Etiket: tıp fakültesi

  • Bursa’da sağlık ordusuna 350 yeni hekim

    Bursa’da sağlık ordusuna 350 yeni hekim

    BUÜ Tıp Fakültesi 2021-2022 Eğitim-Öğretim dönemini tamamladı. Fakülte yönetimi tarafından organize edilen 47. Dönem Diploma Töreni Görükle Kampüsü’nde gerçekleştirildi.

    Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Yıldız, Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, akademisyenler, mezun öğrenciler ve aileleri katıldı.

    Kürsüye çıkan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz konuşmasında; “Bizim geleneğimizde bu mesleğin adı ‘Hekim’dir. Bu çok anlamlı bir adlandırmadır. Hekim kelimesi esasen Arapçadaki ‘Hakîm’ kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Hakim yaradanımız Cenab-ı Hakk’ın isimlerinden biridir. O halde bu meslek tabiri caizse Allah’ın en güzel isimlerini kendi varlığında içkin hale getirmiş kişinin niteliğidir. Hekim kelimesinin Türkçemizdeki tam karşılığı bilge kişi demektir. Bilge olabilmek için muhakkak bir bilgi temelinin olması gerekir. Önce kendinizi tanıyacaksınız, eşyayı tanıyacaksınız, varlığı tanıyacaksınız, nihayetinde yaradanı tanıyacaksınız ve bu bilgi üzerine de canlıyla ve cansızla ilişkinizi düzenleyeceksiniz. Buna adalet diyoruz. Bilge kişi her zaman adaletli olmak zorundadır. Ancak bilen kişi adil olur. Adil olan da bilgece iş yapmış olur. İşte o zaman yaşanabilir bir dünyaya kavuşuruz. Genç hekim kardeşlerimize sesleniyorum; çok önemli bir görevi ifa edeceksiniz. Siz insana hizmet ettiğiniz sürece toplum sizi baş tacı yapacaktır. Sizleri bu donanımla yetiştiren hocalarımıza şükran borcumuz var. Kıymetli anneler ve babalar da çocukları ile ne kadar övünseler azdır. İnşallah bu çocukların yapacakları her türlü iyilik sizlere de yansıyacaktır. Hepinizin yolu açık olsun. Rabbim yar ve yardımcınız olsun” şeklinde konuştu.

    11 ülkede 23 uluslararası mezun

    Mezuniyet Töreni’nde kürsüye çıkan BUÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, pandemi yükünün azalmasından sonra maskesiz şekilde bir mezuniyet töreni gerçekleştirmiş olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını söyledi. 47. Dönem Mezuniyet Töreni ile Türkiye ve dünya sağlık ordusuna yaklaşık 350 hekim daha katacaklarını açıklayan Dekan Prof. Dr. Ekrem Kaya; “Mezunlarımızın arasında Afganistan, Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, İsrail, Rusya, Karadağ, Arnavutluk, İran, Suriye ve Irak’tan olmak üzere 23 uluslararası mezunumuz da bulunmaktadır. Ülkemizde Sayısı 125’i aşan Tıp Fakültelerine alınan öğrenci sayısı her yıl artıyor. Ülkemizde hasta başına düşen doktor sayısı Avrupa Birliği ortalamasının altında olsa da bu açık her geçen yıl hızla kapanıyor ve birkaç yıl içerisinde Avrupa Birliği ortalamasının üzerine çıkacağız. Hal böyleyken işsiz hekimler yaratmamak için Tıp Fakültelerine giriş kontenjanları yavaş yavaş düşürülmelidir. Daha öğrenciyken öğrencilerimizin yurt dışı hayalleri kurması bizleri derinden düşündürmelidir. Son iki yılda salgınla çarpışırken içimizde ağır hastalananlar da olmasına rağmen aramızdan hiçbir akademisyenimiz şikayet etmedi. Fedakarca çalıştık ve tehlikeyi göğüsledik. Eğitim süreçleri içerisinde ailelerin bizlere emanet ettiği öğrencilerimizin her birini kendi evladımız gibi gördük. Bildiklerimizi esirgemeden aktardık. Onlara sadece mesleki bilgi değil, hayatı, profesyonelliği, insanlığı, sorumluluğu ve görev bilincini elimizden geldiğince öğretmeye çalıştık. Onları ilk gün huzurlarınızda giydirdiğimiz beyaz önlükler gibi lekesiz, pırıl pırıl bir şekilde işledik, yapılandırdık ve hayata hazırladık. Bugün onları aldığımızdan daha donanımlı bir şekilde sizlere teslim ediyoruz. Onlar artık ülkemizin ve dünyamızın sağlık ordusunun genç subaylarıdır.” dedi.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili ve Bursa Tabip Odası Başkanı dereceye giren öğrencilere hediyeler verirken, 47. Dönem Birincisi olan Dr. Berfin Nazlı Torun Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya ile birlikte yaş kütüğüne plaket çaktı. Tören, mezun öğrencilerin anı belgelerini almaları ve kep fırlatmalarının ardından sona erdi.

  • Patika Derneği’nden Tıp Fakültesi öğrencilerine burs desteği

    Patika Derneği’nden Tıp Fakültesi öğrencilerine burs desteği

    Son 2 yıldır Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) eğitim gören Tıp Fakültesi öğrencilerine burs desteği sağlayan Paylaşımcı Toplumsal İyilik Kampanyaları Derneği (Patika-Der), 2020-2021 eğitim-öğretim döneminde de burs desteğine devam etme kararı aldı.

    Patika-Der Başkanı ve BUÜ Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı öğretim görevlisi Dr. Okan Aydın, faaliyetlerini detaylarıyla anlatmak ve alınan kararı iletmek maksadıyla Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’u ziyaret etti. Ziyarette aynı zamanda bağış protokolü de imzalandı.

    Protokol kapsamında Patika-Der, Tıp Fakültesi öğrencilerine burs olarak verilmesi için 100 bin TL’yi Üniversite Vakfı’na bağışlayacak. Protokol imza töreninde Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Züleyha Alper de hazır bulundu.

  • BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalına kalite onayı

    BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalına kalite onayı

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı, UK NEQAS Konsorsiyumu üyesi olan Gen QA Genomic Quality Assesment Kurulundan Herediter Kanser Paneli ve Kistik Fibroz moleküler testlerinde dış kaliteden geçerek belgelerini almaya hak kazandı.

    Son gelişme hakkında açıklamada bulunan Tıbbî Genetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özemri Sağ, moleküler genetik testlerin klinik tanıyı belirlemede çok önemli katkısı bulunduğunun altını çizdi.

    Bu testleri yapan moleküler genetik tanı laboratuvarlarının sayısının her geçen gün arttığını kaydeden Doç. Dr. Şebnem Özemri Sağ, sağlık hizmetlerinde ve bunun önemli bir parçası olan tıbbi laboratuvarlarda uygulanması yaygınlaşan toplam kalite yönetimi ve kalite standartlarının moleküler ve genetik tanı laboratuvarlarında da kullanımının gerekli hale geldiğini belirtti.

    Moleküler testler klinik teşhisin neredeyse vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulayan Sağ, “Test sonuçlarında hata yapmamak ve güvenilir sonuçlar vermek moleküler genetik teşhis laboratuvarlarının vazgeçilmez politikası olmalıdır. Bu bakış açısı ile çalışan üniversitemiz politikası gereği Anabilim Dalı Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi olarak geçerliliği her yerde aynı olan test sonuçları verebilmek amacı ile bir takım kalite standartlarını yerine getirmek adına önemli bir adım attık ve bunun sonuçlarını almaya başladık” dedi.

  • BUÜ Tıp Fakültesi’nin 50.Yıl sergisi

    BUÜ Tıp Fakültesi’nin 50.Yıl sergisi

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi, kuruluşunun 50. yılını kurucu dekan Prof. Dr. Fikret Karaca’nın adını verdiği Tıp Tarihi Koleksiyonu’nda sergiliyor.

    Rektörlükten yapılan açıklamaya göre, serginin açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Adem Doğangün, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali, Kurucu Dekan Prof. Dr. Fikret Karaca’nın kızı Leman Dorsay, fakülte ve hastane yöneticileri, akademisyenler ile personel katıldı.

    Törende konuşan Rektör Kılavuz, Tıp Fakültesinin 50 yıl önce İstanbul Üniversitesine bağlı kurulduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:

    “Üniversitemizin kuruluş tarihi 1975. Yani Tıp Fakültemiz bizden 5 yıl önce kurulmuş ve faaliyet geçmiştir. Fakültemiz, eğitim öğretim kadrosu ve hizmet kalitesi açısından Türkiye’nin en önemli fakülteleri arasında yer almaktadır. Bugüne kadar fakültemize ve Üniversitemize çok önemli yöneticiler geldi geçti. Hepsinin ortak özelliği Üniversitemizi daha ileriye götürmek için çalışmak oldu. Bu anlamda fakültemiz başta olmak üzere, üniversiteye hizmet sunmuş ve öteki dünyaya irtihal etmiş herkese Allah’tan rahmet diliyorum. Buralarda insana sunulan sağlık hizmeti, onların amel defterlerine sürekli akıp giden olan bir sadaka olarak yazılıyor. Bu çok önemli bir hadisedir. Bizden sonraki neslin de bu fakülteyi ve hastaneyi daha ileri düzeye çıkaracağına olan inancımı da yineliyoruz. İnşallah burada yetişen gençler, bu küçük sergimizi gezdiği zaman Fikret hocamız başta olmak üzere tüm yöneticilerimizi rol model alacaklardır.”

    Dekan Kaya ise bundan sonra da büyük bir adımla, yeni projeler ve yeni hastanelerle yollarına devam edeceklerini vurguladı.

    Kaya, “Bizim hayalimiz bir müze oluşturmaktı. İlk etapta böyle bir koleksiyon açıldı. İnşallah bu projeyi daha da geliştireceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fikret Karaca’nın kızı Leman Dorsay da babasının Bursa aşığı bir hekim olduğunu aktardı.

    Bu sayede BUÜ’nün de kurulmasının önünün açıldığına işaret eden Dorsay, “Babam emekli olduğu 1986 yılına kadar Bursa’da yaşadı. Sonra İstanbul’a döndü. Benim de doktor olmamı isterdi ancak benim yüreğim o dönem doktorluğun zor şartlarını kabul etmemişti. Bana bu özel günü yaşatan, babamla ilgili bu olayı gerçekleştiren, kadir kıymet bilen bu güzel insanlara teşekkür ederim. Yıllardır hep hayalimdi. Projeye inanan, destek veren ve ön ayak olan herkese çok teşekkür ediyorum. Artık gönlüm rahat.” ifadelerini kullandı.

    BUÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali ise sergi mekanının oluşturulmasında emeği bulunan herkese teşekkürlerini iletti.

    Konuşmaların ardından koleksiyonun açılış kurdelesi kesildi. Davetliler daha sonra hep birlikte sergi alanını gezdi.

  • Rektör Özkan: Başkan Böcek’in akciğerini toparlamaya çalışıyoruz

    Rektör Özkan: Başkan Böcek’in akciğerini toparlamaya çalışıyoruz

    Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, halen tedavi altında olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in akciğerinde ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek, “Akciğeri toparlamaya çalışıyoruz” dedi.

    Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, 17 Ağustos’ta Covid-19 testinin pozitif çıkması üzerine özel hastanede tedaviye alındı. Koronavirüs tedavisinin ardından astım rahatsızlığı ve akciğerlerindeki yırtılma nedeniyle 7 Eylül günü, yoğun bakımda uyutuldu. Durumunun kötüye gitmesi üzerine de 24 Eylül günü, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Sevk işleminden kısa süre önce entübe işlemi sonlandırılan Başkan Böcek’e, solunum kaslarındaki rahatsızlık nedeniyle trakeostomi (nefes borusunda açılan delik) uygulandı.

    ‘DURUMU ÇOK İYİ YA DA ÇOK KÖTÜ DEMEK DOĞRU DEĞİL’

    Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, halen AÜ Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavisi süren Başkan Muhittin Böcek’in durumuyla ilgili bilgi verdi. Rektör Özkan, “Başkanımız şu anda hala yoğun bakımda ve makineye bağlı şekilde” dedi. Başkan Böcek’in sağlık durumunda zaman zaman iyi ya da kötü yönde dalgalanmalar olabildiğini belirten Rektör Özkan, yoğun bakımdaki her hasta için çok net şeyler söylemenin kolay olmadığını söyledi. Yoğun bakım hastasında her an tablonun değişebileceğini ifade eden Rektör Özkan, “Mesela genç bir hasta bile olsa, yoğun bakımdaki bir hasta, yatan hasta olduğu için pıhtı atabilir ve hasta kaybedilir” diye konuştu. Bu nedenle Başkan Böcek ile ilgili çok net konuşmanın ve insanlara ümit vermenin doğru olmadığını ifade eden Rektör Özkan, “Hiçbir doktor bunu yapmaz” dedi.

    ‘AKCİĞERİNİ TOPARLAMAYA ÇALIŞIYORUZ’

    Başkan Nuhittin Böcek’in makineye bağlı ancak AÜ Hastanesi’ne ilk geldiği güne göre daha iyi olduğunu vurgulayan Rektör Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Başkan Böcek’in akciğerinde ciddi sıkıntılar var. Akciğeri toparlamaya çalışıyoruz. Covid negatif olduğu için şu anda yapılan tedaviler daha çok akciğeri destekleme tedavileri. Başka enfeksiyonları var. O enfeksiyonları da tedavi ediliyor. Başkan Böcek’in astım ve şeker gibi ek hastalıkları da var. Bunlarla savaşmak çok da kolay değil. Yoğun bakımda makineye bağlı bir hastanın enfeksiyon riski de olduğu zaman işler biraz daha sarpa sarıyor. Hastaya antibiyotik veriliyor ama antibiyotiğin de başka organlara etkisi oluyor. Tüm bunları öngörmek çok kolay olmadığı için çok iyi ya da çok kötü demek doğru değil. Ancak şunu söyleyebilirim ilk geldiği güne nazaran daha iyi ama hala kritik süreç devam ediyor. Çoklu organ yetmezliği, akciğer nakli söz konusu değil.”

    ‘7/24 DESTEĞİMİZ OLDUĞUNU SÖYLEDİK’

    7/24 desteklerinin olduğunu en başından bu yana dile getirdiklerini ve Başkan Böcek için bir yatak hazırladıklarını belirten Rektör Özkan, “Başkan üniversite hastanesine hasta yakınlarının kararıyla alındı” dedi. Başkan Böcek’in sağlık durumuyla ilgili kısa ve net bilgi verdiklerini, uzun bilgi paylaşımında konunun başka yönlere çekildiğini kaydeden Rektör Özkan, sosyal medyada yapılan paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiğini ifade etti.

    Rektör Özkan, AÜ olarak yanıltıcı açıklama yapmalarının da mümkün olmadığına dikkati çekti.

  • Kovid-19’dan ölen tıp öğrencisinin adı parkta yaşatılacak

    Kovid-19’dan ölen tıp öğrencisinin adı parkta yaşatılacak

    Koranavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybeden Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Merve Mercan’ın adı, üniversitesinin kampüs alanında inşa edilecek parkta yaşatılacağı bildirildi.

    Selçuk Üniversitesi’nden yapılan yazılı açıklamada, üniversitenin Alaeddin Keykubat yerleşkesinde, rektörlük binası ile Kampüs Camii arasında bir bölgede inşa edilecek parka “Merve Mercan” adının verileceği belirtildi.

    Parkın 45 bin 212 metrekare alana kurulacağı, içinde dinlenme alanları, yürüyüş yolları ile su yolunun yer alacağı ifade edilen açıklamada, Mercan’ın tıp fakültesinin onur öğrencisi olmasıyla ve çevresine örnek kişiliğiyle bilindiğine işaret edildi.

    Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Kovid-19 nedeniyle yaklaşık 40 gün yoğun bakımda tedavi gören Mercan, 10 Eylül’de hayatını kaybetmişti.

  • Koronavirüse yenik düşen tıp öğrencisi Merve Mercan toprağa verildi

    Koronavirüse yenik düşen tıp öğrencisi Merve Mercan toprağa verildi

    Konya’da koronavirüse yakalanarak hayatını kaybeden Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi 6’ncı sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Merve Mercan toprağa verildi.

    Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Merve Mercan, 45 gün önce koronavirüs testi pozitif çıkınca, intern olarak görev yaptığı fakülte hastanesinde tedaviye alındı. Tedavisinden 5 gün sonra da immün (bağışıklık) yetmezliği teşhisi kondu. Yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Merve Mercan, doktorların tüm müdahalesine karşın yaşam mücadelesini kaybetti. Genç doktor adayı Mercan’ın cenazesi dün İstanbul’a getirildi. Mercan’ın cenazesi Çekmeköy Gasilhanesi’ndeki işlemlerin ardından Beykoz Baklacı mezarlığında toprağa verildi. Anne Bediha Mercan’ın da sağlık teknikeri olduğu belirtilirken, cenaze işlemleri sırasında ayakta durmakta güçlük çektiği görüldü.

  • Tıp fakültesi öğrencisi Merve Mercan virüse yenik düştü

    Tıp fakültesi öğrencisi Merve Mercan virüse yenik düştü

    Konya Selçuk Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi intörn doktor Merve Mercan, bir süredir yoğun bakımdaydı. Bugün gelen bilgilere göre Merve Mercan hayatını kaybetti. İlk edinilen bilgiler ışığında Merve Mercan’ın kovid teşhisi konulmasının ardından 5. gününde immün yetmezlik tanısı da koyuldu.

    Rektör Metin Aksoy’dan başsağlığı mesajı

    Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Merve MERCAN’ın vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Sağlık ordusu en genç üyelerinden birini, Üniversitemiz saygın bir onur öğrencisini kaybetti. Allah’tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı dilerim.

    Arkadaşları üzünütüsünü sosyal medyadan dile getirdi

  • BUÜ’de Kovid-19 genomunun dizi analizi yapıldı

    BUÜ’de Kovid-19 genomunun dizi analizi yapıldı

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ), Sağlık Bakanlığı tarafından, küresel bir salgın olan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) Türkiye’de mutasyona uğrayıp uğramadığını ortaya koymak ve virüsün genetik haritasını çıkarmak amacıyla başlatılan bilimsel araştırma kapsamında, Bursa’da bir Kovid-19 hastasından alınan SARS-CoV-2 virüs genomunun dizi analizi yapıldı.

    BUÜ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyeleri Doç. Dr. Şebnem Özemri Sağ ve Doç. Dr. Şehime Gülsün Temel, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. İmran Sağlık, Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ ve Translasyonel Tıp Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Adem Alemdar, bir dizi çalışma gerçekleştirdi.

    Kovid-19 hastasından elde edilen SARS-CoV-2 virüs genomunun dizi analizinin gerçekleştirildiği çalışma hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Şehime Gülsün Temel, şunları kaydetti:

    “Yapılan analizler sonucunda, izole edilen virüsün hücreye girmesini sağlayan ‘spike’ proteininde D614G olarak bilinen mutasyonu taşıdığı ve GR sınıfında olduğu görüldü. Bu mutasyonu taşıyan virüslerin daha az ya da çok bulaşıcı olup olmadığı ile ilgili küresel anlamda bilimsel çalışmalar devam ediyor. Dünyada şimdiye kadar 95 binden fazla virüs genomunun dizilenerek eklendiği GenBank ve GISAID portalına Türkiye’den 194 örnek ve Bursa’dan da bir örnek yüklendi.”

    Daha yüksek sayılarda virüs genom dizilemesi yapılması gerektiğine dikkati çeken Temel, “Böylelikle epidemiyolojik ve moleküler araştırmalar hızlanabilecek. Bu anlamda Sağlık Bakanlığından etik kurul iznini aldık. Yerel etik kurul başvurusunu da yaparak proje ölçeğinin büyütüleceğini düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.

  • YÖK’ten tıp fakültesi açıklaması

    YÖK’ten tıp fakültesi açıklaması

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) öğretim üyesi olmadan eğitim ve öğretim faaliyetine başlayacak herhangi bir tıp fakültesi bulunmadığını bildirdi.

    YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, bugün bazı basın ve yayın organlarında üniversitelerdeki tıp fakülteleri ile ilgili haberin yer aldığı belirtildi.

    Değerli akademisyenlerin yer aldığı, eğitim ve araştırma faaliyetleri ile dünyanın gelişmiş ülkeleri ile yarışan ve hekimlerin yetiştiği Türkiye’deki tıp fakültelerinde 96 bin 150 öğrenci bulunduğu ve bunlarda 16 bin 270 öğretim üyesinin görev yaptığı ifade edilen açıklamada, Türkiye’de bir öğretim üyesi başına 6 öğrenci düştüğüne, bunun pek çok Avrupa ülkesine göre daha iyi bir oran olduğuna işaret edildi.

    Türkiye’nin hekime ihtiyacının küresel salgın döneminde daha belirginleştiğinin altının çizildiği çıklamada, hekimlerin yetiştiği tıp fakültelerinin mevzuatına uygun kurulduğu, öğrenci kontenjanlarının ise Yükseköğretim Programları Koordinasyon Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda, istihdam ve ülke ihtiyacı dikkate alınarak belirlendiği vurgulandı.

    Yeni kurulan bütün fakültelerde olduğu gibi tıp fakültelerinde de hukuki kimliklerinin oluştuğu anda öğretim elemanlarının bulunmasının, mevzuat açısından ve pratikte mümkün olmadığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Bu basit gerçeğin bile yok sayılması şaşırtıcıdır. Fakülteler hukuki kimliğini kazandıktan sonra öğretim üyesi ve altyapısı oluşturulmaya başlanır. Bu fakülteler asgari öğretim elemanı sayısı ve altyapı imkanları sağlandıktan sonra eğitim ve öğretime başlamaktadırlar. Ayrıca tıp fakültelerinde öğrenci kontenjanı belirlenirken asgari öğretim elemanı sayısına ve laboratuvar, derslik gibi altyapı imkanlarına sahip olmayan fakültelere öğrenci kontenjanı planlanmamaktadır.

    Buna göre kurulmuş olmasına rağmen 9 tıp fakültesi pasif durumdadır. Yani henüz öğrencisi yoktur. Dolayısıyla öğretim üyesi olmayan bir tıp fakültesine öğrenci kontenjanı verilmesi söz konusu değildir. Bilindiği gibi tıp fakültesinde eğitim süresi 6 yıl olup bu sürenin yaklaşık yarısı teorik eğitim şeklinde, diğer yarısı da üniversitelerin kendilerine ait hastanelerde veya Sağlık Bakanlığına bağlı olup tıp fakülteleri ile afiliye olan eğitim ve araştırma hastanelerinde uygulamalı (pratik) olarak sürdürülmektedir. Yeni kurulan tıp fakültelerinde asgari öğretim elemanı sayısı sağlanıncaya kadar öğrencilerimiz eğitimlerini aynı ilde veya komşu ilde mevcut olan diğer tıp fakültesinde, uygulamalı eğitimlerini de afiliye oldukları eğitim ve araştırma hastanesinde sürdürmektedirler.”

    Konuyla ilgili olanların bildiği gibi, geçmişte Anadolu’nun çeşitli illerinde tıp fakülteleri kurulduğu ve öğrencilerinin bir süre Ankara ve İstanbul’daki tıp fakültelerinde eğitim gördüğü hatırlatılan açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

    “Bu tıp fakültelerimizin bugün yeni kurulan tıp fakültelerimize destek olacak duruma gelmiş olmaları dikkate değer ve memnuniyet vericidir. Bunların yanı sıra Sağlık Bilimleri Üniversitesine ait tıp fakültelerinin öğrencileri ise ‘eğitimlerinin temel teorik eğitimlerini yine o ilde zaten mevcut olan diğer tıp fakültesinde ve klinik uygulamalı eğitimlerini ise afiliye oldukları eğitim ve araştırma hastanesinde’ sürdüreceklerdir. Gelişmiş tıp fakültesi laboratuvarlarının ve hastanelerin ortak kullanıma açılması, yurt dışında pek çok merkezde uygulanan bir yöntemdir. Bu şekilde kamu kaynakları azami olarak korunmakta ve ihtiyacımız olan hekimler tüm imkanlar en üst düzeyde seferber edilerek nitelikten taviz verilmeden yetiştirilmektedir.

    Kaldı ki Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesinde bulunan İstanbul’daki tıp fakültelerinde toplam 248 öğretim üyesi, bahsi geçen diğer illerdeki tıp fakültelerindeki toplam öğretim elemanı sayısı haberde belirtildiği gibi (0) olmayıp 215’tir. Kısacası haberde iddia edildiği gibi üniversitelerimizde öğretim üyesi olmadan eğitim ve öğretim faaliyetine başlayacak herhangi bir tıp fakültesi bulunmamaktadır. Bu vesile ile küresel salgın döneminde dünyaya örnek olacak şekilde fedakarca görev yapan başta hekimlerimiz olmak üzere bütün sağlık çalışanlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.”