Etiket: teshıs

  • “Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır”

    “Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır”

    Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, “Kansere bağlı ölümler arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ancak erken tanı ile meme kanserinde tam iyileşme oranı oldukça yüksektir” dedi. Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, Amerika Birleşik Devletleri ve birçok Avrupa ülkesinde meme kanseri vakalarının yüzde 65’ten fazlasının Evre 1 veya Evre 2’de tespit edildiğini; yalnızca yüzde 5’inin Evre 4 (metastatik) evrede teşhis edildiğini vurgulayarak, “Erken tanı, meme kanserinin başarıyla tedavi edilmesi ve hastaların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından hayati önem taşır. Türkiye’de ise vakaların yüzde 20’si hala metastatik evrede tespit ediliyor. Bu gecikmenin önüne geçmek için düzenli tarama testlerinin önemi büyüktür” ifadelerini kullandı.
    “40 yaşından itibaren iki yılda bir mamografi önerilmektedir”

    Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye genelinde uyguladığı meme kanseri tarama programına göre, tüm kadınlara 40 yaşından itibaren iki yılda bir mamografi önerildiğini dile getiren Prof. Dr. Mertsoylu, “Özellikle aile geçmişinde meme kanseri bulunan ya da BRCA1 veya BRCA2 gibi genetik risk taşıyıcıları olan kadınlar için taramaya daha erken yaşlarda başlanması önemlidir. Bu yüksek risk grubundaki kadınlarda, mamografiyle birlikte meme MR gibi ek görüntüleme yöntemleri de kullanılarak sıkı bir takip yapılması önerilmektedir. Bu, yalnızca hastalığı önceden tespit etmekle kalmaz, aynı zamanda sağ kalımı ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır” diye konuştu.

    “Metastatik meme kanseri için de umut verici gelişmeler var”
    Mertsoylu, Trastuzumab’ın (meme kanseri ve mide kanserini tedavi etmek için kullanılan bir antikor) 1998 yılında kullanıma girmesiyle, özellikle HER2-pozitif meme kanseri olan hastalarda yaşam süresi ve kalitesinde kayda değer bir artış sağlandığını belirterek, “O günden bu yana birçok yeni hedefe yönelik tedavi geliştirilmiş, metastatik hastalıkta bile yaşam süresi ve kalitesi belirgin şekilde yükselmiştir. Bu tedaviler sayesinde, metastatik meme kanseri ile yaşayan birçok kadın uzun yıllar boyunca aktif bir yaşam sürebilmektedir” dedi.

    Unutmayın, tarama hayat kurtarır”
    Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, “Meme kanserinin erken teşhisi için kendi kendine muayene yapmayı ihmal etmeyin ve Sağlık Bakanlığı’nın sunduğu düzenli tarama programlarına katılın. Özellikle aile öyküsü veya genetik yatkınlığı olan kadınlar, kendi sağlığını korumak için bu önemli adımları atmalıdır. Meme kanserinde erken tanı, hayat kurtarıcıdır. Bu farkındalık ayında kadınları bilgilendirerek, onların da sağlıklı bir yaşam sürmesine katkıda bulunun” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Cenazeyi yanlış teşhis ettiler, savcı mezar açtırdı

    Cenazeyi yanlış teşhis ettiler, savcı mezar açtırdı

    Edinilen bilgiye göre; Aydın’da Atatürk Devlet Hastanesi’nde tedavi görürken hayatını kaybeden Turgut Akın ile evinde hayatını kaybeden emekli öğretmen Hilmi Sarı aynı hastanenin morguna alındı. Germencik Turanlar Köyü’nde yıllarca demircilik yapan Turgut Akın’ın cenazesini almaya gelen yakınları Turgut Akın zannettikleri Hilmi Sarı’yı alıp köyde defnettiler. İlginç hata Hilmi Sarı’nın yakınlarının cenazelerini almaya gelmesi ile ortaya çıktı. Kendilerine teslim edilmek istenen morgdaki tek cenazenin Hilmi Sarı olmadığını fark eden yakınları “Bu bizim cenaze değil” diyerek cenazeyi teslim almadı.
    Bunun üzerine o gün yakını ölen ve morgdan cenaze alan kişiler hastane morguna çağrıldı. Germencik Turanlar Köyü’nden gelen Akın’ın yakınları gömdüklerini zannettikleri Turgut Akın’ı morgda görünce şaşkınlıklarını gizleyemediler.
    Cumhuriyet Savcısı nezaretinde Turanlar Köyü’nde Turgut Akın diye defnedilen Hilmi Sarı’nın cenazesi mezardan çıkarılıp yakınlarına teslim edildi. Turgut Akın ise Hilmi Sarı’dan boşalan mezara defnedilerek ilginç bir hata düzeltilmiş oldu.

  • 1 saniyede kanser teşhisi

    1 saniyede kanser teşhisi

    İzmir’de faaliyet gösteren bir yapay zeka üreticisi şirketin yönetim kurulu başkanı olan Erkan Karagöz, yapay zeka dünyasında yaşanan son gelişmeleri yorumlayarak, yapay zekanın son dönemde sınırları zorladığını söyledi. Karagöz, yapay zekanın tıp dünyasında da önemli bir rol oynadığını ifade ederek, radyoloji görüntülerinde hastalıkları doğru ve hızlı bir şekilde tanımlayabildiğini belirtti.

    Karagöz, “Son zamanlarda derin öğrenme algoritmalarıyla donatılmış yapay zeka sistemleri radyoloji görüntülerini analiz ederek, hastalıkları daha hızlı ve doğru bir şekilde tanımlayarak, erken teşhis ve kişiye özel tedavilerin geliştirilmesine olanak tanıyor” dedi.

    1 saniyede kanser teşhisi

    Meme kanserinin teşhisi yönünde yapay zeka yazılımı geliştirdiklerini, meme kanserini mamografi kesit görüntüleri ile sadece 1 saniyede yüzde 98 üzerinde bir doğrulukla tanıdıklarını belirten Karagöz, bu modülün aynı zamanda karaciğer hastalıklarını da tespit ettiğini ifade etti.

    Karagöz, “Yapay zeka kişisel asistanlar aracılığıyla günlük yaşamımıza daha fazla entegre oluyor. Sesli komutları anlama ve doğal dil işleme yetenekleri gelişen sanal asistanlar, kullanıcılara daha kişisel ve etkileşimli bir deneyim sunuyor. Bu, ev otomasyonu ile iş dünyası ve günlük görevlerde kolaylık sağlıyor. Yapay zeka robotların karmaşık görevleri daha hassas ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Bu da endüstriyel otomasyonun artması ve üretim süreçlerinin daha verimli hale gelmesi anlamına geliyor. Yapay zeka destekli robotlar, insanlarla iş birliği içinde çalışarak üretkenliği artırıyor” ifadelerini kullandı.

    “Yerli ve milli olan çekirdek sistemine sahibiz”

    “Yapay zeka artık duygusal ifadeleri tanıma yeteneğini geliştiriyor” diyen Karagöz, “Bu, müşteri hizmetlerinden eğitim alanına kadar birçok alanda insan-makine etkileşimini daha zengin ve duygusal bir seviyeye taşıyor. Bu gelişmelerle birlikte yapay zeka etiği ve duygu tanıma konusundaki endişeler de artıyor. Bizim de şirket olarak geliştirmiş olduğumuz yüz tanıma sistemi ve davranış analiz sistemlerinde bu özelliklerin hepsini kullanıyoruz. Türkiye’de bütün modülleri ile yerli ve milli olan çekirdek sistemine sahibiz” diye konuştu.

    “Etik, güvenlik ve mahremiyet konularının dikkatlice ele alınması gerekiyor”

    Hukuk alanında geliştirmekte oldukları yapay zeka robotu ile ilgili de bilgi veren Karagöz, “Özellikle büyük veri analizi ve hukuki belgelerin incelenmesi gibi alanlarda yapay zeka avukatları destekleyerek daha hızlı ve etkili bir şekilde çalışmalarını sağlayacaktır. Bu kullanımın etik ve mahremiyet konularını beraberinde getirdiği unutulmamalı. Yapay zeka bu alanlarda sağladığı avantajlarla birlikte etik ve güvenlik konularında da tartışmaları beraberinde getiriyor. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yapay zeka alanında yapılan çalışmaların gelecekte daha da önem kazanması bekleniyor. Her geçen gün yeni bir potansiyel ortaya çıkararak, insan yaşamını daha kolay ve etkili hale getirme yolunda ilerliyor. Teknolojilerin kullanımıyla ilgili; etik, güvenlik ve mahremiyet konularının dikkatlice ele alınması gerekiyor. Gelecekte yapay zeka alanındaki araştırmaların ve geliştirmelerin bu konulara odaklanması, teknolojinin toplumsal fayda sağlamasına yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.

    Karagöz, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

    “Yapay zeka geniş bir sektörlerde ve disiplinlerde önemli ilerlemeler kaydetmeye devam ediyor. Bu gelişmelerin kontrolsüz bir şekilde ilerlemesi, beraberinde çeşitli sorumlulukları da getiriyor. Yapay zekanın; etik kullanımı, veri güvenliği ve toplumun çeşitli kesimlerine eşit şekilde hizmet etmesi için yönetişim ve düzenleme mekanizmalarının güçlendirilmesi önemli bir konudur. Bu bağlamda gelecekteki yapay zeka gelişimlerinin, sürdürülebilir, adil ve etik bir temelde ilerlemesi kritik bir öneme sahiptir. Ülkemize ve milletimize fayda sağlayacak yazılımlar geliştirmeye devam edeceğiz.”

  • Kolon kanserine karşı uyarı

    Kolon kanserine karşı uyarı

    Batman’da özel bir hastanede görev yapan Op. Dr. Eyyup Öner, vatandaşları kolon kanseri konusunda uyardı. Kolon kanserinin erken fark edilmesi halinde hastaların tamamen kurtulabileceğini söyleyen Dr. Öner, kontrollerin mutlaka yapılması gerektiğini söyledi.
    Hastaların kolon kanserine yakalanmaması açısından günlük yaşamda uzun süreler hareketsiz kalmamaları ve yedikleri yemeklere dikkat etmesinin önem arz ettiğini belirten Dr. Öner, “Aile bireylerinde kolon kanseri teşhisi olan insanlarında dikkat etmesi gerekiyor. Kolon kanseri, kalın bağırsakta anormal kötü hücrenin çoğalması, bunun sonucunda kalın bağırsağı tam tıkaması ve kalın bağırsak tıkanıklığıyla hastanemize başvuran hasta gruplarıdır. Kolon kanseri için risk faktörlerine baktığımızda, hareketsiz yaşam, çok yağlı ve etli yemeklerin tüketilmesi nedenleri sayılabilmektedir” dedi.

    “Tanı konulduğu yaştan itibaren 10 sene geriye gidilerek hastanın tarama grubuna girmeleri gerekmekte”

    Bunun dışında ailesel yani genetik olarak kanser vakaları bulunmakta olduğunu aktaran Dr. Öner, “Aile bireylerinde kolon kanseri teşhisi konulan hastalarda, aile bireyinin tanı konulduğu yaştan itibaren 10 sene geriye gidilerek hastanın tarama grubuna girmeleri gerekmektedir. Kolon kanseri şikayetleri karın şişliği, büyük abdesti rahat yapamama, büyük abdest yerinde kanama gibi şikayetlerdir. Kolon kanserine erken tanı koyulması halinde şifa ile sonuçlanabilecek küratif olarak sonuçlanmaktadır. İleri evrede kolon kanseri alan hastalarda ise medikal onkoloji takibine girip, kemoradyoterapi işlemlerine maruziyetleri olabilmektedir” diye konuştu.

    “40 yaşından itibaren kontroller aksatılmamalı”

    Kolon kanseri hastalarının ameliyatla kurtulabileceğini ve 40 yaşından sonra kontrollerin aksatılmamasının önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öner, “Kolon kanserinin oluşmaması için özellikle hareketsiz yaşamdan hareketli yaşama dönülmesi, sebze ve meyvenin sık tüketilmesi, etli ve yağlı yemeklerin en fazla haftada 1-2 defa tüketilmesi gerekmektedir. Kolon kanseri ameliyatlarında ise kitlenin tuttuğu alanı besleyen ana damarlarla beraber alındığı zaman hastalar şifa buluyor. Dünyada kolon kanseri tarama yaş grupları olarak 40 yaşından itibaren yılda bir defa olmak üzere büyük abdest yerinden gaitada gizli kana bakılması, 50 yaşından itibaren ise 10 senede bir olmak üzere büyük abdestten kamera ile bakılması önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.

  • Erken teşhis hayat kurtarır

    Erken teşhis hayat kurtarır

    Hayati öneme sahip bir sağlık konusu olan kolon kanseri hakkında derinlemesine bilgi paylaşımında bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eyüp Sevim, kolon kanserinin belirtilerinin erken evrelerde teşhis edilmesinin, hastalığın tedavi sürecinde çok büyük bir fark oluşturabileceğine işaret etti. Bu belirtiler arasında, bağırsak alışkanlıklarında belirgin değişiklikler, karın ağrıları, isteksizce gelişen kilo kayıpları gibi durumların yer alabileceğini ifade etti.

    Dr. Sevim, bu hastalığın teşhisinde erken dönem tespitinin önemine vurgu yaparak, tarama testlerinin, kanser belirtilerinin ortaya çıkmasından çok daha önce, polip ve kanser hücrelerinin teşhisi konusunda önemli bir yardımcı olduğunu ifade etti. Bu sayede tedavi sürecinin daha etkin bir şekilde yürütülebileceğini belirtti.

    Türkiye’deki mevcut sağlık rehberlikleri doğrultusunda, 50-70 yaş arasındaki her bireyin iki yılda bir “gaitada gizli kan testi” yaptırması gerektiğini harlatan Dr. Eyüp Sevim; bu testin, kanserleşmemiş polip şeklindeki tümörlerin erken evrede tespitine yardımcı olabileceğini ve böylece kanser gelişiminin önlenmesine katkı sağlayabileceğini söyledi. Ayrıca, risk grubunda yer alan kişilere, belirli periyotlarla sigmoidoskopi veya kolonoskopi testleri yapılmasını tavsiye etti.

    Dr. Sevim, tüm bireylerin kendi yaşam tarzlarını ve alışkanlıklarını detaylıca gözden geçirerek, düzenli aralıklarla tarama testlerine katılarak ve herhangi bir belirti hissetmeleri durumunda hemen sağlık profesyonellerine başvurarak, kolon kanserine karşı korunabileceklerini vurguladı.

  • Canan Dağdeviren’in yeni icadı

    Canan Dağdeviren’in yeni icadı

    Canan Dağdeviren Harvard Üniversitesi genç akademi üyeliği kadrosuna seçilen ilk Türk oldu. Forbes Dergisinin “30 yaş altı 30 bilim insanı “ listesine girdi.

    Cilt kanserini tespit için bir cihaz geliştirdi, giyilebilir kalp pili projesiyle tüm dünyada ses getirdi.

    Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan Doktor Canan Dağdeviren bu kez meme kanserine karşı elektronik sütyen geliştirdi.

    Dağdeviren ve ekibinin ürettiği giyilebilir ultrason tarama cihazı, meme kanserinin teşhisi için hayati önem taşıyor.

    Hiçbir uzmanlık gerektirmeyen elektronik sütyen, ultrasonik alıcılarıyla kanserli dokuları tespit edebiliyor. Doktora gitmeye gerek kalmadan günlük olarak tarama yapılabiliyor.

    Dağdeviren bu sayede periyodik tarama ile gözden kaçabilecek vakaların yakalanabileneceğini vurguladı.

    Çalışmalarını MIT Medya Laboratuvarında sürdüren Doçent Dr. Canan Dağdeviren proje için ilhamını, 49 yaşında ileri evre meme kanseri teşhisi konulan ve 6 ay sonra hayatını kaybeden teyzesi Fatma Çalışkanoğlu’ndan aldığını söyledi.

    Dağdeviren Sosyal medya mesajında “Bu çalışmayı, Fatma Teyzem son 12 gününü yaşarken hasta yatağında birlikte hayal edip tasarlamıştık ve artık hayalin ötesine geçip milyonlarca kadının hayatına dokunabilecek. Bu aleti tüm kadınlara ithaf ediyorum; yalnız değilsiniz” notu ile paylaştı.

     

  • Kalp hastalığında erken teşhis

    Kalp hastalığında erken teşhis

    Dünya genelinde en çok ölüme neden olan durumların başında kalp krizlerinin geldiğini dile getiren Doç. Dr. Şeker, “Damar duvarına yerleşmiş plak dediğimiz yağlar giderek damarı tıkayarak belirtilere neden olmaktadır. Bazen de ilk belirti kalp krizi olabilmektedir. Kalp hastalığının gelişiminin önlenmesi tedavisinden daha kolaydır, bu nedenle kalp hastalıklarının erken teşhisi bizim açımızdan çok önemlidir” diye konuştu.
    Risk faktörlerine sahip kişilerde kalp damar hastalığının gelişmesi ve kalp krizi riskinin daha yüksek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şeker, “Sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, diyabet, obezite, sedanter yaşam dediğimiz hareketsiz yaşam tarzı, alkol, yağlı beslenme gibi değiştirilebilir ya da kontrol altına alınabilir” ifadelerini kullandı.

    “Efor sırasında nefes darlığı gelişebilir”

    Kalp damar hastalığı olan bireylerde hangi belirtilerin görülebileceğine değinen Doç. Dr. Şeker, daha sonra şunları söyledi:
    “Kalp damar hastalığı gelişmiş kişilerde damar tıkanıklığının derecesine göre belirtiler gelişebilir. Hastada hiçbir belirti de olmayabilir. Bu sebeple risk faktörlerine sahip kişilerin hastalık başlangıcı ve ilerlemesini geciktirmek amacıyla risk faktörleri kontrol altına alınmalıdır. Kalp damarındaki tıkanıklık kalbin beslenmesini bozacak düzeye geldiğinde belirtiler gelişmeye başlar. Efor sırasında göğüs ağrısı yanıcı baskı tarzda, efor sırasında nefes darlığı, çabuk yorulma ve ritim bozuklukları gibi belirtiler gelişebilir.”

    “Tanı koyma süreci”

    Teşhis koyma sürecinden bahseden Şeker, “Kalp damar tıkanıklığını düşündürecek belirtilere sahip kişilerde yapılacak efor testi, kalsiyum skorlaması, miyokart perfüzyon sintigrafisi, koroner sanal anjiyo, koroner anjiyografi gibi yöntemlerle tanısı konulabilir” şeklinde konuştu.
    Koroner anjiyografi yönteminin kimlere uygulanabileceği ile ilgili bilgi de veren Şeker, “Risk faktörlerine sahip kişilerde göğüs ağrısı olması, daha önce kalp krizi geçirmiş kişilerde kriz ağrısına benzer şikayetlerin gelişmesi, daha önce kalp damarlarına balon stentleme işlemi yapılıp tekrar göğüs ağrısı olması durumunda uygulanabilir. Kalp kapağından dolayı ameliyata gidecek olanlarda, ciddi ritim bozuklarında altta damar tıkanıklığını dışlamak amacıyla elektrokardiyografi, efor testi, ekokardiyografi, sintigrafi, bt anjiyografi yöntemlerde ciddi damar tıkanıklığını düşündüren keşiflerin olması durumunda anjiyografi yapılmalıdır” dedi.

    “Anjiyografi için hasta bayıltılmaz”

    Koroner anjiyografinin nasıl uygulandığını anlatan Doç. Dr. Şeker, “Koroner anjiyografi kalp damarlarının içerisine özel katater denilen ince borularla radyoopak madde verilerek görüntüleme işlemidir. Anjiorafi için hasta bayıltılmaz, sadece girişim yapılacak bölge kasık ya da el bileği uyuşturulur. Hasta işlem boyunca kendindedir ve doktorla iletişim halindedir. El bileğinden girilerek yapılan anjiografi işlemi kasıktan girilerek yapılana göre daha avantajlıdır. Hasta el bileğinden anjio olduğunda kasıktan yapılana göre daha erken taburcu olur, kum torbası gerektirmez, daha az kanama, morluk, şişlik gibi istenmeyen olaylar gelişir. El bileğinden anjiografi işlemi sırasında gerek duyulduğunda balonlama ve stentleme işlemi de yapılabilmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Ufuk Özkan’dan son durum

    Ufuk Özkan’dan son durum

    DURUMU İYİYE GİDİYOR

    Birsen Altuntaş’ın haberine göre 2. derecede siroz rahatsızlığı nedeniyle karaciğer nakli sırasına girdiği ortaya çıkan Ufuk Özkan’ın, durumunun iyiye gittiği, her şey yolunda giderse organ nakline gerek kalmayacağı, ilaç tedavisine devam edeceği öğrenildi.

    ORGAN NAKLİ İÇİN SIRA BEKLİYORDU

    Organ nakli için sıra beklediği ortaya çıkan ve son haliyle sevenlerini kahreden Ufuk Özkan için ağlık Bakanı Fahrettin Koca devreye girmişti.

    YERİNE MURAT KOCACIK ROL ALACAK

    Öte yandan Ersoy Güler’in Ordu’da çekilen “Sağ Salim Ölü Ya Da Diri” filminin setine çıkmaya hazırlanırken aniden fenalaşan oyuncu sağlık sorunları nedeniyle hem bu filmde, hem de daha sonra başrol oynayacağı “Bahtsız Bahtiyar” filmlerinde çalışamayacak. “Sağ Salim Ölü Ya Da Diri” filminde Ufuk Özkan’ın yerine Murat Kocacık rol alacak.

     

  • Kanser türlerinin tanısı artık daha kolay

    Kanser türlerinin tanısı artık daha kolay

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nde video mediastinoskop cihazı ve sterilizasyon cihazları hizmete alındı.
    Kanser türlerinin tanısı çok daha rahat yapılabilecek
    Video mediastinoskop cihazının açılışından önce açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Yıldız “Üniversite Hastanemize yeni cihazlar kazandırmaya devam ediyoruz.

    Bu en son alınan cihazla ülkemizde ve ilimizde beyaz topraktan ötürü sıkça görülen akciğer zarı kanseri başta olmak üzere diğer kanser türlerinin tanısı çok daha rahat yapılabilecek. Geleneksel cihazlarla çok küçük bir delikten bakılarak hastalık bulguları araştırılırken kısıtlı görüş alanı nedeniyle akademisyen ve öğrenciler ameliyatları yeterince izleyemiyordu. Yeni cihazımız yirmi kat daha büyük görüntü vererek tanı koyma oranını artırıp kanama ve komplikasyon risklerini düşürüyor. Şehrimize ve Üniversitemize hayırlı olsun” dedi.

    “Cihazımızla hastalığı tespit oranı çok yükseldi”

    Hastane Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Karadayı “Özellikle Yıldızeli bölgesi, beyaz toprak kaynaklı olarak akciğer kanserinin yüksek oranda görüldüğü bir yer. Cihazımızla hastalığı tespit oranımız çok yükseldi. Ayrıca kanser olmayan tüberküloz gibi hastalıkların tanısında da cihazımız çok önemli bir rol oynayacak.” ifadelerini kullandı.
    “Daha fazla ameliyat yapacağız”

    Sterilizasyon cihazlarının açılışında açıklamalarda bulunan Başhekim Prof. Dr. Doğan “Cihazımız yaklaşık 450 litre kapasiteye sahip. Buhar ısısıyla cerrahi aletleri en ufak bir mikrop kalmayacak şekilde sterilize ediyor. Aletler, bu sayede çok hızlı şekilde bir diğer ameliyata hazır hale geliyor. Bu sayede inşallah daha fazla ameliyat yapacağız” şeklinde konuştu.