Etiket: tezgah

  • Balık tezgâhlarının bollaşması bekleniyor

    Balık tezgâhlarının bollaşması bekleniyor

    Denizlerde trol ve gırgır ağları ile avcılık yapan balıkçılar için 1 Eylül’e kadar sürecek yasak 15 Nisan’da başladı.
    Bu süreçte vatandaşların balık ihtiyacı çiftlik balıkları ve küçük kayıklarla karşılanırken, tezgâhlardaki çeşitler de yavaş yavaş artmaya başladı. Küçük kayıkların avlayacağı barbun, çupra, levrek, çinekop, sardalya ve hamsi gibi balıkların yakın zamanda tezgâhlara gelmesi bekleniyor. Geçen seneye kıyasla bu seneki çeşitlerin daha bol olacağını söyleyen balıkçılar, ilerleyen günlerde işlerin yoğunlaşacağını düşünüyor.

    “Lüferin de tezgâhlarda olma ihtimali yüksek”

    Eskişehir’de uzun yıllardır balıkçılık yapan Erkan Arslanbenzer, bu sene ufak kayıklardaki balıkçılığın bereketli olacağını söyledi. Önümüzdeki haftadan itibaren tezgâhlardaki balık çeşitlerinin artacağını ifade eden Arslanbenzer, “Balık sezonu kapandı diye bir şey yok. Balık tutmak 20 metrenin üstündeki kayıklara yasak, 20 metrenin altında olan kayıklar serbest. 10 mile inilemiyor, 3-4 milde yuvayı bozmadan balık tutulabiliyor. Balıkçılık bu yıl biraz kıttı ama palamut bol oldu. Ancak ufak kayıklarda bol balıkçılık olacağına inanıyorum. Birkaç gündür büyük kayıklar yasaklandı, ufak tekneler ise tadilatta. Bu haftadan sonra balık daha da bollaşacaktır inşallah. Barbun, çupra, levrek, çinekop, sardalya ve hamsi tezgâhlarda olacak. Lüferin de olma ihtimali yüksek. Bu sene palamut satışı çok erken başladığı için ağırlıklı olarak palamut tüketildi” dedi.

    “Kıymanın kilosu 300 lira, balığın fiyatı daha makul. Bu millet ne yiyecek? Yine balık yiyecekler”

    Bu sene yaz balıkçılığının geçen yıla göre daha dolu olacağını aktaran Arslanbenzer, sazan ve yayın balığının bollaşacağını belirtti. Kıyma ve et fiyatlarına göre balığın daha ekonomik olduğunu, buna bağlı olarak balığın her zaman favori olduğunu dile getiren balıkçı Erkan Arslanbenzer konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Kış dönemi balık açısından biraz kıt geçti, yaz balıkçılığı ise geçen seneye göre biraz daha güzel olacak. Balık tutarken gramaja mutlaka uyulması gerekiyor. Büyük kayıklar ufak balık avlayamıyorsa, bu durum ufak kayıklar için de geçerli. Yaz balıkçılığında geçen seneye nazaran bu sene daha fazla yüzümüzün güleceğine inanıyorum. Sazan ve yayın balığı geçen yıl kıttı ama bu sene bollaşacağına inanıyorum. Kıymanın kilosu 300 lira olmuş, balığın fiyatı daha makul. Hamsinin kilosu 100, sardalyanın 80, palamudun 50, sazanın 60 lira. Bu millet ne yiyecek? Yine balık yiyecekler. Palamudun tanesi bir kilo geliyor ve iki kişiyi çok rahat doyuruyor. Balık her zaman favoridir.”

  • Yılın ilk fideleri tezgahlarda

    Yılın ilk fideleri tezgahlarda

    Baharın gelmesiyle Erzincan’da sebze ve meyve fideleri pazarda satışa sunuldu. Kendi sebze fidesini yetiştiremeyen çiftçiler, fide ihtiyacını pazardan karşılıyor. Erzincan’da yükselen sebze fiyatları, kendi sebzesini üretmek isteyen vatandaşların fideye olan talebini artırdı. Evlerindeki büyük saksılarda ya da bahçesinde kendi sebzesini yetiştirmek isteyenler fide satıcılarının yolunu tuttu. Fide satıcıları, ekseriyâ yerli olmak üzere domates, biber, fasulye, patlıcan, reyhan, çilek gibi sebze ve meyvelerin fidelerini vatandaşların beğenisine sundu.. En çok satılan fidelerin başında ise domates, biber, patlıcan geliyor. Çiftçiler, bağ ve bahçelerine dikeceği sebze fidanlarından demet demet alıyor.


    Buğday Meydanı’nda sezonun ilk fidelerini satmaya başlayan Kadir Albayrak, “Sezonumuzu açtık, halkımızı bekliyoruz. Her şeye rağmen devletimizin yanındayız, fırsatçılık yapmadık. Geçen sene olduğu gibi çok cüzi miktarda zam yaptık. Gelemeyenler için aracımız var kapıya teslim edebiliriz. Şuan bir biberin kilosu 50 lira, fide alan kişi konservesini yaparak bir kışı geçirebilir. Herkesi bekliyoruz” dedi.


    Fide satıcısı Doğan Sayın ise, “Bu sene biraz erken başladık ama milletimiz daha erken ürünleri alması için. Mesela kış aylarında 10 liralık sebzeler çıkıyor 50 liraya. 3 liradan fideleri satıyoruz. Vatandaşa biraz pahalı gelebilir ama sebze fiyatlarına nazaran çok uyguna veriyoruz. Köylülerimiz alıp ekiyorlar güzel güzel sebzesini yiyorlar, turşusunu yapıyorlar, konservelerini yapıyorlar, menemenlerini yapıyorlar ve faydalanıyorlar. İlerleyen günlerde fiyatları biraz daha indirmeye çalışacağız” diye konuştu.

  • Bayram şekerleri tezgahlarda

    Bayram şekerleri tezgahlarda

    Ramazan bayramının gelişi ile marketlerde ve alışveriş merkezlerine şeker ve çikolata stantları kurulurken vatandaşlar ise yoğun ilgi gösterdi. Marketlerde kurulan stantlarda alıcısını bekleyen yaklaşık 50 çeşit bayram şekerlerinin kilosu 50 TL ile 400 TL arasında satışa sunuluyor.
    Babası ile birlikte bayram alışverişine çıkan Kübra Özdemir, bayramları çok sevdiğini belirterek, “Babam ile birlikte bayram alışverişine çıktık. Giysiler ve bayram şekeri aldık. Bayramı çok seviyorum. Bu bayramda çok şeker toplayacağım. Herkesin bayramı şimdiden kutlu olsun” dedi.

    Tezgâhta bayram şekeri satan Murat Çelik, fiyatların pahalı olmasına rağmen bayram şekerine yoğun taleplerin olduğunu ifade ederek, “Bayram yaklaşıyor. Bayram neşedir, tatlılıktır. Şekerlerimiz raflardaki yerini aldı. Şu an 50 TL ile 400 TL arasında şekerlerimiz mevcut. Bayram olduğu için vatandaşlar şekerlerin fiyatlarına bakmaksızın almaya çalışıyor. Vatandaşlar bayramlarını mutlu geçirmek istiyor” dedi.


    Çocukları ile birlikte bayram şekeri almaya çıkan Harun Demir, bayramlarını tatlandırmak için şeker aldıklarını belirterek, “Bayrama kısa bir süre kaldı. Bizde bayram alışverişi yapmak için çıktık. Tezgâhlar çeşit çeşit şekerlerle dolu, biz de bayramımızı tatlandırmak için şeker alıyoruz. Her sınıfa göre fiyatlar mevcut. Pahalı olan da var uygun olan da var” şeklinde konuştu.

  • Balık tezgahlarında hareketlilik devam ediyor

    Balık tezgahlarında hareketlilik devam ediyor

    1 Eylül itibariyle ‘Vira Bismillah’ diyerek denizlere açılan trol ve gırgır ağları ile avcılık yapan balıkçılar için av yasağı 15 Nisan’da başladı. Teknelerini limana demirleyen balıkçılar yırtılan ağları onarmanın yanı sıra teknelerini bakıma alarak gelecek sezonun hazırlıklarına şimdiden başlarken, balık tezgahları ise amatör balıkçılar tarafından tutulan istavrit ve mezgit ile süslenmeye devam ediyor. Trabzon’un Moloz mevkiindeki balıkçı tezgahlarında istavrit 60-120 TL, mezgit 35-150 TL, sargan 130 TL’den satılırken, kültür balıklarında ise somon 50-70 TL, alabalık 70 TL’den satışa sunuluyor.

    Av yasağının başlamasına rağmen balık hareketliliğinin devam ettiği tezgahlara vatandaşın ilgi gösterdiğini belirten Turgay Memiş, balık tezgahlarını mezgit ve istavritin süslediğini ifade etti. Memiş, “Bunların yanında çupra, levrek, alabalık ve somon var. İlerleyen zamanlarda mezgit ve istavritten bir süre daha olur, daha sonra alabalık ve somon devam eder. Orta boy mezgit 35 lira ancak 100-150 liraya da mezgit var. Zaten balık artık az olacak, bu yüzden de fiyatlar biraz daha artacak” dedi.

    Balıkçı esnafı Gökmen Aydın ise, bu sene balık sezonunda palamut avının bol, hamsi avının ise az olduğunu söyleyerek, “Vatandaş bu sene hamsi yiyemedi. İnşallah insanlar hamsiyi önümüzdeki sene bol yer. İstavrit 60-120 lira, somon 50-70 lira, alabalık 70 lira, sargan 130 lira. Fiyatlar, balık şu an az olduğu halde normal. Vatandaş mezgit, istavrit, somon, levrek ve çupraya rağbet gösteriyor” diye konuştu.

    Tezgahları artık levrek, çupra, somon ve alabalık süsleyecek

    Balıkçı esnaflarından Sedat Köz ise artık levrek, çupra, somon ve alabalığın tezgahları süsleyeceğini söyledi.
    Av yasağının ardından balık haline gelen vatandaş Münir Yılmaz, “Bu sene fiyatlar da gayet normal. Ben genelde levrek, somon, sargan alıyorum” şeklinde konuştu.

    İlhan Çavuş isimli vatandaş ise, “Benim sevdiğim yeşil izmarit, ben yeşil izmarit alıyorum. Fiyatlar normal, av yasağı başladı, umarım bundan sonra balık pahalılaşmaz” ifadelerini kullandı.

  • Yaz meyveleri tezgahlarda

    Yaz meyveleri tezgahlarda

    Muğla’nın Menteşe ilçesinde perşembe günleri kurulan halk pazarında yaz aylarının sebzeleri olan üzüm, karpuz, fasulye gibi ürünler satışa sunulurken, fiyatları da dudak uçuklatıyor. Dilimle satılan karpuz ise vatandaşların ilgi odağı durumunda. Menteşe halk pazarında yazlık ürünlerden İran karpuzunun kilosu 30 TL, üzümün kilosu 50 lira ve taze fasulyenin kilosu da 60 liradan alıcı buluyor.


    Pazar esnafından İlhan Akmece, ”Fasulyeler mevsimi olmasa bile anca başlıyor. İster istemez fiyatlar yüksek olmak zorunda. Geçen hafta fasulyenin kilosunu 120 TL’den sattık. Bu hafta ise fiyatlarımız yarıya indi. İnşallah haftaya 30 TL’ye iner. Şu anda fasulyenin fiyatı 60 TL. Fasulyeler Fethiye ilçesinden geliyor” diye konuştu.
    Tezgahında karpuz satan Özgür Köse, “Karpuzlarımız İran’dan geliyor. Kilosunu 30 TL’den satıyoruz. Ramazan ayı olması sebebi ile karpuzlarımıza talep yoğun“ dedi.


    Üzüm satıcısı Bayram Uyar, “Aydınlıyım. 40 senedir Muğla’da pazarcılık yapıyorum. Aydın’da oturuyorum. Bu üzüm Manisa ilinden geliyor. Üzümlerimizin tadı çok güzeldir. Kilosunu 50 TL’den satıyoruz. Mevsiminde bu üzüm 30-40 TL’den satılıyor. Üzümlerimiz çekirdeksiz ve güzel bir üzümdür” dedi.

  • Şifa kaynağı ‘Çiriş’ otu

    Şifa kaynağı ‘Çiriş’ otu

    Mart ve nisan aylarında dağlardan toplanan çiriş otu, birçok pazarcının da geçim kaynağı oldu. Saatlerce kırsal alandan toplanan ot, merkezdeki bazı noktalara getirilerek kilosu 17 TL’den satışa sunuluyor.

    Çorba, pilav, börek ve sulu yemeklerde kullanılan çiriş otunun, birçok hastalığa da şifa kaynağı olduğu ifade ediliyor. Geçimlerini doğadan topladığı doğal otları satarak yapan pazarcılar, çiriş otunun bağırsaklara, mideye ve kansere iyi geldiğini söyledi.

    Fiyatının bu yıl 17 TL olduğunu aktaran pazarcılar, “Baharın gelmesiyle birlikte de ilk aylarda çiriş otu, ışgın, kenger gibi otlar bizim bölgemizdeki dağların yüksek kesimlerinde yetişiyor. Genelde yöre insanımız, bu otları toplayıp kendi evlerinde yiyecek olarak kullanıyor. Bizlerde çarşı pazarda bunları satarak geçimizi sağlamaya çalışıyoruz. Şu an ilk etapta çiriş otu yetiştiği için onu getirip satıyoruz.

    Önümüzdeki haftalarda ise ışgın ve diğer otlar yetişince getirip satacağız. Bu otun yanında yetişen diğer otlar, genelde insanımız tarafından yöresel yemeklerde kullanılıyor” dediler.

  • Hurmalar tezgahtaki yerini aldı

    Hurmalar tezgahtaki yerini aldı

    Tüm Türkiye’de olduğu gibi Elazığ’da da Ramazan ayıyla birlikte iftar sofralarının gözdesi hurma, tezgahlardaki yerini aldı. Geçtiğimiz yıla oranla fiyatı artan hurmanın kilogramı, cinsine göre 40 ile 200 lira arasında değişiyor. Doyuruculuğu ve besleyiciliğinin yanında Ramazan ayına özgü olması nedeniyle ayrı bir önemi olan hurmaya vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor.


    Hurmanın fiyatında yükseliş olduğunu belirten Kapalı Çarşı Derneği Başkanı Hasbi Yargıç Emir, “Geçen seneye oranla hurma çeşitlerinde yüzde 50 ve yüzde 100 bir artış var. Vatandaşın hurmaya rağbeti halen daha var. İkinci kalite Kudüs, Meşruk ve İran hurmalarına daha çok rağbet vardır.

    Geçen seneye oranlar fiyatı artan hurmalar var ama fiyatını sabit tutan hurma çeşitlerimiz de var. Kapalı Çarşı’da şu anda en çok rağbet edilen ürünlerin başında hurma, ardından ise Elazığ’ın badem şekeri geliyor” dedi.

  • Tezgahların yeni gözdesi: Tirsi

    Tezgahların yeni gözdesi: Tirsi

    Karadeniz’de hamsi sezonu sona ermesinin ardından vatandaşlar farklı balık çeşitlerine yönelmeye başladı. Düzce’de çeşitliliğin fazla olduğu tezgahlarda en çok tercih edilen balık ise kilosu 40 liradan satılan tirsi oldu.


    Hamsi sezonunun tamamen bittiğini söyleyen balıkçı Hülya Kılıç, “Ara ara palamut çıkabiliyor, tezgahımıza koyuyoruz. Karadeniz’de hamsi tamamen bitti. Geçen haftada söylemiştim. Hamsinin artık çok az zamanı kalmıştı. Bol bol yenilmeli demiştim ve artık bu hafta gerçekten bitti. Diğer balık çeşitlerimizde sorun yok. Çeşitlerimiz bol. Hamsi ve palamut harici diğer tüm balıklar tezgahta. Fiyatlarımızda gayet iyi durumda” dedi.

    “Balıklar lezzetli”

    Tezgahta satışa sunulan balıkların lezzetli olduğunu ifade eden Kılıç, “Balıkların her birinin lezzetleri farklı. İnsanların damak zevkine kalmış bir durum. Hepsi çok güzel. Herkes istediği şekilde balık seçebilir. Balıkların her biri birbirinden güzel” diye konuştu.

    “Tirsi balığı şu dönem hamsinin yerini aldı”

    Balıkçı Hülya Kılıç, tirsinin hamsinin yerini aldığını da belirterek, “Tirsi balığı şu dönem hamsinin yerini aldı diyebiliriz. Tirsi yağlı, çinekop ayarında bir balık. Lezzet anlamında çinekop ayarında diyebiliriz. Kılçıksız balık çeşitlerinden birisi. Herkesin sandığı gibi kılçığı yok. Hamsi gibi gayet güzel bir balık” ifadelerini kullandı.

  • Kandil simidi tezgahlara bereket getiriyor

    Kandil simidi tezgahlara bereket getiriyor

    Müslüman âlemi için önemli olan, günahların af olduğu ve kulların temize çıktığı mübarek Berat Gecesi’nde vatandaşlar bugünü bol bol ibadet ederek geçiriyor. Osmanlı’dan günümüze kadar gelen kandil simidi geleneği vatandaşları birlik ve beraberliğine katkı sağlarken, şubat ayında meydana gelen depremler sonrasında işleri yolunda gitmeyen esnafı da bereketiyle mutlu ediyor.

    Eskişehir’de pastane işletmeciliği yapan Satı Kaya, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrasında herkesin deprem bölgesine odaklandığını ve birçok işletmenin de bu durumdan etkilendiğini dile getirdi. Kandil günlerinde vatandaşların birbirlerine daha sıkı sarıldığını ve böyle mübarek günlerde yaralarımızı sarabileceğimizi vurgulayan Kaya, “Bu mübarek kandilin hepimize hayırlı olmasını istiyorum.

    Geleneğimiz olan kandil simidini bugün de hayır yapmak isteyen vatandaşlarımız için hazırladık. Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrasında vatandaşlar televizyonların ekranına kilitlenip deprem bölgesine yardım yollamaya çalışırken evlerinden çıkmadı. Bu durum bizim işlerimizi biraz etkilemişti ama kandilin bereketiyle beraber işlerimizin düzeleceğini düşünüyorum. Mesela bazı vatandaşlar kandil simidi almaya geldiğinde gördükleri diğer ürünlerden de alarak işleri biraz toparlamamıza yardımcı oluyor. Bugüne özel 80 ila 100 kilo arasında kandil simidi yaptık. Henüz erken saatlerdeyiz ama akşama kadar biteceğini umuyorum. Deprem sonrasında hepimiz çok üzüldük ve etkilendik. Allah bir daha böyle felaketler yaşatmasın, hepimizin kandili kutlu olsun” dedi.

  • Acısını bir kenara bırakıp tezgahın başına geçti

    Acısını bir kenara bırakıp tezgahın başına geçti

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. “Asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin ardından soğuk havanın etkili olduğu bölgeye yardımlar sürüyor.
    6 Şubat’ta yaşanan depremde Hatay’ın İskenderun ilçesinde yakınlarını kaybeden ve Adana’da da evlerinde hasarlar oluşan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, acısını bir kenara bırakarak deprem bölgesi için dayanıklı gıda maddesi üretiyor. Kastamonu Üniversitesi’nde akademisyen ve öğrencilerinde destek verdiği üretimde vakumlanan ürünler, Türk Kızılayı Kastamonu Şubesine teslim edilerek deprem bölgesine gönderiliyor.

    Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından gelen talepler üzerine üretilen dayanıklı gıda maddelerinin üretimi devam ederken, bir yardan da Kastamonu Üniversitesinin deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan malzemelere yönelik yardımları da sürüyor.

    Doç. Dr. Alev Sökmen, beraberinde akademisyen arkadaşları ve öğrencileriyle birlikte farklı hava şartlarına ve zamana karşı dayanıklı ürünler olan kuru tarhana, bazlama ve köy ekmeği, elma reçeli, galeta ve kraker gibi çeşitli ürünleri hazırlayarak, deprem bölgesine ulaştırılıyor.

    “Mutfakta yaptığımız ürünleri vakumlayarak deprem bölgesine ulaştırıyoruz”

    Mutfakta yaptıkları ürünleri vakumlayarak deprem bölgesine ulaştırdıklarını söyleyen Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, “Deprem felaketini duyduğumuz zaman elimizden ne gelir diye düşündüm. Bunun için bir takım çalışmalar yapmamız gerektiğini ve şu anda tüm ülkemizde gastronomi mutfak sanatlarına ihtiyaç var. Yiyecek ve içecek hizmetlerine destek olmamız gerekiyor. İlk etapta bizim yapabileceklerimiz ilgili kuruluş ya da Kızılay ile birlikte daha çok dayanıklı ürünler ve ilk ihtiyaç malzemeleri olan galeta, ekmek, poğaça gibi ürünleri hızlı bir şekilde üretelim istedik. Derslerimize geçen hafta itibariyle başlamıştık fakat öğrencilerimizle de birlikte çalışmamız gerekiyordu. Öğrencilerimizden destek aldık, onlarda büyük bir istekle bütün sınıflarımız, bütün öğrencilerimiz büyük bir memnuniyetle mutfağa girdiler.

    Üretimimizi yapıyoruz. Yaptığımız ürünleri hızlı bir şekilde soğuttuktan sonra vakum makinesi ödünç almıştık, vakum makinesiyle özellikle yaptığımız ürünlerin dayanıklılığını arttırmak için paketler haline getirdi. Çünkü çeşitli bölgelere çeşitli ürünler gidecekti. Bizlerde daha uzun vadeli kalsın diye vakum makinesiyle paket haline getirdik yaptığımız ürünleri. Ben, ayrıca Kastamonu Slow Food gurubunda yer alıyorum. Buradan da Kastamonu’muzun yaş tarhanasını deprem bölgesine gönderebilirsek diye düşündük. Çünkü yaş tarhana pişmeye hazır olan bir çorba çeşidi. Kastamonu Slow Food gurubuyla bağlantıya geçtim. Guruptan da bir hayli fazla bağış geldi bizlere. İlk etapta yaş tarhanayı da vakumlayarak paket haline getirdi. Çünkü hava almaması gerekiyor, 4 ay kadar falan buzdolabında saklanabiliyor. Bunları da hızlı bir şekilde vakumlayarak paketledik. Bunların bir kısmını Kastamonu Slow Food gurubuna teslim ettik. Bu ürünleri Kızılay ile birlikte vakit kaybetmeden deprem bölgesine gönderdik” dedi.

    “Çocuklar için besin değeri yüksek tarhana ve çölyaklı kişiler içinde glütensiz tarhana üretiyoruz”

    Çocuklar için besin değeri yüksek tarhana ile çölyaklı kişiler içinde glütensiz tarhana ürettiklerini belirten Doç. Dr. Alev Sökmen, “Daha öncesinden çalışmalarına başlamış olduğum tarhana üretimini yapıyoruz. Yine aynı şekilde vakumlayarak ihtiyaç olduğunda göndermek üzere hazır bulunduracağız. Ayrıca özellikle çocuklar için birde çölyaklı kişiler için yani glütensiz tarhana üreteceğiz. Bu konuda çalışmamam vardı. Besin değerini yükselterek çocuklar için tarhanalarımızı hazırlayacağız. Yine paket haline getireceğiz. Ayrıca KYK yurtlarına yerleştirilen depremzedeler bulunuyor. Bu afetzedeler içinde Kastamonu’dan istenildiğinde yiyecek noktasında destek sağlayacağız. Şu anda eğitime ara verildiği için öğrencilerimiz yok. Birkaç tane akademisyen hocalarımızla bir işleri yapmaya çalışıyoruz. Bu noktada gönüllüler olursa onların desteğini bekleriz. İnşallah üretimimizi gönüllüler ile birlikte sürdüreceğiz” diye konuştu.

    “Kaybettiğimiz yakınlarımızı, acımızı bir kenara bırakıp depremzedeler için dayanıklı gıda ürünleri üretiyoruz”

    Depremde yakınlarını ve akrabalarını kaybettiğini ifade eden Sökmen, “Hem eşim aynı zamanda Turizm Fakültesi Dekanı Alptekin Sökmen hocamız, Hatay’ın Erzin ilçesinden. Annemiz Adana’da yaşıyor. Adana’da yıkılan binalar oldu, annemizin de binasında hasarlar oluştu. Bizde deprem bölgesinde bulunup oraya destek olmak istedik ancak Kastamonu’da da sorumluluklarımız vardı. Dekan hocamız kısa süreliğine kendisi gitti. Dekan hocamızın Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan hala tarafından yakınları bulunuyor. Dekan hocamız ve ben, görüştüğümüz akrabalarımızın kayıp haberlerini aldık maalesef. Ayrıca deprem bölgelerinde tanıdıklarımız, dostlarımızda bulunuyor. Evlerini kaybedenler var. Dolayısıyla bizlerde o bölgede olup oradaki insanlarla birlikte acılarına daha fazla ortak olmak isterdik ama Kastamonu’da da görevlerimiz var, sorumluluklarımız bulunuyor.

    O yüzden buradaki sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. Acımızı bir tarafa bırakıp elimizden geldiğince ve talep olduğu sürece buradaki üretimlerimize devam edeceğiz. Bu vesile ile depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum, tüm ülkemizin başı sağ olsun” şeklinde konuştu.