makineli Tüfek, 1 adet 12.7 mm Uçaksavar, 2 adet RPG-7 Roketatar Silahı, 1 adet Zagros Keskin Nişancı Silahı, 1 adet Dragunov Keskin Nişancı Silahı, 1 adet AK-47 Piyade Tüfeği, 5 adet TM 62 M Anti Tank Mayını, 123 adet Roketatar Mühimmatı, 600 adet Uçaksavar Mühimmatı, 3 bin 600 adet 7.62 mm PKMS Makineli Tüfek Mühimmatı, 5 bin 700 adet Hafif Silah Mühimmatı, 8 adet 81’lik Havan Mühimmatı, 500 metre saniyeli fitil ve EYP yapımında kullanılan çok sayıda malzeme ele geçirildi.

    Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaparak, “Yılın 365 günü, 4 mevsim, 12 ay, gece gündüz demeden şehir içinde de kırsalda da operasyonlar düzenliyoruz. Terörle mücadelemiz son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla devam edecek” ifadelerine yer verdi.

  • 10 ilde terör yuvalarına darbe

    10 ilde terör yuvalarına darbe

    Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 10 ilde bölücü terör örgütü (BTÖ) mensubu teröristlerin kırsalda eylem yapmak amacıyla mağara ve sığınaklara sakladıkları çeşitli silah, mühimmat ve patlayıcıların yok edilmesine yönelik düzenlenen “Gürz-17” operasyonlarında 71 mağara, sığınak ve barınma alanının imha edildiğini belirterek operasyonla ilgili şu ayrıntıları paylaştı:

    “Operasyonlarda bin 303 adet uçaksavar mühimmatı, 360 adet el bombası, 257 kg eylem için hazırlanmış patlayıcı madde, 141 adet mayın, 80 adet RPG-7 mühimmatı, 32 adet EYP, 16 adet top, havan ve bombaatar mühimmatı, 7 bin 624 adet çeşitli ebatta ve çapta mühimmat, 2 adet RPG-7 roketatar silahı, 112 adet roket sevk motoru, 1 adet PKM makinalı tüfek, 9 adet Kalaşnikof piyade tüfeği, 1 adet Zagros keskin nişancı tüfeği, 365 adet fünye ele geçirildi. Yılın 365 günü, 4 mevsim, 12 ay, gece gündüz demeden şehir içinde de kırsalda da operasyonlar düzenliyoruz. Terörle mücadelemiz son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla devam edecek. Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde; Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando ve Güvenlik Korucularından oluşan; 234 Tim, 3 bin 172 Jandarma personeli ve J-SİHA ile J-ATAK helikopterlerinin desteğiyle; Şırnak, Siirt, Mardin, Van, Hakkari, Hatay, Bingöl, Diyarbakır, Tunceli ve Ağrı İl Jandarma Komutanlıklarınca ‘GÜRZ-17’ operasyonları gerçekleştirildi. Şırnak-Merkez, Güçlükonak, Beytüşşebap, Uludere, Eruh, Pervari, Ömerli, Kızıltepe, Çatak, Hakkari-Merkez, Yüksekova, Şemdinli, Dörtyol, Belen, Lice, Ovacık, Hozat, Nazımiye, Karlıova ve Doğubayazıt kırsalında gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda ayrıca, 22 adet EYP ateşleme düzeneği, 3 adet güneş paneli, 4 adet fotokapan aküsü, 540 metre fitil (EYP yapımında kullanılmak üzere), 780 metre elektrik kablosu, 110 kg amonyum nitrat, 282 adet tüp, 4 adet el dürbünü, 1 adet silah üstü dürbünü, 1 adet termal silah dürbünü ile çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi. Bölücü Terör Örgütünün lojistik amaçlı kullanmak ve eylem yapmak için hazırladığı inleri tek tek tespit edilip başlarına yıkıldı. Operasyonları gerçekleştiren kahraman jandarmamızı tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle.”

  • Şırnak’ta terör operasyonu: 4 tutuklama

    Şırnak’ta terör operasyonu: 4 tutuklama

    Şırnak İl Jandarma Komutanlığına bağlı Cizre, İdil ve Güçlükonak İlçe Jandarma Komutanlıkları tarafından terör örgütü PKK/KCK’nın faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik yapılan istihbarat ve teknik takip çalışmalarının ardından 6 farklı adrese operasyon düzenlendi. Düzenlenen operasyon kapsamında 6 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı.

    Şüphelilerin jandarma sorgusunun ardından çıkarıldıkları mahkeme tarafından 2 şüpheli yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, 4 şüpheli ise tutuklanarak Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi.

  • “Terör örgütlerine 3 bin 671 operasyon gerçekleştirdik”

    “Terör örgütlerine 3 bin 671 operasyon gerçekleştirdik”

    AK Partinin “Türkiye Buluşmaları” programı kapsamında Diyarbakır’da Devlet Su İşleri (DSİ) toplantı salonunda partililer ile bir araya gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Diyarbakır’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. 85 milyon el ele, gönül gönüle ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa ettiklerini belirten Bakan Yerlikaya, terörle amansız mücadele kırmızı çizgileri olduğunu vurguladı.

    “23 yıldır Diyarbakır’ımıza yapılanlar, bu ülkeye, bu millete yapılan hizmetler bir “lütuf” değil, bir “hak”tır” diyen Yerlikaya, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Türkiye’nin eskimiş, yıllarını çalmış tartışmalarla kaybedecek bir dakikası dahi yoktur. Bizim terörden dolayı tek bir insanımızı dahi kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Hele çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşamlarını istismar edenlere, teröre sırtını dayayanlara asla geçit vermedik, vermeyeceğiz. İşte Diyarbakır anneleri. Evlatlarını inançla ve sabırla terörün pençesinden söküp aldılar, Almaya da devam ediyorlar. Buradan Diyarbakır annelerini selamlıyorum.”

    “Bu dönemde Diyarbakır’da 14 tona yakın esrar, yaklaşık 68 milyon kök kenevir ele geçirdik”

    Sadece bu yıl içinde Diyarbakır’da tüm terör örgütlerine yönelik 3 bin 671 operasyon gerçekleştirdiklerini belirten Yerlikaya, “10 terörist etkisiz hale getirildi. 831 şahıs gözaltına alındı. Bu mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor. Sadece bu yıl içinde Diyarbakır’da zehir tacirlerine yönelik 2 bin 514 operasyon düzenledik. Bin 64 şahıs gözaltına alındı, bunlardan 501’i tutuklandı. Yine bu dönemde Diyarbakır’da 14 tona yakın esrar, yaklaşık 68 milyon kök kenevir ele geçirdik. Bu yılın ilk 8 ayından itibaren, Diyarbakır’da işlenen evden hırsızlık suçları geçen yılın aynı dönemine göre ne kadar azaldı biliyor musunuz? Yüzde 61. Geçen yılın Diyarbakır’da günde 4 hırsızlık yaşanırken bu rakam günde 1,5’a düştü. Kapkaç yüzde 75, iş yerinden hırsızlık yüzde 46 azaldı. Bu amaçla bu yıl içinde Diyarbakır’da organize suç örgütlerine yönelik 27 operasyon gerçekleştirdik. 170 şahsı gözaltına alındı, bunların 66’sını tutuklandı. 10 organize suç örgütü çökertildi ve adalete teslim edildi” dedi.

    “2023 yılında 16 milyar liralık bir tarımsal üretimi var”

    Son 22 yıllık dönemde Diyarbakır’a eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye, ulaşımdan tarıma, enerjiden sosyal hizmetlere varıncaya kadar, toplamda 287 milyar 114 milyon TL yatırım yapıldığını belirten Yerlikaya, “Bugün sadece Dicle Üniversitesi’nde 40 bini aşkın öğrenci eğitim görüyor. 4 organize sanayi bölgesinde 474 iş yerinde 38 bin kişi istihdam ediliyor, çalışıyor. 2023 yılında Diyarbakır’dan 334 milyon doları aşkın bir ihracat gerçekleşti. Hava yoluyla 2023 yılında iç ve dış hatlarda toplam 13 bin 117 uçuş gerçekleşti. Ve toplamda 2 milyon 53 bin yolcu sayısına ulaşıldı. Tabii sadece bu değil; sadece 2023 yılı içerisinde yerli ve yabancı toplam 550 bini aşkın turist Diyarbakır’ı ziyaret etti. Bu şehrin tarihi ve doğal güzelliklerini gördü. Bir güzel gelişme de şu ki; gelen turistlerin konaklamalarında yüzde 40’lık bir artış söz konusu. Diyarbakır tarımsal üretim noktasında ülkemizin 10’uncu büyük şehri konumundadır. 2023 yılında 16 milyar liralık bir tarımsal üretimi var. Şu anda Dicle ve Kral Kızı Sulama barajları ve Silvan Barajı’nın tamamlanmasıyla sulanmakta olan 800 bin dönüm toprağa, 3,5 milyon sulanan toprak eklenecek. Peki böylece ne olacak? Tarımsal üretim 3 kat artacak. Ve ilave 400 bin kişiye istihdam imkânı sağlanacak” ifadelerine yer verdi.
    Programa, AK Parti milletvekilleri ve partililer katıldı.