Etiket: tevfik özlü

  • Bilim Kurulu üyesi: Ölüm sayıları giderek artıyor

    Bilim Kurulu üyesi: Ölüm sayıları giderek artıyor

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Kurban Bayramı sonrası vaka sayılarında ciddi bir artışın olduğunu ancak şu anda bu artışın oranının azaldığını belirterek ölüm sayılarındaki artışa dikkat çekti. Özlü, ölüm sayılarının giderek artmasının beklenen bir durum olduğunu kaydederek “Vaka sayılarında nispeten iyiye gidiş olduğunu söyleyebilirim. Ama maalesef ölüm sayıları giderek artıyor bu da beklenen bir durum” dedi.

    “Vakalar katlanarak artıyordu şimdi daha hafif bir artış var”

    Şu anda Covid vaka sayılarında artışın devam ettiğini ancak artış oranının azaldığını ifade eden Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Bayram sonrası vakalarda ciddi bir artış oldu. Şu anda artış devam ediyor ama artışın oranı azaldı. Yani haftadan haftaya katlanarak artıyordu şu anda en azından o durum yok. Daha hafif daha ılımlı bir artış var. Vaka sayılarında nispeten iyiye gidiş olduğunu söyleyebilirim. Ama maalesef ölüm sayıları giderek artıyor bu da beklenen bir durum. Çünkü ölüm hastalıktan iki üç hafta içerisinde meydana geliyor. Hasta olduktan sonra hemen ölüm oluşmuyor. Dolayısıyla şu anda rastladığımız ölüm rakamları iki üç hafta önceki vaka sayılarına mutabık oluyor. O açıdan çok şaşırtıcı değil beklenen bir durum. En üzücü tarafı ölüm sayıları yani vaka sayıları artık bence çok önemli değil. Çoğu kişi test yaptırmadığı için gerçek rakamı da yansıtmıyor. O bakımdan vaka sayıları üzerinde çok durmak istemiyorum ama ölüm sayıları önemli. Şu anda Omicron geçen yıl ve daha önceki yıldaki virüse göre daha hafif hastalık yapıyor ama özellikle yaşlılar aşılanmamış olanlar ya da genç de olsa kronik hastalığı olanlar maalesef yine ağır seyredip ölümcül sonuçlanabiliyor. Böyle takip ettiğimiz ağır hastalarımız var ölümler açıkça bunu ortaya koyuyor. O bakımdan özellikle yaşlı ya da genç de olsa kronik hastalığı olanlar ya da tam doz aşılı olmayanların kendisine dikkat etmesi lazım” diye konuştu.

    “Vaka sayılarının düşeceğini ama Kasım-Aralık gibi tekrar artışa geçeceğini düşünüyorum”

    Kasım-Aralık aylarında Covid-19 vakalarında tekrar bir artışın beklenen bir durum olacağına dikkat çeken Özlü, “Şu anda bir miktar artışın sınırlandığını görüyoruz. Ben, pikin tamamlanıp tekrar aşağı doğru düşeceğini düşünüyorum. Ancak Kasım-Aralık gibi tekrar bir artış beklenen bir durum. Genelde solunum enfeksiyonları hep kış aylarında artış gösterir. O da buna uygun olarak seyredecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “Risk grubundakiler aşılarını hemen yaptırsın”

    Prof. Dr. Tevfik Özlü, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve tam doz aşılı olmayanlar için riskin devam ettiğine dikkat çekerek “Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve tam doz aşılı olmayanlar için risk devam ediyor. Bu kişiler kendilerini korumalı. Öncelikle hemen aşılarını yaptırmalarını öneririm. Eğer son aşıdan sonra 6-7 ay geçmişse bu kişiler mutlaka hatırlatıcı yeni bir doz aşı yaptırmalılar. Kalabalık, dar, havasız, kapalı mekanlarda çok kalmamalılar. Buralara girerken maskelerini usulüne uygun olarak takmalılar. Bu konuda dikkatli olmalarında yarar var özellikle bu risk grubu kişilerin. Tabi hepimizin dikkat etmesinde yarar var ama gençseniz kronik bir hastalığınız yoksa tam doz aşılı iseniz ‘Ben hastalansam bile bunu hafif atlatırım’ diyebilirsiniz şu anda durum öyle. Ama yaşlılar kronik hastalığı olanlar ve aşısız olanlar için maalesef bu kadar iş kolay olmayabiliyor. Bazen ölüme giden ağır vakalar görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Covid 19 geçiren hastalarda uzun süren sorunlar olabiliyor”

    Covid-19 geçiren hastalarda uzun süreli sorunlar olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Tevfik Özlü, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

    “Covid, geçirmek bir ayrı problem geçirdikten sonrada bazen kronik değişiklikler kalıcı değişiklikler kalabiliyor bayağı uzun süren sorunlar olabiliyor. Bu açıdan da takip ettiğimiz epeyce hastamız var hatta ayaktan geçiren hafif geçiren hastalarda bile aylarca devam eden sorunlar oluyor nefes darlığı olabiliyor. Halsizlik, kırıklık olabiliyor. Akciğerde kalıcı hasarlar ve ona bağlı oksijen tedavisi uzun süre evde oksijen almak zorunda kalan hastalarımız var. Her zaman da tam iyileşmeyebiliyor kalıcı hasarlarla seyredebiliyor. Malul olan hastalarımız var tekerlekli sandalyede oksijen tüpüne bağlı yaşamak zorunda kalan hastalarımız da var maalesef. Onun için ben atlatırım, hafif atlatırım gelir geçer ne olacak grip gibi hastalık demek de her zaman mümkün değil tedbirimizi almamız lazım. Şu an itibariyle bayram sonrası artış piki tamamlanacak gibi duruyor önümüzdeki haftalar içerisinde inişe doğur geçeceğiz diye düşünüyorum. Virüs aramızda dolaşmaya devam ediyor bulaşmaya devam ediyor. Dolayısıyla kışla birlikte diğer solunum enfeksiyonlarında olduğu gibi Covid-19’da da bir artış trendi beklenen bir durum. O açıdan bu iş bitmiş gibi davranmamakta fayda var. Açık havada mesafemizi koruyabiliyorsak sorun yok. Kapalı, dar mekânlarda dolmuş, otobüs, toplu taşıma mesela bunlardan bir tanesi böyle ortamlarda bulaşması çok kolay onun için dikkatli olmakta ve maskemizi kullanmakta fayda var.”

  • Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Dünyada ve Türkiye’de vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını kaydeden Özlü, “Vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle” diye konuştu.

    Hastalığın öncekinden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Özlü, hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmediğini ifade ederek, “Son zamanlarda Covid-19 vakalarında küresel olarak bir artış var özellikle Avrupa’da çok belirgin. Onun dışında Japonya’da, Kore’de, Amerika’da vaka sayıları artıyor. Türkiye’de gözlemimiz vaka sayılarının arttığı yönünde. Sağlık Bakanlığının yayımladığı verilerde de bu bariz olarak görülüyor. Vaka sayıları artık önemini kaybetti. Sonuç itibariyle biz vaka sayıları üzerinden pandeminin gidişini takip edersek yanılabiliriz. Çünkü, pek çok kişi aslında hastalığı geçirdiği halde test yaptırmıyor. Hepimiz yakın zamanda buna benzer bazı hastalıklar geçirdik ama, hangimiz gidip test yaptırdı ne kadarımız test yaptırdı? Dolayısıyla vaka sayılarının gerçek rakamı yansıtmadığını düşünüyorum çok daha fazla vaka olduğu kanaatindeyim. Ama ne var ki; vaka sayıları bence önemli değil artık. Çünkü, hastalık öncekinden farklı özelliklere sahip oldu. Burada esas olan bizi tedirgin etmesi gereken hastaneye yatışlarda artış olup olmadığı, yoğun bakım doluluk oranlarında artış olup olmadığı ve ölüm sayılarında artış olup olmadığı. Bu açıdan bakılırsa aslında vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle. Hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmüyor” ifadelerini kullandı.

    “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü”

    Omicronla beraber hastalığın daha hafif bir forma dönüştüğünü kaydeden Özlü, “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü. Toplumda da aşılanma oranlarımız oldukça iyi hastalığı geçirenlerde çok sayıda var. Dolayısıyla gerek aşılanma gerek hastalığı geçirme yoluyla toplumsal bağışıklık belli ölçüde oluşmuş durumda. Omicrondaki değişimde dikkate alındığında artık Covid-19’un eskiden olduğu gibi ağır, ölümcül bir tehdit olmaktan toplumsal açıdan çıktığını görüyorum ben Onun için vaka sayılarındaki artışı daha önceki dalgalarda yaşadığımız gibi bir korku ya da panikle karşılamıyorum” dedi.

    “Kronik hastalığı olanlar, yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit”

    Özellikle kronik hastalığı, yaşlı olanlar bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalığın önemli tehdit olduğunu belirten Özlü, “Özellikle kronik hastalığı olanlar, yaşlı ve bağışıklığı baskılanmış olan kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit. Onlar kendilerini mutlaka korumaları lazım. Tavsiyem; özellikle 65 yaş üzeri ya da eşlik eden kronik hastalığı olanlar ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olan kişilerin bilhassa aşısız aşı yaptırmamış herhangi bir kişinin çok dikkatli olması lazım. Kalabalık, kapalı, iyi havalandırılmayan ortamlara girmemelerini tavsiye ederim. Eğer böyle ortamlarda bulunmaları gerekiyorsa kısa süreli olarak bulunmaları ve mutlaka usulüne uygun şekilde maske takmalarını tavsiye ederim. Özellikle toplu taşıma bunun için önemli. Artık maske kullanma zorunluluğu yok ancak, risk altındaki kişilerin kendilerini korumaları için maskeyi mutlaka bu ortamlarda takmalarını, hasta olan kişilerle temas etmemelerini tavsiye ederim. Kendi evladı, torunu, komşusu, arkadaşı da olsa ateşi olan öksüren, aksıran, hapşıran, burnu akan solunum yolu enfeksiyonu belirtisi olan kişilerle çok temas etmemelerini bir araya gelmemelerini ya da gelmek zorunda ise mutlaka iki tarafında maskeli olmasını ve açık havada bir araya gelmelerini tavsiye ederim. Herhangi bir kişi eğer solunum yolu enfeksiyonu bulgusu varsa öksürüyorsa hapşırıyorsa, burnu akıyorsa ateşi varsa kırgınlık, boğaz ağrısı varsa Covid-19 ya da grip olabilir ya da soğuk algınlığı olabilir hiç fark etmez ne olursa olsun en iyisi bir hafta kendini izole etmesi evde kalması topluma karışmamasıdır. Bunu yapamıyorsa, topluma karışmak zorunda ise mutlaka maskeli olarak sosyal alanlarda bulunması gerekir. Bu toplumu korumak için diğer insanları korumak için sosyal sorumluluk duygusuyla böyle hareket etmemiz gerekiyor. Şu anda bunun dışında çok önemli bir tehdit görmüyorum ama takip etmek lazım” şeklinde konuştu.

    “Virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor”

    Virüsün sürekli değiştiğini ifade eden Özlü, “Çünkü virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor bunları Dünya Sağlık Örgütü izliyor bizler de izliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte farklı bir bulgu ortaya çıkarsa tabi ki ona göre yeniden durum değerlendirilir. Ama şu an itibariyle dünyada da böyle tekrar kapanmalar maske veya diğer tedbirlere geri dönüş yok. Böyle bir eğilim yok. Çünkü hastalık evet devam ediyor yayılıyor virüs ama öncekiyle karşılaştırıldığında daha hafif bir hastalık şeklinde ve artık pekte ölümcül değil, baktığınız zaman griple aşağı yukarı benzer durumda bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bu bizi tedirgin etmese de de paniğe neden olmasa da dikkatli olmamız gerektiği hususu açık yani dikkatli olmakta fayda var. Özellikle risk grubu kişilerin daha dikkatli olması lazım ama toplumsal olarak hepimizin kendini korumak isteyen bu tür hastalıklara karşı dikkatli olmasında yarar var. 2020-2021 yılında yaşadığımız gibi toplumsal tehdit ortamının tekrar yaşanacağını düşünmüyorum böyle bir beklentim yok. Takip edeceğiz önümüzdeki güz dönemine geçildiğinde vaka sayılarında bir miktar artış olabilir yaşanabilir. Bu çok beklenmedik de bir şey değil. Zaten solunum yolu enfeksiyonlarında genelde güz ve kış mevsiminde vaka artışları görülür. Sadece Covid-19 için değil grip için de böyle soğuk algınlığı için de böyle. Vaka artışlarını takip edeceğiz, vaka sayıları üzerinden bir değerlendirme yapmak vaka sayıları üzerinden bir panik oluşturmak bence çok doğru değil artık. Daha çok hastalığın seyrini izleyerek karar vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüs ile ilgili açıklamalarda bulundu. Pandemiden ders alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Pandemi büyük ölçüde önemini yitirdi. Toplumsal bir tehdit olmaktan çıktı gibi görünüyor. Umarım, bu süreç devam eder ve tümüyle hayatımızdan çıkar yani gündemden büyük oranda düştü. Herkes hayatına geri döndü öyle gözüküyor. Şimdi tabi burada konuşulması gereken önemli bir husus daha var. O da bu pandemiden bizim neleri ders aldığımız çünkü sadece pandemi ile sınırlı kalmaksızın bundan sonraki yaşantınızda da solunum yolu enfeksiyonu bulgularına sahip olan insanların hepimizin zaman zaman böyle hastalıkları oluyor. Korana olabilir veya başka grip olabilir fark etmez; öksüren, hapşıran, burnu akan, ateşi olan yani solunumsal bir enfeksiyon bulgusu taşıyan kişilerin mutlaka kendilerini bir hafta evde izole etmelerini ve sosyal alanlara kalabalıklara karışmamalarını eğer girmeleri gerekiyorsa da maskelerini takmalarını tavsiye ediyorum. Bu tabi toplumsal duyarlılık açısından sosyal sorumluluk açısından önemli” dedi.

    ‘DİKKAT EDERSEK BU ZİNCİRİ KESMİŞ OLUYORUZ’

    Hastalıkların salgınlara dönüşmemesi için maske kullanımının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Uzak Doğu ülkelerinde pandemiden önce de bu davranış modeli vardı. Bundan sonra bizde de devam etse iyi olur. Hasta kişilerde maske kullanımı önemli çünkü sonuç itibarıyla ağır hastalığa neden olmasa bile bu tür bir bulaş kişinin hayatında 3 veya 5 günün çalınmasına neden oluyor. Sizden bir başkasına geçiyor, okuluna gidemiyor, işine gidemiyor, işte hastalanıyor rahatsız oluyor, hayat kalitesi bozuluyor, hastalık yayılıyor. Oysa hastalandığımızda dikkat edersek bu zinciri kesmiş oluyoruz. Onun için maske kullanımının hasta kişilerde, hastalık döneminde semptomların devam ettiği dönemde, devam etmesi gerektiğini bunun pandemiden alınan bir ders olarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

  • “Açık havada maskenin anlamı kalmadı”

    “Açık havada maskenin anlamı kalmadı”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüs salgınıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kısıtlamaların artık söz konusu olmadığını belirten Özlü, “Avrupa ülkelerine gidiyorum oradaki durumu da görüyorum. Yasaklar, kapatmalar, kısıtlamalar artık söz konusu değil. Hayat tümüyle normale dönmüş durumda. Ama bireysel tedbirler insanların duyarlılıklarına bağlı olarak devam ediyor” dedi.

    “Ben de kendi adıma mümkün olduğu kadar kalabalık, iyi havalandırılmayan kapalı mekânlara, sosyal alanlara çok girmemeye çalışıyorum ya da girsem de hızlı bir şekilde oradan çıkmaya çalışıyorum” diyen Özlü, “Böyle yerlerde maske mutlaka takıyorum. Bunlar bireysel olarak hepimizin bence dikkat etmesi gereken konular” diye konuştu.

    ‘AĞIR SEYREDEBİLİYOR VE ÖLÜMCÜL OLABİLİYOR’

    Kapalı ortamlarda aile içi toplanmaların halen güvenli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Açık havada maske kullanmanın artık bir anlamı kalmadı. Bunu söylemekte yarar var. Bunun dışında korumamız gereken riskli gruplar var. 65 yaş üzeri kronik hastalığı olanlar ya da yaşlı olmasa bile bağışıklığı baskılanmış bir hastalığı ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olanlar var. Bunları korumamız lazım. Çünkü bunlarda hala ağır seyredebiliyor ve ölümcül olabiliyor.

    O bakımdan bu kişilerin kendilerini olabildiğince bulaşmanın olabileceği kalabalık diğer insanlarla bir arada olacakları kapalı ortamlardan uzak tutmalarını, maskelerini kullanmalarını bizim de bu kişilerle karşılaşacağımızı biliyorsak çevremizde, yakınlarımızda varsa onlarla karşılaşmadan önce maskemizi takıyor olmamız ve kapalı ortamda birlikte yeme içmeden kaçınmamız onları korumak açısından önemli” dedi.

  • “Risk altındalar” diyerek aşısızları uyardı

    “Risk altındalar” diyerek aşısızları uyardı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “‘Omicron hafif bir hastalık halini aldı’ diyerek yanılmamak lazım. Aşılı olmayanlar ya da tam doz aşısı olmayanlar gerçekten risk altında” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, tam doz aşılılarda hastalığın hafif seyrettiğini belirterek, “Ama aşısızlarda hala ağır seyredebiliyor ve ölümlere yol açabiliyor. Özellikle yaşlılarda, bağışıklığı baskılanmış kişilerde kronik hastalığı olan kişilerde yine hastane yatışları yoğun bakım desteği gerekebiliyor ve maalesef ölümlere neden olabiliyor. ‘Omicron hafif bir hastalık halini aldı’ diyerek yanılmamak lazım. Aşılı olmayanlar ya da tam doz aşısı olmayanlar gerçekten risk altında. O bakımdan hastalığın hafif seyretmesi kişinin bağışıklık sisteminin güçlü olmasıyla ilişkili. Bunu da en başta aşı ile sağlıyoruz. Bunun için mutlaka hatırlatıcı doz aşılarımızı zamanında yaptırmış olmamız şart” dedi.

    Kronik hastalığı olanlara yönelik uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Özlü, “Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılayan bir hastalığı ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olanlar çok dikkatli olmalı. Hala onlar için Omicron ağır seyreden ölümcül seyreden bir hastalıktır şeklinde devam ediyor. Bu kişilerin kendilerini tek başına korumaları mümkün değil çünkü evden dışarı çıkmasa bile oğlu, kızı, gelini, damadı, torunu, komşusu, akrabası onun yanına geliyor. Ziyaret ediyor. Dolayısıyla ne kadar kendisi dikkat etse bile dışarıda irtibatta olan, hayatın içinde olan insanlar gelip bulaştırabiliyorlar. Dolayısıyla hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Yani ben gencim ya da işte aşılıyım ya da herhangi bir hastalığım yok bunu hafif atlatırım, diye düşünmemek lazım. Siz kendiniz hafif atlatmış olsanız bile sizden hastalığı kapabilecek olan bir yakınınız, bir tanıdığınız, bir arkadaşınız, komşunuz, akrabanız o kadar şanslı olmayabilir. Onda ağır seyredebilir hatta onun maalesef kaybıyla sonuçlanabilir” dedi. (DHA)

     

  • Umut veren açıklama: Salgının sonu gelebilir

    Umut veren açıklama: Salgının sonu gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Omicron’ varyantının hızlı yayılması ve hastane yükünün fazla olmamasının beklentiye yol açtığını belirterek, “Yoğun bakım ihtiyacının da çok olmaması, ‘Acaba bu hızlı şekilde tüm dünyada herkesi enfekte ederse ve bağışıklık oluşturursa salgının sonunu getirebilir mi’ beklentisine yol açtı. Evet, bu mümkün olabilir” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Omicron’ varyantı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    Özlü, mevcut vaka sayılarından daha fazla virüsün yaygın olduğunu belirterek, “‘Omicron’a bağlı dalga dünyada devam ediyor. Vaka sayıları tabi test yapılanlar üzerinden tüm dünyada değerlendiriliyor. Oysa ‘Omicron’ artık biraz sıradanlaştı gördüğümüz kadarıyla. Pek çok kişi hafif bir üst solunum yolu hastalığı gibi ya da bir soğuk algınlığı gibi nezle, grip gibi geçiriyor. O bakımdan test de yaptırmıyor. Yaptırmak da istemiyor insanlar testi çünkü test yaptırdığında pozitif çıkarsa hayatı ona bağlı olarak biraz aksayacak; okuluna, işine gidemeyecek, randevuları iptal etmek zorunda kalacak. O bakımdan test yaptırmadan griptir geçer, deyip aldırış etmiyor” dedi.

    “HAFİF SEMPTOMLARLA AYAKTA GEÇİRİLİYOR”

    Ben bu mevcut vaka sayılarının ötesinde ‘Omicron’un çok yaygın olduğunu düşünüyorum diyen Prof. Dr. Özlü açıklamasını şu ifadelerle devam ettirdi.

    “Çevremizde son 1 ay içinde mutlaka üst solunum yolu hastalığı geçiren pek çok kişinin olduğunu biliyorum. Boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı, yanma, baş ağrısı, hafif burun akıntısı, hapşırma, hafif öksürük gibi semptomlarla ayakta geçiriliyor. Genel itibarıyla baktığınızda ağır bir tablo pek oluşmuyor dolayısıyla da tanı olmuyor. Böyle bir durum var”

    ‘AŞISINI YAPTIRMAYANLARIN BİR AN ÖNCE AŞILANMASINI İSTİYORUZ’

    ‘Omicron’ varyantının, salgının seyrindeki etkisini de değerlendiren Prof. Dr. Özlü, “‘Omicron’ varyantının bu kadar hızlı yayılması ve çok şükür çok hastane yükünü artırmaması, yoğun bakım ihtiyacının çok olmaması şöyle bir beklentiye yol açtı. ‘Acaba bu hızlı bir şekilde tüm dünyada herkesi enfekte ederse ve bir bağışıklık oluşturursa salgının sonunu getirebilir mi?’ Evet, bu mümkün olabilir. Böyle olabileceğini biliyoruz. Hakikaten salgının ilk dönemlerine bakarsanız, vaka sayıları çok daha fazla ama hayat devam ediyor. Şu anda bu kadar hastalığın yaygın olmasına rağmen hepimiz normal hayatımızı yaşamaya devam ediyoruz. Tedbirlerle birlikte tabi ki. Yani biraz sıradan normal bir hastalığa döndüğü gibi bu sadece ‘Omicron’un daha hafif yapıcı hastalık olmasıyla ilgili değil. Bence aynı zamanda yaygın aşılama ile daha önce hastalığı geçirenlerin kazandığı bağışıklıkla elde edilen bir sonuç. Ülkemizde 2 doz, 3 doz ve hatta 4 doz aşısını yaptırmış olan çok sayıda insan var. Yeterli mi? Henüz değil. Tabi aşısını yaptırmayanların da bir an önce aşılanmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, okulların tatil olmasıyla birlikte büyük kentlerden Anadolu’ya bir insan hareketliliği oluştuğunu belirterek, “Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya virüs taşınıyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor. Bir insan bize bulaştırıyor. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Eğitim ve öğretimde verilen aranın ardından virüsün büyük kentlerden Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Özlü, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat çekti.

    KÜÇÜK KENTLERE TAŞINIYOR

    Virüsün çok kolay bulaştığını kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Okulların tatil olması ile büyük kentlerden Anadolu’ya, yani küçük kentlere bir insan hareketliliği oluşuyor.

    İnsanlar çocuklarının okulların tatile girdiği tarihlerde tatil planlaması yapıyorlar. Ya memleketlerine, eşine, dostuna gidiyor ya da turistik tesislere, kış turizmi gibi alanlara gidiyorlar. Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya, küçük kentlere ve hatta kırsal alanlara virüsün taşınması anlamına geliyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor.

    CENAZELERE DİKKAT

    Bir insan bize bulaştırıyor. Dolayısıyla bu insan hareketliliği gerek toplu taşımada, gerek aile içi bir araya gelmelerde, gerek kalabalık toplantılarda, nişan, söz gibi törensel faaliyetler de özellikle tatil zamanlarında planlanıyor. Bazen cenazeler taziyeler oluyor. Öyle durumlarda hani bir bakıyorsunuz birdenbire bir pozitif kişi varsa eğer etrafa bulaşıyor ve yeni vaka ortaya çıkıyor” dedi.

    Virüsün çok kolay bulaştığını belirten Prof. Dr. Özlü, “Çok dikkatli olmak lazım. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım. Kapalı ortamlarda hane halkı dışında insanlarla bir arada olmak, birlikte yemek içmek, oturup kalkmak, uzun süre birlikte vakit geçirmek riskli. Onun için bu tatil sürecinde bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka ve mutlaka eskiden beri söylediğimiz sosyal mesafenin korunması, maskenin sosyal alanlarda takılması önemli. Bunlara dikkat edersek en az hasarla bu süreci atlatabiliriz” diye konuştu.

  • Omicron’a karşı 3’üncü doz çağrısı

    Omicron’a karşı 3’üncü doz çağrısı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Eğer iki doz aşı yapılmışsa, aradan 3 ay geçmişse mutlaka 3’üncü dozları yaptırmak lazım. Çünkü yapılan çalışmalar ‘Omicron’un iki doz aşıya rağmen aşıdan çok etkilenmediğini gösteriyor” dedi.

    Prof. Dr. Tevfik Özlü, Omicron varyantından korunmada mevcut salgın tedbirlerinin önemini vurguladı. Özlü, “Bulaşma açısından, kişisel korunma tedbirlerine çok uyumak lazım. Bu varyanta karşı da bizim yapacağımız şey aslında daha önceden bildiğimiz şeylerin aynısı, farklı bir şey gerekmiyor. Mümkün olduğu kadar kapalı alanlara, sosyal alanlara girmemek lazım. Kalabalıklara sokulmamak lazım. Diğer insanlarla mesafeyi korumak lazım ve sosyal alanlarda mutlaka maskeyi usulüne göre kullanmamız lazım. Bunlara dikkat edersek sorun olmuyor. Mesela biz her gün burada hastanede, poliklinikte, serviste, yoğun bakımda Covid pozitif hastalarla temas halindeyiz. Bunlara dikkat ettiğimiz için kendimizi koruyabiliyoruz. Yoksa biz hemen hastalanırız. Ama bunlar işe yarıyor. Yani bunlara uyduğunuz zaman kendinizi korumuş oluyorsunuz. Dolayısıyla Omicron’a karşı da yapılacak şeyler aşağı yukarı belli” diye konuştu.

    ‘ÜÇÜNCÜ DOZ AŞILARI HIZLI ŞEKİLDE YAPTIRMAKTA YARAR VAR’

    Üçüncü doz aşının mutlaka yaptırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Bunların dışında elimizde geçen yıl olmayan aşı var. Şu anda herkes ikinci, üçüncü doz aşısını yaptırmış olmalı. Eğer iki doz aşı yapılmışsa aradan 3 ay geçmişse mutlaka üçüncü dozları yaptırmak lazım. Çünkü yapılan çalışmalar Omicron’un iki doz aşıya rağmen aşıdan çok etkilenmediğini gösteriyor. Ama üçüncü doz aşıda etkilenme oranı yüzde 80’e kadar yükseliyor. İki doz aşıda yüzde 30, yüzde 40’larda ancak etkileniyor. Dolayısıyla üçüncü doz aşıları hızlı bir şekilde yaptırmakta yarar var. Bunlara dikkat edersek tekrar kapanmalar ve yasaklamalara gerek kalmadan bu süreci en az zararla atlatabiliriz diye düşünüyorum. Omicron’un daha hafif bir hastalığa neden olduğu söyleniyor. Gelen bilgiler bu şekilde, ama daha çok gençlerde hastalık yaptığı yönünde bilgiler var ancak bunlar yanıltıcı olabilir. Çünkü Afrika’da ortaya çıktı. Afrika’da nüfus zaten genç nüfus yani genel itibarıyla ve gençlerde zaten hafif seyrediyor. Avrupa’da da gençlerin çoğu aşısız. İhtiyarlar yaşlılarda aşılanma oranı daha fazla. Onun için gençlerde görülmesi, aşısız olmaları nedeniyle olabilir. Yani bu varyantın özelliği olmayabilir” dedi.

  • Bilim Kurulu üyesi ‘beklenen bir durum’ diyerek açıkladı

    Bilim Kurulu üyesi ‘beklenen bir durum’ diyerek açıkladı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Dünyada bu kadar çok sayıda virüsü taşıyan insan varken, yeni yeni varyantların ortaya çıkması, beklenen bir durum. Bundan sonra da belki başka varyantlar görmeye devam edeceğiz. Esas olan şey, küresel olarak aşılamayı geniş tabanlı yapmak; bunu başaramadık” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, küresel aşılanma tamamen yapılmadan varyantların son bulmayacağını belirterek, ‘Omicron’ varyantının iyi ve kötü senaryolarına dikkat çekti. “Hangi senaryonun gerçekleşeceğini bilmiyoruz” diyen Prof. Dr. Özlü, şöyle devam etti:

    “Önümüzü tam göremiyoruz. Yeni bir varyant henüz tam kesin bilgiler yok ama farklı senaryolar var. Hızlı bulaştığı için ve aşılardan kurtulduğu için hızlı bir yayılma ve çok sayıda vaka ortaya çıkması ve bununla beraber hastaneye yatması gereken, yoğun bakıma yatması gereken hasta sayılarında ani bir artış olabilir ve bu o geçen yıl yaşadığımız yatak dolulukları, yoğun bakım dolulukları gibi durumlarla karşılaşmamıza neden olabilir. Zaten ürküten senaryo kötü senaryo bu ama eğer hafif bir hastalık şeklinde yani öldürücü olmayan hafif bir hastalık şeklinde seyrediyorsa o zaman bu da hastalığın biraz daha böyle soğuk algınlığı gibi nezle gibi hafif bir şekle dönüşmesi şeklinde seyredebilir. Bu da iyi senaryo ama şunu unutmamak lazım. Diyelim ki bu ‘Omicron’ varyantı hastaların büyük bir çoğunluğunda hafif seyrediyor. Varsayım bu. Bu gelen haberleri doğru kabul edelim. Yani ‘Delta’ya göre çok daha az sayıda insan hastaneye yatıyor, çok daha az sayıda insan vefat ediyor. Bunu doğru saysak bile çok hızlı bulaştığı için bir anda çok sayıda hasta olacağı için oransal olarak düşük olsa bile sayı olarak çok sayıda hastaneye yatış ve yoğun bakıma yatış ve ölüm ortaya çıkabilir. Onun için hangi senaryonun gerçekleşeceğini bilmiyoruz.”

    Aşılanmanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özlü, “Tetikte olmak ve teyakkuz halinde olmak tedbirli olmak her zaman için iyisi. Dünyada bu kadar çok sayıda virüsü taşıyan insan varken yeni yeni varyantların ortaya çıkması, beklenen bir durum. Bundan sonra da belki başka varyantlar görmeye devam edeceğiz. Esas olan şey küresel olarak aşılamayı geniş tabanlı yapmak. Bunu başaramadık. Dünyada bugün 8 milyarı geçkin, aşı dozu yapıldı ama baktığınız zaman yoksul ülkelerde aşılanma oranları yüzde 8, yüzde 9 civarında kaldı. O bakımdan aşılamanın iyi olmadığı bölgelerde yeni varyantlar tabi ki oluşacaktır, diye düşünüyorum” dedi.

  • Karadeniz’de vaka artışının sebebini açıkladı

    Karadeniz’de vaka artışının sebebini açıkladı

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Karadeniz’de vakaların aile içi ziyaretler ve cenaze taziye ziyaretlerinden kaynaklandığını belirterek, “Karadeniz’de insan hareketliliği fazla. Virüsün kendi kolu bacağı yok. Bunu bize bir insan ulaştıracak. Dolayısıyla insan hareketliliğinin fazla olması nedeniyle vaka sayıları artıyor” dedi.

    Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye haritası üzerinden yayımlanan verilerine göre, 8-14 Şubat 2021 tarihleri arasında Covid- 19 vaka sayılarının en yüksek olduğu iller sıralamasında ilk 5 ilin yer aldığı Karadeniz’de virüsün cenaze namazları ve taziye ziyaretleri ile yayıldığı belirlendi. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Karadeniz’de artan vaka sayılarının nedenlerinin insan hareketliliğinden kaynaklandığını söyledi. Virüsün bulaşmasının daha çok aile içi ziyaret ve cenazelerde olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Bence daha çok aile içi akrabalar arası bulaş şeklinde oluyor. Asıl artışın sebebi o. Çünkü benim gördüğüm kadarıyla burada özellikle hafta sonu sokağa çıkma yasakları olduğu için, insanlar cuma günü akşam itibari ile köylerine gidiyorlar. Burada herkesin köyde bir evi var. Baba ocağında toplanıyorlar. Bakıyorsunuz 3-4 aile, hafta sonu cumartesi, pazar hep birlikte oturup kalkıyorlar, birlikte yiyip içiyorlar, kahvaltı yapıyorlar. Bazen komşu da katılıyor, çünkü etraftaki evlerde hep akraba, genelde tanıdık. Büyük sofralar kuruluyor, birlikte vakit geçiriyorlar. O arada içlerinde biri pozitifse hepsine yayılmış oluyor. Bizim gördüğümüz aynı aileden çok sayıda hastayı aynı zamanda tedavi ediyoruz. Bakıyoruz aynı ailede, aynı soy isimde çok sayıda hasta var. Aile içi bulaşların çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

    ‘TANIMADIĞIMIZ KİŞİ VİRÜSÜ NASIL BULAŞTIRACAK’

    İnsanların dışarıda dikkat ettiğini, maske taktığını ve mesafesini koruduğunu ifade eden Prof. Dr. Özlü, “Ama, eş, dost, tanıdık, akraba olunca ondan zarar gelmeyecek gibi düşünüyorlar. Öyle değil. Aslında bu virüsü bize bulaştıracak olan kişiler daha çok bizim tanıdığımız, bildiğimiz, birlikte oturup kalktığımız, birlikte vakit geçirdiğimiz insanlar. Dışarıda tanımadığımız bir kişi bu virüsü bize nasıl bulaştıracak? Onun için dikkatli olmamız lazım. Bu dönemde çok bir araya gelmek sakıncalı. Birlikte oturup kalkmak, yemek, içmek, uzun süre vakit geçirmek sakıncalı, dikkat etmek gerekiyor. Tanıdığımızda olsa, yakınımızda olsa hem zarar görmemek için hem onlara zarar vermemek için dikkatli olmak lazım” diye konuştu.

    ‘KARADENİZ’DE İNSAN HAREKETLİLİĞİ FAZLA’

    Karadeniz’de insan hareketliliğinin fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özlü, şunları dedi:

    “Bu virüs kendi kendine bize ulaşmıyor. Yani virüsü bize bir insan ulaştıracak. Virüsün kendi kolu bacağı yok. Bir insan bize bunu ulaştıracak. Dolayısıyla insan hareketliliği, insan karşılaşmaları ne kadar yoğunsa, bulaşma da o kadar fazla oluyor. Trabzon ve Karadeniz bölgesi devamlı göç veren bölge. Türkiye’nin her kentinde bir Trabzonlu ya da Karadenizli var. Hatta dünyanın her ülkesinde Karadenizliler var ve bunlar uzakta yaşasalar da aileleriyle, memleketlerinde bağlarını hep sıcak tutuyorlar. Sürekli buraya gelip gidiyorlar. Yani fırsat buldukça tatile gelip ailesini, yakınlarını ziyaret ediyor. Burada fındığı var, çayı var. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinden, dünyanın her yerinden sürekli bir insan hareketliliği var. Tabi bunlar gelip giderken de bir taraftan aileye virüs ulaştırıyorlar. Benim gördüğüm vakaların bir kısmı öyle. Diyor ki; ‘İstanbul’dan abim geldi, birlikte oturduk, kalktık. Pozitifmiş hepimize bulaştı’ gibi böyle dışarıdan gelme vakalar, bulaşmalar oluyor. Bu da önemli bir faktör diye düşünüyorum.”

    ‘CENAZE EVİ ZİYARETLERİ BİRKAÇ GÜN SÜRÜYOR’

    Cenazelerdeki yoğunluğa da dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Bunun dışında bir de bizim burada gördüğümüz daha çok taziye evleri, cenaze, yani özellikle cenaze namazlarında yoğunluk oluyor. Bir de cenaze evi ziyaretleri var. Yani birkaç gün devam ediyor bu. Kapalı bir evde onlarca insan bir arada oturuyorlar, kalkıyorlar, temas ediyorlar. Buralar da yayılmanın önemli nedenlerinden bir tanesi. Karadeniz’de bu kadar çok olmasında, bulaşma da sorumlu olan faktörler bence bunlar gibi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.